melih gökçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
melih gökçek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Aralık 2019 Çarşamba

Gökçek'in Ajan konuğu David Kimche kimdir?

Gökçek'in ajan konuğu David Kimche kimdir? 

- Arslan BULUT

Kürt-İsrail temaslarının tarihi iyi belgelenmiştir. 1960'ların ortalarında direk Kürt liderlerle ilişkiler, İsrail'in Orta Doğu adamı, eski MOSSAD yetkilisi David Kimche  tarafından kurulmuştur. 1997 yılında Kimche ile yaptığım ve  Londra merkezli El Hayat gazetesi tarafından yayımlanan röportajda Kimche, temaslar kurulduğunda, İsrail Başbakanı  Levi Eşkol'un Arap dünyasındaki etnik azınlıklarla ilişkiler  kurma yönünde 'stratejik karar' aldığını açıkladı. Kimche  Kürt lider Mustafa Barzani ile görüştü ve bunun hemen  ardından İsrail Kürtlere yardım yollamaya başladı.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'in ev sahipliğinde düzenlenen 5. Glokalizasyon Konferansı, tam bir skandala dönüştü.

Forumun Başkanı David Kimche'nin dünyaca ünlü bir MOSSAD yetkilisi olması bir tarafa, Türkiye ve İslam dünyası aleyhinde çok önemli eylemleri var Lübnan'da İngilizce olarak  yayımlanan The Daily Star gazetesinin 04 Ağustos 2004 tarihli  sayısında, Kamran Karadağ imzasıyla yayınlanan haberde aynen şöyle deniliyor:
"Kürt-İsrail temaslarının tarihi iyi belgelenmiştir. 1960'ların ortalarında direk Kürt liderlerle ilişkiler, İsrail'in Orta Doğu adamı, eski MOSSAD yetkilisi David Kimche  tarafından kurulmuştur. 1997 yılında Kimche ile yaptığım ve  Londra merkezli El Hayat gazetesi tarafından yayımlanan röportajda Kimche, temaslar kurulduğunda, İsrail Başbakanı  Levi Eşkol'un Arap dünyasındaki etnik azınlıklarla ilişkiler  kurma yönünde 'stratejik karar' aldığını açıkladı. Kimche  Kürt lider Mustafa Barzani ile görüştü ve bunun hemen  ardından İsrail Kürtlere yardım yollamaya başladı.

O zamanlar Barzani'nin güvenilir yurt dışı bağlantısı  olan deneyimli Kürt lider ve ünlü bağımsız politikacı Mahmut  Osman, Kimche'yi doğruladı. Fakat Osman, Barzani'nin  İsrail ile temaslarının kendisine ABD ile ilişkiler kurmaya  yardım edeceğine inandığına dikkat çekti. Barzani, kendi  ulusal haklarını elde etmelerine yardım edecek tek gücün  ABD olduğuna inanıyordu. Osman'a göre Barzani şahsen  Kimche'den Amerikalılarla ilişki kurmak için yardım  istedi.

Daha sonraki yıllarda Osman, Amerika ile temas kurmak  için tekrar yardım isteyen Barzani'nin, İsrail'e yaptığı  gizli gezilerde ona eşlik etti. İsrail'in Kürtlere yardımı, 1974'te Bağdat'la ortaya çıkan düşmanlıktan sonra yeniden  başladı. Barzani tekrar Amerikalarla temasa geçmeye çalıştı.  İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi ile Saddam Hüseyin arasında  1975'te imzalanan Cezayir antlaşmasıyla, her şey Kürtler  için bir felaketle sonuçlandı.

Kürdistan'da İsrailliler var mı? Cevap evet. Birçoğu  kendilerini Kürt Yahudisi olarak tanımlayan ziyaretçiler.  Kendileri veya daha çok aileleri 1950'de İsrail'e göç etmeden  önce Kuzey Irak'ta yaşayanlar. Bazılarının hala Irak'ta  akrabaları var, diğerleri de atalarının nerdeyse 2000  yıldır yaşadıkları yerleri görmeye gidiyorlar. Bazı Kürtler,  İsrailli ziyaretçilerle arkadaş oluyorlar; bunların içinde  İsrail'e gelen Kürtler de var. Arap dünyası ister beğensin  ister beğenmesin, gerçek olan Kürtler İsrail'i dost olarak  görüyor ve İsrail'e ziyaretleri normal bir şey. Kürtler  İsraillilere karşı 'alerjik' değil.

Osman, Kürdistan'da çalışan İsraillilerin Batılı, çoğunlukla da  Amerikan şirketleri ile beraber olduklarını söylüyor. Birçoğunun çifte vatandaşlığı var. Bazıları Amerikan  ordusunda bile asker olabiliyor. Aralarında İsrail istihbarat  ajanları var mı? Cevap yine evet. Bu İran, ABD, İngiltere ve  Suriye için de aynı."

***
Gazeteci Hasan Cemal, Kudüs'e giderek İzak Rabin ve Weizman ile görüştü. Görüşmede David Kimche'nin de bulunduğu İnternet sitelerinde yazıldı. Hasan Cemal, 9 Eylül 1993 tarihli yazısında "İsrailli bir üst düzey yetkili"ye atfen, " İsrail Kürt devletine karşıdır. Barış suyu projesini geliştirelim. Türk Cumhuriyetleri'nde ortak yatırım yapalım. Stratejik ortak olalım" gibi mesajlar verdi.

Bu yetkili 1960'lardan beri Barzani ve Talabani'ye silah ve para yardımı yapan, ayrıca Peşmergelere askeri eğitim veren David Kimche idi!

Kimche, İslami uyanışın önlenmesinde Türkiye ve İsrail'in ortak çıkarı bulunduğunu söylemeyi de ihmal etmedi!
Devam edeceğiz.  



4 Kasım 2017 Cumartesi

AKP Minareleri ve Mimarbaşı Tayyip!



AKP Minareleri ve Mimarbaşı Tayyip!

Sabahattin Önkibar

-"Zeytinburnu sahilinde silüeti kirleten o devasa yapı için itiraz edip yazılar yazdım.
-Başbakan o binayı korudu ve itirazımıza karşı çıktı.
-O devasa yapı Başbakan sayesinde yükseldi.
-İstanbul'daki bütün büyük imar projelerinin arkasında Sayın Erdoğan var.
-Tayyip Bey İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını hiç bırakmadı."
Bu ifadelerin sahibi Tayyip Erdoğan'ın bir önceki Kültür Bakanı Ertuğrul Günay'dır ve Taraf Gazetesine verdiği mülakatta söylemiştir.
Günay bu şekilde Tayyip Erdoğan'ın silüeti kirleten bina bağlamında daha önce ettiği "Benim haberim yoktu" sözünün doğru olmadığını kanıtlamış oldu.
Aksi zaten düşünülemezdi zira haftada en az iki kere o ucube gökdelen inşaatının önünden geçen Başbakanın benim bundan haberim yok demesi İstanbul'un yüzüne atılan kezzabın sorumlusu olarak tarihe geçmemek istemesindendi.

İşte Tayyip Erdoğan'ın Bakanı Ertuğrul Günay ifşa ediyor ki aynı şeyi imardan sorumlu olan diğer Bakan Erdoğan Bayraktar da söyledi, İstanbul'da her şey Başbakanın emri ve onayı ile oluyor. Günay hatta bu durumu Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı görevini bırakmaması şeklinde sunuyor.
Bu durumda yeni ve kirli İstanbul'un Mimarbaşısı Tayyip Erdoğan olmuş olmuyor mu?

Mimar Sinan'ın minarelerine karşı AKP'nin gökdelenleri.
Bu fotoğrafın bize göre okuması şudur:
AKP islamının minaresi bu ucube gökdelenlerdir.
Akdoğan'ın ikiyüzlülüğü!

Tersi olsa şaşardım.

Ha Başbakan ha danışmanı, al birini vur ötekine.
Sabah söylediğini akşam inkar ediyor.

Evet Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'dan söz ediyorum.
Ne imiş efendim Orduya kumpas kuruldu derken sözleri yanlış anlaşılmışmış!
Milyonlarca insan zeka özürlü ya, hepimiz söyleyeni doğru anlayamamışız.
Hadi biz AKP karşıtları salağız ve hiçbir şeyi doğru okuyamıyoruz. Peki AKP'nin Pravdası Sabah gazetesinin istihbarat müdürü Ferhat Ünlü öyle midir?
Bakın çocuk Yalçın Akdoğan'a kıyameti koparıyor ve açıktan kıvırma diyor.
Maalesef koskoca Türkiye'yi işte bu gibi adamlar yönetiyor.
Anlaşıldı ki Başbakan'ın devlette çete var ifadesi ile danışmanını orduya kumpas kuruldu beyanı tamamen taktik hesapların ürünüdür..
Hırsızlıktan mağduriyet çıkarmak

Adam İstanbul'un merkezinde 5 katlı imar izni olan yere 21 kat çıkınca Emniyet'te sorguya çekiliyor, Başbakan bu işin arkasında İsrail var bize komplo kurdular diye ortalığı inletiyor.
Yahu izni veren İsrail değil sensin ki bunu bizzat İmar Bakanın Erdoğan Bayraktar açıklıyor ama o İsrail diye vaveylaya devam ediyor.
Adamın evinde kutu kutu dolarlar çıkıyor, bu işin içinde Amerika var diyor.
Sanki "Kocacığım yeşiller geldi" diyen Halk Bank Müdürünün karısı değil de, Obama'nın NASA'sı uzaydan ışınladı o banknotları.
Peki göz göre yapılan bu çarpıtmalar niçin mi?
Hırsızlıktan mağduriyet devşirmek için.
Bizim millet sürü ya, ne verirsen yer diye Göbels taktikleri ile algı inşası peşindeler.

Gül'den saklambaç ya da gölge oyunu!

Abdullah Gül Anayasa'ya göre başkomutan ama Ordusu terör örgütü ilan edilirken o saklanıp perde gerisinden operasyona omuz verdi.
Türkiye Suriye bataklığına gömülürken O yine gizlenerek destek oldu.
PKK paralel devletini inşa ederken saklanarak teşvik etti.
Cemaatin devlet içindeki çeteleşmesine yine gizlenerek suskun kaldı.
AKP hakkındaki hırsızlık iddialarına da aynı tavırları takındı.
Sorsanız Cumhurbaşkanı ama adeta gölge oyunu oynuyor.
Dudağında yapay bir gülümseme, saklambaç oynayan çocuklar misali sobe demek için fırsat kolluyor.

Söyleyin hiçbir hadise tavır koymasını ve pozisyon almasını bilmeyen birinden değil devlet, siyaset adamı olabilir mi?
Heyhat böyle biri 6 yıldır Türkiye'de Cumhurbaşkanı!
Mansur, Bahçeli'nin kabusu!
Ankara bağlamında iki ayrı anket gördüm.
Birinci ankete göre Mansur Yavaş yüzde 47.
Melih Gökçek yüzde 34.

Adını bilmediğim MHP adayı ise yüzde: 6
Geri kalan kararsızlarla diğer seçenekler.
AKP'nin yaptırdığı ankette ise Mansur Yavaş yine önde ve yüzde 44 olarak görünüyor.
Gökçek onu yüzde 41 ile izliyor.
MHP adayı ise yüzde 4.
Keçiören BBP adayı Turgut Altınok da bölgesinde hem AKP'ye hem MHP'ye duman attırıyor ve önde görünüyor.
Devlet Bahçeli Ankara'daki bu tablo sonrasında panik içinde zira seçim sonrasında faturanın kendisine kesileceğini biliyor. MHP Ankara'da Mansur Yavaş ile seçimi kesin alabilecek iken sırf Bahçeli'nin, "Seçilirse genel başkanlığımı elimden alır" korkusu ile onu aday yapmadı... Bahçeli şimdi Ankara'da MHP'ye kazandırmaktan ziyade Mansur'u kazandırmamak için çırpınıyor.


***

31 Ekim 2017 Salı

Geride Sadece Damat kaldı!

Geride Sadece Damat kaldı!

NECATİ DOĞRU: 
​Gereğini yaparım diye korkutup “istifaya çağırmadığı” bir tek kişi kaldı. O da damadı.

Damadını Enerji Bakanı yapmıştı. Enerji Bakanı, dünya piyasalarında doğal gaz ve ham petrol fiyatı artışını da düşüşünü de halkın ısınma ve aydınlanma faturalarına yansıtmak zorundaydı. Dünyada ham petrolün varili 160 dolardan 50-60 dolara kadar düştü. Enerji Bakanı damat, bu düşüşü doğal gaz ve elektrik fiyatlarına yansıtmayı ve halkı ağır faturalardan korumayı beceremedi. Örneğin 2016 yılının başında dünya doğal gaz fiyatları sm3 başına 11.3 dolardan, Nisan ayında 4.1 dolara kadar geriledi. Türkiye'nin enerji faturası 4.4 milyar dolar (yüzde 40) azaldı. Fakat halkın elektrik fiyatına indirim değil zam yapıldı.


Halk, gözüyle öğrenir.
Aptal da değil.
Şişmeyi (obezlik) görüyordu.
Oğullar, yandaşlar şişiyordu.
Üsküdar “hayır” dedi.
Fatih “hayır” dedi.
Eyüp “hayır” dedi.


Bu ilçeler Tayyip Erdoğan'ı yoksulluk günlerinde siyaset yaparken sırasıyla; Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi dönemlerinde desteklemiş, AKP'yi kurduktan sonra da her seçimde Reis'in “yıkılmaz kaleleri”olmuştu.


Damat ne yaptın!


Doğal gaz ve elektrik faturalarına düşüşü yansıtamadığın için kalelerimiz Üsküdar, Eyüp, Fatih düştü, “ sen metal yorgunu olmuşsun ” demedi.


* * *


Tarih dile gelse de sıralasa: Murat Başesgioğlu, Ertuğrul Yalçınbayır, Erkan Mumcu, Ahmet İyimaya, Zafer Üskül, Ertuğrul Günay, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Cemil Çicek, Ömer Dinçer, Nimet Çubukçu, Hüseyin Çelik, Ali Babacan ile başlayıp Kadir Topbaş, Melih Gökçek ile gidiyor.

Bunlar gibi yüzlerce isim “seçimle gelen istişare ile yollanır” yapıldı.

Tek damadı kaldı.
Herkesi atıyor.
Atılanlar etten kemikten.
Hemen yoruluyorlar.
Kendisi demirden çelikten.
Katiyen yorulmuyor.
Çok yakında Binali Yıldırım'a da “sen seçimle geldin ama istişareyle gitmelisin”diyebilir. AKP, her şeyin Reis'e teslim edildiği robotlar sistemine dönüştü. Kendi cümleleri ile yazayım; Reis'in tek adamlığı altında AKP, militarist, jüristokratik, bürokratik, oligarşik bir yapıya teslim oldu. AKP, tek söz sahibi patron olan bir şirket gibi çalışıyor. Sen otur. Sen kalk. Sen gel. Sen git. Benim sayemde varsın, benim irademle de gidersin.


* * *

Gökçek'i, Topbaş'ı niçin atıyor?
Büyükşehirlerin obez Belediye başkanlarından korktu. Onlar “davetiye usulü ihalelerle” çok zenginleştiler. Harun diye geldiler, Karun oldular. Yeni egemenlerle ağlar, bağlar, özel ilişkiler kurdular. Siyasete hevesli oğulları, işadamlığına geçmiş damatları var. Reis'in yerine oynayabilir; militarist, jüristokratik, bürokratik, oligarşik yapıya dönüşmüş partiyi “bir gece ansızın” ele geçirebilirler.


Reis, riski gördü.
Atıyor.
Reis, risk aldı diyorlar.
Yanlış teşhis!
Reis, aslında risk azaltıyor.


Atasözlerimiz var: Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olursun. Yanlış hesap Bağdat'tan döner.

Günün sorusu


DİK DURURSA!

Bir tek o kaldı. “İstifa et yoksa…” diye korkutulan Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur yakınlarına; “Hırsızlık yapmadım - yolsuzluğum yok - metal yorgunu değilim, neden istifa edecekmişim” diyormuş.

Ben, söyledikleri doğruysa “haklı”derim fakat siz de “ bravo bu dik duruşa ” der misiniz?


***

29 Mart 2017 Çarşamba

Al Bir Koca Kaya, Nereni Dayarsan Daya


Al Bir Koca Kaya, Nereni Dayarsan Daya 


Rifat Serdaroğlu
Pazar, Ağustos 14, 2011


Ekonomi Bakanı “Kaya Zafer ” dönme, yani sonradan olma AKP’li olduğu için, Başbakan’a yaranmak uğruna,  ekonomistleri gülme krizine sokacak beyanatlarını ardı ardına vermeye devam ediyor. Dünya ekonomisi ve en ciddi ülkelerin ekonomileri bile yaprak gibi titrerken, bizim ekonomimiz için
“Kaya gibi” benzetmesini yaptı!..
Kaya Zafer’in “Kayasına” bakalım mı?….
*Türkiye’nin Döviz açığı yılın ilk altı ayında, geçen yıla göre %122,9 oranında artarak 45,8 Milyar Dolara çıktı. Kaya Zafer, yıllık Cari Açığın 70 Milyar Dolar olacağını söylüyor. Ekonomistler ise 6 ayda, yaklaşık 46 Milyar Dolar olan döviz açığının, yıl sonunda 90 Milyar Doları geçeceğini söylüyorlar.
Anlaşılan Kaya Zafer’in kayasında büyükçe bir delik açılacak…
*AKP Yönetiminde, yeni bir uygulamaya daha şahit oluyoruz. Devleti ilgilendiren toplantıların bazıları AKP Genel Merkezinde yapılır hale geldi. Devletin bürokratları, ellerinde dosyaları-çantaları Bakanlarının ardından parti merkezine gidiyorlar. Tam bir “Parti Devleti” görüntüsü. Eski Sovyet Rusya’daki görüntülerin aynısı.
Ekonomiyi değerlendirme toplantısı da AKP Genel Merkezinde yapıldı. Başbakan 10 maddelik eylem planı açıkladı. Eylem Planının her maddesi tam bir zeka eseri idi!…
*Mali Disiplin sürdürülecek,
*Yatırım Ortamı iyileştirilecek,
*İstihdam Arttırıcı Politikalar sürdürülecek,
*Enerjide Dışa Bağımlılık azaltılacak, gibi…
Acaba dünyanın hangi ülkesinde; Mali Disipline uymayacağız, işsizliği çoğaltacağız veya enerjide dışa bağımlılığımızı arttıracağız diyen bir Başbakan olur?.. Elbette olmaz, bunu söyleyecek adamın delirmesi lazım..
Ama bu eylem planını açıklayan Başbakan, kendisinin 10 yıldır üstelik “Tek Başına” iktidarda olduğunu unuttuğumuzu sanıyor.
Her yıl bu eylem planının bir maddesini çözseydiniz, şimdi ekonomimiz gerçekten “Kaya” gibi olurdu.
Millet Başbakan’dan laf değil icraat bekliyor. Ne yapacaksanız yapın, elinizden tutan ceketinizden çeken mi var?
*Başbakan ve Bakanları, yıllardır Türkiye’de “Yatırım Ortamı” olmadığını bilmiyorlar mı?
*2002 yılında, Özel Tasarruflar toplamının, Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranı%25.30 idi.
*2011 yılında, bu oran  %13.50 ye düştü…
*Bu rakamların Türkçesi şudur; Türkiye tasarruf yapamıyor. Kaynak açığını borçlanarak, varlıklarını, Cumhuriyetin eserlerini yok pahasına satarak kapatmaya çalışıyor. Yani üreten değil, tüketen bir ülke olduk.Bunlar AKP’nin bilerek ve isteyerek uyguladığı ekonomik politikalar sayesinde oldu. AKP, ülkeyi bilerek borçlandırdı, bilerek ve isteyerek uluslararası tefecilere Türkiye’nin kaynaklarını aktardı;
Biz konuşmayalım, Devletin rakamları konuşsun;
*80 yılda yapılan borç tutarı: 242,7 Milyar Lira/ 8 Yılda AKP’nin yaptığı borç: 253,2 Milyar Lira
*80 yılda ödenen faiz: 135 Milyar Lira/ 8 yılda AKP’nin ödediği faiz: 408 Milyar Lira…
Başbakan, uygulanan ekonomik politikaların bu sonucunu bilmeyebilir. Ülke ekonomisini yönetmek, futbol oynamak gibi olsa, Başbakan her şeyi sular, seller gibi bilirdi ama, bu iş başka..
İngiliz vatandaşı Maliye Bakanımız Mr. Shimsek (Şimşek okunur), pazarcılar esnafından Bakan Ali Babacan, “ Rifat Hisarcıklıoğlu-Melih Gökçek- Sinan Aygün ” ekibinin dördüncüsü Kaya Zafer, bir araya gelsinler ve işin gerçeğini “Reislerine” anlatsınlar.
Öte yandan Başbakan Erdoğan, önündeki camdan; “Türkiye dış şoklara karşı,  oldukça dinamik bir yapıya kavuşmuştur”  diye okuyor. İyi güzel de, neden üç gün evveline kadar düşen borsalar içinde en fazla düşen bizim İMKB borsamız oldu? Niçin kurlarda  %17 lik bir artış oldu?
Boksör ringe çıkmış, rakibi dev gibi bir adam.  1.Raund,  bizimki feci dayak yemiş. Arada antrenörü “Aferin çok iyi dövüşüyorsun, devam et” diye gaz vermiş. İkinci Raund, bizimkinde  kaş-göz patlamış. Arada Antrenörü yine “Aferin çok iyi dövüşüyorsun, rakibini perişan ettin” deyince, dayak yiyen boksör; “İyi de hocam, madem ki iyi dövüşüyorum, söylesene beni kim perişan etti?..”
Başbakan;  “ Dış şoklara dayanıklıyız, bu defa teğet bile geçmeyecek”,
Ali Babacan; “Her şey kontrol altında”
Mr. Shimsek; “Ekonomimizin iyi gittiğini, Sayın Barzani’ye bile Kürtçe anlattım iyiyiz, iyiyiz”,
Kaya Zafer; “Kaya gibiyiz, kaya, kaya, kaya, kaya, kaya, ulan kayıyoruz galiba…”
Vatandaş; “Yahu madem bu kadar iyiyiz, neden cepte para yok, borç boğaza kadar, birisi bizle dalga geçiyor ama bir yakalarsam soracam ona o kayayı, taşı ben….” 
Sağlık ve başarı dileklerimle

Rifat Serdaroğlu


https://haberguncel.blogspot.com.tr/2011/08/al-bir-koca-kaya-nereni-dayarsan-daya.html

***

30 Ekim 2016 Pazar

KAYYIMCIBAŞI TOBB BAŞKANI



KAYYIMCIBAŞI TOBB BAŞKANI


Rıfat Serdaroğlu
29 Ekim 2016
Rifat Serdaroğlu

TOBB Başkanı açıkladı; En kısa zamanda Ankara Ticaret Odasına (ATO) Kayyım atayacağız!
Zaten bundan böyle seçime-demokrasiye ne gerek var be Hisarcıklıoğlu!
Her yere Kayyım atayın, siz de rahat edin biz de rahat edelim.
Hele sizin gibi, yönetim içi darbe ile işbaşına gelenlerin seçimle, demokrasiyle ne işi olabilir ki?
Atayıverin her yere birer kayyım, sıkılınca değiştirir yenisini atarsınız.
ATO, 125 bin üyesi olan bir odamızdır. ATO’da başkanlık ve yönetim kurulu üyeliği yapmış kişilerden benim tanıdıklarım, işlerinde başarılı olmuş, istihdam yaratmış, vergisini veren, ülke meselelerine ilgisiz kalmayan kişilerdir.
ATO Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri kendiliklerinden istifa etmediler.
Bir Bakan, TOBB toplantısına katıldı ve “içinizdeki FETÖ’cüleri ayıklayın. Yoksa biz yaparız, ama!” diye Hisarcıklıoğlu’nu korkuttu. ATO üstünde bir taraftan TOBB baskısı, bir de Melih Gökçek’in onlarca korumayla gezen oğlunu ATO Başkanı yapma baskısı sonuç verdi ve ATO Başkanı ile 9 yönetim kurulu üyesi istifa etti.
Halbuki kim FETÖ’cu kim değil tespit etmek o kadar basit ki!
2004 yılından bugüne kadar, Pensilvanya’ya FETÖ’nün elini öpüp, himmet ödemeye gidenleri, pasaportlarından ve istihbarat örgütlerinin kayıtlarından öğrenmek mümkün. Basit bir çalışma ile bu öğrenilebilir.
Ama kazın ayağı öyle değil. Bu araştırma sonucu, Pensilvanya ziyaretlerinde birinci Hisarcıklıoğlu, ikinci Ankara’yı parsel-parsel FETÖ’ye satan Melih Gökçek çıkarsa ne olacak?
Daha önce de yazdım. CIA uşağı bu örgütün devletle olan işlerinde aracı olan en önemli kişi TOBB Başkanı ve Melih Gökçektir. Yıllarca FETÖ ile çalışmış, şimdi itirafçı olmuş Bademlere sorun, aynen benim dediklerimi söyleyeceklerdir.
FETÖ’ne darbe girişiminde bulunacak kadar güç veren siyasiler, TOBB Başkanı ve Melih Gökçek gibi FETÖ’cüler, serbest gezecekler devleti işgale devam edecekler, gariban öğretmenler-askerler- memurlar işlerinden atılacaklar, açlığa mahkûm olacaklar, binlercesi de hapse tıkılacaklar!
Böyle adalet olmaz, böyle insanlık olmaz, böyle yöneticilik hiç olmaz…
CUMHURİYET

14 yıldır hepimizin gözleri önünde, Cumhuriyetin damarlarını teker-teker koparıyorlar.
Lâiklik ilkesi paspas oldu.  Hukuk Devleti yok edildi. Kuvvetler ayrılığı ayak bağı oldu. 
Yargı, Bademlerin emrine girdi. Ülkede namuslu insanlar korku içinde yaşarken, sırtını Saraya dayanan mafya babaları polis eskortuyla gezer oldu.
Ülkenin Cumhurbaşkanı “ Sur’da bir delik açtık ” diye övünür hale geldi.
Herkes şunu iyice kafasına sokmalıdır;
Bademi, FETÖ’cusu, Bölücüsü, Emperyal devletler tüm oyunlarını oynadılar. Sur’da sadece bir delik açabildiler!
Şimdi sıra Türk Milletine ve Türk Aydınlarına geldi. Bu orta çağ zihniyeti, doğru fikirlerle nasıl delik deşik edilirmiş hem Türkiye hem de dünya görsün…
Ne mutlu Türküm Diyene… Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun…
Sağlık ve başarı dileklerimle 
29 Ekim 2016
Rifat Serdaroğlu

24 Şubat 2016 Çarşamba

28 ŞUBAT SÜRECİ.. Hasan Hüseyin Ceylan


28 ŞUBAT  SÜRECİ..



Hasan Hüseyin Ceylan 


Kılıç Paşa Resmi Üniformayla Refah Partisi Genel Merkezine Kadar Gelip, 28 Şubat Kararlarını İmzalattırmak İstedi.


Hasan Hüseyin Ceylan 15 yıl Sonra çıktığı Beyaz Tv Ekranlarında 28 Şubat Süreci ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Dönemin MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç Paşa'nın Refah Partisi Genel Merkezine kadar gelerek 28 Şubat kararlarını imzalatmaya çalıştığını söyledi.
28 Şubat döneminin Refah Partisi Milletvekili Hasan Hüseyin Ceylan Beyaz Tv ekranlarında yayınlanan Dinamit'te 28 Şubat sürecinin öncesi ve sonrası dair çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. 

28 Şubat'ın perde arkasını anlatan Ceylan, cemaat üyelerine Başbakanlık konutunda verilen iftar yemeğinin de Erbakan tarafından verildiğini ifade ederek 'Erbakan, RP kurulduğu günden itibaren her yıl Ramazan ayının içerisinde manevi önderlere iftar verirdi. Parti kurulmadan önce kendi evinde verirdi. Bunu mutlaka yapar hiç aksatmazdı. Başbakan olduğu için Başbakanlık konutunda yapmaya karar verdi. Tanıtma Başkan Yardımcısı olarak itirazımı gündeme getirdim, Fehim Adak ve Recai Kutan buna şahittir. Ben geniş katılımla bunu yapalım dedim ve resmi olsun dedim. Diyanet İşleri Başkanları, İlahiyat Fakültesi dekanları, Tefsir Bölümü Başkanları, Ali Rıza Demircan Lütfü Doğan, Mehmet Nuri Yılmaz, Mustafa Sait Yazıcıoğlu,Raşit Küçük, aralarında olduğu 87 kişi davet ettim. Katılım daha fazla oldu. Arabası olmadığı için yaya gelen iki hoca basın tarafından görüntülendi. Diyarbakır, Şırnak ve başka yerlerden bir çok din büyüğü vardı. Herkes manevi hal ve keyfiyet dolayısıyla ağladı. Türkiye 'yi kuşatan insanlardı, bu insanlar siyasi değildi. O kıyafetlerden dolayı olayın diğer boyutuna hiç girilmedi sadece tarikat liderleri kısmı işlendi. Oysa o toplantıda herkes vardı.” dedi. 

GÜLEN'İN ŞEKERİ ÇIKTI 

Fethullah Gülen 'in Başbakanlıkta verilen iftara yemeğinde neden olmadığı sorusuna yanıt veren Ceylan 'Şekeri beş yüze çıktığı için, katılamadığını ifade etti. O yüzden yemeğe katılmadı” 

AYDIN DOĞAN'A MERCÜMEK OLAYINI ANLATTIK 

Ceylan, kamuoyunda oldukça tartışılan Mercümek olayını ise şöyle anlattı: “Almanya Vakıfları faks göndermişler. 60 milyon mark Almanya 'dan geldi. Süleyman Mercümek hesabına geldi. Mercümek, Beşir Darçın 'a verdi oda Erbakan 'a verdi dediler. Dedik kardeşim bu para nereden geldi, Yapı Kredi Bankasına geldi dediler her yere yazı yazdık size 60 milyon bizim adımıza geldi mi diye, yok dediler. İki ay Hürriyet Mercümek manşetleri ile çıktı. Hürriyet, Milliyet bu işi çok yazınca bizde televizyonda çok sert eleştirdik. Aydın Doğan bizi davet etti. Recep Tayyip Erdoğan, Melih Gökçek ve ben gitti. Belgeleri gösterdim. Aydın Doğan, Ertuğrul Özkök, Tufan Türenç ve başka bir kişi çağırdı ve dinleyin dedi. Banka, Genel Müdürlük belgeleri her şeyi anlattım.Aydın Doğan meşhur esprisi patladı, “Sizin tilkinizin hiç mi kuyruğu yok” dedi.O günden sonra bu iş kesildi. ' ifadelerini kullandı. 

RESMİ ÜNİFORMAYLA GENEL MERKEZE GELDİ

İlhan Kılıç Paşa'nın Refah Partisi Genel Merkezine gelerek 28 Şubat kararlarını Erbakan'a imzalatmak istediğini söyleyen Ceylan 'İlhan paşa resmi üniforma ile Refah Partisi Genel Merkezi'ne geldi, ve Erbakan Hoca'nın özel kalem müdürü Mehmet Bey, bir not getirdi, 'MGK Genel Sekreteri İlhan Kılıç Paşa geldi ' dediler. Erbakan Hoca, 'Sorun ne istiyormuş ' dedi. Mehmet Bey, '28 Şubat kararlarını imzalamanızı istiyor ' diyince Erbakan, 'Kahvesini içirin, bizim toplantımız var, biz daha sonra görüşürüz ' 





VİDEO ; DEŞİFRE


HEPİMİZ İDAMI GÖZE ALDIK

Hepimiz idamı göze aldık, 1 Mart 1997'de Refah Partisi MYK'sında yaptığımız toplantıda hem bu kararı aldık hem de paşanın gelişine şahit olduk. Bunun dışında Erbakan'ın konutu dahil olmak üzere üç defa daha geldiler, Erbakan Hoca kararı imzalamadı. En son Doğru Yol Partisi'nden Nevzat Ercan, Tansu Çiller'in konutunda tavsiye kararı şöyle alınmıştır denilerek, 18 maddenin bakanlığınız tarafından değerlendirmesi denilerek imzalanmıştır....İmzalanan budur ' diye konuştu. 

O BELGELERİ İLK KEZ YAYINLADI

Hasan Hüseyin Ceylan televizyonda ilk kez başbakana pez... diyerek hakaret eden Osman Özbek'in hakkında verilen soru önergesini ve cevaplarını ıslak imzalı belgeleriyle canlı yayında yayınladı. Ceylan şu sözleri söyledi:

İsmet Sezgin, Refah Yol Hükümeti yıkıldıktan son kurulan Mesut Yılmaz Hükümeti’nin başbakan yardımcısı ve Milli Savunma Bakanı'dır. Osman Özbek bir konuşmasında başbakana pez… diyerek küfretmiştir. Bu süreçte bize hiçbir şey yapmadınız Osman Özbek’i neden attırmadınız diye yüklenenler oldu. Necmettin Erbakan, Osman Özbek’in atılması için bizzat kendisi hem Genelkurmay Başkanıyla konuşmuştur hem de Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le görüşmüştür.

Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan gazetecilere konuştuktan sonra "Boşalma hakkını kullanmıştır" diyerek savunma yapmıştır. Burada boşalma sözcüğü farklı anlamları da ifade ettiği için en iğrenç ifadedir.

Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ve Aslan Polat Erzurum Milletvekili, Milli Savunma Bakanlığına bu konu hakkında soru önergesi vermiştir. Ve aldıkları cevap bizleri tehşete düşürdü. Hayatımız boyunca bu kadar rezil bir cevap ve ifadeler görmedik biz.

SORU ÖNERGESİNE VERİLEN BÖYLE CEVAP VERİLDİ

İsmet Sezgin "Tuğ General Osman Özbek Ülkemizin güvenliği için somut meseleleri dile getirmiştir o konuşmasında. Tamamen sohbet sırasında siyasi amaçtan uzak olarak hissiyatını ve hazırlıksız olarak yaptığı bir konuşmada dile getirmiştir. Yapılan incelemede bu konuşmanın siyasi amaçlı olmadığı ve suç teşkil etmediği sonucuna varılmıştır." dedi.

Hasan Hüseyin Ceylan program sunucu ve konuklarına İsmet Sezgin’in soru önergesine hazırladığı cevabı ıslak imzalı belgelerle takdim etmiştir.

BEYAZ GAZETE?

https://plus.google.com/+HaberSeyrethaber/posts/TaeKgD3bW87

,

2 Şubat 2016 Salı

Gökçek Erdoğan'ı Devirmek İçin Ne Kadar Harcadı?




Gökçek Erdoğan'ı Devirmek İçin Ne Kadar Harcadı? 




Açık İstihbarat
Tarih:16/07/2013 
İç Politika 

Melih Gökçek'in bugün ekran ekran dolaşıp, " Faiz Lobisi " masalları adı altında, lideri Erdoğan'ı cansiparene savunmasına ve işi gücü bırakıp twitter hesabından herkesle ağız dalaşına girmesine bakmayın.
Bugünlerde ekranlarda Erdoğan'ı devirmek için Gezi olaylarına nasıl finansman sağlandığını kanıtlamaya çalışan Gökçek'in bizzat kendisinin Erdoğan'ı devirmek için ne tür araştırmalara nasıl finansman sağladığının, tek başına faiz lobisi gibi çalıştığının  belgesini aşağıda dikkatinize sunuyoruz.

Gökçek  Erdoğan'ı Devirmek İçin Ne Kadar Harcadı?


Açık İstihbarat
Açik Istihbarat'in Resmi web sitesi;
www.acikistihbarat.com
16.07.2013



Gezi olayları sonrasında Tayyip Erdoğan'ın en büyük zararlarından biri Melih Gökçek'in  çevresindeki konuşlanmasını güçlendirmesi oldu.

Erdoğan'ın çevresindeki çemberin daraldığı ve iyice kalitesiz hale geldiği yolundaki tespitlere, Yiğit Bulut ve Melih Gökçek gibi isimlere bakıp da katılmamak mümkün değil. Ekonomi başdanışmanı olarak Yiğit Bulut'u atamak, ekonomi konusunda tuzağa yürümekle eşdeğerdir. Benzer şekilde Melih Gökçek gibi Türk siyasetinin en şaibeli isimlerinden birini bu kadar yakınına yaklaştırmak Erdoğan için bir diğer akıl tutulmasıdır. 

Erdoğan'ı cansiparene savunur görüntüsü veren Melih Gökçek'in, Ankara'daki miting sırasında sahada MHP bayrağı açtırması Erdoğan'ı nasıl bir tuzağa çekebileceğine güzel bir örnek.Erdoğan'ın önümüzdeki süreçte en fazla ihtiyaç duyacağı MHP ve tabanı ile arasına sokulan bu usta nifak bugün meyvelerini AKP'li Çelik'in sert demeçleri ile veriyor. 

Melih Gökçek'in bugün ekran ekran dolaşıp, "faiz lobisi" masalları adı altında, lideri Erdoğan'ı cansiparene savunmasına ve işi gücü bırakıp twitter hesabından herkesle ağız dalaşına girmesine bakmayın.

Bugünlerde ekranlarda Erdoğan'ı devirmek için Gezi olaylarına nasıl finansman sağlandığını kanıtlamaya çalışan Gökçek'in bizzat kendisinin Erdoğan'ı devirmek için ne tür araştırmalara nasıl finansman sağladığının, tek başına faiz lobisi gibi çalıştığının  belgesini aşağıda dikkatinize sunuyoruz. 

Tarih : 13.06.2003

Faturanın Sıra No : 012730

Fatura Ankara merkezli bir araştırma kuruluşuna ait. Faturanın orijinalindeki bu alanı, sözkonusu kuruluşun ticari hakları açısından bloke ettik.

Melih Gökçek'e kesilen bu faturada, Gökçek'İn ismi ve adresi açıkça görülüyor.

Toplam 354.749.999.350 TL'lik bir fatura. 

Yani 354 milyar TL.

Melih Gökçek bu parayı bakın kendisine danışmanlık yapan bu araştırma şirketine ne için ödemiş:

Aynen faturadaki satırlardan aktarıyoruz:

"AKP'nin İktidara Gelmesi Nasıl Önlenir Araştırması" ve

"AKP Başkanı Erdoğan'ın Tutarsızlıkları Araştırması"

Gökçek, bu araştırmalarla birlikte kendisi hakkında anketler yaptırmış ve bu anketlerde tesadüfe bakın ki, Tayyip Erdoğan'ın önünde "en güvenilen lider" çıkmış, oy oranının % 45' lere vurduğu iddia edilmişti.

O zaman da, bu araştırmalar Gökçek'e yakın kanallarda ( bkz TGRT ) şişirilerek anlatılmış ve Gökçek için Erdoğan'a karşı zemin hazırlanmıştı.
...

Zamanında Erdoğan'ın koltuğunda gözü olan Gökçek'in , Erdoğan'ı koltuğundan etmek için " Faiz lobisi " gibi çalıştığını görüyorsunuz.

Türkiye'de hiç kimse rezil olamaz kuralı bir kez daha kanıtlanıyor.

Bugün utanmadan AKP'nin gitmesini  isteyenleri darbecilikle suçlayan ve Gezi parkındaki olayların nasıl finanse edildiğini kanıtlamaya çalışan bu şaka gibi adam, 
kendisinin daha bir kaç sene önce AKP'yi devirmenin yollarını araştırmak için araştırma kuruluşlara milyarlarca TL aktardığını unutuyor. 

Erdoğan'ın da Melih Gökçek'İn neye tekabül ettiğini bildiğine eminiz fakat denize düşen psikolojisi ile hareket etme olasılığını da gözardı etmemek gerekiyor. 
Hele ki elindeki dosya arşivi ile ünlü bu ŞAKA ADAM'a karşı, " Dostlarını yakınında tut, düşmanını daha da yakınında " prensibi de devrede olabilir.

Sebebi ne olursa olsun, Melih Gökçek ve Yiğit Bulut gibi Türk siyasi tarihinin en dramatik dönüşlerini gerçekleştiren isimlerin Erdoğan'a bir faydası olmayacağı aşikar.

Tarih unutmaz. Gerçekler eninde sonunda ortaya çıkar.

Gerçekleri çarpıtarak iktidarda kalabileceklerini zannedenlere rağmen.

----- Melih Gökçek'in Erdoğan Karşıtı Çalışmalara Sağladığı Finansmanın Belgesi ---

Melih Gökçek'in Erdoğan Karşıtı Faaliyetlerinin Belgesi

Yukarıdaki faturanın tam boy halini görmek için Tıklayın
( http://www.acikistihbarat.com/dosyalar/melih-gokcek-akp-iktidari-nasil-onlenir-arastirmasi-fatura-acikistihbarat.jpg )

Açık İstihbarat

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10377


..