Ömer Dinçer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ömer Dinçer etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Ekim 2017 Salı

Geride Sadece Damat kaldı!

Geride Sadece Damat kaldı!

NECATİ DOĞRU: 
​Gereğini yaparım diye korkutup “istifaya çağırmadığı” bir tek kişi kaldı. O da damadı.

Damadını Enerji Bakanı yapmıştı. Enerji Bakanı, dünya piyasalarında doğal gaz ve ham petrol fiyatı artışını da düşüşünü de halkın ısınma ve aydınlanma faturalarına yansıtmak zorundaydı. Dünyada ham petrolün varili 160 dolardan 50-60 dolara kadar düştü. Enerji Bakanı damat, bu düşüşü doğal gaz ve elektrik fiyatlarına yansıtmayı ve halkı ağır faturalardan korumayı beceremedi. Örneğin 2016 yılının başında dünya doğal gaz fiyatları sm3 başına 11.3 dolardan, Nisan ayında 4.1 dolara kadar geriledi. Türkiye'nin enerji faturası 4.4 milyar dolar (yüzde 40) azaldı. Fakat halkın elektrik fiyatına indirim değil zam yapıldı.


Halk, gözüyle öğrenir.
Aptal da değil.
Şişmeyi (obezlik) görüyordu.
Oğullar, yandaşlar şişiyordu.
Üsküdar “hayır” dedi.
Fatih “hayır” dedi.
Eyüp “hayır” dedi.


Bu ilçeler Tayyip Erdoğan'ı yoksulluk günlerinde siyaset yaparken sırasıyla; Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Refah Partisi, Fazilet Partisi dönemlerinde desteklemiş, AKP'yi kurduktan sonra da her seçimde Reis'in “yıkılmaz kaleleri”olmuştu.


Damat ne yaptın!


Doğal gaz ve elektrik faturalarına düşüşü yansıtamadığın için kalelerimiz Üsküdar, Eyüp, Fatih düştü, “ sen metal yorgunu olmuşsun ” demedi.


* * *


Tarih dile gelse de sıralasa: Murat Başesgioğlu, Ertuğrul Yalçınbayır, Erkan Mumcu, Ahmet İyimaya, Zafer Üskül, Ertuğrul Günay, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Cemil Çicek, Ömer Dinçer, Nimet Çubukçu, Hüseyin Çelik, Ali Babacan ile başlayıp Kadir Topbaş, Melih Gökçek ile gidiyor.

Bunlar gibi yüzlerce isim “seçimle gelen istişare ile yollanır” yapıldı.

Tek damadı kaldı.
Herkesi atıyor.
Atılanlar etten kemikten.
Hemen yoruluyorlar.
Kendisi demirden çelikten.
Katiyen yorulmuyor.
Çok yakında Binali Yıldırım'a da “sen seçimle geldin ama istişareyle gitmelisin”diyebilir. AKP, her şeyin Reis'e teslim edildiği robotlar sistemine dönüştü. Kendi cümleleri ile yazayım; Reis'in tek adamlığı altında AKP, militarist, jüristokratik, bürokratik, oligarşik bir yapıya teslim oldu. AKP, tek söz sahibi patron olan bir şirket gibi çalışıyor. Sen otur. Sen kalk. Sen gel. Sen git. Benim sayemde varsın, benim irademle de gidersin.


* * *

Gökçek'i, Topbaş'ı niçin atıyor?
Büyükşehirlerin obez Belediye başkanlarından korktu. Onlar “davetiye usulü ihalelerle” çok zenginleştiler. Harun diye geldiler, Karun oldular. Yeni egemenlerle ağlar, bağlar, özel ilişkiler kurdular. Siyasete hevesli oğulları, işadamlığına geçmiş damatları var. Reis'in yerine oynayabilir; militarist, jüristokratik, bürokratik, oligarşik yapıya dönüşmüş partiyi “bir gece ansızın” ele geçirebilirler.


Reis, riski gördü.
Atıyor.
Reis, risk aldı diyorlar.
Yanlış teşhis!
Reis, aslında risk azaltıyor.


Atasözlerimiz var: Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olursun. Yanlış hesap Bağdat'tan döner.

Günün sorusu


DİK DURURSA!

Bir tek o kaldı. “İstifa et yoksa…” diye korkutulan Balıkesir Belediye Başkanı Ahmet Edip Uğur yakınlarına; “Hırsızlık yapmadım - yolsuzluğum yok - metal yorgunu değilim, neden istifa edecekmişim” diyormuş.

Ben, söyledikleri doğruysa “haklı”derim fakat siz de “ bravo bu dik duruşa ” der misiniz?


***

26 Eylül 2016 Pazartesi

Başbakan Erdoğan’ın üç büyük halifesi kimdi?




Başbakan Erdoğan’ın üç büyük halifesi kimdi? Cemaat bu işe çok şaşıracak…


22 Ocak 2014, 16:37
Başbakan Erdoğan’ın en büyük halifesi Mevlana Halid-i Bağdadi’dir.
Çünkü kendileri “Mevlana” mahlasını kullanan Halid-i Bağdadi’ye bağlı Türkiye’de dört büyük Nakşibendi tekkesinden biri olan Gümüşhanevi Tekkesi’ne bağlıdır.
Gümüşhanevi Tekkesi: Kurucusu Ahmed Ziyaeddin Gümüşhanevi’dir. Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Recai Kutan, Ömer Dinçer, Bülent Arınç, Kemal Unakıtan, Recep Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül gibi onlarca siyasi isim bu tekkedendir.
Said-i Kürdi (Nursi) Van’da Nakşibendi Arvasi tekkesinde eğitim almıştır[1].
 Başbakan Erdoğan’ın diğer iki büyük halifesi ise Şeyh 1’nci Abdusselam Barzani ile Seyit Taha’dır…
Önce Nakşibendiliğe bir bakalım…
Nakşibendilik Türk. Kurucusu da Türk’tür:
“Nakşibendi, 1300’lü yıllarda Buhara kenti yakınlarındaki Kasrı Arifan’ın Nakşibent köyünden Mehmet Bahattin-ül-Üveys-ül Nakşibendi adlı bir Türk’ün öncülüğünde kurulan bir İslam tarikatıdır” [2].
 Konumuz açısından bizi de yakından ilgilendiren Nakşibendiliğin Halidiye koludur. 
Halidiye Cemaati Nakşibendi miydi?
 Bu soruya, Halidiye Risalesi bakınız nasıl bir cevap veriyor;
“Halid, Nakşibendi yolunun esaslarına sadık kalmış, icazet almış olduğu diğer Kadiriyye, Çiştiyye, Seühverdiyye ve Kübreviyye yolunun bir takım esasları ile Nakşibendi esaslarını birleştirerek Halidiye kolunun esaslarını belirlemiştir.”[3]
Bu çerçevede, Halidiye kolunun, başta kurulmuş ve Türkler arasında önemli bir yer almış olan Nakşibendi Tarikatı olduğunu söylemek çok zor, bu Nakşibendiliğin dışında ayrı bir dini yapılanma olarak görülebiliyor.
 Bu bilgileri bir yana koyalım, devam edelim…
Mevlana Halid Hindistan’a gider ve  Abdullah Dıhlevi’den icazet alır. Nakşibendiliğin Son Halifesi Abdullah Dıhlevi hazretleri der ki;
“Hz. Mevlana Halid, memleketinden yüce Nakşibendi tarikatı için, bu fakirin yanına geldi… Bundan sonra taliplerin terbiyesine seçilmiş biri olarak kendisine halifelik icazeti verdim. Yine Kadiriyye, Çiştiyye, Sühreverdiyye ve Kübreviyye gibi tarikatlarından da icazet verdim. Bu tarikatlarda onun eli benim elimdir ve o benim vekilimdir. Benim pirlerimin halifesidir.”[4]
Süleymaniyeli Halid, beş tarikat bir yana, benzer inanç öğretilerinin de tek vekili tayin edilmiştir, üstelik on ayda…
 Araştırmacı yazar Soner Yalçın Halid’in tekkelerini sayıyor:
“Günümüzde, Mevlana Halid-i Bağdadi Nakşibendi’nin Türkiye’de dört büyük tekkesi var, bunlar; Gümüşhanevi, İsmet Efendi, Kelami ve Kaşgari tekkesidir 1925 isyanını çıkaran Şeyh Said, Said-i Kürdi( Nursi) Van’da, Nakşibendi Arvasi Tekkesi’nde eğitim almıştır. Bu ana dört kol dışında, Erzincan’daki Abdurrahim Reyhani’den, Adıyaman’daki Mehmet Raşit Erol’a kadar onlarca Halid-i Bağdadi tekkeleri vardır[5].
 Mevlana Halid-i Bağdadi’yi biraz olsun tanıdık yani Başbakan’ın en büyük halifesini…
Şimdi diğer iki Halife’ye bakalım…
Şeyh Halid’in ilk halifesi Şeyh 1’nci Abdusselam Barzani’dir yani Mesud Barzani’nin dedesi. Şeyh Barzani kuzey Irak’taki Barzan köyündendir.
İkinci Halifesi Seyit Taha’dır.
Seyit Taha, Hakkari Şemdinli ilçesi Nehri(Bağlar) köyündendir.
Seyit Taha Türk değildir, Kürt değildir. Peki kimdi?
 
1880 Kürt isyanını çıkartan Şeyh Ubeydullah Seyit Taha’nın oğludur. Ubeydullah’ın oğlu ise Seyit Abdulkadir. Ama oğlu diyor ki “Ben Kürt değilim”, işte belgesi;
 “Abdulgani Geylani ahvadındanım. Aslen Kürt değilim, Kürdistan’da yerleşmişim”[6]…
Oğlu Kürt değilse, demek ki babası da değil.Peki, Kürt olmayan biri nasıl olmuştu da Kürt isyanı çıkarmıştı?
 Bu soru aklımızda dursun, şimdi Tahazadelere bir bakalım…
Tahazade Ubeydullah 1880’de Osmanlı isyan etti. İsyan bastırıldı, Girit’e sürgün edildi.
Tahazade Ubeydullah oğlu Seyit Abdulkadir 1908-1918 arasında adının başında Kürt ve Kürtçe olan tüm örgütleri ya o kurdu ya da o yönetti.
 Abdulkadir, 1920 Koçgiri isyanını çıkardı, isyan bastırıldı.
Abdulkadir 1925 Şeyh Sait isyanını destekledi, yakalandı, yargılandı ve idama mahkum edildi.
Abdulkadir kardeşi Şeyh Abdullah 1925 Şemdinli isyanını çıkardı, isyan bastırıldı, o ise kaçtı.
İşte Başbakan Erdoğan’ın ikinci büyük halifesi olan Seyit Taha oğullarının yaptıkları bunlar…
 Geçelim Barzanilere…
Şeyh Abdusselam Mesud Barzani’nin dedesidir. Barzan tekkesini işletir.
Halid-i Nakşibendi’nin sadık bir kuludur, üstelik halifesidir.
Ailesi, bu Şeyh’i Mehdi ilan eder;
“Seyyid Taha’nın oğlu ve yeni şeyhi Ubeydullah, “Abdüsselâm ve müritlerinin delirdiklerini, şeytanın kurbanları olduğunu” ileri sürerek, ona savaş açtı. Şeyhlerinin yenilmesine rağmen Abdüsselâm’ın müritleri onu mehdi ilan ettiler.”[7]
 Mesud Barzani Seyit Taha-Şeyh 1’nci Abdusselam’ın halifeliklerini şöyle açıklıyor;
“Mevlana Halid Nakşibendi, tekkelere yaptığı ziyaretlerden birinde Barzan Tekkesi’ne uğrar ve Şeyh 1’nci Abdulselam’ı halifesi olarak atar.  Barzan medresesi bir Halid-i Bağdadi Nakşibendi okuluna dönüşür. Ve birlikte, daha sonra Mevlana Halid’in halifelerinden biri olacak Seyyid Taha’yı ziyaret ederler”[8].
 Devam edelim…
Şeyh Muhammed Şeyh 1’nci Abdusselam’ın oğludur yani Mesud Barzani’nin dedesi.
Tarihçi Ahmet Uçar’ın araştırmalarına göre, Şeyh Muhammed Barzanilerin ikinci mehdisiydi. Uçar,” İkinci Barzan Mehdisi” tezini Rus Kürdoloğ Bazil Nikin’e dayandırıyor. Rus Kürdolog  Nikin’e göre Barzaniler şudur;
“Bundan sonra o da babası 1’nci Abdüsselâm gibi mehdiliğini ilân etti. Mehdiliğini ilân etmekle kalmadı, Musul’a ve dolayısıyla Osmanlı’ya “cihad-ı mukaddes”(!) ilân etti. Mehdiliğini ve cihad çağrısını kabul etmeyenleri acı bir son, feci ölümler bekliyordu. Zibar aşireti liderlerinden Molla Perisey’in başına gelenler korkunç ve tüyler ürpertici idi. Molla parça-parça edilerek öldürülmüş, bu parçalar oyulmuş yaşlı bir ceviz ağacının gövdesine konarak yakılmıştı. 
Barzanîlere bağlı Becil Şeyhi Nehrili Şeyh Muhammed Sıddık’a yazdığı bir mektupta, “Burada adlarını bile ağza almak istemediğim bu rezil aşiretin ve bu kötü ruhlu ailenin bana ettikleri namussuzca işler, onur kırıcı işler de var ayrıca. Burada senin tarafsız kararını istiyorum. Bilirsin ki, onlar Kur’an-ı Kerim’e bile acımamış ve onun sayfalarını çöpe atmışlardır. Benim mescidimi kirletmişlerdir” diyordu.”[9]
Şeyh Ahmed, Şeyh Muhammed Barzani’nin beş oğlundan biridir. Bir diğer oğlu Molla Mustafa Barzani’dir yani Mesud Barzani’nin amcası…
 Tarihçi Ahmet Uçar da, Şeyh Ahmed’i yakından izliyor ve bu dönemi kalemine şöyle yansıtıyor; Şeyh Ahmed, 1961’den 1969’a kadar Şeyh Ahmed, Barzan köyünde oturarak Irak rejimine bağlı bir şekilde yaşadı. Şeyh Ahmed, ömrünün son yıllarında belki de gizli kitabın gereği olarak Peygamberliğini ilan etmiş, ibadeti yasaklamıştı. Kendine bağlı imamlara gönderdiği talimatta söyle diyordu: 
“Camiler kapansın! Kur’an-ı Kerim okumak, namaz kılmak yasak. Radyo dinlemek kâfir işidir. Bütün radyolar evden kalksın. Gök Tanrısı Allah, yer Tanrısı benim! Sizin manevî huzurunuzu ancak ben sağlarım. Gösterdiğim yoldan gidin. Benim için ağlayın. Emirlerim ilahî bir emirdir. Ben size emretmekle kutsal görevinizi yapmanız için ikazda bulunmuş oluyorum.” 
Peki bu Barzaniler ne yapmıştı?
Halid’in Halifesi Şeyh Abdusselam’ın torunu Küçük Abdusselam 1907’de Osmanlı’ya isyan etti, yakalandı, yargılandı, idama mahkum edildi.
Küçük Abdusselam’ın kardeşi Molla Mustafa Barzani yine Küçük Seyit Taha ile birlikte Hoybun Ermeni ittifakını 1927’de Lübnan’da kurdu.
1930’da, Ermenilerle işbirliğine giderek Ağrı isyanını çıkardı, 1930’da.
Yine 1930’da, Ermeni isyanına destek vermek için Hakkari bölgesinde ayaklanma çıkardı, Dağlıca’daki bölüğümüze saldırdı, dört askerimizi şehit etti.
1947-1958 arasında Rusya’da gerilla eğitimi aldı. Önce Irak’ı sonra Türkiye’yi karıştırdı, Devrimci Doğu Kültür Ocakları üzerinden PKK’yı yapılandırdı.
Türkiye hala bu Barzanilerle uğraşmaya devam etmektedir.
 İşte Başbakan’ın iki halifesi Seyit Taha ile Şeyh 1’nci Abdusselam’ın soy ağaçları bunlar…
 Türk tarihinin derinliklerinde yer alan bu gerçekleri artık hepimiz biliyoruz…
 Erdal Sarızeybek
 Kaynak: Cemaat ve Barzani
 KAYNAKÇA;
[1] Hürriyet Gazetesi, Türk Nakşi, Kürt Nakşi makalesi, Soner Yalçın, 4 Kasım 2007.
[2] Uğur Mumcu, Kürt-İslam ayaklanmaları, s. 45, UM;AG yayınları, 2010.
[3] Halidiye Risalesi, s. 42. Semerkand Yayınları, 2011.
[4] El-Hac Hasan Şükrü, Şemsü’ş Şumüs, s. 156, Semerkand Yayınları, 2011.
[5] Siz Kimi Kandırıyorsunuz, Soner Yalçın, s. 50, 59. Doğan Kitap, 2013.
[6] Uğur Mumcu, Kürt-İslam ayaklanması, s. 99, UM;AG yayınları, 2010.
[7] Ahmet Uçar, Tarih ve Düşünce Dergisi, Aralık 2002.
[8] Mesud Barzani, Barzaniler ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi, s. 23.
[9] Ahmet Uçar, Osmanlı Araştırmaları Vakfı, Tarih Düşünce Dergisi Aralık 2002.

..