27 Mart 2019 Çarşamba

ABDULLAH GÜL, COLİN POWEL GİZLİ ANLAŞMASI,


ABDULLAH GÜL, COLİN POWEL GİZLİ ANLAŞMASI,


GÜL POWELL GİZLİ ANLAŞMASI, 10 Yıldır Tartışılan Belge, 
12 EYLÜL 2013




Meclis'te Red edilen., 1 Mart tezkeresinin ardından 2003 yılında Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında imzalanan anlaşmanın içeriği çok tartışılmıştı. 

Dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ABD'li mevkidaşı Colin Pawel arasında imzalanan o anlaşmanın ayrıntıları basında yer aldı. 
Lojistik ve sağlık desteği içerikli anlaşmada; Türkiye'nin, askeri hastanelerini yaralı ABD askerlerinin tedavisi için kullandırması ile Amerikan güçleri için gerekli lojistik malzemelerin Türkiye'den, Irak'a teslimatının yapılması öngörüldü. İkili arasındaki görüşme tutanaklarında ise Pawel, tezkerenin meclis'ten geçmemesinin derin hayal kırıklığı yarattığını belirtirken, Gül "her iki tarafından bu başarısızlıkta hatalı olduğunu düşünüyorum" dedi 
ve bunun demokrasinin sonucu olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Irak'a düzenleyeceği askeri harekat öncesi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde reddedilen 1 Mart tezkeresinin ardından yapılan 
bir anlaşma çok tartışılmıştı. Anlaşma dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ile ABD Dışişleri Bakanı Colin Powel arasında imzalanmıştı. 

"Gizli kayıtlı" o anlaşmanın içeriği basında yer buldu. Milliyet'in haberine göre; 3 maddeden oluşan anlaşma, 2 Nisan 2003 tarihinde imzalandı. 

Lojistik ve sağlık desteği içerikli anlaşma metninde, Türkiye'nin; Irak'daki askeri harekat sırasında yaralanacak ABD'li askerlerin tedavisi için İncirlik'teki hastane ile diğer askeri sağlık kuruluşlarının kullanılmasına izin verileceği belirtildi.. Bir başka madde ile; Kuzey Gözetleme Arama ve Kurtarma Operasyonu kapsamında Türkiye'de olan ABD varlıklarının Irak'a intikali sağlanması öngörüldü.. 

Anlaşmanın 3. Maddesi ise, ABD güçleri için gerekli malzemelerin, Türkiye'den, Irak'a teslimatını içerdi. 

1 Mart tezkeresinin Meclis'te reddedilmesi de çok tartışılmıştı. 3 maddelik anlaşmanın imzalandığı tarihte, ABD Dışişleri Bakanı Powel'ın mevkidaşı 
Gül'e tezkerenin reddedilmesiyle ilgili dile getirdiği görüşleri de dikkat çekici.. Powel, tezkerenin reddedilmesinin, Amerikan kongresinde derin hayal 
kırıklığı yarattığını belirtiyor. 



"Bu nedenle ABD, Irak'ta tehlikeli bir döneme maruz kalmıştır. ABD askerlerinin, Irak'ın kuzeyine, Türkiye'den girmesine ilişkin seçeneği değiştirmek 
zorunda kaldık. Kuzey Irak'ta konuşlandırmayı öngördüğümüz 4. piyade tümeni, kuzey yerine güney'den savaşa katıldı. Bu ırak liderliği için savaşı 
daha da zor kılacak. "

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün Powel'e yanıtı ise tutunaklarda şöyle yer aldı. 

"İkili ilişkilerimizin önemine gerek 58, gerek 59. hükümet programlarında değinmiş ve kaydetmiş durumdayız. Irak sorununda başından itibaren 
karşılıklı olarak samimi ve açık olduk. Tezkere öncesinde hükümetin kolay bir durumda olmadığını takdir edersiniz. Bir oydaşmanın bulunmadığı bir 
atmosferde tezkereyi geçirmeyi denedik. Ancak başarılı olamadık. Bu başarısızlıkta iki tarafın da hatalı olduğunu düşünüyorum. Tezkerenin geri 
çevrilmesini her hal ve karda Türkiye'deki demokrasinin sonucu olarak görmek gerekir. "

Abdullah Gül, Colin Powel'a; tezkerenin reddedilmesi sonrasında ABD basınında yer alan, Türkiye'ye yönelik yayınlar konusunda duyulan rahatsızlığı da iletti..

"ABD basınının, Türkiye'yi küçük düşürücü hareketlerinden, Türk halkı büyük rahatsızlık duymaktadır. Türkiye'nin başkalarının toprağında gözü yoktur. 

Kerkük ve musul konusunda kamuoyu hassastır..Türkiye'nin müdahalesini gerektirecek bir ihtiyacın doğmamasını temenni ederim. Peşmergelerin 
girişebilicekleri eylemler demografik yapıda değişikliğe yol açabilir, bu konuda dikkatle olunması gerekir. "

http://www.kanalb.com.tr/haber.php?HaberNo=51427


***

20 Mart 2019 Çarşamba

TÜRKİYE’DEKİ SEÇİM SÜREÇLERİNDE PKK’NIN SİLAHLI EYLEM STRATEJİLERİ., BÖLÜM 8

TÜRKİYE’DEKİ SEÇİM SÜREÇLERİNDE PKK’NIN SİLAHLI EYLEM STRATEJİLERİ., BÖLÜM 8


    Seçimin PKK’nın eylem stratejisi üzerindeki “zamanlama etkisi”ne bakıldığında 24 Haziran 2018 seçimlerinde politik/askeri strateji izleyen, fırsatları değerlendirme, riskleri azaltma arayışındaki terör örgütünü aktif olmaya çabaladığı yaz başında yakaladığı ve bunun örgütün kapasite geliştirme sürecine olumsuz etkisi olacağı söylenebilir.83 

Zira PKK’nın Türkiye topraklarında gerçekleştirdiği eylemler ilkbahar aylarında artış gösterirken 2018 Mart ve Nisan’ında geçtiğimiz son üç yılın ortalamasına göre oldukça düşük seviyede kalmıştır. 

Seçimin PKK’nın eylem stratejisi üzerindeki “mekan etkisi” incelendiğinde 
ise Türkiye’nin terör örgütüne karşı yürüttüğü harekatların mekansal bütünlüğünün örgütü Türkiye’de eylemsizlik sürecine girmeye zorladığı gözlenmektedir. 
Zira Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın kuzeyinde gerçekleştirdiği etkili harekatlarla 
birlikte yurt içindeki iç güvenlik ve kolluk operasyonları PKK’nın askeri kapasitesinin konsolide olmasının önünde önemli bir mani teşkil etmektedir. 
PKK ve ona müzahir siyasi partiler yerelleşme ve Türkiyelileşme ekseninde 
farklı seçim süreçlerini önceliklendirmektedir. PKK ve etnik temelli siyaset yapan Kürt siyasi partilerinin seçim önceliğinin yerelleşme ve Türkiyelileşme söylemleri etrafında geliştiği göze çarpmaktadır. Bu bağlamda PKK ve etnik temelli siyasi hareketlerin hedef ve kitle tabanının birleştiği yerel seçimler en öncelikli sırayı alırken yerel seçim süreçlerinde kullanılan ayrılıkçı ve bölücü dil ile terör örgütünün eylemlerinin artışı arasındaki doğrusal ilişki dikkat çekmektedir. 

Cumhurbaşkanlığı seçim süreçlerinin PKK ve siyasi hareketler için yerelleşme 
ve Türkiyelileşme algılarını birbirinden ayırt eden daha bozucu bir rolü olduğu 
söylenebilir. Hem PKK saldırıları hem de siyasal söylemler Kürt siyasal alanından bir cumhurbaşkanı seçilmesini değil Türkiyelileşme alanındaki bütüncüllüğü bozmak için eylem ve söylem etkisi yaratmaya çalışmıştır. 

SONUÇ 

Anayasa’daki değişiklikleri oylayan referandumlar ile kanun yapıcılığa odaklanan 
Parlamento seçimleri daha çok Türkiyelileşmeyi konu ettiğinden referandum 
ve genel seçimlerin PKK’nın öncelik hiyerarşisi içinde daha geride kaldığı 
görülmektedir. Bu hiyerarşinin üçüncü sırasında genel seçimlerin, son sırasında 
da referandumların olduğu söylenebilir. Zira genel seçimlerdeki temsile dayalı katılım ve uluslararası erişim imkanlarının sunduğu fırsatlar PKK’nın daha keskin bir saldırı stratejisi geliştirerek bu alanı tahkim etmeye çalışmasına neden olmaktadır. 

    Böylece terör örgütü hem ulusal hem de uluslararası ortamda Kürt 
meselesini kendine tahvil etmeyi ummaktadır. Referandumlarda da PKK’nın şiddet içeren eylemler gerçekleştirdiği ve söylem üslubunun şiddetten ayrışmadığı görülmektedir. PKK referandumları hem ulusal boyuttaki muhalefetin içinde yer almak hem de kamusal alandaki desteğini ölçmek için kullanmaktadır. PKK’nın seçim süreçlerinin tamamında eylem ve söylem boyutunda davranışlar geliştirerek güvenlik, siyaset ve sosyal alanlarda etkinlik yaratmaya çalışan bir örgüt karakteri çizdiği görülmektedir. Eylemsel davranışlarını eylemlilik/eylemsizlik ekseninde esnetebilen PKK’nın söylemlerinden asla vazgeçmediği gözlenmektedir. 

Bu raporda 2009’dan bu yana yapılan seçim süreçlerinin tamamında 
PKK’nın eylemlerini kamusal alanı tehdit etmek için doğrudan kendi elemanlarına yaptırdığı, söylemlerini ise kendine müzahir legal siyasi partiler üzerinden kamusallaştırmaya çalıştığı gösterilmiştir. Terör örgütünün seçim süreçlerinde söylemlerindeki sabitesi ile eylemlerindeki esneklik çelişmektedir. PKK seçim sonuçları söylemsel sabitelerini tatmin etmediğinde eylemsizlik kararlarını kendi kendine manipüle etmektedir. Terör örgütünün eylem ve söylemleri hem yerel seçmende devlet ve hükümete karşı nefret biriktirmeye odaklanmakta hem de uluslararası kamuoyunun hoşuna gidecek şekilde Türkiye’deki demokratik siyasi hareketleri ve kişileri tehdit etmektedir.84 PKK’nın şiddeti Çözüm Süreci’nde kendisine düşen rolün önemini kavrayamayan milliyetçi Kürt siyasi hareketlerin önündeki en büyük engeldir. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

83. Nihat Ali Özcan, “PKK, Terör ve Seçim”, Milliyet, 20 Nisan 2018.
84. “Cemil Bayık Times’a Konuştu: Erdoğan’ı ve AKP’yi Devirmek İstiyoruz”, BBC Türkçe, 15 Mart 2016.


NECDET ÖZÇELİK 

Halen Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi’nde doktora eğitimine devam eden Necdet Özçelik, terörizm ve ayaklanma konularında sahada ve akademide çalışmalar yapmaktadır. Uzun yıllar Özel Kuvvetler Komutanlığında çalışan Özçelik 2014 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) emekli oldu. Türkiye’de terörle mücadele kapsamındaki görevlerle birlikte Irak, Afganistan ve Kırgızistan gibi devlet dışı silahlı aktörlerin şekillendirdiği düşük yoğunluklu çatışma ortamlarında da harekat,eğitim ve danışmanlık faaliyetlerinde bulunan Özçelik SETA’da güvenlik ve savunma araştırmacısı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. 

NEBİ MİŞ 

Lisans (2003) ve yüksek lisans (2005) eğitimini Sakarya Üniversitesi Uluslararası Ilişkiler Bölümü’nde tamamlayan Nebi Miş, doktorasını (2012) “Türkiye’de Güvenlikleştirme Siyaseti 1923-2003” başlıklı doktora teziyle Sakarya Üniversitesi’nde tamamladı. Doktora sürecinde bir yıl süre ile 
Belçika Katholieke Universiteit Leuven’de araştırmacı olarak bulundu. Türkiye’de güvenlik siyaseti, demokratikleşme, Islamcılık, Ortadoğu’da demokratikleşme ve Suriye konuları üzerinde çalışmakta ve Sakarya Üniversitesi IIBF Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi bölümünde dersler vermektedir.

Etnik kimliğe dayalı siyaset yapan legal Kürt siyasal oluşumların iki 
temel problemi Türkiye partisi olamama ve PKK ile kurduğu ilişkidir. 
Etnik temelli siyasi hareketlerin bir büyüme sınırı olacağı kabul 
gören bir yaklaşımdır. PKK ile paylaşılan siyasal hedef, taban ve 
kitle milliyetçi Kürt siyasal hareketlerinin legalliği sorununu sıklıkla 
gündeme getirmektedir. Zira bu durum önemli bir ikilemi ortaya 
çıkarmıştır: PKK mı milliyetçi Kürt siyasal hareketlerinin kontrolünde 
yoksa milliyetçi Kürt siyasal hareketleri mi PKK’nın kontrolünde? 
Bu ikilem sebebiyle PKK’nın terör eylemleri bağlamında Türkiye’deki 
seçim süreçlerinin analizi yapıldığında PKK ile hedef ve taban ortaklığına 
sahip milliyetçi Kürt siyasi partilerini de analiz birimlerine dahil etme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Öyle ki bu hareketlerin terör örgütüyle ilişkisi hukuken yargı müktesebatında, ahlaken de kamu algısında sorun olarak varlığını sürdürmektedir. 

Bu raporda Türkiye’de 2009’dan bu yana gerçekleşen yedi seçim süreci incelenmiş ve PKK’nın bu dönemlerde takip ettiği eylem-söylem stratejileri 
belirlenmiştir. Söz konusu stratejiler arasındaki benzerlikler ve ayrışmaların 
analizleri yapılarak 24 Haziran 2018 cumhurbaşkanı ve milletvekili seçim sürecinde PKK’nın muhtemel etki ve tepki bağlamındaki eylem esnekliğine dair öngörüler geliştirilmiştir. 

COPYRIGHT © 2018 
Bu yayının tüm hakları SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’na aittir. SETA’nın izni olmaksızın yayının 
tümünün veya bir kısmının elektronik veya mekanik (fotokopi, kayıt ve bilgi depolama vd.) yollarla basımı, yayımı, çoğaltılması 
veya dağıtımı yapılamaz. Kaynak göstermek suretiyle alıntı yapılabilir. 

SETA Yayınları 114 
I. Baskı: 2018 
ISBN:XX-XXX-XXXX-XX-X 
Uygulama: Erkan Söğüt 
Baskı: Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul 
SETA | SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFI 
Nenehatun Cd. No: 66 GOP Çankaya 06700 Ankara TÜRKİYE 
Tel: +90 312 551 21 00 | Faks: +90 312 551 21 90 
www.setav.org | info@setav.org | @setavakfi 
SETA | Washington D.C. 

1025 Connecticut Avenue, N.W., Suite 1106 
Washington D.C., 20036 USA 
Tel: 202-223-9885 | Faks: 202-223-6099 
www.setadc.org | info@setadc.org | @setadc 
SETA | Kahire 

21 Fahmi Street Bab al Luq Abdeen Flat No: 19 Cairo EGYPT 
Tel: 00202 279 56866 | 00202 279 56985 | @setakahire 
SETA | İstanbul 
Defterdar Mh. Savaklar Cd. Ayvansaray Kavşağı No: 41-43 
Eyüpsultan İstanbul TÜRKİYE 
Tel: +90 212 395 11 00 | Faks: +90 212 395 11 11

ANKARA • İSTANBUL • WASHINGTON D.C. • KAHİRE 


***

TÜRKİYE’DEKİ SEÇİM SÜREÇLERİNDE PKK’NIN SİLAHLI EYLEM STRATEJİLERİ., BÖLÜM 7

TÜRKİYE’DEKİ SEÇİM SÜREÇLERİNDE PKK’NIN SİLAHLI EYLEM STRATEJİLERİ., BÖLÜM 7



CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ 

PKK’ya müzahir siyasi partilerin gösterdiği cumhurbaşkanı adayının temel olarak 
terör örgütünün demokratik özerklik hedefini de savunması örgütün cumhurbaşkanlığı seçim süreçlerini yerelleşme ve Türkiyelileşme arasında bir ayıraç şeklinde kullandığını göstermektedir. Türkiye Cumhuriyeti’nin birliği ve beraberliğini muhafaza etmek için cumhurbaşkanlığına aday olan bir siyasetçinin terör örgütünün ayrılıkçı ideolojisini savunması cumhurbaşkanlığı seçimlerini PKK için daha kritik hale getirmektedir. PKK’nın cumhurbaşkanlığı seçim süreçlerinde ki eylemleri ayrıştırıcı söylemleri destekleyecek şekilde toplum içindeki bölünme leri hedef almaktadır. Cumhurbaşkanlığı seçim süreçleri Türkiye genelindeki toplumun ayrıştırılması noktasında eylem ile söylem etkinliğinin en yoğun kullanıldığı seçim süreci olarak görülmektedir. PKK ve kendisine müzahir siyasi partinin işaret ettiği cumhurbaşkanı adayının şahsında geliştirilen mağduriyet ve diğer adaylardan en az birine karşı oluşturulan nefret diline dayanan söylemsel ayrıştırma stratejisi terör örgütünün eylemleriyle de desteklenmektedir. 

10 AĞUSTOS 2014 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇIMI 

2007’de yaşanan “367 krizi” sonrasında yapılan Anayasa değişikliğiyle cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi kararlaştırılmıştı. Halk tarafından seçilecek ilk cumhurbaşkanını belirleyecek olması 10 Ağustos seçimlerine ayrı bir önem ve anlam katıyordu. 2013’te yaşanan Gezi Parkı Şiddet Eylemleri, 17-25 Aralık operasyonları, Çözüm Süreci ve 30 Mart yerel seçimleri 10 Ağustos’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine giden süreçte en temel tartışma konularıydı. Ancak AK Parti’nin 30 Mart yerel seçimlerinde sandıktan birinci parti olarak çıkması hem parti üzerinde sürdürülen spekülasyonları boşa çıkardı hem de cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ne şekilde sonuçlanacağına dair bir öngörü oluşturdu.72 Yerel seçimlerden güçlü bir şekilde çıkan AK Parti cumhurbaşkanı adayı olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı gösterdi. Yerel seçimlerin kaybedenleri şeklinde değerlendirilen CHP ve MHP ise Ekmeleddin İhsanoğlu’nu “çatı aday” olarak belirlediklerini kamuoyuna duyurdu. 30 Mart’taki seçimlerden istediğini alan HDP73 ise eş genel başkan Selahattin Demirtaş’ı cumhurbaşkanı adayı olarak tanıttı. Adayların belirlenmesinden sonra seçim kampanyaları şekillenmeye başladı. AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Erdoğan yerel seçimlerden aldığı destekle rahat bir kampanya dönemi geçirdi. Buna karşın CHP ve MHP’nin çatı aday formülü parti tabanlarında memnuniyetsizlik yarattı ve her iki parti için de zor bir kampanya süreci yaşandı. Öte yandan batıda Türkiyelileşme, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde geleneksel milliyetçi söylemi kullanan HDP ise seçim kampanyalarında ikili bir dili tercih etti. Bu bağlamda HDP’nin adayı Demirtaş seçim vizyonunu içeren “Yeni Yaşam Çağrısı” belgesinde Türkiye’nin çok kültürlü yapısına vurgu yaparak toplumun bütün kesimlerine ulaşmaya çalıştı.74 Ancak HDP ve adayı Demirtaş 30 Mart yerel seçimleri öncesinde olduğu gibi demokratik özerklik iddialarını sürdürdükleri için toplumun genelinde kabul görmedi. 

Ayrıca seçim sürecinde terör örgütü PKK tarafından gerçekleştirilen eylemler 
(Lice’deki çocuk kaçırma olayı vb.) karşısında örgüte karşı net bir tavır ortaya 
konmaması adaylık sürecinde öne çıkarılmaya çalışılan Türkiyelileşme politikasının sorgulanmasına neden oldu. 

10 Ağustos’ta gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin kazananı 
yüzde 51,79 oy oranıyla Recep Tayyip Erdoğan olurken CHP ve MHP’nin çatı 
adayı Ekmeleddin İhsanoğlu yüzde 38,44’te kaldı. Öte yandan HDP’nin adayı 
Selahattin Demirtaş ise yüzde 9,76 oranında oy aldı. Demirtaş’ın oy oranı kamuoyunda HDP’nin Türkiyelileşme projesinin kısmen de olsa karşılık bulduğu şeklinde yorumlandı. Demirtaş seçim sonrası yaptığı açıklamada aldığı oy oranının çok önemli olduğunu ve gelecek açısından kendilerini heyecanlandırdığını ifade etti.75 

   Seçimleri izleyen süreçte HDP ve Demirtaş cephesi cumhurbaşkanlığı 
seçimlerinde aldıkları oy oranını Çözüm Süreci’nde “pazarlık payını artırmak” 
için bir araç olarak kullanmaya çalıştı.76 Ancak bölgede yaşanan sıkıntılar karşısında sorumluluk alınmaması ve gerçek anlamda çözümden yana olunmaması bu tür girişimleri sonuçsuz bıraktı. 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından HDP kanadının yakaladığı motivasyon 
Çözüm Süreci’nin farklı bir noktaya evrilmesine neden oldu. HDP, Demirtaş’ın 
aldığı oy oranını doğu ve güneydoğuda koz olarak kullanmaya çalışınca süreç tıkandı. Bu dönemde DEAŞ’ın Kobani’yi kuşatması ise Türkiye’de yeni olayların ortaya çıkmasına neden oldu. Kobani’de yaşanan olaylar üzerine HDP ve KCK “süresiz eylem çağrısı” ile bölgedeki halkı sokağa davet etti.77 Bu çağrının ardından 6-8 Ekim 2014’te 36 ilde meydana gelen sokak olaylarında şehit edilen iki polis dahil 50 kişi yaşamını yitirdi.78 Çözüm Süreci ile birlikte bölgede bir süredir devam eden sükunet ve huzurun bozulması üzerine birçok ilde sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yaşanan tüm bu gelişmelerde HDP’nin etkili bir siyaset üretememesi ve sokağa teslim olması 2014’te inşa etmeye çalıştığı Türkiyelileşme söylemini boşa çıkardı.79 Ayrıca bu süreçte terör örgütü PKK’nın silah bırakmaya yanaşmaması ve bu olay karşısında HDP’nin bir kez daha Türkiye safında pozisyon alamaması partinin yakaladığı ivmenin daha da azalmasına neden oldu. 

10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önceki üç aylık dönem 30 
Mart 2014 seçimlerinin sonrasındaki üç aylık dönem ile 7 hafta çakıştığından 10 
Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önceki dönem üç ay olarak değil 
beş hafta şeklinde hesaplanmıştır. Dolayısıyla 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecindeki PKK saldırıları 30 Haziran-9 Kasım 2014 arasındaki dört ay bir haftalık süreyi kapsamaktadır. 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminden önceki bir ay bir hafta ile seçimlerden sonraki üç aylık dönemi kapsayan 30 Haziran-9 Kasım 2014 arasındaki dört ay bir haftalık süreçteki PKK saldırı eğrisi Grafik 40’ta gösterilmiştir. PKK bu süreçte 38 saldırı gerçekleştirmiştir. Terör örgütünün diğer seçimlerde olduğu gibi cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de önce eylemsizlik, sonrasında da hızla artan bir saldırı eğilimi içine girdiği görülmüştür. 

GRAFİK 40. SEÇİM SÜRECİNDEKİ PKK SALDIRI EĞRİSİ 

Seçim öncesinde sadece 22 Temmuz 2014’te Ceylanpınar’da bir PKK saldırısı 
gerçekleştirilmiş ve bu saldırıda 2 askeri personel şehit olmuştur.80 
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra 11 Ağustos-9 Kasım 2014 arasındaki 
üç aylık dönemde 37 saldırı yapılmıştır. Saldırılarda 8 güvenlik görevlisi ve 1 sivil şehit olmuş, 15 güvenlik görevlisi ve 4 sivil yaralanmıştır. 15 sivil ise PKK tarafından kaçırılmıştır. Saldırılar Şırnak, Diyarbakır (Lice, Kulp), Bingöl, Hakkari, Ağrı, Iğdır ve Tunceli kırsallarında meydana gelmiştir. Bu dönemde çok sayıda okula yönelik kundaklama saldırısı gerçekleştirilmiştir. 

GRAFİK 41. SEÇİMLERDEN SONRAKİ DÖNEMDE TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ 

GRAFİK 42. SEÇİMLERDEN SONRAKİ DÖNEMDE HEDEF TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

GRAFİK 43. SEÇİMLERDEN SONRAKİ DÖNEMDE PKK SALDIRILARINDA 
ŞEHİT, YARALANMA VE KAÇIRILMA DURUMU 

HARİTA 12. SEÇİM SONRASI DÖNEME AİT PKK SALDIRILARI

2014 Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinden sonraki PKK saldırıları seçimlerden 
önceki saldırılara oranla yüzde 3 bin 600 artış göstermiştir. Saldırı türlerindeki 
artış yüzde 700, hedef tiplerindeki artış ise yüzde 600 olarak gözlemlenmiştir. 
Bu süreçte PKK Selahattin Demirtaş’ın seçilmesi için Kürt seçmene baskı uygulamış ve Demirtaş’a verilecek oyun tek devlet ve tek bayrak söylemini reddetmek olduğunu ifade ederek bölücü ideolojinin desteklenmesi çağrısında bulunmuştur.


81 Bir yıl önce ana dilde eğitim şartını dayatmak için halka okulların boykot 
edilmesi çağrısında bulunan ve bu planı tutmayan PKK82 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonrasında eğitim öğretim yılının başlamasını müteakip bu defa da okul kundaklamaya başlamıştır. Terör örgütünün seçim sürecinde başvurduğu kundaklama eylemlerini Demirtaş’ın kişiliğinde biriktirilen tek devlet ve tek bayrak karşıtlığını desteklemek için ana dilde eğitim argümanı üzerinden geliştirilen nefrete dayalı terör saldırıları olarak değerlendirmek mümkündür. 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde PKK ve kendisine müzahir siyasi partinin 
işaret ettiği cumhurbaşkanı adayının Türkiyelileşme iddiasıyla öne sürüldüğü ancak arka planda terör örgütünün ideolojik argümanlarının bir siyasetçi diliyle kamuoyuna servis edildiği görülmüştür. Ayrıca örgütün eylem stratejisinde PKK’ya müzahir olmayan yerel siviller ile sivil kamu hizmet ve tesislerini hedef alan yeni saldırı yöntemleri kullanılmıştır. 

24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve erken genel seçimlerinden önceki iki ay 
üç haftalık dönemi kapsayan 26 Mart-18 Haziran 2018 arasında PKK saldırı eğrisi Grafik 44’te gösterilmiştir. Terör örgütü bu süreçte toplam 32 saldırı düzenlemiştir. 

PKK’nın diğer seçim süreçlerinden farklı olarak 24 Haziran seçimlerinden 
önce eylemsizlik belirtisi göstermediği, saldırılarını ise genel itibarıyla Irak sınırları içinde gerçekleştirdiği görülmektedir. 

GRAFİK 44. 24 HAZİRAN SEÇİMLERİ ÖNCESİNDEKİ PKK SALDIRLARI EĞRİSİ

Saldırılarda toplam 39 güvenlik görevlisi şehit olmuş, 55 güvenlik görevlisi 
ve 3 sivil yaralanmıştır. Saldırılar büyük oranda Irak’ın kuzeyindeki Kani 
Reş ve Hakurk bölgesindeki operasyon birlikleri; Siirt, Şırnak, Bingöl, Tunceli 
ve Diyarbakır kırsalındaki operasyon birlikleri; Ağrı-Doğubayazıt ile Hakkari’deki 
sınır birliklerine karşı gerçekleştirilmiştir. PKK’nın bu süreçte Batman’daki 
bir petrol arama sahasında da bir saldırı düzenlediği görülmüştür. 
Aynı dönemde güvenlik korucularına karşı yapılan saldırılarda da bir artış 
olduğu gözlemlenmiştir. 

GRAFİK 45. SEÇİMLERDEN ÖNCEKİ DÖNEMDE TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

GRAFİK 46. SEÇİMLERDEN ÖNCEKİ DÖNEMDE HEDEF TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI

GRAFİK 47. SEÇİMLERDEN ÖNCEKİ DÖNEMDE PKK SALDIRILARINDA 
ŞEHİT, YARALANMA VE KAÇIRILMA DURUMU 

HARİTA 13. SEÇİM ÖNCESİ DÖNEME AİT PKK SALDIRILARI 

24 Haziran 2018 erken seçim sürecinde PKK’nın Türkiye sınırları içinde eylem 
gerçekleştirmede zorlandığını ancak söylemlerindeki tehdit ve nefreti artırarak 
bir etki stratejisi izleyeceğini beklemek yanıltıcı olmayacaktır. PKK’nın bu 
süreçte eylem paradigmalarını Türkiye sınırlarının ötesinde varoluş kaygısı üzerinde inşa ettiği ve hayatta kalabilmek için ise örgütün Irak’ın kuzeyindeki operasyon birlikleri ve TSK’nın bölgedeki diğer unsurlarına karşı eylemler düzenlemeye çalışacağı beklenmektedir. Seçimlerden sonra PKK’nın kapasitesi nispetinde saldırılarını yurt içinde artırma arayışına gireceği de öngörülebilir. 

Seçimin PKK’nın eylem stratejisi üzerindeki “kuvvet etkisi” örgütün 2014 
sonundan itibaren yönetmekte zorlandığı yeni bir sürece girmesiyle ilgilidir. 
Kobani hadisesiyle Suriye’de büyük avantajlar elde etmesine rağmen 2015-2016 hendek-barikat eylemlerinde, 2017’de yurt içinde ve sınır hattında ve 2018’de de sınır ötesinde (Suriye ve Irak’ta) yaşadığı kayıplar insan kaynağı bakımından çok maliyetli olmuştur. Silahlı gücünü dayandırdığı insan kaynağı havuzundaki daralma ve insan kaynağını besleyen kanalların da eskisi gibi çalışmaması PKK’nın 2018 ve 2019 seçim süreçlerinde eylem esnekliğini eylemsizlikten yana kullanacağını işaret etmektedir. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

72. 2014’te Türkiye. 
73. 30 Mart yerel seçimlerine iki ayrı parti olarak giren BDP ve HDP 22 Haziran 2014’te gerçekleştirilen Halkların 
Demokratik Kongresi’nde alınan kararla HDP çatısı altında birleşerek siyasi hayatına tek bir parti olarak 
devam etmeye karar verdi. 
74. “Demirtaş’tan ‘Yeni Yaşam’ Çağrısı”, Sabah, 15 Temmuz 2014.
75. “Selahattin Demirtaş’tan İlk Açıklama”, Habertürk, 10 Ağustos 2014. 
76. 2014’te Türkiye. 
77. “HDP’den ‘Sokağa Çıkın‘ Çağrısı”, CNN Türk, 6 Ekim 2014. 
78. Ali Dağlar, “6-7 Ekim’in Acı Bilançosu 50 Ölü”, Hürriyet, 6 Kasım 2014. Olaylarda hayatını kaybedenlerin 
sayısı daha sonra 52’ye çıkmıştır. 
79. Nebi Miş, “Milliyetçi Kürt Siyaseti ve Toplumsal Güvenlik İkilemini Derinleştirmek”, Sabah Perspektif, 18 Ekim 2014.
80. “2 Şehit, 6 PYD’li Öldürüldü”, Milliyet, 22 Temmuz 2004.
81. “Cemil Bayık: Demirtaş’a Verilen Oy Tek Vatan ve Tek Bayrağa Ret Oyu Olacaktır”, Mynet, 31 Temmuz 2014, 
http://www.mynet.com/haber/guncel/cemil-bayik-demirtasa-verilen-oy-tek-vatan-ve-tek-bayraga-ret-oyu-olacaktir-
1378714-1, (Erişim tarihi: 18 Haziran 2018). 
82. “Eğitime Boykot Tutmadı”, Aljazeera Turk, 16 Eylül 2013.


8. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

TÜRKİYE’DEKİ SEÇİM SÜREÇLERİNDE PKK’NIN SİLAHLI EYLEM STRATEJİLERİ., BÖLÜM 6

TÜRKİYE’DEKİ SEÇİM SÜREÇLERİNDE PKK’NIN SİLAHLI EYLEM STRATEJİLERİ., BÖLÜM 6



REFERANDUMLAR 

Ülkenin Anayasa’sındaki değişiklikleri oylayan referandumların PKK ve ona müzahir etnik temelli siyaset yapan siyasi partiler bakımından muhalif anlayışı kuvvetlendirmek ve meşrulaştırmak için bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir. Referandum süreçleri PKK’nın saldırı stratejisinden ziyade örgüt destekçileriyle anayasal değişiklikler arasındaki ilişkiler bakımından önemlidir. PKK’nın 2010 referandumunu bir kitle destek ölçüm aracı olarak kullandığı, 2017 referandumunu ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AK Parti hükümetine düşmanlığı pekiştirme hedefi üzerine inşa ettiği anlaşılmaktadır. 

12 EYLÜL 2010 REFERANDUMU 

2009 yerel seçimlerinden önce başlayıp seçimlerden sonra PKK’nın güvenlik güçlerince KCK operasyonlarına gösterdiği tepki saldırılarıyla yavaş yavaş kapanmaya başlayan açılım süreci 12 Eylül 2010’daki Anayasa referandumundan önce yeniden gündeme geldi. BDP hükümetin Kürt sorunu konusunda somut adım atmaması ve KCK operasyonlarının devam etmesini gerekçe göstererek son anda referandumu boykot etme kararı aldı.54 Referandumdan kısa süre sonra 31 Ekim 2010’da –daha sonra TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) tarafından üstlenilen– Taksim’de gerçekleştirilen canlı bomba eylemi ciddi bir kırılma yarattı.55 

AK Parti’li milletvekillerinin verdiği 27 maddelik Anayasa değişikliği teklifi 
önce Anayasa Komisyonunda görüşüldü ve kabul edildi. TBMM’deki oylamada 
AK Parti pakete destek verirken MHP muhalefet etti. CHP ve BDP ise Meclise 
girmedi. TBMM’de yapılan oylamada 72 ret oyuna karşılık 336 kabul oyu alan 
Anayasa değişikliği teklifi 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayına sunuldu. 
Cumhurbaşkanı Gül 12 Mayıs 2010’da değişiklik paketini halkoyuna sundu ve 
halk oylaması 12 Eylül 2010 Pazar günü gerçekleştirildi. Mecliste temsil edilmeyen partilerden Saadet Partisi ve BBP ise pakete destek vereceklerini açıkladılar.56 

Genel olarak yargıdaki düzenlemeleri içeren Anayasa değişikliği referandum 
sürecinde PKK 13 Ağustos 2010’ta bazı taleplerde bulunarak referandum sürecinde eylemsizlik kararı aldığını açıkladı.57 PKK açıklamasında “1 Haziran’dan bu yana aktif savunma pozisyonunda olan güçlerimizi pasif savunma pozisyonuna çektiğimizi kamuoyuna resmen ilan ediyoruz” ifadesini kullanarak 13 Ağustos-20 Eylül arasında örgütün herhangi bir eylem yapmayacağını duyurdu. PKK’nın diğer seçim süreçlerinde olduğu gibi eylemsizlik kararını seçimlerden bir müddet önce alması, bir müddet eylemsizlik kararını yenilemesi ve eylemsizlik durumunu “savunma hakkı” şartına bağlaması ise saldırı için bir kez daha açık kapı bıraktı. PKK taleplerini ise güvenlik güçlerinin operasyonlarını durdurması, örgütün gizli sivil yapılanması Kürdistan Topluluklar Birliği Türkiye Meclisi (KCK/TM) operasyonunda tutuklananlar ile Irak’ın kuzeyindeki kamplardan gelen PKK’lıların serbest bırakılması, Abdullah Öcalan ile müzakere sürecinin başlatılması ve yüzde 10 olan seçim barajının düşürülmesi şeklinde sıraladı. 12 Eylül 2010 genel seçimlerinden önceki ve sonraki üç aylık dönemleri kapsayan 14 Haziran-12 Aralık 2010 arasındaki altı aylık süreçteki PKK saldırı eğrisi Grafik 26’da gösterilmiştir. PKK bu süreçte 18 saldırı gerçekleştirmiştir. Terör örgütünün seçimlerden önceki süreçte azalan bir saldırı eğilimi gözlemlenirken seçimlerden sonra ise saldırılarında bir devamlılık görülmemiştir. Referandumdan önce 14 Haziran-12 Eylül 2010 arasındaki üç aylık dönemde 15 saldırı yapılmıştır. Saldırılarda 37 güvenlik görevlisi ve 1 sivil şehit olmuş, 46 güvenlik görevlisi ve 5 sivil yaralanmıştır. Saldırılar Hakkari, Siirt ve Şırnak kırsalları ile Hatay (İskenderun) ve İstanbul’da kent merkezlerinde görülmüştür. Kırsal alandaki saldırılar taktik ve askeri birliklere baskın, EYP ve taciz şeklinde meydana gelirken kent merkezlerinde polis merkezlerini, sivilleri ve askeri tesisleri hedef almak suretiyle gerçekleşmiştir. 



GRAFİK 26. REFERANDUM SÜRECİNDEKİ PKK SALDIRI EĞRİSİ 

GRAFİK 27. REFERANDUMDAN ÖNCEKİ DÖNEMDE TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

GRAFİK 28. REFERANDUMDAN ÖNCEKİ DÖNEMDE HEDEF TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI

GRAFİK 29. REFERANDUMDAN ÖNCEKİ DÖNEMDE PKK SALDIRILARINDA 
ŞEHİT, YARALANMA VE KAÇIRILMA DURUMU 

HARİTA 8. REFERANDUM ÖNCESİ DÖNEME AİT PKK SALDIRILARI 

PKK’nın ilan ettiği eylemsizlik kararına uymadığı 28 Ağustos 2010’da Van’ın 
Başkale ilçesi kırsalındaki EYP saldırısıyla bir kez daha görülmüştür.58 PKK’nın 
HDP’nin aldığı referandumu boykot kararına uyup sandığa gitmeyen sınırlı sayıdaki HDP seçmeninin tavrını tüm Kürtlere tahvil edip “Halkın bu referandumda anayasayı değil, demokratik özerklik çözümünü onaylamıştır”59 çıkarımı oldukça dikkat çekidir. Aynı açıklamada PKK “Bizim hareket olarak, demokratik bir biçimde halkın gerçek iradesinin açığa çıkması için üstümüze düşen sorumluluğun gereğini yerine getirdiğimiz açıktır. Ancak buna karşı AKP hükümeti ve Türk devleti, kendileri istemesine rağmen eylemsizlik sürecini görmezden gelmiş, yeri geldiğinde bu süreçten faydalanmış ama operasyonlarını durdurmamış ve çatışmalı sürecin devam etmesini esas almıştır” diyerek saldırıları yeniden başlatacağının 
sinyallerini vermiştir. 

Referandumdan sonra 13 Eylül-12 Aralık 2010 arasındaki üç aylık dönemde 
3 saldırı düzenlenmiştir. Saldırılarda 9 sivil şehit olmuş, 18 güvenlik görevlisi 
ve 21 sivil yaralanmıştır. Saldırılar İstanbul, Gaziantep ve Hakkari’de gerçekleştirilmiştir. 

İntihar saldırısı ve EYP şeklinde yapılan saldırılar büyük ölçüde sivilleri 
hedef almıştır. 

GRAFİK 30. REFERANDUMDAN SONRAKİ DÖNEMDE TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

GRAFİK 31. REFERANDUMDAN SONRAKİ DÖNEMDE HEDEF TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI

GRAFİK 32. REFERANDUMDAN SONRAKİ DÖNEMDE PKK SALDIRILARINDA 
ŞEHİT, YARALANMA VE KAÇIRILMA DURUMU 

HARİTA 9. REFERANDUM SONRASI DÖNEME AİT PKK SALDIRILARI 
12 Eylül 2010 referandum süreci sonrasındaki PKK saldırıları seçim öncesindeki 
saldırılara oranla yüzde 80 düşüş göstermiştir. Saldırı türlerinde yüzde 
50, hedef tiplerinde de yüzde 33 düşüş gözlemlenmiştir. Bu süreçte PKK’nın ve 
HDP’nin boykot çağrılarına Kürt seçmenin yüzde 32’sinin uyduğu ifade edilmiştir.
60 PKK’nın referandum sürecinde geleneksel eylem paradigmalarına bağlı 
olarak hareket ettiği ve öncelikle sivil ve daha az korunmasız güvenlik güçlerine 
saldırı düzenlendiği görülmektedir. 

16 NİSAN 2017 REFERANDUMU 

15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen FETÖ’cü darbe girişimi Türkiye’de hükümet 
sisteminin değişmesinde önemli bir dönüm noktası olmuştur. 

Darbe girişimi sonrası FETÖ ile etkin ve hızlı bir mücadele süreci yürütebilmek adına olağanüstü hal ilan edilmiş ve devletin tüm kurumları bu örgütten arındırılmaya başlanmıştır. FETÖ ile eş zamanlı olarak PKK ve DEAŞ ile de kapsamlı mücadele devam etmiştir. Halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanının meşruiyeti ile yetkilerinin çakışması halihazırda sorun teşkil eden parlamenter sistemin iyice tıkanmasına sebep olmuştur. Türkiye olağanüstü bir süreçten geçerken yaşanan sistem tıkanıklığı devlet açısından bir beka sorunu yaratmış ve bu sorunun çözülmesi daha elzem hale gelmiştir. MHP siyaseten kendine düşeni yaparak hükümete sistem değişikliği konusunda destek vermiştir. CHP ve HDP’nin katılmayı reddettiği bir anayasa taslağı hazırlık süreci yaşanmış ve bu sürecin sonucunda Aralık 2016’da taslak Meclisten geçerek Cumhur başkanlığı hükümet sistemi için referandum oylaması yapılması kararı alınmıştır. Türkiye 16 Nisan referandumuna yeni sisteme yönelik tartışmalar ve terör örgütleriyle mücadele gündemleriyle gitmiştir. 

Referanduma giden süreç siyasi partiler bağlamında önemli birtakım değişikliklere sahne olmuştur. AK Parti ile MHP Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ve devletin bekası konusunda amaç ve söylem birliği inşa etmişlerdir. HDP ise dokunulmazlıkların kalkmasıyla beraber Kasım 2016’da tutuklanan eş genel başkanları ve milletvekillerinin yokluğunda çok fazla siyasi varlık gösterememiştir. 

Bu boşluğu CHP doldurmuş ve hem hükümeti terörle mücadele konusunda desteklememiş hem de kurduğu söylem açısından HDP çizgisine kaymıştır.61 Referandum kampanyası bazında AK Parti ile MHP “evet” için çalışmışlar; CHP, HDP ve MHP’den ayrılan muhalifler “hayır” kampanyasında birleşmişlerdir. “Hayır” kampanyası genel olarak rejim değişikliği ve tek adam yönetimi argümanları etrafında şekillenmiştir. CHP bunun yanında 15 Temmuz darbe girişimine yönelik “kontrollü darbe” söylemine de başvurmuştur.62 HDP ise her ne kadar etkin siyasi varlık gösteremese de referandum kampanyasını bir varoluş mücadelesine çevirmekten geri durmamıştır.63 Sistem değişikliği yapıldığı takdirde baskının artacağı, tek adam yönetiminin pekişeceği,64 HDP’lilerin tutuklanarak partinin tartışma ortamının dışına itildiği ve referandumdan ancak “hayır” çıkarsa Erdoğan’ın durdurulabileceğini savunan bir referandum söylemi benimsemiştir.65 

HDP referandum kampanyasını hem ülkede hem de yurt dışında yürütmüştür. 

Hükümet yetkililerinin konuşmasına izin vermeyerek diplomatik kriz yaratan Almanya ve Hollanda HDP’ye izin vererek referandum kampanyasını desteklemiştir. Öte yandan PKK referandumda “hayır” oyu kullanılmasına yönelik çağrıda bulunmuştur.66 HDP ise kampanya kapsamında yaptığı etkinliklerde PKK’ya yönelik sembol ve fotoğrafları kullanarak terör örgütüyle bağını koparmadığını göstermiştir.67 16 Nisan’da gerçekleştirilen referandumdan yüzde 51,4 “evet” ve yüzde 48,6 “hayır” oyu çıkmasıyla Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiş kabul edilmiştir. 

Bundan sonraki süreç yeni sisteme geçiş ve devletin yeniden yapılandırılması 
hususunda ortaya konacak uyum yasalarını içerecektir. Partiler için ise 
referandum sonrası oluşan yeni siyasi dinamikleri 2019 için bir yol haritasına 
dönüştürecekleri kritik bir süreç başlamıştır. Referandum sonrası ilk önemli gündem YSK tarafından mühürsüz oy pusulalarının da geçerli kabul edilmesi olmuştur. YSK’ya yapılan itirazların reddedilmesi üzerine mühürsüz oy pusulası CHP ve HDP tarafından seçimlerin meşruiyetine gölge düşürmek adına bir propaganda aracı haline getirilmiştir. “Evet” ve “hayır” oylarının birbirine bu kadar yakın olması CHP başta olmak üzere “hayır” oyu verenleri 2019 seçimlerine giderken Erdoğan ve AK Parti karşıtı bir blok ihtimaliyle umutlandırmıştır. HDP’nin referandum sonuçlarına yönelik ilk açıklaması Selahattin Demirtaş’tan gelmiştir. Demirtaş “Herkes bilmeli ki, demokrasi ortak paydasında önümüzdeki dönem yeni ittifak olasılıkları şekillenebilir” diyerek HDP’nin 2019 için ittifaklara açık olduğu mesajını vermiştir.68 Referandum sonuçları Kürt seçmen açısından okunduğunda ise doğu ve güneydoğuda nispeten yüksek oranda “evet” 
oyunun çıkmasıyla HDP’nin referandum öncesi güttüğü siyasetin Kürt seçmende 
beklenen etkiyi yaratmadığı anlaşılmaktadır. Kürt seçmenin MHP ile iş birliğine 
rağmen AK Parti’ye teveccüh göstermesine sebep olarak iktidar partisinin 
Kürt sorununu çözeceğine inanması gösterilmiştir. HDP bundan sonraki süreçte 
odağını tutuklu milletvekillerine çevirmiştir.69 Parti üyeliği düşürülen Figen Yüksekdağ’ın yerine yeni bir eş genel başkan seçilmesi için Olağanüstü Kurultay gerçekleştirilmiş ve Serpil Kemalbay eş başkan olmuştur. Parti meclisinin de önemli bir kısmı değiştirilmiştir. 
Bu değişiklikler HDP siyasetine bir yenilik getirmemiş, parti mevcut söylemini devam ettirmiştir.70 16 Nisan 2017 referandumundan önceki ve sonraki üç aylık dönemleri kapsayan 16 Ocak-16 Temmuz 2017 arasındaki altı aylık süreçteki PKK saldırı eğrisi Grafik 33’te gösterilmiştir. PKK bu süreçte 86 saldırı gerçekleştirmiştir. Terör örgütünün referandum sürecinin başından itibaren sürekli artan bir saldırı eğilimi gösterdiği gözlemlenmiş, referandum sürecinin sonlarına doğru ise PKK saldırılarında keskin bir azalma görülmüştür.


GRAFİK 33. REFERANDUM SÜRECİNDEKİ PKK SALDIRI EĞRİSİ 

Referandumdan önce 16 Ocak-16 Nisan 2017 arasındaki üç aylık dönemde 
16 saldırı gerçekleşmiştir. Saldırılarda 15 güvenlik görevlisi ve 4 sivil şehit olmuş, 20 güvenlik görevlisi ve 24 sivil yaralanmıştır. Saldırılar Şırnak, Siirt, Diyarbakır, Bingöl, Hakkari ve Van kırsallarının yanı sıra Adana, Mersin ve İzmir gibi kent merkezlerinde de meydana gelmiştir. EYP şeklinde yaygınlaşan saldırılar taktik harekat operasyon birliklerini hedef alırken bomba yüklü araçlarla yapılan saldırı da sivillere yönelik gerçekleştirilmiştir. 

2017 PKK ile mücadele bakımından Türkiye için bir dönüm noktasıdır. 
Geçmişteki uygulamaların aksine güvenlik güçleri PKK’ya karşı farklı alanlarda 
eş zamanlı ve aralıksız bir şekilde operasyon düzenlemiştir. Türkiye’nin 
uygulamaya koyduğu sürekli operasyon inisiyatifi referandum süreçleriyle de 
örtüşmüştür. PKK saldırılarının da referandum süreçlerine dönük değil yaygın 
operasyon inisiyatifine karşı olduğu anlaşılmaktadır. Eylemlerin hedefleri ve 
yöntemleri de referandum sürecini doğrudan etkileyecek nitelik taşımamaktadır. 
AK Parti’li yerel siyasetçilere karşı düzenlenen saldırılar baskı ve korkutma 
maksadı taşısa da bu yöntem ve hedef türünün referandum sürecinde sınırlı 
olduğu görülmektedir. 

GRAFİK 34. REFERANDUMDAN ÖNCEKİ DÖNEMDE TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

GRAFİK 35. REFERANDUMDAN ÖNCEKİ DÖNEMDE HEDEF TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

GRAFİK 36. REFERANDUM ÖNCESİ DÖNEMDE PKK SALDIRILARINDA 
ŞEHİT, YARALANMA VE KAÇIRILMA DURUMU 

HARİTA 10. REFERANDUM ÖNCESİ DÖNEME AİT PKK SALDIRILARI 

Referandumdan sonra 17 Nisan-17 Temmuz 2017 arasındaki üç aylık dönemde 
70 saldırı gerçekleşmiştir. Saldırılarda 54 güvenlik görevlisi ve 4 sivil şehit 
olmuş, 116 güvenlik görevlisi yaralanmıştır. 1 kamu görevlisi PKK tarafından kaçırılmıştır. 
Saldırılar Şırnak (Beytüşşebap), Diyarbakır (Lice, Kulp), Bingöl, Hakkari, 
Van, Kars, Trabzon ve Osmaniye kırsallarında meydana gelmiştir. Pusu ve 
EYP şeklinde yaygınlaşan saldırılar taktik harekat birliklerini hedef almıştır. Bu 
saldırıların PKK’nın referandum süreçlerindeki stratejisinin bir ürünü olduğunu 
ifade etmek için yeterli bulguya ulaşılamamıştır. 

GRAFİK 37. REFERANDUMDAN SONRAKİ DÖNEMDE TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

2017 referandum sürecinden sonraki PKK saldırıları referandum öncesindeki 
saldırılara oranla yüzde 338 artış göstermiştir. Saldırı türlerindeki artış yüzde 80, hedef tiplerindeki artış ise yüzde 17 olarak gözlemlenmiştir. Bu süreçte terör örgütünün Kürt seçmeni referanduma gitmemesi konusunda sıklıkla tehdit ettiği görülmüştür.71 

GRAFİK 38. REFERANDUMDAN SONRAKİ DÖNEMDE HEDEF TİPLERİNE GÖRE PKK SALDIRILARI 

GRAFİK 39. REFERANDUMDAN SONRAKİ DÖNEMDE PKK SALDIRILARINDA ŞEHİT, YARALANMA VE 
KAÇIRILMA DURUMU 

HARİTA 11. REFERANDUM SONRASI DÖNEME AİT PKK SALDIRILARI 

PKK’nın referandumlarda eylemden ziyade söylemsel boyutta bir strateji izlediği 
görülmektedir. Terör örgütü “demokratik özerklik” söylemi üzerinden 2010 
referandumunu boykot çağrısında bulunmuş ve referandum sonucuna göre örgütün kamusal alandaki desteğini ölçmeye çalışmıştır. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçişin onaylandığı 2017 referandum sürecinde ise PKK saldırılarının seçmen tercihleri üzerinde doğrudan etki ettiği söylenemez. Terör örgütünün yerel seçimlerde kuvvetlenen seçim süreçlerine müdahale stratejisi göreceli olarak sırasıyla genel seçimler ve referandumlarda zayıflamaktadır. 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

54. “Demirtaş: BDP’liler Referandumu Boykot Edecek”, Hürriyet, 10 Temmuz 2010. 
55. “Taksim’de Bomba Patladı”, NTV, 31 Ekim 2010.
56. “Referandumda Saflar Netleşiyor”, Milliyet, 12 Temmuz 2010. 
57. “PKK 38 Günlük Ateşkes İlan Etti”, Milliyet, 13 Ağustos 2010.
58. “PKK’lılar İlan Ettikleri Ateşkese Uymadı”, Takvim, 28 Ağustos 2010. 
59. “PKK: Referandum Kürtlerin Gücünü Gösterdi”, Bianet, 13 Eylül 2010, 
https://m.bianet.org/bianet/siyaset/124759-pkk-referandum-kurtlerin-gucunu-gosterdi, (Erişim tarihi: 18 Haziran 2018).
60. Ahmet Alış, “Dersimiz Boykot: Kürtler, Referandum ve Bölge Üzerine Notlar”, Birikim, 17 Eylül 2010.
61. Fahrettin Altun, “Referandum Süreci ve Terör Saldırıları”, Sabah, 4 Ocak 2017. 
62. “Kılıçdaroğlu: 15 Temmuz Kontrollü Darbe Girişimidir”, BBC Türkçe, 3 Nisan 2017. 
63. Hazal Duran, “HDP Referandumda Ne Yapacak?”, Sabah Perspektif, 18 Mart 2017. 
64. “İdris Baluken: ‘Ver Genel Başkanlık Koltuğunu, Al Başkanlık Koltuğunu’ Pazarlığı”, HDP, 
https://www. hdp. org.tr/tr/guncel/haberler/idris-baluken-ver-genel-baskanlik-koltugunu-al-baskanlik-koltugunu-pazarligi/9095, 
(Erişim tarihi: 20 Kasım 2017).
65. “Bilgen: ‘Hayır’ Diyerek Erdoğan’ı Demokratik Bir Biçimde Durdurabilmek Mümkün ve Zorunludur”, HDP, 22 Ocak 2017, 
http://www.hdp.org.tr/tr/guncel/haberler/bilgen-hayir-diyerek-erdogani-demokratik-bir-bicimde-durdurabilmek-mumkun-ve-zorunludur/9849, 
(Erişim tarihi: 27 Kasım 2017). 
66. “PKK Referandum için ‘Hayır‘ Çağrısı Yaptı”, Sabah, 26 Ocak 2017. 
67. “HDP’den PKK’lı Teröristlerin Fotoğraflarıyla Anayasa Kampanyası”, Yeni Şafak, 30 Ocak 2017. 
68. Selahattin Demirtaş’tan Referandum Mesajı, CNN Türk, 5 Mayıs 2017. 
69. “‘Bu Sonucu Kürtler Kazandırdı’”, Aljazeera Turk, 17 Nisan 2017.
70. Nebi Miş vd., “2017’de Siyaset”, 2017’de Türkiye, (SETA, İstanbul: 2017).
71. “Cemil Bayık’tan Referandum Tehdidi”, NTV, 24 Mart 2017.

7. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***