ASKERİ DARBESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ASKERİ DARBESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Temmuz 2017 Pazar

28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE ETKİLERİ BÖLÜM 16


28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM  SİSTEMİNE ETKİLERİ BÖLÜM 16


Belediye Başkanı Bekir Yıldız, Kudüs Gecesinde yaptığı konuşma nedeniyle 17,5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Sincan’da düzenlenen Kudüs Günü etkinliği 28 
Şubat sürecinin en tartışmalı hadiselerinden birisini teşkil etmiştir (Komisyon, 2012, s.55). Bu gecenin en önemli mimarı olan Sincan eski Belediye Başkanı Bekir Yıldız, cezaevinden tahliye olduktan sonra 17 Ekim 1997’de “Ceviz Kabuğu” programında; “Kudüs Gece” si ile ilgili olarak gecenin Filistin’le ilgili bir gece olduğunu, tekrar belediye başkanı olsa böyle bir geceyi yeniden düzen leyeceğini ancak bu ülkede her doğrunun yapılamayacağından İran Büyük elçisi’ni davet etmeyeceğini ancak bunun sebebinin kamuoyunun mahzur görmesinden değil kamuoyuna mahzur gösterilmesi için bazı hesapların yapılması olduğunu, bir takım olaylarla zaten gerilmiş olan ortama biraz da katkı olsun düşüncesiyle böyle bir programın düzenlenmediğini, Ramazan Ayı boyunca 30 gece program düzenlendiğini ve Kudüs Gecesi’nin bunlardan sadece biri olduğunu, daha önce ki gecelerde de Kafkas, Çeçen ve Bosna ile ilgili geceler düzenlendiğini ancak sadece bu gecenin birilerinin hoşuna gitmediğini” belirtmiştir (Cevizoğlu, 2001,s. 77). 

Dönemin Çalışma Bakanı Necati Çelik ise “Sağlıklı bir parti yönetimi söz konu olsaydı Sincan Belediye Başkanı böyle bir faaliyet yapmayı düşünemezdi, düşünecek olsa da partiden müsaade alırdı. Sorulma ihtiyacı duyulmadığına göre parti yönetimi sureti vardır ancak pratikte parti yönetimi yoktur. Böyle bir geceden sonra oluşan gergin ortamda da yapılması gereken ise başkanın çağrılıp ikaz edilmesi ve gerekirse partiden ihraç edilmesidir. Tansiyonu düşürmek için mutlaka bir şey yapılmalıdır. Ancak bunlar yapılmadığı gibi bir de sahiplenil miştir” şeklinde bir yorum yapmıştır (Çelik, 2004, s.79). 

Kudüs Gecesi, laik kamuoyunu yeterince rahatsız etmişti. Kışlalardaki kıpırdanmaların haberi artık yayılmaya başlıyordu. Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız hakkında soruşturma açılmıştı. Ancak olaylar asıl şimdi başlıyordu. Zira Kudüs Gecesi ile haber yapmak isteyen Star televizyonu muhabiri Işın Gürel’in Sincan’da yediği tokat milat oldu. Işın Gürel’in Sincan’da başına gelen olaya başta medya ve muhalefet büyük bir tepki göstermiştir. Tansu Çiller yaşanan bu kötü olayı kınamış, DYP Kilis Milletvekili Doğan Güreş, “Sincan olayı rezalettir, Türkiye İran değildir. Türkiye laikliğe tamamen yapışmıştır. Türkiye Atatürk ilkelerine tamamen yapışmıştır. Bunun dışına kimse çıkaramaz, kimse…!” şeklindeki açıklamaları ile dikkat çekmiştir. Bu devleti bir tane bez değil 6 milyar adam eline bez alsa gelse gene sarsamaz. Kimi 
aldatıyorsunuz? Türkiye laik bir ülkedir… Vb. sözleri Türkiye ve siyaset yaşamındaki yüksek olan tansiyonu düşürmekten uzaktı (Birand, Yıldız, 2012, s.199). 

Türkiye gündeminde büyük bir etki yaratan ve kamuoyunu uzun bir süre meşgul eden hatta 28 Şubat sürecini hazırlayan gelişmeler arasında önemli bir yer teşkil eden “Kudüs Gecesi” sonrasında, Hükümet Sincan’da ki olaylarla yükselen tansiyonu düşürmek yerine hala türban ve Taksim’e Cami tartışmaları ile ilgileniyordu. Bunun yanında Başbakan Erbakan Taksim’e cami projesini eleştirenlere kızıyordu, “Garipsenecek tek şey bazı fosil denilen kişilerin % 99’u Müslüman olan ülkenin herhangi bir yerine cami yapılmasına karşı çıkmalarıdır” (Akpınar, 2006, s.159) şeklindeki açıklamaları ile bu konu hakkında ki tutumunu değiştirmek istemiyordu. 

Başbakan Necmettin Erbakan, partisinin grup toplantısında “Ankara’nın Sincan ilçesinde düzenlenen Kudüs Gecesi’ni değerlendirirken, demokratik bir ülkede bu tür etkinlikler olabileceğini; Türkiye’nin büyük atılımlar yaptığını, ancak bazı çevrelerin yeniden büyük Türkiye'nin kurulmasından rahatsızlık duyduklarını savunarak; “Bazı çevreler, bazı fosiller, acaba ne yapsak da ülkenin havasını bozsak, huzuru, barışı, kardeşliği engellesek diye düşünüyorlar” şeklindeki açıklaması ve Adalet Bakanı Şevket Kazan da TBMM Genel Kurulu'nda ANAP Ankara Milletvekili Nejat Arseven'in Sincan'da yaşanan olaylara ilişkin konuşmasını yanıtlarken, “Hiç kimsenin demokratik rejim üzerine oyun oynamaya hakkı olmadığını belirterek, Sincan Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın, RP'nin 400 belediye başkanından biri olduğunu” söylemiştir. 
Şevket Kazan, “Ankara DGM'nin olayla ilgili soruşturma başlattığını, RP’si Meclis Grubu'nun da duyarlığını ortaya koyarak, üç milletvekilini olayı soruşturmakla 
görevlendirildiğini” söylemiştir (Komisyon, 2012, s.56). 

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, “Sincan'da yaşanan olaylar için RP'nin laik, demokratik cumhuriyete dönük bir tepki içinde olduğunu herkesin görmesi gerektiğini belirterek, cumhuriyeti savunan herkesi, karşı tepki göstermeye çağırmıştır”. 

BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu ise “Türkiye’de asla Nusayri iktidarının oluşmasına izin vermeyeceğiz” diyerek tepkisini ortaya koymuştur. Cumhurbaşkanı 
Süleyman Demirel, “Neden demokrasiyi işletmeye çalışmıyoruz da darbe tartışması yaratıyoruz?” demiştir (Komisyon, 2012, s.56). 

Başbakan Necmettin Erbakan hala türban, karayolu ile hacca gidiş, üniversitelerde başörtüsünü serbest bırakılmasını öngören Bakanlar Kurulu 
kararnamesini Türkiye’nin içinde bulunduğu bu bunalımlı günlerde imzaya açmış olması gibi gündemlerle meşgul olurken, İran Büyükelçisi’nin, “Şeriat Çağrısı” 
yapması vb. gibi nedenler artık 28 Şubat sürecinin önemli bir ayağının başladığını, 3 Şubat 1997 günü Genelkurmay Başkanlığı’nda ki olağanüstü bir hareketlilik yaşanması ve Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı başkanlığında gizli bir toplantı yapılmıştır. O günün savunma muhabirleri toplantı hakkında, toplantıda konuşulanlar hakkında bilgi almak istemiş ancak çabaları boşa çıkmıştır. Toplantıda Kudüs Gecesi konuşulmuş ancak asker resmi bir açıklama yapmamıştır. 

4 Şubat 1997 günü Sincanlılar tank sesleri ile uyandı. Lala Mahallesinde 5 tank ve 20 kariyer, ağır ağır Sincan’ın merkezine doğru ilerliyordu. Sincan halkı ise 
camlardan bakıyor, dükkânlarını yeni açan esnaf ise şaşkınlık içerisindeydi. Herkes darbe olduğunu düşünüyordu, bir kısım halk ise şaşkınlığı üzerlerinden atmış yol kenarlarında dizilmiş tankları alkışlıyorlardı (Akpınar, 2006, s.160-161). Böyle bir ortamda RP’nin işi zordu. Karşı tarafın tavrını değiştirmenin mümkün olmadığı, siyasi manevra sahasının azaldığı, hükümetin reflekslerinin kaybettiği bir döneme girdiğini (Bayramoğlu, 2007, s.109) şeklinde yorumlamak mümkündür. 

Yaşanan bütün bu gelişmeler sonrasında olay yaratan ve birçok açıdan tepki alan olaylı “Kudüs Gecesi” sonrasında askerin tepkisi çok sert olmuştur. Dönemin Hürriyet Gazetesi “Dün sabah 20 kadar tank ve 15 kariyer, Sincan’dan geçerek Yenikent tatbikat alanına gitti” şeklinde başlığı askerin yaşanan geceden ne kadar rahatsız olduğunu göstermekteydi. 

Sabahın erken saatlerinde tankları ve üzerlerinde ki askerleri gören Sincanlılar, darbe olduğunu sanarak büyük bir panik içerisine girmişlerdir. Bununla beraber bazı Sincanlıların evlerine kapandığı bazılarının ise geçen askerlere destek verip alkışladıkları gözlenmiştir. (5 Şubat 1997) Hürriyet, s.1. 

4 Şubat 1997 tarihinde Ankara'nın Sincan ilçesinde Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı'na bağlı çeşitli askeri araçlardan oluşan konvoy, ilçe sokaklarından Akıncı Üssü'ne "motorlu yürüyüş" gerçekleştirmiştir. Bu yürüyüş, ülke genelinde heyecana neden olurken, Milli Savunma Bakanı Turhan Tayan, olayın normal bir tatbikat olduğunu, eğitim çalışmaları kapsamında gerçekleştirildiğini söylemiştir. Olay gazetelere “Sincan’dan Ordu Geçti” başlığı ile yansımıştır (Komisyon, 2012, s.55). Düzenlenen Kudüs Gecesinin akabinde 4 Şubat sabahı Etimesgut'taki Zırhlı Birlikler Tümeni'nden yola çıkan 20 kadar tank ve çok sayıda askeri kariyer, Sincan'a yönelmiştir. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan kısa açıklama ise bunun yalnızca bir Motorlu yürüyüş tatbikatı olduğu şeklindeki açıklamasıdır. Konvoyun açıklanan görev talimatı, Akıncı (Mürtet) Hava Üssü yakınlarındaki Yenikent tatbikat alanına gitmektir. Ancak, konvoydaki iki tank ve bazı kariyerler, Kubbetüs Sahra şeklindeki çadırı yıkacaklardır. RP'li belediye tepkiler üzerine bir gece önce çadırı söktüğü için tanklar meydanda bir süre oyalanıp geri dönmüşlerdir. Bu oyalanma sırasında, sözde arızayı gidermek için tanklara “Balans Ayarı” yapılmıştır. İşte bu deyim, “Demokrasiye Balans Ayarı” olarak 28 Şubat sürecinin sloganı haline gelmiştir. Ertesi gün Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in sözleri ardından bu deyim “post-modern darbe” deyimi çıkana dek, yaygın biçimde kullanılmıştır (Özgan, 2008, s.70). 

Genelkurmay Başkanlığı, “6 ayda bir yapılan normal eğitim faaliyeti” olarak açıkladığı bu geçişin, “tesadüfen bu tarihe denk geldiğini” bildirmiştir. Daha sonra bu olay Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir tarafından “Demokrasiye balans ayarı yapıldı” veya “rejime ince ayar yapıldı” şeklinde değerlendirilmiştir. Askere ait olduğu öne sürülen bu sözlere tepki gösteren RP’li Kahraman Emmioğlu, “Bu kafaları duvara çarpmalı. Eğer sen politika yapacaksan çıkar elbiseni. Güreş Paşa gibi politika yap” demiştir (Bölügiray, 1999, s.91). Bununla beraber Genelkurmay Başkanlığı normal faaliyet olarak açıklamış ve motorlu yürüyüş denilen bu geçişin 6 ayda bir icra edildiğini ve Kudüs Gecesi sonrasına gelmesinin ise tamamen bir tesadüf olduğunu açıklamıştır. 

Başbakan Necmettin Erbakan ise, yaşanan gelişmeleri suni gündem olarak değerlendirmiş, tankların yürüdüğü gün meclis grup toplantısında yapmış olduğu konuşmada, “…Mesele laiklik değil, laikliği din düşmanı olarak kullanmak isteyenlerin rahatsızlığıdır. Bunları yapmak isteyenlerde bir avuçtur. Onlar da fosil olmuştur” ifadelerini kullanmıştır. Başbakan Erbakan’ın daha sonra, Sincan olaylarını değerlendirmesini isteyen gazetecilere sinirlenerek vermiş olduğu yanıt da unutulmayanlar arasında yerini almıştır. Erbakan’ın cevabı “Cumhuriyet Bayramı’nda da 240 tane tank geçiyor” şeklinde olmuştur (Öztürk, 2006, 81-82). 

KAYNAK
BİLĞİSAYARINIZA PDF İNDİRİNİZ;

http://earsiv.atauni.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/123456789/1219/%C4%B0smail_G%C3%9CLMEZ_tez.pdf?sequence=1


17 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

***

28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE ETKİLERİ BÖLÜM 1


28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM  SİSTEMİNE ETKİLERİ BÖLÜM 1



1. GİRİŞ 


Türk demokrasi tarihi aynı zamanda onun kesintiye uğrayışının, muhtıra ve darbelerin talihsiz hatıraları ile doludur. Oysaki darbelerle demokrasilerin sekteye uğratılması, askıya alınması hatta ortadan kaldırılması demokratik hukuk devletlerinde olmaması gereken bir görüntüdür. Ülke yönetimlerinin demokrasi dışı unsurlarla ele geçirilmesi ve sivil iktidarın yerine ara rejimlerin bir darbe ya da muhtırayla birlikte hâkim kılınmaya çalışılması o ülke demokrasi lerinin olgunlaşmasını ve süreklilik arz etmesini her zaman sekteye uğratır. Siyasi tarihimizde neredeyse her on yılda bir gerçekleşen, kimi zaman muhtıra, kimi zaman darbe, kimi zaman da post-modern darbe olarak nitelendirilen, demokrasimizi sekteye uğratan girişimlerin ülkeye verdiği zararları hep birlikte yaşadık ve gördük. 

TSK’nın (Türk Silahlı Kuvvetleri) siyasal yaşamdaki ağırlığının nedenlerini, hangi durumlarda siyasal iktidara doğrudan karıştığını, ideolojilerini belirleyen 
öğeleri ve askeri yönetimlerin sonuçlarını ayrı ayrı incelemek gerekmektedir (Özgan, 2008, s.1). Bilindiği üzere Türk demokrasi tarihinde her on yılda bir 
müdahale olmuş ve sivil hükûmetler iktidardan uzaklaştırılmıştır. Türkiye Cumhuriyet’i tarihinde ilk siyasi müdahale 27 Mayıs 1960 yılında yapılmış, sonrasında dönemin Başbakanı Adnan Menderes ve iki bakanı idam edilerek demokrasi tarihimizde onulmaz bir yaranın açılmasına sebep olunmuştur. Arkasından ülkedeki anarşi gerekçe gösterilerek 12 Mart 1971 Muhtırası ve nihayetinde toplumda daha büyük travmalara yol açacak 12 Eylül 1980 Askeri darbesi gerçekleşmiştir. 
Yine 28 Şubat 1997 yılında tarihe post modern darbe olarak geçen bir darbenin yanı sıra 27 Nisan 2007 yılında da e-Muhtıra olarak adlandırılan demokrasiyi 
tekrardan sekteye uğratma girişimleri ile beraber 3 klasik darbe, bir post-modern darbe ve bir de e-Muhtıra olarak toplamda 5 askeri müdahale yapılmıştır. 

Bütün bu yapılan darbeler, demokrasimize dönük siyaset dışı müdahaleler daha çok acıya, gözyaşına, demokrasi bilincimizin yaralanmasına neden olmuş, 
hükümetler cebir, şiddet ya da baskı yoluyla görevden uzaklaştırılmış, millet iradesinin temsil edildiği parlamento fesh edilmiş, demokrasinin vazgeçilmezi 
sayılan siyasi partilerin uzun süreli siyaset yapmalarının önüne set çekilmiş, her defasında yeni siyasal mühendislik projelerine geçit vermek suretiyle partiler 
arasında da haksız bir rekabete yol açılmıştır. 

Bu darbelerden toplumun her kesimi zarar görmüştür, ancak en çok da demokrasinin olmazsa olmazı sayılan siyasi partiler darbelerin, müdahalelerin muhatabı olmuşlar en büyük yarayı da onlar almışlardır. Darbelerle, muhtıralarla siyaset hayatının oluşturduğu ana mecralar kesintiye uğratılmış, siyasi partilerin 
tecrübeleri yok sayılmış, halkın tercihleri köklü ve tecrübeli siyasi hareketler yerine konjonktürel partilere yönlendirilmiştir. 

Böyle bir yapısal gelişme demokrasinin vazgeçilmez unsurları olan siyasi partileri etkilemiş, siyasi partilerin halkla kurumsal ilişkilerinin ve halka karşı 
sorumlu luğunun yerine, daha dar alanda kişisel veya grupsal sorumluluklar etkin olmuştur (TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Raporu, 2012). Bu itibarla, Türkiye’de demokrasinin yerleştirilememiş olmasında, söz konusu darbeler nedeniyle olağanüstü yönetim şartlarının halkın üzerinde bir tehdit unsuru gibi konuşlandırıldığı ve bu süreçler içerisinde halkın fikir ve vicdan hürriyeti ile ifade özgürlüğünün kısıtlandığı açıktır (28 Şubat-27 Nisan Raporu, (Komisyon), 2012, s.10). 

Ancak bütün bu yapılanlara rağmen, Türkiye’de, yakın geçmişe kadar, söz konusu darbe süreçleriyle yüzleşilememiş; darbe failleri ve sorumluları ortaya 
çıkarılamamış ve yargılanamamıştır. Bu nedenle, yapılan her darbe, bir sonraki darbenin tohumlarını ekmiş; 27 Mayıs 1960 darbesi sorgulanamadığı için 
12 Mart 1971 darbesi, 1971 darbesi sorgulanamadığı için 12 Eylül 1980 darbesi, 1980 darbesi, sorgulanamadığı için 28 Şubat 1997 süreci yaşanmış, 
akabinde 2000’li yıllardan itibaren yeni darbe girişimi iddiaları gündeme gelmiştir (Komisyon, 2012, s.12-13). 

Darbe ya da muhtıra bir ülkedeki en örgütlü ve kapsamlı silahlı güç olan ordu veya onun desteklediği bir grup eliyle gerçekleştirilir, müdahaleden sonraki düzen de aynı güç tarafından korunur, sürdürülür veya devredilir. Darbe veya müdahaleler sadece ülkelerin sosyolojisiyle oynamaz, tek tek bireylerin psikolojileri üzerinde yaptığı ağır tahribatlarla sonucunda insanları kişiliksizleştirir bu sayede tek tip insan modeli ortaya çıkar. Darbe bir sonuçtur, bütün sonuçlar gibi anların değil süreçlerin ürünüdür. Darbe ya da Demokrasiye müdahale söz konusu olduğunda hiçbir kurum, organ ya da kişinin masum olmadığı açıktır. Darbenin zamanı, mekânı ve şartları kadar içinde mayalandığı tarihi müktesebatı da önemlidir. Sosyal hareketleri kavrayabilmek için hangi sosyal, kültürel ve ekonomik laboratuvarda mayalandığının bilinmesi şarttır (TBMM, 2012, s.5). 

Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihi, aynı zamanda bir askeri darbeler tarihi olarak anılmaktadır. Cumhuriyetimizin 90. kuruluş yıldönümünü içersin de 
Cumhuriyetimizin yaklaşık kırk altı yılı, fiilen, askeri yönetimler, sıkıyönetim ve/veya olağanüstü hal uygulamalarıyla geçmiştir (Üskül, Ankara, s.71). 
Türkiye’de, 1960 yılından itibaren, neredeyse her on yılda bir darbe gerçekleştirilmiştir. Demokrasinin askıya alındığı darbelerde, TBMM (Türkiye Büyük Millet Meclisi) ve siyasi partiler kapatılmış, millet iradesi hiçe sayılmış, sıkıyönetim ve olağanüstü hal uygulamalarıyla toplum baskı altında tutulmuş, başta yaşam hakkı olmak üzere, temel insan hakları çiğnenmiştir. 

Bu itibarla, Türkiye’de demokrasinin yerleştirilememiş olmasında, söz konusu darbeler nedeniyle olağanüstü yönetim şartlarının halkın üzerinde bir tehdit 
unsuru gibi konuşlandırıldığı ve bu süreçler içerisinde halkın fikir ve vicdan hürriyeti ile ifade özgürlüğünün kısıtlandığı açıktır. 

Aslında, Türkiye’deki darbe geleneğinin başlangıcını, çok daha gerilere, Osmanlı Devletine kadar uzatmak mümkündür. Bu geleneğin, Osmanlı Devleti’nin 
ardından Türkiye’ye de sirayet ettiği ve günümüze kadar ulaştığını söylemek yanlış olmayacaktır (Komisyon, 2012, s.10). 

Türkiye’de ordunun politikada ki etkinliği Cumhuriyet’le başlamış bir olgu değildir. Osmanlı’da ve Osmanlı’dan önce kurulan Türk-İslam Devletlerin de de ordu siyasette belirleyici bir aktör durumundaydı (Söğürtlü, 2000, s.56 ). Orta Asya’da hüküm süren Türk Devletleri’ne kadar geriye gidildiğinde Türklerin düzenli ordulara sahip oldukları görülmektedir. Sırasıyla Büyük Selçuklu Devleti, Anadolu Selçukluları ve Osmanlı Devleti de dâhil olmak üzere kurulmuş tüm 
Türk Devletlerinde ordunun yeri daima büyük olmuştur. Selçuklu Devleti’nin kurucuları ve yöneticileri asker oldukları ve o devirlerde asker-sivil ayrımı 
günümüzdeki anlamıyla olmadığı için, o topraklar üzerinde yaşayan hemen hemen herkes ülke müdafaasında görev almakta, ülkenin kaderini belirleyen siyasi kararları ise askeri elit yöneticiler tarafından alınmaktadır. Çünkü devletin başı aynı zamanda askerin başıdır. Hakanın hem orduyu hem devleti yönetmesi, bu birlikteliğin tarihsel temellerinin Orta Asya’da atıldığını göstermektedir. Osmanlı Devleti de kendisinden önce gelen Türk Devletleri’nin ordularının kuruluş teşkilatlarından istifade ederek kendilerine has bir ordu meydana getirmiş ve benimsedikleri disiplin, eğitim gibi temel özellikleri almıştır (Özgan, 2008, s.2). 

Türk milleti darbelere ve muhtıralara oldukça aşina olan bir millettir (Aktaş, 2011, s.1).Tarih boyunca Türk milleti gerek Osmanlı Devlet’i döneminde gerekse Cumhuriyet döneminde devlet yönetimine ve demokrasiye müdahalelere şahit olmuştur. Özellikle Osmanlı Devlet’i döneminde bazı devlet adamlarının etkin rolleri ve bazı isyancıların faaliyetleri sonucunda padişahlar çeşitli sebeplerden ötürü tahtlarından indirilmiş, çeşitli kararların alınması ile padişah değişiklikleri yaşanmış, bununla da kalınmayarak padişahların idam edilmesi yoluna gidilmiştir. Osmanlı Devlet’i döneminde en etkin güç ve konumda bulunan Yeniçeriler zaman zaman isyan faaliyetlerinde bulunmuşlardır. Devletin askeri gücünü teşkil eden Yeniçeriler zaman zaman gerçekleşen saltanat mücadelelerinde taraf tutmuşlar ve yapılan ıslahatlara karşı ayaklanmışlardır (Aktaş, 2011, s.1). Bu ayaklanma sonucunda padişahlar Yeniçeri askerlerinin isteklerini kabul etmişlerdir. 

Zamanla daha etkin güç ve konuma gelen Yeniçeriler, II. Mahmut tarafından kaldırılmıştır. Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması ile devlet siyasi yaşamında daha 
etkin konuma gelmiş ancak II. Mahmut zamanında “Ayan”lara geniş hak ve imtiyazlar tanınmıştır. Ayanlara tanınan bu geniş hak ve imtiyazlar zaman içerisinde genişletilmiş ve gerekenden fazla ayrıcalık tanınmıştır. 

Gelişen bu olaylarla beraber anayasa ve parlamento istekleri sonucu I. ve II. Meşrutiyet hareketleri etkili oluşmuştur, gelişen olaylar sonrasın da ise 
Sultan Abdülhamid tahtan indirilmiştir. Bu olaylar sonucunda etkin konumda bulunan askeri bürokrasi Osmanlı yönetimini etkilemiştir. 
Bununla beraber Osmanlı Devlet’i döneminde önemli bir yer tutan Bab-ı Âli Baskını ise darbe olarak nitelendirilebilecek bir olaydır (Aktaş, 2011, s.1). 

23 Ocak 1913 tarihinde Enver Paşa mahiyetindeki bir grup asker Başbakanlığı yani Bab-ı Âli’yi basmış, gelişen olaylar sonucunda Nazım Paşa şehit edilmiş ve 
Sadrazam Kamil Paşa’da istifaya zorlanmıştır. Yaşanan olaylarla beraber daha sonrasında isyancılar Sultan Mehmed Reşat’a Mahmud Şevket Paşa’nın sadrazam, harbiye nazırı ve başkumandan vekili olmasını sağlayan fermanı imzalatmışlardır (Karpat, 2010, s.30-47). 

Bu yaşanan olaylar ve yapılan baskılar sonucunda iktidar değişikliği yaşanmış ve Bab-ı Âli Baskını Osmanlı Tarihine darbe olarak geçmiştir. 

Özellikle silahlı kuvvetlerin, Osmanlı Devleti’nin çözülme döneminden itibaren yönetim ve siyasette etkin olduğu ve giderek bu etkili konumunu güçlendirdiği 
ileri sürülebilir. Osmanlı Devleti’nden bu yana en güçlü ve köklü konum olan ordunun (Ahmad,2007,s.32) Cumhuriyet’in kurulmasında etkili olduğu, 
Atatürkçülük ve Kemalizm düşüncesi etrafında şekillenmiş ve sahip olduğu konum dolayısıyla zaman zaman siyasi müdahalelerde bulunma imkânını elinde 
tutmuştur. Cumhuriyet dönemi resmi olarak 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet’in ilanı ile başlamıştır (Aktaş, 2011, s.1). 

Cumhuriyet’in kurulması ile başlayan ve II. Dünya Savaşının sonlarına kadar ülke yönetimi tek partili hükümetler tarafından yönetilmiş ve bu dönemdeki ordu Türk milleti için oldukça ayrı bir önem ifade etmiştir. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nun kalıntılarından yeni bir devlet ve yeni bir millet yaratan, onu yok olmaktan kurtaran Mustafa Kemal ve silah arkadaşları önderliğindeki Türk ordusudur. Bu nedenle ordu kutsaldır ve birçok alanda da etkin konumdadır 
(Aktaş, 2011, s.1). Bununla beraber ordu Cumhuriyet’in ilanında önemli bir rol üstlendiği ve Cumhuriyet’i kuran kadroların asker veya asker kökenli olmaları, 
Cumhuriyetle beraber modernleşme çalışmalarının ilk olarak orduda başlaması ve kurucu ideoloji olarak Atatürkçülük ve Kemalizm’in asli taşıyıcı unsuru 
ve rejimi koruma görevini daima kendilerinde gören unsurlar askeri bürokrasinin zaman içerisinde özerklik kazanmasını da beraberinde getirmişlerdi. 

I. Dünya Savaşı’nın siyasî sonuçlarından birisi olarak dünyada “Cumhurileşme” hareketleri yaşanırken (Aktaş, 2011, s.1), II. Dünya savaşı sonrasında ise 
“Demokrasi”, “Demokratikleşme” kavramları ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti’de tıpkı diğer ülkeler gibi Cumhuriyeti ilan etmiş ve akabinde demokrasiye geçmiş, demokrasiyi kabul etmiştir. Bu gelişen olaylar sonucunda CHP’nin (Cumhuriyet Halk Partisi) dışında birçok siyasi parti kurulmuştur. Tek partili dönemi olarak bilinen bu dönemde iki defa çok partili yaşama geçme denemeleri yapılmış ancak başarı sağlanamamıştır. II. Dünya Savaşı sonlarına doğru tekrardan çok partili hayata geçme çalışmaları yapılmış ve birçok siyasi partinin temellerinin atılacağı yeni bir döneme girilmiş idi. Bu dönem içerisinde ilk olarak 18 Temmuz 1945’te Nuri Demirağ önderliğinde kurulan MKP (Milli Kalkınma Partisi)’dir. Fakat kurulan bu parti gerek İsmet İnönü nezdin de gerekse basında pek fazla rağbet görmemiş, basında birkaç gün yer tutmakla beraber kısa sürede unutulmuştur. Bu gelişmeler sonucunda MKP tarih sayfalarında yerini alırken 7 Ocak 1946’da kurulan ve sonraki dönemlerde adından sıkça söz edeceğimiz, yeni bir dönemin adımlarının atıldığı, Cumhuriyet ve demokrasi kavramlarının daha iyi anlaşılacağı ve Cumhuriyet dönemi Türk siyasi tarihi için bir dönüm noktası oluşturacak olan DP (Demokrat Parti) kurulmuştur (Aktaş, 2011, s.2). 

DP’nin kurulması ile başlayan çok partili dönemde 27 Mayıs 1960’a kadar çok önemli siyasi gelişmeler olmuştur. (Öztürk, 2006, s.81) 

CHP’nin içinden gelen Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından verilen Dörtlü Takrir ile iyice ayrılma ve muhalefetin eşiğine 
gelen Dörtlü Takrir ’in sahipleri CHP’den istifa ederek 7 Ocak 1946 tarihinde DP’yi kurmuşlardır. DP, devletçilik ve laiklik görüşleri sınırlı bir biçimde CHP’den 
farklı olmakla beraber CHP’nin altı okunu benimsemiştir (Başgil, 1966, s.46). 21 Temmuz 1946 tarihinde gerçekleştirilen seçimlere fazla hazırlıklı olmayan DP, 
meclise 65 milletvekili ile girdi. Halk için yeni bir umut oluşturan DP 1950 seçimlerinde % 55 oranında oy alarak iktidara geldi. İlerleyen seçimlerde de 
başarılarını devam ettirdi. DP iktidarında ki ilk dönemlerde ülkede bir refah artışı yaşandı (Aktaş, 2011, s.2). Özellikle bu dönemde tarımda makineleşmeye 
geçilirken, sanayileşme konusunda önemli adımlar atılmıştır. Kore Savaşı sonrasında Türkiye NATO’ya üye olmuş, ABD (Amerika Birleşik Devletleri) ile 
olan ilişkiler iyice artmış ve halkın refah seviyesi yükselmiştir, gelişen bu olaylar karşısında halk Adnan Menderesi bir kurtarıcı olarak görmüş ve bir çocuk 
gibi bağrına basmıştır. Ancak bu güzel günler uzun sürmeyecek, ilerleyen yıllarla beraber DP’nin ve Adnan Menderes’in sonunu getirecektir. 

1955’li yıllarda marjinal grupların söylem ve tahrikleri ile beraber Rumları hedef kategorisine koyan 6-7 Eylül olayları gerçekleşmiş, ülkede huzursuzluklar 
başlamış, öğrenci olayları patlak vermiş, üniversitelerde kargaşalar ortaya çıkmış ve bu olaylar artık sokağa dökülmeye başlamış idi. Üniversitelerde ki bu olaylar ve öğrenci gösterileri zaman içerisinde artmaya başlamış ve devlet ise bu yaşanan olaylar karşısında sert tedbirler alma yoluna gitmiştir. 

Özellikle bu dönemde Adnan Menderes’in yapmış olduğu faaliyetler ordunun tepkisini çekmiş ve askeri içten içe kızdırmıştır. Özellikle bu dönem içerisinde 
1959 yılında Cemal Gürsel Milli Savunma Bakanı Ethem Menderes’e ülkenin içinde bulunduğu durumu özetleyen 13 maddelik bir mektup/bildiri vermiş ve 
bu yaşanan gelişme ülkede bir “ Muhtıra ” olarak yorumlanmıştır. Bu yaşanan olaylarla beraber artık ülkedeki durum daha da ciddi bir konuma gelmiş, öğrenci 
olayları daha da artmış, çeşitli üniversiteler de olaylara destek verme yoluna gitmiştir. Yaşanan bütün bu gelişmeler artık “ Menderes istifa, yuh! ” 
protestolarını gündeme getirmiş, ülkenin içinde bulunduğu bu dönem 27 Mayıs 1960 tarihinde ordunun yönetime el koyması ve DP’li siyasilerin tutuklanması 
ile son bulmuştur (Aktaş, 2011, s.3). 

Devlet yönetimine ve siyasi yaşama el koyan ordu Cemal Gürsel önderliğinde kısa süre içerisinde teşkilatlanmış ve MBK’i (Milli Birlik Komitesi) kurmuştur. 
Ordu 27 Mayıs’ın sadece görünen yüzüdür. Basın, Anayasa Hukukçuları ve Yüksek yargı mensuplarının büyük bir kısmı ise, darbenin arkasındaki asıl zinde 
güçlerdir. Darbeciler yönetimi ele geçirinceye kadar yalnızdır; 27 Mayıs'tan sonra askeriyeyle kent soylu elitler birlikte hareket ederek 27 Mayıs’ın oluşumunda 
etkin bir rol üstlenmişlerdir (Özgan, 2008, s.25). 

Darbe sonrasında tutuklanan devlet adamlarının yargılanma sürecine 14 Ekim 1960’ta Yassıada Yüksek Adalet Divanı’nda başlanmış, Salim Başol 
başkanlığındaki Yüksek Adalet Divanı tarafından, Adnan Menderes ve öteki DP’li yöneticilerinin yargılanma (Özgan,2008, s.26) süreci sonucunda duruşmalar 
15 Eylül 1961’de sona ermiştir. Duruşmalarda toplam 287 celse gerçekleşmiş ve bu celselerden 5 tanesi gizli olarak yapılmıştı ve toplamda 502 sanık yer 
almıştır. DP’lilerin yargılanma sürecine girildiğinde dikkat çeken önemli bir husus göze çarpmıştı ki o da Yassıada Mahkemeleri’nin ‘adilliği’ idi. 
Kurulan mahkemelerin tarafsız ve bağımsız olmadığı, darbeyi yapanların etkisinde kaldığı, yargılamanın 11.05.1961 tarihli celsesinde Mahkeme Başkanı 
Salim Başol’un, savunma yapan Milletvekili Samet Ağaoğlu’na hitaben “Niçin, sizi alıp Yassıada’ya tıkan kudret böyle istemiş, onu biz bilemeyiz.” 
şeklindeki sözlerinden açıkça anlaşılmaktadır. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı 
Hasan Polatkan’a idam cezası verilmişti. Bunlardan Celal Bayar’ın cezası yaş haddinden dolayı müebbet hapse çevrilirken Adnan Menderes ve iki bakanı 
İmralı’da idam edilmişlerdi. İki bakan 16 Eylül’de sabaha karşı idam edilirken, 15 Eylül’de hap içip intihara kalkıştığı doktor raporu ile tespit edilen 
Adnan Menderes ise iyileştirildikten sonra 17 Eylül’de İmralı’ya götürülerek, öğlenden sonra idam edilmişti (Aktaş, 2011, s.4). 

Cumhuriyet tarihinin önemli bir dönüm noktasını teşkil eden 27 Mayıs 1960 Askeri darbesi bir başbakan ve iki bakanın canına mal olmuş ve bundan sonraki 
dönem “İkinci Cumhuriyet” dönemi olarak anılmaya başlanmıştır. 27 Mayıs 1960 Askeri darbesinde TBMM kapatılarak, darbecilerden oluşan MBK’si idareyi ele 
almış; darbeciler tarafından hazırlanan 1961 Anayasasına istinaden yürürlüğe konulan 211 sayılı İç Hizmet Kanunuyla, orduya “Cumhuriyeti koruma ve kollama görevi” verilmiştir. Askeri alanda bunlar yaşanırken, siyaset ve ekonominin tek bir merkezden, (başkent Ankara’dan) “merkezi planlama” prensibi temelinde yönetilebileceği varsayımına dayalı olarak, “iç ve dış siyaseti yönlendirmek” üzere Milli Güvenlik Kurulu; iktisadi kalkınmayı planlamak üzere DPT; (Devlet Planlama Teşkilatı) Anayasal çerçeveyi gözetmek için ise Anayasa Mahkemesi ihdas edilmiştir (Komisyon, 2012, s.11). 27 Mayıs 1960 Askeri darbesi Türkiye’ de insan hakları ve özgürlükleri açısından büyük bir öneme sahip olan 1961 Anayasa’sını oluşturmuş bu anayasa 12 Eylül Askeri darbesi ve 1982 Anayasası ile ortadan kalkmıştır. Darbeciler yönetimi 15 Ekim 1961 tarihinde gerçekleştirilen seçimler sonucunda sivillere teslim etmişlerdir. 

Ancak darbe geleneği yeniden zihinlere kazınmıştır (Aktaş, 2011, s.4). 27 Mayıs 1960 sonrasında ise Türkiye’nin siyasi yaşamına baktığımızda her on yıl da 
bir darbe ve siyasi müdahaleler ile karşı karşıya kalındığı bilinmektedir. 

27 Mayıs 1960 Askeri Darbesi’nden sonra kapatılan DP’nin yerine onun halefi olarak bilinen AP (Adalet Partisi) kurulmuş ve Ekim 1961 seçimlerinde 178 
milletvekilliği ve 70 senatörlükle ikinci sırada yer almıştır (Aktaş, 2011, s.4). 25 Ekim’de açılan TBMM, 26 Ekim’de Cemal Gürsel’i Cumhurbaşkanı olarak seçmiştir. İlerleyen yıllarla beraber AP’nin başına siyasette uzun yıllar etkili olacak ve bir döneme yön verecek olan Süleyman Demirel geçmiş, CHP ise “milli şef” İsmet İnönü ile siyaset yaşamına devam edecektir. Özellikle bu dönem sonrasında oluşan sol düşünce hareketleri, yayın hayatına çeşitli dergiler ve 
gazeteler sokmaları 12 Mart 1971 Askeri müdahalesinin oluşumunda önemli etkileri olacaktır. Bununla beraber yine ‘İslami kadroların’ faaliyetleri, devlet 
olanaklarının kullanılması ile iktidarların güçlendirilmesi, 1961 Anayasası’nın getirmiş olduğu hak ve özgürlüklerin başka menfaatler için kullanılması ve en 
önemlisi de Süleyman Demirel’in “Anayasa bize bol geliyorsöylemi” yine bununla beraber anarşi sorunu ve kimlik kökenli sorunlar, ağır ekonomik 
bunalımlar ve siyasi sorunlar vb. 1970’li yılların başında, “sağ-sol çatışması” bahanesiyle TSK tarafından verilen 12 Mart 1971 Muhtırasıyla, ülke bir kez 
daha askeri yönetim altına girmiş; 1961 Anayasası’yla kazanılan demokratik hak ve hürriyetlerin önemli bir kısmı darbeciler tarafından geri alınmıştır 
(Komisyon, 2012, s.11). Gelişen bu olaylar beraberinde askeri muhtırayı getirmiştir. Tarihe 12 Mart 1971 Muhtırası olarak geçen bu muhtıra ile asker 27 Mayıs’taki gibi doğrudan yönetime hâkim olmamıştı (Aktaş, 2011, s.5). Ancak baskı ve sindirme yolu ile halka istekler kabul ettirilmiştir. Yaşanan bu muhtıra sonrasında Süleyman Demirel hükümeti istifaya zorlanmış ve partiler üstü oluşan Nihat Erim Başkanlığında hükümet kurulmuş ve yeni bir dönem başlamıştır. 27 Mayıs 1960 Askeri darbesinde olduğu gibi 12 Mart döneminde de yine yürekleri burkan idam cezaları gündeme gelmiş, THKO’nun (Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu) başkanı ve lideri olan Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Arslan 1972 yılında idam edilmiştir. 

1970’li yıllar Türkiye için yine demokrasinin sekteye uğratıldığı ve çalkantıların yoğunlaştığı yıllardı (Aktaş, 2011, s.5). 1973 yılında yapılan seçimlerde siyaset 
ortamı normalleşmiş olmakla beraber tam olarak düzelmemişti. Siyasi partiler tek başına iktidar olma yolundan ziyade daha çok koalisyon hükümetleri kurma 
yönünde önemli adımlar atmış ve siyaset yaşamı tekrardan normalleşme yoluna girmiştir. Türkiye’nin içinde bulunduğu bu durumla beraber dış politikada 
Kıbrıs Adası gündeme gelmiş ve Bülent Ecevit 1974’te Kıbrıs Barış Hareketi ile büyük bir toplumsal nüfuz kazanmıştır. 

Türkiye’nin içinde bulunduğu bu durumla beraber 1960 ve 1970’li yıllarda ki olduğu gibi tekrardan öğrenci olaylarının patlak vermesi, düzgün gitmeyen siyasi istikrarsızlık, artan ekonomik bunalımlar, çeşitli üniversitelerin faaliyetleri ve öğrenci olaylarını tetiklemeleri, sokaklarda etkili olan marjinal grupların gösterileri, Kahramanmaraş, Çorum ve Malatya’da ortaya çıkan ve Türkiye’nin yarınlarına darbe vuran olaylar-gösteri hareketleri ve ekonomik açıdan dar boğazda olan ülkede bazı tüketim maddelerinin bulunmaması vb. faktörlerden ötürü 12 Eylül 1980 Askeri darbesi kaçınılmaz olmuştu. 


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.


***

28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE ETKİLERİ GİRİŞ DEĞERLENDİRME..

28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM  SİTEMİNE ETKİLERİ. GİRİŞ DEĞERLENDİRME..



İsmail GÜLMEZ 
Yüksek Lisans Tezi 
Tarih Öğretmenliği Ana Bilim Dalı 
Yrd. Doç. Dr. Yavuz ÖZDEMİR 
2014 
(Her Hakkı Saklıdır) 
T.C. ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ORTAÖĞRETİM SOSYAL ALANLAR EĞİTİMİ ANA BİLİM DALI 
TARİH ÖĞRETMENLİĞİ BİLİM DALI 
ARŞİV; http://earsiv.atauni.edu.tr/xmlui/
ERZURUM 

KAYNAK
BİLĞİSAYARINIZA PDF İNDİRİNİZ;

http://earsiv.atauni.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/123456789/1219/%C4%B0smail_G%C3%9CLMEZ_tez.pdf?sequence=1



ÖZET 

YÜKSEK LİSANS TEZİ 
28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE ETKİLERİ 
İsmail GÜLMEZ 
2014, 443 sayfa 

Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi tarihi, aynı zamanda bir askeri darbeler tarihi olarak da bilinmektedir. Darbeler Türk milletinin tarih boyunca aşina olduğu ve 
neredeyse her on yılda bir gerçekleşen olaylar olarak içerisinde yaşadığımız topluma yön vermişlerdir. 

Bu çalışmamda “28 Şubat 1997 Askeri Darbesi ve Türk Eğitim Sistemine Etkileri” araştırılmıştır. 28 Şubat 1997 post-modern askeri darbesi çok yakın 
bir geçmişe sahip olmasına karşın ülkemize ve milletimize toplumsal, siyasal, ekonomik ve hukuki açılardan birçok etkisi olmuştur. 

Yaşanan bu askeri müdahale Türkiye’nin miladı olarak değerlendirilmiş ve getirdiği sonuçlar açısından büyük yankılar uyandırmıştır. Demokratikleşme süreçlerini kesintiye uğratan darbeler sonrasında birçok antidemokratik uygulamalar gerçekleşmiş, anayasa askıya alınmış, baskı ve zor kullanarak hukuk dışı yollara başvurulmuş, millet iradesi hiçe sayılmış, seçilmiş hükümetler darbe girişimleri sonucunda iktidardan uzaklaştırılmış, devlet ve toplum yapısında önemli değişiklikler meydana gelmiştir. 28 Şubat 1997 Askeri darbesinden sonraki süreçte de devlet ve toplum yapısında siyasal, sosyal, ekonomik ve hukuki açılardan birçok değişiklikler meydana gelmiş, hatta bu değişiklikler eğitim sistemimize de yansımıştır. Yaşanan süreç sonrasında meydana gelen değişiklik ler ve ortaya çıkan sonuçlar günümüze kadar uzanmış olmakla beraber günümüz toplum ve insanının oluşmasında oldukça etkili olmuşlardır. 

Türk siyaset yaşamında ve Türk demokrasi tarihindeki dönüm noktalarından birini teşkil eden 28 Şubat 1997 post modern Askeri darbesi ile ilgili tartışmalar 
hala günümüzde de devam etmektedir. Özellikle en çok tartışılan konu ise 28 Şubat sürecinin gerçekten bir darbe olup olmadığı konusundadır. 
Bu çalışmamızın temel amacı; 28 Şubat 1997 Askeri Darbesi ve Türk Eğitim Sistemine Etkilerini araştırmaktır. Bir döneme damgasının vuran 
Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi koalisyon ortaklığında kurulan Refah-Yol Hükümeti döneminde ki, siyasal iktidar ve ordu arasındaki ilişkinin incelenmesi, 
28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu karaları öncesi ve sonrası yaşanan olayların ele alınması ve alınan kararların analiz edilmesi ve yaşanan bu sürecin diğer Askeri müdahalelerden farkına ve günümüz siyaset atmosferine olan uzantıları ortaya çıkarmak ve analiz etmektir. 
28 Şubat 1997 tarihli “Milli Güvenlik Kurulu” toplantısı sonrasında “28 Şubat” süreci olarak adlandırılan ve bu süreçteki tutumu ele alınmakla beraber Türk 
eğitim sistemi üzerindeki etkileri araştırılmaya çalışılmıştır. Çalışmamız esnasında konumuz ile ilgili kaynaklar incelenerek elde edilen bulgu ve sonuçlar 
bilimsel olarak değerlendirilmiş ve 28 Şubat sürecinin nedenleri ve sonuçları ortaya konulmaya çalışılmıştır. 

Anahtar Sözcükler: Cumhuriyet Tarihi, Demokrasi, Darbe, Post Modern Darbe, Eğitim. 


ÖNSÖZ 

İçerisinde bulunduğumuz dönem Cumhuriyet, demokrasi, darbe ve özellikle de eğitim kavramlarının çok sık tartışıldığı bir dönem olmasının yanı sıra 
günümüzdeki mevcut problemlerin de kaynağının geçmiş dönemlerde uygulanan yanlış siyasetten kaynaklandığı iddia edilmekte ve yaşanan bu problemlerin 
tekrardan yaşanmaması için gerekli önlemler alınmaya çalışılmaktadır. 

 Türkiye’de; ordu ve siyaset ilişkileri üzerine çok fazla çalışılmamış olması ve ülkemizin yakın tarihi açısından oldukça önemli bir yere sahip olan 28 Şubat 
Süreci’nin önemi ve çekiciliği beni bu konu hakkında araştırma yapmaya sevk eden en önemli nedenlerin başında gelmektedir. Yaşanan bu süreç içerisinde 
özellikle seçilmiş bir hükümetin, basın ve medya organları başta olmak üzere sivil toplum kuruluşları yolu ile görevinden uzaklaştırılması ve Türk Silahlı 
Kuvvetleri’nin bu dönem içerisinde ki tutumu da üzerinde durulması gereken bir diğer husustur. Çalışmamız bu ana unsurlar üzerinde temellenmiş ve tabir 
yerinde ise Türkiye Cumhuriyeti yakın tarihinin kilometre taşlarından olan 28 Şubat sürecindeki siyasi ve sosyal olaylar ele alınmıştır. 

28 Şubat 1997 tarihinde gerçekleşmiş olan post-modern Askeri müdahalenin üzerinden 17 yıl gibi uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen etkileri günümüzde 
hala tartışılmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin yakın tarihi açısından önem arz eden “ 28 Şubat sürecini” diğer askeri darbelerden farklı bir yere konulup 
konulamayacağı ise hala tartışılan en önemli konular arasındadır. Yaşanan bu askeri müdahalenin daha iyi anlaşılabilmesi için neden ve nasılının yanında 
darbeyi hazırlayan süreçlerin ele alınıp tahlil edilmesi ve özellikle 1990’lı yılların analiz edilmesi gerekmektedir. Çünkü 1990’lı yıllar, toplumun siyasal, sosyal 
ve ekonomik özelliklerinin yanında insanların kendilerini çok kültürel olarak ifade etmeye başladıkları ve kültürel sürecinin siyaset sahnesine yansıtıldığı bir 
dönem olarak bilinmektedir. 

Çalışmamızda “post modern darbe” olarak isimlendirilen 28 Şubat 1997 Askeri darbesinin oluşumu ve gelişim safhaları ele alındıktan sonra Türk Eğitim Sistemi 
üzerindeki etkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Darbe öncesi ve darbe sonrası yaşanan süreç siyasi ve sosyal açılardan ele alınmış olmakla beraber özellikle 
o dönem içerisinde irtica ve şeriat tehlikeleri, 28 Şubat Kararlarının öncesinde meydana gelen ve gergin günlerin yaşanmasına sebep olan bir takım olaylar, 
8,5-9 Saat süren Milli Güvenlik Kurulu toplantısı ve sonrasında ki alınan kararların gelişmekte olan Türkiye’nin yarınlarına etki edeceği gibi vb. birçok husus üzerinden yıllar geçmesine rağmen hala sıcaklığını ve tazeliğini korumakta, aktörler değişmiş olsa da benzeri konular hala önemleri muhafaza etmekte ve yaşanan bu süreç ise çalışmamızın önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. 

Böylesine hassas, önemli ve her anlamda tartışmaya açık bir konu üzerinde çalışmak ister istemez belirli zorlukları da beraberinde getirmiş olmakla beraber 
uzun ve zor bir süreç içerisinde hazırladığım “28 Şubat 1997 Askeri Darbesi ve Türk Eğitim Sistemine Etkileri” isimli yüksek lisans çalışmamda elbette birçok 
insanın çok değerli katkıları olmuştur. 

Bir şükran ve minnet borcu olarak öncelikle bütün eğitim-öğretim sürecim içerisinde gerek lisans hayatım boyunca gerek ise yüksek lisans öğrenimim 
sürecinde maddi ve manevi destekleriyle beni bir an olsun yalnız bırakmayan, hayatlarını adayarak beni yetiştiren, bütün varlığımla her şeyimi borçlu 
olduğum, bana büyük bir sevgi ve emek vererek bugünlere getiren canım ANNEMM’e, Babam’a ve kardeşlerime sonsuz teşekkür ederim. 

Yaşadığım bu uzun ve zorlu süreç içerisinde bana olan inancını hiçbir zaman kaybetmeyen, sahip olduğu engin hoşgörüsünü benden asla esirgemeyen, 
çalışmamın her aşamasında sabırla yanımda olan ve beni hep anlayışla karşılayan arkadaşım Fatma ÇİFTGÜL’e teşekkürlerimi bir borç bilirim. 

Bu dönem içerisinde yine şaşkınlığımı ve dağınıklığımı gidermek için kimi zaman sesini yükselterek bana kızan ama kimi zaman da bir arkadaş edasıyla beni 
uyaran, yönlendiren, desteği ve bilgisi olmasaydı bu tezin ortaya çıkmayacağına inandığım, hayatını eğitime adamış, araştırmanın konusunun belirlenmesinden 
yorumlama ve sonuçlandırma aşamasına kadar benden yardım ve zamanlarını esirgemeyen bilim adamı kıymetli Hocam ve Danışmanım Yrd. Doç. Dr. Yavuz 
ÖZDEMİR’e elbeltte bir teşekkür yetmez. Çünkü öğrencisi olduğum süreç boyunca her dersinde, okuduğum her kitap ve makalesinden aldığım bilgiler ışığında şekillendirdiğim akademik çizgimi ve hayata bakış açımı değiştiren en büyük kazancım oldu. 

Bu uzun ve zorlu süreç içerisinde yine çalışma konum ile ilgili fikir alışverişinde bulunduğum ve önerileriyle daima akademik bakış açımı değiştiren ve 
yönlendiren değerli Hocam Prof. Dr. Betül ASLAN’a teşekkürlerimi bir borç bilirim. 

Çalışmam içerisinde özel bir yeri olan ve sadece teşekkür etmekle yetinemeyeceğim, çalışmam sırasında benden her türlü yardım ve desteğini esirgemeyen 
değerli Hocam Yrd. Doç. Dr. Elif AKTAŞ’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. 

Bu çalışmamın gerçekleşmesinde her türlü yardımını ve yakın ilgisini gördüğüm, çok kıymetli Hocam Yrd. Doç. Dr. Ufuk ŞİMŞEK’e de teşekkürlerimi bir 
borç bilirim. 

Naçizane bir teşekkür olarak ifade edebileceğim, Hocalarımdan Prof. Dr. Yavuz ASLAN’ı, Prof. Dr. Selami Kılıç’ı ve Yrd. Doç. Dr. Cemil KUTLU’yu da anmadan 
edemeyeceğim. 

Son olarak ise başta adını daima gururla taşıyan Atatürk Üniversitesi’ne, mezunu olduğum Edebiyat Fakültesi’nin çok kıymetli Hocalarına, ders aldığım hocalarımın tamamına, beni hiçbir zaman yalnız bırakmayan çalışmamla ilgili her sorunumda samimiyetle desteklerini gördüğüm bütün arkadaşlarıma da sonsuz teşekkür ederim. 

Tabi ki, yukarıda isimlerini zikrettiğim değerli hocalarım ve arkadaşlarım, bu çalışmada yer alan eksikliklerden kesinlikle sorumlu değildir. Bu çalışmadaki tüm eksiklik ve sorumluluk bana aittir. 
Erzurum-2014 
İsmail GÜLMEZ 



İÇİNDEKİLER 

KABUL VE ONAY TUTANAĞI .................................................................................... ii 

TEZ ETİK VE BİLDİRİM SAYFASI ............................................................................. iii 

ÖZET................................................................................................................................ iv 
ABSTRACT ..................................................................................................................... vi 
ÖNSÖZ .......................................................................................................................... viii 

İÇİNDEKİLER ................................................................................................................ xi 
KISALTMALAR LİSTESİ .......................................................................................... xviii 


BİRİNCİ BÖLÜM 

1. GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 

1.1. Problem .................................................................................................................... 24 

1.2. Araştırmanın Amacı ................................................................................................. 26 

1.3. Araştırmanın Önemi ................................................................................................. 27 
1.4. Araştırmanın Sınırlılıkları ........................................................................................ 28 
1.5. Araştırma Soruları ve Varsayımlar .......................................................................... 28 
1.6. Kavramların Tanımı ve Önemi ................................................................................ 29 
1.6.1. Cumhuriyet: ............................................................................................... 30 
1.6.2. Darbe: ........................................................................................................ 31 
1.6.3. Hükümet Darbesi: ..................................................................................... 32 
1.6.4. Askeri Darbe: ............................................................................................ 33 
1.6.5. Post-Modern Darbe: .................................................................................. 34 


İKİNCİ BÖLÜM 


2. TÜRKİYE CUMHURİYETİ SİYASİ TARİHİNDEN ORDUNUN ÖZELLİKLERİ ......................... 37 

2.1. Türkiye’de Ordunun Özellikleri ............................................................................... 37 
2.2. Türkiye Cumhuriyeti Siyasi Tarihinde ASKER-SİVİL ve SİYASET İlişkisi Üzerine Genel Bir Bakış ve Değerlendirme .... 43 
2.3. Türkiye’de Askeri Eğitim ........................................................................................ 52 
2.4. Milli Güvenlik Kurulu’nun Yeri ve Önemi ............................................................. 54 


ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 

3. 28 ŞUBAT 1997 ÖNCESİNDEKİ SİYASİ ve SOSYAL GELİŞMELER ............ 58 

3.1. 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi Sonrasında Yapılan Seçim Sonuçlarının Değerlendirilmesi ........ 58 
3.1.1. 1983-1987-1991 Seçimleri Sonrasında ki Türkiye’nin Siyasi Durumu ve Seçim Sonuçlarının Değerlendirilmesi ......... 58 

3.1.2 Turgut Özal’ın Ölümü ve Süleyman Demirel’in 9’uncu Cumhurbaşkanı Olarak Seçilmesi .................. 62 
3.1.3. Sivas Olayları ............................................................................................ 64 
3.1.3. Başbağlar Olayı ......................................................................................... 65 
3.1.4. 1994 Yılındaki Önemli Gelişmeler ve 27 Mart 1994 Yerel Seçimleri ..... 66 
3.1.5. 24 Aralık 1995 Genel Seçimleri ................................................................ 71 
3.1.6. ANA-YOL Hükümeti’nin Kuruluşu ......................................................... 74 

3.2. 28 Şubat Süreci ve Refah-Yol Hükümeti Döneminde ki Gelişmeler ...................... 77 

3.2.1. Refah-Yol Hükümeti Dönemi ................................................................... 79 
3.2.1.1. Refah-Yol Hükümeti’nin kuruluşu ......................................................... 79 
3.2.1.2. Erbakan’ın siyaset ve sivil toplum kuruluşlarıyla olan ilişkileri ............ 82 
3.2.1.3. 28 Şubat sürecinin siyasi nedenleri ........................................................ 87 
3.2.1.4. Refah-Yol Hükümeti döneminde ki önemli siyasi ve sosyal olaylar ..... 87 
3.2.1.5. Toplumda hassasiyet yaratan olaylar ..................................................... 88 
3.2.1.6. Susurluk olayı ve “Aydınlık için bir dakika karanlık” eylemleri ........... 89 
3.2.1.7. Refah Partili Belediyelerin tutumu ve milletvekillerinin söylemleri ..... 94 
3.2.1.7.1. Sultanbeyli Belediyesi ......................................................................... 96 
3.2.1.7.2. Şükrü Karatepe’nin 10 Kasım konuşması ........................................... 96 
3.2.1.8. Kudüs Gecesi ve Sincan’da tankların yürütülmesi ................................ 97 
3.2.1.9. Tarikat liderlerine başbakanlık konutunda verilen resmi iftar yemeği .................... 104 
3.2.1.10. Taksim’e cami projesi ve yaşanan kriz .............................................. 107 
3.2.2. 28 Şubat Süreci ve Dış Politika ............................................................... 109 
3.2.2.1. Başbakan Erbakan’ın islam ülkeleriyle olan temasları ........................ 110 
3.2.2.3. Libya gezisi ve yaşanan kriz ................................................................ 111 
3.2.2.4. İran gezisi ve İran ile olan ilişkiler ....................................................... 115 
3.2.2.5. İsrail ile olan ilişkiler ............................................................................ 118 
3.2.2.6. D-8 toplantısı ve yaşanan gelişmeler ................................................... 119 
3.2.2.7. ABD basını ve 28 Şubat sürecinde yaşananlar ..................................... 120 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 

4. 28 ŞUBAT 1997 MİLLİ GÜVENLİK KURULU KARARLARI ve SONUÇLARI ................... 128 

4.1. Kamuoyu ve Medyadaki Durum ............................................................................ 129 
4.2. Hükümet Cephesindeki Durum .............................................................................. 131 
4.3. Yetkili Makamlardaki Durum ................................................................................ 133 
4.3. Türk Silahlı Kuvvetlerdeki Durum ........................................................................ 135 
4.4. 28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu’nun Toplanma Süreci ................................ 138 
4.5. Tarihi MGK Kararları Öncesi Yaşananlar ve Önlemler Paketi ............................. 144 
4.6. 28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu Toplantısı .................................................. 147 
4.6.1. Toplantıda Anlatılanlar ........................................................................... 147 
5.6.2. 28 Şubat 1997 Milli Güvenlik Kurulu Basın Bildirisi ............................ 157 
4.6.3. 406 Sayılı MGK Kararı ve Yaşanan İmza Krizi ..................................... 160 
4.6.4. Tarihi 28 Şubat Kararları ......................................................................... 163 
4.6.5. 28 Şubat Kararlarının Analizi ................................................................. 170 

4.7. 28 Şubat Süreci İçerisinde ki Aktif Olan Çevreler ve Ortaya Çıkan Belgeler ....... 177 

4.7.1. Batı Çalışma Grubu (BÇG) ve İllegal Yapılanma .................................. 177 
4.7.2. Emniyet Asayiş Yardımlaşma Birlikleri (EMASYA) ............................. 181 
4.7.3. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesi (MGSB) ............................................... 184 
4.7.4. Toplumsal Örgütlerin Siyasi Tavırları .................................................... 186 
4.7.5. İrtica Brifingleri ....................................................................................... 188 
4.7.6. Parti İstifaları ve Yaşanan Diğer Gelişmeler ........................................... 191 

4.8. 28 Şubat Sürecinde Medyanın Rolü ....................................................................... 196 

4.9. 28 Şubat Süreci ve Cumhurbaşkanlığı Makamı ..................................................... 204 

4.10. 28 Şubat 1997 Tarihi MGK Toplantısı Sonrasında Yaşanan Siyasi Gelişmeler ......... 207 
4.10.1. 28 Şubat Sürecinin Siyasi Sonuçları ............................................................. 208 
4.10.1.1. Refah-Yol Hükümeti’nin düşmesi ve Refah Partisi’nin kapatılması .................. 208 
4.10.1.2. Anasol-D Hükümeti’nin Kurulması ................................................... 220 

BEŞİNCİ BÖLÜM 

5. 28 ŞUBAT VE EĞİTİM ......................................................................................... 228 

5.1. Türk Milli Eğitim Sistemini Düzenleyen Genel Esaslar ........................................ 233 
5.1.1. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun Kabulü .................................................... 233 
5.1.2. Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçları .................................................... 239 
5.1.2.1. Genel amaçlar ....................................................................................... 239 
5.1.2.2. Özel amaçlar ......................................................................................... 239 
5.1.3. Türk Milli Eğitiminin Temel İlkeleri ...................................................... 240 
5.1.3.1. Genellik ve eşitlik ................................................................................. 240 
5.1.3.2. Ferdin ve toplumun ihtiyaçları ............................................................. 240 
5.1.2.3. Yöneltme .............................................................................................. 240 
5.1.3.4. Eğitim hakkı ......................................................................................... 240 
5.1.3.5. Fırsat ve imkân eşitliği ......................................................................... 240 
5.1.3.6. Süreklilik .............................................................................................. 241 
5.1.3.7. Atatürk İnkılâp ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği ............................ 241 
5.1.3.8. Demokrasi eğitimi ................................................................................ 241 
5.1.3.9. Lâiklik .................................................................................................. 242 
5.1.3.10. Bilimsellik .......................................................................................... 242 
5.1.3.11. Plânlılık .............................................................................................. 242 
5.1.3.12. Karma eğitim ...................................................................................... 243 
5.1.3.13. Eğitim kampüsleri ve okul ile ailenin işbirliği ................................... 243 
5.1.3.14. Her yerde eğitim ................................................................................. 244 
5.1.3.15. Türk Eğitim Sisteminin dayandığı temel ilkeler ................................ 244 
5.1.4. 28 Şubat ve Eğitim Alanında Yapılan Çalışmalar .................................. 245 
5.1.4.1. Anayasaya göre bireylerin eğitim hakkı ............................................... 245 
5.1.4.2. XV. Milli Eğitim Şurası (1996) ............................................................ 248 
5.1.4.2.1. XV. Milli Eğitim Şurası’nın toplanma amacı: .................................. 249 
5.1.4.2.2. XV. Milli Eğitim Şurası gündemi: .................................................... 249 
5.1.4.2.3. XV. Milli Eğitim Şurası’nda alınan kararlar: .................................... 250 
5.1.4.2.4. XV. Milli Eğitim Şurası’nın sonuç ve uygulamaları: ....................... 267 
5.1.4.3. Bilgi, eğitim ve iktidar ilişkisi üzerine genel bir değerlendirme .......... 271 
5.1.5. 28 Şubat 1997 Askeri Darbesi’nin Türk Eğitim Sistemi Üzerindeki Etkileri ...... 283 
5.1.6. “Sekiz Yıllık Kesintisiz Zorunlu Eğitim” Kararının Tarihi MGK’da ki Serüveni ... 288 
5.1.6.1. Sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitim tartışmaları ................................ 301 
5.1.6.2. Zorunlu eğitimin tanımı, amacı ve nedenleri ....................................... 306 
5.1.6.3. Zorunlu eğitimin toplumsal açıdan önemi ........................................... 310 
5.1.6.4. Türkiye’deki zorunlu eğitimin tarihçesi ve zorunlu eğitim .................. 311 
5.1.6.5. Bazı ülkelerdeki zorunlu eğitim sistemi ............................................... 314 
5.1.6.6. Zorunlu eğitimin yasal dayanağı .......................................................... 316 
5.1.6.6.1. Genellik ve eşitlik: ............................................................................ 316 
5.1.6.6.2. Ferdin ve toplumun ihtiyaçları: ......................................................... 316 
5.1.6.6.3. Yöneltme: .......................................................................................... 316 
5.1.6.6.4. Eğitim hakkı: ..................................................................................... 317 
5.1.6.6.5. Fırsat ve imkân eşitliği: ..................................................................... 317 
5.1.6.6.6. Süreklilik: .......................................................................................... 317 
5.1.6.6.7. Atatürk İnkılâp ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği: ........................ 317 
5.1.6.6.8. Demokrasi eğitimi: ............................................................................ 317 
5.1.6.6.9. Lâiklik: .............................................................................................. 318 
5.1.6.6.10. Bilimsellik: ...................................................................................... 318 
5.1.6.6.11. Plânlılık: .......................................................................................... 318 
5.1.6.6.12. Karma eğitim: .................................................................................. 318 
5.1.6.6.13. Okul ile ailenin iş birliği: ................................................................ 318 
5.1.6.6.14. Her yerde eğitim: ............................................................................. 319 
5.1.6.7. Yükseköğretim kademelerinde ki başörtüsü-türban sorunu ................. 319 
5.1.6.8. 1997’den günümüze imam-hatip liseleri ve Kur'an kursları ................ 328 
5.1.6.9. Katsayı uygulaması (1997-2011 arası) ................................................. 336 


ALTINCI BÖLÜM 

6. YÖNTEM ................................................................................................................. 343 
6.1. Araştırma Yöntemi ve / veya Deseni / Modeli ...................................................... 343 
6.2. Evren ve Örneklem / Araştırma Grubu .................................................................. 344 
6.3. Verilerin Toplanması ............................................................................................. 345 
6.4. Verilerin Analizi..................................................................................................... 345 


YEDİNCİ BÖLÜM 

7. BULGULAR ve YORUMLAR .............................................................................. 347 
7.1. 28 Şubat 1997 Askeri Darbesi ve Türk Eğitim Sistemine Etkileri ile İlgili Bulgular ve Yorumlar ... 348 
7.1.1. 28 Şubat Süreci Nedir, Siyaset mi, Darbe mi? ile İlgili Bulgular ve Yorumlar......................... 348 
7.1.2. 28 Şubat 1997 Askeri Darbesinin Türk Eğitim Sistemine Etkileri ile İlgili Bulgular ve Yorumlar ..... 350 


SEKİZİNCİ BÖLÜM 

8. SONUÇ ve ÖNERİLER .......................................................................................... 355 
8.1. Sonuçlar ................................................................................................................. 355 
8.2. Öneriler .................................................................................................................. 365 

KAYNAKÇA ................................................................................................................ 367 

EKLER .......................................................................................................................... 387 
Ek-1: .............................................................................................................................. 387 
Ek-2: .............................................................................................................................. 388 
Ek-3: .............................................................................................................................. 389 
Ek-4: .............................................................................................................................. 390 
Ek-5: .............................................................................................................................. 391 
Ek-6: .............................................................................................................................. 392 
Ek-7: .............................................................................................................................. 393 
Ek-8: .............................................................................................................................. 394 
Ek-9: .............................................................................................................................. 395 
Ek-10: ............................................................................................................................ 396 
Ek-11: ............................................................................................................................ 397 
Ek-12: ............................................................................................................................ 398 
Ek-13: ............................................................................................................................ 399 
Ek-14: ............................................................................................................................ 400 
Ek-15: ............................................................................................................................ 401 
Ek-16: ............................................................................................................................ 402 
Ek-17: ............................................................................................................................ 403 
Ek-18: ............................................................................................................................ 404 
Ek-19: ............................................................................................................................ 405 
Ek-20: ............................................................................................................................ 406 
Ek-21: ............................................................................................................................ 407 
Ek-22: ............................................................................................................................ 408 
Ek-23: ............................................................................................................................ 409 
Ek-24: ............................................................................................................................ 410 
Ek-25: ............................................................................................................................ 411 
Ek-26: ............................................................................................................................ 412 
Ek-27: ............................................................................................................................ 413 
Ek-28: ............................................................................................................................ 414 
Ek-29: ............................................................................................................................ 415 
Ek-30: ............................................................................................................................ 416 
Ek-31: ............................................................................................................................ 417 
Ek-32: ............................................................................................................................ 418 
Ek-33: ............................................................................................................................ 419 
Ek-34: ............................................................................................................................ 420 

ÖZGEÇMİŞ .................................................................................................................. 421 


KISALTMALAR LİSTESİ 

A.B. : Avrupa Birliği 

A.İ.H.M : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 

A.K.P. : Adalet ve Kalkınma Partisi 

A.N.A.P. : Anavatan Partisi 

A.O.B.P. : Ağırlık Ortaöğretim Başarı Puanı 

A.P. : Adalet Partisi 

A.Ü. : Ankara Üniversitesi 

ABD : Amerika Birleşik Devletleri 

Alb. : Albay 

B.B.P. : Büyük Birlik Partisi 

B.Ç.G. : Batı Çalışma Grubu 

B.D.P. : Bağımsız Demokrasi Partisi 

BM. : Birleşmiş Milletler 

C.H.F. : Cumhuriyet Halk Fırkası 

C.H.P. : Cumhuriyet Halk Partisi 

Çev. : Çeviren 

D.D.K. : Devlet Denetleme Kurulu 

D.E.P. : Demokrasi Partisi 

D.G.M. : Devlet Güvenlik Mahkemesi 

D.İ.S.K. : Devrimci İşçi Sendikaları 

D.P. : Demokrat Parti / Demokratik Parti 

D.P.T. : Devlet Planlama Teşkilatı 

D.S.P. : Demokratik Sol Parti 

D.T.P. : Demokrat Türkiye Partisi 

D.Y.P. : Doğru Yol Partisi 

Dz. Kuv. Kom. : Deniz Kuvvetleri Komutanlığı 

Em. : Emekli 

EMASYA : Emniyet, Asayiş Yardımlaşma Birlikleri 

EYES : Eğitim, Yöntem Enformasyon Sistemi 

 FP. : Fazilet Partisi 

Gn. : Genel 

GSMH : Gayri Safi Milli Hasıla 

Haz. : Hazırlayan 

İ.H.D. : İnsan Hakları Derneği 

KESK : Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu 

KKTC : Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 

KOSGEB : Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı 

L.Y.S. : Lisans Yerleştirme Sınavı 

M.B.K. : Milli Birlik Komitesi 

M.C. : Milliyetçi Cephe 

M.Ç.P. : Milliyetçi Çalışma Partisi 

M.G.K. : Milli Güvenlik Kurulu / Milli Güvenlik Konseyi 

M.H.P. : Milliyetçi Hareket Partisi 

M.İ.T. : Milli İstihbarat Teşkilatı 

M.K. P. : Milli Kalkınma Partisi 

M.K. Y.K. : Merkez Karar Yürütme Kurulu 

MASK : Milli Askeri Stratejik Konsept 

MEB : Milli Eğitim Bakanlığı 

METARGEM : Mesleki ve Teknik Araştırma ve Geliştirme Merkezi 

MGSB : Milli Güvenlik Siyaset Belgesi 

N.C.S. : Ulusal Güvenlik Kurulu 

NATO : Kuzey Atlantik Paktı 

Ora. : Oramiral 

Org. : Orgeneral 

OTDÜ : Orta Doğu Teknik Üniversitesi 

OYAK : Ordu Yardımlaşma Kurumu 

ÖNDER : İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği 

P.K.K. : Kürdistan İşçi Partisi (İllegal) 

R.P. : Refah Partisi 

s. : Sayfa 

S.C.F. : Serbest Cumhuriyet Fırkası 

S.H.P. : Sosyal Demokrat Halkçı Parti 

S.T.K. : Sivil Toplum Kuruluşu 

Sekr. : Sekreter 

Sn. : Sayın 

T.B.M.M. : Türkiye Büyük Millet Meclisi 

T.C.F. : Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 

T.C.K. : Türk Ceza Kanunu 

T.D.K. : Türk Dil Kurumu 

T.H.K.O. : Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu 

T.R.T. : Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu 

TESK : Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu 

TİSK : Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu 

TOBB : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği 

TSK : Türk Silahlı Kuvvetleri 

TÜRK-İŞ : Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu 

TÜSİAD : Türkiye Sanayiciler ve İş Adamları Derneği 

TV. : Televizyon 

Vb. : ve Benzeri 

Y.G.S. : Yükseköğretime Geçiş Sınavı 

Y.Ö.K : Yükseköğretim Kurulu 

YAŞ : Yüksek Askeri Şura 

Yay. : Yayınları 

YİBO :Yatılı İlköğretim Bölge Okulu 

BİRİNCİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.

**