Cemal Gürsel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cemal Gürsel etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

20 Aralık 2020 Pazar

Sovyetler Birliği -Türkiye İlişkileri.,

Sovyetler Birliği -Türkiye İlişkileri.,





Türkiye- Sovyetler Birliği İlişkileri

Demirel dış politikada ABD’den alamadığı desteği SSCB’de aramıştır. Bu kapsamda ilk kez bir SSCB Başbakanı 20-27 Aralık 1966
tarihinde Türkiye’yi ziyaret etmiştir. Bu ziyareti 25 Mart 1967’de yapılan TC ile SSCB arasında yapılan Türkiye ‘de kurulacak olan yedi sanayi birimi için
yapılan teknik ve parasal yardım antlaşması izlemiştir. 1967 yılında da Demirel SSCB’yi ziyaret etmiş ilişkiler muhtıranın verilmesine kadar olumlu bir seyirde ilerlemiştir. İki ülke arasındaki ilişkiler sanayileşmeye büyük yarar sağlamıştır. Aliağa Petrol Rafinerisi, Üçüncü Demir- Çelik Sanayi ve Seydişehir Alüminyum İşletmeleri Sovyet yardımı ile yapılmıştır. Gönlübol ve Kürkçüoğlu’na göre;
“12 Mart müdahalesinden sonra Türkiye ve Sovyetler Birliği arasındaki ekonomik ilişkilerde önemli sayılabilecek gelişmeler olmamıştır.”128

                12 Mart 1971 müdahalesinin ardından Nihat Erim tarafından kurulan ilk hükümetin dış işleri bakanlığına eski NATO temsilcisi Osman Olcay’ın getirilmesi, Türkiye’nin tekrar ABD’ye yakınlaştığı ve ilişkilere önem verildiğini düşündürmüş, SSCB , Türkiye’ye karşı temkinli bir tutum içine girmiştir. Erim tarafından kurulan ikinci hükümetin dış işleri bakanı da Olcay gibi Batı yanlısı politikayı benimseyen Bayülken getirilmiştir. Moskova 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinin sonra izlediği “bekle ve gör” politikasını 12 Mart müdahalesinden sonra da izlemiş, Türkiye’nin bu dönemdeki dış politika uygulamalarına göre hareket etmiştir. 129
1968 yılına kadar devam eden ilişkilerdeki yumuşama bu dönemde Sovyet kontrolü altındaki sosyalist ülkelerin basın aracılığıyla Türkiye’deki rejim aleyhine yayınlar yapması, ülkedeki anarşi ve terörün kışkırtıcısı olarak görülmesi nedeniyle bozulmuş tekrar olumsuz bir hava içine girmiştir. Ülkede sol kanadı bastırmaya çalışan 12 Mart rejimi bu yüzden SSCB’ye karşı cephe almış, şüphe ve güvensizlik yeniden artmıştır.130
Türkiye’de sol akımlara karşı uygulanan bastırma politikası SSCB basını tarafından eleştirildiyse de iki ülke arasındaki ilişkiler durma noktasına gelmemiştir. Sol akımlara baskılar sürerken SSCB devlet adamı Podgorni’nin ziyareti ile iki ülke arasında ikili bir belge imzalanmıştır. Bu durum ikili ilişkilerde “iç işlerine karışmama” ilkesine bağlı kalındığının bir göstergesi olmuştur.131
    Sovyetler Birliği -Türkiye İlişkileri Türkiye ile Sovyetler Birliği arasındaki 1953 yılında Stalin’in ölümüne kadar devam eden gerginlik, 30 Mayıs 1953  Stalin’in ölümünden sonra Sovyetler Birliği tarihinde Türkiye’den toprak talebinde bulunmaktan vazgeçtiğini açıklamasıyla Türkiye ile yeniden dostluk  ilişkilerini tekrar sağlayabilmek için girişimlerde bulunmuştur. Buna karşın, Türkiye Sovyetler Birliği’nin bu davranışlarını yeni bir taktik olarak değerlendirmiş 
ve bu girişimlere olumlu yanıt vermemiştir.132
31 Mayıs 1960 günü Büyükelçi Rijov Cemal Gürsel’i ziyaret etmiş, SSCB’nin yeni hükümeti tanığını resmen bildirmiş, yeni yönetimin SSCB ile ilişkilerini iyileştirecek güçte olmasını dilemiştir. Bu dilek sonrasında SSCB hiç beklemeden Başbakan Rijov’un da çabalarıyla ilişkileri geliştirmek amacıyla, öncelikle Menderes’in gerçekleştireceği, başbakan düzeyinde yapılması planlanmış olan ziyaretin ertelenmemesi hususunda ısrar etmiştir.
Cemal Gürsel’ de bu ısrar karşısında, 28 Mayıs 1960’ta yaptığı açıklamada “önemli materyal gelişme sağlamış bu büyük komşumuza” önceden planlamış olan geziyi gerçekleştiremeyeceğini, gezinin daha ileriki bir tarihte yapılacağını belirtmiştir.
SSCB’nin 27 Mayıs yönetimi ile iyi ilişkiler içinde olma girişimlerini yüksek düzeyde sürdürmüş, bu doğrultuda Kruşçev 28 Haziran 1960 günü Cemal Gürsel’e bir mektup yazmıştır. Bu mektupta Türkiye’de yaşanan sıkıntıları ittifaklarıyla olan ilişkileriyle bağdaştırmış, Türkiye’nin bağımsız bir dış politika izlemesini dilediklerini, Türkiye’nin Amerika ve diğer Batı devletleriyle olan ilişkilerinin kötüye gitmesini istemediklerini, böyle bir durumun SSCB için aykırı olduğunu, SSCB’nin de Amerika ve Batı devletleri ile iyi ilişkiler içinde olmak istediğini vurgulamış tır.133
    8 Temmuz 1960’da Cemal Gürsel Sovyet liderinin gönderdiği bu mesaja karşılık vererek, Krusçev’in samimi dileklerine aynı şekilde katıldığını, NATO ve CENTO ’nun BM Antlaşması’na uygun birer birlik olduklarını Türkiye’nin bu birliklere olan üyeliğinin iki ülke arasındaki ilişiklerin gelişmesinde herhangi bir engel oluşturmayacağını belirtmiştir. Ekonomik açıdan da Türkiye tarafsız politika izlerse daha az askeri harcama yapacağı düşüncesinin yanlış olduğunu, Hindistan, İsveç, İsviçre gibi ülkelerin tarafsız politika izlemelerine rağmen ağır ve yüklü askeri harcamalar yaptıklarını belirtmiştir.134
Kısa vadede bakıldığında, 27 Mayıs yönetiminin dış politikada ve SSCB ile olan ilişkilerde her hangi bir değişiklik görülmemiştir. Orta vadede Menderes yönetiminin son dönemlerinde başlayan SSCB Türkiye ilişkileri arasındaki normalleşme devam ettirilmiştir. İki ülke arasındaki ilişkilere olumlu katkı yapan teknik anlaşmalar imzalanmıştır. 27 Nisan 1961 SSCB Türkiye arasında direk demiryolu ulaşımı sağlayan sözleşme,9 Haziran 1962 Türkiye’nin Bulgaristan ve Romanya ile olan telefon hattını Moskova’ya bağlayan “ Telli – Telefon İrtibatı Kurulmasına ve Mevcut Radyo – Telgraf Servisine Dair Antlaşma ” imzalanmış tır.135

Sovyet Büyükelçisi Rojiov, 27 Mayıs yönetimi kendi içinde de demokrasiye bir an önce geçmek isteyen ılımlılar kanadı ve askerin iktidarda kalmasını tercih eden radikaller arasındaki çatışmayı Sovyetler Birliği’nin lehine kullanabilmek için radikal kanadı desteklemek istemiş ancak radikal kanadın ABD ile ilişkilerin geliştirilmesi gerektiğini belirtmesi üzerine bu istek karşılıksız kalmıştır.
Sovyetler Birliği ve Türkiye arasındaki mesajlaşmalar bir süre daha devam etmiş, 1962 yılı başında Küba yaşanan füze krizi 136 ile tekrar olumsuz yola sapmıştır. 137 İki ülke arasındaki ilişkilerin iyi bir noktaya getirilemeyeceği bu olay ile kesinlik kazanmıştır. Sovyetler Birliği Türkiye’ye bir nota göndermiş, Türk topraklarında NATO ve ABD füze üslerinin kurulmasının kendisi için tehdit unsuru oluşturduğunu belirtmiştir. Türkiye de gönderdiği yanıtta egemen ve bağımsız bir ülke olan Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için her türlü önlemi alabileceğini belirtmiştir. Bu durum 27 Mayıs yönetiminin SSCB ile daha ilişkiler içinde olamadığını, Menderes hükümetinin SSCB ile olan ilişkilerini devam ettirdiğini, bir fark yaratamadığını göstermiştir.138

 BU BÖLÜM DİPNOTLARI:

128 Yetkin.a.g.e.s.118-120
129 Yetkin.a.g.e.s.118-120
130 Armaoğlu.a.g.e.,s.831
131 Oran.a.g.e.s.778
132 Atatürk Sonrası Türkiye.Dış Politika.
       http://www.ait.hacettepe.edu.tr/egitim/ait203204/II12.pdf.24 Ocak 2010
133 Oran.a.g.e.s.773-774
134 Fırat.a.g.e.s.47
135 Oran.a.g.e.s.774
136 Küba Füze Krizi.1 Mayıs 1960'da yaşanan U2 Krizi, ABD - SSCB ilişkilerini daha da gerginleştirirken Küba ile SSCB'yi daha yakınlaştırmış ve Küba'da SSCB füzeleri konuşlandırılmaya başlamıştır. ABD olayın üstüne gittiğinde füzeler sökülecek ve ABD'dentavizler koparılacaktır.Küba'ya yerleştirilen füzeler Amerika tarafından fotoğraflanınca bunalım şiddetlenmiştir. Küba, ABD ,NATO ve Birleşmiş Miletlere danışmadan savaşgemileri tarafından abluka altına alınmıştır.Füzelerin ateşleme parçalarının Küba'ya ulaşmaması için ABD ve SSCB liderleri Kennedy ve Khrushchev arasında mektuplaşmalarbaşladı. Küba ve Türkiye'deki füzelerin sökülmesi ile olay sonuçlanmıştır “Küba Ekim Füzeleri Bunalımı”.
http://www.tarihportali.net/tarih/kuba_krizi_kuba_fuze_krizi_cuban_missile_crisist9435.0.
html..30 Ocak 2010.
137 Aknur.a.g.e.,s.553
138 Fırat.a.g.e.,s.46-47

***

19 Aralık 2020 Cumartesi

27 Mayıs Yönetimi Dış Politika Prensipleri

27 Mayıs Yönetimi Dış Politika Prensipleri

     
         27 Mayıs Yönetimi Dış Politika Prensipleri


27 Mayıs darbesini yapan grup içinde ideolojik bir birlik söz konusu
olmamış, radikaller ve ılımlılar olarak ikiye ayrılan yönetimde darbeden bir
süre sonra ülkenin geleceği konusundaki fikirler farklılaşmaya başlamış, bu
durum da halk üzerinde ve yönetim içinde huzursuzluğa yol açınca, radikaller
olarak adlandırılan Alparslan Türkeş önderliğindeki grup yönetimden tasfiye
edilmişlerdir. İç politikada yaşanan ayrılıkçı düşünce yapısı dış politikaya da
yansımıştır.  27 Mayıs yönetimi ilke ve uygulama düzeyinde geleneksel Türk
dış politikasına bağlı kalacaklarını belirtirken, bir yandan da Türkiye’nin
yaşadığı tarih gereği Bağlantısızlar Hareketi’ne yakın olması gerektiğini
belirtmiş, Bağlantısızlara duydukları sempatiyi söylemekten geri kalmamışlar dır.97  
Duyulan bu sempatinin yanında geleneksel dış politika bağlılığın vurgulanması 27 Yönetimi açısından oldukça önemliydi, bu önem darbenin halka duyurulduğu radyo konuşmasında;

Müttefiklerimize, komşularımıza ve bütün dünyaya hitap ediyoruz.Gayemiz,
Birleşmiş Milletler Anayasası’na ve insan hakları prensiplerine tamamen riayettir.
Büyük Atatürk’ün “Yurtta Sulh,Cihanda Sulh” prensibi bayrağımızdır.Bütün
ittifaklarımıza ve taahhütlerimize sağdığız.NATO’ya inanıyoruz ve bağlıyız. 

'' CENTO’ya bağlıyız.Tekrar ediyoruz; düşüncelerimiz ,yurtta sulh, cihanda
sulhtur.'' Şeklinde belirtilmiştir. Batıyla yakın ilişkiler içinde, profesyonel bir diplomat olan Selim Sarper98 27 Mayıs yönetiminin dış işleri bakanı olarak
atandığında,dış politikada devamlılık sözü vermiş, 1 Haziran 1960’taki ilk
basın toplantısında bu sözünü teyit etmiştir.99Dış işleri Bakanlığı’na öncelikle
Fahri Korutürk’ün getirileceği kamuoyuna duyurulmuş, ancak Selim Sarper’in
Batıyla iyi ilişkiler içinde olması ve askerler tarafından politikaya karışmayan
biri olarak görülmesi nedeniyle getirilmiştir...

Sarper, 27 Mayıs’ın ilk saatlerinde evine gönderilen askeri bir ciple alınıp sıkı yönetim komutanlığına getirildiğinde ABD, NATO ve CENTO’ya bağlı kalınacağının belirtilmesini takdirle karşıladığını belirtmiştir100. Türkiye’nin geleneksel dış politikasını 27 Mayıs yönetiminin ABD’ye ve NATO’ya olan bağlılığını belirtmesinin en büyük nedeni ABD’nin 5 Mart 1959 tarihinde imzalanan Türk Amerikan
Güvenlik İşbirliği Anlaşması101’na dayanarak bir müdahalede bulunması
olasılığıdır. MBK bu durumdan duyduğu korku neticesinde bağlılığını bir çok
defa belirtmiştir.102

MBK yönetimi dış politikada, geleneksel dış politikaya bağlı kalıp, daha bağımsız bir politika izlemek istediği bir çok defa teyit etmiştir ancak, hem mevcut anlaşmalara bağlı kalıp hem de daha bağımsız bir dış politika izleneceği konusunda her hangi bir çözüm yolu önerilmemiştir.

MBK yönetiminin dış politikada sağlamak istediği öncelikli hedef darbeyle kurulan rejimin batı tarafından bir an önce tanınması olmuştur.

Sarper’in çalışmaları sonucunda 30 Mayıs’ta ilk olarak İngiltere ve ABD MBK
yönetiminin darbeyle kurduğu yeni rejimi tanıdıkları belirttiler, bu sayı 3
Haziran ‘a gelindiğinde Sovyetler Birliği de dahil 31 ‘ çıkmıştır. Bu dönemde
yayınlanan bildiriler, uygulanan politikalar ve programlar incelendiğinde
“bağımsız, bağlantısız” dış politika isteklerinin olduğunu ancak bu isteklerinin
gerçekleşmesinin olanak bulmadığı görülmüştür.103

MBK’ nın dış ilişkilerin tabanını genişletme ve bağımsız hale getirme
gereksinimi isteği doğrultusundaki ilk girişimi, 11 Temmuz 1960 hükümet
programının kamuoyuna duyurulmuştur. Bu duyuruda Cemal Gürsel
programın dış politika ilgili bölümlerinde “Türkiye’nin kimseye karşı düşmanlık
beslemediğini, uzatılan her dost elini sıkacağı ve kendisine karşı gösterilen
hakiki ve samimi dostluğa, aynen mukabele edeceğini” açıklamıştır.104Bu
program 4 Aralık 1957’de TBMM’de okunan hükümet programı ile
karşılaştırıldığında, hem iç hem de dış politikada önemli sayılabilecek
değişiklikler olmuştur.

İlk olarak; Menderes hükümeti uluslar arası sistemin tanımlamasını
yaparken barışın sağlanmasını temel dış politika amacı olarak belirlemişti.
İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yıllar geçmiş olmasına rağmen ülkeler
arasında uluslar arası sistem içinde kalıcı barışın tam olarak sağlamadığını
belirtmiş ve “Hür milletlerin adil bir sulh nizamı bulmak ve bunu kabul
ettirebilmek hususunda ki bunca gayretlerin, teessürle ifade edelim ki henüz
neticesi alınmamıştır. Buna mükabil harp giderek şiddetini arttırmakta ve her
gün biraz daha tehlikeli bir hal almaktadır” açıklamasını yaparak dünyanın
bloklaşmış yapısını ve barışı sağlamak için gösterilen çabanın Batılı ülkeler
tarafından geldiğini vurgulamıştır. Sovyetler Birliği’ne karşı Batı desteklenmiş tir. Ayrıca; Menderes hükümeti” bağlantısızlar hareketi” ni savununa ülkelere tepki ile bakmış NATO ve Bağdat Paktı’na bağlılığı belirterek Türkiye’nin daha açık olması gerektiğini belirtmişlerdir.

27 Mayıs hükümetinin dış politika vurgusunda en önemli sorun barışın
sağlanması olarak belirtilmiş, bloklaşma ve Soğuk Savaş üzerine herhangi bir
vurgu yapılmamış, sosyalist blok Sovyetler Birliği barışı bozan taraf olarak
gösterilmemiştir. Soğuk Savaş döneminde bir bloğa kesin taraf olduğunu
belirtilmesi yerine Türk milletinin çıkarları ön planda tutulmuş buna göre
hareket edilmiştir. DP hükümeti dış politika uygulamalarının da bu yönde
olduğu,27 Mayıs hükümetinin dış politika uygulamalarında herhangi bir
farklılık getirmediği açıkça belli olmuştur.

Dış siyasetin temelleri bu şekilde belirtildikten sonra, BM, NATO ve
CENTO barışı sağlamanın bir aracı olarak görülmüştür. Ancak, Menderes
hükümetindeki NATO’ya bakış değişime uğramıştır. Eşitlik ve egemenlik
ilkelerine vurgu yaparak,”dost ve müttefik memleketlerle münasebetlerimizi
her sahada eşitlik ve egemenlik esasları dairesinde yürütmek ve geliştirmek
siyasetimizin başlıca prensiplerindendir” şeklinde belirtilmiştir.105

İkinci olarak; Menderes hükümetinin dış politika programında Sovyetler Birliği’ ne bakış NATO’nun bir üyesi olarak temkinli bir şekilde sürdürülmüştür.106 

Bu durum Menderes programında;

“Sovyetler ile münasebetlerimize gelince; Bu münasebetlerin mensup
bulunduğumuz müdafaa topluluklarından tecrit edilerek mütalaasına imkan
yoktur.NATO ve Bağdat teşekkülleri azası olarak vaziyeti mütalaa edip
hissedeceğimiz emniyet nispetinde ve müttefiklerimizle aynı seviyede olmak
üzere Rusya ile olan münasebetlerimizi devam ettirmek kararındayız”107
şeklide belirtilmiştir. Sovyetler Birliği ile kolektif bir ilişki kurma yolu tercih
edilmiştir.

27 Mayıs hükümeti ise hükümet programında Sovyetler ile kuracağı ilişkilerin esasını ; ”Sovyetler Biriliği ile münasebetlerimizi karşılıklı saygı esasına müstenit iyi komşuluk çerçevesinde ilerletmeyi samimiyetle arzu etmekteyiz” vurgusunu yaparak belirtmiştir. NATO dışında da komşuluk temellerinin oluşturulmak istenmiştir.108Sovyetler Birliği ile genel anlamda bakıldığında dış politika da 
27 Mayıs hükümetinin getirdiği ciddi bir fark olmamıştır. Eğer 27 Darbesi gerçekleşmeyip,DP hükümeti iktidarda olsaydı, Başbakan Menderes Temmuz 1960’da SSCB ile ilişkilerin daha iyi noktaya gelmesini sağlayacak bir gezide bulunmayı planlamıştır.

Üçüncü olarak; Menderes hükümeti Soğuk Savaş döneminde, Türkiye’nin Ortadoğu’daki coğrafyası nedeniyle stratejik önemini arttırmış, askeri ve siyasi pozisyonu açısından en fazla ihtiyaç duyulan ülke durumuna gelmiştir. 109

Başbakan Menderes, Ortadoğu’da Suriye ile olan sorunlara dikkat çekmiş ve bu bölgede bölge dışındaki bir devletin emniyeti ve istikrarı tehlikeye düşürmesi sadece bu Ortadoğu’daki barışı değil tüm dünya barışını tehlikeye düşüreceğini belirtmiş ve daha dar kapsamlı Ortadoğu politikası izlemeyi tercih etmiştir.110 27 Mayıs yönetimi dış politika programında Arap ülkeleriyle, özellikle de Birleşik Arap Cumhuriyet’i ve Irak ile uluslar arası sistem düzeyinde ilişkilerinin önemi vurgulanmış daha küresel Ortadoğu politikası benimsemiştir.111 Soğuk Savaş konjonktür, başta Ortadoğu bölgesi olmak üzere Balkanlar, Yugoslavya, Afrika ve Latin Amerika ile yakın ilişkiler içinde olunması verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Son olarak Menderes hükümeti ve 27 Mayıs hükümetlerin dış politikaları arasında ki farklılık Avrupa ile olan ilişkiler noktasında olmuştur. DP hükümeti 1957 yılında kamuoyuna sunduğu dış politika programında Avrupa’nın bütünleşme yolunda bir örgütlenme içinde olduğunu, bu bütünleşme içinde az gelişmiş ülkelere yapılan yardımlardan Türkiye’nin yararlanması, payını alması gerektiğini belirtilmiştir.27 Mayıs hükümeti Avrupa ile olan ilişkiler de Avrupa Konseyi’ne yer vermiş,konseyin
çalışmalarına her bireyin insan hakları ve hürriyetlerinden faydalanmasını
sağlamak amacıyla aktif bir şekilde katılmak gerektiğini belirtmiştir.Ancak 27
Mayıs hükümeti, Avrupa Konseyi demokrasiyi rafa kaldırdığı gerekçesi ile
Türkiye’yi dışlamış,Türkiye için temel sorun kaybettiği bu imajı yeniden
kazanıp,ilişkileri normal seviyeye getirmek için çaba sarf etmiştir.112

27 Mayıs darbesi uluslar arası sistemde büyük yankı uyandırmış, darbe öncesinde ve sonrasında Türkiye’nin iç ve dış politika uygulamaları yabancı ülkeler tarafından dikkatle incelenmiştir. Örneğin; Türk siyasetini ve devletin durumunu iyi bir şekilde çözen, Ankara’daki İngiliz Büyükelçisi Burrows, ülkesini Türkiye’de yaşanan tüm olaylar hakkında bilgilendirmiştir.

22 Nisan 1960 tarihli raporunda Menderes’in kendisine karşı oluşan
muhalefete ve basına karşı bir önlem aldığını alınan bu önlemin son derece
hatalı olduğunu belirtmiş, ülke içinde taşrada çıkan olayları, ordu içindeki
kaynamaları ve oluşan genel havayı birebir ülkesine iletmiştir. Büyükelçi
Burrows, darbeden bir ay önce de darbe ortamının var olabileceğini
öngörmüş, ancak yapılabilecek her hangi bir müdahalenin de Türkiye’nin bir
iç meselesi olarak görmüş, onları ilgilendiren konunun Türkiye’de yaşayan
İngiliz vatandaşlarının ve Kıbrıs’ın durumunun olduğunu vurgulamıştır. İngiliz
dış politikasında Kıbrıs meselesinin çözümü Türkiye’nin siyasi ortamından
daha önemli olmuştur. Darbe gerçekleştikten bir hafta sonra İngiliz
makamlarına ulaştırdığı genel durumu belirten raporunda; Menderes
hükümetinin, 1955-1960 yılları arasında özellikle entelektüel kesimin
desteğini geniş ölçüde yitirdiğini, DP iktidarından hoşlanmayan kesimlerin
darbeden önce var olduğunu bildirmiştir.113

Genel olarak bakıldığında;

Türkiye’de 27 Mayıs 1960 darbesinden sonra da yeni yönetimin dış
politikası eskiye göre kayda değer herhangi bir değişiklik göstermemiştir.
Zaten 27 Mayıs yönetimi, darbenin ertesi günü yayınladığı bildiride de,
Türkiye’nin bütün ittifaklarına ve taahhütlerine sadık kalacağını NATO’ya ve
CENTO’ya bağlı olduğunu bildirmiştir. Yani, dış politikada herhangi bir
değişikliğin olmayacağı darbenin ilk günün de açıklamıştır. Dış politika da
Türkiye’yi ileriye taşıyacak bir değişiklik olmazken, 1960’lı yılların ortasında
Soğuk Savaş dönemindeki yumuşamayla birlikte Türkiye iki blok arasındaki
önemini kaybetmeye ve uluslar arası sistemde yalnızlaşmaya başlamıştır.114

           Uluslar arası Sistemde Diğer Devletlerle Olan İlişkiler

27 Mayıs darbesinin dış işleri bakanı Selim Sarper 11 Temmuz 1960’taki ilk basın toplantısında dış politikada, NATO, CENTO, VE BM’ye bağlı kalacağını birdirmiş, batıya bu yolla devamlılık sözü vererek batı karşısında Türkiye’nin durumunu garantiye almıştır.115

Dış politika konusunda son derece duyarlı olan İsmet İnönü, Selim Sarper’le yaptığı görüşmede Batı Bloğunda kalmanın Türkiye açısından son derece yararlı olacağını, NATO, CENTO ve BM’ye olan devamlılık ve bağlılığın bildirilmesinin çok doğru ve yerinde bir açıklama olduğunu belirtmiş, bu birliklerde olan üye ülkeler arasında istenmeyen bir üye konumunda olmanın Türkiye için çok olumsuz sonuçlar doğuracağını bu yüzden uyumlu bir üyelik sürdürülmesi gerektiğini eklemiştir.

27 Mayıs hükümeti genel olarak dış politikada içe ve dışa dönük davranışlar içinde olmuştur. İç politikada ve dış politikada radikal değişikler yapmaktan kaçınmıştır. Yani dış politikada darbe ile gelen hiçbir değişiklik olmamıştır. 116


                      Amerika Birleşik Devletleri- Türkiye İlişkileri


Yakın tarihe bakıldığında ABD ‘nin askeri rejimlerle daha içli dışlı ilişkiler içinde olduğu, daha iyi ilişkiler kurduğu görülmüştür. DP milletvekillerinden Adnan Selekler, 27 Mayıs müdahalesinin ertesi gününde, harp okulunda tutuklu oldukları sırada Fatin Rüştü Zorlu’ya:
“Beyefendi Amerika askeri müdahaleye ne der?” şeklinde bir soru yöneltmiştir. Zorlu’nun yanıtı ise :
“…Amerika askeri rejimleri tercih eder. Amerikalılar askerlerle daha kolay
anlaşırlar.”Şeklinde olmuştur.

Amerika’nın askeri rejimlerle anlaşmasının en önemli nedeni; askeri
rejimle yönetilen ülkedeki subayların Amerikan eğitimi almaları ve genelde
dünyayı Amerikan perspektifinden bakamaya koşullandırılmış olmaları
olmuştur.117Örnek olarak 2009 yılında Honduras’ta Cumhurbaşkanı Manuel
Zelaya karşı darbe yapan Romeo Vasquez, Amerika’da ABD Okulu’nda
eğitim almıştır.ABD Honduras’daki darbeyi yakından izlemiş, olup biteni
dikkatle takip etmiştir.118

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın 17 Nisan 1961 günlü 8453 sayılı ,

”Türk Siyasetinde Silahlı Kuvvetlerin Rolü” adındaki gizli raporunda 27 Mayıs
darbesi şu şekilde değerlendirilmiştir:

27 Mayıs 1960 tarihinde başbakan Adnan Menderes hükümetini deviren
Türkiye Silahlı Kuvvetlerince yapılan darbe Türkiye dışında genellikle ağırlık taşıyan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin apolitik olduğu ve ciddi bir siyasi bunalımda müdahale etmeyeceği yolundaki inancı yıkılmıştır…Ordunun Türk Siyasi hayatı üzerindeki etkisi,bu nedenle hiç şüphe yok ki ,devam edecektir ve ordu, yeni bir siyasi bunalım ortaya çıkması halinde ,eskiye oranla müdahale etmeye daha hazır olacaktır.”119

Washington büyükelçisi Melih Esenbel Türkiye’nin bütün uluslar arası
yükümlülüklerine bağlı kalacağını Amerikan hükümetine bildirmiş, darbe
sonrasında Türk- ABD ilişkilerinin geleceğini garantiye almaya çalışmıştır.
Amerikan Büyükelçisi Fletcher Warren darbenin iç politikadan kaynaklandığını, bu durumunda Amerikan karşıtı bir politika olmadığını belirten bir mesaj göndererek 27 Mayıs Darbesi hakkında ABD’nin görüşünü bildirmiştir. Büyükelçi Warren daha sonra darbe hakkında daha fazla bilgiye sahip olmak istemiş ve darbenin ertesi günü 28 Mayıs 1960’da Cemal Gürsel ile bir görüşme yapmıştır.120 

Bu görüşme sırasında Warren Gürsel’e ;

”Şimdiye kadar şahit olduğum en kesin, etkili ve çabuk darbe. 

Ankara halkının sonuçtan memnun olduğunu gösteriyor” demiştir 121
Görüşmede, Türkiye’nin mali açıdan ABD yardımına ihtiyacı olduğu açık
bir dille Cemal Gürsel tarafından bildirilmiş, ABD hükümeti bu görüşmeden
kısa bir süre sonra 27 Mayıs yönetimine istediği krediyi vermiştir. Ayrıca ABD
hükümeti 30 Mayıs 1960’da 27 Mayıs hükümetini tanığını belirtmiş, bu durum
diğer Avrupa ülkelerinin Türkiye’de darbe sonrasında kurulan yeni hükümeti
tanımaları açısından örnek teşkil etmiş ve etkili olmuştur. 122

ABD, MBK yönetimini tanıdığını ilan etmiş ancaki Menderes hükümeti
döneminde yapılmış olan ve büyük bir kısmı TBMM’ye getirilmeden yürürlüğe
girmiş olan ikili anlaşmaların geçerli olup olmayacağı ABD tarafından merak
edilen bir konu olmuştur.27 Mayıs hükümeti dış işleri bakanı Selim Sarper 
Haziran 1960, Türkiye’nin eski dönemlerde yapılan anlaşmalarının hepsinin
geçerli olduğunu ve yükümlülüklerine bağlı kalınacağını belirtmiştir. 

Bu durum ABD tarafından son derece olumlu bir şekilde karşılanmıştır.123
11 Haziran 1960 tarihinde ABD başkanı Dwight D.Eisenhower MBK
hükümetinin başkanına gönderdiği iyi niyet mektubunda Gürsel hükümetinin
seçimlerin yapılması ve hükümeti iradesinin sivil idareye devredilmesi
hususunda gösterdiği azmi takdir ettiğini ayrıca, Türkiye’nin NATO, CENTO
ve BM olan bağlılığını devam ettireceğinin açıklanmasını memnuniyetle
karşıladığını, bundan sonraki süreçte de iki ülke arasındaki ilişkilerin dostluk
ve işbirliği içinde devam edeceğini belirtmiştir. ABD başkanı tarafından
gönderilen bu iyi niyet mektubuna cevaben Gürsel, ABD ve Türkiye
arasındaki sağlam temellere dayanan ilişkilerin hiçbir şekilde sekteye
uğramadan dostluk ve barış içinde devam edeceğini dile getiren bir mesaj
göndermiştir.124

Bu durum akla 27 Mayıs darbesinden, ABD’nin önceden haberi olup
olmadığı, darbenin ABD desteği ile yapılıp yapılmadığı sorusunu getirmiştir.
Bu sorunun ortaya çıkması ve bir çok çevre tarafından tartışılmasının nedeni;
Büyükelçi Warren’in Washington’a yollamış olduğu raporda Türkiye’ de
ordunun müdahalesinin söz konusu olmadığını, Menderes hükümeti ile iyi
ilişkiler içinde bulunan Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’ nun hükümet
ile olan ilişkilerinin dengeli olduğunu, Genelkurmay’ın herhangi bir müdahale
olursa destekte bulunmayacağını bildirmiştir. Ancak bir taraftan da CIA’ nın
ve MİT ile ordu içinde yakın haber alma kaynaklarını kullanarak aslında
darbenin tüm hazırlıklarından haberdar olduğunu ve bu konuda merkezi
uyardığının düşünülmesi olmuştur.125

Menderes hükümetinin on yıllık iktidarı boyunca ABD siyasetini
sorgusuz bir şekilde desteklemiş, ABD’ye karşı eksiksiz sadakat
göstermiştir.126 Ordunun yönetime el koymasıyla birlikte dış politika
devamlılık için söz verirken bir yandan da Arap ülkeleri ve bağlantısızlar
hareketi ile ilişkileri geliştirmek istediğini belirtmiştir.127

27 Mayıs hükümetinin her fırsatta batıya bağlılığını belirtmesinin en büyük nedeni, dışarıdan gelebilecek herhangi bir müdahaleye karşı yanında batıyı destek olarak görmek istemesi olduğu kadar, ekonomik sorunlar içinde olup, ülkenin istikrara kavuşması ve kalkınmasını sağlamak için almak istediği acil ekonomik yardımlarında etkisi önemli olmuştur.128 İhtiyaç duyulan ekonomik yardımlar için ABD ve Batı dünyasının desteğinin alınması gerektiği düşüncesi MBK ‘nın radikal ve ılımlı kanadının da hemfikir olduğu bir düşünce olmuştur.129

Ekonomiyi iyi bir noktaya taşımak isteyen 27 Mayıs hükümeti, Devlet
Planlama Teşkilatı’nın hazırlıklarına başlamış, ordu içindeki gereksiz
fazlalıkları azaltmak için tasfiyeler yapmıştır. Amaç, ordu içindeki muhalif
kesimi çıkarmaktır. ABD’nin verdiği 12 milyon dolarlık yardım ile tasfiye
gerçekleştirilmiş, DP döneminin sonlarında uygulanan ekonomik yardım
kesintilerine son verilmiştir. ABD Büyükelçisi Warren Türkiye’ye yapılan
yardımların devam edeceğini belirtmiştir. 1960 yılı içinde Türkiye dış
yardımının %75’ni ABD’den almıştır. Menderes hükümeti zamanında
bozulmaya başlayan Türk-Amerikan ilişkileri MBK yönetimi döneminde tekrar
canlanmaya başlamıştır.130

1960’lar boyunca Amerikancı, ABD destekli dış politika çizgisinden
vazgeçilmesinin gerektiği kamuoyunda giderek artan bir şekilde dile
getirilmeye ve talep edilmeye başlamıştır. ABD’ye bağımlı dış politika
istemeyen kamuoyu içinde anti-Amerikancı hareketlerin yayılmaya
başlaması, uluslar arası sistemdeki ülkeler arasındaki bloklaşmanın
azalması, Türkiye’nin bağlantısızlar hareketine olan yakınlığının artması gibi
durumlardan dolayı bu dönemde Türk –Amerikan ilişkilerinde sarsıntılar
yaşanmaya başlamıştır.131

DİPNOTLAR:

97 Fırat.a.g.e.,29
98 “ Türk siyaset adamı. İstanbulda doğmuştur. Amerikan Kolejinde lise öğrenimini gördükten
sonra, Almanya’da hukuk öğrenimi yapmıştır. Memuriyet hayatına öğretmenlikle başlamış,
sonradan Dışişleri Bakanlığına girerek, çeşitli memuriyetlerde bulunmuştur. İkinci Dünya
Savaşı yıllarında Matbuat Umum Müdürlüğü yapmış, Moskova büyükelçisi olmuş, Birleşmiş
Milletlerdeki devamlı delegeliğimize getirilmiştir. 27 Mayıs, 1960 hareketinde Dışişleri
Bakanlığına getirilmiş, 15 Ekim 1961 genel seçimlerinde C.H.P. adayı olarak İstanbuldan
milletvekili seçilmiştir ”Bkz.”Selim Sarper”. http://www.bibilgi.com/Selim-Sarper-(1899--?)
99 Ahmad.a.g.e.512
100 Fırat.a.g.e.,s.30-31
101 5 Mart 1959’da imzalanan Türk Amerikan Güvenlik İşbirliği Anlaşmasına göre; Türk-ABD
ilişkileri Eisenhower Doktrini temelinde en üst düzeye çıkarılmıştır. Bu doktrin özetle;
ABD’nin dolaylı ya da dolaysız bir şekilde komünizmin saldırısına hedef olacak Ortadoğu
ülkelerine, gerekirse silahlı kuvvetlerini de kullanarak yardım etmesini öngörülmüştür.ABD
anayasasına uygun olarak Türkiye’ye herhangi bir saldırı olması durumunda Türk
hükümetinin de isteği ile her türlü uygun harekette bulanabilecektir.Bkz.”Atatürk Sonrası
Türkiye”, http://www.ait.hacettepe.edu.tr/egitim/ait203204/II12.pdf
102 Müge Aknur.”27 Mayıs Darbesi ve Dış Politika”.(der.)Haydar Çakmak.Türk Dış Politikası
(1918-2008).s.549-551
103 Fırat.a.g.e.,s.29-33
104 Aknur.a.g.e.,s.550
105 Fırat.a.g.e.s,32-33
106 Aknur.a.g.e.,s.551
107 Fırat.a.g.e.,s.34
108 Fırat.a.g.e.,s.34
109 Sönmezoğlu.a.g.e.s,95
110 Fırat.a.g.e.,s.34.
111 Ahmad.a.g.e.s.512
112 Fırat.a.g.e.,s.34-36
113 İngiliz Kaynaklarına Göre 27 Mayıs Darbesi, 
      http://www.vaziyet.net/ingiliz-kaynaklarinagore-27-mayis-darbesi/.20 Ocak 2010
114 Sadık Can.Atatürk Sonrası Dış Politika. 
      http://www.sadikcan.com/13-konu-ataturksonrasi-dis-politika.html.20 Ocak 2010
115 Ahmad,a.g.e.,s.512
116 Fırat.a.g.e.,s.42-43
117 Yetkin.a.g.e.s.76
118 “Generals Who Led Honduras Military Coup Trained at the School of the”Americas.
       http://www.democracynow.org/2009/7/1/generals_who_led_honduras_military_coup.23 Ocak 2011.
119 Yetkin.a.g.e.s.83
120 Fırat.a.g.e.,s.42-43
121 Kamil Karavelioğlu.Bir Devrim İki Darbe.Gürer Yayınları,İstanbul,2007,s.89
122 Aknur.a.g.e.,s.551
123 Baskın Oran,Türk Dış Politikası Kurtuluş Savaşından Bugüne Olgular, Belgeler, Yorumlar. İletişim Yayınları, İstanbul ,2009.s.681
124 Aknur.a.g.e.,s.551
125 Fırat.a.ge.,s.43-44
126 Burcu Bostanoğlu.”Türk Dış Politikasında Çok Odaklılık Arayışı”. Türkiye-ABD ilişkilerinin Politikası.İmge Kitapevi,Ankara,2008.
127 Yakup Beriş, Aslı Gürkan.”Türk Amerikan İlişkilerine Bakış Ana Temalar ve Güncellemeler”.Temmuz 2002, 
       http://www.tusiad.us/Content/uploaded/TURKIYEABD_ILISKILERI-UPDATE2.PDF.24 Ocak 2010.
128 Fırat.a.g.e.,45
129 Aknur.a.g.e.s,652
130 Fırat.a.g.e.,s.45-46
131 Bostancıoğlu,a.g.e.,s.373-374

***

22 Mart 2020 Pazar

1960 GÜNÜMÜZE TÜRKİYE SİYASİ TARİHİ. BÖLÜM 1

1960 GÜNÜMÜZE TÜRKİYE SİYASİ TARİHİ.  BÖLÜM 1



SUAVİ AYDIN - YÜKSEL TAŞKIN 
1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi 

İletişim Yayınları 1989 
• Tarih Dizisi 86 
ISBN-13: 978-975-05-1462-3 
© 2014 İletişim Yayıncılık A. Ş. 


1. BASKI 2014, İstanbul 
EDİTÖR Kerem Ünüvar 
KAPAK Suat Aysu 
UYGULAMA Hüsnü Abbas 
DÜZELTİ Remzi Abbas 
DİZİN Birhan Koçak 
BASKI ve CİLT Sena Ofset · SERTİFİKA NO. 12064 

Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi B Blok 6. Kat No. 4NB 7-9-11 
Topkapı 34010 İstanbul Tel: 212.613 03 21 

İletişim Yayınları · SERTİFİKA NO. 10721 
Binbirdirek Meydanı Sokak, İletişim Han 3, Fatih 34122 İstanbul 
Tel: 212.516 22 60-61-62 • Faks: 212.516 12 58 
e-mail: iletisim@iletisim.com.tr • web: www.iletisim.com.tr 
SUAVİ AYDIN - YÜKSEL TAŞKIN 
1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi, 

SUAVİ AYDIN, 
1962 yılında Ankara’da doğdu. Lisans eğitimini Hacettepe Üniversitesi sosyoloji bölümünde tamamladı. 
Yüksek lisansını aynı alanda yaptıktan sonra, aynı üniversiteden sosyal/kültürel 
antropoloji alanında doktora derecesi aldı. Başlıca çalışmaları arasında Modernleşme ve Milliyetçilik (1993); 
Kimlik Sorunu, Ulusallık ve “Türk Kimliği” (1998); 
Mardin Tarihi. Cemaat-Aşiret-Devlet (2000, Oktay Özel, Kudret Emiroğlu ve Süha Ünsal ile birlikte); 
Antropoloji Sözlüğü (. 2003, Kudret Emiroğlu ile birlikte); 
Küçük Asya’nın Bin Yüzü: Ankara (2005, Kudret Emiroğlu, Ömer Türkoğlu ve Ergi Deniz Özsoy ile birlikte); 
“Amacımız Devletin Bekası”: Demokratikleşme Sürecinde Devlet ve Yurttaşlar (2005); 
“Biraz Adil, Biraz Değil...” Demokratikleşme Sürecinde Toplumun Yargı Algısı (2009, Mithat Sancar ile birlikte) başlıklı yayınlar bulunmaktadır. 
Ayrıca çeşitli akademik dergilerde ve derlemelerde kimlik sorunu, tarihyazıcılığı, devlet sorunu, düşünce tarihi, milliyetçilik, etnik gruplar ve aşiretler, yerleşme tarihi konularında çok sayıda makalesi ve kitap bölümü yayımlanmıştır. 
Halen Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesidir. 

YÜKSEL TAŞKIN 

1972 yılında Rize’nin Pazar ilçesinde dünyaya geldi.1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Aynı bölümde yüksek lisans (1995) ve doktora çalışmalarını (2001) tamamladı. 2002’den itibaren Marmara Üniversitesi’ne bağlı Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde akademik faaliyetlerine devam eden Taşkın, 2009’da doçent oldu. New York Üniversitesi Yakın Doğu Çalışmaları Merkezi (1999-2000) ve Hollanda’daki Modern Dünya’da İslâm Araştırmaları Uluslararası Enstitüsü’nde (ISIM) 2005-2006 sonbahar döneminde ve ABD’deki Northwestern Üniversitesi, Buffett Uluslararası ve Karşılaştırmalı Araştırmalar Merkezi’nde 2011-2012 bahar döneminde misafir öğretim üyesi olarak bulundu. Türkiye sağının farklı bileşenleri üzerinde yürüttüğü akademik çalışmalarının bir kısmı İletişim Yayınları tarafından hazırlanan “Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce” kitap dizisinde yer aldı. Birikim dergisinde de çeşitli yazıları yayımlanan Taşkın’ın ilgilendiği diğer konular “siyaset sosyolojisi”, “entelektüeller ve toplumsal 
hareketler”, “Ortadoğu’da toplum ve siyaset” olarak öne çıkmaktadır. Taşkın’ın Anti-Komünizmden Küreselleşme Karşıtlığına: Milliyetçi Muhafazakâr Entelijensiya isimli kitabı İletişim Yayınları tarafından 2007’de; AKP Devri: Türkiye Siyaseti, İslâmcılık ve Arap Baharı kitabı da Birikim Yayınları tarafından 
2013 yılında yayımlandı. 

İÇİNDEKİLER 


GİRİŞ: TÜRKİYE TARİHİNİN SON 50 YILI..........................................15 

1960-1980 DÖNEMİ KRONOLOJİSİ..................................................21 

BİRİNCİ KISIM 

1960-1980: Darbeler Çağı 


BİRİNCİ BÖLÜM 


OLAĞANÜSTÜ REJİM DÖNEMİ VE 


OLAĞAN SİYASAL HAYATA GEÇİŞ (1960 1965).........................61 

1960 Darbesi'ne doğru: Cuntalar ve hazırlıklar..............61 

Darbe ve ilkgelişmeler....................................................62 

ANAYASA KOMİSYONU RAPORU........................................66 
MBK’NIN PORTRESİ.........................................................69 
CEMAL GÜRSEL...............................................................72 

Tasfiyeler ve Yassıada yargılamalarının başlaması ................73 
PARLAMENTO DÜŞMANLIĞININ İLK ÖRNEKLERİ...................73 
“SABIKLAR” ....................................................................73 

EMİNSU OLAYI..................................................................74 

U2 Olayı ve Küba füzeler krizinin Türkiye’ye yansıması: ABD’nin Türkiye üzerindeki vesayeti pekişiyor............74 

SEFERBERLİK TETKİK KURULU (STK) VE KONTRGERİLLA TEŞKİLÂTI......75 
Yassıada yargılamaları......................................................................76 

14’ler Olayı.....................................................................................77 

CEMAL MADANOĞLU.......................................................................78 

Anayasa hazırlıkları ve 1961 Anayasası...........................79 

27 MAYIS: DARBE Mİ İHTİLÂL Mİ?.......................................................79 

KORPORATİZM NEDİR? ..................................................82 

Yeni siyasî partiler ve yeni dönemin diğer siyasî aktörleri................83 

Adalet Partisi (AP)..........................................................83 
Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP)...................................84 
Yeni Türkiye Partisi (YTP)..................................................84 
Türkiye İşçi Partisi (TİP) ...................................................85 
Diğer tasfiyeler ve ordu içinde iktidar çatışması....................86 
Referandum ve yeni anayasanın kabulü .................87 

Yassıada duruşmalarının sona ermesi ve “sabıkların” hüküm giymesi..........87 

İdamlar...............................................................................88 

1961 Anayasası ve vesayet rejiminin kurumlarının ortaya çıkışı........89 
İLK GÖÇMEN İŞÇİLERİN ALMANYA’YA GİDİŞİ.................................98 
Darbe sonrası ilk seçim ve Türkiye’nin ilk çokrenkli siyasal dönemi........99 

Ekim 1961 genel seçimleri: Darbe sonrasında ilk seçim ve olağan siyasal hayata dönüş.............99 

Seçim sonuçları karşısında Silâhlı Kuvvetler’de 
hareketlilik ve 21 Ekim Protokolü.................................................99 

Cumhurbaşkanlığı seçimi ve hükûmetin kurulması....................101 
Koalisyon hükûmeti dönemi: Olağan demokratik hayata giden engebeli yol..102 

Yeni rejimin kurumlarının teşekkülü........................................105 
Sol kanatta canlanma ve yeni oluşumlar: Yön ve Forum çevreleri..........108 
1960 sonrasının ilk Kürtçülük davası ve Kürt sürgünleri .....111 
Olağan rejime dönüş adımları, cuntalar ve yeni darbe girişimleri.............112 
Talât Aydemir’in ilk darbe girişimi....................................................112 
Talât Aydemir’in ikinci darbe girişimi................................................115 
Koalisyon hükûmetinde anlaşmazlık ve hükûmetin dağılması......117 
İkinci İnönü koalisyon hükûmeti.......................................................118 
Ankara Antlaşması..............................119 
İlk Yassıada tahliyeleri ve tepkiler................120 
27 Mayıs sonrası ilk yerel seçimler ve koalisyon hükûmetinin sonu..........121 
1963 Kıbrıs olayları............................................123 

TALÂT AYDEMİR 
..................................................................................123 
CHP azınlık hükûmeti........................................................124 
1964 Kıbrıs olayı ve “Johnson Mektubu”..............................125 
KÖYİŞLERİ BAKANLIĞI....................................126 

Senato üçte bir yenileme seçimleri ve müstakbel AP iktidarının ayak sesleri 
.128 

1964 Kararnamesi.................................129 
1965 seçimlerine doğru..........................129 

CHP içindeki gelişmeler ve “ortanın solu” programı ......130 
Adalet Partisi’nde başkanlık seçimi ve Süleyman Demirel’in sahneye çıkışı...131 

I. TİP Kongresi ve parti programı.........................................................132 
Azınlık hükûmetinin düşürülmesi ve seçim öncesi gelişmeler....................133 

EREĞLİ DEMİR VE ÇELİK FABRİKALARI (ERDEMİR).............................134 
PETKİM PETROKİMYA TESİSLERİ VE İZMİT’TE SANAYİNİN GELİŞMESİ ........135 
SÜLEYMAN DEMİREL.........................................136 
1965 seçimleri ve millî bakiye sistemi......................................136 
FERRUH BOZBEYLİ.......................................................................140 


İKİNCİ BÖLÜM 

İKİ SEÇİM ARASINDA GÖLGELİ DARBE (1965-1973).......141 
Adalet Partisi iktidarı ve göreli refah dönemi: 1965-1971 ......141 
İlk AP hükûmeti kuruluyor...............................................................141 
Cumhurbaşkanlığı krizi ve Cevdet Sunay’ın cumhurbaşkanı seçilmesi.....144 
1966 senato üçte bir yenileme seçimleri...................................145 
CEVDET SUNAY...............................................................................145 
AP Hükûmeti’nin icraatları ve dış politikadaki gelişmeler.........................146 
“AMERİKAN PAZARLARI”................148 
1967 Kıbrıs olayı.............................................................148 
Sanayi girişimleri ve iktisadî gelişme .................149 
SOVYET FİNANSMANI VE TEKNİK DESTEĞİYLE KURULAN AĞIR SANAYİ TESİSLERİ...150 
İLK YERLİ OTOMOBİL: ANADOL.................................................................152 
CHP’deki gelişmeler.............153 
ORMAN BAKANLIĞI’NIN KURULUŞU.......................................153 
BÜLENT ECEVİT..................................................................155 
Güven Partisi’nin (GP) kuruluşu.............................................156 
Birlik Partisi ve CKMP’deki gelişmeler............................157 
CKMP’nin yörüngesinde milliyetçi gençlik örgütleri ve Ülkü Ocakları.....158 
1968 kısmî ve yerel seçimleri .........................159 
Devrimci gençlik hareketi ve parlamento dışı sol hareketin güçlenmesi.......160 

6. Filo olayı ve gençlik hareketlerinde antiemperyalizm vurgusu.........163 

MDD HAREKETİ VE KLASİK LAİK-DİNCİ VEYA “İLERİCİ”-“GERİCİ” İKİLEMİNE DAYANAN SOL-SAĞ AYRIMINA KARŞI SOLDAN BİR TEZ: İDRİS KÜÇÜKÖMER VE DÜZENİN YABANCILAŞMASI..................164 
Komer olayı ve üniversitelerdeki gelişmeler .................164 

Devrimci işçi örgütlenmesi ve DİSK’in doğuşu........................................167 
KEMAL KURDAŞ............................................................167 
Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS)...................................................................169 
Köycülük dernekleri.................................169 
1967 Bafa Gölü olayı ve 1968 Elmalı toprak işgalleri ...............169 

İmran Öktem olayı.............................................................171 
“Doğu mitingleri” ve Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO)................172 
Eski demokratların affısorunu......................................172 
TİP’in meclis faaliyetleri ve “millî bakiye” sisteminin kaldırılması............173 
D’HONDT SİSTEMİ NEDİR?..............................................174 
CKMP’den MHP’ye: Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) kuruluşu .....175 
TELEVİZYON YAYINLARI BAŞLIYOR!................................................175 
ALPARSLAN TÜRKEŞ....................177 
1969 genel seçimleri ve 1971 askerî müdahalesine uzanan yol .....178 
1969 genel seçimleri ve II. Demirel Hükûmeti...........................178 
GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI.................................181 

Personel Kanunu, Finansman Kanunu, iktisadî bunalım 
ve AET ile katma protokol imzalanması................................182 
1971 bütçesi ve krizden bütçeye yansımalar....................................185 
Özel yüksek öğrenim kurumlarının kapatılması....................185 
Dev-Genç’te ayrışma: THKO ve THKP’nin doğuşu .....................186 

DENİZ GEZMİŞ..................................................188 
MAHİR ÇAYAN...........................................................190 

Büyük işçi kalkışması: Hükûmetin DİSK’i frenleme girişimi 
ve 15-16 Haziran olayları...................................................................191 
İBRAHİM KAYPAKKAYA......................192 
Sol darbe hazırlıkları ..........................................193 
Faili meçhul provokasyonlar .....................................196 
Sol hareketin yükselişi karşısında sağcı örgütlenmeler: MİSK örneği.......197 

ANADOLU-ROCK.............................................................................197 
Partilerde gelişmeler ve kurulan yeni partiler...........................198 
Millî Nizam Partisi (MNP)...............................................................198 

41’ler olayı: AP’de bunalım ve AP de parçalanıyor (Demokratik Parti’nin doğuşu)...198 

Güven Partisi Millî Güven Partisi oluyor...........................................199 
CHP’de bunalım......................................................................200 
TİP’te bölünme ve tasfiyeler.....................................................200 
12 Mart 1971: İkinci darbe ve “ara rejim”...................203 
12 Mart’ın arifesi............203 
12 Mart muhtırası.................................................................................204 
“12 MART MUHTIRASI” ...........................205 

12 Mart müdahalesinin niteliği.................................................206 
OKUMA PARÇASI: EMEKLİ TUĞAMİRAL VEDİİ BİLGET’İN 12 MART ANLATISI 
.....207 
İlk “ara rejim hükûmeti”nin kuruluşu: I. Erim Hükûmeti...............220 
12 Mart sürecinde kapatılan partiler ..............223 
Anayasa’da büyük “gerici” restorasyon.........................................223 

Deniz Gezmiş’in yakalanması, sıkıyönetimin ilânı 
ve baskı rejiminin yerleşmesi.........................................................228 

Elrom olayı (Balyoz Harekâtı) ve THKO’nun Nurhak Dağları’nda tasfiyesi 
..230 

AKDENİZ OYUNLARI....................................................................231 

I. Erim Hükûmeti’nin istifası ve Erim’in ikinci hükûmet denemesi....232 
İdamlar ve Kızıldere olayı: THKO ve THKP-C tasfiye ediliyor........234 
THKO VE SOSYALİZM................................235 

12 Mart döneminin simge davası: “Bomba davası”...............236 

İnönü devriliyor: CHP’de büyük dönüşüm................................237 

II. Erim Hükûmeti’nin sonu ve Ferit Melen Hükûmeti’nin kuruluşu........238 
1973 tarihli Petrol Reformu Kanunu............................................241 
Cumhuriyetçi Parti (CP) ve Millî Güven Partisi (MGP) birleşiyor.......241 
Gürler olayı ve cumhurbaşkanlığı seçimi...............................242 
FAHRİ KORUTÜRK...............................243 
Naim Talû Hükûmeti...............................................................244 

CHP’NİN KÜRT SORUNUNA YAKLAŞIMI VE KÖY-KENT PROJESİ ..247 
Millî Selâmet Partisi (MSP).......................248 

NECMETTİN ERBAKAN............................248 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 

“LAİK-DİNCİ KOALİSYONU” DÖNEMİ (1973-1975) .....251 
1973 seçimleri ve hükûmet bunalımı.................................251 
1973 genel seçimleri ve hükûmet kurma çalışmaları............251 
CUMHURİYET’İN 50. YILI KUTLAMALARI............................................................252 
BOĞAZİÇİ KÖPRÜSÜ...................................................254 
1973 yerel seçimleri....................................................254 
VEDAT DALOKAY.........................................................255 
CHP-MSP koalisyon hükûmeti..................................................256 
Genel Af Kanunu .................................................257 
TRT’NİN KABUK DEĞİŞTİRMESİ VE İSMAİL CEM ..........258 
Kıbrıs Harekâtı ve dış politikada meydan okuma dönemi.........................258 

I. ve II. Kıbrıs “barış” harekâtları........................................................258 
KOCATEPE MUHRİBİNİN BATIRILIŞI......................................260 
Yunanistan’la Türkiye arasında kıta sahanlığı ve hava (FIR) hattı sorunlarının doğuşu............263 

Harekât sonrası gelişmeler: Türkiye yalnızlaşıyor......................264 

Kontgerillanın varlığının resmen ortaya çıkışı............................264 

İktisadî bunalımın ayak sesleri ................................................265 

Koalisyonun sonu ve mizahî bir hükûmet denemesi......................265 
SADİ IRMAK ..........................................................................266 


DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 

MİLLİYETÇİ CEPHE (MC) HÜKÛMETLERİ DÖNEMİ.....................269 

I. Milliyetçi Cephe Hükûmeti (I. MC) dönemi.............................269 
AZINLIKLARA KARŞI TAVRIN YARGI ELİYLE SERTLEŞTİRİLMES....270 
1975 EUROVISION ŞARKI YARIŞMASI.......................................273 
1975 senato üçte bir yenileme seçimleri....................................274 
Hükûmette kadrolaşma ve sokak hareketlerinin artışı..................275 
Dış politikada gelişmeler..........................................................275 
Solun toparlanması ve devrimci silahlı örgütlerin güçlenmesi.........276 
Legal sosyalist partiler kuruluyor ..............................................278 
Milliyetçi-ülkücü gençlik hareketinde gelişmeler............................279 
İşçi hareketinin yeniden canlanması ..........................................279 
Hükûmetin üniversitelere müdahale girişimi ve ODTÜ örneği.........280 
Erken seçim kararı...................................................................280 
1977 1 Mayıs’ı: İşçi sınıfını yıldırma hareketi ve katliam.................280 
29 Mayıs: İzmir suikast girişimi..................................................281 
Askerle kriz ve Org. Kenan Evren’inyolunun ..açılışı......................281 
1977 erken genel seçimleri, hükûmet kurma çalışmaları ve yükselen gerilim...282 

II. MC hükûmeti .........................................................284 
II. MC’nin sonu ve II. Ecevit azınlık hükûmetinin kuruluşu .....285 
“KURTARILMIŞ BÖLGELER”.....................................................................285 
1977 yerel seçimleri ve yerel düzeyde radikal siyasetlerin yönetime gelişi ...286 
“GÜNEŞ MOTEL” YA DA “11’LER” OLAYI........................................287 

BEŞİNCİ BÖLÜM 


12 EYLÜL’E DOĞRU........................................................289 

III. Ecevit (azınlık) hükûmeti dönemi...........................................289 
Sıkıyönetim Eşgüdüm Başkanlığı’nın ihdası ve 
Kenan Evren’in genelkurmay başkanı oluşu......289 
DENİZ BAYKAL..................................................290 
Malî sıkıntıların gölgesinde dış ilişkiler.............................293 
Hükûmet içinde sıkıntılar ve derinleşen iktisadî bunalım..........294 
Artan şiddet olayları, cinayetler ve tepkiler...........................295 
Sivas olayları.......................................296 
Bahçelievler katliamı...........................297 
HAMİT FENDOĞLU.......................................................................297 
1978’de üniversite hocalarına yönelik saldırılar ve cinayetler......298 
Maraş katliamı....................................299 
Abdi İpekçi cinayeti .................................................300 
Hükûmette iktidar kaybının başlaması: İstifaya doğru ..........301 
POLİTİK SİNEMANIN YÜKSELİŞİ.......................304 
Sol hareket bölünüyor..........................305 
ARABESK MÜZİĞİN YÜKSELİŞİ ........................................306 
1979 ara seçimi ve Demirel azınlık hükûmeti..................307 
5 Kasım 1979 CHP Olağanüstü Kurultayı.....................................308 
FİKRİ SÖNMEZ (“TERZİ FİKRİ”)...........310 
24 Ocak kararları................310 
Sıkıyönetim uygulamaları ve 12 Eylül’e gidiş .......311 

1960-1980 DÖNEMİNDE SANAYİLEŞMENİN YENİ YÖNÜ: 
TARIMCI KASABALARDAN SANAYİ KENTLERİNE.................................312 

TARİŞ direnişi...............................................................313 

Çorum olayları...................................................315 

Nihat Erim suikastı............................316 

Darbeye doğru Kürt solu ve “Apocular”........................................316 

Cumhurbaşkanlığı seçiminin gölgesinde sıcak yaz ve 12 Eylül darbesi......317 
TURİZM: TÜRKLER SAHİLLERE İNİYOR! ...........318 

İKİNCİ KISIM 


1980-2013 


BİRİNCİ BÖLÜM 


12 EYLÜL DARBESİ VE KÖKLÜ RESTORASYON SÜRECİ  (1980-1983) ......325 
Askerî rejim siyasete ‘dur’ diyor..............................................325 
KENAN EVREN...........................330 
Bir restorasyon projesi olarak 12 Eylül Atatürkçülüğü..............340 

İKİNCİ BÖLÜM 


TÜRKİYE KABUK DEĞİŞTİRİRKEN: 
"ÖNCE İKTİSAT SONRA SİYASET" (1983-1991)......................345 
1983-1987: Düşük yoğunluklu demokrasi veya siyaset...............345 
TURGUT ÖZAL..........................................350 
Özal’ın yeni sağı: Orta sınıflar, piyasa ve popüler kültür...............362 
SİYASAL VE TOPLUMSAL GÜNDEMİN ÇEŞİTLENMESİ: SİVİL TOPLUMUN KEŞFİ.....366 
TÜRKİYE ÇEVRE HAREKETİYLE TANIŞIYOR..........................369 
1987-1991: ANAP’ın gerileyişi ve Özal’ın cumhurbaşkanlığı.......370 
MESUT YILMAZ.............................................378 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 

MERKEZ ÇÖZÜLÜRKEN: İKTİSADİ, POLİTİK 

VE KÜLTÜREL KRİZ (1991-1994).........................................383 
DYP-SHP koalisyonu: Büyük uzlaşmanın 
iyimserliğinden hayalkırıklığına................................................383 

ERDAL İNÖNÜ.....................................................................386 

TANSU ÇİLLER ................................................389 

I. Tansu Çiller Hükümeti................................................................390 
1990’ların şiddet sarmalı ve Kürt sorunu...............................................393 
Aleviler, Sivas katliamı ve Gazi olayları ...........................399 
İslâm adına şiddet............................401 
İNSAN HAKLARI MÜCADELESİ........................401 
Çiller ve iktisadi kriz .......................................402 

SHP’nin gerileyişi...................................403 
Sendikal alanda yeniden toparlanma arayışları...............406 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM 


SİYASAL İSLÂM’IN KISA BAHARI (1994-1997)..............................411 
Refah Partisi’nin yükselişi: Varoşlardan "merkez"e doğru İslâmcılığın ayak sesleri..........411 

TÜRBAN MESELESİ...............................................................418 

Refahyol koalisyonu.............................................................424 

BEŞİNCİ BÖLÜM 


"28 ŞUBAT"TAN ZAYIF KOALİSYONLARA (1997-2002).............431 
28 Şubat süreci: Sancılı restorasyon.....................................431 
ANASOL-D koalisyonu.........................................................435 
SÜLEYMAN DEMİREL’İN CUMHURBAŞKANLIĞI........................436 
GÖRSEL MEDYANIN GİDEREK ARTAN TOPLUMSAL ETKİSİ VE "İMAJ SİYASETİ"NİN YÜKSELİŞİ......438 
YENİ YAŞAM ALANLARI VE KÜLTÜRÜYLE ÖZERKLEŞEN TÜRKİYE BURJUVAZİSİ.....439 
1980 SONRASI FEMİNİST HAREKET......................................441 
DSP-MHP-ANAP koalisyonu........................................................................447 
DSP VE ECEVİT’İN YENİDEN DOĞUŞU..................................450 
Devlet Bahçeli liderliğinde MHP............................................450 
Uyum paketleri.................................................................454 
Yeni cumhurbaşkanının seçimi............................................454 
AHMET NECDET SEZER......................................................456 

ALTINCI BÖLÜM 

SİYASAL DEPREM VE AB EKSENLİ YENİDEN YAPILANMA (2002-)....................459 
3 Kasım 2002 seçimlerine doğru sular yeniden ısınırken...........459 
AKP: Erdoğan’ın önlenememeyen karizması ve yenileşme arayışı....461 

RECEP TAYYİP ERDOĞAN........................................................468 
AB eksenli yeniden yapılanma...............................................471 
Bürokratik vesayet sonlanırken yeni Türkiye’yi anlamak: 
Çoğunlukçu otoriterlik mi vesayet-sonrası demokratik Türkiye mi? ...477 
ABDULLAH GÜL...................................................481 
FETHULLAH GÜLEN VE CEMAATİ..........................................................488 
ERGENEKON’DAN BALYOZ EYLEM PLANI’NA: 


DARBEYLE MÜCADELEDEN HUKUKUN SİYASALLAŞMASINA..............................494 

EKLER...............................................................................497 

EK 1: 
1960 KURUCU MECLİS ÜYELERİ 
....................................................................499 

EK 2: 
“YÖN BİLDİRİSİ”............................................508 

EK 3: 
“THKO BİLDİRİSİ”..........................................................513 

EK 4: 
1961-1980 DÖNEMİNDE ENFLASYON ORANLARI...............514 

EK 5: 
1970-1979 DÖNEMİNDE TÜRKİYE’NİN DIŞ BORÇ YÜKÜ..................515 

EK 6: 
1960-1980 DÖNEMİNDE YAŞANAN DEPREMLER.....................516 

EK 7: 
1960-1980 DÖNEMİNDE HÜKÛMETLER.........................................517 

EK 8: 
12 EYLÜL DARBESİ: MİLLİ GÜVENLİK KONSEYİ’NİN 1 NUMARALI BİLDİRİSİ.....518 

EK 9: 
28 ŞUBAT KARARLARI ...................................................519 

EK 10: 
EN SON 31 EKİM 1997’DEKİ MGK’DA DEĞİŞTİRİLEN MİLLİ GÜVENLİK 
SİYASET BELGESİ’NİN (MGSB) BASINA YANSIYAN MADDELERİ........521 

EK 11: 
FAZİLET PARTİSİ’NİN KAPATILMASI İSTEMİYLE YARGITAY CUMHURİYET 
BAŞSAVCILIĞI’NCA ANAYASA MAHKEMESİ’NE AÇILAN DAVANIN 
İDDİANAMESİNDEN BÖLÜMLER (7 MAYIS 1999) ......522 

EK 12: 
BAŞBAKAN ECEVİT’İN İRTİCA İLE MÜCADELE GENELGESİ (22.7.1999)....524 

EK 13: 
MGK KANUNU’NDA DEĞİŞİKLİK.................................................526 

EK 14: 
TÜSİAD’IN GAZETELERDE YAYINLANAN İLANI (29 MAYIS 2002) ...527 

EK 15: 
AB KOMİSYONU’NUN KATILIM MÜZAKERELERİNİN 
BAŞLAMASINI TAVSİYE ETTİĞİ 6 EKİM 2004 TARİHLİ 
TÜRKİYE RAPORU’NDAN BÖLÜMLER.......................................529 

EK 16: 

GENELKURMAY BASIN AÇIKLAMASI: YÜKSEK ÖĞRETİM KANUNU VE 
YÜKSEKÖĞRETİM PERSONEL KANUNU’NDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI 
HAKKINDAKİ YASA TASARISI İLE İLGİLİ AÇIKLAMA (6 MAYIS 2004)....531 

EK 17: 

27 NİSAN 2007’DE GENELKURMAY BAŞKANLIĞI İNTERNET SİTESİNDE 
YAYIMLANAN VE “E-MUHTIRA” OLARAK BİLİNEN AÇIKLAMA ...533 

KAYNAKÇA..............................................................................535 
DİZİN....................................................................................541 



GİRİŞ: TÜRKİYE TARİHİNİN SON 50 YILI 

Modern Türkiye tarihi iki büyük paradigmatik dönemle ayrılır: Tanzimat ile 
Cumhuriyet ilk ayrımı teşkil ederken, Cumhuriyet dönemi yekpare bir bütün 
olarak diğer aksı oluşturur. Her iki dönemleştirmenin bir de alt dönemleri 
ortaya çıkar. Tanzimat ve Cumhuriyet dönemi içinde hem II. Meşrutiyet 
hem de İttihat ve Terakki birer önemli alt dönem olarak yer alır. Diğer yanda 
ise Tek Parti iktidarı ve çok partili hayat ana aksı ikiye bölen alt dönemlendirme ler olarak karşımıza çıkar. Kimi zaman alt bölümlerin asal ayrımlardan 
daha fazla öne çıktığı, tarih yazımı yöntemini belirlediği hatta teleolojik 
bir bakışın belirleyici olduğu da söylenebilir. Belki de bu nedenle, yukarıda 
değinilen algıya farklı bir tarih yazımı yöntemi ve tarihsel değerlendirmenin 
bu yönteme bağlılığıyla müdahale eden Erik Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi kitabında, Tanzimat’tan 1950’ye kadarki dönemi adeta tek bir 
hat üzerinde inceler – kitabın kendi tasnifi 1908 ve 1950 arasını bir blok olarak 
ele alır. Zürcher’in müdahalesi, modern Türkiye tarihinin, tarih disiplini 
ve bu disipline ait yöntemlerle ve ayrıca tarihsel sosyolojinin nimetleriyle 
ele alınabilmesi için bir işaret fişeği görevi görmüştür. Elbette etkisi gayet 
açık olmakla beraber Zürcher’in eserinden sonra ortaya çıkan pek çok mikro 
ve makro tarih araştırması da Türkiye tarihine dair tarih yazımı anlayışını 
değiştirmiş, deyim yerindeyse tarih yazımının evrensel kriterlerine, tarih 
disiplininin gereklerine uygun modern Türkiye tarih yazımı konvansiyonunun 
oluşmasına katkıda bulunmuştur.1 

<1  Konvansiyondan kasıt olgu, belge, bağlam, teori ve tarih yazımı arasında kurulması gereken, sadece yerel ölçekte değil, uluslararası düzeyde de sınanabilecek kaynak aktarımı ve tartışmanın yapılabilmesidir; farklı kaynaklarla tartışmaya girebilecek, kavramsal çerçeve kabulü ve arşiv kullanımı standartlarına uyan, –soğuk ama anlaşılır ifadesiyle– bilimsel inceleme şartlarını haiz araştırmalar kastedilmektedir. >

Ancak kabul etmek gerekir ki, Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyılı ve Cumhuriyet’in kuruluş yılları halen mikro tarihle makro tarihin gergin sarkacında ele alınmaya devam etmektedir. 

Tarih yazımı yönteminin disipliner bir konvansiyona uymasının yanı sıra, 
bahis konusu her iki dönemin yüklü olduğu –ideolojik, politik, ekonomik, 
toplumsal, kültürel– meseleler, üzerinde ancak son on, on beş yıldır 
mutabakat sağlanabilmiş bir tarih yazımı konvansiyonuna göre tekrar tekrar 
ele alınmak ve yazılmak zorundadır. Dolayısıyla modern Türkiye tarihi üzerine 
yapılan çalışmalar, mevcut durumda ancak 1950’lere varabilmektedir. 
Demokrat Parti’nin iktidara gelişi ve iktidardan uzaklaştırılması dahi yukarıda 
bahsettiğimiz türden bir ortak tarih yazımı konvansiyonuna göre henüz 
mümkün görünmemektedir. Bunun en önemli nedeni, dönem üzerindeki 
ideolojik ve teleolojik yük ve bu yüke göre tarih yazımı “teorileri”nin dolaşımda 
olmasıdır: haklı failler, haksız aktörler ve duygusal yönü muazzam bir 
biçimde değerlendirmelerin önüne geçen, tarihçinin karşısında mesafelene mediği hatıralar dönem hakkındaki tarih yazımını akamete uğratmaktadır. 


27 Mayıs sonrası dönem de yukarıda değinilen problemlerden bağışık değildir. 
Ancak tarih yazımı yöntemlerindeki soruna ek bir problemin daha varlığı, 
1960’tan günümüze Türkiye tarihini iyice silikleştirmektedir, o da yaklaşık 
50 yıllık bir dönemin tarihinin henüz bütünsel bir biçimde hiç yazılmamış 
olmasıdır. 

1960’tan günümüze uzanan süreçte sol hareket ve partilerin, işçi hareketleri ve sendikaların tarihlerine ulaşmak, bunları okumak, Türkiye tarihinin son 50 yıllık bölümüne bu pencereden bakmak elbette mümkündür – teslim etmek gerekir ki, Türkiye’de kendi tarihini yazıya geçirebilmiş, – hâlâ var olan bazı sorunlarına rağmen– tarih yazımının gereklerini de yerine getirerek oldukça kapsamlı bir tarihsel döküm ortaya koyabilmiş yegâne siyasi hareket, sosyalist harekettir. Ancak burada tarih yazımı açısından sorun teşkil eden mesele, yazılan parti/hareket tarihlerinin dönemin bir yüzüne odaklanırken diğer yüzleri ya ele aldıkları konuya tabi saymaları ya da çerçeve dışında bırakmalarıdır. 

Bir parti, hareket ya da kurumun tarihine odaklanıldığında genel bir çerçeve ile yetinilmesi ve ele alınan “kurum”un tarihine odaklanılmasından daha doğal bir şey olamaz; o “kurumu” bir ülke tarihinin tüm ayrıntılarıyla ilişkiye sokacak bir bakış açısının ve tarihsel dökümün maddi sınırları olduğunu kabul etmek gerekir. Bu kitapta yapılmaya çalışılan bu tür bir genel çerçevenin kurulabilmesine katkıda bulunmaktır. 

2. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,,

***