Dünya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünya etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Ocak 2021 Pazar

Tunus seçim sonuçlarının yansımaları ve Türkiye

 Tunus seçim sonuçlarının yansımaları ve Türkiye
 


Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
DÜNYA
01.11.2014 09:35:25

Tunus seçim sonuçları, yansımaları , Türkiye, Feyzi Çelik, ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ,  KÜRDİSTAN, DÜNYA,Kuzey Afrika, Libya,  Cezayir,


Tunus,  Kuzey Afrika'da Libya ile Cezayir arasına sıkışmış küçük bir devlet. Aslında Tunus, Cezayir'in bir parçası. 20.Yüzyılda, Cezayir Fransa'ya karşı bağımsızlığını kazanırken, Tunus'un Fransa ile ilişkileri Cezayir'e göre daha iyiydi. Tunus, laik iktidarlar/diktatörler yönünden Batı ile hiçbir sorun yaşamıyordu. Ta ki Arap Baharının start aldığı 2010 yılına kadar. 

Tunus'ta ayaklanmanın en önemli sonucu cumhurbaşkanı Zeynel Bin Ali'nin Suudi Arabistan'a kaçmış olmasıdır. Bin Ali, ülkeyi terk ettikten sonra yapılan seçimleri Müslüman Kardeşlerden oluşan lideri Gannuşi olan Nahda Partisi kazanmasına rağmen siyasi istikrar sağlanamadı. Bazı muhaliflere suikast yapılması ayaklamanın seyrini değiştirerek Müslüman Kardeşler karşıtı bir doğrultuya girdi. Mısır'da askeri darbe ile Mursi'ye yapılanın bir benzeri Gannuşi'ye karşı seçimler yoluyla yapıldı. Yapılan seçimlerde Nahda yenilirken, çoğunluğu sağlamasa da laik bir parti seçimleri kazandı. Böylece Arap Baharının başladığı yerde yeniden eskiye dönülmüş oldu. Suudi Arabistan'a kaçmak zorunda kalan Bin Ali'nin halefleri yeniden iktidara gelme şansını yakaladı. Kimisi bundan hareketle Türkiye'de de AKP'ye karşı güçlü laik bir siyasi yönelimin çıkacağını söylüyor ise de bu gerçekçi değildir. Bu olsaydı 2014'te yapılan iki seçimde ortaya çıkacaktı. Kaldı ki, Tunus'ta yaşananların "laik bahar" olup olmadığı da belirsizdir. Toplumsal olarak Batıcı yaşamı tercih edenlerin yoğun yaşadığı Tunus'ta, Batı'nın ekonomik desteği böyle bir sonucun alınmasına neden olabilir. Batı'nın en büyük korkusu, Kuzey Afrika'da başlayan İsyanın Cezayir ve Fas gibi ülkelere sıçramasıdır. Henüz Arap Baharı diye bir durum ortada yokken, seçimlerle başa gelen İslami Partiye karşı yapılan silahlı bastırma hareketinin yapıldığı ülke de Cezayir'dir. Cezayir'in Orta Afrika'nın Akdeniz'e geçiş noktası olduğu düşünülürse Batı'nın Cezayir'e özel önem vermesinin ne anlama geldiğini kavrayabiliyoruz. 

Tunus'ta bunlar olurken, Libya'da siyasi kargaşa devam ediyor. Ülkede büyük bir iç savaş yaşanmaktadır. Kaddafi'nin öldürülmesi ile birlikte, özel ve yabancı güçlerden oluşan Libya Ordusunun dağılmasından sonra güvenliği sağlayacak merkezi bir savunma gücünden yoksunluk, alanı radikal islamcılara ve aşiretlere bırakmış durumdadır. Petrol bakımından zengin olan Libya'da bulunan her bir yabancı güç kendisine bağlı grupları silahlandırmakta tereddüt etmemektedir. Mısır'da darbe ile, Tunus'ta seçimlerle yapılanın benzerinin Libya'da olması mümkün değildir. Libya'nın bu durumda oluşu yanıbaşında bulunan Tunus'u da rahat bırakmayacaktır. Libya'da siyasal istikrarsızlığın sağlanması, radikal islami grupların etkinliğinin azalmasına bağlıdır. Bu da Libya'da Afganistan benzeri, BM ve NATO'yu merkeze alan bir yapının kurulması ile mümkün olabilir. ABD ve Batı şu anda tüm dikkatini Irak ve Suriye'ye vermiş durumdadır. Irak'ın Sünni Bölgesinde etkinlik kuran IŞİD'in Suriye'de de etkili olmaya başlaması, daha önceden temel tehlike olan Esad'ı temel tehlike olarak görmekten vazgeçmiştir. Buna en çok karşı çıkan da Türkiye'dir. Türkiye, Esad'ı temel tehlike olarak görürken, Batı ile çelişkiler yaşamaktadır. Ancak Türkiye'nin NATO anlaşmasının tarafı oluşu, bu konuda daha ileri gitmesine engeldir. Bu nedenle, diğer ülkelerde Müslüman Kardeşlerin başına gelenlerin AKP'nin başına geleceğini söylemek doğru değildir. AKP-Batı/Küresel Kapitalizme göbekten bağlılık derecesi Arap Baharı yaşanan ülkelerle benzersiz bir durumdadır. Batı'nın Türkiye eleştirisi, Türkiye'nin bölgesel rol oynamasına yöneliktir. Ortadoğu'nun reel politiğinde bölgesel güç olunamayacağını, yaşanan gelişmeleri Türkiye acı bir şekilde öğrenmiştir. Bu acıyı kendi içinde yaşayabileceğinin örnekleri ortada iken Türkiye Batı ile ilişkilerini fabrika ayarlarına geri döndürmek durumundadır. Bunun çokça işaretleri vardır. AKP, kendi islami anlayışını uygulamaya devam ederken, Türkiye'de laik baharı bekleyenler daha fazla hüsrana uğrayacaktır. Batı'nın işine gelen de bu olacaktır. 

***

10 Şubat 2019 Pazar

Davutoğlu Kerkük'te

Davutoğlu Kerkük'te



Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'ndan tarihi ziyaret..


02.08.2012

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Erbil'deki temaslarının ardından Kerkük'ü bir ziyaret etti.

Erbil'de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ile görüşen Bakan Davutoğlu, temaslarının ardından bu sabah Irak'ın Kerkük vilayetine geçti.
Burada Kerkük Valisi ile ortak bir basın açıklaması yapan Ahmet Davutoğlu, "Kerkük Türk'tür Türk kalacak" sloganları eşliğinde konuştu. 

IRAK'TAN ZİYARETE SERT TEPKİ 75 YIL ARADAN SONRA BİR İLK

Davutoğlu, 75 yıl aradan sonra Kerkük'e giden ilk Türk Dışişleri Bakanı oldu.

Davutoğlu ve beraberindekileri taşıyan konvoy, Erbil'in 83 kilometre güneyindeki Kerkük'e bugün sabah yoğun güvenlik önlemleri altında girdi.

HABERİN VİDEOSU İÇİN TIKLAYINIZ!..

VİDEO;
https://www.youtube.com/watch?v=EKd8pPNCqR8


Kerkük ziyaretiyle ilgili sosyal paylaşım sitesi Twitter hesabından mesaj yazan Davutoğlu, "75 yıl aradan sonra Kerkük'e gelen ilk Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı olmanın gururunu yaşıyorum" dedi.

"KERKÜK EBEDİ BARIŞ ŞEHRİ OLACAK"

Davutoğlu, "Kerkük Irak'ta Türkmen, Kürt, Arap kardeşlerimizin huzur içinde yaşadığı ebedi bir barış şehri olacak" diye yazdı.



"BİR GECE ANSIZIN GELEBİLİRİM DEMİŞTİM"

Türkmen cephesini ziyaret eden Davutoğlu burada bir açıklama ve şunları söyledi: "Türkiye için Irak gönüllerden ırak olan ülke değil. Irak'ın bütün kesimleriyle kardeşliğimiz var. Bütün Irak bizim için candan aziz dost. Tırnağınıza küçük diken batsa 75 milyon Türk Anadolu'da hisseder. Bir gece ansızın gelebilirim demiştim. Ani bir karar alıp bir sabah geldik. İnşallah daha çok geleceğiz, daha çok beraber olacağız. Bütün Türkiye'nin size selamlarını getiriyorum. Kerkük bütün bölgemizin örnek bir şehri. Buraya fitne sokmak isteyenler olabilir. Kerkük'ün barış şehri olmasını sağlayacağız."



ZİYARET UZUN SÜREDİR PLANLANIYORDU

Güvenlik gerekçesiyle gizli tutulan Davutoğlu'nun ziyareti uzun süredir planlanıyordu.

Daha önce dönemin Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras, 1937 yılında Kerkük'e gitmişti. Fahri Korutürk de daha sonra Cumhurbaşkanı olarak kenti ziyaret etmişti.

KERKÜK CAMİİ'NDE ÖĞLE NAMAZI

Vali Necmettin Kerim de, Davutoğlu'nun Kerkük'e yaptığı tarihi ziyaretten dolayı çok memnun olduğunu ve Konya ile kardeş şehir olmasının kendileri için sevindirici olduğunu söyledi. Davutoğlu ve Kerim daha sonra öğle namazını kılmak üzere yoğun güvenlik önlemleri altında Kerkük Camii'ne gitti.



https://www.ensonhaber.com/davutoglu-kerkukte-2012-08-02.html


***

AHMET DAVUTOĞLU’NUN DIŞİŞLERİ BAKANI OLARAK KERKÜK ZİYARETİ

AHMET DAVUTOĞLU’NUN  DIŞİŞLERİ BAKANI OLARAK KERKÜK ZİYARETİ.

AHMET DAVUTOĞLU’NUN  DIŞİŞLERİ BAKANI OLARAK KERKÜK ZİYARETİ,





17.10.2017 

Partisinin meclis grup toplantısında konuşan MHP lideri Devlet Bahçeli, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Kerkük için sunduğu 10 maddelik çözüm önerisine çok sert tepki gösterdi. Salı günü gerçekleşen meclis grup toplantıları MHP lideri Devlet Bahçeli ile başladı. Kerkük meselesini değerlendiren Bahçeli, 
Ahmet Davutoğlu'nun sunduğu 10 maddelik çözüm önerisini eleştirirken, "Gafillik ve garabettir. Sen hangi yüzle konuşuyorsun" ifadelerini kullandı. 



MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Kerkük için 10 maddelik çözüm önerisinde bulunmasına çok sert çıktı. Bahçeli, "Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, TSK, güçlü bir irade ile ağız birliği içindeyken eski Başbakan'ın aykırı beyanat vermesi gafillik ve garabettir. Durdun durdun da şimdi neden ortaya çıktın? Sen hangi yüzle konuşuyorsun." diye konuştu. İşte Bahçeli'nin açıklamasının o kısmı: 

" TÜRKİYE'Yİ BOĞMAK ÜZEREYKEN..." Eski Başbakan kendini hatırlatma gereği duymuştur. Bu şahıs asırlardır Kerkük'ün etnik renkliliği barındırdığını söylemiştir. Kerkük'ün Türk yurdu olduğunu inkar etmiştir. Stratejik derinlik ile Türkiye'yi boğmak üzere iken görevden el çektirilen bu zihniyet mesajlar sunmuştur. Eski Başbakan çıkıp müzakere tavsiyesinde bulunarak referandumun dondurulmasını öneriyor. Cumhurbaşkanı, Bakanlar Kurulu, TSK, güçlü bir irade ile ağız birliği içindeyken eski Başbakan'ın aykırı beyanat vermesi gafillik ve garabettir. Durdun durdun da şimdi neden ortaya çıktın? Sen hangi yüzle konuşuyorsun. Kerkük'ün acıları büyürken hala zalimlerin sözcülüğüne cüret edenlerin varlığı kabul edilemez.  

https://www.a24.com.tr/bahceliden-davutogluna-sert-tepki-haberi-40107700h.html?h=52


****