1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 21
Ek 31
Başbakanlığın TRT ile İlgili Dilekçeye Cevabı
İstanbul, 6 Haziran 1973
T.C.
Başbakanlık Müsteşarlığı
Sayı: 2/41
Birinci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlığına,
İstanbul
21.5.1973 gün ve 1973/105 sayılı yazınız karşılığıdır.
Türk Ceza Kanunu’nun 146.maddesinin ihlali iddiasıyla İstanbul Sıkıyönetim 3 Numaralı Askeri Mahkemesi’nde yargılanan tutuklu sanık Talat Turhan’ın TRT
yayınlarının kendisini ve kişileri suçlayıcı ve mahkemeleri etkileyici niteliği dolayısıyla ilgililer hakkında kanuni işlem yapılması ve haberlerin kanuni esaslar
dahilinde verilmesi hakkında mahkemeye verilip Askeri Savcılık vasıtasıyla Komutanlığınıza intikal ettirilen ve makamınızca Başbakanlığa gönderilen şikayet
dilekçesi üzerine durum, TRT Genel Müdüdlüğünden alınan izahat ve belgelerin ışığı altında incelenmiştir. Bu incelemenin neticesine göre:
1- 4 Mayıs 1973 günü TRT’nin saat 19:00 Haber Bülteninde yayınladığı anlaşılan haberin İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 3 Numaralı Askeri Mahkemesinin
Savcısı Hakim Yb. Nevzat Çizmeci’nin okuduğu 194 sahife tutan iddianameden özetlendiği,
2- Bu iddianamenin Sıkıyönetim Mahkemesinin aleni bir celsesinde okunduğu, aleniyet sebebiyle önceden TRT’ye ve Anadolu Ajansına ve diğer ajanslarla
gazetelere verildiği,
3- Aynı haberin Anadolu ajansının 4 Mayıs 1973 tarihli bülteninde de yayınlandığı,
4- İddianamenin okunduğu günün ertesinde 5 Mayıs 1975 tarihli bülteninde de yayınlandığı,
4- İddianamenin okunduğu günün ertesinde 5 Mayıs 1973 günü aynı haberin gazetelerde yer aldığı,
5- Haberde hiç kimseye suç atfedilmeyerek devamlı olarak “sanık” kelimesi kullanıldığı,
6- Aleni olan iddianamenin yayınlanmasının yasak olmadığı, hakimlerin tesir altında bırakılmasının bahis konusu bulunmadığı,
7- Sanıklardan Talat Turhan’ın 7 Mayıs 1973 günü iddianamenin yayınlanması dolayısıyla TRT yayınları hakkında öne sürdüğü iddia üzerine, Askeri Savcı
Hakim Yb. Nevzat Çizmeci tarafından, aleni oturumda okunan iddianamenin basın-yayın organlarınca yayımlanmasında suç teşkil edecek bir unsur
olmadığını bildirmiş olduğu, Anlaşılmıştır.
Diğer taraftan esasen 5680 Sayılı Basın Kanunu’nun 30. maddesinin birinci fıkrasında:
“Ceza davasına ait talep ve iddianamelerle kararların ve diğer her türlü vesika ve evrakın aleni duruşmada okunmasından hazırlık ve ilk soruşturmalarda
takipsizlik ve muhakemenin men’i kararı verilmesinden önce neşri yasaktır” denilmekte olmasına göre, bu hükmün muhalif mefhumu icabı olarak, iddianamenin aleni duruşmada okunmasından sonra bütün diğer basın-yayın organları arasında TRT tarafından da yayınlanmasının bu yasağın kapsamına girmeyeceği ve hiçbir suretle suç teşkil etmeyeceği ve herhangi şekilde TRT ilgilileri hakkında bir muamele yapılmasını gerektirmeyeceği neticesine varılmıştır.
Bu bakımdan konu hakkında Başbakanlıkça bir muamele yapılmasına mahal görülmediği hususunda bilgilerinizi rica ederim.
(imza)
Naim Talu
Başbakan
Aslı gibidir
Zuhal Yılmaz
11/6/1973
Resmi mühür ve imza
Ek 32
TRT Genel Müdürü Cem İpekçi’ye Mektup
İstanbul, 22 Mayıs 1974
Sayın İsmail Cem İpekçi
TRT Genel Müdürü
Ankara,
Bomba davası sanıklarından biri olarak 21 Mayıs 1974 günü Selimiye Askeri Ceza ve Tutuk Evi’nden tahliye oldum. Tahliyeme ilişkin mahkeme kararı
zamanında avukatlarım tarafından görevli muhabirinize Selimiye’de teslim edilmiş olduğunu da saptamış bulunuyorum. Oysa aynı gün akşamki TRT haber
bültenlerinde bir başka davaya ait sanık isimleri tüm ayrıntıları ile verildiği halde, tahliye edilen ve içinde benim de bulunduğum sekiz kişinin isminin kamuoyuna
açıklanmasından özellikle kaçınılmıştır.
Türkiye’nin geçirdiği karanlık dönemde efendilerine hizmet etmekte her türlü kanunsuzluğu şiar edinmiş, kişiliğini çok iyi tanıdığım Musa Öğün’ün TRT Genel
Müdürü olduğu dönemde 4 Mayıs 1973 günkü 19:00 haber bülteninde hiçbir davaya ilişkin ve gerçekleri tamamıyla çevirerek yansıtan uzun bir yayın
yapılmıştı. Hiçbir hukuk anlayışı ile bağdaşmayan bu konuyu zamanın Başbakanı Naim Talû’ya da iletmiş bulunuyordum.
Suçluların, suçlulara şikayet edilmesinin hiçbir anlamı olmayacağını çok iyi bilmemize rağmen kanunsuz olan bu davranışı tarihsel bir belge ile saptamak
istemiştik. Arzu ettiğimiz gülünç cevabı da Başbakan Naim Talû’nun imzası ile 6.6.1973 tarih ve Başbakanlık Müsteşarlığı 2/41 Sayı ile almıştım.
Son durumu yukarıda özetlemeye çalıştığım kanunsuzluk döneminin sorumsuzluğundan doğan icraatten soyutlamanın imkanı bulunmamaktadır.
Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olan ve sizin “eksik ve yanlış haber” tanımınıza uyan fakat geçmişteki bilinçli davranışlarının çelişkilerinin su yüzüne
çıkmasından ürkenlerin eserini, kişiliğinize olan saygımdan dolayı iletmeden yapamadım.
Dirayetli yönetiminize, Musa Öğün artıklarının gölge düşürmesine gönlümüz razı olmadığı gibi, bir yandan da Türkiye’de halkın karanlık kişilerin, karanlık karanlık
tertiplerini sürdürememeleri için gerekeni hassasiyeti göstereceğinizi umut eder, saygılarımı sunarım.
Kuzguncuk, Yenigün S. No: 11/3
Üsküdar-İstanbul
Emekli Kurmay Yarbay
Talat Turhan
Ek 33
Ceza ve Tutuk Evindeki Yasalarda Yeri Olmayan Yöntemler Hakkında İlgili
Makamlara Müracaat Edilmesi içinAvukatlarıma Hazırladığım Notlar
İstanbul, 21 Kasım 1972
Referanslar:
a) Tebligat kanunu (7201 Nolu Kanun) – Yayın Tarihi: 10 Şubat 1959 – Resmi Gazete Sayısı: 10139
b) Askeri Ceza ve Tutuk Evleri Talimatı (29 Haziran 1948 tarih ve MSB Askeri Ad. İşl. Bşk. Ks. 2 Sayı: 48/4760- H. Çakır
c) Ceza ve Tevkif Evleri İç Yönetmeliği (Adalet Bakanlığı- Yayın tarihi: 19 Aralık 1967- Resmi Gazete sayısı- 12780
d) Ceza İnfaz Kurumları ile Tevkif Evlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Tüzük yayın tarihi: 1 Ağustos 1967 – Resmi Gazete Sayısı: 12662
e) Hapishane ve Tevkifhanelerinin İdaresi Hakkında Kanun (Kanun No- 1721), (Kabul Tarihi 14-6-1930)
f) Müşahede ve sınıflandırma merkezlerine dair yönetmelik (Ad. Bak. 2/8/1967 gün ve 26/66 sayılı genelgesi)
(ceza infaz hukuku ve infaz müesseseleri kitabı – İst. Ç. Sav. Yrd. A. Rıza Mengüç – 1968- Sahife: 424-429)
g) Cumhuriyet gazetesi- 14 Ekim 1972- Adalet Bakanının (saç konusunda) açıklaması: (Avukatlarıma not: Sahife – 12 Arkası)
h) Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu
Avukatlarım İçin Not
13 Kasım 1972 – Alp Kuran’a takdim edildi. (sözlü olarak)
1- Tebligat Meselesi:
a- Tebligat Kanunu- madde- 8 (Ref-a)
“Tebliğ olunacak her nevi evrak, biri dosyaya konulmak ve diğeri tebliğ edilecek kimselere verilmek üzere lüzumu kadar nüshadan terekküp eder. Bu nüshalarda
iş sahibi veya vekilin imzası bulunur.”
b- Uygulama:
(1) Arama emri gösterilmedi ve verilmedi. (4 Temmuz 1972)
(2) Gözaltına alınma emri gösterilmedi ve verilmedi. ( 4 Temmuz 1972)
(3) Tutuklama kararı gösterilmedi verilmedi. (4 Ağustos 1972’de 2 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkeme’de gıyabi tutuklama kararının vicahiye çevrildiği
sözlü olarak bildirildi.
(4) Sıkıyönetim Komutanlığının 8.8.1972 tarih Askeri Savcılık 1972/278 N.Ç. Sayılı belgesi (Tutuklama halinin devamı) kararı gösterildi istemiş olmama
rağmen suret verilmedi.
(5) Sıkıyönetim Komutanlığını Askeri Savcı 1-9-1972 tarih ve 1972/278 NÇ (354) Sayılı belgesi (Tutuklama halinin devamı) kararı gösterildi istemiş olmama
rağmen suret verilmedi.
(6) Avukatlarım Sayın Birsen Balcıkardeşler ve Sayın Alp Kuran’ın bu konuya ilişkin dilekleri; 1 Eylül 1972 tarihli (Ek-4) ve 3 Ekim 1972 tarihli (Ek-18)
dilekçelerle ilgili mercilere ulaştırıldığı halde aylarca is’af edilmedi.
(7) Sayın avukatlarımın yaptıkları müracaat üzerine (Ek-19) ancak 108 gün sonra kaldırılan ihtilattan men kararı 19 Ekim 1972’de İs. Ütğm. Halit Selçuk
tarafından sözlü olarak tebliğ edildi. İstemiş olmama ve kanun maddesini hatırlatmama rağmen bu bazen darda suret temini mümkün olmadı.
(8) Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcının 27/10/1972 tarih ve 1972/278 (354) N.Ç. Sayılı belgesi (Tutuklama halinin devamı) kararı istek üzerine bütün koğuş
için ancak bir adet verildi. (Ek-20)
2- Askeri Ceza ve Tutuk Evleri Talimatının Uygulanması:
a- Madde-20: (Ref. B)
Askeri Ceza ve Tutuk Evine girecek olan Subay ve Astsubay memurlarla durumu müsait olan sivil kişiler ihtiyaçlarını sağlayacak yatak, yorgan, battaniye, aşkabı
ve bardak gibi zati eşyalarını kendileri sağlarlar.
b- Uygulama:
(1) Bu madde bütünü ile uygulanmamaktadır.
(2) Ekim 1972’de koğuş kıdemlisi vasıtasıyla hapishane yetkililerine müracaat ederek, Fıssur’den rahatsız olduğum için kanamalara mani olmak için gündüz
minder, gece yastık olarak kullanılmak üzere bir yastığa müsaade edilmesini talebinde bulundum. Bu isteğim Doktor’a çıkarak rapor alsın şeklinde karşılandı.
Tabii refüze edilme ihtimali de olduğu için doktora çıkmadım ve talebimden vazgeçtim.
Hukuksal açıdan yukarda açıklanan 20. maddenin açık hükmünü değiştirmek veya tefsir etmek örfi idare makamlarınca dahi mümkün olamayacağına göre,
hapishane görevlilerinin bu maddeyi tefsire hakları olmaması iktiza eder. Çünkü onlar bir uygulama kademesi olarak görev yapmak zorunluluğundadırlar.
Halbuki uygulamada bir yastık için dahi doktor raporu isteyerek talimatın verdiği hakkı usulsüz formalite içinde bir lutfa dönüştürmek anlayışı içinde
bulunulmaktadır.
Oysa ben hayatım boyunca lütuf kabul etmemiş ve kimsenin lütfuna tenezzül etmemiş bir insanım. Hakkımın verilmesini istemek ise doğal uygar bir tutumdur.
Hukuk devleti iddiasında olanlarca hakkın teslimi aynı nitelikte doğal bir tutum olması gerekir.
c- Madde-35 (Ref.b)
Hükümlülerle tutuklular ve ayrıca Subaylarla, askeri memurlar, gedikli erbaşlar, siviller, kadınlar ve 18 yaşından aşağı çocuklar herhalde ayrı ayrı yerlere konur
ve temaslarına imkan verilmez.
(Ref. c) madde-10
Kuruma gelen hükümlüler, imkan nispetinde, yaşları, hükümlülük süreleri ve suçlarının nevileri itibariyle de tasnife tabi tutulurlar.
(Ref. d) madde-78
Hükümlüler, Ceza Evlerinde;
1- İlk defa suç işleyenler, mükerrerler ve itiyadi veya mesleki suçlular,
2- Akli ve bedeni durumları ve yaşları dolayısıyla özel bir infaz rejimine tabi tutulacak olan suçlular,
3- Siyasi suçlular,
Gibi gruplara ayrılırlar.
Ref. F. madde-19 (Yukarıdaki Ref d. madde 78 aynen)
Ref. F. Madde-20 Tasnif (özet)
1- Yaşları itibariyle (18-20), (21-34), (35’ten yukarı)
2- Hükümlülük süreleri itibariyle (3 seneye kadar), (3-6 sene) (6 seneden yukarı)
3- Suçların nevileri itirabiyle:
a- Hürriyet aleyhine suç işleyenler, (TCK- 174-201)
b- Devlet idaresi aleyhine suç işleyenler (TCK 202-281)
c- Adliye aleyhine suç işleyenler, (TCK 282-310)
d- e- f- g- …..
Hükümlü ve tutukluların tasnife tabi tutulması gerektiği yukarıya çıkarılan tüm mevzuattan hiçbir tereddüde meydan vermeyecek şekilde açıktır.
Mevzuatın bu bağlayıcı hükümlerine rağmen uygulama hiçbir kritere dayanmayan keyfi ve indi kararlara dayandığının en belirgin belgesi aşağıya
çıkardığım 13 Kasım 1972 tarihinde benim de dâhil olduğum G koğuşunun mevcut durumudur.
22. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder