12 Ağustos 2019 Pazartesi

1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 20

1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 20



Ek 28-A

Haydarpaşa Askeri Hastanesinden Verilen Rapor Sureti (I)
İstanbul, 2 Ağustos 1973
Askeri Hastanesi Baş Tabipliğine
Haydarpaşa,
Tutuklu hasta Talat Turhan Kardiyoloji protokol defterine göre Kardiyoloji polikliniğinde (4.4.1973 tarihinde 945 protokol numarası ile) muayene edilerek
Kavdiovarküler sistem tabii bulunmuş ve Asabiye servisine sevk edilmiştir.
Doğan Toraman
Tabip Binbaşı
H. Paşa As. Hst.
Kardiyoloji Mütehassısı
(İmzada izinli)
Onay
İ. Nevzat Sekban
Tabip Albay
H. Paşa As. Hst. Baş. Tbp. V.

Ek 28-B

Haydarpaşa Askeri Hastanesinden Verilen Rapor Sureti (II)
İstanbul, 3 Ağustos 1973
Askeri Hastane Baş Tabipliğine
Haydarpaşa/ İstanbul
Tutuklu Talat Turhan’ın incelenen kayıtlarına göre 4 Nisan 1973 tarihinde Kardiyoloji şubesinden naklen servisimize yatırılmış, Anksiete reaksiyon
teşhisiyle ve selan ile 9 Nisan 1973 tarihinde geldiği Ceza Evine taburcu edilmiştir.
Servisimizde yattığı bu süre içinde göz şubesince muayene ettirilmiş gözlük reçetesi verilmiştir. Kulak burun boğaz şubesince muayenesi yaptırılmış Rina
Farenjit teşhisiyle reçetesi verilmiştir.
Cumhur Kayadelen
Tabip Yüzbaşı
H. Paşa As. Hst.
Ruh ve Sinir Hastalıkları Mütehassısı
Onay
İ. Nevzat Sekban
Tabip Albay
H. Paşa As. Hst. Baş. Tbp. V.

Ek 29

TRT’nin Şahsımı Hedef Alan Yayınlarına Son Verilerek Sorumluların Hakkında Kanunu Soruşturma İstemi
İstanbul, 7 Mayıs 1973
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı
3 No.lu Mahkeme Başkanlığına,
Sanık: M. Talat Turhan
Konusu: Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun yasalarımıza aykırı düşen yayınlarına son verilerek, sorumluları hakkında kanuni takibat yapılması hakkında.

Olayın Açıklanması:

1- Yüksek Hakimler, elinizdeki kutsal adalet terazisini tutuyorsunuz. Bu terazinin bir kefesinde iddia makamının bulunmasına karşılık, öteki kefesinde biz sanıklar
bulunuyoruz.
Duruşmalar esnasındaki gözlemlerimin de iddiaya yer verdiğiniz kadar, müdafaaya da değer verdiğinizi görerek bir adalet mercii önünde bulunmanın
huzurunu duymuş olduk.
2- Ama, eğer Türkiye’de gerçekten demokratik hukuk devleti varsa, kamuoyu oluşturan araçlardan önde olan, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu ve Türk
Basınının da aynı anlayışı beklemek hakkımızdır.
3- Halbuki, Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu’nun özellikle, 4 Mayıs 1973 günü saat 19:00 da yayınlanan haber bülteninde Anayasa’nın 132. maddesine,
TRT yasasına, basın yasasına aykırı olarak, sayın mahkemenizi, Askeri Yargıtay’ı etkileyici ve sanıkları ön yargı içinde suçlayıcı, yayın yapılmış ve bu
yayın diğer günlerde de sürdürülmüştür.
4- Anayasa’nın 132. maddesi açıktır:
Madde-132: Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar, Anayasaya, kanuna, hukuka ve vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez,
tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclislerinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz. Yasama ve yürütme organları ile idare,
mahkeme kararlarına uymak zorundadırlar. Bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir surette değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini
geciktiremez.
Anayasa’nın 8. maddesi 2. fıkrasında ise:
“Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır.” Amir hükümlerine yer verilmektedir.
5- Anayasa’nın bu bağlayıcı hükümlerine rağmen TRT’nin yayınında “Masumluk karinesi” de hiçe sayılarak sanıklar “yaptı”, “soydu”, “sabotaja kalkıştı”, 
“gizli örgüt kurdu”, “para aldı”, “soygun yaptı” gibi kesin bir dil kullanılarak pervasızca suçlanmıştır. TRT kendini yargıç yerine koymuş, yargı organları ve bu  arada Askeri Yargıtay’da bulunan 84 sanıklı davanın sonucunu etkileyecek nitelikte yayın yaparak Anayasa ve yasalarımızı açıkça ihlal etmiştir.
TRT olsun, bir başka makam olsun, Anayasa’nın üstünde değildir. Kaldı ki: TRT “insan haklarına” uymakla da yükümlüdür.
6- Yayınların bir kısmı benim de adım karıştırılmak istenilen 84 sanıklı davayla ilgilidir. Bu davaya 1 No.lu Sıkıyönetim Mahkemesinde bakılmış ve pek çok
yönünden iddiaların varit olmadığı saptanmış ve Askeri Yargıtay’a gönderilmiştir.

Bu Yüksek Mahkemede usulden ve özden bozma olasılığı var olduğu halde:

a- Taksim Soygunu’nu benim yaptırdığım,
b- Adnan Çakmak, Muzaffer Yılmaz ve Rafet Kaplangı ile soygun planladığım,
c- Bu amaçla Sarp Kuray’a direktif verdiğim,------
d- Soygun parasından Muzaffer Yılmaz’ın 25.000 TL aldığı,
e- Boğaz köprüsünü havaya uçurtacağım vs. gibi ithamlar yer almıştır.

7. Önce TRT Genel Müdürü’nü eski bir silah arkadaşı olduğumuz için kınar Silahlı Kuvvetler Birliği döneminde, Kurmay Albay rütbesinde bulunduğu halde,
kendinden bir rütbe küçük olan bana karşı takınmak lüzumunu duyduğu tavrı ve 12 Mart öncesinde bugün suçlanmaya çalışan Sayın Tümeneral Celil Gürkan’ın
etrafında dolaştığını hatırlatmak isteriz.
8- Bu tutumla TRT görevlerinin sınırını aşmış ve suç işlemiştir.

Önce:

a- Bir kamu hizmeti yapan TRT’nin, “kamuoyu aydınlatma ilkesine” aykırı olarak yurttaşları lekelemeye ve mahkemeleri etkilemeye kalkışması idare hukuku
yönünden en azından bir “Hizmet kusuru” ve “yetki saptırması”dır.
Bu kadar olsa belki üzerinde durmazdık. Vahim olanı,
b- TRT “Vatan Cephesi” yayınlarına rahmet okutacak bu yayınlarıyla etkisi altında bulunduğu çevrelerin siyasal tertiplerinin aracı olmak durumuna düşmüş
gibi görünmektedir.
9- TRT’yi bu duruma düşürenlerin özel bir amacı olsa gerektir. Bu amacın ne olduğunu sorgularımız esnasında açıklayacağız.
10- a- Bir kere bu yayın bakmakta olduğunuz davanın iddianamesine aykırıdır.
Çünkü iddianamenin 10. ve 57. Sahifelerinde soygunun İrfan Solmazer tarafından yaptırıldığı iddia olunmaktadır.
b- Bundan daha önemlisi: İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1 No.lu Sıkıyönetim
Mahkemesinin, 3 Mayıs 1972 tarihli, esas 1971/1, karar 1973/13 Sayılı gerekçeli hükmünün 48. Sahifesinde:
“Sarp Kuray’ın Nejat Çetinkaya’ya verdiği, onun da sanık Muzaffer Yılmaz’a verilmek üzere Hasan Çetin’e 25 bin lira getirdiğine dair iddia subuta ermemiştir.
Sanık Sarp Kuray’ın ifadesinin bir kısmının işkence ile tespit edildiği kanaatını teyid etmektedir” denilmektedir.
11- Mahkemenin kararına karşı yayın yapanlar Anayasa’yı hiçe saymışlardır.
Pervasızca insan haysiyetlerine saldırabilmişlerdir. Yassıada’da hesap verenleri unuttular galiba.
Oysa, rencide olan bizim haysiyetimizden çok, kamu görevi yapan bir kuruluşta, kanundışı olmuş şebekelerin dilini kullanan yetkililerin haysiyetleridir.
12- Ceza davalarında “İnsan haysiyeti”nin korunması asıldır. Sayın mahkemenizin bu konuda hassasiyet göstereceğine inanıyoruz.
a- TRT yasası bu konuda özel hükümleri kapsamaktadır.
b- TCK’nın 235. maddesi “Resmi Makamlar görevleri sırasında bir suçu öğrendiklerinde yetkili makamlara haber vermek zorundadır” der.
13- Bu meyanda sütunları arasında bazı MİT ajanlarının tünediğini bildiğimiz Mıgırdıç Şelefyan gibi gayri Müslimlerin paralarıyla finanse edildiği halde
Müslümanlık ticareti yapan ve patronu, birkaç sene önce, bir kişi ile Frigrofrik kamyonlarla et ihraç maskesi altında eroin kaçakçılığı yaparken yakalandığından
ve bunu örtbas etmek için emrinde ve hizmetinde olduğu iktidar güçlerinden yardım gördüğünden haberdar olduğumuz gazete adı altında çıkan bir paçavraya
ihtar etmek isterim ki namussuz kişiler, namuslularla uğraşamazlar.

Sonuç ve İstekler:

1- İddialarımızın tespiti için TRT yayın bültenlerinin celbedilerek incelenmesini,
2- İddialarımızın doğrulanması halinde Anayasanın 132., TCK’nın 235. maddesi, basın yasası, TRT yasasına aykırı davrandıkları tespit olunacak olan sorumlular
hakkında gerekli kanuni kovuşturma yapılmasını,
3- Eğer mahkemeniz karar almada kendini yetkili görmezse mahkemenize intikal ettirdiğim bu suçu ilgili makamlara iletmenizi,
4. Sıkıyönetim Komutanlığının insani şeref ve haysiyetine tecavüz edici tedbirler alarak, bu konuda da bildiriler çıkarmak sureti ile kanundışı bu tutuma son
vermesini,
5- Dilekçemin bir suretinin Avukatım’a verilmesine müsaade buyurulmasını arz ve istida ederim.
M. Talat Turhan

Ek 30

TRT’nin Şikayetime Konu Olan
4 Mayıs 1973 Günlü Saat 19:00 Haber Bülteni Metni
Yayın Tarihi Yayın Saati
4 Mayıs - Cuma 19.00 - Haber Bülteni
Anayasal düzeni zor yolu ile değiştirmek, adam öldürmeye teşebbüs etmek, sosyal bir sınıfın diğer sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü tesis etmek,
memleket içinde müesses iktisadi ve sosyal nizamları devirmeyi amaçlayan cemiyete girmek ve İstanbul’da meydana gelen çeşitli patlamaları ve bomba
olaylarını düzenlemekten sanık 53 kişiden 12’si hakkında idam cezası istendi.
İstanbul 3 numaralı Sıkıyönetim Mahkemesinde bugün başlayan yargılamada 38 sanık hakkında 5 seneden 15 seneye kadar ağır hapis cezası verilmesi talep
edildi.
Topçu Albay Vecdi Müftüoğlu başkanlığında, duruşma hakimi Yarbay Coşkun Dündar ve Üye Hakim Yüzbaşı Aydın Emiroğlu’ndan kurulu 3 numaralı
Sıkıyönetim Mahkemesinde saat 9:30’da başlayan duruşmadan önce sanıkların kimlikleri tespit edildi.
Haklarında Türk Ceza Kanununun 146. maddesinin 1. fıkrasına göre ölüm cezası talep edilen 12 sanığın isimleri şöyle; Talat Turhan, Memduh Nabi Eren, Fevzi
Özkaya, Nuri Yazıcı, Selim Yavuz, Yüksel Çengel, Aldülvahap Mutlugün, Turhan Önalan, Sabahattin Küçük, Selahattin Uzunismail, Mümtaz Aktaş ve Servet
Çevik.
146. madde 3. fıkrasına göre 5 seneden 15 seneye kadar ağır hapis cezası talep edilen sanıklar şunlardır; Yusuf Altaylı, İbrahim Çenet, Mehmet Yavuz, Yılmaz
Bektur, Eyüp Eğrioğlu, Metin Genç, Selahattin Saydan, Kadim Çulfaoğlu, Mehmet Çınar, Niyazi Özgül, Bahattin Özver, Cemil Ateş, Ahmet Göksu, Fehmi
İlhan, Atamer Erol, Necdet Darahtalı, Ersin Ertekin, Kamil Güven, Cahit Yılmaz, Nevzat Akay Kaynak, Mustafa Erkan Mete, Necati Elevli, Kadir Dursun Çağlı,
Yabioğlu, Selim Şenay, Ali Adnan Çakmak, Mehmet Rafet Kaplangı, Nihat Behramoğlu, Hasan Hüseyin Kutsi Demircan, Serdal Kuyucuoğlu, Esat
Karabulut, Ayfer Sıdıka Akdeniz, Alp Kuran, Mahmut Dondurmacı.
Haklarıda 5 sene ile 30 sene arasında değişen cezalar istenen diğer sanıklar da; Muharrem Dündar, Hüseyin Akdoğan, Ekrem Topal.
Yapılan kimlik tespitinden sonra söz alan sanık Mümtaz Aktaş, Sıkıyönetim Mahkemesinin görevsiz olduğunu, anayasaya aykırı bulunduğunu ve mahkemeyi
reddettiğini bildirerek karar alınmasını istedi. Bazı sanıkların da aynı yolda isteklerini belirtmeleriyle duruşmanın öğleden önceki bölümü sona erdi.
Saat 14:00’de yeniden başlayan duruşmada duruşma hakimi Yarbay Coşkun Dündar, taleplere ilişkin kararı açıkladı. Oybirliği ile alınan karara göre
iddianamede yer alan fiillerin Sıkıyönetim ilanına sebep olan suçlardan bulunduğu, ayrıca 1402 Sayılı Yasanın 13. maddesinin Sıkıyönetim
Mahkemelerinin kuruluşunun anayasaya aykırı bulunmadığını, reddi hakim talebinin de 353 Sayılı Yasanın 40. maddesine göre haklı sebeplere
dayanmadığını belirterek sanıkların talepleri reddedildi.
Daha sonra Askeri Savcı Hakim Yarbay Nevzat Çizmeci, 194 sayfalık iddianamesini okumaya başladı.
Bu davada özellikle İstanbul’un çeşitli yerlerinde uygulanmış şahıs ve kamuya ait malların tahribine ilişkin olayların ve bu olayları planlayan, bu olayları 
uygulayan kimselerin eylemlerinin ele alınacağını belirten Askeri Savcı, 2.6.1969 ile 10.5.1072 tarihleri arasında meydana gelen patlama ve bomba olaylarının
faillerini teker teker ele alacağını belirtti.
Sanıklardan Talat Turhan’ın bu örgütün lideri durumunda olduğunu daha önce, 1962-63 yıllarında ortaya çıkarılan Genç Kemalistler Ordusu adlı gizli örgütün de
organizatörü ve lideri bulunduğunu açıklayan Askeri Savcı, sanığın çalışmalarını şöyle özetledi;
Sanık Talat Turhan, Türkiye’de sosyalist bir devrimi gerçekleştirmek amacıyla ordu içinde örgütlenme, bu örgütün teğmenlerden generallere kadar uzanan bir
teşkilata sahip olma, aydınları devrimci fikre kazandırma ve öğrenci liderleri kanalıyla yüksek öğrenim gençliğini elde etme çalışmaları Talat Turhan ve
Memduh Nabi eren tarafından yürütülmüş ve İstanbul’un çeşitli yerlerinde meydana gelen patlama olayları, soygunlar ve bir kısmı tespit edilemeyen zor
yolu ile para almalar sanığın liderliğinde gerçekleştirilmiştir.
Sanık Talat Turhan’ın İrfan Solmazer’le birlikte geniş bir kapsamı bulunan bir örgütün üst kademesinde görev aldığını ve İrfan Solmazer aracılığı ile 84 sanıklı
davada yargılanan Sarp Kuray ve arkadaşları yardımı ile örgüte geniş maddi olanak sağlayacak soygunlar yapılmasını kararlaştırdığını da açıklayan Askeri
Savcı, daha sonra özetle şunları söylemiştir;
Daha önce, İstanbul 1 numaralı Sıkıyönetim Mahkemesinde yargılanan 84 sanıklı davada söz konusu olan Osman Çelenk’e ait işyerinin soyulması da Talat Turhan
tarafından düzenlenmiştir. Bu olay Adnan Çakmak, Rafet Kaplangı İrfan Solmazer ve Muzaffer Yılmaz planlayıcı olarak rol almışlardır. 
Bu arada Muzaffer Yılmaz 25.000 lira para almıştır.
Askeri Savcı Hakim Yarbay Nevzat Çizmeci, sanık Talat Turhan’ın fiillerin ile ilgili bölümde sanığın Nuri Yazıcı, Fevzi Özkaya ile birlikte Muzaffer Yılmaz, Rafet
Kaplangı’nın yardımları ile Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu militanlarından da yararlandığını, ayrıca sanığın İstanbul Boğaz Köprüsünü tahrip etmek için planlar
yaptığını ve bu konuda sanıklardan bir kısmına ve bu arada Numan Esin’e de açıklamalarda bulunduğunu belirtti.
Sanıklardan Memduh Nabi Eren’in çalışmaları hakkında Askeri Savcı, sanığın 13.3.1970 gecesi, Sultanahmet’teki Halide Edip Adıvar büstünü dinamitle bizzat
tahrip ettiğini, yapılacak ihtilalden sonra görev alacaklara ait isim listesini hazırladığını ve gerek işçi kesiminde, gerekse öğrenci kesiminde taraftar
kazanmak için Talat Turhan, Fevzi Özkaya, Nuri Yazıcı gibi sanıklarla yaptığı çalışmalar hakkında geniş bilgi verdi.
Bu günkü duruşmada iddianamenin 44. sayfasına kadar okuyan Askeri Savcı, daha sonra sanıklardan Salim Yavuz, Fevzi Özkaya, Talat Turhan ve Nuri
Yazıcı’nın eylemleri ve örgüt çalışmaları ile ilgili bilgi verdi.
Bu bölümde adı geçen sanıkların 12 Mart muhtırası öncesi ve sonrası yaptıkları çalışmalar, yapılacak soygun ve çeşitli yerlere konulacak bombaların mali
planlaması gibi eylemleri teker teker belirtti.
Duruşma, iddianamenin okunmasına devam edilmek üzere, yarın saat 9:30’a ertelendi.


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder