12 Ağustos 2019 Pazartesi

1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 26

1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 26



Ek 40

Avukat Görüşmesi Hakkında (I)
İstanbul, 20 Ekim 1973
Askeri Ceza ve Tutuk Evi Müdürlüğüne
Selimiye
Sanık: Talat Turhan
Konu: Avukat görüşmeleri hakkında

Olayın Açıklaması:

1- 2 Ekim 1973 günü 3 No.lu Askeri Mahkemeye bir dilekçe vererek 353 Sayılı Yasanın 91. maddesine aykırı olarak Avukatlarımla görüşmelerim esnasında
Ceza Evi görevlilerince dinlenildiğimi ve dolayısıyla suç işlenmesi bir yana bu tutumu savunma hakkıma ağır bir saldırı olduğu gerçeğini dile getirerek
önlenmesini istemiştim.
2- Yetkili mercilere havale edilen dilekçeme bir cevap geldiği 19 Ekim 1973 günü Ceza Evi görevlisi İs. Ütğm. Halit Selçuk tarafından sözlü olarak bana
bildirilmiştir.
3- 7201 Sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince dilekçeme verilen bu cevabın yazılı bir suretinin bana verilmesini arz ve istida ederim.
Talat Turhan

Notlar:

1- Selimiye Ceza ve Tutuk Evi İdaresi, Yasa ve yönetmeliklerin kesin hükümlerini hiçe sayarak, hemen hemen hiç bir dilekçe’ye yazılı cevap vermemiştir.
2- Bununla da yetinmeksizin, 2 Ekim 1973 tarihli dilekçeme verilen cevabı dahi bana göstermekten çekinmiş ve bu konuda, yasadışı uygulamalarına devam
ederek, dinlemede elde ettiği bilgileri Askeri Savcılık, MİT ve gizli örgütlere aktarmıştır.

Ek 41

Avukat Görüşmesi Hakkında (II)
İstanbul, 26 Kasım 1973
1. Ordu Komutanlığı
3 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkeme Başkanlığına,
Sanık: Talat Turhan
Konu: Kutsal savunma hakkıma müdahale yönünden avukat görüşmelerinin cereyanı hakkında.
İlgi:
a- I. Ordu Komutanlığı 3 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesine sunduğum 2 Ekim 1973 tarihli dilekçe.
b- Askeri Ceza ve Tutuk Evi Müdürlüğüne sunduğum 20 Ekim 1973 tarihli dilekçe.
c- Cumhuriyet gazetesinin 7 Kasım 1973 tarihli nüshasında çıkan “Askeri Ceza Evlerinde bulunan sanıklarla avukatları ve yakınlarının görüşmeleri
dinlenmeyecek” başlıklı yazı.
d- Barış gazetesinin 18 Kasım 1973 günlü sayısında yayınlanan “Politika Ötesi” sütunundaki M. Kemal’in yazısı.
Olayın açıklanması:
1- Avukatlarımla görüşmem husus 353 Sayılı Yasanın 91. maddesine aykırı uygulanarak, kutsal savunma hakkım devam üzere ihlal edilmiştir. Konunun bu
yönü idarenin taraflı tutumunu ortaya koyması nedeniyle elbette ki Yüksek Mahkemenizi ilgilendirir.
2- Sıkıyönetim döneminde bu husus devamlı olarak sanık ve müdafilerinin şikayetlerini mucip olmuş ve bu konu bu davada da müteaddit defalar Yüksek
Mahkemenizin huzuruna getirilmiştir. Bu konuya ait olayların özeti (Ek-1)’de sunulmuştur.
3- Hiçbir emir ve talimat kanunun amir hükmü fevkinde bir değer taşımadığına göre avukat görüşmesinde kanundışı uygulamalardan müracaatlarımızla beraber
olan Askeri Savcı suç ihbarı almış olması nedeni ile yasal bir görevle karşı karşıya gelmiş olmasına rağmen bu konuda bu güne kadar hiçbir işleme tevessül
olunmamıştır…
Yüksek Mahkemeniz yönünden konunun önemi daha başka bir açıdandır. Şöyle ki; bir sanığın veya sanıkların savunma haklarını kısıtlayıcı etkenlerin
bulunduğunun bilinmesi heyetinizin karar almasında göz önünde bulundurması gereken bir konudur. Bunun dışında Yüksek Mahkemeniz bugüne kadar olduğu
gibi bu müracaatlarımızı 353 Sayılı Yasanın 95. maddesi uyarınca 1. Ordu Komutanlığına sevk etmede mercilik yapma durumundadır.
4- 2 Ekim 1973 günlü dilekçem yasa hükümleri gereğince 1. Ordu Komutanlığına sunulmuştur. Bu dilekçeyi verirken yasal hakkımın teslim edileceği kanaatında
idim. Çünkü sayın 1. Ordu Komutanı’nın iki yıl öğrenciliğini yapmış bir kişi olarak hakka, hukuka, ilme, ahlaka ve fazilete ne ölçüde saygılı olduklarını biliyordum.
Bir bakıma da bugün taşıdığım değerlerin bir kısmını kendilerine borçlu olmanın idraki içinde olumlu cevap bekliyordum.
5- 19 Ekim 1973 günü Ceza Evi görevlisi istihkam Üsteğmen H.S. beni yanına çağırdı: “2 Ekim tarihli bir dilekçe verdiğimi, bu dilekçeye cevap aldıklarını, bana
şifahen tebliğ ettiğini ve avukat görüşmeleri esnasında yanımızda bulunan görevli Subay ve Astsubayların dinlemek maksadıyla değil emniyet maksadıyla
bulunduklarını” tebliğ etti.
6- Oysa bu Subay birçok kereler avukat görüşmesinde dinleyici olarak bulunmuş, bazen not almış, bazen konuşmayı kesmekle tehdit etmiş, bazen de anlattığım konuda sual dahi sorarak bazı hususları öğrenmek gayretinde bulunmuş bir kişi idi.
7- Bu sayın Subay’a bana şifahen teblig ettikleri hususun yazılı bir suretinin verilmesi talebinde bulundum. Kendileri cevaben: “Bir dilekçe vermemi”
söylediler. (Ek-2)’de sunulan İlgi (b) dilekçeyi arzularına uyarak Ceza ve Tutuk Evi Müdürlüğüne 20 Ekim 1973 tarihinde verdim.
a- Anayasa’nın 62. maddesi gereğince sahibi olduğum dilekçe hakkımı kullandığımda gene anayasa hükmü olarak “Yazılı olarak” cevap verilmesi
gerekirdi.
b- 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 8. maddesi uyarınca da dilekçemin yazılı olarak cevaplandırılması gerekirdi.
8- Anayasal ve yasal cevap hakkımı görmemezlikten gelen görevli Subayın kanundışı talebini is’af ederek İlgi (b) dilekçeyi verdim ve 211 Sayılı İç Hizmet
Kanununun 30. maddesi gereğince bir aylık cevap süresini bekledim. Bugün bu süre dolmuş olmasına rağmen 1. Ordu Komutanlığı tarafından 2 Ekim 1973 tarihli dilekçemin yazılı cevabını hala almış değilim.
9- (Ek-3)’de suretlerini sunduğum “Cumhuriyet” ve “Barış” gazetelerine göre bana şifahen tebliğ edilen tarzın aksine, 2 No.lu Sıkıyönetim Askeri 
Mahkemesinde 6 Kasım 1973 günkü duruşma hakimi Hakim Binbaşı Günay Gençer, 1. Ordu Komutanı Orgeneral Sayın Hüseyin Doğan Özgöçmen’in ta-limatı üzerine Askeri Ceza ve Tutuk Evlerinde bulunan sanıkların avukatları ve yakınları ile görüşmelerinin dinlenilmeyeceğini açıklamış bulunmaktadır.
10- Öğrendiğime göre Selimiye’den başka Ceza ve Tutuk Evlerinde uygulama sayın 1. Ordu Komutanının müdahalesi ile yasal duruma gelmiştir.
11- Dilekçe verdiğim 2 Ekim 1973 gününden bugüne kadar 11 (Onbir) defa yapmış olduğum avukat görüşmesi kanunun amir hükmüne ve değerli Komutanın müdahalesine rağmen dinlenilmemektedir. Bunun yanında Cuma günleri yakınlarımla yaptığım “ziyaret” görüşmeleri de Erler ve Subaylar tarafından izlenmekte ve dinlenmektedir.
Demokratik hukuk devletinde tutuklunun da hukuku vardır. Ve bu hukuk demokrasinin esasını teşkil eden kişi hak ve özgürlüklerinin ve dokunulmazlığının
genel kapsamı içinde olması gerekir.

Sonuç ve İstekler:

1- Sayın 1. Ordu Komutanının müdahalesi ile yasal hale getirildiğini öğrendiğimiz avukatlarımız ve yakınlarımızla yaptığımız görüşmeleri yasadışı bir izlemekte
olduğunu müşahade ettiğimiz Ceza ve Tutuk Evi yetkililerine gerekli emrin yeniden verilmesini,
2- Dilekçeme verilmiş olan cevabın tarafıma yazılı olarak tebliği için Ceza ve Tutuk Evi Müdürlüğüne emir verilmesini,
3- Kanunsuz uygulamada ısrar eden ve Ceza ve Tutuk Evleri Talimatının ilgili hükümlerini tatbik etmeyen sorumlular hakkında gerekli işlemin yapılmasını,
4- Savunma hakkımı ilgilendirmesi nedeni ile yüksek mahkemenizin bilgisine sunmaktayım. Mecburen merci kabul etmek zorunda kaldığım Yüksek
Mahkemenizin dilekçemi 1. Ordu Komutanlığına sunmaya karar almasını arz ve istida ederim.
Talat Turhan
Ekler:
Ek-1: Avukat görüşmesi ile ilgili olayların duruşma zabıtlarına göre evrelerini gösterir çizelge.
Ek-2: Askeri Ceza ve Tutukevi Müdürlüğüne verilmiş 20 Ekim 1973 günlü dilekçenin sureti.
Ek-3: 7 Kasım 1973 günlü “Cumhuriyet” ve “Barış” gazetelerinde çıkan yazıların ilgili kısımlarının suretleri.

Ek 42

Nuri Yazıcı ile İlişkilerimin Tespiti
İstanbul, 16 Haziran 1973
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı
3 No.lu Mahkeme Başkanlığına,
Sanık: M. Talat Turhan
Konu: Nuri Yazıcı ile ilişkilerimin tesbiti.

Olayın Açıklanması:

1- İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı askeri savcılığı’nın Sayı: 1973/5, Esas No: 1973/79 ve İddia No: 1973/33 iddianamesi ve dava dosyasının incelenmesinde,
Nuri Yazıcı ile devamlı ilişki içinde gösterilmekte ve bu ilişkinin gereği olarak da, çeşitli toplantılarda bulunduğumuz ve aynı örgütün üyeleri olduğumuz iddia
edilmektedir.
2- Sorgumun 100. sahifesinde açıkladığım gibi kendisini 1968 yıllarında bir avukatlık meselesi için tanımış bulunuyorum.
3- Dayımın oğlu olan ve Elazığ Yakup Şevki Cad. 9/c de oto parçacılığı ticareti yapan, Esat Efendigil inşa halindeki bir apartmandan daire almış ve bu alışverişte dolandırılmıştı. İnşaat sahibini mahkemeye vermek için tanıdığım bir avukat tutmamı benden rica etti. Dr. Memduh Eren’in tavsiyesiyle Nuri Yazıcı’yı avukat tuttum.
a- Bu dava, Üsküdar 1. As. Hukuk Mahkemesi Esas No: 970 sıra numarası ile açılmış olup,
b- İcra dosya no: 70/2955’dedir.
c- Nuri Yazıcı’nın dava ile ilgilenme tarzı beni tatmin etmemiş ve ilişkilerimiz soğumuştur.
4- Dava açıldıktan sonra, teminat akçesinin geri alınması gerekiyordu. Üç ay timenat akçesi olan 6000 TL’yi alıp bana vermesi için müteaddit defalar randevu
veriyor fakat gelmiyordu. Bu olay normal olarak ilişkilerimizi daha da olumsuz yönde etkilemişti.
5- Nihayet, Üsküdar Savcı Yardımcısı Sayın Tevfik Barut’a durumu özel olarak intikal ettirdiğimde, bana bir vekaletname getirerek paranın çekilebileceği
tavsiyesinde bulundu.
a- Elazığ’dan Ek-1 de sunduğum vekaletnameyi bu maksatla istedim. Vekaletname tarihi görüldüğü gibi 26.1.1971’dir.
b- Bu arada, Nuri Yazıcı verdiği bir randevuya gelerek 28.1.1971’de teminat akçesini geri çekip bana verdi. Ben de Esat Efendigil’e gönderdim.
6- Tevfik Barut, Esat Efendigil, Memduh Eren-Salim Yavuz, Fevzi Özkaya bu olayı bilmektedirler.

Sonuç ve İstekler:

1- Yukarıdaki açıklamalarımın doğruluğunun saptanarak, Nuri Yazıcı ile olan ilişkilerimizin gerçek anlamının tespitini,
2- Dilekçemin bir suretinin avukatıma verilmesi için karar alınmasını arz ve istida ederim.
M. Talat Turhan
Ek: Esat Efendigil’in vekaletname fotokopisi.

Notlar:

1- Bu dilekçe, 16 Haziran 1973 günkü duruşmada mahkemeye verilmek istenmiştir. Mahkeme “soruşturmanın genişletilmesi evresi”nde verilmesini
bildirdi.
2- Bu isteme uyularak, 5 Eylül 1974 günkü duruşmada mahkemeye verdiğim “Duruşmadaki beyanlarımın doğruluğunu saptayan belgeler (Ek-53)” dosyası’nın
Ek-4’ü olarak sunulmuştur.
3. Duruşma tutanağı sahife: 570’e bakınız. Ek 43
Numan Esin’in Sorgusuna Karşı Verilen Yanıt
İstanbul, 6 Aralık 1973
1. Ordu Komutanlığı
3 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkeme Başkanlığına,
Sanık: M. Talat Turhan
Konusu: Numan Esin’in sorgusuna karşı diyeceklerim.

Konunun açıklanması:

Önce, Sayın Numan Esin’in Askeri Savcılık ifadesinde ve mahkemedeki sorgusunda, benimle ilgili beyanlarının tümünü kabul eder, kendisine teşekkür
ederim. Bu meyanda, “Tutuklama Mahkemesinde” ve mahkemedeki ifadesinde kabul etmediği, “Kontr-Gerilla Örgütü” ifadesindeki, benimle ilgili suçlamaların
tümünü, ben de kabul etmediğimi belirtmek isterim.

Sayın Numan Esin’in, tüm ifadelerini ve ek iddianemesi 24 sahifedir. Taktir buyurulacağı üzere, bu belgelerde de beni hedef alan suçlamalar vardır.
Sorgum esnasında, mahkemenizce alınmış olan prensip kararlarına uymak zorunluluğu nedeniyle Sayın Esin’le ilgili bazı hususları açıklayamadığım gibi,
ek iddianameye de cevap vermek imkanını bulmuş değilim. Bu nedenle mahkemenizi de fazla işgl etmemek için dilekçe şeklinde hazırladığım
açıkla-ma-larımı duruşma tutanağı yerine kaim olmak üzere aşağıya çıkarmış bulunuyorum.
1- Sayın Numan Esin’in sorgusunu dinlediğimde, Oidipus trajedisini anımsadım.
13 sene önce iktidar olmuş ve tarihsel bir dönemin sorumluluğunu taşıyan Esin, 27 Mayıs’ın sahibi ve onun şerefini taşıyan Türk Silahlı Kuvvetlerinin, yönetim
sorumluluğunu yüklendiği bir dönemde ve 27 Mayıs’ın 13. yıldönümünde işkence altındadır. Bu tarihte gözaltında bulunması dahi tertipçilerin planı gereğidir.
İnsan idrakinin dışındaki bu çelişki, 12 Mart sonrası uygulamalarına ışık tutacağı en somut bir örnektir.
2- Türk Silahlı Kuvvetlerinin tarihi geçmişi, insanlık, ahlak ve fazilet anlayışı, örf ve ananesinin böyle bir uygulama ile bağdaşmayacağını en iyi bilecek durumda
olan kişiyim.
3- Sayın Numan Esin sorgusu esnasında beni suçlamak için dosyalara konulmuş elyazısıyla yazılmış (dosya 6-7 sayılı ve 28.5.1973 tarihli) ifadesini kendi
açısından eleştirerek “Kontr-Gerilla Örgütünün” niteliği, hak ve hukuk anlayışı hakkında belgesel açıklamalarda bulundu. (D. Z. Sh. 374:375)
a- Bugüne kadarki sorgulamalardan açıkça anlaşılacağı üzere, benim üzerimde “Kontr-Gerillanın” bir tertip ve bir komplo düzenlemek çabası içinde bulunduğu
gerçeği, Sayın Esin’in sorgusu ile yeniden aydınlanmış bulunmaktadır. Sayın Esin, duruşmadaki sorgusunda bir cümlesi ile dinamit alışverişinde de seçilen
hedefin ben olduğunu dile getirdi. (D. Z. 374 ve 375 de) yer alan cümle aynen şöyle: “İçlerinden birinin telkini ile araya Talat turhan’ı da sokuşturarak içinde ne
olduğunu bilmediğim paketlerin nakline vasıta olduğumu beyan ettim.”
b- İddianame sistematiğine göre, benim sayısız suçlanmalarımdan biri de terörizm organizatörlüğüdür. Oysa, bu iddiaya haklılık kazandıracak, ne maddi
kanıt, ne de hukuken geçerli hiçbir ikrar yoktur.

Ne gam, hesabı görülmesi planlanmış, iki kişiyi al içeri uydur, Talat Turhan üzerinde bir dinamit senaryosu ve iddianameye sözde haklılık kazandır.
c- Adı geçen yazılı belgenin, Sayın Esin tarafından kasten konulan benimle ilgili yanlışlıklarını, ispat edebilecek durumda olduğumu beyan etmek isterim. 

27. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder