7 Eylül 2015 Pazartesi

AKP-PKK Koalisyonu: Saray Savaşı Efsanesinin sonu..,





AKP-PKK   Koalisyonu: Saray Savaşı Efsanesinin sonu..,

 

Ali Serdar Bolat         

29 Ağustos 2015

 


Aydınlık, 29 Ağustos 2015

Tayyip'in PKK ile savaştığı efsanesi sona erdi.

Hiç bir kuvvet, savaş halinde olduğu düşmanla koalisyon kurmaz.
PKK ile koalisyon kuran AKP, aslında PKK ile mücadele etmediğini ilan etmiş oldu.

Olumlu yaklaşım (AKP propagandası):

"Efendim AKP eskiden Açılım'ı PKK ile birlikte götürüyordu, şimdi AKP yanlışını gördü, PKK'yı yok etmeye karar verdi"

Hiç bir güç, yok etmeye çalıştığı, fiilen savaş halinde olduğu düşmanla koalisyon yapmaz. Demek ki Tayyip'in yanlışını gördüğü, PKK ile mücadeleye karar verdiği söylemi doğru değildir. Olumlu yaklaşım çöktü.


Olumsuz yaklaşım (Dolaylı AKP propagandası):


"Tayyip bu savaşı oy almak için başlattı. Bu Saray'ın savaşıdır, milletin savaşı değildir."

Oy almak için PKK ile savaş başlatan bir güç, aynı zamanda PKK ile koalisyon yapmaz. Çünkü PKK ile koalisyon oy kaybettirir.

Bu durumda, PKK ile savaşanın Tayyip değil TSK olduğu tezi doğrulanmış olur. Olumsuz yaklaşım da çöktü.

Tayyip, TSK'nın PKK ile mücadelesini artık engelleyemiyor. Çünkü güç kaybetti. PKK ile koalisyon yaparak, PKK ile savaşan TSK'nın karşısında konumlanmış oldu.


Dolayısıyla muhalefet (özellikle CHP)

 1-    Saray Savaşı ", " Çözüm yerine savaş neden " gibi Açılım savunucusu söylemlerinden vazgeçmeli,
2-  Olayı yukarıda açıklandığı biçimde halka anlatmalı,
3-  PKK ile mücadelede inisiyatifi ele almalı, başarıya ulaşmak için ne gibi ek önlemler alınması gerektiğini saptayarak halka açıklamalı

PKK ile mücadelede kararlı duruş, oy kazandırır. Mücadeleye sudan sebeplerle karşı çıkmak oy kaybettirir.

Seçim kabinesi, AKP'nin çöküş kabinesidir. PKK ile birleşen çöker.

"PKK ile mücadele eden Tayyip" efsanesinin aldatmaca olduğu halka bu şekilde anlatılarak çöken AKP'nin altındaki sandalye çekilmelidir.

"Saray Savaşı", "Tayyip PKK ile savaşıyor" gibi dolaylı AKP propagandası yaparak çöken AKP'ye koltuk değneği görevi görmekten vazgeçilmelidir.

Bu yanlışlara kapılan Atatürkçü arkadaşlar, yanlıştan dönmek erdemdir. Bunu gurur meselesi yaparak AKP'ye payanda olmaya devam etmeyiniz.

TSK'nın PKK ile mücadelesine siyasi önder olmak üzere kolları sıvayınız. AKP'yi, Tayyip'i aradan çıkarınız. "Başkomutan Tayyip" görüntüsünü yerle bir ediniz.


Ali Serdar Bolat         

29 Ağustos 2015

..

KCK Eş Başkanı Cemil Bayık: 'Halkımız silahlanmalı' demiş




KCK Eş Başkanı Cemil Bayık: 'Halkımız silahlanmalı' demiş




Ne anlama geldiğini bilmediğimiz "Çözüm" sözcüğü, 
sakın, Türkiye'nin çözülmesi demek olmasın!

ŞAHLANAN KÜRTÇÜLÜK

Değerli arkadaşlar, Ortadoğu da bir Kürt Devleti hayal edenlerin Türkiye'yi arkadan vuran kalleşlikleri devam ediyor; Emperyal Güçlerin kaynattıkları Orta doğu cadı kazanını karıştırmaya devam ediyorlar. KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık silahlanmadan bahsediyor; bizim (?) HDP gözünü Kandilden ve KCK den ayıramıyor, Sırtını PYD'ye yasladığını söylüyor... Bunlar hayra alamet şeyler değil... 

Daha önceki yazılarımda da sizlerle paylaşmıştım Kürt meselesini; Türkiye toplumunda 1920 lerde % 8 kadar olan Kürt nüfus bugün %20 yi aşmış durumdadır; yani Türkiye'de her 5 yurttaştan biri kendini Kürt kökenli veya Kürt olarak görüyor.. 
Türkiye'de 16 milyon kadar Kürt yaşıyor.. Suriye'de 2 milyon, Irakta 5 milyon, İran'da 7 milyon Kürt nüfusu da dahil edersek Toplamda bu 4 Ülkedeki Kürt nüfus yaklaşık30 milyondur, diyebiliriz.(Bazı kaynaklar bu sayıyı abartarak 50 milyon veriyor) 
Kendilerini Kürt olarak betimleyen, ya da öyle adlandırılan bu nüfusun aslında tam olarak anlaşabilecekleri ortak bir dilleri de yok; Temelde Pers dilinin (Farsçanın) bir türevi olan Kürtçe üç farklı lehçede konuşuluyor.... 
  • Zaza ve Kurmançi (Türkiye) , 
  • Sorani (Suriye, Irak), 
  • Kermanşahi (İran)...
Tabii bu lehçelerin değişik şiveleri de var. Kars'taki bir Kürdün Musul'lu bir Kürt'le iletişimi çok zor. Din açısından da  ayrışım var; Kİslam içerisinde değişik mezhep gruplarına (Şafi, Sünni, Alevi...) dağılmış durumdalar... İçlerinde Laikliği benimsemiş olanlar var, koyu şeriatçılar var, her renkte, her seste insanlar var. 
İşte bu Kürt toplumlarını tek bir Devlet çatısı altında toplamak Ütopyasınını gerçekleştirmeye çalışan, (Bir zamanların Pan-Türkistleri gibi) kendini Pan-Kürdist hareketin akıntısına kaptırmış ırkçı-hayalperestler (Sömürgeci-Emperyal güçlerin piyonları) Türkiyeyi karıştırmaya devam ediyorlar... 
Bu koşullarda  HDP'ne  düşen görev, Ulusal Birlikten, ve Toplumsal Barıştan yana olduğunu kanıtlamaktır. Aksi takdirde, ne kadar tatlı dil dökse de,  PKK ile, KCK ile göbek bağını koparmadan gerçek bir Türkiye Partisi olamayacaktır. HDP'nin Türkiye'ye uyum evrimine HDP dışındaki Partilerin de, başta MHP, katkıda bulunmaları gerekiyor.

*** 
Şu anda Meclis kilitlenmiş durumda; çok büyük olasılıkla yeni bir seçime gidilecek. (Seçim yasasında, Barajın % 5 e indirilmesi, Her İl'e +1 kontenjan kuralının ve d'Hondt yönteminin kaldırılması ivedilikle yapılması gereken değişikliklerdir.) Mevcut Seçim yasası değiştirilmeden gidilecek bir erken seçimde Partilerin alacakları oy oranlarında  büyük farklar bekleyemeyiz; ama "Meclis aritmetiğini değiştirecek boyda bir değişim olmaz" da diyemeyiz. 

AKP den HDP ye giden 2,5 milyon Kürt seçmen geri dönmez, ama AKP'den MHP ye giden 1,5 milyon seçmen muhtemelen geri dönecektir. Hayal kırıklığı ve bıkkınlık yaşayan seçmenlerin bir kısmının çekimser kalışıyla, Seçime katılım %80 e düşebilir; (geçerli oy sayısı ~44 milyon olur) 

2015 Haziran seçiminde, İktidara %41, Muhalefete 25+16+13= %54 oy veren Seçmen, Birlikte çalışmak becerisini gösteremeyen Muhalefeti, 2-3 Puvan da olsa, cezalandıracaktır. Erken seçimde muhtemel oy oranları şöyle olabilir;
  • AKP %43
  • CHP %26
  • HDP %14
  • MHP %12
Ve bu durumda AKP yine 275 ten fazla Milletvekili alarak tek başına iktidar olabilir... Sonuçta AKP iktidarının cezalandırılması bir başka bahara kalır.  Sevgilerimle.  æ

***
Olası erken seçim nedeniyle
GÜNÜN FIKRASI

Ağa yanında marabası Mamo ile yeni aldığı Traktörünün direksiyonunda Kasabaya gidiyor. Mamo ile biraz eğlenmek isteyen Ağa,
“Ula Mamo, bu Trahtörü almak istiymisen?” diye sorar. Mamo
“Nassı alim ağam, nerde bende o para ki?” diye yanıt verir. Ağa Mamo, senden para istiyen kim… aha yoldaki şu manda pohundan yersen,  Trahtörü sene verim.” 
Ağa Mamo’nun böyle bir şey yapmayacağından emindir.  Mamo iğrenerek boka bakar, bakar, sonra
Peki ağam, yiyirem” der. Gerçekten de Traktörden iner, yol üzerindeki manda bokundan bir avuç yer. Şaşkınlık içindeki Ağa ne yapacağını bilemez, tükürdüğünü de yalayamaz, mecburen oturduğu yerden kalkar, direksiyonu Mamoya verir; 
“Mamo, Trahtör senindir” der.
*
Kasabadan Köye dönüşte, Mamo keyfinden ıslık çalarak Traktörü sürmektedir. Yanında oturan Ağa yepyeni Trahtörünü kaybetmiş olmanın üzüntüsü ile kara kara düşünmektedir; istemeye istemeye şöyle der; 
“Ula Mamo, ben de o pohtan yesem Trahtörü  geri veriymisin?”  Mamo böyle bir teklife önce sıcak bakmaz, sonra Köyde bok yiyerek Traktöre sahip olduğunun yayılmasını da istemediğinden razı olur ve 
“Peki ağam, benim yediğim pohtan sen de yirsen sene trahtörü geri veriyim” der. Ağa, Traktörden iner, Manda bokundan bir avuç ağzına atar, sonra Mamonun boşalttığı direksiyonun başına geçer… Yine neşesi yerine gelmiştir ama olan bitenden çok pişman, şöyle sorar Mamo’ya;
Ula Mamo, Bu trahtör Köyden çıharken benim değil miydi?”  Mamo yanıtlar
He Ağam, senindi
Köye dönerken de yine benim değil mi?
Elbette ağam, yine senindir
Peki, biz bu pohu niye yedik?
***


KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, 
“Tüm halkımız silah almalı, bu temelde kendini eğitmeli ve örgütlemeli. DAIŞ ve sömürgeci tüm güçlerin her türlü saldırısına karşı köylerde, kentlerde, mahallelerde yer altı sistemi, tüneller, mevzi sistemi geliştirmeli. Köyünü, kentini mahallelerini terk etmemeli, yaşam olacaksa da kendi topraklarında, ölüm olacaksa da kendi topraklarında olmalı”  
açıklamasını yaptı.
ANF'de yer alan habere göre, 19 Temmuz 2012'de, Kuzeydoğu Suriye'nin PYD'nin eline geçmesinin 3. yıl dönümü sebebiyle Ronahi TV'de katıldığı bir programda konuşan Cemil Bayık, "Rojava Devrimi‘nin 3. yıldönümü başta Kahraman Rojava halkımız ve özgürlük savaşçıları şahsında tüm insanlığa kutlu olsun" dedi. Bayık, açıklamalarına şu şekilde devam etti:
“19 Temmuz Rojava Devrimi büyük bir devrimdir, halkların devrimidir, yüzyılın devrimidir. Hem herkesin gerçeğini ortaya çıkaran hem de herkesin kaderini belirleyen bir devrimdir. Bu açıdan büyük bir devrimdir. Büyük devrimler hem büyük umutlar, hem de büyük düşmanlar yaratırlar. Bugün eğer herkes bu devrimi üzerinde duruyor ve umut kaynağı olarak görüyorsa, devrimin büyüklüğünden dolayıdır. Yine Rojava Devrimi‘ne karşı bu kadar vahşi saldırıların, düşmanlıkların gelişmesi de bundan dolayıdır. Bugün Rojava Devrimi sadece Kürtlerin değil tüm Ortadoğu'nun yaşamında büyük değişimler yaratıyor. Yeni bir yaşam, yeni bir toplum ve yeni bir kişilik geliştiriyor. Orta doğu'da ulus devlet sistemi dağılıyor. Bugün bu durum Irak, Suriye, Mısır ve Libya'da somut yaşanıyor. Bunun yerine bir devlet sistemi de kuramıyorlar. Şimdi bunun yerine yeni bir sistem gelişiyor. Bu sistem de şimdi Rojava'da hayata geçirilen demokratik ulus sistemidir. Buradaki örnekte herkes görüyor ki Ortadoğu'daki sorunları sadece bu strateji ve bu siyaset çözebilir. Ortadoğu başka şekilde kendini krizden çıkaramaz, kendini istikrara kavuşturamaz. İstikrarın, demokrasinin, kardeşliğin, birliğin, özgürlük ve adaletin de yolu demokratik ulus çözümünden geçer. Bu da Önder Apo'nun düşüncesidir, çözümü projesidir. Önder Apo bu düşünce ile sadece Kürt halkı için ve Ortadoğu için değil tüm insanlık için büyük bir armağan sundu. Bugün de bunun öncülüğünü Kürt halkı yapıyor. Halkımız meşru savunma örgütlenmesini ve bilincini de geliştirmeli. Bu sadece askeri güçlerin büyütülmesi temelinde değil, halk olarak meşru savunmasını geliştirmeli. Tüm halkımız silah almalı, bu temelde kendini eğitmeli ve örgütlemeli. DAIŞ ve sömürgeci tüm güçlerin her türlü saldırısına karşı köylerde, kentlerde, mahallelerde yer altı sistemi, tüneller, mevzi sistemi geliştirmeli. Köyünü, kentini mahallelerini terk etmemeli, yaşam olacaksa da kendi topraklarında, ölüm olacaksa da kendi topraklarında olmalı. Rojavayı savunmak tüm Kürdistan'ı savunmaktır. Rojava Devrimine sahip çıkarsak ancak onurlu bir yaşama sahip olabiliriz, bunun için herkes yönünü Rojava Devrimine vermeli ve sahiplenmelidir.”  
Odatv.com



Türkiye'nin Güney sınırı boyunca,  PYD tarafından ele geçirilen Suriye topraklarında kurulan Kürt kantonları.(ROJOVA


PYD Militanları ve


IŞİD militanları
isil.jpg
Al birini, vur ötekine....  Çevremiz böyleyse... 

Ve Türkiye'nin kevgire dönen sınırlarını bekleyen (?) Jandarması da Osmanlının "....Bir elde Kalkan, bir elde Hançer, Allah-ü ekber Allah-ü ekber..." marşı ile yürüyorsa zaten iş bitmiştir... 

Maarifi ile, Mülkiyesi ile Askeriyesi ile  çürümekte olan bir Devlet... Bu gidişle Türkiye'nin birlik, bütünlük içerisinde sağ-salim 2023'e çıkabilmesi çok zor görünüyor. æ

IŞİD (DAIŞ) : Irak-Şam İslam devleti
KCK : Koma Civaken Kurdistan (Kürdistan Topluluklar Birliği)
PYD : Partiya Yekitiya Demokrat (Demokratik Birlik Partisi)

PKK : Partiya Kârgârani Kurdistan (Kürdistan İşçi Partisi)
__________________



3 Eylül 2015 Perşembe

Sınırları da sivillere havale ediyorlar. Çünkü ordu Silivri'de toplanıyor!




Sınırları da sivillere havale ediyorlar. Çünkü ordu Silivri'de toplanıyor!

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/resimler/1275017394.jpg
Avrupa ile entegrasyon

AKP iktidarı, AB üyelik müzarekelerinde yer alan Entegre Sınır Yönetimi konusunda yeni bir adım daha attı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin karşı çıktığı “sınırların profesyonel birliklerce korunması projesi”, Başbakan Erdoğan imzalı genelgeyle yürürlüğe girdi. 26 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlanan genelgeye göre, TSK sınırlardan çekilecek, görevi İçişleri’ne bağlı profesyonel birlikler üstlenecek 

Güvenlik zafiyeti yaratır 

UZMANLAR, sınırların sivil yönetime bırakılmasının güvenlik zafiyeti yaratacağı görüşünde. E. Tümgeneral Armağan Kuloğlu, “Avrupa ülkelerindeki sınırlarla Türkiye’nin sınırları arasındaki farklılık gözetilmeli. Avrupa ülkeleri gibi tehdit algılaması sıfır olan bir konumda olsak, uygulama başarılı olur” dedi. E. Tümgeneral Alaettin Parmaksız da Irak sınırında bu uygulamanın hayal olduğunu söyledi.  

Asker kışlaya giriyor

TSK’nın karşı çıktığı “sınırların profesyonel birliklerce korunması projesi” Başbakan’ın imzasıyla yürürlüğe girdi. Buna göre TSK sınırlardan çekilecek, görevi İçişleri’ne bağlı birlikler üstlenecek
Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik müzakerelerinde “Adalet, özgürlük ve güvenlik” faslında yer alan Entegre Sınır Yönetimi konusunda yeni bir adım atıldı. 26 Mayıs 2010 tarih, 27592 sayı ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan genelge ile tüm sınır kapılarında, kara ve deniz sınırlarında görev yapmak üzere İçişleri Bakanlığı’na bağlı profesyonel bir sınır güvenlik teşkilatının kurulması amaçlanıyor. 

STK’lar görev alabilecek

TSK’nın baştan beri karşı çıktığı profesyonel birliklerin sınırlarda görev yapması konusundaki genelge ile “Entegre Sınır Yönetimi Koordinasyon Kurulu” adı altında profesyonel bir birlik kurulması öngörülüyor. Genelgeye göre, kurul ihtiyaç duyduğu takdirde alt kurullar, teknik komiteler ve çalışma grupları oluşturulabilecek. Komite ve gruplarda ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yanı sıra sivil toplum örgütleri, meslek birlikleri ve özel sektör temsilcileri de yer alabilecek. Genelgede, “İçişleri Bakanlığı Müsteşarı veya görevlendireceği müsteşar yardımcısının başkanlığında, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Denizcilik Müsteşarlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Emniyet Genel Müdürlüğü, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve İller İdaresi Genel Müdürlüğü’nden kurumları adına karar vermeye yetkili üst düzey temsilcilerin katılımı ile ’Entegre Sınır Yönetimi Koordinasyon Kurulu’nun kurulması uygun görülmüştür” denildi. Askerin ’sınır güvenliği’ görevinden çekilmesi kademeli olarak gerçekleşecek. 

50 bin personel

Yeni teşkilat ilk etapta 50 bin personelden oluşacak. Yeni sivil kolluk gücü, askerin kullandığı ağır harp silahları ile donatılacak.  Sınır güvenliği için kurulacak yeni sivil kolluk gücünün ağır silahlar alabilmesine imkan tanıyacak açık kapı bırakıldı. Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, bir süre önce yaptığı açıklamada Türkiye’nin sınır güvenliğinde AB standardına ulaşmak için 50 bin kişilik özel bir güvenlik gücü kurma hazırlıkları yürüttüğünü söylemişti. Bağış, ABD’nin Meksika ve Kanada sınırlarını koruyan ’Border Patrol’sistemine benzeyeceğini açıkladığı yeni sınır koruma gücünün asker ve polisten farklı bir birim olacağını vurgulamıştı.

TEPKİLER...
Uygulama güvenlik zafiyeti yaratır

Başbakan Erdoğan’ın önceki gün yayınladığı genelge ile sınırların profesyonel birliklere bırakılmasını ve AB’ye uyum çerçevesinde “Entegre Sınır Yönetimi Koordinasyon Kurulu” kurulması kararına sert tepki geldi. Uzmanlar sınırların sivil yönetime bırakılmasının güvenlik zafiyeti yaratacağını söylüyor. 

Belli bir bölgede uygulanabilir

Emekli Tümgeneral ve ORSAM Danışmanı Armağan Kuloğlu, bu düzenlemenin güvenlik zafiyeti yaratacağını vurgulayarak, “Sınır Güvenliğinin sivil birliklere devredilmesi ve İçişleri Bakanlığı kontrolünde olması konusu uzun zamandır görüşülen ve hazırlıklar yapılan bir husus. Ancak Avrupa ülkelerindeki sınırlarla Türkiye’nin sınırları arasındaki farklılığı gözetmeden, ülkeler arasındaki güvenlik konularını dikkate almadan yapılacak bu tür uygulamaların Türkiye’yi güvenlik zafiyetine uğratacağını düşünüyorum. Çünkü örneğin Hollanda’nın sınırlarının Fransa’ya karşı olan durumu ile Türkiye’nin İran’a karşı, Suriye’ye karşı, Irak’a karşı, Ermenistan’a karşı olan durumu açısından büyük fark var. Eğer Türkiye da Avrupa ülkelerindeki gibi tehdit algılaması sıfır olan bir konumda olsak o zaman hırsızlık, uyuşturucu kaçakçılığı, gümrük ileri vesaire gibi konuların ağırlıklı olduğu bir yerde böyle bir organizasyonla bu sorunları halletmeniz mümkün olabilir. Ama Türkiye bulunduğu konum ve coğrafyası itibari ile böyle bir uygulamanın ancak sınırlı bazı bölgelerde olabileceğini düşünüyorum. Her yerde uygulanamaz bunun gerekçesi de güvenlik sorunlarıdır” diye konuştu. 

Amaç; yeni bir kuvvet

Böyle bir düzenlemenin ancak kağıt üzerinde olabileceğini söyleyen ve sınırlarda silahlı kuvvetlerin teröre karşı verdiği mücadeleyi hatırlatan Emekli Tümgeneral Alaettin Parmaksız da bu uygulamaya büyük tepki gösterdi. Parmaksız, diğer AB ülkelerinin sınır uygulamalarını da hatırlatarak, “Peki neden AB Yunanistan Bulgaristan sınırında uygulamıyor? Bugün Irak sınırında sivil teşkilatlarla güvenlik sağlamak bir hayal ürünüdür. Keşke sağlanabilse... Her gün silahlı kuvvetlerin bu kadar takviyesine rağmen teröristler elini kolunu sallıyor ki bunlar yeni bir 100-150 bin kişilik kuvvet mi oluşturacaklar? Kanun çıkabilir ama uygulama olanağı yok. O dağlarda operasyon yapacak bir gücü nasıl oluşturacaklar. Orada güvenliği sağlamada özel harekat bile yeterli değil. Yeni bir polis ordusu kuracaklarsa, Türkiye’nin buna harcayacak parası varsa buyursunlar yapsınlar” dedi. Parmaksız, “Türkiye’nin birçok sorunu varken bu tür düzenlemelere zaman ve güç harcamasını da eleştirerek, ” Türkiye’nin öncelikli sorunları bitti de bu mu kaldı? Türkiye AB standartlarını yakaladı da bu mu kaldı? Milyarlarca dolar ayırıp yeni bir yapı kuracaklarsa yapsınlar. Sınırı korumak demek profesyonel güç demektir. Gönüllülük esası olduğu için Mehmetçiğin karnını doyuruyorsun ama oraya göndereceğin insanların çocukları, ailesi olacak. Ezbere iş yapılıyor. Bunun yürütme olanağı yok bence “ şeklinde konuştu.  
NOT: Genelge ekte (29 Genelge.doc)
'Allah‘ın başka işi yok TOKİ’ ye para gönderiyor'
TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, kentsel dönüşüm işi için prosedürlerin yerine getirilmesi halinde, kaynağın mutlaka geleceğini belirterek, 'Bize inanın, bak samimi söylüyorum belki burada söylemem doğru değil ama inanın bize Allah gönderiyor parayı' dedi.
Gülermisin, ağlarmısın?..


Çankaya Dolaylarında Bir Vaşington Türküsü




Çankaya Dolaylarında Bir Vaşington Türküsü 



Ali Tartanoğlu 


09.02.2015 5:00    
 
Moskova'da çarların bile sızım sızım kemikleri
Lenin'i teselli ediyor Petro!
 
İşçi tulumu, ezik teslim bayrağı
Şimdi Kremlin burçlarında
Marks, şaşkın!
 
Mavi çiçekli pembe gerdek çarşafı değil işçi tulumu
liberal Amerikan soysuzluğunun yatağındaki.
 
Sözde barış ve silahsızlanma ekiyorlar
dünyanın rahmine Buş'la Gorbi
 
Şu çile çile yüzü, ağar ağar saçı
paçavra paçavra giysileri
mavi mavi sönen gözleriyle
Kızıl Meydan'da dilenen ihtiyar teyzecik
işçi anası bir işçiydi gerçi
Ama ne gam!..
Perestroyka akıyor ya Moskova ırmağından
Vals mavisi zehirli sanayi yeşiline döndü ya Tuna'da
Budapeşte çoktaaan glasnost ya
"Acı ilaç" buyurdular ya ekonomüştler, zerdüştane
 
...perestroyka, glasnost, liberalizm
                     ihracat, kredi, ticaret, akreditif
                                           küreselleşmenin altın çağı...
akıyor ya dünyanın gettolarına
Bush'la Gorbi'nin dosyalarından
Artık daha bol ve ucuz Macar dilberi
Margit adasının liberal turistlerine;
daha bol ve ucuz ciklet, naylon çorap, adidas ayakkabı
Macar dilberlerine
 
Gerçekteyse, beyinlerde cehennem üşümesi
Yürek dökülüyor lağımlara si-en-en vidanjörlerinden
 
Atlanmamış çağların
düş ötesi ve aydınlık kuytularına büzülüp sinmiş
amerikanca bilmeyen ve hala akabilen sular,
açabilen çiçekler, yakabilen ateşler
hala okşanabilen çocuklar, doğurabilen kadınlar
ve hala sevebilen erkekler
 
Dolarla amerikanca kucaklaşırken bilgisayar
Kan kırmızı bir şehvetle sarılırken savaş teknolojiye
 
inanılmaz çıplak
ve akıl almaz yalnızlıklarının üstüne
giymişler Bolu dağlarını binlerce kömür akı adam
yürüyorlar yarık ayaklarıyla
Yorgunluklarını, emeklerini, inançlarını büyüterek
 
Hüdayda değil
ALLLÇAKKK!!
çalıyor sazlar Çankaya dolaylarından
 
Kısır çöl kişniyor taze kısrak oynaklığıyla
Mıncıklanıyor günde on bin kez
humuslanıyor erkek bombaların öldüren aşkıyla
 
Fizik, kimya, metal, asit, çelik, barut ve petrol
kol, bacak, kan, korku, dehşet
uluslararası hukuk, bilim, teknoloji ve AHHH!..  lakk!..
 
Çöl değil, artık ölüm yeşerebilir
Amerikan gübreli, Birleşmiş Milletler sulamalı
Arap çukurovasında
 
Lodos değil
ALLLÇAKKKK!
esiyor hava
Çöl değil kan fırtınası
Vaşington üzerinden
 
Aranırken ak gövdeli analarını
kara, kocaman gözlü bebeler
kapkara bir dehşetin uçuştuğu
Mezopotamya yıkıntıları arasında
Kara bomba bulutlarıyla çıldırırken
ak tenli kara talihli Ümmü Mustafalar,
Halide binti Ali’ler
kucaklarında ve düşlerinde ölen bebeleri
ve kara bıyıklı erkekleriyle
Kirletirken Dicle'yi Doğu'nun saddamlığına gizlenip
aşüfte Apaçelerin kıçından dökülen
uğursuz Batı namussuzluğu
 
Kopmuş bacağını sıvazlayıp duran
gazi yüzbaşı Hasan Müeyyed
bir uygar bombanın Dicle'ye gömdüğü
Cumhuriyet köprüsünün altında
Şimdi artık bir muvazzaf DELİ!
 
sayısız çiçek yürekli
Yürek yürek ağlarken güzelim Bağdat'a,
Şuh bir karabasan dellenmesiyle
kadın asker Melisa çökmüş
hi-ç-okmilyon satışlı Buştiyet sayfalarına
 
 
Ali Tartanoğlu
(Aşktadır Dervşlik, s.23, Ulus Dağı Yayınları, Ankara 2012)

http://www.gercekedebiyat.com/haber-detay/cankaya-dolaylarinda-bir-vasington-turkusu-ali-tartanoglu/1816

..

1 Eylül 2015 Salı

FETÖ gibi PKK’yı da Alman istihbaratı yönlendiriyor




FETÖ gibi PKK’yı da Alman istihbaratı yönlendiriyor

PKK’lı teröristleri eğitmek için Kandil’e gönderilen 7 Alman ajandan biri, TSK’nın hava operasyonunda öldü. Örgütte ‘Dilsoz Bahar’ kod adıyla bilinen ajanın cenazesini memleketi Karlsruhe kentine Türkiye üzerinden göndermek isteyen Alman makamları, yetkililerden ret cevabı alınca plan üstüne plan yaptı.

FETÖ gibi PKK’yı da Alman istihbaratı yönlendiriyor
alman ajani-2
BOMBALAR ALTINDA ÖLDÜ

Edinilen bilgiye göre, PKK kamplarına Türk Silahlı Kuvvetleri’nin düzenlediği hava operasyonlarında bombalar altında ölenlerden biri, bir Alman istihbaratçıydı. Sınır ötesindeki Kandil kamplarında teröristlere eğitim verirken ölen Alman ajan Kevin Joachim’in (22) cenazesi Türkiye üzerinden Avrupa’ya götürülmek istendi. Türkiye bu işlemi kabul etmeyince Alman gizli servisi, bu operasyon için bir plan geliştirdi. Ajan Joachim, Suriye’nin kuzeyindeki Rojava bölgesinde PYD’lilere eğitim verdiği sırada hayatını kaybetmiş biri gibi gösterilerek yeniden Türkiye sınırına getirildi. Plana göre, PYD saflarında ölen bir Avrupalının cenaze nakline Türkiye izin verecekti, ancak öyle olmadı.


alman ajani3

Mükemmel seviyede Kürtçe bilen Alman ajan Kevin Joachim, 22 Ağustos’ta Almanya’da toprağa verildi.

CENAZE ORTADA KALDI

Habur Sınır Kapısı’na getirilen cenaze bir kez daha geri çevrildi. Gerekçe ise “Türkiye yalnızca kendi vatandaşlarının cenazelerini sınırdan kabul eder” oldu. PKK’ya eğitim verdiği sırada Kandil’e atılan bombalarla ölen ajanın naaşı bir süre ortada kaldı. Alman gizli servisi, Türkiye seçeneğinden umudunu kesince cenazeyi Erbil’e nakletti. Erbil’den Avusturya’nın başkenti Viyana’ya taşınan cenaze, oradan da Almanya’nın Karlsruhe kentine gönderildi. ‘Memleketi’ Karlsruhe’da toprağa verilen Kevin Joachim’in PKK içinde ‘Dilsoz Bahar’ kod ismiyle bilindiği, Almanya tarafından geçtiğimiz mayıs ayında PYD’lilere eğitim için Suriye’nin Kamışlı kentine yollandığı, burada 2 ay kaldıktan sonra yeni görev yeri Kandil’e giderek PKK’lılara eğitim verdiği öğrenildi.


Operasyonları çok eleştirmişti



alman ajani pkk haberi manset medyagundem

Gazetelerde yer alan haberlerden manşetler.

Türkiye’nin terör örgütü IŞİD’e karşı başlattığı harekâtı destekleyen Almanya, PKK’ya yönelik operasyonları ise eleştirmişti. Almanya Savunma Bakanı Von der Leyen, ‘Bild am Sonntag’ gazetesindeki demecinde “Türkiye’nin IŞİD’e karşı kendini savunma hakkı ne kadar doğruysa, PKK’yla barış yolu da o kadar önemli” ifadelerini kullanmış, Almanya’nın IŞİD ile mücadele için farklı etnik grupları birleştirmeye çalıştığını aktararak “PKK’ya operasyonlardan endişeliyiz” mesajı vermişti.

alman ajani

KARARGAH KALETUKA

7 Haziran seçimlerinin hemen sonrasında çözüm sürecini rafa kaldıracağını ilan eden PKK, IŞİD’in Suruç’ta patlattığı bombanın ardından doğrudan hükümeti hedef almış ve kırsal bölgelerden çok kentleri savaş alanına çevirmişti. Örgütün kent savaşlarına yönelmesinde Alman etkisinin büyük olduğu belirtiliyor. İstihbarat raporlarına göre, PKK’lılara eğitim için Kandil’e gelen Alman istihbarat kurumu BND ajanları, bölgedeki Kaletuka kampını kendilerine merkez üs olarak belirledi. Şubat ayından beri bölgede üslenen ajanların haftaiçi mesaisini Kaletuka’da harcayıp haftasonlarını ise Süleymaniye kentinde geçirdikleri öğrenildi.



alman ajani4 bakan
Almanya Savunma Bakanı Ursula Von der Leyen

SİLAHLAR PKK’YA NASIL GİTT?

IŞİD’le mücadele kapsamında Irak Kürt bölgesine 3 farklı tipte ağır silahlar gönderen Almanya, bu silahların PKK’ya nasıl transfer edildiği sorusuna sessiz kalıyor. İstihbarat birimleri, IŞİD’le savaşan Kürt gruplara silah sevkiyatı yapıyor görünen Almanya’nın çok sayıda mühimmatı PKK kamplarına götürdüğünü belirtiyor. Kandil, Hakurk ve Çemço bölgelerindeki 3 lojistik üsse sevk edilen Alman menşeili ağır silahların, TSK’nın hava operasyonları sonucu yok edildiği öğrenildi. Bölgedeki kaynaklar bu ağır silah ve patlayıcıların özellikle Türkiye sınır hattındaki kamplarda tutulmasının temel nedeninin, şehir savaşları başlatılması durumunda Şırnak ve Hakkari illerine kolay geçiş yapmak olarak değerlendiriyor.


Avrupa Türk Gazetesi © ÖZEL HABER | ATGtv

Terörist PKK’daki Alman ajanıyla ilgili haberi izleyin:



Gazetedeki terörist PKK’daki Alman ajanıyla ilgili haberin yansıması bu şekilde oldu:





YASAL UYARI: Yayınlanan köşe yazısı veya haberin tüm hakları Avrupa Türk Gazetesi’ne aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı veya haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı veya haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.


http://avrupaturkgazetesi.com/feto-gibi-pkkyi-da-almanistihbarati-yonlendiriyor/


..