Temel Karamollaoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Temel Karamollaoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Kasım 2019 Salı

GEÇMİŞİMİZLE BUGÜNÜ MUKAYESE YAZILARI., BÖLÜM 4

GEÇMİŞİMİZLE BUGÜNÜ MUKAYESE YAZILARI.,   BÖLÜM 4



Sözde Ermeni Soykırımı. 1915

Sözde Ermeni Soykırımı (Genozid: 1948 Nürnberg mahkemelerinde litaratüre giren bir kelime zaten 1915 olayları ile özdeşleştirilemez) ) 
tekrar günümüzün konusu oldu.

     5 Ekim 2000 Tarihli bir, kaynağı BM Genel Sekreteri Sözcüsünün Dairesi olan bir belge var. 
Bu belge bir bilgisayar iletişim ağı çerçevesinde gelmiştir; ama altında sözcü Farhat Haq’in adi yer almaktadır. 

Bu Belgede şöyle diyor:

“Birleşmiş Milletler Ermeni deneyimini ‘soykırım’ diye tanımlayan bir yazanağı hiçbir zaman ne onaylamış ne de desteklemiştir.”


Buna ek olarak OdaTV’denbir alıntıyı bilgilerinize Sunuyorum:  

Kaynak Yayınları’ndan çıkan “Atatürk’ün Bütün Eserleri” çalışmasının 11. cildinin 60, 61 ve 62 sayfalarında yer alan bu röportajda, Mustafa Kemal, gazeteci Streit’in “Harbi Umumi esnasında yapıldığı mütemadiyen ağızlarda dolaşan Ermeni katliam ve tehciri hakkında hükümetinizin resmi görüşü nedir?” sorusuna şöyle yanıt verdiği yazar:

“Rus ordusu 1915’te bize karşı büyük taarruzunu başlattığı bir sırada o zaman Çarlığın hizmetinde bulunan Taşnak Ermeni Komitesi, askeri birliklerimizin gerisinde bulunan Ermeni ahalisini isyan ettirmişti. Düşmanın sayı ve malzeme üstünlüğü karşısında çekilmeye mecbur kaldığımız için kendimizi daima iki ateş arasında kalmış gibi görüyorduk. İkmal ve yaralı konvoylarımız acımasız şekilde katlediliyor, gerimizdeki köprüler ve yollar tahrip ediliyor ve Türk köylerinde terör hüküm sürdürülüyordu.

Bu cinayetleri işleyen ve saflarına eli silah tutabilen bütün Ermenileri katan çeteler, silah, cephane ve iaşe ikmallerini bazı büyük devletlerin daha barış zamanından beri kendilerine kapitülasyonların bahşettiği dokunulmazlıklardan istifade ederek ve bu maksada yönelik olarak büyük stoklar husule getirmeye muvaffak oldukları Ermeni köylerinden yapıyorlardı.

İngiltere’nin barış zamanında ve harp sahasından uzak olarak İrlanda’ya reva gördüğü muameleye hemen hemen kayıtsız bir şekilde bakan dünya kamuoyu, Ermeni ahalisinin tehciri hususunda almaya mecbur kaldığımız karar için bize karşı haklı bir ithamda bulunamaz. Bize karşı yapılmış olan iftiraların aksine, tehcir edilmiş olanlar hayattadır ve bunlardan çoğu, şayet İtilaf devletleri bizi tekrar harp etmeye zorlamasa idi, evlerine dönmüş olurlardı.”

‘AMERİKALI GENERAL HARBORD ŞAHİDİMİZDİR’

Gazeteci Streit’in “Ermeniler ve Rumlar tarafından Türklere karşı vukuu rivayet edilen katliam hakkında ne gibi malumat verebilirsiniz?” sorusuna ise Atatürk şu yanıtı vermişti:

 “Gerek Umumi harp sırasında gerek Mütareke’den sonra Ermeniler ve Rumlar tarafından Müslüman ahaliye yapılan zulümler üzerinde durmak uzun bir hikaye olur. Brest-Litovsk Antlaşması’nın yapılmasını müteakip Rusların Doğu vilayetlerimizi tahliyeye başladıkları sırada Ermeni çetelerinin yapmış oldukları katliam ve tahribat kafi derecede herkesin malumudur. Sivas’ta benimle görüşmüş olan, daha sonra bu bölgeleri ziyaret etmiş eden ve buralarda Ermeni çetelerinin davranışları hususunda tafsilatlı gözlemlerde bulunarak daha sonra kendisine bu konuda anlatmış olduğum şeylerin doğru olduğunu Amerikalı General Harbord, Amerikan kamuoyunun kendisinden faydalı malumat temin edebileceği bir şahidimizdir. Taşnaklar daha sonra da Kars ve Oltu bölgelerinde Alexandropol Antlaşması’nın yapılmasına kadar cinayetlerine devam etmişlerdir” diyerek yanıtlamıştı.

‘WİLSON PROJESİ SADECE GÜLÜNÇTÜR’

Atatürk, “Wilson Ermenistan sınırları hakkındaki fikriniz nedir?” şeklindeki soruyu da şöyle yanıtlamıştı:  

“Ermenistan birkaç günden beri tekrar Taşnakların eline düşmüştür. Alexandropol Antlaşması’nı samimiyetle tatbik mevkiine koyacak her Ermeni hükümeti dostluğumuza güvenebilir. Milyonlarca Türk’ü binlerce Ermeni’nin hakimiyetine terk etmeye kalkışan Wilson projesi sadece gülünçtür” diye cevap vermişti.



****

Artık Sormak Zamanı: Asıl Dertleri Ne?

HAŞMET BABAOĞLU
05 Kasım 2019, Salı


   Bırakın, CHP'li vekiller, belediye başkanları ve yancıları bol bol konuşsunlar...
"Bak bu olmadı!" diyerek onları siyaseten maske takmaya ve ettikleri lafları daha sonra evirip çevirip düzeltmeye zorlamayın...
Bunları yapmayın ki, gerçek yüzlerini, esas hesaplarını, kafalarının arkasında yatanları görmek isteyen görebilsin...
Buna ihtiyacımız var.
Mesela Tunç Soyer'in Barış Pınarı Harekâtı'yla ilgili "hepimizi huzursuzluğa, karamsarlığa iten bu savaş bir an önce bitsin" şeklindeki sözlerini eleştiren AK Parti İzmir vekili Mahmut Atilla Kaya "Kimse karamsar değil. Türkiye asker selamı veriyor, Soyer karalar bağlıyor" derken yerden göğe haklı.
Fakat Kaya "Sayın Soyer'in acilen bir düzeltme yapma zarureti vardır" derken yanılıyor.
Hayır, düzeltmesin!
Bulandırmasın!
Öyle "ecnebi" haliyle kalsın.
Gerisini hemşehrileri ve partilileri düşünsün.

***

   Aynı şey Soyer ve diğer CHP'lilerin "Kıbrıs'ı rahat bırakma"ya duydukları ilgi için de geçerli.
Saklanmadan konuşmalılar...
Kılıçdaroğlu gibi baş döndüren laf çevirmelerden medet ummalarındansa, böylesi daha iyidir.
Önümüzdeki süreçte özellikle Kıbrıs ve Doğu Akdeniz konusunda kimin ne düşündüğünü milletin açık seçik bilmesi gerekiyor.
Kaldı ki, İmamoğlu, Soyer gibi CHP'lilerde bu konuda gördüğümüz "uyum" basit bir şey değil.
Merkezinde Doğu Akdeniz sorunu yatıyor.
Bu "uyum"un Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin güçlenmesine şiddetle karşı uluslarası network'le bağlantılı olmadığını kim iddia edebilir?
O yüzden belki filmin makarasını önce geriye doğru sarıp CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır'ın Şubat ayında Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki sondaj faaliyetini "israf" olarak değerlendirmesine ve hiç sıkılmadan "orada ne işimiz var?" diye sormasına bakmak gerek.

***

   Bir de CHP Genel Başkanı'nın 7 Aralık 2018'deki KKTC ziyareti ve Akıncı'yla görüşmesi var tabii.
Genel Başkan Yardımcısı Ünal Çeviköz ziyaretle ilgili yazılı bir açıklama yapmıştı.
Açıklamadaki "Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yalnızlığı"ndan şikâyet ilgi çekiciydi. Hatta laf arasına sondaj faaliyetleri çerçevesinde Mısır ve İsrail'le ilişkilerimizin düzeltilmesi gereği sıkıştırılmıştı.
Şimdi CHP o "iş"in esasen yalnız görülecek bir iş olduğunu bilmez mi?
O halde, asıl dertleri ne?


**************

İnsanlık, Evrensel Hukuk filan mı dediniz, geçiniz...

HAŞMET BABAOĞLU 
06 Ağustos 2018, Pazartesi


Markette kasa kuyruğundayım...

Arkamdaki orta yaşlı iki hanım siyasetten (!) laflıyor.

   İçlerinden biri benim işitmemi isteyen bir ses tonuyla "İktidar Batı'yla aramızı bozmak için elinden geleni yapıyor" diyor. Soran gözlerle dönüp baktığımı 
görünce şöyle devam ediyor: "Böyle böyle insanlığımızdan kaybedeceğiz..."
Daha başta "Cihanda sulh" tercihini zengin ülkeler karşısında ceket iliklemek olarak anlayıp kabullenmişler. Esas hikâyeyi şimdi onlara nasıl anlatacaksın? 
İmkânsız gibi bir şey.
Çocukları oralarda okusun, onlar pasaportlarına vize alsın...
Varsın ABD bütün dünyayı yaksın!
Umurlarında değil.
Ben asıl o son cümleye takılıyorum...
Hani Batı'yla bozuşursak "insanlıktan olacağımız" iddiasına...

***
Hep Vurguluyorum ya...

Seçici körlük üzerine kurulu müthiş bir talim terbiyenin ürünleriyiz.
Mesela...
Alman destekli STK'lar ve demokrasi vakıflarında çalışan yurttaşlarımıza Almanya'da kaybolan 14-18 yaş arası mülteci çocukların sayısının 9 bini bulmasından söz açtınız mı hiç?
Ben söyleyeyim...
Ya otomatik bant kaydı gibi Türkiye'deki insan hakları ihlallerinden söz ediyorlar ya da kulaklıklarını takıp müzik dinlemeye başlıyorlar.
Almanya'ya bir biçimde gelen kimsesiz mülteci çocuklar "insan" değil mi, diye sormak faydasız bu tayfaya...
Oysa akla gelen sorular çok can yakıcı...
Ne oluyor bu çocuklara?
Hangi uğursuz, hırsız çetelerin eline düşüyorlar?

***
Batı dediğimiz şey filozoflardan, edebiyatçılardan, bilginlerden falan oluşmuyor. Bu bakış problemlidir, bizim Cumhuriyet dönemi eğitim müfredatının göz bağcılığıdır.
Mülteci çocuklardan bahis açtım ya, oradan devam edeyim.
Acaba o hanımefendinin şu sıralarda ABD'de iyice ayyuka çıkan insanlık krizinden haberi var mıdır? Sanmam. Gazetelerde küçücük çıkan o haberler gözüne takılmamıştır bile...

Ailelerinden koparılan mülteci çocuklar (aslında yaşları o kadar küçük ki, bebeler demek yanlış olmaz!) Teksas eyaletindeki toplama kamplarında tutuluyorlar.
"Banyo yapmaya götürüyoruz" diyerek annelerinin kucağından alınmış tam 11 bin 786 çocuk...
İşin bir başka skandal tarafı, bu uygulamanın Obama döneminde de yapıldığının ortaya çıkması.
"İnsanlık", "evrensel hukuk", "modern demokrasi" mi demiştiniz?

Geçiniz...



***

Erdoğan-Maduro-Venezuela-Meksika hattı.



BÜLENT ERANDAÇ 
07 Ağustos 2018, Salı 

Erdoğan-Maduro-Venezuela-Meksika hattı
EY Amerika, arka bahçende artık Yeni Türkiye var. Başkanımız Tayyip Erdoğan'ın "İhracatta yeni dönemde önceliğimiz Meksika, Çin, Rusya ve Hindistan pazarlarıdır" sözlerine ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü Kalın'ın Maduro ile beraber çektirdiği son fotoğrafına iyi bakınız Aziz Milletimiz. Büyük Türkiye'nin gelecek 60-70 yılının hamleleri ve fotoğraftır bu.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Venezuela Devlet Başkanı Maduro'ya yapılan suikastı protesto ederken, beraber çekilmiş fotoğrafını paylaştı, "Güçlü ol dostum" ifadesini kullandı.
Bu fotoğrafla verilen mesaj, "Türkiye Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Yeni çok kutuplu dünyanın lideri" tabirini kullanan Venezüella Başkanı Maduro'ya tam destekti.
Birbirini tamamlayan iki konu, gelecek yıllardaki jeopolitik dengeleri çok etkileyecek ERDOĞAN -MADURO-VENEZUELA -MEKSİKA HATTI, harika bir şekilde, dünya kamuoyunun dikkatine sunulmuştur.
Venezuela ve Meksika, ABD emperyalizminin göz diktiği iki ülke. Amerika'nın arka bahçesi. Darbeler yaptırdığı, masum insanların kanına girdiği bu ülkelerle, mazlumların gür sesi Başkan Erdoğan'ın özellikle ilgilenmesi, çok dikkate değerdir. Güney Amerika'ya uzanacak Türkiye'nin gerçek dost eli, Derin ABD'ye yapılmakta olan çok aklı hamlelerdir.


 HİBE OTOBÜSLER.

Başkan Erdoğan'ın talimatıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, TİKA aracılığıyla Ocak 2017'te Gineli makamlara hibe ettiği 50 belediye otobüsünün bir kısmı başkentte trafiğe çıktı. Bir Afrika ülkesi daha Türk kardeşlerine teşekkürlerini gönderdi.

CHP bölünür mü?

SİYASET Kulislerinde Öne çıkan iki fısıltı var.

1) CHP bölünür mü? Muharrem İnce'nin ayrı bir parti için yola çıkacak nefesi var mı? İnce'nin Amerikalı arkadaşları, ayrı bir parti için kendisine ne kadar yardım edebilir? Kemal Kılıçdaroğlu olağanüstü kurultay yapmıyor. CHP şu anda, sadece delege bazında değil, teşkilat/ belediye başkanlıkları cenahında da iki ayrı parça... Genel tabloya bakınca şunu görüyoruz: O zaman ne olacak? Düz mantıkla bakarsak, CHP'nin ikiye bölünme noktasında. Ancak, Muharrem İnce'nin 'nefesi yetmez' deniyor. Çünkü İnce düzenini CHP'nin içinde kurmuş durumda. Arkasında duranların yarısı, ayrılma olursa onu takip etmez deniyor. Daha da önemlisi, Derin CHP (İstanbul mahfilleri), Muharrem İnce'yi zayıf buluyor. Yerel seçim sonrası Kemal Bey'in yerine bir başka ismi hazırlıyorlar. (NOT: Birisi kadın 3 isim üzerinde duruluyor.)

2) KASIM'DA YEREL SEÇİM OLUR MU? Yerel Seçimin Kasım- 2018'e alınması konusuna "CHP yanaşmaz" düşüncesi ağırlıkta. CHP kıvırırsa, AK PARTİ -MHP-BBP hazır. HDP'li milletvekilleri de, alınmasından yana. Ağustos- Eylül ayında gelişmeler hızlanırsa, Anayasa değişikliği için 400 oyun çıkması, şartları oluşabilir. Mesala 4 KASIM 2018!

Oğuzhan Asiltürk-Temel Karamollaoğlu neden korktu?
SAADET Partisi'nin Ekim ayında yapılması planlanan olağan kongre gelecek yıla bırakıldı.
Erteleme kararı alınırken "Alelacele yapılacak bir kongreyle, yerel seçime gitmek faydalı olmaz" denildi.
Saadet demek, Oğuzhan Asiltürk demek. Asiltürk ve Temel Karamollaoğlu'nun korktuğu bir şeyler var.
24 Haziran'da CHP ile ittifak yapılması, Saadet'in muhafazakâr-mütedeyyin seçmeni tarafından tepki görmüştü. Parti kararına rağmen Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'a destek verilmişti. Saadet teşkilatında, Asilturk-Temel Bey yönetimine oluşan tepkilerin kongrede vücut bulması, CHP'ye tavır koyacak yeni yönetimin göreve gelmesi ihtimali kuvvetlenirken, erteleme kararı çıktı.

EVET, Derin ABD'de şeytanlık bitmez. Trump, 12-13 Ekim'de Arabistan, Mısır, Ürdün ve BAE ile ARAP NATOSU çatısı altında bir ordu oluşturma toplantısı yapacak. İslam NATO'su sözde İran'ın yayılmacılığına karşı mücadele ediyor gerekçesiyle kurulacak.
Aslında İsrail'in güvenliğini sağlamayı maskeleyecek. Bu işi, Evangelist ABD liderliği- Pence ve Pentagon yapıyorsa aman dikkat" Evanjelist- Siyonistler'e göre Büyük İsrail'i oluşturmada 7 aşama var. Günümüzde, 3'ncü aşamadalar.

DERİN SÖZ

"(Şeytan) Onlara vaadler ediyor, onları en olmadık kuruntulara düşürüyor. Oysa şeytan, onlara bir aldanıştan başka bir şey va'detmez." Nisa Suresi, 120. ayet



***********

26 Ekim 2019 Cumartesi

GEÇMİŞİMİZLE BUGÜNÜ MUKAYESE YAZILARI., BÖLÜM 2

GEÇMİŞİMİZLE BUGÜNÜ MUKAYESE YAZILARI.,  BÖLÜM 2



 MAL BEYANI.

"Yılmaz ARSLAN" 
<y.arslan57@gmail.com>: 
May 19 03:52AM +0300


YILMAZ ÖZDİL : MAL BEYANI.


Cumhurbaşkanı adayları mal varlıklarını açıklıyor. Gayet güzel.

*

Peki Dünya siyaset tarihinde yolsuzluklarıyla çalıp çırptıklarını kendi mal varlığına ekleyip devlete beyan eden siyasetçi görülmüş müdür?

Görülmemiştir.

Örneği yoktur.

Çünkü hiçbir siyasetçi çalıp çırptıklarını kendisinin üzerine yapacak kadar geri zekalı değildir minareyi çalan kılıfına uydurur.

Mesela deveyi havuduyla götürdüğünden emin olduğunuz siyasetçinin mal beyanına bakın. 10 sene önce neyse gene odur.

Sırf bileğine taktığı kol saati bile 200 bin eurodur eşinin koluna taktığı çantası bile 50 bin eurodur ama hem bunlar mal beyanında yeralmaz hem de mal varlığının hiç artmadığı görülür.

*

Dolayısıyla Siyasetçilerin mal beyanında bulunması hikayedir.

*

Eğer gerçekten memleketin soyulup soyulmadığını kontrol etmek istiyorsak. Vatandaşların kendi kendine mal beyanında bulunması gerekir.

*

Her Vatandaş her seçim öncesinde kendi beyanını not edip bir köşeye saklamalı sonraki seçimlerde çıkarıp kıyaslamalıdır.

*

Farz edelim bugünkü maaşın dört bin lira. Bu miktarda maaşla 10 sene önce 2 bin 900 dolar alabiliyorsan bugün aynı maaşla bin dolar bile alamıyorsan. Siyasetçilerin mal beyanını merak etmene hiç gerek yok memleket soyulmuş demektir.

*

10 Sene önce maaşının kaçta kaçını kiraya veriyordun bugün maaşının kaçta kaçını kiraya veriyorsun?

*

Gerçekleri Sadece tarih yazmaz., Gerçekleri Faturalar da yazar.

10 Sene önce maaşının kaçta kaçını elektrik su doğal gaz telefon faturalarına ödüyor dun bugün kaçta kaçını ödüyorsun?

*

Beş Sene önce 100 lirayla pazara çıktığında neler satın alabildiğini not etseydin bugün 100 lirayla anca yarısını alabildiğini görürdün.

Siyasetçiler kendi mal varlıklarının hiç artmadığını söylerken senin pazar torbanın yarısının çalındığını fark ederdin.

*

10 Sene önce ne kadar borcun vardı bugün ne kadar var?

10 Senedir ödediğin borç taksitlerini alt alta yazıp toplasaydın mal varlığı hiç artmayan siyasetçiler uçaklar alırken saraylar yaptırırken üçüncü köprünün aslında senin cüzdana döşendiğini hesaplar dın.

*

Özetle.

*

Gerçekten memleketin soyulup soyulmadığını merak ediyorsan siyasetçilerin mal beyanını boş ver.

Kendi kendine mal beyanını not et.

Kendi kendinle yüzleş.

Kendi elinle kendini soydurduğunu kendine itiraf et!

İsrail Suriye'ye saldırdığında sevinen, Filistin'e saldırdığında siyaseten üzülen kişiye " Siyasal İslamcı" denir.


****



Karamollaoğlu: "AKP diye bir Parti yok"


"Yılmaz ARSLAN" 

<y.arslan57@gmail.com>: May 19 03:49AM +0300

Karamollaoğlu: "AKP diye bir parti yok"

Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Karamollaoğlu, "AK Parti diye bir parti yok, Tayyip Erdoğan var” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. AKP diye bir partinin kalmadığını savunan Karamollaoğlu, "Erdoğan olmadığı zaman AKP olgusu ortada kalmaz. AK Parti menfaat ilişkileri ile ayakta duran bir kuruluştur" ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet'in haberine göre Karamollaoğlu'nun açıklamaları şöyle:

"Politikalarını bizden ayıranlar, bizimle hiçbir alakaları kalmadığını ispat edercesine sürdürüyorlar, bugün de kararlılar. Ara sıra “Milli Görüş gömleğini giyeceğiz” deseler de, hiçbir zaman politikalarında samimiyet görmüyorum.

Cumhurbaşkanlığı tamam, Meclis’te de AK Parti’nin çoğunluğu olsun demesi, münafık demesi kendisine zarar verdi. Yani aslında hakikaten Tayyip Bey o çıkıştan endişelendi. Şimdi de endişeli. Şu anda rahat değil, Cumhurbaşkanlığı için. Millevekilliği için zaten farklı bir tablo çıkar."

" AKP DİYE BİR ŞEY YOK "

" AK Parti çözülme sürecine girebilir. AK Parti’nin bundan sonra varlığını uzun zaman devam ettireceği kanaatinde değilim. ANAP gibi olur. Daha hızlı çözülür belki. AK Parti diye bir şey yok ki Türkiye’de, Tayyip Erdoğan var. O olmadığı zaman, onun etkisi ortadan kalktığı zaman, AK Parti olgusu ortada kalmaz. AK Parti menfaat ilişkileri ile ayakta duran bir kuruluştur. "

https://mail.google.com/mail/u/1/#inbox/FMfcgxvwxxfKtkKdsvLTNpvTFNlJpdnB

***


AMAN FANTAZİ YAPMAYALIM!..



SONAR Araştırma Şirketi tarafından 26 ilde 3 bin kişi ile yapılan  Cumhurbaşkanlığı Seçim anketinden "Seçim*2.* tura kalacak”
 sonucu çıktı.


İlk turda Erdoğan yüzde *42* oy alırken,
  
----------

CHP’nin adayı Muharrem İnce yüzde *21.91* oy İle
 *2.* sırayı,
 ----------

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de Yüzde *21* oy ile
 *3.* sırayı paylaştı

----------

HDP’nin adayı Eski Eş Genel Başkan Selahattin Demirtaş’a
 yüzde *11*.01,
 ----------

SP lideri Temel Karamollaoğlu’na yüzde *2.*10,
 ----------

Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e de yüzde *1.98*
oy çıktı.

***

SONAR, araştırmasının sonucuna göre;

"Erdoğan'ın, İLK TURUN BİRİNCİSİ olacağı kesin

*İKİNCİLİK* İse
*İNCE *ile
*AKŞENER* Arasında olacaktır.

----------

Yapılan ankette yüzde *4.60* oranında *KARARSIZ SEÇMEN* Bulunduğu da
Vurgulandı. Kararsızların da, Sandığa Gitmeme lüksü Kalmamıştır

***

Son Ankete göre; Cumhurbaşkanlığı seçimi birinci turda belli olmayacak

*8 *Temmuz’da yapılacak olan, *İKİNCİ* *TURDA* *BELİRLENECEK*

----

*İKİNCİLİK* için

*İNCE* ve*AKŞENER* Yarışıyor.

Bu iki ismin oyu *YÜZDE 43’LERDE.* İlk turdaki oyu yüzde *11* olan
*HDP,* *İKİNCİ TURDA* *MUHALEFET ADAYINA* *DESTEK VERİRSE*

Erdoğan % 42 Oyla *Cumhurbaşkanlığını* *KAYBEDİYOR*.

 “MİLLET İTTİFAKI” % 58 OYLA *Cumhurbaşkanlığını* *KAZANIYOR*

***

Ancak.,
AKLI BAŞINDA CHP’Lİ KARDEŞLERİMİZ, BİRİNCİ TURDA *AKŞENERİ*
*SEVİYORUM* ‘*OY’*UMU*AKŞENER’E* VERECEĞİM DERLERSE VE
MUHALEFETİN ADAYI OLARAK, *AKŞENER* ÇIKARSA
 HDP *AKŞENER’İ* *DESTEKLEMEYECEKTİR.*

*NASIL MI?*

*YA* *SANDIĞA* *GİRMEYECEKLER*
*YA DA* *OYLARINI* *(Erdoğan'ın* HDP’ye VERECEĞİNİ İFADE EDEBİLECEĞİ

 “*ÖZERKLİK*” *ve* BAŞKA *VAADLERLE*)

*ERDOĞAN'A**VERECEKLERDİR.*
 *NEDEN Mİ?*

*ÇÜNKÜ**“MİLLET İTTİFAKI* *KURULURKEN*

*SAYIN* *AKŞENER:*

*“İTTİFAK’TA* *HDP* *OLURSA*
 *BEN *ve*,**İYİ PARTİ**BU İTTIFAK’TA* *OLAMAYIZ* *DEMİŞTİ!!!! DE*
 *ONDAN!*

***

*SON SÖZ*

*KARARSIZLAR* *“SANDIĞA”* *MUTLAKA* *GİTSİNLER* *VE DE*
AKLI BAŞINDA, CHP’Lİ KARDEŞLERİMİZ DE, *ÖZELLİKTE,* *İLK TURDA,*
 *HER* *PARTİLİNİN* *YAPACAĞI GİBİ,**O KUTSAL* *OYLARINI,*
 *KENDİ**ADAYLARINA**VERMELİDİRLER.*

*ÇÜNKÜ;*

*BU SEÇİMDE* *AHMET, MEHMET,* *ŞU PARTİ, BU PARTİ*  *SEÇİLMEYECEKTİR*

*ONUN İÇİN,*

*HİÇ KİMSE**OYUNU**BAŞKA PARTİNİN **ADAYINA**VERMEMELİDİR*

*ŞU AN,**“FANTAZİ”**YAPMA**ZAMANI **DEĞİLDİR!*

 *Aksi Halde*

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ve
 *MİLLET İTTİFAKINDAKİ * diğer Parti ve Liderlerinin Fedakarca Verdikleri emekler Boşa gidecektir.

Saygılarımla

***

*21 Mayıs 2018 Pazartesi*
 *CEMİL DENK*, (E. Albay)
 Atatürk’ün ve *GERİCİLERİN*
 *Din*’e, *Laiklik*’e ve *Kadına* Bakışı” konusunda,
 9 kitap yazmış, *Araştırmacı Yazar*


Atatürkçü Düşünce Derneği *Yüksek Disiplin Kurulu* (Eski) *Başkanı*.
Atatürkçü Düşünce Derneği *Genel Başkan* (Eski) *Danışmanı*
Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD) Çankaya *Şubesi *(Eski) *Başkanı*
27 Mayıs Milli Devrim Derneği (Eski) *Genel Başkan Vekili*
Atatürkçü Düşünce Derneği *ÇANKAYA Şubesi Disiplin Kurulu* *Başkanı*
CHP Genel Merkez Kamu Yönetimi Çalışma Grup Üyesi
*CHP ÇANKAYA *İLÇESİ Eğitim Komisyon Üyesi,* EĞİTMEN*

0 532 217 88 11 E-Mail: denk.cemil@gmail.com
Cemil Denk 
<denk.cemil@gmail.com>: May 21 10:22AM +0300

***



Siyaset Yaparken, Halkın haberdar olmadığı gizli anlaşmalardan söz edilemiyor.

Ahmet Dogan Simsek 
<ahmetdogan.simsek@gmail.com>: 
May 23 02:24PM +0300

Siyaset yaparken halkın haberdar olmadığı gizli anlaşmalardan söz edilemiyor.

Sevgili Metin Bey Kardeş

Çok güzel açıklamalar yapmışsın. Teşekkür ederim.

Türkiye henüz tam bağımsızlığına kavuşamadı. Devletimiz kurulurken bazı gizli anlaşmalar ile ülkemizin pek çok bölgesinde işletme faaliyetleri yabancı şirketlere  teslim edildi.

Yanılmıyor isem bu anlaşmalar 2023 de bitecek. Tabii bu seçimlerde mevcut iktidar seçim yolu ile indirile bilir ise belki Türkiye’nin önemli bir bölümü koparılacak ve kalan kısmında da yine gizli anlaşmalar bir asır daha uzatılacaktır. Bu anlaşmalar Devlet varlıklarını koruma adı altında vatandaşların kendi mülklerindeki tasarrufları sınırlanmıştır. İstisnalar yabancılar içindir. Kişinin arazisinin bir metre belki de seksen santimden daha derini devlete aittir. Enerji ve tabii kaynaklarda devlete aittir.
Devlete ait denilenler de 1923 den beri işgalciler tarafından bedava kiralanmıştır ve bu 2023 e kadar devem etmektedir.

Örnek: Şimdi gizli anlaşmalar kendisine bildirilmiş bir savcı. Benim evimin üstündeki güneşle su ısıtan ısıtma aracı yüzünden beni devletin güneşini
çalıyor diye dava açsa ne kadar ceza yerim bilemem ama mutlaka ceza yerim.

Türkiye'nin yüz yıla yakındır vatandaşların yasaklı olması nedeni ile yerinde sayması ve seksen yıldan fazlasında asla icatlar keşifler yapılmasına izin verilmemesinin. Patent verilmediği için bazı mucitlerimizin patenleri bazı batılı ülkelerden alması ve patentini de ya çaldırması yada yok bahasına satmak zorunda kalması gibi bir olaylar bulunmaktadır.

Üzerinde konuştuğumuz konu yabancı şirketler ile ortaklık halinde pek azı yerli firmaya verilen ve ya kripto yerli medyaya açılan üretimlere dikkat edersiniz Beyaz eşyayı örnek gösterecek olsan arakasında sadece İstanbul duka-lığına bağlı dışa bağımlı azınlıklar ve kripto kimlikliler olduklarını görebiliriz. Mevcut İktidar Türkiye de, derin devlet aysberg' inin sadece görünen ucudur. 
Böyle olmasa mevcut iktidar daha işin başında hapı yutar ve yok edilirdi.

Bazı bilgilerin ayan olması ancak 2023 de dahil, derin milli devlet iktidarı ile içimizdeki sömürgecilere bağlı sağcı solcu ortacı bilmem ne diye bir birlerinden farklı terör ve yasal örgütlerin tamamının ABD+ İngiltere+ AB'yi yöneten ülkeler de farklı zannedilen ülke istihbaratlarına bağı zannedilse de aslında tamamı sadece ABD ve İngiltere İstihbaratına diğer istihbaratlar ile birlikte bağımlıdır. Petrol üreten Arap ülkelerinde ki devletler dahi Müslüman ve Arap görünümlü, tıpkı 2003 yılına kadar bizim ülkemizdeki gibi gayrimüslim ailelerin idaresinde idiler. Şimdi ise doğrudan İsrail'in en büyük sömürgesi ABD'ye bağlı duruma geldiler. Bu konu şimdilik açıkça ispatı yapılması çok zor ve devlet bürokrasi sinden ve resmi siyasilerden biri tarafından açıklanacak olsa önce yanıldım diye özür diletilir sonrada icabına bakılır.

Şimdilik bu kadar ile yetineyim. Çünkü bir süre yazı yazmak istemiyorum ama! Bir konuya dikkatinizi çekmek isterim. Türkiye Azerbaycan kardeş ülkelerimizin Turan+İslam devletinin sağlam temellerini attıkları ve bu projenin Asya da yayılmakta olduğu gibi şu anda Batının ve İsrail'in sömürgesi durumuna düşmüş Arap ülkelerinin siyasileri İsrail'e bağlanır iken, o ülkelerin halkları da Tükler gelip bizleri de kurtaracak inancı ve umudu içinde orta ateşteki siyaset kazanında kaynayarak pişmeye çalışmaktadır.

Ayrıca pek çok Musevi ve Yahudi'nin de ABD de İsrail'in yaptıklarını protesto etmelerini de dikkatle takip eder isek, Sıradan oraların vatandaşları Musevilerin din adamlarının ve Yahudilerin, İsrail'in kanlı ve ısrarlı aşırılıklarının kendilerini de bütün insanlıkla birlikte başlarına bela olacağı düşüncesi ile ABD'nin İsrail'in badigart-lığını (Koruma Savunma hizmetini) yapmasından ve şımartmasın dan, hem Yahudi olarak hem de insan olarak bıkıp usandıklarını nümayişler yaparak (gösteriler yürüyüşler) ile bütün dünyaya ve insanlığa da anlatmaya çalışmakta dırlar. Şimdilik 2023 e kadar herkes kendi düşünce ve inancında diğerleri ile siyasi cenk-lere devam edeceklerdir.

Ülkemizde çok şey bildiğinden kesin olarak emin olanlar da acaba Güneş enerjisi üretimine geçerken kimler ile perde arkasında, siyaset ve diplomasi üzerinden ne savaşlar yapıldığından, batılıların kalkıştırdığı ihtilal girişimlerini takip ile içeriden işgal hamlelerinden nasıl kurtulduğumuzdan hangi sınırlarda haberdar oldukları da düşündürücüdür.

En içten Selam Sevgi ve Saygılarımla
Ahmet Doğan Şimşek 

Tüm konularımı Görüntüle;
https://groups.google.com/forum/?utm_source=digest&utm_medium=email#!forum/dunyaturkbirligi/topics


**************


GÖREVDEN ALINAN CERRAHPAŞA DEKANI ALAATTİN DURAN İÇİN ÇARPICI İDDİA

"Yılmaz ARSLAN
<y.arslan57@gmail.com>: 
May 26 01:15AM +0300


GÖREVDEN ALINAN CERRAHPAŞA DEKANI ALAATTİN DURAN İÇİN ÇARPICI İDDİA,

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alaattin Duran'ın Cumhurbaşkanı Adayı İnce'nin ziyaretinden önce özel güvenlik amiri tarafından tehdit edildiği iddia edildi

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Alaattin Duran YÖK'ün talimatıyla Rektörlük tarafından görevden alındı.

Duran'ın görevden alınma gerekçesinin dün gerçekleşen 13. Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce'nin ziyaretine onay vermesinin olduğu öne sürüldü.

Birgün'den Serbay Mansuroğlu'nun haberine göre; İnce'nin yapacağı ziyaret öncesi Güvenlik Amiri Ali Nergis Dekanlık katına çıkarak Rektörlük tarafından ziyaretin istenmediğini güvenliği tehdit ettiğini Prof. Dr. Duran'a iletti.

İddiaya göre; Dekan Prof. Dr. Duran Cumhurbaşkanı Adayı İnce'nin ziyaretini kabul edeceğini açıklamasının ardından güvenlik amiri Nergis'in'Muharrem İnce'yi buraya sokamazsınız. Sokarsanız gününüzü görürsünüz' şeklindeki sözlü saldırısına maruz kaldı.

Tartışmaların ardından güvenlik amiri Nergis Dekanlık binasından ayrıldı. Güvenliklerin ziyarete engel olması sözkonu oldu. Ancak İnce'nin ziyaretine öğrenci ve akademisyenlerin yoğun katılımı eklenince müdahale imkansız hale geldi.

Bu gelişmelerin ardından Dekan Prof. Dr. Alaattin Duran'ın gece 11.00 sularında telefonla aranarak görevden alındığı bildirildi.

http://www.mynet.com/haber/guncel/gorevden-alinan-cerrahpasa-dekani-alaattin-duran-icin-carpici-iddia-4145986-1

İsrail Suriye'ye saldırdığında sevinen, Filistin'e saldırdığında siyaseten üzülen kişiye " Siyasal İslamcı" denir.

3. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,


***