Davutoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Davutoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Ocak 2021 Perşembe

MUHALEFETİN ERDOĞAN / DAVUTOĞLU İLİŞKİSİNDEKİ YANILGILARI

MUHALEFETİN ERDOĞAN / DAVUTOĞLU İLİŞKİSİNDEKİ YANILGILARI


Feyzi Çelik
ÇÖZÜMÜN UÇURUMUNDAKİ SÜREÇ VE KÜRDİSTAN
05.06.2015 

Erdoğan'ın seçim meydanlarına inip,AKP'ye oy istemesinin CB'nın tarafsızlığı çerçevesinde değerlendirmek Türkiye'de oluşturulan siyaset değişikliğini görmemek anlamına geliyor.  AKP 7 Haziran seçimlerini ister kazansın ister kaybetsin değişmeyecek bir siyasal gerçeklik varsa o da Erdoğan'ın CB'lığının devam etmesidir. "Halkın seçtiği CB" etiketi, Erdoğan'ın CB'lığı süresince kullanılmaya devam edecektir. 

Erdoğan en büyük siyasi hamlesini "çözüm sürecini bir tarafa bırakmak suretiyle" AKP'ye karşı yaptı. AKP'nin HDP ile birlikte oluşturduğu "Dolmabahçe deklerasyonu" ve "izleme heyetini" CB bir açıklaması ile ortadan kaldırdı. AKP, buna karşı koymayarak "Erdoğan'ın söylediklerinin kendileri için talimat" olduğunu söyleyerek, "fiili başkanlığı" esas aldı. Seçimlere de bu atmosferde girdi. Erdoğan, gerek program gerekse aday tespiti konusunda AKP ve Başbakan Davutoğlu'na inisiyatif bırakmadı. Muhalefetpartileri bunu Davutoğlu'nun zaafı ve yetmezliği şeklinde değerlendirme yapmak yerine, "Davutoğlu'na yapılan bir haksızlık" şeklinde gösterdiler. "Zavallı Davutoğlu, "Ahmet Hoca'yı da kurtaracağız" benzeri söylemler, Erdoğan/Davutoğlu ilişkisinin gerçek anlamda algılanmadığını ortaya koyuyor. Çünkü, Davutoğlu'nun Emanetçi bir genel başkan/Başbakan dahi değildi. O, Erdoğan adına "genel başkanlığı/başbakanlığı" yürüten kişi konumundadır. Daha doğrusu, siyasi kişilik ve bağımsızlıktan kendi arzusu ile vazgeçmiş biridir. Temel görevi, fiili başkanlığı, hukuktan muaf tutmak için elinden geleni yapmaktır. Paralel yapıyı devletten silmek ve Kürt Siyasal Hareketinin eşit bir taraf haline gelmesini önlemek onun en başta gelen görevi olup, buna gönüllü olarak hazır olduğunu pratiği ile ortaya koymuştur. HSYK'nın oluşumuna müdahale edilerek, "paralel tasfiyesinde" adım atılmış, İç Güvenlik Yasası ile CB, Örtülü ödeneği kullanma imkanına kavuşmuştur. Bunları kendisine sağlayan Davutoğlu hükümeti olmuştur. Davutoğlu değerlendirirken bu siyasal gerçeklikler göz önünde bulundurulmalıdır. 

Seçime doğru gidilirken, Tayyip Erdoğan'da belirginleşen milliyetçi söylemin milliyetçi kesime taktik bir mesaj olduğu yönünde yapılan yorumlar doğru değildir. Doğru olan Erdoğan'ın "Devlet dilinin en önemli sözcüsü" haline geldiğidir. Bu sözcülük, CB olmasıyla birlikte öncülüğe dönüşmüş durumdadır. Erdoğan'ın Yargı ve üst bürokrasinin belirlenmesindeki rolü İktidara kim gelirse gelsin devam edecektir. Erdoğan daha seçimler olmadan bu ağırlığını AKP lehine kullandığı için AKP'siz iktidarı büyük ölçüde seçenek dışında bırakmış gibi görünüyor. 

CB'nın Türkiye siyasetinde oynadığı rolün en önemli örneği, Demirel'in Cumhurbaşkanlığı döneminde MGK adına Erbakan/Çiller hükümetinin devrilmesidir. Erdoğan'ın arkasındaki siyasal/toplumsal destek de dikkate alındığında Erdoğan'ın etkinliğinin boyutu Demirel'in CB'liğini katbekat aşacak durumdadır. Bu nedenle siyaset Erdoğan çerçevesinde şekillenmeye devam edecektir. 

***

17 Mart 2017 Cuma

GERÇEKLERİ SÖYLEYEN HOLLANDALI SİYASETÇİ


GERÇEKLERİ SÖYLEYEN HOLLANDALI SİYASETÇİ

Ali Serdar Bolat

17 MART 2017


Gerçekler acıdır bazan. Bize tatlı gelen yalanları dinlemekten zevk alırız çoğu 
zaman. Ve acı gerçekleri söyleyenlere kızarız, dinlemek istemeyiz onları. 
Hollanda Özgürlük Partisi Lideri Geert Wilders konuşuyor.
Duymak istemediğiniz gerçekleri söylüyor.
Türkçe alt yazılı video

http://medyaningucu.net/hollanda-nin-asiri-sagci-lideri-geert-wilders-turk-vatandaslari-icin-turkce-alt-yazili-bir-video-paylasti-hukumetiniz-sizi-kandiriyor-izleyin-paylasin-derim-1

"Bugün Türklere bir mesajım var:
Hükumetiniz, sizin bir gün Avrupa Birliği üyesi olacağınıza 
inanmanızı sağlayarak sizi kandırıyor.
Bunu unutun. Siz Avrupalı değilsiniz ve hiç bir zaman olmayacaksınız.
Türkiye gibi bir İslam devleti Avrupa'nın bir parçası olamaz.
Avrupa'nın savunduğu tüm değerler - özgürlük, demokrasi, insan hakları -
İslam ile uyumsuzdur.
Türklerin vizesiz bir şekilde Avrupa'ya seyahat etmesini de istemiyoruz.
Halk, bunu kabul eden Avrupa hükumetlerine oy vermeyerek görevden
uzaklaştıracaktır.
Türkiye, tehlikeli bir İslamcı olup İslam bayrağını taşıyan Erdoğan için oy
kullanmış bulunmaktadır. Daha fazla İslam istemiyoruz, azalmasını istiyoruz.
Bu nedenle, Türkiye, bizden uzak dur. Seni burada istemiyoruz"

****


Tabii burada küçük bir saptırma yapıyor. Sorun AKP veya Tayyip Bey değildir.
1963'den AKP'nin iktidara geldiği 2002'ye kadar geçen 39 yılda Türkiye'nin
başında Tayyip Bey mi vardı? Aksine, laik hükumetler vardı. Demek ki, AB
kapısında bekletilmemizin nedeni Tayyip Bey veya AKP değil. Neden şu:
Avrupa Birliği, kalabalık nüfuslu Müslüman bir ülkeyi tam üye yapmak istemi-
yor. Bosna-Hersek gibi 3 milyonluk bir ülke olsaydık sorun çıkmazdı.

****


Demirel, Kenan Evren, Özal, Ecevit, Çiller, Mesut, Türkeş, Bahçeli, 
Baykal, Kılıçdaroğlu, Tayyip Bey, Abdullah Gül, Davutoğlu...

1963'den beri Türkiye'yi yönetenler halkımızı hep aldattılar.
Hep gerçeklerin tam tersini söylediler:

-AB'ye gireceğiz, tam üye olacağız
-Avrupa medeniyetin merkezidir
-Atatürk Batı'yı hedef göstermişti
-Avrupa'da vizesiz dolaşacağız
-İşsizlerimiz Avrupa'da iş bulacak
-Başımızdan aşağı Avrolar yağacak

Bu söylediklerinin doğru olmadığını biliyorlardı. Geert Wilders'in söylediği gibi
halkımızı 54 yıldır kandırıyorlar. 1963'den beri... (Since 1963) Marka gibi...
Halen kandırmaya devam ediyorlar. Hepsinin partilerinin programlarında "He-
defimiz AB'ye tam üye olmak" yalanı var...

***

Türkiye'yi AB'ye aday üye yapma projesi ABD imalatıdır.
Avrupa Birliği Türkiye'yi aday üye yapmak istemeyince ABD derhal devreye
girmiş ve AB şeflerini şöyle uyarmıştı:

"Yahu siz deli misiniz? Tavuğu tam yolma kıvamına getirmişken elimizden 
kaçıracaksınız. Siz aday üye yapmazsanız gider başka kocaya kaçar.
Rusya'ya yanaşır, Avrasya'ya yanaşır. Size Türkiye'yi tam üye yapın diyen
mi var? Bağlayın kapıya, oyalayın. Elimizden kaçırırsak hem Kürdistan kur-
ma hem de Kıbrıs'ı geri alma şansımızı kaybederiz"

***

Bunun üzerine aday üye yapıldık. 
O zamandan beri AB'nin Türkiye'ye dayattığı 4 şey var

1- Türk Ordusu Kıbrıs'ta işgalcidir. Kıbrıs AB toprağıdır. Türk Ordusu çıkmalı.
KKTC işgal edilen AB toprağı üzerinde kurulmuş sahte bir devlettir.
2- Kemalizmin modası geçti. O adamın resimlerini indirin.
Dinsel örgütler sivil toplumdur, demokrasinin vazgeçilmez parçasıdır.
3- PKK ile silahlı mücadeleden vazgeçin, özerklik verin.
Etnik örgütler sivil toplumdur, demokrasinin vazgeçilmez parçasıdır.
4- Çiftçinizi desteklemeyin. (Biz size borç verelim, tarım ürünlerini ithal edin.)

Sanayinizi desteklemeyin. (Bizden yedek parça alıp montaj yapın.)
Gümrükleriniz AB ile uyumlu olsun (Gümrük Birliği=tarım ve sanayi ürün-
leriniz bizimkiler ile rekabet edemesin, bunları biz daha ucuz ürettiğimiz
için bizden almaya mecbur kalın.)

İşte halkımıza anlatılmayan Avrupa Birliği gerçeği bu.

Peki, yöneticilerimiz niçin bu tuzağa düştüler? Niçin halkımızı hep aldattılar?
Kesinlikle maddi değil, tamamen duygusal nedenlerle...


http://aliserdarbolat.blogspot.com.tr/2017/03/gercekleri-soyleyen-hollandal-siyasetci.html