Colin Powell etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Colin Powell etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Kasım 2020 Çarşamba

Amerikan Savaş Stratejisi ve Askeri Devrim.,

 Amerikan Savaş Stratejisi ve Askeri Devrim.,


21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü,  

28 Mart 2003


     Amerikan ve İngiliz kuvvetlerinin Irak’da  gerçekleştirdikleri işgal harekatı hiçte ABD’nin beklediği gibi gitmiyor.

     Ancak, savaşın başlama şekli, Amerikan ve İngiliz kuvvetlerinin kullanılması da birçok askeri gözlemciyi çok şaşırttı. Çünkü savaş başladığından bu yana Amerikalıların yaptığı hiçbir harekat askerlik biliminin klasik esaslarına uymuyor. Öncelikle ağır ve uzun süren bir Amerikan ağır bombardımanında sonra, ezilmiş ve yıkılmış olan Irak birliklerine karşı girilecek bir kara operasyonun düzenlenmesi bekleniyordu. 1991'de Amerikan ordusu tam altı hafta süren ağır bir bombardımandan sonra Kuveyt'e ve Irak'a girmişti. Oysa hava bombardımanı ile kara saldırısı eş zamanlı olarak başladı. Öte yandan 1. Körfez Savaşında 640 bin kişilik Müttefik ordusu Irak ordusunu sadece Kuveyt'ten çıkarmak için gelmişken şimdi 67 bin kişilik bir Amerikan-İngiliz kuvveti Irak içinde 450 km girmiş durumda ancak geçtiği yerlerdeki kent merkezlerinin etrafından dolaşmıştır. Gerçekleştirilen ve devam eden "Şok et ve korkut" isimli hava bombardımanının ise henüz yıkıcı bir etki yapmadığı gözleniyor.

Ulaşılan noktada Amerikan kuvvetleri Nasiriye ve Necef'de durdurulmuş görünüyor. Bu iki noktada Irak ordusu şiddetle direnirken, Amerikan kuvvetleri takviye güç alamadıkları için ilerleme sağlayamıyorlar. Gelinen bu noktayı nasıl izah edebiliriz. Eğer Amerikan ordusu, çok az bir kuvvet ile saldırmak gibi stratejik bir hata yaptı ise bu hata neden yapıldı? Bu yazıda kısaca bu soru üzerinde duracağız.

ABD kuvvetlerinin bu kadar erken kara operasyonuna başlamasının iki izahı var. Birinci izah, önümüzdeki birkaç gün içinde Irak'da kum fırtınalarının başlayacak olması Amerikan ordusunu daha Kuveyt'te ciddi bir yığınak yapmadan saldırmaya zorladı. Eğer bu izah doğru ise gerçekten çok büyük bir hata söz konusu. Çünkü, henüz 130 bin civarında Amerikan askeri hala Akdeniz'de gemilerde ve Körfez'e ulaşması ve savaşa dahil olması 15 günlük bir süreyi gerektiriyor. Bu durumda Amerikan güçleri mutlak bir hava hakimiyetine sahip olmalarına rağmen, Amerikan kuvvetleri Irak'da büyük bir tehdit altında bulunuyorlar.

      Öte yandan ABD'nin stratejik bir hata yağmadığı ve farklı bir stratejik konsept uyguladıklarına dair elde ipuçları da var. 1980'liyıllardan bu yana askeri teknoloji ve anlayış da hızlı bir değişim var. Bu değişimin ilk sonuçları, 1991'de Birinci Körfez Savaşı'nda görülmüştür. Körfez Savaşını gözlemci olarak inceleyen, Sovyet askeri uzmanları, " komuta-kontrol, muhabere, istihbarat ve keşif, elektronik savaş ve konvansiyonel ateş gücü tarihte ilk kez bu ölçüde bütünleştirilerek kullanılmış" olduğunu kaydetmişlerdir.

Kosova Savaşı'nda askeri teknolojideki ilerleme bir daha ortaya çıkmıştır. En son olarak Afganistan Savaşı'ndaki hızlı ve yanıltıcı Amerikan galibiyeti askeri devrimin sonuçlarını tekrar ortaya koymuştur. Körfez Savaşı ile birlikte, ABD silahlı kuvvetlerinin diğer dünya ordularından teknolojik olarak kopuşu önemli bir aşamaya ulaşmıştır. Kosova Savaşı sırasında Almanya Genelkurmay Başkanının" ABD'nin düşmanı olmak değil, müttefiki olmak ta zor bir hale gelmiştir." Böylece, ABD ordusu üçüncü nesil ordu denilen ordu haline gelirken, diğer dünya orduları ikinci kuşak ordu halinde kalmışlardır.

Teknolojide gerçekleşen yenilenme ve teknolojinin Amerikan ordusuna sağladığı imkanlar Amerikan silahlı kuvvetlerinde kısmi yeniden örgütlenmeler sonucunu vermiş tümen ve alay yapısında değişiklikler yapılarak, tugay unsuru ön plana çıkılmıştır. 1990'lar boyunca, enformasyon savaşı, şebeke (network) merkezli savaş, entegre komuta-kontrol, sistemlerin sistemi süreçleri askeri devrimin parçaları olarak yaşama geçmiştir.

Yukarıda da vurgulandığı gibi, Askeri Devrim, birçok faktörün bir araya gelişinin sonucudur. Bir yandan enformasyon teknolojilerinde son 30 yılda gerçekleşen büyük gelişmeler, öte yandan silah teknolojilerinde gerçekleşen gelişme ve üçüncüsü silah teknolojisi ile enformasyon teknolojisinin birleşmesi ile yeni bir silah kalitesine ulaşılması. Askeri Devrim'de nihai aşamayı oluşturan dördüncü faktörü ise yeni bir ordu yapılanmasının gerçekleştirilmesi oluşturuyor.

      Gerçi Amerikan ordusunda bazı temel değişimler yapılmıştır ama Amerikan ordusu da halen Napoleon Bonapart döneminde yapılan ordu teşkilatlanmasına dayanmaktadır. Amerikalı askeri bilimciler, uzunca bir süreden bu yana sanayi devrimi ordusundan enformasyon çağı ordusuna geçişin gerekliliği üzerinde durmaktadırlar. Enformasyon çağı ordusunda kuvvet yapısının, kuvvetler arası ilişkilerin yani askeri kültürün değişmesi gerektiği savunulmuştur ve savunulmaktadır.

Amerikan askeri literatüründe ordunun kapsamlı bir reformdan geçmesi gerektiği konusundaki en devrimci tespitleri yapan Andrew Marshal'dir. 1973'den bu yana Pentagon'da çalışan ve halen 79 yaşında olan bu stratejist kamuoyunda pek tanınmamakla birlikte, askeri çevrelerde adı çok bilinen bir isimdir. Marshal, 1977'de kurulan ve Sovyet balistik füze tehdit i üzerinde de çalışmalar yapan "B-Takımı" adlı bir çalışmanın elemanı olarak, Marshal bugün ki yönetimin önde gelenleri, özellikle de Savunma Bakanı Rumsfeld ile iyi ilişki içinde olmuştur. Savunma Bakanı Rumsfeld, Savunma Bakanı olur olmaz, Andrew Marshal'den Amerikan ordusunun yeniden yapılandırılması ile ilgili bir rapor istemiştir.

Esasen Bush daha seçim kampanyası sırasında Amerikan silahlı kuvvetlerinin enformasyon çağının ordusu dönüşmesi için büyük bir reformdan geçirileceği haber vermiştir. Andrew Marshal'de esasen 1993 senesinde askeri devrim konusunda ilk raporunu bitirmiş ve geride bıraktığımız on yıl içinde olgunlaştırmıştır.

Rumsfeld'in Savunma Bakanı olmasından sonra Pentagon'da başlayan sadece askeri devrimin gerçekleştirilmesine yönelik bir reform değil ayni zamanda geçmişin tasfiyesi ileilgili çalışmalardır. Geçmişin ise halen Dış İşleri Bakanı olan 1980'lerin sonu 90'ların başında Genelkurmay Başkanı olan Colin Powell ile yakından ilişkisi vardır. Powell 1980'lerin ikinci yarısında hiçbir genelkurmay başkanının olmadığı kadar güç alanını genişletmiştir. Powell, Vietnam Savaşının sonuçlarını üzerinden atamayan Amerikan ordusu ve Amerikan halkına tekrar bir Vietnam Savaşı yaşatmayacak bir askeri strateji üzerinde çalışmıştır. Bu çalışmanın neticesinde geliştirilen strateji Amerikan silahlı kuvvetlerinin düşmanın üzerine ezici bir güçle gitmesi, hızla darbe vurması ve sonuç alması üzerine kurulu idi. Powell Doktrini bir anlamda Napoleon tipi ordunun enformasyon çağı silahları kullandığı bir savaş gerçekleştiriyordu.

Rumsfeld, göreve başlar başlamaz Powell'ın hem Pentagon'un yapısında gerçekleştirdiği düzenlemeleri ortadan kaldır hem Powell doktrinini tartışmaya açtı. Ve savaşın başlayış şekli Amerikan ordusunun Powell Doktrinini tamamen terk ettiğini gösteriyor. Bu noktada eğer Powell Doktrini ortadan kalktı ise yerini hangi doktrin almıştır sorusunun sorulması gerekmektedir. Hatta daha da ileri giderek, ABD'nin Andrew Marshal'in görüşlerinin de dikkate alındığı Askeri Devrimin sonuçlarının ordu yapılanmasına da indirgendiği bir stratejiye mi geçildiği sorusunun sorulması gerekmektedir.

Amerikan ordusunun başarılı veya başarısız halen Irak' da uyguladığı askeri strateji, yaklaşan kum fırtınasının ve sıcak havanın baskısı ile hızlandırılmış olsa da yeni bir konsepte dayanmaktadır. Artık Amerikan basının da Rumsfeld Doktrini diye anılmaya başlayan bu doktrin askeri birliklerin açık dan yaptıkları manevralar veya uçar birlik harekatları ile düşmanın arkasına ulaşmasını, düşmanı şaşırtmasını ve kuşatmasını öngörmekte, birlik komutanları gözü pek, riskli eylemlere kendi başlarına karar vermeye teşvik edilmektedirler.

      Öte yandan Amerikan hava bombardımanı, 1991'den farklı olarak Irak ordusunun imhasından çok hareketsiz ve etkisiz kılınması üzerine kurulmuştur. Çünkü Amerikan Yönetimi, açık kaynaklara inanmak gerekir ise savaştan sonra Irak'ın işgalini sadece Amerikan ordusu ile değil, Irak ordusunu da kullanarak gerçekleştirmek istemektedir.

Bunun için Amerikalı yetkililer, Amerikan bombardımanının Irak ordusundan çok öncelikle BAAS sisteminin sinir merkezleri ve Cumhuriyet Muhafızlarını hedeflediklerini ileri sürmektedirler. Ama Irak ordusunun gösterdiği direnişin devam etmesi durumunda Amerikan bombardımanının Irak ordusunun bütün birliklerini ve Irak halkını daha açık bir şekilde hedef alacağı anlaşılmaktadır.

Bütün bu gelişmelerin detaylarına dalmadan konu incelendiğinde, ise görülen odur ki, Rumsfeld Doktrini diye takdim edilse de yeni doktrinin kökleri 1997'de hazırlanan "Birleşik Kuvvetler 2010" adlı Amerikan ordusunun 21. yüzyıldaki yapılanması ile ilgili projeye dayanmaktadır. Birleşik Kuvvetler 2010 projesinin temel hedefi düşman üzerinde "Mutlak Denetim". Mutlak Denetim konseptinin temel ilkeleri ise

a) Hakimiyetci Manevra: Değişik noktalardan başlayan ve bir hedefe yönelen manevralar,

b) Hedefe Kesin Vuruş: Saldırı yapılan hedeflerin büyük bir doğrulukla tespiti sonucu mümkün olan en yüksek vurma yüzdesini sağlamak,

c) Tam Boyutlu Koruma: Dost güçlerin düşman saldırıların mutlak korunmasının sağlanması,

d) Odaklanmış Lojistik: Lojistik planların en gerekli olanaklara indirgenmesi ve birliklerin kendi kendilerini taşır hale gelmesi

Bu Dört ilke incelediğinde Mutlak Denetim konseptinin bazı ana çizgileri, Amerikan işgalinde çok açık bir şekilde görünüyor. Özellikle, hakimiyetci manevra ve hedefe kesin vuruş ilkeleri çok belirgin bir şekilde ortaya çıkıyor.

     Özetle, ABD'nin Irak'ı işgal planında yeni bir askeri stratejinin uygulanmasından çok arayışı var demek daha yerinde bir yaklaşım olacaktır. Türkiye'nin Kuzey Cephesinin açılmasını engellemesi, yaklaşan sıcaklar ve çöl fırtınası, Amerikan kuvvetlerinin henüz yerleşecek bir cephe bulamadıkları için açık denizde bulunmaları ve Askeri Devrim'in sonuçları birleşince, başlayan bu arayışın Irak' da Amerikalılara zaferi getirip getirmeyeceği görülecektir. Ancak, bunun sanıldığı kadar kolay olmadığını artık Washington'da anlamış durumdadır.

Çok küçümsenen Irak ordusu kendisinden beklenenden ve Kuveyt' de gösterdiği etkiden çok daha fazla bir etki gösterdiği anlaşılmaktadır. Üstelik, Saddam Hüseyin'in ölmesi, Irak ordusunun resmi bir ateş kes yaparak mağlubiyeti kabul etmesi, savaşın bittiği anlamına gelmeyebilir. Amerikan ve İngiliz kuvvetlerine karşı düşük yoğunluklu çatışmanın başlaması büyük bir olasılıktır. Afganistan'da başlayan 21. yüzyılda Amerikan tek kutupluluğunun devamı için yapılan savaşın Orta Doğu cephesi Irak' da başlarken, Washington Irak' da Pandora nın kutusunu açtı. İçinden çıkacak şeyler herkesi ancak öncelikle Washington'u şaşırtabilir hatta şaşırtmaya başlamış görünüyor.

https://www.21yyte.org/tr/merkezler/islevsel-arastirma-merkezleri/milli-guvenlik-ve-dis-politika-arastirmalari-merkezi/amerikan-savas-stratejisi-ve-askeri-devrim


***

21 Mayıs 2019 Salı

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA - (TAMAMI)

ABD İLE YAPTIĞIN GİZLİ ANLAŞMAYI AÇIKLA - (TAMAMI) 


Tarih:

İşçi Partisi Genel Başkanvekili  Hasan Basri Özbey : ABDULLAH  GÜL’ÜN ABD  İLE   GİZLİ  SÖZLEŞME BAĞITLADIĞI KANITLANDI!

• Gül’ün Powell’la yaptığı hizmet sözleşmesini gizlemek için, planın alt protokolleri piyasaya sürülmektedir.
• Yapılan Abdullah Gül’ü parlatma operasyonudur. 

Amaç, Gül + Gülen + Kılıçdaroğlu “ Restorasyon hükümeti ” planınını gerçekleştirmek için Abd...













Gül, ABD ile hizmet sözleşmesi yapıldı İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, dün Ankara da bir toplantı toplantısı düzenledi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ü ABD ile birlikte gizli anlaşmayı açıklamaya davet etti. 

• Gül’ün Powell’la yaptığı hizmet sözleşmesini gizlemek için, planın alt protokolleri piyasaya sürülmektedir.
• Yapılan Abdullah Gül’ü parlatma operasyonudur. Amaç, Gül + Gülen + Kılıçdaroğlu “restorasyon hükümeti” planınını gerçekleştirmek için Abdullah Gül’ü aklamaktır!
• Gül, Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgale devam edemez! Ona uygun tek koltuk Yüce Divan sanık sandalyesidir.

İşçi Partisi Genel Başkanvekili Hasan Basri Özbey, bugün Ankara’da bir basın açıklaması yaparak Milliyet gazetesinde yayınlanan Gül-Powel gizli anlaşmasını değerlendirdi. Özbey’in açıklaması şöyle:

12 Eylül 2013 tarihli Milliyet gazetesinde “İşte 10 Yıllık Sır” manşetiyle Abdullah Gül ve ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell arasındaki görüşmeye ait olduğu belirtilen 7 Nisan 2003 tarihli protokol yayınlandı. İngilizce belgede anlaşmanın lojistik amaçlı 3 temel maddeden oluştuğu, 17 maddelik prensipler listesini kapsadığı görülmektedir. 

2 SAYFA 9 MADDELİK GİZLİ SÖZLEŞME


Abdullah Gül, Dışişleri Bakanı olduğu dönemde, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara’da “2 sayfa 9 maddelik gizli bir plan yaptığını” itiraf etmiştir. 


Gül’ün gizli anlaşma itirafı, 24 Mayıs 2003 günü Vatan gazetesinin birinci sayfa manşetinden yayınlanmıştır. Gül’ün açıklamasına göre anlaşma “2 sayfa 9 madde”dir, ayrıca yazılıdır ve gizlidir. 

ABD İLE HİZMET SÖZLEŞMESİ VE KAPSAMI


Gizli anlaşmanın kanıtı, bizzat Abdullah Gül’ün itirafıdır. 
İtiraf çok açık ve somuttur; belgelenmiştir ve yalanlanamamıştır.
Bu anlaşma, hukuken bir hizmet sözleşmesi niteliğindedir. 
“BOP içinde ABD ile birlikte hareket ediyoruz” diyen Gül, bu gizli sözleşmeye göre “Ortadoğu’daki tüm rejimlerin değişeceğini”, ABD’nin sözcüsüymüş gibi ilan etmiştir (Vatan, manşet, 24 Mayıs 2003 ve Radikal, 14 Mart 2006). 
Abdullah Gül, bu plana gizli sözleşmeyle bağlanmıştır.
ABD’nin BOP planı kapsamında rejim ve haritası değiştirilecek ülkelerden biri de Türkiye’dir. Ve Türkiye 10 yıldır bu anlaşmanın uygulanmasıyla bölünmektedir. 

ASIL ANLAŞMA VE ALT PROTOKOLLER


17 Temmuz 2003’te Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat ile görüşen Gül, ABD ziyaretini açıklamaya çalışırken, yine 2 Nisan 2003’te Powell ile yaptığı anlaşmayı itiraf etmektedir: “Tezkerenin reddinden sonra Powel’ın Türkiye’ye yaptığı ziyarette bölgede yapılması gerekenleri beraber kararlaştırdık”. 
13 Mart 2006 günü AKP’nin Kızılcıhamam Toplantısında milletvekillerine verilen brifingte konuşan Abdullah Gül, “BOP kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz. Amacımız, İslam ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek” demiştir.


Gül’ün yukarıdaki açıklamalarından anlaşıldığı gibi, 12 Eylül 2013 Milliyet Gazetesinde yayınlanan belgeler, Abdullah Gül’ün 2 Nisan 2003 günü Vatan Gazetesindeki açıklamasına konu olan 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşmanın ekleri olduğu anlaşılmaktadır. 
Böylece Abdullah Gül’ün bu anlaşmalar ve prensip listeleri dışında başkaca gizli belgeler de imzaladığı kendi beyanı ile ortaya çıkmıştır. 

GİZLİ ANLAŞMA YAPMAK SUÇ


Milliyet gazetesinde “İşte 10 yıllık Sır” başlığıyla yayınlanan belgeler öyle sıradan bir gazetecilik olayı değildir. En yüksek yerlerden servis edildiği açıktır. 


ABD ile Abdullah Gül arasında bir gizli anlaşma yapıldığı tartışmasızdır. 
Bu anlaşma, uygulandığı on yıllık süreçte TBMM önüne getirilmemiştir. 
Kayıtlarda mevcut değildir.


Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90. Maddesine göre, yabancı ülkelerle yapılacak her türlü anlaşma TBMM’nin onayına sunulup kabul edildikten sonra yürürlüğe girebilir. 
Öte yandan dışişleri bakanları anlaşma yapamazlar. Dışişleri bakanları anlaşma yapamayacağına göre, bu anlaşma, hukuken bir hizmet sözleşmesi niteliğindedir.
Hukuki açıdan yaptığı iş, devletler arasında anlaşma değil, Abdullah Gül’ü bağlayan bir “hizmet sözleşmesi”dir.
Bir yabancı devletle gizli sözleşme yapan kimse, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı olamaz. Dahası bu eylemi de “vatana ihanet” suçu kapsamındadır.

ABDULLAH GÜL İFTİRA DEMİŞTİ


İşçi Partisi olarak, yıllardan bu yana Abdullah Gül’ün ABD ile bağıtladığı 2 sayfa 9 maddelik gizli hizmet sözleşmesini gündeme getirdik. 
Defalarca bu gizli planın maddelerini birer birer açıkladık. 
Erdoğan-Gül iktidarının uygulamalarıyla açıkladığımız maddeler döne döne doğrulandı.
Abdullah Gül’ün başında bulunduğu Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan ve Milliyet Gazetesinin 2 Temmuz 2007 tarihinde yayınlanan açıklamada, Gül’ün Colin Powell’la 2 Nisan 2003 yılında gizli anlaşma yaptığı gerçeği inkar edilmeye çalışılmış ve “Bunların hepsi iftiradır, yalandır. Aslı yoktur. ABD ile bir anlaşma olursa devletin zabıtlarında olur” denilmişti.
Milliyet gazetesi bugün yayınladığı ve 2 Sayfa 9 Maddelik planın ekleri olduğu anlaşılan belge, bir kez daha Abdullah Gül’ü yalanlamakta ve İşçi Partisi’nin Milletin önüne koyduğu gerçeği bir kez daha doğrulamaktadır. 

ŞECAAT ARZ EDERKEN MERDİ KIPTİ 
SİRKATİN SÖYLER

Abdullah Gül ve Colin Powell arasında 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma yapıldığını bunun içeriğinin İşçi Partisi tarafından açıklandığını kamuoyumuzca bilinmektedir. 
Genel Başkanımız Sayın Doğu Perinçek, son olarak 7 Eylül 2013 Aydınlık gazetesindeki köşesinde Abdullah Gül’ün Powell ile imzaladığı 2 sayfalık 9 maddelik gizli hizmet sözleşmesinin ıslak imzalı belgesinin yayınlanabileceğini “Abdullah Gül’ün o gizli sözleşme altında imzası var. Evet, imzası var. Yakında özgün belgesi yayınlanınca, CHP yönetimi ne yapacak acaba?” diyerek vurguladı. 


Bu sözlerin ardından Milliyet’in Abdullah Gül’ü aklamak için harekete geçirilmesi dikkat çekicidir. 
Abdullah Gül, Milliyet gazetesinin manşetinden savunmasını kamuoyuna açıklamış oldu.


Gül’ün savunması, “şecaat arzederken merdi kıpti sirkatin söyler” deyişini hatırlatmaktadır. Kimseyi ikna edemez kandıramaz!
Milliyet’te yayınlanan belgeler de birer suç kanıtıdır!

RESTORASYON HÜKÜMETİ İÇİN GÜL’ÜN SUÇLARI ÖRTÜLMEK İSTENİYOR


AKP hükümeti yıkılıyor. Telaş ve korku içindeki Gül-Gülen ikilisi, Tayyip Erdoğan’ı feda ederek iktidarda kalmanın yollarını aramaktadır. Bulabildikleri çare, Tayyip Erdoğan’ın yerine Kılıçdaroğlu’nu koyarak AKP iktidarının “restore” edilmesidir. 
Başka iktidar seçeneği olmayan ABD, yıkılan AKP iktidarını restore etmek istiyor. Abdullah Gül + Fethullah Hoca + Kemal Kılıçdaroğlu işbirliğinde “bir restorasyon hükümeti” kurulması planlanmaktadır. 
Planın uygulamasına geçen Gladyo, etkili olduğu yayın organları aracılığıyla Abdullah Gül’ün suçlarını örtme işine girişmiştir. 
Milliyet gazetesi manşetiyle bu göreve amadedir.
Ancak, Gladyo’nun bu planı sonuçsuz kalmaya mahkumdur.
Abdullah Gül’ü aklama girişimleri de, restorasyon hükümeti planları da ham hayaldir!
Bırakınız yeni planlarda rol üstlenmesini, Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgale devam edemez! 
Ona uygun tek koltuk Yüce Divan sanık sandalyesidir.

AÇIKLAYIN


2 Temmuz 2013 günü yaptığımız çağrıyı yineliyoruz:
Abdullah Gül’ü Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atan bu “2 Sayfa 9 maddelik gizli planı” Türk milletine açıklamaya çağırıyoruz. 
Abdullah Gül;
Anlaşmanın içeriğini ve yasal dayanağını açıklamalıdır.
Dışişleri Bakanlığı;
a) Abdullah Gül’ün sözünü ettiği 2 sayfa 9 maddelik bu anlaşmanın içeriğini,
b) 2 Nisan 2003 tarihinde yapılan Abdullah Gül-Powell görüşmesinin tutanağının bulunup bulunmadığını, varsa görüşme tutanağı içeriğini açıklamalıdır.


TBMM Başkanlığı;


a) İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in, Gül-Powell anlaşması hakkında TBMM Başkanı ve milletvekillerine yazdığı 16.07.2003 tarihli mektuba,
b) İşçi Partisi Genel Sekreteri Mehmet Bedri Gültekin’in, aynı konuda TBMM Başkanı ve milletvekillerine yazdığı 09.02.2005 tarihli mektuba yanıt vermelidir.


Başbakanlık;


O tarihte Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül’ün sözünü ettiği anlaşmasından bilgileri bulunup bulunmadığını açıklamalıdır.


Genelkurmay Başkanlığı;


Abdullah Gül ile Powell arasında kabul edilen 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşmanın, bilgileri dâhilinde olup olmadığını açıklamalıdır.




http://vatanpartisi.org.tr/genel-merkez/haberler/isci-partisi-genel-baskanvekili-hasan-basri-ozbey-abdullah-gul-un-abd-ile-gizli-sozlesme-bagitladigi-kanitlandi-5065

Özbey, Özetle belirtilenleri belirtti: 

ABD ile 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşma Abdullah Gül, Dış görevlerde olduğu yerde, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanlığı Powell ile Ankara da 
2 sayfa 9 maddelik gizli bir plan yaptığını itiraf etti. Bu gizli anlaşmanın yapılmasından bir buçuk ay sonra Vatan gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu'nun 
açıklamasını açıkladı ve şu anki söylemiştir: Şimdi senin oturduğun koltukta (eliyle koltuğa gitti) ABD Dışında Orada Powell'dakidu. 
Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her şeyi yapıyordum kalkıp açıklayamam ki ..  

Powell Suriye ye giderken de benimle konuştu. 

Gizli olan bir çok. (Vatan, 24 Mayıs 2003). Ortadoğu daki bütün rejimler değişmez Abdullah Gül aynı görüşmede ABD nin komşumuz Irak ı destiniyorum. 
Aralarında ülkemizin de olduğu Ortadoğu daki tüm rejimleri değişiyor söyleniyor. 1/6

Gül ün gizli anlaşma itirafı, 24 Mayıs 2003 günü Vatan gazetesinin birinci sayfa manşetinden yayınlanmıştır. Anlaşma yazılıdır; 2 sayfa 9 maddedir. 
Ve gizli gizlidir. Gazetenin Abdullah Gül ün ağzından bir önceki sayfa başlığı, bir gizli anlaşmayı özetliyor: Ortadoğu daki tüm rejimler değişecek. 
Bu arada Abdullah Gül, ABD nin Haçlı Seferi diye tanımlanıyor Büyük Ortadoğu Projesi nde görev aldığını orada itiraf etti. 

Abdullah Gül, bu itirafını başka açıklamalarında da tekrarladı. Kullanarak Radikal gazetesinin 14 Mart 2006 günlü birinci sayfa başlığı şöyledir: 

Gül: BOP’un ABD ile birlikte hareket halinde olması Gül, alt başlıkta, BOP un amacını 17 Temmuz 2003 te Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat ile görüşen 
Abdullah Gül, Amerika ziyaretini açıklamaya yönelik, 2 Nisan 2003 te Powell ile ilgili anlaşmaya ilişkin önemli bir ayrıntıyı da itiraf ediyor. 
Açıklama şöyledir: 2/6

Tezkerenin reddinden sonra Powell’ın Türkiye’de yediği yeri ziyaret ederek istediklerinizi beraber kararlaştırdık. 13 Mart 2006 günü AKP nin Kızılcahamam 
toplantısında milletvekillerine verilen brifingde orada Abdullah Gül; Biz İran'da nükleer çözümlemeyle ilgili olarak BOPUSIZ ABD ABD ile birlikte hareket 
edeceğiz. Amacımız İslami ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek. ABD’de NATO’nun toplantılarında duvarlara yansıyan ve Türkiye’yi bölünmüş olarak 
belirttiğini belirten bu BOP haritasının kurulmasını ABD’de birlikte hareket ettiklerini orada açıkladı: ABD ile ilişkilerimiz burada. Dünyanın süper gücünün 
gündem maddeleri bizim de gündem maddelerimizdir. Aramızdaki herhangi birinin boyutsuz olmasının anlamı, bu meselelerde ulaşılması gereken hedeflere 
yönelik görüşlerimizin örtüşmesidir (19 Ocak 2007). Gizli anlaşmanın içeriği ve uygulaması Abdullah Gül ün ABD ile ilgili 2 sayfa 9 maddelik gizli anlaşmanın 
içeriği, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'te 13 Temmuz 2003 günü kamuoyuna açıklanmış ve 16 Temmuz 2003 tarihinde bütün milletvekillerine 
ayrı ayrı mektupla bildirilmişti. Aradan geçen süreçte, o tarihte kalmış bu gizli anlaşmanın maddelerinin işlendiği ya da uygulayıcı olduğunu görüyoruz: 

1. Türk askeri Irak kuzeyden çekilecek, sınır harekâtlarına oğul verilecek ve PKK ya askeri harekât için ABD den izin alınacak 3/6

Türk Askeri Kuzey Irak tan çekildi. Sınır ötesi harekâtlara son verdi. ABD İzin vermediği için operasyon yapılamadı 

2. Türkiye ye ambargo ve askerî yaptırım tehdidi Türk askerinin başına çuvalıyor. 

3. ABD nin İran ve Ortadoğu harekâtlarına devam etmekte ve desteklemektedir Abdullah Gül İran’ın ABD’yle birlikte ABD’de birlikte hareket ettiklerini ve 
olumsuz bir tablo çıkarsa İran’ı bir kapıların kapatılacağını anla kez belirtildi (Radikal, 14 mart 2006). 

Ülkemize füze kalkanı ve yurtseverleri yerleştirildi. ABD ve Erdoğan-Gül yönetimi, işbirliği halinde, bu destek hizmeti için Türk Ordusuna Şemdinli olayından bu yana operasyonlar yürütüyor. 

4. Türk ordusunun asker ve silah gücünde indirim Profesyonel ordu vb ile indirim için çalışmaya başladı. Türk Ordusunu imha ayarla, Ergenekon, Balyoz, 
28 Şubat vb adlarla tertipler düzenip komutanlar tutsak alındı. 4/6

5. Kuzeyinde Irak'ta Kukla Devlet, Türkiye tarafından resmen tanınacak Fiilen tanındı. Resmen tanınma aşamasına gelindi. 

6. PKK / KADEK'in genişletilmiş ve PKK'nın yasallaştırılması PKK, Meclise sokuldu, muhatap alınıp meşrulaştırıldı, yasallaştırılması süreci ilerledi. 
Açılıma uygunluk adıyla KCK tahliyeleri devam etti. 
AKP-PKK koalisyonu kuruldu. Apo ya ve PKK ya af gündemde. 
Barış, Çözüm yalanlarıyla açılan açılı ülke ülke bölünme aşamasına getirildi. 

7. Güneydoğu Belediyelerine özerklik ve federasyona geçiş Kamu Reformu ve Yerel Yönetim Yasaları ile belediyeler özerkleştiriliyor. Federasyon hazırlanıyor. 
Güneydoğu Belediyeler Birliği, AB Fonlarından ve AB ülkelerinden doğrudan para alıyor, doğrudan ilişki kuruyor. İkiz sözleşmeler Meclisten tarihinde. 
Bütünşehir Yasası vb. Yasal düzenlemelerle Güneydoğu Belediyeleri fiilen özerkleştirildi. 5/6

Federasyon planı uygulanıyor. Bölünmenin Anayasası yapılmak isteniyor. 

8. Kıbrıs ta Denktaş devre dışı bırakılacak, Annan Planı küçükleştirilebilir ve Ege de Yunanistan’da taleplerine esnek tavır alınacak Denktaş KKTC Cumhurbaşkanlığı ndan kaldırıldı. Annan Planına teslim olundu. Ege de esnemeler başladı. Onay verilen AB Müzakere Çerçeve Belgesi ile Türkiye 'nin nihayet sınırlarının İhtilaflı olduğu kabul edildi, bu Sınır İhtilafları nın ve İhtilaflar'ın Ege Egeun Lahey Adalet Divanı na götürülmesinin 
önü açıldı. 

9. Ermenistan a hazırlık kısıtlamaların kaldırılması Hazırlıklar gündemde. 

Ermenistan hava koridoru açarak 70 bin Ermenistan Vatandaşının Türkiye de kaçak çalışmasını mümkünatı yaratıldı. 6/6

https://docplayer.biz.tr/amp/49873849-Abd-ile-yaptigin-gizli-anlasmayi-acikla-tamami-carsamba-03-temmuz-11-son-guncelleme-persembe-04-temmuz-10.html

***

11 Ağustos 2018 Cumartesi

1 Mart 2003 IRAK Tezkeresi İntikamı Baykalmı., SORUNLU ORTAKLIK.., BÖLÜM 5




1 Mart 2003  IRAK Tezkeresi İntikamı Baykalmı., SORUNLU ORTAKLIK.., BÖLÜM 5




ABD-Türkiye Güvenlik Ortaklığı Irak ve Kürt Meselesi

ABD-Türkiye ilişkilerinde mevcut sorunların çoğu doğrudan bir büyüme ABD’nin Irak’ı işgal kararı. İşgal daha da şiddetlendi Altında köpüren latent suşların ve gerilmelerin çoğu Soğuk Savaş'ın sona ermesinden bu yana yüzey ve onlara yeni bir ivme kazandırdı.
Aynı zamanda, farklı bölgesel güvenlik algılarını getirdi ve her iki tarafın çıkarları daha keskin bir çatışmaya dönüştü. ABD’nin aksiyonu şiddetle Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP’nin) çabalarıyla çelişen Türkiye’nin yakın komşularıyla gerginlikleri azaltın. Türk liderlerin ABD işgaliyle ilgili  güçlü çekinceleri vardı baştan beri. Saddam Hüseyin’e hiç sevgisi yoktu. acımasız bir diktatör olarak kabul edildi. Ancak Saddam istikrar sağlamıştır.
Türkiye'nin güney sınırı. Ankara için bu en önemli konu oldu. Türk yetkililer Saddam’ın devrilmesinin mezhep şiddetinde artış, Kürt milliyetçiliğinin güçlenmesi, ve Irak'ın ayrılmaz bir devlet olarak parçalanması, böylece şiddetlenir Türkiye'nin güvenlik ikilemleri. Ayrıca, Türkiye'de kamuoyu ezici bir şekilde istilaya karşı. Kamuoyu yoklamalarına göre yüzde 90’a yakın Türk halkının işgali karşı çıktı. Muhalefet oldu Özellikle iktidardaki AKP yandaşları arasında güçlü güçlü İslami kökler. Parti iktidarı sadece birkaç ay almıştı işgalden önce ve böyle bir ciddiyetle  karşılaşmaya hazır değildi ofiste ilk aylarında.

1 Mart 2003, Parlamento Seçkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 1 Mart 2003'te reddedilmesi, Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye topraklarını  ikinci kez açmasına izin vermek Irak'a karşı bu geniş arka plana karşı görülmeli. Bu red kararı, kararı bekleyen ABD'li yetkililere şok oldu AKP mecliste güçlü bir çoğunluğa sahip olduğundan ve Ankara ile Washington arasındaki ilişkilerde ciddi bir politik darbe oldu.
Birçok ABD'li yetkili, oylamayı Türkiye’nin dayanışma eksikliği olarak gördü bir sadık müttefiki ihanet ve bir ihanet.
Gerçekte, oylama yanlış hesaplamalar ve hataların sonucuydu iki tarafta da. Türkler, Türkiye'nin kaldıraç ve pazarlıklarını abarttı güç. 
ABD’nin Irak’ı Türk topraklarını kullanmadan işgal ettiler; Hem ekonomik hem de siyasi talepler, ABD yetkilileri nihayetinde kabul edilemez olarak reddedildi. Sonunda, ABD yetkilileri, Türk işbirliği için fiyat çok yüksek oldu. Devam etmek yerine Türklerle uğraşmak ve daha fazla gecikme yaşanmasını önlemek İstilayı tehlikeye atacak Başkan George W. Bush ve danışmanları ikinci bir cephe açmadan işgalle devam etmeye karar verdi Türk topraklarından.

Bununla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri de sonuç. Amerika Birleşik Devletleri, sortileri başlatmak için Türk üslerini kullandı Körfez Savaşı sırasında Irak'a karşı ve kuzeydeki uçuşa yasak bölgeyi devriye gezmek Irak, ama daha önce hiç Ankara’ya ABD’ye izin vermesini istememişti.
işgali başlatmak için Türk topraklarında konuşlandırılacak kuvvetler Türkiye'nin komşularından biri. ABD’nin bu bölümünün bu kısmı önemli ölçüde barı kaldırdı ve yeni AKP hükümetini ikna etmek için aşırı baskı altında sadece birkaç ay ofiste Türklerin ezici bir kısmının karşı çıktığı bir eylem nüfus, özellikle de kendi politik tabanı ve Türk güvenliği için büyük sonuçları var. Bazı ABD yetkilileri, özellikle de Dışişleri Bakanı Colin Powell, ABD’nin çok fazla Türk’e ve Türkiye’nin onayını istemekle ilgili güçlü çekinceler dile getirdi ikinci cepheyi açmak için Türk topraklarını kullan. 
Türkler, Powell Iraq ve mimik, muhtemelen aşırı uçuş haklarını kabul edebilir. Ama şüpheci oldu

Kürt Meselesi,

Çok sayıda kişinin hareketine katılmaya istekli olmaları hakkında Kara kuvvetleri, özellikle de ağır zırhlı veya mekanize edilmiş bölünmeler
Anadolu başka bir Müslüman ülkeyi istila etmek için. O koyduğu gibi, “olabilir Türkler için ölçek üzerinde çok fazla tuğla var. Onu alabileceğimizi 
düşünmüyorum ve bunu yaparak tüm bunları kaybetme riskini alıyoruz. ”1

Powell’ın endişelerinin son derece doğru olduğu kanıtlandı. Ancak onlar büyük ölçüde göz ardı edildi. ABD yetkilileri, sonunda gün, geleneksel olarak belirleyici olan Türk ordusu önemli ulusal güvenlik kararları üzerindeki etkisi, fatura geçti. 
Ancak, Türk Genelkurmay Başkanı (TGS), burç Türk laikliğinin, partinin İslami kökler. AKP liderliğinin tüm sorumluluğu almasını istedi ordunun popüler olmayacağını bildiği karar için partinin yanı sıra Türk nüfusu ile daha fazla geniş. TGS bu nedenle aktif olarak lobi yapmak için lobi yapmadı.
AKP'nin ezici geçmesinden bu yana hala devam edeceğini varsayarak Büyük Millet Meclisi'nde çoğunluk. TGS’lere sürpriz  ve çoğu ABD yetkilisi için de 
fatura başarısız oldu üç oy ile geçmek.

Büyük Millet Meclisi’nin eylemi Ankara’yı büyük ölçüde etkiledi Washington'da güvenilir bir müttefik olarak görüntü ve ciddi bir darbe ele ABD-Türkiye ilişkileri. Birçok ABD yetkilisi Türk eylemine dikkat çekti Türklerin hileli bir ihanet eylemi olarak. Oy ekşi kaldı Daha sonra birkaç yıl boyunca ilişkileri yükleyen Anda Aynı zamanda, olumsuz oylama, Türkiye'yi herhangi bir etkilenme yolundan mahrum etti Irak'ın işgal ve çatışma sonrası yeniden inşası.

Karşılıklı güven ve güven daha fazla sayıda zayıfladı Bağdat'ın düşüşünden kısa bir süre sonra meydana gelen olaylar. En ciddi olay 4 Temmuz 2003’te kuzey Irak’taki El-Süleymaniye’de ABD kuvvetleri, istihbarat ipucu üzerinde hareket ederek, bir grubu tutukladı ve kukuletalı Suikast yapmayı planladığı iddia edilen Özel Kuvvetler subaylarının Kerkük belediye başkanı. Türk askerleri serbest bırakılmış olsa da Birkaç gün sonra, ABD güçlerinin kapüşonlu ve kelepçeli Türk askerlerini aşağılayan gösterisi, Türkiye'de bir felakete neden oldu ve büyük ölçüde  katkıda bulundu. ikili ilişkilerin daha da artmasına Sebep oldu. 


PKK'nın Yeniden Canlanması

Türkiye, ABD'nin Irak işgalinden en büyük kaybedenlerden biriydi.

Türk güvenliği için işgalin dört önemli sonucu vardı.

Onları negatif. Birincisi, Irak'ta işgali, sektarda bir artışa yol açtı. Şiddet ve merkezi hükümetin kontrolünün parçalanması ülke çapında. İkincisi, işgal 
İran’ın artmasına neden oldu hem Irak'ta hem de bölgede daha geniş çaplı etkiler. Üçüncü ve çoğu Türk bakış açısından önemli olan, işgalin bir sonucu 
olarak, Iraklı Kürtlerin özerklik ve nihai bağımsızlık için daha büyük bir ivme kazandı. Türk yetkililer yaratılmasından korkuyor Türkiye’nin güney sınırındaki 
bir Kürt devleti ayrılıkçıları alevlendirebilirdi ilçedeki baskılar ve toprak bütünlüğüne bir tehdit oluşturuyor.3

Dördüncü olarak, işgalin ardından, Türkiye karşı karşıya kaldı PKK tarafından işlenen şiddetin yükselmesiyle. PKK isyanı 35.000'den fazla Türk ve Kürtlerin ölümüyle sonuçlandı 1984'ten beri, 1999'da PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanmasından sonra, PKK saldırıları arttıkça Erdoğan hükümeti geldi durdurmak için askeri harekat almak için artan iç baskı altında PKK tehdidi ve defalarca  ABD askeri yardımı yardım istedi Kuzey Irak'ta PKK eğitim kamplarını yok et. Ancak Washington PKK'ya karşı askeri harekette bulunmaya isteksizdi 
çünkü PKK'ya karşı yapılan saldırı, savaşmak için gerekli olan saptırılmış birliklere sahip olacaktı Bağdat'ta ve Irak'ın diğer bölgelerinde ayaklanma. 
ABD yetkilileri de PKK'ya karşı askeri harekatın kuzeydeki istikrarı bozacağından korkuyordu Irak'ın geri kalanına kıyasla nispeten sakin olan Irak. Irak
Kürtler, Irak’taki ABD’nin ve ABD’nin en güçlü destekçileriydi. yönetim yetkilileri, Kürt desteğini ana birleşik bir Irak taydı.

ABD hükümeti arasındaki politika farklılıkları da engelledi etkili ve tutarlı bir ABD politikasının PKK. ABD militanı olan ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM)
Irak misyonu için taciz sorumluluğu, Irak’ın merkezindeki isyanla mücadele ediyor ve Türkiye’nin PKK ile ilgili olarak, birincil bakış açısından dikkat 
çeken ve dikkati dağıtan misyon. Tam tersine, militan olan hem ABD’nin Avrupa Komutanlığı Türkiye ve Avrupa ve Cana Bürosu'nun sorumluluğu
Devlet Departmanı'nda dian İşleri Türklere daha sempatikti kaygılar.

Bu iç farklılıklar sonucunda, Türkiye'nin askeri talepleri PKK'ya karşı verilen yardım hiçbir zaman gerçekten ciddi bir üst düzey politikaya sahip değildir.
uzun bir süre için dikkat. Amerika Birleşik Devletleri güçlü olsa da Türkiye’nin PKK’ya karşı mücadelesi için sözlü destek, Washington’du
Ankara'ya karşı somut askeri yardım sağlamaya isteksiz PKK. Ayrıca, Ankara'nın kuzey Irak’taki PKK’nın eğitim kamplarına ve sığınaklarına karşı herhangi 
bir sınır ötesi askeri saldırıya korktu. Bu, Kuzeydeki Kürtlerin hakim olduğu bölgeleri istikrarsızlaştırabilir Irak'ın geri kalanına kıyasla nispeten istikrarlı olan Irak. Büyüyen Anti-Amerikan Duygusu Amerika Birleşik Devletleri'nin doğrudan askeri harekat alma konusundaki isteksizliği PKK ya da Türkiye’nin bunu yapmasına  izin vermek, Ankara’da derinden kızdı., ve Amerikan karşıtı duyguların dramatik büyümesine katkıda bulundu.

Türkiye. Pew Charitable Trust tarafından yapılan bir araştırmaya göre 2007 yılında, on Türkten birinden daha azı (yüzde 9) olumlu görüşe sahipti
Amerika Birleşik Devletleri - 2002'den bu yana 21 puan düşüş Aynı ankete katılanların yüzde 83'ü, Amerika Birleşik Devletleri elverişsizdi,  yüzde 75'i çok hissetti  olumsuz  Bu Ortadaki en yüksek oranlardan biriydi Amerika Birleşik Devletleri'nin olumsuz algılarının doğusu, sadece Filistin halkı, bunların% 86'sı Amerika Birleşik Devletleri'ni inceledi olumsuz.

  Türkiye'de anti-Amerikan hissiyatındaki bu keskin artış oldu öncelikle Irak’taki ABD’nin politikasına, özellikle ABD’nin isteksizliğine bir tepki PKK'ya karşı askeri harekete geçmek veya Türkiye'ye izin vermek Kuzey Irak’taki PKK mültecilerine karşı askeri saldırı başlattı çok Türkler bu reddetmeleri çifte standart ve tantamount kanıtı olarak gördüler ABD’ye karşı PKK’ya ABD’yi destekleme kararı. Türkçe olarak Amerika Birleşik Devletleri iki ülke işgal etti - Afganistan ve Irak - Terörist güvenli sığınakları ortadan kaldırmak için, ancak Türkiye’nin
aynı şey. 

   Saygın Türk gazeteci Semih İdiz'in belirttiği gibi, Türk kamuoyuna açıklamak çok zor - özellikle Herkesin içinde çalıştığı bir seçim ortamı Daha önce görülmemiş bir şekilde - Irak'ta terörizmle savaşmak için bir okyanuyu geçen aynı ABD'nin neden Türkiye'ye yardım etmediği Türk Askerleri öldürüldüğünde PKK Teröristlerine karşı .6

<Özellikle Türk halkına açıklama yapmak çok zor Herkesin içinde çalıştığı bir seçim ortamı Türk askerleri günlük olarak öldürüldüğünde PKK teröristlerine  karşı neden aynı ABD'nin neden öldürdüğünü görmedim.>

Irak ve Kürt Meselesi,

 Bazı analistler AKP'yi suçlamaya çalıştı. Anti-Amerikancılığın büyümesi, ABD politikasıyla olan hayal kırıklığıdır Yaygın ve herhangi bir parti ile sınırlı değildir. Anti-büyümesi Amerikancılık, tüm Türk siyasi yelpazesinde görülebilir. 
Bu Cumhuriyet Halkının politik evrimi tarafından iyi resmedilmiştir. Parti (CHP), ana muhalefet partisi. Geleneksel olarak en çok Türkiye'de Batı yanlısı ve Amerikan yanlısı partiler, CHP beri 2003 gittikçe daha milliyetçi ve anti-Amerikan'ı benimsedi Irak’ta ABD’nin politikasına tepki olarak ve ABD’nin PKK’ya karşı mücadelesini destekleyecek daha fazla aktif.

Önemli ölçüde, 2007 sonundan bu yana ABD politikasındaki değişim (daha sonraki bir bölümde daha ayrıntılı olarak tartışılacaktır), Türk-Amerikan karşıtı 
düşüncelerinde çok az bir düşüşe neden olmuştur.7 Türkiye, dünyanın en anti-Amerikan ülkelerinden biri olmaya devam etmektedir. 
Avrupa'da başka yerlerde görülen “Obama sıçrama”, Türkiye'de oldukça zayıftı. Bu, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki hayal kırıklığının derinlere sahip 
olduğunu göstermektedir.
Irak’a ve PKK’ya karşı ABD’nin politikasıyla köklü bir şekilde tatmin olmuyor. Böylelikle, Türkiye'deki ABD politikasının desteğinin yeniden kazanılmasının 
Avrupa’nın diğer bölgelerinden daha uzun süreceği ve daha da zorlaşacağı tahmin edilmektedir.8.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Türkiye’de aktif olarak yardımcı olma konusundaki isteksizliği PKK'ya karşı mücadele, Washington arasında büyüyen suşlara yol açtı ve Ankara. ABD yetkilileri özellikle Türkiye'nin büyük bir askeri birikime girdiği 2006 yazında Türk-Irak sınırı boyunca, Kuzey Irak’a büyük çaplı askeri saldırı. Bush olmasına rağmen yönetimde yoğun diplomatik müdahale ile başarılı oldu bir Türk askeri müdahalesinin  kuzey Irak’a Korkulan Türk ile askeri çatışmalara yol açabilir Iraklı Kürt güçleri ve Kuzey Irak’ı istikrarsızlaştırmak, olay sürdü

Washington’un Türkiye’yi PKK daha ciddiye alması.

2006 yılının Ağustos ayında, gerginlikleri ortadan kaldırmak ve PKK ile ilgili Türk kaygıları, yönetim tarafından atanan Gen Eski NATO Yüce Müttefik  Komutanı Avrupalı ??Joseph Ralston, politikaya yönelik politikaları koordine etmekle sorumlu özel elçi olarak PKK. Ralston’un randevusu başlangıçta Ankara’da
Washington’un nihayetinde Türk kaygılarını göze aldığını gösterdi

İran'la diyaloga girme, uluslararası hukuka daha güçlü bağlılık, ABD askerlerinin Irak'tan çekilmesi ve ulusal sosyal refah reformlarına daha fazla önem 
verilmesi  Avrupa'daki birçok ülkede anti-Amerikan hissi gözle görülür bir şekilde azaldı.

Türkiye'de anti-Amerikancılık daha derin ve daha karmaşık politik ve kültürel köklere sahiptir.

Avrupa'da başka yerlerden daha. ABD, pek çok Türk tarafından Türk milli çıkarlarına karşı çıkma tarihi olarak görülüyor; Örnekler arasında iki Kıbrıs krizi, 
1975 silah ambargosu, Türkiye'nin ilk Körfez Savaşı sırasında maruz kaldığı ekonomik kayıplar ve ABD'nin kuzey Irak'ta özerk bir Kürt varlığının kurulması 
için ABD desteği bulunmaktadır. Böylece, ABD’ye PKK’ya karşı yardımda bulunma konusundaki ilk isteksizliği, Amerika’nın elindeki 50 yıl öncesine dayanan  uzun bir Türk sorunlarının listesiyle karşı karşıya geldi.

Irak ve Kürt Meselesi 

2007 sonbaharında PKK, Türk terimlerine yönelik saldırılarını hızlandırdı. Bu saldırıların ardından Recep Tayyip hükümeti Erdoğan da dahil olmak üzere artan iç baskı altındaydı. TGS, PKK'ya karşı tek taraflı askeri harekete geçmek. Defuse için kamuoyu baskısı ve hükümetinin anlaşma yapma kararlılığının altını çiziyor PKK ile zorla, Ekim 2007 ortalarında, parlamento aldı kuzey Irak’a sınır ötesi grev yapmak için onay Erdoğan’ın ziyareti, Ankara’da başarı olarak görüldü. Toplantıdan sonra Türk basınıyla  görüşmelerde bulunan Erdoğan, toplantının sonuçlarından tamamen memnun kaldı. Toplantının yapıldığı ana konu Türkiye’nin herhangi bir  askeri harekette bulunmasının engellenmesiydi. Türk basına göre bu korkular gerçekleşmedi. ABD ile PKK hakkında eyleme geçirilebilir istihbarat  paylaşma anlaşmasına ek olarak, Erdoğan'ın, Kürt nüfusunu hedeflemeyecek veya Türk ordusu ile Türk ordusu arasında sıcak bir çatışmaya  yol açmayacak PKK'ya karşı sınırlı bir askeri harekat için Bush'tan yeşil ışık yaktığı bildiriliyor. 10 

Saldırılar, PKK kamplarına ve birimlerine, Iraklı Kürt nüfusuna ya da Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne (KBY) liderlik etmesine değil, saldırıya uğradı. 
Amerika Birleşik Devletleri ayrıca, uzun zamandır devam eden bir Türk talebi olan PKK'yı parçalamak için KBY'ye daha fazla baskı yapmaya başladı.

Türkiye’ye yönelik ABD’nin artan siyasi ve askeri desteği 2007 sonlarından bu yana PKK'ya karşı mücadele bir iyileşme ile sonuçlandı ABD-Türkiye ilişkilerinde ve hafif olsa da, çok daha az görünür bir düşüş Türk karşıtı Amerikan düşüncesinde. 11 ABD arasında işbirliği.
ve özellikle Türk orduları arttı. Ancak PKK Sorun askeri yollarla çözülemez. Sert bir askeri duruş PKK terörüne karşı geniş tabanlı sosyal ile birleştirilmeli
Türkiye’nin Kürtleri yapmak için tasarladığı ekonomik ve yasal girişimler Türk halkının geri kalanıyla eşit haklara sahip olduklarını hissetmek.
Böyle sosyal, ekonomik ve yasal değişiklikler olmadan, eleme çabaları Neyse ki PKK probleminin başarılı olması pek olası değil Türk askeri komutanları 
tanımaya başlıyor.

Irak ve Kürt Meselesi 

ABD-Türkiye ilişkilerinde iyileştirilmiş atmosfer eşlik etti.

Türkiye'nin KBY ile ilişkilerinde önemli değişiklikler işareti ile. 2008'den önce, Erdoğan hükümeti ve özellikle de Türk ordu, KBY ile doğrudan temas kurmaktan çekiniyordu yetkililer, bu gibi kişilerin KRG’leri güçlendireceğinden korkuyor
bağımsızlık için sür. Ancak, 2008 sonbaharından bu yana Erdoğan Hükümet KRG ile ilişkileri yoğunlaştırmaya başladı. Ekimde 2008, Türkiye'nin Irak özel elçisi Murat Özçelik ve Ahmet Erdoğan'ın ana dış politika danışmanı Davutoğlu, KBY ile bir araya geldi.

Baghdad'daki Başkan Mesud Barzani.13 Bu ilk üst düzeydi. 

6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,

***

8 Şubat 2015 Pazar

ABD & Abdullah Gül'ün 2 Sayfa 9 Maddelik Gizli Anlaşması,




 ABD  & Abdullah Gül'ün 2 Sayfa 9 Maddelik Gizli Anlaşması,  
Organizatör Türkiye’de!




Mr. Powell, gizli protokolü yerinde test edecek

TEZGAHA bak tezgaha... Türkiye İş Kadınları Derneği İstanbul’da “Anneler Teröre Karşı” konulu konferans düzenliyor ve nokta atışı yaparak Kürt açılımının mimarı olan ABD’nin eski Dışişleri Bakanı ve CIA ajanı Colin Powell’ı konuşmacı olarak davet ediyor... Tam da teröristlerin dağdan indiği gün...

Federasyon hazırlığı

POWELL’ın, Haziran 2003’de Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül’le görüştüğü ve 9 maddelik gizli bir protokol imzalandığı basına yansıdı. Olay, Gül tarafından gazeteci Sedat Sertoğlu’na açıklandı. Bugüne kadar yalanlanmayan protokol, üniter devlet yapısının terk edilerek federasyona geçilmesini gerektiriyor.

2 sayfa ve 9 madde

GÜL, o görüşmeyle ilgili olarak, Vatan gazetesinde yer alan habere göre şöyle diyordu: Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki. Powell, Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var.... 

Açılımın tohumunu atan CIA ajanı Powell Türkiye’de!

Dışişleri Bakanlığı döneminde Abdullah Gül ile imzaladığı gizli mutabakatla tanınan CIA ajanı Powell, dağdan inen PKK’lıların serbest bırakıldığı gün Türkiye’ye geldi!..

Haber: Salim YAVAŞOĞLU

Dağdan inen PKK’lıların serbest bırakıldığı gün, Kürt açılımının ilk tohumlarını atan Eski ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, İstanbul’a geldi. Türkiye İş Kadınları Derneğince İstanbul’da düzenlenen “Anneler Teröre Karşı” konulu konferansa katılmak üzere Atatürk Havalimanı’na gelen Powell’ı, İstanbul Vali Yardımcısı Mehmet Ali Ulutaş ve Prof. Dr. Neşe Kavak karşıladı. Konferansta bir konuşma yapacak olan Colin Powell, alandan ayrılırken Diyanet İşleri Başkanlığının davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Dünya Müslümanlar Birliği Halkla İlişkiler Direktörü Suudi Arabistanlı Muhammed Saedd Al-Majdovi ile tokalaşarak bir süre sohbet etti.

Gül itiraf etmişti

Colin Powell, son 4 aydır Türkiye gündemini işgal eden Kürt açılımının tohumlarını atan adam olarak biliniyor. Görevi döneminde mevkidaşı Abdullah Gül ile gizli bir mutabakat imzalayan Powel, 2 sayfa 9 maddelik metinde bölücü terör örgütünü siyasallaşma yolunu açan taleplerini dayatmıştı. Gizli anlaşmayı Abdullah Gül ağzından kaçırmıştı.

24 Mayıs 2003 tarihli Vatan gazetesinde Sedat Sertoğlu’na açıklamalarda bulunan Gül, bir soru üzerine şunları kaydetmişti: “Ben bu gezileri yapmadan önce, şimdi senin oturduğun koltukta (Eliyle koltuğa vurarak) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki. Powell, Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var.” Bu açıklamaların hemen sonrasında 9 maddelik mutabakat basına sızmıştı. Bugüne kadar yalanlanmayan mutabakatta şu maddeler yeralıyordu:

ABD Müdahale Edebilir

1- Irak’ın kuzeyinde bulunan bütün Türk birlikleri ve Türk ordusuna bağlı özel kuvvetler, aşamalı olarak Türkiye sınırları içine çekilecek. Türk ordusu bundan böyle hangi gerekçeyle olursa olsun, sınır ötesi harekâtlarda bulunmayacak.

2- PKK/KADEK’e karşı Türkiye devletinin egemenlik alanı içinde yapılacak askeri harekâtlar için, ABD askeri makamlarına haber ve bilgi verilecek, izin alınacak. Eğer Türk Silahlı Kuvvetleri, ABD askeri makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapacak olursa, ABD Hükümeti, uyarıda bulunma hakkını kullanabilecek. Bu durumda ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı müdahale gibi siyasal ve askeri yaptırımları saklı tutacak.

Pentagon’a Üs Verilecek

3-Türkiye, ABD’nin İran’a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askeri harekâtlara, ABD’nin talep etmesi halinde şartsız olarak üs ve taşıma kolaylıkları sağlayacak, askeri birlik verecek.

4- Türk ordusunun asker sayısı ve silah kuvveti, ABD’nin uygun bulduğu sayı ve kabiliyete indirilecek, özellikle tank ve ağır silahların miktarı düşürülecek, savaş uçağı sayısı sınırlanacak.

Kürdistan tanınacak
5- Irak’ın kuzeyinde kurulmuş olan ve ’Kürdistan’adı verilen devlet resmen ilan edildikten sonra Türkiye tarafından da resmen tanınacak.

6- Abdullah Öcalan ve diğer dört lideri dışında bütün PKK/KADEK yönetici ve elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacak.

Eyaletleşmenin Önü Açılacak

7- Kamu Reformu Yasası ve Yeni Yerel Yönetim Yasaları hızla çıkartılacak, Türkiye’deki Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı şehir ve kasabaların belediyelerinin özerkleşmesi süreci kararlı olarak yürütülecek.Türkiye, dört yıl içinde uygulanacak bir planla, üniter devlet yapısını terk ederek, federasyona geçecek.

8- KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, ’Arafat modeli’denen uygulamayla devre dışı bırakılacak, Kıbrıs’ta Annan Planı bazı küçük değişikliklerle hayata geçirilecek.


BAKINIZ;
:arrow:
 http://www.guncelmeydan.com/pano/erdogan-ve-talat-in-cumhurbaskani-denktas-ve-kktc-yi-bitirme-konusmalari-t22818.html 

Ege kıta sahanlığı konusunda Türkiye, Yunan doktrinine daha esnek davranacak, Türk jetlerinin uçuş alanı daraltılacak.

9- Türkiye’nin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirilecek ve iyileştirilecek, sınır ticaretinde Ermeniler lehinde düzenlemeler yapılacak.

BAKINIZ;
 :arrow:  http://www.guncelmeydan.com/pano/akp-hukumeti-teslimiyet-protokolunu-imzaladi-t22735.html
Türkiye İş Kadınları Derneği’nce İstanbul’da ‘Anneler teröre karşı’ isimli konferans düzenlendi. Konferansa Colin Powell’ın yanı sıra AKP Genel Başkan Yardımcısı Abdülkader Aksu da katıldı.

YENİÇAĞ, 21 Ekim 2009


http://www.guncelmeydan.com/pano/abdullah-gul-un-2-sayfa-9-maddelik-gizli-anlasmasi-t17959-15.html


.