12 Ağustos 2019 Pazartesi

1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 32

1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 32



Notlar:

1- Bu dilekçe dosya halinde, 10 Nisan 1974 günkü duruşmada mahkemeye verilmiştir.
2- Dosyanın tamamı “dilekçeler” dosyasındadır.
3- Duruşma Tutanağı Sahife No: 526’ya bakınız. Ek 50
Kamu Tanıkları Dinlenilmesi Evresi Sonunda Hukuki Durumum (Bölüm V) İstanbul, 6 Mayıs 1974
1. Ordu Komutanlığı, 3 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Başkanlığına,

Sanık: M. Talat Turhan.
Konusu: Kamu tanıkları dinlenilmesi evresi sonunda hukuki durumumun eleştirisi. (Bölüm: V)

Konunun Eleştirisi:

İlgi:
a- 5 Şubat 1974 tarihli dilekçe ile Yüksek Mahkemeye sunulan 169 sahifelik dosya. (Bölüm: I ve II) (Duruşma tutanağı sahife 502’ye bakınız.)
b- 7 Şubat 1974 tarihli dilekçe ile Yüksek Mahkemeye sunulan, dinlenilecek kamu tanıkları ile dava dosyasındaki ilişkilerimi belirleyen, 17 sahifelik dosya.
c- 5 Nisan 1974 tarihli dilekçe ile Yüksek Mahkemeye sunulan, 211 sahifelik dosya. (Bölüm:III) (Duruşma tutanağı sahife 526’ya bakınız.)
1- Hukuki durumumun, sorgulama evresi sonunda, aldığı şekli belirleyen iki dosyayı, İlgi (a) ve (c) dilekçelerle, Yüksek Mahkemenize sunmuştum.
2- Kamu tanıkları dinlenilmesi evresi başında ise, incelenilecek tanıklarla, dava dosyası içinde ilişkili gösterildiğim hususları içeren bir dosyayı, tanıklardan
sorulacak sorulara esas olmak üzere, İlgi (b)’deki dilekçe ile Yüksek Mahkemeye sundum.
3- Halen, 17 Ocak 1974’ten, 10 Nisan 1974’e kadar (59.- 65. duruşmalar) olan süre tamamlanmış, bu dönemde, 28 kamu tanığı dinlenilmiştir. (Du. Tu. Sahife
485-528)
Bu 28 tanıktan, 11’i benimle doğrudan doğruya ilgili suçlama ve iddialar hakkında beyanlarda bulunmuşlardır. 5 kişinin beyanları ise dolaylı olarak beni
ilgilendirmektedir.
a- Beyanları benimle doğrudan doğruya ilgili tanıklar:
1- Müslim Topçu (Du. Tu. Sh. 492-493)
2- Muzaffer Güney (Du. Tu. Sh. 493-494)
3- Tuncer Yalçındağ (Du. Tu. Sh. 494)
4- Feridun Özbay (Du. Tu. Sh. 494-495)
5- Fakih Özfakih (Du. Tu. Sh. 496-502)
6- Orhan Kabibay (Du. Tu. Sh. 499-502)
7- Gazi Alankuş (Du. Tu. Sh. 507-508)
8- Bedri Buluç (Du. Tu. Sh. 516-517)
9- Orhan Dengiz (Du. Tu. Sh. 517)
10- Celil Gürkan (Du. Tu. Sh. 520-523)
11- Recep Uslu (Du. Tu. Sh. 524)
(Altları çizililerin tanıklığı özellikle Osman Deniz suçlamaları ile ilgilidir.)
b. Beyanları beni dolaylı olarak ilgilendiren tanıklar:
1- Nusret Altın (Du. Tu. Sh. 409-491)
2- Refik Tokgöz (Du. Tu. Sh. 509-510)
3- Yalçın Varhan (Du. Tu. Sh. 514-525)
4- Kamber Acarbay (Du. Tu. Sh. 524-525)
5- Raif Ertem (Du. Tu. Sh. 525-526)
4- a- Benimle doğrudan doğruya ilgili tanıkların ifadelerinden sonra, hukuki durumumun aldığı şekli eleştiren çizelge (Ek-1)’de sunulmuştur. (3 büyük sahife)
b- Aynı tanıkların ifadelerinden sonra, iddianamede benimle ilgili iddiaların aldığı hukuki duruma ait eleştiri de (Ek-2) çizelgededir. (2 büyük sahife)
5- Yukarıda 3. madde a. fıkrasında (sahife 2) görüldüğü gibi, dinlenilen kamu tanıklarından sekizinin beyanları, Osman Deniz’in suçlamaları ile ilgilidir.

a- Osman Deniz’in sorgusundan sonra söz alarak, onu cevaplandırmıştım. (Du. Tu. Sh. 359-360) Bu beyanlarımda, gerçeği tanık beyanlarının ortaya
çıkaracağını da belirtmiştim.

b- Kamu tanıklarını dinlenilmesi evresi sonunda, Osman Deniz suçlamalarının ve bunlara dayalı iddiaların aldığı hukuki durumu eleştiren çizelge (Ek-3) tedir. 
(Birbüyük sahife)

1- Bu çizelgenin, (Ek-3) incelenmesinden kesinlikle anlaşılacağı üzere, Osman Deniz’in beni tercim eden;

a- Emniyet ifadesi, sahife 7-12, 16-17, 20-23
b- Askeri Savcılık ifadesi, sahife 2, 4-8’de yer alan, 22 sahifelik ifadelerinde yer alan beyanları, hiçbir tanık tarafından doğrulanmamıştır.

2- Halbuki benim beyanlarım, ilgili kamu tanıklarınca kelime kelime doğrulanmaktadır.

c- Herne kadar, Yüksek Mahkeme, tahliye olunan sanıklar hakkında, duruşmadan vareste kılınmalarına dair karar almışsa da, bu kişilerin hiç olmazsa, kendileri ile ilgili tanıkların dinleneceği duruşmalarda, hazır bulunma gereğini duymaları doğaldı.
Oysa, Osman Deniz, önemli suçlamalarda bulunduğu halde, tanıkların dinlenildiği duruşmalarda bulunmamıştır. Bu nedenle diyalog imkanı hasıl olmamıştır. 
Böyle bir durumda, sanığın arkasından söz edilmesi düşünülemez.
Kaldı ki, duruşma tutanaklarından ve dava dosyasından, her isteyen müdafii yararlanmak olanağına sahip bulunmaktadır. O halde, her sanık veya müdafiinin
kendileriyle ilgili bir beyanı, her zaman için cevaplandırması da mümkündür.
6- Beyanları beni dolaylı olarak ilgilendiren tanıklar:
a- Nusret Altın’ın beyanları:
Hasan Yalçınkaya ve Numan Esin’in emniyet ifadelerinden kaynaklanan, 1970 senesindeki, 1. parti dinamit alışverişi iddiasının gerçekdışı olduğunu ortaya
koymuştur.
b- Refik Tokgöz’ün beyanları:
Selahattin Uzunismail’in Dosya Sıra No: 561/5-4’deki emniyet ifadesindeki benimle ilgili beyanlarının, gerçekdışı olduğunu ortaya koyarak, diğer
suçlamalarının ve ifadesinin niteliği hakkında bir fikir vermekte yararlı olmuştur.
(Du. Tu. Sahife 510, satır 16-22)
c- Yalçın Varhan’ın beyanları:
Eğitim yaptırma konusunda, beni tercim eden, Dosya Sıra No: 176/17’deki suçlamaların gerçekdışı olduğunu meydana çıkartmıştır.
d- Kamber Acarbay’ın beyanları:
Duruşma tutanağı sahife 204’de yer alan ve beni ilzam eden beyanların, gerçek olmadığını ve bu nedenle de, özel bir amaçla, ismim etrafında şüphe yaratmaya
matuf bir düşünce ile söylenmiş olduğu ortaya çıkmıştır. (Du. Tu. Sahife 525, satır 20-32)
e- Raif Ertem’in beyanları:
Dosya Sıra No: 176/12’deki, Raif Ertem’le ilgili beyanların, doğru olmadığını meydana çıkartmıştır. Dolayısıyla, beni bütünü ile tercim eden, Dosya Sıra No:
176/1-26’daki Kontr-Gerilla İfadesi’nin niteliği bir daha anlaşılmıştır. (İlgi (c), Bölüm III, Sahife 1-3’e bakınız.)

Sonuç

1- Kamu tanıkları dinlenilmesi evresinde, 28 tanık dinlenilmiştir. Sanık adedi 59 olduğuna göre, takriben iki sanığa bir tanık düşmüştür. Oysa, 28 tanıktan,
16’sının beyanları benimle ilgilidir. Tanıkların tümü, iddiaların gerçekdışı olduğunu belirtmişlerdir ve benim bütün beyanlarımı kelimesine kadar
doğrulamışlardır.
2- Bu dilekçe ve ekleri ile (Bölüm V) Yüksek Mahkemeye daha önce sunduğum İlgi (a), (b), (c) dosyalardan kesinlikle anlaşılacağı üzere, durumum tam anlamı
ile aydınlığa kavuşmuş ve üzerimde oynanan tertip, bütün iğrençliği ile sırıtmıştır.
3- Özellikle dinlenen 15 tanığın beyanları, gerek benim beyanlarımı doğrulaması ve gerekse iddiaların gerçekdışı olduğunu göstermekle suçsuzluğumu
kanıtlamıştır.
4- İdari bir organ olan MİT’in talimatı ile, gayri kanuni yöntemlerle oluşturulmuş, bir hazırlık tahkikatı sonucu tutuklandığımı gösteren belge dosyadadır. 
(Klasör: 2 Dizi: 314 ve 315) Buna karşılık, böyle bir iddiayı ispat edecek bir delilin dosyada bulunmaması, Adalet ve Hukuk Devleti kavramları ile 
bağdaştırılamaz.

Durumu Saygı ile bilgilerinize sunarım.

Talat Turhan

Ekler:
Ek-1 (3 büyük sahife)
Ek-2 (2 büyük sahife)
Ek-3 (1 büyük sahife)

Notlar:
1- Bu Dilekçe, 6 Mayıs 1974 tarihli duruşmada mahkemeye verilmiştir.
2- Duruşma tutanağı Sahife No: 541’e bakınız.

Ek 51

Soruşturmanın Derinleştirme Talepleri
İstanbul, 11 Haziran 1974
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı
3 Numaralı Askeri Mahkemesi, İstemde Bulunan: M. Talat Turhan
Vekilleri: Avukat Gülçin Çaylıgil
Avukat Ziya Nur Erün
Avukat Hidayet Ilgar
İstemin Konusu: Soruşturmanın derinleştirilmesi taleplerimizi kapsamaktadır.

Açıklama:

Müvekkilimiz, Emekli Kurmay Yarbay M. Talat Turhan, kamuoyunda ve basında Bomba Davası diye bilinen bu davanın iddianamesinde; zamanın Kuvvet
Komutanlarından oluşan askeri cuntaya bağlı, bir üst örgütün üyesi ve İstanbul bölgesi temsilcisi olarak, huzurunuzda bulunan sanıklar grubunu yöneten lider
kişi diye gösterilmektedir. O kadar ki, bütün hukuk kurallarını inkar eden hasta ve fanatik bir mantığı yansıtan iddianamede müvekkilimiz; davada yer alan tanıdığı ve tanımadığı diğer sanıkların bütün fiil ve eylemlerini ya doğrudan ya da dolaylı olarak planlayan, icrasını emreden, sonucunu takip ve kontrol eden kimse, bir halk deyimiyle “Her taşın altından çıkan kişi” olarak tanıtılmaktadır.
İddianamenin çelişik mantığı yukarıda özetlenen bu ana iddiada gizlidir. Nato’nun en büyük Askeri Güçlerinden birinde komuta eden çok değerli ve yetenekli üç Komutan, iddianamede 500.000 kişilik bir silahlı kuvvete 60 kişilik ihtiyat hazırlayan bir tutum içinde gösterilmektedirler. Esasında, bu gerçek saptandıktan sonra, soruşturmanın genişletilmesi için hiçbir istemde bulunmamak gerekir. Zira bu hal, bir bakıma abesle iştigal sayılabilir. Ne var ki, geride bıraktığımız iki buçuk yılı kapsayan bir hazin dönemde tarih, bir avuç sorumsuz sorumlunun 12 Mart’ta muhtıra alan gerçek suçlular yerine ikame suçlu yaratma çabalarına tanık olmuştur. Bu husus Türk Tarihi için bir nakise teşkil ettiği gibi, Devletimizin çok haklı takip ve cezalandırma hak ve görevinin gereği olan tasarruflarının meşruluğuna da gölge düşürecek netiliktedir. Bu nedenlerle, savunma makamı olarak, bazı gerçekleri tarih huzurunda açıklığa kavuşturmayı görevimiz saymaktayız.
İddianame, müvekkilimizi ve diğer sanıkları tercim eden gücünü, sanıkların birbirleri hakkındaki itham ve atfı cürümlerinden aldığını, bunların maddi
vakıalara da intibak ettiğini açıklamaktadır. Kanımızca davanın çözümü iddianamenin bu ifadesine bağlı bulunmaktadır. İddianame, sanıkların atfı
cürümlerinin maddi vakıalarla da dasteklendiği görüşündedir. Oysa ne okunan belgeler, ne dinlenen kamu tanıkları ve ne de huzurda verilen sorgular, sanıkların müvekkilimizin liderliğinde 146. maddenin ihlâline yönelik bir örgüt oluşturdukları iddiasını desteklememiştir. Aksine, telâkki olunan tüm deliller, atfı cürümlerin ve bundan esinlenen iddianamenin karşısında yer almıştır. Bunların hangisi doğru olabilir sorusuna sayın mahkemeyi inandırıcı bir cevap bulabilmek ve atfı cürümleri taşıyan güya emniyet ifadelerinin gerek şekil ve gerekse muhtevaları bakımından hukuken geçerli belge olmak niteliğinden yoksun olduğunu saptayabilmek amacıyla, bulunabilen ve düşünülebilen yüzlercesi arasından seçilen birkaç örnek yönünde soruşturmanın derinleştirilmesini talep etmek zorunda bulunmaktayız.


33. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder