1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 6
Sayın Okurlarım,
Kitap hakkındaki her türlü görüş ve eleştiriniz bana güç katacaktır. Ancak yaşım ve olanaklarım nedeniyle elektronik postalarınıza yanıt veremeyeceğim için beni
bağışlamanızı diler, Saygılar Sunarım.
Talat Turhan
Kuzguncuk 2 Nisan 2009
1. Bomba Davası’nın bütün klasörlerinin içindekileri Bomba Davası Savunma’da sayfa 531 ve 532’de Ek-1 olarak yayınlanmıştı:
1. Klasör.,
I. Kısım: Politik Savunma ve Ekleri (Yayınlanan kısım)
II. Kısım: Kişisel Durum
III. Kısım: Hukuki Savunma (Savunma Avukatlarınca Hazırlanmıştır)
2. Klasör.,
I. Kısım: Hazırlık Soruşturmasının Eleştirisi ve Ekleri
II. Kısım: “İşkence Dosyası” (Yeni Halkçı-14 Kasım, 7 Aralık 1973)
III. Kısım: İşkence Konusundaki Makaleler
IV. Kısım: Avrupa Konseyi ve İşkence
V. Kısım: Dış Baskın ve İşkence
VI. Kısım: İşkence Konusunda Muhtelif Yazılar
VII. Kısım: İşkence İddiaları ve Soruşturması
VIII. Kısım: MİT ve Kontrgerilla’yla ilgili Yazılar
IX. Kısım: İşkence ve Sağ Basın
3. Klasör., (Somut Hukuki Savunma - Giriş ve Ekleri)
1. Sav: Genç Kemalistler Ordusu
2. Sav: Göksenin Olayı
3. Sav: Örgütsel Amaçla Kişilerin Tanıştırılması (6. Kısım)
4. Sav: Örgütsel Amaçla Toplantılar (4. kısım) (Çoğunlukla Sivil Kişiler)
5. Sav: Örgütsel Amaçla İlişkiler ve Toplantılar (4. Kısım)
4. Klasör., (Somut Hukuki Savunma)
6. Sav: Örgütün Ankara’da Bulunan Üst Kesimi (Askeri-Sivil)
7. Sav: Örgütsel Amaçlı Toplantılar (4. Kısım) (Çoğunlukla Asker Kişiler)
8. Sav: Ön Anayasa Taslağı ve Devrimci Kadro Listesi (2. Kısım)
9. Sav: 84 Sanıklı Dava ile İlişki (4. Kısım)
5. Klasör., (Somut Hukuki Savunma)
10. Sav: Terörist İlişkiler ve Eylemler (4. Kısım)
11. Sav: Boğaz Köprüsü (2. Kısım)
12. Sav: Tutuklamaktan Endişe Duymak
13. Sav: Bomba Davası’nın Diğer Davalarla İlişkisi (2. Kısım)
6. Klasör., (Esas Hakkında Mütalaa’ya Verilen Yanıt)
7. Klasör., (Dilekçelerin Eleştirisi)
8. Klasör.,
1. Bölüm: Giriş
2. Bölüm: CIA
3. Bölüm: AID
4. Bölüm: Basından Seçmeler
9. Klasör.,
1. Bölüm: Giriş
2. Bölüm: Faik Türün
3. Bölüm: Türkiye’de İşkence
4. Bölüm: Dünya’da İşkence
5. Bölüm: Yargılanan İşkenceciler
6. Bölüm: Gürler Olayı
10. Klasör.,
2. Reinhard Gehlen, Hitler’in Sığınağından Pentagon’a, İleri Yayınları, 2005.
3. Bu konuların ayrıntısı Orhan Gökdemir’le birlikte kaleme aldığım “İç Savaşın MİT’çisi Eymür” adlı yapıtta açıklanmaktadır.
4. Bu konuda “Genç Kemalistler Ordusu” adlı kitabımda ve internet sitemde (http://www.talatturhan.com) ayrıntılı bilgi bulabilirsiniz.
5. Daniele Ganser, NATO’nun Gizli Orduları, Glaido operasyonları, Terörizm ve Avrupa Güvenlik İlkeleri, Güncel Yayıncılık, Ekim 2005, Sf. 400:
“Türkiye’den çok az kişi meseleyi açıkça dile getirme cesaretini gösterebildi. Bu cesareti gösterebilenlerden biri Talat Turhan’dı. Talat Turhan,
1960 darbesinde yer alan isimlerden biriydi. Dört yıl sonra ordudan, Topçu Kurmay Yarbay rütbesiyle emekliye sevk edildi. Türk emniyet sisteminin en
karanlık sırları hakkında konuşmayı sürdürdüğü için, 1971 Darbesi’nden sonra ordu, Talat Turhan’ı ortadan kaldırmaya çalıştı ve Kont-Gerilla işkencesine
maruz kaldı.
Daha o zamanlar Turhan şu açıklamada bulunmuştu: ‘Bu NATO ülkelerinin gizli birimidir.’ Ancak, 1970’lerin soğuk savaş konteksinde kimse Turhan’ı dinlemeye
yeltenmedi. Kontrgerilla işkencesinden sağ kurtulan Turhan yaşamını, kontrgerillanın gizli ordusunu ve Türkiye’deki örtülü faaliyetlerini araştırmaya adadı...”
6. Sedat Ergin, 20 Yıl Sonra Amerikan Gizli Belgeleriyle 12 Mart, Hürriyet, 16 Mart 1991
7. Elçin Poyrazlar, Cumhuriye,t 26 Şubak 2009 ve Ahu Özyurt, Milliyet, 27 Şubat 2009
8. Engin Esen, Cumhuriyet, ---25 Şubat 2009
9. Kemal Yamak, Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler, Doğan Kitap, 2006.
10. Nur Batur, Cossiga Söyleşisi, Sabah, 17 Şubat 2009
11. Mahmut Dikerdem, Bir Büyükelçinin Kıbrıs Dosyası, Günaydın, 10 Nisan 1977
12. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Bugünlere Nasıl Geldik, Cumhuriyet, 31 Temmuz 1975
13. Yazarın Notu: Süleyman Demirel 1954 yılında ABD’de lider yetiştiren Eisenhower Change Gellowship (EEF)’de 9 ay eğitimden geçirilmiştir. 1975
yılında ise Çeşme Altın Yunus Oteli’ndeki Bilderberg toplantıları katılımcıları arasındadır.
14. Milliyet, 11 Mayıs 1976
15. Son Havadis, 5 Aralık 1975
16. Son Havadis, 3 Şubat 1978
17. Bomba Davası Savunma, İleri Yayınları, s. 63-65
18. “28 Yıl Sonra Ziverbey Yüzleşmesi”, Radikal, 29 Mart 2009
19. Elçin Poyrazlar’ın haberi, Cumhuriyet, 2 Nisan 2009
20. ANKA, Milliyet, 29 Mart 2009. Çok önemsediğim bu raporun değerlendirmesi için “CSIS Raporu Türkiye’nin Gelişen Dinamikleri”, Beril Köseoğlu ile Murat
Uyurkulak, Radikal 2-8 Nisan 2009
21. Atilla Yayla, Kemalizme Liberal Bir Bakış, Liberte Yayınları, Haziran 2008.
22. Talat Turhan, “Küresel Çeteleşmenin Gençlik Cephesi: AEGEE”, İleri dergisi, sayı 25, Nisan-Haziran 2005.
23. Tutuklu olduğum sırada, bir üstteğmenin bana Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gelenek ve göreneklerine yakışmayan bir şekilde davranmasını içime
sindirememiştim. Dilekçe verip durumu “Kişiler değil, kurumlar baki kalır.
TSK bağrından çıkan bir kurmay subaya böyle davranırsa, kendi kurumsal kişiliğine zarar vermiş olur.” diye bildirdim. Ancak bir sonuç alamadım.
Bugün üzülerek görüyorum ki, üstteğmenin hakaret ettiği kurmay yarbayına sahip çıkamayan zihniyet, bugün de orgenerallerini koruyamamaktadır.
23. Uğur Mumcu, Cumhuriyet, 3 Nisan 1976.
Dilekçelerin Eleştirisi.,
(Bomba Davası Savunma - 7. Klasör)
1. Giriş;
7. Klasörde toplatılan gerek değerli savunma avukatlarım gerekse benim tarafımdan verilmiş dilekçeler; VII kısıma ayrılmıştır.
a. I. Kısım (Ek 1-23): Hazırlık Soruşturması ve işkence savlarımızla ilgili dilekçeler ve notlar
b. II. Kısım (Ek 24-28): Sağlığımla ilgili dilekçeler
c. III. Kısım (Ek 29-32): TRT’yle ilgili dilekçe
d. IV. Kısım (Ek 33-36): Selimiye Askeri Ceza ve Tutuk Evi Müdürlüğüne verilen dilekçeler
e. V. Kısım (Ek 37-38): Aramada alınan kitaplarımın geri verilmesini isteyen dilekçeler
f. VI. Kısım (Ek 39-41): Avukat görüşmesiyle ilgili dilekçeler
g. VII. Kısım (Ek 42-56): Mahkemeye verilen diğer dilekçeler
2. İlgili Mevzuat:
İlgi:
a. Anayasa (Madde: 62)
b. İç Hizmet Kanunu (Madde: 30)
c. İç Hizmet Yönetmeliği
d. Tebligat Kanunu (7201 Nolu Kanun)
e. 353 Sayılı Yasa
f. Askeri Ceza ve Tutuk Evleri Talimatı
g. Ek-33 “Referanslar”a bakınız.
Anayasa, vatandaşlara “dilekçe hakkı” tanımış ve dilekçe sahiplerine “yazılı olarak bildirimi” şart koşmuştur (Madde: 62).
7201 Nolu Tebligat Kanununun 8. maddesi de; Anayasa doğrultusunda dilekçe sahiplerine yazılı yanıt verilmesini amir bulunmaktadır.
353 Sayılı Yasanın 10. maddesi Sıkıyönetim tarafından gözaltına alınanları “asker kişi” saymaktadır.
“Asker kişiler”e; İç Hizmet Kanun ve Yönetmeliği hükümleri uygulanır, sözü geçen kanun ve yönetmelik gereğince de herhangi bir konuda müracaat edenlere en geç bir ay içinde yanıt verilmesi gerekmektedir.
3. Anayasa, Yasalar, Yönetmelikler yazadursun;
12 Mart’tan sonra yasadışı kurulmuş gizli örgütler, düzene egemen olmuşlardır.
Bu gizli örgütlerde ise, Anayasa ve yasalara küfürle sorgu başlamaktaydı. Doğal olarak Anayasa ve yasalara küfredenlerden, yasalara uygun davranış
beklenemez. Askeri Savcı Süleyman Takkeci’nin de büyük bir öngörüşle saptadığı gibi, “Gizli örgütler vesika bırakmadan çalışırlar.” Kural bu olunca, yazılı yanıt vermemek esastır.
Dilekçeyi alırken, herhangi bir kayıt yapmamak, belge vermemek ve müracaat sahibine yanıt vermemek kuralı, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına bağlı, Askeri Ceza ve Tutuk Evleri başta olmak üzere birçok kurumlarında titizlikle uygulamaya konulmuş bir yöntem olduğunu belgeleriyle açıklayacağım.
Yasadışı bu uygulama, İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına münhasır kalsaydı eleştirmeye dahi gerek görmezdik. Çünkü, hiyerarşik gücü yanında, Sıkıyönetim
Komutanlığına verilen yasal gücünü de, egemen sınıfların hizmetine sunmayı, işkencecibaşılığa kadar götürmüş Türün’den, yasa içi uygulama beklememiz
hayaldi.
Fakat ne yazık ki Başbakanlığa gönderdiğim, Türün’ün yasadışı tutumundan haklı şikayetlerimi içeren iki dilekçem de Ek-19 ve Ek-25 Talû tarafından yanıtsız
bırakılmıştır.
Bu iki somut örnek; 12 Mart sonrası dönemde, yasa tanımayan bir anlayışın “yürütme”nin en zirve noktasına kadar uzandığını belgelemektedir.
Gözaltına alındığım günden serbest bırakılıncaya kadar 687 günlük süreli işkence döneminin yasadışı olarak 30 gün hücrede tutulduğum evresinde, toplam
olarak 12 saat havalandırmaya çıkarılmak hariç, kapalı yerde tutuldum. Yani yaklaşık olarak iki senelik dönemin, 1 aylık evresindeki 12 saat hariç, güneş ve
havaya hasret bırakıldık ve gece gündüz elektrik ışığı altında tutulduk.
Ceza ve Tutuk Evi Müdürü Cemil Özşen ile yaptığım bir görüşmede kendisine birkaç örnek vererek bazı şeyler anlatmak istedim. Yasal dileklerin dahi sonuca
ulaşmayacağını başlangıcından beri biliyordum.
Çünkü sonuçlar; Gizli Örgüt’ün elinde idi. Müdür Yarbayın gizli örgütle ilişki derecesini bilemem ama, emrinde olan birkaç kişinin, direkt “Gizli Örgüt”
mutemet adamı olarak çalıştıkları belli idi…
Örneğin Binbaşıya müracaat yapılırken, ondan çok daha küçük rütbeli bir subay Binbaşının yanında rahatlıkla, “Ne söyleyeceksen bana söyle, burada her şey
benden sorulur” diyebiliyor. Böyle bir durumda Ceza Evi görevlisi Binbaşı da yutkuna biliyordu.
Bu bizim bildiğimiz askerlik anlayışına sığmazdı ama gerçekte ne yazık ki böyleydi.
Türk Silahlı Kuvvetlerinden gelmiş bir kişi olarak, bu acı gerçeği iki yıl boyunca izlemek benim için gerçekten üzücü olmuştur.
Ama CIA ajanı, David Galula’nın Ayaklanmaları Bastırma Hareketleri adlı yapıtını1 görünce askerlikle bağdaştıramadığım bu tutumun nedenlerini daha iyi
algıladım...
Ajan David Galula diyor ki:
“Politika yok” vazifesi yalnız düşmanı mağlup etmek olan bir askerin normal harpteki tabii bir reaksiyonudur, fakat ayaklanmaları bastırma hareketinde
askerin vazifesi halkın yardımını kazanmak olduğu için, asker pratik siyasetle meşgul olmalıdır. (sh. 80)
Ayaklanmaları bastırmakla görevli olan tarafın personelini rütbe ve kapasitesi ne olursa olsun nasıl aktif ve tesirli bir ajan yapabilmektir. (sh. 102)
David’in yapıtındaki görüşleri kişisel kanılar olarak sayamayız. Çünkü, ay-nı görüşler ST 31-15 Talimnamesi’nde de yer almaktadır:2
Gayri Nizamı Kuvvetlere karşı harekâtta bulunan her askeri şahıs bir istihbarat ajanı ve düşman istihbaratına karşı koyma vasıtasıdır... Sivil halk ve gayri nizami kuvvet ile ilgili her türlü bilgi, ne derece manasız olursa olsun haber verilir. (sh. 44)
“Ayaklanma Bastırma Hareketi” veya “Gayri Nizami Kuvvet”ten kastın “Ulusal Kurtuluş Savaşı”nı önlemek olduğunu ve gerilla, çete ve ihtilalcilerin bu tanım
içine girdiğini2, daha önce açıklamıştım.
Türk Ulusunun ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin geleneklerine ve Askeri Ceza Kanunu ve 353 Sayılı Yasaya tamamen ters olan bu anlayışa itibar edilirse, her
askeri şahıs (subay, astsubay, er) siyaset yapacaktır, her askeri şahıs ajanlık yapacaktır.
Ölçü bu olunca, kim daha iyi CIA ajanı David’in anladığı ve önerdiği anlamda siyaset ve ajanlık yaparsa o ölçüde değerli olacak ve dolayısıyla mevcut hiyerarşi
yanında, bir de Gizli Örgüt hiyerarşisi kurulmuş olacaktır.
Nitekim, bu itibari hiyerarşiyi Ceza ve Tutuk Evinde izledik. Gizli Örgüt’le daha yakın ilişki ve bağ içinde bulundukları her davranışından belli birkaç küçük rütbeli subay Ceza Evinin mutlak hakimi olarak her türlü yasadışı baskı, terör, iç provokasyon için tedbirleri almışlar ve komutanları bu tedbirlerin alınmasında
onlara yardımcı olmuştur.
Örneğin: Benim ülkemin yasaları Ceza ve Tutuk Evinde hücrede tutulmama imkan vermediği halde, hücrede tutulmam için emir verenlerle bu emri
uygulayanlar suçludurlar.
Ceza ve Tutuk Evi Müdürüyle yaptığım bir görüşmede yasadışı tutumu kanıtlamak için, bir örnek vermiştim.
1. Örnek: Havalandırmayla ilgiliydi.
Bir gazetede yayınlanan ve İsrail’de havaalanında halka ateş açan gerillaların hapishanedeki havalandırılmasıyla ilgili bir fotoğrafı müdüre kıyas için
göstermiştim.3
2. Örnek: Kuzey Vietnam’da, Amerikan harp esirlerine, bir Amerikan ekibinin konser verişini gösteren ve gene bir gazetede yayınlanan fotoğraftı.
Ceza ve Tutuk Evi Müdürü teşhisini koydu “Komünist propagandası olmasın?” diye.
Oysa, haberin kaynağı Batı menşeliydi. Bunu hatırlattığımda söyleyecek bir sözü kalmamıştı.4
I. Kısım: Hazırlık Soruşturması ve İşkence Savımızla İlgili Dilekçeler
4. Ek 1-23’te yer alan bu dilekçeleri iki grup halinde incelememiz mümkün.
Birinci grupta yer alan Ek 17’ye kadar olanları genellikle hazırlık soruşturması evresinde savunma avukatlarımca ilgili makamlara verilen dilekçeleri içermektedir.
Ek-18’den 23’e kadar olan bölümde ise genellikle “son soruşturma evresi”nde tarafımdan ilgili makamlara verilen dilekçeler yer almaktadır.
Bu dilekçelerin eleştirisi, 2. Klasör 1. Kısım’da “Hazırlık Soruşturmasının Eleştirisi”nde ayrıntılarıyla yapılmıştır. Ayrıca; Ek-12’de yer alan yazı (Bu yazının
özeti 23 Şubat 1975 tarihli Hürriyet gazetesinde yayınlanmıştır.) ve ekleri Ek 8-9- 10-11-13’te bu bölümün eleştirisi niteliğindedir.
Dilekçelerin incelenmesinden görüleceği gibi, yasadışı sorgulama ve uygulamalar ile işkence konusunda yaptığımız müracaatların hemen hemen hiçbirine
yanıt verilmemiştir.
Özetle:
a. Yasalara göre sorgulama yetkisi bulunmayan MİT örgütünde işkence ile sorgulandığıma dair başvurularımız ve işkence savlarımızın saptanması için
yaptığımız tüm istemler ve tespit talepleri yerine getirilmemiştir.
b. İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Türün, keyfi yönetiminin somut bir belgesi olarak, benim hakkımda “sahte rapor” düzenleterek, işkence savlarımızı
karartmaya çalışmıştır. Oysa, alınan raporun sahteliğinin saptanılması için, yaptığımız istemler de araştırılmış değildir.
c. 3 Ağustos 1972’den 2 Eylül 1972’ye kadar, yasadışı bir uygulama ile hücrede tutulmamın yasalarımıza göre açıklanması olanaksızdır.
d. 4 Temmuz 1972’den 20 Ekim 1972’ye kadar olan 108 günlük sürede, gözaltı süresi hariç “ihtilattan men” durumunda tutulmanın yasalarımıza göre inandırıcı
bir açıklaması da olanaksızdır.
e. Uzun bir dönem, 353 Sayılı Yasanın 90. maddesi hükümleri yerine getirilmemiş ve Emniyet sorgu zabıtları müdafilerime gösterilmemiştir.
7. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR..,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder