12 Ağustos 2019 Pazartesi

1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 36

1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 36



Ek 56


Ön Anayasa Taslağı Eleştirisi
İstanbul, 5 Kasım 1974
1. Ordu Komutanlığı 3 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Başkanlığına,
Dosya No: 1973/89
Sanık: M. Talat Turhan.
Konusu: “Ön Anayasa” iddiasının eleştirisi.

İlgi:

(a) İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının; Sayı: 1973/5, Esas No:
1973/79, İddia No: 1973/33 ve 3 Nisan 1973 tarihli iddianamesi,
(b) 13 Aralık 1973 tarihinde mahkemeye sunduğum, 3 sahifelik dilekçe, (Du. Tu. Sh. 389)
(c) 7 Aralık 1973 tarihinde mahkemeye sunduğum, 3 sahifelik dilekçe, (Du. Tu. Sh. 389)
(d) İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının; Sayı 1973/5, 1973/79, 1973/33 ve 7.6.1973 tarihli Ek İddianamesi,
(f) İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının; Sayı: 1973/5, Esas No: 1973/79, İd. No: 1973/47 ve 22 Mayıs 1973 tarihli Ek İddianamesi,
(g) İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının; Sayı: 1973/5, Esas No: 1973/79, İddia No: 1973/53 ve 25 Mayıs 1973 tarihli Ek İddianamesi.

Konunun eleştirisi:

1- a- İlgi(a)’daki iddianamme’nin 14. sahifesinde, “Ön Anayasa Taslağı’nın hazırlanması çalışmalarından uzak kalmamakla” suçlanmaktayım.
b- 15 Ekim 1974 günkü duruşmada okunan, Emin Değer’in ifadesi ile bu konu benim açımdan tam bir açıklığa kavuşmuş bulunmaktadır. Nitekim bu ifadenin
okunmasından sonra söz alarak (Du. Tu. Sh. 575, Satır 19:23)’te, şu beyanda bulunduğum anlaşılmaktadır. “Sanık Talat Turhan söz isteyerek, okunan ifade
beni ilzam etmemektedir, ön anayasa meselesi o zaman Silahlı Kuvvetlerde görev yapmış olan kişileri ilgilendirmektedir, bazı komplolar hazırlanmıştı, bu
ifadeye (karşı) anayasa taslağı ile ilgili hususları ilerde yazılı olarak detaylı şekilde eleştirip mahkemeye bildireceğim” dedi.
c- 353 Sayılı Yasanın, 159. maddesinin bana sağladığı haktan yararlanarak, bu iddianın benimle ilişkisini eleştirerek mahkemeye sunuyorum. (Du. Tu. Sh. 575,
Satır 19:23 e bakınız.)
2- a- İddianame sahife 14’teki, benimle ilgili, “Ön Anayasa Taslağ”ı hazırlığı iddiasının kaynağı, sadece Atamer Erol’un, Dosya Sıra No: 691/9, Satır 26-
38’deki Kontr-Gerilla ifadesindeki beyanlarıdır. (İfade tarihi 27.10.1972)
b- Atamer Erol’un bu beyanları, Dosya Sıra No: 693/3, P.1 ve 2 deki Askeri Savcılık ifadesindeki beyanları ile doğrulanmakta ise de, nakli bir beyan haline
dönüşmektedir. Bu beyanda mealen: “Benim de dahil olduğum, Ön Anayasa hazırlama çalışmalarına katılan kişilerin isimlerini Memduh Eren’den duyduğu”
ifade edilmektedir. (İfade tarihi 30.10.1972)
c- Atamer Erol hücrede ve ihtilattan men durumunda iken, 17.11.1972 tarihinde verdiği bir dilekçede ise, (Dosya Sıra No: 834/3) “Ön Anayasa Taslağı”nı
hazırlayanın yalnız Mehmet Çınar olduğunu beyan etmektedir.
d- Atamer Erol, bu konudaki Kontr-Gerilla ve Askeri Savcılık ifadelerinin gerçekdışı olduğunu, sorgusunda beyan etmiştir.

(1) Duruşma Tutanağı Sahife 406 Satır 10-14
(2) Duruşma Tutanağı Sahife 407 Satır 47-50
(3) Duruşma Tutanağı Sahife 407 Satır 55-57
(4) Duruşma Tutanağı Sahife 408 Satır 1-3
(5) Duruşma Tutanağı Sahife 408 Satır 12-15
(6) Duruşma Tutanağı Sahife 408 Satır 18-21
(7) Duruşma Tutanağı Sahife 409 Satır 36-37
(8) Duruşma Tutanağı Sahife 410 Satır 48-50
(9) Duruşma Tutanağı Sahife 413 Satır 32-37
(10) Duruşma Tutanağı Sahife 413 Satır 38-46
(11) Duruşma Tutanağı Sahife 414 Satır 11-15

3- a- Atamer Erol’un ifadelerinde, “Ön Anayasa Taslağı” hazırlamak gibi önemli bir iddia ile suçlanan kişilerden, (Talat Turhan, Memduh Eren, Salim Yavuz)
sanık olanların Kontr-Gerilla ve Askeri Savcılık ifadelerinde bu iddianın karşılığı olan herhangi bir beyanları yoktur.
b- Anılan ifadede, aynı suçla suçlanan kişilerden bir kısmı, (Saim Deliismailoğlu, Osman Deniz, Numan Esin, Mehmet Çınar) Atamer Erol’dan 8 ay sonra
gözaltına alınmışlardır.
c- Diğer bir kısım kişiler hakkında ise hiçbir soruşturma yapılmamıştır.
d- Anayasa gereğince, kanunlar önünde kişiler eşit olduğuna göre, böyle bir uygulamayı, hak, hukuk ve adelet ile açıklama olanağı elbette bulunamaz. Fakat
bu davayı düzenleyen çevre ve kişiler, hukuka entrika ve politika karıştırmaktan çekinmemişlerdir.
4- a- Atamer Erol’un ifadesinin benimle ilgili İlgi (b)’deki dilekçemle eleştirmiş bulunuyorum.
b- Özellikle, “Ön Anayasa Taslağı” hazırlamak iddiası İlgi (b) dilekçemin 13-16. sahifelerinde eleştirilmiştir. (Du. Tu. Sh. 416)
5- a- Gerçekte, delil yetersizliği içinde bulunan Askeri Savcı Nevzat Çizmeci, (İlgi
(a) sahife 2’ye bakınız) önce, ön yargı ile kişileri suçlamış daha sonra bu yönde, yeni gözaltına almalar ve ikrarlarla politik durumun müsaadesi nispetinde davayı
yürütmeye çalışmıştır.
b- (1) Bu anlayışın bir sonucu olarak, benimle ilgili “Ön Anayasa Taslağı” hazırlama iddiasının yetersizliğnin farkına varan Askeri Savcı Nevzat Çizmeci,
soruşturmayı yürütenlerle irtibatlı bulunmuş olmalı ki, ilk atfı cürüm sahibi Atamer Erol’tan 7 ay sonra gözaltına alınan, Saim Deliismailoğlu’nun Kontr-Gerilla ifadesinin 4. sahifesinde mealen: “Memduh Eren’in evinde “Ön Anayasa Taslağı” okunması toplantısına benim de katıldığım” suçlamasına ve bu “Anayasa
Taslağı”nı hazırlayanların Yalçın Küçük ve Salim Yavuz olduğu şeklinde bir beyana yer verilmiştir. (İfade tarihi: 8 Mayıs 1973)
(2) Saim Deliismailoğlu, Askeri Savcılık ifadesinin 1. ve 2. sahifesinde, Kontr- Gerilla ifadesinin bir bölümünü doğrulamış ve benim Memduh Eren’in evinde,
“Ön Anayasa Taslağı”nın okunduğu bir toplantıya katıldığıma dair beyana yer verilmiş ve “Talat turhan’ın toplantıda konuşma yapıp yapmadığı hatırımda
kalmadığı” denildikten sonra, aynı ifadenin 2. ve 3. sahifelerinde de başka hiçbir sanık tarafından doğrulanmayan Atamer Erol’un, Ankara, Küçükesat’ta
yapıldığını beyan etitği, “Ön Anayasa Taslağı” toplantısı reddedilmiştir.
(3) Saim Deliismailoğlu sorgusunda, bu konudaki Kontr-Gerilla ve Askeri Savcılık ifadelerinin gerçekdışı olduğunu beyan etmiştir.
(a) Duruşma Tutanağı Sahife 386, Satır 30-35.
Bazı isimleri tanımadığımı söyledim. Bir de Talat Turhan’ı Memduh Eren’in evinde görmüş olduğum hususunu kabul ettirmek istediler. Oysa ben Talat
Turhan’ı hiç tanımam, ismini dahi duymamıştım… Ancak Talat Turhan’ı ısrar üzerine tutanağa geçirdiler.
(b) Duruşma Tutanağı Sahife 386, satır 45:49, “…Ayrıca son gidişim bir toplantı haline sokuldu… Talat Turhan’ı ben orada görmediğim gibi…”
(c) Duruşma Tutanağı Sahife 387, satır 33-41
(d) Duruşma Tutanağı Sahife 388, satır 10-11
c- (1) Yukarıda açıkça görüldüğü gibi, hiç tanımadığım bir kişi olan Saim Deliismailoğlu’ndan, tertipçilerce düzenlenen Atamer Erol’un ifadelerindeki “Ön
Anayas Taslağı” hazırlama suçlamasını kuvvetlendirmek için yararlanılmış ve bu suretle benim üzerimdeki tertibe devam edilmeye çalışılmıştır.
(2) Saim Deliismailoğlu’nun ifadesindeki “Ön Anayasa Taslağı” hazırlama suçlamasını, İlgi (b) dilekçemle (Du. Tu. Sh. 389) eleştirmiş bulunuyorum.
6- a- Ön Anayasa Konusu’nda Numan Esin’in, Kontr-Gerilla ifadesinin 9. sahifesinin, 4. paragrafında Atamer Erol ve Saim Deliismailoğlu’nun aynı konuya
ilişkin suçlamalarından farklı bir beyan yer almış ve “Ön Anayasa Taslağı” hazırlayıcıları olarak başka kişiler gösterilmiştir.
b- Numan Esin’in bu konuya ilişkin beyanları Askeri Savcılık ifadesinin 4. sahifesinin 2. paragrafına intikal etmiştir.
c- Numan Esin sorgusunda bu suçlama ile ilgili olarak:
(1) Memduh Eren’in evindeki “Ön Anayas Taslağı” toplantısını reddetmiş (Du. Tu. Sh. 377, satır 1-3) ve
(2) Du. Tu. Sh. 378, satır 2-4’de: “Ön Anayasa çalışmaları… iddiaları ile herhangi bir ilgim yoktur. Ve çalışma yapılmış olsa bile kimler katılmıştır bilemem.”
Şeklinde beyanda bulunmuştur.
d- (1) Numan Esin’in sorgusunu İlgi (c)’deki dilekçemle cevaplandırmış bulunuyorum.
(2) Özellikle “Ön Anayasa Taslağı” iddiasını İlgi (b) dilekçemin 17. sahifesinde eleştirmiş bulunuyorum.
7- a- İlgi (b) dilekçemin 17. ve 18. sahifelerinde de açıklandığı gibi bu iddiaya ilişkin suçlamaları bulunan kişilerin beyanları; zaman, yer ve Ön Anayasa’yı
hazırlayan kişiler açısından çelişkiler içindedir.
b- Atamer Erol, Saim Deliismailoğlu ve Numan Esin’in ifadelerine göre “ Ön Anayasa Taslağı ”nı hazırlayan kişiler birbirinden farklıdır.
8- a- Yüksek Mahkemeniz, Atamer Erol ve Saim Deliismailoğlu ifadelerinin bu konuya ilişkin suçlamalarını gayri ciddi bulmuş olmalı ki; Ön Anayasa
Toplantısı’na katılmak ve Ön Anayasa Hazırlamak gibi suçlamalarla suçlanan birtakım kişileri, (Şuayıp Dilmen, Yalçın Küçük) tanık olarak dahi dinlemeye gerek görmemiştir.
b- Buna karşılık, Numan Esin’in, “Ön Anayasa Taslağı” hazırlanmasına ilişkin beyanlarının mahiyetinin incelenmesine gerek görülmüş olmalı ki, İlyas Albayrak
ve Emir Değer’in dinlenilmesine karar verilmiştir.
c- Bilindiği gibi, bu konuyla ilgili olarak dinlenen tanıkların (1) Fakih Özfakih, (Du. Tu. Sh. 497, Satır 50:55)
(Du. Tu. Sh. 468, Satır 1)
(2) Celil Gürkan, (Du. Su. Sh. 520:523) de yer alan beyanları da suçlama ile ilişkimin olmadığını göstermektedir.
9-a- Tanık olarak dinlenen İlyas Albayrak ifadesinde de görüldüğü gibi (Du. Tu. Sh. 560 ve 561) “Ön Anayasa Taslağı” hazırlama iddiası, tamamen Türk Silahlı
Kuvvetlerinin 12 Mart öncesi kendi bünyesi içindeki çabalarına dayalıdır.
b- İlyas Albayrak’ın ifadesinde, hiyerarşi içinde ve Komutanlarından aldıkları emir üzerine, “Ön Anayasa Taslağı” hazırlama girişiminde bulunan kişiler içinde,
Kemal Tunusluoğlu ile 5 General, 5 Albay’dan bahsedilmekte ve dosyanın Hava Kuvvetlerinden, Genel Kurmay’a sunulduğundan söz edilmektedir.
c- Eğer, Yüksek Mahkeme bu konuda daha da aydınlanmak isterse, yukarda adı geçen kişilerle, zamanın Hava Kuvvetleri Komutanını ve Genel kurmay
Başkanlarını tanık olarak dinleyebilir.
d- Du. Tu. Sh. 561, Satır 18:22 de İlyas Albayrak’ın beyanlarını cevaplandırmış bulunuyorum.
10- a- Aynı konuda dinlenen diğer tanık, Emin Değer’dir. (Du. Tu. Sh. 575)
b- Emir Değer’in ifadesi de İlyas Albayrak’ın beyanlarını doğrulamaktadır.
11-a- Yukarıdaki eleştirilerimide açıkça görüldüğü gibi, benim açımdan, “Ön Anayasa Taslağı” suçlamasının kaynağını teşkil eden Atamer Erol suçlamaları
Dosya Sıra No: 384/2 deki 17.11.1973 tarihli rücu dilekçesi ile kaldırılmıştır. (Du. Tu. Sh. 417)
b- Atamer Erol’dan 7 ay sonra gözaltına alınıp aynı konuda beni suçlamak için tertipçicilerce kendisinden yararlanılan kişi, Saim Deliismailoğlu’dur. Bu kişi,
sorgusunda beni tanımadığını beyan etmiştir. Doğal olarak, bir kişinin tanımadığı bir kişiyle aynı toplantıda bulunması olanaksızdır. (du. Tu. Sh. 386:388)
c- (1) Aynı konuda, Numan Esin’in ifadelerinde adı geçen kişiler, tanık olarak dinlenilmiş, (Fakih Özfakih, Celil Gürkan, İlyas Albayrak, Emir Değer) suçlamanın benimle ilgisi olmadığını ve Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki çalışmalar cümlesinden olduğunu beyan etmişlerdir.
12- a- Atamer Erol’un beyanına göre, “Ön Anayasa Taslağı”nı hazırlayan Mehmet Çınar’dır. (Dosya Sıra No: 384/3)
b- Saim Deliismailoğlu’nun ifadesine göre, “Ön Anayasa Taslağı”nı hazırlayan: Yalçın Küçük ve Salim Yavuz’dur. (Em. İf. Sh. 4, Sav. İf. Sh. 2)
c- Numan Esin’in ifadesine göre, “Ön Anayasa Taslağı”nı hazırlayan: Emin Değer, Hidayet Ilgar, Fakih Özfakih, İlyas Albayrak’tır. (Emniyet İfadesi Sahife-9, Askeri Savcılık İfadesi-4)
d- İlyas Albayrak’ın ifadesine göre, “Ön Anayasa Taslağı”nı hazırlayan ve bilgisi olan kişiler yukarda adı geçenlerden başka, 5 Alb ve 5 Generalden kurulu bir
komite ve Genel Kurmay Başkanıdır.
13-a- Askeri Savcı, İlgi (a) iddianamesindeki iddilarla çeliştiği halde, hiçbir inceleme yapmaksınız, ilgi (e) Ek iddianame Sh. 4 ve İlgi (f) Ek İddianamesi Sh.
4-5’deki iddiaları serdedebilmiş ve adeta bu tavrı ile gizli örgütlerce hazırlanan tertip senaryolarına göre alınan emniyet ve Kontr-Gerilla ifadelerini
meşrulaştırma çabasına düşmüştür.
b- Tek dayanağının, sanıkların birbirine yaptıkları atfı cürümler olduğunu beyan eden Askeri Savcı Nevzat Çizmeci’nin, (İlgi (a) Sahife 2) Duruşma Tutanağı Sh.
303’te yer alan “Emniyet beyanının tam anlamı ile doğru olduğu şeklinde kendimizi angaje etmek istemeyiz.” Diyebilmesi ibret verici bir örnek olup, yüksek heyetinizce elbette değerlendirilecektir.

Sonuç:

1- Yukardaki eleştirilerden kolaylıkla anlaşılacağı gibi “Ön Anayasa Taslağı” hazırlama çalışmalaı ile uzaktan yakından hiçbir ilgim yoktur.
2- Diğer tanıklarca da doğrulanan İlyas Albayrak’ın ifadesinde de açıkça görüldüğü gibi “Ön Anayasa Taslağı” hazırlama çalışmaları Türk Silahlı
Kuvvetlerinin yetkili Komutanlarının müsaadesi ile oluşturulmuş girişimlerden ibarettir.
3- 
a- Bomba Davası, Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde iktidar olma kavgası içinde bulunan, Sunay-Tağmaç-Türün kliğinin, Gürler-Batur-Kayacan kliğini
bertaraf etmek için düzenlediği bir provokasyon sonucu huzurunuza getirilmiştir.
b- Politik durum ve iç ve dış koşullar Sunay-Tağmaç-Türün kliğinin ve onların gizli tertip örgütlerinin planları doğrultusunda gelişmediğinden, bu davadaki çelişkiler iddianamelere yansımıştır.
c- Örneğin; Gürler’in bazı zorlamalar sonucu, Genel Kurmay Başkanı olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Bu nedenle 1972 Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında
Gürler-Batur-Kayacan aleyhinde alınan Kontr-Gerilla ifadelerinin bir kısmı hasır altı edilmesine rağmen Türün’ün müsaadesi ile, Selahattin Fırat ve Nevzat
Çizmeci 404/2’deki ifadeyle daha 5 Ağustos 1972’de Gürler-Batur-Kayacan’ı cuntacı olarak ilan eden ifadeyi alabilmişlerdir. Bu ifadeden 10 gün sonra, bilinen
şekilde, Gürler Genel Kurmay Başkanı olunca, adı geçen ifadenin bir bölümü görülmemiş ve dava açılmışıtr. Ne zaman ki Faruk Gürler Cumhurbaşkanı
seçilememiş, yeni gözaltına alınmalar ve yeni Kontr-Gerilla ifadeleri ile 5 Ağustos 1972’deki tertibe kalındığı yerden devam edilmiştir. 
İlgi (g) Ek İddianame ile 25 Mayıs 1973 te Faruk Gürler, Cuntabaşı olarak ilan edilmiş ve fakat bu iddianamenin kaynaklandığı ifadede yer alan, Kemal Kayacan ve Muhsin Batur’un cuntadan olduklarına dair beyanlar görmemezlikten gelinmiştir.
4- Doğal olarak, bu kadar tertibi ve provakasyonu hukuk kalıpları içine sığdırmaya olanak yoktur. Bu nedenle, tertibi düzenleyenler daha bugünden
kamu vicdanında mahkum olmuşlardır.
5- İlyas Albayrak’ın ifadesine göre, “Ön Anayasa Taslağı”, 13 Mart 1971 de Genel Kurmay’a sunulmuştur. (Du. Tu. Sh. 561, Satır 3-4) Eğer bu girişimler bir
suç ise, böyle bir girişime müsaade veren ve olanak sağlayan, zamanın Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç, “Ön Anayasa Taslağı” suçlamasının baş
sanığı olarak huzurunuza getirilmelidir.

Saygılarımla.
M. Talat Turhan

Ek 57

Bomba Davası Sanıklarına İşkence Yapıldığı İddialarıyla İlgili Cumhuriyet Senatosu Görüşmeleri Cumhuriyet Senatosu Başkanlığına,
Gazetelerde Sıkıyönetim Mahkemelerinde yargılanan sanıklara hakim önüne çıkarılmadan önce özel sorgulamalarda işkence yapıldığına dair haberler yeniden
yer almıştır.
Cumhuriyet Senatosunun 13 Haziran 1973 Çarşamba günü yapılacak oturumunda bu konuda görüşlerimi belirtmek için 10 dakikayı geçmemek üzere
gündem dışı söz verilmesini saygılarımla rica ederim.

Suphi Karaman, Tabii Üye

Mustafa Deliveli (Hatay): Bu mevzuda benim de söz talebim var.
Refet Rendeci (Samsun): Mahkemede bulunan işler için açıklama yapılır mı
Sayın Başkan.
Başkanlık: Başkanlık divanına intikal etmiş bir isteminiz var mı?
Mustafa Deliveli (Hatay): var efendim.
Başkan: Mahkemede bulunan işler için Başkanlık Divanı gereken hassasiyeti gösterecektir efendim. Emin olmanızı istirham ederim. Buyurun Sayın Karaman.
Suphi Karaman (Tabii Üye): Sayın Başkan, Sayın Senatörler, bu kutsal çatı altında bulunan ayrıntısız hepimiz insan haklarına dayalı demokratik hukuk
devletinin korunması ve yaşatılması için namus ve şeref yemini yapmış kimseleriz. Bu yeminimizin gereğini hayatımız pahasına da olsa yerine getirmek
azim ve imanı içerisindeyiz. Demokrasimizin bu geçiş döneminden arızasız geçmesi, Ekim ayında yapılacak genel seçim gününe huzurla kavuşması ve
ondan sonra da gene başarı ile gelişmesi emel ve arzusu içerisindeyiz.
9 Haziran 1973 tarihli gazeteler İstanbul 3 No.lu Sıkıyönetim Mahkemesinde görülmekte olan “Bomba Olayı Davası” ile ilgili duruşmada bazı sanıkların hakim
önüne çıkarılmadan önce kendilerine hukuken yetkisi olmayan kişiler tarafından yapılan özel sorgulamalarda baskılar yapıldığını, işkenceye maruz kaldıklarını
bunun sonucunda kendilerine bazı suçları işlediklerinin kabul ettirilmiş olduğunu beyan ettiklerini yazmışlardır. Bu haberi veren gazeteler şu veya bu eğilimdeki 
bir iki gazete değildir. Her birinin çeşitli görüşleri yansıttıkları bilinen bütün gazeteler bu baskı ve işkence haberlerini vermişlerdir. Hem de İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığının bu konuda daha önce koymuş olduğu yayın yasağına rağmen.
Sıkıyönetim Komutanlığı Mahkemelerinde yargılanan sanıklara özel sorgulama ekipleri tarafından, gözleri bağlı olarak, baskı ve işkence yapıldığı ve ifadelerinin
alındığı haberleri duruşmalardaki sanık ifadelerine dayanılarak birçok defalar Türk basınında yer almıştır. Bunun dışında herkes gibi bizim de işkenceler ve
örnekleri üzerinde bazı özel duyuşlarımız olmuştur. Fakat resmiyet kazanmadıkları için bunlara inansak bile, bugünedek bu tür bilgilerimizi bu
kürsülerden açıklamamış ve bunlara dayalı yorumlarda bulunmamışızdır. Ancak, özel duyuşlara dayalı bu tür işkence haberlerini sivil ve asker sorumlu kişilere
zamanında ve resmen aktarmışızdır. Duruşmalardaki sanık ifadelerine dayalı ve basına yansıyan baskı ve işkence olaylarını yasama faaliyetleri içinde bulunan ve
bu kürsülerde dile getirmek hukuk devleti ilkesine bağlı bir yasama meclisi üyesi için kaçınılmaz görevdir.

Nitekim, bu cümleden olarak daha önceleri de gene basına akseden bu tip işkence olayları için grup arkadaşlarımızdan Sayın Sami Küçük 8 Kasım 1971
tarihinde, Başbakan tarafından cevaplandırılmak üzere, bir yazılı soru önergesini Cumhuriyet Senatosu Başkanına sunmuşlar ve altı ay sonra 10 Mayıs 1972
tarihinde de bu soru İçişleri Bakanı tarafından cevaplandırılmıştır. Bu gayret ve uyarılarımızla yetkisiz kişilerin kanundışı davranışları ile sorumlu makamları
müşkül duruma sokmalarını önlemeyi amaç edinmişizdir. İşte şimdi de 9 Haziran 1973 tarihli gazetelerde ve bugünkü gazetelerde de yer alan bu tür haberlerden
ötürü konuyu gündem dışı bir konuşma ile huzurlarınıza getirmiş bulunuyorum.
Bomba olayı ile ilgili olarak ilk defa hakim önüne çıkarılan bir sanığın maruz kaldığı baskı ve işkenceyi mahkeme önünde şu sözlerle anlattığı basında yer
almıştır. Bu sanık demiştir ki; “Emniyette maddi ve manevi zor durumda bırakılarak ifadem alınmıştır. Bu hareketin vücudumda etkilerini taşıyorum.
Hastaneye sevkimi ve bir bilirkişi marifetiyle bunların tespitini istiyorum. ” Bu sanık ayrıca şunları da söylemiştir:

“Bu iddianame hukuk dışı, anayasa ve kanundışı bir malzeme ile hazırlanmıştır.
Söz konusu ikrar baskı ürünüdür. Savcının bu işkenceleri bilmemesine imkan yoktur. Bu ifadeler savcıya niyabeten alınmıştır. Tabanımda ve vücudumda baskı
izlerini taşımaktayım, göstermek istiyorum.” Sanık ayrıca duruşma heyetine verdiği bir dilekçe ile 353 Sayılı Yasanın 122. ve müteakip maddelerine göre
kendisinin bildireceği üç doktor tarafından muayene edilip işkence izlerinin tespit ettirilmesini savunma delili olarak mahkemeden istemiştir. 
Bazı gazetelerde bu sanığın çıplak ayağını duruşma hakimlerine gösterirken çekilmiş resmi de vardır.
Bilirkişiye sevk isteği üzerine duruşma hakiminin bu sanığa verdiği cevap ilginçtir.
“Burada basın mensupları var diye ayakkabınızı çıkarıyorsunuz.” Diyerek onu şantaj yapmış gibi gösterme gayreti içinde bir ithamın altında tutuyor ve fakat bu ithamını pekiştirmek için sanığın iddiası doğrultusunda kanun hükümlerinin gereğini yapmaktan çekiniyor. Üzerinde işkence izleri bulunan bir çıplak ayağın
görüntüsüne rağmen bu ayağın sahibinin bilirkişiye ve o anda muayeneye sevk isteğini reddediyor.
Oysa sanığın bu isteği yasalara aykırı işlem yaparak kendisine işkence edip suç işleyen kimselerin cezalandırılmasını temin için yapılmış bir ihbar sayılıp işleme
konulması gerekli idi. Bugünkü gazetelerden anlaşılıyor ki, mahkemenin yapması gereken bu görevi, bir gün sonra olsa bile, Komutanlık yapmış, iddia sahibini
hastaneye sevk etmiştir.
Ayrıca söz konusu ifadelerin işkence ile alınmış olup olmadığının mahkemece araştırılması, ifadelerin hukuki değerinin tayini için de gerekli idi.
Başkan: Sayın Karaman, bir dakikanızı istirham ediyorum mahkeme işlemlerinin eleştirilmesi şeklinde olmamasını istirham ediyorum.
Mustafa Deliveli (Hatay): Bu konuşma mahkemelere tesiridir.
Başkan: Mahkeme işlemleri konusunda, o işlemlerin eleştirilmesi sahasına intikal ettirilmemesini bilhassa istirham ediyorum.
Suphi Karaman (Devamla): Efendim, bir cümlem var burada müsaade ederseniz bitireyim. Nitekim Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 17.4.1963 gün ve 892/1434 karar
sayılı kararında ikrarın zorlanmaya dayandığı iddiasının mahkemece tetkik ve tespiti gerektiğini kabul etmiştir. Bu konu ile ilgili olarak bugünkü Cumhuriyet
gazetesinde Türkiye Barolar Birliği Başkanı Faruk Eren’in yazdıkları makale ve ortaya koyduğu görüşler ilginçtir.
Diğer taraftan, sanık hakkındaki davanın açıldığı tarihin iddianamenin mahkemeye verildiği 7.6.1973 günü olduğu ve davanın ilk duruşma gününün de
ertesi günü, yani 8.6.1973 günü olduğu göz önüne alınırsa bu duruşma hazırlığı safhası fiilen ortadan kaldırılmış ve sanığın 353 Sayılı Kanunun 122. ve müteakip
maddelerinden yararlanma olanağı yok edilmiştir.
Sayın arkadaşlarım, 50 yılını dolduran Cumhuriyet yönetimimizin hiçbir döneminde iç isyanlarda…
O. Mecdi Agün (Rize): Anayasaya aykırı konuşma yapılıyor Sayın Başkan.
Başkan: Efendim, müsaade buyurun, ben takip ediyorum.

Devam buyurun efendim.


37. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder