1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 35
Ek 54
Duruşma Tutanağı Düzeltme İstemi
İstanbul, 5 Kasım 1974
1. Ordu Komutanlığı 3 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Başkanlığına,
Sanık: M. Talat Turhan
Konusu: 15 Ekim 1974 tarihli duruşma tutanakları ile ilgili olarak “Duruşma Tutanağı” düzeltilmesi istemini kapsamaktadır.
Konunun açıklanması:
1- Duruşma tutanağı Sahife 575, satır 41’de “Ve köprünün” diye başlayan cümlenin 44. satıra kadar olan bülümünün aşağıdaki şekilde ve duruşmadaki
beyanlarım doğrultusunda düzeltilmesini talep ediyorum.
a- (… ve köprü “ayaklarının 1972 Şubatında inşaatına başlanmış olması da nazarı dikkate alındığında, 1970 ve 1971 seneleri içine” olmayan bir şeyin tahribi
için nasıl toplantı yapılabiliyor.)
b- Ve bu cümleden sonra, Du. Tu. Sh. 575, Satır 43’e beyanlarımın doğru tesbiti açısından aşağıdaki ilavenin yapılmasını talep ediyorum. (Köprü provakasyonu
için kimin evinde, kimlerin iştiraki ile hangi tarihlerde toplantılar düzenlendiğini ve bu iddianın hukuki durumunu, 5 Nisaan 1974 tarihinde mahkemeye sunduğum dosyanın 182 ve 184. sahifeleri ve bölüm III, Ek-8’deki çizelge ile eleştirmiş bulunuyorum. Bu çizelgedeki tarihlerle, köprü inşaatının bulunduğu safhalar karşılaştırıldığı takdirde provakasyon sırıtacaktır.) (Bizce, kişilerin suçlu olup olmadığnın saptanılmasından daha önemli olan, idarenin bir kısım fertler
üzerinde provakasyon düzenleyecek kadar bozulmuş olduğunun saptanmasıdır.
Çünkü böyle bir zihniyetle bir devleti yaşatmak mümkün değildir.)
2-a- Duruşma tutanağı sahife 576, Satır 34-35’teki “Söz konusu ifade tutanağı okundu, bunda Talat Turhan’ın evinden götürüldüğü konusunda beyanlarda
bulunulmuş olduğu anlaşıldı.” Cümlesinin aşağıdaki şekilde düzeltilmesini Yüksek Mahkemeden talep ediyorum. “Söz konusu ifade tutanağı okundu, bunda
Talat Turhan’ın Milli Emniyet tarafından götürüldüğü konusunda beyanlarda bulunulmuş olduğu anlaşıldı.”
b- Bu istemin gerekçesi:
(1) Gözaltına alınan bir kişinin evinden alınıp götürülmesi doğaldır. Doğal bir hususun saptanılması için tanık dinletilmesi söz konusu olmasa gerekir.
(2) Esasen, alınan ifade tutanağının muhtevasından anlaşılacağı gibi, benim alınıp götürülmemden ziyade, Milli İstihbarat teşkilatı’nda ifade verdiğimin
saptanılması için bu ifade mahkemeye sunulmuştur.
(3) Bu ifade, Klasör II ve Dizi Sıra No: 314-315’te bulunan ve benim milli İstihbarat Teşkilatı’nda sorgulandığımı açıklayan resmi belgeyi de teyit ve
doğrular nitelikte olduğu için amacının bu tarzda tutanağa geçmesi gerekir.
(4) Askeri Savcıların bu gerçeği bile bile kabul etmemeleri karşısında, bi r sanığın gerçeğin ortaya çıkarılması çabasında bulunmasından daha doğal bir tutumu olamaz.
3- Duruşma tutanağı Sahife 576, Satır 39-40’taki “evvelce tespit edilen ifadelere biraz dikkat etselerdi anlarlardı.” Cümlesi aşağıdaki şekilde düzeltilmelidir.
Çünkü: Duruşmadaki beyanlarım böyledir… Askeri Savcılar “Dava dosyasının, Klasör II ve Dizi Sıra No: 314 ve 315 Sayılı Milli Emniyet hizmetleri İstanbul Bölge Başkanlığının 1.7.1972 tarihli yazısını görmemezlikten gelmekte ısrar etmektedirler. Onları bu yanılgıdan kurtarmak için 5 Şubat 1974 tarihinde Yüksek Mahkemeye bir dosya sundum. Bu dosyanın da okunmadığı anlaşılıyor. Veya bu gerçek bile bile görmemezlikten geliniyor. Çünkü, o taktirde MİT veya Kontr-Gerilla örgütünün aldığı ifadeler geçersiz hale gelecek, bu ifadelere dayalı iddianame hazırlayan Askeri Savcılar görevlerini kötüye kullanmaktan suçlu
duruma düşeceklerdir.”
Sonuç ve İstek:
Yukarda arzettiğim şekilde duruşma tutanaklarının düzeltilmesini arzederim.
Saygılarımla.
M. Talat Turhan
Ek 55
Askeri Savcıya Cevap
İstanbul, 5 Kasım 1974
1. Ordu Komutanlığı
3 No.lu Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi Başkanlığına,
Sanık: M. Talat Turhan
Konusu: Askeri Savcının 15 Ekim 1974 tarihli duruşmadaki beyanlarının, 353 Sayılı Yasanın 159. maddesi uyarınca cevaplandırılmasından ibarettir.
İlgi:
(a) 1 Eylül 1972 tarihinde, avukatlarım tarafından Askeri Savcılığa ve İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına verilen dilekçe.
(b) 8 Haziran 1973 tarihinde, mahkemeye sunduğum dilekçe.
(c) 12 Haziran 1973 tarihinde, mahkemeye sunduğum dilekçe.
(d) 5 Şubat 1974 tarihinde, mahkemeye sunduğum dosya.
(e) 5 Nisan 1974 tarihinde, mahkemeye sunduğum dosya.
(f) 11 Haziran 1974 tarihinde, avukatlarım tarafından Yüksek Mahkemeye sunulan, soruşturmanın genişletilmesi talepleri hakkındaki dilekçe.
(g) 18 Temmuz 1974 tarihinde, mahkemeye sunduğum Akeri Savcılığı cevaplayan dilekçe ve ekleri.
(h) 18 Temmuz 1974 tarihinde, mahkemeye sunduğum Faik Türün’ün beyanatını eleştiren dosya.
(i) Duruşma tutanaklarında yer alan, işkence ve işkenceciler hakkındaki beyanlarım. (Özellikle Du. Tu. Sh. 16, 26, 32’ye bakınız.)
(j) Klasör II, Dizi Sıra No: 314 ve 315’te bulunan, Milli Emniyet Hizmetleri İstanbul Bölge Başkanı Turan Deniz’in tutuklanacak şahıslar kaydı ile Sıkıyönetim
Komutanlığına gönderdiği 1.7.1972 tarihli zata mahsus yazısı. Konunun eleştirisi:
1- a- Askeri Savcı Süleyman Takkeci; 15 Ekim 1974 tarihli duruşmadaki mütalaasında, aynen şöyle söylemiştir: (Du. Tu. Sh. 577, Satır 42-47) “Sanık
Talat Turhan ve Hidayet Ilgar tarafından tevdii edilen Faruk Ateşdağlı’nın noterce tespit edilen ifadesine belirtilen hususlar, delil niteliği değildir, zira sanıkların
tespit edilen ifadeleri altındaki imzalardan kimin tarafından tespit edilmiş olduğu anlaşılmaktadır…”
b- Bu mütalaanın özellikle altını çizdiğim kısmı beni fazlası ile ilgilendirmekte olduğundan, 353 Sayılı Yasanın, 159. maddesi uyarınca cevaplandırıyorum.
c- Akeri Savcının halâ, ifadelerin, altında imzası olan şahıslarca, yani polis memuru Orhan Özmen ve komiser H. İbrahim Tuncer tarafından alındığını iddia
edebilmesi ibret verici bir olgudur.
2- a- Yasadışı gizli örgütler tarafından işkence ile sorgulandığımı içeren ve bu konunun tahkikini, İlgi (a) ve (j)’deki belgelerle ilgili ve yetkili kişilerden talep ettik.
b- Yasadışı bir gizli örgütün varlığı ve bu örgütün işkenceyle ifade alması, bir kamu suçu olduğu halde, ne Askeri Savcılar, ne de diğer ilgili merciiler, bu
konunun üzerine giderek bugüne kadar görevlerini ifa etmiş değillerdir. Çünkü: bütün dilekçelerim, Anayasa ve Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanun ve
Yönetmeliği ve Tebligat Kanununundaki amir hükümlere rağmen cevapsız bırakılmıştır.
Oysa: İlgi (j)’deki MİT belgesi açıklıkla MİT’te sorgulandığımı göstermekte ve emniyette ifade verdiğimi beyan eden Askeri Savcıları doğrulamamaktadır.
Çünkü, MİT İstanbul Bölgesi Daire Başkanı bu belgenin 4. maddesinde, (Klasör II, Dizi 315) içinde benim de bulunduğum birtakım kişelerin, “MİT Bürosuna
sevkini” istemektedir. MİT’te sorgulandığımın bundan açık ve kesin bir kanıtı olamaz. Askeri Savcı Süleyman Takkeci, bu belgenin sahte olduğunu ispat
etmeksizin, benim ifademin İstanbul Emniyet Müdürlüğünde alındığını iddia edemez.
Kaldı ki, THKP-C davasında emniyet ifadesi diye dosyaya konan ifadeler altındaki imzaların, sahiplerine ait olmadığı, yapılan bir grafolojik inceleme
sonucu ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bomba Davasında da, emniyet ifadeleri altındaki imzaların sahte olduğu ve grafolojik incelemeye tabii tutulması
hakhakkında 2 sanık tarafından talepte bulunulmuş, fakat Askeri Savcı bu talepleri mutadı olduğu üzere görmemizlikten gelmiş olmalı ki, bu konuda
mütalaa serdetmemiştir.
d- 15 Ekim 1974 tarihinde Yüksek Mahkemeye sunduğum ve mahkemece kabul edilmeyen Sayın Faruk Ateşdağlı’nın ifadesi de, benim MİT’te sorgulandığımı
açıklar mahiyette idi.
4- As. Savcı Süleyman Takkeci, bu gerçeği bile bile görmemezlikten gelmektedir. Çünkü o taktirde, bir gizli örgüt veya sorgulama hakkı olmayan MİT ve daha da fazlası illegal Kontr-Gerilla Örgütü tarafından alınmış ifadelere dayanarak, iddianame tanzim etmenin, ya da salt bizim davamız açısından tanzim edilmiş bir iddianameye yürekten sahip çıkmanın, maddi ve manevi suçlusu durumuna gelmiş olacaktır.
5- Halbuki, bir Askeri Savcı sırtını sıvazlayan kişilerin, kendisini yalnız bıraktığından geçenlerde dert yandı. Sayın Takkeci bu yalnızlığı henüz
hissetmemiş olmalı ki, gerçeklere bile bile sırtını çevirmekte ısrarlı ve kararlı görülmektedir.
6- İfadem ve beni suçlayan ifadeler, MİT’in Erenköy’deki sorgulama bürosunu ele geçiren, yasadışı Kontr-Gerilla örgütünde hazırlanan bir tertip senaryoya göre alınmıştır. Bu yöndeki iddialarım ilgili ve sorumlu mercilerce incelenmemiştir.
7- Gerçek suçlular, idareyi kendi karanlık amaçlarına alet ederek, kullanmağa tevessül eden ve buna alet olan zavallılardır. Bu suçlulardan bugün suçlarının
hesabı sorulmuyorsa da, yarın bu hesap mutlaka sorulacaktır. Yunanistan örneği, bunun en yakın ve somut kanıtı olarak halen sahnede durmaktadır.
Sonuç:
Askeri Savcıların ifadelerin emniyette alındığına ait beyanları gerçekdışıdır.
Çünkü bu konudaki hiçbir talebimiz incelenmemiş, yaptığımız bütün müracaatlar cevapsız bırakılmıştır.
Saygılarımla.
M. Talat Turhan
36. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder