1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 12
1960 Öncesi, 1980 Sonrası, Faşizme Karşı Dilekçeler. BÖLÜM 13
Talat Turhan, Derin Devlet, Sıkıyönetim,Kontrgerilla, İsmet İnönü, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Askeri Mahkemeler, Komünizm,
Ek 13
Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Faruk Gürler’e Alp Kuran’ın Gönderdiği Mektup
İstanbul, 19 Eylül 1972
Sayın Faruk Gürler
Orgeneral
Genel Kurmay Başkanı
ANKARA
Müvekkilim Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, 3 Temmuz 1972 günü gözaltına alınmıştır. 4 Ağustos 1972 gününden beri tutuklu bulunmaktadır. Müvekkilim
Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan, gözaltına alındığı günden bugüne kadar yasadışı işlemlerle tabi tutulmuştur ve tutulmaya devam etmektedir.
Bu yasadışı işlemlerden bir kısmı İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığına arzedilmiştir.
Müvekkilim Talat Turhan hakkında yapılan soruşturma, hukuksal amaçlar gütmekten çok, siyasal iktidarı ele geçirerek Atatürk ilkelerine dayalı Türkiye
Cumhuriyetinin felsefi temellerini değiştirme politikası ile ilgili görünmektedir.
Müvekkilim Talat Turhan’ın beyanına göre, yarın yüksek askeri makamlarda bulunan komutanlar aleyhinde kullanılmak üzere, sorgusu sırasında baskı ve
işkence ile, gerçekte olmayan olaylara ait bazı belgeler ve beyanlar kendisine zorla imzalatılmıştır.
Bu belgeleri tamamı soruşturma dosyasında bulunmak gerekirken, bunlardan bir kısmı muhtemelen dosyasına konmamış, zamanı gelince değerlendirilmek üzere
birtakım gizli kuvvetlerin hizmetine verilmiştir.
Soruşturma dosyasındaki sorgu tutanakları ise, 353 Sayılı Yasanın 90. maddesinin “sanığın sorgusuna ait tutanakların müdafii tarafından incelenmesine
hiçbir vakit karşı konulamaz” emredici hükümlerine rağmen, müdafilere gösterilmemektedir.
Böylece yapılan soruşturmanın hukuksal nedenlerle değil, fakat siyasal amaçlarla yürütüldüğünü saptamamız, müvekkilimizle birlikte devletin kaderine ilişkin
yasadışı tertiplere itiraz etmemiz olanağı ortadan kaldırılmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürkçü temellerini tehdit eden tehlike şuradadır:
Sıkıyönetim soruşturma makamlarında görev alan bazı kişiler, yalnızca yasaların emrinde olacak ve bütün işlemlerinde yasalara uygun davranacak yerde,
yasalara üstün tuttukları bir hedefe ulaşma çabasında gözükmekte ve bu hedefe varmak için yasaları hiçe saymaktadırlar. Bunlar kendilerine “milliyetçi-toplumcu”
(Nasyonal -sosyalist) adını verenlerin ve bu doktrini benimseyen bir siyasal partinin yerin altındaki siyasetinin bir aracı izlenimini uyandırmaktadırlar. Bunlar
“milliyetçi-toplumcu” partinin liderinin emrinde olmasalar bile, onun paralelinde hareket etmektedirler kanısını, bizde ciddi olarak yaratmış bulunmaktadırlar.
Eski Türk törelerini ihya etmek iddiasında bulunanların sempatizanları olup olmadıklarını kesin olarak bilmediğimiz bu kişilerin, yapısını ve tutumlarını ortaya
koymak açısından son bir olayı yüksek bilgilerinize ve takdirlerinize arz etmeyi bir görev sayıyorum.
3 ve 4 Temmuz gecesi evinden alınan ve bir ay süreyle kanundışı koridorlardan geçirilerek sorgusu yapılan ve gerçeklere dayanmayan birtakım “ikrarlar”
imzalatılan müvekkilim, tutuklama kararı çıkarıldıktan sonra Selimiye kışlasında her türlü sağlık koşullarına aykırı ve zehirli hayvanların ve akreplerin yaşadığı bir
hücreye kapatılmıştır. Durum tarafımızdan sayın Sıkıyönetim Komutanlığına arz edilmiş, komutanın emriyle müvekkilim derhal hücreden çıkarılmıştır.
Fakat bundan üç-beş gün sonra, koğuşu gezmeye gelen Cezaevi Müdürü Sayın Binbaşının emrindeki bir heyette yer alan bir görevli, Türk törelerine ve Ordu
geleneklerine bağlılık derecesini ortaya koyacak bir biçimde, Binbaşının bulunduğu yerde kendisine söz düşmezken, Emekli Kurmay Yarbay Talat
Turhan’ı da hedef alarak, “üç gün oldu hücreden çıkıp buraya geldiniz, kıçınız kalktı.” Demek şecaatini göstermiştir.
Askeri Tutuk Evi görevlisinin, Kurmay Yarbay rütbesini taşımış eski bir askere bu şekilde hitabının Türk töreleriyle ve Ordu gelenekleriyle ne derece
bağdaşacağını ve gereğini yüksek takdirlerinize arz ederim.
Bizim bütün bu olanlardan çıkardığımız kişisel sonuçlar şunlardır:
Bu tür zihniyet ve uygulama sahiplerinin, kolladıkları fırsat iktidar olmaları şansını verirse, bugün emekli kurmay yarbaylara, albaylara reva gördükleri işlemleri
ve hitapları, yarın çok daha yüksek rütbedeki komutanlara da reva görmekten çekinmeyecekleri muhakkaktır.
Bir kişinin yasaları, töreleri ve Ordu geleneklerini böylesine çiğneyebilmesi için, bunların üstünde birtakım ilkeleri ve hedefleri kendisine hedef alması gereklidir.
Atatürkçü eski yarbaylara, albaylara reva görülen yasadışı işlemler, işkenceler, hakaretler, rütbe atlayarak konuşma cüretleri ve bugün orduda görevli
bulunanlara yönelik tertip hazırlıkları endişesini uyandıran durumlar, ancak bu şekilde izah edilebilir.
Durumu bilgilerinize, gereğini emirlerinize saygılarımla arz ederim.
Avukat Alp Kuran
EK 14
Mahkeme Kararının Gözden Geçirilmesi ve Tavzihi İstemi
İstanbul, 14 Ekim 1972
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 3 No.lu Askeri Mahkemesine,
Sanık: Talat Turhan.
Vekilleri: Avukat Alp Kuran - Avukat Birsen Balcıkardeşler
Konusu: 27.9.1972 gün ve Kayıt No. 972/3538, Karar No.972/177 sayılı kararın gözden geçirilmesi ve tavzihi isteminden ibarettir.
İstemin Hukuksal Nedenleri
1- Müvekkilimiz Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan’ın tahliye talebini reddeden İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No.lu Askeri Mahkemesinin 2.9.1972 gün ve
972/2414-100 sayılı kararına tarafımızdan “ilk tutuklama kararında yer almayan maddelerden tutukluluk halinin devamına karar verildiği, oysa tahliye istemini
inceleyen mahkemenin ilk tutuklama kararında yer almayan yeni suçlar ihdas ederek tutukluluk halinin devamına karar vermeye yetkili olmadığı” gerekçesiyle
itiraz edilmiştir.
2- İtirazımızı inceleyen Başkan Top.Kd.Alb. Orhan Bakioğlu, Duruşma Hakimi Yb. Akdemir Akmut, Üye Hakim Yb. Hulki Bilgin’den kurulu İstanbul Sıkıyönetim
Komutanlığı 3 No.lu Askeri Mahkemesi 27.9.1972 gün ve 972/3538-177 sayılı kararıyla itiraz konusu kararın “gerek esas ve gerekse usul yönünden kanuna
aykırı olmadığı, sanığa müsnet suçun mahiyeti, tutuklama sebepleri ve tutuklama süresi yönünden isabetli bulunduğu” sonucuna varılmış; ancak tutukluluk halinin devamına karar veren mahkemenin ilk tutuklama kararında yer almayan yeni kanun maddeleri ve suçlar ihdas ederek ve bunlara dayanarak tutukluluk konusunda kararlar vermeye yetkili olup olmadığı konusu yasaların aradığı biçimde gerekçeli olarak ve hukuksal nedenler gösterilerek açıklanmamıştır.
3- Gerçekten 9.9.1972 tarihli itiraz dilekçemizde de belirttiğimiz gibi Başkan Top.Kd.Alb. Mahmut Sayınlı, Duruşma Hakimi Albay Fahrettin Kibritçioğlu Üye
Hakim Kıdemli Binbaşı Metin Demirkaya’dan kurulu İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No.lu Askeri Mahkemesi’nin 4.8.1972 tarihli ilk tutuklama kararında müvekkilimiz Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan’ın sadece Türk Ceza Kanununun 146. maddesinden tutuklanmasına karar verilmiştir. Yargıçlar
Kurulunda yapılan değişiklikle ve Duruşma Hakimi Sayın Albay Fahrettin Kibritçioğlu’nun yerine Hakim Albay Ferruh Şenerdem’in gelmesiyle tahliye
talebini inceleyen aynı mahkemenin 2.9.1972 gün ve 972/2414-100 sayılı kararında ise, müvekkilimizin ilk tutuklama kararında yer almayan TCK’nın 141.
ve 168. maddelerinden tutukluluk halinin devamına karar verilmiştir. Bu karar bizim bildiğimiz hukuk ilkelerine, yasa hükümlerine, hukuk gelenekleriyle
uygulamaya aykırıdır. Bizim bildiğimize göre, tahliye istemini inceleyen yüksek mahkemeler ancak ilk tutuklama kararında gösterilen kanun maddesi açısından
tutukluluğun devamına veya kaldırılmasına karar vermeye yetkili ve yükümlüdürler.
Bu durumda müdafii olarak yüksek mahkemenizce çözümlenmesini talep ettiğimiz hukuksal sorun şudur: Acaba tutukluluğun kaldırılması istemini
inceleyen mahkeme, ilk tutuklama kararında yer almayan yeni suç isnatlarında bulunabilir ve ilk tutuklama kararında yer almayan yeni maddeler ihdas ederek
tutukluluk halinin devamına karar verebilir mi?
Dileğimiz yüksek mahkemenizin, yasaların öngördüğü biçimde bu sorunu gerekçeli olarak müsbet veya menfi bir karara bağlamasından ibarettir.
Sonuç;
a- Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle ve yukarıda belirttiğimiz açılardan yüksek mahkemenizce müttehaz 27.9.1972 gün ve 972/3536/177 sayılı kararın gözden
geçirilmesini;
b- Tahliye istemini inceleyen mahkemenin ilk tutuklama kararında yer almayan yeni suçlar ihdas etmek yetkisinde olmadığı sonucuna varılırsa müvekkilimiz
Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan hakkında Türk Ceza Kanununun 141. ve 168. maddelerinden tutukluluk halinin devamına karar vermek hukuken mümkün olamayacağından, itiraz konusu 2.9.1972 gün ve 972/2414-100 sayılı kararın bu kısmının kaldırılmasını;
c- Müvekkilimiz Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan hakkında yukarıda belirttiğimiz nedenlerle TCK’nın 141. maddesinden tutukluluk halinin kaldırılması
istememiz yüksek mahkemenizce reddedildiği takdirde, tahliye istemini inceleyen mahkemenin hangi yasa hükümleri gereğince ve bilimsel ve yargısal içtihatlar gereğince bir tutuklama kararında yer almayan yeni suçlar ihdas etmek ve bunlardan ötürü tutukluluk halinin devamına karar vermek yetkesinde olduğunun yasaların öngördüğü biçimde gerekçeli olarak açıklanmasını; Saygılarımızla arz ve istirham ederiz.
Tutuklu Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan
Vekilleri Avukat Alp Kuran ve Avukat Birsen Balcıkardeşler
Ek 15
İhtilattan Men Kararının Kaldırılması Hakkında
İstanbul, 14 Ekim 1972
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı
2 No.lu Askeri Mahkemesine Sunulmak Üzere
İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığına,
Sanık: Talat Turhan
Vekilleri: Avukat Alp Kuran ve Avukat Birsen Balcıkardeşler
Konusu: İhtilattan men kararının kaldırılması konusunda İstemin Hukuksal Nedenleri
1- Müvekkilimiz Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan hakkında 4.8.1972 tarihli tutuklama kararıyla birlikte, Askeri Savcılığın istemi üzerine ve bu isteme uygun
olarak zuhulen “ihtilattan men” kararı da verilmiştir.
2- İhtilattan men kararının kaldırılmasına ilişkin 1.9.1972 tarihli istemimiz ise, Başkan Top.Alb. Mümkaz Onay, Üye Hakim Yarbay Ferruh Şenerdem, Üye
Hakim Kıdemli Bihbaşı Metin Demirkaya’dan kurulu yüksek mahkemenizin 2.9.1972 gün ve kayıt No:972/2415, karar No:972/99 sayılı kararıyla ve “sanığa
müsnet suçun vasıf ve mahiyeti göz önüne alınıp henüz delillerin toplama safhası durumunda bulunduğu” gerekçesiyle reddedilmiştir.
3- 1.9.1972 tarihli dilekçemizde belirttiğimiz nedenlerle yasalara ve hukuk kurallarına aykırı düştüğü kanısını taşıdığımız sözü geçen “ihtilattan men”
kararının, aşağıdaki nedenlerle, yüksek mahkemenizce yeniden gözden geçirilmesini ve kaldırılmasını talep etmek zorunluluğu doğmuştur.
a- Anayasamızın 33. maddesinin 2. fıkrası “cezalar ve ceza tedbirleri ancak kanunla konulur” hükmünü, TCK’nın 1. maddesi ise, “kanunun sarih olarak suç
saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez. Kanunda yazılı olandan başka bir ceza ile de kimse cezalandırılamaz” hükmünü koymuştur.
Sözü geçen maddeler uyarınca, mahkemelerin yasaların açıkça göstermediği cezaları ve ceza tedbirlerini uygulamaya yetkili olamayacakları bir ceza veya
tedbir uygulanırken bunu hangi yasanın hangi maddesinin tanıdığı yetkiye dayanarak tertip ettiklerini kararlarında açıkça göstermeleri gerektiği ortadadır.
Yasalarımızda ise, mahkemelere “ihtilattan men” cezası veya tedbirleri uygulama yetkisini veren bir hüküm yoktur. Yasalar mahkemelere böyle bir ceza vermek
veya tedbir almak yetkisini vermediğine göre, tutuklu sanıklar hakkında mahkemelerin ihtilattan men kararı almaya yetkili olamayacakları açıktır.
b- Öte yandan “ihtilattan men”in başlı başlına bir “ceza” olduğu muhakkaktır.
Askeri Ceza ve Tutuk Evleri talimatının “Hükümlüler hakkında inzibati işlemler” başlığını taşıyan 6. bölümünde yer alan 58. 60. ve 72. maddelerinin başlık ve
metinleri bunun kanıtıdır.
Nitekim sözü geçen talimatın 58. maddesi “Hükümlülere verilecek disiplin cezaları” başlığını taşımakta, madde metni ise “Hükümlülere verilecek inzibati
cezalar şunlardır” dedikten sonra “Ziyaretçi kabulünden mahrumiyet”i bu cezalar arasında saymaktadır.
Aynı talimatın 60. maddesinde “Ziyaretçi kabulünden mahrumiyet cezası üç ayı geçemez” demek suretiyle “ihtilattan men”in başlıbaşına bir ceza olduğu bir kere
daha hiçbir tereddüde yer bırakmayacak bir biçimde ortaya koymaktadır.
Sözü geçen talimat hükümleri gereğince “ihtilattan men” halinin müstakil bir ceza olduğu ve ancak ceza ve tutukevi düzenini ihlal eden hükümlü ve tutuklulara uygulanabileceği muhakkaktır. Nitekim aynı talimatın 72. maddesinin “Hiçbir inzibatı ceza ilgililerin yazılı savunması alınmadan verilemez” emredici hükmü de bunun delilidir.
Müvekkilimiz Talat Turhan hakkındaki “ihtilattan men” kararı ise, kendisi daha Tutuk Evine konmadan ve Tutuk Evi düzenini bozacak herhangi bir eylemi
bulunmadan verilmiştir.
c- Ayrıca bu cezanın ilgilinin savunması alınmadan verilmiş olması da, sözü geçen ihtilattan men kararını bir kere daha hukuka aykırı kılmıştır.
d- Yukarıda belirttiğimiz maddeler karşısında, “sanığa müsnet suçun vasıf ve mahiyeti göz önüne alınıp henüz delillerin toplama safhası durumunda
bulunduğu” gerekçesiyle yüksek mahkemelerin ihtilattan men kararı vermeye yetkili olmadıkları, böyle bir kararın hukuka aykırı bulunacağı, bu nedenle
zuhulen verildiği anlaşılan “ihtilattan men” kararının kaldırılması gerekeceği ortadadır.
Sonuç
Yukarıda belirttiğimiz nedenlerle:
1- Yüksek mahkemelerin “ihtilattan men” kararı almaya yetkisi bulunmadığından, sözü geçen kararın kaldırılmasına, karar verilmesini,
2- Sözkonusu karar kaldırılmadığı takdirde, Yüksek mahkemeler ancak yasalarda açıkça gösterilen hallerde ve belli yasa maddelerine dayanarak ve bu maddeleri
göstererek kararlar almak yetkisinde olduklarından sözkonusu kararın hangi yasanın, hangi maddesine dayanılarak alındığının tarafımıza bildirilmesini; Arz ve
talep ederiz.
Tutuklu Emekli Kurmay Yarbay Talat Turhan
Vekilleri Avukat Alp Kuran ve Avukat Birsen Balcıkardeşler
13. CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder