KİM İT KİM YİĞİT? TOKTAMIŞ ATEŞİN KÜFÜRNAMESİ ÜZERİNE
Yeniden Müdafaa-ı Hukuk dergisi Temmuz 2004 tarihli 70. sayısında Toktamış Ateş’i kapak konusu olarak, “ Bir Atatürkçü’nün Portresi ” başlığı ile, mercek altına aldı. Toktamış Ateş, Atatürkçü ve yurtsever kamuoyunda tepki yaratan düşünce ve davranışlarının eleştirildiği derginin bu son sayısına yanıtı, Cumhuriyet gazetesindeki köşesinden kendine yakışır tarzda verdi !..
Verdiği yanıtta Ateş şöyle diyor : “ Atatürkçülük ve bağımsızlıktan yana olduğu iddiasındaki bir dergi son sayısında gene beni hedef almış. En aşağılık bir biçimde saldırıyorlar. Benzer şeyleri daha önce de yaptılar ama provokasyonlarına gelmedim. Zaten istedikleri bu. Kimi avukat arkadaşlar ‘Bunları mahkemeye verelim, müthiş tazminat alırız’, diye müdahale ettiler. ‘Bunların parası pis olur, elimizi kirletir’, diye önerilerine yanaşmadım. Atalarımızın dediği gibi, ‘ İt ürür kervan yürür ’…”
Öncelikle belirtelim ki, Yeniden Müdafaa-i Hukuk dergisi “Atatürkçülük ve bağımsızlıktan yana olduğu iddiası”nda değil. Atatürkçü ve bağımsız bir dergi !.. Yeniden Müdafaa-ı Hukuk bugüne kadar savunduğu çizgisi çerçevesinde bu nitelikleri bir iddia olmanın ötesine taşıyarak bizzat ilkeli tutumu ve pratik eylemi ile ispatladı. Ama Cumhuriyet karşıtı güçlere yönelik engin bir “hoşgörü” sahibi, II. Cumhuriyetçi çevrelerin yoldaşı Toktamış Ateş’in, “..iddiasındaki” vb. ifadelerle Yeniden Müdafaa-ı Hukuk’u sözde küçümsemeye çalışmasını gayet iyi anlıyor ve normal karşılıyorum !..
İkinci olarak Toktamış Ateş’i, bu bir paragraf içine bu kadar hakaretâmiz ifadeyi sığdırdığı için de, kutlamak gerek !.. Şu bir paragraf içinde “provokatörlük”ten “kirli para” sahibi olmaya kadar her türlü mesnetsiz suçlama ve hakaretâmiz ifade mevcut… Üstelik Toktamış Ateş “yanıtını” bir atasözü ile bitirmiş : İt ürür kervan yürür !..Bu bağlamda “it”likle de onurlandırılmış oluyoruz !..
Madem özdeyişlerle birbirimizi “taçlandıracağız”, biz de Anadolu’dan bir atasözümüzü hatırlatalım. Derler ki, “inkar yiğidin kalesidir.”
Toktamış Ateş kendisine yöneltilen eleştirilere yanıt vermiyor, veremiyor… Üstelik bunları inkar da etmiyor,edemiyor.
Peki ne yapıyor ? Sadece hakaret ediyor ! Çaresizliğin belirtisi hakarete sığınıyor…
Üstelik Toktamış Ateş bu hakaretlerle süslü üsluba sıkça başvuruyor. Fettullahçılardan II. Cumhuriyetçilere kadar geniş bir kesime “hoşgörü” ile yaklaşan Toktamış Ateş, başka yazılarında Kemalistler tarafından yöneltilen eleştirilere, “omurgasızlar”, “cahiller”, “süper zekalılar” vb. gibi ifadelerle yanıt vererek “hoşgörüsünün” sınırlarını çiziyor !..
Oysa “yiğitçe” bir davranış sergileyip eleştirileri yanıtlaması ve suçlamaları inkar etmesi gerekmez mi ?
Abdurrahman Dilipak gibilerle TV programları yapan kendisi değil mi ?
Adnan Hoca talebelerini hoşgören mektuplar yazan kendisi değil mi ?
Fettullah Hoca ile el ele fotoğraflar çektirip, kitaplarına önsöz yazacak kadar içli dışlı olan kendisi değil mi ?
Bu bakımdan bazı Cumhuriyet yazarları tarafından eleştirilen kendisi değil mi ?
“Kanun kaçağı” Gülay Aslıtürk’ü kollayan yazılar yazan kendisi değil mi ?
Rotaryenlerden Atatürkçülük ödülü alan kendisi değil mi ?
AKP’yi siyasal islam olarak değerlendirmeyip, Cumhuriyet için bir tehlike olarak görmeyen kendisi değil mi ?
Toktamış Ateş’e yöneltilen eleştiriler bizzat kendi yazdıklarına dayanmıyor mu ?
“Arayış” isimli köşesinde Fettullah Gülen’den Oğuz Özerden’e ; Gülay Aslıtürk’ten Abdurrahman Dilipak’a kadar savunulmayan kişi kaldı mı ?
Ama bütün bunları dile getirenler, bu soruları soranlar “ürüyen itler” oluyor !..
Bu şekilde saldırılan Yeniden Müdafaa-ı Hukuk dergisinin Yayın Kurulu’na bir bakalım ve öğrenelim, bu hakaretleri kimler hakkediyor ?
ÇetinYetkin, Metin Aydoğan, Mehmet Başaran, Dr. Alev Coşkun, Prof. Dr. Cihan Dura, Vural Savaş, Av. Celal Ülgen, Prof. Dr. Tahsin Yücel…
Bilmem ki, bu insanları tanıtmaya ve Toktamış Ateş’in saldırılarına karşı savunmaya gerek var mı ? Laik, demokrat, çağdaş bir Cumhuriyet’in savunuculuğuna yaşamlarını adamış bu insanları ve bu değerlerin somutlaştığı dergimizi savunmaya gerek mi ?
Sormak gerekmez mi, kim “it” kim “yiğit” ?
Takdir tüm Atatürkçü ve yurtsever kamuoyunundur.
Ama adını Atatürk’ün koyduğu, Yunus Nadi’nin kurduğu, Nadir Nadi’nin kurumlaştırdığı Cumhuriyet’te, bu “Arayış”ın daha ne kadar süreceğini bilmek de o kamuoyunun hakkıdır.
http://mudafaaihukuk.blogspot.com.tr/2004/08/kim-it-kim-yigit-toktamis-atesin.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder