TOKTAMIŞ ATEŞİN KÜFÜRNAMESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
TOKTAMIŞ ATEŞİN KÜFÜRNAMESİ etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Ağustos 2016 Pazar

KİM İT KİM YİĞİT? TOKTAMIŞ ATEŞİN KÜFÜRNAMESİ ÜZERİNE




KİM İT KİM YİĞİT? TOKTAMIŞ ATEŞİN KÜFÜRNAMESİ ÜZERİNE




Yeniden  Müdafaa-ı Hukuk  dergisi  Temmuz  2004  tarihli  70. sayısında  Toktamış Ateş’i  kapak   konusu  olarak, “ Bir Atatürkçü’nün Portresi ”  başlığı  ile, mercek altına  aldı.  Toktamış Ateş,  Atatürkçü ve  yurtsever kamuoyunda  tepki  yaratan  düşünce  ve  davranışlarının  eleştirildiği  derginin bu  son  sayısına  yanıtı,  Cumhuriyet  gazetesindeki köşesinden  kendine yakışır  tarzda  verdi !.. 

Verdiği  yanıtta  Ateş  şöyle  diyor :  “ Atatürkçülük  ve bağımsızlıktan  yana olduğu  iddiasındaki bir  dergi  son sayısında  gene  beni  hedef almış. En  aşağılık  bir  biçimde  saldırıyorlar.  Benzer  şeyleri daha  önce  de  yaptılar  ama  provokasyonlarına gelmedim. Zaten istedikleri  bu. Kimi avukat arkadaşlar  ‘Bunları  mahkemeye  verelim,  müthiş  tazminat  alırız’,  diye müdahale  ettiler. ‘Bunların parası  pis olur, elimizi kirletir’,  diye  önerilerine  yanaşmadım. Atalarımızın  dediği  gibi,  ‘ İt  ürür  kervan yürür ’…” 

Öncelikle belirtelim ki,  Yeniden  Müdafaa-i  Hukuk  dergisi  “Atatürkçülük  ve  bağımsızlıktan  yana  olduğu  iddiası”nda  değil.  Atatürkçü  ve  bağımsız  bir dergi !..  Yeniden  Müdafaa-ı  Hukuk  bugüne  kadar  savunduğu  çizgisi çerçevesinde  bu  nitelikleri  bir iddia  olmanın ötesine  taşıyarak  bizzat   ilkeli tutumu  ve  pratik  eylemi ile  ispatladı.  Ama  Cumhuriyet  karşıtı güçlere  yönelik  engin  bir  “hoşgörü”  sahibi,  II. Cumhuriyetçi  çevrelerin yoldaşı Toktamış  Ateş’in,  “..iddiasındaki”  vb.  ifadelerle  Yeniden Müdafaa-ı  Hukuk’u  sözde küçümsemeye çalışmasını  gayet iyi  anlıyor  ve normal karşılıyorum !..

İkinci  olarak  Toktamış  Ateş’i,  bu  bir paragraf içine  bu kadar  hakaretâmiz  ifadeyi  sığdırdığı  için  de,  kutlamak gerek !..  Şu  bir  paragraf  içinde  “provokatörlük”ten    “kirli para”  sahibi  olmaya kadar   her türlü mesnetsiz suçlama  ve hakaretâmiz ifade  mevcut… Üstelik  Toktamış  Ateş  “yanıtını”  bir  atasözü ile  bitirmiş : İt  ürür  kervan  yürür !..Bu  bağlamda  “it”likle  de  onurlandırılmış  oluyoruz !..

Madem  özdeyişlerle  birbirimizi  “taçlandıracağız”, biz  de  Anadolu’dan bir  atasözümüzü  hatırlatalım. Derler  ki,  “inkar  yiğidin  kalesidir.”

Toktamış Ateş kendisine  yöneltilen eleştirilere  yanıt  vermiyor,  veremiyor… Üstelik  bunları  inkar  da  etmiyor,edemiyor. 

Peki  ne  yapıyor ?  Sadece  hakaret  ediyor !   Çaresizliğin  belirtisi hakarete  sığınıyor…

Üstelik  Toktamış Ateş  bu  hakaretlerle  süslü  üsluba  sıkça  başvuruyor.   Fettullahçılardan  II. Cumhuriyetçilere  kadar   geniş  bir kesime  “hoşgörü”  ile  yaklaşan  Toktamış  Ateş,    başka yazılarında  Kemalistler  tarafından  yöneltilen eleştirilere,  “omurgasızlar”, “cahiller”, “süper  zekalılar”  vb. gibi  ifadelerle  yanıt vererek  “hoşgörüsünün”  sınırlarını çiziyor !..

Oysa    “yiğitçe”   bir  davranış sergileyip  eleştirileri  yanıtlaması  ve  suçlamaları  inkar etmesi gerekmez  mi ?

Abdurrahman  Dilipak  gibilerle  TV  programları  yapan kendisi  değil  mi ?

Adnan  Hoca  talebelerini   hoşgören  mektuplar  yazan  kendisi  değil mi ?

Fettullah  Hoca  ile  el ele  fotoğraflar  çektirip,  kitaplarına önsöz yazacak  kadar içli  dışlı  olan  kendisi  değil  mi ?

Bu  bakımdan  bazı  Cumhuriyet  yazarları  tarafından  eleştirilen  kendisi değil mi ?

“Kanun  kaçağı”  Gülay Aslıtürk’ü  kollayan  yazılar  yazan  kendisi  değil  mi ?

Rotaryenlerden  Atatürkçülük  ödülü  alan  kendisi  değil  mi ?

AKP’yi siyasal islam olarak  değerlendirmeyip, Cumhuriyet  için  bir  tehlike  olarak  görmeyen  kendisi değil mi ?

Toktamış Ateş’e  yöneltilen eleştiriler  bizzat kendi yazdıklarına  dayanmıyor  mu ? 

“Arayış”  isimli köşesinde  Fettullah Gülen’den  Oğuz  Özerden’e ;  Gülay Aslıtürk’ten   Abdurrahman  Dilipak’a  kadar  savunulmayan  kişi  kaldı  mı ?  

Ama  bütün  bunları dile  getirenler, bu soruları  soranlar  “ürüyen  itler”  oluyor !..

Bu şekilde  saldırılan  Yeniden Müdafaa-ı  Hukuk dergisinin Yayın  Kurulu’na  bir bakalım ve  öğrenelim,  bu hakaretleri  kimler  hakkediyor ?

ÇetinYetkin,  Metin  Aydoğan,  Mehmet  Başaran,  Dr. Alev  Coşkun, Prof. Dr. Cihan Dura,  Vural Savaş,  Av. Celal  Ülgen, Prof. Dr. Tahsin  Yücel…

Bilmem ki,  bu  insanları  tanıtmaya  ve  Toktamış Ateş’in  saldırılarına karşı  savunmaya  gerek var  mı ?   Laik,  demokrat, çağdaş  bir  Cumhuriyet’in  savunuculuğuna   yaşamlarını adamış  bu insanları  ve bu değerlerin  somutlaştığı  dergimizi  savunmaya  gerek mi ?

Sormak  gerekmez  mi,  kim  “it”  kim  “yiğit” ?

Takdir  tüm   Atatürkçü ve  yurtsever  kamuoyunundur.  

Ama  adını  Atatürk’ün  koyduğu,  Yunus  Nadi’nin kurduğu,   Nadir Nadi’nin kurumlaştırdığı  Cumhuriyet’te,   bu   “Arayış”ın  daha  ne  kadar  süreceğini  bilmek  de  o  kamuoyunun  hakkıdır.


http://mudafaaihukuk.blogspot.com.tr/2004/08/kim-it-kim-yigit-toktamis-atesin.html