28 Ocak 2019 Pazartesi

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 6

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 6



     13 Şubat 1970’te yapılan oylamada 41 milletvekili CHP ile birlikte hareket ederek olumsuz oy kullanmışlardır. Henüz 100 gününü yeni doldurmuş hükümeti istifaya mecbur etmişlerdir. 
Bu tarihten itibaren yaklaşık 10 yıl sürecek bir tartışma da başlamış olacaktır.48 Bu durum Türk siyasal hayatında ilk defa görülen bir olaydır. Bir partiye dahil parlamenterlerin kendi partilerinin hazırladıkları bütçe programı taslağını reddetmeleri özünde parti disiplinine de aykırıdır. 

Bu süreçte Demirel, en az 7-8 bakanın değişmesi beklenen eski kabineyi hiç 
değiştirmeden, III. Demirel Hükümeti kabinesini 6 Mart 1970'te ilan etmiş ve Cumhurbaşkanı’na sunmuştur.49 Tüm bu siyasi gerginliğin yanında üniversitelerde de şiddet eylemlerinde ciddi bir tırmanış yaşanmaktadır. Ülke genelinde süren boykotlar, yaşamını kaybeden öğrenciler ve tatil edilen üniversiteler eşliğinde III. Demirel Hükümeti kurulmuştur. 

Bu dönemin en çok tartışılan konularının başında eski DP’lilere af çıkarılması meselesi vardır. 27 Mayıs sonrası dönemin en tartışmalı konularından olan ve TBMM’de sürekli olarak tartışmalara neden olan af sorunu, Celal Bayar ve eski DP'li arkadaşlarının siyasal haklarına hukuken kavuşmalarıyla önemli bir aşama kaydetmiştir. 50 Bu af sorunun iki önemli sonucu daha olmuştur. Birincisi, 12 Mart 1971 askeri müdahalesinin, resmen ifade edilmeyen nedenlerinden 
biri bu af konusu olacaktır. İkincisi, Celal Bayar'ın da desteğiyle AP bölünecek, Demirel bütçesine kırmızı oy veren 41 milletvekilinden 26'sı partiden ihraç edilecek ve bazı senatörlerle birlikte Demokratik Parti’yi (DP) kuracaktır.51 

 D.FARKLI AKTÖR VE KURUMLARIN 12 MART MUHTIRASI ÖNCESİ SÜRECE YAKLAŞIMLARI 

 1.CHP’NİN DURUMU 

   1960'lı yılların başında Türk siyasal yaşamında toplumsal ve ekonomik sorunların da giderek yaygınlık kazanması CHP'de yeni bir kimlik arayışına yol açmıştır. 1965 seçimleri öncesinde bizzat İnönü, devletçi bir parti olduğundan hareketle, CHP'nin siyasal yelpazedeki yerinin "Ortanın Solu" olduğunu ilan etmiştir.52 1965 seçimlerinden sonra yaşanılan yenilgi sonucu CHP’de Ortanın Solu kavramı sorumlu tutulmuştur. CHP içinde Ortanın Solu’nda olanlar, olmayanlar ayrımı yaşanmaya başlanılmıştır. Bu tartışmalar ve parti içi mücadele 18. Kurultay’a kadar devam etmiştir. 53 

Bu süreçte parti içinde Feyzioğlucular ve Ecevitçiler şeklinde gruplaşma olmuştur. Turhan Feyzioğlu ve arkadaşları, Senato ve Meclis gruplarının yönetimini ele geçirdikleri gibi Parti Meclisinde de sekiz kişilik bir çekirdek kurmuşlardır. CHP 18. Kurultayı artık iki tarafın açık açık savaştığı ama genel başkanın etkisiyle her iki tarafın parti içinde kaldığı bir kurultay olmuştur. 18 Ekim 1966'da Kurultay Başkanlık Divanına iki kişi aday gösterilmiştir. Ortanın 
Solu’nun adayı Muammer Aksoy, Kemal Satır cephesinin adayı Senatör Sırrı Atalay’dır. Çekişmeli divan seçimini Ortanın Solu kazanmış, Muammer Aksoy Kurultay Başkanı seçilmişti. Yine çetin mücadelelerden sonra Bülent Ecevit CHP Genel Sekreterliğine gelmiştir. Karşı cephe bu yenilgiyi hoşgörü ile karşılayamamış, partide kopma eğilimleri baş göstermiştir.54 

CHP içindeki bu iki keskin grup 26 Aralık 1966 tarihinde yapılan Parti Meclisi 
toplantısında iyice ayrışmıştır. CHP Parti Meclisi; toplantı sonucunda bütün itirazlara rağmen partinin “Ortanın Solu” düşüncesinde olduğunu vurgulamıştır. Bildirinin bu şekilde yayınlanmasına karşı, Parti Meclisi içinde Ortanın Solu düşüncesine karşı olan 8 Parti Meclisi üyesi bildiriye karşı olduklarını açıklamışlardır. Bildiriye karşı olan Parti Meclisi üyeleri Kayseri Milletvekili ve Grup Başkanvekili Turhan Feyzioğlu, Ankara Milletvekili Emin Paksüt, İstanbul 
Milletvekili Coşkun Kırca, Tekirdağ Milletvekili Orhan Öztrak, Muğla Milletvekili Turan Şahin, Van Senatörü ve Senato Grup Başkanvekili Ferit Melen, Ağrı Senatörü ve Senato Grup Başkanvekili Fehmi Alpaslan, Balıkesir Milletvekili Süreyya Koç’tur. Bundan böyle 8’ler diye nitelendirilecek olan muhalifler derhal sert bir bildiri ile Parti Meclisi bildirgesini yanıtlamışlardır.55 Parti Meclisindeki 8'ler ve parlamentodaki 63'ler, sonunda, 28 Nisan 1967'de toplantıya çağrılan, 4. CHP Olağanüstü Kurultayı’nda son ve açık hesaplaşmaya girişmişlerdir.56 
Kurultay sonunda yapılan tüzük değişikliğiyle Turhan Feyzioğlu ve arkadaşlarının CHP’den ihraç edilmeleri yolu açılmıştır.57 


Bunun üzerine Feyzioğlu ve 48 kişiden oluşan ekibi “ölçüsüz sola kayış istifa için 
yeterlidir” diyerek CHP’den istifa etmişlerdir. Partiden kopanların kurulacakları parti için düşündükleri çizgi merkezdir. Kurulacak parti milliyetçi ve laik bir çizgide olacak, buna karşın faşizme ve komünizme karşı olacaktır. Yeni partinin kuruluş çalışmaları içinde partinin ismi konusu değişik arayışları gündeme getirmiştir.58 Görüşmeler sonrası yapılan oylama sonucunda partinin adının “Güven” olması kabul edilmiştir. 12 Mayıs 1967 tarihinde Güven Partisi (GP) 
resmi olarak kurulmuştur. GP’ye, CHP’den istifa etmiş 52 senatör ve milletvekilinden 45’i kurucu üye olarak katılmıştır. 

Ortanın Solu ile CHP, “Halk Partisi” sıfatını tam anlamıyla kullanmak istemiştir. Bununla CHP sadece ideolojik yapısını değiştirmenin yanında, yeni bir kadro ile yeni bir örgüt anlayışı getirmiştir. Bu örgüt anlayışının altında siyasi sürecin her noktasına mümkün olduğu kadar çok katılım sağlama, yani daha ileri bir demokrasi anlayışına varma çabası vardır. 1970'Ierde de CHP, yükselen eğilim, akım ve sosyal kesim yakalamıştır. Ancak bunun yanında CHP’nin geçirdiği bu değişim AP’liler tarafından artan şiddet ve gerilimin nedenlerinden biri olarak 
görülecektir. Bu açıdan CHP’nin geçirdiği bu değişim AP’liler tarafından eleştirilecektir. 

2.TİP, SOL BASIN VE DİĞER GRUPLAR 

1960’lı yılların ikinci yarısından itibaren Marksist çevrelerdeki en büyük tartışma, Türkiye'nin hangi tarihsel aşamada olduğudur. Mehmet Ali Aybar ve TİP'in ana grubu, Türkiye'nin demokratik yollarla gerçekleşecek bir sosyalist devrime hazır olduğunu savunmuşlardır. Zaferin; TİP üyelerinin önderliğindeki yeni bir sendika konfederasyonu içerisinde hayli başarıyla örgütlemeye çalıştıkları Türk işçilerinin artan sınıf bilincinden ve siyasal uyanıştan geleceğini ummuşlardır. Mihri Belli önderliğindeki bir diğer etkin grup ise, Türkiye'nin feodal özelliklere sahip bir Asyalı toplum olduğunu, proletaryanın hayli zayıf 
olduğunu ve devrimci değişimin ancak bir aydınlar ve subaylar koalisyonuyla 
gerçekleşebileceğini ileri sürmüştür. Milli Demokratik Devrim (MDD) denilen bu akım bazı senatörler tarafından da benimsenmiştir.59 

Başta Yön, daha sonra ise Devrim dergisi çevresinde toplanan solcu aydınlar orduyu toplumdaki hızlı atılımların öncüsü olarak görmüş ve siyasette aktif rol oynamasını desteklemiştir. Toplumsal ve siyasal gelişmede devrimci rolü oynayacak “zinde güçler” ve “ara tabakalar” tezini savunan Yöncüler, hayatta sonucu tayin edici unsurlara ara tabakalar adını vermişlerdir. Onlara göre Türkiye’nin en önemli üç sorunu bağımsızlık, kalkınma ve demokrasi idi. Uluslararası ittifaklara karşı çıkılırken özellikle Batı ittifakı eleştirilmektedir. Türkiye’yi sömürülen, ilkel bir toplum olarak niteleyen Yöncüler ağalığa karşı çıkmışlar, devletçilik ve kooperatifçiliği de savunmuşlardır. Batı ile aradaki mesafenin ancak hızlı kalkınma ile kapatılabileceğini söyleyen Yöncüler temelde çok partili rejime karşı olmamakla birlikte 1946’da çok partili hayata geçilmiş olmasını erken bulmaktadırlar. Demokrat Parti iktidarı döneminde muhafazakârların işbaşına gelmesinin özgür düşüncenin susturulmasına yol açtığını öne süren Yöncü’ler genel olarak bu döneme karşı olumsuz bir bakış açısı geliştirmişlerdir. 27 Mayıs hareketini ise büyük bir hamle olarak değerlendiren bu aydınlar bu durumu gerçek düşünce özgürlüğüne kavuşulmasını sağlayan bir gelişme olarak değerlendirmişlerdir.60 

Bu dönemde çıkardığı “Devrim” gazetesi ve “Türkiye’nin Düzeni” kitaplarıyla sol 
harekete damgasını vuran Doğan Avcıoğlu, başta tabii senatör olma hakkına kavuşmuş olmasına rağmen bu hakkı kullanmayarak Senatoya girmeyen ancak 1966 yılında kontenjan senatörü olarak Senato sıralarında yerini alan Cemal Madanoğlu olmak üzere Ahmet Yıldız, Haydar Tunçkanat, Suphi Gürsoytrak, Suphi Karaman, Vehbi Ersü, Sami Küçük, Ekrem Acuner ile ilişkiye geçmiştir. Bu isimler Avcıoğlu’nun çıkardığı Devrim gazetesinde 1969-1971 yıllarında 
yazılar yayınlamışlardır. Bu ilişkinin temelinde, Avcıoğlu’nun başını çektiği kadronun asker sınıfının desteğini kazanmak için; asker kökenli olan, üstelik 27 Mayıs’ta DP iktidarına son verecek kadar devrimci ruha sahip olan tabii senatörleri aracı olarak kullanmak istemesinin yattığı söylenebilir.61 

Devrim dergisinin yazı işleri müdürlerinden Hasan Cemal, bu hareketin o dönemdeki görüşlerini “Biz radikaller; Devrim dergisi çerçevesinde toplanan sol Kemalistler ya da asker-sivil aydın zümre, bir sabah vakti darbe ile çok partili sisteme son verip parlamentonun kapısına kilidi vurunca, sıra sosyalist devrime gelebilecekti. Önce demokratik devrim, sonra sosyalist devrim yani proletarya diktatörlüğü.” sözleri ile ifade etmektedir. Cemal’e göre asker-sivil-aydın zümre ittifakıyla darbeden devrime uzanan bir süreç işlemeye başlayacaktır.62 

MDD’nin desteklediği ve üniversitelerde örgütlenen Fikir Kulüpleri Federasyonu ’na (FKF) katılan gençlik örgütlerinden biri de Tabii Senatör Kadri Kaplan’ın Genel Başkanı olduğu “27 Mayıs Milli Devrim Derneği”dir. Katılımdan sonra FKF’nin Genel Sekreterliği görevini üstlenen Kadri Kaplan, oluşumun kuruluş amacını: 

“Din sömürücüleriyle savaş, emperyalizmin her çeşit baskısı ile savaş, Kemalist sistem ve kurumların ve toprak ağalarının yarattığı her çeşit sömürüyle savaş, keyfi idareyle savaş, cehaletle ve mevcut eğitim düzeniyle savaş…” olarak açıklamıştır.63 

Önemle üzerinde durulması gereken nokta MBG’ye dahil olamasa da tabii senatör olarak parlamentoda yer alan Kadri Kaplan’ın bu oluşumun ikinci adamı olarak görev almasıdır. Bütün bu gelişmelere paralel olarak 1965’ten sonra bazı grupların darbe planladıkları yönünde haberler çıkmıştır. Bunlardan birisi 1967 yılında Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İrfan Tansel’in basına yaptığı açıklamada, Mucip Ataklı’nın 27 Mayıs Milli Devrim Derneği bünyesinde olduğu 
savunulan Milli Devrim Ordusu’nun (MDO) başkanı olduğunu iddia etmiştir.64 Bu ifadelerle birlikte soruşturma açılmıştır. Haklarında “cuntacılık” iddiasında bulunulan senatörlerin başlıcaları Mucip Ataklı, Ekrem Acuner ve Cemal Madanoğlu’dur. Çeşitli soruşturmalar sırasında Sezai Okan, Şükran Özkaya ve Suphi Karaman’ın adları da MDO’ya üye oldukları gerekçesiyle iddianamelerde yer almıştır.65 

Konu bu isimlerin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına kadar gelişmiştir. 
Dokunulmazlıkların kaldırılmasına dair görüşmede Tabii Senatör Ekrem Acuner, 
dokunulmazlıkların kaldırılmasını isteyenlerin 27 Mayıs’a karşı iyi duygular beslemeyen ve sınırlı seçmen kitlelerine kendilerini beğendirerek de seçilme şanslarını arttırmak isteyen kimseler olduklarını savunmuştur.66 Mucip Ataklı ise General İrfan Tansel'in iddialarının kişisel, hissî ve ruhî nedenlere dayandığını, gerçekle ilgisinin olmadığını; kendilerinin Tansel'in ordudaki ihtilalci grupların liderliği hevesini, hayalindeki yüksek makamlara ulaşma imkanını engelledikleri için kendilerine iftira attığını iddia etmiştir.67 

Sonuç olarak MDO’yla ilişkileri olduğu gerekçesiyle Mucip Ataklı, Ekrem Acuner, Suphi Karaman, Sezai Okan ve Mehmet Şükran Özkaya'nın 12 Aralık 1968'te yasama dokunulmazlıkları kaldırılmıştır.68 Bu senatörler kararın Anayasa ve İçtüzüğe aykırı olduğunu öne sürerek iptali için Anayasa Mahkemesine başvurmuşlardır. Anayasa Mahkemesi kararı senatörlere yöneltilen isnadın ciddî olmadığına karar vermiş, dokunulmazlıların kaldırılmasının Anayasa’nın 79. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle 2 Ocak 1969'da oy birliğiyle iptal etmiştir.69 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;


48 Cüneyt Arcayürek, Demirel Dönemi 12 Mart Darbesi 1965-1971, 2.Basım, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1985, s.324. 
49 Milliyet, 7.3.1970, s.1. 
50 Milliyet, 6.11.1969, s.1. 
51 Yurdakul Fincancıoğlu, Demirel Demokrasinin Duraklama Yılları, İstanbul, Büke Yayınları, 2000, s.46. 
52 Ayşe Güneş Ayata, “Türkiye'nin Demokratikleşme Sürecinde Ortanın Solu Hareketi”, AÜSBF Dergisi, C:L, No: 1-3, 
1995, s.82. 
53 Metin Toker, İsmet Paşa’nın Son Yılları 1965-1973, Ankara, Bilgi Yayınevi, 1993, s.82-85 
54 Ertuğ, a.g.e., s.140. 
55 Toker, “İsmet Paşa’nın Son Yılları…”, s.96-104. 
56 Gevgilili, a.g.e., s.356. 
57 Bektaş, a.g.e.,s .130. 
58 Cumhuriyet, 3.5.1967, s.1. 
59 Eric Jan Zürcher, Modernleşen Türkiye’nin Tarihi, 16.bs, İstanbul, İletişim Yayınları, 2003, s.372. 
60 Davut Dursun, 12 Mart Darbesi, İstanbul, Şehir Yayınları 2003, s. 32-33. 
61 61 Barış Kenaroğlu, Cumhuriyet Senatosunda Milli Birlik Grubu, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, 2006, s.s.117. 
62 Hasan Cemal, Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım, İstanbul, Doğan Kitapçılık, 1999, s.111. 
63 Gevgilili, a.g.e, s.378-379 
64 Milliyet, 23.2.1967, s.1. 
65 Milliyet, 7.11.1967, s.1. 
66 CSTD (Cumhuriyet Senatosu Tutanak Dergisi), C:49, B:13, 12.12.1968, s.404-405. 
67 CSTD, C:49, B:13, 12.12.1968, s.405-410. 
68 CSTD, C:49, B:13, 12.12.1968, s.421. 
69 Anayasa Mahkemesi Kararları, Resmi Gazete, 10.6.1969, No:13219. 


7 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,


***

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 5

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 5




Soldaki tepkiler de iki ana eksen üzerinde cereyan ediyordu. Bir grup sol aydına göre sosyalistlerin parlamentoya girmesi son derece önemliydi. Bu yeni vaziyet, senelerdir illegal zeminde mücadele etmek zorunda bırakılan; bu nedenle dar kadrosu arasında bile parçalanmışlık içinde bulunan Türk soluna toparlanma imkânı verecek; geniş halk kitlelerine ulaşma olanağı çerçevesinde belki de ihtilalsiz, kavgasız bir sosyalizme geçiş imkânı bulunacaktır. 

 TİP’in meclise girmesiyle birlikte soldaki bölünmeler bambaşka bir mecraya doğru akmaya başlamıştır. Problemin kaynağında: TİP’in ülke sorunlarının çözümünde yegâne mercii olarak parlamentoyu görmesi yatıyordu. Parti tüzüğünde yer alan özellikle şu maddeler birçok sol çevre tarafından sosyalizm yönteminden sapma olarak görülüyordu: “TİP’in amacı, anayasa ve kanunların tanıdığı hak ve hürriyetlere dayanarak, programında açıkladığı esasları 
gerçekleştirmektir (madde 2, fıkra 1). Halkın oyu ile kanun yolundan iktidara gelen TİP, halkın oyunu kaybedince, yine kanun yolundan iktidardan çekilir (madde 3, son fıkra)”.30 

1965–1969 yılları arasında TİP’in parlamentoda ortaya koyduğu muhalefet, gerçekten de etkindir. Ülkenin tabuları arasında yer alan birçok sorun (özellikle Kürt meselesi ve Amerikan üsleri gibi) meclis kürsüsünden dile getirildiği gibi;31 parlamento dışında sergilenen mitingler, açık hava toplantıları, bir sonraki seçimler için umut aşılamaktadır. 

Bu arada, seçimlerden 1 yıl sonra cumhurbaşkanı Cemal Gürsel, hastalığının ilerlemesi sonucu görevini yapamaz duruma gelmiş; kısa bir müddet sonra ise vefat etmiştir. Gürsel’in yerine kim gelecek? Sualinin cevabı iktidar partisindedir ve Demirel bu konu hakkındaki kararını nasıl verdiğini şu şekilde aktarmaktadır: 

Biz 69’u bulduk, 65’te tek başımıza iktidar olduk, 69’u bulduk, 70’i bulduk ve ismimizi koyduk ortaya, siyasi parti olarak söylüyorum. 60’a geldik, 60’ta böylece Gürsel Cumhurbaşkanı oldu. Ben sonra 65’te Başbakan oldum. Yalnız, ben 64’te Başbakan Yardımcısıyım, Meclise girmeden, parti başkanıyım, Başbakan Yardımcısıyım. Sonra, 65’te seçim oldu, seçimi biz kazandık, ben Başbakan oldum. 66’da Gürsel öldü. Şimdi, Cumhurbaşkanı adayı arıyoruz. Cumhurbaşkanlığı hep oldum olası asker menşeli insanlarla gelmiş, Celal Bey 
dışında ve o zaman ne yapacağız biz? Biz, barış yapacağız. Barış yaparken o günkü asker nezdinde itibarlı olan kişi Sunay’dı. Ben üç-dört senelik tatbikatta da mülayim bir duruşu vardı. 

Biz, Sunay’ı Cumhurbaşkanı seçme kararı verdik, İsmet Paşa’ya haber gönderdim “Buna razı olur mu?” dedim, “Olurum.” dedi. Onu Cumhurbaşkanı seçtik, yatıştı ortalık. Sunay zaten ordunun içerisinde, millî birlikçilerin dışında, başka bir grubun da başkanıydı.32 O, onları durduruyordu, baba rolü oynuyordu, önemli rol oynamıştı. Ben, Sunay’la aşağı yukarı 1971’e kadar çalıştım. Sunay aslında şöyle: Yani ağırbaşlı, ona buna karışmayan, icrayı rahatsız etmeyen, düzgün bir insandı.33 

2 Haziran 1968'de Senato yenileme seçimleri yapılmıştır.34 Bu seçimler diğer seçimlere göre çok gergin geçmiştir. Çıkan olaylarda 15 kişi ölmüş, 26’sı ağır 47 kişi de yaralanmıştır. Olaylar 20 ilde yaşanmıştır. Isparta Şarkikaraağaç’ta AP ve CHP’liler arasından meydan kavgası çıkmıştır. Bu kavgada 40 kişi yaralanmıştır. Yine Malatya, Tarsus, Mardin, Hakkari, Amasya, Konya, Afyon gibi illerinde ölümlü tartışmalar yaşanmıştır. Bu kavgaların çoğu AP’li ve CHP’li seçmenler tarafından çıkartılmıştır.35 Bu durum toplumsal gerginliğin boyutlarını göstermesi bakımından anlamlıdır. 

C. 1969 SEÇİMLERİ,

Katılım oranının % 64,35 olduğu barajsız d'Hondt sisteminin uygulandığı 1969 
seçimlerinin Türk solu üzerinde yarattığı hayal kırıklığıyla birlikte TİP’e karşı soldan yöneltilen eleştiriler daha yüksek sesle dile getirilmeye başlandı. Mevcut başarısızlığın sebeplerini teşhis etme yönünde başlatılan tartışmaların başını Mihri Belli ve grubu çekiyordu. Bu gruba göre parti, sosyalist düzenin tesisi yönündeki bilimsel yönteme ihanet etmekteydi. Bir kere parlamentarizm 
yolu benimsenemezdi; Türkiye işçi sınıfı hem sayı hem de bilinç olarak yeterli seviyede değildi. 

Yapılacak iş: İçinde milli burjuvazinin de bulunduğu geniş tabanlı bir antiemperyalist blok oluşturmaktan geçiyordu. Tarihi boyunca en ilerici ve örgütlü kurum olan ordu da bu bloğa dâhil edilmeliydi. Belli ve ekibinin isimlendirmesiyle çözüm: Milli Demokratik Devrim Tezinin.36 hayata geçirilmesinde yatmaktaydı. 

Ülkeyi 12 Mart dönemine götürecek siyasi tabloyu ortaya koyan 1969 seçimlerinin arz ettiği manzara ise şöyleydi: 



Tablo 2- 1969 Yılı Genel Seçim Sonuçları 

[Kaynak: http://www.konrad.org.tr/secim/ayrinti.php?yil_id=6 (Erişim: 07.10.2012).]. 


Görüldüğü gibi bu seçimlerde tatbik edilen seçim sisteminin de etkisiyle AP, oyları azalmasına rağmen sandalye sayısını arttırıyordu.37 Demirel’in 1969 seçimleriyle ilgili yorumu ise şu şekildedir: 

Sonra 69’da, 68’de öğrenci hareketleri başladı ve işçi hareketleri başladı. 68’de dünya karıştı. 68’de Berlin’de üniversitede okumak mümkün değildi, Fransa’da Sorbonne’da da okumak mümkün değildi. De Gaulle’ün nasıl düştüğünü hatırlıyorum. Bizim de burada sıkıntılarımız vardı. Onlardan bir zarar gördük. Sonra, iktidar olup da yıpranmamak çok nadir iştir. İktidarın en güçlü zamanı seçildiği gündür. Ondan sonra yıpranmıyorsanız, şansınıza güvenin yani. Bu kuraldır. Biz yüzde 6 kadar oy kaybettik, yüzde 46,5’a indik. Gene çok iyi bir oy 
ve seçim sistemini değiştirdik. Seçim sistemi, bakiye sistemiydi. Adam Kocaeli’nden milletvekili adayı oluyor, Mardin’den milletvekili çıkıyor. Biz ona “tünel” dedik, tünel sistemi. Değiştirdik onu, nispi sisteme geçtik, bugün kullanılan sistem odur, baraj kısmı hariç. Oyumuz azaldı ama milletvekili sayısı arttı, 239 milletvekilinden 259 milletvekiline çıktık, daha rahatladık, 226’yla 
mesafeyi aştık ve kabine değişikliği yaptık.38 

1969 seçimlerinin bir diğer önemli özelliği de: Bağımsız 13 milletvekilinin meclise girmesiydi. Bunlardan biri de Türk siyasetinde uzun süre rol oynayacak Necmettin Erbakan’dı. Erbakan AP listesinden aday olmak istemiş, Demirel’in vetosuyla karşılaşınca Konya’dan bağımsız aday olmuş ve kazanmıştı.39 Bir süre önce olaylı bir biçimde Türkiye Odalar Birliği Başkanlığından uzaklaştırılan Erbakan’ın AP listesine alınmaması karşısındaki basının tavrı ise, aşırı sağın AP’ye musallat olmasına engel olunduğu şeklindedir.40 Meclise bu şekilde giren 
Erbakan, bir süre sonra 26 Ocak 1970’te, kendi partisini de kuruyordu: Milli Nizam Partisi (MNP).41 Siyasete yepyeni bir üslup getiren Erbakan, partinin kapısının Siyonist ve masonlar dışında herkese açık olduğunu düzenlediği basın toplantısında açıklıyordu.42 Partinin kuruluş hikâyesiyle, Erbakan’ın partinin başına getirilişi hakkında Süleyman Arif Emre’nin anlattıkları şunlardır: 

Erbakan Hoca’yla karşılaştık, Turan Güngen… Onun bürosunda. Ben tabii, Hoca’yı inceliyorum, bizim aradığımız bütün vasıfları haiz. Ne yapalım da bu işi halledip, Hoca’yı devreye sokalım. Aradan birkaç ay geçti, ben direkt Hoca’nın yanına gittim, o zaman Odalar Birliği Genel Sekreteriydi Ankara’da. Direkt konuyu açtım, sonra dedi ki: “Beni fazla sıkıştırma, bu çok önemli bir şey. Uzun bir hazırlık yapmam, istişareler yapmam, netice almam gerekir. 

Eğer müspet netice alırsam, sizi arar buluruz.” Bu şekilde aradan birkaç ay geçtikten sonra Turan Güngen Bey’in yanında 7 kişi buluştuk, biri Hoca, birisi Hasan Aksay, birisi Arif Hikmet Güner, eski Rize Milletvekili, rahmetli oldu, ben, bir de Nevzat Yalçıntaş vardı. “Arif Bey’in böyle bir teklifi oldu, ben de çok uzun istişarelerden, araştırmalardan sonra…” O zaman da Demirel’le Erbakan’ın arası açılmıştı. Çünkü Erbakan diyordu ki: “Üç holdinge bütün illerden toplanan banka kredileri tahsis ediliyor. Hâlbuki Anadolu’da genç, yeni filizlenmiş müteşebbis, 
enerjik sanayiciler var yahut da ticari kabiliyeti olan insanlar var. Her ilin bankalara verdiği mevduatın evvela o ilde harcanması lazım, sonra artarsa başka taraflara transfer edilsin.” Önce Demirel bunu kabul ediyor, sonra “Hayır, öyle şey olmaz.” diyor. Sonra işte mahkemeleştiler. 

Demirel, Odalar Birliği Büyük Kongresinde Hoca’nın çekilmesini tekrar seçilmesini, Genel Başkanlığı ele geçirmesini önlemek için “Odalar Birliği kongresinin gündemindeki seçim maddesinin iptaline” diye bir Bakanlar Kurulu kararı aldı, hatırladığım kadarıyla. Ondan sonra, Hoca dedi ki: “Ne yapalım bu durum karşısında.” Avukat olarak hep beni çağırırdı, ben dedim ki: “Bu Anayasaya aykırı, böyle bir karar alınamaz. Sen seçimini yap, makamına otur, 
müdahale ederlerse Danıştay var, Yargıtay var.” O şekilde mücadeleler başladı ve bu mücadeleler, Demirel-Erbakan çekişmesi bütün memleketin kamuoyunu harekete geçirdi. Yani, millet bizim yapacağımız hareketi de, Erbakan’ı da daha yakından, net olarak tanımış oldu. 
Velhasılıkelam, o hazırlıklarla işimiz geçti ama 69 seçimine kadar partiyi yetiştiremedik. Ondan sonra Milli Nizam kuruldu Hoca’nın başkanlığında.43 

1969 seçimleri, sol açısından tam bir başarısızlık oldu. Aybar ve Boran ekibinin 
parlamenter yöntemlerle Türkiye’de sosyalizmin inşa edilebileceği yönündeki telkininin inandırıcılığını kaybetmesi, kısa yoldan iktidarın ele geçirilmesine yönelik yeni arayışları da beraberinde getirdi. Yüzyılların kemikleştirdiği toplumsal altyapı değişmediği takdirde seçimle iktidara gelmenin bir düş olduğu hususundaki karamsarlığı perçinleyen 1969 seçimleri, Türk solu açısından bir dönüm noktasıdır.44 

Milletvekilliklerinin % 56.89’unu alan AP, seçimi kazanmış ancak oy oranı 1965 
seçimlerindeki % 52.9’dan % 46.3’e düşmüştür. 45 
1965 seçimleri öncesinde “Ortanın Solu” söylemini benimseyerek politik çizgisini değiştirmiş olan CHP, 1969 seçimlerinde de arzuladığı çıkışı elde edememiş ve 1950 seçimlerinden beri aldığı en az oy oranı olan % 27,36 ile 1965 seçimlerindeki % 28,7’lik oy oranının dahi % 1,34 aşağısına düşmüştür. 1969 seçimlerini AP’nin bir kez daha tek başına kazanmış olması parlamento dışı muhalefeti hızlandırmıştır. Öğrenciler parlamento dışı muhalefet düşüncesinden büyük ölçüde etkilenmişlerdir. Öğrenci grupları arasında çekişmenin ortaya çıkışı gerek üniversite içinde gerekse dışında patlamaya hazır bir ortam oluşturmuş tur.46 Parti içindeki bu hizipleşme eski DP’liler ve onların yakınlarının 
öncülüğünde “41”ler olarak adlandırılan bir gruba dönüşmüştür. “Demokratik Parti”nin (DP) kuruluşuna yol açacak bu bunalım 1970 bütçesinin oylamasında kendisini göstermiş ve Süleyman Demirel, kendi partisinden milletvekillerinin olumsuz oyları ile oldukça zor durumda kalmıştır.47 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

30 Çetin Yetkin, Türkiye’de Soldaki Bölünmeler 1960–1970 (tartışmalar, nedenler, çözüm önerileri), Ankara: Toplum Yayınları, 1970, s.101. 
31 Genel Başkan Mehmet Ali Aybar’ın Meclisteki faaliyetleri ve TİP’in tek senatörü Fatma Hikmet İşmen’in Cumhuriyet Senatosundaki çalışmaları için bkz. Mehmet Ali Aybar, 12 Mart’tan Sonra (meclis konuşmaları), İstanbul: Sinan Yayınları, 1973. Fatma Hikmet İşmen, Parlamento’da 9 Yıl (TİP Senatörü Olarak 1966-1975 Dönemi Parlamento Çalışmaları), Ankara: Çark Matbaası, 1976. 
32 Silahlı Kuvvetler Birliği. 
33 9’ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 07.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.45–18.55]. 
34 A grubu yenileme seçimleri Adıyaman, Aydın, Bilecik, Bolu, Çankırı, Çorum, Edime, Gaziantep, İçel, İzmir, Kastamonu, Kırklareli, Kırşehir, Malatya, Konya, Manisa, K. Maraş, Nevşehir, Ordu, Sinop, Sivas, Zonguldak. DİE, 
Cumhuriyet Senatosu Üyeleri Kısmi Seçim Sonuçları, Ankara, 1969, s.20. 
35 Cumhuriyet, 3.6.1968, s.1. 
36 Yıldız Sertel, Türkiye’de İlerici Akımlar ve Kalkınma Davamız, İstanbul: Cem Yayınevi, 1978, s.87. 
37. “AP İktidarda”, Milliyet, 13 Ekim 1969. 
38 9’ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 07.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.45–18.55]. 
39 “AP, Erbakan ve 13 adayı veto etti”, Milliyet, 19 Ağustos 1969. 
40 Abdi İpekçi, “AP ve Aşırı Sağ”, Milliyet, 19 Ağustos 1969. 
41 Ecvet Güresin, “Yeni Parti”, Cumhuriyet, 27 Ocak 1970. Doğan Duman, “İslamcı Gençliğin Serüveni”, Birikim, Sayı 95 Mart 1997, s.63. 
42 “Milli Nizam Partisi kuruldu”, Cumhuriyet, 27 Ocak 1970. 
43 Süleyman Arif Emre’nin 26.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 12.00–?]. 
44 Attilâ İlhan, Hangi Sol, Ankara: Bilgi Yayınevi, 1980, s.146. 
45 Milliyet, 13.10.1969, s.1. 
46 William Hale, Türkiye’de Ordu ve Siyaset, 1789’dan Günümüze, Çev.Ahmet Fethi, İstanbul. Hil Yayınları, 1994, s.156. 
47 Feroz Ahmad, Demokrasi Sürecinde Türkiye 1945-1980, Çev: Ahmet Fethi, 3. Bs, İstanbul, Hil Yayınları, 2007, s.308, Arsev Bektaş, Demokratikleşme Sürecinde Liderler Oligarşisi, CHP ve AP (1961-1980), İstanbul, Bağlam 
Yayınları, 1993, s.161, 


6 CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 4

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 4



Askeri darbelerin hepsinin bir kefeye konulamayacağını belirten Bedii Faik, 27 Mayıs başka, 12 Mart’ın başka, 12 Eylül’ün ise bambaşka müdahaleler olduğunu belirtmektedir. Bedii Faik’in sözleriyle: 


27 Mayıs ne yapmıştır? Hükümeti feshetmiştir. Yalnız bir şey yapmıştır, partileri 
kapatmamıştır. Neden kapatmamıştır? Çünkü bir parti daha fazla dayanağını teşkil ediyordu, Cumhuriyet Halk Partisi. O daha fazla bir dayanaktı onun için, onu da kapatmamıştır. Hatta bir şey söyleyeyim mi: Demokrat Partiyi 27 Mayıs hareketi kapatmadı, Demokrat Partiyi sulh hukuk mahkemesi kapattı, vaktinde kongresini yapmadı diye, vaktinde parti görevlerini ifa etmediler diye mahkeme kapatmıştır… Birinci darbenin dersini 12 Mart almış gibidir, Meclisi  kapatmamış  tır, herhangi bir parti liderini içeri almamıştır. Reisicumhurun seçilmesi gibi bir 
problemi vardır, vesairedir, falandır, onların öyle büyük meselesi olmamıştır. Ama Mahir Çayan vesaire hareketleri olunca sertleşmek zorunda kalmışlardır ve ondan sonra mecbur olmuşlardır çünkü oraya bir defa girdiniz mi artık burnunuzu çıkaramazsınız. Bundan sonra gelen 12 Eylülün çok daha aşağıda olması lazım geliyor. Öne inmiştir. Yani 27 Mayıs şu sevideyse, 12 Mart bu seviyededir artık, daha hafiftir o, parlamentoludur, vesairelidir, iyiye gidiyoruz sözde, birdenbire 12 Eylülde iş değişmiştir, 12 Eylül birdenbire ötekinin de tepesine çıkmıştır.21 

B.1965 SEÇİMLERİ VE SONRASI BAŞLICA GELİŞMELER 

1965’de Türkiye’de yeni bir döneme girilmiştir. 10 Ekim 1965 genel seçimleri, milli bakiye sistemine göre yapılmıştır. 1965 yılında yapılan genel seçimler öncesinde Siyasal Partiler Kanunu ve yeni Seçim Kanunu yasalaşarak Türkiye'de ilk kez nispi temsil sistemine eklenen "milli bakiye" sistemi uygulanmaya başlamıştır. Bu, küçük partilerin parlamentoda temsilini olanaklı kılan bir sistemdir. Böylece her bir oyun hesaba katılması amaçlanmış, seçim 
çevrelerinde değerlendirilemeyen oyların ulusal bir seçim çevresinde birleştirilmesi öngörülmüştür.22 

27 Mayıs darbesinden sonra, 1961, 1965, 1969, 1973 ve 1977 seçimlerinden sadece 1965 ve 1969 seçimlerinden tek başına iktidar olacak meclis aritmetiği çıkmıştır. Nitekim 1965 seçimleriyle 450 kişilik TBMM’de, aldığı % 52,87’lik oy oranıyla AP’nin, salt çoğunluk olan 226 rakamını ancak 14 sandalyeyle geçerek 240 milletvekilliği kazanabildiği düşünüldüğünde, seçim sonuçlarıyla, temsilde adaletin olabildiğince sağlanırken; yönetimde istikrarı sağlayacak güçlü 
hükümetlerin ortaya çıkmadığı görülmektedir. Aşağıdaki tabloda 1965 seçimleri sonucu oluşan parlamento aritmetiği gösterilmektedir. 





Tablo 1- 1965 Yılı Genel Seçim Sonuçları 
[Kaynak: http://www.konrad.org.tr/secim/ayrinti.php?yil_id=5 (Erişim: 03.10.2012)]. 


Görüldüğü gibi, toplam geçerli oyların yarısından fazlasını alan bir partinin bile mecliste çok az farkla çoğunluğu ele geçirmesi, parti içi demokrasinin güçlenmesini sağlarken, parti disiplininin tesisini güçleştirmiştir.23 

1965 seçimlerine giderken CHP siyasal yelpazedeki yerini "Ortanın Solu" olarak 
belirlemiştir. Bu nedenle CHP seçim öncesinde komünistlikle suçlanmış, "Ortanın Solu Moskova'nın Yolu" diye sloganlar yazılmıştır. CHP ise AP'yi gericileri korumak ve dini siyasete alet etmekle suçlamıştır.24 CHP, Demirel'in mason olduğunu da işlemiştir. Bunun üzerine AP Genel Başkanı, locadan mason olmadığını gösteren bir belge almak durumunda kalmıştır.25 

1965 seçimlerinin en önemli sonuçlarından ilki; DP’nin devamı olarak takdim edilen AP’nin tek başına iktidara gelmesidir. Dönemin AP lideri Demirel, zamanın ruhunu ve partisinin başarısını şu cümlelerle özetlemektedir: 

Adalet Partisi Avrupa’nın en iyi teşkilatlanmış, en güçlü, halka en iyi kenetlenmiş partilerinden biriydi, Avrupa’nın, yalnız buranın değil. Yani tam bir kütle partisiydi, her çeşit insanın bulunduğu bir kütle partisiydi ve Türkiye'nin bütün her tarafını kucaklayan bir partiydi, bütün insanı kucaklayan bir partiydi. İçerisinde kimseyi incitecek bir şey yoktu; vatandaşlık kavramı çok iyi yerleşmiş, herkes birbirini kardeşi sayan bir şeyin içerisindeydi; doğulusu, batılısı, vesairesi hepsi bir ocağın içindeydiler ve 65 seçimlerinde yüzde 53 oy aldık. Türkiye’de 
Demokrat Partinin aldığı yüzde 56’dan sonra en büyük oydur, bu zamana kadar alınmadı henüz.26 

Söz konusu seçimlerin en önemli ikinci sonucu ise: Türk solunun TBMM’de 14, 
Cumhuriyet Senatosunda ise 1 sandalye27 kazanarak ilk kez parlamentoya girmiş olmasıdır. Mecliste; Ali Karcı (Adana), Rıza Kuas (Ankara), Muzaffer Karan (Denizli),28 Tarık Ziya Ekinci (Diyarbakır), Yahya Kanbolat (Hatay), Sadun Aren (İstanbul), Mehmet Ali Aybar (İstanbul), Cemal Hakkı Selek (İzmir) Adil Kurtel (Kars), Yunus Koçak (Konya), Şaban Erik (Malatya), Kemal Nebioğlu (Tekirdağ), Behice Boran (Urfa), Yusuf Ziya Bahadınlı (Yozgat). Senatoda ise Fatma Hikmet İşmen (Kocaeli), Türkiye İşçi Partisi’nin parlamentoya soktuğu isimlerdir. 

İlginçtir ki; TİP listesinden parlamentoya giren bu 15 isimden üçü sendikacı, on ikisi ise aydınlardan oluşuyordu. Tam anlamıyla işçi olup ta parlamentoya giren TİP’li yoktu. Bu durumun Genel Başkan Mehmet Ali Aybar tarafından dillendirilen “eli nasırlılar meclise” şiarıyla ne kadar örtüştüğü tartışmalıdır.TİP’in meclise girişi karşısında sol çevrelerde ve sağdaki tepkiler incelenmeye değer gözükmektedir. Sağdaki bir kesime göre; aldığı oy ve kazandığı sandalye sayısı dikkate alındığında, Türk solunun gücü belli olmuştur ve hiçbir şekilde endişeye 
mahal yoktur. Lakin özellikle yetmişli yıllar boyunca parlamento dışı muhalefet olgusunun silahlı çatışmaya dönüştüğü esnadaki hasımlaşmada taraf olan radikal sağ cenah açısından durum, endişe edilecek boyuttadır. TİP, bu kesime göre ülkeyi kızıl bir ihtilale sürüklemekle vazifelidir.29 

BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

22 Erol Tuncer, Osmanlı'dan Günümüze Seçimler 1877-1999, Ankara, TESAV Vakfı, 2002, s.213-218. 
23 Parti disiplini konusundaki teorik yaklaşımıyla güncelliğini koruyan şu çalışmaya bkz. İlter Turan, “Parti Disiplini” [Kapsam, Tarihçe, Teşvik Eden Sebepler], İÜİFM, Cilt 28, Sayı 1–4 (1968), 79–102. 
24 Ali Gevgilili, Yükseliş ve Düşüş, 2. Bs, İstanbul, Bağlam Yayınları, 1987, s.322. 
25 Celal Ertuğ, Çözümsüz Demokrasi, İstanbul, Bilgi Yayınevi, 1997, s.107. 
26 9’ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 07.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.45–18.55]. 
27 Sadun Aren, TİP Olayı 1961–1971, İstanbul: Cem Yayınevi, 1993, s.105. 
28 13 Kasım 1960’da tasfiye edilen 14’ler grubuna dahildir. 
29 İlhan Darendelioğlu, Türkiye’de Komünist Hareketler, İstanbul: Toker Yayınları, 1979, s.499. 


5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 3

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 3


12 MART MUHTIRASI ÖNCESİ GELİŞMELER 

A. 12 MART ÖNCESİ GENEL DURUM 



27 Mayıs sonrasındaki gelişmeler takip edildiğinde, ülkede, askerin kışlasından çıktıktan sonra, yeniden kışlasına dönmesinin ne kadar zorlaştığı görülmektedir. Milli Birlik Komitesi içindeki bölünme ve sonucunda 14 MBK üyesinin ihracı; 21 Ekim Protokolü ve 1961 seçimlerinin iptali ile yeniden müdahale tasarıları; Talat Aydemir tarafından girişilen 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963 tarihli darbe teşebbüsleri, bu tespiti doğrulayan gelişmelerden bazılarıdır. Aydemir ilkinde affedilmiştir. İkincisinde ise TBMM’nin kabul ettiği 480 Sayılı Yasa ile haklarında ölüm kararı onaylanan Süvari Binbaşı Fethi Gürcan 26 Haziran 1964 günü ve 
Kurmay Albay Talat Aydemir 5 Temmuz 1964 günü idam edilmişlerdir.1 Diğer tutukluların cezaları 1966’da çıkarılan Af Yasası ile kısmen veya tamamen kaldırılmıştır. Bununla birlikte müdahale girişimleri sürecinde Aydemir’e destek çıkan bir kısım tabii senatörlerin (Mucip Ataklı, Kadri Kaplan, Muzaffer Yurdakuler, Sezai Okan) ise hiçbir adli soruşturmaya tabii tutulmamıştır. Anılardan anlaşılan; bu kişiler darbe girişimine önce destek vermişler daha sonra da darbenin zor olacağı düşüncesine kapılıp bundan vazgeçmişlerdir. Darbe sürecinden sonra da makamları ve konumları sarsılmadan siyasete devam etmeyi sürdürmüşlerdir. 

Siyasi hayatın bu dönemde dalgalı bir seyir izlemesinin temelinde yatan neden 
istikrarsızlıktır.2 İnönü’nün 13.12.1964’te Parti Meclisinde yaptığı konuşmada “Sizin bildiğiniz iki darbe girişimi var ancak biz on beş darbe girişimini daha hazırlık aşamasında engelledik”3 sözleri dönemin siyasi havasını anlamak için manidardır. 

1961–1965 yılları arasındaki koalisyon hükümetleri döneminde gündeme getirilen ve 1966’da sağlanan, eski DP’lilerin affıyla tahliyelerinin, kısa bir müddet sonra bu kez siyasi haklarının da iadesi tartışmalarını yaratması, yeni müdahale gerekçelerinin üretilmesine zemin hazırlamıştır.4 Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel bu hususta şunları söylemektedir: 

Siyasi haklar tartışması var, siyasi haklar 69’da iade edilecek ve Cumhurbaşkanı diyor ki “Sakın ola bunu şimdi yapma.” bana diyor. “Niye?” “Çok kötü haberler alıyorum, yapma şimdi bunu.” Ben kalkıp bir yere gidivereyim. Şimdi ben ne yapayım? Efelik yapıp yapsam, bir şey olsa “Kardeşim biz seni idareci diye getirdik oraya. Üç gün sonra olsaydı, yani idare etseydin bunu, yani onu diyecek. Bir şey olmasa, yani yapmasam “Bak yapamadı, korktu.” filan. Efeliğe gelen bir iş değil bu. İhtilal şartlarından sonra bir ülkeyi yönetmek gayet zordur ve her istediğiniz olmuyor, bugüne şükretmek lazım. Gene bugüne şükretmek lazım.5 

Demirel’in bu sözlerine karşı Hasan Celal Güzel’in cevabına da dikkat çekmek gerekmektedir: 

Sayın Demirel, 1969’da Celal Bayar’ın, rahmetli Celal Bayar’ın siyasi affı için senatodan geçmiş kanun tasarısı çünkü Hükûmet hazırlamış ve Meclise gelmiş, o sırada öğreniyor, kendi ifadesine göre, Amerikalılardan, şuradan buradan ki bunlar eğer bu kanun çıkarsa müdahale edecekler yani bir darbe ihtimali var. “Ben Türkiye’yi darbeden kurtardım.” diyor Sayın Demirel. Sayın Demirel şunu yapmış: Bunu kanun tasarısını geri çekmiş. Darbeden böyle kurtarmış. Hani, meşhur çapkın kaptan hikâyesini bilirsiniz. Güzel kadın, açık deniz, birtakım 
ahlaksız tekliflerde bulunuyor. Birinci gün, ikinci gün… Kadın da yazıyormuş günlüğüne bunu. Günlüğün sonunda işte “Kaptan, açıkça eğer kabul etmezsen gemiyi batırırım.” dedi. Son sayfası şöyleymiş: “Gemiyi kurtardım.” Yani Sayın Demirel gemiyi kurtardığı zaman bile vermiş, kurtarmış hem de milletin iradesini satmış, kurtarmış. Böyle birisinden darbe konusunda kalkıp da şey almanız, affedersiniz, çok özür dilerim ama görüş almanız benim çok tuhafıma gitti. Hele 28 Şubatın faili, plancısı, destekçisi, koltuk değneği olan bir zatın bu şekilde kalkması, hem de hiç sıkılmadan “Yarın sizi de sorgularlar.” diye size de tehditte bulunması gerçekten çok tuhaf olmuştur.6 

 1961 Anayasasıyla ülke, çeşitli siyasi akımların bir önceki döneme kıyasla kendilerini daha özgürce ifade edebilecekleri bir döneme girmiş bulunuyordu.7 Kuşkusuz bu durum, ülkenin demokrasi geleneğinin desteğinden mahrum bir şekilde yürümekteydi. Ülke, dış dinamiklerin belirleyiciliğinde8 çok partili siyasi hayata geçmiş ancak iktidar olan partinin bir askeri darbeyle yönetimden uzaklaştırılmasına mani olunamamıştı. 1950–1960 arasındaki DP’li yıllarda hâkim olan güçlü yürütme olgusuna verilmiş sert tepkinin eseri olarak yeni anayasada; yürütmenin yalnızca yasama organı tarafından kontrolünün kifayetsizliğine tedbir olmak üzere, kimi organlar anayasal kuruluşlar haline getirilmiş, bu organların yürütmenin elini zayıflatan yetkilerle teçhizi 
sağlanmıştır.9 Yürütmenin, yasama organındaki gücüne paralel olarak iktidar olmasına karşı Anayasa Mahkemesi kurulmuş, yasamanın ihdas edeceği anayasaya aykırılık arz edebilecek kanunlarının hem esastan, hem de usul açısından denetlenmesi yetkisi bu mahkemeye verilmiştir.10 Milli Güvenlik Kurulu ilk kez anayasal bir kuruluş olarak sistem içinde yerini almıştır.11 Bu noktada şu tespitin haklılığını ortaya koymak gerekiyor: “Milli Güvenlik Kurulu 
(…) sivil otoritenin bir parçası değil, aksine askerlerin sivil otoriteyi kontrol edebilmeleri için donatılmış bir aygıttır”. 12 Milli Güvenlik Kurulunun, askeri vesayetin kurumlaşmış ifadesi olduğundan bahisle, bu organın neden kaldırılmadığı konusunda Demirel, şunları söylemektedir: 

Bizim siyasette uzun seneler geçen ömrümüzün bir kısmında biz sizin düşündüğünüz kadar güçlü değiliz çünkü biz 1971’de tek başına hükümeti bırakmışız, ondan sonraki dönem hep koalisyonlardır ve koalisyonlarda da biz zor dönemler yaşamışız. Devletin birinci meselesi, devleti ıslah etmek, düzeltmek değil, birinci meselesi anarşi olmuş, birinci meselesi terör olmuş, 
birinci meselesi güncel meseleler olmuş, bizatihi idarenin kendisi olmuş. Yani koalisyonlar gelmiş, koalisyonlar gitmiş hep bu olmuş. Üç-dört partiyi bir araya getirip koalisyon kurmuşuz, 70’li yıllar öyle. Burada o kadar devletin bünyesine tekabül edecek meseleleri ele almak, düzeltmek, halletmek falan imkânı olmamıştır. Biz ancak kırılanı, döküleni topladık. Sonra, 80’li yıllar, zaten 80’li yıllarda biz yokuz. 1980 darbesinin yaptığı en kötü şeylerden bir tanesi 
Türkiye’de siyasi partileri kapatmak ve siyasetçilere on sene yasak getirmektir. Bu, siyasetin damarını kurutmuştur. Yani 1983 seçimlerine ne Cumhuriyet Halk Partisi ne Adalet Partisi kendi isimleriyle girebilmiş değil, hatta onlara yakınlar varsa veto yemiş. Ondan sonraki zaman içerisinde toparlanma olabilmiş, zaman almış. Yani siyasetin içine sürüklendiği kargaşadan keşmekeşten siyasi partiler kendilerini çıkarabilmek, kurtarabilmek, ayakta durabilmek, yürüyebilmek için bütün zamanlarını sarf etmişler. Onun için, sizin dediğiniz sualle biz meşgul 
olmadık. Yani Millî Güvenlik Kurulunu hiçbir zaman düşünmedik, yani bunu kaldıralım, yüceltelim, vesaire çünkü Milli Güvenlik Kurulu ihtilallere karşı alınmış bir tedbir olarak ortadaydı. Şöyle bir tedbirdi: Yani Türkiye’de birtakım işler cereyan ediyor, askerin üst kademesi bunu bilsin ve taşın altına elini soksun ve sivil idare bir şey yapmaya kalktığı zaman buna itiraz etmesin, onu sağlayan bir mekanizma olarak almışızdır Millî Güvenlik Kurulunu. Onu düzeltmeyi hiç düşünmedik.13 

Yasama organının iki meclisli olması sağlanarak bir tür akil adamlar ya da güzîdeler meclisi olması hedeflenen Cumhuriyet Senatosu kurulmuştur. Kırk yaşını bitiren ve yüksek tahsil yapanlardan oluşan bu meclisle, yasamanın millet meclisi boyutunun kontrol altına alınması amaçlanmıştır. Cumhuriyet Senatosu, genel seçimle gelen 150, Cumhurbaşkanının atadığı 15 ve tabiî (eski DP’lilerce ölesiye) senatörlerden oluşuyordu.14 Eski Cumhurbaşkanları da tabiî üyeler 
arasındaydı. Sadece Celâl Bayar bu haktan mahrum bırakılmıştı.15 İki yılda bir, üçte biri yenilenen senatoda, Cumhurbaşkanının atadığı senatörlerde, yüksek öğrenim yapma şartı aranmıyordu.16 

Bunun yanı sıra DP iktidarı döneminde iktidarın borazanı olmakla suçlanan devlet radyosu17 ve üniversite özerk hale getirilmiştir. Netice itibarıyla, idarenin yasamadaki etkinliği karşısında, yasama yetkilerinin çift meclis, anayasa mahkemesi ve MGK tarafından sınırlandırılması hedeflenirken, yürütmenin her türlü eylem ve işlemleri yargı denetimine tabi tutuluyordu. DPT’nin kuruluşu ise devletçi sosyalizm denilebilecek üçüncü dünyacı bir akımın tesirinde kalan, ihtilâle destek veren kimi aydınların etkisiyle gerçekleştirilmiştir.18 Hepsinden 
önemlisi ilerleyen yıllarda çokça şikâyet edilecek ekseriyeti esas alan seçim sistemi değiştirilerek, yönetimde istikrardan çok temsilde adalet ilkesini gözeten bir seçim sistemi benimsenmiştir.19 Yeni seçim sistemi, temsilde adaleti azamî oranda sağlıyordu ancak siyaset arenasında, bölünmeyi de teşvik etmiştir. Yetmişli yıllarda Milliyetçi Hareket Partisi, Milli Selamet Partisi, Cumhuriyetçi Güven Partisi, Demokratik Parti gibi partiler bu sistemin kendilerine sağladığı az sandalyeyle çok tesir etme imkânını bulmuşlardır. Örneğin MHP, birinci Milliyetçi Cephe hükümetinde, 3 sandalyesine karşılık iki bakanlıkla temsil edilmiştir.20 


BU BÖLÜM DİPNOTLARI;

1 Cumhuriyet, 27.6.1964, s.1. 
2 Metin Toker, Demokrasimizin İsmet Paşalı Yılları: İnönü’nün Son Başbakanlığı, 1961-1965, İstanbul, Bilgi Yayınları, 2. Bs,, 1992, s.36. 
3 Milliyet, 14.12.1964, s.1. 
4 Bilgiç, Anayasanın 68’nci maddesinin ve değiştirilmesi ve geçici 11’nci maddenin yürürlükten kaldırılması hakkındaki değişikliğin, TİP tarafından esastan iptali için Anayasa Mahkemesine götürüldüğünü; mahkemenin ise 
usulden, söz konusu değişiklilik ve ilgayı iptal ettiği bilgisini veriyor. Konu hakkında Sadettin Bilgiç’in anlatımı için bkz. Sadettin Bilgiç, Hatıralar, İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2002, ss.185–191. 
5 9’ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 07.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.45–18.55]. 
6 Hasan Celal Güzel’in 13.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 11.00–14.08]. 
7 1961 Anayasası ile 1982 Anayasasını bu bağlamda tartışan bir eser için bkz. Bülent Tanör, İki Anayasa 1961–1982, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. 1986. 
8 Niyazi Berkes, Unutulan Yıllar, İstanbul: İletişim Yayınları, 2006, s.349 vd. 
9 Ergun Özbudun, Türk Anayasa Hukuku, Ankara: Yetkin Yayınları, 2000, s.356. 
10 Ali Ülkü Azrak, “Türk Anayasa Mahkemesi”, İÜHFD, Cilt 28, Sayı 3–4 (1962), 649–700. 
11 Muharrem Balcı, MGK ve Demokrasi (Hukuk-Ordu-Siyaset), İstanbul: Yöneliş Yayınları, 1998. 
12 Hikmet Özdemir, Türkiye Cumhuriyeti’nde Rejim ve Asker İlişkisi Üzerine Bir İnceleme, İstanbul: İz Yayıncılık, 1993, s.261. 
13 9’ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 07.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.45–18.55]. 
14 Turhan Dilligil, (Sokaktaki Adam), Allahsız Gardiyan, Ankara: Güneş Matbaacılık, 1966, s.34. 
15 Bayar, siyasi hakları iade edildikten sonra kendisine yapılan tabii senatörlük teklifine reddetmiş; gerekçesini ise şöyle açıklamıştır: “Tabii senatörlük ve benzeri sıfatların gerçek demokrasi esasları ile telifini güç buluyorum. 
Bu konuda samimi olarak bağlı bulunduğum görüş, düşünce ve inancıma sadık kalma kararındayım”, Milliyet, 5 Temmuz 1974. 
16 Orhan Aldıkaçtı, Anayasa Hukukumuzun Gelişmesi ve 1961 Anayasası–II, İstanbul: Hüsnütabiat Matbaası, 1966, ss.116–120. 
17 Bkz. Muammer Aksoy, Partizan Radyo ve DP, Ankara: Ayyıldız Matbaası, 1960. 
18 Cem Eroğul, Anatüzeye Giriş, Ankara: İmaj Yayıncılık, 1993, s.217 vd. 
19 Hikmet Özdemir, Türkiye Cumhuriyeti, İstanbul: İz Yayıncılık, 1995, s.374. 
20 Milliyet, 1 Nisan 1975. 
21 Bedii Faik’in 26.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 11.30–13.15]. 

4 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 2

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 2





EK.50. Kocaeli Milletvekili Nihat Erim tarafından CHP Genel Başkanlığına gönderilen 19.03.1971 tarihli dilekçe [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7963–2]. 

EK.51. Kumandanların Muhtırası ve Kurulan Hükümet Hakkında Sağ Basındaki Yankılar ve Sağ Cephenin, Kürtçülerin, Azınlıkların Görüş ve Düşünüşleri Hakkında Çok Gizli İbareli Not [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7965–8]. 

EK.52. Maraş Bağımsız Milletvekili İbrahim Öztürk tarafından Cumhurbaşkanlığı 
Makamına gönderilen 05.01.1971 tarihli yazı [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–31]. 

EK.53. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığı tarafından yayınlanan 18.12.1970 tarihli bildiri [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–9]. 

EK.54. Mustafa Kemal Derneği tarafından Cumhurbaşkanlığı makamına gönderilen 27.12.1970 tarih ve özel sayılı yazı [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–5]. 

EK.55. Ordu’nun Verdiği Muhtıra ile İlgili Muhtelif Sağ Basında Neşredilen Çok Gizli İbareli Makale, Fıkra ve Yorumlardan Önemli Özetler [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7965–2]. 

EK.56. Ödemiş Kaymakamı Yusuf Doğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Makamına çekilen 01.01.1971 tarihli telgraf [Türkiye Cumhurbaşkanlığı Evrakı No: 3/24]. 

EK.57. Prof. Dr. Nihat Erim’in kimliği [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7963–4]. 

EK.58. Sayın Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisinde Grubu Olan Siyasi Partilerin Heyetleri ve Cumhuriyet Senatosu Milli Birlik Grubu ve Kontenjan Grubu Başkanlarıyla Yapacağı İstişareler İçin 17.03.1971 Tarihli Muhtıra [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7961–4]. 

EK.59. Sivas Senatörü Hüseyin Öztürk tarafından Cumhurbaşkanlığı Makamına 
gönderilen 18.12.1970 tarihli yazı ve ekleri [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781]. 

EK.60. TBMM Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanlığının 02.04.2012 tarih ve 303 sayılı yazısı. 

EK.61. TC Başbakanlık Basın Merkezi Bildirisi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay  Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6625]. 

EK.62. Tekstil İşçileri Sendikası Genel Başkan Vekili Sabri Tığlı tarafından 
Cumhurbaşkanlığı Makamına çekilen 01.01.1971 tarihli telgraf [Türkiye Cumhurbaşkanlığı Evrakı No: 3/18]. 

EK.63. Turhan Feyzioğlu tarafından Sayın Cumhurbaşkanına 7 Ocak 1971 Günü Şifahen Arzedilmiş Olan Hususlarla İlgili Not Başlığını taşıyan 21.01.1971 tarihli yazı ve ekleri [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–55]. 

EK.64. Türk Aydınlar Ocağı tarafından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a gönderilen 16.07.1971 tarihli yazı ve ekleri [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/7–12; Fihrist No: 9009] 

EK.65. Türkiye Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin 27.10.1971 tarihli yazısı 
[Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–21; Fihrist No: 6288–1]. 

EK.66. Zonguldak Senatörü Ahmet Demiryüce tarafından Cumhurbaşkanlığı Makamına çekilen 23.12.1970 tarihli telgraf [Türkiye Cumhurbaşkanlığı Evrakı No: 3/15]. 

EK.67. 9’ncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in 07.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.45–18.55]. 

EK.68. Hasan Celal Güzel’in 13.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 11.00–14.08]. 

EK.69. Bülend Ulusu’nun 14.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak 
Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 11.00–12.45]. 

EK.70. Mustafa Kalemli’nin 21.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak 
Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 11.09–14.42]. 

EK.71. Bedii Faik’in 26.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 11.30–13.15]. 

EK.72. Süleyman Arif Emre’nin 26.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 12.00–?]. 

EK.73. Numan Esin’in 26.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak 
Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.07–16.13]. 

EK.74. Talat Turhan’ın 26.06.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak 
Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 17.37–19.00]. 

EK.75. Prof. Dr. Mete Tunçay’ın 11.10.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 11.42–13.00]. 

EK.76. Rasim Cinisli’nin 11.10.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak 
Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 18.02–19.05]. 

EK.77. Ali Kırca’nın 11.10.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 10.20–11.40]. 

EK.78. Sönmez Targan’ın 11.10.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak 
Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 19.08–19.40]. 

EK.79. Kurtul Altuğ’un 11.10.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak 
Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.10–15.20]. 

EK.80. Ertuğrul Kürkçü’nün 31.10.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 10.30–12.06]. 

EK.81. Ferruh Bozbeyli’nin 31.10.2012 Tarihli Dinleme Tutanağı, TBMM Tutanak 
Hizmetleri Başkanlığı [Saat: 14.03–15.26]. 

KISALTMALAR 

ABD: Amerika Birleşik Devletleri 

Alb.: Albay 

AP : Adalet Partisi 

AÜ : Ankara Üniversitesi 

AÜHFD: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 

AÜSBE : Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 

AÜSBF: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 

AÜSBFD: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi 

Bkz.: Bakınız 

Bnb.: Binbaşı 

CGP: Cumhuriyetçi Güven Partisi 

CHP: Cumhuriyet Halk Partisi 

CKMP : Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 

CP : Cumhuriyetçi Parti 

çev.: Çeviren 

DDKO: Devrimci Doğu Kültür Ocakları 

DEV-GENÇ : Devrimci Gençlik Federasyonu 

DGM :Devlet Güvenlik Mahkemesi 

DİSK: Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu 

DSİ: Devlet Su İşleri 

DP : Demokrat Parti, Demokratik Parti 

DPT: Devlet Planlama Teşkilâtı 

E.: Emekli 

EMİNSU: Emekli İnkılâp Subayları 

FKF: Fikir Kulüpleri Federasyonu 

İGD: İlerici Gençlik Derneği 

İTÜ: İstanbul Teknik Üniversitesi 

İÜ: İstanbul Üniversitesi 

İÜSBE: İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü 

İÜSBF: İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi 

Karş.: Karşılaştırınız 

KHK : Kanun Hükmünde Kararname 

KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 

Kora.: Koramiral 

Korg.: Korgeneral 

KTFD: Kıbrıs Türk Federe Devleti 

Kur.: Kurmay 

MBK: Milli Birlik Komitesi 

MC: Milliyetçi Cephe 

MESS : Madeni Eşya Sanayicileri Sendikası 

MGK: Milli Güvenlik Konseyi; Milli Güvenlik Kurulu 

MGP : Milli Güven Partisi 

MHP : Milliyetçi Hareket Partisi 

MİSK: Milliyetçi İşçi Sendikaları Konfederasyonu 

MKP : Milli Kalkınma Partisi 

MKYK: Merkez Karar ve Yönetim Kurulu 

MNP: Milli Nizam Partisi 

MP : Millet Partisi 

MSP: Milli Selâmet Partisi 

NATO: North Atlantic Treaty Organization 

OHAL: Olağanüstü Hal 

Ora.: Oramiral 

Org.: Orgeneral 

OTDÜ: Ortadoğu Teknik Üniversitesi 

POL-BİR: Polis Birliği 

POL-DER: Polis Derneği 

RP : Refah Partisi 

SKB: Silâhlı Kuvvetler Birliği 

SKD: Sosyalist Kültür Derneği 

SODEP : Sosyal Demokrasi Partisi 

SSCB: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği 

TBMM: Türkiye Büyük Millet Meclisi 

TBP : Türkiye Birlik Partisi 

Tğm.: Teğmen 

THKO : Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu 

THKP-C: Türkiye Halk Kurtuluş Partisi Cephesi 

TİKKO: Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu 

TİP: Türkiye İşçi Partisi 

TKP: Türkiye Komünist Partisi 

TKP: Türkiye Köylü Partisi 

TPAO: Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı 

TRT: Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu 

TSK: Türk Silâhlı Kuvvetleri 

TTK: Türk Tarih Kurumu 

Tuğa. : Tuğamiral 

Tuğg. : Tuğgeneral 

Tüma.: Tümamiral 

Tümg.: Tümgeneral 

TÜRK-İŞ: Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu 

ty : Tarih yok 

ÜGD: Ülkücü Gençlik Derneği 

Ütğm.: Üsteğmen 

vd.: ve devamı 

Yb.: Yarbay 

YÖK: Yüksek Öğretim Kurumu 

YSK: Yüksek Seçim Kurulu 

YTP: Yeni Türkiye Partisi 

Yzb.: Yüzbaşı


GİRİŞ 


Demokrasiye yönelik tehditlerin başında hiç kuşkusuz doğrudan veya dolaylı yollarla meşru otoriteyi etkisiz kılmayı veya ortadan kaldırmayı hedefleyen darbe veya muhtıra teşebbüsleri yer alır. İnsan topluluklarının ve yönetimlerin cevap aradığı kadim sorulardan biri sivil-asker ilişkilerinin dengeli ve meşru otoriteye bağlı olarak nasıl kurulacağı ve uygulanacağıdır. Tarihin farklı dönemlerinde belli grup veya güçler yönetimler ele geçirme ve kendi istedikleri biçimde o mekanizmayı ve süreci biçimlendirme arzusu taşımışlardır. Bu nedenledir ki, örneğin büyük düşünür Aristoteles, bir toplumda askerlerin sayı ve güç bakımdan içinde yaşadığı halkla orantılı olması gerektiğini, ne ülke savunmasını zaafa uğratacak bir durumda ne de kendi toplumlarını baskı altına alacak bir büyüklük ve güçte olmamaları konusunda hatırlatmalarda bulunmuştur. Yönetimlerin güçlü olduğu dönemlerde kurumlar arası güç ve otorite ilişkilerinin de kamu yararını gözetecek biçimde kurulduğu, olağandışı koşullarda 
ise meşru otorite dışında aktörlerin güç devşirdikleri görülmüştür. 

Her ne kadar farklı zamanlarda ve farklı toplumlarda askeri darbeler, muhtıralar, anti demokratik yönetimler ve diktatörlükler görülmüş olsa da, bu tür patolojik durumların hangi şartlarda ortaya çıktığına ilişkin araştırmalar ve elde edilecek cevaplar tüm insanlık için olduğu kadar ülkemiz için de hayati bir önemi haizdir. 

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu Türkiye’de darbelerin nedenlerini, süreçlerini, sonuçlarını araştırmak; darbelerin nasıl önlenebileceğine ilişkin incelemelerde bulunmak ve elde ettiği bilgi ve bulguları Meclis Genel Kurulu’nu ve kamuoyunu bilgilendirmek amacıyla kurulmuştur. Komisyon bünyesinde 27 Mayıs 1960 darbesi ile 12 Mart 1971 muhtırasını araştırmak üzere kurulan alt komisyonumuz darbe girişimlerinin nedenlerini, aktörlerin kendilerini nasıl meşrulaştırdıklarını, hangi koşulların darbe ve muhtıralar için elverişli olduğu, 
darbe ve muhtıraları önleme konusunda ne tür yasal, toplumsal, eğitsel, sosyal, ekonomik tedbirler alınabileceği gibi hususlar üzerinde durmuştur. 

Araştırma çerçevesinde, kapsamlı arşiv, belge ve literatür taramaları gerçekleştirilmiş, konu hakkında bilgi sahibi olan çok sayıda kişinin tanıklığına müracaat edilmiştir. 

3 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 1

12 MART 1971 MUHTIRASI ARAŞTIRMA RAPORU. BÖLÜM 1



21 KASIM 2012  
Nuray Özoğuz




İÇİNDEKİLER SUNUŞ ......................................................................................... II 
İÇİNDEKİLER ...................................................................................................... III 
TABLO LİSTESİ .................................................................................................. VI 
EKLER LİSTESİ .................................................................................................. VI 
KISALTMALAR ................................................................ XII 

GİRİŞ ................................................................................. 15 

BİRİNCİ BÖLÜM: 12 MART MUHTIRASI ÖNCESİ GELİŞMELER ....... 16 

A. 12 MART ÖNCESİ GENEL DURUM ................................................. 16 
B. 1965 SEÇİMLERİ VE SONRASI BAŞLICA GELİŞMELER ........................ 19 
C. 1969 SEÇİMLERİ ............................................................ 23 
D. FARKLI AKTÖR VE KURUMLARIN 12 MART MUHTIRASI ÖNCESİ SÜRECE YAKLAŞIMLARI ......... 26 
1. CHP’NİN DURUMU ....................................................................... 27 
2. TİP, SOL BASIN VE GRUPLAR ........................................................ 28 
3. AP’NİN DURUMU .......................................................................... 30 
4. MHP VE MNP’NİN TUTUMU ............................................................ 33 
5. SİYASİ PARTİLERİN MUHTIRA ÖNCESİ YAŞANAN SÜREÇLERE İLİŞKİN TALEP VE ŞİKÂYETLERİ ........... 35 
6. MİLLETVEKİLLERİ VE SENATÖRLERİN YAŞANAN SÜREÇLERE İLİŞKİN TALEP VE ŞİKÂYETLERİ ............. 38 
7. MUHTIRA SÜRECİNDE ANAYASA TARTIŞMALARI ................. 40 
8. 12 MART MUHTIRASI SÜRECİNE İLİŞKİN SENDİKALARIN TUTUMU41 
9. 12 MART MUHTIRASI SÜRECİNDE ÜNİVERSİTELER VE ÖĞRENCİ OLAYLARI 46 
10. MUHTIRA ÖNCESİNDE CUMHURBAŞKANI VE ORDUNUN TUTUMU50 

İKİNCİ BÖLÜM: 12 MART MUHTIRASI VE SONRASINDA YAŞANAN BAŞLICA OLAYLAR ....... 52 

A. DOĞRUDAN MÜDAHALENİN DOLAYLI MÜDAHALEYE DÖNÜŞMESİ VE 9 MARTÇILARIN TASFİYESİ ........ 52 
1. 9 MART HAREKETİNİN FİKRİ ALTYAPISI VE GEREKÇELERİ..... 53 
2. 9 MART HAREKETİNİN ÖNDE GELEN AKTÖRLERİ .................. 56 
3. ASKERİ MÜDAHALENİN YÖN DEĞİŞTİRMESİ: 9 MART’A KARŞI 12 MART... 60 
4. MUHTIRAYA YÖNELİK İLK TEPKİLER .................................................. 64 
5. 9 MARTÇILARIN ÖNDE GELENLERİNİN TASFİYE EDİLMESİ ..................... 66 
B. 12 MART MUHTIRASININ VERİLMESİNDE İÇ ETKENLERİN ROLÜ.............. 69 
1. İŞÇİ HAREKETLERİ .......................................................................... 70 
2. ÖĞRENCİ HAREKETLERİ ................................................................. 71 
3. ADALET PARTİSİNDEKİ BÖLÜNME .............................................. 73 
4. CHP’DEKİ DURUM ............................................................................ 76 
5. SOLDA FİKİR AYRILIKLARI ........................................................... 78 
C. 12 MART MUHTIRASININ VERİLMESİNDE DIŞ ETKENLERİN ROLÜ 79 
1. HAŞHAŞ SORUNU ............................................................................. 80 
2. ARAP-İSRAİL ÇATIŞMASINDA TÜRKİYE’NİN TAVRI ............... 81 
3. KIBRIS VE U–2 CASUS UÇAKLARI MESELESİ ............................ 82 
4. DEMİREL VE ÇAĞLAYANGİL’İN 12 MART-ABD İLİŞKİSİNE DAİR YORUMLARI 83 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM: 12 MART MUHTIRASINA YÖNELİK TUTUM VE TEPKİLER ...... 85 

A. CUMHURBAŞKANI CEVDET SUNAY’IN MUHTIRA SONRASINDAKİ TUTUMU VE FAALİYETLERİ ........ 85 
B. PARTİLERÜSTÜ HÜKÜMETİN KURULUŞU VE TEPKİLER ................... 86 
C. MUHTIRAYA VE PARTİLERÜSTÜ HÜKÜMETE YÖNELİK SOL ÇEVRELERİN TAVRI 90 

1. TİP’İN MUHTIRAYA KARŞI TUTUMU ........................................... 91 
2. ANT ÇEVRESİNİN MUHTIRAYA KARŞI TUTUMU ..................... 91 
3. PROLETER DEVRİMCİ AYDINLIK ÇEVRESİNİN MUHTIRAYA KARŞI TUTUMU 92 
4. DEVRİM ÇEVRESİNİN MUHTIRAYA KARŞI TUTUMU .............. 92 
5. AYDINLIK SOSYALİST ÇEVRESİNİN MUHTIRAYA KARŞI TUTUMU93 
6. SOSYALİST GAZETESİ ÇEVRESİNİN MUHTIRAYA KARŞI TUTUMU93 

D. MUHTIRAYA VE PARTİLERÜSTÜ HÜKÜMETE YÖNELİK SAĞ ÇEVRELERİN TAVRI 96 

1. SAĞ BASINDA MUHTIRANIN DEĞERLENDİRİLMESİ ............... 96 
2. MİLLİYETÇİ MUHAFAZAKÂR ENTELİJANSİYANIN TUTUMU97 
3. TÜRK AYDINLAR OCAĞI TARAFINDAN MUHTIRA SONRASI YAPILACAKLARA DAİR RAPOR ......... 98 

E. MUHTIRA SÜRECİNDE YAYGINLAŞAN ŞİDDET EYLEMLERİ .......... 101 
1. ŞEHİR VE KIR GERİLLASI UNSURLARININ EYLEMLERİ ....... 102 
2. EFRAİM ELROM OLAYI ................................................................. 103 
3. KIZILDERE OLAYI ........................................................................... 105 
4. GEZMİŞ, İNAN VE ASLAN’IN İDAMI ........................................... 110 
5. “MARMARA” YOLCU GEMİSİNİN YAKILMASI OLAYI ........... 112 

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM: ARA DÖNEM HÜKÜMETLERİ VE 1973 SEÇİMLERİ114 

A. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ TARTIŞMALARI ............................................. 114 
1. NİHAT ERİM’İN ANAYASA DEĞİŞİKLİKLERİNE İLİŞKİN GEREKÇELERİ ......116 
2. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN YENİDEN DÜZENLENMESİ117 
3. SOSYAL VE İKTİSADİ HAKLAR İLE ÖDEVLERİN YENİDEN DÜZENLENMESİ . 118 
4. YASAMA VE YÜRÜTME İLİŞKİLERİNE DAİR DEĞİŞİKLİKLER120 
5. ÜNİVERSİTE ÖZERKLİĞİNE İLİŞKİN DEĞİŞİKLİKLER ........... 121 
6. TRT VE YARGI ORGANLARINA İLİŞKİN DÜZENLEMELER ... 121 

B. ERİM-DEMİREL ÇATIŞMASI VE BİRİNCİ ERİM HÜKÜMETİNİN İSTİFASI124 
C. FERİT MELEN HÜKÜMETİ DÖNEMİ ....................................................... 136 

1. EMİNÖNÜ ARABA VAPURUNUN BATIRILMASI OLAYI ......... 136 
2. ZİVERBEY KÖŞKÜ SORGULAMALARI VE BOMBA DAVASI. 137 
3. KONTRGERİLLA ÖRGÜTÜ TARTIŞMALARI .............................. 142 
4. DEVLET GÜVENLİK MAHKEMELERİ’NİN KURULMASI ........ 144 

D. NAİM TALU HÜKÜMETİ DÖNEMİ ........................................................... 147 
1. FARUK GÜRLER’İN CUMHURBAŞKANLIĞI ADAYLIĞI ......... 147 
2. CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİNE İLİŞKİN KRİZİ AŞMA ÇABALARI152 

E. SİYASİ PARTİLERDEKİ GELİŞMELER VE 1973 SEÇİMLERİ ............... 155 
1. ADALET PARTİSİ ............................................................................. 155 
2. CUMHURİYET HALK PARTİSİ ...................................................... 156 
3. MİLLİ SELAMET PARTİSİ .............................................................. 157 
4. 1973 SEÇİMLERİNİN ORTAYA KOYDUĞU SİYASİ TABLO..... 159 

F. 1973-1977 YILLARINDA HÜKÜMETLER ................................................. 161 
1. CHP-MSP KOALİSYON HÜKÜMETİ ............................................. 161 
2. SADİ IRMAK HÜKÜMETİ ............................................................... 163 
3. AP-MSP-MHP-CGP I. MİLLİYETÇİ CEPHE HÜKÜMETİ ............ 164 

SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................. 166 
12 MART’TAN 12 EYLÜL’E OLAYLAR KRONOLOJİSİ .......... 175 
KAYNAKLAR .............................................................. 205 
EKLER ...................................................................... 217 

TABLO LİSTESİ 

Tablo 1- 1965 Yılı Genel Seçim Sonuçları 

Tablo 2- 1969 Yılı Genel Seçim Sonuçları 

Tablo 3- 1973 Yılı Genel Seçim Sonuçları 

EKLER LİSTESİ; 

EK.1. “12 Mart Türkiye’yi Kurtarma Harekâtı Üzerine Bir Değerlendirme”, 
[Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/7–12; Fihrist No: 9009–4]. 

EK.2. “27 Mayıs’ın 11’nci Yıldönümü Dolayısıyla Başbakan Erim’in TRT Muhabiriyle 
Yaptığı Görüşme”, Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in TRT’de Yaptığı Anayasa 
Konuşmaları (27 Mayıs, 8, 9 [10], 12, 13 Haziran ve 20 Temmuz 1971 [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6624]. 

EK.3. “9 Ekim 1971 Cumartesi Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odasında Yapılan Toplantı Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7623–1/39 Arası]. 

EK.4. “Başbakan Nihat Erim, Anayasa’nın Sosyal ve İktisadi Haklar ve Ödevler Bölümü ile İdarenin Esasları Bölümünde Yapılacak Değişiklikleri Bir Radyo-Televizyon Görüşmesi ile Açıkladı”, [9 Haziran 1971 Radyolarda 10 Haziran 1971 Televizyonda Yayınlanmıştır] Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in TRT’de Yaptığı Anayasa Konuşmaları (27 Mayıs, 8, 9 [10], 12, 13 Haziran ve 20 Temmuz 1971 [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6624]. 

EK.5. “Başbakan Nihat Erim’in, TRT Haber Merkezi’nden Doğan Kasaroğlu ve Haluk Tuncalı ile Radyo-Televizyon Görüşmesinin, Genel Gerekçe ile (Temel Haklar ve Ödevler) Bölümünde Yapılacak Değişikliklere İlişkin İlk Kısmı”, [8 Haziran 1971-Radyolarda ve Televizyonda Yayınlanmıştır] Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in TRT’de Yaptığı Anayasa Konuşmaları (27 Mayıs, 8, 9 [10], 12, 13 Haziran ve 20 Temmuz 1971 [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6624]. 

EK.6. “Sayın Cumhurbaşkanımızın 28 Ekim 1971 Perşembe Günü MGP Genel Başkanı Sayın Turhan Feyzioğlu ile Yaptığı Görüşmeye Ait Tutanak” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7629–1/9 Arası]. 

EK.7. “Sayın Cumhurbaşkanımızın Sayın Demirel ve Ecevit ile görüşmesinden sonra, gerekirse kamuoyuna yapabilecekleri açıklama taslağı” [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 6/1714; Fihrist No: 731]. 

EK.8. “TRT ve Yargı Organları” [13 Haziran 1971 Radyolarda ve Televizyonda 
Yayınlanmıştır] Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in TRT’de Yaptığı Anayasa Konuşmaları (27 Mayıs, 8, 9 [10], 12, 13 Haziran ve 20 Temmuz 1971 [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6624]. 

EK.9. “Üniversite Özerkliği” [12 Haziran 1971 Radyolarda ve Televizyonda 
Yayınlanmıştır] Başbakan Prof. Dr. Nihat Erim’in TRT’de Yaptığı Anayasa Konuşmaları (27 Mayıs, 8, 9 [10], 12, 13 Haziran ve 20 Temmuz 1971 [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–24; Fihrist No: 6624].. 

EK.10. 11.01.1971 tarihli “Türk-İş’in Parti Kurma Çalışmaları”, başlığını taşıyan belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–45]. 

EK.11. 12 Mart Muhtırası ve Sayın Erim Kabinesine Karşı Aşırı Sol Mihrakların Tutumu ve Muhtemel Gelişmeler Hakkında Çok Gizli İbareli Not [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7984]. 

EK.12. 12 Mart Muhtırası ve Sayın Erim Kabinesine Karşı Aşırı Sol Mihrakların Tutumu ve Muhtemel Gelişmeler Hakkında Çok Gizli İbareli Not Ekinde Yer Alan, Türkiye İşçi Partisinin Görüşü Bahsi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7984–5]. 

EK.13. 12 Mart Muhtırası ve Sayın Erim Kabinesine Karşı Aşırı Sol Mihrakların Tutumu ve Muhtemel Gelişmeler Hakkında Çok Gizli İbareli Not Ekinde Yer Alan, ANT Dergisinin Görüşü Bahsi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7984–6]. 

EK.14. 12 Mart Muhtırası ve Sayın Erim Kabinesine Karşı Aşırı Sol Mihrakların Tutumu ve Muhtemel Gelişmeler Hakkında Çok Gizli İbareli Not Ekinde Yer Alan, Proleter Devrimci Aydınlık Çevresinin Görüşü Bahsi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7984–8]. 

EK.15. 12 Mart Muhtırası ve Sayın Erim Kabinesine Karşı Aşırı Sol Mihrakların Tutumu ve Muhtemel Gelişmeler Hakkında Çok Gizli İbareli Not Ekinde Yer Alan, Devrim Çevresinin Görüşü Bahsi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7984–11]. 

EK.16. 12 Mart Muhtırası ve Sayın Erim Kabinesine Karşı Aşırı Sol Mihrakların Tutumu ve Muhtemel Gelişmeler Hakkında Çok Gizli İbareli Not Ekinde Yer Alan, Aydınlık Sosyalist Çevresinin Görüşü Bahsi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7984–13]. 

EK.17. 12 Mart Muhtırası ve Sayın Erim Kabinesine Karşı Aşırı Sol Mihrakların Tutumu ve Muhtemel Gelişmeler Hakkında Çok Gizli İbareli Not Ekinde Yer Alan, “Sosyalist” Çevresinin Görüşü Bahsi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7984–15]. 

EK.18. 12 Mart Muhtırası ve Sayın Erim Kabinesine Karşı Aşırı Sol Mihrakların Tutumu ve Muhtemel Gelişmeler Hakkında Çok Gizli İbareli Not Ekinde Yer Alan, Muhtemel Gelişmeler Bahsi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7984–21]. 

EK.19. 12 Mart Muhtırasının Sağ Basındaki Yankıları başlığını taşıyan 21.03.1971 tarihli Çok Gizli İbareli bilgi notu [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7965]. 

EK.20. 13 Ekim 1971 Çarşamba Günü Sayın Cumhurbaşkanımızın Çalışma Odalarında Yapılan Toplantının Zaptı” başlığını taşıyan çok gizli ibareli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–9; Fihrist No: 7625–1/20 Arası]. 

EK.21. 14.03.1971 tarihli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7961–8]. 

EK.22. 14.03.1971 tarihli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7961–9]. 

EK.23. 14.03.1971 tarihli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7961–10]. 

EK.24. 14.03.1971 tarihli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7961–11]. 

EK.25. 14.03.1971 tarihli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7961–12]. 

EK.26. 17.03.1971 tarihli bilgi notu [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7961–6]. 

EK.27. Ankara, Hacettepe, İstanbul, Atatürk ve Ege Üniversiteleri bir kısım öğretim üyeleri adına Temsil Heyeti tarafından,”Büyük Türk Milletine!” hitabıyla yayınlanan 15.03.1971 tarihli bildiri [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–13; Fihrist No: 7709–11]. 

EK.28. Av. Cemal Özbey tarafından Cumhurbaşkanlığı Yüksek Makamına hitaplı 
18.03.1971 tarihli mektup [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–13; Fihrist No: 7709–26]. 

EK.29. Balıkesir Milletvekili Mevlüt Yılmaz tarafından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a gönderilen 02.12.1972 tarihli mektup [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–26; Fihrist No: 7990]. 

EK.30. Birlik Partisi Genel Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine gönderilen 07.01.1971 tarih ve 140 sayılı yazı ve eki [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–47]. 

EK.31. Büyük Anadolu Partisi Genel Başkanı Ahmet Mithat Aslan tarafından 
Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a çekilen 04.01.1971 tarihli telgraf [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–72]. 

EK.32. Büyük Anadolu Partisi Genel Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Makamına gönderilen 10.01.1971 tarih ve 59/1971 tarihli yazı [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–75]. 

EK.33. Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Silahlı Kuvvetlerce Verilen 12 Mart 1971 Tarihli Muhtıra Hakkında Türk Milletine Mesajı (Ankara, 15 Mart 1971) [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7961]. 

EK.34. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tarafından Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Nihat Erim’e gönderilen 19.01.1971 tarih ve bilâ sayılı yazı 14.03.1971 tarihli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7963–1]. 

EK.35. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin 08.01.1971 tarih ve 3/146 sayılı yazısı eki [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–32]. 

EK.36. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin 27 Ekim 1971 tarihli bildirisi 
[Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi, Yer No: 5/5–21; Fihrist No: 6288–1]. 

EK.37. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin 28 Ekim 1971 tarihli bildirisi 
[Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi, Yer No: 5/5–21; Fihrist No: 6288]. 

EK.38. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğinin, Başbakanlık, Cumhuriyet Senatosu Genel Sekreterliği ve Millet Meclisi Genel Sekreterliğine dağıtımlı, 05.01.1971 tarih, 4/5 ve 4/6 sayılı yazısı ekinde yer alan Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın 31.12.1970 tarihli Yeni Yıl Söylevi [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–22]. 

EK.39. Cumhurbaşkanlığı Makamına sunulan Büyük Anadolu Partisi konulu 22.01.1971 tarihli bilgi notu [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–73]. 

EK.40. Cumhurbaşkanlığı tarafından CHP Genel Başkanlığına gönderilen 19.03.1971 tarih ve bilâ sayılı yazı 14.03.1971 tarihli belge [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7963]. 

EK.41. Cumhuriyet Senatosu Kontenjan Grup Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliğine gönderilen 08.01.1971 tarih ve 56 sayılı yazı [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–50]. 

EK.42. DİSK (Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu) Kocaeli Bölge 
Temsilciliğinin 13.03.1971 tarihli basın bülteni [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–13; Fihrist No: 7709–7]. 

EK.43. Diyarbakır Bağımsız Senatörü Selahattin Cizrelioğlu ve Ankara Bağımsız Senatörü Turgut Cebe tarafından Cumhurbaşkanlığı Makamına çekilen 09.01.1971 tarihli telgraf [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–52]. 

EK.44. Eski Çorum Milletvekili Nejdet Yücer tarafından Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a gönderilen 20.03.1971 tarihli mektup [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–13; Fihrist No: 7709–37]. 

EK.45. Genelkurmay Başkanı Org. Memduh Tağmaç tarafından Türk Silahlı Kuvvetlerine hitaben kaleme alınan 31.12.1970 (?) tarihli yeni yıl mesajı [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–16]. 

EK.46. Güven Partisi TBMM Grubu Başkanlığı tarafından Cumhurbaşkanlığı Makamına gönderilen 25.11.1970 tarihli yazı [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi, Yer No: 5/5–11; Fihrist No: 6/24]. 

EK.47. Güven Partisi TBMM Grubu tarafından Cumhurbaşkanlığı Makamına gönderilen 25.11.1970 tarihli yazı [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/5–27; Fihrist No: 6913]. 

EK.48. İşçi Hüsamettin Güven tarafından Cumhurbaşkanlığı Makamına çekilen 
09.01.1971 tarihli telgraf [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–19; Fihrist No: 7781–54]. 

EK.49. Kocaeli Milletvekili Nihat Erim tarafından CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye gönderilen 19.03.1971 tarihli istifa mektubu [Cumhurbaşkanlığı Cevdet Sunay Arşivi Yer No: 5/6–24; Fihrist No: 7963–3]. 


2 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,

***

12 Mart 1971'de Ne Olmuştu?

12 Mart 1971'de Ne Olmuştu?


Muhtırayla silahlar kimdeyse iktidarın da onda olduğu ilkesi bir kere daha doğrulanmıştı. 8-9 Mart'taki radikal darbe girişimi savuşturulmuş, Demirel'in AP hükümeti düşmüştü. 
26 Nisan'da sıkıyönetim ilan edildi. Rejim aktif saldırısına başlıyordu.


İstanbul - BİA Haber Merkezi
11 Mart 2008, Salı 


12 Mart 1971'de Üç kuvvet komutanı ve Genel Kurmay Başkanı'nın imzasıyla TRT haber bültenlerinden okunan hükümete yönelik muhtıra ile Ordu, "Silahlı Kuvvetler İç Hizmet Talimatı"nın Anayasa'dan daha üstün bir belge olduğunu pratikte kanıtlayarak Süleyman Demirel'in AP hükümetini düşürdü.

Parlamento kapatılmamış, siyasal partilerin çalışması engellenmemiş ve hiçbir yönetici tutuklanmamış ve hükümet idaresine fiilen el konulmamış olmakla birlikte bu apaçık bir darbe idi. Ordu kendi iradesini seçilmiş meclislerinin iradesine dayatmış ve silahlı kuvvetlerin yürütmesi "egemenliğin kayıtsız şartsız ait" olduğu söylenen milletvekillerinin ellerinden alınmıştı. Silahların kontrolü meclis ve hükümetin elinden çıkmıştı ve "silahlar kimdeyse iktidarın da onda" olduğu ilkesi bir kere daha doğrulanmıştı.

"12 Mart Muhtırası" adı verilen müdahalenin meşruiyet gerekçelerinin sıralandığı belgenin "reformlar ve inkılap kanunları"ndan söz eden programatik imaları, birçok çevrede yıllardır sözü edilen hasretle beklenen ve gerçekleştirilmesi uğruna sosyalist hareketin içindeki birçok çevre de dahil kimi "ilerici" ve "devrimci"lerin pek çok çaba gösterdikleri "radikal darbe"nin sonunda gerçekleştirildiği izlenimini veriyordu ama Muhtıra'dan çok kısa bir süre sonra silahlı kuvvetlerden aralarında "Radikalizm"in yıldızları Tümgeneral Celil Gürkan, Hava Tuğamiral Aydın Kirişoğlu ve Deniz Tuğamiral Vedii Bilget'in de bulunduğu bir grup orta kademe subayın tasfiye edilmeleri tüm "Radikal" çevrelerde hayal kırıklığına yol açtı.

Doğan Avcıoğlu'nun Devrim dergisi "Doğru Teşhis, Yanlış Tedavi" belirlemesinde bulunurken siyasal iktidarın parlamento ile paylaşılmaya devam edilmesini eleştirmeye başladı. Tereddütler yerini çok geçmeden karamsarlığa bıraktı. Erim Hükümeti açıklanıp programını ilan ettiğinde ve Vehbi Koç'un ağzından tekelci burjuvazinin tam onayını aldığında, herkes ve bu arada devrilen Demirel'in AP'si bile herhangi bir "radikalizm2in iktidara tırmanmakta olmadığından artık emindi. Düzen bir kere daha çatışan tarafların üzerine doğru tırmanarak bir hakem konumuna doğru yükselen yürütme gücünün egemenliğiyle kendisini kurtarmıştı. Sıra düzeni tehdit eden güçlerin hizaya getirilmesindeydi.

8-9 Mart 1971

Gerçekte Süleyman Demirel'in bir ordu müdahalesiyle devrilmesi aylardır bekleniyordu ancak hükümetten yana olduğu bilinen Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç'ın müdahalenin başında bulunacağı umulmuyordu. Silahlı kuvvetlerde hayli yaygın bir zemine sahip olan "radikaller"in bir kere girişim başlayınca önderliği ele geçireceği sürekli olarak varsayılmıştı. Radikallerin sürekli aşağıdan yukarı doğru baskısıyla sonunda 8 Mart'ı 9 Mart'a bağlayan geceyarısı silahlı kuvvetlerin büyük bir bölümü harekete geçmek üzere alarma geçirildi. Darbe için hazırlanmış planlar uyarınca birlikler seferber edildi. Sıra kuvvet komutanlarının harekat emrini vermesindeydi.

Ancak bu emir hiçbir zaman gelmedi. Çünkü "Radikallerin" bütün bağımsız örgütlerinin bilgisini ve yönetimini kendilerine bağladıkları ve hepsi de "radikal" olarak bilinen Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur ve Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ile Deniz Kuvvetleri Komutanı Kemal Kayacan, darbe "radikaller"in programına uygun olarak yürürlüğe konduğunda karşılarında güçlü bir direniş cephesi oluşacağını görmüşlerdi. Silahlı Kuvvetlerin bu darbe süreci içinde bölünmesinin giderek darbede inisiyatifin kendi ellerinden de çıkartacağını ve alt kademedekilerin hazırlıklarını buna göre de yaptıklarını öğrenen Batur ve Gürler, Türkiye'nin General Necib'i olma korkusu içinde ancak aşağıdan gelen sürekli baskı altında bir müdahale adımı atmaksızın daha uzun süre oyunu sürdüremeyeceklerinin de farkında olarak, ordunun Amerikancı ve tutucu kanadının ortalama eğilimlerini dile getirdiği bilinen Genel Kurmay Başkam Memduh Tağmaç ile anlaştılar. Buna göre, ordu yumuşak bir müdahale ile "radikaller"in nefretinin simgesi haline gelmiş olan Demirel ve AP hükümetini alaşağı edecek, buna karşılık Batur ve Gürler de alt kademedeki "radikaller"i tasfiye edeceklerdi.

Böylelikle hem silahlı kuvvetlerde bölünme tehlikesi ve bunu izleyebilecek bir "iç savaş" tehlikesi atlatılmış oluyordu, hem de büyük burjuvazinin otorite bunalımını aşmak için bir olağanüstü rejim üzerinde burjuvazinin bütün fraksiyonları uzlaşmış oluyorlardı.

12 Mart Müdahalesi silahlı kuvvetlerdeki bu iki gücün çalışmalı dengesinin pratik anlatımıydı. Süleyman Demirel hükümetinin devrilmesinin ardından "Nasır"lar olabileceklerinden kuşkulanılan generaller ordudan çıkartılınca, aslında üstünlük bir anda Amerikancı ve muhafazakar kanadın eline geçmiş oldu. Çünkü bu noktadan sonra Batur ve Gürler artık isteseler de 12 Mart Muhtırası'nın parlamento ve burjuvazi karşısındaki blöfü olan ve gerçekte "radikaller"i frenlemekten başka bir amacı olmayan, reformlar yapılmazsa "idareyi doğrudan doğruya üzerine alma" tehdidini gerçekleştiremezlerdi. Bunu birlikte yapabilecekleri hiyerarşiden bağımsız bir örgüt yoktu artık. Onu kendi elleriyle parçalamış ve tasfiye etmiş, önderlerini Tağmaç ve Türün'ün önüne atmışlardı.

1965'ten başlayarak adım adım kurdukları bağımsız örgütlerini paşalarına teslim eden "radikaller"in, kendi planlarını karşı tarafa açıkladığını düşündükleri Korgeneral Atıf Erçıkan'ın evini bombaladıktan sonra yakalanan Dev-Genç eski Genel Sekreteri Ruhi Koç ve 69 deniz subayı hareketinin önderi emekli deniz teğmen Sarp Kuray "radikaller"in hayal kırıklıklarının ve öfkelerinin canlı bir örneğiydiler.

Yukarıda, silahlı kuvvetler komuta kademesinde varılan anlaşma aşağıda, parlamentoda da yansımasını buldu ve AP, CHP ve öteki partiler başbakanlığa atanan CHP milletvekili Nihat Erim hükümetine bakan vereceklerini ve programını onaylayacaklarını bildirdiler. Hükümete parlamento dışından Yön ve Sosyalist Kültür Derneği çevresinden OECD ve Dünya Bankası'nın gözde teknisyenlerinden Atilla Karaosmanoğlu, NATO Genel Sekreter Birinci Yardımcısı Osman Olcay, OYAK Yönetim Kurulu Üyesi Özer Derbil, 27 Mayısçı Sadi Koçaş, "ilerici" öğretim görevlilerinden AÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Türkan Akyol ve başka teknisyenler de girdiler. Böylece ordunun zoru altında burjuvazinin bütün eğilimleri, teknokrasi ve bürokrasi bir hükümet çevresinde birleşmiş, temsili bir "milli birlik ve beraberlik" siyasal çevrelere hakim olmuş gibi görünüyordu.

Cumhuriyet'te İlhan Selçuk, Erim hükümetinin "Reformlar"a girişebilmesi için Atatürkçülerin birlik içinde kalması gerektiğini vurgular ve Mehmet Ali Aybar Erim hükümetine güven oyu verirken, TİP, Dev-Genç ve SDDF "tekelci kapitalistlerin", "bürokratik faşizmin" hükümetine hiçbir şekilde destek olmayacaklarını ilan ettiler. Resmi siyaset sahnesinde süregiden tüm ilişkiler bir fars havasına bürünürken CHP Genel Sekreteri Bülent Ecevit, Türkiye'de Yunanistan usulü bir askeri diktatörlük kurulmuş olduğunu söyleyerek görevinden istifa etti.

"Radikaller" bozgun havası içinde geri çekilmeye ve darbeye kadar onayladıkları "Gerillacılık"tan vazgeçilmesi çağrıları yayınlamaya başladılar. Düzen kendisini yeniden tesis ederken NATO'nun güneydoğu kanadında ortaya çıkmış olan belirsizlikler ABD'nin istekleri doğrultusunda giderilmeye ve büyük burjuvazinin "komünizmle mücadele" programı paramiliter çetelerin elinden alınarak doğrudan doğruya devletin gizli aygıtlarına devredilmek, "kontrgerilla" sahneye çıkmak üzereydi. Ancak bunun için öncelikle görünüşte hala yürürlükte olan parlamentonun yürütme yetkilerinin askıya alınması, öte yandan Anayasa'da ezilen sınıfların özgürlük mücadelesi alanını yasallaştıran hükümlerin ortadan kaldırılması gerekiyordu. Burjuvazinin siyasal gündeminde Anayasa'nın değiştirilmesi ve sıkıyönetim ilanı vardı.

Sıkıyönetime doğru,

12 Mart'tan sıkıyönetimin ilan edildiği 26 Nisan 1971'e kadar geçen süre içinde toplumsal mücadeleler de, silahlı eylemler de, faşist hareketin saldırıları da durulmadı. 20 Mart 1971'de Batman'da üç bin köylü kent meydanında biraraya gelerek "açız" diye haykırdılar. Jandarmanın zor kullanmasına karşın dağılmayarak sopa ve taşlarla karşılık verdiler. 21 Mart'ta Konya'da Eğitim Enstitüsünde faşist "komando"lar devrimci öğrencilere saldırarak altısını bıçakla yaraladılar. 24 Mart'ta İstanbul'da bin tekstil işçisi Enboy fabrikasında direnişe geçtikten sonra haklarını savunmayan Teksif merkezi ve şubelerini işgal ettiler.

25 Mart'ta Samsun'un Alaçam ilçesinde tütün üreticilerinin Tekel'in Tütün satmasını engelleyerek gerçekleştirdikleri direnişte dört öğretmen ve dört üretici tutuklandı. İstanbul'da Vezneciler'de faşistlerin üniversiteyi işgal girişimini önleyen devrimci öğrencilerle faşistler arasında çıkan çatışmadan sonra DGSA'yı basan polislerle de silahlı çatışma çıktı ve bir öğrenci iki polis yaralandı. 29 Mart'ta Ankara'da Kurtuluş Lisesi önündeki çatışmada faşistler üç devrimci öğrenciyi kurşunladılar. İstanbul'da Işık mühendislik ve Mimarlık Akademisini işgal ederek uzun saçlı erkek öğrencilerin saçlarını kesmeye başladılar. 31 Mart'ta İTÜ olaylar çıkacağı gerekçesiyle kapatıldı, 1 Nisan'da Robert Kolej kapatıldı.

3 Nisan'da işçileri 80 gündür grevde olan Grundig elektronik fabrikasının sahibi evine konulan dinamitle yaralandı. 3 Nisan'da Otomarsan fabrikalarının sahibi Mete Has ile Adanalı toprak sahibi Talip Aksoy kaçırıldılar ve 400 bin TL fidye karşılığında 5 Nisan'da serbest bırakıldılar. 10 Nisan'da İstanbul'da Balıkesir Öğrenci Yurdu'na faşist "komandolar" tarafından açılan ateşle Niyazi Tekin ağır yaralandı ve öğrenci Hasan Erkişi kaçırıldı. Niyazi Tekin 21 Nisan'da hastanede öldü. 16 Nisan'da Dr. Rahmi Duman'ın oğlu Hakan Duman fidye karşılığı kaçırıldı. 18 Nisan'da fidye ödenerek Hakan Duman serbest bırakıldı. 20 Nisan'da İstanbul DMMA faşistlerin saldırısı üzerine kapatıldı. 26 Nisan'da Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Hatay ve Diyarbakır'da Sıkıyönetim ilan edildi.

12 Mart rejimi Dev-Genç, ÜOB, TÖS, DDKO ve irili ufaklı birçok derneği kapatmaya başladı. Rejim aktif saldırısına başlıyordu. (SA/EÜ/TK)

* Bu Metin Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi'nden alındı. (7.cilt, sf.2166-68)

https://m.bianet.org/bianet/siyaset/105503-12-mart-1971-de-ne-olmustu


***

12 Ocak 2019 Cumartesi

Milli Şef Döneminde Aydın'da Basın yayın hayatı (1939-1950)

Milli Şef Döneminde Aydın'da Basın yayın hayatı (1939-1950)


Mertcan Çelik, 

Bağlantı: http://194.27.38.21/web/catalog/info.php?idx=32895346&idt=1 

http://hdl.handle.net/11607/1192
Tarih: 2008-01

Özet:

Ülkemizde ve günümüzde önemi gittikçe artan yerel tarih çalışmaları, kent kimliğinin ve kentli olma bilincinin oluşmasında, kentlerin bulunduğu coğrafi 
konumun, sosyo ekonomik yapının ve kültürel yaşantının algılanması ve sahiplenilmesinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Dünümüzü ve yaşadığımız yeri ne kadar iyi tanırsak bugünle ilişkilendirip algılamamız ve yarını tasarlayabilmemiz o kadar kolay olacaktır. Türk ve Osmanlı tarih araştırmalarında birçok kaynaktan yararlanabiliriz. Bunlar tarihe ışık tutacak yazılı ve yazısız kaynaklardır. Bu yazılı kaynakların en önemlilerinden birisi de bize yerel tarih araştırmalarında ışık tutacak olan gazetelerdir. Bu çalışmada 1939 ' 1950 arasında Aydın'da basın yayın hayatına girmiş basılı yayınları inceleyerek bu dönemde gerçekleşerek, günlük hayata ve toplumun geneline yansıyan etkilerini izleyeceğiz. Bu Dönemde Aydın'da önemli sayılabilecek gelişmeler yaşanmıştır. 

1931 yılında Şevket Levent ve Ali Kemal Beslen tarafından kurulan Aydın Basımevi, ardından 1937 yılında Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Aydın İl İdare Kurulu tarafından kurulan CHP Basımevi ve incelediğimiz dönem içinde en son kurulan 1938 kuruluş tarihli Hilmi Tükel Matbaası'nın Aydın basınına etkileri yine bu tezin inceleme alanında değerlendirilecek önemli ayrıntılardır. Aydın'da 1908 yılında yayınlanan ilk gazetenin ardından cumhuriyet dönemine hatta daha da 
ileriye götürerek 1931 yılına kadar gazetecilik yada basından 1939-1950 dönemindeki kadar yoğun bahsedemeyiz. Ancak bu dönemde Aydın'da 3 matbaanın da çalışıyor olması ve özverili münevverler aracılığıyla Aydın basını oluşmuş ve bugün bize miras kalan önemli deneyimlere imza atmışladır. 1939 yılı ile 1950 yılları arasında yayınlanan ve tam nüshalarına ulaştığımız Ses, Balova, Yeni Madran ve Madran ile Halkın Dili gazetelerinde dönemin yansımalarını görmeye çalışacağız. 

Yine ayrıca 2287. sayısına kadar ulaşabildiğimiz Aydın Gazetesi'nin dönemin Aydın'ına katkılarını izleyerek tezimize aktaracağız. Bu dönemde çıkmış ve tam nüshalarına ulaştığımız DOĞUŞ, AKIŞ ve KÜLTÜR dergilerinde döneme ait izleri takip ederek kültür ve sanat yaşamına ilişkin bilgileri tezimize taşıyacağız. Son bölümde ise Başbakanlık Cumhuriyet Arşivi'nde ulaşabildiğimiz belgeler ışığında değerlendirmeler yaparak 1950'ye kadar Aydın ve Nazilli'de çıkmış ancak kısa soluklu olmuş yayınlar hakkında bilgileri değerlendireceğiz. Tez, daha önce çalışılmamış bu bakir alanda ortaya konan ilk çalışma olması dolayısıyla umarız ki Aydın basın ve yayın hayatında önemli bir başvuru kaynağı olacaktır.

http://adudspace.adu.edu.tr:8080/xmlui/handle/11607/1192

***