Köy-Kent projesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Köy-Kent projesi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2016 Cumartesi

28 ŞUBAT TÜRK SİYASETİNİN ACI VEREN YÜZÜ, ÖNCESİ VE SONRASI,, BÖLÜM 10




28 ŞUBAT  TÜRK SİYASETİNİN  ACI VEREN YÜZÜ, ÖNCESİ VE SONRASI,, BÖLÜM 10


24 Mayıs'ta "Susurluk Davası" kapsamında kesinleşmiş 4 yıllık hapis cezası bulunan, " Şike çetesi davası " kapsamında da 6.5 ile 21 yıl arasında hapsi istenen Ali Fevzi Bir, tutuklu bulunduğu Almanya`dan iade edildi. 

Aynı gün Ankara'nın eski şaibeli Belediye Başkanı, şaibeli Başbakan Yardımcı ve Kıbrıs'tan vazgeçen Dışişleri Bakanı Murat Karayalçın ve kendisi gibi şaibeli arkadaşları, Sosyal Demokrat Halk Partisi adıyla parti kurdular. 

Yine 24 Mayıs'ta ABD Başkanı George Bush ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin nükleer silahlarda indirim yapılmasını öngörün anlaşma imzaladı. İndirdiler mi, bindirdiler mi bilinmez! 

25 Mayıs'ta şaibeli Başbakan Yardımcısı Yılmaz, MHP ile idam ve Kürtçe yayın konularındaki anlaşmazlığın aşılacağı inancında olduğunu söyledi. Yani AB'ye "uyum" için TRT'de başlatılmak istenen, Kürtçe, Lazca, Boşnakça, Zazaca gibi bölücü yayınların temeli de 28 Şubat Süreci içinde atılmakta idi. Amaç İsrail'e AB'ye ve ABD'ye yakın olmak, TÜRK'e ve MÜSLÜMAN'a ırak olmak idi! Aynı gün 1980 askeri müdahalesi sonrası kapatılan Uluslararası Af Örgütü`nün Türkiye Şubesi tekrar açıldı ki, polis ve asker suçlanabilsin! 

 27 Mayıs'ta Başbakan Ecevit, 11 günden bu yana tedavi gördüğü hastaneden taburcu oldu. Aynı gün Egebank`ın eski sahibi Mason Demirel'in has yeğeni Yahya Murat Demirel, eski İstanbul Korumalar Şubesi Müdürü Dursun Yiğit`e "rüşvet verdiği" gerekçesiyle yargılandığı davada beraat etti. Gördünüz mü, rüşvet vermemiş!.. Zaten rüşvetin belgesi mi olur? 

28 Mayıs'ta Ecevit, Ecevit, Başbakanlık Resmi Konutu`nda düzenlediği basın toplantısında "Bu hükümet, normal seçim süresine kadar da işbaşında kalacaktır," dedi. Aynı gün Anayasa Mahkemesi, 4758 sayılı Şartla Salıverilme Yasası`nın, "sanıkların çekmeleri gereken cezadan 10 yıllık indirim yapılacağı" hükmünü iptal etti. 

Yine 28 Mayıs'ta Vanlılar, Köy-Kent projesi için gelen Dünya Bankası yetkililerine "Biz kent falan istemiyoruz, inek verin yeter" dediler... Kendi halkını tanımayan aydınları olan bir millet hüsrana mahkûmdur!.. Bundan 10 yıl kadar önce Diyarbakır'a Nevruz  törenleri için giden gazeteci Leyla Umar, halka "Kadın Hakları .konusunda ne düşünüyorsunuz?" deyi sormuştu da, feylezofları kıskandıracak bir cevap almıştı: " Valla, bizi Karın Hakları ilgilendiriyor! " ... " Karın Hakları " düşünülseydi, Güneydoğu'da bugünkü sıkıntılar yaşanmazdı! 

28 Mayıs'ta ayrıca NATO, Rusya'yı '' Sınırlı Ortak '' ilan etti. Ne demekse??? Ya ortaksındır, ya değilsin! 

30 Mayıs'ta Ecevit'in katılmadığı MGK, Olağanüstü Hal`in, Hakkâri ve Tunceli`de 30 Temmuz 2002`den geçerli olmak üzere sona erdirilmesini, Diyarbakır ve Şırnak`ta ise son kez olmak üzere 4 ay uzatılmasını Bakanlar Kurulu`na tavsiye edilmesini kararlaştırdı. Aynı gün Van`ın Çaldıran İlçesi yakınlarında, İran sınırından kaçak yollarla Türkiye`ye girmeye çalıştıkları sırada donarak ölen 9`u çocuk, 19 kişinin cesedi bulundu. 

Yine 30 Mayıs'ta bir demeç veren Baybakan Yardımcısı Mesut Yılmaz Türkiye kadar AB üyeliğine destek veren hiçbir kamuoyu bulunmadığını belirterek,''AB üyeliği Türkiye için milli davadır''  dedi. Halbuki o kamuoyu yoklamaları Mehmet Altan gibi dönek Batıcılar'ın, gazete ve televizyon patronlarının, Ankara Kızılay'a konulan saatle, anketlara konulan yanlı sorularla halkı kandırmaları sonucunda % 70 gibi çıkmıştı. Hiç bir parti bugün (2013) AB iç in bir "kamuoyu yoklaması"na yanaşmıyor! Hele referandum hiç istemiyor! Çünkü hepsi biliyorlar ki, "hayır" diyenler yarıdan fazla!.. Belki % 70'lerde! Yani Avrupa Birliği hiç te millî bir dava değil!.. Bazılarının, hele hayatında bir kere bile TÜRK kelimesini kullanmamış olan Mesut Yılmaz'ın "millî" sözcüğünün ne anlama geldiğini bilmesi mümkün değil! 

4 Haziran 2002'de 1,1 milyar dolar tutarındaki AWACS havadan erken uyarı uçağı projesine ilişkin sözleşme imzalandı. Aynı gün Japonya, küresel ısınmaya yol açan sera etkisi yaratan gazların atmosfere salınımının azaltılmasını öngören Kyoto protokolünü onayladı. Bilindiği gibi, ABD ve Japonya dünyanın havasını da, suyunu da, toprağını da en çok kirleten iki ülkedir ve bunlar Kyoto kirliliği önleme anlaşmasını imzalamıyordu. 

5 Haziran'da İsrail'de bir otobüse düzenlenen intihar saldırısında 17 İsrailli öldü. 

6 Haziran'da Erdoğan`ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı görevinden ayrıldığı 1998 yılının sonunda verdiği mal beyanı ile AK Parti Genel Başkanı seçildikten sonraki mal bildirimi arasında 256 milyar 138 milyon 421 bin lira artış olduğu belirtildi. Erdoğan bir süre sonra gelirindeki artışı "oğluna sünnette takılan altınlardan geldiğini" öne sürecekti. Aynı gün Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığı, Ülker Gıda`nın sahibi Sabri Ülker ile oğlu Murat`ın da aralarında bulunduğu Family Finans Kurumu`nun yönetim kurulu üyeleri hakkında soruşturma başlattı. 

6 Haziran'da İsrail askerleri, intihar saldırısına misilleme olarak, Yaser Arafat'ın Ramallah'taki karargâhına saldırı düzenleyerek, karargâhtaki üç binayı havaya uçurdu. Arafat'ın yaşam alanı içine kurşunlar yağdırıldı. 

10 Haziran'da Bakanlar Kurulu, rahatsızlığı nedeniyle doktorlarının 2-3 hafta kesin istirahat önerdikleri Başbakan Ecevit`in talebi üzerine, Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli`nin başkanlığında toplandı. 

13 Haziran'da Emniyet Genel Müdürlüğü Asayiş Daire Başkanlığı Başkan Yardımcısı, Emniyet Müdürü Altay Sarıyıldız hakkında, boşanma davasında ortaya atılan "trilyonluk mal varlığı" olduğu iddiasıyla ilgili olarak soruşturma başlatıldı. Sarıyıldız, açığa alındı. 

Yine 13 Haziran'da Afganistan'da geleneksel meclis (Loya Jirga) Taliban sonrası geçici hükümetin başkanı olarak Hamid Karzai'yi seçti. Tabii Amerikan baskısıyla!.. 

14 Haziran'da Pakistan'ın Karaçi kentindeki ABD konsolosluğuna bomba yüklü araçla düzenlenen intihar saldırısında 11 kişi öldü, 45 kişi yaralandı. 

16 Haziran'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, SSK Ankara Göz Hastalıkları Hastanesi ve Göz Bankası`nın "telefonla randevu" sistemini, haksız kazanç sağlamak için tıkadıkları gerekçesiyle, hastane civarındaki 18 gözlükçüde çalışan 31 kişi hakkında 6`şar yıla kadar hapis istemiyle dava açtı. Adamlar haksız kazanç için ne yollar buluyorlar, Yarabbi! 

18 Haziran'da Kudüs'te otobüse düzenlenen intihar saldırısında 19 İsrailli öldü. 

19 Haziran'da Kudüs'te yine bir otobüse intihar saldırısı düzenlendi, 7 kişi öldü...Bunlara hep "terörist saldırı" deniyor, "siviller öldü" deniyor da, Amerikan ve İsrail askerleri Irak'ta, Afganistan'da, Filistin'de saldırıp öldürünce "rerör" olmuyor!.. Ölenler sanki "sivil" değil! 

20 Haziran'da İsrail birlikleri, intihar saldırılarına misilleme gerekçesiyle, Batı Şeria'daki 5 Filistin kentini yeniden işgal etti. 

24 Haziran'da İzmir`in Buca İlçesi`nde, İmar Bankası`nın Şirinyer Şubesi, maskeli ve silahlı bir kişi tarafından soyuldu. Soyguncu, 15 dakika içinde yakalandı. Aynı gün Tanzanya'nın orta kesimlerinde meydana gelen tren kazasında 228 kişi öldü. 

25 Haziran'da DSP'de isyan başladı. Kamuoyunda 2dokuzlar" olarak adlandırılan DSP`li 9 milletvekili, yaptıkları açıklamada, "DSP hem örgüt hem de yerel yönetimler ve TBMM zeminlerinde Ecevitler`in öncülüğünde Ecevit`siz yaşama geçebilmelidir" dediler. Ecevit'ten önce DSP'liler kurtulmak istedi! 

3 Temmuz'da koltuğu bırakmayan Ecevit, düzenlediği basın toplantısında, "Çekilmemi isteyenler, beni düşürebilirler," dedi. 

4 Temmuz'da Eski Şili diktatörü Pinochet, ömür boyu senatörlük görevinden istifa ederek, siyasi hayatını resmen sona erdirdi. Aynı gün Yunanistan polisi ilk kez, 27 yıldır faaliyette bulunan terör örgütü 17 Kasım'ın bir üyesinin tutuklandığını açıkladı. 

5 Temmuz'da Almanya'da Nazilerin işlediği suçlarla ilgili görülen son davalardan birinde, 93 yaşındaki eski bir SS subayı, 1944'te İtalyan direnişçilerinin katledilmesiyle ilgili olarak 59 kez cinayetten mahkûm oldu. 

6 Temmuz'da Afganistan Devlet Başkan Yardımcısı Abdülkadir, başkent Kabil'de düzenlenen suikastta öldürüldü. 

7 Temmuz'da Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Devlet Bahçeli, "11. Kocayayla Türkmen Kurultayı"nda, 3 Kasım`da erken seçim yapılmasını önerdi. 

8 Temmuz'da Başbakan Ecevit, "aralarında soğukluk olduğu" belirtilen Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ile görüştü. Başbakanlık Merkez Binası`na geçen Özkan, hükümetteki görevinden ve DSP`den istifa ettiğini açıkladı. Özkan`ı, Kültür Bakanı İstemihan Talay, Devlet Bakanı Mustafa Yılmaz, Devlet Bakanı Recep Önal ve Devlet Bakanı Hasan Gemici istifaları izledi. Ardından da milletvekili istifaları başladı. Devlet Bahçeli, DSP`de yaşanan istifaların koalisyonu bozmayacağını söyledi. Bahçeli, "Kabineye yeni bakanlar atanır, koalisyon sürer," dedi. 

10 Temmuz'da Devlet Bakanı Dönme Kemal Derviş ile eski Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Celal Göle`nin evinde bir araya geldiler. Ne konuştular, Allah bilir. Aynı gün Dışişleri Bakanı İsmail Cem ve Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu, görevlerinden ve DSP`den istifa ettiler. 

11 Temmuz'da Devlet Bakanı Dönme Kemal Derviş, Başbakan Ecevit`in isteği üzerine istifa ettiğini belirtti, sonra gene onun isteği üzerine istifasını işleme koydurtmadı. 

12 Temmuz'da Ecevit, DSP`den istifaların artması ve koalisyonun güvenoyu sınırının altına düşmesi halinde, `"Hükûmet'ten ayrılmak zorunda kalacağını." söyledi. 

Yine 12 Temmuz'da Faslı askerlerin, Akdeniz'de yerleşimin olmadığı İspanya'ya ait küçük bir adacığa çıkarak Fas bayrağı dikmesi, İspanya ve AB tarafından protesto edildi. Böyle adacıklar üstünde insan yaşamasa da, önemlidir. Çünkü karasuları vardır. Avlanma ve petrol arama için gereklidir. Bizde ki Kardak Kayalıkları olayı da bu yüzden çıkmıştır. Ege adasında Lozan Antlaşması ile ismini belirterek devretmediğimiz bütün adacıklar, kayalıklar bize aittir. Kaldı ki, 12 Ada ve Kıbrıs ta aslında bizimdir. Eskiden hiç "Yunan Adaları" denmezdi, "Ege Adaları" denirdi, ilk fırsatta onları almayı planladığımız için! Doğrusu da odur. Hepsi Anadolu kara kütlesinin uzantısıdır. 

15 Temmuz'da DSP`den ayrılan milletvekili sayısı 53`e ulaştı. Aynı gün Pakistan'da Wall Street Journal muhabiri Daniel Pearl'ün kaçırılarak öldürülmesi davasında 4 dinci militan mahkum oldu. İngiliz asıllı bir sanık ölüm, diğerleri 25'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Batılı ülke vatandaşları korksun da mazlumlara yardım etmesin diye diye İngiliz'e daha ağır ceza verildi. 

16 Temmuz'da DSP`den 6 milletvekili daha istifa etti. Koalisyon hükümeti, Meclis`teki güvenoyu desteğini yitirdi. Aynı gün İrlanda Cumhuriyet Ordusu ilk kez, 30 yıldır yürüttüğü mücadelede yüzlerce sivilin ölümü için özür diledi. Devlet politikası olduğu için özür diledi. Bizde de suçu Devlet'e yıkmaya çalışanlar var. Ancak Türkiye'de istenmeyen olaylar ya artniyetli kişilerin davranışından, ya da sadist ruhlu polis, asker, jandarmanın tutumundan kaynaklanır. Devlet'le alâkası yoktur. 

17 Temmus'da İspanyol birlikleri, Akdeniz'de yerleşimin bulunmadığı adacığa 5 gün önce çıkan Fas askerlerini adacıktan çıkardı. 

21 Temmuz'da Başbakan Ecevit, seçimlerde AKP`nin birinci olması ve HADEP`in barajı aşması durumunda ülkede "rejim sorunu" yaşanabileceğini söyledi. Uzun süredir ilk defa doğru lâf etti ama, onun kastettiği lâikliğin elden gideceği" idi. Halbuki, ülkenin mal varlığının, tesislerinin, toprağının elden gideceği, eyâlet tartışmaları, Türklüğün Anayasa'dan çıkarılması gibi "rejim sorunları" geleceğinden haberi yoktu! 

22 Temmuz'da Yeni Türkiye Partisi, İsmail Cem`in genel başkanlığında 63 milletvekilinin katılımıyla kuruldu. Ama ne adını, ne amblemini bir türlü doğru-dürüst seçemediler. 

23 Temmuz'da bir İsrail savaş uçağı, arananlar listesindeki bir Hamas liderinin evinin bulunduğu apartmana füze attı. Hamas militanıyla birlikte 9'u çocuk 13 kişi öldü. Tabii bu " Terörist Saldırı " sayılmadı, ölenler de " sivil " falan değildi! 

27 Temmuz'da Ukrayna'da hava gösterisi sırasında bir savaş uçağının düşmesi sonucu izleyicilerden 77 kişi öldü. Biz bu "gösteri"lerin ve otomobil yarışlarının kazaları tetiklediğine inananlardanız. Mümkün mertebe az yapılması gerektiğini düşünürüz. 

28 Temmuz'da TÜPRAŞ yakınındaki Akçagaz Dolum Tesisleri'nde yangın çıktı. 2.5 saatte kontrol altına alınabilen yangın, 3 trilyon lira zarara yol açtı. Daha önce de bu tarz yangınlarda hep "sabotaj" ihtimalinden şüphelendiğimizi belirtmiştik. 

30 Temmuz'da Kongo ve Ruanda  arasında, Orta Afrika'da istikrarsızlığa ve milyonlarca kişinin ölümüne yol açan savaşı sona erdirme çabasıyla barış anlaşması imzalandı. 

31 Temmuz'da TBMM, erken genel seçimin 3 Kasım 2002 tarihinde yapılmasını kararlaştırdı. Sadece DSP`nin karşı çıktığı erken genel seçim kararı 62 ret oyuna karşılık, 449 kabul oyuyla alındı. 

1 Ağustos'ta ABD, Güneydoğu Asya'dan bir grup ülkeyle, kapsamlı terörle mücadele anlaşması imzaladı. Yani bu ülkeleri yapacağı zulme sessiz kalmaya mecbur etti. 

2 Ağustos'ta Yeniden Doğuş Partisi Büyük Kongresi toplandı. Kongrede, işadamı Cem Cengiz Uzan`ın genel başkan adaylığı, divan tarafından kabul edilmedi. YDP`nin eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel`in de aday olduğu kongrede, genel başkanlığa, eski Genel Sekreter ve Genel Başkan Vekili Mehmet Ali Akgül seçildi. Ama parti bir türlü doğamadı! 

3 Ağustos'ta iyice çaptan düşmüş olan koalisyon son ihanetlerini yapmaya devam etti. AB`ye Uyum Yasaları" çerçevesinde "savaş ve yakın savaş tehdidi" dışında idam cezası kaldırıldı, Kürtçe de dahil, farklı ana dil ve lehçede yayına izin verildi, ana dilde öğrenim serbest bırakıldı, azınlık vakıflarına gayrimenkul edinme, kendi taşınmazları üzerinde tasarrufta bulunma hakkı tanındı. Bir tek toprak satışı ile TÜRk kelimesinin kanunlardan çıkarılması kaldı ki, onu da Recep Tayyip Erdoğan üstlenecekti! Aynı gün Yüksek Askerî Şura kararlarıyla Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu emekli oldu, yerine Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hilmi Özkök atandı. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman Kara Kuvvetleri Komutanlığı`na, Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Şener Eruygurda Jandarma Genel Komutanlığı`na getirildi. 

6 Ağustos'ta Türkiye Şişe ve Cam Fabrikaları A.Ş`ye bağlı Paşabahçe Beykoz Fabrikası kapatıldı. 

7 Ağustos'ta " Susurluk Davası " kapsamında 6 yıl hüküm giyen Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili İbrahim Şahin, cezasının infazı ertelenerek tahliye edildi. 

9 Ağustos'ta hiç bir işe yaramayan İş Güvencesi Yasa Tasarısı TBMM Genel Kurulu`nda kabul edildi. Bugün dahi kimsenin iş güvencesi olmadığı gibi, "taşaron" uygulamasıyla işçiler açlık sınırı altında çalışmaya zorlanmaktadır. 

10 Ağustos'ta Amerika'dan zembille Türkiye'ye getirilmiş olan, oradan aldığı talimatı tümüyle yerine getirmiş olan Dönme Kemal Derviş, Devlet Bakanlığı görevinden istifa etti. Derviş`in yerine İstanbul Milletvekili Masum Türker getirildi... Masum Türker DSP içinde, ve belki de bütün partiler içinde ipe-sapa gelir nâdir siyaseti adamlarındandır. 

13 Ağustos'ta Yaşar Okuyan, dönen dümenlerden rahatsız olup ANAP Genel Başkan Yardımcılığı görevinden de istifa etti. Bakanlık'tan daha önce ayrılmıştı. Bir süre sonra ANAP'tan da istifa etti. Aynı gün tutuklu bulunan Erol Evcil ve Burhanettin Türkeş, işadamı Nesim Malki`nin 7 yıl önce Bursa`da öldürülmesi olayının azmettiricisi olduğu iddiasıyla yargılandığı davada tahliye edildi. 

15 Ağustos'ta ABD'de 11 Eylül'de düzenlenen saldırıların kurbanlarının yakınları, El Kaide örgütüne ve diğer terör saldırılarına yardım etmekle suçladıkları Sudan hükümeti, Suudi yetkilileri, bankaları ile vakıfları aleyhine 100 trilyon dolarlık dava açtılar. ABD ve AB Sudan topraklarındaki petrole göz dikmişlerdi. Zaten yıllardır Güney Sudan hıristiyanlarını kışkırtıyorlardı. Hiç alâkası olmamasına rağmen Sudan'ı 11 Eylül saldırısıyla suçladılar. 

19 Ağustos'ta eski Türk-İş Genel Başkanı ve Senatör Halil Tunç, tedavi gördüğü Ankara Bayındır Hastanesi`nde 74 yaşında vefat etti. Halil Tunç, sendikacılık döneminde işçilerin paralarıyla Büyüada kluplerinde poker, bezik oynamasıyla ünlüydü. 

Yine 19 Ağustos'ta Bir Rus askeri uçağının Çeçenistan'da düşmesi sonucu 118 kişi öldü. 

20 Ağustos'ta Iraklı bir muhalif grup, Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesi talebiyle Berlin'deki Irak büyükelçiliğini işgal etti. Alman polisinin büyükelçiliğe düzenlediği operasyonla iki rehine kurtarıldı. Bak sen şu "demokrat" Iraklılar'a!... Kimbilir Amerikalılar'dan ne kadar almışlardır, Irak'ı işgal için gündeme getirme konusunda! 

21 Ağustos'ta arkasındaki ABD desteğinden dolayı "bulunmaz Hint kumaşı"na dönüşen eski Devlet Bakanı Yahudi Dönmesi Kemal Derviş, CHP`ye katılacağını açıkladı. Bu arada partilerden birer ikişer istifalar ve transferler devam ediyordu. 

Yine 21 Ağustos'ta Pakistan'da kansız askeri darbeyle göreve gelen Devlet Başkanı Pervez Müşerref, anayasada, orduya ülkeyi yönetiminde ilk kez resmî rol verilmesini öngören, ve kendisinin ikinci 5 yıllık dönem için görevine devam etmesine olanak tanıyan değişiklik yaptı. Aynı gün Irak istihbarat servisi, aranan El Fetih Devrim Konseyi lideri Ebu Nidal'ın, Irak güvenlik güçlerinin kendisini tutuklamak üzere Bağdat'ta bulunduğu daireye gittiği sırada, intihar ettiğini açıkladı. 

22 Ağustos'ta Orhan Pamuk`un "Benim Adım Kırmızı" adlı romanına Fransa`nın "En İyi Yabancı Kitap Ödülü" verildi.Kitap aslında Osmanlı döneminde kırmızı elbise giymeleri mecburî olan yahudileri anlatır. Aslında edebî bir değeri yoktur. Bu ödül, arkadan gelecek olan Nobel Ödülü'ne zemin hazırlamak için verilmiştir. 

YDP`nin adı Genç Parti olarak değiştirildi ve partinin genel başkanlığına işadamı Cem Uzan seçildi. 

24 Ağustos'ta Kemal Derviş ile ilişkileri tartışılan, ve Başbakan Bülent Ecevit`in azledeceği belirtilen Devlet Bakanı Fikret Ünlü, bakanlık görevinden ve DSP`den istifa etti. 

25 Ağustos'ta eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan Yurt Partisi`ne katılarak, yapılan olağanüstü genel kongrede, genel başkanlığa seçildi. 

27 Ağustos'ta sivri açıklamalarıyla dikkatleri çeken ANAP Isparta Milletvekili ve eski Turizm Bakanı Erkan Mumcu, partisinden istifa etti. Hırslı bir adamdı, gözü daha yükseklerdeydi. Erkan Mumcu hemen AKP`ye katıldı. 

Yine 27 Ağustos'ta Tokyo'da bir mahkeme ilk kez, Japonya'nın İkinci Dünya Savaşı sırasında ve öncesinde biyolojik silah kullandığını kabul etti. Ancak 180 Çinlinin, biyolojik silah programının kurbanı oldukları gerekçesiyle bulunduğu tazminat talebini reddetti. Halbuki biyolojik silahtan yüzbinlerce Çinli etkilenmişti... Japonya'nın yenilmesinden sonra o biyolojik silahlara ne oldu, biliyor musunuz? Zalim Amerikalılar 1950'li yıllarda onları Kuzey Kore üzerinde kullandılar. Yüzbinlerce Kuzey Koreli etkilendi. 

28 Ağustos'ta Japonya'nın 7 Aralık 1941'de düzenlediği Pearl Harbor baskınında kullandığı küçük denizaltı, limanın girişi yakınında 366 metre derinlikte bulundu... ABD ile Japonya arasında savaşı başlatan baskından iki saat önce limana sokulan Japon denizaltısının, ilk önce ABD muhribi tarafından vurulduğu doğrulandı... Yani??? Yani, savaşı Japon uçaklarının Pearl Harbor'u bombalaması başlatmadı, Amerikalılar'ın bu dezialtıyı vurup batırması başlattı!.. Bu da yıllardır tekrarlanan bir yalanın sonunu getirdi! 

2 Eylül'de Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Mustafa Yeşil uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralandı. Saldırının faili olduğu gerekçesiyle Nevzat Bayrak adlı kişi yakalandı. Mustafa Yeeşil hastanede öldü. 

3 Eylül'de İsrail Yüksek Mahkemesi, Filistinli terör zanlılarının yakınlarının, güvenlik için tehdit olduklarına karar verilmesi durumunda, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nden sürülebileceğine karar verdi. Yani suçlular bir yana, suçluların akrabalarını da sürüyor!.. Biz ise, daha suçlulara sürgün uygulaması bile yapamıyoruz!.. Halbuki hırlılar, hırsızlar, kapkaççılar, mafya bozuntuları sürgün olarak memleketlerinde ikamete mecbur edilseler, hergün karakola gidip imza atsalar, böylece büyük şehirler rahat etse, fena mı olur? 

4 Eylül'de Genelkurmay Başkanlığı, Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarının, Avrupa Kolordusu`nda görev yapmasını kabul etti. Al sana AB'ye girmeden bir taviz daha!.. 

5 Eylül'de bölücü ve kürtçü partiler HADEP, EMEP ve SDP, 3 Kasım milletvekili genel seçimine DEHAP çatısı altında girme kararı aldılar. Yoktur birbirlerinden farkı!.. 

Yine 5 Eylül'de Afganistan Devlet Başkanı Hamid Karzai'ye suikast girişiminde bulunuldu. 

6 Eylül'de Diyarbakır 4 No`lu DGM, TCK`nın 312. maddesinden ceza alan Tayyip Erdoğan`ın adlî sicil kaydının kaldırılmasına karar verdi. Ancak daha sonra karara itiraz edildi, ve itiraz kabul olundu. 

8 Eylül'de Açıköğretim bütünleme sınavları, soruların çalınması nedeniyle iptal edildi. 

10 Eylül'de İsviçre, BM'nin 190'ıncı üyesi oldu. Niye oldu, anlaşılamadı. Çünkü bütün kirli işlerin kazancının dönüp dolaşıp geldiği, bankalarına yattığı İsviçre, ne Birleşmiş Milletler Teşkilâtı'na, ne Avrupa Birliği'ne üye değildir. Hani eski iromanlarda, filimlerde "Hırsız Yatağı" yerler vardır ya, öyle bir ülkedir. Bütün suçlular sığınağı İsviçre'de bulur. Para babaları, dünyayı idare edenler oradadır. O yüzden Hitler bile Avcrupa'nın tümünü işgal etmiş, İsviçre'ye girmemişti! 

11 Eylül'de Başbakan Ecevit, "Sayın Yılmaz bana geldi, görevden ayrılmamı istedi. Ondan sonra iki öneride bulundu. Birisi `MHP hükümetten çekilsin`, ikincisi ise `bu olmazsa AB`ye inanan ve AB`yi benimseyen ne kadar parti varsa onlar bir araya gelsin, onlar bir ortaklık kursun` dedi. Bu ikisinden herhangi birini benimsemek veya telkin etmek, aslında erken seçimden vazgeçmek anlamına gelir," dedi. Şaibeli Yılmaz iflâh olmaz bir AB hayranı idi. 

13 Eylül'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan ve kapatılan RP`nin Genel Başkanı Erbakan`ın milletvekili adayı olamayacaklarını öne sürerek YSK`ya ihbar yazısı gönderdi. Aynı gün Egebank Davası kapsamında tutuklu bulunan Mason Demirel'in has yeğeni Yahya Murat Demirel hakkında tahliye kararı verildi. Demirel, Kartal Özel Tip Kapalı Cezaevi`nden tahliye oldu. İyi mi?... 

15 Eylül'de Manisa Etnografya ve Arkeoloji Müzesi kimliği belirsiz kişiler tarafından soyuldu. Soygunda, tarihi değeri çok yüksek Helenistik döneme ait ``Marsyas`` ve Roma dönemine ait "Eros" heykelleri çalındı. 

19 Eylül'de Tel Aviv'de bir otobüste düzenlenen intihar saldırısında 5 kişi öldü. Saldırının ardından İsrail tankları yeniden Filistin Devlet Başkanı Yaser Arafat'ın Ramallah'taki karargâhına girdi. Aynı gün - Fildişi Kıyısı'nda patlak veren ayaklanmada ilk ağızda 270 kişi öldü. 

20 Eylül'de YSK, AKP Genel Başkanı Erdoğan, kapatılan RP`nin Genel Başkanı Erbakan, eski HADEP Genel Başkanı Murat Bozlak ve eski SDP Genel Başkanı Akın Birdal`ın milletvekilliği adaylığını reddetti. Aynı gün İsrail askerleri, Yaser Arafat'ın karargâhındaki üç binayı havaya uçurdu. 

21 Eylül'de YSK, yurtdışında bulunan işadamı Fadıl Akgündüz`ün avukatı aracılığıyla yaptığı Siirt`ten bağımsız milletvekili adaylığı başvurusunu kabul etti. 

24 Eylül'de vergi kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla yargılanan sanatçı Sibel Can, 15 ay hapis cezasına çarptırıldı. 

25 Eylül'de ABD özel güçleri, beyaz Batılıların kurtarılmasına yardım amacıyla ayaklanmanın olduğu Fildişi Kıyısı'na gitti. Tabii amaç halkın değil; beyazların menfaatlerinin korunması idi. 

26 Eylül'de Fildişi Kıyısı'nda, Fransız birliklerinin geniş çaplı tahliye operasyonuyla Batılılar bu ülkeden çıkarıldı. -Aynı gün Senegal'e ait bir feribotun Atlas Okyanusu'nda batması sonucu yaklaşık 1000 kişi öldü. 

1 Ekim'de TBMM; seçime gitmek istemeyen SP, ANAP ve YTP ile, listelerde yer almayan, alt sıralara düşen ve "küskünler" olarak adlandırılan milletvekillerinin 170 karşı oyuna rağmen, 191 oyla yeniden tatile girdi. Böylece, seçimleri erteleme girişimi başarısız oldu. 

4 Ekim'de ABD'de yargılanan ve "Amerikalı Taliban" olarak bilinen John Walker Lindh, 20 yıl hapis cezasına çaptırıldı. 

7 Ekim'de AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Bozüyük`te şaibeli ve yolsuzluktan yargılanan işadamları Halis Toprak, Mehmet Emin Karamehmet ve Mustafa Süzer ile bir araya geldi. Erdoğan`ın bankalarına el konulan işadamları ile görüşmesi tartışmalara neden oldu. Kimbilir onlardan ne destek aldı!.. 

Yine 7 Ekim'de İsrail birliklerinin Gazze'de Han Yunus'a düzenlediği saldırıda 14 Filistinli öldü, 110'u yaralandı. 

9 Ekim'de Diyarbakır eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastına katıldığı belirtilen Hizbullah mensubu Abdülkadir Aktaş yakalandı. Susurluk`ta 1,5 yıl önce 11 yaşındaki Avşar Sıla Çaldıran`ı boğarak öldüren Recep İpek, ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. Aynı gün Diyanet İşleri eski Başkanı ve eski Devlet Bakanı Dr. Lütfi Doğan,kadınların ne hissettiğini anlamak için evinde türbanla dolaştığını açıkladı. 

11 Ekim'de Eski ABD başkanlarından Jimmy Carter 2002 Nobel Barış Ödülü'nü aldı. Ne halt etti de barışa hizmet etti, anlaşılamadı. 

12 Ekim'de Endonezya'nın turistik adası Bali'de kalabalık bir gece kulübüne düzenlenen bombalı saldırıda, çoğunluğu yabancı yaklaşık 200 kişi öldü. Böylece "terörist ülke" imajına alınan Endonezya'nın da "parçalanma" listesinde olduğu, bahane arandığı ortaya çıktı. 

16 Ekim'de Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin, 7 yıllık yeni görev süresi için düzenlenen halk oylamasında oyların tamamını aldı. Aynı gün ABD Bakanı George Bush, Kongre'nin onayladığı, Irak'a savaş açma yetkisi veren kararı imzaladı. Irak işgali ufukta görünmüştü!. Washington ayrıca Kuzey Kore'nin 1994 anlaşmasını ihlal ederek birkaç yıldır gizli nükleer program yürüttüğünü açıkladı... Sen yürüteceksin, başkası yürütemiyecek, öyle mi? 

18 Ekim'de Fildişi Kıyısı'nda bir ay süren çatışmaların ardından isyancılarla hükümet birlikleri arasında ateşkes yürürlüğe girdi. 

20 Ekim'de Eskişehir de, Taraftarlar Derneği Başkanı Deniz Yılmaz gözaltına alındı. Polis, Yılmaz ın kendini duvara vurup akciğerlerini patlattığını, kaburgalarını kırdığını açıkladı. ALLAH futbol fanatiklerine akıl-fikir versin! Onları kışkırtan yöneticelere ve medyaya da insaf versin! Aynı gün İbrahim Tatlıses ile Sedat Peker, buluştukları Akmerkez`de 2.5 saat süreyle polis tarafından gözetim altında tutuldu. Peker ve beraberindeki 4 kişi gözlem altına alındı, Tatlıses serbest bırakıldı. 

Yine 20 Ekim'de Türkiye eski güzellerinden Ahu Paşakay, Kuruçeşme`deki evinde kendini asarak intihar etti. 

Ve yine 20 Ekim'de Sırbistan ile birlikte Yugoslavya'yı oluşturan Karadağ'da yapılan genel seçimlerde, Devlet Başkanı Milo Cukanoviç'in bağımsızlık yanlısı partisi meclis çoğunluğunu elde etti. Böylece Karadağ'ın yakında ayrılacağı ortaya çıktı. 

23 Ekim'de Moskova'da yaklaşık 40 Çeçen, kalabalık bir tiyatroyu basarak, Rus birliklerinin Çeçenistan'dan çekilmemesi durumunda yüzlerce rehineyi öldürecekleri tehdidinde bulundu. 

26 Ekim'de Moskova tiyatrosundaki rehin alma eylemi, Rus özel güçlerinin düzenlediği, yaklaşık 800 rehineden 118'inin öldüğü operasyonla sona erdi. 

3 Kasım 2002'de erken genel seçim yapıldı. Seçime 19 parti katıldı. 41 milyon 407 bin 27 seçmenden, 32 milyon 768 bin 161`i sandık başına gitti. 
8 milyon 638 bin 866 seçmen, sandık başına gitmezken, yüzde 79,13 ile son 7 seçim içinde katılım oranı en düşük seçim oldu. 1999 seçimlerinde katılım oranı yüzde 87,9 olarak gerçekleşmişti. 

Kasım 2002 Genel Seçim sonuçları ibretle incelenmesi gereken rakamlar taşımaktadır. Şöyle ki, 

Yurtiçi seçmen ... 41.291.568 
Yurt dışı seçmen ... 115.459 (sadece oy kullananlar alınmış) 
Toplam Seçmen ... 41.407.027 

Yurt içi Kullanılan Oy ... 32.652.702 
Gümrük Kapıları Kullanılan Oy ... 115.459 
Toplam Kullanılan Oy ... 32.768.161 

Yurt içi Geçerli Oy ... 31.414.748 
Gümrük Kapıları Geçerli Oy ... 114.035 
Toplam Geçerli Oy ... 31.528.783 

Katılım Oranı % 79,13 ... oy vermeyenler 8.523.407 (% 20,87) ... iptal edilen oy 1.239.378... onu da hesaba katınca, tasnif dışı seçmen sayısı 9.762.785 olur. 

Neden katılım düşük?.. 2001 yılındaki yıkıcı ekonomik krizin yarattığı ümitsizlikten... Halk bildiği hiç bir partiye oy vermek istemedi. Tayyip'in yeni partisine "Bir de bunu deneyelim" diye oy verdi. 

Seçimde, 57. Hükümet`i oluşturan koalisyon partileri DSP, MHP ve ANAP'ın toplam oy oranı yüzde 14,71 oldu. 

 1999'da % 22,19 oy alan ve 136 milletvekili çıkararak 1. parti haline gelen DSP, 2002 seçiminde % 1,21 ile baraj altı ve Meclis dışı kaldı. Oy kaybı
% 20,98 oldu. Bunun bir kısmı CHP'ye gitti. 

Yalnız şunu belirtelim: Bu yüzdeler hep "Geçerli oy" üzerinden yapılır. Bizce yanlıştır. Doğru hesaplama, ancak "seçmen sayısı" üzerinden yapılabilir. Biz işi fazla uzatmamak için, mecbûren bu resmî rakamları kullanacak, sadece AKP için bir de o gerçek oranı vereceğiz. 

MHP 1999'da % 17,98 oyla 129 milletvekili çıkarmış idi. 2002'de oy oranı % 8,35'e düştü, baraj altı ve Meclis dışı kaldı. ANAP, 1999 seçiminde
 % 13,24 ile 86 milletvekili çıkarmış idi. 2002'de % 5,13 ile baraj altı ve Meclis dışı kaldı. 

Hükûmet ortağı bu üç partının kaybı böyle iken, Meclis'teki 4. büyük parti DYP'nin 1999'da % 12,01 olan oyu % 2,47'e düştü ve 85 milletvekilinin tümünü kaybederek baraj altı ve Meclis dışı kaldı. 

1999 seçiminde, başında Necmetttin Erbakan olmamasına rağmen % 15,40 oy oranı ile 111 milletvekili çıkarmış olan Fazilet Partisi kapanmış, yerine yine Recai Kutan başkanlığında Saadet Partisi gelmişti. Ancak 2002'de partinin oy oranı % 2,49'a düştü, baraj altı ve Meclis dışı kaldı. Fazilet'in, Saadet'in, Erbakan'ın hemen bütün oyları Erdoğan ve AKP'ye gitti! 

Cem Uzan'ın Genç Parti'si, DSP, ANAP, DYP ve kürtçü-bölücü DHP'den fazla oy alarak % 7,24 oy oranını tutturmuş, ancak baraj altı ve Meclis dışı kalmıştır. 

CHP çok kötü performansından dolayı bir önceki seçimde % 8,7 oyla baraj altı kalmış, Meclis'e dahi girememiş, oyları PKK'nın terörist lideri Abdullah Öcalan'ı yurda getirttiğine inanılan DSP'ye ve Ecevit'e gitmişti. 2002 seçiminde % 19,38 oy ile 178 milletvekili çıkardı. Hem kendi oyunu, hem de DSP'nin oylarını aldı... Bundan şu anlaşılıyor: Halk Partisi'nin potansiyel oy oranı 1999'da % 30,26 iken, 2002'de % 20,59'a düşmüştü. 

Bu arada kürtçü-bölücü HDP 1999'da 1.482.196 oy ile % 4,75 oranını tutturmuş, 2002 seçimlerinde hemen bütün kürtçü-bölücülerin birleştiği DEHAP, 1.960.660 oy ile % 6,21 oranına ulaşmıştır. 1999'da diğer kürtçü-bölücü partilerin toplam oyu % 1,07 idi. 2002 seçimlerine gelince bu oran 
% 0,51'e düştü... 1999'da seçime katılmayanlar ve iptal edileni oylar da hesaba katılırsa, HDP'nin gerçek oy oranı % 3,94 olur. 2002 seçiminde ise, DEHAP için % 4,74 bulunur... Öyle yüzde 6'lık, 7'lik oranlar hep şişirmedir. 

1999'da 3 bağımsız Meclis'e girerken, 2002'de 9 bağımsız milletvekili seçimi kazanmıştır. 

Geldik en önemli kısma: Henüz bir kaç aylık bir parti iken, kendisi aday bile olamayan Erdoğan'ın AKP'si 2002 seçiminde 10.808.229 oy ile 363 milletvekili çıkarmıştır. "Geçerli oy" sayısına göre yepılan resmî hesaplamada % 34,28 oranında oy almıştır. Ancak oy vermeyen ve iptal edilen oylar da hesaba katıldığında, gerçek oy oranı % 26,1 olur!.. Yani akıl bâliğ halktan % 73,9'u 2002 senesinde Recep Tayyip Erdoğan'a ve AKP'ye oy vermemiştir! 

2002 seçiminin enteresan bir yönü de, 1946'dan bu yana ikinci kez TBMM'de yalnızca iki partinin temsil edilmesidir. Meclis'e çoğu AKP listesinden 48 kadın girdi. Bir önceki dönemden yalnızca 60 milletvekili tekrar Meclis'i görebildi. 

Seçim sonrasında " Nasıl edelim de, Potamyalı Tayyip'i Meclis'e sokup Başbakan yapalım?" telâşı ortalığı sardı. A.B.D.'nin baskısı, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bu baskıya boyun eyip Anayasa değişikliğine boğun eğmesi sonucu terörden sabıkalı Erdoğan aklandı, Siirt'te seçim alavare dalavere ile iptal edilip yenilendi. 9 Mart 2003'te yalnızca 4 partinin katıldığı seçimler sonucunda,AKP 3 milletvekilliğini de kazandı. Potamyalı Tayyip böylece Meclis'e girdi. Ama girinceye kadar kendini deli danalar gibi Avrupa'dan Amerika'ya, bir oraya, bir buraya attı, durdu! 

 Seçim sonuçları, AB için yırtınan partilerin halk tarafından desteklenmediğini göstermesine rağmen, seçimden başarılı çıkan AKP ve Potamyalı Erdoğan yellim yepelek AB peşinde koşmaya başladı. 

Yine 3 Kasım'da zalim Amerikan güçleri, El Kaide'ye karşı Afganistan dışındaki ilk açık operasyonda, savaş ilan etmemiş oldukları halde Yemen'e yaptıkları füze saldırısında Usame Bin Ladin'in üst düzey bir yardımcısını öldürdüler. Tabii bu onların iddiası!.. Adam sıradan biri olabilir! 

 4 Kasım 2002'de  57. Hükûmet  istifa etti. Yerine 16 Kasım 2002'de  Abdullah Gül Hükûmeti geldi. Recep Tayyip Erdoğan'ın ara seçimlerde milletvekili olmasıyla 14 Mart'ta onun başkanlığında  59. Hükûmet  kuruldu. 

1997 yılında Yahudi Dönmesi Çevik Bir'in başını çektiği, A.B.D.-İsrail güdümlü 28 Şubat darbesi ile yıkılamıyan TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ, Potamyalı Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AKP iktidarı döneminde, 2007 yılından itibaren başlayan yine A.B.D.-İsrail güdümlü  ERGENEKON ,  BALYOZ  gibi düzmece davalarla yıkılmaya çalışılacaktı!.. 

11 Cİ BÖLÜMLE DEVAM EDECEKTİR

http://www.angelfire.com/rnb/atadiyar/ata38f.html