Ali İhsan Gürcihan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ali İhsan Gürcihan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ocak 2020 Pazar

Başsağlığı.,

Başsağlığı.,



Ali İhsan Gürcihan"
Açık İstihbarat
www.acikistihbarat.com 
07.11.2012


Hatta kendi tutukluluk durumlarının,anne babanın sağlıklarını daha da kötüleştirdiğini düşünerek acı çekerler..
Cezaevlerinde tutuklu komutanlarımızın,arkadaşlarımızın uğradıkları haksızlığa ve tutukluluk hallerine üzülmemizin yanı sıra birçoğunun ilerleyen yaşları sonucu anne,baba ve hatta evlat acısı yaşamalarını ne yazık ki çaresizce izliyoruz..
Bedenimiz özgür olsa da,beynimizde çaresizliğimizin ve ihanetin tutsaklığını yaşıyoruz. 

Cezaevi günleri,hasret dolu hüzünlü bir yaşamdır..
Haksızlığa uğradığına inananların hüznü ise daha bir başkadır.
Yaşı ilerlemiş yetişkin tutukluların, aklı çocuklarında ve varsa torunlarındadır.
Onları sevemeden boşa geçen zamana kahrederler.

Ana, baba, eş, ağabey, abla gibi bir ömrü paylaşmış yaşlı büyüklerinin son günlerinde üzerlerine düşeni yapamadıkları, zor ve sıkıntılı günlerinde onlarla destek olamadıkları için kan ağlarcasına düşünüp dururlar..
Hatta kendi tutukluluk durumlarının,anne babanın sağlıklarını daha da kötüleştirdiğini düşünerek acı çekerler..
Cezaevlerinde tutuklu komutanlarımızın,arkadaşlarımızın uğradıkları haksızlığa ve tutukluluk hallerine üzülmemizin yanı sıra birçoğunun ilerleyen yaşları sonucu anne,baba ve hatta evlat acısı yaşamalarını ne yazık ki çaresizce izliyoruz..
Bedenimiz özgür olsa da,beynimizde çaresizliğimizin ve ihanetin tutsaklığını yaşıyoruz.
Bu çaresizlik içerisinde tüm acıları en azından düşünce bazında paylaşırken,son olarak kıymetli annesini kaybeden saygıdeğer Komutanım E.Orgeneral Hasan IĞSIZ’a ve ailesine başsağlığı diliyor...

Bir gün hak ve adaletin yerine bulacağına olan inancımı koruyorum. 

http://acikistihbarat.com/HaberGoruntule.aspx?id=10212

***

9 Nisan 2016 Cumartesi

Yetti Artık...


Yetti Artık... 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:28/05/2014 
Türü:İç Politika 


 Başbakan’ın Yalova’da büyük bir kalabalığa konuştuğunu izleyince aklıma Soma maden işçisi Nihat Çelik ‘in dedikleri geldi.Ne demişti Çelik ve bazı madenciler ;

“Gündüz vardiyasını  otobüslerle AKP mitingine götürüyorlar. Gitmez isen gündelik paranı kesiyorlar.Ne yapsın işçi de gidiyor.” 

Mitinglerde taşımalı  ve yolluklu sistemi biliyorduk ve görüyorduk ama Soma olayı sonrası konuşan maden  işçileri  gerçeği bir daha ortaya koydu. 
 
www.acikistihbarat.com
28.05.2014


Başbakan’ın Yalova’da büyük bir kalabalığa konuştuğunu izleyince aklıma Soma maden işçisi Nihat Çelik ‘in dedikleri geldi.Ne demişti Çelik ve bazı madenciler ;

“Gündüz vardiyasını  otobüslerle AKP mitingine götürüyorlar. Gitmez isen gündelik paranı kesiyorlar.Ne yapsın işçi de gidiyor.” 

Mitinglerde taşımalı  ve yolluklu sistemi biliyorduk ve görüyorduk ama Soma olayı sonrası konuşan maden  işçileri  gerçeği bir daha ortaya koydu.

Yandaş ya da yandaş gözükmek zorunda olan patron ya da yöneticiler işçileri, vatandaşları otobüslere dolduruyor eline de pankartları verip toplu tezahürata götürüyorlar.

Ne güzel demokrasi,hem de bireysel özgürlüklerin bir gündeliğe,bir otobüs gezisi ve kumanyaya satın alındığı “İLERİ DEMOKRASİ”. 

Meydana toplanan insanlara,

"Kardeşlerim" diye başlıyor,

Seviyesiz bir şekilde aynı şeyleri tekrarlayıp duruyor.

Kardeşlerim dediğine bakmayın, her iki cümle arası ayrıştırıcı ve kin kusan beylik cümleler hazır .

Yetmiş altı milyon diye beraberlikten bahsediyor, bir cümle sonra,kendini eleştirenleri ya terörist ya da onların yandaşı diye suçluyor.

Yolsuzluk iddialarına karşı  mağduriyet  havasını devam ettirmek için her kutsalın üzerine oynuyor,akla hayale gelmeyen suçlamaları yapıyor, 21 nci yüzyılda sürekli düşman üretip duruyor.

Öyle ki, her konuşmasında Rahmetli  Menderes  üzerinden bile kendini  aklamaya ve kutsallaştırmaya çalışıyor.

Hangi devirdeyiz ?

Kendini acaba ne zannediyor ? O kim, Menderes kim ?

Bu Millet’in  Menderes konusundaki haklı hassasiyeti üzerinden, hiç ilgisi olmayan bir benzetmeyi nasıl oluyor da kendine yakıştırıyor.

Kendi gibi düşünmeyenlere, muhalif davrananlara , onca hakaret,onca kin ve suçlamadan sonra dönüp dolaşıp iki de bir nasıl da ” Yetmiş beş milyon” diyebiliyor,

” Birlik,beraberlik ve kardeşlikten ” nasıl bahsedebiliyor.

Bıktık artık bu samimiyetsiz söylemlerden ve de birçoğu asılsız suçlamalardan...
         
Kısaca ve açıkçası yetti artık…. 

Hangi ”Yetmiş beş milyon”, hangi ” Kardeşlik”

Bırakıldı mı ki, kaldı mı ki !....


Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10485


..


Vatandaşı Değil Kendini Koruyan Yetkililer



Vatandaşı Değil Kendini Koruyan Yetkililer 



Ali İhsan Gürcihan
Tarih:12/05/2014 
Türü:İç Politika 


   Birkaç gün önce açıklandı.

Ülke genelinde 5681 çocuk kayıp imiş.

Bir değil,iki değil günde ortalama 16 çocuk kaçırılıyormuş.

Bir tanesi bile çok önemli de,akıl almaz bir sayı.

Sanki Somali ya da Tanzanya’da yaşıyoruz.


 
www.acikistihbarat.com
12.05.2014


Birkaç gün önce açıklandı.

Ülke genelinde 5681 çocuk kayıp imiş.

Bir değil,iki değil günde ortalama 16 çocuk kaçırılıyormuş.

Bir tanesi bile çok önemli de,akıl almaz bir sayı.

Sanki Somali ya da Tanzanya’da yaşıyoruz.

Dahası var açın televizyonlardan izleyin;

her gün birkaç öldürme olayı,  toplu mekanlara silahla saldıranlar, gelin arabasından takı altınlarını bile gasp edenler, özellikle kadınların çantasına yönelik kapkaç olayları, Otobüste,vapurda kadınlara “selfie” (Habersiz fotoğraf)çekenler, şehirlerin göbeğinde banka basıp soyanlar...                                           
Özetle her gün can alan ve mal çalan yüzlerce üzücü olay.

Ülke genelinde durum bu.

Bizi yöneten yetkililere sorarsan her yer güllük gülistanlık.

Yanlarında ve konutlarında yüzlerce koruma polisi, makam araçlarının önünde,yanında ve arkasında giden onlarca polis aracı , havada dolaşan polis helikopterleri sayesinde Cumhurbaşkanının da, Başbakanın da, sivil-asker üst düzey tüm yetkililerin de güvenlikleri nasılsa yerinde.

Kendilerinin ve Ailelerinin canları da,malları da ömür boyu güvence altında olunca Vatandaşın canı ve malı kimin umurunda !..

Onlara ve bilinçsizce onların peşinde koşan çıkarcılara göre bu Ülke’nin en önemli meselesi ne olursa olsun iktidarda kalabilmek ve Cumhurbaşkanı seçilmek.

Açıkçası saltanat ve gücü devam ettirmek.

Onlara göre bu istekleri ve çabaları kendileri için değil Vatan ve Millet için.

Düşünmek gerekir;

Vatandaşın güvenliğinin sağlanamadığı bir Ülke’de, bizzatbundan sorumlu yetkililerin Ülke’nin milyarlarını harcayarak kendilerini ve ailelerini korumaları ne kadar haktır.

Kendi güvenliği için her türlü tedbiri alan ey koca sorumlular ; sözde kalan kardeşlik,birlik beraberlik  çağrılarınız ile ne karın doyuyor,ne de huzur ve güvenlik sağlanıyor.

Kendinizi koruyan güvenlik çemberinin dışına kafanızı şöyle bir uzatıp Vatandaş’ın haline bir bakın yeter..

Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10483

..


Asil Babalar Kadar Olamıyorsun


Asil Babalar Kadar Olamıyorsun 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:14/03/2014
Türü:İç Politika 


 Canından, ciğerinden bir parça koparmışlar,

O acılı ama asil  Baba hıçkırarak,ağlayarak ne diyor !..

“ Sağla,solla işimiz yok ! Türk Milletiyiz,Vatanımız tek, evlatlarımız ölmesin.” 

Bir yanda Oğlu’nu mahkemeye dahi göndermeyen ve etrafı suçlayarak insanları kutuplaştıran  güçlü babalar,

Diğer yan da Evlatlarını bir hiç uğruna kara toprağa gömerken dahi Ülke’sini ve insanları düşünen ASİL BABALAR ..  


 
www.acikistihbarat.com
14.03.2014



Koca bir adam,Halil Baba ağlıyor..

Burak Canı’nı kaybetmiş,

Canından,ciğerinden bir parça koparmışlar,

O acılı ama asil  Baba hıçkırarak,ağlayarak ne diyor !..

“Sağla,solla işimiz yok ! Türk Milletiyiz,Vatanımız tek, evlatlarımız ölmesin.” 

Bir yanda Oğlu’nu mahkemeye dahi göndermeyen ve etrafı suçlayarak insanları kutuplaştıran  güçlü babalar,

Diğer yan da Evlatlarını bir hiç uğruna kara toprağa gömerken dahi Ülke’sini ve insanları düşünen ASİL BABALAR ..  

Bu Ülke’nin eli öpülesi gerçek adamları,gerçek anaları…

En kıymetli varlığını kaybetmişler,

Yine de kin kusmuyor,bilmeden kimseyi hedef göstermiyorlar.

Halil Baba’nın tek sitemi ve de içinden gelen tek çığlığı ……….

“BEDAVA ÖLÜM “

Halil Kardaş çok haklısın..

Sizin zerreniz kadar olamayan kindar insanlar yüzünden Burak Can’ı da, Polis Ahmet Küçükdağ’ı da,Berkin Elvan’ı da,bedavadan kaybettik….

Hepimizin başı sağolsun..  

Senin dediğin gibi hepimiz açısından “Bedava Ölüm”…

Elbette çıkarlarını korumak,pisliklerini  örtmek için halen nefret kusan bir avuç  kindar ve kapı kulları hariç..

Bu “ Bedava Ölüm “ lerin  gerçek sorumluları ne emirle  görevini  yaparken aşırılığa kaçan işgüzar 
oolisler, ne de gergin ortamda kontrolünü kaybeden,insanlıktan çıkan tetikçi ya da maşalardır.                      

Gerçek sorumlular çıkarları uğruna,pisliklerini kapatma uğruna toplumu birbirine düşman etmeye çalışan oy peşinde koşan SAHTE DEMOKRATLAR’dır.

Bu Ülke’nin Analar’ı, Babalar’ı, Çocuklar’ı , Kıymetli Evlatlar’ı ;

Halil Baba’nın dediği gibi,yalancıların,sahtekarların çıkarları uğruna gelin birbirimize düşmeyelim ve karşı karşıya olmayalım.

Artık aramızdan tek bir kişinin bile kaybına göz yummayalım…

Bir hiç uğruna kaybettiğimiz Tüm Evlatlarımız’a Allah Rahmet eylesin. 

Hepimizin Başı Sağ olsun. 


Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10470


..


Elvan Çocuk Öldü



Elvan Çocuk Öldü 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:11/03/2014 
Türü:İç Politika 


 Nerede ise bir yıl geçti sormak gerekmez mi ?

Tetiği çeken Polisi halen tespit edemediniz de;

O Polis’i orada kullanan amirini,müdürünü de mi,

Şiddet ve baskıyı yöntem olarak kullanan Vali’yi de mi,

Şiddet uygulayan Polisini “Destan Yazdılar” diye kutlayan ve ödüllendiren Başbakan’ı da mı TESPİT EDEMEDİNİZ..


 
www.acikistihbarat.com
11.03.2014



Elvan Çocuk öldü.

Hem de yaşamak için 269 gün direndikten sonra.

İnançlı ve vicdan sahibi olan herkesin başı sağ olsun.

Ölümüne sebep ne idi !…

Silahtan çıkan bir gaz fişeğinin başına çarpıp yaralanması.

Nerede vuruldu !...

Ekmek almaya giderken sokakta.

Silah kimin  idi !…

Bir türlü tespit edemedikleri bir Polis memurunun.

Nerede ise bir yıl geçti sormak gerekmez mi ?

Tetiği çeken Polisi halen tespit edemediniz de;

O Polis’i orada kullanan amirini,müdürünü de mi, 

Şiddet ve baskıyı yöntem olarak kullanan Vali’yi de mi,

Şiddet uygulayan Polisini “Destan Yazdılar” diye kutlayan ve ödüllendiren Başbakan’ı da mı TESPİT EDEMEDİNİZ..

İşin daha da vicdansız tarafı;

Mısır’da gösterilerde vurulan MASUM ESMA’yı RABİA işareti  ile her mitingde anan Başbakan ve onu alkışlayanlara sormak lazım.

Bir kere olsun kendi Ülke’nizde yaşam mücadelesi veren  ELVAN ÇOCUĞU hatırladınız mı ?

İnsanlık bu mudur, inanç bu mudur ,İslam bu mudur.. 

Mısır’da öldürülen Masum Esma’yı anarak inanç dünyası üzerinden  oy peşinde koşarken, kendi Ülkesinde uygulanan baskıcı ve şiddet  politikalarının bir sonucu olarak  öldürülen ELVİN ÇOCUĞU ise bir gün dahi anamayanlar ile, bunu göremeyen inanç ve vicdandan yoksun  tüm insanlara yazıklar olsun. 

YAZIKLAR OLSUN SÖZDE DİNDAR GEÇİNEN VİCDANSIZLARA….


Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?i


..

26.ncı Genelkurmay Başkanı ve Kumpası Doğru Okumak



26.ncı Genelkurmay Başkanı ve Kumpası Doğru Okumak 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:08/03/2014 
Türü:İç Politika 


 E.Org.İlker BAŞBUĞ’da açıklamasında haklı olarak soruyor.

“Bu kirli senaryoyu kimler yarattı,gizli tanıklar yaratarak  hiç ilgisiz suçlamaları kimler ve neden yaptı.”   

Komutanım,

Sorunuzun cevabını  bildiğinizden ya da en azından değerlendirdiğinizden hiçbir  tereddüdüm  yoktur.

O heyecen içerisinde Cezaevi kapısında söyleyemediğiniz  bazı şeyleri de Harp Akademisinden  bir öğrenciniz olarak ben söyleyeyim...

 
www.acikistihbarat.com
08.03.2014


Bu Ülke’nin 26 ncı Genelkurmay Başkanı fiziken özgür..

Haksız da olsa,geçte olsa gelinen bu olumlu aşamaya elbette seviniyorum…

Emekli bir asker olarak daha özel seviniyorum… 

Hele,Ergenekon davasının ilk mağdurları arasından bir aile olarak daha da bir içten seviniyorum.

Ama bu Ülke’nin geleceği adına esas sevincimiz ancak ve ancak,bu kirli oyun ve onu yönetenler tam olarak ortaya çıkarılınca,haksızlıkların bedeli ödettirilip hak ve adalet tam anlamı ile yerine getirilince ve Cumhuriyet adına fikren de özgür olduğumuzda gerçekleşecektir.

E.Org. İlker BAŞBUĞ’da açıklamasında haklı olarak soruyor.

“Bu kirli senaryoyu kimler yarattı,gizli tanıklar yaratarak  hiç ilgisiz suçlamaları kimler ve neden yaptı.”   

Komutanım,

Sorunuzun cevabını  bildiğinizden ya da en azından değerlendirdiğinizden hiçbir  tereddüdüm  yoktur.

O heyecen içerisinde Cezaevi kapısında söyleyemediğiniz  bazı şeyleri de Harp Akademisinden  bir öğrenciniz olarak ben söyleyeyim...

Bu senaryonun küresel sahipleri ; 

Büyük Orta Doğu projesi içerisinde Türkiye’yi  DİN ekseni üzerinden kullanmayı  planlayanlardır.

Bu senaryonun yerel ve Ülkedeki sahipleri ise ;

Projedeki ortaklığı  fırsat bilip  yıllar önce  ettikleri yemini gerçekleştirmek  üzere Cumhuriyetle hesaplaşanlardır.  

Ne yazık ki bu senaryonun bir de gafilleri vardır.

Onlar ise;

2007 yılında küçük seviyeden serpme usulü ile başlanan bu kirli senaryo karşısında duyarsız kalarak, büyük resmi göremeyenler,ya da gördükleri halde ilkeli duruş gösteremeyen  ve böylece bu senaryonun cesaretle  büyütülmesine  neden olanlardır. 

Bunun dışındaki adamlar ise senaryo içerisinde birer teferruattır. 

Bir kısmı oynanan oyunun farkında olmadan görevini yaptığını zanneden bilinçsiz cahiller,diğer bir kısmı ise etkin görev alarak bu senaryo sahiplerine uşaklık eden beş paralık kuklalardır. 

Başka bir yaklaşımla bir tarafta;

İster cemaat,ister siyaset olsun,Cumhuriyetle hesaplaşmaya  yemin ederek, mezhepçi politikalar ve inançların istismarı  üzerinden ortak,uyumlu bir güç odağı haline gelenler.

Diğer tarafta ise ;

Cumhuriyet değerlerine ve kuruluş felsefesine sahip çıkmaya çalışan gerçek yurtseverler.

Şimdi Kumpas denen bu davaların “Paralel Devlet” marifeti olarak nitelenmesi,birkaç polis ve yargıç seviyesinde ele alınması,iktidar ve güç odakları açısından  büyük bir saptırma ve kandırmacadır. 

Başta Silahlı Kuvvetler olmak üzere,Cumhuriyet ve Demokrasiye sahip çıkan,adalet arayanların , iktidar gibi bu işi polis,savcı,hakim seviyesinde görmesi  ise çok büyük bir yanılgıdır.Kumpasın ikinci safhasını da kavrayamamaktır.

Komutanım kısacası ve açıkçası,bu Ülke’nin 26 ncı Genelkurmay  Başkanı olarak bu senaryonun kimler tarafından yaratıldığı sorusunu ; 

Ergenekon Davasını da kastederek “ Bu Ülke bağırsaklarını temizliyor “
diyen Bülent  ARINÇ’a ve H.Çelik gibi halen Ergenekon-Balyoz ve benzeri dava mağdurlarına saldırmaya devam eden Bakan seviyesindeki adamlara sormak gerekir,  

Ergenekon davasında polislerin  ve savcıların danışmanlığını ve sözcülüğünü yapan “1 numara”peşinde koşan ve karşılığında Milletvekilliği ile ödüllendirilen Şamil TAYYAR ile sizi cezaevinde ziyaret ettiğini belirterek şu an kendini aklamaya çalışan M.METİNER benzeri yargısız infaz yapan sözde  aydın,gazeteci,vekil gibi seviyesiz adamlara  sormak gerekir,

Ve esas olarak da ; 

MİT mensuplarını,yakın çevresini  güvence altına almak  için bir gecede yasalar çıkarırken, size ancak 26 ay sonra ceza evi çıkışı geçmiş olsun telefonu ile yetinen, aslında şu sıkıntılı günlerinde “Paralel Devlet”  iddiası için kendine destek bulmaya çalışan Ergenekon Başsavcısı Başbakan’a sormak gerekir.. 

Haksızlığa uğrayan tüm insanlarımızın hak ve itibarlarının iade edileceği günler dileği ile..


Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10467


..


Başbakan Denilen Kişi



Başbakan Denilen Kişi 


Ali İhsan Gürcihan 

Açık İstihbarat
Tarih:23/02/2014
Türü:İç Politika 


Öyle bir kin ve nefretle konuşuyor ki …

Tarih sayfalarına geçmiş,bugün için siyasi bir anlamı kalmamış  konular üzerinden bu Ülke’ye büyük hizmetler etmiş Devlet Büyüklerine bile nereden geldiği belirsiz öyle pislikler atıyor ki…

Bu çirkin,seviyesiz ve vefasız söylemlerin sahibine Sayın Başbakan demeyi bırak artık Başbakan bile demekte zorlanıyorum. 

Onun için yazıma ” Başbakan Denilen  Kişi” olarak başlıyorum.

 
www.acikistihbarat.com
23.02.2014


Öyle bir kin ve nefretle konuşuyor ki …

Tarih sayfalarına geçmiş,bugün için siyasi bir anlamı kalmamış  konular üzerinden bu Ülke’ye büyük hizmetler etmiş Devlet Büyüklerine bile nereden geldiği belirsiz öyle pislikler atıyor ki…

Bu çirkin,seviyesiz ve vefasız söylemlerin sahibine Sayın Başbakan demeyi bırak artık Başbakan bile demekte zorlanıyorum. 

Onun için yazıma ” Başbakan Denilen  Kişi” olarak başlıyorum.

O Kişi  Afyonkarahisar’da konuşuyor.

Kurtuluş Savaşı’nın seyrinin değiştiği, bu Millet’in geleceğinin yazıldığı, kendisine bugünlere gelme fırsatı yaratan Atalarımız’ın kan ve ter döktüğü topraklarda densizce konuşuyor..

1949 yılında Bakanlar Kurulunun bir yasaklama kararını belge diye bağırarak kürsüden gösteriyor.

O dönemde Said-i Nursi’nin kitabını yasaklayan Bakanlar Kurulu kararını sallayıp duruyor.

Bilmem nedendir O salladıkça  da kalabalık coşuyor, onu alkışlayıp naralar atıyor.

Altındaki imza Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ’ye ait diye var gücü ile tekrar tekrar haykırıyor.

Günlük siyasi hayatta muhalefete yüklenmek gibi basit bir amaç uğruna 65 yıl öncesi bir konu üzerinden Cumhuriyetle hesaplaşmaya çalışıyor.

Konuştuğu o topraklarda bu Ülke’nin geleceği adına ne mücadeleler vermiş İsmet İNÖNÜ gibi tarihe mal olmuş bir kişiye dolaylı şekilde hakaret ediyor.

Bu da yetmiyor..

Saldırgan uslübu sayesinde,beynini kontrol etmekten yoksun kalabalığın İsmet İNÖNÜ gibi bir KAHRAMANI yuhalamasına sebep oluyor.

Yuh olsun…. 

O Tarihi Şahsiyeti yuhalatmaya sebep olanlara..

Yuh olsun….

Hangi topraklarda yaşadığını, kime yuh çektiğini dahi düşünme kabiliyetinden yoksun o vefasız ve edepsiz zihniyet sahiplerine.. 


Açık İstihbarat @ 2014




..

Hesabı Ödemeden Nereye?



Hesabı Ödemeden Nereye? 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:02/02/2014 
Türü:İç Politika 


 İntihar eden diğer Subayları, kahrından hastalanıp ölen tutuklu  ve yakınlarını,emeklilik sonrası kalan üç beş yıllık ömürlerini haksız yere hapislerde çürütenleri,babasız büyüyen çocukları düşünen var mı ?

Kendi çocukları için vakıflar kurarak kalıcı bir zenginlik içerisinde yaşatmaya çalışırken, kurulan kumpaslar sonucu işini, gücünü,malını,mülkünü kısacası ekmek parasını dahi kaybedenleri düşünen var mı ?


www.acikistihbarat.com
02.02.2014


31 Ocak,Yarbay Ali TATAR’ın ölüm yıldönümü idi.

Kumpasçıların haksız suçlamaları yüzünden silahı ile kendi hayatına son veren onur timsali bir Subay’ın ölüm yıldönümü ..

Gazeteci Rıdvan AKAR’ın Ailesi ile yaptığı söyleşi,TSK’ne karşı uygulanan kumpas sonucu yaşanan acı ve felaketlerden sadece birini açıkça ortaya koyuyordu.Dayanılması zor bir acı ve insanı vicdanen isyana sürükleyen büyük bir haksızlık ..

Mısır’da öldürülen masum Rabia için eylem yapan ve yas tutanların eğer gerçekten inançlı iseler bu cinayet için de yüreklerinin biraz sızlaması ve seslerini yükseltmesi gereken kahredici bir olay.

Peki bu kirli oyunu kimler hazırladı ve hangi vicdansızlar oynadı ?

Ergenekon kasası diye tutuklanan Kuddusi Okkır’ın cezaevinden ölüm döşeğine giden fotoğrafını hatırlamaya çalışın. 

Suriye’de katliam diye yayınlanan fotoğraflardan farkı nedir?

İntihar eden diğer Subayları, kahrından hastalanıp ölen tutuklu  ve yakınlarını,emeklilik sonrası kalan üç beş yıllık ömürlerini haksız yere hapislerde çürütenleri,babasız büyüyen çocukları düşünen var mı ?

Kendi çocukları için vakıflar kurarak kalıcı bir zenginlik içerisinde yaşatmaya çalışırken, kurulan kumpaslar sonucu işini, gücünü,malını,mülkünü kısacası ekmek parasını dahi kaybedenleri düşünen var mı ?

Cumhuriyetle ve Askerle hesaplaşma adına bu kirli oyunu başlatanları,yargısız infaz yapanları unutmak ve affetmek mümkün müdür ? 

Yolsuzlukları,pislikleri ortaya çıkıncaya ve kendi gelecekleri tehlike altına girinceye kadar iktidarı da,destekçileri de bu işin arkasında değil mi idi ? 

Daha düne kadar adalet,hak,hukuk kimin umurunda idi ?                                            

“Türkiye bağırsaklarını temizliyor” diye beyanat veren haddini bilmez imansızlar şimdi kendi bağırsaklarından boşalan ve ortalığa saçılan bu pisliği ortadan kaldırmak için mi hak ve hukuku hatırladılar ?          
                                                                                          
Onlara yani İktidara bakarsan tüm bu olanlarla hiç ilgileri yok...

Pisliği temizleyecek de hesabı verecek olan da bu kumpası yapan “Paralel Yapılanma”  imiş.. 

Bak şu pişkinliğe….

Yapılan bu haksızlığı ve zulmü birilerinin üzerine yıkıp işin içerisinden sıyrılmak bu kadar basit ve de bu kadar ucuz mudur?

Eğer bu Millet Demokrasi ve Hukuka gerçekten inanıyorsa; Cumhuriyetle hesaplaşma uğruna,tüm ortak değerlerimizi yıpratan,insanları birbirine düşüren,hak,hukuk ve güven duygularını yıkanlardan, uyguladıkları bu kirli kumpasın  hesabını hem sandıkta hem de mahkeme kapılarında mutlaka sormalıdır.

Bülent Arınç’ın o çirkin söylemi ile kısaca ifade edecek olursak

“Bu Ülke bağırsaklarını gerçek anlamda işte o zaman temizleyecektir”.

Demokratik günlerin özlemi ile kalın sağlıcakla…..


Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10463


..

Cemaat Bahane, Esas Hedef Gül mü?



Cemaat Bahane, Esas Hedef Gül mü? 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:10/01/2014 
Türü:İç Politika 


 İşin gerçek yüzü ne pahasına olursa olsun Cumhurbaşkanlığı’na giden yolun önündeki engelleri  acımasızca  ve yüzsüzce ortadan kaldırmaktır.

Bu uğurda, rakip durumundaki Abdullah Gül’ün de bir şekilde bu Cemaat fırtınasının  içerisine çekilerek  yıpratılması ve devre dışı  bırakılması gerekmektedir.

Başbakan’ın “Dost modern darbe” söylemi ile bir dost kesimi  zan altında bırakması bu açıdan çok anlamlıdır. 

www.acikistihbarat.com
10.01.2014

Şu işe bakın...

Cumhurbaşkanı Elçi gönderiyor.

Kime ? 

Okyanus ötesine.

Ne için ? 

Bugüne kadar işbirliği yapan cemaatle, iktidarın  arasını bularak, yapılan usulsüzlüklerin  daha fazla ortalığa dökülmesini ve çıkara dayalı mevcut düzenin bozulmasını önlemek için.

" Hoca Efendi " de elçi diye bir şey yaptığını sanan o kapıkulu koca adamların eline  bir mektup verip gönderiyor.

İktidarı , muhalefeti , basını ve kamuoyuda tutup demokrasi dışı ve cumhuriyet karşıtı böyle bir konu ve yaklaşımı  tartışıp  duruyor. 

Yazıklar olsun cumhuriyet ülkesinde, tarikat ve cemaatleri Orta Çağ benzeri güç odağı haline getirenlere,onlarla işbirliği yapanlara ve bunu gündemine alan bizlere .

Gelelim bu kirli siyasetin ve sıcak savaşın henüz dikkat çekmeyen  ancak çok önemli diğer bir tarafına !...                                                                                          

Hükümet ve Cumhurbaşkanı’nın bu kavgadaki farklı yaklaşımına.   

Başbakan Asker’i de yanına alarak cemaatin,paralel devletin üzerine gitme bahanesi ile demokrasi ve hukuk dinlemeksizin Devlet’in tamamını kontrolü altına almaya çalışırken, Cumhurbaşkanı ise sessizce arayı bulmaya, iki tarafa da zarar veren bu sıcak savaşın bir an önce bitmesine ve daha da önemlisi kendi geleceğine yönelik muhtemel riski yok etmeye,eski kirli defterlerin açılmasını  önlemeye  çalışmaktadır.

Başbakan, görünen kısmı ile sözüm ona Cemaatin üzerine giderken, kavganın  boyutlarını da özellikle  genişletip derinleştirmeye , soğuk savaş yöntemleri ile Cumhurbaşkanı’nı da bu işin içine alacak ya da zan altında bırakacak  boyutlara taşımaya  böylece gelecek seçimlerde onu saf dışı bırakmaya çalışmaktadır.

Cemaate daha yakın durması gereken ve tavır alması beklenen Bülent Arınç’ın şaşırtan sessizliği ise ,Erdoğan sonrası Başbakanlık konusunda Gül’ü tamamı ile saf dışı bırakan ayrı bir dayanışmanın şüphesini ortaya koymaktadır.  

Kısacası ve açıkçası;

Kumpası ortaya çıkarma,paralel devletle uğraşma gibi söylem ve eylemler bu ülkede oynanan başka bir kumpasın görünen sahte yüzüdür.

İşin gerçek yüzü ne pahasına olursa olsun Cumhurbaşkanlığı’na giden yolun önündeki engelleri  acımasızca  ve yüzsüzce ortadan kaldırmaktır. 

Bu uğurda, rakip durumundaki Abdullah Gül’ün de bir şekilde bu Cemaat fırtınasının  içerisine çekilerek  yıpratılması ve devre dışı  bırakılması gerekmektedir.

Başbakan’ın “Dost modern darbe” söylemi ile bir dost kesimi  zan altında bırakması bu açıdan çok anlamlıdır.

Sonuç olarak ; 

Vatan,Millet,Demokrasi,hak,hukuk  adına mücadele edildiği söylemleri bizleri alaya ve hafife alan koca bir laftır.  

Esas amaç ne pahasına olursa olsun Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturarak saltanatı devam ettirebilmektir.


Açık İstihbarat @ 2014


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10455

..

Kumpas'ın 2. Safhası Başlıyor



Kumpas'ın 2. Safhası Başlıyor 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat
Tarih:28/12/2013 
Türü:İç Politika 


 Başbakan’ın danışmanı denen adam rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında görev yapan cemaat yanlısı diye suçladıkları savcıları ve polisleri kastederek dedi ki ;

“ Bu Ülkenin Milli Ordusu’na KUMPAS kurdular.”

Doğru olmaya doğru da.

O kumpası, Cemaat ve AKP beraber kurmadı  mı ?

www.acikistihbarat.com
28.12.2013

Başbakan’ın danışmanı denen adam rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında görev yapan cemaat yanlısı diye suçladıkları savcıları ve polisleri kastederek dedi ki ;

“ Bu Ülkenin Milli Ordusu’na KUMPAS kurdular.”

Doğru olmaya doğru da.

O Kumpası, Cemaat ve AKP beraber kurmadı  mı ?

Danışman denen adamın Başbakanı o kirli senaryonun savcısı olduğunu iddia etmedi mi ?

Peki nasıl oluyor da,Başbakan’dan habersiz öksürmesi  dahi, mümkün olmayan bir danışman böyle riskli bir açıklamayı yaptı.

Düşünmek gerekmez mi !..

Bugüne kadar Cemaatle işbirliği yapan AKP için bir yanı ile tehlikeli ve özellikle Silahlı Kuvvetler açısından tepki duyulabilecek  bir söylemin amacı nedir ? 

Tabi demokratik tepki duyabilecek  ve bunu demokratik yöntemle ortaya koyabilecek duyarlı ve akıllı bir kimlik kaldı ise..

İlk bakışta, Silahlı Kuvvetler’e yapılan haksızlığı ortaya koymak gibi görünen tepki duyulacak bu söylemin gerçek amacı ne olabilir!

Elbette Silahlı Kuvvetleri korumak  değil .

Esas amaç, Silahlı Kuvvetler’e oynanan kumpas üzerinden artık kendileri için tehlikeli hale gelen polis ve savcılar üzerinde baskı yaratmak ve onları kamuoyu önünde yıpratmaktır. 

Kısacası  kendini  akıllı,karşısındakileri ise çok rahatlıkla aptal yerine koyan Başbakan’ın esas amacı ;

Bu polis ve savcıların üzerine sözüm ona  Silahlı Kuvvetlere yapılan haksızlık nedeni ile gidildiği izlenimi vererek  onları etkisiz hale getirmek ve böylece dolaylı yöntemlerle kendilerini bu kirli iddia ve soruşturmalardan kurtarmaktır.

Daha açıkçası;

Başbakan kendini kurtarmak için Kumpasın ikinci safhasını da Silahlı Kuvvetler üzerinden oynayacaktır.

Şu andan itibaren Silahlı Kuvvetler’i  yanına almaya çalışarak  bir yandan mağdur ettiklerinin  sözüm ona kurtarıcısı rolünü oynayacağı gibi bir yandan da kendini hedef alanların üzerine daha rahat giderek her şeye rağmen  iktidarını  devam  ettirmeye çalışacaktır.  

Umarız bu Kumpasın 1. Safhasını algılayamayan ve gerekli duyarlılığı göstermeyen Türk Silahlı Kuvvetleri  
2. Safhanın Farkındadır. 



http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10451


..



8 Nisan 2016 Cuma

Askeri Çetelere Yem Edenler



Askeri Çetelere Yem Edenler 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat 
Tarih:25/12/2013 
Türü:İç Politika 



    Başbakan  Samimi ise, Millet’i  ve özellikle  de Askerleri  hafife ve alaya  almıyorsa ona soruyorum ;

Eğer rüşvet,yolsuzluk iddiası ile sizi hedef alanlar çete ise, "Ergenekon", Balyoz, Casusluk ve benzeri düzmece operasyonlar ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alanlar kimdi ? 

Danışman denen adamınızın itiraf ettiği kumpas kimlerin ortaklığı ile uygulandı.

Şimdi çete diye suçlananlara, Asker Vesayetini kaldırıyoruz diye daha düne kadar destek verenler , onlarla işbirliği yapanlar kimlerdi ? 

25.12.2013
 

 Ortaya çıkan rüşvet ve yolsuzluk batağı dengeleri bozunca,ortalık harman yerine döndü ve pis kokular yayılmaya başladı. 

Başbakan ise günlerdir bağırıyor ve durumu kurtarmak için genel olarak diyor ki !….

” Bu Uluslar arası bir tezgah, bir çete içerideki uzantıları ile birlikte bize karşı büyük bir oyun oynuyor. ”

Başbakan  samimi ise, Millet’i  ve özellikle  de Askerleri  hafife ve alaya  almıyorsa ona soruyorum ;

Eğer rüşvet,yolsuzluk iddiası ile sizi hedef alanlar çete ise, "Ergenekon", Balyoz, casusluk ve benzeri düzmece operasyonlar ile Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alanlar kimdi ? 

Danışman denen adamınızın itiraf ettiği kumpas kimlerin ortaklığı ile uygulandı.

Şimdi çete diye suçlananlara, Asker Vesayetini kaldırıyoruz diye daha düne kadar destek verenler , onlarla işbirliği yapanlar kimlerdi ? 

 Eğer gerçekten çete var ise,hukuk dışı yargılamalarla Asker-Sivil yüzlerce insanı halen cezaevlerinde tutanlar kim?

 Eğer çete diyorsanız, birçok Vatansever Asker ve Sivil’in bu çete tarafından  hukuk dışı yargılanmasına ve  yıllardır cezaevlerinde çürütülmesine neden göz yumdunuz?

 Onların şahsi, ailevi ve mesleki haysiyeti ve özgürlüğü Bakanlarınkinden daha mı önemsizdi?

Soruyorum, yıllardır ailece eziyet çeken o kişilerin itibarını Genelkurmay ve Hükümet olarak nasıl iade edecek ve haklarını hangi çeteye ödeteceksiniz?

 Ortaya çıkan tüm bu karmaşa ve çatışmaların  en önemli sonucu yıllardır söylediğimiz ve yazdığımız gibi, bu Ülke’de  ilk büyük  oyun bugün birbirini suçlayanların dayanışma ve  işbirliği ile 2007 yılından itibaren “Asker üzerinde oynanmıştır.”

Sorumsuz ve yetkisiz bir emekli de olsam, bu üzücü ve utandırıcı tablo karşısında başımı ellerimin arasına koyup  düşünüyorum..

 Türkiye bağırsaklarını temizliyor diye komutan ve Arkadaşlarımıza yapılan hukuk dışı bu keyfiliği ve vicdansızlığı yapan Cumhuriyet karşıtlarını düşünüyorum,

 Demokrasi dışı yapılan  birçok yaklaşım ve uygulama ortada iken, komutanlarının   ve arkadaşları’nın adil yargılanmadığı konusunda bireysel fikrini  dahi  kamuoyuna beyan etmekten  imtina  eden ,güne ayak uydurarak rütbe ve makamlarını düşünen duyarsızlığı  ve sadakatsizliği  anlamakta zorlanıyorum.

 Bu Ülke'de yapılan yanlışlar,usulsüzlükler,keyfilikler ve Asker’e karşı yapılan kara propaganda  demokrasiye uygun da …..

Uğranan haksızlığı ve mağduriyeti bireysel anlamda ifade ederek kamuoyundaki yanlış algılamaları önlemek ve mağdur edilen meslektaşlarımıza en azından  manevi açıdan destek olmak mı demokrasi dışı olacak diye düşünüyorum …

Sahte demokratların ve din tacirlerinin  saltanatını garantiye almak  için en hafife alınacak ve en kolay kurban edilecek  bizler mi idik diye de kahroluyorum..
  
 Kısacası  ve açıkçası ;

Bir emekli olarak düşüncemizin ve söylediklerimizin fazla bir etkisi olmasa da, duyarsız  ve  vefasız  sorumlular yerine demokratik hakkımı kullanarak Millet’e,Meclis’e ve Yargıya sesleniyorum..

 Keyfi ve çıkarcı uygulamalar ile yapılan  haksızlıkları  artık görün ve gerçekleri de anlamaya çalışın …

Komutanlarımızın  ve Arkadaşlarımızın usulsüz yargılandığı , Başbakan danışmanının bile yüzsüzce ifade ettiği gibi kumpasa getirildiği,haksızlığa uğradığı açıkça ortadadır.

 Mağdur edilenlerin özgürlüklerinin  gecikmeden iade edilmesini ve yargı bağımsızlığının gerçekten sağlanması sonrasında ise yeniden yargılanarak  gerçeğin ortaya konmasını ve itibarlarının iade edilmesini ,bu kumpası yapanların da yargı önüne çıkarılmasını  arzu ediyoruz  ve de bekliyoruz.

Bu Ülke’ye gerçek demokratların egemen olması umudu ve kaybolan Adalet’i yeniden  tesis etmeleri  beklentisi ile. 





..

Orgenerallere Açık Mektup



Orgenerallere Açık Mektup 



Ali İhsan Gürcihan 
Açık İstihbarat 
Tarih:18/12/2013
Türü:İç Politika 




Bütün pislik uygulamaların ortaya birer birer çıktığı bu ortamda bile eğer söyleyecek tek kelimeniz yok ise işte o zaman düşünmek ve sizlerin sadakatini sorgulamak gerekir.

 Hiç düşündünüz mü ve gerçekten kendinizi  hiç sorguladınız mı ?

Bizlere her açıdan emeği geçen bu komutanlarımız,neden beraber darbe yapacakları adamları  değil de, bu üst düzey görevler için sizler gibi İktidar’ın da sonsuz güvenini kazanacak  Generaller’i tercih edip terfi ettirdiler. 

www.acikistihbarat.com 
19.12.2013



 Emekli bir General olarak özellikle Orgeneral ve Oramiraller’e açık mektubumdur.

 AKP ve Cemaat odaklı son gelişmeleri bir kamu görevlisi  ya da en azından bir vatandaş olarak sizlerin de takip ettiğini düşünüyor ya da öyle sanıyorum. 

 MGK’dan sızan dokümanlar,dershaneler  üzerinden  başlayan tartışmalar, rüşvet ve yolsuzlukla ilgili son operasyon, bu Ülke’de on yılı aşkın bir süredir  yapılan tüm demokrasi dışı uygulama ve pislikleri,çok açık bir şekilde  ortaya koymaktadır.

 Yıllardır ifade etmeye ve duyurmaya çalıştığımız gibi ;

 Cumhuriyet’le hesaplaşma ortak amacı ile AKP ve Cemaat’in çok yakın zamana kadar sıkı bir dayanışma ve işbirliği içerisinde bulundukları,

Güvenlik ve İstihbarat birimleri ile Yargı içerisinde  özel  yapılanmalara giderek  bu özel kadroları paylaştıkları, 

Amaçlarına ulaşmak için Adalet,Hak,Hukuk tanımaksızın  muhalefet eden  insanları vicdansızca karaladıkları,

Bugün meşruluğu her açıdan tartışılması gereken çıkar ve rüşvete dayalı bir hükümranlık yarattıkları,

Asker Vesayetini gerekçe göstererek Cumhuriyet’e sahip çıkan TSK’ni,sahte demokrasi söylem ve yaklaşımları ile yıprattıkları,

Ergenekon,Balyoz ve benzeri bir çok özel dava ile küçük doğrular üzerinden,düzmece özel senaryolar yaratarak Komutanlarımızı, arkadaşlarımızı yıllardır hapislerde tuttukları ve tutmaya da devam ettikleri, birçok genç ve idealist arkadaşımızın ise geleceklerini kararttıkları, AKP ve Cemaat sürtüşmesi sonucu tüm açıklığı ile ortaya çıkmış  ve bugüne kadar  iddia ettiğimiz  demokrasi ve hukuk dışı yaklaşımlar kanıtlanmıştır.
  
 General ve Amiral arkadaşlar kısacası ;

Kendi düzenlerini kurmak ve devam ettirmek adına, Komutanlarımız  ve Arkadaşlarımız  vicdan ve hukukla ilgisi olmayan keyfi bir şekilde yargılanarak  kişisel  ve ailevi olarak mağdur edildikleri gibi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin de kurumsal itibarı hafife alınmıştır. 

 Kendisi de işin en başından itibaren Ailece haksızlığa uğrayan ve o zaman için kimsenin ilgilenmediği bir emekli olarak sesimiz ancak bu kadar çıkabilmekte,ne yazık ki kamuoyunda istenen etkiyi de yaratmamaktadır.

 Her kesim ve kurumun,mensupları adına haksızlıkları dile getirdiği bir ortamda,merak ediyorum sizlerin Komutanlarımız ve arkadaşlarımızın  uğradığı bu demokrasi dışı haksızlık  için bireysel sorumluluk anlamında söyleyeceği hiçbir şey yok mudur?

 Sizlerin de sadakat  duymanız gereken,vefat eden Komutanımız Teoman KOMAN’a dinden,imandan nasibini almamış Bakan denen bir adamın “ Hesap vermeden öldü ” Sözleride mi sizlerin vicdanını sızlatmamıştır.  

 Hizmette iken şartsız ve sonsuz itaat gösterdiğiniz için, emsalleriniz arasından  sizleri tercih eden, sizleri o rütbe ve makamlara getiren Komutanlarınız’ın  suçlu olduğuna yoksa sizlerde mi inanıyorsunuz?

 Eğer,inanmıyorsanız ,bu keyfilik ve haksızlık karşısında  insani yaklaşım,düşünce ve değerlendirmenizi Demokratik bir şekilde açıkça kamuoyuna ifade ederek sıkıntı yaşayan bu insanlar için en azından sadakatinizi göstermenizi  bekliyoruz. 

Bütün pislik uygulamaların ortaya birer birer çıktığı bu ortamda bile eğer söyleyecek tek kelimeniz yok ise işte o zaman düşünmek ve sizlerin sadakatini sorgulamak gerekir.

 Hiç düşündünüz mü ve gerçekten kendinizi  hiç sorguladınız mı ?

Bizlere her açıdan emeği geçen bu komutanlarımız,neden beraber darbe yapacakları adamları  değil de, bu üst düzey görevler için sizler gibi İktidar’ın da sonsuz güvenini kazanacak  Generaller’i tercih edip terfi ettirdiler.

 Bu ne çelişkidir ki ;

 Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanı olarak sözüm ona  darbe için hazırlık yapacaksın ama darbede görev alacakları emekli edip sonra da hep beraber  cezaevinde yatacaksın , bu işle ilgisi olmayan General ve Amiralleri ise üst rütbe ve makamlara yükselterek bugünlerin Komuta Kademesini oluşturacaksın.

 Suçlamaların tutarsızlığını ve asılsızlığını, tek başına dahi zayıflatması ve çürütmesi gereken,bir gerçek.

Ancak anlamak mümkün değil..

Sizleri de,yapılan bu yargılamadaki mantığı da…


http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10446



.