osman pamukoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
osman pamukoğlu etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Aralık 2020 Perşembe

Dağlara dönme vaktidir.

Dağlara dönme vaktidir.

Cem Akkılıç Cemology Onuncu köy 

Biz cumhuriyeti sokakta bulmadık ki; '' buyurun, gelin ve yıkın'' diyelim. 
Cem Akkılıç



Ne mutlu Türk'üm diyene! 
Dağlara dönme vaktidir... 
Parti ilk kurulduğunda söylemiştim…
Siyasetle olmaz paşam diye...

Çünkü bu toprakların özelliğindendir, siyasetle bir arpa boyu yol alınmaz!..

Bizden olanlar küsmüştü bana…
Dinciler, ‘’darbeci bu’’ dediler!..
Onuncu köy’lüydüm nasıl olsa!

Nitekim de olmadı. 20 Hepar’lının gece gündüz çalıştığı bir bölgede Hepar’a oy verecek 6 kişi bile çıkmadı.

Evet, olmazdı paşam… 

Sen ve arkadaşların dağlarda olsaydınız; bugün bütün bu yaşanılanlar da olmazdı zaten.

Baksanıza; C.H.P bile iktidar umutlarını dışarıda arıyor…

*
Yalova Sefine Tersanesi’ndeydim geçen yıl Kasım ayında…
Gemide sigara bitiyor, market beş kilometre uzakta.
Oralar dağ yamacı gibi ıssızdır, bakkal bile yok.
Tütün bahanesine her akşam çıkıp, o yolu tırpanlıyoruz... 
Yolumuzun üzerinde bir mezarlık var. Tek kişilik şehit mezarlığı… 60 mumluk bir ampulün aydınlattığı yerde, tek başına uzanmış yatıyor aslanımız!..
Mezardaki Türk Bayraklı mermer kabartmanın kırmızısı neredeyse silinmiş! 
Ertesi gece ‘’çay bardağına’’ kırmızı boya doldurmuş, ellerinde ince fırçalar ile tek kişilik şehitlikte biz denizcileri gördü köylüler... 

*
Artık dağlara dönme vaktidir paşam…
Çok geç olmadan!
Kadın, erkek, köylü, şehirli, akademisyen, doktor, avukat, öğretmen, memur, şoför, çöpçü…
Kendisine ‘’ben Türk'üm’’ diyen herkesin…

Teröre DUR ARTIK demesinin vaktidir. 

Ve Paşam, unutmadık; sen dağlarda günde 400 teröristin kellesini alırken, dün sana ‘’çapsız’’ diyen Başbakan’ın terörist Hikmetyar’ın dizinin dibinde 
oturduğunu!..
Osman Pamukoğlu siyaseti bırakıp ‘’gönüllüler ordusu’’ kursun, kadın-erkek 1 milyon gönüllü bulmazsa, ben de namerdim diyorum şimdi paşam…

Siyasetle olmayacağı belliydi... 
Eğer böyle giderse; daha çok solan bayraklarımızı çay bardaklarıyla boyamak zorunda kalacağız. 
İşte tam şimdi; dağlara dönme vaktidir... 

Cem Akkılıç
11 Ağustos 2012

   


  Adsız dedi ki... 
  Dağlara dönme vaktidir..Kandile soldurdukları al bayrağı dikme vaktidir.Cesur 
  Cem kardeşim.. Varol.. 
  11 Ağustos 2012 04:18       
   
  Nazmi dedi ki... 
  Seçimlerde masonlardan destek almayan tek siyasal partiydi HEPAR. 
  Başarısızlığının sebeblerinden birisi buydu. Harika yazı için ayrıca 
  teşekkürler. 
   11 Ağustos 2012 05:04       
   
  Kenan Ataöz dedi ki... 
  Dışarıdan destek almayan bir partinin değil iktidar baraja bile girmesi mümkün 
  değildir. Amerikanın isteklerini yerine getirecek bir siyasal oluşum ancak 
  iktidar olabilir ve oldu zaten. Adnan Menderes bu şekilde iktidar yapılmıştı 
  mesela. Kore'de Amerikan askerlerini kurtarmak için bizim askerlerimiz ateşe 
  atılmıştı.

  Bugün aynı film gösterimde. PKK dururken biz Suriye ile savaşa sürükleniyoruz. 
  Neden? Çünkü Amerikan çıkarları için askerimiz ateşe atılmaya çalışılıyor. 
  Amerikalılar artık kendi askerlerinin ölmesini istemiyor. Bu konuda büyük bir 
  kamuoyu oluşturuldu. Yani diyorlar ki bizim askerimi ölmesin oradaki o 
  bölgedeki ülkelerin askerleri ölsün. Bunu nasıl becereceğiz? Oülkelerin ulusal 
  yapısını bozalım. Ulusalcı askerlerini sahte delillerle içeri tıkalım.
  Atatürk bağımsızlık derken bunu anlatmak istemişti. 
  11 Ağustos 2012 17:22       
   
  Adsız dedi ki... 
  Tayyip ve familyası siyasal şovlarına bir yenisini daha eklediler.Ülkede 
  insanlar 850 lira aç yaşarken, hergün üçer beşer şehit verilirken, Somaliden 
  sonra şimdi de haritada bile yeri bilinmeyen bir yere gidip ajitasyon 
  yaptılar.Bol bol ağladılar.Tablo açık ve net. Daha söze gerek var mı? 
  11 Ağustos 2012 18:44       
   
  Adsız dedi ki... 
  HEPAR lideri Osman Pamukoğlu'ndan Başbakan'a cevap: “Bu topraklar, bu kadar 
  ağzı bozuk başbakan, bırakın başbakanı bir bakan bile görmedi”. Cevap gelmedi... 
   11 Ağustos 2012 20:27       
   
   Adsız dedi ki... 
  Cüneyt Zapsu 2003 yılında apar topar Amerika’ya gitmişti. Orada Başbakan’ı 
  kastedip; aman lütfen DELİĞE SÜPÜRMEYİN, İŞİNİZE YARAYABİLİR demişti.
  Recep Tayip Erdoğan dünyada sayılı kişilere verilen üstün hizmet madalyasını 
  neden iade etmiyor?..
  Cevap bekliyoruz yıllardır ama tıssssss. 
   12 Ağustos 2012 01:39       
   
   Sinan dedi ki... 
  Türk milelti Osman Pamukoğlu gibi üstün insanaları anlayıp şans verdği anda 
  onurlu millet ne demekmiş, ekonomik kalkınma neymiş, cesaret ve dürüstlük 
  neymiş anlayacak.Bu güne dek siyaset arenasına gelmiş zayıf kişilkler(ecevit 
  dışında) ne kazandırdı ülkeye?ve ne kaybetirdi?bir muahsebesini yapsınlar. 
  kazandırdıkları yanında verdkleri zararlar inaılmaz boyutta.Bu adama çamur 
  atan zavallılar amaçlarına ulaşamayacaklar.bir avuç ta kalsak bu cumhuriyet 
  içinde yemin olsun ki hepsine yeteriz. 

   12 Ağustos 2012 02:14       
   
   Adsız dedi ki... 
  Bu yazı okuyana umut ve heyecan aşılıyor. Osman Pamukoğlu dışında Türk Silahlı 
  Kuvvetleri’nde 5 kez Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı almış başka bir komutan 
  yok. Dağlara dönme fikri gerçek olsa PKK biter. 
   12 Ağustos 2012 15:49       
   
   Adsız dedi ki... 
  Osman Pamukoğlu'nun aldığı üstün cesaret madalyalarına bakın bir de kendisine 
  çapsız diyen TRE'nin aldığı madalyalara.
  Yahudiler kaç madalya vermişti RTE'ye... 
   16 Ağustos 2012 04:59       
   
   Okan dedi ki... 
  Osman Pamukoğlu Ulusal kanal'da bu işlere Ordu karıştırılmamalı dedi. Gerilla 
  savaşı olmadan pkk savaşı bitmez dedi.. 
  Yazınız için teşekkürler. 
   26 Ağustos 2012 01:00       
   
   Noyan dedi ki... 
  Bir cem akkilic klasigi daha olmus. Tesekkurler kardesim. 
   5 Kasım 2012 20:56       
   
   Adsız dedi ki... 
  kesinlikle doğru tahliller... 
   1 Ocak 2013 01:16       
   
   Adsız dedi ki... 
  Merhaba..:-) ben @ozk_habibe seni listemden silmedim sanırım askıya 
  aldırdılar..bilgin olsun:-)
  3 Ocak 2013 09:47       
   
   Selim dedi ki... 
 
 Halkın karşısına çıkıp PROMPTER isimli cihaza bakarak konuşan bir Tayyip mi 
Osman paşanın karşısına çıkacaktı. Tabiki çıkamazdı. 

18 Ocak 2013 13:50      

Bu yayına verilen bağlantılar
Bağlantı Oluştur 
 Sonraki Kayıt  Önceki Kayıt  Ana Sayfa 
Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom) 
Genel seçimlerde kime oy vereceksin?
 
  En çok okunan yazılarım
  Türbanlı kıza açık mektup 
  Hacının kızı... 
  Herşeyden vazgeçilir Senden Asla ! 
  Dön, dön duası… 
  Mavi serçeler… 
  Türbanını aç, insanlık için bin fikir saç 
  Sarışın kadınlar… 
  Helal usta… 
  Kasten adam yaralamak olsun sabıkamız… 
  Pensilvanya şiirleri… 

***


11 Şubat 2019 Pazartesi

Tuğrul Türkeş ve MHP'nin çıkmazı

Tuğrul Türkeş ve MHP'nin çıkmazı

Soner POLAT 
02 Eylül 2015 
Ulusal Kanal

Tuğrul Türkeş ve MHP'nin çıkmazı!

"ABD ve Avrupa’dan PKK-PYD’ye Silah yağmaktadır!

PKK’nın silahlanması, PYD’nin silahla donatılması Türkiye’nin etrafında kurulan ve kurdurulan ölüm tuzağıdır... Terör örgütlerine giden silahların gerçek hedefi 
Türk milletidir. Bunu görmemek için ya hain ya da gafil olmak lazımdır! AKP, ABD’nin kuklası, kâğıttan kaplanı, ehli sahiplerinin oyuncağı olmuştur!"

BU SÖZLERİ KİM SÖYLEMİŞ OLABİLİR?

Antiemperyalist izler de taşıyan bu sözlerin kaynağını 100 kişiye sorsam, herhalde yüzde 90’ı düşünmeden “Doğu Perinçek” deyiverir… 
Hâlbuki yukarıdaki cümleler Devlet Bahçeli’ye aittir! Peki, nasıl oluyor da bu şekilde tahliller yapan milliyetçi bir parti, yükselmesi için olağanüstü kertede 
uygun koşullar varken, sürekli olarak patinaj yapıyor?

Avrupa’nın ikinci büyüğü olan Fransa’da Bayan Marine Le Pen’in milliyetçi partisi, AB ve Finans Kapital’in bütün engellemelerine rağmen hızlı ve emin adımlarla yükseliyor… MHP’nin fren pedalına sert bir şekilde kim basıyor? Her seçim öncesinde AKP niçin bu partiyi kolayca darmadağın edebiliyor?

MHP’NİN DRAMI!

Felsefi ve bilimsel olarak konuya yaklaşacak olursak, Türk-İslam sentezini temel program yapan bu partinin nasıl bir tuzağa düştüğünü kolayca görebiliriz!

Bilindiği üzere, Alman Filozof Hegel’in (1770-1831) ortaya koyduğu diyalektik sistemde, “tez” ile “antitez” çelişkileri gidere gidere uzlaşır, ortaya yeni bir ürün, bir sentez çıkarırlar. Tez ve antitez özgündür. Ama çıkan sonuç, yani sentez, artık özgün değildir, o bir melezdir! Tez, yani İslam, doğası itibarıyla uluslararası bir nitelik taşır. Birçok ülkede Müslümanlar yaşar. Antitez Türklük ise milli bir kavramdır…

Doğası itibarıyla birbirinden farklı olan bu iki kavramı birleştirmeye çalışalım. Senteze ulaşmak için iki taraftan da bazı unsurlar atılmalıdır. Kural budur. Gökyüzünden gelen dini emirler Allah’ın kelamıdır; değiştirilemez! O halde, eğilip bükülecek olan Türklüktür. Diğer bir ifade ile ancak Türklükten koparılan parçalarla senteze ulaşılabilir… Yapılmış olan da işte budur! Türklüğün içi boşaltılarak İslam’a yapıştırılmıştır! Ve bu eğilim korkarım ki Araplaşmış Türkler doğuracak önemli risk unsurlarını bünyesinde barındırmaktadır.

Bu o kadar öyledir ki partinin sloganlarında bile, Türklükten İslamlığa kayış kolayca görülmektedir. Önceki dönemlerde “Tanrı Dağı kadar Türk, Hira Dağı kadar Müslüman!” söylemi ile özetlenen Türk-İslam sentezi, daha sonra, “Kanımız aksa da zafer İslam’ın!” şekline dönüşmüştür. Görüldüğü gibi, sloganlarda artık Türk’ün adı bile yoktur!

BU TERCİHİN DOĞAL SONUCU NEDİR?

Temel ve asli unsurundan vazgeçerek, başka bir ideolojinin kuyruğuna takılan bir siyasi hareket, ne kadar iyi niyetli olursa olsun güdük kalır! Öncelikle seçmen tabanı oynak hale gelir… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “MHP ile koalisyon daha uygun olur; çünkü tabanlarımız yakın!” söylemi anlamlıdır…

Son 15 yılda yaşadıklarımız, dünyanın herhangi başka bir ülkesinde milliyetçi bir partiyi kaçınılmaz olarak iktidara taşırdı! Ama Türkiye’de böyle olmadı… Hatta MHP, zaman zaman baraj altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya kaldı!

Kanımız aksa da zafer İslam’ın! ” dediğiniz anda, bütün kozlar İslam’ı esas alarak siyaset yapan partiye geçer! Kimse aslı dururken taklidine bakmaz! TSK’nın arkasına gizlenerek milliyetçi oylara talip olan AKP’nin tam da seçim öncesinde MHP’nin sembol ismi Tuğrul Türkeş’i bakanlık koltuğuna oturtması ders niteliğindedir.

Demek ki MHP’nin zemini o kadar oynaktır ki Türk-İslam geliş gidişleri Türkeş ismi için bile sıradan bir olaydır. Bu durum ise AKP’nin iştahını kabartmaktadır… Türkeş’e kanca atılabildiğine göre MHP seçmenlerine ulaşmak niçin zor olsun!

Bu güçlü akıma, stratejik düzeyde değil ama taktik düzeyde, ancak içinizdeki Türklük bilinci sağlam ve nitelikli önderler ile karşı koyabilirsiniz. Engin Alan gibi bir efsane komutanı, Sinan Oğan gibi göz kamaştıran bir değeri kolayca gözden çıkarıyorsanız, en büyük hedefiniz sadece barajı geçmek olur!

MHP öyle bir hastalığa tutulmuştur ki lokman hekim bile reçete yazamaz!

Soner POLAT 
02 Eylül 2015 
Ulusal Kanal

http://www.dunya48.com/siyaset/26575-soner-polat-tugrul-turkes-ve-mhp-nin-cikmazi

YORUMUM..

KATKI VEREYİM PKK VE IRAK TAKİ TERÖR ÖRGÜTLERİNE ABD  NİN SİLAH YARDIMI YAPTIĞINI 2008 DE ( KAN UYKUSU BELGESELİNDE )  
O DÖNEMİN TERÖRLE MÜCADELEDEKİ TEK SORUMLU TÜMGENERAL OSMAN PAMUKOĞLU SÖYLEMİŞTİR.. 
BİR OPERASYONDA DA  ABD HELİKOPTERLERİNİN YARDIMI DEVAM EDİYOR TELSİZ ANONSU ÜZERİNE. İNDİRİN EMRİNİ VERMİŞTİR ( BU NASIL BİR NATO MÜTTEFİKLİĞİDİR DÜŞÜNCESİ ÖN PLANA ÇIKMIŞTIR..) DURUMU GENELKURMAYA BİLDİRMİŞ.. DOGAN GÜREŞ İSE CUMHURBAŞKANINA AKTARMIŞTIR.. HATTA DÖNEMİN CUMHURBAŞKANI SÜLEYMAN DEMİRE'LE DE 
BİRİFİNG VERİLMİŞTİR.. DEMİREL İNANAMAMIŞ VE DOĞRUMU BUNLAR DEDİĞİNDE ( HOROZ DÜNYANIN HER YERİN DE HOROZDUR HOROZ RESMİ ÇİZİP ALTINA BU BİR HOROZDUR DEMENİN ALEMİ YOKTUR ) CUMHURBAŞKANIM  DEMESİ ÜZERİNE..BATIYLA İLİŞKİLERİMİZ BOZULMASIN DENİLİP BU GÖREVDEN ALINIP KIBRIS'A 2 SENE SONRADA TUZLAYA TAYİN EDİLİP EMEKLİYE SEVK EDİLMİŞTİR..SAYGIYLA..

***

21 Ekim 2018 Pazar

Sayın Öcalan şimdi aldığı kellelerin hesabını veriyor

Sayın Öcalan şimdi aldığı kellelerin hesabını veriyor


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Öfkesinden Osman Pamukoğlu Paşa’da nasibini aldı. 
Başbakan Pamukoğlu’nun “ Hakkari Elden Gitti ” sözlerine çok sert çıktı. Ama Pamukoğlu’da ondan aşağı kalmadı, hatta bir adım daha ileri gitti ve partisi olan 
HAK ve EŞİTLİK Partisi’nden bir açıklama yaptırdı. İşte o zehir zemberek açıklama ve Başbakan’ın sözleri:

Basın Duyurusu
Basın bildirisi ve kamuoyuna duyuru !..
Sayın Öcalan şimdi aldığı kellelerin hesabını veriyor ” Diyen utanmaz adam ;
09 Ağustos 2012 Perşembe 23:36

Basın Duyurusu ;

 Basın bildirisi ve kamuoyuna duyuru !..



“Sayın öcalan şimdi aldığı kellelerin hesabını veriyor” Diyen utanmaz adam ;
Basın, üniversiteler, iş adamları, aydınlar bitti de şimdi sıra 1993 1995 yıllarında 778 gün Hakkari ve Kuzey Irak dağlarında 4000 Subay, Astsubay, 55 000 askeriyle zaman sınırı tanımaksızın,Pkk ile çarpışan, Hakkari Dağ ve Komanda Tugayı ve Hakkari Güvenlik Komutanı , şimdi ise Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanına mı geldi?
Biraz önce Şehit ailelerine verdiğin iftar yemeğinde güya beni hedef alarak ‘’Hakkari elden çıktı’’ diyen birileri var diye, seviyene, kişiliğine ve terbiyene uygun sözler kullanıyorsun…

Şimdi Beni dinle; 

Ben senin bildiğin ne siyasetçiyim nede herhangi bir vatandaş ‘’Hakkari elden çıktı’’ lafını iki senedir söylüyorum. Bu bir ironi bunun halk dilindeki karşılığı orada herşeyin kötü gittiği ve gittikçe herşeyin daha kötüye gitmeye meğilli olduğu anlamındadır.. Senin bunu anlayabilicek ne kapasiten ne de seviyen var.. 
Dün akşam televizyondaki mesele salt Hakkari değildi ki, senin partinin ve hükümetinin bu ülkeyi nasıl hızla bölünmeye götürdüğü ve BOP Başkan yardımcısı olarak Amerikan uşaklığını orta doğu coğrafyasında nasıl yaptığını anlatıyordu..
Tutuştun mu ? Foyan ortaya döküldü mü ? Beceriksizliğin bohça gibi açıldı mı ?
Yoksa rahatsızlıkların mı nüksetmeye başladı gene ? Sana son sözüm, zerre kadar yüreğin varsa, tabi bir tıp heyetinin kontrolunden sonra çık bir televizyonda karşıma ; Millet kim neymiş görsün…

Korkma Evladım ! Hadi topla Olmayan Cesaretini ;
Şimdi siyaseten hapı yuttun ve kapı açıldı. Bu bir tilki tuzağıydı ve avlandın…

İstanbul’da doğup İstanbul Tuzla’da eğitim alıp hasdal’da 77. Piyade Alayında kantincilik yaparak askerlik görevini ifa eden, kantinlere hangi şirketten sucuk aldıysa terhisden sonrada o şirkete memur diye giren vatandaş şimdi kapı açıldı, hodri meydan !.. 
El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu değirmen taşı sanırmış meydana çık evladım..
BİZİM SİYASETİMİZ VATAN AŞKIDIR., Osman PAMUKOĞLU
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı

***

İşte bu da Başbakan’ın sözleri:

Erdoğan, Osman Pamukoğlu’ na haddini bildirdi!

Başbakan Erdoğan, şehit yakınları ve gazilere verdiği iftar yemeği sonrasında isim vermeden emekli general Osman Pamukoğlu’nun önceki gün Habertürk’te 
Fatih Altaylı’nın programında Sarfettiği ” Hakkari elden çıktı ” sözlerine çok sert tepki gösterdi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ” Biz burada yaşatmak için her türlü çabayı gösterirken, maalesef karşımızdakiler öldürmek için ellerinden ne geliyorsa onu yapıyorlar. 
Biz huzur, barış için, özellikle Anneler için, Babalar için yüreğimizi ortaya koyarken onlar 16-17 yaşında kız çocuklarını öne sürerek, annelere babalara büyük acılar yaşatmak istiyorlar. Biz bu oyunlara bu kalleşçe saldırılara boyun eğmeyeceğiz. Biz terörle mücadeledeki kararlılığımızdan en küçük bir adım atmayacağız” dedi.

HAKKARİ ELDEN ÇIKTI İDDİASINA YANIT,

“ Bakın sevgili kardeşlerim bu kutsal ocaktan çıktıkları halde, bazı televizyon kanallarına çıkmak suretiyle, Filanca ilimizin artık elden çıktığını söyleyecek kadar seviyesiz insanlar bu ülkede. Bunlar Generallik seviyesine yükselmiş insanlar. Böyle seviyesizlik olur mu? Böyle seviyeden muaf insan olur mu? 

Bu ülkenin 1 metrekaresi dahi kimsenin istilasına girmemiştir, girmeyecektir.

“Pamukoğlu, Geçtiğimiz günlerde katıldığı bir televizyon programında “ Hakkari elden çıktı ” şeklinde açıklama yapmıştı.

https://medyapad.wordpress.com/2012/08/10/say-n-ocalan-simdi-ald-g-kellelerin-hesab-n-veriyor/


****

Pamukoğlu, Eşkıyalar Kahraman gibi karşılandı,

Pamukoğlu: " Eşkıyalar Kahraman gibi karşılandı"


Pamukoğlu: " Eşkıyalar kahraman gibi karşılandı" 

23.10.2009 Cuma 16:04



"Efsane komutan", Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, PKK'lıların Türkiye'ye teslim oluşu sırasındaki tabloyu eleştirerek, 
"Eğer işler onların istediği gibi giderse, Dicle'nin doğusundaki toprağı bizden koparırlar" dedi.

Basın toplantısı düzenleyen Genel Başkan Pamukoğlu, PKK'lıların Silopi'de görevlendirilen hakim ve savcılar eliyle salıverilmesine de tepki gösterdi. 

Pamukoğlu, "Eşkıyalar Silopi'de kahramanlar gibi karşılandı. Seyyar mahkeme kuruldu. Bunlar kim ki hakimi, savcıyı oraya götürüyorsun?" diye konuştu. 

Pamukoğlu, şimdiye kadar PKK'yı bitirmek için hiç bir ciddi çalışmanın yapılmadığını da savunarak, " 25 yıldır PKK'yı bitirmek için hiç bir ciddi çalışma yapılmadı.'' 

Biz Hak ve Eşitlik Partisi olarak, Anadolu Kartalları olarak dağları 365 günde temizleyeceğiz. 365 günde yurt içinde, yurt dışında bir tane bile silahlı eşkıya bırakmayacağız.

Eğer bu işler onların istediği gibi giderse, Dicle'nin doğusundaki toprağı bizden koparırlar" Osman Pamukoğlu, konuşmasında DTP'yi de eleştirdi. 

Pamukoğlu, "DTP denilen bu parti PKK'nın siyasi kanadıdır. 25 yıldır aynı şeyleri söylüyor. Onların kendilerince kabul edilen bir tek liderleri vardır. 
O da İmralı'dakidir. DTP, onun talimatlarını yerine getirmektedir. Bunların bir tek güçleri vardır, o da silahlı güç. Silahlı gücü söndür, Çocuk balonları gibi söneceklerdir" dedi. 

Pamukoğlu, daha sonra Abant İzzet Baysal Üniversitesi Kültür Merkezinde Atatürk Düşünce Topluluğunun davetlisi olarak bir konferans verdi.

http://www.cnnturk.com/spor/futbol/vodafone-arenada-son-montajlar-yapiliyor?page=1


***


1 Mart 2018 Perşembe

Hangi Milletin İradesi?

Hangi Milletin İradesi?

Arslan Bulut


Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Sivas Kongresi’nden beri biliyoruz ki milli iradeyi hâkim kılmak esastır. Bugün de milli iradeye tuzak kurmak isteyenler var. Onlara, ’bu ülkenin tapusu da, bu ülkenin sahibi de millettir ve milletin iradesidir’demek lazım” dedi. 

AKP’nin bir bakanı için ülkenin tapusunun millete ait olduğunu hatırlamak önemli bir gelişme! Hani, ülkenin stratejik kuruluşlarının ve tarım arazilerinin satılmasına karşı yapılan eleştiriler üzerine AKP’li Maliye Bakanı “Babalar gibi satarım” diyordu ya… Tayyip Erdoğan da “ülkemi pazarlıyorum” diye konuşuyordu. 

İstanbul’da her yıl Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan ve dünyanın en güçlü şirketlerinin başkanlarından oluşan “Yatırım Danışma Konseyi”, o yıl Türkiye pastasından hangi dilimi alacaklarını konuşuyor ve alınan kararlar uygulanıyordu. Sonunda Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, “Sata sata bitiremedik” lafını bile kullanmıştı! 

AKP’nin çıkardığı yasaların çoğunluğu küresel sermayenin önündeki engelleri kaldırmak içindi! Bunun için Yatırım Danışma Konseyi toplantılarında küresel şirket yöneticileri, taleplerini Başbakan Tayyip Erdoğan’a bildiriyor, o da bu taleplerin kısa zamanda yasalaşmasını sağlıyordu.. Zaten IMF ve Dünya Bankası uzmanları ile çıkarılacak yasaları görüştüklerini ve anlaşmaya vardıklarını da Tayyip Erdoğan resmen açıklamıştı. 

Kaldı ki AKP sadece ekonomik değerleri satmakla kalmamış, Türk milliyetçiliğini de ayaklar altına aldığını Başbakan’ın ağzından ilan etmiştir. Yine Türk adını her resmi belgeden silmek AKP’nin işi değil midir? 

Milletin adının bizzat Başbakan tarafından silinmek istendiği yerde hangi milletin iradesinden söz ediyor AKP sözcüleri? İbrahim milletinden mi? Türkiye milletinden mi? Böyle millet mi olur; böyle bir topluluğun iradesi mi olur? 

***
Onur Öymen, son günlerde yaşanan hukuk skandallarını hatırlattıktan sonra yakın tarihten bir örnek veriyor: 
“1933 yılının sonlarında Hitler’in Nazi Partisi’nin milis gücü konumundaki S.A.’lar polisin ve yargının denetiminden çıkartıldı, Prusya Adalet Bakanı suç işleyen S.A. mensuplarıyla ilgili soruşturmaları durdurdu. Daha önce mahkûm edilen S.A. üyelerinin affını sağladı. Disiplinsizlik suçları yargıda değil, örgüt içinde çözülecekti. Ayrıca, 10 Şubat 1934 tarihinde bir yasa çıkartılarak gizli polis örgütü Gestapo da yargı denetiminin dışına çıkartıldı.
1936 yılında Adalet Bakanı Hans Frank ‘Hâkimin görevi kurallara veya uluslararası normlara uymak değildir… Hâkimin görevi Nazi Partisi’nin programına ve liderin konuşmalarına göre hukuk kaynaklarını yorumlamaktır’ diyordu.”
Bugünkü Türkiye’de ise hâkim ve savcıların görevinin, AKP liderinin emir ve talimatlarını uygulamak olduğu sanılıyor.

***
Bu Gidişin sonunun ne olacağını ise Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu söylüyor:

“Artık seni kimse kurtaramaz. Abbas topla bohçanı, yolun sonu göründü. Oyun bitince şah da, piyon da aynı kutuya konur. Bu memlekette hükümet edenin ve hükümet ettiğini sananların halleri, suda ve bataklıkta boğulmak üzere olanların aynısı.. Suya düşen panik halinde çırpınma sa, bataklığa saplanan, hezeyanla debelenme se, ne suyun ne de bataklığın dibini boylarlar. Sonunda hesap günü de gelecek ve daha o gün gelmeden yanında ne kadar siyasetçi, ne kadar bürokrat, ne kadar iş adamı, ne kadar besleme basın varsa, hepsi arazi olacak…” 
“ Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim ” demiş Cervantes... Tayyip Bey’in sadece basındaki arkadaşlarına bakarsak kim olduğu ortaya çıkıyor! Yasin El Kadı, Sami Offer gibi iş dünyasındaki arkadaşlarının avukatlığını da bizzat kendisi yapmak zorunda kalıyor. 


***

13 Kasım 2017 Pazartesi

DAYIOĞLU, DURUM BU’DUR!.

DAYIOĞLU, DURUM BU’DUR!.






14 Temmuz 2014   

Eşek der ki: “Tanrı bana sinekleri kovayım diye kuyruk vermiş; keşke, sinekler de olmasaydı kuyruğum da.”
Konfüçyüs der ki: “ Bir defa söylediğinizde anlamayan insana bir kez daha anlatın. Ama üçüncü defa yapmayın, susun. O çaresizdir, kendi haline bırakın.”
Gel de bu memlekette, Çinli filozofun dediğini uygula!. Mecburen, “Eğitimde tekrar esastır.” ilkesinden hareketle defalarca yazmak ve anlatmak zorunda kalıyoruz..
Strateji, savaş sanatı demektir. Bu sanatın özü, yığınağı güçlü yapmak süratli hareket etmektir. Eğer bu ikisi yapılmaz ise, sonradan en iyi taktikleri uygulasanız bile, kazanamazsınız. İlke nettir: “ Stratejiden yapılan hataları, taktik başarılarla düzeltemezsiniz.”
Çatı adayı meselesinde öyle bir stratejik hata yapıldı ki, artık, gugukların metalik sesle ötmesi, kukumavların, guguktan duyduklarını motomot tekrarlamasıyla, başlangıçta yapılan vahim hatayı telafi etmeleri mümkün değil… Halk, böyle bir konudaki garabet için: “Bozacının şahidi, şıracıdır” der.
Duygu bulanık ve gelgeçtir. Akıl, matematik ve fiziktir. Duygu tül, akıl çelik kalkandır. Çatı adaylığında matematik zayıf, fizik ise hiç yoktur. Benim ilkokulu okuduğum, İnkılap ilkokulunun bahçesinde dibi çamur tutmuş, yarısı bulanık suyla dolu bir havuz vardı. Bir gün derslerden sonra, okulun iri yarı hademesinin büyük tenekeler ile havuzun suyunu kan ter içinde boşaltmaya çalıştığını gördük. Çocukluk bu ya, beş altı kişi bizde paçaları sıvayıp havuza girdik ve o günkü aş kaplarımızla havuzun suyunu boşaltmaya başladık. Her birimiz bir diğerine karşı, su tahliye işini öyle bir hırs, azim ve inançla yaptık ki, biz çocuklar olarak bu işi ellerinde koca tenekeler olan o iri yarı adamdan çok daha fazla suyu bulunduğumuz tarafa tahliye ettik. Sebebi basit: Kendimiz için yapıyorduk ve birbirimizle yarışıyorduk..
Bu örnek de her çocuk olması gerektiği gibi, bir partinin adayı, iri yarı adam da AKEPE’dir. Misal, salt fiziksel değil aynı zaman da doğa yasalarına uymanın zorunlu olduğunu anlatmaktadır. Bunlar, işte, bunu beceremediler..
Guguk da kukumav da otlakçıdır ve ötmedikleri sürece zararsız kuşlardır, bet ve monoton sesleri, tiz olduğu için gençliklerin de kulağı tırmalasa da katlanılabilir, ama bunların ahı gitmiş vahı kalmış eski kaşarları, kendine güvenli bir tünek bulduğunda kart sesiyle ötüyorsa, bu ötüş ancak kendi kulağı içindir, başkaları için işkencedir..

Guguk şakır, kukumav, ne duyduysa tekrarlar: “Milletin sesine kulak verdik.” (Yalanın tüy dikilmişi) “Büyük uzlaşıyla belirledik.” (Hem de nasıl.) “Amaç AKEPE’ye oy vermemek” (Ne zamandan beri) “Elinizi vicdanınıza koyun, seçilirse her şey biter.” (Duygu istismarıyla şantaj) “Önyargılardan kurtulun” (Bizim beceriksizliğimizi görmemezlikten gelin.)

Bu işler, alfabenin dört harfiyle yetinmeye karar vermiş ve kendi duvarını kendi yapamayanlarla olmaz. Hak ve Eşitlik Partisi, düzen partilerine karşı kurulmuş bir siyasi teşkilattır. Seçimlere giremeyen veya yalnız başına girme cesareti göstermeyen partilerin bile ayağına giden CHP muhteremleri, meclis dışındaki partilerden AKEPE’ye en çok saldıran, söylemleriyle hoplatan HEPAR’a; bize ne geldiler ne de bir şey sordular. Üstelik Yalova seçimlerinde HEPAR adaylarını çektiği için seçimi 228 oy kazanmalarına rağmen!. Ben, bizzat Yalova’ya gidip sizin için propaganda yaparım dememe rağmen, kendi ifadeleriyle: “ Osman Paşa Yalova’da görünürse Kürtler oy vermez diye korktuk” diyenler de bunlar. Meclisten şimşek hızıyla geçen PKK önerisi, 6 maddelik yasaya AKEPE’e ile birlikte “evet” oyu verenler kim?.

“Sabahın karşısında konuşmak ne zor!
İncecik tül gibi kalıyorsun,
Dağ susmaya giden yolu biliyor
Sen bilmiyorsun”

(Birhan Keskin)

Kendi duvarını kendisinin yapamayacağını bildiği için korkanlar, şimdi de gece, mezarlığın yanından geçerken ıslık çalanlara benziyorlar..
C.Chaplinden: “Hayatın gecesi, lambasını da beraber getirir.”
Dayıoğlu, durum bu’dur…

TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı


http://hepar.org.tr/dayioglu-durum-budur.aspx#


***

REDDEDİYORUZ!


REDDEDİYORUZ!





7 Temmuz 2014    

Şu sözler, şapkadan tavşan çıkarır gibi çıkartılıp ortak aday diye, halka dayatılana ait: “AKEPE’nin kurucuları arkadaşlarım, en yakın dostlarım, onlar çok kıymetlidir. Benim onlara karşı olumsuz bir şeyim yok.. Adaylığımı AKEPE’den de istediler. Eskiden ayrımız gayrımız olmamıştı. (Anadolu’da yıllarca süren isyan ve başkaldırmalardan haberi yok. Akademik konularına bunlar girmemiş!) Ne zaman ki, 1’inci Dünya savaşından sonra yeni devlet, ulus devleti kurduk, o zaman sopalar kullanıldı, sıkıntı oldu.. Barış istiyorsak sürecin yanında olmalıyız. Çözümden yana olmayan insan savaştan yanadır. (Sanki savaşı başlatan bizmişiz ve 30.000 insanı biz öldürmüşüz. Aslında bu, verin istedikleri toprağı, olsun bitsin demektir.) İngiltere İRA ile nasıl anlaştılarsa bizde öyle yapalım. Çözümün meclise gelmesi iyi oldu. (PKK meşruiyet kazansın)
Mısır anayasasına, “şeriatı” koyan, Mürsi’nin dostu.(Kendi ifadesiyle) Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşı diyor, arkası yok, devrimler diyemiyor! Bir yabancı gazeteci: “Niye parti kurdunuz, ihtiyacınız yok ki dediğinde” ulu önder Atatürk: “Devrimleri korumak için” diye cevap vermişti. Maazallah, sağ olup da bunları görseydi ne yapardı acaba diye sormak kadar abes bir şey olamaz! Fare deliklerine kaçarlardı diyeceğim ama, bunlar deliklere bile ulaşamazlardı!..
Kız paraşütüyle (ABD+İsrail+Suudi Arabistan) süzüle süzüle gökten yeryüzüne atılan çatı adayı, Londra’dan uçağa atlayıp Türkiye’ye geliyor ve yakın dostlarım dediği Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’ü ikna ederek, onların girişimleri sonucu İslam Konferansı Genel Sekreterliğine seçiliyor! Bu kuruluşun amacı ne? Afrika, Orta Doğu, Asya ve Güneydoğu Asya’da bulunan İslam devletlerini bloke ederek, ABD’nin dünya üzerindeki ulusal çıkarları istikametinde kararlar aldırmak ve kontrol altında tutmak..

Tesadüf bu ya!. Çatı adayının en iyi dostlarından biri olduğunu söyleyen Kemal Derviş, “bunlar kendi kendilerine bir halt yapamazlar, en iyisi ben bunlara yardımcı olayım” diye, ABD’den kalkıp İstanbul’a geliyor ve CHP’nin başıyla 3.5 saat baş başa görüşme yapıyor. ( Adamın bu iyiliği unutulmamalı, kalkmış ta okyanusların ötesinden, bizim için üşenmeyip buralara kadar gelmiş!)
Köy kurnazlığı, strateji ve taktik üretemez, plan yapıp, eylem geliştiremez. Şu sebeplerden, şapkadan tavşan çıkarma sahnesi kara bir perdeyle son bulacak:

1. Aday seçimi antidemokratiktir. Kanunun kendisi yanlıştır. Kapalı kapılar ardından aman duyulmasın, bilinmesin diye dolaplar çevrilmiştir. Halka ve partilere dayatılmıştır..
2. Atatürk milliyetçisi olan 40 yaşını geçmiş ve yüksek öğretim yapan insanların köküne kıran gelmiş gibi, gidip AKEPE’nin can dostu biri aday yapılmıştır..
3. Olması gereken şey, her partinin kendi adayı ile seçime girerek, azami katılım sağlanması, böylece AKEPE adayının birinci turda seçilmesinin önünün kesilmesiydi. İkinci turda AKEPE adayına karşı yumruk halinde seçime girmekti. Seçilen adayın kimliği, oy vermeye gitmeyeceklerin sayısını arttıracaktır..
4. “Ben partinin değil, Türkiye’nin adayıyım diyor.” Sanki CHP önderliğinde aday gösterilmemiş gibi. Doğru CHP’nin ne meclis grubunun ne de teşkilat üst yönetiminin haberi varmış gibi..
5. Bırakalım Türkiye’yi! Seçimlere girme hakkı olan parti sayısı 26’dır. Bu 26’dan sadece 11 parti hatırı sayılır oy alabilmektedir. İşin merkezinde olan CHP ve MHP hariç; DSP,DP ve BTP’si deklarasyon imzaladı, geri kalan 21 parti nerede? Böylesine iddialı ve kritik bir seçimde bir oy bile altın değerinde değil mi? Var mı onların desteği? Yok!. Bu işin başını çeken muhteremler, PKK’nın partisini (yeni adıyla HDP) ziyareti ihmal etmezken diğerlerine gitmişler mi? Hayır..
6. Daha önce de yazmıştım: “El elin kaybolan koyununu türkü çağırarak arar” Çatı peşinde koşanlar bilsin ki, kendi örgütleri kesinlikle; içten, coşkulu, heyecanlı ve azimkar bir şekilde propagandaya katılmayacaklarıdır..
7. Karşı taraf aylarca önce hazırlıklarını yapmış ve bitirmiş. Adaylarının açıklanmasıyla birlikte birden dev posterler, pankartlar önceden tutulmuş dev binalara asıldı. Sloganlar, müzikler, logolar aynı anda Türkiye’nin her tarafında ortaya çıkarıldı. Bu kadar hazırlık en az bir ay önceden çalışmaya başlamayı gerektirir. Bu muhteremlerdeki istihbaratın nanay olduğunu anlayın ki, karşı tarafın adayının kim olduğunu ancak, ATO’nun salonundaki gövde gösterisinde öğrendiler..
8. PKK bile meydan okuyarak Cumhurbaşkanı adayı çıkarttı. Bunlar, bir Atatürk milliyetçisi bulma becerisi gösteremediler. Atatürk’e ayyaş diyenlerin karşısına onların dostu biriyle mi çıkılır? Bu adayla insanları, alanlara dökemeyecekler ve sandık başlarına da toplayamayacaklardır..
9. AKEPE’nin finans, lojistik gücü, örgüt disiplini, kamu kaynaklarına hakimiyetleri ortadayken, siz bu meseleyi vatandaşların bağışlarıyla mı karşılayacaksınız? Eğer bağış gelecekse bu AKEPE adayına gelecek, hem de sizin adayınızın 1000 misli fazlasıyla..
10. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının Avrupa’daki bir çok ülkeden önce, 1930’larda verdi Ulu Önder. Diğer devrimler de aynı dönemde ard arda geldi. Diyarbakır’daki son Kürtçülük toplantısında ne diyor CHP’nin başındaki: “Biz, 1930’ların CHP’si değiliz.” Bu partiye oy veren kadınlar bunu duyunca isyan edip, ayağa kalkmalıydı..
11. Mecliste olup da 12 yıldır AKEPE politikalarını durduramayan bu siyasetçiler, bir akademisyenle mi bu işi yapabilecekleri sanıyorlar?
12. Saflığın alemi yok, birinci ve ikinci turda Saadet ve Büyük Birlik Partisi tabanları AKEPE’yi destekleyecekler. PKK’lılar, AKEPE’ye övgüler yağdıran terörist başının talimatıyla ikinci turda Tayyip’e oy verecekler. Birinci turda kendi adaylarını çıkarmaları bölünme sürecindeki elini siyaseten güçlendirmekten başka bir şey değildir..
13. Ağızlardaki laflara bak: “Türkiye tehlike ve tehdit altında. Tayyip’den kurtulma çaresi budur.” Böylece karşı taraftan oy alacağını sanıyorlar. Oy gelmeyecektir..
14. Cumhuriyetçi ve Atatürkçü geçinen fakat; çatıcı ortaya çıkınca ne şiş yansın ne kebap masallarına sığınan, kimin arabası gıcırdarsa her zaman on’a binen, menfaatleri için camide namaz kılıp kilise de mum yakan, deniz anası kılıklılar, adayı halka yutturmak için tünedikleri TV ve gazetelerde yırtınıp duruyorlar. Şunların hallerine bakınız: “ Adayın TV programından tatmin olmuşlar ama daha başka şeyleri de duymak isterlermiş ” hani sizler araştırmacı gazeteci ve yazardınız.” Araştırırsınız şüphesiz, bu kez menfaatim ve geleceğim nerede diye bakardınız değil mi? Seçim fiyaskoyla bitince, takip edin bunları, nasıl deniz anasına dönüşecekler!.

Yalova’da yerel seçimler AKEPE ve CHP arasındaki 6 oy nedeniyle yenilendi. CHP Grup başkan vekili ve Yalova milletvekili beni arayarak CHP için destek olmamı istedi, ben de “ siz söylemeden Yalova’ya talimat verdim, biz seçime sizin lehinize girmeyeceğiz, üstelik, kendim de gelir, sizin için bizzat propagandaya katılırım” dedim. Memnun oldu, teşekkür etti. Seçime bir hafta kala aradım ve “Ben civar illerin HEPAR örgütleriyle birlikte filan gün Yalova’ya geliyorum” dedim. Gelmeyin diyemiyor fakat konuşması bulanıktı. Aynı gece bir mesaj attı, özü, gelmeseniz iyi olur anlamındaydı. CHP, 228 oyla seçimi kazandı. HEPAR’la birlikte İP’de seçimden adaylarını çekmişti. Yalova’da İşçi partisinin 98 oyu, iki noktada seçime giren HEPAR’ın 220 ve 86 oyu mevcuttu. Çeşitli gazete ve TV’lerde CHP’nin seçimi bu iki partinin adaylarını çekmesi sayesinde olduğu anlatıldı, yazıldı, yorumlandı. Her şey gün gibi aşikardı, 228 oy farkını yaratan 

HEPAR ve İP idi..

Seçimden sonra, benden yardım isteyen vatandaş “sayılar” kabak gibi ortadayken beni ne aradı, ne de sordu! Ben CHP’nin başka bir grup başkan vekiline “neden benim Yalova’ya gelmemden çekindi” diye sorduğumda, aldığım cevap şuydu: “Osman Paşa Yalova’da görünürse BDP/HDP yani PKK’lar, CHP’ye oy vermezler diye ürkmüş!

Alın işte, buyrun, anlaşılması için başka bir örnek gerekir mi? 6 maddelik bölünme yasa tasarısı da MHP komisyonu terk edince AKEPE,HDP ve CHP’ler tarafından ne çabuk geçti değil mi?
Çatı adayı turlarını atan CHP’nin başı, Haziran 2011 seçimlerinde yeni kurulan bir parti olan HEPAR’dan daha az oy alan DSP’ye gitti. İP’e gitti. Seçime giremeyen partilere dahi gitti çalmadığı kapı kalmadı, HEPAR’a gelmedi..
Bir kurum veya kişiye hak ettiğinden fazlasını verirseniz, bu size nankörlük olarak geri gelir. İşte, olup bitenin özeti budur..
Demokratik milli ittifak lazımdı bu yapılamadı. Meydan, aynı kökten iki kişiye bırakıldı. Taklidiyle aslının karşısına çıkmak, boyun eğişin dik alasıdır, teslimiyettir. Yapılan iş, kargalardan ürünü korumak için tarlaya korkuluk dikmeye benzemektedir. Yapılan halkı hiçe saymaktır. Rekabet neredeyse hiç yok, bu siyaset değil teslim olmaktır. Bölünmeye itiraz etmeyecek bir isim getirilmiştir. Karşı taraf “ver Çankaya’yı al Kürdistan’ı” sahnelemektedir. Türkiye’de zaten Cumhurbaşkanı yoktu ki,
şimdi değişecek olan ne? Neymiş, “yumuşak aday” lazımmış! Çok aramış olsalar gerek. İyi, özerkliğe de yumuşata yumuşata geçersiniz.
Aynı frekans aynı versiyonla, yeni şey icat edilemez. “Fotoğraflarına bakarak seçilmiş, kitabı incelenmiş!” Ya rabbim sen aklımızı muhafaza eyle. Bir kitap da ben önereyim o zaman: Osman Pamukoğlu’nun 8 numaralı kitabının adı: “Angut” okuyana iyi gelir..

20 gün önce partinin resmi sitesinde bir yazı yayımladım. “ Şayet bu meclisten 20 tane adam gibi adam çıkarda, bir cumhuriyetçi vatanseveri Cumhurbaşkanlığına aday gösterirse, biz HEPAR olarak onu bütün gücümüzle desteklemeye hazırız” demiştim. Gerçek şu ki, çıkmayacağını da biliyordum. Nitekim çıkmadı, çıkamazdı çünkü hepsi 2015 Haziran seçimlerinde listede yer alabilir miyim derdindeler. Düzen böyle, bunlar kurulu menfaat çarkının birer dişlisinden öte bir şey değildir..

Sonuç: 

Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullanmıyor. Her türlü dolabın döndüğü, milli refleksleri köreltmek için yapılan bu çadır tiyatrosundaki oyuna katılmayı ret ve boykot ediyoruz..
Bu çağrıyı, Türkiye’nin her köşesinde ve yurtdışında bulunduğunu bildiğim ancak %10 barajı nedeniyle HEPAR’a oy veremeyen milyonlar ile, sosyal medyada Osman Pamukoğlu adına faaliyet gösteren tüm siteler ve Facebook sayfalarına da yapıyorum..

Dananın kuyruğu 10 Ağustos 2014’deki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde değil, Haziran 2015’deki genel seçimlerde kopacak. Kopma işi belki de Haziran 2015’e de kalmayacak..

YAŞASIN BAYRAK VE VATAN SEVDALILARI
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
Genel Başkanı
.

BEN BİR VATANSEVERİM!.

BEN BİR VATANSEVERİM!.


8 Temmuz 2014    



Suriye sınırımızın yarısında PYD’nin (PKK) yeşil, sarı, kırmızı bayrakları, diğer yarısında İŞİD’in kara bayrakları dalgalanıyor. Irak sınırımızda PKK ve Barzani, Kürdistan bayraklarıyla meydan okuyor. Güneydoğu Anadolu’nun hemen her yerinde PKK yol kesiyor, kimlik kontrolü yapıyor, karakol inşaatlarına saldırıyor, dağa adam kaldırıyor, yerleşim alanlarında ayaklanma provaları yapıyor, terörist başının posterleri boy boy her yere asılıyor, köy ve kasabaların isimleri değiştirilmeye devam ediyor. Bizim topraklarımız ve K.Irak kamplarında hazır tuttuğu, sayıları 5000 civarında dağ kadrosu da her an eyleme geçecek tarzda bekliyor..
Kim istemez terörün bitmesini? Kim istemez ülkeye huzurun gelmesini? Kim istemez ülkenin her tarafında güvenliğin tam olmasını? Ancak, bunların yolu; şantaj, tehdit, savaş çığlıkları ve Türkiye’nin bir bölümünden toprağı kopararak asla olamaz. Aymazlığın alemi yok, şunu herkes kafasına soksun ki, PKK, toprak almadan, özerklik ve bağımsızlık sağlanmadan, kendine göre “savaşmaktan” vazgeçmez.
Terörist başı yorgunluktan mutlu: “Benim işim zor, hem TC. hükümeti hem de Kandil’dekilere neyi nasıl yapacağını söylemek zorundayım” diyor. Kendince ironi yapıyor. Haksız da değil hani! Artık, ne İstanbul Dükalığına bağlı TV’ler ve gazeteler, ne de yandaşlar ona “terörist başı” demediği gibi, isminin önüne “sayın” sözcüğünü de koyuyorlar..
CHP’nin başındaki ve diğer zevat da onun yolunda. Örnek mi istiyorsunuz? En son yapılan Diyarbakır Kürtçülük konferansında açık açık söylüyor. “Size ne verilecekse biz vereceğiz ama siz bize oy vermiyorsunuz. CHP, 1930’ların CHP’si değil.” (1930’lar, bazılarını bizzat Atatürk’ün yönettiği Kürt silahlı kalkışmaların en yoğun olduğu yıllar.) Bu konuşmadan birkaç gün sonra AKEPE 6 maddelik bölünme sürecinin ilk resmi yasa teklifini İçişleri komisyonuna getirdi ve AKEPE, HDP, CHP tarafından güle oynaya geçirilip genel kurula sevk edildi.. Yapılan iş, PKK’yı resmen meşrulaştırmaktır..
AKEPE’nin bu çıkışına terörist başı şükranlarını iletiyor ve tarihi bir adım attığı için methiyeler döşüyor. Bence CHP’ye haksızlık yapıyor. Neden mi? CHP genel başkan yardımcılarından bir vatandaş (PKK’nın eski avukatı) CHP örgütlerine çözüm süreci ve bu muhteşem yasa konusunda halkı ikna etmek için yazılı direktif gönderiyor. Pardon, mektup gönderiyor!.
Bir başka CHP milletvekili, 5 Temmuz 1993 tarihinde, Erzincan Kemaliye’ye bağlı Başbağlar köyünde 100 PKK’nın bütün köylüleri bir meydana toplayıp kadın, çocuk, yaşlı demeden 33 vatandaşımızın katledildiği anma törenine katılıyor. Ağzına PKK’lı lafını bile almadan, “barış sürecini” övüyor!. Söylenecek tek söz var: 

Yazıklar olsun..

Bu arada kaşla göz arasında Diyarbakır’daki 31 KCK tutuklusu serbest bırakıldı..
Bölünmeye itiraz etmeyecek bir ismi de zaten çatıcı diye meydana sürdüler. Majestelerin filosuna bir kayık bağlamak gerekiyordu, onu da görevleri gereği yaptılar..
Öyle kanun filan çıkararak, bu işlere alet olup suç işleyen kamu görevlileri işin içinden sıyrılamaz. AKEPE defalarca anayasayı çiğnediğinden baş sorumlu olarak, bölücü kürtler, asker ve sivil bürokratların tümü, zamanı gelince kesinlikle yargılanacaklardır. Olup biten her şeyi, susarak ve kenardan izleyenler ise, vicdan azabından kurtulamayacaklardır..
Vatanseverlik yüksek ve asil bir duygudur. İnsanın yeryüzünde varoluşunun mana ve maksadıdır. Düşük ruhlu ve hafif akıllı insanlar bunu anlayamazlar..
Vatanseverlik, egemenliktir, özgürlük aşkıdır, ülkesinin toprağını, suyunu, insanını hayvanını sevmektir. Bunlar kadar önemli olan bir meziyeti de hak arayıp hesap sormaktır..

Ben, bir kurmay subay ve generalim, 10 yılda Edebiyatın bütün türlerinde 11 kitap yazdım ve yayımlandı, sayıları milyonları geçti. HEPAR’ın Genel Başkanıyım, ancak; bütün bunların hepsi bir tarafa; Çocukluğumdan bu yana “BEN BİR VATANSEVERİM” ve bu hasletimin yanında diğer sıfatlarım ikinci sınıf bile değildir..

YAŞASIN VATAN YAŞASIN TÜRK MİLLETİ
TEK UMUT TEK YOL HEPAR
Osman Pamukoğlu
Hak ve Eşitlik Partisi
KURUCU ONURSAL Genel Başkanı



27 Eylül 2016 Salı

General'den Osman Pamukoğlu'na tepki



General'den Osman Pamukoğlu'na tepki

General'den Osman Pamukoğlu'na tepki
 


Bir İngiliz atasözü çok manidar: “Tehlike anında önce Allah akla gelir, sonra asker çağrılır. Tehlike geçtikten sonra Allah unutulur, asker lanetlenir.”
Liberal-bölücü-gerici ittifakı, geride kalan yıllarda, kurumlarımızda, giderilmesi neredeyse imkânsız yaralar açtılar.

Allah’ın adını bolca anan ama eylemleriyle O’nu yaralayan tavırlar sergileyen bu ittifak Ordu’yu kötürüm etmek için elinden geleni yapmaktan geri durmadı. 

Sınırlarımızda artık tehlike yoktu... Güya Ordu’ya ihtiyaç kalmamıştı... PKK ile barış yapılmalıydı... Atasözünü doğrulatırcasına binyılların yüz akı Ordu’yu lanetlediler. Hayat da onları lanetliyor. Milletin de onları lanetlemesine az kaldı.



Namuslu ve onurlu subayları itibarsızlaştırmak için ellerinden geleni yaptılar. İftiralarla yarattıkları algıyı milletin kafasına nakşettiler. Amaçları Cumhuriyeti kendi hayallerine göre şekillendirmekti. Bunu sağlamak amacıyla büyük kötülükler yaptılar. Bu şer cephesinden başkası beklenmezdi. Aldatarak arkalarına aldıkları çoğunluk çok uzun zamandır ihmal edildiği için onları suçlama hakkımız yok.

DOST CEPHENİN TAVRI

Küçük bir kısmı çok erken tespit etti saldırıyı. Akıllarıyla, cesur yürekleriyle dik durdular. Hep mağdurların yanında oldular. Kaderi paylaştılar. Hakikat cephesinin öncüsü oldular. Onlara minnet borçluyuz.

Önemli bir kısmı “ateş olmayan yerden duman çıkmaz” diyerek, yalan girdabında boğulma tehlikesi yaşadılar. Bir süre sustular, sessiz kaldılar. Uyandılar ama geç kaldılar. 

Uyanıp da sessiz kalanlar oldu. Bir kısmı korkmuştu. Cesaretten yoksun davrandılar. Onları geçelim.

Bir kısmının ahlaki problemi vardı. Namuslu insanların yanında olma erdemini gösteremediler. 

Yaşanan acılı süreçte bizlere varlığını unutturan General Pamukoğlu gibi “aklımıza şaşanlar” da çıktı bazı tercihlerimizden dolayı. Bizim aklımız sınırlı olabilir. Yanılabiliriz. Şaşırabiliriz. Kendisi kadar akıllı olmayabiliriz. Bu suçlamayı sineye de çekebiliriz. Ama namuslu tutum sahiplerine saldırıyı asla kabul etmeyiz. 

Doğu Perinçek ve arkadaşları, Cumhuriyet düşmanlarının alçakça saldırılarına göğüslerini siper ederken onlara dost mevzilerden ateş edilmesine rıza göstermek kendi değerlerimizi inkâr etmekle eş değerdedir. Amiral Soner Polat’ın bu konuda yazdıklarına içten bir şekilde katılıyorum. Duygu ve düşüncelerime tercüman olduğu için kendisine teşekkür ediyorum. Bugünlerin dalaşma günleri olmadığının bilincinde olarak bu konuya noktayı koyuyorum.

TEHLİKE GİDEREK BÜYÜYOR

Sınırlarımızdaki tehlike artarak büyüyor. ABD ve PKK açık işbirliği içindedir. Suriye’de koridor açma iradesi apaçık ortaya çıkmıştır. Cumhurbaşkanı, nihayet bütün olup biteni kavramasına yol açacak “üst aklın” farkına varmışa benziyor. Bu iyi bir gelişmedir. Herhalde “orduya kumpas kurulması” olgusuyla bu “üst akıl” olgusu arasındaki bağlantının da idraki içindedir.

Kürt kökenli yurttaşlarımızın sıkı sıkıya kardeşçe kucaklanması ihtiyacı vardır. Ama bunun ne olduğu bir türlü millete açıklanmayan “açılım” politikalarıyla olamayacağı açıktır. Bunun ülkenin bir kısmında ikinci bir “paralel yapı” ortaya çıkardığı ortadadır. “Paralel otorite” demek daha doğru olur.
O halde iki temel strateji değişikliğine acil olarak ihtiyaç vardır: Esad rejimiyle acil işbirliği ve “açılım” tahribatının durdurulması.

Bunun en temel tamamlayıcı ise TSK’nin sahiplenilmesi, yetkilendirilmesi, elinin güçlendirilmesi, moralinin yükseltilmesidir. Kısa sürede kendini parlatabilecek cevher kendi içinde mevcuttur. Ordu milletin var olmasının vasıtasıdır. Devletin omurgasıdır. O omurga çökerse kimse ayakta kalamaz.
Bedeli ağırdır. 

Uyanalım! Ordu’yu” lanetleme zamanı” çoktan geçti. Dost, düşman herkese hatırlatılır. Özellikle sorumlulara. 

Bir hatırlatma da AYM’nin saygın yargıçlarına yapalım; artık yeter, casusluk yalanı mağdurlarının ıstırabına son veriniz!

Ahmet Yavuz

Aydınlık



http://www.ulusalkanal.com.tr/gundem/generalden-osman-pamukogluna-tepki-h41334.html

BU HABERE YORUMUM DUR..

 <   ORDUYU YIPRATANLAR LA İLĞİLİ HABERİN İÇERİĞİNE  OSMAN PAMUKOĞLU NU NEDEN KATTINIZ  YIPRATANLARIN DA İSİMLERİNİ VERSEYDİNİZ DAHA İYİ OLURDU.?TERÖRLE MÜCADELEDE DOĞU VE GÜNEY DOĞUYA DÖNEMİN GENEL KURMAY BAŞKANI DOĞAN GÜREŞ ATAMASI GELENLER MAZERET BEYAN EDERKEN O GÖNÜLLÜ GİTMİŞTİR.. HER KONUDA SEZARIN HAKKI SEZARA ANLAYIŞIYLA HABER YAPTIGINIZA  GÖRE BU HABER SEZARADA  PAŞAMIZADA SAYGISIZLIK OLMUŞ 8 SANKİ ASKERİ YIPRATAN  LAR SINIFININ İÇİNE ADI DA VERİLEREK KONDUGU İÇİN ÜZÜLDÜM AHMET BEY DÜZELTME YAPARSANIZ SEVİNİRİM.. >

15 Şubat 2015 Pazar

HAKKARİ ELDEN ÇIKTI



HAKKARİ ELDEN ÇIKTI


"Hakkari elden çıktı"
HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, TV Habertürk'te Fatih Altaylı'nın hazırladığı TEKE TEK adlı programa katıldı. Pamukoğlu, Hakkari'de yapılan saldırıdan hareketle birçok konuda çarpıcı açıklama ve iddialarda bulundu.

İşte Pamukoğlu'nun Teke Tek programında konuşmalarından satır başlıkları:
İŞTE PAMUKOĞLU'NUN ÖNEMLİ ŞEMDİNLİ ANALİZİ



HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, TV Habertürk'te Fatih Altaylı'nın hazırladığı TEKE TEK adlı programa katıldı. Pamukoğlu, Hakkari'de yapılan saldırıdan hareketle birçok konuda çarpıcı açıklama ve iddialarda bulundu.


ŞEMDİNLİ'DE NE OLUYOR?
PKK K.Irak'ta bulunan hattını kuzeye doğru çekerek hattı Yüksekova Hakkari çizgisine getirmek istiyor. Şemdinli kolay işgal edilecek bir yer değil. PKK alanı elde etmek istiyor. PKK'lı 5 bin kişi çok iyi eğitim almıştır. Denildiği gibi çapulcu vs. değildir. Bir zamanlar öyle değildi ama şimdi halktan destek de alıyor. Halk çok doğal olarak 'devlet nerede' diye soruyor. Siz sadece kışlada, karakoldaysanız Hakkari'de milyonda bir yerde demeksinizdir. Hakkari'de sayılamayacak dağ blokları içerisinde binlerce mağara ve dehlizler vardır. Ayı inlerinde PKK'nın silah depoları ve cephaneleri vardır.
İSTİHBARAT PARAMPARÇA!
İstihbaratı kim alıyor, jandarma, polis ve MİT. Orada istihbarat valiliğe ve garnizon komutanlığına gidiyor. Operasyon, harekat, saldırı ve hücüm kararını kim veriyor peki? Orada komutalmarda, yetki ve sorumluluklarda bir bütünlük yok. İstihbarat geldiği halde 2 aydır müdahalede bulunulamadı.
YAPTIKLARI GERİLLA SAVAŞIDIR
Biz gerilla lafını kullanmıyoruz ama PKK'nın yaptığı muhabere savaşıdır. Biz istediğimiz kadar kullanmayalım yaptıkları gerilla savaşıdır. Her PKK'lı kız ve oğlanın küçük bir not defteri vardır. Siyasi ve askeri eğitim notları vardır. Bu iki notları yanyana getirdiğimizde latin gerillaların taktikleri vardır.
TERÖRİSTLER SALDIRIYA BÖYLE GELİYOR



Hakkari'deki son karakol saldırısının ardından PKK'lıların bölgeye nasıl geldikleri sorusu üzerinde duruluyordu. İşte cevabı...



İKİ ÜÇ AYLIK ASKERLE OLMAZ!
Bu mücadele büyük fedakarlıklar ister. Dağ muharebeleri subaylara özel harekattır. Nehir hatlarında, karlı bölgelerde özel harekattır. Bu iki üç aylık asker çocuklarla olmaz. Cemil Bayık benim zamanımda Güneydoğu sorumlusuydu. Karayılan Hakkari sorumlusuydu. Bunların hepsi aynı adam, hiç değişmedi.
AYKIRI İŞLER AYKIRI ADAMLARLA YAPILIR
Rus ordusu 25 yıldır Şeyh Şamil'le başedemedi. Bir teğmen yüzbaşılığına kadar orada kalıyor. Çar özel bir kanunla o subayı Milli Savunma Bakanı yaptı. O subay Şeyh Şamil'in işini bitirdi. Şamil en son yanında çocuklarıyla birlikte teslim oldu. Bu aykırı işlem aykırı adamlarla yapılır. Bu işler karakolu güçlendirmekle falan olmaz.
NİSAN GİRİŞ EKİM ÇEKİLME AYIDIR
Ben oralarda görev yaparken hep şunu merak ederdim, bunlar ne zaman giriş yapıyorlar. Nisan'da girerler ve bu aylarda vururlar. Ekim çekilme anıdır. O zamanlar K.Irak'a 3 bin askerle harekat yapacağımı Diyarbakır Asayiş Komutanlığı'na bildirdim, orası da Genelkurmay'a bildirdi. Tam başlayacağız Genelkurmay'dan kroki geldi. O krokide gösterilen bazı noktalarda Barzani'nin karakolları olduğu ve onlara dikkat etmemiz gerektiği söylendi. B
BARZANİ 1 TAŞLA 10 KUŞ VURUYOR
Her zaman şunu söylerdim, gündüz yılan gece yarasa olacaksınız. Başladık harekata saat 02.00'ye kadar ses yok. Jandarmadan haber geldi, 'Komutanım Barzani'nin noktalarından bize ateş ediliyor' dendi. 'Yerle bir edeceksiniz' dedim. İki saat sonra bir haber geldi, 'Efendim o karakolların hepsi PKK'lı' İşte Barzani budur. Barzani bir taşla 10 kuşu birden vuruyor. Hem Barzani'yi hem PKK'yı biz palazladık. Bizim Hakurk'ta yaptığımız PKK operasyonunda Türk ordusuna ait 322 piyade tüfeği çıktı. Rus ve ABD malı silahlar çıktı.

İRAN PKK'YA DESTEK VERİYOR
İran PKK'yla uğraşmayı bıraktı. Siz Malatya Kürecik'e füzeler verirseniz. Şemdinli'ye gelen PKK'lılar İran'daki kamplardan geliyor. Diplomasiyi bilirseniz İran'ın böyle davranacağını bilmeniz gerekir. İran kendi siyasetinde haklı...

HAKKARİ ELDEN ÇIKTI!
Türkiye'de eksiklik siyasi, ekonomik ve askeri olarak bağımsız olmamasıdır. Biz camide namaz kılıp kilisede mum yakıyoruz. Bizim durumumuz o. Ben iki yıl önce Hakkari elden çıktı diyordum. Şimdi bakın Hakkari'yi konuşuyoruz.
BU TERÖR OLAYLARI HÜKÜMETİ BİTİRİR!
Bu terör olayları anayasa çalışmalarıyla doruğa çıkacak. Bu hükümeti götürecek olan, büyük sıkıntıya sokacak olan, parçalayacak olan bu olay olacaktır. Ben şimdiye kadar Türkiye Cumhuriyeti'nin çepeçevre sıkıştırıldığını ilk kez görüyorum. Ne Yunan, ne Bulgar, Türkiye Cumhuriyeti bu kadar tehdit altında olduğunu ben görmedim.
HÜKÜMET İZİN VERMEZSE İSTİFA EDERSİNİZ
Türk ordasu halk çocuklarından oluşur. Bu işi generaller yapacak. Eğer bu işle ilgili hükümet generallere müsaade etmiyorsa yapacakları tek şey vardır; istifa!
BU SÖZLERİ NASIL SÖYLERSİNİZ?
Aşağıda 5 bin kişi dururken biz neyi bekledik? Buna sabır dönemi denir, dolma dönemi denir. PKK sabır ve dolma dönemindeyken niye beklediniz? Şimdi gelinen yer neresi? Oslo görüşmelerinde hükümetin temsilcileri, PKK'nın temsilcilerine 'büyük şehirleri cephane ve silah deposuna çevirdiniz' diyor. Böyle bir cümle insanın ağzından nasıl çıkabilir?
O YARALI ÇOCUKLAR NE OLACAK?
Şimdi orada çatışmada yaralı olan çocuklar ne olacak, kimsenin aklına geliyor mu? O yaralı çocukların kimi gözsüz, kimi kulaksız, kimi elsiz ve ayaksız kalacak, bunu hiç düşündünüz mü?
BU BEDELLİ ASKERİ YAKAR!
En çok askerliği kim yapıyor? Okuyamamış ve yoksul kalmış çocuklar. Bu acılar yaşanırken bedelli askerlik çıkmadı mı, pes! Bir de vicdani ret meselesi var. Bakın her şeyin üstesinden gelinir ama bu bedelli psikolojik olarak askeri yakar. Bu bedelliyi AKP ve CHP birlikte çıkardı.
PKK AÇISINDAN GENEL AF...

Asker için moral çok önemlidir. Genel affı çıkardığın zaman bu iş bitmiştir. Benim bizzat sorguladığım PKK'lılar vardı. Hepsinin gözü haberlerdedir. Genel affın onların anlamı ise 'işin sonuna geliyoruz'dur.
İSTERLERSE BİLGİLENDİRİRİM
Yetkililer terörle mücadele konusunda benden yardım isterlerse ben onlara, gece gündüz, yemeden içmeden her türlü yardımı yaparım, anlatırım.
OHAL ZAMANI GELMİŞTİR
Özellikle Hakkari ve Şırnak bölgesinde Olağanüstü Hal zamanı gelmiştir. Daha ne bekleniyor.
TERÖR 365 GÜNDE BİTİRİLİR
Yapılacak iş şudur, biz de aykırı hareket etmeliyiz. Hayalet ve şeytan adamlarla yapmalıyız bunu. 20 bin genç çocukla bu iş yapılır. Dağların ve ormanların olduğu bölgede kışla seçeceğiz. Onlara her şeyi öğreteceğiz. 20 bin kişiyi 4 gruba ayıracağız. Genç generaller vereceğiz. 4 tane general. Başına bu işleri çok iyi bilen bir başka general getireceğiz.
SEPETİN İÇİNDEKİ SOLUCANLAR GİBİ
Bu 20 bin kişiyi bir sepetin içinde binlerce solucan olarak görünüz. Bu sepeti götürüp o bölgeye boşaltacağız. Askerler kesinlikle bekar olacak. Akıllarında aile ve çocuk olmayacak. Para pul diye bir meseleleri olmayacak
http://www.milliyet.com.tr/-hakkari-elden-cikti-/siyaset/siyasetdetay/08.08.2012/1577976/default.htm