Vakit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Vakit etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2017 Cuma

Ergenekon Şüphelisinin Eşi, Ortalığı Karıştırıyor!


Ergenekon Şüphelisinin Eşi, Ortalığı Karıştırıyor! 


A. İhsan KARAHASANOĞLU 
Vakit 
27 Aralık 2008 

Yüksek yargıda yaşananlar, gerçekten skandal... Gerçekten tarihinde hiç yaşanmamış şeyler.... Gerçekten istifa gerektiren olaylar.... 

Ama bu skandalı çıkaranlar kimler? Yaşanmayanları, yaşatanlar kimler? İstifa etmesi gerekenler kimler? 
Buyrun siz karar verin.. 

Neden bahsediyoruz? 

Anayasa Mahkemesi’nden... 

Aktüel tartışmaya hiç girmeden, gargaraya getirilen bir konuyu hatırlatalım.. 

Şu Anayasa Mahkemesi’nde Başkanvekili olan zatın eşi, Ergenekon terör örgütü soruşturması kapsamında, bir gün boyunca savcının sorgusuna muhatap olmadı mı? 

Oldu.. 

Eeee? 

Söyleyin bakalım, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, Anayasa Mahkemesi Başkanvekili koltuğunda oturan bir kişinin eşi, böyle bir suçlamaya hiç muhatap olmuş muydu? 

Var mı bunun ikinci bir örneği? 

Yok. 

Ne görülmüş, ne de duyulmuş bir şey, yüksek yargıda başkanvekili olan bir kişinin karısının, terör örgütü yöneticileri ile senli benli muhabbeti! Geceyarılarına kadar uzanan görüşmeleri! 

Tam bir rezalet.Tam bir skandal.. 

İşte, oradan başlayalım konuya.. 

Bugün Anayasa Mahkemesi’nde üyelik yapan, hatta başkanvekili olan kişi, yüksek yargı organlarında, hiç karşılaşmadığımız o olayı bize yaşatmıştı!. 

Buna rağmen, hiçbir şey olmamış gibi, muhterem(!) koltuğunda oturmaya devam etmekte!. 

Eşini bırakın, kendisi dahi, Ergenekon terör örgütü sanığı TuranÇömez’e ne mesajlar yolluyordu!.. 

Hepsinin üstü örtüldü. Unutturuldu. Unutturulduğu için de, şimdi sergilediği rezaleti unutturanlara bedel ödüyor. Ortalığı karıştırmak için, korsan açıklamalar yapıyor.. 

Anayasa Mahkemesi’nin 6’ya 5 oyla aldığı bir kararın, başkan tarafından kamuoyuna hatırlatılmasını, “Bizim haberimiz yok” diyerek kuvvetten düşürmeye çalışıyor! 

Sanki adam, 5 kişilik azınlıkta kalanların içinde değilmiş gibi, o kararı alırken kendisinin görüşü azınlıkta kalmamış gibi... Şimdi çıkmış, “bizim haberimiz yok” diyor, kafa karıştırmaya çalışıyor! 

Azınlıkta kalan diğer 4 üyeyle yapacağı açıklamanın, kamuoyu vicdanında hemen mahkûm olacağını bildiği için, tezgâh kuruyor; gidiyor, yedek üyeleri de yanına alıyor.. 

Böyle rezalet olur mu? 

Başkan, çoğunluğun kararını açıklıyor.. 

Azınlıktaki üyeler de, yedek üyelerle birlikte, kesinleşmiş kararı yalanlamaya kalkışıyor! 

Ve tüm bunları, Ergenekon sanığı bir bayanın kocası olan başkanvekili ön plana çıkarak yapıyor! 

O halde, Başkanvekili Osman Paksüt’ü bir kenara koyup, biz o açıklamada ismi geçen diğer üyelere soralım: “Sayın Fulya Kantarcıoğlu hanım.. Siz, Başkanın yaptığı açıklamanın neyine, neresine karşısınız?” 

Şevket Apalak beye sormak istiyorum, “Resmi Gazete’de yayınlanan; sizin de üyesi olduğunuz mahkeme kararında, dava açma süresinin ne zaman başlayacağına dair açık bir cümle var iken, şimdi siz, Başkanın bunu hatırlatan açıklamasına niye karşı çıkıyorsunuz?” 

Mehmet Erten beye sormak istiyorum, “Anayasa Mahkemesi’nde konu tartışıldı. Sizin görüşünüz kabul görmedi. Siz 5 oyda kaldınız, karşı görüş 6 oy aldı. Şimdi hâlâ, 5 oyun görüşünü, niye bize dayatıyorsunuz?” 

Ayla Perktaş hanıma sormak istiyorum: “Uzatmalı Cumhurbaşkanı Necdet Sezer, görev süresi dolduktan sonra, yetkisi şaibeli bir dönemde sizi o makama seçti. Bunun gereği/bedeli olarak mı, o açıklamaya destek verdiğinizi söylüyorsunuz?” 

Necmi Özler beye sormak istiyorum, “Dava karara bağlanırken, görüşmeye katılmadınız, şimdi niye böyle bir açıklamada isminizi geçiriyorsunuz?” 

Yedek üyelere hiçbir şey sormama gerek yok. 

Onların normalde oy kullanma hakları yok ki, bu konuda Başkana bir şey deme hakları da olsun. 

Anayasa Mahkemesi üyelerinden sonra, bir soru da YSKBaşkanvekili Ahmet Başpınar’a.. 

Affedersiniz Başpınar, siz Anayasa Mahkemesi’nin kararını hiç okudunuz mu? “Başkan Kılıç’ın şahsi görüşü” dediğiniz o görüş, Anayasa Mahkemesi’nin Resmi Gazete’de yayınlanan kararında açık seçik yazılı..

Elinizde Resmi Gazete yok ise, söyleyin, bir mail atayım. Atayım da okuyup öğrenin! 


Ali Karahasanoğlu / Vakit 
akarahasanoglu@vakit.com.tr 


***

Başbakan’ın Hatırlattığı Hukuk Skandalları!

Başbakan’ın Hatırlattığı Hukuk Skandalları! 


Ali Karahasanoğlu 
11 Haziran 2008 


Yıllardır Anayasa hukukçularının savunduğu tezler, dün Başbakan Tayyip Erdoğan’ın anlatımı ile, bir daha ön plana çıktı.. Hukukçular tarafından gündeme taşınan; ama hiç kimsenin kulak vermediği gerçekler, şimdi Başbakan’ın ağzından çok daha net şekilde hatırlatıldı.. 

Bu vesile ile, dün Başbakan’ın işaret ettiği, Anayasa Mahkemesi’nin skandal olarak niteleyebileceğimiz Anayasa ihlallerini, somut olarak masaya yatıralım.. 
Anayasa ne diyor? Başbakan da hatırlattı: “Anayasanın vermediği hiçbir yetki kullanılamaz.” 
Bu konudaki madde nerede düzenlenmiş? Anayasanın 6. maddesinde: “Hiçbir kimse veya organ, kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisi kullanamaz.” 
Peki, Anayasa Mahkemesi’nin yıllardır tekrarladığı, son başörtü davasında da gerekçeli kararı açıklamadan verdiği “Yürütmeyi durdurma” kararının kaynağı ne? 
Yani, iptal kararının gerekçesi yazılıp, Resmi Gazete’de yayınlanmasından önce, kanun fiilen iptal edilmiş gibi, iptal kararının uygulanmasını isteyen Anayasa 
Mahkemesi’nin ‘yürütmeyi durdurma kararı’nın hukuki dayanağı ne? 
Anayasa açıkça, “kimse Anayasadan kaynaklanmayan bir yetki kullanamaz” demiyor mu? “Laf olsun, torba dolsun” diye, böyle bir madde Anayasaya konulmuş olamaz herhalde.. 
Buyursun Anayasa Mahkemesi üyeleri, bu yetkiyi nereden aldıklarını izah etsinler. “İçtihatmış da, falanmış, filanmış..” 
Hikayeyi bırakın beyler, Anayasa maddesi orada.. Anayasa maddesine apaçık aykırı olarak, böyle bir yetkiyi nasıl kullanırsınız söyleyin bakalım.. 
O kadar keyfi iş yapıyorlar ki, adeta “bize kimse hesap soramaz” tavrı ile hareket ediyorlar. Hiç tınmıyorlar bile.. Somut olarak yapılan eleştirileri görmezden gelip, hukuk dışı kararlar almaya devam ediyorlar!
Aynı konudaki yanlışlığı bir başka açıdan daha ortaya koyalım.. İdari eylem, işlemler için Anayasanın 125. maddesinde, idari yargı organlarına “ Yürütmeyi durdurma kararı verebilme yetkisi” tanınmış. Bu da gösteriyor ki, böyle bir karar verebilmek için, Anayasada düzenleme yapılması gerekir.. 

Açıp bakalım Anayasaya.. İdari yargıya verilen “yürütmeyi durdurma kararı” alabilme yetkisi, Anayasa Mahkemesi’ne verilmiş mi? 
Hayır. 
Anayasada, yok böyle bir yetki! 
Onlar bu yetkiyi, Anayasada olmadığı halde, kendi kendilerine tanımışlar! 
“Olur mu böyle bir saçmalık? Bu resmen Anayasayı fiilen değiştirmektir” diye dövünün siz.. “ Bu, yargının ‘sadece iptal yetkisi olduğu, yeni kural getiremeyeceği '’ genel kuralına da aykırıdır” deyin siz.. Meydanı boş bulmuş silahlı bir kişinin, kaba kuvvetle istediğini yaptırması gibi, bunlar da çok açık bir yetkisizliğe rağmen, kural ihdas edip, Anayasayı çiğniyorlar.. 

Anayasayı çiğneyen, Anayasa Mahkemesi olur mu? 
Oluyor işte.. 

Şöyle düşünün, “yürütmeyi durdurma kararı” verebilmek için, Anayasada bir düzenleme gereği zorunlu değil ise, idari yargı için Anayasada niye öyle bir düzenleme yapılmış?.. 
İdari yargı da kendi kendine böyle bir yetki ihdas etseydi, niye Anayasaya hüküm konulmuş? 
Yok; “idari yargı için Anayasada hüküm var ya, biz de aradan sıyrılır, kendimize de böyle bir yetki ihdas ederiz” diyorsanız, kusura bakmayın ama, sizin yaptığınız resmen görev gasbıdır! 

Bu; yürütmeyi durdurma ile ilgili Anayasa ihlali.. 
Anayasa Mahkemesi’nin sınır tanımazlığı bununla da kalmıyor. Bir de, gerekçesi yazılmayan iptal kararlarının açıklanamaması ile ilgili hüküme aykırılık var.. 
Bu da, Başbakan’ın dün hatırlattığı hukuki gerçekler arasında idi. Aslında bu husus da, yıllardır tartışılıyor. Ben bugüne kadar, aksi görüşteki tek bir kişinin, çıkıp da bu konudaki uygulamanın doğruluğunu savunduğunu görmedim. 
Nasıl savunacaklar ki. 

Anayasanın 153. maddesi çok açık: “İptal kararları, gerekçesi yazılmadan açıklanamaz.” 

Bu madde de, şu an, Anayasa Mahkemesi tarafından adeta rafa kaldırılmış durumda. 

Adeta; “Zıt Erenköy. Ben işime gelmeyen Anayasa maddesini çöpe atar, size de nanik yapar seyrederim” diyorlar. Ve gerçekten de öyle yapıyorlar. 
Aslında, daha birçok Anayasa ihlali var.. Ama yıllardır tekrarlana tekrarlana, bugüne gelindi. Adeta bizi de, sergiledikleri Anayasa ihlaline alıştırdılar. 
Umarım, dün Sayın Başbakan’ın açıklamaları ile, bunlar tekrar masaya yatırılır ve yaşanan hukuk skandallarına bir son verilir! 

Vakit 

***