UGUR MUMCU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
UGUR MUMCU etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Ağustos 2019 Pazartesi

UYUŞTURUCUDAN SUSURLUK'A BÖLÜM 38

UYUŞTURUCUDAN  SUSURLUK'A  BÖLÜM 38


Nuri Gündeş (4),
20/8/2001 - 11:00  
Atin,


Nuri Gündeş'in TBMM Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadenin son bölümüne geldik.



Devam eden soru-cevap şeklindeki konuşmalarda Nuri Gündeş'in alakasız cevaplar verdiğini, bir söylediğini biraz sonra inkar ettiğini göreceksiniz. Boş, faydasız ve manasız konuşmalar.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Şöyle mi diyelim, dediniz ki, eşiyle Sayın Başbakanla ilişkimiz olmuyordu, zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanı çağırıyordu, zaman zaman bir başkası çağırıyordu, onlar bana göreve devam etmemi söylüyorlardı, ben de tabii ki, beni buraya getiren, kendisine danışmanlık yapmak durumunda olduğum zat benimle görüşme fırsatı, zaman mekân vesaire itibarla bulamayınca, baktım bir de rahatsızlık da oluyor ayrılmak zorunda kaldım dediniz. Acaba bu dönemde Sayın Başbakanla görüşemediğinizi eşiyle görüşerek mi şey ediyordunuz?
NURİ GÜNDEŞ -Ben eşiyle görüşme, bir salahiyeti yok ki eşinin.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O ayrı bir şey. İşte, demin söylediğiniz gibi aktarsın, söylesin kabilinden.

Sayın Başbakana Vermek Üzere Kapalı Zarf

NURİ GÜNDEŞ - Hayır, aktarsın, söylesin diye bir şey yok. Nasıl mesela zatıâliniz bakan olduğu zaman yerinizde değilseniz, bir zarfı götürüyoruz bunu Sayın Topçu'ya verir misiniz diyoruz. Sayın Başbakana vermek üzere kapalı zarf...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - O bir kere olur, mutat olursa...
NURİ GÜNDEŞ - Efendim, çok yok yani, Fikri Bey, benim verdiğim rapor çok yok. Niye ayrıldım ben, deli değilim ki,. geldiğim yerde devlete hizmet...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bunlar rapor kabilinden şeyler diyorsunuz.
NURİ GÜNDEŞ - Yani, şeyler bilgiler, başka bir şey değil. Gizli istihbarat asla. Zaten, benim gizli istihbaratı yapmama ne imkânım var, bir tane sekreterim var. Teşkilat bana verecek, ben götüreceğim. Halbuki teşkilatın...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Peki, size son bir sorum var. Siz Başbakanlıkta bu görevle danışman olarak çalıştığınız süre içinde, bugün bu Komisyonun soruşturma alanına giren işlerden, işte Abdullah Çatlı olayıdır yahut Kocaeli’ndeki Hadi Özcan olayıdır, Yüksekova olayıdır, benzeri olaylar, Cantürk olayıdır, Tarık Ümit olayıdır, vesaire. Bunlardan bu süre içerisinde hiç bilgi sahibi olduğunuz bir olay; yani, bu olay şöyle oldu ya da ben de eski bir istihbaratçı olarak bu olaya baktım, bundan da Başbakanlığı haberdar ettim diyebileceğiniz bir şey oldu mu?
NURİ GÜNDEŞ - Asla.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hiç ilgilenmediniz?..
NURİ GÜNDEŞ - Hiç ilgilenmedim. Zaten bana böyle bir haber gelmedi.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Nasıl haber gelmedi. Bu herkesin gözü önünde oldu. Yani, herkesin gözü önünde oldu derken, siz MİT'tesiniz, şimdi ben sizin oradaki durumunuzu biliyorum. Sizin buraya çağırılmasını isteyen de benim. Siz, Başbakanlıkta MİT danışmanısınız, kadronuz MİT'te. MİT Müsteşarıyla birlikte birtakım organizasyonlar yapıyorsunuz. Şimdi, MİT Müsteşarı da elbette ki bütün bu söylediğim olaylardan, herkesin bildiği dediğim bu olaylardan haberdar. Zaten, bize de dedi ki; sorarsanız, bizim arşivimizde bilgi vardır veririz. Şimdi, bu kadar o teşkilatın içinde bulunmuş bir kişi olarak sizin bu olaylardan hiç haberdar değilim demenizi yadırgadım.
NURİ GÜNDEŞ - Ben söyleyeyim; çünkü, ben oradan ayrıldım, ne MİT Müsteşarlığından bir bilgi aldım ne de başka yerden. MİT Müsteşarıyla zaten demin söylediğim...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Dışarıdan da duymadınız?

Benim Kaynaklarım Yok ki

NURİ GÜNDEŞ - Hayır hayır, benim kaynaklarım yok ki.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) -Peki.
NURİ GÜNDEŞ - Benim bir tek odam var Başbakanlıkta, bir daktilom var, bir de şeyim var.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Gündeş, ben bir cümlenizden yola çıkarak soru tevcih edeceğim. Biraz evvel dediniz ki "Hiram Abas tarafından bozulan reorganizasyonu yeniden kurmak üzere görevli geldim" Bu bozulmanın boyutları ne kadardı?
NURİ GÜNDEŞ - Bozulan reorganizasyon şeklî; yani, bağlantı itibariyle. Organizasyon metot tekniğinden yetiştiğim için, bu eğitimi aldığım için...
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Biraz açabilir misiniz...

Hamza Paşa'nın Zamanında

NURİ GÜNDEŞ - Bizim zamanımızda toplar, değerlendirir ve bu iki faaliyeti desteklerde üç ana ünite vardı. Şimdi, o zaman Hamza Paşanın zamanında şu noktadan hareket ettik. Bir adam hem haberi toplar hem de değerlendirirse, sübjektif olarak kendi topladığı habere doğrudur der. Onun için toplamayla değerlendirme arasına bir çelik duvar girsin, haber faktörlerinden yoksunsa değerlendirme, yahu sen bana bu haberi gönderdin ama, üç tanesi noksan... Yani, bir oto kontrolle böyle bir sistem yapmıştık. Bu da birçok temel istihbarat kitaplarının yazılmasına sebep olmuştu. O grup da bunun böyle olmadığını, toplamanın ve değerlendirmenin aynı ünite olduğu üzerinde ısrar ediyordu.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Peki bu uygulamaya geçildi mi, Hiram Abas’ın bu düşüncesinin üzerinde...
NURİ GÜNDEŞ - O zaman öyle bir programa geçildi.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Peki, bunun ne etkisi oldu; yani, değerlendirmeyi ve bilgi toplamayı aynı kurumun veya aynı insanların yapması üzerinde, bazı spesifik örnekler verebilir misiniz?
NURİ GÜNDEŞ - Tez ve antitez. Yani, onlar da bunu kabul ediyoruz, diyorlar ki; bu şey daha iyidir.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Niçin rahatsızlık duyuldu? Mesela siz bundan rahatsızlık duydunuz.
NURİ GÜNDEŞ - Ben rahatsızlık değil de, ben daha aktif olduğu organizasyonun daha randımanlı olacağını, onlar da öbür organizasyonun daha randımanlı olacağını iddia ediyorlardı.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Peki, Millî İstihbarat Teşkilatında çok açıkça soruyorum, çok önemli bir konu benim için ideolojik farklılaşmadan kaynaklanan bir çekişme var mıydı?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Kesinlikle yok mu?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, kesinlikle yok.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Yani, bunun böyle olmadığını çok rahatlıkla söyleyebiliyorsunuz?
NURİ GÜNDEŞ - Tabiî, tabiî, rahatlıkla söylüyorum.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Halbuki, çok değişik insanlar var Millî İstihbarat Teşkilatında görev yapan. Bu insanlar arasında diyalogu sağlayacak veya ortak çalışmayı sağlayacak değerler çok güçlü mü ki, herkes kendi ideolojisi doğrultusunda...
MİT'e İnsanları Çok Seçerek Alırlar..
NURİ GÜNDEŞ - Biliyorsunuz, MİT'e insanları çok seçerek alırlar ve çok tahkikattan geçer ve bunlar bir de kendi üniteleri içerisinde birbirini kontrol ederler. Kimse, yasaların dışına çıkarak ideolojik yapısını vazifesine katmaz.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Bunun örnekleri yok mu?
NURİ GÜNDEŞ - Vallahi ben görmedim. ,
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Peki, tekrar bir soru soracağım. Türkiye'de istihbarat birimleri var. Millî İstihbarat Teşkilatı, Emniyet var, JİTEM var. Bunlar arasında bir konum çatışması var mı?
NURİ GÜNDEŞ - Benim zamanımda yoktu. Daha çok, ahenkli bir çalışma vardı. Demin de söylediğim gibi, sonuca randımanlı bir şekilde gidiyorduk. Benim zamanımda yoktu.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sizin zamanınızda JİTEM de yoktu.

Benim Zamanımda JİTEM Yoktu

NURİ GÜNDEŞ - JİTEM de yoktu evet, Emniyette de yoktu bir şey.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bir tek siz vardınız.
BAŞKAN - Var mı başka? Buyurun Metin Bey.
METİN ÖNEY (İzmir) - Sayın Gündeş, Özer Beye zarflar veriyorum dediniz demin, rapor anlamında kullandığınızı söylediniz. Mahiyetleri neydi genelde; yani, hangi konuları kapsıyordu bu zarflar?
NURİ GÜNDEŞ - Ben Özer Beye vermiyordum...
METİN ÖNEY (İzmir)- Yani, Başbakanı bulamadığınız zaman...
NURİ GÜNDEŞ - Benim bir ulaşma kanalım olması lazım.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Bu zarfların muhtevası nedir?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - İyi ya işte ulaşma kanalı olarak Özer Beye zarf teslim ettin mi?
NURİ GÜNDEŞ - Evet.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bunun içinde ne vardı diyor.
MİT Müsteşarı'nın Değişmesine Gerek Yok Dedim
NURİ GÜNDEŞ - Genelde teşkilatın, Hanımefendinin istediği aktiviteyi sağlamak için teşkilatın nasıl, kimlerle, ne şekilde bir şeyde... Bana geldiğim gün şey söylediler, işte MİT demin Fikri Beyin söylediği gibi müsteşarın değişeceği falan şeklinde. Buna hiç gerek yok. Sayın Müsteşarımız var, burada onunla da aktivite sağlanır dedik. Yani, değişmesi mevzubahis...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, şunlar şunlar, şu isimler olursa daha iyi falan gibi...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - İşte demin benim sorduğum soru oydu. Ona cevap vermek istemediniz. Benim de sorduğum oydu zaten. Ben böyle bir şey, hayır dedi ona.
NURİ GÜNDEŞ - Benim yegâne şeyim, şunu şuraya kaydırırsak...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, örgütlenme, yapılanma filan bunlarla ilgili...
BAŞKAN - Sayın Gündeş, son bir soru sorayım, burada eskiden verdiğiniz ifadede, beyanda da öyle söylüyorsunuz, ASALA ile ilgili. Gerçekten, ASALA yok edildi. Yani, bunu biz mi yok ettik, kendi iç bünyelerinde mi çatışma doğdu veyahut kendiliğinden mi dağıldı? Yani, bizim çalışmalarımız neticesinde mi oldu?

ASALA'yı Kendi İç Çekişmeleri Bitirdi

NURİ GÜNDEŞ - Efendim, burada bir işlevlerin sona ermesi meselesidir. Orly katliamından sonra kendileri birbirlerine girdiler. Ara Toranyan ile Agob Agobyan çekişmesi oldu. Ondan sonra dağıldılar. Şimdi, Yaşar Bey, yalnız bir şey tevcih etmek istiyorum. Ben tecrübeli bir bürokratım, elli sene üzerinden emekli oldum ve ne için ne yaptığımı bilirim. Eğer, ben rahatsızlık duymasaydım zaten ayrılmazdım.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Orasına ben itiraz etmedim. Rahatsızlık duyuşunuzun...
NURİ GÜNDEŞ - Rahatsızlık duymasaydım, ben her gün birkaç defa görmem lazım gelen bağlı olduğum kişiyi göremezsem, ona yazılı ulaşmazsam ben orada vazifemi yapamıyorum demektir.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Biz orasına bir şey demedik zaten:
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Gündeş, özür dilerim, rahatsızlık duyduğunuz konu sadece Sayın Başbakanı görememiş olmanız mıdır?
NURİ GÜNDEŞ - Tabiî, tabiî. Ben çünkü Başbakana bir şeyler söylemek...
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Ama, siz biraz evvel dediniz ki, benim istihbarat yapma imkânım da yoktu, bir sekreterim vardı ben... Neye göre anlatacaktınız?

Activite Yapamıyacaksam Ne İşim Var Orada

NURİ GÜNDEŞ - Şimdi, öyle değil. Neyi anlatacağım, ben söyleyeyim anlatacağımı. Ne maksatla geldim buraya; aktivite vermek maksadıyla geldim ve aktiviteyi orada uygulayacak ve kimseyle koordinasyon yapamayacak durumdaysam ne işim var orada?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sayın Gündeş, bizim o kısmına bir şey dediğimiz yok. Biz, burada görevlendirdiğimiz süre içinde, bizdeki bilgi, bendeki bilgi de devletin resmî kurumlarına dayanıyor. Yani, ben sokaktan toplama bilgiyi söylemiyorum size. Sizin, burada yapılanma için, birtakım şeylerde bulunduğunuz, Emniyette yapılanma için birtakım...
NURİ GÜNDEŞ - Emniyette yok.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ben size söylüyorum, siz de yok dediniz zaten. Sonra, bu bilgileri Başbakana ulaşamadığınız için Başbakanın eşiyle paylaştığınız yolunda bilgi geldi bana.
NURİ GÜNDEŞ - Hayır.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Resmî bilgi bendeki canım, siz hayır diyorsunuz. Ben de diyorum ki... Yok demiyor, teyit ediyor. Diyor ki, Başbakana ulaşmak üzere zarfı kendisine verdim.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bilgi resmiyse yanlış olur, sokaktan topladığın bilgi doğrudur.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, bendeki resmî bilgi dediğim, resmî kanallardan gelen bilgi. Şimdi, kendisi teyit ediyor. Bana gelen bilgilerin yanlış olmadığı görülüyor. Biz oranın, sizin Başbakanlıkta sıkıldığınız, görüşemediğiniz için bu işten fevkalade rahatsız olduğunuz, o sizin takdiriniz biz orasında değiliz. Biz, onun dışındaki bölümüne bakıyoruz. Sizin kendi takdiriniz, kendi hayatınızla ilgili, kendi tutumunuzla ilgili kararınızı siz kendiniz verirsiniz. O bizim işimiz değil.
NURİ GÜNDEŞ - Zaten bir fonksiyonum olmadı.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, şöyle diyebilir miyiz?..
NURİ GÜNDEŞ - Fonksiyonel bir durum olmadı.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR {İçel) - Sizin rahatsızlığınız sizinle sadece ilişki kurmamaları, sizin bilgilerinize...
NURİ GÜNDEŞ - Görevsel durumdan da...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, onun dışında başka...

Ben Orada Sepet Gibi Oturmam

NURİ GÜNDEŞ - Yani, bir danışmanın manası devlet hizmetinde senelerce onur görmüş, tecrübelerinden siyasîlere bir şeyler verecek bir adam. Ben orada oturuyorum, benden istifade edilmiyor. Ben orada sepet gibi oturmam...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, başkalarından istifade ediliyor muydu o sırada? Yani, onu görüyordunuz herhalde.
NURİ GÜNDEŞ - Mesela Volkan Bey'den ediliyordu, Ali Tigrel'den ediliyordu. Onlar toplantılara gidiyordu, ben çağrılmıyordum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sizden de edilmedi değil aslında. Ben, konuyu değiştirmek istemedim. Başbakanlık bünyesinde bir Yüksek Güvenlik Kurulu kuruldu, sizin söylediğiniz anlamda.
NURİ GÜNDEŞ - O zaman ben dışlanmış oldum demek ki.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sayın Gündeş olmadı demesine rağmen Başbakanlıkta bir Yüksek Güvenlik Kurulu oluşturuldu. Şimdi diyor ki, benim dışımda, diyor; ama, oluşturuldu.
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, hayır, Başbakanlıkta değil, Millî Güvenlik Kurulunda.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, Başbakanlıkta, Başbakanın kendisi belli kişileri bir araya getirerek...
NURİ GÜNDEŞ - Ondan haberdar değilim, samimi söylüyorum haberdar değilim.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, Sayın Gündeş, kısaca şunu sormak istiyoruz. Sayın Çiller, bir istihbarat örgütü kurmak istedi mi; kurabildi mi; bunun için sizden yardım alacaktı da alamadı mı?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, samimî söylüyorum; bana böyle bir teklifte bulunmadı.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Böyle bir çalışma yapıldı mı?
NURİ GÜNDEŞ - Böyle bir çalışma içerisinde olmadım.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama oldu...
NURİ GÜNDEŞ - Olduğunu sizden duyuyorum; vallahi bilmiyorum.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, güvenlik kuruldu canım. Neyse, tamam... Kaç defa toplantısı yapıldı.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Gündeş.

Özal Bey Öyle Bir Şey Kurdu

NURİ GÜNDEŞ - Beni ekarte edip, Sayın Özal Bey öyle bir şey kurdu; bunu Hasan Celal Güzel Bey de söyledi. Ben, o zaman, bu kitapta yazdığı gibi, hem Genelkurmayın hem Başbakanlığın namzet olduğu halde, bu hiyerarşiyi bozdular dışarıdan getirdiler.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Gündeş, bir daha söyler misiniz...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Nasıl bir örgüt kurdu?

Devlet Umuru Görmüş İnsanlar

NURİ GÜNDEŞ - Örgüt değil; kendi istedikleri adamları... Bakın, ben size bir şey söyleyeyim, Yaşar Bey oranın eski şeyi. Yani, bu enteresan. Bazı insanların özellikleri, bazı bilgileri alt kademeden toplamak isterler. Halbuki, devlet umuru görmüş insanlar buna yanaşmazlar; devlet umuru görmüş insanlar tepeden alırlar; tepedeki adamı beğenmiyorlarsa, onu değiştirirler. Bize yakışmaz bu.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ne yaptılar? Sayın Özal bir şey mi yaptı?..
NURİ GÜNDEŞ - Ben gazetelerden duyuyorum; kadın kaçırmışlar, damat kaçırmışlar, şunu yapmışlar, bunu yapmışlar... Bilmiyorum. Ben de sizin gibi kitaplardan...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Hayır, yani, böyle bir örgüt, böyle bir istihbarat...
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, böyle bir örgüt yok; yani, oradan kendi özel...
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Yani, özel bir büro mu kurulmuş?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, özel bir büro değil; yani, kendi adamlarını getirmek suretiyle güvenceye almak; yani, kendi güvendiği adamları getirmek için...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Nasıl, nereye?..

Hiram Abas Benim Yerime Geldi Oraya

NURİ GÜNDEŞ - MİT'e... Hiram Abas benim yerime geldi ya oraya...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Özal diyor, anladığım kadarıyla... Bu, MİT'e, vesaireye kendi adamlarını getirip yerleştirmek suretiyle kendisini daha güvenceye almak istedi. Öyle mi; onu mu kastediyorsun?..
NURİ GÜNDEŞ - Onu söylüyorum.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sayın Güneş, izin verir misiniz. Söylediğinizin farkına varıyorsunuz değiştiriyorsunuz. Biraz evvel dediniz ki "Özal, özel bir büro kurdu..."
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, hayır... Bakın, yanlış anlaşılmış...
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Sayın Gündeş, siz biraz evvel dediniz ki "devlet umuru görmüş insanlâr, yukarıdan bilgiyi alırlar; çok çok yukarıdakileri değiştirirler" dediniz. Sayın Özal, eğer, birtakım atamalar yapmış ise, bunda kanıksanacak ya da bunda eleştirilecek bir durum yok; ama, siz eleştirel bir yaklaşımla bunun özel bir çalışma olduğunu ima ettiniz biraz evvel, yahut da...
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, ben sizin düşündüğünüz gibi düşünmüyorum. İşin başındaki dururken alttaki adamdan haber alınırsa, o adam devleşir, yukarıdaki adamı da tanımaz.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Öyle oldu diyor. Hiram Abas filan...
NURİ GÜNDEŞ - O zaman müsteşarı tanımamaya başlar; bürokraside patoloji başlar...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Böyle bir örgütlenme söz konusu değil mi?..

Özel Bir Örgüt Asla Kurulmamıştır

NURİ GÜNDEŞ - Hayır, özel bir örgüt asla kurulmamıştır.
BAŞKAN - Peki, teşekkür ederiz.
NURİ GÜNDEŞ - Ben teşekkür ederim.



N o t: Nuri Gündeş'in de dediği gibi, MİT'e alınacak personel uzun tahkikatlardan ve bir takım imtahanlardan geçer. Buna rağmen alınanlar arasında, o teşkilata yakışmayan bir takım kişiler çıkar. Bunların bir kısmı Teşkilat'tan uzaklaştırılırlar, bir kısmı ise "kol kırılır yen içinde kalır" mantığı ile idare edilirler.

Nuri Gündeş gibi asker kökenli kişiler için doğru dürüst bir tahkikat yapıldığını söylemek mümkün değil. Zaten MİT'in yakın tarihine bakılacak olursa, MİT'te görevli olup casusluk, Mafya ilişkileri, yolsuzluk, yargısız infaz olaylarında adı geçen kişilerin büyük bir bölümünün, maalesef asker kökenli kişiler olduğu görülecektir. 

Bu ordunun elit ve vasıflı subaylarını kendine saklayıp MİT'e diğerlerini yollamasından kaynaklanmaktadır.

MİT'te Görev yaptığı dönem içinde kendi çıkarları dışında bir şey düşünmeyen, Silah satışı, Mafya babalarından hediye alma, holdinglerden çıkar sağlama, gümrük kaçakçılığına yardım etmek gibi bir çok olayda adı geçen Nuri Gündeş, yalan, dolan, hizipçilik ve entrika yöntemleri ile Teşkilat'a kötü tohumlar ekmiş, tamiri güç bir yozlaşmanın mimarı olmuştur. Gündeş, MİT tarihinde kara bir leke olarak anılacaktır.

http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=353

39. CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

UYUŞTURUCUDAN SUSURLUK'A BÖLÜM 37

UYUŞTURUCUDAN  SUSURLUK'A  BÖLÜM 37



Nuri Gündeş (3),
2/8/2001 - 11:00 
Atin,


Nuri Gündeş



DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR 
BAŞKAN - Şimdi diyelim ki şöyle:..
NURİ GÜNDEŞ - İstihbarat elemanı kendi imkânlarıyla gider pasaportunu alır gider, normal gider; yani, istihbarat yapmakla yükümlü adam pasaportunu kendisi alır gider.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Öyle mi, vermez misiniz?

Biz Pasaport Vermeyiz

NURİ GÜNDEŞ - Biz pasaport vermeyiz.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Nasıl olur ya, o zaman, burada örgütün özelliği nerede kalıyor?
BAŞKAN - Özellikle de şu var yani, özel bir mesele, diyelim ki, herhangi bir kişi istihbarat elemanı olarak kullanılacak, MİT karar verdi, adamın bir sürü şeyleri tutuyor, yurtdışına gidecek, tabiî, yurtiçinde bu söz konusu değil. Bu adam, memuriyet falan yapmadı, yeşil pasaport alma hakkı da yoksa, şimdi biliyorsunuz, birçok ülkeler vize durumları söz konusu, adam nasıl gidecek yani?
NURİ GÜNDEŞ - Efendim, usulleri var. Muhtelif ticarî müesseselerle işbirliği yapılarak, orada çalıştığına dair yazılar alınır, vize alınır yani.
BAŞKAN - MİT'in bu adamın gönderilmesi için bir katkısı olmaz mı, onu öğrenmek...
METİN ÖNEY (İzmir) - Efendim; istihbarat elemanı elini kolunu sallayarak bir ülkeye girmez.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Öyle şeyler soruyorsunuz ki, hadiseler başka tarafa dolaştı. Şimdi, özel merakları bırakalım, bunlar geçmiş hadiseler.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, o zaman sizi ilgilendiren konuya geleyim. Ne zaman Başbakanlık Danışmanı oldunuz?
NURİ GÜNDEŞ - 1993'te oldum.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bir sene kaldınız?..

Başbakanlık Danışmanlığında 1 sene 3 Ay Kaldım

NURİ GÜNDEŞ - Bir sene üç ay.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki bu Başbakanlık danışmanında aslında sizi MİT müsteşarı yapılma, doğrultusunda, o niyetle getirildiği doğru mu?
NURİ GÜNDEŞ - Olur mu efendim, 68 yaşındayım. Kanun 68 yaşına kadar...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - O iş üçlü kararname ne olacak.

MİT Müsteşarı'nı Rahatsız Etmemek İçin Köşeme Çekildim

NURİ GÜNDEŞ - Olur mu efendim, Emekli Sandığı kabul eder mi? Şimdi. bu spekülatif bir şeydi, benim gelmemden endişe duyanlar ne mecmualarda ne yazılar yazmadılar, eski MİT raporunu ortaya attılar, bilmem ne yaptılar, beni tedirgin ettiler. Yani, her yerde bir karşıtlık var. Ben Sayın Müsteşarı da rahatsız etmemek için köşeme çekildim, böyle yazılar karşısında ve onun üzerine gittim zaten...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - O zamanın başbakanı sizin, daha doğrusu mevcut MİT'ten hiçbir bilgi gelmediğine dair bu kitapta da yazıyor. özellikle yazıyor. Sayın Çiller "kör duvar gibiyiz, hiçbir bilgi gelmiyor" yahut buna benzer bir deyim kullanıyor, bilgi gelmediğini ve onun için de sizin bu konuda çok yardımcı olabileceğinizi, dolayısıyla, MİT'in Müsteşarı olan Sönmez Köksal'ın değişmesi gerektiğini ve sizin orada çok deneyimli bir kişi olarak edilmesi gerektiği doğrultusunda etrafına böyle bir çalışmanın kararnamenin...

Eve Kuma Gelmiş Gibi Oldum

NURİ GÜNDEŞ - Başlangıçta bu niyetle olabilir; yani, teşkilatı daha aktivite etmek, daha benim zamanımdaki, yani bulunduğum zamandaki aktiviteyi vermek amacına matuf gelmiş olabilir; ama, şimdi, MİT Müsteşarlığı üzerinde bugüne kadar böyle bir yaptırım uygulanmamış. Yani, bir eve kuma gelmiş gibi bir durum olmaya başladı, sıkıntı yaratmaya başladı benim durumum. Ben de orada fazla olduğumu; çünkü, bir yerde resmî lider varken, tabiî liderin resmî liderin muvafakati olmadan bir şey yapmanıza imkân yok, sürtüşmelere yol açacak, teşkilat yara alacak. Ben hayatımı vermişim bu teşkilata, niye teşkilatım yaralansın. En iyisi istifa etmek de buldum şeyi.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, Sayın Gündeş şöyle mi, ben yanlış anlamadıysam, MİT’ten bilgi gelmiyor Başbakanlığa; ama, o zaman Başbakanlıkta yeni; çünkü siz de dediniz, istihbarat -ben ilk defa duydum, ben de bakanlık yaptım ama, Başbakanlıkta böyle bir şey olduğunu bilmiyordum - ne dediniz?
NURİ GÜNDEŞ - İstihbarat Başdanışmanı...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - İstihbarat Başdanışmanı diye...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Emniyet Başdanışman var, Silahlı Kuvvetler Başdanışmanı, üç tane...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - İstihbaratta başdanışman var mı?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - İşte istihbaratınki Nuri Bey. Benim çağrılmasını teklif edişimin sebebi o zaten.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - İstihbarat başdanışmanıyla kasıt Başbakanlıkta da bir istihbarat yapabilecek bir örgütlenmenin olması mı?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, hayır.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Çünkü, bu daha önceden de böyle bir niyet vardı.
NURİ GÜNDEŞ - Böyle bir şey olsa teşkilat kadrosunda olmam. Teşkilat kadrosundayım ben, demin de söyledim.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama o zorunlu olarak dediniz; yani orada...

Nasıl Dürüst, Namuslu Bir İnsan Olduğum Yazıyor.

NURİ GÜNDEŞ - Hayır, bakın ben size bir şey söyleyeyim. Hiçbir böyle bir niyet yoktu, hiçbir şey yoktu. Doğrudan doğruya Türk gizli servisinin faaliyetlerine aktivite getirmek için benim gibi tecrübeli bir insanı yaş... İşte o kitapta da yazıyor, onu okumuyor beyefendi, benim ne müsteşarlığa geleceğim hakkında, nasıl dürüst, namuslu bir insan olduğumu da yazıyor, o okunmuyor.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - O tarafı biliyoruz. Ama, müsteşarlığa geleceğinizi söylüyorlardı.

Tam Müsteşar Olacağım Sırada İnönü Mani Oldu

NURİ GÜNDEŞ - Tam geleceğim sırada da Sayın İnönü "asker" demiş mani olmuş. Belki, sonradan böyle ismi geçen, tecrübeli bir insanı hiç olmazsa bu vasıfla çağırırsak... Ben müsteşarla beraber işbirliği yaptım, gidiyorum efendim şunu nasıl yapalım?.. Onun dışında başka bir vazife ne bana yakışır, başkalarına yakışır, bana yakışmaz. Ben, yani, MİT'in üzerinde...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, sizin oradaki varlığınız, müsteşar olacaksınız diye de adınızın çıkmasından dolayı...
NURİ GÜNDEŞ - Rahatsız oldum.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Siz rahatsız oldunuz, örgüt peki? Yani. MİT rahatsız oldu mu?
NURİ GÜNDEŞ - Örgüt rahatsız olanlar da oldu, sevinenler de oldu.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, bu arada, siz bir seneyi aşkın bir süre görev yaptınız, ne görevi yaptınız?

Ben Gelen Bilgileri Aktardım

NURİ GÜNDEŞ - Ben ne görevi yaptım size söyleyeyim. Ben, gelen bilgileri aktardım.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Size gelen?..
NURİ GÜNDEŞ - Bana gelen bilgileri aktardım.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ayrı gelen bilgileri?..
NURİ GÜNDEŞ - MİT'ten gelen bilgileri aktardım, oradan gelenleri MİT’e aktardım. Bu da çok kısa sürdü; yani, bu aktivite süresi çok kısa sürdü.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Çok da kısa değil, bir seneyi aşkın...
NURİ GÜNDEŞ - Ama, aktivite süresi. Dedim ya size Dünya Kupasını seyrettim, oturdum orada.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ağustosta dünya kupası maçları bitmişti.
NURİ GÜNDEŞ - Ağustosta bitti, zaten ekimde de ayrıldım.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Şimdi, ben şunu sormak istiyorum: Siz, Başbakanlıkta bulunduğunuz süre içerisinde Emniyet Genel Müdürlüğüyle birlikte yeni bir istihbarat örgütü kurulması çalışması içine girdiniz mi?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, ben hiçbir toplantıya katılmadım.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama, böyle bir çalışmanın...

MGK Bünyesinde İstihbarat Birimi Kurulması Girişimi Vardı

NURİ GÜNDEŞ - Hatta, sitem de ettim şeye, askerî.....gidiyorsunuz. ben gitmiyorum... Ben hiçbir toplantıya katılmadım. Yalnız, Millî Güvenlik Kurulu bünyesinde bir böyle koordinasyon şeyi için bir birim kurulması için bir girişim vardı, başına emekli bir korgeneral getireceklerdi, o ne oldu bilmiyorum. Yani oraya, Millî Güvenlik Kurulunun içerisinde böyle istihbarat koordinasyonunu sağlayarak... Halbuki ben onlara dedim ki, istihbarat koordinasyonu bizim kanunun 20.nci maddesinde yazılı, koordinasyonu da biz yaparız. Yani eğer koordinasyon gerekirse koordinasyonu da bizim yapmamız lazım dedim; ama olmadı. Bizim de ömrümüz vefa etmedi. Zaten, sizin söylediğiniz eylül ayında bir ay hastalandım, izin aldım, ondan sonra istifamı verdim.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Siz göreve başladığınızda Mehmet Eymür de MİT'te başladı mı? Aynı anda mı başladınız?
NURİ GÜNDEŞ - 6 ay sonra filan...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - 6 ay sonra başlamasının nedeni, yani sizin bu müsteşarlık meselesi bittikten sonra mı başladı, müsteşarlıkla mı?..

Eymür'ün Gelişini Önleyici Şeyler Vardı

NURİ GÜNDEŞ - Şimdi efendim, Mehmet Eymür'ün oraya gelmesini önleyici bir şeyler vardı, mesela Hüsamettin Bey vardı, Nevzat Ayaz vardı şunlar bunlar vardı. Onların raporda isimleri olduğu için, bazı şeyler onların rızasını alıncaya kadar tahmin ediyorum beklediler.
DURMUS FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Hiram Abas’ın öldürülmesinin nedeni nedir?
NURI GUNDEŞ - Sol örgütlerin...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Teşkilat içindeki çatışmadan kaynaklanıyor...
NURİ GÜNDEŞ - Teşkilat hiçbir zaman yapmaz.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, teşekkür ederim.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) -Şimdi, Nuri Bey, sizin MİT'te birtakım çalışmalar yapmak üzere geldiğiniz izlenimi bende uyandı, doğru mudur?
NURİ GÜNDEŞ - Nerede?..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - MİT'le birlikte birtakım çalışmalar yapmak üzere getirildiğiniz göreve Başbakanlık?..
NURİ GÜNDEŞ - Başbakanlık...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Doğru mudur?
NURİ GÜNDEŞ - Doğru, MİT'le çalıştım, MİT'le beraber...
MEHMET BEDRİ İHCETAHTACI (Gaziantep) - Soruyu anlayamadı.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Bir daha sorayım mı efendim? Sizin, Başbakanlık MİT danışmanlığına MİT'le birlikte bazı çalışmalar yapmak ve bu bilgileri Başbakanlığa aktarmak için geldiğiniz anlaşılıyor, öyle bir şey...

MİT'in Reorganizasyonu İçin Rapor Verdim

NURİ GÜNDEŞ - Benim oraya gelişimin yegâne sebebi, Millî İstihbarat Teşkilatından mazide yapmış olduğum reorganizasyonu, Hiram Abas tarafından bozulan reorganizasyonu toplama, değerlendirme ve destekleme konularıyla tekrar reorganizasyon yapma amacına matuftu ve bunu da raporda verdim.
YAŞAR TQPÇU (Sinop) - Anladım efendim. Siz o zaman müsteşar olmadığınıza göre, nasıl yapacaktınız onu?
NURİ GÜNDEŞ - Müsteşarla işbirliği yaparak.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - İyi ya benim söylediğim çıktı ortaya işte.
NURİ GÜNDEŞ - Haa, anladım.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, ben de dedim ki zaten, siz Başbakanlık danışmanlığına MİT'le işbirliği yaparak birtakım işleri yapmak için geldiniz. Peki, bu ihtiyaç nereden doğdu; yani, size ne dendi de gelin bu işi böyle yapalım... Yani, o zamanki Başbakan, şimdiki Başbakan Yardımcısı MİT'in mahiyetini ve çalışma tarzını, şeyini bilmez.
NURİ GÜNDEŞ - Vallahi efendim, herhalde benim mazide çalıştığım askerler, siviller vesaireler benim çalışma muvaffakiyetimi vesaireyi bildikleri için...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kim mesela, isim verebilir misiniz?

Beni Güreş Paşa Tavsiye Etmiş Olabilir

NURİ GÜNDEŞ - Genelkurmay Başkanı olabilir mesela.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O zamanın Genelkurmay Başkanı. Ben de öyle biliyorum da onun için, sordum.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Genelkurmay Başkanı kim?
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Güreş Paşa.
NURİ GÜNDEŞ - Demişler ki, Nuri Gündeş diye biri var, mazide çok muvaffakiyetli hizmetler yapmıştır demiştir, bilmiyorum ama Hüsamettin Bey söylemiş olabilir.
YASAR TOPÇU (Sinop) - Hüsamettin Bey değil, birincisinde bilgi.

Hüsmettin Cindoruk da Söylemiş Olabilir

NURİ GÜNDEŞ - Hüsamettin Bey de ben zannediyorum. Hüsamettin Bey arkadaşımdı benim, o söylemiş olabilir.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Mehmet Eymür söylemez.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, Mehmet Eymür meselesi değil. Sizi danışman yapanla o dönemdeki ilişkisi bu düzeyde değildi. Bunu ben biliyorum. Şimdi, peki sizin MİT'in bu yeniden bir düzene sokulması aşamasında ya da çalışmasında MİT'e yeniden görevlendirilmesi veya teşkilat içerisinde yer alması için tavsiye ettiğiniz kişiler oldu mu?
NURİ GÜNDEŞ - Dışarıdan?..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Dışarıdan, içeriden...
NURİ GÜNDEŞ - İçeriden vardı tabiî. Şu şekilde bir şey yaparsanız burası şey olur diye.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Dışarıdan?..
NURİ GÜNDEŞ - Dışarıdan yok.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Emniyetle koordineli çalışması için Emniyet üzerinde bir tasarrufunuz oldu mu, tavsiyeniz oldu mu?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hiç?..
NURİ GÜNDEŞ - Hiç.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, Emniyetteki ve MİT'teki kadrolaşma hareketinde sizin bir dahliniz yok mu?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hiç?..
NURİ GÜNDEŞ - Hiç yok.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Peki o zaman bu şeyi nasıl yapacaktınız? Baştan söylediniz, biz yeniden bir reorganizasyon yapıp sizin zamanınızdaki aktiviteye gelmesini...
NURİ GÜNDEŞ - Sayın Topçu, şimdi, bir yerde, müsteşar, resmî lider bu işe muvafakat etmeden benim bir şey yapmama imkân yok.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - O ayrı efendim, onu biliyorum.
NURİ GÜNDEŞ - Kadrolaşma hareketinden kasıt?..
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sayın Gündeş...
NURİ GÜNDEŞ - Yani, ben aktif hale gelmeyi kadrolaşma...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Sayın Gündeş, benim söylediğim orası değil. Şimdi, bakınız, ben gayet bilinçli söylüyorum. Bende birtakım bilgiler var, ona göre soruyorum, şimdi arkasından bir soru daha soracağım. Şimdi, tabiî ki, orada bir kadrolaşma hareketi olacaksa imzayı müsteşar atacak, sizin atmanız mümkün değil. Ben hukukçuyum, ben MİT'çi değilim...
NURİ GÜNDEŞ -Yalnız, kadrolaşma hareketinden maksadınızı anlamadım. Kadrolaşma benim anladığım manada teşkilatı daha aktif hale getirmek için bir kadrolaşma.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hayır, kişisel bazda söylüyorum. Sizin MİT'te ve Emniyette kadrolaşma konusunda tavsiyeleriniz yahut bu yönde birtakım telkinleriniz oldu mu Sayın Başbakana.

MİT ve Emniyet'te Kadrolaşma Konusunda Tavsiyem Olmadı

NURİ GÜNDEŞ - Hayır. -
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Peki, Sayın Başbakanın eşini tanır mısınız?
NURİ GÜNDEŞ - Tanırım.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Nereden tanırsınız?
NURİ GÜNDEŞ - Zaman zaman gördüm kendisini.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yani, bu konuda bir ilişkiniz oldu mu?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Hangi bu konu dediğim, sizin oradaki göreviniz konusunda.

Bazı Şeyleri Zarf İçinde Özer Çiller'e Veriyordum

NURİ GÜNDEŞ - Görevim konusunda olmadı; ama, bazı şeyleri zarf içerisinde oraya götürüp veriyordum hanımına vermek üzere.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Anladım efendim.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Nasıl efendim?
NURİ GÜNDEŞ - Yani, bir irtibat kanalı oluyordu, kapalı zarfla gönderip veriyorduk; ama, çok gizli bir şey vermiyorduk.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Başbakanın eşinin bir resmî sıfatı var mıydı?

Özer Çiller Özel Kalem Gibi Çalışıyordu

NURİ GÜNDEŞ - Özel kalem gibi çalışıyordu, özel kaleme de veriyoruz biz.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, ben milletvekili ya da bakanım benim eşime kimse getirip zarf vermiyor. Hele böyle istihbarî konularda.
NURİ GÜNDEŞ - Yok yok, istihbari konular zaten benim işim değildi.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Neyse, önemli konular bunlar.
NURİ GÜNDEŞ - İstihbarî konular, bakın yani ...


N o t: MİT'te 14 Şubat 1994'te yeniden işe başlamadan önce Başbakanlık Konutu'na çağırılmıştım. Burada Özer Çiller'le görüştüm. Özer Bey bana Başbakanlık İstihbarat danışmanı Nuri Gündeş'in MİT'in reorganizasyonu ile ilgili bir proje verdiğini, bu projeye göre MİT'in 'Toplama' ve 'Değerlendirme' diye ikiye ayrılmasının planlandığını belirterek bu konudaki görüşümü sordu. Kendisine, bunun prensip olarak doğru olmakla birlikte şu anda tatbikinin uygun olmadığını, MİT'in, Türkiye'nin nüfusuna, yüzölçümüne ve yaşadığı olaylara oranla zaten sayıca yetersiz bir teşkilat olduğunu, bir de bu teşkilat ikiye bölünürse zafiyetin artacağını, esasında bu denemenin daha önce yapıldığını ve yürümediğini belirttim. Özer Bey bunun üzerine Nuri Gündeş'in MİT Müsteşarlığı için tavsiye ettiği bir isim listesi göstererek bunlar hakkında ne düşündüğümü sordu. İsimlerin başında MİT'in eski Personel Başkanı Erkan Ersil ve Azerbeycan'da ihtilal teşebbüsü olayında ismi geçtiği için emekli edilen Ertuğrul Güven vardı. Erkan Ersil'in Personel Başkanlığı zamanında MİT Mensuplarının parasını toplayıp "bankerlik" yaptığını ve olayın örtbas edildiğini, personel işleri haricinde mesleki bir tecrübesi bulunmadığını, ayrıca eşi ABD Sefaretinde çalıştığı için böyle bir göreve getirilmesinin uygun olmadığını belirttim. Ertuğrul Güven'in de istihbaratçılıktan çok "kooperatifçilik" konularında ihtisas sahibi olduğunu, mesleki geçmişi itibariyle operasyonel bilgisinin yeterli olmadığını, her iki ismin de Nuri Gündeş'e çok yakın kişiler olduğunu söyledim. Bu bakımdan Nuri Gündeş yukarıda anlattığı hiç bir konuda samimi değildir. Yaşı itibariyle MİT Müsteşarlığına gelişi mümkün olmayan Gündeş, Müsteşarlığa kendisine çok yakın isimlerden birini atayarak "Gölge Müsteşar" olabilmek için çaba sarfetmiş ancak buna muvaffak olamamıştır. Mehmet Eymür)

http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=350

38. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

UYUŞTURUCUDAN SUSURLUK'A BÖLÜM 36

UYUŞTURUCUDAN  SUSURLUK'A  BÖLÜM 36


Nuri Gündeş (2),
26/7/2001 - 11:00 
Atin,




Uğur Mumcu'nun ağzından Telemen Olayını ve MİT Müsteşarı'na yazılmış olan 16 yıl önceki bir mektubu herhalde okudunuz.
Nuri Gündeş'in TBMM'de verdiği ifadesinin "Telemen Olayı" bölümünde kalmıştık. Gündeş "Telemen Operasyonu oldu. Ordu komutanı sadece bana ve Kozakçıoğlu'na güvendiği için ikimize verdi bu görevi, emniyeti dışlayarak, siz yapın bu işi dedi; Telemen olayını sonuçlandırdık." diyordu.
Peki bu görevi Nuri Gündeş'e veren Ordu Komutanı, o tarihte "beni öldürecekler, Siz tanımazsınız bunları, çok tehlikelidirler, Abuzer ve adamları" diye bağıra bağıra öldürülen İbrahim Telemen'in bahsettiği Abuzer Uğurlu'nun Nuri Gündeş'in elemanı olduğunu biliyor muydu?
İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, Telemen'in MGK'ya ve Uğur Mumcu'ya yolladığı mektuplardan sonra Abuzer Uğurlu'nun MİT İstanbul Bölgesi'nin elemanı olduğunu ve Uğurlu ailesinin "Emniyet Genel Müdürü" atayacak kadar (Rafet Küçüktiryaki) güçlü olduğunu bilse, Emniyet Genel Müdürlüğü ve MİT'ten İbrahim Telemen hakkında bilgi alıp, Telemen'in hayatını riske sokar mıydı?
Acaba Abuzer Uğurlu, çok gizli tutulan operasyonu nasıl haber almış ve ortalardan yok olmuştu. Operasyondan haberi olan etkili dostlarından mı?
Görüyor musunuz, Nuri Gündeş'in övünerek anlattığı olayların perde arkasında ne karışık ilişkiler var. Biz yine Gündeş'i TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu ile baş başa bırakalım:
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Kozakçıoğlu, o zaman İstanbul Emniyet Müdürü.

Birkaç Kişi Yurtdışına Kaçmış

NURİ GÜNDEŞ - Evet. Arkasından babalar operasyonu yapılacak, boyuna yapıyor, ben de diyorum ki, Sayın Paşam, bu adamlar iş güç sahibi olmuşlar, fabrikalar kurmuşlar, aftan yararlanmışlar, her askerî harekâtta bavulunu, çantasını, hüviyetini koyuyor, ondan sonra da bekliyor beni alsınlar diye, geliyor, beraat ediyor gidiyor. Bu arada da, sağı solu menfaatlandırmak için bir şey yapmış olmayalım diye bir laflar söylüyorum. Bayrak Harekâtı oldu, beni çağırdı, sen buna göre artık benim emrimde sayılırsın dedi, bu işi yap dedi. Eh, nasıl yapalım? Şimdi, bu işte şunu bulma meselesi var. Hedefleri tespit ettik ve ancak o gece zarf dağıtıldı; çünkü, ikaz eder bazıları, ikaz etmesinler diye zarflar dağıtıldı. Teker teker yakalandı, birkaç kişi yurtdışına kaçmış olanlar vardı, Selcanlar, şunlar bunlar, onların dışında hemen hemen hepsi toplandı, Kabakoz'a götürüldü, konuldu. Bunlar, tabiî, ifadeler verdiler, şunu yaptılar, bunu yaptılar, neticede yine bizim dediğimiz oldu, adamlar çıktılar. Babalar operasyonundan bir netice alınmadı.
BAŞKAN - Zabıtlara geçti mi onların sorgulanması?
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Şimdi, efendim; bize ayrıntılar gerekli. Mesela, burada okuduğumuzda, bu şeylerde Tarık Ümit...
NURİ GÜNDEŞ - Tarık Ümit bunların arasında yoktu. Zaten, hedefler Ankara'dan gelmişti, yani, Ankara merkez olduğu için, şu şu hedefler diye gelmişti, o hedefler içerisinde Tarık Ümit yoktu; demek ki, kaçakçı değilmiş.
MAHMUT YILBAS (Van) - Hayır, Tarık Ümit burada kaçakçı değil. MİT'in bu operasyondaki istihbarat elemanı.
NURI GÜNDEŞ - Hayır efendim.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Burada yazılan o.

Yaşar Yamak Olabilir, Tarık Ümit Bilgi Vermedi

NURI GÜNDEŞ - Efendim, yazılan o; ama, ben yaptım operasyonu. Tarık Ümit asla, hiçbir zaman, Yaşar Yamak derseniz o olabilir, Yaşar Yamak geldi, bilgi verdi; ama, Tarık Ümit bilgi vermedi. (Not: Tarık Ümit hiç bir zaman Dündar Kılıç'a yakın olduğunu bildiği Nuri Gündeş'le çalışmadı. Ümit'in Ankara'da Emniyet Kaçakçılık Dairesi ve MİT Kaçakçılık Şubesi ile irtibatı vardı.)
BAŞKAN - Bu operasyonda neleri tespit ettiniz, neleri gördünüz, sonucu ne oldu?
NURİ GÜNDEŞ - Efendim, sonuç şuydu: Mazide, bizim de süzgecimizden geçmiş birçok kişiler, aftan yararlanmışlar, yani, tecrim edecek hiçbir delil yok orta yerde, adamlar, sonra sanayici olmuş, birisi boya fabrikası açmış, birisi otel açmış, birisi Urcan demiş balık lokantası açmış, legalize etmişler işlerini. İş yapmıyorlardı; ama, bunları suçlayacak bir şey bulamadılar; yani, biz, zaten sorgulamıyoruz onları, sorgulayanlar emniyetti. Bizim sorgulama yetkimiz yok.
BAŞKAN - Siz sadece topladınız.
NURİ GÜNDEŞ - Biz toplanmasına yardımcı olduk.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Şimdi, Behçet Cantürk'ün anıları adlı kitabın 150nci sayfasında, MİT'in bu adamları sorguladığı orta yerde ve fezleke düzenliyorsunuz.
NURİ GÜNDEŞ - Efendim, Behçet Cantürk'ün yakalanmasını biz sağladık. Sorgulayan Malî Şubedir, Saadettin Tantan'dır, biz de, tabiî bir müşahit bulunduruyoruz bilgi almak için.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sonradan sizler alıyorsunuz sorguluyorsunuz, kitaptaki bilgiler öyle; ama, bilemiyorum.

Doğru Söylüyorum, Şerefimle Söylüyorum

NURİ GÜNDEŞ - Efendim, şimdi, ben, ilk ağızdan söylüyorum, doğru söylüyorum, şerefimle söylüyorum. (Not: Mahmut Yılbaş'ın işaret ettiği husus doğrudur. Behçet Cantürk Ankara'daki MİT Karargahında sorgulanmıştır.)
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Estağfurullah... Lütfen...
NURİ GÜNDEŞ - Şimdi, biz, Saadettin Tantan'a bu adam şuradadır dedik, istihbarat verdik, yakaladı, Malî Şube sorguladı ve sorgusundan sonra da ne yaptı onu bilmiyorum, onlar sorguladılar.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Efendim, benim bir sualim daha var. Yine, kitapta, 1982 yılında başlamak üzere, sonuna kadar sürdürülen, siz de, 1984 yılında İstanbul'dan Ankara'ya geldiğinizde, Dış Espiyonaj Bölüm Başkanıyım dediniz. Tekrar Abdullah Çatlı'ya dönüyoruz, Abdullah Çatlı'nın Avrupa'da, ASALA konusunda kullanılması meselesinde, Köşkte yazılmış olan bir plan kitapta açık açık anlatılıyor ve isimler veriliyor. Bize bu konuda ne bilgi verebilirsiniz?
NURİ GÜNDEŞ - Efendim, şimdi, şöyle söyleyeyim: Yani, bizim, Köşkle ilgili bir bilgimiz yok; yani, Köşkte böyle bir şey yapılıp yapılmadığı hakkında bilgimiz yok; çünkü, orada bunu yapacak kimse yoktu, orada bir güvenlik danışmanı vardı, nasıl Başbakanlıkta varsa...
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Onun Başkanlığında yapılmış, kitap onu söylüyor.
NURİ GÜNDEŞ - Burada güvenlik danışmanı vardı, güvenlik danışmanı da o zaman Bedri Özdemir...
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Erkan Gürvit'ten bahsediyor kitap efendim.

Damat'ın Ne Yaptığından Bilgimiz Yok

NURİ GÜNDEŞ - Erkan Gürvit MİT temsilcisi, danışman da yanlış kalmadıysa Bedri Özdemir galiba, Erkan Gürvit damattı. Yani, bunların ne yaptığı hakkında bir bilgimiz yok.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Yani, siz, böyle Dış Espiyonaj Bölüm Başkanı olacaksınız ve başka bölümdeki elemanlar sizden...
NURİ GÜNDEŞ - Yapamazlar efendim, bizim bilgimiz olmadan yapamazlar, yapmamaları lazım.
BAŞKAN - Sizi atlamış olabilirler mi? Kapalı bir operasyon olduğuna göre.
NURİ GÜNDEŞ - Beyefendi, bu işin yapılması için çok geniş bir teşkilat var, yurt içinde yapamıyorsunuz operasyonu, yurtdışında operasyon yapmak için üç tane adam ne yapacak Allah aşkına, üç tane adam var. Orada üç tane adamdan bahsediyorlar, bu üç tane adam yurtdışında kiminle temas edecekler, ne yapacaklar, nereden silah bulacaklar, nereden patlayıcı bulacaklar, bunlar yazılmış ama...
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Sayın Gündeş, bu bilgiler başka yerlerden de teyitli, bakınız, arkadaşlarım da belki kitapları okumadılar, ilk defa okuyacağım, ne diyor: "Abdullah Çatlı ve Oral Çelik etrafında toplanan bu gruplarla, teması, yine MG kurar, Metin G isminde birisi kurar. Bu temaslarda, karşı taraftan ASALA eylemleri için ne istediği sorulur. Şartlardan ilki MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in o dönem devam eden tutukluluğunun ortadan kaldırılmasıdır. İki, Balgat Katliamı sanıklarının da bulunduğu bir grup ülkücü teorisinin salıverilmesidir. Üçüncü istekse Türkiye'de serbest dolaşımdır.

Duymadım Böyle Bir Şey

NURİ GÜNDEŞ - Duymadım böyle bir şey, yani, duymuş olsam söylerim.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Oldu efendim, ben teşekkür ediyorum.
NURİ GÜNDEŞ - Estağfurullah, rica ederim... Yalnız, öyle bir şey duymadım; ama, duysam söylerdim.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ben, izin verirseniz; Sayın Valimin söylediğini biraz daha açmak adına bir şey sormak istiyorum. Sayın Gündeş, elimdeki tutanak Horzum Komisyonundaki tutanak. Orada diyorsunuz ki, gerçekten çok sinirlisiniz, bu işlere niye adınız karıştı diye kızıyorsunuz ve diyorsunuz ki, bana bunları sormayın, bana deyin ki, siz gitmişsiniz, Ermenilerle döğüşmüşsünüz, yahut şunu yapmışsınız, devleti şöyle kurtarmışsınız, bunları yapmışsınız, bunları sorun demişsiniz.

Ermenilerle Döğüşmenin Manası İstihbarattır

NURİ GÜNDEŞ - Tamam, ben söyledim bunu. Siz, eğer, o gün çıkmasaydınız, hangi haleti ruhiye içerisinde... Siz, tam ben geldiğim zaman çıktınız. Burada, dövüşmenin manası istihbarattır. Yani, hakikaten iyi istihbarat topladık. Ben, Beyrut'ta üç sene topladım, Avrupa'da topladım, Irak'ta topladım, Suriye'de topladım, İran'da topladım; çünkü, yurtdışı istihbaratım var, çok geniş bir haber ağıyla gayet güzel istihbarat topladık.
MAHMUT YILBAŞ (Van) - Efendim, lütfen... Bu bir hasbıhal... Lütfen, öyle telakki ederseniz daha rahat oluruz, bir hasbıhal ediyoruz.
NURİ GÜNDEŞ - Hasbıhal ediyoruz.
DURMUŞ FİKRİ SAGLAR (İçel) - Ama, topladıktan sonra bu bilgiler bir yerde durmadı, yani; ondan sonra bu bilgilerin sonucunda hepimiz biliyoruz ki, tarihte biliyor, belli bir mücadele başladı, bu mücadelenin içinde yer alan insanlar var, yer almayan insanlar var, siz, bilgiyi toplayıp Allahaısmarladık demediniz, koydunuz ve ondan sonra o bilgiye göre bir plan, bir operasyon, ne ad veriyorsanız, onu yaptınız.
NURİ GÜNDEŞ - Şimdi, Fikri Bey, demin ne söyledik başlangıçta, bir istihbarat birimiyiz, biz, istihbaratı alır devlete veririz...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yurtdışında operasyon yapma yetkiniz var.

Adam Öldürme Yetkimiz Yok

NURİ GÜNDEŞ - Şimdi, var da, adam öldürme yetkimiz yok.
DURMUŞ FİKRİ SAGLAR (İçel) - Hiç kimsenin adam öldürme yetkisi yok.
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Yurtdışındaki istihbaratın ne yapacaksınız da siz soruyorsunuz, ben anlamıyorum, çok özel ilişkiler, Komisyonun konusuyla ilgili değil gibi geliyor bana.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - İzin verir misiniz? Ben, kendi anlayışım içinde soracağım .
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Ciddî söylüyorum Fikri, tabiî ki, herkes istediğini soracak; ama, biraz böyle şey gibi oluyor.
DURMUŞ FİKRI SAGLAR (İçel) - Ben bir cevap almak istiyorum, arkasından başka bir şey soracağım.

Belki Kendi Kendilerine Adamlarını Öldürmüşlerdir

NURİ GÜNDEŞ - Dostça bir şey soruyor, ben Fikri Beyi severim; kafanızda bir şey kalmasın. Hakikaten istihbaratla ilgili, yani, şöyle de olabilir, istihbarata karşı koymanın içinde psikolojik istihbarat vardır, bunları birbirine düşürmek vardır, bunları birbirine yedirmek lazım, zannetmeyin ki, bunlar birbirine düşmüştür, birbirlerini yemişlerdir, belki kendi kedine adamlarını öldürmüşlerdir.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sayın Gündeş, siz devlete çok büyük hizmetler yapmış kişisiniz, o anlayış içerisinde söylüyorum. Neden soruyoruz biz bunu, burada geldi bazı arkadaşlarımız bilgi verirken dediler ki, biz, bize bazı görevler verdiler yurtdışında, biz, aslında, suçlu olduğumuza da inanmıyoruz; ama, biz suçlu da değildik, bize bazı görevler verdiler ve biz bu görevleri yaptık. Bu görevler de devletin sizin bulunduğunuz konuda insanlardan aldık bu görevleri diyorlardır. Yani, biz de bunu soruyoruz, Abdullah Çatlı bu görevlilerin içerisinde var mı diyoruz?

Her Söylenene İnanmamak Lazım

NURİ GÜNDEŞ - Bakın, ben size bir şey söyleyeyim. Bizde bir adet vardır; ben, Nuri Gündeş olarak, 22 seneye yakın müddet, orduda hizmet gördüm istihbarat hizmetlerinde hiçbir zaman ben MİT'çiyim diye dışarıda... Bizde, MİT'e yakın olmak, MİT adına iş yapmış gibi gözükmek de bir rüçaniyet kazandırıyor onlara, yani, her söylenene de inanmamak lazım, eğer, bilsem bunu söylerim. Şimdi, bakın, en basiti, madem öyle de niye devlete hizmet eden, devleti karşısına alıyor, esrar eroin işine giriyor ondan sonra, bilmiyorum, anlamıyorum.
DURMUŞ FİKRİ SAGLAR (İçel) - Yani karşılıklı esrara giriyor eroine giriyor böyle.
NURİ GÜNDEŞ - Yani bir de öyle bir şey var.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, kısa kısa bazı sorular sormak istiyorum. Metin Günyol kimdir?

Metin Günyol Emrimdeydi

NURİ GÜNDEŞ - Metin Günyol bir görevli arkadaştır.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Nerede?
NURİ GÜNDEŞ - Şimdi, nerede olduğunu bilmiyorum.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani MİT'te görevli bir arkadaş?..
NURİ GÜNDEŞ - MİT'te evet.
DURMUŞ FİKRİ SAGLAR (İçel) - Bu da mı yurtdışı istihbarattaydı?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, bu takip şubesindeydi.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sizin emrinizde miydi?
NURİ GÜNDEŞ - Evet.
DURMUŞ FİKRİ SAGLAR (İçel) - Bu Metin Günyol Abdullah Çatlı'yla ilişkide miydi? Yani, yurt dışı operasyonlarda...

Emrimdeydi Ama Bilmiyorum

NURİ GÜNDEŞ - Hiç bilmiyorum.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sizin emrinizdeydi?
NURİ GÜNDEŞ - O benim emrimdeydi; ama, bilmiyorum. Şimdi, bakın, yurtdışı operasyonu olarak biz telakki etmiyoruz. Yurtdışı haber toplamada, şimdi, bir insana bir görev verirsiniz...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ya da bu soruyu şöyle değiştirelim kaynaklardan birisi de Abdullah Çatlı mıydı? Sayın Valim, sizin MG dediğiniz...

Ufki, Şakuli Kompartımantasyon ..!

NURİ GÜNDEŞ - Bunu bilmiyorum, neden bilmiyorum, hakikaten bilmiyorum. bakın, bir kompartımantasyon vardır bizde, bu, ufki, şakuli ve ekoze kompartımantasyonuydu ve bundan ancak resmî olarak kayıtlıysa bu adam, bütün evrelerden geçmişse, tetkik, tahkiki yapılmış, incelemesi yapılmış, angajesi yapılmış, dosyası yapılmışsa bu bizim elemanımızdır, aksi takdirde biz buna eleman demeyiz.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bu sizin elemanınız "Papa Ağca" adlı Uğur Mumcunun kitabında da açıkça söylüyor, Abdullah Çatlı'yla, Mayorka Adalarında, sizin aracılığınızla verilen talimatları, ilişkileri sürdüren kişi olarak ismi geçiyor; ama, bugüne kadar o kitaba hiçbir tekzip gelmemiş.

Metin Lise Mezunu Olduğu İçin İstifa Etti, Mayorka'ya Gitti

NURİ GÜNDEŞ - Bakın, bir şey söyleyeyim size. Şimdi, Metin Günyol, teşkilata sinirlenerek istifa etti. Neden; lise mezunuydu, terfi imkânı yoktu, Almanya'da tahsil etmesine rağmen ayrıldı, istifa etti ve Tura Turizm bunu Mayorka'ya şeye gönderdi. Bir dükkân açtı, orada turizm dükkânı, onun başına gönderdi. Ağca, her tarafı dolaştı, Avusturya'yı dolaştı, Bulgaristan'ı dolaştı, orada da bizim elemanlarımız var, hem de fiili elemanlarım var, niye gitsin emekliyi bulsun yani efendim.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Ama o sırada emekli değil galiba?
NURİ GÜNDEŞ - Emekli; söylüyorum size... Emekli...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, Ağca onunla değil, ama diğer elemanlarla o zaman görüştü sizin?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır efendim, hiç alakası yok. Mayorka'ya niye gitsin Ağca, niye gitsin Metin ile görüşsün. Bu Metin'e kızan adamların iftirası bu.

Cengiz Abaoğlu Rahmetli Oldu

DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Peki, Sayın Gündeş, Cengiz Abaoğlu kim?
NURİ GÜNDEŞ - Rahmetli oldu.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Kimdir?
NURİ GÜNDES - Kaçakçılık Şubesi müdürlüğü yaptı.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sizin yardımcınız falan mıydı?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır, hayır. İstanbul'da şey...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Sizin emrinizde çalışıyordu?..
NURİ GÜNDEŞ - Emrimde çalışıyordu, çok dürüst, şerefli bir insandı.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Şimdi, bu babalar operasyonundan sonra, birçok adı geçen, işte Cemal Sincar, Abuzer Uğurlu gibi kişiler, yani biraz evvel dediğiniz Yaşar Yamak ile ilgili kişilere, mahkemeye düştüğü sırada, bunları MİT görevlisi olduğuna dair bu kişi, oradaki mahkeme yetkililerine beyanda bulunduğu doğru mu?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır. Öyle şey olur mu, MİT yetkilisi... Yani, hiç imkân var mı...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bunları kullandı mı o zaman MİT?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır efendim.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Bu İran'a silah gönderilmesinde bu tip veya buna benzer isimlerini saymadığım kişiler kullanıldı mı?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır. İran'a silah falan gönderme nereden çıktı? Silahla falan bir alakamız yok.
DURMUŞ FİKRİ SAGLAR (İçel) - Ama, ben size söyleyeyim, bunların MİT yetkilisi olduğuna dair Cengiz Abaoğlu'nun verdiği ifadeler, mahkeme zabıtlarında, o mahkemelerin başkanları tarafından kayıtlı.
NURİ GÜNDEŞ - Yok...
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Yani, siz bilmiyor olabilirsiniz belki ama...

Cengiz O Kadar Korkak ki

NURİ GÜNDEŞ - Cengiz o kadar korkak ki, yapsa bile yaptım demez.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - ...sizin bilginizin dışında yapılmadığı doğrultusunda da şey var... Peki, Oral Çelik'i tanır mısınız?
NURİ GÜNDEŞ - Hayır.
DURMUŞ FİKRİ SAĞLAR (İçel) - Oral Çelik'e pasaportu sizin verdiğinizi söylüyorlar?..
NURİ GÜNDEŞ - Hayır efendim, öyle şey mi olur efendim? Yani nereden çıkarıyorsunuz? Tanımadığım adama nereden?.. Biz pasaport mercii değiliz ki.
BAŞKAN - Peki MİT verir miydi, böyle dışarıda veya içeride görevlendirdiği; yani, istihbarat için, özellikle dışarı tabiî. Yani, pasaport nasıl veriliyordu?
NURİ GÜNDEŞ - Biz pasaport vermedik efendim. Veremeyiz,. Pasaport yetkimiz yok bizim. '
BAŞKAN - Ama, Emniyete bildirirsiniz herhalde?..
NURİ GÜNDEŞ - Emniyete de bildiremeyiz; çünkü, biz istihbarat elemanı göndersek dahi onu bildirmeyiz.

N o t: Suallerden bunalmış olan Nuri Gündeş'in, heyecanla ne söylediği pek belli değil. Nuri Gündeş'e sorulanlardan Cengiz Abaoğlu, ilk görevine İstanbul'da Metin Günyol'un yanında Takip Memuru olarak başladı. Bulgar Masasında çalıştı ve Kaçakçılık konularına baktı. Bir hayli kilolu olan Abaoğlu, genç yaşta vefat etti.

Konuşmalarda bahsi geçen Metin Günyol ise:

-1965 veya 1967 yılında MİT’e girdi. Teşkilata girdiğinde 30 yaşlarında idi.
Daha önce Almanya'da çalıştığı için "Almanca" biliyordu. Bu sebeple Almanlarla ilişkili bir takip ünitesinin başına verildi. Günyol "Boks" sporu yaptığından "Boksör" olarak da bilinir. Ancak "Boksör Metin" olarak bilinen kişi değildir. "Boksör Metin" Hiram Bey'in Siyasal Bilgiler'den sınıf arkadaşı olup, tanınmış iyi bir boksördür. Boks hayatında iyi döğüşçü olmasına rağmen yumuşak huylu bir kimsedir. Fransa'da resmi görevli olarak bulunmuştur. Metin Günyol ise geçimsiz, menfaatine düşkün ve kompleksli bir kişidir.
-Metin Günyol 1974-78 arasında görevli olarak Almanya’da bulundu. Türkiye’ye döndüğü zaman İstanbul Takip Şubelerinin başına verildi. İpekçi cinayetini MİT adına soruşturdu ve Ağca’yı sorgulayan ilk ekipte yer aldı.
-Günyol 1981'de çok gizli tutulan bir operasyonel görevle görevlendirildi. Gizliliğin sağlanması için 22.03.1981'de Teşkilat'tan ayrıldı gösterildi. Herkes Teşkilata yakın bir Turizm şirketinde iyi bir maaşla çalıştığını biliyordu. Metin Günyol'un görevli olduğundan bir tek Teşkilat'ın üst kademesinin ve operasyonu sevk idare eden İstanbul Bölge Başkanı Nuri Gündeş'in haberi vardı.
-Metin Günyol'un İspanya'nın Mallorka (Mayorka) adasında "Otoban" isimli bir şirketin genel müdürü olduğunu ilk kez Papa'ya suikast teşebbüsünü ve Mehmet Ali Ağca'yı araştıran Uğur Mumcu keşfetti. Onun orada olduğundan kimselerin haberi yoktu. Metin Günyol ile Mehmet Ali Ağca'nın yollarının Mayorka'da çatışması, Mumcu'yu hayli şüpheye sevketmişti. Ağca 13 Mayıs 1981'deki Papa Suikastından hemen önce Mayorka adasına gelmiş ve burada 25 Nisan 1981 ila 09 Mayıs 1981 tarihleri arasında kalmıştı. Bunu yazılarına aksettirdi. Daha sonra Nuri Gündeş ve Metin Günyol ile İstanbul Kalyon otelde bir görüşme yaptı.
-Metin Günyol 01.10.1982'de yeniden Teşkilat'taki kadrosuna döndü.
-Günyol Ocak 1986'da Teşkilat'tan ayrıldı ve İstanbul Ramada Otelin'de çalışmaya başladı. Yurt Dışı görevi haricinde hep İstanbul'da Takip ile ilgili görev yaptı. Değerlendirmeci olarak çalışmadı. İstanbul Daire Başkanı Nuri Gündeş'e en yakın kişilerden biriydi.
Metin Günyol 02.03.1997 tarihinde TBMM Susurluk Komisyonuna verdiği ifadesinde;
"1965 senesinde servise girip, inkitalı olarak 22 mart 1981 tarihine kadar çalıştığı, 1982 Ekim ayında tekrar servise dönüp 1986 yılı Ocak ayına kadar serviste çalıştıktan sonra istifa ederek özel sektörde çalışmaya başladığını, Serviste istihbarat bölümünde değerlendirmeci olarak çalıştığı için Devlet'in bazı kişileri ASALA veya PKK'ya karşı kullandığını bilmediğini,
Abdullah Çatlı, Oral Çelik, Haluk Kırcı, Yasar Öz, Tarık Ümit gibi kişilerin yurt dışına çıkışta kullandıkları pasaportların sahte olduğu hususunda bilgilerin intikal etmesi üzerine tahkiki için yazılar geldiğinde tahkik ettirilerek bölge müdürlükleri vasıtalarıyla arşiv araştırması yapılıp, kaldırıldığını, MİT’in bu tip insanları operasyonlarda kullandığını tahmin etmediğini, yukarıda adı geçenlerin yurtdışına gönderilişini organize ettiği söylenen Mete beyi de tanımadığını, kendisinin kasıtlı olarak Mete bey diye lanse edildiğini,
Abdi İpekçi öldürüldüğünde ve Ağca hapisten kaçırıldığında teşkilatın kendisini görevlendirdiğini ve Ağca ile ilk röportajı da kendisinin yaptığını, faili meçhul olayı çözmek için çok çaba sarf ettiklerini, Uğur Mumcu yazılarında Mayorka'ya gidişinin Ağca tahkikatıyla ilgili olduğunu iddia etse de kendisinin servisten ayrılıp Mayorka'da Otoban diye bir şirketin genel müdürlüğünü yaptığını, bu tür konuları gündeme taşıyan medyanın kendisiyle görüşme yapmamalarına rağmen aleyhinde çok şeyler söylendiğini,
İpekçi davasında asil suçlunun Ağca olduğunu, Ağca'yı, ülkü ocaklarına kayıtlı sempatizan biri olan Bünyamin'in ona asker elbisesi giydirerek kaçırdığını, Ağca İstanbul’da bir süre kaldıktan sonra Erzurum üzerinden İran’a götürüldüğünü, İran’dan kaçış yolu bulamayınca tekrar İstanbul’a gelip kendisine verilen sahte bir pasaportla Bulgaristan'a çıktığını oradan da Viyana veya İsviçre’ye gittiğini, kaçırılış olayında rol oynayanların cinayete azmettirenler olduğunu ancak onların kim olduğunu bilmediğini, araştırmalarında Ağca’nın konuşmadığını ve Ağca’nın bu olayı para karşılığı yaptığını, Ağca’nın Beyazıt'ta bir kahvehaneden alınarak kendilerince sorgulandığını ve sonunda Ağca’nın; megalomani içinde, yaptığı işten gurur duyan kendisine yapılan saygıdan mütehassis bir haleti ruhiyesi olduğunu, Ağca çıktıktan sonra gazeteye mektup yazarak Papa'yı vuracağını söylemişse de, kimsenin buna inanmadığını, Ağca’yı buna hükmettirenin kim olduğunu da bilmediklerini, zaten dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş’in verdiği ikinci bir emirle Ağca’nın MİT’le görüştürülmesi de yasaklandığından sorgulama imkânı bulamadıkları,



Uğur Mumcu ile görüştüğünde Albay Turan Çağlar konusunun gündeme geldiğini , Asker orijinli albay Turan Çağlar'ın kendilerini Doğu Perinçek ve Aydınlık Gazetesine sattığını ve 6 arkadaşının resminin Aydınlıkta yayınlandığını ve bunun sonucu 6 arkadaşlarının öldürüldüğünü, Turan Çağlar’ın Amerikalılarla da teması olduğundan CIA servisinin mensubuyla iş üstünde yakalanması sonucu cezaevine konulduğunu, bütün bu olaylarda Doğu Perinçek'in düzenleyici ve organizatör durumda olduğunu,

Abdullah Çatlı, Oral Çelik ve İbrahim Ural'ı da tanımadığını, MİT, Jandarma Emniyet ve Genelkurmay'ın istihbarat örgütleri arasında kendi zamanında bir çatışma olmasa da Özal döneminde MİT'e karşı kampanya başlatıldığını, Cumhurbaşkanları ve Başbakanlar yapılan darbelerin kendilerine haber verilmemesinden kaynaklanan rahatsızlıkla yeni istihbarat örgütlerinin kurulmasının gündeme geldiğini, Jandarma istihbaratı olarak JİTEM'i bildiğini, emniyet içinde böyle bir birim oluşturulduğunu bilmediğini, Cumhurbaşkanlığındaki Erkan Gürvit'in de; operasyonculuk sıfatı, istihbarat nosyonu olmayıp sadece irtibat memurluğu yaptığını, MİT’in Espiyonaj ve Kontr-Espiyonaj görevlerde çalışıp, bilgileri derleyip değerlendirip ilgili birime verdiklerini ve başka konuya girmediklerini, babalar konusunun kendi ihtisas alanı dışında ve servis olarak ta ilgilenmediklerini, 1986 yılında servisten ayrılışının nedeninin Özal’ın tasarrufundan kaynaklandığını, servisi sivilleştirme gayesiyle haksız tasarruf ve iltimasın servise sokulduğunu, özellikle 1986 MİT raporundan rahatsızlık duyduğunu, raporların mecliste, sağda-solda dağıtılıp Ecevit'e dahi verildiğini, Ecevit'in Başbakanlığı döneminde Turan Çağlar’ın alınmasına kızma nedeninin de; bir albayın bu şekilde itile-kakıla arabaya bindirilip getirilmesi olduğunu, Ecevit'in bundan duyduğu rahatsızlıkla kendisinin MİT’ten alınmasını talep ettiğini ancak görevden alınmadığını,
1980 ihtilali öncesinde her gün 15-20 kişinin öldürüldüğünü, Devlet'de çürüklük ve otoritesizlik nedeniyle terörün ön plana çıktığını, halen de Gaziosmanpaşa olaylarında olduğu gibi olayların devam ettiğini,
Bazı devletin görevlisi olmayanların ASALA'nın bitirilmesi gibi eylemlerde kullanılmasına gelince; MİT’in yurtdışında çalışmalarını, legal rezident olarak insanlarla temas kurup ajanlandığını, bunun MİT’in görevi olduğunu, bütün dünya servislerinin bu şekilde çalıştıklarını,
MİT teşkilatının da şimdiki müsteşarı ile sivilleşme hareketinde olabilecek en iyi müsteşara sahip olduğunu ve hiçbir beklentisinin de bulunmadığını, MİT’in yıpratılmasının tek nedeninin içinin bilinmemesinden kaynaklandığını, kendisi görevdeyken herhangi bir konuda MİT gündeme geldiğinde açıklama yapmak üzere profesyonel bir basın temsilcisinin istihdamının yararlı olacağına inandığını, MİT kapalı kaldığından ithamların arttığını, bunun giderilmesi için görev yapmış bütün müsteşarlarla görüşüp, çok fazla gayret sarfettiğini,
Mete ile Metin Günyol'un özleştirilmelerine gelince, kendisinin Ağca ile ilgili tahkikatından, kaçışını ve cinayetini takip etmesinden ve bunun sonucu basına konu olmasından kaynaklandığını, Ağca’dan Çatlı'ya bağlantı kurulduğunu, kendisinin afişe olmasını istemediğini,
12 Eylül'den önce olaylara karışanların kendilerine fikir babalığı yapanların maşası olduğunu, ancak bunların topluma kazandırılacağı ümidiyle bırakıldığını,
MİT'in personeli sayı olarak tahmin edildiği gibi olmayıp, teknik, kişiler ve istihbarat olarak mükemmel olduğunu, bünyesinde bütün kurumlarının oluştuğunu, bir kişinin servisten hiçbir dokümanı çıkarma olasılığının olmadığı gibi hiyerarşik yapının askeriyeden daha disiplinli olduğunu, MİT Müsteşarının Başbakan ile muhatap olan bir sembol olduğunu ve Başbakan istediğinde Müsteşar'ın bilgiyi Başbakan'a sunduğunu,

Türkiye'de mafyacılığın ayağa düştüğünü, polisin karşısında mafyanın bir şey yapamayacağı gibi, mafya denilenlerden sağ ve sol örgütlerin rahatlıkla geçmişte haraç alabildikleri, mafyanın aslında bu kadar büyütülmemesi gerektiği, Türkiye’de kurumların fazlasıyla yıpratılması nedeniyle geleceğin riske edilmesinin, Askere, Polise, Mahkemelere saldırılmasının mafyadan daha fazla zararlı olduğunu belirtmiştir."

http://www.atin.org/detail.asp?cmd=articledetail&articleid=347

37. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***