Kemal İnat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kemal İnat etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Eylül 2019 Perşembe

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA DAVUTOĞLU DÖNEMİ: 2009 DEĞERLENDİRMESİ. BÖLÜM 2

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA DAVUTOĞLU DÖNEMİ: 2009 DEĞERLENDİRMESİ. BÖLÜM 2 



Türk Dış Politikasındaki Dönüşüm

Türk dış politikasının son sekiz yılına baktığımızda karakteristiği, algısı, motivasyonu, benimsediği ilkeleri ve kullandığı mekanizmaları açısından daha önceki döneme göre oldukça bariz farklar görebiliriz. Diğer taraftan, Osmanlı İmparatorluğu’nun son iki yüz yıllık dönemine ve Cumhuriyet’in kuruluşundan 2002 yılına kadarki döneme baktığımızda birçok ortak noktadan bahsedilebilir. Örneğin, Osmanlı dönemine hâkim olan otoriter-bürokratik yönetim tarzı Cumhuriyet döneminde de varlığını sürdürmüştür. Bu anlayışın dış politikadaki varlığı kendini tepkisel ve savunmacı reflekslerle göstermiştir. Osmanlı yönetici elitinin batıya karşı verdiği hayatta kalma mücadelesi sonucunda oluşan solgun aurası Cumhuriyet döneminde Osmanlı sonrası kafa yapısı dediğimiz şekliyle etkili olmuş ve temel kaygısı yeni rejimi sürdürmek olan yeni elitin temel motivasyonunu oluşturmuştur.

Osmanlı’nın coğrafi bileşkesinin önemli parçalarını oluşturan Balkanlar, Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Kafkasya gibi hayati bölgelerin I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı esnasında kaybedilmesinin yarattığı travmanın ülke içindeki isyanlar ve ayaklanmalarla pekişmesi bölünme korkusunu da beraberinde getirmiştir. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından imzalanan ve ülkeyi batılı güçler arasında bölmeyi amaçlayan Sevr Anlaşması dış düşmanlara karşı oluşan ve sonraki seksen yıla hâkim olacak olan korkuyu daha da güçlendirmiştir. 
Bu dış tehdit algısı ülkeyi bölmek için dış güçlerle işbirliği yaptıklarına inanılan iç unsurlara karşı da geliştirilmiştir. 

Bu paranoya, o esnada Doğu Blok’u tarafından çevrilmiş olan Türkiye için Soğuk Savaş sırasında da devam etmiştir. Rejim bu sefer de komünist tehdide karşı ayakta kalma mücadelesi içine girmiştir. Bu korku İran’da İslam Devrimi’nin yapılmasıyla daha da pekişmiştir. İdeolojik tehdit böylece ikiye katlanmıştır. 
Ülke bir yandan komünizm, diğer yandan siyasal İslam tehdidiyle karşı karşıya kalmıştır.1 Bu kemikleşmiş korkunun sonucu olarak Türkiye Cumhuriyeti beş askeri darbeyi tecrübe etme rekorunu kırmıştır. 

Yaşanan tüm bu sıkıntıların sonucunda, Türkiye her ne kadar Orta Doğu’daki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında demokrasi anlamında öne çıksa da, Osmanlı’dan miras kalan otoriter-bürokratik gelenek ve mevcudiyetini devam ettirebilme bahanesiyle rejim tarafından alınmış katı güvenlik önlemleri yüzünden demokratikleşme sürecinin birçok defa sekteye uğradığını ve yavaşladığını söylemek abartı olmaz. Saltanattan cumhuriyete geçilmesine rağmen, askerin siyasete müdahalesi yüzünden, dış politikadaki otoriter yaklaşım devam etmiştir. Bunun sonucunda dış politikada devlet yegâne aktör olarak var olma durumunu sürdürmüş ve sivil toplum kuruluşları, baskı ve çıkar grupları ile iş çevreleri gibi devlet dışı aktörler dış politika yapım sürecinin dışında kalmıştır. Tam da bu noktadan baktığımızda, Cumhuriyet dönemi elitinin batılılaşma projesinin, demokrasi, barış, sivil özgürlükler ve insan hakları gibi evrensel normları ve değerleri içselleştirememesi bakımından bir hayal kırıklığı olduğunu söyleyebiliriz. Avrupa ekonomik, siyasi, kültürel ve sosyal yapı bakımından gelişirken, kendi norm ve değerlerini sadece teoride değil pratikte de uygularken, örneğin dış politikasını bile bu normlar çerçevesinde oluşturur ken, Türkiye kendi kâbusları içinde hapsolmuş ve içedönük politikalar uygulamış tır. Avrupa barış, işbirliği ve karşılıklı bağımlılık ilkelerine dayanan komşuluk politikaları uygularken, Türkiye’nin komşularıyla ilişkilerini çatışma, uyuşmazlık ve kalın ve kapalı sınırlar belirlemiştir. Bu anlamda, Türkiye’nin AB üyelik süreci karamsar bakış açısının ve korkularının üzerine su serpmiştir. Süreç Türkiye için yeni bir vizyon, taze ve dinamik bir dış politika için fırsatlar paketi sunmuştur.

Cumhuriyet döneminde Türkiye dış politikasının temel belirleyici unsurları tehdit algısı ve bunun sonucunda oluşan güvenlikleştirme (securitization) süreci olmuştur. Soğuk Savaş yıllarında Türkiye, Sovyetler Birliği’nin ve komünizmin Batı’ya yayılmasını engelleyen bir tampon ülke olarak konumlandırılmıştır. 
Bu durum hem Türkiye’nin önemini arttıran bir avantaj, hem de tehdit algısını arttıran bir dezavantaj olmuştur. 

Soğuk Savaş’ın bitmesinin üstünden neredeyse 20 yıl geçmiş olmasına rağmen, Türkiye bugün hala devlet içine yerleşmiş, Soğuk Savaş tipi illegal örgütlenmelerden arınma çabası içindedir. Dünya henüz Soğuk Savaş’ın yorgunluğundan sıyrılamamışken bir de 11 Eylül olaylarını yaşamıştır. Bu iki kırılma noktasına bir de son yıllara damgasını vuran küresel ekonomik kriz eklenmiştir. Bu üç dönemecin ardından birçok ülkeyle birlikte Türkiye de, politikalarını gözden geçirerek, kendini Yeni Dünya Düzeni içerisinde yeniden konumlandırma süreci içine girmiştir. Soğuk Savaş döneminin çift kutuplu doğası yerini çok boyutlu bir dış politika anlayışına bırakmıştır. Bu yeni anlayış çerçevesinde bölgesel ortamın daha farkında olan ve diğer aktörlerle daha proaktif diplomatik ilişkiler kurabilen ülkeler öne çıkmaktadır. 

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun da altını çizdiği gibi;

Soğuk Savaş düzeni kalktı ama yeni düzen kurulmadı. Bunu kuracak aktörler Soğuk Savaş’ta olduğu gibi sadece iki aktör değil. Mesela Kafkasya’da düzeni Sovyetler ile ABD oturur tartışır ve kurarlardı. Ama şimdi Irak örneğinde görüldüğü gibi ABD tek başına kuramıyor. Gürcistan örneğinde görüldüğü gibi Rusya da kuramıyor.2 

Soğuk Savaş’ın bitimiyle iç politika dış politika üzerinde daha etkili olmaya başladı. Geleneksel iç/dış ayrımı yerini kültür, kimlik ve din gibi içsel faktörlerin dış politika üzerinde daha belirleyici olduğu yeni bir anlayışa bıraktı.3 Devlet daha heterojen bir yapı olarak algılanmaya başlandı. Dış politika iç politikanın bir uzantısı oldu. Bu anlamda, Türkiye yeni dönemde, askeri kapasite, coğrafi güç, ekonomik güç ve kültürel faktörler gibi ulusal güç unsurlarını gözden geçirmiş ve tüm bu avantajlarını kendisini bölgesinde güçlü bir lider ve yumuşak-güç olarak konumlandırarak değerlendirmiştir.4 

Bunu gerçekleştirebilmek için de aktif, dinamik ve çok boyutlu bir dış politika çizgisi izlemiştir. Türkiye dış politikasının temel prensibini oluşturan “komşularla sıfır problem” anlayışı komşu ülkelerle sorunları çözmek ve komşu ülkelerinin ötesine geçen ölçekte mücavir alanlarda barış ve işbirliğini geliştirmeyi hedeflemiştir. Bu politika ile komşularla sorunları çözmede kaydedilen başarılar, bir adım sonrası olan mücavir alanlarla “maksimum işbirliği” düşüncesini gündeme getirdi. Türkiye içinde bulunduğu küresel kriz ortamında varlığını en etkin biçimde sürdürebilmesinin yolunun güvenli bir barış ortamı ve maksimum işbirliği olduğunun bilinciyle hareket etmektedir. Yeni dönemde devlet dışı aktörler Türk dış politikasında tarihinde hiç olmadığı kadar etkili olmuştur. 
Devlet dışı aktörlerin dış politika yapım sürecine dahil olması durumu yeni dış politikanın ‘toplu-performans’ (total-performance) görüşünü oluşturur. 

Bu sürece dâhil olan bazı kuruluşlara örnek vermek gerekirse; Afrika Zirvesi’ni düzenleyen TUSKON (Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu), Türkiye’nin AB’ye girmesi için mücadele veren TÜSİAD (Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği), Körfez ülkeleriyle yakın ilişkiler geliştiren MÜSİAD (Müstakil Sanayi ve İşadamları Derneği)5, ve SETA (Siyaset Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı)’nın Kafkas ülkelerini bir araya getirerek bölgesel barış ve işbirliğine yaptığı katkılar sayılabilir. 

1999 Helsinki Zirvesi ile AB’ye giriş süreci Türkiye’nin içeride yaşadığı demokratikleşme ve reform sürecini tetiklemiştir. İçeride ivme kazanan demokratikleşme sürecinin Ak Parti hükümetiyle gelen siyasal ve ekonomik istikrarla birleşmesi karar alıcıların özgüveninin ve itibarlarının artmasına sebep olmuştur. Bu durum dış politikaya da yansımıştır. Bugün dış politika yapıcıları arkalarına tam destek alarak yola çıkmaktadırlar. Ancak şu unutulmamalıdır ki, dış politikanın istikrarlı ve sürdürülebilir olabilmesi için içerideki reform ve demokratikleşme sürecinin istikrarlı bir biçimde devam etmesi şarttır. 

Bu önerme, Davutoğlu’nun dış politika vizyonunun temel unsurlarından biridir. Bu anlamda, demokratik açılım, sivil anayasaya geçiş ve sivil-asker ilişkilerinin iyileşmesi gibi konular çözüme bağlanmalıdır. İçeride yaşanacak bir kutuplaşma ve ayrılık, er ya da geç dış politikaya da yansıyacaktır. İç sorunlarını çözemeyen 
bir Türkiye’nin bölgesine yeterince faydalı olması zordur. Bu anlamda, Türkiye’de muhalefetin gösterdiği başarısızlığın ve daha fazla demokratikleşmeyi talep etmek yerine bu çabalara köstek olmasının yarattığı boşluğu AB’nin doldurduğu söylenebilir. Bugün Türkiye dış politikasının sürdürülebilirliğinin önüne çıkabilecek belki de tek engel içeride yaşanacak bir kaos ortamıdır.

AB üyelik süreci aynı zamanda yeni Türk dış politikasının yapım sürecinde etkili olmuştur. Örneğin, Türkiye’nin bölgesinde güvenlik, istikrar, dayanışma, işbirliği ve refah sağlamayı amaçlayan '' Komşularla Sıfır Problem ’ stratejisi AB Komşu luk  Politikası’nın bir benzeridir.

Avrupa Güvenlik Stratejisi’nde de belirtildiği gibi ‘hiçbir ülke bugünün karmaşık sorunlarını tek başına çözebilecek durumda değildir.”7 
Bu açıdan bakıldığında, Türkiye’nin yeni dış politikasının rasyonel bir seçim olduğu söylenebilir. Örneğin, Türkiye’nin bazı çevreler tarafından eleştirilen İran’la olan yakınlaşması ve Batı ve İran arasında arabuluculuk yapması İran’ın dünyaya entegrasyonunu sağlayarak ve bölgesel dengeleri koruyarak bölge barış ve istikrarına katkı sağlamaktadır.8

Öte yandan, AK Parti’nin 2002’de başa geçmesinin Türkiye’deki ve dış politikada ki değişim açısından çok büyük bir etkisi olmuştur. 
Bu anlamda, Türkiye’de yaşanan sivilleşme ve demokratikleşme girişimleri, yerel dinamiklerle irtibatı, muhafazakâr-demokrat kimliği ve yeni pazar arayışlarına önayak olan sermaye tabanı gibi Ak Parti’nin içsel dinamiklerini oluşturan unsurlar yeni bir dış politika vizyonu geliştirme açısından etkili olmuştur. Ekonomik sorunlar ve siyasal istikrarsızlık gibi Türkiye’nin gelişimine ve güçlenmesine sekte vuran birçok sorun Ak Parti hükümeti sürecinde çözülmektedir.9 
Ak Parti hükümetinin yüzünü doğuya çevirdiğine dair birçok iddianın, hükümetin AB üyelik sürecinde batıyla olan ilişkilerine bakıldığında asılsız olduğu söylenebilir.  Ak Parti hükümeti AB üyelik sürecinin daima arkasında olmuştur. AB ülkeleri parti üyelerinin ilk ziyaret ettiği ülkelerdir.

 Ayrıca AB müzakere süreci de Ak Parti hükümetinin yoğun çabaları sonucunda 2005 yılında başlamıştır.

AB süreciyle birlikte, daha önce bürokratik elit tarafından güvenlikleştirilmiş (securitized) birçok sorun normal politik konular olarak görülmeye başlanmış ve bir güvenliksizleştirme (desecuritization) sürecine girmiştir.10 Örneğin, Kürt Sorunu ve Siyasal İslam gibi sorunlar eskiden Türkiye’nin Suriye ve İran gibi komşularıyla olan ilişkilerini belirleyen temel unsurlardı. Türkiye bu sorunlara içeride çözüm aramak yerine dışsallaştırarak bu ülkeleri suçlamayı yeğlemiştir.11 
Ancak şu anda Türkiye’nin Suriye ve İran’la olan ilişkilerini dayanışma, işbirliği ve barış gibi kavramlar belirlemektedir. Demokratikleşme adına çok temel adım atılmıştır. Geçmişte milli güvenlik sorunu olarak görülen bu sorunlar ise artık toplumla beraber tartışılan normal siyasal konular olarak görülmektedir. 

Bu anlamda, Türkiye’nin AB üyelik sürecini “demokratikleşme” ve “istikrar 
sağlanması” olarak ” iki temel boyutta ele alabiliriz.12 Türkiye’nin, azınlık hakları, ifade, basın ve örgütlenme özgürlüğü, sosyal ve kültürel hakların geliştirilmesi gibi AB kriterlerini yerine getirme çabası Türk siyasal kültüründe, korku politikasından daha açık, özgür ve çoğulcu bir kültüre doğru bir dönüşüm yaratmıştır. Bu dönüşümün olumlu etkileri özellikle sivil-asker ilişkilerinde ve dış politikada görülmüştür.13 

11 Eylül sonrası dünyaya bakıldığında ise Kuzey-Güney, Doğu-Batı, İslam-Hıristiyan geriliminin hâkim olduğu görülmektedir. Türkiye, bu noktada, küresel barışa katkıda bulunabilecek ve bu gerilimi düşürebilecek bir aktör olarak öne çıkmaktadır. Türkiye bulunduğu coğrafya ve tarihi derinliği bakımından yeni dünya düzeninin kurulumunda ‘düzen kurucu’ ülke olma rolünü üstlenmiştir. 

11 Eylül sonrası dönemde Türk-Amerikan ilişkileri yeni bir boyut kazanmıştır. Türkiye birçok meselede George W. Bush hükümetinden bağımsız hareket edebileceğini göstermiştir. Örneğin, Amerika’nın Suriye’yi izole etme politikasına destek vermemiş, Irak’a uygulanan ambargoya uymamış, İran’la iyi ilişkiler geliştirmiştir. 

1 Mart 2003’te TBMM Amerika’nın Türk üslerini kullanmasına ve Irak’a Türk askerlerinin yollanmasına dair tezkereye onay vermemiştir. 
Türkiye, Irak’ın ulusal bütünlüğü ve istikrarı için çaba göstermiştir. 
Ayrıca, Filistin sorununa dair İsrail’e karşı da birçok kez tavır almıştır. Amerika güvenlik adına demokrasisinden taviz verirken, Türkiye güvenliksizleşme sürecine girdi ve demokrasisini güçlendirdi. 
Amerika’nın Irak’ı işgali uluslararası camiada beklediği desteği bulamadı. Örneğin, Paris-Berlin-Moskova hattı Amerikan politikasını ciddi anlamda tehdit etti. Türkiye’nin Rusya’yla yakınlaşma ve bağımsız politikalar izlemesi gibi faktörleri de göz önüne alırsak artık çok kutuplu bir dünya düzenine doğru bir gidişattan bahsedebiliriz. 

Amerika’nın Irak’ta ve Afganistan’da güvenlik ve istikrar sağlamaktaki başarısızlığı bölgede farklı aktörler için hareket alanı açmıştır. 
Türkiye bu fırsatı iyi değerlendirmiş ve bu boşluğu doldurma refleksiyle bölgede liderlik rolüne soyunmuştur. Türkiye’nin bu rolü Bush yönetimi tarafından destek görmemiş olsa da aynı şeyi Başkan Barack Obama yönetimi için söylemek pek doğru olmaz. 

Aksine Obama Türkiye’nin bu yeni rolüne tam destek vermektedir. 

Türkiye’nin Irak’taki tüm gruplarla ve aktörlerle görüşüyor olması, İran ve Batı arasında yaptığı arabuluculuk rolü, Kafkasya’da istikrar sağlama çabaları Obama’nın gözünden kaçmamış Türkiye’ye ‘model ortaklık’ teklif etmesiyle sonuçlanmıştır. Obama’nın ‘model ortaklık’ tan kastı ‘çoğunlukla Hıristiyan ve çoğunlukla Müslüman iki millet arasında dini inançlara değil, idealler ve değerler üzerine kurulmuş’ bir ortaklıktır.14

Obama İslam dünyasıyla ilişkilerini geliştirme isteğini ilk defa 2009 Nisan ayında Türkiye’ye yaptığı ziyaret sırasında dile getirmiştir. 
Bunu yaparken Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyacağını defalarca ifade etmiştir. Başbakan Erdoğan 2010 Nisan ayında Nükleer Güvenlik Zirvesine katılmak üzere Amerika’ya yaptığı ziyaret sırasında Orta Doğu’nun nükleer silahlardan arınmasının önemini vurgulamış ancak bunun İran’ın tek başına yapabileceği bir şey olmadığını belirterek, İsrail’in de buna uyması gerektiğini ifade etmiştir. 
Bu açıklamanın önemi Türkiye’nin Amerika’nın belli konulardaki kaygılarını paylaştığı mesajını vermiş olması ancak bunu yaparken de kendi bakış açısını ve fikirlerini özgürce ifade ediyor oluşudur. Türkiye’nin İran, Suriye, Hamas, Irak gibi bölgedeki önemli aktörlerle açık diyalog ilişkisi içinde bulunması, bölgesinde üstlendiği arabuluculuk rolü, diplomasi aracını başarılı bir şekilde kullanabiliyor 
oluşu ve bölgede sahip olduğu lojistik gücü Amerika’nın ihtiyaç duyacağı avantaj lar olarak öne çıkmaktadır.15

3.  CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA DAVUTOĞLU DÖNEMİ: 2009 DEĞERLENDİRMESİ. BÖLÜM 1

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA DAVUTOĞLU DÖNEMİ: 2009 DEĞERLENDİRMESİ, BÖLÜM 1 



SETA - TÜRK DIŞ POLİTİKASI YILLIĞI 2009
BURHANETTİN DURAN
KEMAL İNAT
MUHİTTİN ATAMAN
SETA Yayınları XIII
I. Baskı : Mart 2011
ISBN : 978-605-4023-11-0

Tasarım : Merdiven Sanat
Uygulama : Ümare Yazar
Baskı : Pelin Ofset, Ankara
İletişim : SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı
Reşit Galip Caddesi Hereke Sokak No:10 GOP Ankara
Tel: (312) 405 61 51 Faks: (312) 405 69 03
www.setav.org / info@setav.org


TÜRK DIŞ POLİTİKASI YILLIĞI 2009
Burhanettin DURAN | İstanbul Şehir Üniversitesi
Kemal İNAT | Sakarya Üniversitesi
Muhittin ATAMAN | Abant İzzet Baysal Üniversitesi

SETA | SİYASET, EKONOMİ VE TOPLUM ARAŞTIRMALARI VAKFI

İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ / 9

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA DAVUTOĞLU DÖNEMİ: 2009 DEĞERLENDİRMESİ / 13

Bülent Aras & Pınar Akpınar

EKONOMİK KÜRESELLEŞME ÇAĞINDA DİPLOMASİ: TÜRKİYE’NİN YENİ DIŞ POLİTİKASI VE “REKABET DEVLETİ” / 45
Sadık Ünay

TÜRK DIŞ POLİTİKASININ 2009 YILI GELİŞMELERİ / 91

TÜRKİYE’NİN İRAN, İSRAİL/FİLİSTİN VE SURİYE POLİTİKASI 2009 / 93
Kemal İnat, İsmail Numan Telci 

TÜRKİYE’NİN IRAK POLİTİKASI 2009 / 159
Mesut Özcan 

TÜRKİYE’NİN KÖRFEZ ÜLKELERİ, YEMEN, MISIR, ÜRDÜN VE LÜBNAN POLİTİKASI 2009 / 189
Muhittin Ataman, Nuh Uçgan 


TÜRKİYE’NİN AVRUPA BİRLİĞİ POLİTİKASI 2009 / 223
Ali Resul Usul

TÜRKİYE’NİN KIBRIS POLİTİKASI 2009 / 247
Nasuh Uslu

TÜRKİYE’NİN ABD POLİTİKASI 2009 / 293
Ramazan Gözen

TÜRKİYE’NİN RUSYA POLİTİKASI 2009 / 331
Vügar İmanov

TÜRKİYE’NİN ALMANYA POLİTİKASI 2009 / 355
Savaş Genç, Bahadır Çelebi 

TÜRKİYE’NİN İNGİLTERE POLİTİKASI 2009 / 381
Ali Balcı

TÜRKİYE’NİN KAFKASYA POLİTİKASI 2009 / 403
Kamer Kasım

TÜRKİYE’NİN BALKANLAR POLİTİKASI 2009 / 431
Hüseyin Emiroğlu, Turgay Kayalak 

TÜRKİYE’NİN ORTA ASYA POLİTİKASI 2009 / 497
Ertan Efegil

TÜRKİYE’NİN DOĞU ASYA POLİTİKASI 2009 / 523
Selçuk Çolakoğlu, Cemal Alpgiray Bölücek, Yunus Can Polat 

TÜRKİYE’NİN LATİN AMERİKA POLİTİKASI 2009 / 547
Ayşe Aslıhan Çelenk

TÜRKİYE’NİN AFRİKA POLİTİKASI 2009 / 571
Mehmet Özkan

TÜRK DIŞ POLİTİKASI ÜZERİNE BAĞIMSIZ MAKALELER / 603

İKİ YÜZYILIN HİKÂYESİ: TÜRK DIŞ VE GÜVENLİK POLİTİKASINDA SÜREKLİLİKLER / 605
Gökhan Çetinsaya


KÜRESELLEŞME, MODERNİTE VE DEMOKRASİ TÜRK DIŞ POLİTİKASI 2009 VE SONRASI / 629
E. Fuat Keyman

ANA AKIM TÜRK DIŞ HABERCİLİĞİNDE ŞARKLILAŞTIRMA PRATİKLERİ / 655
Fahrettin Altun

TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA AFGANİSTAN / 699
Sevinç Alkan Özcan


ÖNSÖZ

“Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaya” son verme konusunda üzerimize düşeni yapmak kaygısıyla serüvenine başlayan Türk Dış Politikası Yıllığı ülkemizde uluslararası ilişkiler literatüründe halen daha var olmaya devam eden büyük boşluğu doldurma konusunda katkı sunmayı amaçlamaktadır. Gelişmiş ülkelerle karşılaştırıldığında Türkiye’de, özellikle Türkçe yazılmış uluslararası ilişkiler konulu eserlerin gerek sayı ve gerekse içerik olarak ciddi eksiklikleri olduğu ilgili alanın uzmanları tarafından sürekli olarak dile getirilmektedir. 

Mevcut eserlerin nicelik olarak yetersiz olmalarının yanında uluslararası ilişkiler alanında Türkiye’nin yaşadığı en temel problem, konunun uzmanları tarafından yazılmamış, bilgi üzerine inşa edilmeyen, dayanaksız analiz ve yorumlar ile komplo teorileri ve spekülatif varsayımlardan oluşan kitapların sayısının her geçen gün artmasıdır. 

Türk Dış Politikası Yıllığı, Türkiye’nin dış politikasının değişik alanlarına ilişkin verilerin, konunun uzmanları tarafından belirli bir sistematik içerisinde ve olayların anlaşılmasını kolaylaştırıcı bir biçimde okuyucuya aktarılmasını sağlamayı hedeflemektedir. Aktarılan bu verilerin analizi konusunda okuyucuya yol gösterilmekte, ancak aktarılan bilgilerden okuyucunun kendi analizini yapmasına da fırsat tanınmaktadır. Bunun yanında, yıllığın ikinci bölümünde yer alacak olan Türk dış politikasına ilişkin bağımsız makaleler daha çok analiz ağırlıklı olacaktır.

Türkiye gibi, giderek artan bir şekilde bölgesinde önemli roller üstlenen bir ülkenin dış politikasını inceleyen düzenli bir yıllık çalışmasının bugüne kadar yapılmamış olmasının ciddi bir eksiklik olduğu düşüncesiyle 2009 yıllığıyla başlayan bu projenin sürekli olacağını, her yılın ortasında, bir önceki yıla ilişkin Türk dış politikası gelişmelerinin inceleneceği yeni bir kitabın yayınlanmasının planlandığını ifade etmek istiyoruz. Bu şekilde, Türk dış politikasına ilgi duyan okuyucuların, öğrencilerin ve araştırmacıların faydalanacağı bir çalışmanın Türk uluslararası ilişkiler literatürüne kazandırılması temel amacımızdır.

Söz konusu olan bir yıllık olduğu için, atıflar ve kaynakça konularında farklı bir yöntem izlenmiştir. Okuyucuyu sıkmamak amacıyla, yararlanılan gazetelerin ve haber ajanslarının önemli bir kısmı internetten alınmasına rağmen, internet adresleri verilmemiş, sadece haberin ismi, hangi gazete ya da haber ajansından alındığı ve haberin yayınlandığı tarih bilgileri yazılmıştır. Söz konusu haberlerin asıllarına ulaşmak isteyen okuyucuların, ilgili gazete ya da haber ajanslarının internet sitelerinden, haber başlığı ve tarihini yazmak suretiyle arama yapmaları yeterli olacaktır.

Bu kitabın ve Türk Dış Politikası Yıllığı’nın bundan sonraki sayılarının okuyucuya faydalı olmasını diliyoruz.

Burhanettin Duran
Kemal İnat
Muhittin Ataman

*****



TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA DAVUTOĞLU DÖNEMİ: 2009 DEĞERLENDİRMESİ. BÖLÜM 1



Bülent Aras* 
Pınar Akpınar**
* Prof. Dr., Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı. 
Bu makaledeki görüşler yazarın kişisel değerlendirmeleridir.
** Öğretim Görevlisi, Yalova Üniversitesi.


Giriş 

Türkiye’nin son yıllardaki dış politikasına baktığımızda anlayış, vizyon, prensip, kullanılan araç ve mekanizmalar anlamında büyük bir değişim göze çarpmakta dır. Bu süreç, 2002 yılından beri Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Başdanışmanlığını yapan Prof. Ahmet Davutoğlu’nun 1 Mayıs 2009 tarihinde Dışişleri Bakanlığı koltuğuna oturmasıyla ivme kazanmıştır. Son bir yıl içinde Davutoğlu’nun gitmediği ülke, görüşmediği lider neredeyse kalmamıştır. Davutoğlu yeni bir dış politika vizyonu çizmiş ve bu vizyonu ile dış politikada hakim olagelmiş geleneksel dili ve uygulamaları değiştirmeyi büyük ölçüde başarmıştır. 

Bu anlamda, Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren baskın olmuş güvenlik, çıkar ve güç gibi kavramları temel öncelikler olarak gören ve meşruiyetini tehdit algısından alan geleneksel bürokratik/otoriter anlayışın yerini barış ve işbirliği almıştır. Türk dış politikasının içe dönük karakterinin yerini proaktif, dinamik ve çok boyutlu bir politikanın aldığı söylenebilir. Davutoğlu’yla birlikte, ‘komşularla sıfır problem’, ‘ritmik diplomasi’, ‘stratejik derinlik’ gibi daha önce duyulmamış kavramların yer aldığı yeni bir lügat hem Dışişleri Bakanlığı koridorlarında, hem akademik camiada, hem de medya kulvarlarında kullanılmaya başlanmıştır. Uzun seneler boyunca sert-gücü oynamasının ardından Türkiye bir yumuşak-güç ve bir lider olarak bölgesinde yeniden doğmuş ve kendisini bölgesel ve 
küresel kontekstte yeniden konumlandırmıştır. Türkiye’nin yeni dış politikası bir yandan şiddetli eleştirilere maruz kalırken, diğer yandan yoğun bir takdir görmüştür. Türkiye’nin komşularıyla olan kemikleşmiş problemlerini çözme çabası, yakın mücavir alanları dışındaki bölgelere de açılması, doğrudan kendisini ilgilendirmeyen sorunları bile çözme girişimleri bazı çevreler tarafından şüpheyle karşılanmış ve hatta ‘eksen kayması’ tartışmalarını başlatmıştır. 

Türkiye’nin yeni bir dış politika edinmesinin arkasındaki asıl sebep nedir? 
Türkiye’nin dış dünyaya dair algısındaki değişikliğin sebepleri nedir? 
Türkiye’nin bölgesinde bir ‘yumuşak-güç’ olarak doğmasının ardındaki motivasyon nedir? 
Türkiye dış politikasında gerçek anlamda bir eksen kayması olmuş mudur?

Yeni bir dış politika yapmanın ardındaki asıl sebebi anlamak için olaya geniş bir perspektiften bakmamız, birçok unsuru göz önüne almamız gerekir. Bu çalışma Türkiye’nin Soğuk Savaş sonrası konumu, AB üyelik süreci zarfında yaşadığı dönüşüm, geçmişte politika yapım sürecini etkilemiş olan birçok olayın güvenlik ekseninden çıkması ve AB politikalarının uygulanması, Ak Parti’nin iktidara gelmesi, 11 Eylül sonrası dönemde ortaya çıkmış bölgesel ve uluslararası değişimler gibi unsurların dış politika çizgisini etkilemiş olduğunu ve yeni bir vizyon geliştirmeyi kaçınılmaz kıldığını savunur. Elinizdeki çalışma, devleti ve resmi diplomasiyi temel aktör olarak alır ancak son yıllarda devlet dışı aktörlerin de dış politika yapım sürecine dâhil olduğunu göz ardı etmez. 

Aktör kimliklerindeki ve iç konjonktürdeki değişimin politika yapıcıların algı ve taleplerinde bir dönüşüm sürecini tetiklediğini ve yeni bir anlayış getirdiğini savunur. 

Politik taleplerin ve gerekliliklerin yanı sıra ekonomik boyutun işlevini göz ardı etmeden Türk ekonomisinde son yıllarda meydana gelen hızlı büyümenin talep ettiği yeni pazar arayışlarını da politika yapıcılarının zihinlerini meşgul eden bir kaygı olarak görür. Bu anlamda bakıldığında, son dönemde dış politika çizgisinde katı realist bir algıdan nispeten daha liberal bir algıya kayıldığı gözlemlenebilir. 
İçeride meydana gelmiş gelişmeler ve reformlarla birleştiğinde Türkiye’nin bölgesel ve küresel olaylarda daha proaktif, belki de liderce bir rol üstlenme olanağı ve ihtiyacı doğmuştur. Bu çalışma, Türkiye’nin yeni bir dış politika çizgisi izlemesinin rasyonel bir seçim olduğunu savunur. Ayrıca, bu çalışma, potansiyeli ni ve sürdürülebilirliğini değerlendirmek adına Türkiye’nin yeni dış politika araçlarının da altını çizer. Bununla birlikte, Türkiye’nin bölgesinde bir ‘yumuşak güç’ olarak ortaya çıkışını ve yeni dış politikasının mücavir alanlarda ve uluslararası ortamda yansımalarını araştırır. 

2.  Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

16 Mart 2019 Cumartesi

ALMANYA’DA FETÖ YAPILANMASI VE ALMANYA’NIN FETÖ POLITIKASI BÖLÜM 11

ALMANYA’DA FETÖ YAPILANMASI VE ALMANYA’NIN FETÖ POLITIKASI BÖLÜM 11




RAPORDA EMEGİ GEÇEN YAZARLARIMIZI TANIYALIM;

KEMAL İNAT 


Lisans eğitimini 1992’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamlayan Kemal İnat, doktorasını 2000’de Almanya’nın Siegen Üniversitesi’nde “21. Yüzyılın Başında Türkiye’nin 
Ortadoğu Politikası” başlıklı teziyle aldı. 2005 yılından beri yayımlanmakta olan Ortadoğu Yıllığı ve SETA tarafından 2009’dan beri yayımlanan Türk Dış Politikası Yıllığı isimli çalışmaların editörleri arasında yer alan İnat’ın Dünya Çatışmaları, Blaetter für Deutsche und International Politik, Bilgi, Demokrasi Platformu 
gibi birçok ulusal ve uluslararası kitapta ve hakemli dergide makaleleri yayımlandı. Halen Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde profesör olarak Ortadoğu çalışmaları, Türk dış politikası ve uluslararası çatışmalar alanlarında dersler veren İnat aynı üniversitenin Ortadoğu Araştırmaları Merkezi’nin de müdürlüğünü yürütmektedir. 


ENES BAYRAKLI 


Viyana Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü lisans mezunu olan Enes Bayraklı aynı üniversitede Siyaset Bilimi alanında yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamladı. 2009-2010 arasında İngiltere Nottingham Üniversitesi’nde doktora tezi için araştırmalarda bulundu. 2011-2013 arasında Londra Yunus Emre Türk 
Kültür Merkezi’nde uzman ve müdür yardımcılığı pozisyonlarında çalıştı. Aynı dönem içerisinde 2012 Ağustos-Aralık arasında kurucu müdür olarak Bükreş ve Köstence Yunus Emre Türk Kültür Merkezlerinde görev aldı. 2013’ten beri Türk-Alman Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü öğretim üyesidir. Çalışma alanları arasında Türk dış politikasının dönüşümü, İsrail’in Kuzey Irak politikası, kültürel diplomasi, dış politika analizi, Alman siyaseti ve dış politikası bulunmaktadır. 


KAZIM KESKIN 


1993’te Galatasaray Lisesi’ni bitiren Keskin lisans eğitimini Viyana Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü’nde, yüksek lisansını ise aynı fakülte ve bölümde “İnsan Haklarının Uluslararası İlişkilerde Araçsallaştırılması: 
2. Körfez Savaşı Örneği” konulu teziyle tamamladı. İyi derecede Fransızca ve Almanca bilen Keskin, Avusturya ve Almanya iç siyaseti üzerine çalışmakta olup halen Sakarya Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde doktora eğitimine devam etmektedir. 


HALIL İBRAHIM DOĞAN 


2014’te Viyana Üniversitesi Medya Bilimleri Bölümü’nden mezun oldu. İki sene ulusal gazetelerde muhabir olarak çalıştı. Çeşitli dergilerde medya algısı, propaganda, dezenformasyon konularında makaleler yayımladı. Halen Viyana Üniversitesi Medya Bilimleri ve Felsefe-Bilim Tarihi bölümlerinde yüksek lisans 
yapmakta ve tez aşamasındadır. Yoğunlaştığı konular arasında medya algısı, propaganda, dezenformasyon, Avrupa’daki Türk imajı ve Kopernik sonrası Avrupa’da zihni değişim yer almaktadır.


ÖMER YILMAZ 


2001’de Selçuk Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek lisansını Universität Kassel’de (Almanya) “Global Political Economy” isimli master programında 2006’da tamamladı. Doktora çalışmasını ise Universität Siegen’de (Almanya) Siyaset Bilimi alanında tamamlayarak siyaset bilimi doktoru (phd) unvanını “magna cum laude” (yüksek onur) derecesi ile Şubat 2015’te kazandı. Akademik dergi ve kitaplarda yayımlanmış makaleleri bulunmaktadır. İleri düzeyde İngilizce ve Almanca, başlangıç düzeyinde ise Arapça bilmektedir. 


SERRA CAN 


Lisans eğitimini Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde tamamlamış olan Serra Can yüksek lisans eğitimini aynı üniversitenin Ortadoğu Enstitüsü’nde sürdürmektedir. Ayrıca 2015’ten itibaren bu birimde araştırma görevlisi kadrosunda çalışmaktadır. Federal Almanya devletinin sunduğu Uluslararası 
Parlamento Bursu (IPS, International Parliamentary Scholarship) kapsamında Almanya Parlamentosunda beş ay boyunca staj yapmış olan Can, Avrupa Birliği’nin Ortadoğu politikası ve küresel cihat konularıyla ilgilenmektedir. 


ZELİHA ELİAÇIK 


İlk orta ve lise eğitimini Türkiye’de tamamladıktan sonra Almanya’da yabancı öğrenciler için üniversiteye hazırlık okulu “Studienkolleg”ten dönem birincisi olarak mezun oldu. Almanya’nın Ruhr Bochum Üniversitesi’nde Oryantalistik ve Siyaset Bilimi bölümlerinden (çift ana dal) mezun olan Zeliha Eliaçık, “İsrail Devletinin Kuruluşundan Günümüze Yemen Yahudilerinin Sosyal ve Hukuki Statüleri” isimli saha çalışmasıyla aynı üniversitede yüksek lisansını tamamladı. Alman Akademik Değişim Servisi’nin (DAAD) burs ve teşvikleriyle Suriye, Yemen ve Ürdün’de beş yıl süreyle alan çalışmaları ve akademik görevlerde bulundu. 

Son olarak Alman-Ürdün Üniversitesi’nde öğretim görevlisi ve kültür işleri sorumlusu olarak çalıştı. SETA İstanbul Avrupa Araştırmaları Direktörlüğü’nde göreve başlayan Eliaçık ağırlıklı olarak Şarkiyat (Oryantalistik), Müslüman ve Avrupa toplumlarında azınlıklar, Almanya’nın dış politikası ve İslam siyaseti alanlarında çalışmalar yapmaktadır.

KEMAL İNAT, ENES BAYRAKLI, KAZIM KESKIN, ÖMER YILMAZ 
HALIL İBRAHIM DOĞAN, SERRA CAN, ZELIHA ELIAÇIK 

ALMANYA’DA FETÖ YAPILANMASI VE ALMANYA’NIN FETÖ POLITIKASI 
ANKARA • İSTANBUL • WASHINGTON D.C. • KAHİRE RAPOR 


Ekonomik, siyasi ve kültürel açıdan Türkiye ile çok yakın ilişkilere sahip bir ülke olan Almanya, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) çok kuvvetli örgütlendiği ülkelerin başında gelmektedir. Örgütün Almanya’yı önemli merkezleri arasında seçmesinin nedenlerinin başında bu ülkenin 3 milyon civarında –yarıya yakını Alman vatandaşı olan– ciddi bir Türkiye kökenli nüfusa sahip olması gelmektedir. 
Türkiye’den sonra en fazla Türkiye kökenli insanın yaşadığı ülke olan Almanya, FETÖ tarafından kendisine eleman kazanma ve finansal destek sağlama konularında verimli topraklar olarak görülmüştür. Ayrıca Almanya’nın Avrupa’nın en büyük ekonomik gücü olması, güç kavramını her zaman çok önemseyen FETÖ’nün bu ülkede yerleşmesi için önemli bir kriter haline gelmiş ve örgüt Almanya’nın Avrupa üzerindeki nüfuzunu kendi çıkarları için kullanmayı hesaplamıştır. Son olarak Berlin yönetiminin FETÖ mensuplarına kucak açması ve ülkedeki örgütlenmesinde her türlü kolaylığı sağlaması da yapının Almanya’yı önemli merkezlerinden biri olarak seçmesinin gerekçelerinden birini oluşturmuştur.

Bu raporda Almanya’daki FETÖ yapılanmasının tarihi, kurumsallaşması, eğitim ve medya ağı ele alınmaktadır. Ayrıca Almanya siyasetinde FETÖ’nün siyasi yapılanması analiz edilmektedir. Bunun yanında Almanya’nın FETÖ politikasına 15 Temmuz öncesi ve sonrası olarak iki ayrı bölümde değinilmektedir. 

DİPNOTLAR;

1. Jan Thomsen, “House of One: Berlin Vergibt Grundstuck fur Interreligioses Projekt”, Berliner Zeitung, 7 Kasım 2017.
2. Michael Martens, “Wo Erdoğan Richtig Liegt”, Frankfurter Allgemeine Zeitung, 18 Eylül 2017. 
3. Rüdiger Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”, Frankfurter Allgemeine Zeitung, 8 Ağustos 2016.
4. Günter Seufert, Überdehnt sich die Bewegung von Fethullah Gülen? Eine Türkische Religionsgemeinde als Nationaler 
und Internationaler Akteur, (SWP-Studie, Berlin: 2013), s. 25. 
5. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”. 
6. Volker Siefert, “Gülen-Bewegung: Gehirnwäsche im Auftrag des Imam”, Die Zeit, 27 Aralık 2013. 
7. Hakan Yavuz, Toward an Islamic Enlightenment: The Gülen Movement, (Oxford University Press, New York: 
2013), s. 37. 
8. “FETÖ’nün Almanya Yapılanması”, Anadolu Ajansı, 30 Temmuz 2016. 
9. “Heiner Hoffmann, Polit-Magazin FAKT”, Youtube, 19 Ağustos 2015, https://www.youtube.com/watch?v=- 
jMMDD1hrvF4, (Erişim tarihi: 30 Aralık 2016). 
10. “FETÖ’nün Almanya Yapılanması”.
11. Soldt, “Gülen-Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”. 
12. “FETÖ’nün Almanya Yapılanması”. 
13. Mathias Rohe, Mouhanad Khorchide, Havva Engin, Hansjörg Schmid ve Ömer Özsoy, Handbuch Christentum 
und Islam in Deutschland, Grundlagen, Erfahrungen und Perspektiven des Zusammenlebens, (Eugen-Bise 
Stiftung, Verlag Herder, Münih: 2017), s. 384. 
14. Seufert, Überdehnt sich die Bewegung von Fethullah Gülen? Eine Türkische Religionsgemeinde als Nationaler 
und Internationaler Akteur. 
15. Evelyn Peternel ve Bernhard Ichner, “Gülen-Bewegung Züchtet Künftige Eliten Heran”, Kurier, 24 Temmuz 2016. 
16. Deniz Aykanat ve Bernd Kastner, “Was die Gülen-Bewegung in Deutschland zum Perfekten Sündenbock 
Macht”, Süddeutsche Zeitung, 27 Temmuz 2016. 
17. “Die Fethullah Gülen Bewegung in Deutschland”, Deutscher Bundestag Wissenschaftlicher Dienste, 20 Haziran 
2008, https://www.bundestag.de/blob/415274/2af148cebcf872537ad7a68408b7c6ba/wd-1-072-08-pdf-data.
pdf, (Erişim tarihi: 30 Aralık 2016).
18. Mathias Rohe vd., Hand Christentum und Islam in Deutschland, Grundlagen, Erfahrungen und Perspektiven 
des Zusammenlebensvon, s. 383. 
19. Alman Diyalog Kurumları Birliği’nin resmi web sayfası için bkz. http://bddi.org, (Erişim tarihi: 30 Aralık 2016). 
20. Aykanat ve Kastner, “Was die Gülen-Bewegung in Deutschland zum Perfekten Sündenbock Macht”. 
21. “Hizmet-Bewegung in Deutschland, Stiftung Setzt Sich Kritischen Dialog Nach Innen und Nach Außen Zum 
Ziel”, Deutsch-Türkisches Journal, 6 Mayıs 2014.
22. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”. 
23. Siefert, “Gülen-Bewegung: Gehirnwäsche im Auftrag des Imam”. 
24. Volker Siefert, “Imam Gülens Einfluss Reicht bis in die Deutsche Politik”, Die Zeit, 29 Aralık 2013. 
25. “Video: Gülen-Bewegung - Wie Gefährlich ist Sie?”, Das Erste Mittags Magazin, 26 Ağustos 2016. 
26. Bundesverband der Unternehmervereinigung’un resmi web sitesi için bkz. http://buv-ev.de/geschichte, (Erişim 
tarihi: 30 Aralık 2016).
27. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”. 
28. “Gülen-Nachhilfe Nicht Ohne Hintergedanken”, Pro Christliches Medienmagazin, 23 Ekim 2013, https:// 
www.pro-medienmagazin.de/gesellschaft/gesellschaft/2013/10/23/guelen-nachhilfe-nicht-ohne-hintergedanken, 
(Erişim tarihi: 30 Aralık 2016). 
29. Arnfrind Schenk ve Martin Spiewak, “Die Musterschüler”, Die Zeit, 19 Temmuz 2017. 
30. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”. 
31. Diyalog ve Eğitim Vakfı’nın internet sitesi için bkz. http://sdub.de/stiftung, (Erişim tarihi: 30 Aralık 2016). 
32. Siefert, “Gülen-Bewegung: Gehirnwäsche im Auftrag des Imam”.
33. “Islamisierung Durch Bildung? So Gefährlich ist die Gülen-Bewegung in Deutschland”, The Huffington Post, 
7 Ağustos 2016. 
34. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”. 
35. Seufert, Überdehnt sich die Bewegung von Fethullah Gülen? Eine Türkische Religionsgemeinde als Nationaler 
und Internationaler Akteur. 
36. Peternel ve Ichner, “Gülen-Bewegung Züchtet Künftige Eliten Heran”. 
37. Rüdiger Soldt, “Aussteiger Berichten über die Gülen-Bewegung: Wie Eine Sekte”, Frankfurter Allgemeine Zeitung, 
29 Ağustos 2016; “Terörist Başı Gülen’in İkinci Adamı! Darbe Girişimini Abdullah Aymaz Haber Vermiş”, 
Sabah, 22 Temmuz 2016.
38. Seufert, Überdehnt sich die Bewegung von Fethullah Gülen? Eine Türkische Religionsgemeinde als Nationaler 
und Internationaler Akteur. 
39. Anja Willner, “Klandestine Strukturen, Hat Erdogan doch Recht? So Viel Einfluss hat Prediger Gülen in der 
Türkei”, Focus, 22 Temmuz 2016; Frank Jansen, Ulrike Scheffer ve Thomas Seibert, “Wie Mächtig ist Fethullah 
Gülen? Und was Macht Seine Bewegung in Deutschland?”, Der Tagesspiegel, 22 Temmuz 2016. 
40. Siefert, “Gülen-Bewegung: Gehirnwäsche im Auftrag des Imam”. 
41. Soldt, “Aussteiger Berichten über die Gülen-Bewegung: Wie Eine Sekte”. 
42. “Video: Gülen-Bewegung - Wie Gefährlich ist Sie?”. 
43. “Wie Gülen zum Staatsfeind Nr. 1 wurde, Die dunkle Seite der Gemeinde”, TAZ, 2 Ağustos 2016. 
44. Siefert, “Gülen-Bewegung: Gehirnwäsche im Auftrag des Imam”. 
45. Mutlu D. adlı itirafçının bu konuda söyledikleri dikkate değerdir. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”.
46. “WDR Doku Fethullah Gülen”, Youtube, 10 Haziran 2013, https://www.youtube.com/watch?v=zr1LWux- 
VLYs, (Erişim tarihi: 27 Eylül 2016). 
47. “Erdogan hat Einen Sündenbock Gesucht und Gefunden”, Deutschlandfunk, 22 Temmuz 2016. 
48. “Landesschau Baden Württemberg”, SWR, http://www.swr.de/landesschau-bw/gesamtsendung-landesschau-
baden-wuerttemberg-vom-4//id=122182/did=17904314/nid=122182/1luxd3u/index.html, (Erişim tarihi: 
19 Eylül 2016); Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”.
49. Almanya’daki kanunlara göre özel okullar eğitimin başlamasından üç sene sonra devletten maddi destek talebinde 
bulunabilir. “Verfassungsschutz Baden Württemberg warnt vor Islamischer Gülen Bewegung”, SWR, 2 Şubat 
2014, http://www.swr.de/report/presse/islam-guelen-fethullah/-/id=1197424/did=12795286/nid=1197424/ 
vkc67z/index.html, (Erişim tarihi: 19 Eylül 2016). 
50. “Erdogans Erzfeind: Wer ist Fethullah Gülen”, WDR, 20 Temmuz 2016, http://www1.wdr.de/mediathek/video/ 
sendungen/die-story/video-erdogans-erzfeind--wer-ist-fethullah-guelen-100.html, (Erişim tarihi: 18 Eylül 2016). 
51. “Bil-Schule Stuttgart: Eltern Müssen Druck Weichen”, SWR, 1 Ağustos 2016. 
52. Bonner Bildungs-Center (B.B.C. Bonn), Rheinländisches Informations- und Bildungsforum (RIBIF/Düsseldorf), 
Internationaler Bildungs- und Umweltverein e.V. (IBUV/Hannover) ve Yadigar e.V. (Düsseldorf). 
53. “Die Fethullah Gülen Bewegung in Deutschland”. 
54. Video: “Dr. Bekim Agai über Gülen Bewegung”, https://www.youtube.com/watch?v=CEzGiDmStGE&t=225s, 
(Erişim tarihi: 3 Ekim 2017). 
55. Christopher Holton ve Claire Lopez, “The Gulen Movement, Turkey’s Islamic Supremacist Cult and its 
Contributions to the Civilization Jihad”, Center for Security Policy Press Civilization Jihad Reader Series, Cilt: 8, (2015), s. 12-13.
56.“Fethullah Gülen – Der lange Arm des Imam (die Story)”, Youtube, 22 Ağustos 2012, https://www.youtube. 
com/watch?v=SBljP77h7lM, (Erişim tarihi: 30 Aralık 2016). 
57. “Duisburger Bildungsverein Soll der Gülen-Bewegung Nahestehen”, NRZ, 15 Temmuz 2011. 
58. “Muammer Akin, Gründer der Stuttgart Bil-Schule”, SWR, 1 Ağustos 2016. 
59. “Grosser Besuch: Enes Kanter zu Besuch in der Bil Schule”, Bil-Schulen, http://www.bil-schulen.de/aktuelles/
228-grosser-besuch-enes-kanter-zu-besuch-in-der-bil-schule, (Erişim tarihi: 20 Eylül 2016).
60. “Fethullah Gülen Bewegung in Deutschland”, Youtube, 16 Temmuz 2016, https://www.youtube.com/watch?- 
v=RwFfLid0FtY, (Erişim tarihi: 19 Eylül 2016). 
61. “Gülen-Bewegung: Neue Vorwürfe gegen Bildungseinrichtungen”, SWR, 5 Şubat 2014. 
62. “Lernzirkel Image Film”, Youtube, 10 Haziran 2015, https://www.youtube.com/watch?v=IRP3-j4rf00, (Erişim 
tarihi: 19 Eylül 2016). 
63. Bu okulun web sayfası için bkz. http://www.bil-schulen.de, (Erişim tarihi: 19 Eylül 2016).
64. Ralf Pauli, “Die Stigmatisierte Schule”, Tageszeitung, 22 Ocak 2017. 
65. Maximillan Popp, “The Shadowy World of the Islamic Gülen Movement”, Der Spiegel, 8 Ağustos 2012. 
66. Nadine Zeller, “Wie Nahe Steht die Regenbogen Schule der Gülen Bewegung”, Badische Zeitung, 17 Şubat 2014. 
67. “Die Fethullah Gülen Bewegung in Deutschland”.
68. Belgesel için bkz. “Der Lange Arm des Imam - Das Netzwerk des Fethullah Gülen”, Youtube, 17 Ağustos 2016, 
https://www.youtube.com/watch?v=rJEEirZKSps, (Erişim tarihi: 30 Ekim 2016). 
69. Maria M. Held, “Erdoğans Feinde, Wer Steckt Hinter der Gülen-Bewegung”, T-Online, 25 Temmuz 2016, 
http://www.t-online.de/nachrichten/deutschland/gesellschaft/id_78470846/tuerkei-die-fetullah-guelen-bewegung-
wer-erdogans-feinde-sind.html, (Erişim tarihi: 30 Ekim 2016). 
70. Soldt, “Aussteiger Berichten über die Gülen-Bewegung: Wie Eine Sekte”.
71. F. William Engdahl, “Das Gülen-Netzwerk: Eine CIA-Kreation Zur Besseren Kontrolle der Islamischen Welt”, 
Kopp Online, 24 Temmuz 2016. 
72. “Wer ist Fethullah Gülen”. 
73. Maximilian Popp, “Der Pate”, Der Spiegel, 11 Ocak 2014. 
74. “Kimse Yok Mu Derneğine FETÖ Operasyonu”, Vatan, 27 Eylül 2016. 
75. Bazı kaynaklarda bu sayı yirmi dörde düşerken bazılarında elliye kadar çıkarılmaktadır. Çoğunlukla ise otuz 
rakamı telaffuz edilmektedir. 
76. Uta Rasche, “Auf dem Marsch Durch die Institutionen”, Frankfurter Allgemeine Zeitung, 4 Mart 2014.
77. Rasche, “Auf dem Marsch Durch die Institutionen”. 
78. “Türkische Gemeinde warnt vor Gülen-Bewegung”, Hannoversche Allgemeine Zeitung, 15 Ağustos 2016. 
79. “FETÖ’nün Almanya Yapılanması”. 
80. “Die Fethullah Gülen Bewegung in Deutschland”. 
81.“Haltung der Bundesregierung zur Gülen-Bewegung”, Deutscher Bundestag, 19 Mayıs 2016, 
      http://dip21.bundestag.de/dip21/btd/18/085/1808502.pdf, (Erişim tarihi: 30 Ekim 2016).
82. “Zaman Ailesine Gönülden Teşekkürler”, Zaman, 8 Aralık 2016. 
83. “Zaman Almanya Son Baskısını Yaptı”, Deutsche Welle Türkçe, 30 Kasım 2016. 
84. Friedmann Eißler, “Gülen Bewegung”, Evangelische Zentralstelle für Weltanschauungsfragen, (Temmuz 
2011), http://ezw-berlin.de/html/15_1304.php, (Erişim tarihi: 21 Ocak 2017). 
85. “Mitgliedsvereine”, BUV, http://buv-ev.de/netzwerk/mitgliedsvereine, (Erişim tarihi: 21 Ocak 2017). 
86. “Energieforum 2012”, BUV, http://www.dasenergieforum.com, (Erişim tarihi: 21 Ocak 2017).
87. “BUV Türkiye’ye İşadamı Çıkarması Yaptı”, Bacoban, 24 Ocak 2012, https://goo.gl/d1gt4a, (Erişim tarihi: 21 Ocak 2017). 
88. Popp, “Der Pate”. 
89. “Almanya’da İnlerine Giriliyor”, Sabah, 4 Ağustos 2016. 
90. Daniel W. Skubik, “Fethullah Gülen, Islamic Banking and Global Finance”, Paper for the Fourth Conference 
on International Corporate Responsibility, 16-18 Kasım 2008, s. 4, http://web1.calbaptist.edu/dskubik/ 
gulen-global-finance.pdf, (Erişim tarihi: 2 Şubat 2017). 
91. Ulla Jelpke, “Bundesregierung Muss sich vom Gülen-Bewegung Distanzieren”, Die Linke, 19 Mart 2014, 
https://www.linksfraktion.de/presse/pressemitteilungen/detail/bundesregierung-muss-sich-von-guelen-bewegung-
distanzieren, (Erişim tarihi: 22 Ocak 2017).
92. “Haltung der Bundesregierung zur Gülen-Bewegung”.
93. “Haltung der Bundesregierung zur Gülen-Bewegung”. 
94. “Zaman Verlags und Handels GmbH”, Money House, https://www.moneyhouse.de/Zaman-Verlags-und- 
Handels-GmbH-Neu-Isenburg, (Erişim tarihi: 22 Eylül 2016).
95. “Gülen-nahe Zeitung Zaman wird Betrieb in Deutschland Einstellen”, HR, 9 Eylül 2016, http://www.hr-online.
de/website/derhr/home/presse_meldung_einzel.jsp?rubrik=55003&key=presse_lang_61898830&xtmc=zaman&
mtype=d&xtcr=3, (Erişim tarihi: 22 Eylül 2016).
96. Ercan Karakoyun, “Für Erdogan hat der Rechtsstaat Aufgehört zu Existieren”, Frankfurter Allgemeine Zeitung, 6 Mart 2016. 
97. Luise Sammann, “Ein Erklärungsversuch von einem Insider”, Deutschlandfunk, 27 Şubat 2017.
98. Örgüt üyelerine önemli Alman simalarıyla diyalog oluşturulması noktasında yapılan telkinler ve bu konuda 
geliştirilen yöntemlere ilişkin Tülay takma isimli bir avukatın verdiği bilgiler dikkat çekicidir. Soldt, “Aussteiger 
Berichten über die Gülen-Bewegung: Wie Eine Sekte”. 
99. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”. 
100. “Wie Gülen Zum Staatsfeind Nr. 1 Wurde, Die Dunkle Seite der Gemeinde”. 
101. Siefert, “Imam Gülens Einfluss Reicht bis in die Deutsche Politik”. 
102. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”.
103. “WDR Doku Fethullah Gülen”. 
104. “Islamische Bekehrung oder Offenes Dialogforum?”, Deutschlandfunk, 2 Ocak 2015.
105. “Zusammenarbeit der Bundesregierung mit der Fethullah Gülen Bewegung”, Deuthscher Bundestag, 6 Haziran 
2013, http://dip21.bundestag.de/dip21/btd/17/137/1713787.pdf, (Erişim tarihi: 27 Eylül 2016). 
106. “Zusammenarbeit der Bundesregierung mit der Fethullah Gülen Bewegung”. 
107. “Lebhafter Dialog als Grundstein für Respekt und Verständnis”, Stiftung Dialog und Bildung, 
        www.forumdialog.org, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2016).
108. Günter Seufert, “Die Gülen Bewegung in der Türkei und Deutschland”, BPB, 1 Eylül 2014, 
        https://www.bpb.de/internationales/europa/tuerkei/184979/guelen-bewegung, (Erişim tarihi: 30 Aralık 2016). 
109. Georg Neureither, “Bundestag: Fraktion ‘Die Linke’ Thematisiert Gülen-Bewegung”, Religion, 27 Mayıs 2014, 
https://religion-weltanschauung-recht.net/2014/05/27/bundestag-fraktion-die-linke-thematisiert-gulen-bewegung, 
(Erişim tarihi: 27 Eylül 2016). 
110. “Alman İstihbaratından Fethullah Gülen Uyarısı”, Deutsche Welle Türkçe, 3 Şubat 2014. 
111. Ralph Ghadban, “Anhörung SPD-Landtagsfraktion Baden-Württemberg”, ghadban.de, 9 Mart 2014, http:// 
       www.ghadban.de/de/wp-content/data/Anh%C3%B6rung-SPD1.pdf, (Erişim tarihi: 25 Eylül 2016).
112. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”.
113. “Bericht des Landesamts für Verfassungsschutz Baden-Württemberg über die Prüfung Tatsachlicher Anhaltspunkte 
für Verfassungsfeindliche Bestrebungen der Bewegung um den Türkischen Prediger Fethullah 
Gülen”, Die CDU-Fraktion, 25 Temmuz 2014, http://fraktion.cdu-bw.de/fileadmin/user_upload/infothek/Integration/
2014-08-06_PM_190_Lasotta_zu_G%C3%BClen-Bewegung_und_Verfassungsschutz_-_Bericht_LfV_ 
zur_G%C3%BClen-Bewegung_25_07_2014.pdf, (Erişim tarihi: 30 Aralık 2016). 
114. Seufert, “Die Gülen Bewegung in der Türkei und Deutschland”. 
115. Soldt, “Aussteiger Berichten über die Gülen-Bewegung: Wie Eine Sekte”. 
116. “Was will die Gülen Bewegung”, SWR, 3 Şubat 2014. 
117. Heike Wipperfürth, “Steuergelder für die Gülen-Bewegung”, Deutschlandfunk, 2 Ağustos 2016. 
118. Popp, “Der Pate”. 
119. “Schirmherrschaft unter Ministerin Prof. Dr. Johanna Wanka vom Ministerium für Bildung und Forschung”, 
Pangea, Ekim 2013, http://pangea-wettbewerb.de/schirmherrschaft, (Erişim tarihi: 25 Ocak 2017). 
120. Maximilian Popp, “Ich Habe Gemacht, was sie Wollten”, Der Spiegel, 15 Nisan 2013. 
121. Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke’nin basın açıklaması için bkz. “Bundesregierung Muss Sich von Gülen-Bewegung 
Distanzieren”, Die Linke, 19 Mart 2014, https://www.linksfraktion.de/presse/pressemitteilungen/detail/ 
bundesregierung-muss-sich-von-guelen-bewegung-distanzieren, (Erişim tarihi: 30 Aralık 2016). 
122. Soldt, “Gülen Bewegung. Das Islamistische Netzwerk”. 
123. “Bericht des Landesamts für Verfassungsschutz Baden-Württemberg über die Prüfung Tatsachlicher Anhaltspunkte 
für Verfassungsfeindliche Bestrebungen der Bewegung um den Türkischen Prediger Fethullah Gülen”. 
124. Jana Lange, “Integration oder Gehirnwasche”, SWR, 9 Mayıs 2014.
125. “Haltung der Bundesregierung zur Gülen-Bewegung”.
126. Seufert, “Die Gülen Bewegung in der Türkei und Deutschland”. 
127. Detaylı bilgi için bkz. Ömer Yılmaz, “Almanya’nın Kürt ve PKK Politikası: Denge ve Strateji”, Türk Dış Politikası 
       Yıllığı 2015, ed. Burhanettin Duran ve Kemal İnat, (SETA, Ankara: 2016), s. 11-43.
128. “Yüzlerce FETÖ’cü Almanya’ya İltica Başvurusunda Bulundu”, Hürriyet, 29 Eylül 2016. 
129. “Ramstein Üssündeki Türk Askerlerden İltica Başvurusu”, BBC Türkçe, 17 Kasım 2016. 
130. “Merkel’den Hukuk Devleti Vurgusu”, Deutsche Welle Türkçe, 16 Temmuz 2016.
131. “Erdogan Nach Putschversuch ‘Der Westen Steht Auf der Seite der Putschisten’”, Mitteldeutsche Zeitung, 3 Ağustos 2016.
132. “Türkiye, Öz ve Kara için Almanya’ya Nota Verdi”, Hürriyet, 26 Eylül 2016. 
133. “Almanya Adalet Bakanı Heiko Maas, Ülkelerine Sığınan FETÖ Üyeleri ile İlgili Açıklamalarda Bulundu”, Habertürk, 1 Kasım 2016. 
134. “Cumhurbaşkanı Erdoğan: Almanya Teröre Çanak Tutuyor”, NTV, 3 Kasım 2016. 
135. “Erdoğan’dan Almanya’ya Sert Sözler”, Deutsche Welle Türkçe, 3 Kasım 2016. 
136. “Cumhurbaşkanı Erdoğan: Almanya Teröre Çanak Tutuyor”, Anadolu Ajansı, 3 Kasım 2016.
137. “Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Almanya’ya Sert Tepki”, Milliyet, 3 Kasım 2016; Fazlı Şahan, “Almanya 
FETÖ’nün Arka Bahçesi”, Yeni Şafak, 4 Kasım 2016. 
138. “Leistete Land Ungewollt Amtshilfe für Erdogan?”, Stuttgarter Zeitung, 11 Ağustos 2016. 
139. “Bloßer Verdacht Keine Grundlage”, SWR Fernsehen, 29 Temmuz 2016.
140. “Gülen Okullarının Denetlenme Talebine Tepki”, DW Türkçe, 29 Temmuz 2016. 
141. Haltung der Bundesrepublik zu Vorwürfen der Türkischen Regierung Gegenüber der Gülen Bewegung, 
Soru önergesine verilen cevap, 22 Mayıs 2017, http://dip21.bundestag.de/dip21/btd/18/124/1812498.pdf, (Erişim tarihi: 1 Ekim 2017).
142. “CSU Stellt Verfolgten Türken Asyl in Deutschland in Aussicht”, Zeit Online, 22 Temmuz 2016. 
143. Andrea Thomas, “Turkish Opposition Finds Base in Germany”, The Wall Street Journal, 13 Aralık 2016. 
144. “4 Bine Yakın Ağabey Almanya’ya Kaçtı”, Hürriyet, 22 Temmuz 2016. 
145. “Gülen Yanlılarından Almanya’ya İltica Başvurusu”, Deutsche Welle Türkçe, 28 Eylül 2016. 
146. “Alman Medyasından Flaş İddia: 3 Türk Diplomat İltica Talebinde Bulundu”, Hürriyet, 7 Ekim 2016. 
147. “Coup in Turkey was Just a Welcome Pretext”, İstihbarat Şefi Bruno Kahl ile röportaj, Spiegel, 20 Mart 2017.
148. “Haltung der Bundesrepublik zu Vorwürfen der Türkischen Regierung Gegenüber der Gülen Bewegung”, Soru 
önergesi, 10 Nisan 2017, http://dip21.bundestag.de/dip21/btd/18/120/1812008.pdf, ( Erişim tarihi: 1 Ekim 2017)
149. Jürgen Gottschlich, “Wo Erdoğan Recht Hat”, Tageszeitung, 11 Eylül 2017. 
150. Nedim Şener, “Maximilian Popp: BND Başkanı’na Şaşırdım, Cemaat Mafya Yapılanmasıdır”, Posta, 24 Mart 2017.
151. “Türkiye’den Almanya’ya Çok Sert FETÖ Tepkisi”, Hürriyet, 19 Mart 2017. 
152. “Wir Arbeiten uns an der Türkischen Identitat ab”, Kondrad–Adenauer Stiftung, 22 Ocak 2018, 
http://www.kas.de/wf/de/33.51332, (Erişim tarihi: 27 Ocak 2018).
153. Jürgen Webermann, “Rückkehr ins Krieggebiet”, Deutschlandfunk, 30 Ekim 2016, http://www.deutschlandfunk.
de/afghanistan-rueckkehr-in-ein-kriegsgebiet.724.de.html?dram:article_id=370010), (Erişim tarihi: 5 
Şubat 2018); “23-Jahriger Afghane Wird Zwei Wochen Nach Abschiebung bei Anschlag Verletzt”, Focus, 12 Şubat 
2017, https://www.focus.de/politik/ausland/kabul-23-jaehriger-afghane-wird-zwei-wochen-nach-abschiebung-
bei-anschlag-verletzt_id_6634718.html, (Erişim tarihi: 5 Şubat 2018). 
154. “Diplomatischer Kriesenfall”, Der Spiegel, 3 Şubat 2018.
155. “Mehr als 1000 Asylantrage von Türkischen Staatsbediensteten”, Süddeutsche Zeitung, 1 Nisan 2018, http:// 
www.sueddeutsche.de/news/politik/konflikte-mehr-als-1000-asylantraege-von-tuerkischen-staatsbediensteten-
dpa.urn-newsml-dpa-com-20090101-180401-99-715383, (Erişim tarihi: 18 Nisan 2018). 
156. Ercan Karakoyun, Facebook, https://www.facebook.com/ercankarakoyunberlin/posts/10156757252684937, 
(Erişim tarihi: 17 Kasım 2017).
157. Arnfrid Schenk ve Martin Spiewak, “ Die Schüler des Predigers Gülen”, Zeit Online, 13 Ekim 2016. 
158. Arnfrind Schenk ve Martin Spiewak, “Die Musterschüler”, Zeit Online, 19 Temmuz 2017. 
159. Deniz Aykanat ve Hakan Tanrıverdi, “Ein Jahr Nach dem Putschversuch: So Geht es der Gülen Bewegung 
in Deutschland”, Süddeutsche Zeitung, 14 Temmuz 2017.
160. Halife Yalçınkaya, “FETÖ, TSK’daki Alevileri ‘A Takımı’ Adıyla Fişlemiş”, Anadolu Ajansı, 30 Ocak 2018. 
161. İshak Torun, “Paralel İslam’dan Paralel Devlete”, Yeni Şafak, 2 Mayıs 2014.



***