FADİME ŞAHİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
FADİME ŞAHİN etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

31 Temmuz 2017 Pazartesi

28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE ETKİLERİ BÖLÜM 49

28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM  SİSTEMİNE ETKİLERİ BÖLÜM 49


GAZETE BAŞLIKLARI DEVAMI


Ek-11: 


Refah Partisi’nin bazı konularda ki görüşleri (türban, kurban derilerinin toplanması, karayolu ile hacca gidilmesi ve Taksim’e cami vb.) Ankara’da siyasetin tansiyonunu yükseltmiştir. 

Ek-12: 



Kamuoyunda “Zinde Güçler” diye ifade edilenler, medyanın desteğini de alarak Refah-Yol koalisyonunu bozmak için harekete geçmiş, DYP’li siyasetçilere 
verilen gözdağının etkisi ile parti içerisinde istifa sesleri yükselmeye başlamış ve partideki çözülmeyi Cumhurbaşkanı Demirel ve ANAP lideri Yılmaz’ın birlikte 
planlayarak hızlandırmaya çalıştıkları bir süreç yaşanmıştır. Hazırlanan senaryoya göre Çiller parti içindeki otoritesini kaybedecek ve 54.Hükümet dağılacaktı. 

Ek-13: 



Ankara’nın Sincan ilçesinde düzenlenen “Kudüs Gecesi” programında yaşanan olaylar ülke gündemini derinden sarsmış, cuntacı güçlerin elini güçlendirmiş 
ve darbeci basın bütün gücüyle koalisyonun dağılacağına dair manşetler atmaya başlamıştı. Tankların Sincan caddelerinden geçişini “ Demokrasiye Balans Ayarı ” olarak tanımlayan dönemin kudretli paşası Org. Çevik Bir, daha sonra laikçi çevrelerin alkış tuttuğu “post modern” darbenin mimarlarından biri olarak döneme damgasını vurmuştur. 

Ek-14: 

Yaşanan bütün bu olaylar ülke gündemini derinden sarsmış olmakla beraber Genelkurmaydan sivil hükümete uyarı çağrıları gelmeye başlamış ve ordu ülkenin içinde bulunduğu durumdan duyduğu rahatsızlığı dile getirmiştir. 

Ek-15: 


28 Şubat 1997 tarihi MGK Toplantısında Org. İsmail Hakkı Karadayı’nın çok önemli bir konuşma yapması bekleniyordu. Artık askeri vesayetin sivil hükümet(ler) üzerindeki etkisi artık apaçık görünür hale gelmişti. 


Ek-16: 



28 Şubat1997 tarihli MGK toplantısı öncesinde darbeci medyanın bilinçli ve planlı şekilde hükümeti baskı altına almaya yönelik manşetleri, üst düzey askeri 
yetkililerin beyanatlarıyla süsleniyordu. Org. Çevik Bir, adeta muhtıra niteliği taşıyan sözleriyle Başbakan Erbakan’ı MGK’da köşeye sıkıştıracaklarının sinyalini 
veriyordu. Atatürkçülük ve laiklik konularında Erbakan’ın kendileri gibi düşünmeyeceğini iyi bilen cuntacılar bir kez daha “laiklik elden gidiyor” yaygarasıyla militan laikçilerin darbe özlemini dindirmeyi istemişlerdi. 

Ek-17: 


Yaşanan bütün bu olumsuz gelişmelerin yanında artık bütün kesimler Cuma günü toplanacak olan 28 Şubat 1997 tarihi MGK Toplantısına kilitlenmiş ve 
toplantıda alınacak olan kararları bekler olmuştu. Ağırlıklı olarak “Rejim ve Laiklik” konularının ele alınacağı toplantıda Demirel uyarmış, Erbakan sertleşmiş 
ve Çiller ise koalisyon ortağının dikkatini çeker olmuştu. 

Ek-18: 



 Darbeye hazırlık sürecinde silahsız kuvvetlerin başını çeken dönemin darbeci medyası hükümete karşı geniş bir hoşnutsuzluk durumu varmış gibi davranarak 
işçi ve esnaf kesimini de müdahalenin parçası yapmaya çalışmıştır. 

Ek-19: 



Tarihi MGK toplantısına bir gün kala Cumhurbaşkanı Demirel bir kez daha sahneye çıktı ve askeri çevrelerin hükümeti çekilmeye zorlamasına çanak tutan 
açıklamalarını cuntacı basın manşetlere taşıdı. Bütün bu haberler 28 Şubat 1997 tarihi MGK toplantısından hükümete karşı muhtıra çıkması ihtimalini 
güçlendiriyordu. 

Ek-20: 



Nihayet darbeci medyanın beklediği büyük gün geldi ve 28 Şubat kararlarının alındığı tarihi MGK toplantısı yapıldı. Medya toplantıdan beklentisini çoktan ilan 
etmişti. Generallerin irtica bahanesiyle Başbakan Erbakan’a muhtıra verilmesi sağlanacak ve Cumhurbaşkanı Demirel’in işaretiyle de DYP’nin dağıtılarak ANAP 
lideri Yılmaz’ın önü açılacaktı. Sonuç beklendiği gibi oldu da. 

Ek-21: 


Tarihi MGK Toplantısı sonucu imza gerilimi yaşanmış, Başbakan Erbakan ilk olarak alınan kararları beğenmeyip “imzalamıyorum” mesajı vermiş ve liderler 
turuna çıkmıştır. 

Ek-22: 



28 Şubat 1997 MGK kararlarının ülkede nasıl bir felakete yol açacağını gören Erbakan önce bu dayatmaya direnmeye çalıştı. Ancak cuntacı medyanın ablukası sona erecek gibi görünmüyordu. Koalisyonun elden gitmekte olduğunu gören DYP lideri Çiller ve kurmaylarının şantajları da etkili oldu ve Başbakan MGK kararlarını imzalamak zorunda kaldı. 

Ek-23: 



28 Şubat tarihli MGK kararlarıyla laik kesimin zafer kazandığını yazan bu kararları Atatürkçülük adına öve öve bitiremeyen darbeci medyasında Refah Partisi seçmeniyle alay edilen manşetler öne çıkarılmıştır. 

Ek-24: 


28 Şubat 1997 MGK Kararlarının en önemli maddeleri arasında belki de eğitim alanında yapılan reformlar dikkat çekmiş olmakla beraber Erbakan imzalamış 
olduğu kararlarının hayata geçirilmemesi için provokasyon yoluna gitmiştir. 

Ek-25: 



Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı’nın MGK kararlarının uygulanmasına yönelik Refah-Yol Hükümeti’ne baskı yapmasını “ Emredici ” bir üslupla manşetlere taşıyan darbeci basının tavrı ibret verici niteliktedir. 

Ek-26: 



Netice itibariyle 28 Şubat kararlarıyla hükümetin Refah kanadı tam bir abluka altına alınmış ve hükümetin eli kolu bağlanmıştı. Silahsız kuvvetlerin öncülüğünde gerçekleşen post modern darbenin kaçınılmaz sonucu iktidar değişikliği olmuştu. Org. Çevik Bir’in sivil siyaseti her yönüyle hedef alan açıklamalarıyla koalisyona karşı tehditler devam ediyordu. 

Ek-27: 


Yaşanan bütün bu gelişmeler artık Erbakan ve Çiller ortak koalisyonunda kurulan Refah-Yol Hükümeti’nin düşürülmesi yönünde adımların atılmasını 
kolaylaştırmıştı. 

Ek-28: 



Maşa varken elini yakmamayı öğrenen cuntacılar medyanın gücünden yararlanarak ilk kez post modern bir darbeyi gerçekleştirmiş oldular. Her türlü uydurma haber ve senaryo ile kamuoyunu yönlendirmeyi başaran darbeci basın, attığı manşetlerle Refah-Yol Hükümeti’ni yıktığını adeta ilan etmekteydi. 
Böylece Türkiye 2002 seçimlerine kadar sürecek olan askeri vesayet rejiminin parçaladığı siyasal, toplumsal ve ekonomik sorunlarla baş başa bırakıldı. 

Ek-29: 


Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi ortaklığında kurulan Refah-Yol Hükümeti artık yolun sonuna gelmiş ve kamuoyunda Çiller’e yönelik olumsuz bir algı oluşmuştu. 

Ek-30: 


Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi ortaklığında kurulan Refah-Yol Hükümeti siyaset sahnesinden silinmek istenirken bütün tarikatlar ittifak yapıp hükümeti 
kurtarmak için harekete geçmişlerdir. 

Ek-31: 


Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada rejim ve irtica tartışmalarının gündemde olduğu dönemde, Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmaya 
çalışanlara gerekirse silah bile kullanabileceklerini açıklamıştır. 

Ek-32: 


Askerin artık rejimi koruma konusunda ki hassasiyeti her geçen gün artıyor ve bu durum kamuoyunda Refah-Yol Hükümeti’nin iktidardan gideceği sinyalini 
veriyordu. 

Ek-33: 


Refah-Yol Hükümeti Başbakanı Necmettin Erbakan 18 Haziran 1997 günü istifa etti. 

Ek-34: 


Yaşanan bütün bu olumsuz gelişmeler 18 Haziran 1997 tarihinde Başbakan Necmettin Erbakan’ın istifası ile sonuçlanmış ve sonrasında Cumhurbaşkanı Demirel hükümeti kurma görevini ANAP lideri Mesut Yılmaz’a vereceği gündeme gelmiş olmakla beraber DSP ve DTP’nin yanı sıra CHP’nin de dışarıdan destek vereceği bir koalisyon hükümetinin kurulacağı siyaset kulislerinde konuşulan konular arasında yerini almıştır. 

ÖZGEÇMİŞ 

Kişisel Bilgiler: 
Adı Soyadı: İsmail GÜLMEZ 
Doğum Yeri ve Tarihi: Erzincan / 28. 08. 1988 
Eğitim Durumu: 
Lisans Öğrenimi: Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Ana Bilim Dalı / 2007-2011 
Yüksek Lisans Öğrenimi: Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Tarih Öğretmenliği Ana Bilim Dalı / 2012-2014 
Atatürk Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü / Tarih Öğretmenliği 
Bildiği Yabancı Diller: İngilizce 
İletişim: glz024@hotmail.com.tr. / 
ismail.gulmez@atauni.edu.tr. 


KAYNAK
BİLĞİSAYARINIZA PDF İNDİRİNİZ;

http://earsiv.atauni.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/123456789/1219/%C4%B0smail_G%C3%9CLMEZ_tez.pdf?sequence=1


ÖZEL NOT;
BU GÜZEL TEZ ÇALIŞMASINDAN DOLAYI  TÜRKİYE CUMHURİYETİ SİYASİ TARİHİNİN BİR DÖNEMİNE IŞIK VE KAYNAK TEŞKİL EDECEK BU ÇALIŞMASINDAN DOLAYI SAYIN; İSMAİL GÜLMEZ  BEYEFENDİYE ŞÜKRANLARIMI VE SAYGILARIMI SUNARIM.. EĞİTİM VE YAŞAM HAYATINDA BAŞARILARININ DEVAMINI TEMENNİ EDERİM..
( TANER ÇELİK ) 
POLİTİK - ACILAR BLOGGER  SAYFASI ADMİNİ
31 TEMMUZ 2017

***

27 Şubat 2016 Cumartesi

28 ŞUBAT TÜRK SİYASETİNİN ACI VEREN YÜZÜ, ÖNCESİ VE SONRASI,, BÖLÜM 20


28 ŞUBAT  TÜRK SİYASETİNİN  ACI VEREN YÜZÜ, ÖNCESİ VE SONRASI,, BÖLÜM 20



2003 Irak Savaşı Görüntüleri  (43) 
2003 Irak Savaşı Görüntüleri   (44) 

Yine 30 Mart'ta Belçika Başbakanı Guy Verhofstadt, Amerika'yı, '' Çok Tehlikeli bir Süper Güç '' olarak nitelendirdi. Verhofstadt, basına yaptığı açıklamada, '' ABD, 11 Eylül'de derinden yaralanmış bir güç, bu nedenle çok tehlikeli bir hal aldı ve bütün Arap dünyasını kendine mal etmek istiyor,'' dedi. Amerika'nın kudurmuş köpek gibi etrafa saldırdığını imâ etti. Kuzey Irak'a paraşütle indirilen Amerikan askerlerinin desteğinde Musul ve Kerkük'e doğru yürüyen peşmergeler, Irak askerlerinin döşediği 340 mayını bir araya toplayarak imha etti. Böylece düşmana hizmetle, ülkelerine ihanet etmiş oldular.

31 Mart'ta DİE, Türkiye ekonomisinin 2002 yılında yüzde 7,8 büyüdüğünü açıkladı. 2001 yılında küçülen ekonomi AKP iktidarından önce düzelmiş, büyümeye başlamıştı. Küçülmelerden sonraki rakamlar hep böyle yüksek çıkar. Bunu hükûmetin bir başarısı saymak pek doğru olmaz...

"  Şok ve dehşet bombardımanı  " ve " Yıldırım Harekât Stratejileri" savaş meydanına uymayan ABD, savaş planlarını gözden geçirmeye başladı. ABD'nin 1'inci Körfez Savaşı'ndaki gibi, daha yoğun bir askerî güçle, daha yavaş, ancak daha düzenli hareket edeceği geleneksel savaş stratejisine geri döneceği belirtildi. Rus uzmanlar, ‘‘ Tomahawklar niye yön şaşırıp komşu ülkelere düşüyor’’ sorusuna şu yanıtı verdiler: (45)  " Tıpkı cep telefonlarının uçaklara zarar vermesi gibi, bölgedeki elektronik sinyal kirliliği füzeleri etkileyebilir. Füzeler, depolarda beklerken halk diliyle ‘ Bayatlamış ’ olabilirler." ... 1'inci Körfez Savaşı'nın yıldız muhabiri Peter Arnett, Irak Televizyonu'na ‘‘ABD’nin savaş planları başarısız oldu’’ yorumu yapınca, NBC televizyonundaki işinden oldu... Yani sanılmasın, emperyalist Batı ülkelerinde sansür, baskı yok!.. Ne ABD medyasında, ne İngiliz medyasında devlet politikasına aykırı haber yayınlayamazsınız!

1 Nisan'da Elektrikte 150 kwh'i aşan, her kwh için yüzde 50 zamlı tarife uygulamasına son verildi. bu tarz uygulamalar " Orta Direk " edebiyatı yaparak sözde orta sınıf halkı koruduğunu iddia eden Turgut Özal'ın getirdiği insafsız kurallardan biri idi. Bir diğeri de ( Peşin Geçici Vergi dir = ALTTA  DİPNOTTA  ( 1 ) < Peşin Geçici Vergi > VERGİ İÇERİĞİNİ OKUYUNUZ  ).   (46)  
Yani esnaftan daha kazanmadan yeni yılın vergisi alınırdı. Hâlâ bu uygulama sürmektedir. Vazgeçemiyorlar, çünkü vazgeçmek demek, bu yılın vergisi peşin alındığı için bir yıl vergi almamak demektir!

2 Nisan 2003 TÜRK TARİHİ ve AKP iktidarı için kara bir gündür. O gün Başbakan Abdullah Gül,  ABD Dışişleri Bakanı Powell ile gizli 2 sayfa, 9 maddelilk anlaşmayı imzalamış, TÜRKİYE'yi ABD boyunduruğuna sokmuştur. Sırf bu anlaşma için Gül'ün Divan-ı Harp'te yargılanıp idam edilmesi gerekir.

Abdullah Gül utanmadan bu anlaşmayı nasıl imzaladığını Vatan gazetesi yazarı Sedat Sertoğlu’na şöyle anlatmıştır:

“ Şimdi Senin Oturduğun koltukta (eliyle koltuğa vurdu) ABD Dışişleri Bakanı Powell oturuyordu. Onunla 2 sayfalık 9 maddelik bir plan üzerinde anlaştık. Ama ben her yaptığımı kalkıp açıklayamam ki.. Powell Suriye’ye giderken de benimle konuştu. Gizli olan bir sürü gelişme var.” (Vatan, 24 Mayıs 2003).

Bu 9 MADDE şunlardır:

1. Irak'ın kuzeyinde bulunan bütün TÜRK birlikleri ve TÜRK ordusuna baglı özel kuvvetler, Türkiye sınırları içine çekilecek! TÜRK ordusu bundan boyle hangi gerekçeyle olursa olsun, sınır ötesi harekâtta bulunmayacak ve PKK'ya askerî harekât için ABD'den izin alınacak. PKK/KADEK'in TÜRKİYE egemenlik alanı dışında takip ve bastırılması harekâtlarına son verilecek. Ayrıca PKK/KADEK'e karşı TÜRK DEVLETİ'nin egemenlik alanı içinde yapılacak askerî harekât için ABD askerî makamlarına bilgi verilecek.

2. Eğer TÜRK Silahli Kuvvetleri, PKK/KADEK'e karşı ABD askerî makamlarına bilgi vermeden ve izin almadan harekât yapacak olursa, ABD hukûmeti, Kürt halkına karşı şiddet kullanıldığı ve soykırım uygulandığı çerçevesi içinde uyarıda bulunma hakkını kullanabilecek. Bu durumda ABD gerekli gördüğü ambargo ve silahlı mudahale gibi siyasal ve askerî yaptırımları saklı tutacak.

3. TÜRKİYE, ABD'nin İran'a ve diğer Ortadoğu ülkelerine karşı uygulayacağı sınırlı askerî harekâtlara, ABD'nin talep etmesi halinde şartsız olarak üs ve taşıma kolaylıkları sağlayacak, askerî birlik verecek. TÜRK birliklerinin üst komuta yetkisi, ABD komutanlığında olacak.

4. TÜRK ordusunun asker sayısı ve silah kuvveti, ABD'nin uygun buldugu sayı ve kabiliyete indirilecek! Özellikle tank ve ağır silahlarin miktarı düşürülecek, savaş uçağı sayısı sınırlanacak. Bütün silah ve cephane bundan sonra ağırlıklı olarak kısa menzilli taktik savunma kavramına (belgede 'konsept' deniyor) göre ayarlanacak. TÜRKİYE'de bulunan ABD ve NATO irtibat subaylarının gorev alanları ve yetkileri genişletilecek.

5. Irak'ın kuzeyinde kurulmuş olan ve sözümona 'Kürdistan' adı verilen kukla devlet, resmen ilan edildikten sonra, TÜRKİYE tarafından da resmen tanınacak! TÜRK devletinin kukla devletin kuruluşunu 'savaş nedeni' sayan Millî Guvenlik Siyaset Belgesi ve bu yöndeki politika ve kararları kaldırılacak. (Kuzey Irak-'Kürdistan' sınırları içinde kalacak olan ve özellikle Kerkük, Musul ve Süleymaniye'deki TÜRKMENLER, ABD tarafından güvenli bir şekilde başta Bağdat ve diğer Güney Irak şehirlerine nakledilecek. ABD yetkilileri göç edecek olan tüm TÜRKMENLER'e iş olanakları sağlayacak.)

6. Abdullah Öcalan ve diğer dört lideri dışında, bütün PKK/KADEK yonetici ve elemanlarına geniş kapsamlı af çıkarılacak. Etnik grupların yasal siyasete katılmaları önündeki bütün yasal kısıtlamalar ve engeller kaldırılacak. Af yasasıyla bağlantılı olarak PKK/KADEK'e yasal siyaset düzleminde yer alma olanağı sağlanacak. hapiste veya dağda bulunan yöneticilerin siyasal mücadeleye katılmalari için gerekli hukukî ve siyasî önlemler alınacak ve uygulanacak.

7. "Kamu Reformu Yasası" ve yeni "Yerel Yonetim Yasası" hızla çıkartılarak, TÜRKİYE'deki Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı şehir ve kasabaların belediyelerinin özerkleşmesi süreci kararlı olarak yürütülecek! TÜRKİYE, dört yıl içinde uygulanacak bir planla, "üniter devlet" yapısını terk ederek, "federasyon"a gececek!

8. KIBRIS'ta KKTC Cumhurbaşkanı RAUF DENKTAŞ, "Arafat modeli" denen uygulamayla devredışı bırakılacak! "Annan Planı" küçük değişikliklerle uygulanacak! EGE kıta sahanlığı konusunda TÜRKİYE,Yunanistan'ın taleplerine esnek tavır alınacak! TÜRK jetlerinin uçus alanı daraltılacak! Sık sık ortaya çıkan "it dalaşı" sorunu, Yunanistan rahatsız edilmeden çözülecek.

9. TÜRKİYE'nin Ermenistan ile ilişkileri normalleştirilecek ve iyileştirilecek. Sınır ticaretinde Ermeniler lehine düzenlemeler yapılacak. Ermeniler'in TÜRKİYE'ye gezilerindeki bazı kısıtlamalar kaldırılacak.

Şimdi bir düşünün... Uzun süre Irak'ın kuzeyine harekât yapılabildi mi?.. Başbakan Potamyalı Erdoğan Barzani'yi Diyarbakır'a davet edip, Kürt türkücülerle birlikte "Kürdistan" diyerek ağırlamadı mı?.. Belediyelere il İdare meclislerinin yetkileri devredilip, bir de çevre ilçe ve köyler "mahalle" olarak büyük şehir belediyesine bağlanmadı mı?.. Rahmetli Rauf Denktaş binbir iftira ile Kıbrıs Türk halkının başından uzaklaştırılmadı mı?.. Ege denizindeki 152 adamız Yunan'a sessiz sedâsız devredilmedi mi?.. Yunan askerinin burnumuzun dibindeki adalara bayrak dikmesine göz yumulmadı mı?.. E, bunları yapanları, İtfaiye Meydanı'nda asıp, leşlerini ibret için günlerce ortada bırakmak gerekmez mi?..

Utanmazlık ve yüzsüzlük devam etmiş, 17 Temmuz 2003’te Filistin Dışişleri Bakanı Nebil Şaat ile görüşen Abdullah Gül, Amerika ziyaretini açıklamaya çalışırken, 2 Nisan 2003’te Powell ile yaptığı anlaşmaya ilişkin önemli bir ayrıntıyı da itiraf etmiştir. Açıklama şöyledir:

“Tezkerenin reddinden sonra Powell’in Türkiye’ye yaptığı ziyarette bölgede yapılması gerekenleri beraber kararlaştırdık.”

13 Mart 2006 günü AKP’nin Kızılcahamam toplantısında milletvekillerine verilen brifingde konuşan Abdullah Gül;

“Biz İran’ın nükleer programıyla ilgili olarak BOP kapsamında ABD ile birlikte hareket edeceğiz. Amacımız İslâm ülkelerine özgürlük ve demokrasi getirmek” demiştir.

ABD tarafından NATO toplantılarında duvarlara yansıtılan ve Türkiye’yi bölünmüş olarak gösteren bu BOP haritasının oluşturulmasında ABD ile birlikte hareket ettiklerini şöyle açıklamıştır:

“ABD ile ilişkilerimiz önemlidir. Dünyanın süper gücünün gündem maddeleri bizim de gündem maddelerimizdir. Aramızdaki işbirliğinin stratejik boyutta olmasının anlamı, bu meselelerde ulaşılması gereken hedeflere ilişkin görüşlerimizin örtüşmesidir” (19 Ocak 2007).

Şimdi yıl 2014!.. Potamyalı Erdoğan ve AKP'deki yakın çevresi münafıklık edip, bu 9 MADDE'yi, hâşâ, KUR'AN ayetleri gibi kutsal sayıp, birer birer uygulamışlardır!.. Bunlara ek olarak ne haltlar yemişlerdir, bir bilseniz!.. ATATÜRK döneminde binbir zorlukla millileştirdiğimiz kuruluşlar, inşa ettiğimiz limanlar, havalanları ile MİLLET'in anasütü gibi ak ve helâl parasıyla kurduğu tesisleri gavurlara satılmıştır!.. Bankacılık, sigorta, enerji, telekomünikasyon, sağlık, eğitim, adalet gibi hizmetlerin gavur eline geçmesini sağlamışlartır!.. Tarım ve hayvancılık politikaları gavurların istediği gibi yürütülmüş, yerli tohum alış-verişi, bazı ürünlerin ekimi yasaklanmış, çiftçimiz ve köylümüz perişan edilmiştir. Bu da yetmezmiş gibi gavurlara toprak, hatta sularımızı satılmıştır!.. Bu bir "anayasa suçu" falan değil; düpedüz VATANA İHANET'tir! Hepsinin dediğimiz gibi YÜCE DİVAN'da yargılanıp İtfaiye Meydanı'nda asılması, ibret-i âlem için 3 gün sehpada sallandırılması gerekir!



DİPNOTLAR ;
(01)     TÜRKİYEDEKİ AMERİKAN ÜSLERİ,
***

(02)   ABD Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz’e gönderdiği 4 Kasım 2002 Tarihli Mektubunda, " Genelkurmay Başkanı ile gizli ve özel bir görüşme yapmak istediğini" belirtiyor,
          2002 DARBESİNE GİDEN YOLDA  Özkök’ün gizli ABD buluşmaları,


***

(03)   AKP Başbakanı Abdullah Gül, Colin Powell ile yaptığı 2 sayfa, 9 maddelik ihaneti anlaşması ile belirlendi!,
       

         İHANET ANLAŞMALARI ; 1996'dan beri onu ERBAKAN'ın yerine hazırlayanlar mı yaptı, bilinmez!..
       
***

(04)    28 Kasım'da Abdullah Gül başkanlığında kurulan 58. Hükümet, 170 ret oyuna karşı 346 oyla güvenoyu aldı.


***
(05)   10 Aralık'ta parti başkanlığından başka hiç bir sıfatı olmayan Potamyalı Tayyip Erdoğan, Beyaz Saray’da ABD Başkanı George Bush tarafından ağırlandı... 
         Kendisine ne talimat verildi, bilmiyoruz. 
         Aynı gün '' Jet Fazıl " diye bilinen, Siirt`teki seçimin İptaliyle milletvekilliği düşen Fadıl Akgündüz, OLAYI VE ARA SEÇİMLE  TAYYİP ERDOĞANIN SİİRTTEN  MİLLETVEKİLİ SEÇİLMESİ..
      A_   MÜSLÜM GÜNDÜZ,FADİME ŞAHİN, FADIL AKGÜNDÜZ,  HABER  TRAFİĞİ;  

      B_ FADIL akgündüz haKKINDa;
/***

(06)    YUGOSLAVYA  DEVLETİNİN  SONU; 

          Yine 17 Aralık'ta Yugoslavya Federal Cumhuriyeti Parlamentosu, Bosna-Hersek'te 43 ay süren savaşa son veren Dayton Barış Anlaşması'nı yedi yıl sonra onayladı.
           Dayton Barış Anlaşması;

***

(07)   18 Aralık'ta radyo ve televizyonda, Türk vatandaşlarının " Günlük yaşamlarında kullandıkları farklı dil ve lehçeler" de yayın yapılmasına ilişkin usûl ve esasları düzenleyen yönetmelik, Resmî Gazete`de yayınlanarak yürürlüğe girdi. 
         Yani TRT'de Kürtçe, Zazaca, Boşnakça, Lazca yayınlara ve dolayısiyle bölücülüğe kapı açıldı.
         ( PDF  FORMATINDA  BİLĞİSAYARINIZA İNDİRİP  OKUYABİLİRSİNİZ)

***

(08)   Ankara Üniversitesi öğretim görevlilerinden Dr. Necip Hablemitoğlu, Çankaya`da evinin önünde silahlı saldırıya uğradı ve öldü. Hablemitoğlu, 
         Alman Vakıfları ile " Siyanürlü altın " , " Bergama Köylüleri " olaylarının içyüzünü ortaya dökmüştü.


***

(09)   20 Aralık'ta İstanbul Belediye BaşkanıAli Talip Özdemir, ANAP'ın 11-12 Ocak günlerinde yapacağı olağanüstü kongrede genel başkan adayı olacağını açıkladı... 
         Tayyip Erdoğan'ın Belediye Başkanlığı'ndan parti başkanlığına geçmesi, seçim kazanması Talip Özdemir'in ve Melih Gökçek'in ağzını sulandırmıştı. 
         Ama Potamyalı Tayyip koltuğunu kaptırmak niyetinde değildi, kısa zamanda Özdemir'i ekarte etti, Gökçek'i de hevesinden vazgeçirdi.


***

(10)   Türkiye Tarihinde af Yasaları,


***

(11)   26 Aralık'ta Meclis, Anayasa Mahkemesi'nin iptal gerekçelerine uygun düzenlemeler getiren " Şartla Salıverme" yasasını kabul etti. 
         Bu yasa 80 yıllık Cumhuriyet tarihinin 53. Af Yasası oldu. 1999'daki 51.si ( Rahşan Affı diye bilinir)  SSK Genel Müdürlüğü'nden CHP Genel Başkanlığı'na terfi eden 
         Kemâl Kılıçdaroğlu'nun 5 milyar dolarlık yolsuzluğu bu af ile ört-bas edilmiştir... Bu adam kendini "kürt alevisi" ve de " Seyyit " diye yutturur ama, geçmişin 
         Ermenisi bol Dersim'den olması beni hep kuşkulandırmıştır. Hiç " TÜRK " dememesi, ATATÜRK'e çamur atması, " Yeni CHP " diye tutturup, geçmişi inkâr etmesi kuşkularımı güçlendiriyor.

RAHŞAN AFFI REZALETİ;


KEMAL KILIÇDAROĞLU NASIL AF EDİLDİ..;



***

(12) TOBB, " 2001 Ekonomik krizinde kapanan şirket ve firma sayısının önceki yıla göre yüzde 17,4 artarak 26 bin 990'a ulaştığını, yeni kurulanların sayısının ise yüzde 10,4 azalarak 49 bin 69'a düştüğünü" bildirdi...

Krizin 2001 bilançosu;


***

(13)   31 Aralık'ta 2002 tarihinde Swissotel'i basan Muhammed Tokcan 11 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum oldu,

Mahkeme 'çete'yi bulamadı

Swissotel'i basan Muhammed Tokcan 11 yıl 10 ay hapis cezasına mahkum oldu. Mahkeme 'çete' suçunun oluşmadığına karar verdi

RUSYA'NIN Çeçenistan'a yönelik müdahalesini protesto amacıyla İstanbul Swissotel'i basan13 sanık, 3 yıl 10 ay 20 gün ile 11 yıl 10 ay 6 gün arasında çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Olayda çete suçunun oluşmadığına karar veren mahkeme heyeti, eylemin planlayıcısı Muhammed Emin Tokçan dışındaki sanıkları tahliye etti.

Swissotel'e 2001 Nisan ayında düzenlenen silahlı baskınla ilgili davanın İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşması dün yapıldı. Duruşmaya tutuklu sanıklar Muhammed Emin Tokcan, Emin Taş, Ali Tokcan, Ramazan Karabulut, Yüksel Özdemir, Yalçın Şahin, Atilla Kivik, Bahri Demir, Bünyamin Kivik, Hayati Ak, Mehmet Yapıcı, Serdal Seferoğlu ve Hayri Kadı katıldı. Duruşmada savunmasını yapan Tokçan, "Adalete güveniyorum" dedi. Bunun ardından duruşmaya ara veren mahkeme heyeti, tüm sanıkların üzerlerine atılı "siyasi görüşten kaynaklanan amaçla silahlı teşekkül oluşturmak ve bu teşekkülün yöneticiliğini yapmaktan" açılan kamu davasında, "atılı suçun yasal unsurları oluşmadığı" gerekçesiyle beraatlerine karar verdi.

TAHLİYE OLDULAR

Davayı karara bağlayan mahkeme heyeti, '' Hürriyeti tahdit '' ve '' Meskun mahalde ateş etmek '' suçundan Tokcan'a 11 yıl 10 ay 6 gün, Emin Taş'a 8 yıl 20 gün, diğer 11 sanığa da 3 yıl 10 ay 20'şer gün hapis cezası verdi. Tüm sanıkların ''Cürüm işlemek amacıyla teşekkül oluşturmak'' suçundan beraatlerini kararlaştıran mahkeme heyeti, Muhammed Tokcan dışındaki 12 sanığı tutuklu kaldıkları sürenin aldıkları cezayı karşıladığı gerekçesiyle tahliye etti. Mahkemenin kararını bildirmesinden sonra sanıkların ve sanık yakınlarının sevinçle birbirlerine sarıldığı görüldü.

Muhammed Emin Tokcan, 6 Ocak 1996'da da sekiz arkadaşıyla birlikte Trabzon-Soçi seferini yapmaya hazırlanan Avrasya Feribotu'nu kaçırmıştı. Feribotu, 211 yolcu ve mürettebatıyla İstanbul'a getiren Tokcan, 72 saat sonunda eyleme İstanbul Boğazı girişinde son verdi. Muhammed Emin Tokcan ve arkadaşları bu eylem nedeniyle 30 Ocak 1996'da çıkartıldıkları İstanbul DGM tarafından tutuklandı. Çete suçundan yargılanan Tokcan, 8 yıl 10 ay 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Ancak Tokcan, 3 Ekim 1997'de Dalaman Cezaevi'den firar etti. 29 Nisan 1999'da Atatürk Havalimanı'da sahte pasaportla yeniden yakalandı.

3 YIL SONRA ÇIKACAK

Af yasasından yararlanan Tokcan, infaz yasası uyarınca 22 Aralık 2000 tarihinde Eskişehir Cezaevi'nden tahliye edildi. Tahliyenin ardından 23 Nisan 2001 tarihinde Tokcan bu defa da 12 arkadaşıyla birlikte Swiss Otel'i bastı. Bu suçtan da 11 yıl 20 gün hapis cezasına çarptırıldı. Avrasya Feribotu'ndan toplam sekiz yıl 10 ay 20 gün ceza alan Tokcan, bu cezanın 37 ayını cezaevinde geçirerek tahliye olmuştu. Son aldığı ceza ile Avrasya Feribotu'ndan aldığı cezanın infazı yanan Tokcan, Avrasya Feribotu için 11 ay daha cezaevinde kalacak. Bu durumda Tokçan, toplam üç yıl sekiz ay daha yatacak.

Nejdet ÇOKAN (SHA)


TESCİLLİ EYLEMCİ

Muhammed Emin Tokcan, daha önce de Trabzon-Soçi seferini yapan Avrasya Feribotu'nu 211 yolcusuyla birlikte kaçırmıştı.



***

(14)  6 Ocak'ta Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nın " Neşter Operasyonu " çerçevesinde SSK'ya 1992 yılından itibaren iyileştirici tıbbî malzeme alımlarında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla, İstanbul'da 15 kişi gözaltına alındı. 
Aslında bunların arasında kendini Alevi-Kürt-Seyyit olarak tanıtıp ta Ermeni Asıllı olan Kemâl Kılıçdaroğlu'nun da olması gerekirdi
        AMA.!!!!   RAHŞAN AFFI  DEVREDE..




***

(15)   09 Ocak 2003 IRAKA GİRMEK İÇİN HAZIRLIK YAPAN AKP  NİN KIBRISTA Kİ SİYASETİ ; '' AKP Hükûmeti'nin Kıbrıs'ı Rumlar'a Yeni Yıl hediyesi" " Olarak sunduğu öne sürüldü.

KIBRISTA RUMLARA KARŞI TESLİMİYET;


***

(16)   13 Ocak'ta Başbakan Yardımcısı Aldüllatif Şener, 2003 yılı özelleştirme hedefini şimdiye kadar yapılanların yarısı kadar (4 milyar dolar) olarak açıkladı... Abdüllatif Şener nâdir dürüst politikacılardan biridir. Hatta ona "devlet adamı" bile denilebilir. İlerde dayanamayıp AKP'den istifa edecek, parti kuracaktır.


***

(17)   17 Ocak'ta Erdoğan, Çin'e yaptığı gezi de, bu ülkeye hayran kaldığını belirterek, "Tanıdığım komünizmi ben burada görmedim. Liberal bir anlayış var. Türkiye'de komünizmi anlayanlara, gelin buradaki havayı teneffüs edin demek lâzım" dedi


***

(18)  " Çocuklarına Sünnet Düğününde yapılan Takılar " MAL VARLIĞI BEYANINDAKİ İLĞİNÇ İDDİALAR..,




***

(19)  7 kişi Hakkında Mavi Akım Projesi'nde  USULSÜZLÜK  SORUŞTURMASI..,

Erdoğan’ın malvarlığı davası ertelendi
AKP lideri Erdoğan’ın 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nde süren “malvarlığı davası”, bilirkişi heyetinden gelecek raporun beklenmesi için 21 Ocak 2003 tarihine ertelendi.



***

(20)   23 Ocak'ta A.B.D.'nin, AKP iktidarının ne yapmaya çalıştığını anlamadığı ortaya çıktı. 07 OCAK 2003


***

(21)   27 Ocak'ta, daha önce elkonulmuş olan Pamukbank'ın ortaklık hakları ile yönetim ve denetimi, eski sahiplerine devredildi.


***

(22)  Condoleezza Rice'ın, ‘‘Türkler iyi niyetimizi cömertçe harcıyor,'' dedi  31 OCAK 2003


***
(23)  1 Şubat'ta uzay mekiği Columbia, atmosfere girerken, 62 km irtifada parçalandı, mekikteki 7 astronot öldü.



***
(24)  Yine 5 Şubat'ta ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell, B.M. Güvenlik Konseyi'nde Irak ile ilgili yaptığı sert konuşmada,

Powell BM Güvenlik Konseyi'nde Kanıtları Açıklayacak;

30 Ocak 2003 - 10:55:33


ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell'ın 5 Şubat'ta BM Güvenlik Konseyi'nin yapacağı toplantıda Irak ile ilgili hangi gizli kanıt ve belgeleri açıklayacağı ABD yönetiminin önde gelen isimleri arasında ayrıntılı şekilde tartışıldı.

New York Times gazetesine bilgi veren yönetime yakın kaynaklar, açıklanacak belgeler arasında Irak'a ait şüpheli silah depolarının uzaydan çekilmiş uydu fotoğrafları, dinlenen telefon konuşmalarının kayıtları ve rejim aleyhtarlarıyla yapılan mülakatların yer alabileceğini söylediler.

Powell'ın Güvenlik Konseyi toplantısında yapacağı açıklamaları dinlemek üzere Konsey üyesi ülkelerden bazılarının dışişleri bakanlarının New York'a gelecekleri bildiriliyor. Powell'ın açıklamalarının ardından Konsey'in kapalı kapılar ardında ikinci bir oturum daha yapması öngörülüyor.

Gazetede yer alan habere göre, Powell 5 Şubat Çarşamba günü ''Irak'ın denetlemeleri engellediğini'' ve ''El Kaide terör örgütüyle aktif bağları bulunduğunu'' da ispata çalışacak. Powell, engellemelereörnek olarak Irak'ın U-2 casus uçaklarının uçuşuna izin vermemesini gösterecek.
   
BİLİM ADAMLARI AJAN MI?
  
Uydu fotoğraflarının, Iraklıların, BM denetçileri gelmeden önce teftiş edilecek yerleri ''temizledikleri''ni gözler önüne serdiği öne sürülüyor. Powell ayrıca, BM denetçilerinin mülakata aldığı bazı Iraklı uzmanların aslında istihbarat ajanı olduklarını da kanıtlamaya çalışacak.

Powell, Iraklı yetkililere ait olduğu öne sürülen telefon kayıtları ile rejim aleyhtarlarının yaptıkları açıklamaları da Konsey'e sunacak. Bu belgelerin ne oranda ikna edici olacakları tartışma yaratırken, Powell'ın en güvenilir belgelerinin bunlar olduğuifade edildi.
   
IRAK SİLAHLARI SURİYE'YE Mİ KAÇIRDI?
   
Bush yönetiminin, Noel döneminde Irak'ın kitle imha silahlarının  bir kısmını konvoylarla Suriye'ye kaçırdığına dair elde edilen istihbaratın ne derecede güvenilir olduğunu tartıştığı da haberde belirtildi. Söz konusu silahların Suriye'ye kaçırılarak BM denetimi dışına çıkartıldığı ileri sürülüyor.

Amerikan kaynakları, konvoyun sıkı koruma altında olduğunu, ancak taşıdığı malın niteliğini saptamanın mümkün olmadığını belirttiler.

Amerikan Merkezi Haberalma teşkilatının (CIA) ise Irak ile Suriye arasında sürekli kamyon trafiği olduğunu, dolayısıyla söz konusu konvoyun özel bir anlam taşımadığını yönetime rapor ettiği de gazetedeki yazıda kaydedildi.



***

(25)   6 Şubat'ta TBMM, kapalı oturumda, "Türkiye'deki ABD'ye mensup teknik ve askeri personelin üç ay süreyle Türkiye'de bulundurulmasına, bununla ilgili gerekli düzenlemelerin hükümet tarafından yapılmasına ilişkin Başbakanlık Tezkeresi"ni kabul etti.


***

(26)  Beyaz enerjı'de 2. Raund,


***

(27)   Beyaz Enerji Operasyonu


***

(28)    BARZANİ AİLESİ’NİN YAHUDİ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI RESMİ  KOY


***

(29)   1 MART 2003  AKP Hükûmeti Yeni bir Vergi Affı çıkardı.



      3 Yılda 1 Vergi Affı 



Türkiye’de son yıllarda aflar peşpeşe geldi. 2000 ve 2001 krizlerinin ardından ilk olarak bir tebliğ çıkarıldı  


Türkiye’de son yıllarda aflar peşpeşe geldi. 2000 ve 2001 krizlerinin ardından ilk olarak bir tebliğ çıkarıldı.

Hürriyet'ten Neşe Karanfil'in haberine göre bu tebliğle tahsilat kolaylığı getirildi. Daha sonra 2003 yılında kapsamlı bir vergi barışı gündeme geldi. 25 
Şubat 2003 tarihinde çıkarılan 4811 sayılı vergi barışı yasasında mevcut borçların silinmesi, naylon fatura kullananlar gibi vergi kaçakçılığı içine 
girenler de af paketinde yer aldı. Getirilen affa 7.9 milyar liralık borç için 3 milyon 415 bin 144 başvuru yapıldı. Tahsilat ise 4.7 milyar lira oldu. Tahsilat 
oranı yüzde 60’ta kaldı.

2008’DE VARLIK BARIŞI

Vergi barışının ardından 2008 yılında yaşanan küresel kriz nedeniyle bu sefer yurtdışındaki Türkler’in parasının yurda getirilmesi için 5811 sayılı varlık 
barışı düzenlemesi gündeme geldi. Varlık barışı için 2009’da uzatıldı. Paketle yurtdışından TL, döviz, altın gibi varlıkların getirilmesi imkanı sağlandı. 
Paket sadece yurtdışı ile sınırlı kalmadı ve yurtiçindeki mükellefler için de çeşitli avantajlar sağlandı. Yurtiçinde de yüzde 5 vergiyle varlık barışından 
yararlanma imkanı getirildi. Yurtiçinden 20.4 milyar lira ve yurtdışından da 27.8 milyar lira olmak üzere toplam 48.2 milyar lira varlık beyan edildi. Bu 
beyanlar için 1.6 milyar liralık vergi tahakkuk etmişti. Ancak beyan edilen varlıklar için 1 milyar 69 milyon liralık vergi ödenmişti. Yani yaklaşık 600 
milyon vergi ödenmemişti. Getirilmeyen varlıkların ne kadar olduğu ancak tahmin ediliyor. Bunun 15-20 milyar lira aralığında olabileceği ifade ediliyor.

12 Soruda Af Paketi


2011’DE VERGİ BARIŞI

2011 yılında bu sefer yeni bir vergi affı düzenlemesi gündeme geldi. 18 taksit uygulaması getiren düzenleme 2 ayda bir taksit ödemesi sağladığı için aslında 
vade 36 aya kadar çıktı. 6111 sayılı yasa, hem vergi hem de sosyal güvenlik prim borçlarını yeniden yapılandırdı. Bu pakette yaklaşık 300 kalemde af sağlandı. 
Elektrik, su borcu da dahil birçok borç için yeniden yapılandırma imkanı getirildi. Şirketlere matrah artırımı ve stok affı da sağlandı. Son taksidi 30 
Mart 2014’de ödendi. Ödenmeyen taksitler için de son tarih 30 Nisan 2014’dü.

2013’TE YENİ VARLIK BARIŞI

Yeni bir varlık barışı gündeme geldi. Türkler’in yurtdışında 130 milyar dolarlık parası olduğu ve bu paranın yurtiçine getirilmesi için getirildiği söylenen 
varlık barışına başvuru 31 Ekim 2013 tarihinde sona erdi. 69.8 milyar lira beyan edildi. 1.4 milyar lira vergi tahakkuk ettirildi ve bu tutarın 209.2 milyon 
lirası tahsil edildi. Beyan edilip, Türkiye’ye getirilip vergisi ödenen tutar 10.5 milyar lira oldu. 

YORUM;
‎05‎.‎06‎.‎2014‎ ‎10‎:‎37‎:‎51 

Zamanında vergi borcunu ödeyenlerin sucu nedir? Calisanlarin brut maaslarindan duzenli kesiliyor Ya bunlarin sucu nedir? Bu sekilde af cikararak vatandasa 
" Af  cikar" nasil olsa diye telkin yapilmis oluyor. Odeyecek sahisda odemiyor. Duzenli odeyenlere vatandasa indirim yapilmasi lazim hic olmaz sa... Bu kadar 
sık Af bence adil degil ! 


***


***

(30)   Yabancı Asker Kabulüne ilişkin '' Başbakanlık Tezkeresi '' Meclis'te Reddedildi. ( 1 MART TEZKERESİ BAKINIZ )





















Yandaki manşetler, köklü bir medya kuruluşunun 01 Mart 2003 tarihinde TBMM’de, Irak’la ilgili hükümet tezkeresinin oylaması neticesinde çıkan kararı ile ilgili.

Görüldüğü gibi manşetin birinde tezkerenin kabul edildiği belirtilirken, dakikalar sonra ikinci manşette tezkerenin reddedildiği söyleniyor.

Uzaktan bakıldığında Türkiye’nin durumu da bu manşetler kadar ciddiyetsiz ve zıtlıklar ile dolu gözüküyor.

Önce hükümete sormak lazım: 

Madem az da olsa meclisten geçmeme ihtimali vardı, neden ilk başta ABD’ye askeri üslerde inceleme izni verdiniz? Neden ABD’nin, Türk üs ve havaalanları ile limanlarını kullanılması ve Türk topraklarına 50 bin kadar asker sokması konularındaki “Mutabakat Zaptını” imzaladınız. Neden ABD’nin Mersin ve İskenderun limanlarını kullanmasına ve bu limanlara gemiler yükü askeri malzeme yığmasına peki dediniz? 

TBMM’nin sayın üyeleri. 22 gün kadar önce, 06 Şubat 2003’de, kapalı oturumda 308 kabul, 193 ret ve 9 çekimser oyla Irak konusunda askeri üs ve limanların modernizasyonu ile ilgili Hükümet'e yetki veren tezkereyi kabul eden sizler değil miydiniz? O gün kabul oyu veren 308 üyeden 44’ünün bugün ret veya çekimser oy vermesinin nedeni ne olabilir ki? 

Sayın bakanlar, sayın milletvekilleri. Bu kararları verirken, bunun Türkiye’nin savaşa katılması ile ilgili ilk adımlar olduğunu bilmiyor muydunuz? Bu kadar görüşme ve pazarlık yaptıktan, adamlara bu kadar malzemeyi yığdırtıp bu kadar hazırlık yaptırdıktan sonra gelinen noktayı devlet olmanın ciddiyeti ile bağdaştırıyor musunuz?

Öyle bir düzenleme yaptınız ki, sadece Amerikan askerine değil, kendi askerimize de tahdit koydunuz...

Bizi biraz ferahlatan bir husus var. 

Türkiye’nin ABD ile görüşmelerinde isteklerini elde edemediği, Kuzey Irak’taki “Muhalefet” yönetiminde Türkmenlere yer verilmeyişin de Türkiye’de hayal kırıklığı yarattığı ve TBMM’de tezkerenin bu sebeple geçmediğine dair kulağımıza gelen bir söylenti var ki, temennimiz bu duyumun doğru olduğudur.

İster “at pazarlığı”, isterlerse de “koyun pazarlığı” desinler hiç önemli değil. Devletlerin önce kendini ve kendi vatandaşlarının çıkarlarını kollamalarından daha doğal bir şey olamaz. Bunun onur kırıcı hiç bir yönü yok. Ayrıca pazarlığın sadece para konusunda olmadığı da malum...

Bu duyum doğru değilse, milli müesseseleri arasında ve hatta bunların kendi içinde aykırılıkları bariz bir şekilde hissedilen, taşın altına ellerini sokmamak için taktikler üreterek pası birbirlerine atan kurumları ile Türkiye’nin hali uzaktan çok çirkin bir manzara veriyor.

Savaşa katılalım veya katılmayalım, içimizdeki hesaplar ne olursa olsun, milli meselelerde bütünleşmeli ve tek vücut halinde hareket etmeliyiz. Büyük devlet olmanın gereği bu bütünlükten geçer.



















Manşetlerle Gelişmeler: (Hürriyet Gazetesi'nden)

10 Ocak 2003
Başbakan Abdullah Gül, üslerde keşif incelemesine izin verdiklerini açıkladı. Gül, 150 kişilik ABD'li bir ekibin, 13 Ocak tarihinden itibaren Türkiye'ye gelerek inceleme yapacağı bildirildi. 







15 Ocak 2003
Türkiye'deki üs ve limanları inceleyen 150 kişilik Amerikalı uzman heyet, dün, Mardin Havaalanı ile Mersin ve Silifke limanlarını, bugün de Sabiha Gökçen Havaalanını inceledi. 










17 Ocak 2003
20 ABD'li uzman, dün sürpriz bir kararla Mersin'in Tarsus İlçesi'nde stratejik noktadaki Yenice İstasyonu'nda "saha çalışması" yaptı. Fotoğraf ve film çeken uzmanlar, konteyner sahasını da inceledi. 








31 Ocak 2003
Milli Güvenlik Kurulu toplantısından, Irak operasyonunda ulusal çıkarların korunması için, TBMM'ce gerekli görülen askeri önlemlere işlerlik kazandırmaya yönelik kararların alınmasını tavsiye kararı çıktı. 











05 Şubat 2003
Başbakan Gül, "Artık stratejik ortağımız ABD ile beraber hareket etmemiz gerektiğine inanıyoruz. Günah bizden gitti" dedi.








06 Şubat 2003
Meclis'te Irak konusunda askeri üs ve limanların modernizasyonu ile ilgili Hükümet'e yetki veren tezkere kapalı oturumda 308 kabul, 193 ret ve 9 çekimser oyla kabul edildi. 










08 Şubat 2003
Türkiye ve ABD 6 üssün kullanılması ve Türk topraklarına 50 binden fazla asker sokulmaması konularında anlaştı. Anlaşma TBMM'nin onayından sonra yürürlüğe girecek. 









21 Şubat 2003
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Anayasa'nın yabancı silahlı kuvvetlerin ülkeye kabulü konusunda TBMM'nin karar alabilmesi için, uluslararası yasallık koşulunun yerine getirilmesi gereğinin altını çizdi.











23 Şubat 2003
Limanın kuşbakışı görüntüsü askeri karargáhı andırıyor. İncirlik Üssü'nde görevli 290 ABD askerinin de sevk edildiği limandaki durumun görünmemesi için konteynerlerle perdeleme yapıldı.








24 Şubat 2003
Bakanlar Kurulu, Başbakan Abdullah Gül'ün başkanlığında toplandı. Toplantıda, Türkiye'de yabancı asker bulundurulması ve yurtdışına asker gönderilmesine ilişkin tezkerenin görüşülmesi bekleniyor.












28 Şubat 2003
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in başkanlığındaki MGK toplantısında, Irak ve Kıbrıs sorunu ele alındı. 4.5 saat süren toplantıda hükümete tavsiye kararı 
çıkmadı. 









01 Mart 2003
TBMM olağanüstü toplantısında Türk askerinin yurtdışına gönderilmesi ve yabancı ülke askerlerinin Türk topraklarında bulunmasına ilişkin tezkere reddedildi.









***

(31)   " 1 Mart Tezkeresi "


***

(32)  TURGUT ÖZALIN DAVET ETTİĞİ  " Çekiç Güç "ü başımızdan defedememiştik.,

A)  NECMETTİN ERBAKAN KONUŞMASI ; 


B) MUHSİN YAZICIOĞLU KONUŞMASI ;


C) ERBAKAN ÇEKİÇ GÜCÜ KOVDU/ERDOĞAN NATO'YLA ORTADOĞUYU İŞGAL ETTİ.
   

D) ERDOĞAN’IN ‘ÇEKİÇ GÜÇ’ YALANI


***

(33)  Annan Planı;

PDF ; FORMATINDA  PC  NİZE (  BİLĞİSAYARINIZA İNDİREREK İNTERNET ORTAMI  DIŞINDA İÇERİĞİ OKUYUNUZ..,)


***

(34)  Abdullah Gül başkanlığındaki 58. Hükümet istifa etti.


***

(35)  59. Türkiye Hükûmet NASIL KURULDU;


***


(36)   Amerika Erdoğan'ı Erbakan'ın yerine o tarihten bu yana hazırlamıştı. !

Amerika’nın Türkiye büyükelçisi ve CIA’nın ünlü darbe uzmanı Morton Abramowitz, Tayyip Erdoğan ile 15 ekim 1996’da görüştü. 
Abramowitz, Tayyip Erdoğan’ı “Türkiye çapında liderliğe teşvik” ediyordu. 
Yıllar öncesinden bu bilgiye ulaşmış olan Aydınlık Gazetesi’de temiz bir kaynak olmadığını bir kez daha ortaya koymuştur. 
Zira böyle gizli bilgiler nasıl, kimin aracılığıyla bu veya buna benzer gazetelerin eline geçmektedir.



"CİA ' nin tayyip erdoğan hazirliği
Tayyip Erdoğan, 27 Mart 1994 seçimlerinde istanbul büyükşehir belediye başkanı oldu. amerika'nın türkiye büyükelçisi ve cia'nın ünlü darbe uzmanı morton abramowitz, tayyip erdoğan ile 15 ekim 1996'da görüştü. abramowitz, tayyip erdoğan'ı "türkiye çapında liderliğe teşvik" ediyordu

 ( RTE 'nin BOP 'un eşbaşkanı olduğunu itiraf etmesi)


***
(36)   Amerikan-İngiliz koalisyonu ;


***

(37)   1991 Körfez Savaşı ;


***

(38)   " Embedded Journalists " yani ordu ile birlikte hareket eden, 

İliştirilmiş gazetecilik (embedded journalism) nedir?
embedded_journalism

CEMAL TUNÇDEMİR

6 Ocak 2014

İliştirilmiş gazetecilik (Embedded Journalism), savaş ve sıcak çatışma alanlarında, çatışmanın bir tarafındaki askerlerle beraber hareket eden ve savaşı onların açısından görüp yansıtan muhabirler için kullanılan bir deyim. Uygulaması çok daha eski olsa da en pervasız, en tartışmalı kullanımı 2003 yılında başlayan Irak Savaşı’nda oldu. Değişik zamanlarda toplam 775 gazeteci ve fotoğrafçı ABD ordusuna ‘iliştirilmiş’ olarak savaş bölgesine götürülerek, ‘zırhlı araçlar içinden gördükleri savaşı’ ABD kamuoyuna ‘’yansıttılar’’. Neden böyle bir uygulamaya gittikleri sorulan Deniz piyade yarbayı Rick Long, ‘’Açık söyleyeyim, savaşı kazanmak istiyoruz. Ve enformasyon da bu savaşın önemli bir parçası. Biz de enformasyon alanını domine etmek istiyoruz’’ yanıtını verecekti. Haksız çıkmayacaktı. Bu gazeteciler olan biten her şeyi tam da Bush yönetiminin istediği haberlerle yansıttılar. Bu yüzden de Amerikan kamuoyu ve hatta Amerikan devleti, Irak’ta nasıl bir bataklığa saplanmakta olduğunu yıllarca göremedi.

Savaş hattının kendine özgü risk ve tehlikeleri nedeniyle ‘embedded journalism’i kaçınılmaz gören gazetecilik otoriteleri de var buna rağmen şiddetle karşı çıkanlar da… İliştirilmiş gazeteciliği eleştiren medya otoriteleri, bu tür gazetecilere yaptıkları işi ima ettiğine inandıkları şekilde “inbedded journalist (yatağa girmiş gazeteciler)” diyorlar. Reuters adına 2. Dünya Savaşını takip eden ‘iliştirilmiş gazeteci’lerden Charles Lynch, yıllar sonra bir itirafında o yıllardaki gazeteciliğini şöyle anlatacaktı:

Hükümetin propaganda kolu olmuştuk. Başlangıçta hükümetin sensorları bizi yönlendiriyordu. Kısa süre sonra biz kendimiz sensora dönüşmüştük. Hepimiz birer tribün amigosuyduk artık.
Washington Post köşe yazarı David Ignatius ise 2 Mayıs 2010 tarihli köşe yazısında, ‘iliştirilmiş gazeteci’ olarak Irak ve Afganistan’da yaşadıklarını anlattıktan sonra şöyle yakınacaktı: ‘’İliştirilmiş olmanın bir bedeli var. Savaşı bir bütün olarak değil sadece tek bir perspektiften görüyorduk.’’

Ama Ignatius’u asıl endişelendiren günümüzde iliştirilmiş gazeteciliğin savaş haberlerinin ötesinde politik ve kültürel habercilikte bile bir ‘norm’ haline gelmeye başlaması:

‘’Politik ve kültürel tartışmalarda bile gazeteciler bindikleri karavandan görünen kısmı aktarıyor sadece. Sürekli olarak bir politikacının, bir partinin ya da bir sosyal grubun karavanında bulunmanın, savaşta bir tarafın tankında bulunmaktan farkı yok. Elbette, ‘bir parti otobüsüne’ veya ‘bir önemli uçağa’ binen gazeteciler haber kaynağına doğrudan irtibat kazanıyorlar ama bu aynı zamanda da gazetecilikte tarafgirliği besleyip, serbest rekabeti yok ediyor’’.
Ignatius’un bir tecrübesini daha önemsiyorum. Irak işgali başladıktan sadece 2 gün sonra bir grup gazeteciyle kendi kiraladıkları bir arabayla güneyden Irak’a girmişler. Hiç bir askeri koruma altında olmadıkları için oldukça riskli ve tehlikeli bir yolculuk yapmışlar. Ancak o kısacak yolculuk bile ‘iliştirilmiş gazetecilerin’ görmedikleri şeyi görmelerine yetmiş: Yerel halkın ABD güçlerine karşı silahlı isyan hazırlığı içinde olduğunu…

Ignatius ve arkadaşlarının bu yolculuğundan haftalar, savaşın başlamasındansa 2 ay sonra, 1 Mayıs 2003 günü Bush, uçak gemisinin üzerinden ‘zafer kazanıldı savaş bitti’ konuşması yaparken ‘iliştirilmiş gazeteciler’ bu zaferi manşetlerinden coşkuyla taşıdı. Oysa ki ABD’nin küresel itibarını sarsacak ve tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birine sürükleyecek Irak Savaşı daha yeni başlıyordu. Irak’ta ‘gerçek’lerden çok ulusal gururu okşayacak ‘zafer‘in peşine düşen iliştirilmiş gazeteciler doğal olarak bunu göremezdi, gösteremezdi. ‘Nefes’ filminin ünlü cümlesini uyarlayacak olursam, ‘gazeteci uyursa herkes uyur’du.

Bir devlet yönetimi için en büyük yanılgı, oluşturduğu paralel gazetecilik ile akıbetine hükmedebileceğini sanmasıdır. İliştirilmiş gazetecilikle sadece toplumun değil, kendi gözlerini de bağladığını farkettiğinde genelde artık çok geçtir. Vizyoner ve bilge bir yönetim ise, kendisinin ve ülkenin gerçek dostlarının durmaksızın soru sorup, eleştiren gerçek gazetecilik olduğunu bilir.


***

(39)   TRT Logosunun değiştirilmesi,

YENİ TRT  LOGOLARI ;


***

(40)  Cumhuriyet treni yola çıkıyor..,

Cumhuriyet treni yola çıkıyor
Son güncelleme : 13 Ocak 1999 00:00
TRT Çocuk ve Gençlik Vakfı ile Devlet Demiryolları ortak bir projeye imza atıyor. "Cumhuriyet Treni" adlı proje uyarınca demiryolunun geçtiği kasaba ve ilçelerde Atatürk'ün kurduğu çağdaş Türkiye'nin tanıtımı amacıyla 8 etaplık bir tren gezisi…
TRT Çocuk ve Gençlik Vakfı ile Devlet Demiryolları ortak bir projeye imza atıyor. "Cumhuriyet Treni" adlı proje uyarınca demiryolunun geçtiği kasaba ve ilçelerde Atatürk'ün kurduğu çağdaş Türkiye'nin tanıtımı amacıyla 8 etaplık bir tren gezisi programı düzenlendi. 

TRT Genel Müdürü ve TRT Çocuk ve Gençlik Vakfı Başkanı Yücel Yener, konuyla ilgili olarak düzenlediği basın toplantısında, projenin Türkiye Cumhuriyeti açısından çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'de bugüne kadar hayata geçilmemiş bir olay. Büyük ve güzel bir proje. Kamuoyunun desteğine ihtiyacımız var. Cumhuriyet Treni Ankara'da sefere hazırlanıyor. Bu proje ile cumhuriyetin önemini içte ve dışta layıkıyla tanıtmaya çalışacağız. Bu trende Atatürk dönemini yaşamış, Atatürk'ü tanıyan insanları da bulundurmaya çalışacağız. Ayrıca Cumhuriyet Tren'inde TRT arşivinden sağlanacak görsel malzeme ile o zorlu günleri trenin yolucularına anlatmaya çalışacağız" dedi. Yener ayrıca, TRT tarafından 12 dizilik bir Keloğlan animasyonunun da tamamlanmak üzere olduğunu söyledi. TRT misafirhanesinde düzenlenen TRT Çocuk ve Gençlik Vakfı Yönetim kurulu toplantısına Başkan Yücel Yener'in yanısıra yönetim kurulu üyeleri İbrahim Arıkan, Latif Mutlu , Abdullah Tüzel, Şener Tokcan ve Hülya Ay da katıldılar.

GÜZERGAH

Cumhuriyet Treni buharlı lokomotifi Atatürk'ün yurt gezilerini yaptığı ve içinde özel eşyalarının bulunduğu sahanlı vagonun bir kopyasından oluşuyor. Vagonda kurtuluş savaşı sırasında demiryollarını anlatan bir fotograf sergisi, yine kurtuluş savaşını anlatan video gösterilerinin sunulacağı bir de sinema vagonu bulunuyor. Mart-23 Nisan 1999 tarihleri arasında birinci etap için yola çıkacak olan Cumhuiyet Treni sekizinci etabını 25-31 Aralık tarihleri arasında tamamlayacak. Edirne-Karaağaç-Mandıra-Kırklareli-İstanbul-Eskişehir-Ankara güzergahı ile Cumhuriyet turuna başlayacak olan Cumhuriyet Treni Kırıkkale-Ankara etabı ile turunu sona erdirecek.


***

(41)  ADALI HÜSEYİN ( YAPARIZ )  İÇERİĞİ NE BAKALIM ;

ADALI HÜSEYİN

Aşağıdak naklettiğimiz olay tamamen gerçektir. İşgal yıllarında Antalya'da cereyan etmiş, günlerce mahalli basında, İstanbul gazetelerinde yer almış, pek çok ümitsiz gönle heyecan vermiştir. Biz başka bir siteden aldık, aynen yayımlıyoruz:

EFENDİM, ADALI HÜSEYİN, ANTALYA’DA YAŞIYAN, 2 METREYE YAKIN BOYU, DEV CÜSSESİ İLE ETRAFA DEHŞET SAÇAN BİR KÜLHANBEYİDİR. OKUMASI-YAZMASI YOKTUR. DÜZENLİ BİR İŞİ YOKTUR... ATADAN, ANADAN KALMA GELİRİ DE YOKTUR... NEREDE AKŞAM, ORADA SABAH YAŞIYAN BİRİDİR.

GÜNÜN BİRİNDE ŞEYTANA UYUP, MÜNAKAŞA ETTİĞİ ADAMI ÖLDÜRÜR... ZAPTİYE ONU YAKALAR, MAHKEMEYE ÇIKARIRLAR... ADALI HÜSEYİN MERT ADAMDIR, ÖYLE ÇAMURA YATMAZ... SUÇUNU İTİRAF EDER... MAHKEME DE ONU İDAMA MAHKÛM EDER!..

DEVİR MİLLÎ MÜCADELE DEVRİDİR... ANTALYA İTALYANLAR'IN İŞGÂLİ ALTINDADIR.

TAM ADALI HÜSEYİN’İN İDAM EDİLECEĞİ GÜNÜN GECESİNDE, KAYMAKAMIN YANINA ÜÇ KİŞİ GELİR... BUNLARDAN BİRİSİ İHTİYAR KENDİ HALİNDE BİR ADAMDIR... İDAM SAATİNE KADAR ORADA BEKLEMEK İÇİN KAYMAKAMA YALVARIR...

DİĞER İKİSİ, İTALYAN İŞGÂL KUVVETLERİ KUMANDANI GENERALİN YAVERİ İLE, ONUN TERCÜMANIDIR... YAVER, TERCÜMANIN AĞZINDAN KAYMAKAMA ADALI HÜSEYİN’İ İDAM EDEMİYECEKLERİNİ SÖYLER!..

KAYMAKAM SORAR:

- "NEDEN EDEMİYELİM?.. ADALI HÜSEYİN ADAM ÖLDÜRDÜ, MAHKEMEDE ÂDİL BİR ŞEKİLDE YARGILANDI VE İDAMA MAHKÛM EDİLDİ... SABAHA KARŞI ASILACAK!.."

YAVER CEVAP VERİR:

- "ASAMAZSINIZ, ÇÜNKÜ ADALI HÜSEYİN DOĞUM YERİ İTİBARİYLE BİZİM VATANDAŞIMIZDIR!.. ONU ALIP GÖTÜRMEYE GELDİK!"

ÜLKE İŞGÂL ALTINDADIR... ÜSTELİK, İŞGÂL OLMASA DA, LÂNET OLASI TANZİMAT YASALARI GAVURLARA BU TÜR HAKLAR TANIMIŞTIR. ADAMIN ELİNDE İSTANBUL'DAN ALINMIŞ AF BERATI VARDIR... KAYMAKAM ÇARESİZ., İÇİNDEN LÂNET OKUYARAK NÖBETÇİLERE ADALI HÜSEYİN’İ YANINA GETİRMELERİNİ EMREDER...

ADALI HÜSEYİN ELLERİNDE AYAKLARINDA ZİNCİRLER, DEV CÜSSESİYLE HEPSİNE TEPEDEN BAKARAK GÜLER:

- "NE O, SEYRE Mİ GELDİNİZ?"

KAYMAKAM SİNİRLİ BİR SESLE:

- "ÇÖZÜN ŞU İTİN ZİNCİRLERİNİ!" DİYE EMİR VERİR... ADALI HÜSEYİN‘E DE TERS TERS BAKARAK:

- "ARTIK SERBESTSİN!" DER… ADALI HÜSEYİN İNANAMAZ:

- "AMAN KAYMAKAM BEY, ALAY ETME BENİMLE!"

AMA ZİNCİRLERİ GERÇEKTEN ÇÖZÜLÜNCE, GÖZLERİ IŞILDAR.

- "KAYMAKAM BEY, ALLAH SENDEN RAZI OLSUN... ALLAH DEVLETE ZEVAL VERMESİN,"

DİYE DUA EDER... KAYMAKAM DAHA DA SİNİRLENİR:

- "SEN BİZİM DEVLET DEĞİL, KENDİ DEVLETİNE TEŞEKKÜR ET... BİZİM DEVLETE KALSAYDI, SENİ ŞİMDİ ÇOKTAN ASMIŞTIK!."

ADALI HÜSEYİN ŞAŞIRIR:

- "KİMMİŞ BENİM DEVLETİM?"

- "SEN NERDE DOĞDUN?"

- "ANAM BENİ TERME ADASINDA DOĞURMUŞ..."

- "İYİ... TERME ADASININ ŞİMDİKİ SAHİBİ İTALYA, SENİN ŞİMDİKİ DEVLETİN... BU İTALYANLAR DA SENİ ALIP GÖTÜRMEYE GELMİŞLER!"

BU SÖZ ÜZERİNE TERCÜMAN YILIŞIR:

- "TERME’DEKİ KARDEŞİNİZ RÜSTEM, SİZİN KURTARILMANIZ İÇİN İŞGÂL KUVVETLERİ KUMANDAN HAZRETLERİNE BAŞVURDU... KUMANDAN HAZRETLERİ DE SİZİN SERBEST BIRAKILMANIZ GEREKTİĞİ KARARINA VARDI... SİZ, HER NE KADAR ŞİMDİ GENERAL HAZRETLERİNİN DİLİNİ BİLMİYORSANIZ DA, ZARARI YOK... YAKINDA TERME ADASINA GİDECEK, YILLARDIR HABER ALMADIĞINIZ AKRABALARINIZI GÖRECEKSİNİZ... KISA ZAMANDA DİLİMİZİ ÖĞRENECEKSİNİZ... O ZAMAN KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDERSİNİZ,"

DER... VE ADALI HÜSEYİN’İ KOLUN TUTUP ODADAN ÇIKARMAYA YELTENİR... KÖŞEDE BİR SÜREDİR SAKİN BEKLEMEKTE OLAN İHTİYAR, ELİNİ KOYNUNA SOKAR, VE AYAĞA KALKAR...

ANCAK ADALI HÜSEYİN, ŞÖYLE BİR SİLKİNİP KOLUNU İTALYAN’IN ELİNDEN KURTARIR VE KÜKRER:

- "SEN O GENERALE SÖYLE... BEN AŞAĞILIK BİR SERSERİYİM!.. ALLAH’IN BİLDİĞİNİ KULDAN NE SAKLIYAYIM!.. YAPMADIĞIM KÖTÜLÜK KALMAMIŞ, ÜSTELİK SON OLARAK DA ELİMİ BİR DİN KARDEŞİMİN KANINA BULAMIŞIMDIR. İSTEMEZDİM, AMA OLDU... KADER İŞTE!"

- "ANCAK TAHAMMÜL ETMİYECEĞİM ŞEY, BENİM DEVLETİMİN İŞLERİNE ECNEBİLERİN BURNUNU SOKMASIDIR!.. BENİM DEVLETİM, BENİ İDAMA MAHKÛM ETMİŞ!.. HAKSIZ BİLE OLSA, BENİM DEVLETİMİN KANUNU, BENİM DEVLETİMİN KARARI!.. "

- "SEN BU DEDİKLERİMİ BİR BİR GENERALİNE SÖYLE... TERME’DEKİ NAMUSSUZ KARDEŞİME DE SÖYLE!... BENİM OKUMAM YAZMAM YOKTUR, LUGATLİ DE KONUŞAMAM!.. AMA BİR KELİMEYİ İYİ BİLİRİM: İSTİKLÂL!"

- "SÖYLE ONLARA!.. DE Kİ, ADALI HÜSEYİN, KENDİ DEVLETİNİN İDAM CEZASINI, ÜLKESİNİN İSTİKLÂLİNİ YOKETMEYE GELMİŞ İŞGÂLCİ GAVURLARIN SAĞLADIĞI SÖZDE HÜRRİYETE TERCİH ETTİ!"

SONRA KAYMAKAM’A DÖNÜP,

- "HADİ, BU DENSİZLER GELİP BÖYLE BİR TALEPTE BULUNDU... SİZLER, SİZİN GİBİ OKUMUŞ, BU RÜTBEYE, BU MEVKİE GELMİŞ İNSANLAR, NASIL BUNA EVET DER?.. NASIL KENDİ DEVLETİNİN KANUNLARINI, YABANCILAR İSTEDİ DİYE ÇİĞNER DE, HAYSİYETİNİ AYAKLAR ALTINA ALIR?."

ARKASINDAN :

- "BU MU BENİM AF FERMANIM?"

DİYEREK KAYMAKAMIN ELİNDEKİ AF KÂĞIDINI ALIR, YIRTAR, YERE ATAR!.. SONRA :

- "NE BEKLİYORSUNUZ KAYMAKAM BEY?.. GÖREVİNİZİ YAPIN!"

DİYEREK ELLERİNİ TEKRAR ZİNCİRLERE UZATIR... ODADAKİ TÜRKLER GÖZYAŞLERINI TUTAMAZKEN, KÖŞEDE DURAN İHTİYAR YAKLAŞIR, KOYNUNDA GİZLEDİĞİ HANÇERİ ÇIKARIR VE DER Kİ:

- "ADALI HÜSEYİN!.. BEN O ÖLDÜRDÜĞÜN DELİKANLININ BABASIYIM... BURAYA İDAMINI GÖRMEYE, EĞER EZKAZA KURTULURSAN SENİ ÖLDÜRMEYE GELMİŞTİM!.. BU HERİFLER SENİ SERBEST BIRAKTIRDIKLARI ANDA KALKIP HANÇERİ GÖĞSÜNE SAPLIYACAKTIM... ÇÜNKÜ SEN BENİM ÇİĞERİMİ DAĞLADIN. GÖZÜM GİBİ SEVDİĞİM OĞLUMU ELİMDEN ALDIN!.."

- "NE VAR Kİ, AZ ÖNCE SÖYLEDİKLERİN YÜREĞİMDEKİ BÜTÜN KİNİ SİLDİ GÖTÜRDÜ... BİR OĞUL KAYBETMİŞTİM, ŞİMDİ BİR OĞUL KAZANDIM. GEL, SENİ BAĞRIMA BASAYIM!"

ARTIK KİMSE GÖZYAŞLARINI TUTAMAZ... İTALYANLAR BİLE BU DUYGULU SAHNE KARŞISINDA SÖYLİYECEK SÖZ BULAMAZLAR... BİR KAÇ DAKİKA SONRA ADALI HÜSEYİN, KENDİNİ DERTLİ BABANIN KOLLARINDAN SIYIRARAK ŞÖYLE DER:

- "HADİ BEYLER, İŞİMİZE BAKALIM!"

VE GİTTİKÇE DEVLEŞEREK, BULUNDUKLARI ODANIN KARŞISINDA, HAPİSHANENİN BAHÇESİNDE KURULU DARAĞACINA DOĞRU YÜRÜR!..

***
TRT bu muhteşem olayı film yaptı, "İSTİKLÂL" adıyla yayınladı. TANJU KOREL, rahmetli ADALI HÜSEYİN'i çok güzel canlandırmıştı.

ALLAH, ADALI HÜSEYİN gibilerinin tüm günahlarını affetsin!.. Gani gani mahmet eylesin!.. Meçhul mezarına nur yağsın!

ALLAH, gavurdan medet umanlara da dünyada ve ahırette gün yüzü göstermesin!


***

(42)  KEMAL UNAKITAN DÖNEMİ ; 


***
(43)  2003 Irak Savaşı Görüntüleri 1


***
(44)  2003 Irak Savaşı Görüntüleri 2


***

(45)  Tomahawk Füzesi ve İLĞİNÇ GELİŞMELERİ ;



Viranşehir'e Tomahawk düştü,

28 Mart 2003 

Şanlıurfa'nın Viranşehir ilçesine bağlı Dağyağı Köyü Büyükmedres Mezrası yakınlarına bir Tomahawk füzesi düştü. Daha önce de Urfa'nın Birecik ilçesine yakınlarına yolunu şaşıran iki Tomahawk düşmüş, bunun üzerine Türk hava sahası füzelere kapatılmıştı.

Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'ne bağlı Dağyağı Köyü Büyükmedres Mezrası yakınlarına saat 03.00 sıralarında Tomahawk füzesi düştü. Olayda ölen ve yaralanan olmadı.

4 PARÇA PATLAMAMIŞ FÜZE

Şanlıurfa Valiliği, bölgede dört ana parça halinde patlamamış füzeye ait olduğu tahmin edilen parçalar düştüğünü bildirdi.

Sabah saatlerinde merkeze bağlı Dağyanı Köyü'ne bağlı Büyükmedres Mezrası'ndaki vatandaşlar ''Alo 156 Jandarma''yı arayarak, mezralarına füze düştüğü yolunda ihbarda bulundular.

Bunun üzerine olay yerine giden jandarma ekipleri, mezranın 300 metre batısında ekili araziye, yaklaşık 1 kilometre çapında bir alana yayılmış 4 ana parça halinde patlamamış füzeye ait olduğu tahmin edilen parçalar düştüğünü belirledi.

Jandarma ekiplerinin, çevrede güvenlik şeridi oluşturduğu, olay yerine kimsenin yaklaştırılmadığı ve uzman ekip beklendiği bildirildi.

Bilindiği gibi 23 Mart günü de Akdeniz'deki Amerikan gemisinden atılan, ancak hedef şaşıran iki Tomahawk füzesi, Şanlıurfa'nın Birecik İlçesi'ne bağlı Özveren Köyü ile Viranşehir İlçesi'ne bağlı Ayaklı Köyü yakınlarına düşmüştü.

RADYOAKTİF  MADDE İÇERİP İÇERMEDİĞİ ARAŞTIRILIYOR

Şanlıurfa'nın Viranşehir İlçesi'ne bağlı Ayaklı köyü yakınlarına düşen güdümlü merminin ''radyoaktif'' madde içerip içermediği inceleniyor.

Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na (TAEK) bir yazı yazarak, Ayaklı köyü yakınlarına düşen güdümlü merminin ''radyoaktif'' olma ihtimali bulunduğunu belirterek, konunun incelenmesini istedi.

Bölgede radyoaktivite ölçümlerine başlayan TAEK, sonuçları yaklaşık 1 hafta içinde Sağlık Bakanlığı'na bildirecek.

Sağlık Bakanlığı, çevre kirlenmesinin boyutunun ve bölgede radyoaktif madde bulunup bulunmadığının araştırılmasının ardından bölgedeki ve civar köylerdeki kanser vakalarını incelemeye alacak.

Bakanlık, 10 yıl içinde Ayaklı köyü ve civar köylerdeki kanser vakalarında orantısal bir artış tespit ederse ABD'ye tazminat davası açacak.

Radyoaktif maddeler uzun vadede, kan, cilt, kemik, troid, lenf, akciğer, beyin, testis kanserlerine yol açıyor.

Ayaklı köyüne 1 metre 30 santim uzunluğunda bir güdümlü mermi düşmüş, gövdesi parçalanmış, çekirdek kısmı ise yaklaşık 3 metre genişliğinde bir çukur açmıştı.


***


 (46) Geçici Vergi Nedir ? Geçici Vergi Uygulaması Nasıl Yapılmalıdır ?

- 01/01/2015 - 

Geçici Vergi, Maliye Bakanlığının iş dünyasından almış olduğu kazanç vergileridir. Kazançların vergilendirilmesiyle ilgili süreçlerden birini oluşturmaktadır. Devlet, bir takvim yılı boyunca işletmelerin elde etmiş oldukları kazançlardan bir yıl sonra vergi alacağını tahsil eder.

Geçici vergi, kamunun dolaysız vergi gelirlerinde en önemli kalem olan gelir ve kurumlar vergisini, öncelikle enflasyona karşı korumaya yönelik ve üç ayda bir talep ettiği, süresinde ödenmeyen vergi tutarına aylık  gecikme zammı işletilen,  1999 yılında ekonomik gerçeklere uygun hale getirilerek temel hükümleri bu günkü halini almış, niteliği itibari ile nihai vergileme özelliği taşımayan endirekt vergi bir çeşididir. Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 120. maddesinde düzenlenmiştir.  Kurumların ödeyecekleri  Geçici  Vergi’nin hesabında da Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 25/2 maddesinin açık atfı dolayısıyla Gelir Vergisi Kanunu’nda yazılı düzenleme uygulama alanı bulmaktadır. Geçici Vergi’nin oranı, Gelir Vergisi mükellefleri için yüzde 15, Kurumlar Vergisi mükellefleri için yüzde 20 dir.

Mevcut geçici vergi uygulaması, 01.01.1999 tarihinden itibaren başlamış, gerçek usulde vergilendirilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, gelir ve kurumlar vergisine mahsuben (Ocak, Şubat, Mart), (Nisan, Mayıs, Haziran), (Temmuz, Ağustos, Eylül), (Ekim, Kasım, Aralık)  üçer aylık kazançları üzerinden hesaplanan bir vergi türüdür. Her ne kadar üçer aylık denilmesine rağmen, geçici vergi matrahları Mart, Haziran, Eylül ve Aralık ayları sonunda hazırlanan gelir tablosu üzerinden, Ocak ayından başlamak üzere  hesaplanır ve beyan edilir.

Geçici Vergi Kapsamına Giren Kazançlar

* Gelir vergisi mükelleflerinden geçici vergi kapsamında yer alanlar;

Gerçek usulde vergilendirilen bilanço veya işletme hesabı esasına göre defter tutan ticari kazanç sahipleri, serbest meslek erbabı, kollektif şirket ortakları, Adi komandit şirketlerin komandite ortakları, ticari veya serbest meslek kazancı sahibi adi ortaklığın ortakları.

* Kurumlar vergisi mükelleflerinden geçici vergi kapsamında yer alanlar;

– Sermaye şirketleri (Anonim, Limited ve Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile benzer nitelikteki yabancı kurumlar) ,  Kooperatifler,

– İktisadî kamu kuruluşları, Devlete, il özel idarelerine, belediyelere, diğer kamu idarelerine ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, faaliyetleri devamlı bulunan ve birinci ve ikinci fıkralar dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler iktisadî kamu kuruluşudur,

–  İktisadî kamu kuruluşları ile dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmelerin kazanç amacı gütmemeleri, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliklerinin olmaması, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya iş yerlerinin bulunmaması mükellefiyetlerini etkilemez. Mal veya hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olması, kâr edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesi bunların iktisadî niteliğini değiştirmez.

– Yabancı devletlere, yabancı kamu idare ve kuruluşlarına ait veya bağlı olup, yukarıdaki ilk fıkra dışında kalan ticarî, sınaî ve ziraî işletmeler, iktisadî kamu kuruluşu gibi değerlendirilir.

– Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler (sendikalar dernek; cemaatler ise vakıf sayılır),

–  İş ortaklıkları: Yukarıdaki fıkralarda yazılı kurumların kendi aralarında veya şahıs ortaklıkları ya da gerçek kişilerle, belli bir işin birlikte yapılmasını ortaklaşa yüklenmek ve kazancını paylaşmak amacıyla kurdukları ortaklıklardan bu şekilde mükellefiyet tesis edilmesini talep edenler iş ortaklıklarıdır. Bunların tüzel kişiliklerinin olmaması mükellefiyetlerini etkilemez.

Adi ortaklıklar,  kollektif şirketler ve adi komandit şirketler, ortaklık olarak gelir veya kurumlar vergisi  mükellefi olmadıklarından geçici vergi mükellefi değillerdir.

Ancak adi ortaklıklar ile kollektif şirketlerde ortakların, komandit şirketlerde komandite ortakların elde ettikleri kazançlar geçici verginin konusuna girmektedir.

Kimler Geçici Vergi Ödemez ?

Tasfiye halindeki kurumlar vergisi mükellefleri tasfiye dönemlerinde,
 Basit usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri,
Yıllara sari inşaat  ve onarma işi yapanlar,
Ücret geliri elde edenler, menkul ve gayrimenkul sermaye iradı sahipleri,
Zirai kazanç sahipleri, diğer kazanç ve irat elde edenler,
Kazançları vergiden istisna edilen serbest meslek erbabı,
Noter bulunmayan  yerlerde Adalet Bakanlığı’nca geçici yetkili noter  yardımcısı olarak görevlendirilenler geçici vergi ödemezler.
Ancak yıllara sari inşaat onarma işi yapanlar ile geçici noterlik görevini ifa edenler, bu işlerinden elde ettikleri kazançları dışında kalan ticari veya mesleki kazançları  nedeniyle geçici vergi ödemek zorundadırlar.

İşi bırakma veya tasfiye hallerinde işin bırakıldığı veya tasfiyeye girildiği tarihin içinde bulunduğu geçici vergi dönemin sonuna kadar olan sürede son geçici vergi beyannamesi verilir.

Geçici Verginin Eksik Beyan Edilmesi Durumunda Ne Yapılması Gerekir?

Geçmiş dönemlere ilişkin geçici verginin % 10’nu aşan tutarda eksik beyan edilmesi durumunda eksik beyan edilen kısım için, yapılacak re’sen veya ikmalen tarhiyat sonucunda vergi ziyaı cezası ile gecikme faizi uygulanır. % 10’luk yanılma payının beyan edilmesi gereken (beyan edilmiş olan değil) geçici vergi matrahı üzerinden hesaplanması gerekir.

Geçici Verginin Dönemleri, Beyan Tarihleri ve Ödeme Zamanları

Dönemler Beyan Tarihi Ödeme Zamanı


1.Dönem (Ocak, Şubat, Mart) 14 Mayıs akşamına kadar 17 Mayıs akşamına kadar
2.Dönem (Nisan, Mayıs, Haz.) 14 Ağustos akşamına kadar 17 Ağustos akşamına kadar
3.Dönem (Temmuz,Ağus.Eylül) 14 Kasım akşamına kadar 17 Kasım akşamına kadar
4.Dönem (Ekim, Kasım, Aralık) 14 Şubat akşamına kadar 17 Şubat akşamına kadar
İşe başlama, işi bırakma veya hesap döneminin değişmesi gibi durumlarda
i) İşe başlamada, işe başlanılan tarihin içinde bulunduğu geçici vergi dönemin sonuna kadar olan sürede ilk geçici vergi beyannamesi verilir.
ii) İşi bırakma veya tasfiye hallerinde işin bırakıldığı veya tasfiyeye girildiği tarihin içinde bulunduğu geçici vergi dönemin sonuna kadar olan sürede son geçici vergi beyannamesi verilir.
iii) Hesap döneminin değişmesi halinde yeni hesap döneminin başladığı tarihe kadar olan süre, ara dönem geçici beyan süresi olarak kabul edilir ve bu şekilde ki dönem ayarlamaları vergi dairelerinin sicil servisleri tarafından gerekli şekilde Vedop sisteminde kayda alınır.

Ödenmeyen Geçici Verginin Mahsubu Hakkında Açıklamalar

Yukarıda yer verilen ilk üç dönemde tahakkuk eden geçici vergiler ödenmese bile, sonraki dönemlerde hesaplanan geçici vergiden mahsup edilebilir. Fakat ödenmeyen geçici vergilerin, yıllık beyanname üzerinden hesaplanan kurum ya da gelir vergisinden mahsup imkanı bulunmamaktadır.

Ödenmeyen geçici vergi yıl sonunda hesaplanan gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilemez. Mahsup edilemeyen ve terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe  (gelir vergisi mükellefleri için 1 Mart, kurumlar vergisi mükellefleri için 1 Nisan) kadar gecikme zammı uygulanır. (Gecikme zammı oranı aylık % 1,95)

Ödenmeyen geçici verginin muhasebe kaydında ortaya çıkan sorunların bir çoğunun temelinde, geçici vergiye ait tahakkuk kaydının yapıl-a-madan, verginin ödenmesi ile beraber “193.Peşin Ödenen Vergiler ve Fonlar” hesabının kullanılmasının sebep olduğu görülmektedir.

Ödenmeyen Geçici Verginin Sehven Kurum veya Gelir Vergisinden Mahsup Edilmesi

Üçer aylık kazançlar üzerinden tahakkuk ettirilmiş ancak tahsil edilmemesi dolayısıyla yıllık beyanname üzerinden hesaplanan gelir veya kurumlar vergilerinden mahsup imkanı bulunmayan geçici vergi tutarları terkin edilecektir. Terkin edilen geçici vergi tutarına, vade tarihinden terkin edilmesi gereken tarihe kadar gecikme zammı uygulanacaktır. Terkin edilmesi gereken tarihler; gelir vergisi mükellefleri için takip eden yılın 1 Mart günü, kurumlar vergisi mükellefleri için ise takip eden yılın 1 Nisan günüdür.

Takvim yılı içerisinde tahakkuk eden geçici vergilerin, vadelerinde ve yukarıda detayına yer verilen terkin tarihlerine kadar ödenmemiş olmasına rağmen, gelir veya kurumlar vergisinden sehven mahsup edilmesi durumunda;

a) Eğer yapılan hata gelir veya kurumlar vergisinin beyan döneminin sonuna kadar fark edilerek düzeltme beyannamesi verilirse herhangi bir sorun olmayacaktır.

b) Ancak yapılan hata vergi dairesi tarafından fark edilerek, mükellefe vergi/ceza ihbarnamesi tebliğ edilirse, Vergi Usul Kanunu’nun 341.maddesinde yazılı hallerle vergi ziyaına sebebiyet verildiğinden dolayı sehven indirilen geçici vergi tutarının bir katı kadar vergi ziyaı cezası ayrıca kesilecektir.

ba) Bu durumda mükellef, vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde ilgili vergi dairesine başvurarak vadesinde veya 6183 sayılı kanunda belirtilen türden teminat göstererek vadenin bitmesinden itibaren üç ay içinde ödeyeceğini beyan ederse, vergi ziyaı cezasının ilk seferde yarısı, müteakiben kesilen cezalarda üçte biri indirilir.(VUK.Md.376)

bb) Ayrıca sehven yapılan bir hata nedeniyle vergi ziyaı cezası ile karşılaşan mükelleflerin ihbarnamenin tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde uzlaşma hakkı bulunmakla beraber,

Her türlü vergi / ceza ihbarnamesine mükelleflerin dava açma hakkı da bulunmaktadır.



****