6 Aralık 2018 Perşembe

17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu Olarak Bilinen olayın SONUÇLARI., BÖLÜM 5

17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu Olarak Bilinen olayın SONUÇLARI., BÖLÜM 5





Yerli Sermayeye OPERASYON.,

Anadolu sermayesini hedef alan operasyonda tutuklanmak istenen Kalyon Grup Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Cemal Kalyoncu, geçtiğimiz hafta Çalık Holding'e ait ATV ve Sabah Gazetesi'ni satın almıştı. 3. havalimanını yapacak olan Kalyoncu, İstanbul Metrobüsü ve KKTC su hattını inşa etti.

BİM: Mustafa Latif Topbaş

10 milyar TL'yi aşan cirosu ile dünyanın en büyük 197. perakendecisi olan BİM'in en büyük hissedarı ve Yönetim Kurulu Başkanı olan Mustafa Latif Topbaş da savcılık tarafından gözaltına alınmak istenenler listesine konuldu.

Eksim: Abdullah Tivnikli.,

Eksim Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Tivnikli, Tivnikli, 150 milyon dolar yatırımla Batum'da Çoruh Nehri üzerine ülkenin en büyük hidroelektrik yatırımlarından birisini hayata geçirmeye hazırlanıyor.
Cengiz İnşaat. Mehmet Cengiz.,

Üçüncü havalimanı ihalesini 22 milyar euro gibi rekor bir fiyata alan konsorsiyumun üyesi olan Cengiz İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Cengiz'in, Akşam ve Sky'ı alarak medyaya girmesinin operasyoncuları rahatsız ettiği belirtiliyor.” İfadeleri kullanılmıştır.

Haberde geçen “3. Havalimanı, 3. Köprü ve Kanal İstanbul projeleri bu sefer savcıların hedefi oldu” ifadeleri ile tamamen Ceza Muhakemesi Kanunu’na uygun usullerle yürüyen 2012/656 soruşturma ve soruşturmayı yürüten savcı Muammer AKKAŞ bir adım daha ileri gidilerek 2013 yılındaki gezi olaylarına katılanlarla bir hareket etmekle itham edilmiştir. Halbuki gezi olayları ile ilgili iddianame de Cumhuriyet Savcısı Muammer AKKAŞ tarafından hazırlanmıştı! Yani bir iftira daha tamamen asılsız ve kamuoyu algısını yönlendirecek şekilde ortaya atılmıştır. Ayrıca haberde geçen 3. HAVALİMANI, 3. KÖPRÜ, KANAL İSTANBUL, projelerinden hiçbiri 2012/656 sayılı 25 Aralık olarak bilinen soruşturmaya konu değildi.

Yeni Akit yazarı Hasan KARAKAYA 27 Ağustos 2014 tarihli “Çatı İttifakı” tutmadı... Şimdi de “Haçlı İttifakı” mı? Başlıklı yazısında; 

“……………. 2010’dan sonra neler oldu, AK Parti hangi badireleri atlattı?.. Paralel Yapı’ya karşı mücadele durduk yerde mi başladı?..

Gezi kalkışmasını başlatıp, Bunu Hükümet’i devirmek için kullanan kimdi?..

17 ve 25 Aralık’taki kirli operasyonların sebebi, yolsuzluk ve rüşvetle mücadele miydi, yoksa Hükümet’e darbe indirmek miydi?..
Özellikle 25 Aralık’ta, niye 4 veya 6 değil de, 5 işadamı gözaltına alınmak istendi?.. O 5 işadamının, 3. Havalimanını yapacak olan işadamları olması sadece bir tesadüf müydü, yoksa plânlı bir operasyon muydu?..
O 3. Havalimanı ki;

Gezi Zekâlılar Platformu da, onun yapılmasını istemiyordu!.. O havalimanının yapılmasına Almanya da karşıydı... Tıpkı, İsrail lobisinin Halkbank’a karşı olması gibi!..


Gezi Zekâlı’ların ve Almanya’nın 3. Havalimanına, İsrail lobisinin de Halkbank’a karşı çıkmaları, Paralel Yapı’nın da bu operasyonların içinde yer alması bir tesadüf(!) müydü?”
…..

Şuna açıkça;

“7 Şubat MİT darbesini beceremedik!.. Gezi kalkışmasından umduğumuzu bulamadık!.. 17 Aralık’ta Halkbank’a karşı, 25 Aralık’ta 3. Havalimanı’nı yapacak işadamlarına karşı başlattığımız operasyonu elimize-yüzümüze bulaştırdık... 
……
Desenize!..”

İfadelerini kaleme almış ve 3. Havalimanı ihalesini alan 5 iş adamının 25 Aralık operasyonunda gözaltına alınmasının söz “paralel yapı” tarafından hükümete darbe amacı ile gerçekleştirildiğini iddia etmiştir.

Öncelikle 25 Aralık 2013 tarihinde adı geçen soruşturma ile ilgili söz konusu 5 iş adamının gözaltına alınmak istediği ifade edilmiştir. Ancak 18 Aralık darbesi ile Efkan ALA’NIN doğrudan talimatları ile yeni göreve gelen SELAMİ İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Hakan Sıralı ve suç ortakları gözaltı talimatını yerine getirmemişlerdir.
3. Havalimanı ihalesini alan 5 iş adamı Limak-Cengiz-Kolin-Mapa-Kalyon firmalarının başlarındaki Nihat ÖZDEMİR, Mehmet CENGİZ, Celal KOLOĞLU, Mehmet Nazif GÜNAL, O. Cemal KALYONCU isimli şahıslardır. Bunlardan hiçbirisi ile ilgili 3. Havalimanı konulu bir suç isnadında bulunulmamıştır. Yazıda geçen ifadeler tamamı ile gerçek dışı ve hedef göstermeye yöneliktir. Ayrıca Karakaya’nın kullandığı ifadeler dahi Erdoğan söylemleri ile birebir olup yapılan algı manipülasyonunu ortaya koymaktadır. 

Cumhurbaşkanı R. Tayyip ERDOĞAN’IN üzerinde durduğu bir diğer husus da 25 Aralık dosyasının 17 Aralık dosyası ile birlikte hızlı tren projesini engellemek olduğudur.  Yüksek hızlı tren projesi ile ilgili 2012/656 sayılı soruşturma kapsamında 2013 yılı Ağustos-Eylül aylarına kadar herhangi bir suç isnadı mevcut değildir. Ancak bu tarihlerde Ankara-İstanbul yüksek hızlı tren projesi kapsamında T-26 tünelinin geri kalan işinin yapımı ihalesine fesat karıştırıldığı tespit edilmiştir. İhaleye fesat karıştıranların öncelikle TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet ERGUN, Hasan DAĞCI isimli şahıslar oldukları bunun yanı sıra Cengiz İnşaat- Mehmet Cengiz ile İÇTAŞ-İbrahim ÇEÇEN oldukları tespit edilmiştir. Cumhurbaşkanı R. Tayyip ERDOĞAN’IN oğlu N. Bilal ERDOĞAN da hem 2012/656 sayılı soruşturma kapsamında şüpheli olup TÜRGEV Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı olduğu bilinmektedir. Benzer şekilde TÜRGEV yönetim kurulu üyelerinin Cumhurbaşkanı R. Tayyip ERDOĞAN’A yakın isimler olduğu da göz önünde bulundurulduğunda söz konusu ihaleye fesat karıştırılması eylemini kaleme alıp soruşturmaya dâhil eden kolluk görevlilerinin Cumhurbaşkanı R. Tayyip ERDOĞAN tarafından iftiralara maruz kalması daha anlaşılabilir hale gelmektedir.

Söz konusu iddianın-hızlı tren projesine karşı olmak ve engellemek iddiası- iftira niteliğinde oluşu şöyle de açıklanabilir: hızlı tren projeleri Türkiye’nin başka noktalarını da kapsamakta olup soruşturmaya konu olan kısmı sadece Ankara-İstanbul Hızlı Tren hattı olup soruşturmaya dâhil olduğu dönem de 2013 yılının Ağustos-Eylül aylarıdır. Hâlbuki hızlı tren projeleri 2003 yılından itibaren hayata geçirilmiştir . Hızlı tren projeleri başladıktan tam 11 yıl sonra sadece bir bölümünün yapım ihalesine fesat karıştırılmasının tespit edilmesi, bu tespitin somut ve teyidi mümkün delillerle ortaya konması ve suça konu eyleme iştirak edenlerin sosyal konumları Cumhurbaşkanı R. Tayyip ERDOĞAN’I soruşturmada görev almış kolluk görevlilerine iftira atmaya itmiştir.

Sonuç olarak burada yer verilemeyen benzer iddiaların, haberlerin, köşe yazılarının da mevcut olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, 3. HAVALİMANI, 3. KÖPRÜ, KANAL İSTANBUL gibi projeleri üstlenen iş adamlarının suç işleme özgürlüğü olduğu mu iddia edilmektedir? Bu kadar çok haber ve yazının kaleme alınması, bu üç büyük projenin 25 Aralık soruşturması olarak bilinen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/656 sayılı soruşturmaya herhangi bir şekilde-ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma gibi- bir suçlamaya konu edilmediği ve hatta 2 tanesinin adı bile soruşturmada hiçbir zaman geçmezken, bu büyük projelerde yer alan iş adamları diğer ihalelerinde ve işlerinde suç işleme özgürlüğüne mi sahip olmuşlardır ki Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı dahi bu şahısların hedef alındığı, sözde ‘paralel yapı’ ve darbe iddialarını sürekli gündeme getirmek zorunda kalmıştır? Asıl cevabı aranması ve soruşturulması gereken konu ise R. Tayyip ERDOĞAN’IN talebi ve talimatı üzerine Sabah-Atv-Ahaber rüşvet havuzuna katkı sağlayan ve karşılığında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ihaleleri alan ve almaya devam eden bu iş adamları bu katkılarından dolayı mı dokunulmazlık kazanmış gibi tamamen iftiralarla dolu haber ve söylemlerle sürekli korunmaktadır? 

18 Aralık “Hukuka ve Anayasal Düzene Darbe” Süreci.,

Kamuoyunca “17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu” olarak bilinen adli çalışmaların akabinde eylem ve söylemleri ile örgütlü bir şekilde yargı darbesi yapıldığı ve darbe faaliyetlerinin 18 Aralık 2013 tarihli eylemlere başladığı anlaşılmıştır. Örgütün temel amacının dönemin Başbakanı R. Tayyip ERDOĞAN'a yakın iş adamları ile oğlu ve damadının, dönemin bazı bakanları ile çocuklarının da karıştığı rüşvet ve yolsuzluk faaliyetlerinin yer aldığı adli soruşturmalarının devam etmesini engellemek, delilleri karartmak, söz konusu soruşturmaları yürüten kamu görevlileri hakkında iftira atmak ve aleyhine suç uydurmak sureti ile sistemli bir şekilde kamuoyu algısını da oluşturarak idari ve adli soruşturmalara yol açabilmek olduğu görülmüştür.
Örgütün 17 Aralık 2013 tarihi sonrasında şekillenen Emniyet, Adliye ve Medya ayağının olduğu anlaşılmıştır. 17 Aralık 2013 tarihi sonrasında İçişleri Bakanı olarak göreve gelen Efkan ALA'nın söz konusu örgütün liderliğini yaptığı, kamu nüfuzunu da kullanarak cebir ve tehdit ile yürüttüğü suça konu eylemleri koordine ettiği, suça konu faaliyetlerin sistematik ve hiyerarşik bir şekilde gerçekleştirildiği görülmüştür. Suç işlemek amacı ile kurulan örgütün suç işleme kastı, eylemlerindeki süreklilik, imkân ve kabiliyeti aşağıda ayrıntılı olarak yer almıştır.
Örgütün tarafımın da içerisinde olduğu kamu görevlileri ile ilgili Emniyete yeni atanan personel vasıtası ile suç uydurduğu, Emniyet Teftiş Kurulundaki müfettişler vasıtası ile soruşturma başlattığı ve sahte tutanaklar ve soyut ifadelerle idari cezalar talep ettikleri, tüm bu süreç içerisinde bazı basın kuruluşlarına gizli kalması gereken bilgilerin sızdırılarak algı oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmıştır. Ayrıca medya ayağı vasıtası ile yolsuzluk soruşturmasında görev almış adliye ve emniyet mensuplarının tehdit edildiği, sistematik olarak hedef gösterildiği, iftiralar atıldığı görülmüştür.

ANAYASADA BELİRTİLEN KUVVETLER AYRILIĞI ORTADAN KALDIRILMIŞ, BAĞIMSIZ YARGI VE YARGISAL İŞLEMLER TAHAKKÜM ALTINA ALINMIŞ, 
TÜRK MİLLETİ ADINA KARAR VEREN MAHKEMELERİN VE CUMHURİYET SAVCILARININ KARARLARI YÜRÜTME ERKİNİN ÜST DÜZEY YÖNETİCİLERİ TARAFINDAN ÖRGÜT ÜYELERİNE ENGELLETTİRİLMİŞTİR..

   PARALEL YAFTALAMASI ile sistematik propaganda, sanki bunu desteklermişçesine görüntüden (uyduruk) disiplin soruşturmaları (paralel polisler denilerek)

(A) ÖRGÜTÜN YAPISI VE İŞLEYİŞİ

1. ÖRGÜTÜN SUÇ İŞLEME KASTI 


2. ÖRGÜTÜN SÜREKLİLİĞİ


3. ÖRGÜTÜN İMKÂN VE KABİLİYETİ


4. ÖRGÜTÜN ORGANİZASYONU


Müfettişlerin ayarlanışı (tape).,

Müfettişler ve idare arasındaki koruyup kollama mekanizması Usulsüzlüklerde müfettişler ile idarenin paslaşması (bilinçli iştiraki)


(B) EYLEMLER


EYLEM I.,


ANAYASAYI İHLAL, SUÇ DELİLLERİNİ YOK ETME GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA,

18 Aralık 2013 tarihine kadar Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olarak görev yaptığım süre zarfınca adli kolluk sorumlusu olarak görev yaptığım ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen kamuoyunca 17 Aralık soruşturması olarak bilinen 2012/120563 ve 25 Aralık Soruşturması olarak bilinen 2012/656 sayılı soruşturmaların bazı siyasileri ve yakınlarını da kapsayan bilgileri de içermesi münasebeti ile bir dizi hukuksuzlukların tarafımın da görevden alındığı 18 Aralık 2013 tarihi ile başladığı görülmüştür.  
CHP İstanbul Milletvekili Umut ORAN'IN İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın Başbakanlık Müsteşarı olarak görev yaparken, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'ya 17 Aralık Operasyonu sonrası bazı polis müdürlerini görevden alması için talimat verdiği iddia edilen telefon görüşmesi kaydını dinletmiş olup söz konusu ses kaydında geçen görüşmeler aşağıdaki gibidir.
             18.12.2013 tarihinde saat 02.27 sıralarında geçtiği iddia edilen görüşme kaydı;
...

H. Avni MUTLU: Evet sayın müsteşarım, efendim.,

Efkan ALA: Biz şimdi şuanda burdayız. Bu iki tane adam varya şube müdürü, bu işi yapanlar, size de haber vermeden, bu iki şube müdürü ve onların yardımcıları var. onların şimdi gidin hepsini alın görevden, uzaklaştırın. Yerlerine doğru dürüst bu işleri hükümete karşı komplo kutmayacak, çete kurmayacak şeylerden oluşturun.
H. Avni MUTLU: Görevlerinden uzaklaştıralım derken? Görevlerinden alacağız!

Efkan ALA: Açığa alın.,
H. Avni MUTLU: Ha açığa alalım.,

Efkan ALA: Gönderirsiniz başka yere. Şu anda gidip, akşam, toplayın hemen şimdi 1 saat içerisinde yapın geçin
H. Avni MUTLU: Evet, sabaha yapsak olmaz mı müsteşarım

Efkan ALA: ONLAR İFADE MİFADE ALDILAR MI O ZAMAN BİR ANLAMI KALMAZ Kİ! AYNI ADAMLAR AYNI KOMPLOYU KURUP.
H. Avni MUTLU: TABİ İFADELERİ SAVCI ALACAK ZATEN

Efkan ALA: ALSIN YERİNE DOĞRU DÜRÜST ADAM ATADIKTAN SONRA. BÖYLE BİRŞEY... SİZ İLİN VALİSİ, EMNİYET MÜDÜRÜ.. BUNU TEKRAR MÜZAKEREYE MEZUN DEĞİLİM DE
H. Avni MUTLU: Peki anladım tamam.

Efkan ALA: TAMAM KARDEŞİM. HEPİNİZİ ALDIM, HADİ, BİTTİ DEYİP
H. Avni MUTLU: Oldu hadi teşekkür ediyorum. Hayırlı Geceler.

18.12.2013 tarihinde saat 03.43 sıralarında geçtiği iddia edilen görüşme kaydı;
... 

Efkan ALA: HA ŞEY DE DEDİĞİM GİBİ BURADA BAŞBAKANLIĞA, HELE DE BUNU DEMEME BİLE GEREK YOK DA, HERHANGİ BİR YERİNE HERHANGİ BİR ŞEKİLDE, HİÇBİR ŞEKİLDE, NEDİR O?, ADAM GİTMESİ, POLİSLERİN GİTMESİ, BÖYLE BİRŞEY ZİNHAR HA, BUNA DİKKAT EDİN DE.
H. Avni MUTLU:KİMİN GİTMESİ?

Efkan ALA: ŞÖYLE NE BİLEYİM BEN HANİ, DİLİM BİLE VARMIYOR DA BAŞBAKANIN ORAYA KONUTA, ORYA BURAYA ZİNHAR ÖYLE BİRŞEY OLACAK ŞEY DEĞİL DE, ANLATABİLDİM Mİ?
H. Avni MUTLU: BİZİM BURAYA MI HAA YOK HAA, YOK YAV ANLADIM

Efkan ALA: ANINDA GÖREVDEN ANINDAN, ADIMINI ATAN GÖREVDEN ALINIR KARDEŞİM
H. Avni MUTLU: HA YOK YOK, ÖYLE BİRŞEY YOK ZANNETMİYORUM

Efkan ALA: ADAM DİYELİM ÖYLE BİRŞEY YAPTI, SİZİN YAPACAĞINIZ ŞEY, HEMEN HABER VERECEKSİNİZ VE İKİ HEMEN GÖREVDEN ALDINIZ SİZİ HADİ,
H. Avni MUTLU: YOK YOK ÖYLE BİRŞEY YOK YA, ZANNETMİYORUM, BİLEMİYORUM TABİ DE BUNLARIN SAĞINI SOLUNU, AMA ZANNETMİYORUM

Efkan ALA: BU TÜR KONULARDA ÇOK HASSAS OLUN SAYIN VALİM. AKIL DEVREDEN ÇIKINCA, BU OLACAK ŞEY DEĞİL DE, DİYELİM Kİ BÖYLE BİRŞEY OLDU, ADAMI HEMEN, ÖYLE Mİ KARDEŞİM, KİMİ GÖREVLENDİRMİŞ ALDIM ONLARI GÖREVDEN BİTTİ. ONDAN SONRASINI SİZ BURAYA BIRAKIN. YASA NE LAZIMSA O ÇIKAR KARDEŞİM
H. Avni MUTLU: Tamam tamam, o konularda öyle şey mi olur yaa.

Efkan ALA: MİT'TE DE AYNI ŞEYİ YAPIYORLARDI, TERSİNE DÖNDÜ HERŞEY TAMAMI KORUMAYA ALINDI, HİÇ KİMSE KIPIRDAYAMAZ, YANİ ÖYLE BİRŞEY OLMAZ
H. Avni MUTLU: Tamam tamam oldu.

Efkan ALA: NE LAZIMSA KANUN ÇIKAR HEPSİ ÇIKAR.
...

17 Aralık 2013 tarihinde gereği yerine getirilen 2012/120563 sayılı soruşturma kapsamında göz altına alınan Bakan çocukları ve diğer siyasi yakınlarının ifadelerinin alınması sürecinde, aynı tarihte İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından gereği yerine getirilen adli çalışmalarda da bir bakan çocuğu ve bazı siyasiler ile iş adamlarının adı geçmesi münasebeti ile tarafımın ve dönemin Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Nazmi ARDIÇ'IN görev yerlerinin değiştirilmesi talimatının Başbakanlık Müsteşarı Efkan ALA tarafından verildiği, talimattaki maksadın bakan çocuklarının ifadelerinin örgüt üyelerinin kendi kontrolü altındaki şahıslar tarafından alınması olduğu açıkça ortadadır. Adli kolluk sorumlusu olarak görev yaptığım süre içerisinde gerçekleştirilen 17 Aralık operasyonunda adli birimlerin çalışması engellenmiş Anayasanın Üçüncü Bölümünde tanımlanan Yargı erkinin faaliyetlerini anayasal güvenceler altında yerine getirmesinin önüne geçilmiştir. Ayrıca adli yargıya bağlı olarak faaliyet gösteren adli kolluk birimleri henüz soruşturma safhasında iken yukarıdaki görüşmede örgüt lideri Efkan ALA'NIN İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'ya verdiği talimatlar ve sonrasında gelişen hukuka aykırı eylemler ile tasfiye edilmiştir. 
 2012/120563 sayılı soruşturma kapsamında soruşturma savcısının talimatları ile gerçekleştirilen ifade alma işlemleri esnasında da tehdit ve cebir unsurları ön plana çıkmıştır. Söz konusu soruşturmayı yürüten Yolsuzluk Büro Amiri M. Akif ÜNER tarafından yapılan suç duyurusunda örgüt liderinin talimatları doğrultusunda 18 Aralık ve sonraki tarihlerde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne tayin olan personel delilleri karartarak Bakan çocukları ve siyasiler ile yakınlarının şüpheli olduğu soruşturmanın yürümesini engellemek istemişlerdir. (EK-12) Söz konusu suç duyurusunda yer verilen hususlardan, soruşturma ile ilgili gözaltı, ifade alma ve adliyeye intikal süreçleri içerisinde, görevlerine Efkan Ala'nın müdahalesi sonrasında başlamış olan İl Emniyet Müdür Yardımcısı Selami YILDIZ, Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Hakan SIRALI ve Şube Müdür Yardımcısı Arzum NAZMAN tarafından ilgili personel üzerinde psikolojik baskı oluşturmak suretiyle soruşturmayı akamete uğratacak şekilde davrandıkları anlaşılmıştır.
Adı geçen personelin Şüphelilere ifadelerinde sorulması için hazırlanan hukuki ve maddi delillere dayalı bazı sorulara yönelik değişiklik yapılması konusunda baskı yaptıkları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere hazırlanan fezlekenin imzalanmaması ve paraflı sayfasının imha edilmesi ile delilleri karartma girişiminde bulundukları anlaşılmıştır.
Eylemin hukuka aykırı olduğunun yukarıdaki görüşmeyi yapanlar tarafından da bilindiği ve Efkan ALA'NIN suça konu faaliyetlerin yasama organı vasıtası ile suç olmaktan çıkarılacağının garantisini verdiği görülmüştür. Bu durum bile örgütün suç işleme kastını açıkça ortaya koymaktadır. Aksi halde yasa koyucu neden yeni bir düzenleme getirme ihtiyacı duysun?
Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü olarak görev yaptığım dönem içerisinde şube müdürlüğümüz marifeti ile yürütülen İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2012/656 sayılı soruşturması kapsamında 25 Aralık 2013 tarihinde soruşturma savcısı tarafından verilen talimatların da yerine getirilmediği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası madde 138’de açıkça belirtilen ‘Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.’ İlkesini açık ve net bir şekilde ihlal etmek suretiyle Anayasal hüküm askıya alınmış ve Görevi Kötüye Kullanma suçunu işlemişlerdir. (Ek-2)3
Görüldüğü üzere Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne örgüt lideri Efkan ALA'NIN talimatları ile atanan Selami YILDIZ, Hakan SIRALI, Arzum NAZMAN ve İl Emniyet Müdürü Selami ALTINOK, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu tarafından anayasal hükümler askıya alınmış, tehdit ve cebir unsurları kullanılarak  2012/120563 ve 2012/656 sayılı soruşturma savcılarının talimatları yerine getirilmemiş, aksine deliller karartılmış ve savcılık talimatını uygulamak isteyen personele baskı yapılmıştır. Bu eylemler ile Türk Ceza Kanunu'nun Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar  başlığı altında yer verilen Anayasayı ihlal Madde 309- (1) Cebir ve şiddet kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının öngördüğü düzeni ortadan kaldırmaya veya bu düzen yerine başka bir düzen getirmeye veya BU DÜZENİN FİİLEN UYGULANMASINI ÖNLEMEYE TEŞEBBÜS EDENLER ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.  Hükmü gerçekleştirilmiştir.
Bu kapsamda o dönemde Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü yapmam sureti 2012/656 sayılı soruşturmada şüpheli Ahmet ERGUN ile irtibatlı olan ve  2012/120563 sayılı soruşturmada adı geçen dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ile irtibatlı olduğunu bildiğim Hakan Sıralı soruşturmalara müdahale etmek amacı ile göreve getirilmiş ve bunu uygulamaları ile de teyit etmiştir.



***


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder