11 Şubat 2018 Pazar

SURİYELİ MÜLTECİLERE GENEL BAKIŞ BÖLÜM 4

SURİYELİ MÜLTECİLERE GENEL BAKIŞ BÖLÜM 4


C.ÜRDÜN 

1.Ürdün'de Mültecilerin Genel Durumu 


 Ürdün siyasi ve güvenlik açısından genel anlamda Arap Baharı ve özellikle Suriye’de yaşanan iç savaştan kritik biçimde etkilenmiştir. 

 a.Sayısal Veriler 



Suriye’de yaşanan iç savaş nedeniyle Ürdün’de günümüzde UNHCR’a kayıtlı ve kamplarda yaşayan toplam 651.114 Suriyeli mülteci bulunmaktadır. Kayıt altına alınmamış çok sayıda Suriyelinin de ülkede yaşadığı tahmin edilmektedir. Esas sıkıntı Ürdün’ün tam bir “mülteciler ülkesine” dönmesi ve Ürdünlülerin azınlık durumunda kalmış olmasıdır. Yaklaşık 7 milyonluk nüfusun 3 milyondan fazlasını Filistinliler oluşturmaktadır. Irak işgalinden sonra Ürdün’e göç eden Iraklı mülteci sayısı 200 bin civarındadır. Dolayısıyla toplam nüfusun 4 milyondan fazlasını 
mülteci konumundaki Filistinli, Suriyeli ve Iraklılar oluşturmaktadır. Coğrafi yakınlık sebebiyle Suriyeli mültecilerin yarıya yakını Dera vilayetinden gelmektedir.33 

 b.Yaşadıkları Yerler ve Yaşama Koşulları 


 BM'nin 2014'te Ürdün'deki kampların dışında yaşayan yaklaşık 150 bin Suriyeli mültecinin evine yapılan ziyaretlerde elde edilen verilere dayanan raporuna göre, her altı mülteciden biri yoksulluk sınırının altında, günde bir dolarla yaşıyor.Aynı raporda araştırma için ziyaret edilen konutların yaklaşık yarısında ısıtma olmadığı, dörtte birinde elektiklerin kesintiye uğradığı, yüzde 20'sinde ise tuvaletlerin çalışmadığı belirtildi.34 

 Ürdün’de Suriye sınırından 10 kilometre uzaklıktaki Zaatari Mülteci Kampı yer alıyor. 2012 Temmuz ayında açılan bu kampta yaklaşık 79 bin Suriyeli mülteci yaşıyor. Çoğu Suriye’nin güney kesimindeki Dera bölgesinden geliyor. Suriye halkının direnişi Mart 2011’de burada başladı. Kamp Birleşmiş Milletler ve Ürdün hükümetinin idaresi altında. Burada binlerce çadır ve prefabrik evde yaşayan Suriyeliler, ülkelerindeki savaşın bitmesini umuyor.35 



Zaatari Kampı 


 Diğer bir mülteci kampı olan Emirates-Jordanian Kampı ise doğrudan Birleşik Arap Emirlikleri tarafından finanse edilmekte ve yönetilmektedir. UNHCR burada sadece koruma ve kayıt altına almadan sorumludur. Kampın yeri Ürdün hükümeti tarafından seçilmiş ve ücretsiz olarak Birleşik Arap Emirlikleri’ne verilmiştir. Kamp yerleşim yerlerinden uzak, izole bir konumdadır. Dışarıdan bakıldığında çölün ortasında bir yer görüntüsü içindedir. Kampla ilgili her 
şey Birleşik Arap Emirliği yetkililerinin onayından geçmektedir.36 

 c.Temel Sorunlar ve Etkiler 


 Suriyeli mültecilerin Ürdün’e etkisi ve Suriyelilerin sorunları dört ana başlıkta ele alınabilir; 

Ekonomik, eğitim, sağlık ve su sorunu. Suriyeli mültecilerin Ürdün ekonomisine etkisi olumlu ve olumsuz olmak üzere iki farklı perspektifte değerlendirilmekte dir.Olumsuz etkisi bağlamında, kırılgan ekonomiye sahip Ürdün’ün bir anda mevcut nüfusun %10’u kadar yeni bir nüfusu ağırlamak zorunda kalmasının ülke ekonomisi üzerinde yarattığı yük dile getirilmektedir. Bu görüşe göre Ürdün, sanayi üretimi zayıf, su ve petrol gibi doğal kaynaklara sahip olmayan ve 
topraklarının %80’i çöl olan bir ülkedir. Planlama Bakanlığı ve UNHCR yetkililerinin verdiği bilgiye göre, Suriyeli mülteciler ülke bütçesi üzerinde yüzde 10’luk bir baskı yaratmaktadır. 37 

 Suriyelilerin Ürdün’de karşılaştığı en önemli sorunlardan biri de eğitimdir. UNHCR yetkililerinin bilgilerine göre Ürdün’e gelen Suriyelilerin en az % 35’i ilk ve orta öğrenim çağındadır. Şehir merkezlerinde ve kampta yaşayan mülteciler eğitim hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaktadır. Okullarda Ürdünlü hocalar tarafından Ürdün müfredatı kapsamında eğitim verilmektedir. Öğrenci sayısının artması öğretmenlerin iş yükünü arttırırken, eğitim kalitesini de olumsuz yönde etkilemektedir. Kamplarda verilen eğitim kalitesinin de iyi olduğunu söylemek 
mümkün değildir. Kamp gözlemlerine dayanarak derslere devam, kaliteli eğitim alma gibi konularda sıkıntı yaşandığını söylemek mümkündür. 38 

 Ürdün, Dünya’da kişi başına düşen su miktarı açısından değerlendirildiğinde ise en fakir üçüncü ülkedir. Son 10 yıldır devam eden kurak dönemle birlikte su sıkıntısı artmış ve tarım faaliyetleri olumsuz etkilenmiştir. Ürdün’de halk ile görüştüğünüzde Suriyeliler hakkındaki düşüncelerini sorduğunuzda size verecekleri ilk yanıt “ülkedeki su kaynaklarının zaten kısıtlı olduğu ve bunu 
şimdi paylaşmak durumunda kaldıkları” şeklinde olmaktadır. Dolayısıyla Ürdün’de Suriyeliler konusunu ele alırkan su problemi önemli bir nitelik kazanmaktadır.39 

 2. Ürdünün Mültecilere Yönelik Politik ve Genel Tutumu 


 Arap Baharı monarşi ile yönetilen ülkeleri her ne kadar derinden etkilememiş gibi görünse de, Suriye’de yaşanan kriz nedeniyle Ürdün hem içte hem de bölgede yaşanan sorunlar nedeniyle derinden etkilenmiştir. Ürdünlüler, Suriyeliler ile ortak dil, din, tarih gibi birçok değeri paylaşmaktadır. Buna rağmen mültecilerin ülkeye yerleşmesine tepki gösterilmektedir. Bu açıdan 
dile getirilen temel argümanlar Ürdün’ün zaten zengin bir ülke olmadığı, doğal kaynaklarının sınırlı olduğu ve bu denli bir yükü kaldırmalarının zor olduğu şeklindedir. 40 

 Yönetim Ürdün’de hem Suriye rejimi karşıtı ve hem de rejim yanlısı gösterilerin 
düzenlenmesine izin vermiştir. Bir taraftan Suriye’nin güneyindeki silahlı gruplar ile yakın ilişki geliştiren Ürdün, diğer taraftan içerde Suriye İç Savaşı’na katılan gençleri tutuklamıştır. Tüm bu açılardan, Ürdün’ün Suriye politikasında bir denge gözettiği söylenebilir. Ürdün’ün Suriye politikasında; iç savaşın doğrudan tarafı olmama, Suriye yönetimine eleştirel yaklaşma ve ülkesine gelen Suriyeli sivilleri kabul etme (açık kapı politikası) ilkelerinin öne çıktığı söylenebilir.41 

 Yönetimin tereddütlü yaklaşımına karşın Ürdün halkının çoğunluğu, Suriye muhalefetini destekleyen bir pozisyon almaktadır. Ürdün kamuoyunda Suriye krizine ilişkin iki temel yaklaşımın olduğu söylenebilir. Kamuoyunun çoğunluğu Suriye devrimi ve muhalefeti desteklemektedir. Ürdün’de Suriye muhalefetine destek gösterileri düzenlenmektedir. Bu kesim Ürdün’ü Suriye rejimine karşı daha sert bir tutum almaya davet etmektedir. Azınlıkta olmakla birlikte Arap milliyetçisi ve sol grupların içinde yer aldığı kesim ise Suriye rejiminden yana tavır almaktadır. Bu kesim de hükümeti Suriye’nin içişleri konusunda açık bir pozisyon almama konusunda yönlendirmeye çalışmaktadır. Ürdün kamuoyunun Suriye konusundaki bölünmüşlüğü de hükümetin daha dengeli tavır almasına neden olmaktadır. Suriye krizi konusunda izlenecek sert ve müdahaleci bir politikanın Ürdün kamuoyunun kendi içindeki kutuplaşmayı 
körükleyeceği endişesi söz konusudur.42 

 3. Mültecilerin Hukuksal Statüsü 


 Ürdün, Mültecilerin Hukuki Statüsüne İlişkin 1951 Cenevre Sözleşmesi’ni imzalamamıştır. 
Ürdün’de, Suriyeliler dahil tüm mülteciler Yabancı Kanunu çerçevesinde ele alınmaktadır. Bu kanun, uluslararası hukukun genel prensibi olan göçmenlerin yaşam ve özgürlüğünü tehdit eden yere geri gönderilmemesini temel almaktadır. Ayrıca Ürdün, İşkence ve Diğer Zalimane Gayri insani veya Küçültücü Muamele veya Cezaya Karşı Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne taraftır. Sözleşmenin 3. Maddesi de mültecileri tehlike ve işkence görme ihtimali olan ülkeye göndermeyi yasaklamıştır. Ürdün Suriyeli mültecilere ilişkin açık kapı politikası uygulamaktadır. Ürdün resmi ya da resmi olmayan yollarla gelen tüm Suriyeli mültecilerinin güvenliğini sağlamaktadır. Suriyelilerden, vize ve oturma izni talep edilmemektedir. Ürdün’e geçiş için pasaportlarının olması yeterlidir. 

 Ürdün’deki mülteciler 4 kategoriye ayrılmaktadır: UNHCR tarafından statüleri onaylanmış mülteciler, UNHCR’ın geçici koruma programı kapsamında kart sahibi olan sığınmacılar, 2003 öncesinde UNCHR tarafından mülteciliği reddedilmiş ancak savaştan dolayı en azından geçici koruma için ihtiyaç durumu değiştirilmiş kişiler ve son olarak UNHCR’a başvurmamış olduğu halde şiddetten ve işkenceden kaçmış kişiler. UNHCR tarafından statüsü onaylanmış mülteciler 
Ürdün yasaları önünde hiçbir belirli statüye sahip değildir ve çalışma hakkından ya da geçici dahi olsa oturma haklarından mahrumdur. 43 

 D.IRAK 


 1.Irak'da Mültecilerin Genel Durumu 


 Suriye iç savaşının etnik ve mezhepsel boyutunun öne çıkması ile Suriyeli mülteciler nüfusun çoğunluğunu kendi etnik veya mezhepsel grubunun oluşturduğu bölgelere göç etmiştir.Suriye’den Irak’a göç olgusu bu durum için açık bir örnektir. Suriye’den Irak’a göç edenlerin çok büyük bölümünü Kürt kökenliler oluşturmakta ve bunlar da IKB’ye (Irak Kürt Bölgesi) yerleşmektedir. 

 a. Sayısal Veriler 


 IKB’ye Suriyeli Kürt göçünde başlıca iki dalga yaşandığını söylemek mümkündür. Suriye’den Irak’a göç az sayıda da olsa 2012 yılının ilk aylarında başlamıştır. Temmuz 2012 başına kadar yaklaşık 6.000’e ulaşan mülteci sayısı bu tarihten itibaren hızlı bir artış göstermiştir. İlk göç dalgasının temel nedenleri şu şekildedir: Rejim ve muhalifler arasındaki çatışmaların yarattığı istikrarsızlık, ekonomik nedenler ve Kürt gençlerin zorunlu askerlik görevini yapmak istememesi. 

 Nisan 2016’dan itibaren Irak’ta UNHRC’ye kayıtlı olan toplam 246,589 Suriyeli mülteci bulunmaktadır. Suriyeli mültecilerin çok büyük bölümü IKBY topraklarına yönelmekte ve göç edenlerin neredeyse tamamını Kürt kökenliler oluşturmaktadır. IKBY sınırları dışına göç sadece Irak’ın Suriye sınırında yer alan Anbar Vilayeti’ne doğru gerçekleşmektedir Sınır bölgesinde kurulmuş olan El Ubaidi Kampı ve kamp dışında da (Anbar ve az sayıda Musul ve Kerkük’tekiler dahil olmak üzere) mülteciler yer almaktadır. Bu mülteciler Irak’taki 
toplam mülteciler içinde yüzde 2,2’ye tekabül etmektedir. Dolayısıyla Suriye’den Irak’a göçü Suriye Kürtlerinin IKB’ye göçü olarak değerlendirmek mümkündür44 




 b.Yaşadıkları Yerler ve Yaşama Koşulları 


 Suriyeli mültecileri ağırlayan her ülkede olduğu gibi Irak’taki mülteciler de kamplarda ve şehirlerde yaşayanlar olarak ikiye ayrılabilir. Irak, kamplarda yaşayan mülteci oranının yüksekliği açısından diğer üç komşu ülkeden (Türkiye, Lübnan ve Ürdün) farklılık göstermektedir. Kamplarda 95 bin civarında mülteci kalırken başta Duhok olmak üzere şehir merkezlerinde yaşamlarını sürdüren yaklaşık 129 bin mülteci bulunmaktadır. Orantısal olarak kamplarda yaşayanlar %42, kamp dışında yaşayanlar ise %58 civarındadır. 46 

 Dohuk vilayeti Irak’ta yerinden edilmiş kişilerin yaklaşık dörtte birine ev sahipliği yapıyor. Vilayetin dört ilçesinde -- Sümel, Zarko, Duhok ve Amedi – 450 bini aşkın insan yaşıyor Dohuk’u 400 bin kişiyle Erbil ve 160 bin kişiyle Süleymaniye takip ediyor. Yerinden edilen ailelerin en çaresiz olanları inşaat hâlindeki binalara ve okullara sığındı ki bu durum nedeniyle bu eğitim yılının başlaması gecikti. 

 Irak’ın iç bölgelerinde bulunan yerinden edilmiş insanların birçoğuna insani yardım kuruluşları ne yazık ki ulaşamıyor. Bunun yanında barınacak yer ve yardım bulmaya çalışan dini ve etnik azınlıklar ayrımcılığa uğrama korkusu yaşıyor. 

 Mülteci kamplarındaki yaşam da boş binalara yerleşen insanlarınkinden farklı değil. Hatta kamplardaki koşullar bazen daha da kötü olabiliyor. Irak’ın kışı da şartları iyice zorlaştırıyor. Dohuk’taki Hanke ve Erbil’deki Beherki gibi Kuzey Irak’taki büyük kampların bazıları çamur içinde ve temel altyapıdan yoksun.47 

 Suriye'de Kürtçe'de 'Batı' anlamına gelen ve 'Batı Kürdistan' olarak bilinen Rojava'da son dönemde Kürt birlikler ve rejim karşıtı El Kaide bağlantılı gruplar arasında şiddetli çatışmalar yaşandığına ilişkin haberler geliyordu. Bölgede bağımsız kaynakların bulunmaması, sağlıklı haber alınmasını da zorlaştırıyor.48 


Roj Mülteci Kampı & Dumiz Kampı 

 c.Temel Sorunlar ve Etkiler 

 IKBY, Birleşmiş Milletler ve çeşitli sivil toplum örgütlerinden yardım almakla birlikte kampları büyük ölçüde kendi imkanları ile idare etmektedir. Irak merkezi hükümeti gelenleri mülteci olarak kabul etmediği için herhangi bir yardımda bulunmamaktadır. Bu durum IKBY üzerinde giderek artan bir mali yük yaratmaktadır. Kamplara en fazla yardım götüren sivil toplum kuruluşlarının başında “Barzani Yardımlaşma Vakfı” gelmektedir. Irak’ta yaşayan mültecilerin 
en büyük sorunları olarak kalacak yer (kira yardımı), yiyecek ve iş öne çıkmaktadır. 

Bu sorunların yanı sıra Mart 2011’de Suriye’de başlayan halk ayaklanmasının zaman içinde merkezî otoritenin giderek güç kaybettiği bir iç savaşa dönüşmesiyle Suriyeli kürtlerin Irak!a olan göçünden ülke büyük ölçüde etkilenmiş ve bu gelişme, ülkede merkezkaç kuvvetlerinin güçlenmesini sağlamıştır. Bu anlamda en hazırlıklı toplumsal kesim, Kürtler ve siyasi hareket olarak PYD olmuştur. 

Suriye’deki iç savaşın uzamasına bağlı olarak El Kaide türevi Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) ortaya çıkmasıydı. IŞİD, Suriye ve Irak’ta geniş alanları ve doğal kaynakları kontrol etmeyi başarmıştır. IŞİD’in güçlenmesi birkaç açıdan Kürtler adına fırsat yaratmış, Irak ve Suriye’de merkezî otoritelerin zayıflamasına zemin hazırlayarak yerel güçlerin öne çıkmasını sağlamıştır. 

Irak’ta merkezle bağı giderek zayıflayan Kürt Bölgesi’nde bağımsızlık söylemi ve zemini giderek güçlenmektedir. Ortadoğu’daki Kürtler arasında en zayıf halka olarak görülen Suriye Kürtleri ise fiili olarak kendi otonom bölgelerini kurarak siyasi statü sahibi olmaya çok yaklaşmıştır.49 

2. Irak’ın Mültecilere Yönelik Politik ve Genel Tutumu 


 Irak merkezi hükümeti ve IKBY mültecilere ilişkin farklı politikalar takip etmektedir. IKBY, genel olarak sınırlarını açık tutmakta ve mültecilere karşı esnek bir politika izlemektedir. Bu yaklaşımın temel nedeni, Suriyelilerin Irak Kürt Bölgesi halkı ile aynı etnik kökenden geliyor olması, toplumsal ve kültürel yakınlığın yanı sıra siyasi nedenlerdir. IKBY Suriyelilerin kendi istekleri doğrultusunda ister kamp isterse kendi imkanları ile şehir merkezlerinde barınmasına izin vermektedir. Şehir merkezlerinde yaşayan-lara ikamet izni verilmekte ve böylece bölgesel hükümetin kendi vatandaşlarına sunduğu hizmetlerden yararlanmaları sağlanmaktadır. Mülteciler kampta kalsalar dahi kampı terk ederek Kürt Bölgesindeki üç vilayette serbestçe yaşama hakkına 
sahiptir. Sadece tek başına göç etmiş genç erkeklerin şehir merkezlerinde ev kiralamasına izin verilmemektedir. Hem kampta hem de şehir merkezlerine yaşayan mültecilerin çalışma izinleri bulunmaktadır. İkamet izni bulunan tüm mülteciler Kürt Bölgesel Hükümeti’nin sunduğu sağlık, eğitim hizmetlerinden Irak vatandaşları gibi faydalanma hakkına sahip olmaktadır. 

   Irak merkezi hükümeti ise mültecilere karşı farklı bir yaklaşım sergilemektedir. Merkezi hükümet Temmuz 2012 tarihinde Suriyeli mültecilerin Rabia ve Al Kaim sınır kapısından alınarak inşa edilen kampa yerleştirilmesi kararı almıştır. Kampta yaşayan mültecilere temel hizmetler sunulmaktadır. Ağustos 2012 tarihinden itibaren ise acil insani durumlar istisna olmak üzere mültecilere sınırlar kapatılmıştır. Irak merkezi hükümetinin sorumluluk alanı olan Anbar’da 
yaşayan az sayıdaki Suriyeli mültecinin ülkeiçinde serbest dolaşım hakkı bulunmamaktadır. Kampta yaşayan Suriyelilerin kamp dışına çıkarak çalışma izinleri yoktur. Buna karşın tüm temel hizmetlerden faydalanabilmektedirler. Mülteciler karşılıksız olarak kamu hastaneleri ve okullarından faydalanabilmekte dir.50 

 3. Mültecilerin Hukuksal Statüsü 


 Irak’taki Suriyeli mültecilerin hukuki durumu ise tartışmalıdır. Irak, 1951 tarihli Mültecilerin Hukuki Durumuna İlişkin Cenevre Sözleşmesi’ne taraf değildir. Buna karşın mültecilerin durumuna ilişkin ulusal hukuk sisteminde kabul edilmiş iki kanun bulunmaktadır. Bunlar 1971 tarihli “Siyasi Mülteciler Kanunu” ve 2009 tarihli “Göç ve Yer Değiştirme Bakanlığı 21 Numaralı Kanun”dur. 2009 tarihli kanun daha kapsamlı olmakla birlikte her ikisi de günümüz Suriyeli göçmenlerinin haklarını güvence altına alma konusunda eksik kalmaktadır. Genel anlamda Irak hukuk sisteminde mültecilere ilişkin yasal çerçeve açısından bir boşluk olduğunu söylemek mümkündür. Irak merkezi hükümetinin de mültecilere yönelik bir politika ya da stratejisinin olduğu söylenemez. Buna karşın otonom bir bölge olan IKBY Suriyeli mültecilere ilişkin kendi hukuk sistemi ve politikalarını bağımsız şekilde uygulayabilmektedir. Zaten belirtildiği üzere Irak’taki Suriyeli mültecilerin %95’e yakını Irak Kürt Bölgesi’ nde yaşamaktadır.51 

5 Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,



***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder