28 ŞUBAT 1997 ASKERİ DARBESİ VE TÜRK EĞİTİM SİSTEMİNE ETKİLERİ BÖLÜM 33
5.1. Türk Milli Eğitim Sistemini Düzenleyen Genel Esaslar
5.1.1. Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun Kabulü
Türkiye Cumhuriyeti’nin 1923 yılında modern bir ulus-devlet olarak
kurulmasıyla bir dizi inkılâplar yapılmasına hız verilmiştir. Modernleşmenin ve muasır medeniyetler seviyesine ulaşabilmenin yolu tartışmasız güçlü bir eğitim sistemiyle yetiştirilen nesiller sayesinde mümkün olabilmektedir. O dönemde Eğitim adına yapılan ve günümüzde de geçerliliğini sürdüren inkılâp kanunu, 3 Mart 1924 yılında kabul edilen Tevhid-i Tedrisat (Eğitim-Öğretimin Birleştirilmesi) Kanunudur (Soylu, 2013, s.1).
Yeni Türk Devleti'nin ve Türk toplumunun birlik ve beraberlik içerisinde gelişip
ilerleyebilmesi için eğitim birliğinin bir an önce sağlanması gerekiyordu. Konu ile ilgili ilk çalısmalar;16 Temmuz 1921’de Ankara'da yapılan Maarif Kongresi’nde başlamıştır.
Daha sonra 15 Temmuz 1923 tarihinde yapılan Birinci Heyet-i İlmiye Toplantısı’nda eğitim konusu, bütün yönleri ile tartışılmış ve eğitim birliğinin en kısa süre de sağlanması istenmiştir (Topçu, 2007, s.75).
Gazi Mustafa Kemal Atatürk; 1 Mart 1924’de T.B.M.M.’ de düzenlemiş olduğu
konuşmada eğitim ile ilgili görüşlerini açıkladıktan sonra, eğitim-öğretimin
birleştirilmesi gerektiğini vurgulamış ve eğitim-öğretimi her yönü ile anlatmıştır. Netice itibariyle 2 Mart 1924 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkası grubunda tartışılan ve karara bağlanan üç yasa tasarısı meclise sunulmuştur. Bu yasa tasarısının kapsamı: Halifeliğin kaldırılması ve Osmanlı Hanedanı’nın yurt dışına çıkarılmasına ilişkin Urfa Mebusu Şeyh Saffet Efendi ve 53 arkadaşının yasa önerisi idi. Şeriye ve Evkaf Bakanlıklarının kaldırılmasına ilişkin Siirt Mebusu Hulki Efendi ve 57 arkadaşının yasa önerisi, Tevhid-i Tedrisat hakkındaki, Saruhan Mebusu Vasıf Bey ve 57 arkadaşının yasa önerileri seklinde ifade edilmiştir (Akgün, 1983, s.37-40).
Bu Kanunun Teklifi aşağıdaki şekilde olmuştur;
“Riyaseti Celileye; Bir devletin irfan ve maarifi umumiye siyasetinde milletin fikir ve his itibari ile vahdetini temin etmek için Tevhidi Tedrisat en doğru, en ilmi ve en asri ve yerde fevaît muhassenatı görülmüş bir umdedir. 1255 Gülhane Hattı Hümayunundan sonra açılan Tanzimat-ı Hayriye devrinde Saltanatı Münderise-i Osmaniye Tevhidi Tedrisata başlamak istemiş ise de buna muvaffak olamamış ve bilakis bu hususta bir ikilik bile vücuda gelmiştir. Bu ikilik, vahdeti terbiye ve tedris nokta-i nazarından birçok muzır neticeler tevlit etti. Bir millet efradı ancak bir terbiye görebilir. İki türlü bir memlekette iki türlü insan yetiştirir. Bu ise vahdeti his ve fikir ve tesanüt gayelerini külliyen muhildir.
Teklifi kanunimizin kabulü takdirinde Türkiye Cumhuriyeti dâhilinde ve
bilumum irfan müessesatının mercii yegânesi Maarif Vekâleti olacaktır. Bu suretle bilcümle mekatipte bundan böyle Cumhuriyetin irfan siyasetinden mesul ve irfaniyatımızı vahdeti his ve fikir dairesinde ilerletmeyi memur olan Maarif Vekâleti müspet ve müttehit bir maarif siyaseti tatbik edecektir. Teklifimizin bugün derakap ve müstacelen müzakeresiyle kanuniyet kesbetmesini heyeti celileden rica ederiz” (TBMM, Zabıt Ceridesi, 3Mart 1924).
Tevhid-i Tedrisat kelime olarak, “öğretim birliği” anlamına gelmektedir.
Kanunun ismindeki “Tevhid”i, bütün okulların tek elden yönetilmesi ve denetlenmesi seklinde değerlendirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan hemen sonra 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim-Öğretim Birliği Yasası) ile eğitimde birliğinin sağlanması amaçlanmıştır. Cumhuriyetin kurucuları, başlangıçta “fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” kuşaklar yetiştirecek, bilimsel bir eğitim politikası izlemek istemişlerdir. Zamanla amaçlar ve hedefler değişmiş, Türkiye’de eğitimin amacı 1974 yılında çıkarılan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasası’nda ifadesini bulmuştur (Yıldız, 2005, s.16).
1961 Anayasası’nın 153. ve 1982 Anayasası’nın 171. maddesine göre Tevhid-i
Tedrisat Kanunu dokunulmaz, değiştirilmez kanunlar olarak ilan edilmiştir (Gül, 2000, s.29). 3 Mart 1340/1924 tarihli ve 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile "Eğitim ve Öğretimin Birleştirilmesi" anlamına gelen bu kanunla şu düzenlemeler getirilmiş olmakla beraber tamamı 7 maddeden oluşan kanunun metni sudur:
Madde 1: Türkiye dâhilindeki bütün müessesât-ı ilmiye ve tedrîsiye Maârif Vekâleti’ne merbuttur.
Madde 2: Ser’iye ve Evkaf Vekâleti veyahut hususi vakıflar tarafından idare olunan bilcümle medrese ve mektepler Maârif Vekâleti’ne devir ve raptedilmiştir.
Madde 3: Ser’iye ve Evkaf Vekâleti bütçesinde mekâtip ve medârise tahsis olunan mebâlig Maârif bütçesine nakledilecektir.
Madde 4: Maârif Vekâleti, yüksek diniyât mütehassısları yetiştirmek üzere
Darülfünunda bir İlahiyat Fakültesi tesis ve imamet, hitabet gibi hidemât-ı
dîniyyenin ifâsı vazifesiyle mükellef memurların yetişmesi için de ayrı
mektepler küsâd edilecektir (Karlık, 1991, s.1).
Madde 5: Bu kanunun nesri tarihinden itibaren, terbiye ve tedrisat-ı umumiyye ile müstagil olup şimdiye kadar Müdafaa-i Milliyye’ye merbut olan askerî rüsdî
ve idadilerle Sıhhiye Vekâlet’ine raptolunmustur. Mezkûr rüşdî ve idadilerde bulunan heyet-i talimiyyelerin cihet-i irtibatları, âtiyen ait olduğu vekâletler arasında tahvil ve tanzim edilecek ve o zamana kadar orduya mensup olan muallimler orduya nispetlerini muhafaza edeceklerdir.
Madde 6: İşbu kanun tarih-i nesrinden muteberdir.
Madde 7: İşbu kanunun icrâ-yı ahkâmına İcrâ Vekilleri Heyeti memurdur (Doğan, 2006, s.18).
. Tevhid-i Tedrisat Kanunu Günümüz Türkçesiyle;
Madde 1. Türkiye’deki bütün bilim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı’na
bağlıdır.
Madde 2. Şer’iye ve Evkaf Vekâleti veya özel vakıflar tarafından yönetilen bütün
medrese ve okullar Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır.
Madde 3. Şer’iye ve Evkaf Vekâleti bütçesinde, okullara ve medreselere ait olan
birikimler, Milli Eğitim Bakanlığı bütçesine devredilecektir
Madde 4. Milli Eğitim Bakanlığı, yüksek din uzmanları yetiştirilmesi için, üniversitede bir İlahiyat Fakültesi açacak; imamet ve hatiplik gibi dini hizmetlerin görülebilmesi için de ayrı okullar açacaktır.
Madde 5. Bu yasanın yayımı tarihinden başlayarak genel eğitim ve öğretimle görevli olup, şimdiye keder Milli Savunma’ya bağlı olan askeri ortaokul ve liseler
ile Sağlık Bakanlığı’na bağlı olan yetim yurtları bütçeleri ve eğitim kadroları ile birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlanmıştır. Bu ortaokul ve liselerde bulunan eğitim gruplarının bağlantıları, bundan sonra ait oldukları bakanlıklar arasında değişiklik suretiyle düzenlenecek ve o zamana kadar orduya bağlı olan öğretmenler orduya bağlılıklarını sürdüreceklerdir.
Madde 6. Bu yasa yayımı tarihinde geçerlidir.
Madde 7. Bu yasanın yürütülmesinden hükümet sorumludur (Soylu, 2013, s.140).
Bu maddelerden anlaşılacağı gibi, Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile ya da onun
sonuçları olarak eğitim ve öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmış,
eğitim işlerinin tek elden yürütülmesi mümkün kılınmıştır (Akyüz, 2012, s.330).
Bu kanun yüzyıllar boyunca din eğitimi veren medreseleri kaldırmış ve Türk
Eğitim sistemine Laik bir nitelik kazandırmıştır. Bu kanun ile millî bir kültürün
oluşması nesillerin aynı çağdaş çizgide birleşmesini, ilk, orta ve yükseköğretimde ortak bir amaç birliği sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca eski kurumların tasfiyesi ve yabancı okulların denetlenmesi bu kanun sayesinde başarılmıştır. Bu açıdan Cumhuriyet tarihinin en önemli kanunlarından birisidir (Üçler, 2006, s.26).
Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile dinin baskın karakter olduğu bir eğitim sistemi
yerine laikliğin temele alındığı ulusal bir eğitim sisteminin meydana gelmiştir. Ayrıca bu kanunun laiklik ve ulusalcılığı merkeze alan Harf Devrimi gibi devrimlerin yapılmasına ortam hazırlanmasında öncü rol oynadığını bilinmekte dir. Cumhuriyetin ilanından sonra Türkiye’de toplumun uluslaştırılması ve laikleştirilmesi sürecinin yaşandığını; aynı süreç içerisinde işleyen bu politikaların eğitim ve öğretim konusunda da belirleyici olduğunu belirtmektedir (Tanilli, 2007, s.240).
Bununla beraber yukarıdaki satırlarda tam metin olarak verilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 1. Maddesi uyarınca “Türkiye dâhilinde bütün Müesses At-ı İlmiye ve Tedrisiye Maarif Vekâletine merbuttur” sekliyle, Türkiye’deki tüm eğitim, öğretim kurumları Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. 3 Mart 1924 tarihinden sonra, yaklaşık bir asır süren, eğitim ikiliği sona ermiştir. Hatta daha önceleri, Osmanlı Devleti’nin müdahale etmeye çekindiği vakıflar ve bunlara bağlı olan medreseler de Seriye ve Evkaf Vekâletiyle birlikte Milli Eğitim Bakanlığına bağlanmıştır. Medreseler kapatılıp modern üniversiteler açılırken laik eğitime geçilmiştir (Akgün, 1983, s.37-40).
Bu kanun ile yabancı devletlerin kurduğu okullar da Milli Eğitim Bakanlığına
bağlanmıştır. Ne azınlık ne de yabancı okullara, okul açma ve bu okulların yönetimi ile ilgili hiçbir ayrıcalık tanınmamıştır. Bu duruma, basta Fransa olmak üzere, Türkiye sınırları içinde okulları bulunan yabancı devletler karsı çıksa da kanunun uygulanmasında tereddüt edilmemiştir. Türk Hükümeti kendi okullarına uyguladığı laik eğitim sistemini bu okullara da uygulamıstır.1924 yılı eğitimde önemli karaların alınıp uygulandığı yıldı. Azınlık ve yabancı okullarla ilgili olarak bu yıl içinde çıkarılan genelge ile (1924 Yılı Genelgesi) bu okulların uyması gereken esaslar, kurallar da belirlenmiştir (Topçu, 2007, s.79).
Cumhuriyetin ilk yıllarında akılcı yaklaşımlarla beraber hem örgün eğitim de,
hem de yaygın eğitim alanında önemli gelişmeler sağlanmıştır. Bu süreç içinde eğitim sisteminde olumlu ve olumsuz gelişmeler birlikte yaşanmıştır. Bugün, okul öncesi dönemden Yükseköğretime kadar bütün kademelerde okullaşma oranının yüksek olmasına karşın bu okullarda verilen eğitim ve öğretim faaliyetleri ihtiyaçları karşılayamayacak niteliktedir. Toplum içerisinde ve sosyal yaşamda yeniçağa uyum sağlayacak nitelikli bir eğitim ve öğretim faaliyet lerinden yoksun olunması birçok sıkıntıyı da beraberinde getirmektedir. Buna karşın, içerisinde eğitim alanında ilköğretimden orta öğretime sınavla geçiş mecburiyeti getirilmesi, ilköğretimde anaokulu sınıflarının oluşturulması, okullarda bilgisayarlı eğitimin ve internet ağının yaygınlaştırılması, meslek liselerinin yükseköğrenime geçişte kolaylık sağlanması, üniversite giriş sınavının tek oturum ve iki aşamalı olması, öğretmen yetiştirmek için kurulan eğitim fakültelerinde ortaöğretim öğretmenliği programlarının beş yıla çıkartılması, vakıf üniversitelerinin kurulması gibi çok önemli değişiklikler ve yenilikler
yapılmıştır. Doğru uygulamaların bir bölümü, satranç oyunundaki yarım kalmış
hamleler gibi olmuştur. Cumhuriyetle başlayan eğitimde fırsat eşitliği, bilimsellik ve çağdaşlık ilkeleri 1950’li yıllardan sonra uygulanan politikalarla birlikte terk edilmeye başlandı. İktidarların muhafazakâr ve popülist politikalarının etkisiyle eğitime yaptıkları müdahaleler eğitimi yap-boz tahtasına çevirmiştir. Eğitimin daha çağda olmasını sağlayacak bilimsel, eşitlikçi politikalar ise hep sözde kalmış olmakla beraber, bir türlü uygulama alanı bulamamıştır (Yıldız, 2005, s.17).
Türkiye’de eğitim öğretimde birlik sağlayan ve eğitim kurumlarının sadece
devlet iktidarına tabi kılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun çıkarılmasının Cumhuriyet’in ilanından sonra hayata geçirilen en önemli reformlardan olması açısından oldukça önemlidir. Bu kanunla tek tip insan yetiştirilmesi değil, “vatandaş olmak için gerekli ortak bilinci oluşturmayı, eğitimde fırsat eşitliği ile yani her bireyin olabileceğinin en iyisi olması yoluyla gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır” (Oktay, 2009, s.108).
3 Mart1924 yılında çıkarılan Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun yürürlükte olmasına
rağmen İmam-Hatip Okulları’nın kurulup yaygınlaştırılmasının Türk Milli Eğitimi’nde laik-anti laik ikiliğine sebep olduğunu ifade etmekle beraber İmam-Hatip Okulları odağında Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun ihlal edildiği tartışmaları günümüze kadar gelmiştir (Güvenç, 1998, s.15).
Türk Eğitim Sistemi; Türkiye'de eğitim; adalet, güvenlik ve sağlık gibi devletin
temel işlevlerinden birisi olup devletin denetimi ve gözetimi altında yapılmaktadır. Millî Eğitim Bakanlığı merkez teşkilatı, taşra ve yurtdışı teşkilatları eğitim hizmetlerinin sunumunda önemli görevler üstlenmektedirler. Eğitim hakkı, T.C Anayasası ile güvence altına alınmış; eğitimin tür ve kademelerini ve isleyişe dönük esasları düzenleyen mevzuatla Türk Eğitim Sistemi bugünkü yapısını kurmuştur. Türk Millî Eğitim Sisteminin genel çerçevesi, 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu ile belirlenmiştir (Topçu, 2007, s.21).
Bu kanunun kapsamına baktığımızda;
Madde I- Bu Kanun, Türk Millî Eğitiminin düzenlenmesinde esas olan amaç ve ilkeler, eğitim sisteminin genel yapısı, öğretmenlik mesleği, okul bina ve tesisleri, eğitim araç ve gereçleri ve Devletin eğitim ve öğretim alanındaki görev ve sorumluluğu ile ilgili temel hükümleri bir sistem bütünlüğü içinde kapsar.
5.1.2. Türk Milli Eğitiminin Genel Amaçları
5.1.2.1. Genel amaçlar
Madde 2- Türk Millî Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini,
1. (Değişik: 16.06.1983-2842 S.K./1. Md.) Atatürk inkılâp ve ilkelerine ve
Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı: Türk Milletinin
millî, ahlâkî, insanî, manevî ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan
ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye
çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere
dayanan demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye
Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış
haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek;
2. Beden, zihin, ahlâk, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı
şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere, hür ve bilimsel düşünme
gücüne, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişilik
ve teşebbüse değer veren, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı,
yaratıcı ve verimli kişiler olarak yetiştirmek;
3. İlgi, istidat ve kabiliyetlerini geliştirerek gerekli bilgi, beceri, davranışlar
ve birlikte iş görme alışkanlığı kazandırmak suretiyle hayata hazırlamak
ve onların, kendilerini mutlu kılacak ve toplumun mutluluğuna katkıda
bulunacak bir meslek sahibi olmalarını sağlamak; Böylece, bir yandan
Türk vatandaşlarının ve Türk toplumunun refah ve mutluluğunu
artırmak; öte yandan millî birlik ve bütünlük içinde iktisadî, sosyal ve
kültürel kalkınmayı desteklemek ve hızlandırmak ve nihayet Türk
Milletini çağdaş uygarlığın yapıcı, yaratıcı, seçkin bir ortağı yapmaktır.
5.1.2.2. Özel amaçlar
Madde 3- Türk eğitim ve öğretim sistemi, bu genel amaçları gerçekleştirecek şekilde düzenlenir ve çeşitli derece ve türdeki eğitim kurumlarının özel amaçları,
genel amaçlara ve aşağıda sıralanan temel ilkelere uygun olarak tespit edilir.
5.1.3. Türk Milli Eğitiminin Temel İlkeleri
5.1.3.1. Genellik ve eşitlik
Madde 4- Eğitim kurumları dil, ırk, cinsiyet ve din ayrımı gözetilmeksizin herkese açıktır. Eğitimde hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
5.1.3.2. Ferdin ve toplumun ihtiyaçları
Madde 5- Millî eğitim hizmeti, Türk vatandaşlarının istek ve kabiliyetleri ile Türk
toplumunun ihtiyaçlarına göre düzenlenir.
5.1.2.3. Yöneltme
Madde 6- Fertler, eğitimleri süresince, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve
doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yetiştirilirler.
(Değişik: 16.08.1997-4306 S.K/3. Md.) Millî eğitim sistemi, her bakımdan, bu
yöneltmeyi gerçekleştirecek biçimde düzenlenir. Bu amaçla, ortaöğretim
kurumlarına, eğitim programlarının hedeflerine uygun düşecek şekilde
hazırlık sınıfları konulabilir.
Yöneltmede ve başarının ölçülmesinde rehberlik hizmetlerinden ve objektif
ölçme ve değerlendirme metotlarından yararlanılır.
5.1.3.4. Eğitim hakkı
Madde 7- İlköğretim görmek her Türk vatandaşının hakkıdır.
İlköğretim kurumlarından sonraki eğitim kurumlarından vatandaşlar ilgi, istidat
ve kabiliyetleri ölçüsünde yararlanırlar.
5.1.3.5. Fırsat ve imkân eşitliği
Madde 8- Eğitimde kadın, erkek herkese fırsat ve imkân eşitliği sağlanır.
Maddî imkânlardan yoksun başarılı öğrencilerin en yüksek eğitim kademelerine
kadar öğrenim görmelerini sağlamak amacıyla parasız yatılılık, burs, kredi ve başka yollarla gerekli yardımlar yapılır.
Özel eğitime ve korunmaya muhtaç çocukları yetiştirmek için özel tedbirler
alınır.
5.1.3.6. Süreklilik
Madde 9- Fertlerin genel ve meslekî eğitimlerinin hayat boyunca devam etmesi esastır. Gençlerin eğitimi yanında, hayata ve iş alanlarına olumlu bir şekilde
uymalarına yardımcı olmak üzere, yetişkinlerin sürekli eğitimini sağlamak
için gerekli tedbirleri almak da bir eğitim görevidir.
5.1.3.7. Atatürk İnkılâp ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği
Madde 10- (Değişik: 16.06.1983-2842 S.K/2. Md.)
Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp
uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk İnkılâp ve İlkeleri ve
Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır. Millî ahlâk ve millî kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verilir.
Millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak Türk dilinin eğitimin
her kademesinde, özellikleri bozulmadan ve aşırılığa kaçılmadan öğretilmesine önem verilir; çağdaş eğitim ve bilim dili halinde zenginleşmesine çalışır ve bu maksatla Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu ile iş birliği yapılarak Millî Eğitim Bakanlığınca gereken tedbirler alınır.
5.1.3.8. Demokrasi eğitimi
Madde 11- (Değişik: 16.06.1983-2842 S.K/3. Md.) Güçlü ve istikrarlı, hür ve
demokratik bir toplum düzeninin gerçekleşmesi ve devamı için yurttaşların sahip olmaları gereken demokrasi bilincinin, yurt yönetimine ait bilgi, anlayış ve
davranışlarla sorumluluk duygusunun ve manevi değerlere saygının, her türlü eğitim çalışmalarında öğrencilere kazandırılıp geliştirilmesine çalışılır; ancak, eğitim kurumlarında Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine aykırı siyasî ve ideolojik telkinler yapılmasına ve bu nitelikteki günlük siyasî olay ve tartışmalara karışılmasına hiçbir şekilde meydan verilmez.
5.1.3.9. Lâiklik
Madde 12- (Değişik: 16.06.1983-2842 S.K/4. Md.) Türk millî eğitiminde lâiklik esastır. Din kültürü ve ahlâk öğretimi ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır.
5.1.3.10. Bilimsellik
Madde 13- Her derece ve türdeki ders programları ve eğitim metotlarıyla ders araç ve gereçleri, bilimsel ve teknolojik esaslara ve yeniliklere, çevre ve ülke
ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir.
Eğitimde verimliliğin artırılması ve sürekli olarak gelişme ve yenileşmenin
sağlanması bilimsel araştırma ve değerlendirmelere dayalı olarak yapılır.
Bilgi ve teknoloji üretmek ve kültürümüzü geliştirmekle görevli eğitim kurumları
gereğince donatılıp güçlendirilir; bu yöndeki çalışmalar maddî ve manevî bakımdan teşvik edilir ve desteklenir.
5.1.3.11. Plânlılık
Madde 14- Millî eğitimin gelişmesi iktisadî, sosyal ve kültürel kalkınma hedeflerine uygun olarak eğitim-insan gücü-istihdam ilişkileri dikkate alınmak suretiyle, sanayileşme ve tarımda modernleşmede gerekli teknolojik gelişmeyi
sağlayacak meslekî ve teknik eğitime ağırlık verecek biçimde plânlanır ve
gerçekleştirilir.
Mesleklerin kademeleri ve her kademenin unvan, yetki ve sorumlulukları kanunla tespit edilir ve her derece ve türdeki örgün ve yaygın meslekî eğitim kurumlarının kuruluş ve programları bu kademelere uygun olarak düzenlenir.
Eğitim kurumlarının yer, personel, bina, tesis ve ekleri, donatım, araç, gereç ve
kapasiteleri ile ilgili standartlar önceden tespit edilir ve kurumların bu standart lara göre optimal büyüklükte kurulması ve verimli olarak işletilmesi sağlanır.
5.1.3.12. Karma eğitim
Madde 15- Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır. Ancak eğitimin türüne, imkân ve zorunluluklara göre bazı okullar yalnızca kız veya yalnızca erkek öğrencilere ayrılabilir. (Değişik: 10.7.2009-5917 S.K/Md-17)
5.1.3.13. Eğitim kampüsleri ve okul ile ailenin işbirliği
Madde 16 – Aynı alan içinde birden fazla örgün ve/veya yaygın eğitim kurumunun bir arada bulunması halinde eğitim kampüsü kurulabilir ve bunların ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere eğitim kampüsü yönetimi oluşturulabilir.
Eğitim kampüsü bünyesindeki ortak açık alan, kantin, salon ve benzeri
yerlerin işlettirilmesi veya işletilmesi kampüs yönetimince yerine getirilir.
Bu şekilde elde edilen gelirler, kampüsün ortak giderlerinde kullanılır.
Eğitim kampüslerinin kuruluşu, yönetiminin oluşumu, gelirlerinin
harcanması ve denetlenmesi ile bu fıkrada belirtilen diğer hususlar Maliye
Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığınca müştereken hazırlanan yönetmelikle
düzenlenir.
Eğitim kurumlarının amaçlarının gerçekleştirilmesine katkıda bulunmak için
okul ile aile arasında işbirliği sağlanır. Bu amaçla okullarda okul-aile birlikleri
kurulur. Okul-aile birlikleri, okulların eğitim ve öğretim hizmetlerine etkinlik ve
verimlilik kazandırmak, okulların ve maddi imkânlardan yoksun öğrencilerin zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak üzere; aynî ve nakdî bağışları kabul edebilir, maddi katkı sağlamak amacıyla sosyal ve kültürel etkinlikler ve kampanyalar düzenleyebilir, okulların bünyesinde bulunan açık alan, kantin, salon ve benzeri yerleri işlettirebilir veya işletebilirler. Öğrenci velileri hiçbir surette bağış yapmaya zorlanamaz. Okul-aile birliklerinin kuruluş ve işleyişi, birlik organlarının oluşturulması ve seçim şekilleri, sosyal ve kültürel etkinliklerden sağlanan maddi katkılar, bağışların kabulü, harcanması ve denetlenmesi ile açık alan, kantin, salon ve benzeri yerlerin işlettirilmesi veya işletilmesinden sağlanan gelirlerin dağıtım yerleri ve oranları, harcanması ve denetlenmesine dair usul ve esaslar, Maliye Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığınca müştereken hazırlanan yönetmelikle düzenlenir.
Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde, gerekli
görülen hallerde il milli eğitim müdürlükleri; il sınırları içerisinde bulunan bir veya birden fazla eğitim kampüsü yönetiminin veya okul-aile birliğinin işlettirebileceği veya işletebileceği yerlere ilişkin ihaleleri bunlar adına yapmaya yetkilidir.
Eğitim kampüsleri ve okul-aile birliklerinin gelirleri, genel bütçe gelirleri ile
ilişkilendirilmeksizin eğitim kampüsü yönetimi ve okul-aile birliği adına bankalarda açılan özel hesaplarda tutulur.
Eğitim kampüsü yönetimleri ve okul-aile birlikleri, bu madde kapsamında
yapacakları işlemler ve düzenlenen kâğıtlar yönünden damga vergisi ve harçlardan muaf; bunlara ve bunlar tarafından yapılan bağış ve yardımlar ise veraset ve intikal vergisinden müstesnadır.
KAYNAK
BİLĞİSAYARINIZA PDF İNDİRİNİZ;
http://earsiv.atauni.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/123456789/1219/%C4%B0smail_G%C3%9CLMEZ_tez.pdf?sequence=1
34 CÜ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder