26 Haziran 2019 Çarşamba

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 7

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 7



TK:2187712455 - 02.07.2013 15:38 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “işi ..karıştıran ne biliyormusun VERDİĞİNİZ EVRAK VARYA BUĞDAYIN ORJİNİNE DUBAİ YAZMIŞLAR DUBAİ’DE BUĞDAY OLMAZ Kİ DİYOR ADAM...raporu istiyorlar yeter iş bitiyor”, Abdullah Happani: “tamam abi dur bakalım ne yapabiliriz Rüçhan geliyor bi gelsin” 
TK:2188087517 - 02.07.2013 18:37 Süleyman Aslan – Hakan görüşmesinde;
Hakan: “Reza’yla görüştük bugün …geçen defa dedim rakam küçüktü hani onu küçük şeylerle götürüyoruz dediğin için bişey demedik dedim ama şimdi yani 150 Bin Ton’dan bahsediyorsun dedim heralde dedim onu dedim o şekilde götürmüyorsun dedim onu da öyle götürüyorum diyor”, Süleyman Aslan:  “he he he (güldü) nasıl yani”, Hakan: “taşıma belgesinden kast ettiğimiz bizim o gemi şirketinin ve acentasının neyse …gemi ile ama şimdi ben şimdi düşünüyorum 5 Bin Tonluksa bunun dediği gibi ya 30 -40 tane şey yazması lazım oraya gemi adı yazması lazım ya da aynı geminin 30-40 sefer yapması lazım...anladı ki rakamın büyük olması hata olduğunu düşündü düşünüyor kendince daha küçük olmalıydı diye düşünüyor … YANİ O DA FARKINDA İŞTE DE TABİ BANA”, Süleyman Aslan:  “bana da fazla geldi rakamlar yani her bir parti için 5-6 Milyon makul” Hakan: “şey konusunda KOMİSYONU İNDİRELİM Mİ genel müdürüm”, Süleyman Aslan:  “İNDİR 8’E İNDİR … İNDİR 8 YAP TAMAM MI”, 
Önceki görüşmelerde transit gıda ticaretinde banka tarafından alınan yasal komisyonun %1 olduğu anlaşılmış olup yukarıda yer verilen görüşmede konu ile ilgili 2 (iki) husus dikkat çekicidir.
Bunlardan birincisi yapılan ticarette 5 bin ton taşıma kapasitelik gemilerle 150 bin ton mal taşındığı gösterilen konşimentolarla ilgili Hakan’nın Rıza SARRAF’ı uyardığı ve bundan hem Hakan’nın hem de Süleyman ASLAN’ın haberdar olduğu (suça konu belgelerden haberdar oldukları), 
İkincisi ise rüşvet karşılığında yapılan anlaşmanın gereği olarak önceki tarihlerdeki görüşmelerde de anlaşıldığı üzere bankasının Rıza SARRAF organizasyonunda alacağı yasal komisyon oranın Süleyman ASLAN’ın talimatı ile binde sekize (%0,8) düşürüldüğü tespit edilmiştir.
TK:2188360152 - 02.07.2013 21:06 Rüçhan Bayar – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Rüçhan Bayar: “İran’dan gelen Türkiye’ye Halk’a paralar var ya… paralar senin adına geliyor ya şuanda … yani senin sahip olduğun şirketlere geliyor … bu Volgam’a felan şimdi gıda mıda ekletmiş galiba”, Rıza Sarraf: “o da benim adıma”, Rüçhan Bayar: “tamam biz bunu senin adından çıkarsak bunun hesabı var Halk Bankası’nda daha önce açmışlar … tamam seni burdan biz çıkaralım abiÇÜNKÜ BİR SÜRÜ DEĞİŞİK EVRAKLAR VERİYORUZ BEN RAHATSIZ OLDUN İLERDE SIKINTI OLABİLİR ÇOCUKLARDAN BİRİNİN ÜSTENE YAPALIM DİYORUZ BUNU”, Rıza Sarraf: “tamam olur”, Rüçhan Bayar: “bir sürü evrak hazırlıyoruz biz şimdi gelmişleri ama iade etmeyecez onun da yarın almak için bütün evrakları hazırlıyoruz biz”
Transit ticaret işlemlerinde kullanılan belgelerin örgüt üyeleri tarafından düzenlenmesi ve içerik olarak gerçeğe ve mantığa aykırı bilgilere yer verilmesi nedeni ile Rüçhan BAYAR’IN örgüt lideri Rıza SARRAF’ın firmalarına gelen paralardan tedirgin olduğu ve usulsüzlüklerin ilerleyen zamanlarda ortaya çıkmasından çekindiği için paravan şirketlerin (3. şahıslar üzerine kurulu- Rıza SARRAF’ın adının geçmediği) kullanılmasını önerdiği ve Rıza SARRAF tarafından bu teklifin de onaylandığı tespit edilmiştir.
TK:2188476219 - 02.07.2013 22:04 Süleyman Aslan – Rıza Sarraf görüşmesinde; 
Rıza Sarraf: “bu gıda ile alakalı …çok zorlanıyoruz biz...zaten sayın genel müdürüm yeterli de yani Hakan Bey de de çok takılmıyor aslında aşağıda çok takılıyor”, Süleyman Aslan: “Hakan Atilla’da da takılmıyor de mi aşşağıda daha aşşağıda …PEKİ RIZA BEY BEN YARIN ARKADAŞLARIMI BİR TOPLAYAYIM TEKER TEKER HEPSİNDEN ÜZERİNDEN GEÇEYİM VE SİZE NET ŞEKİLDE ŞUNLARDIR BAŞKA BELGE İSTENMEYECEKTİR VE HATTA İLK BAŞTA SİZDEN İSTENMEYEN ŞEYLERİ DE ÇIKARTIRARAK BUNU SÖYLEYECEĞİM ÇÜNKÜ ONA GÖRE BU İŞE GİRDİK ONA GÖRE BU İŞİ YAPMAYA BAŞLADIK”, Rıza Sarraf: “yani bunu biraz daha bunu biraz daha minimum yani daha geçirebilecek bir sistemde de size de bankaya da zarar vermeyecek bir sistemde ve benim de yapabileceğim bir hala getirebilirsek çünkü tıkanıyorum ”, Süleyman Aslan: “ben arkadaşlarımla konuşupHAFİFLEŞTİRİYORUMHIZLANDIRIYORUM tamam mı …SÖZ VERDİYSEK YAPACAĞIZ”
Sonrasında,
TK:2189177121 - 03.07.2013 12:29 Süleyman Aslan – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Süleyman Aslan: “şimdi dün akşam konuştuğumuz çerçevede arkadaşlarımı ben bir araya getirdim …Süleyman Aslan: “peki gümrük evrakları dedik onlarda bişey yok ...Türk Konsolosluğunca onaylı dedik ama ordan daGERİ ATTIK YANİ Rıza Bey …BURDA DA ESNEKLİKLER SAĞLIYORUZ çünkü bu bu belgeleri hala elinize ulaşmadı zannedersem şeyi ben gönderdim fotoğraf olarak size …şimdi gelmiştir ordan bakarsanız o alt taraftaki belgeleri bunları size söyledik çünkü baştan aslındaGERİ ADIM ATIYORUZordan… ŞUBEMİZ DE BİLİYOR BUNLARI BİZ DE ESNEK HAREKET EDİYORUZ YANİ BURDA BANKANIN YAPMASI GEREKENLERİ YAPTIĞINI HATTA OLABİLDİĞİNCE ESNEK HAREKET ETTİĞİNİ DE TAKDİR ETMENİZ AÇISINDAN SÖYLÜYORUM”, Rıza Sarraf: “tabi ki tabi ki farkındayımsayın genel müdürüm”
Yukarıdaki iki görüşme içeriği dikkatle incelendiğinde rüşvet anlaşmasının gereklerinin Süleyman ASLAN tarafından yerine getirildiği ve bunun da ısrarla, üzerine basa basa vurgulandığı, örgütün gerçeği yansıtmayan konşimento ve menşei şahadetnamesi ile yaptığı transit ticaretlerin çok dikkat çektiği bu suretle içeriğinin revize edilmesinin Süleyman ASLAN tarafından talep edildiği, Rıza SARRAF’ın da uyarıları dikkate alacağını belirtmenin yanı sıra Banka personelinin işinin gereği evrak tetkiki yapmasından rahatsızlık duymasından ötürü Süleyman ASLAN’DAN Hakan Bey de de çok takılmıyor aslında aşağıda çok takılıyor ifadeleri ile personeli ikna etmesi (M. Hakan ATİLLA’nın durumdan haberdar olması münasebeti ile örgüt üyelerine zorluk çıkartmadığı ancak diğer personelin görevini yerine getirmesinden rahatsızlık duyduğu) talebinde bulunduğu, Süleyman ASLAN’ın da “GERİ ADIM ATIYORUZ”, ESNEK HAREKET EDİYORUZ”, HATTA OLABİLDİĞİNCE ESNEK HAREKET ETTİĞİNİ DE TAKDİR ETMENİZ AÇISINDAN SÖYLÜYORUM” ifadeleri ile yapmış olduğu yardımları ve göz yumma durumunu öne çıkardığı, bunları yaparken de ONA GÖRE BU İŞE GİRDİK ONA GÖRE BU İŞİ YAPMAYA BAŞLADIK şeklinde anlaşma gereği yaptıklarının vurguladığı anlaşılmıştır.
TK:2189182631 - 03.07.2013 12:37 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “konuştum bankayla …hani siz orijin Dubai yazmışsınız ya oradan o verdiğin declarationdan kıllanmışlar bunlar…onu çözdü Süleyman Bey…ADAM BANA TELEFONDA DİYOR Kİ ACIK VERME DİYOR TOPARLADIM BİZDE BİLİYORUZ BU ...AMA DİYOR  ŞEYE  CIKARMA DİYOR ELEMANLARIN YANINDA BOKUNU CIKARMAYIN DİYOR SİZ DİYOR KALKIP DİYOR ORDA ORİGİN BUĞDAY BUĞDAY YAZINCA ŞEY DUBAİ YAZINCA DUBAİ’DE BUĞDAY MI OLUR DİYORLAR”, Abdullah Happani: “doğru söylüyorlar tamam abi”, 
Görüşmeden Rıza Sarraf’ın Süleyman Aslan’dan aldığı güvence ve uyarılar doğrultusunda Abdullah Happani’yi yönlendirdiği, yapmış oldukları mantığa aykırı usulsüzlüklerin farkında olduğu ve daha dikkatli davranma kararı aldıkları anlaşılmıştır.
Tüm bu görüşmelerden Süleyman Aslan’ın suçtan kaynaklanan maddi çıkar elde etmek amacıyla örgüt yapılanması halinde diğer şüphelilerle biraraya gelmenin gereği olarak yapılan anlaşmlar bağlamında örgütün faaliyetlerini sekteye uğratacak her türlü prosedürü kaldırdığı, akla mantığa aykırı usulsüzlüklere göz yumduğu anlaşılmıştır.

***
TK:2189809626 - 03.07.2013 17:53 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde; 
Abdullah Happani: “yo evrağın değil işlemin onay bilgisini bekliyoruz yani evrağı Atlantis’e felan geçti şeyi parayı Atlantis’ten çıkış şeyini”, Rıza Sarraf: “tamam bir step ilerletti işlemi”, Abdullah Happani: “evet evet bir adım ilerledi … ya şey bu farklı bir şekilde olur ya sade bunu da bir değiştirmek lazım yani ŞUAN YAPTIĞIMIZ ŞEY DOĞRU DEĞİL”, Rıza Sarraf: “niye”, Abdullah Happani: “VERDİĞİMİZ ŞEYLER YANLIŞ EVRAKLAR YANİ … SONUÇTA GERÇEK OLMAYAN EVRAKLAR EVRAKDA SAHTECİLİK HAPİS CEZASI GEREKTİREN BİR SUÇ YANİ PARANIN DA ÖTESİ BİR ŞEY”, Rıza Sarraf: “e nası yapacaz orjinalini mi verecez”, Abdullah Happani: “YOK ORJİNALİNİ VERMEYECEZ YANİ BUNLARI Bİ ÇIKARMAMIZ LAZIM FARKLI BİŞEYLERE YÖNLENDİRMEMİZ LAZIM BELKİ BİRİLERİNİ BULUP ONUN ADINA YAPMAMIZ LAZIM”, Rıza Sarraf: “tamam onu yapacaz onu konuştum…VOLGAM’I ÇEVİR BİRİSİNİN ÜSTÜNE VOLGAM OLUR DEDİ”, Abdullah Happani: “TAMAM BEN BULAYIM BİRİNİ ONA GÖRE AYARLAYALIM YA”
Görüşme örgütün suç işleme kastını açık ve net olarak ortaya koymakla birlikte bir itiraf niteliğindedir. Nitekim Abdullah HAPPANİ “VERDİĞİMİZ ŞEYLER YANLIŞ EVRAKLAR YANİ … SONUÇTA GERÇEK OLMAYAN EVRAKLAR EVRAKDA SAHTECİLİK HAPİS CEZASI GEREKTİREN BİR SUÇ YANİ PARANIN DA ÖTESİ BİR ŞEY” ifadeleri ile durumu özetlemiş yukarıda yer verilen süreçte içeriğinin tamamen kurgulama olduğu anlaşılan belgelerin sahte olduğunu ifade etmiştir. Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ASLAN ve Genel Müdür Yardımcısı M. Hakan ATİLLA’nın da aralarında konuşmalarına konu olacak kadar açık bildikleri bu durumun ortaya çıkma ihtimalinden rahatsız olan Abdullah HAPPANİ’nin Rıza SARRAF’I uyardığı ve şahısların transit ticarette kullandığı firma Volgam’ı başka bir şahıs üzerine geçirmek istedikleri anlaşılmıştır.
***
TK.2322805635 - 17.09.2013 12:05 Mohammed Zarrab – Abdullah Happani görüşmesinde;
Abdullah Happani: “bana bir tane şey lazım ıııı gıda faturası Atlantis’e kesilmişyani ııı nasıl diyeyim sana ATLANTİS O ŞİRKETTEN GIDA ALMIŞ ÖYLE BİR FATURA LAZIM AMA III BANKANIN KONTROL ETME İHTİMALİNE KARŞILIK BÖYLE TANIDIK BİRİNİN KESMESİ LAZIM…HALK BANKASI İÇİN İSTİYORLAR YA …
Halk Bankası diyor ki şimdi Atlantis’ten gıda gönderiyoruz ya şeye İran’a …bana bir tane diyor tedarik faturası verin diyor çok büyük bir ihtimalle de o faturayı 
kontrol edecekler bunlar gerçekten de bu malı almışlar mı almamışlar mı diye”, Mohammad Zarrab: “yani Atlantis mi almış gözüksün”, Abdullah Happani: “evet 
Atlantis’in ııı almış olduğu bir malın faturası …

TANIDIĞIMIZ BİR FİRMA OLMASI LAZIM Kİ TELEFON AÇTIKLARINDA EVET BÖYLE BİR FATURAMIZ VAR BÖYLE BİR SATIŞIMIZ YAPILMIŞTIR DEMELERİ LAZIM”,

 Mohammed Zarrab: “neyse nerede olursa olsun diyorsun değil mi firma Mahsumiyi verelim ya Mahsumi Dubai’de varya Mahsumi General Trading bir ara dolar vuruyordunuz hesabına”, Abdullah Happani: “iyi dur o zaman şey Rıza ile bir konuşayım okey dersa öyle bir şey yapalım”, Mohammed Zarrab: “NİYE BUNLAR BİLMİYOR MU BU MAL ALINIYOR MU ALINMIYOR MU”, Abdullah Happani: “BİLİYORLAR DA YANİ ŞEY DİYOR BİR TANE FATURA VERİN DİYOR YANİ BİLEN İCABINDA SEN BİLİYORSUN PERSONELİM BİLİYOR MU”
Yukarıda yer verilen görüşmelerde Abdullah HAPPANİ’nin yapılacak olan gıda ve ilaç ticaretleri için nasıl bir yöntem izleyecekleri konusunda 
Rıza SARRAF’tan yardım istemesi üzerine Rıza SARRAF’ın Halk Bankasına giderek Süleyman ASLAN’la görüşme yaptığı, görüşme sonrasında da 
Abdullah HAPPANİ’ye gerçeği yansıtmayan ticaret ve düzenlenecek faturalar içinİran’a transit gıda gönderen Atlantis firmasına sembolik bir fatura kestirmesini 
istediği ve bir organizasyon ile olası bir telefonla teyit etme durumunda faturaların kesildiğinin (kurgu olarak) beyan edilmesini istediği,
Sonrasında Abdullah HAPPANİ’nin Mohammad ZARRAB isimli şahısla görüşerek organize edilecek muhteviyatı gerçeği yansıtmayan fatura kesilmesi olayını 
detayları ile anlattığı tespit edilmiştir.
Tamamen kurgulanmış bir fatura kesme ve transit ticaret neticesinde para vurduracak örgüt üyelerinin konuşmalarından, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman 
Aslan’ın konudan haberdar olduğu, ancak Süleyman ASLAN’ın bu ilişkisini ve işlemlerin sahte olduğunu personelinin bilmediği Mohammed Zarrab:
 “NİYE BUNLAR BİLMİYOR MU BU MAL ALINIYOR MU ALINMIYOR MU”, Abdullah Happani: “BİLİYORLAR DA YANİ ŞEY DİYOR BİR TANE FATURA VERİN DİYOR 
YANİ BİLEN İCABINDA SEN BİLİYORSUN PERSONELİM BİLİYOR MU”ifadelerinden anlaşılmaktadır.

***

TK:1719868637 - 17.10.2012 10:27 Mustafa Behçet Kaynar – Onu Kaya görüşmesinde;

M. Behçet Kaynar: “ŞEYİ ALDIK YA III DOSYAYI ALDIK”,Onur Kaya: “valla Allah razı olsun … sende yani dosya”,M. Behçet Kaynar: “hı hı şimdi ııı ne diyecektim”,Onur Kaya: “OLEY DİYECEKTİN”
Görüşmeden, Mustafa Behçet Kaynar’ın “Dosyayı Aldık” diyerek bahse konu 14.000,00 TL parayı aldığını ve bunun üzerine ne demesi gerektiğini sorması üzerine, Onur Kaya’nın “OLEY” diyerek sevinmek gerektiğini söylediği anlaşılmıştır.
Böylece, paranın Onur KAYA’ya verilmek üzere Mustafa Behçet KAYNAR’a verildiği, bahse konu görüşmeden, Mustafa Behçet KAYNAR’ın da Onur KAYA gibi maddi menfaat temininin illegal olduğunun farkındalığı içerisinde şifreleme ile konuştuğu anlaşılmıştır. diğer yandan Musrafa Beçhet KAYNAR’ın parayı teslim almasından sonra “ne diyecektim” şeklindeki sorusuna “Onur KAYA’nın “oley diyecektin” demesinden paranın bu iki şahıs arasında paylaşılacağı değerlendirilmiştir.
TK:1719944021 - 17.10.2012 11:23 Ercan Sağın’ın Rıza Sarraf’a gönderdiği mesajda;
“RIZA BEY 14.000 TL BEHÇET BEY''E TESLİM EDİLDİ BİLGİNİZE SUNARIM.” 
Mesajdan, Ercan Sağın’ın parayı verdiğine dair bilgi verdiği anlaşılmıştır.

ÖRGÜTSEL İLİŞKİLER; HİYERARŞİ, TALİMAT, YÖNLENDİRME VE GERİ BİLDİRİM.,

Suç örgütlerinin önemli özelliklerinden birisi örgüt içerisinde gevşek de olsa hiyerarşik bir yapının mevcut olmasıdır. Gerçekleştirilen eylemlerde örgüt liderinin talimat vermesi ve telkinde bulunması, eylem stratejisini ve yöntemlerini belirleyerek kimlerin ne şekilde hareket etmesi gerektiğini yönlendirmesi, kendisinin talimat vermeden ani olarak gelişen eylemlerde ise derhal örgüt liderine bilgi verilmesi bu yapı içerisinde ele alınabilir.
Yukarıda da anlatıldığı ve şemalar halinde gösterildiği gibi bahsi geçen şüpheli şahısların, hiyerarşik bir yapılanma ile koordineli olarak hareket ederek rüşvet eylemlerini icra ettikleri, örgüt lideri ve yöneticilerinin örgüt içerisinde ön planda ve direktif veren konumunda oldukları, her grupta belli bir talimat silsilesinin olduğu, örgüt yöneticilerinin eylemleri yönlendirdikleri ve kontrolünde bulundurdukları anlaşılmıştır.
Soruşturmaya konu suç örgütünün faaliyetleri çerçevesinde hareket eden şüphelilerin aralarında talimat, bilgi verme, yönlendirme, geri bildirim, onay vs. örgütsel hareketlerin sergilendiğine dair görüşmelerde geçen örnekler aşağıda verilecektir;
Yapılan çalışmalar kapsamında; Rıza SARRAF ile Muammer GÜLER arasındaki rüşvete dair paranın teslimi aşamasının Rıza SARRAF yönüyle Abdullah HAPPANİ, Muammer GÜLER yönüyle ise Barış GÜLER, Özgür ÖZDEMİR ve Hikmet TUNER tarafından organize edildiği anlaşılmıştır.
Yukarıda bahsedilen eylemler karşılığında Muammer GÜLER’e gönderildiği anlaşılan paraların her defasında, Rıza SARRAF’a ait Fatih İlçesi Nuru OsmaniyeCaddesi’nde bulunan Orient Bazaar isimli ofiste teslim edildiği, parayı teslim almaya ilk başlarda Barış GÜLER’in, daha sonraları ise Özgür ÖZDEMİR ve Hikmet TUNER’in geldiği anlaşılmıştır.
Yapılan fiziki takip ve görüntü alma çalışmaları kapsamında, parayı teslim almaya gelen Barış GÜLER’in elinin boş gelip ofisten çıkarken içerisinde ağırlığın olduğu anlaşılan çanta ile çıktığı anlaşılmıştır. Üç Milyon Dolar’ın teslim alınması işleminde, Özgür ÖZDEMİR’in taşımadaki kolaylığından boş olduğu anlaşılan valizle gelip valizin çıkarken ağırlığı sebebiyle zor taşındığı anlaşılmıştır.
Yapılan teknik takip çalışmalarında, hemen her bir para teslim eyleminde ne kadar para verildiği ve paraların hangi eylemeler için verildiği açıkça anlaşılmış, 4 farklı para teslimi eyleminde görüntü alınarak paranın alındığı teyit edilmiştir.
Para teslimi eylemlerinin bir ortak özelliği daha olarak, Abdullah HAPPANİ’nin Rıza SARRAF’ın talimat ve onayını alarak parayı teslim ettiği, listelemesi, Özgür ÖZDEMİR’in de Barış GÜLER’e geri bildirimde bulunduğu anlaşılmıştır.

***
TK.2304153076 - 06.09.2013 17:41 Rıza Sarraf – Barış Güler görüşmesinde;
Barış Güler: “iyi bir haber verecektim müsaitsenizne zaman müsait olursunuz …ne zaman yapalım yarın yapalım mı”, Barış Güler: “olur olur …iyi haber iyi haber iyi haber babam çünkü bir haber ver dedi ııı yarın ne zaman hangi saatlerde müsait olursunuz”, Rıza Sarraf: “12 gibi felan iyi mesala”
Görüşmeden, Barış Güler’in konu ile ilgili Muammer Güler’den aldığı bir haberi vermek için Rıza Sarraf’la buluşmak istediği, gelişmelerin Rıza Sarraf yönünden lehine sonuçlandığı, Barış Güler’in buluşarak bu haberi vermesine Muammer Güler’in yönlendirdiği anlaşılmıştır.
TK.2304538009 - 06.09.2013 21:00 Muammer Güler – Barış Güler görüşmesinde;
Muammer Güler: “Barış söyledin mi oğlum adama OLDU DİYE”, Barış Güler: “söyledim yarın şeyde buluşacağız telefonda söylemek istemedim yarın 12 de de buluşacağız … yani açamadım şeyi konu açmadım telefonda 12 de yarın buluşuyoruz yüz yüze söyleyeceğim”, Muammer Güler: “TAMAM SÖYLE TAMAM OĞLUM İMZALADIK YANİ ŞEYİ”
Böylece, Muammer Güler’in,  Barış Güler’den Rıza Sarraf ile görüşmesini, Rıza Sarraf’ın talepleri ile ilgili (ağabeyinin ve diğerlerinin) vatandaşlık işlemlerini imzalayarak hallettiği birşeyi haber vermesini istediği anlaşılmıştır.
Daha sonra;
TK.2305389317 Tarih Saat :07.09.2013 13:39 Barış Güler – Muammer Güler görüşmesinde;
Barış Güler: “görüştük biz şeyle …söyledim söyledim evet söyle”, Muammer Güler: “memnun oldu mu”, Barış Güler: “çok memnun oldu evet çok memnun oldu”
Görüşmeden, Barış Güler’in Rıza Sarraf’la görüşerek Muammer Güler’in söylediklerini aktardığı, bunun üzerine (vatandaşlık işlemlerinin sonuçlarından) Rıza Sarraf’ın çok memnun olduğu yönünde geri bildirimde bulunduğu anlaşılmıştır.
TK.2317457210 - 14.09.2013 11:15 Muammer Güler – Barış Güler görüşmesinde;
Muammer Güler: “SÖYLE ŞEYİ O İMZALANDIĞINI ŞEYİN”, Barış Güler: “söyledim mesaj attım şimdi…başka yerden başka yerden o şey o şey şey oldu dedim ben yazdım yani onun anlayacağı şekilde yazdım şimdi o geç vakitlere kadar uyuyor uyanır şimdi yazar bana”, Muammer Güler: “yani o anlayacak de mi KARDEŞİNİN İŞİ … İMZALANDI diye”, Barış Güler: “sadece o mu baba sadece kardeşi mi”, Muammer Güler: “oğlum hayır işte son 3 kişideğil miydi onlar …en son giden 3 kişiydi işte”, Barış Güler: “hı hı hı”, Muammer Güler: “Barış tamam hiç bir şey yok şimdi bu şey vardı bunun abisi vardı bi … Anar vardı bir tana daha vardı bir yane daha olacaktı”, Barış Güler: “kim o Reşat mı”, Muammer Güler: “yok dört değil üç taneydioğlum onun için yani … yok onda bir şey mi vardı onda vardı ha ...sorun olan hangisiydi ..oğlu muydu”, Barış Güler: “oğluydu ama sen söylemiştin düzeltmiştin onu …ha şey Arami Arami Arami …  vardı ya beraber geldiler ofise Reza’yla beraber”, Muammer Güler: “o da sorunlu canım o da sorunlu …o da sorunlu yani ONU DA DÜZELTECEKLER düzelecekte …ben sana söylerim onun şeylerini ..tamam”, Barış Güler: “üçüncüsünün kim olduğunu bir söylersen ona göre söyliyim baba önemli o”, Muammer Güler: “yavrum işte bendeydi bendeydi ama şey yapamadım tamam peki tamam … söylerim ben”
Görüşmeden, Muammer Güler’in, Rıza Sarraf’ın talepleri doğrultusunda İran uyruklu (3) şahsın istisnai yoldan Türk vatandaşlığı kazanmaları için İçişleri Bakanlığı olarak gerekli yazışmaların yapıldığını söylediği, Rıza Sarraf’a bu haberi Barış Güler’in Muammer Güler’in talimatına istinaden mesajla (whatsap olduğu değerlendirilmektedir) bildirdiği anlaşılmıştır.

***

Rıza SARRAF’ın Barış GÜLER’le yaptığı ilk buluşmalarda, Adem GELGEÇ adına paravan olarak kullanılan firmaların geçirdiği Vergi Denetimi ve bu konu ile ilgili sıkıntılarının aşılması için anlaşmaya vardıkları anlaşılmıştır. Bu konu ile ilgili gelişmeler sürerken, diğer yandan Rıza SARRAF’ın zaman zaman Muammer GÜLER ve Barış GÜLER ile bir araya gelerek görüştüğü anlaşılmıştır. Rıza SARRAF’ın Vergi İncelemesine sebep olan ihbarın arkasında Adem GELGEÇ’le irtibatlı olan Emniyet Müdürü Orhan İNCE olduğunu anlaması üzerine, maddi menfaat ilişkisi içerisinde olduğu İçişleri Bakanı Muammer GÜLER’in nüfuzunu kullanarak Orhan İNCE’nin İstanbul’dan tayinini çıkarttığı (Emniyet Genel Müdürlüğü’nün 28.06.2013 tarihli ve 201950 sayılı Naklen Atama Onayı “İÇİŞLERİ BAKANI MUAMMER GÜLER’in OLUR’U İLE İstanbul Emniyet Müdürlüğünde görevli 201950 sicil sayılı 4. Sınıf Emniyet Müdürü Orhan İNCE’nin Zonguldak Emniyet Müdürlüğü’ne atandığı), Orhan İNCE’nin de kendisini Rıza SARRAF’ın sürdürdüğünü öğrendiği anlaşılmıştır. (TK:2357385538- 06.10.2013 19:24 Rıza SARRAF ile Muammer GÜLER arasındaki telefon görüşmesinde; Muammer GÜLER’in Orhan İNCE’yi kastederek “onu sürdürdüğümüz için” dediği anlaşılmıştır.)
Daha sonraki süreçte, Rıza SARRAF’ın Ahmet AYDIN isimli bir şahıs tarafından telefonla tehdit edilmesi ile ilgili verdiği ifadesinde şüphelendiği 2 isimden birisinin Orhan İNCE, diğerinin ise Adem GELGEÇ olduğu, ancak tehdit şüphelisi ile bu şahıslar arasında bir irtibatın bulunamadığı, Rıza SARRAF’ın verdiği ifadesinde Orhan İNCE’den şüphelendiğini ifade etmesinin Orhan İNCE tarafından öğrenildiğini ve bu durumun şahıslar arasındaki husumeti artırdığı anlaşılmıştır.

8. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,


***

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 6

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 6



Aynı Şekilde, 


TK:1852900951 - 05.01.2013 10:46 Yasin – Rüçhan Bayar görüşmesinde;
Rüçhan Bayar: “şuan bunların yapabileceği çok bişey yok ama malesef yapıyolar YANİ 2 TANE MEMUR İNSİYATİF KENDİ KULLANIYOR MÜDÜRÜN YAP DEDİĞİ İŞİ USÜLSÜZDÜR MÜDÜRÜM YAPAMAYIZ DEYİP GERİ ÇEVİRİYOR YAPMAYI İŞLEMİ”, Yasin: “aynen durum şuan özet itibariyle aynen”, Rüçhan Bayar: “AMA Bİ GÖZÜNÜ KAPATMASI LAZIM MEMURUN VE TAMAM MÜDÜRÜM ÖYLE DEDİ BÜYÜKLERİMİZ DE BÖYLE UYGUN GÖRÜYOR BU İŞİ YAPMAMIZ LAZIM DEMELERİ LAZIMne yapmak istiyolar millileştirmek mi istiyolar vatanperverlik yapıp konmak mı istiyolar mala ne anlamadım”
Görüşmelerden, sahte evraklarla altın ticareti yapmak nedeniyle uçuşuna izin verilmeyen uçağın  müdürün talimatına rağmen havalanmasına karşı çıkan personelin Teoman isimli şahıs olduğu ve Rüçhan Bayar’ın Teoman isimli gümrük memuruna bu işin çözümü için rüşvet teklif ettiği ancak şahsın rüşveti kabul etmediği anlaşılmıştır.
***
TK:1862448043 - 10.01.2013 20:23 Emin Hayyam – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Emin Hayyam: “gittik biz bi tane kağıt verdi müdürbiraz huzursuzdu müdürleri … makamında topladı bizi bir haftadır siz bizi uğraştırıyorsunuz yukardan bana BASKI GELİYOR ANKARA’DAN DİYOR siz kaçakçı mısınız nesiniz biraz saydı bize dedim ki bende bir dakika beyefendi sen müdür bey bizi çağırdın biz de geldik bunlar diyorsun ki seninkidir bende diyorum hayır bizimki değil ben ordan başlıyordum altına gelecek vardı biz zannettik onlardır geldik gördük bizimki değildir şimdi diyorum bizimki değildir … diyor ki siz ne filim çeviriyosunuz ben bilmiyorum ama bunları kimse alamayacak ben bunlara öyle dosya hazırlayacağım ki ... beni de oturttu oraya bütün şeylerini çağırdı bilmiyorum yardımcısıdır falandır müdürleri falan toplantı yaptılar dedi ki bu Duru Dövizin sahibidir gelmiş diyor ki mallar bana ait değilKAĞIT VERDİ BANA GİT İMZALA GETİR BANA YARIN FALAN İDDA ETME BU MALLAR BİZİMKİDİR FALAN … NOTER TASTİKLİ İMZALA GETİR BİZE”Rıza Sarraf: “Emin avukattan soralım sonra imzala”,Emin Hayyam: “ben de gümrükte o adamlar vardı bizim adamlar dedi götürelim notere hemen şey yapmayalım imzalayalım verelim falan dedim bekle burdada başta ayrı birşeyler yazmış bu yazmışlar önce bunlar bizimkidir dedi şimdi idda ediyorlar bizimki değil önce fatura getirmiştiler şimdi diyorlar ki bizimki değildir mallar bizim değil”, Rıza Sarraf: “Emin o bizi sıkıntıya sokar BEN ONA ANKARA’DAN DA BASKI YAPTIRDIM BAKANDAN FALAN…Emin bu şekilde yazalım noterde yazalım ki bize altın yolluyor bunlar Türkiye’de bunu ithal edelim diye ... rafine sorduk belgeleri tam değil biz onay vermedik reddettik”
Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın idaresinde bulunan (Emin Hayyam’la ortak olduğu) Duru Döviz ünvanlı firmanın imza yetkilisi olan Emin Hayyam’ı arayarak noterden altınların firmalarına ait olmadığına dair yazı verilmesi gerektiğini söylediği, Emin Hayyam’ın Rıza Sarraf’ın talimatı doğrultusunda istenilen şeyi yaparak Gümrük Kargo bölümüne giderek görüştüğü ve müdürün kendisine “Ankaradan baskı geldiğini, kaçakçımısınız nesiniz, malların kendilerine ait olmadığına dair noter tasdikli yazı getirmesini istediğini söylediği” Rıza Sarraf’ın ise müdüre Ankaradan Bakandan baskı yaptırdığını söylediği ve avukat ile görüşerek noterden imza vermesini istediği anlaşılmıştır.

***
TK:2048529982 - 19.04.2013 14:16 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “AHMET ELİNİ ALIP DÖNÜP ÇIKMIŞ DIŞARI”, Abdullah Happani: “öyle mi”, Rıza Sarraf: “TABİ OLUMSUZ CEVABI… DEMİŞ Kİ REZA NE VERİYO BELGE … BANA DA SÖYLEYİN GÖSTERİN BEN DE AYNISINI GETİRİYİM MÜDÜR DE DEMİŞKİ O GİZLİLİK GEREKTİREN BİŞEY”, Abdullah Happani: “iyi demiş veya ben belge getirecem falan demiş mi”, Rıza Sarraf: “yo bi tane tırışkadan belge getirmiş iç yazışma…bunu yırt at demiş Ahmet bunlarla olmaz…demiş ki işte bunları bari bur hep bekliyenleri alın hesaba ticari şeyim zedelenir itibarım ben sana bildirdim demiş vurmadan evrağını getiremiyeceksen vurma diye vurmayacaksın demiş”, Abdullah Happani: “çok muymuş bekleyeni”, Rıza Sarraf: “3 Milyon muymuş neymiş… param bana ordan mesaj attı param maram bak... bilir derse alıyım mı hesabı bende yok dedim bu şimdi sağa sola ŞİKAYET TE YAZAR bizi kesin”, Abdullah Happani: “yazabilir evet bi de ŞEY OLAYINI SONUÇTA HERŞEYİMİZİ ŞEY BİLİYOR bu değil de gerçi bu da biliyor Türker biliyor ya… ya İŞTE KİMİNLE NE YAPIYORUZ KİME NE VERİYORUZ FALAN”, Rıza Sarraf: “BİLSİN BİLSİN KİME SÖYLİYE KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK”, Abdullah Happani: “normal bir insan için bilsin güzel de şey işte sen normal biri değilsin yani basın her zaman benim korktuğum bişey”, Rıza Sarraf: “hayır bişey söyliycem yani neyi gidip basının bunun bu böyle demesi farzet dedi böyle bişey gitti basınla konuştu tamam mı ee elinde bir belgesi var mı … yok tamam mı yani basının böyle bişeyi yazmaya götü yer mi sence BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM … anladın mı BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”, Abdullah Happani: “yazabilir yani şikayet mikayet çünkü bütün şeylerimizi biliyor adamlar”
Görüşmeden, Süleyman Aslan’ın, Rıza Sarraf’ın telkinleri doğrultusunda, rakibi Taha Ahmet Alacacı’nın işlem ve belgelerini reddettiği, Taha Ahmet’in hangi belgeleri getirmek gerektiğini sorunca bunun gizlilik gerektiren şeyler olduğunu söylediği, bunun üzerine Taha Ahmet Alacacı’nın işini çözemeden ayrıldığı, ayrıca Taha Ahmet Alacacı’nınyapıla usulsüzlüklerden haberdar olduğunun beliertildiği anlaşılmıştır.
Görüşmenin en dikkat çekici yanı ise, Taha Ahmet Alacacı’nın Rıza Sarraf yüzünden engellenmesi üzerine Rıza Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile olan rüşvet ilişkisini (Ayr. Bkz: TK:2032013548) şikayet edebileceği konusunda yapılan konuşmada, Rıza Sarraf’ın “KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK” diyerek zaten üst makamlara (şikayet edebileceği makamlara) rüşvet verdiğini, bu durumda kimi kime şikayet edeceğini sorduğu, Abdullah Happani’nin de “yani basınher zaman benim korktuğum bişey” diyerek rüşvet ilişkilerinin basında yer almasından korktuğunu söylediği, bunun üzerine Rıza Sarraf’ın;

? “BASININ BÖYLE BİŞEYİ YAZMAYA GÖTÜ YER Mİ”
? “BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM”
? “BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”
şeklindeki konuşmalarıyla kurduğu rüşvet ilişkilerinin boyutunu, satın aldığı kamu gücünü ve sebep olduğu yozlaşmanın boyutunu ortaya koyduğu değerlendirilmiştir. 
(Sadece) “Ben taraflı bişey değil” “Çift taraflı” tabirlerinden Rıza Sarraf’ın icra ettiği rüşvet eylemlerinin veren ve alan failler boyutuyla suç işlemenin farkındalığı ve bilinci ile hareket ettiği, rüşvet verdiği makamların gücüne güvenerek “şikayet edilemeyeceğini” veya “basının bunları haber edemeyeceğini” düşündüğü anlaşılmaktadır. 
“Kimi kime şikayet edecek” ve “Basın benden değil öbür taraftan korkar” sözleri ve tutumu, örgüt lideri Rıza Sarraf’ın üst düzey kamu görevlileriyle olan rüşvet ilişkisinin, kendisine “FİİLİ BİR DOKUNULMAZLIK ZIRHI” kazandırdığı düşüncesine sahip olduğu algısı oluşturduğu, zira görüşmesinin olduğu sırada (19.04.2013 14:16), Rıza Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile kurulmuş rüşvet ilişkisinin olduğu, AB Bakanı Egemen Bağış’a da 500 Bin Dolar götürülmek üzere hazırlanıldığı ve aynı gün paranın teslim edildiği anlaşılmıştır.

Daha sonraki süreçte;

TK:2068063137 - 29.04.2013 21:47 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “evet Ahmetler de şey demiş biz biraz aldık tercümeye verdik bir kaç gün sürecek getirecez diye”, Abdullah Happani: “şeyle mi konuştun”, Rıza Sarraf: “haber geldi ordan öyle bir karar almaları mümkün değil”, Abdullah Happani: “ya şey denilebilir yani evrağın doğruluğu kontrol edilmiyor ya”, Rıza Sarraf: “EDİLECEK AMA ONUNKİNDE … ONA BAKACAKLAR”
“Sahte Transit Gıda ve İlaç İhracatı Ödemeleri” başlığı altında detaylarıyla anlatılacağı üzere, Rıza Sarraf ve ekibinin, Süleyman Aslan’ın yönlendirmesiyle başladıkları gıda ödemeleri için öncelikle Halk Bankası’na (rakiplerinin veremeyeceği belge olarak) sahte bir belge hazırlayıp verdikleri (Bkz: TK:2046555431 Rıza Sarraf: “yaşasın FOTOSHOP ver bassınlar ya ne olacak”, Abdullah Happani: “tamam şimdi halletiriyorum”) ve başta Süleyman Aslan’ın bu durumu bilmesine rağmen göz yumduğu anlaşılmış olup, yukarıdaki görüşmeden Taha Ahmet Alacacı’nın da Halk Bankası’na sunulmak üzere belge hazırladığı, Abdullah Happani’nin belgenin doğruluğunu kontrol edilmediğini söylemesi üzerine, Rıza Sarraf’ın “edilecek ama onunkinde, ona bakacaklar” diyerek kendilerinde doğruluğu kontrol edilmeyen belgenin Taha Ahmet Alacacı’nınkinde edileceği, bu yönüyle örgüt disiplini içerisinde eylemlerin icrasına yönelik verilen karar doğrultusunda haksız gerekçelerle rakip firmaların mağdur edilerek, şüpheli eylemlere konu firmaların tekel olmalarının sağlandığı anlaşılmıştır.

***
Rıza SARRAF liderliğinde suç örgütünün Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ASLAN ile yapmış oldukları rüşvet anlaşması gereği, örgüt üyeleri arasında para vurdurmak olarak tabir edilen yöntemle Halk Bankası üzerinden İran’a yapılacak transit ticaretlerin önünün açılması, bankanın alacak olduğu yasal komisyon oranının düşürülmesi ve örgütün rakiplerinin önüne geçilmesi, örgütün faaliyetlerinde karşılaştığı bütün yasal engellerin aşılması taahhüdü karşılığı Süleyman ASLAN ve Zafer ÇAĞLAYAN’a yüksek meblağlarda para götürüldüğü teknik ve fiziki takip çalışmaları neticesinde tespit edilmiştir.
Rıza SARRAF liderliğindeki suç örgütünün Çin üzerinden transfer edilen paranın altın ihracatı şekilden Dubai veya İran’a çıkışları ile ilgili son zamanlarda artan uluslararası baskı sebebiyle altın işinin durdurulacağını, bu sebeple Süleyman ASLAN’ın ambargo kapsamında olmayan “GIDA” (ve ilaç) ihracatına dair transit ticaretle para aktarma işlemlerine başlamalarını telkin ettiği, önceki altın işinde olduğu gibi transit gıda ticareti belgeleriyle para döndürme işinde de Rıza SARRAF’ın rakiplerinin engellenip sadece Rıza SARRAF’a bu imtiyazın sağlanacağı, bahse konu transit ticarete konu evrakların gerçekliğine önem verilmediği, nerden belge ayarlanabiliyorsa oradan ülkeden ihracat yapılmış gösterilerek ve ödemesinin sanki Rıza SARRAF’ın kurduğu sistemle yapılıyormuş gibi paranın aktarılacağı anlaşılmıştır. 
Yeni sistem olarak belirlenen yöntemde Süleyman ASLAN’ın tekrardan transit gıda ticaretiyle para döndürme işine başlanmasını telkin ettiği, yeni girilecek gıda sisteminden Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın da bilgi ve yönlendirmesinin olduğu, bu yeni sistemle gelen paranın yine döviz olarak çıkışı sağlanacağından, altın alarak ihraç etme yoluna gidilmeyeceği ve böylece altın alışındaki %0,2-0,3 oranındaki masrafa gerek kalmayacağı, yeni sistemle gelen paranın direk Dubai’ye hesaptan transfer edilerek İran’a gönderileceği anlaşılmıştır.
Transit ticaretlerin gerçekleştirilmesi sürecinde beyan edilen menşei şahadetnamesi, konşimento vs. belgelerin örgüt üyeleri tarafından düzenlendiği ve bu işlemler gerçekleştirilirken Süleyman ASLAN’ın Rıza SARRAF liderliğindeki örgüte aidiyet duygusuyla bağlanıp, Rıza SARRAF’ın rakiplerini engelleme konusunda örgüt faaliyeti çerçevesinde strateji ürettiği ve bu kapsamda hareket ettiği, şahıslar arasında gerçekleşen bir görüşmede Süleyman ASLAN’ın “DİĞERLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN KURALLAR KOYMAMIZ LAZIM”, “İRAN TARAFINDAN BİR BELGE ALIRSAK DİĞERLERİ ALAMAZSA” şeklinde Rıza SARRAF’ın rakiplerinin alamayacağı bir belge isteyeceklerini ifade ettiği, Rıza SARRAF ile rüşvet ilişkisi içerisinde olan Süleyman ASLAN’ın, Rıza SARRAF’ın rakiplerini engelleyerek Rıza SARRAF’ın kartel bir güç haline gelmesi konusunda fiili bir birliktelik ve plan/eylem birliği sergiledikleri değerlendirilmiştir.
Abdullah HAPPANİ’nin Rıza SARRAF’ın transit ticaret ile ilgili Halkbank nezdindeki işlemlerini takip ettiği, Rıza SARRAF’ın Süleyman ASLAN’la konuşmak sureti ile Halk Bankasına gelen paralar ve bankaya sunulacak belgeler konusunda yaşanan sıkıntıları aştığı ve karşılığında Ateşleme Yapmak tabiri ile rüşvet verdiği tespit edilmiştir.
Halk Bankasında usulsüzlükler ve rüşvet eylemleri devam ederken Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan ATİLLA’nın da hazırlanan kurgudan ibaret belgelerden haberdar olduğu, Süleyman ASLAN’ın yönlendirmesi ile Rıza SARRAF’ın Abdullah HAPPANİ’yle görüştüğü, Abdullah HAPPANİ’nin de Mohammad ZARRAB isimli şahısla görüşerek organize edilecek muhteviyatı gerçeği yansıtmayan fatura kesilmesi olayını detayları ile anlattığı tespit edilmiştir.
Halk Bankasına ibraz edilen belgelerdeki usulsüzlükler örgüt üyeleri tarafından itiraf edilmiş olup bunlardan bir kısmı;

Yapılan ticarette 5 bin ton taşıma kapasitelik gemilerle 150 bin ton mal taşındığı gösteren konşimentoların ibraz edilmesi,
Beyanname olduğu değerlendirilen evraklara Gümrük kaşesinin Abdullah HAPPANİ tarafından basılması ve şahsın konu ile ilgili olarak “VERDİĞİMİZ ŞEYLER YANLIŞ EVRAKLAR YANİ … SONUÇTA GERÇEK OLMAYAN EVRAKLAR EVRAKDA SAHTECİLİK HAPİS CEZASI GEREKTİREN BİR SUÇ YANİ PARANIN DA ÖTESİ BİR ŞEY” şeklinde yaptığı eylemlerin suç teşkil ettiğinin farkındalığı ile hareket etmesi,
Değeri nispeten pahalı ürünlerin fatura edilmesi ile yüksek miktarlarda para vurdurulması, 
Süleyman ASLAN’ın telkinleri ile yurt dışında 3. bir firmadan temin edilecek faturanın da transit belgelere eklenerek bankanın isteyeceği evrakların önüne geçmek istedikleri, bu belgelerin gerçeği yansıtmadığını Süleyman ASLAN’ın bildiği ancak bu işlemin teyidini yapacak banka personelinin de konudan haberdar olmadığı ve yapılacak telefon görüşmesi ile aranacak şahsa faturanın gerçek olduğunun önce telkin edilmesi şeklindedir.

***
TK:2031961776 - 10.04.2013 18:58 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “başlıyoruz engel koydular bugün gittim oraya onu kaldırdım işte …BENİM YANIMDAN ADAM ARADI YAPACAKSINIZ BU İŞİ DEDİ ANLADIN MI … Hakan ATİLLA taş koydu o şey koydu”, Abdullah Happani: “6’yı alıyor mu şimdi hesaba”, Rıza Sarraf: “6’yı beni aradılar banka soru sorup alacaktı hesabı ben yanındaydım diye açmadım telefonu”, Abdullah Happani: “iyi abi o çok güzel olur ya”, Rıza Sarraf: “ya bir şey söyleyecem onda KENDİ DE ŞEY BİZİMLE BERABER ANLADIN MI… ZATEN İSTİYOR OLSUN … O SENDEN BENDEN FAZLA İSTİYOR OLSUN”, Abdullah Happani: “Muhakkak” Görüşmeden, Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan’ın, rakip Taha Ahmet Alacacı’nın Halk Bankası’ndaki işlemlerinin durdurulması ile ilgili görüştükleri, Abdullah Happani’nin daha önceden söylediği gibi sunamayacakları evraklar istenerek durdurulabileceğini söylediği, Rıza Sarraf’ın da hem o şekilde hem de gelen parayla altın alımının durdurulacağı şekliyle olacağını söylediği anlaşılmıştır.

Ayrıca görüşmeden, Rıza Sarraf’ın, rakibi Taha Ahmet Alacacı’ya engel olması durumunda ne yapabileceğini sorması üzerine, Abdullah Happani’nin banka nezdinde “eşitsizlik”ten ötürü karışıklık çıkarabileceğini söylediği bunun üzerine Rıza Sarraf’ın bu durumu Süleyman Aslan’ın göze aldığını söylediği ve Taha Ahmet Alacacı ile satın aldığı kamu gücünü karşılaştırdığı anlaşılmıştır.
Engellemeden ötürü, Rıza SARRAF’ın, rakip Taha Ahmet ALACACI’nın Bakan Ali BABACAN’a gitme durumunu kastederek “ONUN GÜCÜ BENDEN FAZLA MI” şeklindeki rekabet yaklaşımından ve Abdullah HAPPANİ’nin “ya hiç bir bok yiyemez abi oralara ulaşamaz bile” cevabından, (Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ASLAN ile olan rüşvet ilişkileri dikkate alındığında) Rıza SARRAF’ın satın aldığı kamu görevlilerini “ŞAHSİ GÜCÜ” dolayısıyla “LİDERİ OLDUĞUÖRGÜTÜN GÜCÜ” olarak gördüğü ve kamu gücünün haksız desteğini alma konusunda rakipleri ile rekabete girdiği ve bu durumun, bahse konu örgütün rüşvete olan bakış açısını, rüşvete olan motivasyonun kodlarını ve rüşvet saiki etrafındaki fiili içtimalarını ortaya koyduğu değerlendirilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında, Rıza SARRAF’ın çok pragmatist bir rüşvet yöntemi geliştirdiği anlaşılmıştır, zira bu şekilde (firmaların Halk Bank’taki hesabına gelen paraya göre) bindelik hesapla rüşvet alan kamu görevlisi, daha fazla maddi menfaat kazanmak için daha fazla paranın girişine isteyecek, bu husustaki usulsüzlükleri ve eksiklikleri görmezden gelecek ve buna mani olacak personeline baskı yaparak para girişini sağlayacaktır.

TK:2042239994 - 16.04.2013 10:55 Süleyman Aslan – Rıza Sarraf görüşmesinde;

Süleyman Aslan: “dün arkadaşlar çalıştılar ama bana henüz intikal ettirmedilerDİĞERLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN … KURALLAR KOYMAMIZ LAZIMçok gelen giden varmış…kuralları iyi koymamız gerekiyor”, Rıza Sarraf: “onu mesela bi ilgili makama kuruma Ekonomi Bakanlığı gibi veya Ticaret Odası gibi bi yere bağlasanız”, Süleyman Aslan: “BENİM AKLIMA GELEN ŞUDUR YİNE İRAN TARAFINDAN BİZ ŞU FİRMAYLA GIDA İŞİNDE ÇALIŞMAYA II İSTEKLİYİZ VEYA ÇALIŞMAYA YETİKİ VERİYORUZ DİYE Bİ BELGE İRAN TARAFINDAN BİR BELGE ALIRSAK DİĞERLERİ ALAMAZSA Rıza Bey yine öyle bişey yapsak…transit ticaret yapm yapma belgesi istesek …ALAMAYACAĞI Bİ BELGERIZA BEY YANİ HANGİ KURUMDAN OLDUĞUNA DA SİZ KARAR VERİNbunu ben yüz yüze konuşacaktıım ama”, Rıza Sarraf: “onu tabi onu ben istişare edeyim hemen İran’la ama şöyle bişey söyliyeyim mesela ben şu an ticaret yaparken yurt dışında bizim Ekonomi Bakanlığı Ticaret ...ve Bakanlıkdan alınan yazıyla ateşeler referans oluyo bize yurt dışında yani bu tarafı da katarsak garantili olur …ben diğer hususu size mesela o belgemi getirirken çok uğraştım sayın genel müdürüm göbeğim çatladı…sizce takriben gıda ne zaman start almaya başlarız biz”, Süleyman Aslan: “bu işlemi bu hafta bugün yarın hallederiz gibi geliyo bana”
Görüşmeden, Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf liderliğindeki örgüte aidiyet duygusuyla bağlanıp, Rıza Sarraf’ın rakiplerini engelleme konusunda örgüt faaliyeti çerçevesinde strateji ürettiği ve bu kapsamda hareket ettiği açık bir şekilde anlaşılmıştır.

Süleyman Aslan’ın konuşmalarında geçen;

Rıza Sarraf’ın rakiplerini kastederek “DİĞERLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN KURALLAR KOYMAMIZ LAZIM”
“benim aklıma gelen şudur” (Örgütün faaliyeti için strateji belirlediği anlaşılmaktadır)
Rakiplerinin alamayacağı bir belge isteyecekleri yönünde “Bİ BELGE İRAN TARAFINDAN BİR BELGE ALIRSAK DİĞERLERİ ALAMAZSA” (Alır“sak” tabiriyle Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf’ın örgütünün faaliyetlerini benimsediği, aidiyet hissettiği değerlendirilmiştir) 
“transit ticaret yapma belgesi istesek … ALAMAYACAĞI Bİ BELGE”
Belgenin alınacağı kurumu kastederek “RIZA BEY YANİ HANGİ KURUMDAN OLDUĞUNA DA SİZ KARAR VERİN” (Bankanın, rakiplerinin temin edemeyeceği hangi kurumdan belge isteneceği örgüt lideri Rıza Sarraf’a sorulmakta ve bu konudaki kararı Rıza Sarraf’ın vermesi beklenmektedir)

Bu konuşmalar, Rıza Sarraf ile rüşvet ilişkisi içerisinde olduğu Süleyman Aslan’ın, Taha Ahmet Alacacı ve diğer rakiplerin engellenerek Rıza Sarraf’ın kartel bir güç haline gelmesi konusunda fiili bir birliktelik ve plan/eylem birliği sergilediklerini gösterdiği değerlendirilmektedir.

***
TK:2187663280 - 02.07.2013 15:12 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Abdullah Happani: “Halk Bankası şimdi apostil istemiyor ama diğer evraklar gelmeden de diyor  işlem yapmayız … yani konşimento istiyor abi”, Rıza Sarraf: “konşimento o senin verdiğin zaten”, Abdullah Happani: “onu kabul etmiyorlar işte konşimento istiyorlar konşimento değil diyorlar o taşıma evrağı ııı … menşe sahadet ....diye bir şey istiyorlar … sgs gözetim serfitikası”, Rıza Sarraf: “sgs ye gerek yok yok onu ben konuştum”, Abdullah Happani: “tamam o zaman konşimento ve menşe şahadetnamesi istiyorlar”, Rıza Sarraf: “abi taşıyıcı firma olmadığını anlattıkya biz bunlara ben bir daha konuşayım … dur bi Hakan ATİLLA ile bir konuşayım”
TK:2187683333 - 02.07.2013 15:16 Rıza Sarraf – Hakan Atilla görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “şimdi ıı biz sizinle daha öncede konuşmuştuk ya yani konşimento konusunu …şuan tekrar başa döndük yine”, Hakan Atilla: “şöyle şimdi ben şöyle izah edeyim ıı yanlış hatırlamıyorsam gelen havalelerle ilgili şey mesala atıyorum buğday için konuşursak…bu 140-150 bin tonluk bir parti… şimdi 140-150 bin tonluk bir partinin de yani 5 bin tonluk şeylerle taşınması biraz zor diye düşünüyorum”, Rıza Sarraf: “Hakan bey orda biz bir teknik hata yaptık onun farkındayım yani biz 5 milyon 5 milyon vuracaktık bunu … 4 milyonluk 5 milyonluk rakam olarak yollamamız gerekiyordu orda bir teknik hatamız var zaten”
TK:2187688872 - 02.07.2013 15:24 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “abi ben konuştum şimdi aynı evrağı verecez de şimdi sıkıntı ne biliyormusun hepsine sen buğday mı yazdırdın bunların”, Abdullah Happani: “bir kısmı mesala ilk iki tane aldığım şeker …daha sonra gelenler buğday ve buğday soya mısır şey fasulye mısır o tür şeyler yazdırıyoruz”, Rıza Sarraf: “tamam mesala bu diyorki 150 bin tonluk buğday var hepsi o kadar mı yapıyor…işte o o zaman 15 tane konşimento vermen gerekiyor diyor yani ...Certificatede of Origin’i Rüçhan ben yaparım dedi zaten konuş Rüçhan’la …tamam mı yani ONLARIN DETAYINA GİTMEYECEKLER BELGELERİN BEN ONU SÖYLEYECEM SÜLEYMANA AÇIK AÇIK”, Abdullah Happani: “tamam artı şimdi döndüler bu menşe şehadetnamesini yeniledilerki atlantisin tedarik faturalarını istiyoruz orda zaten menşei belli olacak diyor”, Rıza Sarraf: “Bİ BAKALIM GELEN MEBLA NE NEYİ KARŞILIYOR ÜRÜNLERİ FARKLI YAZIP PAHALLI OLAN BİŞEYLER YAZALIM … bakalım en pahalılarını seçelim en azından bölelim bir kaç kaleme”
Yukarıdaki üç görüşmeye bakıldığında Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan ATİLLA’nın Rıza SARRAF liderliğindeki suç örgütünün transit ticarette kullandığı konşimentoların gerçeği yansıtmadığının farkında olduğu nitekim suç örgütünün konşimentolarda 140-150 bin ton ağırlığındaki malzemenin 5 bin ton taşıma kapasitesi olan gemilerle geldiğini beyan ettiğinin M. Hakan ATİLLA tarafından bilindiği ve bunun Rıza SARRAF tarafından teknik bir hata olarak ifade edildiği, ayrıca konşimentoların gelişigüzel ve içeriği gerçeği yansıtmayacak şekilde doldurulduğu, belgelerin detaylarına girmemesi için Rıza SARRAF’ın Hakan ATİLLA ile görüşeceği tespit edilmiştir. Rıza SARRAF ile Süleyman ASLAN arasında 2013 yılının 4. Ayından beri transit ticaret üzerine yapılan rüşvet anlaşmasının Rıza SARRAF’ınONLARIN DETAYINA GİTMEYECEKLER BELGELERİN BEN ONU SÖYLEYECEM SÜLEYMANA AÇIK AÇIK ifadelerinden bir kez daha anlaşılmaktadır. Bunu da Rıza SARRAF’ın gerçeği yansıtmayan belgelerle ilgili Rıza SARRAF’ın açık açık konuşabilmesinden anlamak mümkündür.

Ayrıca ticaretin içeriği ile ilgili olarak Rıza SARRAF tarafından pahada yüksek gıda ürünlerinin beyan edilmesinin istendiği böylece 5 bin tonluk gemilerle 150 bin tonluk gıda ürünü transit edildiğini beyan etmek zorunda kalınmayacağı anlaşılmaktadır. (Rıza SARRAF’ın tek seferde yüksek meblağlar getirerek-vurdurarak- daha fazla para kazanmak istediği açıktır.)
TK:2187709789 - 02.07.2013 15:35 Hakan Atilla – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Hakan Atilla: “bağımsız denetimden malın gıda olduğunu yani buğday şeker neyse … onun tespiti o yüzden istiyorlar…ama onu düzenleyen kim”, Rıza Sarraf: “chamber of commence”, Hakan Atilla: “işte o yok şey ıı”, Rıza Sarraf: “yani bir özel şirketten felan mı istiyorlar”, Hakan Atilla: “evet sgs’den istiyorlar Fransızmış herhalde onlar”, Rıza Sarraf: “tamam ok onu istiyorlar doğru değil mi”, Hakan Atilla: “şimdi iletilen belgede malın menşeinin yani buğdayın menşeini Dubai”, Rıza Sarraf: “ben bi konuşayim  o zaman tekrar size döneyim”, Hakan Atilla: “YANİ BUĞDAYIN DUBAİ MENŞEİLİ OLMASI MÜMKÜN OLMADIĞI İÇİN”, Rıza Sarraf: “tamam ben ben”
Bu görüşmede de yukarıdaki süreci destekleyen bir durum tespit edilmiş olup şahısların bankaya beyan edecekleri menşe şahadetnamesinde buğday ürünlerinin menşeinin Dubai olarak beyan edildiği ancak Dubai’de buğday üretiminin olmadığının Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan ATİLLA tarafından da bilindiği, bu durumun Süleyman ASLAN’la yapılan rüşvet anlaşmasında gerçeği yansıtmayan belgeler kullanılmasından Mehmet Hakan ATİLLA’nın da haberdar olduğu anlaşılmıştır. Bu görüşmeden sonra Rıza SARRAF’ın hemen Abdullah HAPPANİ’yi uyardığı ve menşe şahadetnamesindeki usulsüzlüğü gidermesini istediği tespit edilmiştir.

7. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 5

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 5



Yapılan çalışmalarda, Rıza SARRAF’a ait firmaların Halk Bank hesabına gelen paranın, (elle tutulur) fiziki altına dönüştürülerek ihracatla İran’a veya Dubai’ye gönderilmesi ile Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN arasındaki rüşvet ilişkisinin direk doğru orantılı olduğu anlaşılmıştır. Teknik takip çalışmalarında, Rıza SARRAF’ın bu eylemler kapsamında Halk Bankasında hesap değiştiren (Rıza SARRAF’ın Halk Bank’taki firma hesabına gelen) paranın %0,4-%0,5’ini, Zafer ÇAĞLAYAN’a rüşvet olarak gönderdiği, şahıslar arasında bu şekilde fiili birliktelik ve bir rüşvet anlaşması olduğu anlaşılmıştır.

2012 yılının ilk aylarından itibaren, İran’a yapılan altın ihracatı ile ilgili, medyada, uluslararası finans toplumunun hassasiyeti ve bankacılık teamülleri açısından eleştirel yönde çıkan haberlere Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın cevap verdiği görülmüştür. Hatta Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın, Türkiye Büyük Millet Meclisine hitaben 7/8265 sayılı ve Yazılı Soru Önergesi konulu Ankara Milletvekili Sinan Aydın AYGÜN tarafından verilen 7/8265 sayılı soru önergesine  ilişkin cevabi yazısında özetle; Türkiye İstatistik Kurumu‘nun (TUİK) Mart ve Nisan 2012 aylarına ilişkin dış ticaret istatistikleri, 2012 Mart ve Nisan aylarında İran’ın Türkiye’den önemli ölçüde altın ithal etmesine ilişkin sorulara cevap verildiği anlaşılmaktadır.
İhracat ve ithalattan sorumlu Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın medyaya yaptığı açıklamalarla veya yazılı soru önergesine muhatap olmasıyla, rüşvet ilişkisi içerisinde olduğu Rıza SARRAF’ın faaliyetlerinin sürekliliği ve deşifre olmaması yönünde örgütsel bir sorumluluk altına girdiği anlaşılmıştır. Yapılan teknik takip çalışmalarında ve dijital belgelerde Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN arasındaki rüşvet ilişkisinin (rüşvete dair ilk para tesliminin) 19.03.2012 tarihinde başladığı, maillerdeki excel tablolalarından belirlenmiştir. Yani Zafer ÇAĞLAYAN’ın, uzun süredir bu konu ile ilgili kamuoyuna yaptığı açıklamalar ve TBMM kapsamında soru önergesine cevap vermesi sırasında, Rıza SARRAF’la halen rüşvet ilişkisi içerisinde olduğu anlaşılmıştır. Mesela, soru önergesine cevap verildiği 3 Temmuz 2012 tarihine kadar Rıza SARRAF’ın Zafer ÇAĞLAYAN’a 6 seferde toplam 8.489.500,00 (Sekiz Milyon …) Euro gönderdiği, cevabi yazının hemen akabinde de (3 gün sonra) 6 Temmuz 2012 tarihinde 5.000.000,00 (Beş Milyon) Eurogönderdiği anlaşılmıştır.

Zafer ÇAĞLAYAN’ın, İran’a yapılan altın ihracatı konusunda medyaya yaptığı açıklamalarının hemen akabinde, para gönderimlerinin devam etmesi de dikkat çekici bulunmuştur. Örneğin; 
03.09.2012 (Eylül) tarihli haber içeriğinde Zafer ÇAĞLAYAN’ın altın ihracatları ile ilgili açıklama yaptığı ve “Bu yapılan ihracat başarısının altında kim ne sebep arıyorsa arasın Türkiye ihracatını yapmaya devam edecek…BİLHASSA ALTIN İHRACATI İLE İLGİLİ FARKLI SÖZLERİ SÖYLEYENLER EĞER MUTLAKA AHLAKSIZ ARIYORLARSA KENDİLERİ AYNAYA BAKSINLAR AHLAKSIZIN KİM OLDUĞUNU KENDİLERİ GÖRÜRLER.” şeklinde kamuoyunun altın ihracatıyla ilgili şüphelerini bertaraf etmeye yönelik söylemlerde bulunduğu ve altın ihracatlarının devam edeceğini söylediği anlaşılmıştır.
Bu haberlerin akabinde, 11.09.2013 günü Rıza SARRAF’ın Zafer ÇAĞLAYAN’a 2.000.000,00 (İki Milyon) Euro gönderdiği anlaşılmıştır.

***

TK:2024892297 - 06.04.2013 23:12 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “SENİN VERDİĞİN RAPOR VAR YA …O RAPORU BEN VERDİM O İNCELEMİŞ …EURO OLARAK DİYOR Kİ ALDIKLARIMIZA BİR 10 KAĞIT FARK VAR DİYOR”, Abdullah Happani: “10 kağıt fark olur mu abi ya mümkün mü”, Rıza Sarraf: “ABİ SENİN SİZİN YAZDIĞINIZDAN BEN 10 DAHA AŞŞAĞI ALDIM DİYOR”, Abdullah Happani: “ABİ VERDİĞİ TARİHLERİ FALAN SADIK BİLMİYOR MU”, Rıza Sarraf: “biliyor”, Abdullah Happani: “E TAMAM YANİ ONUN HESABI KİTABI BELLİ HANGİ TARİHTE NE VERDİĞİMİZ BELLİ BİZİM”, Rıza Sarraf: “şöyle var mesala Süleyman’a vermişiz ona geçmişisizdir”, Abdullah Happani: “zaten İki Milyon Süleyman’a verdiğimiz para …he şeyleri falan da çıkarmadıysan bir küsür falan da o çıkar saatçi Yusuf falan…adamı aldığı rakamları günü birlik söyleyemez mi bize”, Rıza Sarraf: “ben yırtım attım diyor”, Abdullah Happani: “ABİ HANGİ TARİHTE BU ADAMA NE GÖNDERMİŞİZ O ŞEKİLDE ÇIKMIŞIZ YANİ TOPLU BİR ŞEY YOK MESALA ATIYORUM İŞTE 1. AYIN 18’İNDE 3 MİLYON PARA GÖNDERMİŞİM ADAMA 1.AYIN 18’İNDE BU ADAMIN CARİ HAREKETİNDE 3 MİLYON ÇIKIŞ VAR ZATEN ŞEYİNDE SADIK’IN DA O TARİHTE GİTTİ NE İLE GİTMİŞSE UÇAKLA OTOBÜSLE ŞEYLE BELLİDİR YANİ”, Rıza Sarraf: “Sadık’tan öncede kim gidiyordu Ümit gidiyordu”, Abdullah Happani: “Ümit’in götürdüğü iki tane 700 Bin para abi başka bişey değil ki”, Rıza Sarraf: “abi yok HEPSİNE ONAY ALDIM BEN”, Abdullah Happani: “KENDİSİNDEN okey alıyorsun sen de mi”, Rıza Sarraf: “alıyorum onda sıkıntımız yok ya”
Görüşmeden, Zafer Çağlayan’ın Rıza Sarraf’ın kendisine verdiği Excel dökümünde görünenden 10 Milyon Euro daha az aldığını iddia etmesi üzerine, Rıza Sarraf’ın bu durumu para teslimini organize ederek listeyi tutan Abdullah Happani’ye sorduğu, Abdullah Happani’nin de günüyle, kuryesiyle, miktarıyla verdikleri tüm paranın kayıtlı olduğunu, hesapta yanlışlık olmadığını söyleyip parayı teslim alan Salih Kaan Çağlayan’ı kastederek “adamı aldığı rakamları günü birlik söyleyemez mi bize” dediği, böylece Zafer Çağlayan’a gönderilen paraların “adamı” olarak eylemlere iştirak eden Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildiğini söylediği (Ankara’ya giden paraların Salih Kaan Çağlayan’a teslim edildikten sonra Zafer Çağlayan’a bilgi verildiğine dair Bkz; TK.2292387889), Rıza Sarraf’ın da “hepsine onay aldım ben” diyerek verilen her bir para için “birebir” hatlardan iletişimle paranın teslim alındığına dair (kendisinden) Zafer Çağlayan’dan onay aldığını söylediği anlaşılmıştır.
Rıza SARRAF ile Süleyman ASLAN’ın arasında rüşvet ilişkisinin başlaması Zafer ÇAĞLAYAN’ın sayesinde gerçekleştiği, bu yeni fiili birlikteliğin Zafer ÇAĞLAYAN tarafından oluşturulduğu ve bu yeni rüşvet ilişkisinin Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN arasındaki rüşvet sistemi ile aynı olduğu anlaşılmıştır. 
Rıza SARRAF ile Zafer ÇAĞLAYAN’ın 06.10.2012 tarihindeki buluşmalarından sonra, Rıza SARRAF ile Süleyman ASLAN’ın buluşarak görüştükleri, bu görüşmeden sonra;
TK:1704387145 - 06.10.2012 18:57 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “Süleyman beyin yanındaydım şimdi çıktım … BURASI ABİ GİBİ TAMAM … ABİ AYARDA TAMAM ORASI… ABİ AYARINDA HEM DE O SİSTEMDE YANİ” Abdullah Happani: “he tamam peki şey mi adamların işlerini halledecek mi”Rıza Sarraf: “TABİ TABİ HER İŞİMİZİ BİZİM HER İŞİMİZİ HALLEDECEK BİZİM OLDUĞUMUZ” Abdullah Happani: “e tamam o zaman ONA FARKLI BİR ŞEY Mİ KULLANMAK LAZIM” Rıza Sarraf: “yok ya ben anlamam” Abdullah Happani: “hayır anladım da BİZİM MEVCUTU KULLANIRSAK ABİ BİLMEYECEK Mİ” Rıza Sarraf: “BİLECEK ABİYE ONU DA YAPIYORUZ DİYECEĞİM VERİYORUZ … ABİYE SÖYLEDİM O BENİ ÇAĞIRDI ZATEN O KENDİSİ YOL VER DEDİ” Abdullah Happani: “hee tamam o zaman … iyi ya hayırlısı açsınlar kanalıda adamların işini halletsin de şey ABİ İLE Mİ GÖRÜŞTÜN BUGÜN” Rıza Sarraf: “HEE” Abdullah Happani: “o şeye GİTME SEBEBİNİZ OYDU YANİ” Rıza Sarraf: “he he”

Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın kuracağı yeni sistem içerisinde Halk Bankası’nın kullanılacağı, bunun için önce Zafer Çağlayan ile buluştuğu, daha sonra aynı gün Zafer Çağlayan’ın yönlendirmesi ile Süleyman Aslan ile buluşarak görüştüğü, bu görüşmede;
? Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan arasında rüşvete dair anlaşmanın gerçekleştiği, “burası abi gibi tamam” diyerek bu anlaşmanın Rıza Sarraf ile Zafer Çağlayan arasındaki rüşvet ilişkisi (rüşvet sistemi) gibi olduğu,
? Bu anlaşmaya göre Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’a Zafer Çağlayan’a verildiği gibi (aynı sistemde) yurtdışından gelen paranın belli bir oranında komisyon (rüşvet) verileceği (“abi ayarında hem de o sistemde yani”),
? Verilecek rüşvet karşılığında Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf liderliğindeki örgütün Halk Bankasındaki işlemlerinin/işlerinin hepsini halledeceği (“her işimizi bizim her işimizi halledecek bizim olduğumuz”) anlaşılmıştır.
Ayrıca, görüşemeden Süleyman Aslan’a ihracat ödemesi altında yapılacak bu havalelerle ilgili Rıza Sarraf’a yol vermesini, Zafer Çağlayan’ın söylediği (abiye söyledim o beni çağırdı zaten o kendisi yol ver dedi) ve Süleyman Aslan’a verilecek paranın Zafer Çağlayan’a verilen komisyon (rüşvet) içerisinden verilmesi durumunun Zafer Çağlayan’a bildirileceği (bilecek abiye onu da yapıyoruz diyeceğim veriyoruz) anlaşılmıştır.
Başka bir görüşmede,
TK:1706708821 - 08.10.2012 14:28 Rıza Sarraf – Süleyman Aslan görüşmesinde;
Süleyman Aslan: “Rıza bey, şimdi ekiple beraberiz … sayın bakanla filan beraberdik O DÜNKÜ KONUŞTUĞUMUZ ŞEKİLİYLE BEN KONUYU SAVUNDUM ONLARI YAPMIYORUZ DEDİ HER ŞİRKETE HESAP AÇMA İŞLEMİ YAPMA FİLAN FAKAT MEVCUT SİSTEM ÜZERİNDEN PARA GETİRME GÖTÜRME İŞİNDE SİZİN HAZIR OLDUĞUNUZU İŞARET ETTİM İSMİNİZİ SÖYLEMEDİM AMA SİZİ İŞARET ETTİM BUGÜNE KADAR YAPTIĞIMIZ YÖNTEMLERLE BU ŞEY ÖDEMESİNİ YAPABİLİRSİNİZ DEDİK”, Rıza Sarraf: “evet gazı da şeyi söyleyecem bizim sermayenin likit durumu gaza yeterli değil diyor İran” 
Görüşmeden, Süleyman Aslan’ın bakanla (muhtemelen Ali Babacan’la) yaptığı görüşmede, Rıza Sarraf’la daha önceden anlaştıkları bir şekilde, petrol ödemelerine dair para transferleri işinde Rıza Sarraf’ın kullanılabileceğini işaret ederek konuyu savunduğunu söylediği, böylece Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf’la yaptıkları anlaşma doğrultusunda hareket etmeye başladığı anlaşılmıştır.
TK:1709058469 - 09.10.2012 22:44 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “PAZAR GÜNÜ LEVENT’İN PATRONUNA İKİ YOLLAYACAĞIZ HA HAZIRLA”, Abdullah Happani: “tamam oldu ayarlarım ben”, Rıza Sarraf: “ONU SONUNDA ŞEY YAPTIM … bu bize lazım bu adam sonuçta … bu bize orda olduğu müddetçe yeter adam lazım işte bize”, Abdullah Happani: “tabi ki”, Rıza Sarraf: “BENCE ABİNİNKİNDEN DAHA ÖNEMLİ BUNUN Kİ”, Abdullah Happani: “ya muhakkak O DA FARKLI BİR ÖNEME SAHİP YA ŞİMDİ ONUN SAYESİNDE DE BÖYLE HER YERE İŞTE RANDEVU ALIP ŞUNU YAPIP BUNU YAPIP GİDEBİLİYORUZ”, Rıza Sarraf: “O AYRI BAŞKA YANİ TAMAM DA BU DA BAŞKA AMA YANİ BU İSTEDİĞİ GİBİ TOP OYNATABİLİR”, Abdullah Happani: “tabi daha etkili olur”, Rıza Sarraf: “tabi tabi iyi oldu bu … değer bu”, Abdullah Happani: “tabi ki bununla yani her türlü şey yapabilirsinabi işte şu şöyle oluyor bu böyle oluyor”, Rıza Sarraf: “ÇÖPE GİDEN ÇÖPE GİDEN PARA ŞEY DEĞİL BU YANİ”, Abdullah Happani: “yo yo  ya o muhakkak değil”, Rıza Sarraf: “ya şimdi mesela bunlar gelmiş İran tamam mı burda bütün hani bize ödemeleri yapıyoruz ya dirhem o bu şu … tamam mı direk yapmak istiyorlardı bunlar topu taça attı Ziraat’le Vakıf’ı devre dışı bıraktı”, Abdullah Happani: “HALLEDEBİLECEK Mİ O OLAYI”, Rıza Sarraf: “YANİ YÜRÜYÜN GİDİN DİYO”, Abdullah Happani: “iyi abi hayırlısı yani sonuçta dediğin gibi gerekli yani kesinlikle lazım bir adam”, Rıza Sarraf: “dur bakalım bu da tamam TAŞLARIMIZ OTURUYOR YAVAŞ YAVAŞ YERİNEde bir iş hızlanaydı… SEN NE DİYORSAN DİYO ÖYLE YAP YA O KIVAMA GEÇTİK HAHAH”, Abdullah Happani: “iyi ya hayırlısı”, Rıza Sarraf: “insan ilişkilerden sorumluyum da ben insan ilişkilerinden”
(“Levent’in patronu”ndan kastın Halk Bankası’nda Genel Müd. Yrd. Levent Balkan’ın üstü olan Genel Müdür Süleyman Aslan olduğu, “Abi” de Zafer Çağlayan’dan bahsedildiği anlaşılmaktadır)
Görüşmeden, Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan arasındaki rüşvet anlaşmasının net bir şekilde tamama erdiği (“onu sonunda şey yaptım”), buna göre;

? İlk etapta 14.10.2012 Pazar günü Süleyman Aslan’a 2.000.000,00 (İki Milyon) Euro gönderileceği,
? Rıza Sarraf’ın, Süleyman Aslan’a verilecek paranın Zafer Çağlayan’a verilecek paradan daha önemli olduğunu düşündüğü, şahsın kendileri için istediği gibi işlem yapabileceğini, bu sebeple Süleyman Aslan’a verilecek paranın boşa giden para olmayacağını söylediği,(“bence abininkinden daha önemli bunun ki” “bu istediği gibi top oynatabilir” “çöpe giden para şey değil bu yani”)
? Süleyman Aslan’ın, sağlanacak maddi menfaat karşılığında Rıza Sarraf’ın eylemlerine (işlemlerindeki usulsüzlüklere) göz yumacağı, “yani yürüyün gidin diyo” “sen ne diyorsan diyo öyle yap ya o kıvama geçtik hahah”
? Rıza Sarraf’ın, Zafer Çağlayan’la mevcut olan rüşvet ilişkisinden sonra Süleyman Aslan’la da rüşvet ilişkisi kurularak, suç işlemek amacıyla kurduğu örgütün yeni eylemlerine başlamak için, nüfuzunu ele geçirmenin gerekli olduğuna inandıkları kamu görevlilerini satın almalarını “taşlarımız oturuyor yavaş yavaş” diyerek betimlediği anlaşılmıştır.

Rıza SARRAF’ın, Zafer ÇAĞLAYAN’la mevcut olan rüşvet ilişkisinden sonra Süleyman ASLAN’la da rüşvet ilişkisi içine girerek, suç işlemek amacıyla kurduğu örgütün yeni eylemlerine başlamak için, nüfuzunu ele geçirmenin gerekli olduğuna inandıkları kamu görevlilerini satın almalarını “taşlarımız oturuyor yavaş yavaş” diyerek betimlediği anlaşılmıştır.
Diğer yandan görüşmede Rıza SARRAF’ın verilen yüksek miktarlardaki paralar için “ÇÖPE GİDEN PARA DEĞİL” şeklindeki tabirinden, kamu görevlilerine verilen bu paraların boşa gitmediğini karşılığını aldıklarını söylediği anlaşılmıştır. Sadece bunun bile bahse konu rüşvet anlaşmasını (örgütün çeşitli menfaat talepleri karşılığında kamu görevlilerinin maddi menfaat sağlandığını) yeterince izah ettiği düşünülmektedir.

***
Rıza SARRAF ile Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın rüşvete ve diğer suça konu görüşmelerini, teknik takip çalışmalarına karşı koymak için, birebir  kullanmak için ayarladıkları ve 1’den başlayarak numaralandırdıkları GSM hatları ile mesajlaşarak yaptıkları, Zafer ÇAĞLAYAN ve Rıza SARRAF’ın önceden kod numarası vermiş oldukları bu telefon hatlarını birebir kullandıkları,
Aynı şekilde Zafer ÇAĞLAYAN’ın oğlu Salih Kaan ÇAĞLAYAN ile Rıza SARRAF’ın talimatlarına istinaden hareket eden ve rüşvete konu paraların naklini gerçekleştiren (Sadık) Mohammadsadegh RASTGARSHISHEHG isimli şüphelinin de önceden kodlamış oldukları GSM hatları ile görüştükleri ve mesajlaştıkları anlaşılmıştır.
Bu şekilde şüpheli şahısların paranın teslim edilmesi/alınması eylemlerini ve örgütün eylemlerini gizleme yoluna gittikleri, muhtemel adli çalışmalara karşı önlem aldıkları, bu refleksin sadece parayı veren Rıza SARRAF ve kurye (Sadık) Mohammadsadegh RASTGARSHISHEHG tarafından değil, parayı alan Zafer ÇAĞLAYAN ve Salih Kaan ÇAĞLAYAN tarafından da gösterilmesi, karşılıklı rüşvet anlaşmasını ve suç işleme amacı etrafındaki fiili birlikteliği gösterdiği değerlendirilmiştir.
Yapılan bir görüşmde,

TK:1693811276 - 29.09.2012 16:29 Rıza Sarraf – Zafer Çağlayan görüşmesinde;

Zafer Çağlayan: “O ŞEY ZATEN AÇIK GERÇİ YANIMDA DEĞİL BENİM”, Rıza Sarraf: “BENİM DE DEĞİL” şeklindeki telefon görüşmesinde de önceden kodlamış 
oldukları telefonlarının açık olduğundan ancak yanlarında olmadığından bahsettikleri değerlendirilmiştir. 

DİPNOTLAR.

 1 Siyasi dokunulmazlığı olan şüphelilerle ilgili eylemler
 2 03.07.2012 tarihli yazılı soru önergesi, Erişim Tarihi 10.12.2013 http://www.tbmm.gov.tr/develop/owa/yazili_sozlu_soru_sd.onerge_bilgileri?kanunlar_sira_no=107958
 3 “Fren balatalarından koku geliyor” Kaynak: http://ekonomi.milliyet.com.tr/-fren-balatalarindan-koku-geliyor-/ekonomi/ekonomidetay/03.09.2012/1590676/default.htm, Erişim Tarihi 15.12.2013
 4 Şüphelilerin daha önceden, başkaları adına (genellikle örgütün alt kesimlerindeki şahıslar adına) aldıkları çok sayıda telefon hatlarını numaralandırıp paylaştıkları, akabinde de yapacakları özel görüşmeler için bu telefonları kullandıkları ve bu telefonları sadece eşleştirdikleri karşı telefonla (birebir) kullandıkları anlaşılmıştır.
 5 Bu hattın birebir için ayarlanan bir hat olmayıp, birebir için ayarlanan hatla iletişime geçtiği anlaşılmıştır
 6 Kaldı ki, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’nın 31.07.2012 tarih ve 23 Nolu “Altın İhracatı İle İlgili Kamuoyu Açıklaması”nda; “Gümrük beyannameleri üzerinde yapılan incelemeler neticesinde İran’a yapılan altın ihracatının büyük oranda peşin ödeme yoluyla gerçekleştirildiği tespit edilmiş, hampetrol veya doğalgaz ithalatında ödeme aracı olarak kullanıldığına ilişkin bir bulguya rastlanmamıştır.” şeklinde belirtildiği görülmüştür. 


TK:1860400621 - 09.01.2013 17:57 Kaan Çağlayan - (Sadık) Mohammadsadegh Rastgarshıshehg görüşmesinde;
Kaan Çağlayan: “merhaba abi kolay gelsin 24 YOK MU ABİ 24 YOK MU”, Mohammadsadegh Rastgarshıshehg: “AÇIK AÇIK BEKLİYORUM”, Kaan Çağlayan: “tamam abi”
Görüşmede, şahısların gizli görüşmeleri “24” olarak kodladıkları özel hat üzerinden yaptıkları anlaşılmıştır.
TK:1871769086 - 16.01.2013 10:28 (Sadık) Mohammadsadegh Rastgarshıshehg’in Kaan Çağlayan’a gönderdiği mesajda;
“Merhaba 24 NUMARA IPTAL BUNDAN SONRA 23UNCUYU ACtesekkur ederım”
TK:1871771397 - 16.01.2013 10:29 Kaan Çağlayan’ın (Sadık) Mohammadsadegh Rastgarshıshehgg’e gönderdiği mesajda;
“Abi yurt disindayim cumartesi gunu hallederim”
Bu mesajlardan; şüphelilerin 24ile kodlamış oldukları karşılıklı GSM hattının artık kullanmayacaklarını, iptal olduğunu, bundan sonraki görüşmelerinde 23kodlu karşılıklı GSM hatlarını kullanacaklarını belirtmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Ekonomi Bakanı Mehmet Zafer ÇAĞLAYAN, Rıza SARRAF, (Sadık) Mohammadsadegh RASTGARSHISHEHG ve Salih Kaan ÇAĞLAYAN’ın aralarında “birebir” şeklinde kodladıkları telefonlarla iletişime geçmeleri ve (eylemler bölümünde anlatılacağı üzere) şahısların rüşvete konu para teslimi eylemlerinde bu birebir telefonları kullanmaya özellikle dikkat etmeleri, suç işleme amacı etrafında koordineli ve sistemli hareket sergilediklerini göstermektedir.

***
TK.2109779993 - 21.05.2013 16:14 Zafer Çağlayan – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Zafer Çağlayan: “sen naptın başka”, Rıza Sarraf: “iyiyim herşey yolunda sayın bakanım … otelle ilgili uğraşıyorum”, Zafer Çağlayan: “Süleyman aramıştı… bir görüşelim diyordu ıı sen napıyorsun yarın burda mısın dönüyor musun”, Rıza Sarraf: “gece Dubai’ye gideceğim …yarın veya öbür gün döneceğim … şey için gidiyorum hani bunun fonunu yurtdışından getireceğim ya yatırımın onun için gidiyorum”, Zafer Çağlayan: “tamam şimdi Süleyman biraz evvel aramıştı bir görüşelim diye”, Rıza Sarraf: “olur ben o saat yarın sabah giderim”, Zafer Çağlayan: “ben ondan evvel olmazsa sen şeye de bir haber verirsen … üçümüz görüşürüzııı saat mesela ne bileyim 9 a çeyrek kala falan … ona göre beraber değerlendiririz”, Rıza Sarraf: “bir de abi BU GARİBİMİN II ÇEKİNCELERİ VAR BİRAZ SIKINTILARI VAR”, Zafer Çağlayan: “BİR KONUŞALIM İŞTE ONU”, Rıza Sarraf: “KISMEN İŞTE BENLE DERTLEŞTİ DERTLEŞTİ YİNE BEN PAYLAŞIRIM O DA KENDİSİ GELİR İFADE EDER”
TK.2109850042 - 21.05.2013 16:48 Rıza Sarraf – Onur Kaya görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “sayın bakanım kaçta inecek Sabihaya”, Onur Kaya: “5’te Sivastan biniyor herhalde 6 çeyrek gibi falan iner” 
TK.2109858857 - 21.05.2013 16:50 Mustafa Behçet Kaynar – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Mustafa Behçet Kaynar: “sabihaya geliyorum sabahleyinde ııı biliyorsunuz kahvaltı da 8 45 gibi … aynen ben şeyde ıı biz size katını vereceğiz M Katında veya R Katında üçlü birşey olacak”, Rıza Sarraf: “tamam oldu”
Görüşmelerden Süleyman ASLAN’ın gelen paranın altın ihracatıyla çıkarılması işlemi ile ilgili çekinceleri olduğu ve Rıza SARRAF’ın durumu Zafer ÇAĞLAYAN’a ilettiği, Zafer ÇAĞLAYAN’ın da konuyu çözmek (ikna etmek) üzere Rıza SARRAF ve Süleyman ASLAN’ın da bir arada olduğu üçlü bir toplantı organize ettiği (ettirdiği-özel kalemine) anlaşılmıştır.
TK.2109864809 - 21.05.2013 16:51 Rıza Sarraf – Süleyman Aslan görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “sayın bakanım telefon açtılar da …yarın diyolar müsaitseler sekiz buçuk gibi görüşelim mi derler”, Süleyman Aslan: “acil bana göre değil yani ben ...SONUÇLARINI DEĞERLENDİRELİM DEMİŞTİM SAYIN BAKANA”, Rıza Sarraf: “O ŞEY GEÇEN GÜN BANA BAHSETTİĞİNİZ O TEDİRGİNLİK FİLAN VARDI YA ONLARI BEN KONUŞACAM MESELA”, Süleyman Aslan: “yok yok başka konularla ilgili sizinle özel değerlendirme yapmamız gerekiyoro acelesi olmayan bir konu …AMA YANİ BEN SİZİN DE BİLMENİZİ İSTİYORUM BAŞKA KONULAR VAR HANİ BEN GÖRÜŞME YAPTIM YA AMERİKA’YLA”, Rıza Sarraf: “evet evet”, Süleyman Aslan: “ordaki kapsamla ilgili bi ...bi sorun yok aynen planladığımız gibi devam ediyor diyebiliriz … ama dediğim gibi aksaklar başka konular var” 
Görüşmeden Süleyman ASLAN’ın çekincesinin para döngüsünün İran’a altın ihracatıyla yapılması (tamamlanması) durumunda eylemlerin, swift denetimlerini elinde bulunduran ABD tarafından deşifre edilerek banka anlamında risk oluşturacağı endişesi olduğu, rüşvet ilişkisi bağlamında menfaat birlikteliğine binaen riskleringöze alındığı anlaşılmıştır.

***
TK.2326942096 - 19.09.2013 16:54 Süleyman Aslan – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Süleyman Aslan: “Başbakanlık’ta toplantıdaydım aradığınızda”, Rıza Sarraf: “nasıl geçti her şey yolunda mı”, Süleyman Aslan: “her şey yolunda hiç bir sorun yok gayet iyi”, Rıza Sarraf: “çok şükür biz de yaklaşık o günden itibaren bir 50 Milyon Dolar ihracat yaptık”, Süleyman Aslan: “ülke neresi”, Rıza Sarraf: “şey Dubai Türkiye şey Dubai”, Süleyman Aslan: “Türkiye’de yerleşik olmayan firmaların şeyini de ıııı duyurularını yapıyoruz rap diye değil çünkü onun ııı başka sistemleri olabilir KANUNA AYKIRI OLDUĞU İÇİN ORDA BÜYÜK SIKINTILAR OLUR”, Rıza Sarraf: “ONUN ÇOK FAYDASINI GÖRECEĞİZ ÇOK FAYDASINI”, Süleyman Aslan: “ONU YAPACAĞIM BEN SİZE BİR SÖZ VERDİYSEM HEPSİNİ YAPARIM RIZA BEY … ONU YAPACAĞIM GÖRECEKSİN”, Rıza Sarraf: “dün biliyorsunuz yemekte misafirlerimiz vardı konuştuk sayın bakanlarımla hatta 3 bakanımız teşrif ettiler yani detayları enine boyuna konuştuko kadar ihtiyacımız varki yani inanın sabahtan beri oturdum bütün ekibi topladım sağdece bu 4 Milyar dolar hedefine koşmak için elimizden geleni yapmamız lazım …çünkü sayın Başbakana söz verdim”, Süleyman Aslan: “evet bugünden itibaren şey yapıyorum ben … duyuruya ilana cıkıyorum yani bak … şu tarihten itibaren bunu yapamayacaksınız diyorum”, Rıza Sarraf: “o bize zaten döner”
Rıza Sarraf’ın Süleyman Aslan’a yapmış olduğu ihracat hakkında bilgi verdiği aynı zamanda Süleyman ASLAN’ın ise Rıza SARRAF’a hitaben verdiği söz (anlaşma) üzerine “Türkiye’de yerleşik olmayan firmaların şeyini de ıııı duyurularını yapıyoruz rap diye değil çünkü onun ııı başka sistemleri olabilir kanuna aykırı olduğu için orda büyük sıkıntılar olur “ şeklinde para transferlerine rakip olan yurt dışı firmaların Halk Bankasını kullanmasını engelleyeceğini belirttiği anlaşılmıştır.

***
TK:1852606005 - 04.01.2013 23:47 Rıza Sarraf – Rüçhan Bayar görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “Teoman Bey diye bir adam gelmiş”, Rüçhan Bayar: “evetbu işi yapmayan adam o müdürün emrine karşı çıkan bu”, Rıza Sarraf: “o sıçmış zaten o demiş araştıracam ben”, Rüçhan Bayar: “evet bütün evraklarınıza bakacam bu firmalar kim bu mal Türkiye’nin malı … TEOMAN’A NELER YAPTIM YANİ NE VAATLER NE ŞEYLER II YOK YOK YANİ ADAM ALMIYO BEN DİYO MEMURİYETİMİ YAKAMAM Kİ DİYOüç dört kişi ne gerekiyorsa dedim ya usulsuz bişey yok evraklarımız tam … resmiyette yokuz ama yani  ...şeyde bizim yani Duru da bizim anasını satayım”

6. CI BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 4

17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 4



TK: 2400371723 25.10.2013 15:49 Rıza Sarraf - Abdullah Happani görüşmesinde;
Abdullah Happani: “bu adamlar biliyorsun işleri bu olmayan bişeyi sana olurmuş gibi sunabilirler mi …yani icabında araştır diyeceksin sonra bişey çıkaracak sonra bişyeler yani ben belki kafamda kuruyorum yani ha”, Rıza Sarraf: “HAYIR KENDİLERİNDEN ŞÜPHELENİYORLAR ONLAR…ONLARIN ONDAN MAÇALARI DÜŞEŞ ATIYORanladın mı yoksa bizle alakalı değil bize ne olacak”, Abdullah Happani: “kendilerini de geleceği falan bilinmiyordu abi nerden şey yapacaklar ki”, Rıza Sarraf: “ON KERE DEDİM Kİ BUNU İKİ ÜÇ SEFER YAPAK YOK YOK BUYUR İŞTE, nerden çıktıkları belli değil bize ne ya”, Abdullah Happani: “KENDİ BİLİR ABİ YANİ BİZİM YAPABİLECEĞİMİZ BİŞEY YOK GÖRÜNTÜLEYEN ADAMA NE DİYECEN Kİ”, Rıza Sarraf: “KAÇ KERE UYARDIM BEN KENDİSİNİ İKİ PARTİ YAPALIM BİLMEM NE YAPALIM YARIMINA BİLE GERİ DÖNDÜLER BÖYLE BİR SAÇMA BİRŞEY OLABİLİR Mİ YA GİT ANASINI SATAYIM BİR HAFTA SONRA GEL DÜNYANIN SONU MU YA GÜN MÜ BİTİYOR AMINA KOYUM”, Abdullah Happani: “YANİ NE ZAMAN GELSEN NE KADAR İSTİYORSAN ALIYORSUN ZATEN”, Rıza Sarraf: “enterasan adamlar ya bırak neyse”, Abdullah Happani: “şeyse abi öyle birşeyden ŞÜPHELENMEŞİSE ARAŞTIRSIN KENDİ BULAMAZSA BİZ NE YAPABİLİRİZ”, Rıza Sarraf: “kendi için ben zaten aradım dedim BİZLE BİR ALAKASI YOK SİZİNLE ALAKALI”,  Abdullah Happani: “KENDİ UĞRAŞSIN O ZAMAN”  Rıza Sarraf: “tabi canım bize ne .....canım bizim bir şeyimiz yok kendisi baksın” 
Görüşmeden, şahısların kendilerinden para almaya gelen Barış Güler ve Özgür Özdemir isimli şahısların teknik takip altında olduklarını düşündükleri, Rıza Sarraf’ın “KAÇ KERE UYARDIM BEN KENDİSİNİ İKİ PARTİ YAPALIM BİLMEM NE YAPALIM YARIMINA BİLE GERİ DÖNDÜLER BÖYLE BİR SAÇMA BİRŞEY OLABİLİR Mİ YA GİT ANASINI SATAYIM BİR HAFTA SONRA GEL DÜNYANIN SONU MU YA GÜN MÜ BİTİYOR AMINA KOYUM” ifadeleri ile Muammer GÜLER ve Barış GÜLER’in paraların tek seferde gitmesini istediği ancak Rıza SARRAF’ın iki parti olarak göndermek istediği, takip edildikleri şüphesi oluşunca da Rıza SARRAF’ın ciddi manada rahatsızlık duyduğu Abdullah HAPPANİ’nin de “yani ne zaman gelsen ne kadar istiyorsan alıyorsun zaten” ifadeleri ile Muammer ve Barış GÜLER’in ne zaman ne kadar istese aldıklarını vurguladığı anlaşılmıştır.

Ertesi Gün,

TK: 2402400667 26.10.2013 17:30 Barış GÜLER-Muammer GÜLER görüşmesinde
Muammer Güler: “Barış gelecek bugün onlarla bi konuşun bakalım ne”, Barış Güler: “evet İzmirdeyimde ben şey Özgürle bir araya  gelecekler Özgürle, konuşcaklar”, Muammer Güler: “BEKLİ SENİ DE DINLEYEN VARSA”, Barış Güler: “ÖZGÜR’Ü DE DİNLİYOR OLABALİRLER…ben Tunç’u uyardım ben ben Tunç Tunç’u uyardım yani Şafak’ın kuzenini”, Muammer Güler: “YANİ HAYIR ARTIK O ŞEYİ BARIŞ SENLE KONUŞCAK O ŞEYİ ARTIK O ŞEKİLDE YAPMAYIN KESİNLİKLE”, Barış Güler: “biliyorum biliyorum biliyorum”, Muammer Güler: “tamam oğlum tamam peki BEN ONU ARAŞTIRACAM ONUN KİM OLUP OLMADIĞINI … dikkat ol oğlum … TELEFONDA DA  DİKKAT OLUN”, Barış Güler: “tamam baba”, Muammer Güler: “kendisiyle konuşurken de dikkatli olun” 
Yukarıdaki görüşmeyi teyit eden bu görüşmede de Muammer GÜLER’in “YANİ HAYIR ARTIK O ŞEYİ BARIŞ SENLE KONUŞCAK O ŞEYİ ARTIK O ŞEKİLDE YAPMAYIN KESİNLİKLE” ifadeleri ile bundan sonraki para alışverişlerini bu şekilde yapmalarını istemediği, Danışmanı (İçişleri) Barış’la bu konuda kendisine haber göndereceği, ayrıca bu görüşmeden sonraki tarihlerde de para geleceğinin üstü kapalı ifade edildiği, Muammer GÜLER’in oğlu Barış GÜLER’i hem fiziki takipler konusunda hem de teknik takip (telefonlar) konusunda uyardığı, örgütün adli takibe karşı koyma faaliyetlerine katkıda bulunduğu anlaşılmıştır.
Görüşmelerde geçen “ONU YAPACAĞIMIZ BİR İŞ VAR HAFTA HAFTA İÇERİSİNDE ÖZGÜR BEY’E TELEFON ETTİRECEĞİZ OFİSE GELİYORUM DİYE…ÖZGÜR BEY ORAYA GİDERKEN BİZ O CİVARI TUTACAĞIZ ONLARDAN BİRİ GELİYORSA ONLAR DEMEK Kİ ŞEYDİR YANİ ONLARDAN BİRİNİ ALIRSAK POLİS YA DA GASPÇI OLDUĞU BELLİ OLUR…BUNU BİZ HAFTA İÇİ ÖZGÜR BEYE TELEFON ETTİRECEZ OFİSE GELİYORUZ DİYE ÖZGÜR BEY OFİSE GİDECEK GİDERKEN BİZ O SOKAKLARI TUTACAZ YANİ BU ÖZGÜR BEY’İN TELEFONUNU DİNLEYİP POLİS Mİ GELİYOR YOKSA GASPÇI MI GELİYOR ONU ÖYLE ANLAYACAĞIZ” şeklindeki planlarından, şüphelilerin kendilerini takip eden polisleri deşifre etmek için “3. Göz” diye tabir edilen “takipçileri takip etme” girişimlerinde bulunacakları anlaşılmış, yukarıdaki belirtilen hususlardan ötürü böyle bir çalışmanın, Şube Müdürlüğümüze şüpheliler ile ilgili bir çalışma yapılıp yapılmadığını gayri resmi olarak soran İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından yapılabileceği şüphesi hasıl olmuştur.
Bunun üzerine, adli soruşturmaya karşı böyle bir deşifre çalışmasının olup olmadığını teyit etmek maksadıyla yapılan bir uygulamada;

TESPİT ÇALIŞMASI,




CMK 135 kapsamında yapılan teknik takip çalışmalarından soruşturmanın deşifre edilmesi amacıyla hedeflerin ev ve işyerleri çevresinde tedbirler aldırılacağı 
anlaşılması üzerine11.11.2013 günü saat:13.30 sıralarında, Halide Edip Adıvar Caddesi No:9-11 Kanlıca/ Beykoz adresine gidilmiştir. 

Sonradan yapılan araştırmalarda emniyet aracı olduğu ve İSTİHBARAT ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜuhdesinde bulunduğu tespit edilen 34 ZP 7334 plakalı 
Toyota Auris marka aracın No:9-11 numaralı kapıyı görecek şekilde yolun karşı kaldırımında, park halinde beklediği görülmüştür. 
Böylece, İçişleri Bakanı Muammer GÜLER’in Rıza SARRAF ile aralarında gerçekleşen rüşvet ilişkisini araştıracağını söylemesinin üzerine, İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün, gizlilik ilkeleriyle yürütülen soruşturmamızı deşifre etmeye yönelik girişimlerinin olduğu belirlenmiştir.

***

Yapılan çalışmalarda, Muammer GÜLER ile yapılan rüşvet anlaşması karşılığında verilen paraların haricinde, Rıza SARRAF tarafından, rüşvete dair eylemlerde aracılık yapan ve parayı teslim alma eylemlerini organize eden Barış GÜLER’e “danışmanlık” adı altında aylık ödeme yapıldığı anlaşılmıştır. 
Yapılan eylemlerin (mesela Emniyet Müdürü Orhan İNCE’nin Rıza SARRAF’ın ihbar edilmesini koordine ettiği için sürülmesi eyleminin) muhteviyatına bakıldığında, Barış GÜLER’in Rıza SARRAF’tan kendisi için sağladığı maddi menfaatin (babası için aracılık ettiği rüşvetten değil danışmanlık adı altında aldığı paradan bahsedilmektedir) karşılığında koordine ettiği eylemlerdeki usulsüzlüğe (rüşvet karşılığında husumetli olunan bir kamu görevlisinin tayininin çıkarılmasına) bir danışmanlık faaliyeti olarak bakılamayacağı değerlendirilmiş, bu durumun Rıza SARRAF ile Muammer GÜLER arasındaki rüşvet ilişkisine ve bu kapsamdaki eylemlere aracılık ederken ayrıca kendine menfaat sağlama girişimi olduğu anlaşılmıştır.
Rüşvete dair eylemlerin bazılarında, konunun öncelikle Rıza SARRAF ile Muammer GÜLER arasında görüşülerek maddi menfaate (belli bir fiyata) bağlandığı, anlaşmanın gerçekleştiği, akabindeki işlemlerin Maummer GÜLER’in talimatları ile gerçekleştiği, Barış GÜLER’in ise iletişimde aracılık ettiği veya eylemlerin kısmi takibini yaptığı anlaşılmış ve eylemin gerçekleşmesinden sonra da paranın yine Barış GÜLER’ın organizatörlüğünde alındığı anlaşılmıştır. 
Bu şekilde olmayan eylemlerde ise; Rıza SARRAF’ın durumu önce Barış GÜLER’e bildirdiği, Barış GÜLER’in de Muammer GÜLER’e bildirdiği, akabindeki işlemlerin ise bizzat Muammer GÜLER’in talimatları ile gerçekleştiği ve eylemin gerçekleşmesinden sonra da paranın yine Barış GÜLER’ın organizatörlüğünde alındığı anlaşılmıştır.
Her iki eylem şeklinde, Barış GÜLER ve elemanlarının, Muammer GÜLER ve Rıza SARRAF arasında rüşvete aracılık ettikleri anlaşılmıştır.
Barış GÜLER’in, “danışmanlık” adı altında İçişleri Bakanı olan babası Muammer GÜLER’in nufüzunu ve geliştirdiği rüşvet ilişkisinden nemalanmayı bir fırsat bildiği ve bunu kullandığı yönünde gayet açıklayıcı mahiyetteki TK:2220021256 - 21.07.2013 15:29 Barış Güler – Tahsin görüşmesinde;
Tahsin: “sen napıyosun”, Barış Güler: “iyi abi Allah’a şükür koşturmaca danışmanlıkyapıyorum”, Tahsin: “nasıl paraları sayıyor musun”, Barış Güler: “...yok abi daha yok yüz yüze görüşürüz yüz yüze görüşürüz … BU DÖNEMLE ALAKALI BİŞEY YOKSA BU DÖNEMDE OLMASA YÜZÜMÜZE BAKARLAR MI YA BİLİYOSUN”, Tahsin: “dediğin doğru o şeyde valilikten gitti randevu bile vermediler Allahsızlar hatırlıyorum ben”, Barış Güler: “tabi tabi… ha hu diyolar randevu ....”, Tahsin: “OLSUN SEN DE UYANIK GEÇİN DE NE ŞİMDİ NE YAPARSAN KARDIR BOŞVER SEN DE HAKKIN”, Barış Güler: “tabi öyle aynen öyle aynen öyle”
Görüşmeden, Barış Güler’in “danışmanlık” ve bu yolla para kazanmayı, babasının İçişleri Bakanı olmasının sağladığı “DÖNEMSEL” nüfuzdan nemalanma (fırsat) olarak tanımladığı anlaşılmıştır.
Diğer yandan, Muammer GÜLER’in rüşvete dair eylemlerde iletişim için Rıza SARRAF’ı Barış GÜLER’e, Barış GÜLER’i de Rıza SARRAF’a yönlendirmek suretiyle, Barış GÜLER’in bu işlemlerdeki işlevine karşılık “danışmanlık” adı altında ayrıca maddi menfaat temin etmesi ise; Muammer GÜLER açısından kendisinin haricinde, ayrıca Barış GÜLER için de maddi menfaat sağladığı,
Barış GÜLER açısından ise rüşvete aracılıktan kendisine ayrıca maddi menfaat sağladığı anlamına geldiği değerlendirilmiştir.

***
Soruşturmada adı geçen firmaların, örgüt lideri Rıza SARRAF’ın kurduğu uluslararası işlemler zinciri içerisinde Çin basamağının temelini oluşturduğu bu firmalara İran’dan gerçekte olmayan ihracatlara dair ödemeler yapılıp, aynı şekilde yine bu firmaların hesabından Türkiye’deki paravan/gerçek firmaların hesabına ihracat ödemesi altında aynı paranın gönderildiği, yani bu paravan firmaların sahtecilik eylemlerinin kaynağı olduğu, referans mektubu yazma hususunun ise bu firmalar üzerinden hayali işlemlerle para vurdurulduğunun Çin açısından incelenmesinin gündeme gelmesi üzerine; usulsüzlüklerin örtbas edilmesi gereksiniminden doğduğu gerçeğidir. Oysa ki referans mektuplarıyla Çin nezdinde bu firmaların reel faaliyet gösterdiği izlenimi oluşturulmaya çalışıldığı anlaşılmıştır.
Bu iki husus dikkate alındığında ve firmaların hesaplarının hem İran hem de Türkiye’deki işlemlerle ilintili olduğu göz önünde bulundurulduğunda, bahse konu referans mektuplarının açık bir şekilde suça olanak sağlama ve suçluya kefil olmaksonucunu doğurduğu değerlendirilmektedir. Bu durumun kaynağının, rüşvet ilişkisi ile birlikte, Muammer GÜLER ve yönlendirmesiyle hareket eden Barış GÜLER’in, her talebine cevap verdikleri Rıza SARRAF’a karşı duydukları örgütsel aidiyetleri ile açıklanabileceği değerlendirilmiştir.

***
TK:2207838535 - 14.07.2013 11:53 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “ABİNİN HESABInın aşagı yukarı biliyor musun”, Abdullah Happani: “abi tam bilmiyorum en son baktıgımzda İki Milyon küsürdü galiba  ama daha sonra ne yaptı”, Rıza Sarraf: “TL vardı ya 4 küsür”, Abdullah Happani: “İKİ MİLYON KÜSÜR DOLAR YAPIYORDU ABİ DOLARA ÇEVİRMİŞTİK YANİ 4 KÜSÜR TL VAR EVET”, Rıza Sarraf: “sonra oldu ya bi sürü Euro oldu öbürü oldu …gıdaya geçmedin mi ona”, Abdullah Happani: “yoo gıdayla ilgili hiç bişey geçmedim ben ona” ,Rıza Sarraf: “ABİ HESAPLIYODUK YÜZDE BİR BANKA ALIYOR BİNDE BEŞ ONA VERECEN BİNDE 3 4 ÖBÜRÜNE VERİRİZ DİYE”, Abdullah Happani: “ha yok hayır ben SADECE SÜLEYMAN’A VERİYORSUN ZANNEDİYORUM ONU”, Rıza Sarraf: “YO YO HAYIR GIDA DA VERECĞİZ”, Abdullah Happani: “geçmedim abi daha onları geçmem lazım”, Rıza Sarraf: “tamam onları geçersin tamam … fiyatını kendin ayarla … yani BAK 4 GEÇ 3 GEÇ … ONA GÖRE GEÇ AMA”
Görüşmeden, altın ihracatı olarak icra edilen sistemden transit gıda ticareti sistemine geçişten sonra, Abdullah Happani’nin altın haricindeki gıda sistemi için (Abi) Zafer ÇAĞLAYAN’a değil artık sadece Süleyman ASLAN’a gelen paradan komisyon verildiğini zannettiği, Rıza SARRAF’ın da bu yeni sistem için de Hem Zafer ÇAĞLAYAN’a hem de Süleyman ASLAN’a komisyon verileceğini, Zafer ÇAĞLAYAN için transit gıda ticaretine konu gelen paranın %0,3-0,4 oranında rüşvet verileceğini söylediği, bu şekilde Rıza Sarraf, Süleyman Aslan ve Zafer Çağlayan maddi menfaat odaklı bir organizasyon içerisinde bilinçli bir şekilde hareket ettikleri anlaşılmıştır.
TK.2279608789 - 23.08.2013 15:46 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde; 
Rıza Sarraf: “Apo bu hesap kitapda bir dönem abiye hiç birşey girmemiştin ya onları geriye dönük düzelttin mi hiç düzeltmedin mi”, Abdullah Happani: “düzelttim abi daha sonra o şeyin…TABİ O GIDALARI İLK BAŞLADIĞIMIZ DÖNEMDE GİRMEMİŞTİM SEN SÖYLEDİKTEN SONRA DÜZENLEDİM”,Rıza Sarraf: “tamam düzelttin…tamam yani BAKTIRSA KONTROL ETTİRSE HEPSİ DOĞRU”, Abdullah Happani: “TABİ TABİ AMA ŞEY İŞTE GIDALAR BAŞLADIĞINDAN BERİ 4’LE GİRDİM HA ONU KARIŞTIRMAYALIM DA İCABINDA O DAHA ÖNCE 5’Tİ”
Görüşmeden, Rıza SARRAF tarafından Zafer ÇAĞLAYAN’a;

? İran’ın parasını altın ihracatıyla döndürme işlemlerinde Rıza SARRAF’a ait firmaların hesabına gelen paranın %0,5,
? İran’ parasını sahte evraklarla yapılan transit gıda/ilaç ticareti işlemlerinde de Rıza SARRAF’a ait firmaların hesabına gelen paranın %0,4arasında rüşvet verildiği anlaşılmıştır.

Görüşmede dikkat çekici bir durumunda, Abdullah HAPPANİ’nin “baktırsa kontrol ettirse hepsi doğru” şeklinde Zafer ÇAĞLAYAN’ın transit gıda ticaretine konu yurtdışından ne kadar para geldiğini kontrol ettirmesi durumunda %0,4 oranında para verildiğini doğrulayabileceğini, verdikleri para da eksiklik olmadığını söylediği anlaşılmıştır.
Verilen rüşvetin belli bir komisyon oranı sistemiyle hesaplandığına dair,
Yapılan çalışmalarda;
TK:2008951726 - 29.03.2013 17:50 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “raporları ben nasıl alabilirim bana raporlar lazım taşlar orda diyorsun … YANİ BU EXCELne verdik ne aldık”, Abdullah Happani: “ben mail attım sanarapor halinde değil ama rakamlarla …VERİLENLERİ DETAYLI HANGİ TARİHTE NE VERMİŞSEK … O GELENİ TOPLU OLARAK VERDİM SANA YANİ ROYALE ŞU KADAR TL GELMİŞ ŞU KADAR EURO GELMİŞ SAFİR’E ŞU KADAR TL GELMİŞ ŞU KADAR EURO GELMİŞ”, Rıza Sarraf: “ORDA BİRAZ RAKAMLARLA OYNAMAMIZ LAZIM Kİ O BİNDE 4 BİNDE 5’İ BEN ANLATAMAM BEN ŞİMDİ ANLADIN MI… ABDULLAH BU GÜNE KADAR 37 FİLAN MI VERMİŞİZ”, Abdullah Happani: “36 BUÇUK İKİSİNİ ŞEYE VERMİŞİZ İŞTE”, Rıza Sarraf: “34 VERMİŞİZ YİNE AZ DEĞİL Kİ …EURO mu bu”, Abdullah Happani: “EURO evet”, Rıza Sarraf: “50 yeşil yapar ya”,  Abdullah Happani: “tabi canım ciddi bir rakam”, Rıza Sarraf: “cık cık cık cık cık ne düşünüyosun”, Abdullah Happani: “BİLMİYORUM ABİ SONUÇTA VERMİŞİZ DÜŞÜNECEK BİRŞEY YOK YANİ”, Rıza Sarraf: “hayır VERMESEYDİK OLUR MUYDUsence”, Abdullah Happani: “ZOR OLURDU YANİ”, Rıza Sarraf: “biz yapamazdık BİZE YAPTIRMAZLARDI”, Abdullah Happani: “BİZE YAPTIRMAZLARDI EVET ÖYLE BİR DURUM VAR BAŞKASININ KANALI İLE YAPMAK DURUMUNDA KALIRDIK O DA BÖYLE RAHAT OLMAZDI YANİ”, Rıza Sarraf: “doğru al işte kıçı kırık Ahmetler şey”, Abdullah Happani: “aynı aynı evet”

Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın Zafer Çağlayan’a gönderdiği rüşvetlere ilişkin tutulan excellerden ve bindelik oranın gözükmesi için firmalarının Halk Bankasındaki hesabına gelen paraların tutulduğu excel (mahkeme kararı ile alınmıştır) hakkında konuştukları, buna göre,

? Rıza Sarraf’ın, legal faaliyetlerinin haricinde İran’ın parasını döndürmek ve altın ihracatı için kullandığı RoyalDenizcilik ve Safir Altın isimli firmalarının banka hesaplarına aktarılan paraların binde 4-5’i (%0,4-%0,5) arasında komisyonun Ekonomi Zafer Çağlayan’a rüşvet olarak verildiği,
? 29.03.2012 tarihine kadar Zafer Çağlayan’a (bunun içinde o zamana kadar Süleyman Aslan için verilen rüşvetlerinde dahil) yaklaşık 34.000.000,00 (Otuz Dört Milyon) Euro civarında rüşvet verildiği,
? Bu kadar rüşvetin verilmemesi durumunda şüphelilerin icra ettikleri sisteme müsaade edilmeyeceğini, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan kastedilerek, rüşvet vermeden bu işlemlerin yapılamayacağını, hatta rakipleri Taha Ahmet Alacacı’nın kendileri gibi böyle güçlü bir ilişkilerinin olamamsı sebebiyle aynı sistemi yapamadığını söyledikleri anlaşılmıştır. 


5. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,

***