17 ARALIK OPERASYONU BAKANLAR FEZLEKESİ - BÖLÜM 6
Aynı Şekilde,
TK:1852900951 - 05.01.2013 10:46 Yasin – Rüçhan Bayar görüşmesinde;
Rüçhan Bayar: “şuan bunların yapabileceği çok bişey yok ama malesef yapıyolar YANİ 2 TANE MEMUR İNSİYATİF KENDİ KULLANIYOR MÜDÜRÜN YAP DEDİĞİ İŞİ USÜLSÜZDÜR MÜDÜRÜM YAPAMAYIZ DEYİP GERİ ÇEVİRİYOR YAPMAYI İŞLEMİ”, Yasin: “aynen durum şuan özet itibariyle aynen”, Rüçhan Bayar: “AMA Bİ GÖZÜNÜ KAPATMASI LAZIM MEMURUN VE TAMAM MÜDÜRÜM ÖYLE DEDİ BÜYÜKLERİMİZ DE BÖYLE UYGUN GÖRÜYOR BU İŞİ YAPMAMIZ LAZIM DEMELERİ LAZIMne yapmak istiyolar millileştirmek mi istiyolar vatanperverlik yapıp konmak mı istiyolar mala ne anlamadım”
Görüşmelerden, sahte evraklarla altın ticareti yapmak nedeniyle uçuşuna izin verilmeyen uçağın müdürün talimatına rağmen havalanmasına karşı çıkan personelin Teoman isimli şahıs olduğu ve Rüçhan Bayar’ın Teoman isimli gümrük memuruna bu işin çözümü için rüşvet teklif ettiği ancak şahsın rüşveti kabul etmediği anlaşılmıştır.
***
TK:1862448043 - 10.01.2013 20:23 Emin Hayyam – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Emin Hayyam: “gittik biz bi tane kağıt verdi müdürbiraz huzursuzdu müdürleri … makamında topladı bizi bir haftadır siz bizi uğraştırıyorsunuz yukardan bana BASKI GELİYOR ANKARA’DAN DİYOR siz kaçakçı mısınız nesiniz biraz saydı bize dedim ki bende bir dakika beyefendi sen müdür bey bizi çağırdın biz de geldik bunlar diyorsun ki seninkidir bende diyorum hayır bizimki değil ben ordan başlıyordum altına gelecek vardı biz zannettik onlardır geldik gördük bizimki değildir şimdi diyorum bizimki değildir … diyor ki siz ne filim çeviriyosunuz ben bilmiyorum ama bunları kimse alamayacak ben bunlara öyle dosya hazırlayacağım ki ... beni de oturttu oraya bütün şeylerini çağırdı bilmiyorum yardımcısıdır falandır müdürleri falan toplantı yaptılar dedi ki bu Duru Dövizin sahibidir gelmiş diyor ki mallar bana ait değilKAĞIT VERDİ BANA GİT İMZALA GETİR BANA YARIN FALAN İDDA ETME BU MALLAR BİZİMKİDİR FALAN … NOTER TASTİKLİ İMZALA GETİR BİZE”Rıza Sarraf: “Emin avukattan soralım sonra imzala”,Emin Hayyam: “ben de gümrükte o adamlar vardı bizim adamlar dedi götürelim notere hemen şey yapmayalım imzalayalım verelim falan dedim bekle burdada başta ayrı birşeyler yazmış bu yazmışlar önce bunlar bizimkidir dedi şimdi idda ediyorlar bizimki değil önce fatura getirmiştiler şimdi diyorlar ki bizimki değildir mallar bizim değil”, Rıza Sarraf: “Emin o bizi sıkıntıya sokar BEN ONA ANKARA’DAN DA BASKI YAPTIRDIM BAKANDAN FALAN…Emin bu şekilde yazalım noterde yazalım ki bize altın yolluyor bunlar Türkiye’de bunu ithal edelim diye ... rafine sorduk belgeleri tam değil biz onay vermedik reddettik”
Görüşmeden, Rıza Sarraf’ın idaresinde bulunan (Emin Hayyam’la ortak olduğu) Duru Döviz ünvanlı firmanın imza yetkilisi olan Emin Hayyam’ı arayarak noterden altınların firmalarına ait olmadığına dair yazı verilmesi gerektiğini söylediği, Emin Hayyam’ın Rıza Sarraf’ın talimatı doğrultusunda istenilen şeyi yaparak Gümrük Kargo bölümüne giderek görüştüğü ve müdürün kendisine “Ankaradan baskı geldiğini, kaçakçımısınız nesiniz, malların kendilerine ait olmadığına dair noter tasdikli yazı getirmesini istediğini söylediği” Rıza Sarraf’ın ise müdüre Ankaradan Bakandan baskı yaptırdığını söylediği ve avukat ile görüşerek noterden imza vermesini istediği anlaşılmıştır.
***
TK:2048529982 - 19.04.2013 14:16 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “AHMET ELİNİ ALIP DÖNÜP ÇIKMIŞ DIŞARI”, Abdullah Happani: “öyle mi”, Rıza Sarraf: “TABİ OLUMSUZ CEVABI… DEMİŞ Kİ REZA NE VERİYO BELGE … BANA DA SÖYLEYİN GÖSTERİN BEN DE AYNISINI GETİRİYİM MÜDÜR DE DEMİŞKİ O GİZLİLİK GEREKTİREN BİŞEY”, Abdullah Happani: “iyi demiş veya ben belge getirecem falan demiş mi”, Rıza Sarraf: “yo bi tane tırışkadan belge getirmiş iç yazışma…bunu yırt at demiş Ahmet bunlarla olmaz…demiş ki işte bunları bari bur hep bekliyenleri alın hesaba ticari şeyim zedelenir itibarım ben sana bildirdim demiş vurmadan evrağını getiremiyeceksen vurma diye vurmayacaksın demiş”, Abdullah Happani: “çok muymuş bekleyeni”, Rıza Sarraf: “3 Milyon muymuş neymiş… param bana ordan mesaj attı param maram bak... bilir derse alıyım mı hesabı bende yok dedim bu şimdi sağa sola ŞİKAYET TE YAZAR bizi kesin”, Abdullah Happani: “yazabilir evet bi de ŞEY OLAYINI SONUÇTA HERŞEYİMİZİ ŞEY BİLİYOR bu değil de gerçi bu da biliyor Türker biliyor ya… ya İŞTE KİMİNLE NE YAPIYORUZ KİME NE VERİYORUZ FALAN”, Rıza Sarraf: “BİLSİN BİLSİN KİME SÖYLİYE KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK”, Abdullah Happani: “normal bir insan için bilsin güzel de şey işte sen normal biri değilsin yani basın her zaman benim korktuğum bişey”, Rıza Sarraf: “hayır bişey söyliycem yani neyi gidip basının bunun bu böyle demesi farzet dedi böyle bişey gitti basınla konuştu tamam mı ee elinde bir belgesi var mı … yok tamam mı yani basının böyle bişeyi yazmaya götü yer mi sence BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM … anladın mı BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”, Abdullah Happani: “yazabilir yani şikayet mikayet çünkü bütün şeylerimizi biliyor adamlar”
Görüşmeden, Süleyman Aslan’ın, Rıza Sarraf’ın telkinleri doğrultusunda, rakibi Taha Ahmet Alacacı’nın işlem ve belgelerini reddettiği, Taha Ahmet’in hangi belgeleri getirmek gerektiğini sorunca bunun gizlilik gerektiren şeyler olduğunu söylediği, bunun üzerine Taha Ahmet Alacacı’nın işini çözemeden ayrıldığı, ayrıca Taha Ahmet Alacacı’nınyapıla usulsüzlüklerden haberdar olduğunun beliertildiği anlaşılmıştır.
Görüşmenin en dikkat çekici yanı ise, Taha Ahmet Alacacı’nın Rıza Sarraf yüzünden engellenmesi üzerine Rıza Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ile olan rüşvet ilişkisini (Ayr. Bkz: TK:2032013548) şikayet edebileceği konusunda yapılan konuşmada, Rıza Sarraf’ın “KİMİ KİME ŞİKAYET EDECEK” diyerek zaten üst makamlara (şikayet edebileceği makamlara) rüşvet verdiğini, bu durumda kimi kime şikayet edeceğini sorduğu, Abdullah Happani’nin de “yani basınher zaman benim korktuğum bişey” diyerek rüşvet ilişkilerinin basında yer almasından korktuğunu söylediği, bunun üzerine Rıza Sarraf’ın;
? “BASININ BÖYLE BİŞEYİ YAZMAYA GÖTÜ YER Mİ”
? “BEN TARAFLI BİŞEY DEĞİL BU BİLİYOSUN YAZARLARSA ÇİFT TARAFLI YAZMALARI LAZIM”
? “BASIN OBÜR OBÜR TARAFTAN KORKAR BENDEN DEĞİL ONU SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORUM”
şeklindeki konuşmalarıyla kurduğu rüşvet ilişkilerinin boyutunu, satın aldığı kamu gücünü ve sebep olduğu yozlaşmanın boyutunu ortaya koyduğu değerlendirilmiştir.
(Sadece) “Ben taraflı bişey değil” “Çift taraflı” tabirlerinden Rıza Sarraf’ın icra ettiği rüşvet eylemlerinin veren ve alan failler boyutuyla suç işlemenin farkındalığı ve bilinci ile hareket ettiği, rüşvet verdiği makamların gücüne güvenerek “şikayet edilemeyeceğini” veya “basının bunları haber edemeyeceğini” düşündüğü anlaşılmaktadır.
“Kimi kime şikayet edecek” ve “Basın benden değil öbür taraftan korkar” sözleri ve tutumu, örgüt lideri Rıza Sarraf’ın üst düzey kamu görevlileriyle olan rüşvet ilişkisinin, kendisine “FİİLİ BİR DOKUNULMAZLIK ZIRHI” kazandırdığı düşüncesine sahip olduğu algısı oluşturduğu, zira görüşmesinin olduğu sırada (19.04.2013 14:16), Rıza Sarraf’ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan ile kurulmuş rüşvet ilişkisinin olduğu, AB Bakanı Egemen Bağış’a da 500 Bin Dolar götürülmek üzere hazırlanıldığı ve aynı gün paranın teslim edildiği anlaşılmıştır.
Daha sonraki süreçte;
TK:2068063137 - 29.04.2013 21:47 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “evet Ahmetler de şey demiş biz biraz aldık tercümeye verdik bir kaç gün sürecek getirecez diye”, Abdullah Happani: “şeyle mi konuştun”, Rıza Sarraf: “haber geldi ordan öyle bir karar almaları mümkün değil”, Abdullah Happani: “ya şey denilebilir yani evrağın doğruluğu kontrol edilmiyor ya”, Rıza Sarraf: “EDİLECEK AMA ONUNKİNDE … ONA BAKACAKLAR”
“Sahte Transit Gıda ve İlaç İhracatı Ödemeleri” başlığı altında detaylarıyla anlatılacağı üzere, Rıza Sarraf ve ekibinin, Süleyman Aslan’ın yönlendirmesiyle başladıkları gıda ödemeleri için öncelikle Halk Bankası’na (rakiplerinin veremeyeceği belge olarak) sahte bir belge hazırlayıp verdikleri (Bkz: TK:2046555431 Rıza Sarraf: “yaşasın FOTOSHOP ver bassınlar ya ne olacak”, Abdullah Happani: “tamam şimdi halletiriyorum”) ve başta Süleyman Aslan’ın bu durumu bilmesine rağmen göz yumduğu anlaşılmış olup, yukarıdaki görüşmeden Taha Ahmet Alacacı’nın da Halk Bankası’na sunulmak üzere belge hazırladığı, Abdullah Happani’nin belgenin doğruluğunu kontrol edilmediğini söylemesi üzerine, Rıza Sarraf’ın “edilecek ama onunkinde, ona bakacaklar” diyerek kendilerinde doğruluğu kontrol edilmeyen belgenin Taha Ahmet Alacacı’nınkinde edileceği, bu yönüyle örgüt disiplini içerisinde eylemlerin icrasına yönelik verilen karar doğrultusunda haksız gerekçelerle rakip firmaların mağdur edilerek, şüpheli eylemlere konu firmaların tekel olmalarının sağlandığı anlaşılmıştır.
***
Rıza SARRAF liderliğinde suç örgütünün Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ASLAN ile yapmış oldukları rüşvet anlaşması gereği, örgüt üyeleri arasında para vurdurmak olarak tabir edilen yöntemle Halk Bankası üzerinden İran’a yapılacak transit ticaretlerin önünün açılması, bankanın alacak olduğu yasal komisyon oranının düşürülmesi ve örgütün rakiplerinin önüne geçilmesi, örgütün faaliyetlerinde karşılaştığı bütün yasal engellerin aşılması taahhüdü karşılığı Süleyman ASLAN ve Zafer ÇAĞLAYAN’a yüksek meblağlarda para götürüldüğü teknik ve fiziki takip çalışmaları neticesinde tespit edilmiştir.
Rıza SARRAF liderliğindeki suç örgütünün Çin üzerinden transfer edilen paranın altın ihracatı şekilden Dubai veya İran’a çıkışları ile ilgili son zamanlarda artan uluslararası baskı sebebiyle altın işinin durdurulacağını, bu sebeple Süleyman ASLAN’ın ambargo kapsamında olmayan “GIDA” (ve ilaç) ihracatına dair transit ticaretle para aktarma işlemlerine başlamalarını telkin ettiği, önceki altın işinde olduğu gibi transit gıda ticareti belgeleriyle para döndürme işinde de Rıza SARRAF’ın rakiplerinin engellenip sadece Rıza SARRAF’a bu imtiyazın sağlanacağı, bahse konu transit ticarete konu evrakların gerçekliğine önem verilmediği, nerden belge ayarlanabiliyorsa oradan ülkeden ihracat yapılmış gösterilerek ve ödemesinin sanki Rıza SARRAF’ın kurduğu sistemle yapılıyormuş gibi paranın aktarılacağı anlaşılmıştır.
Yeni sistem olarak belirlenen yöntemde Süleyman ASLAN’ın tekrardan transit gıda ticaretiyle para döndürme işine başlanmasını telkin ettiği, yeni girilecek gıda sisteminden Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN’ın da bilgi ve yönlendirmesinin olduğu, bu yeni sistemle gelen paranın yine döviz olarak çıkışı sağlanacağından, altın alarak ihraç etme yoluna gidilmeyeceği ve böylece altın alışındaki %0,2-0,3 oranındaki masrafa gerek kalmayacağı, yeni sistemle gelen paranın direk Dubai’ye hesaptan transfer edilerek İran’a gönderileceği anlaşılmıştır.
Transit ticaretlerin gerçekleştirilmesi sürecinde beyan edilen menşei şahadetnamesi, konşimento vs. belgelerin örgüt üyeleri tarafından düzenlendiği ve bu işlemler gerçekleştirilirken Süleyman ASLAN’ın Rıza SARRAF liderliğindeki örgüte aidiyet duygusuyla bağlanıp, Rıza SARRAF’ın rakiplerini engelleme konusunda örgüt faaliyeti çerçevesinde strateji ürettiği ve bu kapsamda hareket ettiği, şahıslar arasında gerçekleşen bir görüşmede Süleyman ASLAN’ın “DİĞERLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN KURALLAR KOYMAMIZ LAZIM”, “İRAN TARAFINDAN BİR BELGE ALIRSAK DİĞERLERİ ALAMAZSA” şeklinde Rıza SARRAF’ın rakiplerinin alamayacağı bir belge isteyeceklerini ifade ettiği, Rıza SARRAF ile rüşvet ilişkisi içerisinde olan Süleyman ASLAN’ın, Rıza SARRAF’ın rakiplerini engelleyerek Rıza SARRAF’ın kartel bir güç haline gelmesi konusunda fiili bir birliktelik ve plan/eylem birliği sergiledikleri değerlendirilmiştir.
Abdullah HAPPANİ’nin Rıza SARRAF’ın transit ticaret ile ilgili Halkbank nezdindeki işlemlerini takip ettiği, Rıza SARRAF’ın Süleyman ASLAN’la konuşmak sureti ile Halk Bankasına gelen paralar ve bankaya sunulacak belgeler konusunda yaşanan sıkıntıları aştığı ve karşılığında Ateşleme Yapmak tabiri ile rüşvet verdiği tespit edilmiştir.
Halk Bankasında usulsüzlükler ve rüşvet eylemleri devam ederken Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan ATİLLA’nın da hazırlanan kurgudan ibaret belgelerden haberdar olduğu, Süleyman ASLAN’ın yönlendirmesi ile Rıza SARRAF’ın Abdullah HAPPANİ’yle görüştüğü, Abdullah HAPPANİ’nin de Mohammad ZARRAB isimli şahısla görüşerek organize edilecek muhteviyatı gerçeği yansıtmayan fatura kesilmesi olayını detayları ile anlattığı tespit edilmiştir.
Halk Bankasına ibraz edilen belgelerdeki usulsüzlükler örgüt üyeleri tarafından itiraf edilmiş olup bunlardan bir kısmı;
• Yapılan ticarette 5 bin ton taşıma kapasitelik gemilerle 150 bin ton mal taşındığı gösteren konşimentoların ibraz edilmesi,
• Beyanname olduğu değerlendirilen evraklara Gümrük kaşesinin Abdullah HAPPANİ tarafından basılması ve şahsın konu ile ilgili olarak “VERDİĞİMİZ ŞEYLER YANLIŞ EVRAKLAR YANİ … SONUÇTA GERÇEK OLMAYAN EVRAKLAR EVRAKDA SAHTECİLİK HAPİS CEZASI GEREKTİREN BİR SUÇ YANİ PARANIN DA ÖTESİ BİR ŞEY” şeklinde yaptığı eylemlerin suç teşkil ettiğinin farkındalığı ile hareket etmesi,
• Değeri nispeten pahalı ürünlerin fatura edilmesi ile yüksek miktarlarda para vurdurulması,
Süleyman ASLAN’ın telkinleri ile yurt dışında 3. bir firmadan temin edilecek faturanın da transit belgelere eklenerek bankanın isteyeceği evrakların önüne geçmek istedikleri, bu belgelerin gerçeği yansıtmadığını Süleyman ASLAN’ın bildiği ancak bu işlemin teyidini yapacak banka personelinin de konudan haberdar olmadığı ve yapılacak telefon görüşmesi ile aranacak şahsa faturanın gerçek olduğunun önce telkin edilmesi şeklindedir.
***
TK:2031961776 - 10.04.2013 18:58 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “başlıyoruz engel koydular bugün gittim oraya onu kaldırdım işte …BENİM YANIMDAN ADAM ARADI YAPACAKSINIZ BU İŞİ DEDİ ANLADIN MI … Hakan ATİLLA taş koydu o şey koydu”, Abdullah Happani: “6’yı alıyor mu şimdi hesaba”, Rıza Sarraf: “6’yı beni aradılar banka soru sorup alacaktı hesabı ben yanındaydım diye açmadım telefonu”, Abdullah Happani: “iyi abi o çok güzel olur ya”, Rıza Sarraf: “ya bir şey söyleyecem onda KENDİ DE ŞEY BİZİMLE BERABER ANLADIN MI… ZATEN İSTİYOR OLSUN … O SENDEN BENDEN FAZLA İSTİYOR OLSUN”, Abdullah Happani: “Muhakkak” Görüşmeden, Rıza Sarraf ile Süleyman Aslan’ın, rakip Taha Ahmet Alacacı’nın Halk Bankası’ndaki işlemlerinin durdurulması ile ilgili görüştükleri, Abdullah Happani’nin daha önceden söylediği gibi sunamayacakları evraklar istenerek durdurulabileceğini söylediği, Rıza Sarraf’ın da hem o şekilde hem de gelen parayla altın alımının durdurulacağı şekliyle olacağını söylediği anlaşılmıştır.
Ayrıca görüşmeden, Rıza Sarraf’ın, rakibi Taha Ahmet Alacacı’ya engel olması durumunda ne yapabileceğini sorması üzerine, Abdullah Happani’nin banka nezdinde “eşitsizlik”ten ötürü karışıklık çıkarabileceğini söylediği bunun üzerine Rıza Sarraf’ın bu durumu Süleyman Aslan’ın göze aldığını söylediği ve Taha Ahmet Alacacı ile satın aldığı kamu gücünü karşılaştırdığı anlaşılmıştır.
Engellemeden ötürü, Rıza SARRAF’ın, rakip Taha Ahmet ALACACI’nın Bakan Ali BABACAN’a gitme durumunu kastederek “ONUN GÜCÜ BENDEN FAZLA MI” şeklindeki rekabet yaklaşımından ve Abdullah HAPPANİ’nin “ya hiç bir bok yiyemez abi oralara ulaşamaz bile” cevabından, (Ekonomi Bakanı Zafer ÇAĞLAYAN ve Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman ASLAN ile olan rüşvet ilişkileri dikkate alındığında) Rıza SARRAF’ın satın aldığı kamu görevlilerini “ŞAHSİ GÜCÜ” dolayısıyla “LİDERİ OLDUĞUÖRGÜTÜN GÜCÜ” olarak gördüğü ve kamu gücünün haksız desteğini alma konusunda rakipleri ile rekabete girdiği ve bu durumun, bahse konu örgütün rüşvete olan bakış açısını, rüşvete olan motivasyonun kodlarını ve rüşvet saiki etrafındaki fiili içtimalarını ortaya koyduğu değerlendirilmiştir.
Bu açıdan bakıldığında, Rıza SARRAF’ın çok pragmatist bir rüşvet yöntemi geliştirdiği anlaşılmıştır, zira bu şekilde (firmaların Halk Bank’taki hesabına gelen paraya göre) bindelik hesapla rüşvet alan kamu görevlisi, daha fazla maddi menfaat kazanmak için daha fazla paranın girişine isteyecek, bu husustaki usulsüzlükleri ve eksiklikleri görmezden gelecek ve buna mani olacak personeline baskı yaparak para girişini sağlayacaktır.
TK:2042239994 - 16.04.2013 10:55 Süleyman Aslan – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Süleyman Aslan: “dün arkadaşlar çalıştılar ama bana henüz intikal ettirmedilerDİĞERLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN … KURALLAR KOYMAMIZ LAZIMçok gelen giden varmış…kuralları iyi koymamız gerekiyor”, Rıza Sarraf: “onu mesela bi ilgili makama kuruma Ekonomi Bakanlığı gibi veya Ticaret Odası gibi bi yere bağlasanız”, Süleyman Aslan: “BENİM AKLIMA GELEN ŞUDUR YİNE İRAN TARAFINDAN BİZ ŞU FİRMAYLA GIDA İŞİNDE ÇALIŞMAYA II İSTEKLİYİZ VEYA ÇALIŞMAYA YETİKİ VERİYORUZ DİYE Bİ BELGE İRAN TARAFINDAN BİR BELGE ALIRSAK DİĞERLERİ ALAMAZSA Rıza Bey yine öyle bişey yapsak…transit ticaret yapm yapma belgesi istesek …ALAMAYACAĞI Bİ BELGERIZA BEY YANİ HANGİ KURUMDAN OLDUĞUNA DA SİZ KARAR VERİNbunu ben yüz yüze konuşacaktıım ama”, Rıza Sarraf: “onu tabi onu ben istişare edeyim hemen İran’la ama şöyle bişey söyliyeyim mesela ben şu an ticaret yaparken yurt dışında bizim Ekonomi Bakanlığı Ticaret ...ve Bakanlıkdan alınan yazıyla ateşeler referans oluyo bize yurt dışında yani bu tarafı da katarsak garantili olur …ben diğer hususu size mesela o belgemi getirirken çok uğraştım sayın genel müdürüm göbeğim çatladı…sizce takriben gıda ne zaman start almaya başlarız biz”, Süleyman Aslan: “bu işlemi bu hafta bugün yarın hallederiz gibi geliyo bana”
Görüşmeden, Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf liderliğindeki örgüte aidiyet duygusuyla bağlanıp, Rıza Sarraf’ın rakiplerini engelleme konusunda örgüt faaliyeti çerçevesinde strateji ürettiği ve bu kapsamda hareket ettiği açık bir şekilde anlaşılmıştır.
Süleyman Aslan’ın konuşmalarında geçen;
• Rıza Sarraf’ın rakiplerini kastederek “DİĞERLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN KURALLAR KOYMAMIZ LAZIM”
• “benim aklıma gelen şudur” (Örgütün faaliyeti için strateji belirlediği anlaşılmaktadır)
• Rakiplerinin alamayacağı bir belge isteyecekleri yönünde “Bİ BELGE İRAN TARAFINDAN BİR BELGE ALIRSAK DİĞERLERİ ALAMAZSA” (Alır“sak” tabiriyle Süleyman Aslan’ın Rıza Sarraf’ın örgütünün faaliyetlerini benimsediği, aidiyet hissettiği değerlendirilmiştir)
• “transit ticaret yapma belgesi istesek … ALAMAYACAĞI Bİ BELGE”
• Belgenin alınacağı kurumu kastederek “RIZA BEY YANİ HANGİ KURUMDAN OLDUĞUNA DA SİZ KARAR VERİN” (Bankanın, rakiplerinin temin edemeyeceği hangi kurumdan belge isteneceği örgüt lideri Rıza Sarraf’a sorulmakta ve bu konudaki kararı Rıza Sarraf’ın vermesi beklenmektedir)
Bu konuşmalar, Rıza Sarraf ile rüşvet ilişkisi içerisinde olduğu Süleyman Aslan’ın, Taha Ahmet Alacacı ve diğer rakiplerin engellenerek Rıza Sarraf’ın kartel bir güç haline gelmesi konusunda fiili bir birliktelik ve plan/eylem birliği sergilediklerini gösterdiği değerlendirilmektedir.
***
TK:2187663280 - 02.07.2013 15:12 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Abdullah Happani: “Halk Bankası şimdi apostil istemiyor ama diğer evraklar gelmeden de diyor işlem yapmayız … yani konşimento istiyor abi”, Rıza Sarraf: “konşimento o senin verdiğin zaten”, Abdullah Happani: “onu kabul etmiyorlar işte konşimento istiyorlar konşimento değil diyorlar o taşıma evrağı ııı … menşe sahadet ....diye bir şey istiyorlar … sgs gözetim serfitikası”, Rıza Sarraf: “sgs ye gerek yok yok onu ben konuştum”, Abdullah Happani: “tamam o zaman konşimento ve menşe şahadetnamesi istiyorlar”, Rıza Sarraf: “abi taşıyıcı firma olmadığını anlattıkya biz bunlara ben bir daha konuşayım … dur bi Hakan ATİLLA ile bir konuşayım”
TK:2187683333 - 02.07.2013 15:16 Rıza Sarraf – Hakan Atilla görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “şimdi ıı biz sizinle daha öncede konuşmuştuk ya yani konşimento konusunu …şuan tekrar başa döndük yine”, Hakan Atilla: “şöyle şimdi ben şöyle izah edeyim ıı yanlış hatırlamıyorsam gelen havalelerle ilgili şey mesala atıyorum buğday için konuşursak…bu 140-150 bin tonluk bir parti… şimdi 140-150 bin tonluk bir partinin de yani 5 bin tonluk şeylerle taşınması biraz zor diye düşünüyorum”, Rıza Sarraf: “Hakan bey orda biz bir teknik hata yaptık onun farkındayım yani biz 5 milyon 5 milyon vuracaktık bunu … 4 milyonluk 5 milyonluk rakam olarak yollamamız gerekiyordu orda bir teknik hatamız var zaten”
TK:2187688872 - 02.07.2013 15:24 Rıza Sarraf – Abdullah Happani görüşmesinde;
Rıza Sarraf: “abi ben konuştum şimdi aynı evrağı verecez de şimdi sıkıntı ne biliyormusun hepsine sen buğday mı yazdırdın bunların”, Abdullah Happani: “bir kısmı mesala ilk iki tane aldığım şeker …daha sonra gelenler buğday ve buğday soya mısır şey fasulye mısır o tür şeyler yazdırıyoruz”, Rıza Sarraf: “tamam mesala bu diyorki 150 bin tonluk buğday var hepsi o kadar mı yapıyor…işte o o zaman 15 tane konşimento vermen gerekiyor diyor yani ...Certificatede of Origin’i Rüçhan ben yaparım dedi zaten konuş Rüçhan’la …tamam mı yani ONLARIN DETAYINA GİTMEYECEKLER BELGELERİN BEN ONU SÖYLEYECEM SÜLEYMANA AÇIK AÇIK”, Abdullah Happani: “tamam artı şimdi döndüler bu menşe şehadetnamesini yeniledilerki atlantisin tedarik faturalarını istiyoruz orda zaten menşei belli olacak diyor”, Rıza Sarraf: “Bİ BAKALIM GELEN MEBLA NE NEYİ KARŞILIYOR ÜRÜNLERİ FARKLI YAZIP PAHALLI OLAN BİŞEYLER YAZALIM … bakalım en pahalılarını seçelim en azından bölelim bir kaç kaleme”
Yukarıdaki üç görüşmeye bakıldığında Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan ATİLLA’nın Rıza SARRAF liderliğindeki suç örgütünün transit ticarette kullandığı konşimentoların gerçeği yansıtmadığının farkında olduğu nitekim suç örgütünün konşimentolarda 140-150 bin ton ağırlığındaki malzemenin 5 bin ton taşıma kapasitesi olan gemilerle geldiğini beyan ettiğinin M. Hakan ATİLLA tarafından bilindiği ve bunun Rıza SARRAF tarafından teknik bir hata olarak ifade edildiği, ayrıca konşimentoların gelişigüzel ve içeriği gerçeği yansıtmayacak şekilde doldurulduğu, belgelerin detaylarına girmemesi için Rıza SARRAF’ın Hakan ATİLLA ile görüşeceği tespit edilmiştir. Rıza SARRAF ile Süleyman ASLAN arasında 2013 yılının 4. Ayından beri transit ticaret üzerine yapılan rüşvet anlaşmasının Rıza SARRAF’ınONLARIN DETAYINA GİTMEYECEKLER BELGELERİN BEN ONU SÖYLEYECEM SÜLEYMANA AÇIK AÇIK ifadelerinden bir kez daha anlaşılmaktadır. Bunu da Rıza SARRAF’ın gerçeği yansıtmayan belgelerle ilgili Rıza SARRAF’ın açık açık konuşabilmesinden anlamak mümkündür.
Ayrıca ticaretin içeriği ile ilgili olarak Rıza SARRAF tarafından pahada yüksek gıda ürünlerinin beyan edilmesinin istendiği böylece 5 bin tonluk gemilerle 150 bin tonluk gıda ürünü transit edildiğini beyan etmek zorunda kalınmayacağı anlaşılmaktadır. (Rıza SARRAF’ın tek seferde yüksek meblağlar getirerek-vurdurarak- daha fazla para kazanmak istediği açıktır.)
TK:2187709789 - 02.07.2013 15:35 Hakan Atilla – Rıza Sarraf görüşmesinde;
Hakan Atilla: “bağımsız denetimden malın gıda olduğunu yani buğday şeker neyse … onun tespiti o yüzden istiyorlar…ama onu düzenleyen kim”, Rıza Sarraf: “chamber of commence”, Hakan Atilla: “işte o yok şey ıı”, Rıza Sarraf: “yani bir özel şirketten felan mı istiyorlar”, Hakan Atilla: “evet sgs’den istiyorlar Fransızmış herhalde onlar”, Rıza Sarraf: “tamam ok onu istiyorlar doğru değil mi”, Hakan Atilla: “şimdi iletilen belgede malın menşeinin yani buğdayın menşeini Dubai”, Rıza Sarraf: “ben bi konuşayim o zaman tekrar size döneyim”, Hakan Atilla: “YANİ BUĞDAYIN DUBAİ MENŞEİLİ OLMASI MÜMKÜN OLMADIĞI İÇİN”, Rıza Sarraf: “tamam ben ben”
Bu görüşmede de yukarıdaki süreci destekleyen bir durum tespit edilmiş olup şahısların bankaya beyan edecekleri menşe şahadetnamesinde buğday ürünlerinin menşeinin Dubai olarak beyan edildiği ancak Dubai’de buğday üretiminin olmadığının Halk Bankası Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan ATİLLA tarafından da bilindiği, bu durumun Süleyman ASLAN’la yapılan rüşvet anlaşmasında gerçeği yansıtmayan belgeler kullanılmasından Mehmet Hakan ATİLLA’nın da haberdar olduğu anlaşılmıştır. Bu görüşmeden sonra Rıza SARRAF’ın hemen Abdullah HAPPANİ’yi uyardığı ve menşe şahadetnamesindeki usulsüzlüğü gidermesini istediği tespit edilmiştir.
7. Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder