girişimleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
girişimleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2020 Pazar

DARBELER VE SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ SORUNSALI BÖLÜM 2

DARBELER VE  SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ SORUNSALI  BÖLÜM 2

askeri darbe, girişimleri, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI,Türk Silahlı Kuvvetleri,sivil-asker ilişkileri,çok partili siyasal hayata geçiş,


ORDULARIN ÖZERKLİĞİ

David Pion-Berlin, orduların özerk yapısını iki farklı düzeyde analiz eder:

Kurumsal Özerklik
Siyasi Özerklik


C:\Users\sertac\Desktop\pion-berlin.jpg David Pion-Berlin

. Kurumsal özerklik, bireysel düzeyde ast konumundaki kişilerin terfi, atama ve cezalandırılmasındaki yetkiyi; ordu düzeyinde askeri eğitim, doktrin, askeri reform ve modernizasyon konularını kapsar.
. Hem ideoloji hem de davranış boyutu olan siyasi özerklik, ordunun kurumsal sınırlarını aşan ofansif bir strateji ile sivil kontrole tahammülsüzlüğü ve meydan okuması olarak tanımlanır.
. TanelDemirel’e göre, siyasi özerklik konusundaki mevcut tartışmalar, 
. Orduların karar alma süreçlerinden dışlanması veya siyasal mekanizmaya etkilerinin sıfırlanması anlamına gelmemektedir.


C:\Users\sertac\Desktop\953_Tanel_Demirel486.jpg Tanel Demirel

. “Diğer bürokratik örgütler gibi ordu da kendi kullanımına sunulan kaynakları artırmak/genişletmek için çaba gösterecek, ulusal güvenliğe ilişkin sorunlarda kendi görüşlerini siyasal iktidar nezdinde kabul ettirmeye çalışacaktır.
. Ordunun bu faaliyeti, tehdit ve şantaja dönüşmedikçe kabul edilebilir davranışlardır.”
. Dolayısıyla, sivil-asker ilişkilerinde yetki/sorumluluk veya özerklik konusunda ayrımı, müşterekliği veya uyumu esas alan herhangi bir teorinin tüm alanlarda geçerli olmasını savunmak çok da mümkün görülmemektedir.
. Örneğin, bir ordudaki terfi ve atama usul ve esaslarının tespitinde sivil-asker kanatlar arasında bir müştereklik ve uyumdan bahsedilebilirken, bu kuralların kurum içinde işletilmesinde ordu lehine bir ayrım ve ordunun bu konuda özerkliği kabul edilebilir bir seçenektir.
. Benzer şekilde, üst komuta düzeyindeki atamalarda da sivil iradenin lehine bir ayrım ve keskin çizgilerin varlığı söz konusu olabilecektir. 
. Bu konuda başka bir örnek daha verilirse; herhangi bir alanda ordunun güç kullanması konusunda karar merci ve tek yetkili sivil irade iken; gücün niteliği ve formasyonu konusunda, karar yetkisi sivillerde olmak kaydıyla, sivil-asker kesimler arasında bir müştereklik/uyum söz konusu olabilecek; ancak bu gücün alanda nasıl kullanılacağı konusu tamamen askerin yetkisine ve özerk alanına bırakılabilecektir.
. Özerkliğin sınırlarının ve niteliğinin belirlenmesinde bazı temel konularda mutabakatın sağlanması, demokratik ilkelere dayanan bir sivil-asker ilişkisinin oluşturulmasında etkili olacaktır.
Bu Temel Mutabakat konuları:
. Sınırları değişebilir olmakla birlikte, bir sivil denetim gereğinin her iki tarafça kabulü, varlığı ve işletilmesi
. Özerklik sınırlarının devlet yönetiminde iki başlılığı doğurmayacak, ancak bunun yanında ordunun kurumsal etkinliğini en az olumsuz etkileyecek şekilde optimum bir noktada olması
. Özerkliğin sınırlarının, ordunun gücünün ve konumunun siyasiler tarafından politik amaçlarla suiistimal edilmeyecek ve ordu personelini politizeetmeyecek şekilde belirlenmesi
. Özerkliğin sınırları ne olursa olsun, güvenlik alanında sivil iradenin askerlerin danışmanlığını işletilen kurumsal süreçlerle kabul etmeleri ve bu danışmanlığa önem vermeleri
. Kurumsal veya siyasi özerkliğin sınırlarının, ordunun sivil iradeyi tehdit edecek veya ona karşı güç kullanacak bir düzeye ulaşmaması 
. Sivil denetim, şiddet araçlarının meşru sivil bir otorite tarafından kontrol edilmesi ve bu bağlamda da orduların kontrolünün demokratik ilkeler temelinde gerçekleştirilmesidir.
. Bu terim son dönemde çoğu zaman siyasi kontrol kavramı yerine veya bu kavramla aynı anlamda da kullanılmaktadır.
. Bu tanımdan da anlaşılacağı gibi, orduların sivil denetiminin siviller tarafından ve yasalarla belirlenmiş demokratik ilkeler temelinde yapılması gerekmektedir. 
. HansBorn’agöre sivil denetimin amaçları birçok ülkede benzerlik gösterir ve şu şekilde sıralanabilir:

ORDULARIN SİVİL DENETİMİ

Toplumun bütün bireylerinin insan haklarını korumak.
Siyasi ve askeri liderlerin amaçlarını paralel kılmak.
Güç kullanımını meşrulaştırmak.
Orduların kendi takdiriyle güç kullanımını azaltmak ve otoriter kurallardan kaçınmak.
Toplumsal ve fonksiyonel zorunlulukları dengelemek.

. Sivil denetimin temel konusu ise bunun nasıl sağlanacağıdır.
. Bu konu iki temel farklı yorumla açıklanmaya çalışılmaktadır.
. Bunlardan ilki siyaset bilimi bakış açısıdır. Huntington’a göre; yasalar ve kurallar ile resmi bir emir komuta zinciri, orduları topluma karşı sorumlu kılmaya yetecektir.
Buna göre sivil denetim ancak ve ancak ordular geniş bir toplumsal ilişkiler ağının içine entegre olduğunda sağlanabilir.
. İkinci görüş ise daha çok Janowitztarafından temsil edilen sosyolojik bakış açısıdır. 
. Sivil denetimin nasıl sağlanabileceği yönünde bu iki temel teorik görüşü de içine alan ve üçlü bir tipolojiye giden açıklamaya göre ise; yatay, dikey ve şahsi kontrol gereklidir.
. Dikey kontrol, orduların parlamentolar ve hükümetler tarafından kontrol edilmesine; 

Benzeri toplumsal aktörler yoluyla kontrol edilmesine; şahsi kontrol ise, askerlerin sivil kurallar ve insan hakları gibi sosyal sorumluluk gerektiren konularda siyasi nötrlük gerektiren şahsi kontrollerine işaret etmektedir.

_ Yatay kontrol.
_ Medya.
_ Sivil Toplum kuruluşları.
_ Dini Kurumlar.
_ Araştırma Merkezleri.
_ Askeri Sendikalar.


. Denetim konusunda dış denetim ve iç denetim ayrımı yapılmaktadır. 
. Serra’ya göre dış denetim, yasama, yürütme, yargı ya da paydaşlar tarafından uygulanırken; İç denetim, belirli bir bürokrasiyi oluşturan insanların benimsediği değerler ve normlar temelinde işletilen sezgilere dayanmaktadır. 
. İç denetim ayrıca kendi içinde, bilimsel, teknik ve profesyonel değerlere dayanan nesnel iç denetim ve sosyal, manevi, siyasi değerlere dayanan öznel iç denetim olarak iki grupta tasnif edilebilir.
. Sivil-asker ilişkilerinde hesap verebilirlik mekanizmaları güçlü ve etkin ise kontrol de güçlü ve etkindir. 
. Bu sebeple sivil kontrol yalnızca darbe ihtimaline karşılık bir kalkan olarak kavramsallaştırılmamalı, rol alan bütün oyuncuların hareketlerini toplumsal çıkarlar temelinde kısıtlayan ya da meşrulaştıran bir yönetim prensibi olmalıdır.
. Serra, orduların sahip olduğu özerkliğin azalmasını ve ordu üzerindeki kademeli sivil denetimi yedi aşamada tanımlar. 

   Siyasi Özerklik Aşamaları;

Siyasi gücü denetleyen ordu
Ulusal temellerin koruyucusu ordu
Hükümet politikalarını kısıtlayan ordu
Örgütsel ve operasyonel özerkliği savunan ordu
Sivil üstünlüğünü resmen ancak kısmen kabul eden ordu
Siyasi özerkliği zayıf, kurumsal özerkliği görece yüksek ordu
Demokratik sivil denetime tabi olan ordu


. Osmanlı’nın son döneminde (1876-1918) zayıflayarak yok olma noktasına gelen sivil denetim, Cumhuriyet’ten itibaren, asker kökenli devlet adamları eliyle de olsa tesis edilebilmiştir. 
. Ordu kendi başına bir siyasi aktör olma konumundan uzaklaştırılmış ve sivil iktidarın faaliyet alanına müdahale yeteneği büyük ölçüde sınırlanmıştır. 

SONUÇ

. Ancak 1960 sonrası dönemde, ordu üzerindeki sivil denetim tamamen ortadan kalktığı gibi, ordu kendi başına bir siyasi aktör olarak güçlü biçimde siyaset sahnesine geri dönmüştür.
.Türkiye bağlamında askerlerin sivil denetimi sorunu, çoğunlukla TSK’nın özerk yapısından ve üstlendiği role bağlı olarak kendini siyasilerin ve toplumun üzerinde görme eğiliminden kaynaklanmıştır. 
. Sahip olduğu özerk yapı ve hissettirdiği güç, ordunun yıllarca gerçek anlamda denetlenmesini engellemiş ve ordu sivillere tabi olmak yerine istediği gibi hareket edebildiği geniş alanlara sahip olmuştur. 
. Bunun yanında, aynı dönemde sivillerin bu gücü ele alacak yetkinliği ve iradeyi gösteremediği tespitini de yapmak gerekir.
. Demokratik ülkelerde sivil-asker ilişkilerinde sivil otoritenin üstünlüğü prensibi esastır. 
.“Sivil otoritenin üstünlüğü” dendiği zaman, sadece askerin siyasete karışmaması değil, aynı zamanda seçimle iktidara gelen sivil otoritenin tüm siyasi konularda, milli savunma siyaseti ve stratejisinin yapılması ve uygulaması dâhil, son sözü söyleme yetkisine sahip olmasını anlamak gerekir. 
. Ayrıca bu yetki, tüm askeri faaliyetlerin hükümet tarafından denetlenebilmesini ve TSK’nın hükümete hesap verebilirliğini de içerir.
. Son yıllarda yapılan reformlar sonucunda TSK’nın siyasi iktidar üzerindeki etkisini artıran yapısal özellikler ortadan kaldırılmıştır. 
. Bu sayede TSK içindeki FETÖ unsurlarının 15 Temmuz 2016’da, kendi komutanlarına yönelik isyan ve siyasi yönetime karşı darbe girişimi bastırılmıştır. 
. Başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın önderliği, siyasi iktidar ve muhalefetin işbirliği, darbeye karışmayan TSK, Jandarma ve Emniyet 
  unsurların mücadelesi ve en önemlisi halkın demokrasiye ölümü göze alarak kahramanca sahip çıkması sayesinde akamete uğratılmıştır. 
. Darbenin bastırılmasından sonra alınan kararlarla reformlara son şekli verilmiş ve gelecekte benzer darbe girişimlerine karşı gerekli yapısal önlemler alınmıştır.

DARBELER VE SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ SORUNSALI, 
Prof. Dr. Atilla SANDIKLI



***

DARBELER VE SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ SORUNSALI BÖLÜM 1

DARBELER VE  SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ SORUNSALI  BÖLÜM 1


askeri darbe, girişimleri, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI,Türk Silahlı Kuvvetleri,sivil-asker ilişkileri,çok partili siyasal hayata geçiş,



Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
YAZI ARŞİVİ; 
https://tasam.org/tr-tr/Yazar/44



GİRİŞ

.Türkiye'de Askeri Darbe girişimleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kurumsal olarak ya da bazı subayların kendi başlarına sivil  yönetime yaptığı müdahalelerdir. 
.Türkiye 1950 yılındaki demokratik seçimlerle çok partili siyasal hayata geçiş yapmıştır. 
.TSK, iç güvenliğin tehdit altında olduğunu ifade ederek bazen bazı yasaların geçmesini engellemek ya da geçirmeye zorlayarak, bazen de Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerini istifaya zorlayarak ya da alaşağı ederekdemokratik sivil yönetime müdahale etmiştir.
. Bu darbe ve muhtıralar 12 Eylül Darbesi gibi bazen emir komuta zinciri içinde; bazen de 27 Mayıs Darbesi gibi emir komuta zinciri dışında sadece bir grup subay tarafından planlanmış ve icra edilmiştir. 
.TSK 1960 ve 1980 yıllarında iki kez yönetime el koymuş, 1971 ve 1997 yıllarında ise hükümeti istifaya zorlamıştır.
.Son olarak da 15 Temmuz 2016’da, TSK içindeki FETÖ mensupları kendi komutanlarına yönelik isyan ve siyasi yönetime karşı darbe girişiminde bulunmuş tur.
.Bütün darbe, darbe girişimi, ayaklanma ve muhtıraların motivasyonunu ve temelini yapısal nedenler oluşturmuştur. 
.Yapısal sorunların başında da “Türkiye’de sivil-asker ilişkilerinin bilimsel ve çağdaş esaslar doğrultusunda şekillendirilememesidir”.

TANIM

Sivil-Asker İlişkileri, devlet adına şiddet kullanma yetkisini elinde bulunduran askerler ile bu yetkinin sınırlarını belirleyen ve denetleyen siviller arasındaki hiyerarşik ve interaktif ilişkilerdir.

SORUNSAL

. Sivil-asker ilişkileri sorunsalı, toplumu korumakla yükümlü olan bir kurumun fazla güç edindiğinde, yine aynı toplum için tehdit unsuruna dönüşmesi olasılığıdır. 
. Silahlı kuvvetlerin yeterince güçlü olmaması dış tehdit ihtimalini artırırken, gereğinden fazla güçlü olması aynı toplum için sorun oluşturabilmektedir.
. Sivil denetim tartışmaları; bu çelişkiyi gidermek, dışarıya karşı güçlü orduyu muhafaza etmek ve bu gücün içeride kendi toplumuna dönerek zarar vermemesi 
  için denge kurma amacını güder.
. NarcisSerra, “muhafızların muhafızlığını kim yapacak” sözünü aktararak sivil-asker ilişkilerini doğuran temel problematiğe işaret etmektedir.
. Mevcut tecrübeler, “demokrasiyi sağlamlaştırma sürecine en fazla zarar verebilecek öğenin, kendisini hami güç olarak gören ve kendi özerk alanını oluşturan, siyasi karar alanlarını hükümetin elinden alan ordu olduğunu göstermektedir. 
. Silahlı kuvvetler, kendisini ulusun özünün ve kalıcı çıkarlarının garantörü olarak gördüğünde hami rolünü üstlenir ve bu konumuyla seçilmiş hükümet üzerinde 
baskı oluşturur.

KURAMLAR

Sivil-asker ilişkilerinde altı ana teoriden bahsedilebilir, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
Huntington’ın Kurumsal Ayrım Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
Janowitz’in Yakınlaşma Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
Schiff’in Uyum Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
Feaver’ın Vekalet Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 
Bland’in Müştereklik Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 
Diamond’ın Konsolide Demokrasi Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

KURUMSAL AYRIM TEORİSİ: HUNTINGTON, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

SamuelP. Huntington teorisini sivillerin ve askerlerin rol ve sorumluluk temelinde ayrılması fikri üzerine inşa etmiştir.


C:\Users\sertac\Desktop\28huntington01-190.jpg

SamuelP. Huntington
. Bu teoriye göre, Siviller Askeri alanlarda ve konularda askerlerin otonom yapısını ve özerkliğini tanımalı ve korumalıdır.
. Bunun karşılığında ise Askerler askeri olmayan konularda siyasi irade ve otorite ye mutlak itaat sergilemelidir.

YAKINLAŞMA TEORİSİ: JANOWITZ

. Ordunun etkili olabilmesi için Sivillerden farklı olması gerektiğini savunan Huntington’un aksine, 
. Morris Janowitz ordunun yeni koşullar altında etkinliklerini artırabilmek için sivil değerler ve prosedürlere yaklaşması gerektiğini savunur.

Morris Janowitz 

C:\Users\sertac\Desktop\20110701201420!Morris_Janowitz1.jpg

UYUM TEORİSİ: SCHIFF

. RebeccaL. Schiff’inUyum Teorisi genel anlamda, ordu ile siviller arasında şart koşulmuş bir ayrımdan ziyade; ordu, sivil elitler ve vatandaşlar arasında 
  oluşturulabilecek bir uyumdan bahseder.
. Bu teoriyi diğer teoriden ayıran özelliği, Uyum Teorisi’nin ilişkiselliğeüçüncü bir boyut katarak vatandaşları da çerçeveye dahil etmesidir. 

RebeccaL. Schiff

C:\Users\sertac\Desktop\Schiff.jpg

UYUM TEORİSİ: SCHIFF

. Schiff’egöre, Askeri Müdahalenin önlenmesi ordu, siyasi liderler ve vatandaşlar arasındaki anlaşmayı gerekli kılar.
. Bunun en önemli göstergelerinden birisi de
Askerlerin daha çok Zihinsel yapılarını tanımlayan ‘ordu stili’dir. 

VEKALET TEORİSİ UYARLAMASI: FEAVER

Peter D. Feaver’ınVekalet Teorisi, politik ve ekonomik olarak üstün pozisyondaki aktörlerin (asil), politik ve ekonomik olarak daha alt seviyedeki aktörlerin (vekil) davranışlarını nasıl kontrol ettiğini açıklamaya çalışmaktadır.

Peter D. Feave

C:\Users\sertac\Desktop\Feaver.jpg

Asil-Vekil literatüründe iki önemli kabul vardır.

Birincisi, Vekiller gözetim altında tutulduklarında işlerini yaparken, gözetim altında değilken çalışmaktan kaçınabilmektedirler. 

İkincisi,gözetim doğası gereği yetersizdir. Bu sebeple ideal rıza/uyum vekillerin değerini yükseltirken, onları asillerin kararlarına daha çok yaklaştırır.

Douglas Bland’in Müştereklik Teorisi, diğer teorilerden farklı olarak, ordunun sivil kontrolünün sağlanması ve yönetilmesinin, sivil liderler ve askerler arasında paylaşılan sorumluluklar doğrultusunda mümkün olabileceği temel iddiasını taşır.

MÜŞTEREKLİK TEORİSİ: BLAND



C:\Users\sertac\Desktop\douglas-bland-small.jpg Douglas Bland

. Bu anlamda, sivil otorite kontrolün bazı konularından sorumluyken; askeri liderler de kontrolün başka yönlerinden sorumludur.
. Kontrol için gereken bazı sorumluluklar birbirinin içine geçmiş veya birleşmiş olsa da özelliklerini yitirip birbirlerine kaynamış halde değildir.
. Araştırmalar göstermiştir ki sivil otoriteler yalnızca teknik bilgi sağlamak ya da operasyonları yönetmek için değil ordunun sivil kontrolünü sağlayabilmek amacıyla da askerden yardım alabilmektedir.
. Müştereklik Teorisi ordunun sivil doğrultuda yönetilmesi fikrini desteklemekte dir. 
. Ancak, diğer teorilerden farklı olarak, direkt bir sivil kontrol yerine, sivil ve asker aktörler arasında paylaşılan sorumluluk anlayışının hüküm sürmesi sayesinde sivil kontrolden bahsetmenin mümkün olacağını belirtmektedir.
LarryDiamond’agöre bir ülkede“asker, sivil kontrole kesin bir şekilde tabi hale gelmediği ve demokratik anayasal düzene tam manasıyla bağlı olmadığı sürece” o ülkedeki demokrasiye, gelişmiş demokrasi olarak bakılamaz.

KONSOLİDE DEMOKRASİ TEORİSİ: DIAMOND VE HEYWOOD


C:\Users\sertac\Desktop\LarryDiamond.jpg LarryDiamond

. Demokrasinin pekiştirilmesi için, sivil otorite tarafından, öncelikle askerin siyasi alana angaje oluşunun en alt düzeye çekilmesi ve askere tahsis edilmiş güç alanlarının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
. Demokrasilerde sivil hükümetin, politikalarını askerin müdahalesi olmadan yürütebilmesi, milli savunmayı düzenleyebilmesi ve askeri politikaların uygulanmasını denetleyebilmesi sivil üstünlük için temel şartlar olarak belirtilmektedir.
. Orduların özerkliği, siyasi irade ile askerlerin karar alanlarını ayıran çizgi belirlendikten sonra, askerlerin alanında kalan yetkileri ve rolleri tanımlamaktadır.
. Orduların özerklik alanları, stratejik düzeye ve siyasi alana doğru genişledikçe demokratik temelde işleyen bir sivil-asker ilişkisinden uzaklaşılır.