25 Ekim 2020 Pazar

DARBELER VE SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ SORUNSALI BÖLÜM 1

DARBELER VE  SİVİL-ASKER İLİŞKİLERİ SORUNSALI  BÖLÜM 1


askeri darbe, girişimleri, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI,Türk Silahlı Kuvvetleri,sivil-asker ilişkileri,çok partili siyasal hayata geçiş,



Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
YAZI ARŞİVİ; 
https://tasam.org/tr-tr/Yazar/44



GİRİŞ

.Türkiye'de Askeri Darbe girişimleri, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kurumsal olarak ya da bazı subayların kendi başlarına sivil  yönetime yaptığı müdahalelerdir. 
.Türkiye 1950 yılındaki demokratik seçimlerle çok partili siyasal hayata geçiş yapmıştır. 
.TSK, iç güvenliğin tehdit altında olduğunu ifade ederek bazen bazı yasaların geçmesini engellemek ya da geçirmeye zorlayarak, bazen de Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerini istifaya zorlayarak ya da alaşağı ederekdemokratik sivil yönetime müdahale etmiştir.
. Bu darbe ve muhtıralar 12 Eylül Darbesi gibi bazen emir komuta zinciri içinde; bazen de 27 Mayıs Darbesi gibi emir komuta zinciri dışında sadece bir grup subay tarafından planlanmış ve icra edilmiştir. 
.TSK 1960 ve 1980 yıllarında iki kez yönetime el koymuş, 1971 ve 1997 yıllarında ise hükümeti istifaya zorlamıştır.
.Son olarak da 15 Temmuz 2016’da, TSK içindeki FETÖ mensupları kendi komutanlarına yönelik isyan ve siyasi yönetime karşı darbe girişiminde bulunmuş tur.
.Bütün darbe, darbe girişimi, ayaklanma ve muhtıraların motivasyonunu ve temelini yapısal nedenler oluşturmuştur. 
.Yapısal sorunların başında da “Türkiye’de sivil-asker ilişkilerinin bilimsel ve çağdaş esaslar doğrultusunda şekillendirilememesidir”.

TANIM

Sivil-Asker İlişkileri, devlet adına şiddet kullanma yetkisini elinde bulunduran askerler ile bu yetkinin sınırlarını belirleyen ve denetleyen siviller arasındaki hiyerarşik ve interaktif ilişkilerdir.

SORUNSAL

. Sivil-asker ilişkileri sorunsalı, toplumu korumakla yükümlü olan bir kurumun fazla güç edindiğinde, yine aynı toplum için tehdit unsuruna dönüşmesi olasılığıdır. 
. Silahlı kuvvetlerin yeterince güçlü olmaması dış tehdit ihtimalini artırırken, gereğinden fazla güçlü olması aynı toplum için sorun oluşturabilmektedir.
. Sivil denetim tartışmaları; bu çelişkiyi gidermek, dışarıya karşı güçlü orduyu muhafaza etmek ve bu gücün içeride kendi toplumuna dönerek zarar vermemesi 
  için denge kurma amacını güder.
. NarcisSerra, “muhafızların muhafızlığını kim yapacak” sözünü aktararak sivil-asker ilişkilerini doğuran temel problematiğe işaret etmektedir.
. Mevcut tecrübeler, “demokrasiyi sağlamlaştırma sürecine en fazla zarar verebilecek öğenin, kendisini hami güç olarak gören ve kendi özerk alanını oluşturan, siyasi karar alanlarını hükümetin elinden alan ordu olduğunu göstermektedir. 
. Silahlı kuvvetler, kendisini ulusun özünün ve kalıcı çıkarlarının garantörü olarak gördüğünde hami rolünü üstlenir ve bu konumuyla seçilmiş hükümet üzerinde 
baskı oluşturur.

KURAMLAR

Sivil-asker ilişkilerinde altı ana teoriden bahsedilebilir, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
Huntington’ın Kurumsal Ayrım Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
Janowitz’in Yakınlaşma Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
Schiff’in Uyum Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI
Feaver’ın Vekalet Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 
Bland’in Müştereklik Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI 
Diamond’ın Konsolide Demokrasi Teorisi, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

KURUMSAL AYRIM TEORİSİ: HUNTINGTON, Prof. Dr. Atilla SANDIKLI

SamuelP. Huntington teorisini sivillerin ve askerlerin rol ve sorumluluk temelinde ayrılması fikri üzerine inşa etmiştir.


C:\Users\sertac\Desktop\28huntington01-190.jpg

SamuelP. Huntington
. Bu teoriye göre, Siviller Askeri alanlarda ve konularda askerlerin otonom yapısını ve özerkliğini tanımalı ve korumalıdır.
. Bunun karşılığında ise Askerler askeri olmayan konularda siyasi irade ve otorite ye mutlak itaat sergilemelidir.

YAKINLAŞMA TEORİSİ: JANOWITZ

. Ordunun etkili olabilmesi için Sivillerden farklı olması gerektiğini savunan Huntington’un aksine, 
. Morris Janowitz ordunun yeni koşullar altında etkinliklerini artırabilmek için sivil değerler ve prosedürlere yaklaşması gerektiğini savunur.

Morris Janowitz 

C:\Users\sertac\Desktop\20110701201420!Morris_Janowitz1.jpg

UYUM TEORİSİ: SCHIFF

. RebeccaL. Schiff’inUyum Teorisi genel anlamda, ordu ile siviller arasında şart koşulmuş bir ayrımdan ziyade; ordu, sivil elitler ve vatandaşlar arasında 
  oluşturulabilecek bir uyumdan bahseder.
. Bu teoriyi diğer teoriden ayıran özelliği, Uyum Teorisi’nin ilişkiselliğeüçüncü bir boyut katarak vatandaşları da çerçeveye dahil etmesidir. 

RebeccaL. Schiff

C:\Users\sertac\Desktop\Schiff.jpg

UYUM TEORİSİ: SCHIFF

. Schiff’egöre, Askeri Müdahalenin önlenmesi ordu, siyasi liderler ve vatandaşlar arasındaki anlaşmayı gerekli kılar.
. Bunun en önemli göstergelerinden birisi de
Askerlerin daha çok Zihinsel yapılarını tanımlayan ‘ordu stili’dir. 

VEKALET TEORİSİ UYARLAMASI: FEAVER

Peter D. Feaver’ınVekalet Teorisi, politik ve ekonomik olarak üstün pozisyondaki aktörlerin (asil), politik ve ekonomik olarak daha alt seviyedeki aktörlerin (vekil) davranışlarını nasıl kontrol ettiğini açıklamaya çalışmaktadır.

Peter D. Feave

C:\Users\sertac\Desktop\Feaver.jpg

Asil-Vekil literatüründe iki önemli kabul vardır.

Birincisi, Vekiller gözetim altında tutulduklarında işlerini yaparken, gözetim altında değilken çalışmaktan kaçınabilmektedirler. 

İkincisi,gözetim doğası gereği yetersizdir. Bu sebeple ideal rıza/uyum vekillerin değerini yükseltirken, onları asillerin kararlarına daha çok yaklaştırır.

Douglas Bland’in Müştereklik Teorisi, diğer teorilerden farklı olarak, ordunun sivil kontrolünün sağlanması ve yönetilmesinin, sivil liderler ve askerler arasında paylaşılan sorumluluklar doğrultusunda mümkün olabileceği temel iddiasını taşır.

MÜŞTEREKLİK TEORİSİ: BLAND



C:\Users\sertac\Desktop\douglas-bland-small.jpg Douglas Bland

. Bu anlamda, sivil otorite kontrolün bazı konularından sorumluyken; askeri liderler de kontrolün başka yönlerinden sorumludur.
. Kontrol için gereken bazı sorumluluklar birbirinin içine geçmiş veya birleşmiş olsa da özelliklerini yitirip birbirlerine kaynamış halde değildir.
. Araştırmalar göstermiştir ki sivil otoriteler yalnızca teknik bilgi sağlamak ya da operasyonları yönetmek için değil ordunun sivil kontrolünü sağlayabilmek amacıyla da askerden yardım alabilmektedir.
. Müştereklik Teorisi ordunun sivil doğrultuda yönetilmesi fikrini desteklemekte dir. 
. Ancak, diğer teorilerden farklı olarak, direkt bir sivil kontrol yerine, sivil ve asker aktörler arasında paylaşılan sorumluluk anlayışının hüküm sürmesi sayesinde sivil kontrolden bahsetmenin mümkün olacağını belirtmektedir.
LarryDiamond’agöre bir ülkede“asker, sivil kontrole kesin bir şekilde tabi hale gelmediği ve demokratik anayasal düzene tam manasıyla bağlı olmadığı sürece” o ülkedeki demokrasiye, gelişmiş demokrasi olarak bakılamaz.

KONSOLİDE DEMOKRASİ TEORİSİ: DIAMOND VE HEYWOOD


C:\Users\sertac\Desktop\LarryDiamond.jpg LarryDiamond

. Demokrasinin pekiştirilmesi için, sivil otorite tarafından, öncelikle askerin siyasi alana angaje oluşunun en alt düzeye çekilmesi ve askere tahsis edilmiş güç alanlarının ortadan kaldırılması gerekmektedir.
. Demokrasilerde sivil hükümetin, politikalarını askerin müdahalesi olmadan yürütebilmesi, milli savunmayı düzenleyebilmesi ve askeri politikaların uygulanmasını denetleyebilmesi sivil üstünlük için temel şartlar olarak belirtilmektedir.
. Orduların özerkliği, siyasi irade ile askerlerin karar alanlarını ayıran çizgi belirlendikten sonra, askerlerin alanında kalan yetkileri ve rolleri tanımlamaktadır.
. Orduların özerklik alanları, stratejik düzeye ve siyasi alana doğru genişledikçe demokratik temelde işleyen bir sivil-asker ilişkisinden uzaklaşılır. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder