Saadet Pesen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Saadet Pesen etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Şubat 2020 Pazar

ŞEYH TAYYİP PAKETİ-2-


ŞEYH TAYYİP PAKETİ-2- 



Saadet Pesen.,

“Bomba Paketi” de dendi.
“Bölünme Paketi” de.
 Doğruya doğru…

Cuma günü başlamıştık, paketi değerlendirmeye.

“Herkese eşit”, “Herkes için” diye diye, ancak, herkesin (!) alınmadığı bir toplulukta ve her kesimin yer almadığı bir raporla yapılan ”Kötü koku” yaygınlığı, “İlle de bölünme” diye bağırıyor.
“Dini inançların” gereklerinin yerine getirilmesine karşı çıkanlara 1 yıldan başlayan ve 3 yıla çıkarılabilen hapis cezaları getiriliyor!



Dini inançlara kim, neden karşı çıkıyor?
Toplumsal yaşam kültürünü kim alt-üst etmek istiyor?
“Dini inanç” diyerek kastedilen tarikatlar, cemaatler enflasyonu yaratmak mıdır?
Cumhuriyet’in temel özelliklerinden olan kılık-kıyafet yasalarını çiğnemek için basamak mı yapılmaya çalışılmaktadır? (Kamuda türban)
Aç-açıkta, kıdem tazminatsız, sendikasız, taşerona emanet edilen emekçilere “Din” mi sunulmaktadır?



Dikkat: “Din”, âdeta, Yaşar Nuri Öztürk’ün dediği gibi “ Allah ile Aldatmak ” için ve bir  tehdit aracı haline getirilmektedir.
Hamile kadının sokakta gezmesini terbiyesizlik olarak gören ve eşine “Eşit”
olamayacağını savunan anlayış, kadını eve mi hapsetmek istemektedir?
Yurttaşların itiraz hakları ellerinden alınarak tebaalaştırılmak isteniyor. “Gösteri ve yürüyüş yasaları” bile göz ardı edilerek. “Sonbahar”(!) korkusuna tedbir olarak, valilerin eli güçlendiriliyor. (Aklıma Eskişehir valisinin gençlere yazdığı tehdit iletisi geldi…)



Seçimlerde Türkçe dışında propaganda serbestliği ise muhataplara bir parmak “Bal.”
Ötesi de, BOP gereği vatan topraklarının parçalanması…
Ehh biraz da “Hoşgörü” kokması gerek paketin; Seçim sistemi değişikliklerinde “Öneriler”.
3 seçeneğin ikisi, her durumda en yüksek oyu alan partiye hizmet ediyor. Tek yolu var; Seçim barajının kaldırılması. Olmadı mı? %3’e indirilmesi…
Şimdiiii; Kutuyu derhal kapatıyoruz!



Türk’üz, Türk Milletiyiz, kimliğimizi taşımaya devam ediyoruz. Milletleşme süreci devam ediyor, gereğini yapmaya da devam edeceğiz. Biriz ve ayaktayız.
“Andımız”ı okumayı ölümsüzleştiriyoruz. (Öğretmen sendikaları, velilerle birlikte gereğini yapacaklardır)
Türkçemiz, annemizin ak sütüdür, helâldir, kirletilmesine izin vermeyeceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti laiktir. Çağdaştır. Ortaçağ karanlığına dönüştürme çabalarına izin vermeyeceğiz. (İleriye, ileriye hep ileriye)
Türk Milleti’ni dil ve dinle parçalamaya çalışanlara, bir ve bütün olarak yanıt vereceğiz.
Gericiliğin ve bölücülüğün önünde “Cumhuriyet” diyerek sahipleneceğiz. (“Eski isimler” diyerek bahane yaratanlara gerçekleri anlatacağız.)
Yurttaşlarımızın, tarikatlar ve cemaatler tuzaklarına düşmelerine izin vermeyeceğiz. Çağdaş yaşam biçimi “Ortak” aklımız ve yolumuz olacak.



Üzerinden ölü toprağını atan Millet; gençliği önde olmak üzere korku duvarını da aşmıştır. Baskılar, gözaltılar, hapisler ve hatta öldürmeler bu milleti durduramayacaktır. 

Tıpkı Cem Karaca’nın okuduğu gibi: DURDURAMAYACAKLAR HALKIN COŞKUN AKAN SELİNİ gardiyanları ve yargıçları ve savcıları hepsi halka karşıdır kanunları, yönetmelikleri, bütün kararları hepsi halka karşıdır dergileri, gazeteleri, bütün yayınları hepsi halka karşıdır bunların hiçbiri onları kurtaramayacak durduramayacaklar halkın coşkun akan selini panzerleri, kelepçeleri, bütün silahları hepsi halka karşıdır zindanları, tutukevleri, işkenceevleri hepsi halka karşıdır borsaları ve şirketleri ve iktidarları hepsi halka karşıdır bunların hiçbiri onları kurtaramayacak durduramayacaklar halkın coşkun akan selini Bizler, hepimiz, Türk Milleti olarak gerçek anlamda “Demokratik” tüm haklarımızı sahiplenerek, özümseyerek kullanacağız. “İnsan” olarak bile en doğal hakkımız olan sahiplenme ve savunma haklarımız bizimdir. 

Koruyacağız.
Paketi kapattık!
Haydi görev başına!

Sendikalarımızda, odalarımızda, birliklerimizde, derneklerimizde ve hepsinden önemlisi de partilerimizde “Görev” almaya!


***

ŞEYH TAYYİP PAKETİ 1


ŞEYH TAYYİP PAKETİ 1



Saadet Pesen.,



BU DAHA BAŞLANGIÇ: ANA DİLDE EĞİTİM SERBEST, ANDIMIZ YASAK,

30 Eylül 2013 Pazartesi 

Başbakan Erdoğan’ın günlerdir reklamını yaptığı paketten Cumhuriyet düşmanlığı ve PKK’nın talepleri çıktı. Konuşmasının büyük bölümünü halkı ikna etmeye ayıran Erdoğan bunun başlangıç olduğunu belirterek yeni paketler açmaya devam edeceklerini söyledi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan günlerdir reklamını yaptığı paketi açıkladı. Paketten Cumhuriyet düşmanlığı ve PKK’nın talepleri çıktı. Erdoğan bunun daha başlangıç olduğunu belirterek yeni paketleri açmaya devam edeceklerini söyledi.

Erdoğan adına “demokrasi paketi” dediği paketi açıklarken, değişimin önündeki engel olarak 27 Mayıs’ı göstermesi dikkat çekti. Erdoğan’ın konuşmasının büyük bölümünü paketle ilgili olarak halkı ikna etmeye ayırması, “Erdoğan sıkışmış durumda, seçim öncesinde paket ters tepmesin diye çabaladı” şeklinde değerlendirildi.



Önemli bölümü PKK’nın talebi

Pakette yer alan maddelerin önemli bölümünü PKK’nın talepleri oluşturuyor. İmralı, Kandil ve Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nda BDP’lilerle yapılan toplantılarda varılan anlaşma çerçevesinde hazırlandığı görülüyor. Başbakan Erdoğan’ın konuşmasında Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’na isim vererek teşekkür etmesi de bunu doğruluyor.



Cumhuriyete savaş ilanı

Bu arada Erdoğan “paketin arkasının geleceğini” ısrarla tekrarladı. Bu da PKK’ya “merak etmeyin arkası gelecek” mesajı olarak değerlendiriliyor.

Açıklanan pakette “Cumhuriyete savaş ilanı” anlamında maddeler de bulunuyor. Kamuda türban, dini ayinlerin yasaklanmasının kaldırılması, tarikatların yardım toplamasının önündeki engellerin temizlenmesi bu kapsamda değerlendirilen maddelerden.



“Türküm, Doğruyum...” diye başlayan ve “ Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne Mutlu Türküm diyene” diye biten “ Andımız ” ın kaldırılması ve anadilde eğitimin önünün açılması, alfabeye yeni harfler ilave edilmesi de aynı kapsamda yapılması planlanan düzenlemeler...


***


26 Temmuz 2018 Perşembe

MUHALEFET


MUHALEFET

Saadet Pesen


Yıl değil, sadece birkaç ay var.
Mahalli Seçimler, Cumhurbaşkanlığı seçimi, Genel seçimler.
‘Bir şeyler yapmak lazım!’  diyorlar değil mi? Yapalım.

‘Seçimler Çözüm değil’ diyenler de var mı? Var.

‘Sandıklara Sahip çıkalım!’ deniyor mu? Deniyor.

Hatta; ‘Oylar sandığa girmeden sayılmalı!’ diyenler de az değil.
Seçimler çözüm değil, anladık da, (Olanakların kullanımı, bilgisayar oyunları, sandık hileleri vb.) seçimler sistemin gereği mi, bu günkü şartlarda kaçınılmaz 
mı peki?

Somut durum ne diyor ya da ne gösteriyor ona bakalım;
HAZİRAN 2013 ile başlayan eylemler sürüyor. Halk ayaklanması ile HALK MECLİSLERİ doğdu. Sürüyor. Yurt  genelinde yaygınlaşarak.
Diğer taraftan da çözüm yolunu gösteriyor, işaret ediyor, çabalıyor.

1) Amaç AKP iktidarından kurtulmak ise, demek ki hedef; iktidar olmaktır. Halk iktidarını kurmaktır.
2) Halk iktidarını kurmak için, halk meclislerini geliştirmek, güçlendirmek, yaygınlaştırmaktır. Halk temsilcilerini çıkarmaktır.
3) Atatürk’te Birleşmek kaynaklı tarihimizi yeniden ve ısrarla özümsemektir.
4) Atatürk’te birleşen iradeyi oluşturmak için, siyasi iradede birleşmektir.

Başta Milli Merkez olmak üzere, Gezi Parkı bileşenleri ‘Bu daha başlangıç, mücadeleye devam’ demektedirler.

AKP İktidarı Sarsılmaktadır.

Hezimete uğrayan BOP’nin  Eşbaşkanı R T Erdoğan şaşkındır.

Kaldırdıkları her taş ayaklarına düşmektedir. (Sıfır komşu, sıcak para kısıntısı, 3.köprü inşaatının yanlış yerde ve yüz binlerce ağacın kesilmesi sonunda 
mahkeme kararı ile durdurulması, Ulusalcı uyanışın yaygınlaşması, Yeni Anayasa hazırlıklarının uzatmalara rağmen fiilen bitmiş olması, sözüm ona çekilen 
PKK militanlarının sayıca ve silahlanarak artması ve ‘Savaş’ kararı alabilecekleri ilanı, teröristbaşının affedilmesi çabaları ve halk isyanı, Anayasa Mahkemesi 
kararlarının uygulanmaması vb. vb.)
Elbette bütün bunlar ‘Psikolojik Savaş’ aygıtları dediğimiz YALAN MAKİNELERİ çalıştırılarak sürdürülmeye çalışılıyor.
Hepimiz ve herkes biliyor bunları. Yaşıyor, görüyor.
Asıl mesele ‘Ne yapmalı’ sorusunun yanıtında.
İşçi Partisi Genel Başkan Vekili Hasan Basri Özbey çağrı yapmış ve CHP, MHP, İP birlikteliğinin gerekliliğini açıklamıştı.
Geçtiğimiz gün, CHP Milletvekili Bülent Tezcan da bir açıklama yaptı; ‘Muhalefet birlikteliği oluşturulmalıdır’ diye.

1) AKP iktidarından kurtulmak istiyorsak,
2) İktidar olmak istiyorsak,
3) Tek başımıza güçlü bir ses olma olanağı yoksa,
4) AKP’ye bir dönem daha yönetme olanağı vermek istemiyorsak, Halka güveneceğiz ve halkın sesine kulak vereceğiz.

Atlantik Ötesi’nden icazet almak,

Fethullah Gazetelerine konuşmak, selam ve saygılar göndermek,
Zaman zaman düşecek olan AKP iktidarına ‘Destek’ olmak ve her defasında ayağa kalkmasını sağlamak,
‘R T Erdoğan, anlatsın, hiçbir şey bilmiyoruz’ ya da ‘R T Erdoğan giderse ülkede kaos olur’ demek (Şimdilerde ‘Gitmelidir’ demeye başladı) AKP iktidarının 
ekmeğinin üzerine ballı yağ sürmektir.
‘Muhalefet’ sözcüğündeki anlamı, halk yararına düşünmenin zamanı gelmedi mi?
Halkın vekilleri görmeli!

Gerçek Muhalefet için fırsatlar var!

Madem ki ‘Birleşe Birleşe Kazanacağız’ Peki Engel ne?

saadet05@yahoo.com 


---------------


29 Ocak 2017 Pazar

İktidar Olmanın Yolu



İktidar Olmanın Yolu

Saadet Pesen

“Amerika’nın istemediği hiçbir siyasi güç, iktidar olamaz!”
“Önce Amerika’ya danışmak gerek!”
“Amerika istemiyorsa, iktidar bir hayaldir…”
“Kim Amerika’ya yakın duruyorsa, iktidar olacak demektir…”
Yakın zamana kadar söylenenler ya da duyduklarımız bunlardı.
Peki, gerçekliği var mıydı bu söylenenlerin?
Elbette.
Süleyman Demirel’den başlarsak, Özal, Çiller…
Devam edelim;
BOP Eşbaşkanı R T Erdoğan, milletvekili bile değilken;

  • Beyaz Saray tarafından davet edilir.
  • Haa, kendileri “Beni destekleyin” mesajını vermişti önceden, mektubunu yazmıştı.
  • R T Erdoğan’ın Başbakan ve A Gül’ün de Dışişleri Bakanı olacağı 1995’te planlanmıştı.
  • Gerçekleşti mi?

Gerçekleşti.

Hatta her iki taraf da “Yetmez” dediler ve BOP Eşbaşkanlığı konusunda anlaştılar.
Diyorlar ki; “Amerikalılar mı geliyor da oy kullanıyorlar?”
Amerikalıların ülkemize gelmelerine gerek yok! Bu işlerin,  masrafsız, kolay ve
milletimizi  tanıyanlarca yapılmasının en uygun yol olduğunu biliyorlar emperyalistler. Mustafa Kemal Atatürk boşuna mı; “İktidar sahipleri, şahsi çıkarlarını, düşmanların siyasi emelleriyle birleştirmiş olabilirler…” tespitini yapmış ve gençliği uyarmış?
Elbette Amerikalılar gelip oy kullanmıyorlar. İşbirlikçileri yeter!
Doğrudur, iktidar olmanın yolu Amerika’ya yakın olmaktan geçer-di!
Amerika, dünyanın süper gücüydü.
Ekonomik üstünlüğü vardı.
Dünyanın her tarafına uzanabilen eli çoook uzundu.
Tek kutuplu dünya” tanımı yapılıyordu…
Devran döndü. “Tek kutuplu dünya” dönemi bitti.
Amerika “Süper Güç” olma özelliğini yitirdi.
Sesi soluğu çıkmaz oldu. Çıksa da duyulmaz oldu. Duyulsa da etkisiz oldu.
Bağımsızlık”,Kurtuluş” ve “Devrim” sesleri yükseldi. BRİCS ve Şanghay Örgütlenmeleri biçiminde birliktelikler oluştu.
Şimdi artık etken ve etkin olan; “Millet’in Sesi” oluyor.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 24 Müslüman ülkenin sınırlarını değiştirme projesi olan BOP çöküyor. Ortadoğu halkları “ABD ülkemizden defol” diyorlar.
Amerika ve Avrupa emperyalizmine meydan okuyorlar.
Biz bize yeteriz. Bizi bölemeyeceksiniz. Kendi kendimizi yönetebiliriz. Gölge etmeyin, başka ihsan istemeyiz…” diyorlar.

Şartlar böyle iken;

Amerika’ya sıklıkla yapılan ziyaretler,
F tipine sadakat söylemleri,
Amerika ve Avrupa sömürgenlerinin aktörleri olan bölücülerle “Seçim ittifakları”,
AKP iktidarını yıkmak bir yana, gerçekte  “İktidar olmak” niyetlerinin olmaması nedeniyle, her tutum ve söylemleriyle ve âdeta AKP’ye hizmet eden politikaları,
Halka güvenmeyen, onu sadece “Oy deposu” olarak gören anlayışları, onları “İktidar” yap-ma-ya-cak-tır!

Halkına güvenen,

Haziran eylemleri” ile ülkesine, milletine sahip çıkan,
En son milyonlarla Atatürk’üne yürüyen,
İşçinin, köylünün, esnafın, memurun-öğretmenin, öğrencinin birlikteliğiyle “Cumhuriyet değil AKP Yıkılacak” diyen ve “Hükümet İstifa” haykırışlarının sahipleri, milyonlarla buluşan siyasi irade “Atatürk’te Birleşerek” İKTİDAR o-la-cak-tır!

Tek yol budur!



***