Mehmet Eymür, Doğu Perinçek' ı Anlatıyor! BÖLÜM 9
DOGU PERINÇEK - Iran'da, Iran Hükümetinin, devletinin PKK'yi himaye ettigi ve kullandigi dogrudur; hiç tartisilmaz bir dogrudur. Suriye'nin, PKK'yi korudugu da bir dogrudur. Irak için bu geçerli degil, onu söyleyeyim; fakat, bunlar nereden geliyor, Türkiye, Iran ve Suriye'den bakildigi zaman, bölgede. Amerika'nin bir uzantisi, Çekiç Güç, efendim, Irak'a ambargoya en sadik ülke. Irak'i ikiye bölmüssünüz, Israil'in en yakin dostu. Buralardan baktiginiz zaman, Suriye ve Iran'dan, Suriye ile Iran'in dar kafali yönetimleri ne diyor, Türkiye'nin basinda bir bela olsun da bu bölgemizdeki...
MAHMUT YILBAS (Van) - Sunun için sormustum, Iran ile Türkive arasindaki iliskilerin sertlesmesinden bir savas ihtimalinin ortaya çikmasinda en fazla rol Iran'la PKK arasindaki iliskiden kaynaklaniyor. Bu konuda bir etüdünüz, bir incelemeniz var mi?
DOGU PERINÇEK - Var efendim Ayrica, ben, bunu 1989 ve 1991 yilinda Abdullah Öcalan'la görüsme yaptigim zaman ona da söyledim ve açiklattim da zaten. "Biz, Iran tarafindan korunuyoruz" diye -benim orada kitabim var size göndereyim- Abdullah Öcalan kendi agziyla söylüyor zaten Iran'in kendilerini korudugunu.
YASAR TOPÇU (Sinop) - Simdi, burada, sizi teyiden bir ilave yapabilir miyim? Simdi, benim çözemedigim yorumlarinizi büyük bir dikkatle dinliyorum. Yeri geldikçe de yaziyorum. Simdi, diyorsunuz ki, bu Iran'a yapilacak harekât olayindan da benim basindan beri haberim vardi.
DOGU PERINÇEK - Hayir benim haberim yoktu.
YASAR TOPÇU (Sinop) - Hayir, benim haberim vardi da nasil önüne geçildi de Tempo Dergisinin anlattigi gibi degil.
DOGU PERINÇEK - Sizin haberiniz var, onu siz düzeltirsiniz.
YASAR TOPÇU (Sinop) - Önemli olan sizin ifadeniz. Biz burada sizi dinliyoruz. Ben Komisyonun üyesiyim. Sunu söyleyecegim: Dediniz ki, Amerika'nin, PKK'yi, PKK'nin Iran'daki varligini ve Türkiye'ye karsi oradan hasmane eylemlerini düzenledigi...
DOGU PERINÇEK - Düzenledi demedim ben. Ben dedim ki, Iran dar kafali anlayislari yüzünden, Türkiye'yi, burada, Amerika'nin bir uzantisi olarak gördügü için, Israil'in en yakin müttefiki olarak gördügü için ve Amerika'nin Kuzey Irak'taki Kürt devleti planina Türkiye her an girebilecegi için Türkiye'yi asagi dogru balon yapan, sarkma ihtimali olan bir güç olarak degerlendiriliyor. Türkiye, Iran'dan ve Suriye'den baktigimiz zaman.
YASAR TOPÇU (Sinop) - Benim sözüm o degil. Sayin Valimizin sözüne ilaveten diyorum ki, Iran'daki PKK varligi ve oradaki hasmane hareketler Amerika olayi midir? Siz dediniz.
DOGU PERINÇEK - Hayir demedim, ben öyle bir sey demedim. Ama. Amerika bundan memnun; yani, Amerika dogrudan dogruya bunu planliyor falan diye bir sey demiyorum; ama, bu, Amerika'nin çok isine geliyor; çünkü neden, Amerika'nin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterrane Quarter gibi Disisleri Bakanligi, Savunma Bakanligi, Pentagon ve CIA'ye yakin yari resmî organlarini biz izliyoruz. Size bunlarin Ingilizce nüshalarini takdim edebilirim. Buralardan izledigimiz tespitlerimize göre, sürekli bir Tüirkiye-Iran çatismasi senaryosu var oralarda. Yani "Türkiye ile Iran savasacak." Niye savassin Türkiye ve Iran? "Su savaslari olacak." Niye su savaslari olsun? Aslinda, Türkiye'nin çikarlari ve bölge ülkelerinin çikarlari açisindan bu savaslarin olmasi için hiçbir neden yok. Hatta, Türkiye ile Iran'in çatismasi, bence, olaganüstü bir manipülasyonla, bir kiskirtmayla tamamen yapmacik olarak gerçeklesebilir. Çünkü, Iran ile Türkiye arasinda hiçbir önemli sorun yok. Istikrar kesbetmis bir sinir var, iliskiler var, önemli bir ticaret hacmi var; ama, PKK, burada, dediginiz gibi Iran'in PKK'yi himaye etmesi önemli bir gerçek, Türkiye'nin bundan hakli rahatsizliklari var. Öte yandan, Iran'da diyor ki, "Türkiye'de Halkin Mücahitlerini himaye ediyor." "Van'da Halkin Mücahitlerine üs vermis" diyor. Böyle seyler var. Tabiî, bu iki devlet de yanlis yapiyor; Türkiye de yanlis yapiyor, Iran da yanlis yapiyor. Bu iki devletin sunu yapmasi lazim: Bizim dis ticaret hacmimizi nasil 10 milyar dolara çikartiriz;. ondan sonra nasil isbirligimizi gelistiririz; nasil, bu Kürt meselesinin bölgede Amerika tarafindan kullanilmasini birlikte sirt sirta verir, önleriz, ortadan kaldiririz diye kafa kafaya vermesi lazimken, ikisi de Amerika'dan gelen gütmelerle diyelim ve kiskirtmalarla ve Türkiye'nin Amerika'ya asiri bagimliligi ve Türkiye Devleti içinde Amerikancilarin asiri yerlesmesi ve dügüm noktalarini ele geçirmeleri yüzünden böyle bir cephelesme ortaya çikiyor.
DURMUS FIKRI SAGLAR (Içel) - Izin verir misiniz bir sey sormak istiyorum..."Iran'la Türkiye arasinda ciddî bir sorun yok" dediniz dogru olarak; ama, Iran kaynakli Türkiye'de bazi suikastlar oldugunun dogrultusunda bilgileriniz var. Mesela Çetin Emeç, Ugur Mumcu...
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Biraz sonra konusacagiz.
DURMUS FIKRI SAGLAR (Içel) - Onu anlatacaksiniz, o baska; oraya onu nasil bagliyorsunuz?
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Oraya da gelecegiz. Simdi, onlara biraz sonra konusacagiz. Oralarda Özer Çiller falan var, onlarin çikarlari var; onlari biraz sonra konusacagiz. Ben, isterseniz, kendi analizimi bozmadan devam edeyim.
BASKAN - Bozmadan devam edin; hatta, sorulari sonradan soralim.
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Sorulari buyurun. iyi oluyor, açiliyor. Birinci olay Azerbaycan darbesi; arkasindan Çeçenistan'a asker ve silah yollamak; arkasindan Türkiye ile Iran arasinda çatismalar kiskirtmak; dördüncüsü Çin'in Uygur bölgesine bundan iki üç ay önce sabotaj timleri gönderiliyor. Simdi, diyeceksiniz ki, bu Dogu Perinçek bize gazete kupürleri veriyor; bu gazetede yaziyor. Gazete kupürü; ama dogru. Bunu, biz istihbar ettik; bize bildiren de, açik söylüyorum, Genelkurmay istihbaratidir.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Türk Genelkurmayi?..
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Evet, Türkiye Genelkurmayi istihbarati. Ben, zaten bütün kaynaklarimi her zaman açikliyorum ve ben kimseyle direkt temas halinde degilim; ama, ben arkadaslarima, çok esasli, 25-30 yil içinde yetismis, bu konularda bilgili Türkiye Devletinin bile elinde belki o derece uzman, esasli insanlar yoktur; bir kadromuz var; onlara su talimat verilmistir Isçi Partisi tarafindan "size biri bilgi getirdigi zaman diyeceksiniz ki, kimden geliyor bu bilgi; ben dedikodu, fiskos falan kabul etmem; bana söyleyeceksin ki, ben bunu arastirayim" ve ben bunu açiklarim. Bakin, ben israrla televizyon konusmalarimda, basin toplantilarinida Genelkurmay istihbaratindansa Genelkurmay istihbarati diyorum, bilmem; Disisleri Bakanligi istihbaratindansa Disisleri Bakanligi istihbarati diyorum. Bir dergide okuduysam, Amerika'nin Foreign Reports Dergisinden aldim diyorum veya Rusya'nin bilmem ne dergisinden aldim diyorum; kaynak gösteriyorum ve o kaynaklara da "bilgi alinip yayinlanmasina izin veriyor musunuz bu bilginin" sorulmaktadir. "Evet, veriyoruz." Peki yayinladigimiz zaman bunu yalanlayacak misiniz; yalanlayacaksaniz biz yayinlamayiz. "Yalanlamacagiz." Size soruyorum üç aydir benim Genelkurmay istihbarati kaynakli açikladigim hangi bilgi yalanlanmistir. Gitmis hepsi; basin mensuplari gidiyor, Genelkurmaya soruyor. Tümgeneraller, tuggeneraller onlara sunu söylüyor: "Dogu Perinçek'in bütün söyledikleri yüzde yüz dogrudur." Siz de gidin lütfen sorun. Komisyori olarak Genelkurmay Baskanligina basvurun ve Dogu Perinçek'in size atfen söyledikleri dogru mudur, yanlis midir diye sorun. Ayrica, siz onlardan resmî bilgi isteyin. Ben su çagriyi da yapiyorum Genelkurmaya: Bu bilgileri bu sekilde disari vermek yanlis; bu bilgileri Mecliste kurulan komisyona göndermelidir. Bu bilgileri, Yüce Divan savcilik makami olan Yargitay Cumhuriyet Bassavciligina göndermelidir. Bu bilgileri, Hükümete göndermelidir ve normal süreçler islemelidir. Devlet mekanizmasi çalismalidir. Soruldugu için söylüyorum; Çin'in bu bölgesine bir sabotaj timleri gönderiliyor. Rasit Dostum burada köprü basi rolü oynuyor Afganistan'daki. Rasit Dostum'un çok siki CIA baglantilari var. Amerika'nin oradaki adami. Taliban bir adami, o Kabil'i isgal eden. Amerika'nin diger yedek kuvveti de iste bu Rasit Dostum ve bunlar gönderiliyor. Biz, bunu haber aliyoruz ve ben, Sayin Cumhurbaskanina 18 Ekim tarihinde gittigim zaman bir mektup biraktim; o mektubun bir nüshasini dosyaya koydum; o dosyada, o mektupta sunu söyledim: Bakin, Uygur bölgesine sabotaj timleri gönderiliyor. Gönderen Yarbay Ankara'da bir JITEM Yarbayi, vesaire falan filan, Rasit Dostum iliskileri, orada hepsi yer aliyor. Bunu derhal durdurun. Ben, bunu, o zaman basina açiklamadim. Herhalde, Sayin Cumhurbaskani, bunu Genelkurmaya gönderiyor; bir müddet sonra biz basina da açikladik ve derhal durdurun dedik bu tertibi. Genelkurmay Baskani bizzat topluyor Genelkurmayda ve diyor ki "bu tertibi durduracaksiniz; bu, yasadisi yeralti faaliyetidir. Benim altimi mi
oyuyorsunuz" diyor ve durduruluyor. Simdi, bu da, niye Çin Halk Cumhuriyeti ile Türkiye böyle bir sey içine girsin. Türkiye'nin kendi içinde bir ulusal sorun var. Bilmem bir Kürt meselesi var; kendi içinde Alevî-Sünnî sorunlari var; yani, devamli, biz, birilerine sen de benim sorunlarini karistir diye bir malzeme mi yaratmak istiyoruz. Çok açiktir ki, burada Türkiye'nin hiçbir ulusal çikari yoktur, hiçbir. Güvenligi açisindan, bagimsizligi açisindan vahim seylerdir bunlar ve Çeçenlerin bir sorunu varsa, bilmem Türk halklarinin bir sorunu varsa, bunlar, siddet kullanilmadan, oralarda siddet kiskirtilmadan yasal platformlarda ve o ülkenin iç meselesi olarak ele alinarak , çözülebilir. Nasil Türkiye'nin Kürt meselesi iç meselesidir ve bu en temel bir tezdir. Türkiye, bütün dünyaya diyecektir ki, Kürt meselesi benim iç meselemdir; karisamazsiniz; bunu ben çözerim. Yok Avrupalilar gelecek, yok insan haklari gelecek, yok Amerika gelecek, teftis edecek; bu kabul edilemez ve biz, Birlesmis Milletlerin üyesiyiz ve bütün ülkelerin sinirlarini mesru olarak kabul ediyoruz, bunlari degistirmek gibi Türkiye Devletinin bir faaliyeti de olamaz. Buna ragmen, iste Çin'in bilmem Uygur bölgesine sabotaj timleri gönderiliyor ve Genelkurmay bunu durduruyor. Burada da Çiller örgütü ve bu faaliyet vardir. Besinci önemli dis tertip diyelim, Kuzey Irak'taki CIA faaliyetine bu örgütün karismis olmasidir.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Abdullah Çatli örgütü diyorsunuz?..
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Çiller örgütü. Abdullah Çatli, Çiller örgütünün infaz sefi. Kuzey Irak'taki CIA tertiplerine...
BASKAN - Sayin Perinçek, bu bize verdiginiz belgede diyorsunuz bir yerinde: "General Dostum'la Türkiye'nin bu iliskileri ta Özal dönemine uzuyor ve orada JITEM'in dört elemani da su anda Dostum'un karargâhinda" diyorsunuz. Simdi, diyorsunuz ki, Çiller özel örgütü bu...
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Turgut Özal tarafindan kurulan örgütün devami bu efendim; bugün ,Çiller, etrafinda bir özel büroya dönüsmüstür; ama, bunun ilk kurucusu Turgut Özal'dir. Turgut Özal zamaninda bir özel büro kuruluyor. Bu özel büronun basinda Hiram Abas ve Mehmet Eymür var; yani, Abdullah Çatli'yla 1981 yilinda bulusan Hiram Abas var. Bu zaten o zamanlar basina çok yansidi ve hatta Turgut Özal'in bir plani var: MIT'i sivillestirelim. Bu, tabiî, kamuoyuna böyle sempatik sloganlarla sunuluyor, MIT'in sivillestirilmesi gibi; ama, aslinda, bu, MIT'in CIA'lastirilmasi planidir. MIT'in içindeki askerlerin temizlenmesi, askerler temizlenirken yurtsever bilmem ne unsurlarin da temizlenmesi ve MIT'in, tamamen, Hiram Abas'in kisiliginde, CIA'nin yüzde yüz kontrolü altina alinmasi tertibiydi. Bunu basaramadilar.
DURMUS FIKRI SAGLAR (Içel) - Hiram Abas'i niye öldürdüler; bunun için mi öldürdüler?
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Bilemiyorum onu; bilemedigim bir seyi söylemiyorum; ama, bence, o karanlik bir cinayet. Neden; taseron örgüt tarafindan öldürüldügü çok açik. Yani, onu Dev-Sol öldürdü diye çikti; ama, o taseron bir örgüttür. Niye öldürdü falan; bilemiyorum. Bilmedigim konularda bir sey söylemeyecegim; ama, bence, mesela bu soru anlamli bir soru.
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük) - Yalniz, müsaade ederseniz... Az önce, "bu Özal tarafindan sivillestirilmesi adina tamamen CIA kontrolüne verilmesi için MIT'in yapilan bir girisim" dediniz; fakat, 12 Eylülden sonra da -henüz 12 Eylül devam ediyor- generaller basta ve onlarin etkileri devam ediyor diye Amerika'nin "bizim oglanlar" seklinde ifade ediyorsunuz. Hem "bizim oglanlar" Millî Istihbarat Teskilati da ihtilalin olusmasi açisindan kullanilan zemin hazirlayan bir pozisyonda, bu pozisyonun basinda "bizim oglanlar" var ve bu "bizim oglanlar"in sivillesmeye dönük hareketinde, yine CIA'in kontrolüne tamamen geçmesi gibi ilgili olarak degerlendiriyorsunuz. Ben, burada, kafamda kurguyu saglayamadim.
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Bir çelisme var gibi; degil, Söyle açayim efendim. Ordunun...
HAYRETTIN DILEKCAN (Karabük)- Çünkü, büyük bir çeliski ortaya çikiyor. Amerika ihtilali yaptiriyor; ihtilalin generaller basinda ve MIT tamamen, ihtilali hazirlamak için altyapi olusturan bir konumda ve bir sivil cumhurbaskani, böyle bir örgütü "sivillestirelim" dedigi zaman, tamamen CIA'nin kontrolüne girmesiyle ilgili bir hadise olarak degerlendiriyorsunuz. Kusura bakmayin kafamda o kurgu olusmadi.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Özür dilerim, ayni soruyu soracagim. Buradaki "our boys" generaller mi?
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - Evet, generaller: ama, 5 general.
MEHMET BEDRI INCETAHTACI (Gaziantep) - Darbe yapan "your boys" generaller.
ISÇI PARTISI GENEL BASKANI DOGU PERINÇEK - "Our boys". Simdi, efendim, bakin, bu soru bence son derece anlamli ve çok tesekkür ederim böyle bir soru sorduklari için. Su bakimdan anlamli: Bir kere "our boys" dedikleri o 5 general bile -0 5 generalin disinda olan Haydar Saltik disinda- büyük ölçüde kendilerini bu oldubittiler sonucu bu müdahaleyi yapmakla zorunlu gördükleri yapmakla zorunlu gördükleri bir ortamda bulmuslardir. Haydar Saltik, Amerika'da darbecilik okulunda okumus, Türk askerî hiyerarsisinin tepesinde olan tek adamdir ve darbe planlarini 1978'de hazirlamaya basliyor; bir tek onun bilinçli olarak bu isin içinde oldugunu ben saniyorum. O öyle; bilinçli yani; ama, diger 5 general -Kenan Evren ve diger 4 tanesinin basindan, 1977'den itibaren, efendim biz Türkiye'yi istikrarsizlastiralim; Abdi Ipekçi'yi öldürtelim; ondan sonra diyelim ki, müdahale etmemiz lazim diye bir planin içinde olduklarini bilmiyorum. Kesin bilmiyorum. Daha çok benim gördügüm -belki biri daha öyledir falan ama- bir istikrarsizlastirma planiyla bunlar öyle bir ortama getirildiler ki, baska çare yok ortamina. Baska çare yok fikrini ben kendim savunmuyorum; onlarin degerlendirmesi bu. Burada, ama Haydar Saltik'in -ben tarih önünde konusuyorum, saniyorum teybe de alinmaktadir, ileride ortaya da çikacaktir...
Fabrikatör Perinçek TBMM Susurluk Araştırma Komisyonundaki ifadesine devam ediyor. (Önceki bölüm)
Ordudaki "Our Boys" (Bizim Çocuklar)
BAŞKAN - Zabıtlara geçiyor.
DOĞU PERİNÇEK - ... Orgeneral Genelkurmay İkinci Başkanı Haydar Saltık'ın, o zaman, bu işte bilinçli olarak ve tamamen CIA'la da bağlantılı olarak bu işin içinde olduğunu kuvvetle, elimdeki bilgilere dayanarak kuvvetle sanıyorum. Yani, tespit ediyorum diyemeyeceğim. Başka yaptıklarıyla da birleştirdiğim zaman. Ordu, beyefendi komple bir şey değil; yani, ordu, her şeye rağmen, Mustafa Kemal'in kurduğu ordudur ve o dönemden önemli birikimler gelenekler taşır. Ne kadar tahrip edilse, ne kadar NATO'ya gitse, ne kadar Amerika'yla bağlantıları olsa, onun içinde bizim Kurtuluş Savaşımızın bazı kalıntıları, mirası vardır. O, tamamen tasfiye edilememiştir. Bu bütün Türkiye için geçerli, yalnız ordu için değil. Yalnız, ordu için daha da geçerlidir. O bakımdan, ben, 12 Eylül'ün, hiyerarşinin tepesindeki 5 generalden Amerika'nın "our boys" diye söz ettiğini söylerken, bütün ordu için bunu kabul etmiyorum. Öyle olmadığı çok açık; yani ,bir yandan 5 general onları yaparken, bir yandan ordunun kurumları, mekanizmaları içerisinde o İstiklal Savaşı gelenekleri, bağımsızlık gelenekleri falan, belli ölçülerde belli kurumlarda yaşamaktadır.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Bedrettin Demirel'in açıklamasını daha sonra buna mı bağlıyorsunuz?
DOĞU PERİNÇEK - Evet, işte Demirel de. Demirel 1960'larda "Morisson Süleyman" falan dedi, affedersiniz...
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Ben Bedrettin Demirel'i söylüyorum efendim.
DOĞU PERİNÇEK - Onu bilmiyorum.
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - Onun bir açıklaması var, sizi teyit eden...
DOĞU PERİNÇEK - Ne diyor efendim?
MEHMET BEDRİ İNCETAHTACI (Gaziantep) - İhtilalin şartlarının hazırlanmasıyla ilgili.
ABD'de Darbecilik Okulu
DOĞU PERİNÇEK - Haydar Saltık hazırlıyor, planları o yapıyor. Haydar Saltık önemli; Türkiye'nin askerî hiyerarşisi içinde Amerika'daki darbecilik okulunda eğitilmiş tek adam. Amerika'da darbecilik okulunda eğitiliyor. Neyse. O ordu burada komple değil, bütünüyle böyle bir şeyin içinde yer almıyor ve hepimiz biliyoruz, MİT'in içinde eskiden beri askeriye de var, sivil kuvvetler de var. Ben sivil kuvvetlerin tamamı CIA'cıdır da demiyorum; o çok yanlış veyahut da oradaki askerlerin tamamı yurtseverdir ve millî kuvvetlerdir de demiyorum; ama, MİT'in sivilleştirilmesi planı aslında bir sivilleştirme planı değildir diyorum. MİT sivilleştirilebilir; ama, yurtsever bir bakış açısıyla ve...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Kendi yorumunuzu söylüyorsunuz
Hiram Abas Abdullah Çatlı'larla o işleri yapan adam
DOĞU PERİNÇEK - Evet kendi yorumum. ...ulusal bir teşkilat haline dönüştürülmesi düşüncesiyle de sivilleştirilebilir; ama, bu sivilleştirmenin öyle olmadığı şuradan anlaşılıyor. Başında Hiram Abas var. Hiram Abas kim; Abdullah Çatlılarla o işleri yapan adam. Hiram Abas kim; Amerika'nın MİT içindeki en yakın adamı. Zaten Amerika'nın en yakın adamı; şu kadarı belli: Abdullah Çatlı ile 1981 yılında buluşuyor. Kim buluşur ve onunla birtakım tertiplere girer. Devam edelim. Kuzey Irak: Kuzey Irak'ta da gördük; işte son Irak Hükümetiyle -Irak Kürdistan Demokrat Partisi Barzani'nin liderliğindeki- arasındaki ittifak üzerine orada Amerika darbeler yedi ve birtakım CIA ajanları kaçıştılar çil yavrusu gibi. Guam Adasına götürüldüler. Bu olayları hepimiz yaşadık. CIA peşmergeleri diye yani. Amerikan resmî makamları da bunu kabul etti. Gazeteler de yazdı; çok açık yani. Kuzey Irak'ta bir faaliyet var. Kuzey Irak'taki faaliyetine işte bu Çiller özel örgütü de büyük ölçüde dahil oluyor. Şimdi, bunların toplamına baktığımız zaman Türkiye ile Rusya'yı karşı karşıya getirmek; Türkiye ile İran'ı karşı karşıya getirmek; Türkiye ile Irak'ı; Türkiye ile Azerbaycan'ı karşı karşıya getirmek; Irak üzerinden Türkiye ile bütün Arap dünyasını karşı karşıya getirmek. Türkiye ile hatta hiçbir problemi olmayan ve iyi ilişkiler geliştirmesi Türkiye'nin çıkarları açısından şart olan Çin Halk Cumhuriyetini karşı karşıya getirmek. Bunun bir Amerikan çıkarlarına hizmet eden bir faaliyet olduğu çok apaçıktır ve bu neyle ilgilidir? Deniyor ki -resmî olarak Amerikan kaynaklarında göörüyoruz- "Türkiye kriz bölgelerine müdahale gücü olmalıdır." Bu Foreign Reports, Foreign Affairs, Mediterranean Ouarterly diye demin adlarını verdiğim yarı resmî organların hepsinde bu geçiyor. "Türkiye kriz bölgelerine müdahale gücü olmalıdır." Açınız Çiller'in katıldığı hükümetlerin programlarını; hepsinde bu ibare aynen vardır ve 1994 yılına kadar Doğan Güreş tarafından da bu ibare Savunma ve Havacılık Dergisinde yayımlanmıştır -benim verdiğim dosyalarda var- aynen kullanılmıştır; yani, Amerikan yarı resmî organlarında deniyor ki, "Türkiye'nin misyonu kriz bölgelerine müdahale gücü olmalıdır." Neresidir bu kriz bölgeleri? Kafkaslar, Balkanlar, Ortadoğu, Orta Asya. Bakıyoruz, bizim hükümet programlarımıza giriyor bu; bakıyoruz Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş, bu ibareyi aynen kullanıyor. Yani, Türkiye hükümetleri, son Refah Partisi-Doğru Yol Partisi Hükümeti Programında aynen bu ibareye rastlamadım; ama, bunu çağrıştıran ibareler var; ama, evvelki hükümet programlarında, Çiller'in bulunduğu, bütün Başbakanlık yaptığı ve daha sonra Anavatan Partisiyle kurduğu Hükümet Programlarında bu aynen var ve işte, bunu Türkiye'ye kabul ettirmek zor. Türkiye'nin geleneksel bir politikası var: "Yurtta barış, cihanda barış" diye Mustafa Kemal Atatürk tarafından tanımlanmış bir politikası var. Sadabat Paktı, Ortadoğu ülkeleriyle dostluk; Balkan Paktı, Balkan hükümetleriyle dostluk; kuzeyimizdeki kim olursa olsun, Sovyetler Birliği, vesaire, çatışmalara girmemek. Bu politika çizilmiş ve sınırların ötesinde, işte sınırları genişletme falan filan gibi hevesler, hayaller içinde olmamak; fakat, 1980'lerden sonra Amerika şunu Türkiye'nin önüne getiriyor -bu o zamanki MİT Başkanı Fuat Doğu tarafından da söylenmiştir- artık biz bunları terk edelim, cihan Türklüğü politikasına ve işte bütün Rusya'daki, Sovyetler Birliğindeki o zaman İslamlarla birleşme politikasına dönelim diye Fuat Doğu formüle etmiştir. Hatta aynen böyle; bırakalım "yurtta sulh, cihanda sulh"u; bu eskimiştir; bugünkü dünya realitesi tarafında geçersizdir. Biz, cihan Türklüğü politikasına ve İslam politikasına dönelim ve Orta Asya'daki Türklerle, şunlarla, bunlarla ilgilenelim şeklinde formüle edilmiştir. Bu, tamamen Amerika'nın planlarıyla bağlantılıdır ve Türkiye'yi, komşuları aleyhine böyle cereyanların içine sokma amacıyla ilgilidir. Bakın, ben, şunu ayırıyorum: Biz, tabiî Türk Cumhuriyetleriyle özel ilişkiler içinde olacağız. Orta Asya'daki Türk Cumhuriyetleriyle Türkiye Cumhuriyeti kesinlikle -tabiî kültürel bağları, dil bağları, ekonomik çıkarları hepsi mazlum milletlerdir bunlar- ilişki içinde olacak; kardeşlik olacak; onlarla ilişkilerimiz başkalarından farklı da olacak; özel bir yer de verilecek; bunların hepsi doğru politikalardır; ama, bunun, ötesinde buralarla başka, Amerika çıkarları adına ilgilenmek, buralarla komşuları arasında kavgalar çıkarmak. Çünkü, ne Özbekistan ne Kırgızistan ne Türkmenistan ne Kazakistan ne Azerbaycan, Rusya ile veya Çin'le bir çatışma içine girmek istemiyor. "Bizim oralarla sıkı bağlarımız var "diyor. Türkiye, köprü başı olarak Amerika'nın. oralara girip bu tür çatışmaları kışkırttığı zaman benim demin tanımladığım, Türkiye'nin ulusal çıkarlarından farklı bir kanal içine girmektedir. İşte, Çiller özel örgütünün esas, menhus diyeceğim rolü buradadır. Türkiye'yi birtakım oldubittilerle, bütün çevresiyle ve Asya'yla çatışma içine sokmak ve sonunda Amerika'yla kader bağından başka bir alternatif bırakmamak. Çünkü, hatırlayalım, Birinci Dünya Savaşına biz nasıl girdik; Sivastopal'ı gitti, Goben Breslav bombaladı; ondan sonra paldır küldür biz kendimizi savaşın içinde bulduk. Bu sefer Goben Breslav rolünü işte bu örgüt oynamaktadır; Azerbaycan darbesi, falan filan demin saydığım kışkırtmaları ve tertipleri yaparak; Goben Breslav'dır...
YAŞAR TOPÇU (Sinop) - Eşref Bitlis?..
DOĞU PERİNÇEK - Evet... Oraya şimdi geleceğim.
HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Ben, burada bir hususu öğrenebilir miyim, az önce konu geçmeden. Kuzey Irak'ta da özel örgütün Amerika'ya Guam Adasına CIA ajanlarının taşınmasında rol aldığını, birlikte hareket ettiklerini söylediniz; ancak, ben burada yine bir kurgu sağlayamadım. Kamuoyunda kumarhane, eroin ticareti veya benzeri birtakım işlerle, yasadışı işlerle ilgili olarak malum kişilerin, mesela Topal cinayeti, Behçet Cantürk'ün... Yani PKK'ya finansman desteği noktasında veya PKK'ya şantaj yoluyla para vermek mecburiyetinde kalan şahısların özel örgüt tarafından temizlendiğine dair kamuoyunda, basın yayın organlarında iddialar var. Şimdi, Amerika'nın PKK'ya destek verdiği noktasında, en azından lojistik destek verdiği veya müsamaha gösterdiği noktasında genel bir kanaat var kamuoyunda. Şimdi, bakıyoruz, Amerika PKK'ya lojistik destek veriyor; PKK'nın desteklediği şahıslar veya PKK'ya destek veren şahıslar öldürülüyor. Yine Amerika'yla çıkarları tevlit etmiş, birleştirilmiş şahıslar bu işlerin içinde oluyor. Yani, o zaman, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dışında, tamamen, bu şahısların birbirleriyle bir gösteri maçı yapar gibi uğraşmaları kurgusu ortaya çıkıyor; ben, burada bu bağlantının nasıl kurulduğunu mantıken, zihnimde belki bilgi eksikliğinden kaynaklanıyor; belki anlatım şeklinizdeki bağlantıları dikkatle dinlerken kaçırmış olabilirim diye düşünüyorum; ama, öldürülen şahıslar PKK sempatizanı olacak veya PKK'ya destek veren şahıslar olacak. Bu şahıslar CIA'in güdümünde olan şahıslar tarafından...
DOĞU PERİNÇEK - Yani, iki tarafta CIA, Amerika var, niye birbirlerini öldürüyor diyorsunuz.
HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Şimdi, Amerika, yani bizi seyretsin diye ringe iki tane boksör çıkarmış; bizler de seyredelim. Amerika, acaba sadece şu mantıkla mı yapmaktadır; işte benim gücümü görün, ben kendi kendimle de kavga edebilirim gibi bir pozisyon mu sergilemek istiyor. Böyle bir ... imajı vermek suretiyle, dünya kamuoyunda güç gösterisinde bulunmak için mi bunları yapıyor? İki tane CIA bağlı örgüt, ikisi de CIA tarafından... Bu mu anlatılmak , isteniyor; yoksa Amerika sırf kukla oynatmak için, dünya sahnesinde siyaset yapma yakından bildiğimiz için bunu da kafam pek algılamıyor. Yani, o bağlantılar birinden birisinin yanlış olması gerekir diye düşünüyorum ben. Kusura bakmayın, eğer yanlış yorumladıysam. Benim, anlattığınız şeylerden ortaya çıkarabildiğim kurgu kopuklukları olarak değerlendiriyorum.
DOĞU PERİNÇEK - Efendim, şimdi, birinci nokta, niye kopukluk olsun. Azerbaycan darbesini Amerika'nın yaptırdığı açık. Burada, karşıda Amerika'nın bir gücü yok.
HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Yok, ben, Azerbaycan'la ilgili demedim. Irak'la bağlantılı olarak...
Sağ-Sol Örgütler ve Mafya Eroin Aracılığıyla Kontrol Altında
DOĞU PERİNÇEK - Şimdi, onu söyleyeceğim. Bakın, efendim, bu çok önemli. Çiller özel örgütü PKK ile aynı çanaktan beslenmektedir. Nasıl; PKK Suriye'den uyuşturucuyu getirmektedir; bunlar almaktadırlar ve Ege güzergâhı denen yol üzerinden Avrupa'ya sevk etmektedirler. Abdullah Çatlı, burada, Hollanda bağlantısıdır. Hüseyin Kocadağ da Fransa bağlantısıdır. Bunların Hollanda'da ve Fransa'da ayakları vardır ve...
HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Özür dilerim, bağlantılarla ilgili olarak; Fransa ve Hollanda bağlantısı derken, müşahhas, bizim için ülkemizde olmayan şahıslar olması hasebiyle, bilinen, maruf olarak bilinen isimler verebilir misiniz?
İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK - Efendim, bu, işte Türk mafyası deniyor, şu deniyor, bu deniyor; hatta birtakım sol maskeli örgütler var Fransa'da. Bunlar birtakım sol maskeli örgütleri de kullanıyor. Eroin işinin içine birtakım, kendisinin sol diye tanımlayan örgütler çekilmiştir. Eroin aracılığıyla tamamen kontrol altına alınmıştır. Çünkü, onlara da eroin ihalesi verdiğiniz ve onları buradan beslediğiniz zaman, her türlü ihaleyi de yaptırabilirsiniz. Yani; diyelim "Sabancı'yı öldürt" veyahut da "Sabancı'nın kardeşini öldürt" dediğin zaman o öldürür.
BAŞKAN - Biraz toparlarsanız...
İŞÇİ PARTİSİ GENEL BAŞKANI DOĞU PERİNÇEK - Tabiî, ben sorular üzerine... Yani, sonuç itibariyle burada bunlar siz dediniz ki "Amerika PKK'ya müsamaha gösteriyor." Doğru. Amerika PKK'ya müsamaha gösteriyor. Neden...; çünkü, Amerika Türkiye'ye diyor ki "benim kriz bölgelerinde müdahale gücüm olacaksın." Burada da kritik sorun nedir; Kuzey Irak'ta bir Kürdistan kurulacak, sen de bunu himayen altına alacaksın. Amerika'nın Türkiye'ye dayattığı plan budur ve bütün bu kavgalar bilmem neler en sonunda bu eksende oluşmaktadır buraya dikkatinizi çekeceğim. Çiller, burada, Amerika'nın dayattığı -Turgut Özal'da bunun içindeydi- Turgut Özal-Çiller çizgisi Amerika'nın dayattığı Kuzey Irak'ta bir Kürt devleti kurulsun, biz de bunu himaye altına alalım, Musul Kerkük petrollerinden de yüzde 5- yüzde 6 hisse alalım, Sayın Turgut Özal'ın o zamanki ifadesiyle "1 koyalım 5 alalım" ve Turgut Özal, Baker geldi, 1991 başında Çankaya'da görüştü, hemen arkasından şunu söyledi; Irak halkları, Körfez Savaşı öncesinde ve Kürtleri himaye altına alalım diye Özal söylemedi mi? Kim getirdi ona, Baker getirdi bu planı. Bunun dosyada var. Genel Kurmay istihbarat belgeleri var. Türkiye ile Peletro arasında Türkiye ile Robert Douch arasında gizli görüşmeleri, genelkurmay istihbaratı saptamış, buralarda Amerikalılar açıkça söylüyor. Dışa açıklarken diyorlar ki "Irak'ın toprak bütünlüğü" içeride diyorlar ki "Irak'ı böleceğiz, ya siz geçin bu Kuzey Irak'taki Kürt devletinin başına, onu koruyun veyahut da biz bu işi İran'a vereceğiz. Siz yapmazsanız İran'a vereceğim ve Türkiye bölünecek." Amerika açıkça Türkiye'ye şunu diyor "ya büyüyeceksin, ya küçüleceksin" bunu Cengiz Çandar gibi, Amerika'nın bir numaralı... Şimdi, burada, Çiller'in Amerika ile birlikte olduğu açık. İki; PKK ile aynı eroin işinden gelir sağlarken de Çiller yine var. Onun için burada bir tutarsızlık yok. Bütün sorun Türkiye açısından, bu ABD'nin kriz bölgelerine, müdahale gücü olacak mıyız, olmayacak mıyız sorunudur. Bütün bölünmeler bu noktada cereyan etmektedir ve burada kritik olan da, Kuzey Irak'ta kurulacak, Amerika'nın kuracağı, Kürt devletini himaye altına alacak mıyız, almayacak mıyız sorunudur; bütün bölünmeler... Çünkü, bunu himaye altına aldığınız zaman İran'la da cephe cepheye geleceksiniz, Arap dünyasıyla da cephe cepheye geleceksiniz, Rusya'yla da cephe cepheye geleceksiniz. Bir tek Amerika ile birleşeceksiniz. Hatta, Avrupa'yla da cephe cepheye geleceksiniz; çünkü, orada Amerika'ya bağlı bir Kürdistan, ikinci bir İsrail oluşmasını Avrupa da iyi karşılamayacaktır.
Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis'in Katledilme Nedeni:
Türkiye ile Amerika arasındaki kader bağları sıkılaştırılacak, Türkiye'nin Amerika'dan başka hiçbir seçeneği kalmayacak; tabiî, bunun sonuçlarını hepimiz düşünebiliriz. İşte, bu soruşturmanın gelip dayandığı nokta, bu nedenle Uğur Mumcu ve Eşref Bitlis'in katledilmesidir. Bence, Ömer Lütfü Topal cinayetinden giderek... Tabiî, bunun üzerine gidilmeli, araştırılmalı, açığa çıkarılmalı, çok önemli; ama, esas sorun, Eşref Bitlis'in ve Uğur Mumcu'nun öldürülmesidir ve orayı aydınlattığımız zaman, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı tertipler, dayatmalar aydınlanmış olacaktır ve Türkiye'nin bağımsızlık ve güvenliği açısından önemli mesafeler alınmış olacaktır. Şimdi, Eşref Bitlis Jandarma Genel Komutanımız; bakıyoruz,Genelkurmay Başkanı olacak. Muhittin Füsunoğlu emekliye ayrılacak, 94 Eylülünde Doğan Güreş emekliye ayrıldığı zaman, geleceğin genelkurmay başkanı. İkincisi; Eşref Bitlis, demin söylediğim Amerikan dayatmasına, orduda kahramanca direnen bir orgenaralimiz. Bütün bu Amerikan planlarını ortaya çıkarıyor. Hatta, bizim elimize şimdi, yeni belgeleri geldi; Amerika'nın bölge ilkelerinden, Türkiye'den Irak, İran Suriye'den gizli, bilmem ne bayrak diye gizli birtakım tatbikatları var. Bu gizli tatbikatta işte o CIA peşmergeleri falan diye hepimizin hayret içinde kaldığı 5 bin tane Amerika'nın orada adamları var falan. Bu 5 bin tane peşmerge aslında bir askeri kuvvet. Bunlar CIA ajanı değil Barzani'yi de oradan temizleyecek bir, kuvvet. Hiçbir güç, 5 bin tane iyi eğitilmiş bir kuvvete Kuzey Irak'ta karşı koyamaz ne Barzani, ne Talabani. Hepsini temizleyecek ve Amerikan Kürt devletinin çekirdek gücünü oluşturmuş. Bunu, Eşref Bitlis saptıyor. Hatta, birtakım Amerikan askerî istihbaratının kanallarına vesaire girerek de belgeler saptıyor. Bunu, çeşitli raporlar halinde, aynı zamanda Çekiç Güç'ün faaliyetlerini saptıyor. Çekiç Güç'ün gıda yardımı, insanî yardım adı altında Kuzey Irak'a nasıl birtakım silahlar götürdüğünü. Çekiç Güç'ün oraya tamamen bir Kürt devletinin kurulması amacıyla Kuzey Irak'ta yerleştirildiğini, Irak'ın bölünmesine hizmet ettiğini ve Irak'ın bölündükten sonrada orada bir hançer yerleştireceğini, bu hançerin bazen İran'a bazen Türkiye'ye bazen Irak'a bazen Suriye'ye yani İsrail gibi bütün bölge ülkelerine karşı kullanılacağını da Eşref Bitlis saptıyor. Bu saptamalarını raporlar halinde Genelkurmay Başkanlığına veriyor. Hatta o zamanki Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın "aranızda Doğan Güreş'le ne var; bunu bana bildirir misin demesi" üzerine, bu Doğan Güreş'le ayrılıklarını da Orgeneralimiz Eşref Bitlis -toprağı bol olsun- Özal'a bir rapor halinde, bir mektup halinde sunuyor. O mektup da basında, 93 Eylülünde Aydınlık Gazetesinde özet olarak çıkmıştı. Bu mektubun Semra Özal'da olduğunu duyduk, mutlaka Cumhurbaşkanlığı arşivlerinde vardır; komisyonunuz getirtebilir, son derece önemli.
HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Farklılaşma nerede?
DOĞU PERİNÇEK - Farklılaşma şurada. Doğan Güreş, Amerika'nın kriz bölgelerine müdahale gücü misyonunu benimsiyor. Bu bir rivayet değil, Savunma ve Havacılık dergisini açarsanız, orada iki defa Doğan Güreş tarafından bunun ifade edildiğini resmî olarak görürsünüz. Savunma ve Havacılık dergisi askeriyenin çıkardığı, Türk Silahlı Kuvvetlerinin çıkardığı bir dergidir. Eşref Bitlis ise bunun karşısında. Biz diyor Amerika'nın kriz bölgelerine müdahale gücü olursak parçalanırız. Sayın Orgeneral Eşref Bitlis'te bunun Sevr olduğunu tespit ediyor haklı olarak; bölünme burada. Bu bölünme biliniyor.
HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Peki, bu Millî Güvenlik Kurulunda konuşulması gerekecek kadar önemli bir konu.
DOĞU PERİNÇEK - Tabiî konuşulmuştur.
HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Peki, bu fikir ayrılığı bir yerden bir yere tercihte bulunulması gerekir. İki farklı görüş varsa eğer. Bu iki farklı görüş, Millî Güvenlik Kurulunda tercih olarak...
DOĞU PERİNÇEK - Doğan Güreş hakim. Doğan Güreş-Çiller. Bakın, o zaman Türkiye'yi kim yönetiyor. Başbakan Tansu Çiller, Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş. Mediterranean Quarterly ve Foreign Reports'ta aynen şöyle yazıyor "1994 Eylülüne kadar, Türkiye'de Doğan Güreş-Tansu Çiller ikilisi hakimdi ve Türk Ordusu tamamen Amerika'nın anlayışlarıyla uyum içindeydi: 1994 Eylülünden sonra bu bozuldu. Türk generalleri hizadan çıktı" aynen bu ifade. Doğan Güreş'in emekliye sevk edilmesinden sonra, Türk generallerinin hizadan çıktığını Amerikan kaynakları yazıyor, biz oralardan öğreniyoruz.
HAYRETTİN DİLEKCAN (Karabük) - Peki, dediğiniz konuda o zaman Millî Güvenlik Kurulu, Doğan Güreş, Başbakan Tansu Çiller; yani, devleti, tamamen yönlendirecek olan şahısların ve kurumların bu hususta Amerika'nın kriz bölgelerine müdahale noktasındaki politikalarını aynen benimsediklerini ve tabi olacaklarına dair bir...
10 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR,
***