Doç. Dr. Atilla SANDIKLI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

25 Ekim 2020 Pazar

YENİ KIBRIS STRATEJİSİ “TANINMA” BÖLÜM 2

      YENİ KIBRIS STRATEJİSİ “TANINMA” BÖLÜM 2


KIBRIS, STRATEJİSİ, TANINMA,Doç. Dr. Atilla SANDIKLI,KKTC, GKRY, müzakere süreci, Annan Planı,



4. MÜZAKEREYE TARAFLARIN BAKIŞI VE GETİRDİKLERİ ÖNERİLER

GKRY Radyo Televizyon Kurumu tarafından 18-19 Mart 2006 tarihlerinde
seçmen niteliği taşıyan 1200 kişinin katıldığı bir anket gerçekleştirilmiştir.
Söz konusu anket, Kıbrıs Rum Halkının genel olarak Kıbrıs sorununa,
Kıbrıslı Türklere, ülkemizin AB üyeliğine ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimine
bakışına dair dikkat çekici ipuçları içermektedir. Anket sonuçlarından, başta
gençler olmak üzere Kıbrıs Rum halkının önemli bir bölümünün Kıbrıslı
Türklere sempati duymadığı ve onlarla tek bir çatı altında yaşamak
istemediği ortaya çıkmıştır. Başta ABD, AB ülkeleri ve diğer ilgili taraflarca
bile uzlaşmaz tutumuyla çözüme engel olduğu dile getirilen GKRY lideri
Papadopoulos'a ve izlediği Kıbrıs politikasına destek verdikleri görülmüştür.
GKRY'de yapılan anketlerde 18-25 yaş arasındaki Rum gençlerin %61’inin
Türklerle birlikte yaşamak istemediklerini beyan ettikleri göz önünde
bulundurulduğunda, Kıbrıs sorununa BM çerçevesinde kapsamlı bir çözüm
bulunması yönündeki çabalar açısından GKRY’de yerleşen “retçi” zihniyeti
açıkça sergilemektedir.

GKRY’de 21 Mayıs 2006 tarihinde milletvekilliği genel seçimleri
gerçekleştirilmiştir. Seçimler hem Annan Planı üzerinde 24 Nisan 2004
tarihinde düzenlenen referandumlardan sonra yapılan ilk genel seçimin
galibi “Kıbrıs sorununun çözümünü reddedenler” olmuştur. 2004 yılındaki
referandumlarda Annan Planı’nı savunan ana muhalefet partisi konumundaki
DİSİ’nin oylarında 2001 yılına oranla %3.67 civarında kayıp olması dikkat
çekicidir. Seçim sonuçlarının dikkat çeken bir diğer yönü, Rum lider 
Papadopulos’un başında bulunduğu DİKO partisinin oylarını % 3.07
oranında artırmış olmasıdır. Bu partinin seçimlerde oylarını artırması, anılan
retçi zihniyetin az da olsa GKRY’de tabanını genişlettiğine işaret etmektedir.
Referandumlar sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile GKRY lideri
Papadopulos, 5 Eylül 2007 tarihinde BM Genel Sekreteri’nin Özel
Temsilcisi Möller’in de hazır bulunduğu bir toplantıda bir araya
gelmişlerdir. Cumhurbaşkanı Talat, toplantıda, 14 ayda 52 görüşme
yapılmasına rağmen gelişme sağlanamadığını, Rum tarafının teklifi
doğrultusunda bir-iki Teknik Komite ve Çalışma Grubu kurularak
çalışmalara başlanması ve sürecin oluruna bırakılması halinde kapsamlı
çözüm perspektifinden uzaklaşılacağını vurgulamıştır. Talat, iki tarafın
kapsamlı çözüm perspektifi üzerine yoğunlaşmalarının ve yükümlülük
üstlenmelerinin önem taşıdığının altını çizerek, iki-iki buçuk ay sürecek
hazırlık dönemini takiben müzakerelerin başlatılması ve 2008 yılı sonuna
kadar kapsamlı çözüme ulaşılması yönünde bir öneri getirmiştir. Talat
ayrıca, günlük yaşamı ilgilendiren Teknik Komitelerin de bu görüşme
sürecinden bağımsız olarak bir an önce faaliyete geçmesini teklif etmiştir.
Talat, ayrıca Ada’da kapsamlı çözümün, yerleşik BM parametreleri ve
müzakere sürecinde ortaya çıkan müktesebat zemininde gerçekleşmesi
gerektiğine dikkat çekerek, müzakerelere sıfırdan başlanmasının mümkün
olmadığını kaydetmiştir. GKRY lideri Papadopulos, Cumhurbaşkanı Talat’ın
önerilerini reddetmiş ve kısıtlı bir gündem çerçevesinde liderlerin belirli
aralıklarla bir araya gelmesi şeklinde özetlenebilecek bir tutum sergilemiştir.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 16 Ekim 2007 tarihinde New York’ta BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’la bir görüşme yapmıştır. Talat bu görüşmede Papadopoulos’un uzlaşmaz tutumuna atıfta bulunarak, Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı çözüme ilişkin yaklaşımını izah etmiş, ayrıca Genel Sekreter’e Kıbrıs’ta iki taraf arasında olumlu bir atmosferin tesis edilebilmesi için bir Güven Artırıcı Önlemler paketi sunmuştur.

AKEL lideri Hristofyas 17 Şubat 2008 tarihinde yapılan GKRY başkanlık
seçimlerinde ilk turunda oyların %53.37’sini alarak GKRY başkanlığına
seçilmiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Talat 22 Şubat 2008’de BM Genel 
Sekreteri’ne muhatap mektubunda Kıbrıs Türk tarafının çözüm iradesini
muhafaza ettiğini ve yeni bir müzakere süreci başlatmaya hazır olduğunu
bildirmiştir. Başbakan Tayyip Erdoğan da BM Genel Sekreteri, AB
Komisyonu Başkanı, BMGK daimi üyeleri ve AB devlet ve hükümet
başkanlarına muhatap 6 Mart 2008 tarihli mektubunda esas olarak
KKTC’nin çözüme yönelik yaklaşımını desteklediğini vurgulamıştır.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile GKRY lideri Hristofyas, 21 Mart 2008
tarihinde gerçekleştirdikleri görüşmede Teknik Komiteler ve Çalışma
Grupları kurulması ve üç ay sonra bir araya gelerek BM Genel Sekreteri’nin
‘İyi Niyet Misyonu’ çerçevesinde kapsamlı müzakerelerin başlatılması
hususlarında mutabakata varmışlardır. 23 Mayıs tarihindeki görüşmede
siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu federasyona bağlılıklarını teyit
etmişler ve ortaklığın eşit statüdeki Türk ve Rum Kurucu Devletleri’nden
oluşan, tek uluslararası kimlikli ve federal bir hükümete sahip olması
konusunda vardıkları mutabakatı, Ortak Açıklama’ya dercetmişlerdir.
Liderler, 1 Temmuz 2008 görüşmesi sonrasında yaptıkları Ortak
Açıklama’da tek egemenlik ile tek vatandaşlık konularını görüştüklerini ve
bu konularda prensipte anlaşarak uygulama detaylarını kapsamlı
müzakereler çerçevesinde değerlendireceklerini belirtmişlerdir. 

   25 Temmuz tarihli Ortak Açıklama’da, Liderler, üzerinde anlaşmaya varılacak 
çözümüneşzamanlı ayrı referandumlara sunulmasını ve kapsamlı müzakerelerin 
3 Eylül tarihinde başlatılmasını kararlaştırmışlardır.

   KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile GKRY lideri Hristofyas 3 Eylül 2008 
günü bir araya gelerek, Kıbrıs’ta BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde  kapsamlı çözüm müzakerelerini başlatmışlardır.

Liderler 3 Eylül’deki açılıştan sonra yapılan toplantılarda federal düzeyde
yasama, yürütme, yargı, kilitlenmeyi çözücü mekanizmalar ile bağımsız
kurumlar konuları üzerinde durmuşlardır. Yönetim ve yetki paylaşımı
konusunda üzerinde anlaşılan hususlar yanında, bazı esaslı konularda taraflar
ciddi görüş ayrılıkları içindedirler. Rum yönetimi, esas olarak güçlü bir
“Federal Devlet”in erklerinde Rum ağırlığını dolaylı ya da dolaysız garanti
altına alacak düzenlemelerde ısrar etmektedir. KKTC liderliği ise siyasi
eşitlik ilkesinin Federal yapıda aşındırılmasının önüne geçecek biçimde 
temsil ve karar mekanizmalarında Kurucu Devletlerin etkin katılımını
koruyacak ve kendilerini egemence yönetmelerini sağlayacak düzenlemeleri
BM parametrelerine uygun biçimde savunmaktadır. 

Bu bağlamda, Rum yönetimi ortak listeyle seçilecek “Başkanlık Ofisi”, Yürütme’de ortaya çıkacak tıkanıklıkların çözüm sürecinde daha uzun süre Rum tarafında
kalacak Başkanlık makamının oyunun belirleyiciliği, Yasama tıkanıklıklarında Rum ağırlıklı çözüm mekanizmasının karar alabilmesi gibi önerilerinde katı bir pozisyon benimsemekte, buna paralel olarak dış ilişkilerin yürütülmesi, hava ve deniz yetki alanları, hava ve deniz ulaşımı, liman ve hava alanlarının mülkiyeti gibi konularda da dayatmacı olmaktadır.

KKTC tarafı, Kurucu Devletlere kalacak artık yetkilerin mümkün olduğunca
geniş tutulması, Federal Yürütme’nin Annan Planı temelinde “Başkanlık Konseyi”  biçiminde oluşumu, Kurucu Devletlerin yetki alanlarına dahil konularda dış ilişkiler kurmaları ve yürütebilmeleri, Yasamada ve yarı yargısal yetkili kurumlarda siyasi eşitlik ilkesinin gözetilmesi gibi hususları savunmaktadır.

Diğer yandan, Rum yönetimi yeni ortaklığın hayata geçirilmesi ile ilgili
ilke ve prosedürlerin belirlenmesini müzakerelerin sonuna bırakma
eğiliminde ısrarcı görünmekte, KKTC tarafı ise bu noktanın bir an evvel
açıklığa kavuşturulmasının önemine dikkat çekmektedir. Ayrıca, “normlar
hiyerarşisi” konusunda KKTC tarafı, AB normları ve müktesebatının
çözümün diğer veçhelerini aşındırmayacak biçimde ifade bulmasını, Federal
yasalarla Kurucu Devlet yasaları arasında ise hiyerarşi bulunmamasını
savunmaktadır.
Rum tarafı, “mülkiyet” başlığı altında yürütülmekte olan müzakerelerde,
göçmenlerin mülkleri üzerindeki haklarını kullanma biçimlerine kendilerinin
karar vermeleri üzerinde ısrarcıdır. Kıbrıs Türk tarafı ise, mülkiyet rejimine
ilişkin kriterlerin belirlenmesini, iade, tazminat ve takas yöntemlerinin
belirlenecek ölçütlere göre iki kesimlilik ilkesini aşındırmayacak biçimde
uygulanmasını, dolayısıyla yerleşik BM parametreleri ve Annan Planı
düzenlemelerine riayet edilmesini savunmaktadır. Rum liderliği bu aşamada
BM Güvenlik Konseyi tarafından da tanımı yapılmış olan iki kesimlilik
ilkesini tanımadığı da dahil olmak üzere BM müktesebatı ve kapsamlı 
çözüm süreci prensipleriyle bağdaşmayan uzlaşmaz bir tutuma yönelmekte,
Kurucu Devletler de mülkiyet çoğunluğu ölçütünü reddetmekte, nüfus
çoğunluğu ölçütünü ise tartışma konusuna dönüştürmektedir.
GKRY lideri Dimitris Hristofyas ile KKTC lideri Mehmet Ali Talat,
Kıbrıs'ın bütünleşme sürecini hızlandırmak için 11-13 Ocak 2010’da
Lefkoşa'da yoğunlaştırılmış görüşmelere katıldı. Görüşmenin gündem
maddeleri arasında hükümet yönetimi, yetki paylaşımı, ekonominin
bütünleşmesi konuları yer aldı. Rum ve Türk kesimleri liderleri ilk tur
görüşmenin sona ermesinin ardından yaptıkları açıklamalarda görüşmede
somut gelişmeler sağlanamadığını belirttiler. Görüşmeden önce Rum
kesiminin, Türk kesimi liderinin ileri sürdüğü öneri paketini açık bir dille
reddettiğini açıklaması, yoğunlaştırılmış görüşmelerden olumlu sonuçların
çıkması yönündeki beklentilere gölge düşmesine neden oldu.

SONUÇ

Açıklamalardan anlaşılacağı üzere GKRY, AB’ye dahil olduktan sonra
KKTC üzerindeki ambargo ve izolasyonların devamı yönündeki
girişimlerine devam etmektedir. Türkiye’nin AB adaylık müzakerelerinin
çıkmaza girmesi19 ve kilitlenmesi için çalışmalarına ağırlık vermiştir. Ayrıca
adadaki görüşmelerin olumsuz sonuçlanması maksadıyla ince bir siyaset
yürütmektedir. Amacı KKTC ekonomisinin gelişmesini engellemek, Türk
halkını fakir ve GKRY’ye muhtaç duruma getirmek, ekonomik olarak kötü
durumda olan halkla devleti karşı karşıya getirerek KKTC yetkililerinin
azınlık statüsü içinde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dahil etmektir. Bunu
gerçekleştirebilmesinin önündeki en büyük engel Türkiye’dir. Bu nedenle
19 Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması’nı AB’ne 1 Mayıs 2004 tarihinde üye olan ve
aralarında GKRY’nin de bulunduğu on yeni ülkeye teşmil edecek olan Uyum
Protokolü’nü 29 Temmuz 2005’de imzaladı. Ayrıca bir deklarasyonla Uyum
Protokolü’nün imzalanmasının GKRY’nin siyasi olarak tanınması anlamına
gelmeyeceği kayda geçirildi. Halihazırda Uyum Protokolü paralelinde Türk liman ve
havaalanlarının GKRY gemi ve uçaklarına açılmasına yönelik baskılar, Türkiye’nin
üyelik müzakerelerine de yansıtılmakta olup, 8 Fasıl bu gerekçeyle askıya alınmış
durumdadır.

AB Müzakere sürecini kilitlemekte ve Türkiye’yi kendi beklentileri
doğrultusunda bir anlaşmaya yönlendirmeye gayret sarf etmektedir.
GKRY AB üyesi olduktan sonra yaşanan süreç bize açık bir şekilde
göstermektedir ki Kıbrıs’taki mevcut statüko GKRY’nin lehinedir. Bu
nedenle mevcut statükoyu bozmaya yönelik her girişimi engellemeye
çalışmaktadır. BM öncülüğünde bu güne kadar yapılan görüşme ve
müzakerelerde elde edilen zemini kabul etmemektedir. GKRY’yi barış
anlaşmasına zorlamak ve bebek adımlarıyla ilerlemekte olan Türkiye-AB
müzakere sürecine olumsuz etkilerini kırmak için stratejide değişiklik
yapmak gerekmektedir. Her zaman adil bir barış anlaşması peşinde gayret
sarf etmek ve bu yöndeki girişimlerine devam edeceği emareleri vermek
Rumların uzlaşmaz tutumunu kırmamaktadır. GKRY’nin uzlaşmaz
tutumunu ortadan kaldırmanın tek yolu barış anlaşmasıyla ilgili çalışmalara
devam ederken kararlı bir şekilde KKTC’nin tanınması yönündeki
girişimlere ağırlık vermektir. KKTC’nin tanınması yönündeki girişimler
barış anlaşması için yapılacak çalışmalara engel teşkil etmez. Tam tersine
KKTC’nin öne sürdüğü Annan planıyla da resmileşmiş iki kesimli, iki
kurucu devletli ve siyasi eşitliğe dayalı yapıya ve Türkiye’nin etkin
garantörlüğü tezine hizmet eder. Çünkü KKTC’nin bazı devletler tarafından
tanınması GKRY’nin en hassas tarafını oluşturmaktadır. Bu girişimler
GKRY’deki endişeleri arttıracak, stratejinin en önemli unsurlarından bir
tanesi olan ve kendi lehine işlediğini değerlendirdiği zamanın önemli bir risk
oluşturduğunu görecektir.

Tanınma Stratejisi BM Genel Sekreteri Annan’ın raporunda belirtildiği gibi “Rumlar gerçekten siyasi eşitliğe ve ortaklığa dayalı çözümü istiyorlarsa
bunu sadece dile getirmelerinin yeterli olmayacağı, aynı zamanda eylemlerle bunu göstermeleri gerektiği” vurgulanmış olacaktır. Bu sayede Rumların
görüşmelerde daha sonuç odaklı ve işbirliğine açık bir yaklaşım sergilemeleri sağlanabilecektir.

Tanınma stratejisinde; KKTC’nin hukuki anlamda bazı devletler tarafından tanınmasını sağlamanın yanında, bu mümkün olmadığı takdirde tanınma imajı yaratacak sonuçlar almak da önemlidir. Tanınma stratejisinin  amacı sadece KKTC’nin tanınmasının hedeflenmesi değildir. Esas olan oluşturulacak algıyla, Rumlar’ı makul bir anlaşma imzalamaya zorlamaktır.

Bazı devletlerde ve uluslararası örgütlerde temsilciliklerin açılması, uluslararası toplantılara gözlemci olarak da olsa katılımın sağlanması bu imajı yaratacak yollar olarak sayılabilir. KKTC’de yabancı yatırımların arttırılması, uluslararası ticaret ve direkt uçuşların sağlanması ve turizmin geliştirilmesi de tanınma imajının oluşturulmasında etkili olacaktır.

Rum Yönetimi 2006 yılında Katar’da büyükelçilik açmış, buna tepki gösteren Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasını istemeyen Katar, KKTC’ye de büyükelçilik açma izni vermişti. Rum Yönetimi 2009 yılında Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Endonezya, Küba, Brezilya ve Bulgaristan'da olmak üzere 6 büyükelçilik açtı. Fakat bu ülkelere yönelik olarak benzer bir çalışma KKTC tarafından gerçekleştirilemedi. En azından bu ülkelerde temsilcilik açılabilirdi. Şimdi ise Anadolu Ajansı'nın Rum basınına dayandırdığı haberinde, Güney Kıbrıs hükümeti, bu yıl Umman ve Slovakya'da büyükelçilik açmayı planlıyor. 2011 yılında Kuveyt ve Kazakistan'da, 2012 yılında ise Kanada'da büyükelçilik açılması programlanıyor. Dolayısıyla KKTC’nin yapması gereken girişim ve açılımları Rum Yönetimi gerçekleştiriyor. Çünkü Kıbrıs Rum Yönetimi’nin en büyük hassasiyeti KKTC’nin uluslararası alanda tanınması anlamına gelecek gelişmeler meydana gelmesidir.

Kıbrıs Rum Mahkemeleri’ni adanın geneli için yetkili kabul eden ABAD’ın Orams davası hakkındaki görüşü, 05.03.2010 tarihli Demopoulos/Türkiye  ve diğer 7 dava hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararıyla geçersiz hale geldi. Bu karar hukuki yollarla yaratılan tanınma imajının en  yeni örneğidir. Karar KKTC’de Türkler tarafından oluşturulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nu etkin bir iç hukuk yolu olarak tanımış ve Rumlar’ın mülkiyet  meselelerini doğrudan AİHM’e getirmelerini engellemiştir. Bu elbette bir tanıma değildir, ancak Orams davasıyla Rumlar’ın lehine dönen ibreyi,  KKTC lehine çevirmiştir.

Mahkeme ‘bir yönetimin diğer devletler tarafından tanınmaması, o yönetimin yapmış olduğu idari ve hukuki tasarrufların tanınmayacağı anlamına gelmez’ demiştir. Yani KKTC’nin iç hukuk yolunu tanınmanın KKTC’yi tanımak anlamına gelmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
 
Ancak karar bu haliyle bile GKRY üzerinde bir baskı oluşturmaya yetmiştir.
Sonuç olarak; KKTC ile GKRY arasında kalıcı ve adil bir barış anlaşması tesis etmek için mevcut statükonun değiştirilmesine yönelik yeni bir strateji
belirlenmesi gerekir. Bu stratejide KKTC’nin tanınmasına yönelik girişimlere ağırlık verilmelidir. Bu girişimler uluslararası kuruluşlar nezdinde yürütüldüğü gibi devletler nezdinde de sürdürülmelidir. Tanınma KKTC ve Türkiye üzerindeki baskıların yönünü değiştireceği gibi,  görüşmelerin ve müzakerelerin zeminini de değiştireceği için bir pazarlık marjı sağlayacaktır. Ayrıca GKRY’nin görüşme ve müzakere masasında belirli bir sonuca ulaşmak için yapıcı bir yaklaşım içine girmesi teşvik edilecektir.

Bilge Strateji, Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010
Yeni Kıbrıs Stratejisi “Tanınma”


KAYNAKÇA

“İslam Ülkelerinden KKTC’ye Darbe.” Gazete Vatan, 26.02.2010
“Terrorism In Cyprus.” The Grivas Diaries. H.M. Stationory Office: 1955. 1997 Yılı Sonu İtibarı İle Kıbrıs Sorunu. İstanbul: SİSAV Yayınları, 1998.
AGSK, AB ve NATO İlişkilerinin Geleceği, Türkiye’ye Etkileri Sempozyumu. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 2001.
Armaoğlu, Fahir. 20’nci Yüzyıl Siyasi Tarihi Cilt II: 1980-1990. Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1992.
Atun, Ali Fikret. İkinci Kıbrıs Seferi. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1999. 
Bağımsızlık Deklarasyonu’nun Metni: The Decleration and Resalution adopted by the Turkish Cypriot Parliament on 15 Novemder 1983-For The Liberty, Equality, Dignity and Security of our People. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yayını.
Cemal, Hasan. “Bir Saatli Bombanın Tik Tak Sesi.” Milliyet Gazetesi, 07.07.2001.
Cemal, Hasan. “Türkiye, Tuhaf Bir Çıkmaza Girmiş Durumda.” Milliyet Gazetesi, 08.07.2001.
Deliceırmak, Orbay. Yerinde Yeller Esen Anayasa. Ankara: 1997.
Denktaş, Rauf. Hatıralar, Toplayış. İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2000.
Dodd, Clement H. Cyrpus, The Need For New Perspectives. England: The Eothem Press, 1999.
Dodd, Clement H. Storm Clouds Over Cyprus. England: The Eothem Press, 2001.
Evcil, Cumhur. Yavru Vatan Kıbrıs’ta Zaferin Hikayesi. Ankara:
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, 1999.
Gazioğlu, Ahmet C. Kıbrıs Tarihi İngiliz Dönemi. Lefkoşa: Kıbrıs Araştırma ve Yayın Merkezi Yayını, 1997.
Gazioğlu, Ahmet C. Enosis Çemberinde Türkler. Lefkoşa: Kıbrıs Araştırma
ve Yayın Merkezi Yayını,1998.
Gazioğlu, Ahmet C. Enosise Karşı Taksim ve Eşit Egemenlik. Ankara: Kıbrıs
Araştırma ve Yayın Merkezi Yayını, 1998.
Gazioğlu, Ahmet C. İngiliz İdaresinde Kıbrıs, Statü ve Anayasa Meseleleri. Lefkoşa: 1996.
Gazioğlu, Ahmet C. Two Equal and Sovereign Peoples. Lefkoşa: 1997.
Girit Oyunu ve Kıbrıs. İstanbul: Karadeniz Haber Ajansı Yayınları, 2000.
İsmail, Sebahattin. 10 Soruda Kıbrıs Sorunu. İstanbul: Kastaş Yayını, 1998.
Kabaalioğlu, Haluk. Avrupa Birliği ve Kıbrıs Sorunu. Yeditepe Üniversitesi Yayını.
Karluk, S.Rıdvan. Avrupa Birliği ve Türkiye. İstanbul: Beta Yayınları, 1998.
Kıbrıs Sempozyumu. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1998.
Kıbrıs’ın Dünü-Bugünü-Yarını. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1995.
Küresel ve Bölgesel Kapsamda Sorunlarımız. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1999. Bilge Strateji, Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010
Leloğlu, Duygu. “Ankara’ya Ağır Ceza.” Radikal Gazetesi, 11.05.2001.
Necatigil, Zaim M. The Cyrrus Question and The Turkish Position in İnternational Law. New York: Oxford Universty Press, 1998.
Sandıklı, Atilla. Türkiye’nin Dış Politikasında AB ve Alternatifleri. Harp Akademileri Yayınları, 2001.
Stavrinides, Zenon. The Cyprus Conflict, National Identity and Statehood. Lefkoşa: 1999.
Sürmeli, Merve N. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sözünü Tuttu: Yetkili Kurum Taşınmaz Mal Komisyonu.” 
http://www.bilgesam.org/tr.
Sürmeli, Merve N., Aslıhan P. Turan. “Kıbrıs’ta Mülkiyet Sorunu: Loizidou ve Orams Kararları.” 
http://www.bilgesam.org/tr.
Şenoğul, Nahit. “AGSK, AB ve NATO İlişkilerinin Geleceği, Türkiye’ye
Etkileri Sempozyumu Kapanış Konuşması.” içinde Sempozyum Kitabı.
Harp Akademileri Yayınları, 2001.
Torumtay, Necip. “Kıbrıs Sempozyumu Açış Konuşması.” içinde Kıbrıs
Sempozyumu Kitabı. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1998.
Turanlı, Rana. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ülke Etüdü. İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayınları, 1997.
Uçarol Rıfat. Siyasi Tarih. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1987.

DİPNOTLAR;

1 Kıbrıs’ın Dünü - Bugünü-Yarını (İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1995), 1.
2 Cumhur Evcil, Yavru Vatan Kıbrıs’ta Zaferin Hikayesi (Ankara: Gnkur. Askeri
Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, 1999), 1. Daha Geniş Bilgi İçin
Bakınız. Necip Torumtay, “Kıbrıs Sempozyumu Açış Konuşması,” içinde Kıbrıs
Sempozyumu Kitabı (İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1998), 15.
3 Rıfat Uçaral, Siyasi Tarih (İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1987), 592.
4 Ahmet C. Gazioğlu, Kıbrıs Tarihi İngiliz Dönemi (Lefkoşa: Kıbrıs Araştırma ve Yayın Merkezi Yayını, 1997), 76.
5 Sabahattin İsmail, 150 Soruda Kıbrıs Sorunu (İstanbul: Kastaş Yayınevi, 1998), 52.
6 Orbay Deliceırmak, Yerinde Yeller Esen Anayasa (Ankara: 1997), 17.
7 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (İstanbul: Alkım Yayınevi, 11. Baskı), 801-804.
8 Ali Fikret Atun, İkinci Kıbrıs Seferi (İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1999),113.
9 Faruk Sönmezoğlu, Türk Dış Politikası (İstanbul: Der Yayınları, 2006), 414.
10 Bağımsızlık Deklarasyonu’nun metni:The Declaration and Resolituon adopted by the Turkish Cypriot Parliament on 15 November 1983-For the Liberty, equality,Dignity, and Security of Our People, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yayını.
11 Armaoğlu, 20. Yüzyıl, 960. 
12 Melek Fırat, “Yunanistan’la İlişkiler,” içinde Türk Dış Politikası Cilt II, ed.
     Baskın Oran (İstanbul: İletişim Yayınları, 2002), 455-456.
13 Atilla Sandıklı, Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi ve Avrupa Birliği (İstanbul: Beta Yayınları, 2008), 298; İsmail, 150 Soruda, 330-331.
14 Rauf Denktaş, Hatıralar, Toplayış (İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2000), 453.
15 Atilla Sandıklı, “Tarihsel Bir Perspektif İçinde Kıbrıs Sorunu ve Avrupa Birliği,”
     Harp Akademileri Bülteni Sayı 200
     (İstanbul: Harp Akademileri Basımevi): 16-17.
16 Sönmezoğlu, Türk Dış, 622. 
17 http://www.milliyet.com.tr/hem-hayir-dediler-hemkorkuyorlar/siyaset/haberdetayarsiv/19.01.2010/33335/default.htm?ver=07
18 http://www.milliyet.com.tr/yes-be-annem-/siyaset/haberdetayarsiv/19.01.2010/33332/default.htm?ver=12

***

YENİ KIBRIS STRATEJİSİ “TANINMA” BÖLÜM 1

YENİ KIBRIS STRATEJİSİ “TANINMA” BÖLÜM 1


KIBRIS, STRATEJİSİ, TANINMA,Doç. Dr. Atilla SANDIKLI,KKTC, GKRY, müzakere süreci, Annan Planı,




The New Cyprus Strategy “Recognition”

Doç. Dr. Atilla SANDIKLI



Özet:

Türk dış politikasında, AB üyeliğinden, güvenliğe, uluslararası hukuktaki sorumluluğa kadar pek çok konunun hallindeki en büyük kilit nokta, Kıbrıs
sorunudur. Kıbrıs sorununa çözüm arama çabaları zaman zaman kesintiye uğramış ve yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır. Türkiye’nin uzlaşmacı
tavrı karşısında GKRY’nin çözümü zorlaştıran ayak direyici tavrı Annan Planı’nı oylamasında kanıtlanmıştır. Bu makalede, Kıbrıs sorununda çözümü zor bu duruma nasıl gelindiği tarihi bir perspektifle anlatılacaktır. Ayrıca, çözüm yolları rasyonel bir projeksiyonla ve tanımaya ilişkin yeni bir strateji ortaya konularak değerlendirilmeye çalışılacaktır.

GİRİŞ

Türkiye’nin hızla gelişmesini sınırlayan en önemli sorunlardan birisi de hiç şüphesiz Kıbrıs Sorunu’dur. Türkiye ve KKTC’nin adada kalıcı ve adil bir barış antlaşması imzalanması için uyguladığı strateji ve yaptığı girişimler Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin uzlaşmaz tutumu nedeniyle hep başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Özellikle GKRY’nin Avrupa Birliği’ne girişinden sonra elde ettiği durum üstünlüğünü Türkiye ve KKTC üzerinde bir baskı unsuru olarak kullanabilme avantajı Annan Planı gibi kapsamlı bir plana dahi hayır denmesine neden olmuştur. Kıbrıs Sorunu’nun çözümü için uygulanmakta olan mevcut strateji Rumları anlaşmaya yönlendirebilir mi?
   Sorunun ortaya çıkışından bugüne kadarki süre içinde, koşullarda ve dış politika ortamında meydana gelen gelişmeler yeni bir Kıbrıs stratejisinin belenmesini gerektirmekte midir? Yeni stratejinin hedefi ne olmalıdır?

   Ortaya konan problematiklere cevaplar bulabilmek için Kıbrıs adasının jeopolitiğini, Sorunu’nun ortaya çıkışını ve geçirdiği aşamaları incelemekte
yarar vardır.

1. KIBRIS’IN STRATEJİK KONUMU

Yüzölçümü 9251 km2 olan Kıbrıs adası, Türkiye'ye 71 km, Girit adasına
550km, Kıta Yunanistan’ına 900 km., Suriye'ye 98 km, Mısır'a 316 km.
uzaklıktadır.1 Kıbrıs adası, bu özellikleri ile; bölgede, deniz ve hava yolları
üzerinde, batmayan dev bir uçak gemisi ve füzeler için rampa; Anadolu’nun
güneyden işgali için adeta bir atlama taşı gibidir. Mersin ve İskenderun
limanlarına giriş ve çıkışları etkili bir şekilde kontrol edecek konumdadır.
Aynı şekilde Suriye ve İsrail liman ve sahillerinin güvenliği için de büyük
değer taşır. Akdeniz’in doğusundaki deniz nakliyatının kontrolü açısından
fevkalade önemlidir. Türk boğazları ile Süveyş Kanalı’nın Doğu Akdeniz’e
açılması Kıbrıs adasının önemini daha da artırmaktadır. Ayrıca Kıbrıs,
Ortadoğu petrolleri ile petrol nakliyatının kontrolü bakımından da çok
önemli bir konumdadır. Ege Denizinde Yunan adaları ile kuşatılmış
Anadolu’nun, güneyden de kuşatılmasını tamamlayan önemli bir adadır.2

2. KUZEY KIBRIS TÜRK CUMHURİYETİ’NİN KURULMASI

307 yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Kıbrıs’ın yönetimi 1878 yılında, hükümranlık hakkı Osmanlı İmparatorluğu’nda kalmak kaydıyla, İngiltere'ye
devredildi. Türkiye Ada üzerindeki İngiliz egemenliğini Lozan Antlaşmasıyla 1923 yılında tanıdı.3

1931’den itibaren Kıbrıslı Rumlar.,

Yunanistan ile birleşme taleplerini dile getirmeye başladılar ve İkinci Dünya
Savaşı sonrasında da Kıbrıs’ın Yunanistan ile birleştirilerek, tamamen bir
“Elen” adası haline getirilmesi şeklinde özetlenebilecek olan “ENOSİS”
kampanyasına hız verdiler.4 BM'den tek taraflı "self-determinasyon" (kendi
kaderini tayin etme), Enosis lehinde bir karar elde edilememesi, Kıbrıslı
Türklerin Enosis'e karşı direnişleri ve Türkiye'nin kendilerini desteklemekteki kararlılığı, Türkiye ile Yunanistan arasında müzakerelerin başlatılmasına imkan sağladı.
Türkiye ile Yunanistan 11 Şubat 1959 tarihinde Zürih'te anlaşmaya vardı.
Londra'da İngiltere'nin ve Kıbrıs'taki iki toplumun liderlerinin onayı alındı.
Bu şekilde ortaya çıkan Zürih ve Londra Anlaşmaları bağımsızlık, iki toplumun ortaklığı, toplumsal alanda otonomi, Türkiye, Yunanistan ve İngiltere’nin garantisi ilkelerine dayandırıldı.5 Rum tarafı, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulduğu şekilde yaşamasına şans vermedi. Kıbrıs Türklerini devlet kurumlarından dışlamaya, izole etmeye, Ada’daki varlıklarını sona erdirmeye ve nihayet Yunanistan ile birleşme yolunu açmaya yönelik olarak girişimlere ağırlık verdi. 

Kıbrıs Türk tarihine “Kanlı Noel” Adıyla geçen bu kampanya önceden hazırlanmış olan “Akritas Planı”na 6 dayandırıldı.

15 Temmuz 1974 tarihinde Yunan Cuntası’nın desteğiyle EOKA lideri
Nikos Sampson adayı Yunanistan'a bağlamak amacıyla Makarios'a karşı bir
darbe gerçekleştirerek iktidarı kısa süreyle ele geçirdi. Kıbrıs'ın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne kasteden bu hareket karşısında Türkiye, 1960 Garanti Antlaşması çerçevesinde, önce İngiltere'ye ortak müdahale teklifinde bulundu. Türkiye, İngiltere'nin olumsuz cevap vermesi üzerine, Ada'daki Türklerin güvenliğini de dikkate alarak 20 Temmuz 1974 günü Barış Harekatı’nı başlattı.7 Böylece Kıbrıs'ın Yunanistan'a ilhakı önlenmiş ve Kıbrıs Türk halkının varlığı güvence altına alınmış oldu.

BM gözetiminde kalıcı bir barış antlaşması imzalanması için taraflar arasında çok uzun süren görüşmeler yapıldı. Bu görüşmeler süresinde zaman zaman önemli tıkanıklar ve sorunlar yaşandı. Sorunların aşılması ve GKRY’yi barışa teşvik etmek için Kıbrıs Türk Halkı, ileride kurulacak muhtemel bir federasyonun Kıbrıs Türk kanadını oluşturmak üzere, 13 Şubat 1975'de Kıbrıs Türk Federe Devletini (KTFD) kurdu.8

Zaman içinde Kıbrıs Türk halkı barış antlaşması için yaptığı girişim
GKRY tarafından samimi bir karşılık bulmadı. GKRY’yi barışa zorlamak
maksadıyla, "self-determinasyon" hakkına dayanarak ve siyasi eşitliği
vurgulayarak 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin
(KKTC) kurulduğunu ilan etti.9

24 Maddelik “ Bağımsızlık Deklarasyonu” nu10 KKTC’nin bağımsız bir devlet olduğunu belirtiyordu. 

Bu yola gidilirken federasyon tezi muhafaza edildi ve Rum tarafına barış ve çözüm çağrısında bulunuldu. 

Bu nedenle tanıtım için kararlı ve yeterli girişimler yapılmadı.

3. MÜZAKERE SÜRECİ

3.1. Müzakere Sürecinin Başlangıcı

KKTC Türkiye dışında diğer ülkeler tarafından tanınmadı ancak BM Genel
Sekreteri’ni harekete geçirdi ve iyiniyet görevi çerçevesinde 1984 Ağustos
ayında yeni bir girişim başlatmasını sağladı. Bu çerçevede Kıbrıslı Türk ve
Rum yetkilileri ayrı ayrı görüşmek üzere Viyana'ya davet etmiştir. Genel
Sekreter, taraflara Viyana Çalışma Noktaları diye bilinen belgeyi sunmuştur.
Bu tarihten sonra, Kıbrıs sorununun çeşitli veçheleri tek tek değil, ayrılmaz bir bütün halinde ele alınmaya başlandı. 1985 yılında Kıbrıs Türk ve Rum taraflarında yapılan seçimleri müteakip, BM Genel Sekreteri taraflarla istişarelerde bulunduktan sonra 29 Mart 1986’da “Taslak Çerçeve Antlaşması”nı sunmuştur.11 Söz konusu Çerçeve Antlaşması, Kıbrıs’ta iki uluslu bir federal devlet kurulmasını, Rum Cumhurbaşkanı ve Türk Cumhurbaşkanı Yardımcısının veto yetkilerinin olmasını ve Türk tarafının toprağının yüzde 29’un üzerinde bir oran olarak belirlenmesini öngörmüştür.

   KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş 21 Nisan 1986’da, Türk tarafı için önem
arz eden temel hususları dile getiren ve paketi bir bütün halinde kabul
ettiğini bildiren bir mektubu Genel Sekreter’e göndermiştir. Denktaş 27
Nisan 1986 tarihli ikinci mektupla da antlaşmayı imzaya hazır olduğunu
bildirmiştir. Rum Lider Kipriyanu ise önerilere yanıt vermeyerek uluslararası
bir konferans çağrısında bulunmuştur.

3.2. Fikirler Dizisi ve Müzakere Süreci

Kıbrıs sorununa çözüm arama çabaları 1990 yılının ilk aylarından itibaren tekrar hareketlilik kazanmış ve giderek yoğunlaşmıştır.
Bu çabaların sonucunda Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının da aktif katkılarıyla
BM Genel Sekreteri Butros Ghali, "Fikirler Dizisi" adını taşıyan ve gayrı
resmi nitelikte olan bir anlaşma çerçevesi taslağı oluşturmuş ve bunu
taraflara iletmiştir. 1992 yılının Haziran ve Kasım ayları arasında New
York'ta yapılan müzakereler, kapsamlı çözüme ilişkin özlü konular etrafında
odaklaşmış, Kıbrıs'ta kurulacak yeni ortaklığın siyasal veçhesini içeren
konular "Fikirler Dizisi"12 çerçevesinde ele alınmıştır. Fikirler Dizisi’nde
iki federe devletten oluşan bir federal yapı çözüme esas alınmış; 1960
düzeninde de öngörüldüğü üzere, 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmaları
muhafaza edilmiş; ayrıca “Federal Kıbrıs”ın Türkiye ve Yunanistan'a her
konuda "most favoured nation" statüsü tanıyacağı belirtilmiştir. Çerçeve
Anlaşmasının, iki tarafın mutabakatını takiben yapılacak Dörtlü Konferans'ta
nihai hale getirilmesi ve 30 gün içerisinde de iki toplumda referanduma
sunulması öngörülmüştür. Kıbrıs Türk tarafı 100 paragraflık Fikirler Dizisi ’nin 91'ini kabul etmiş, diğer 9 paragrafı müzakereye hazır olduğunu açıklamıştır. 

Rum tarafı ise, Kıbrıs Türklerinin, federe bir birim olarak da olsa, ayrı bir yapıya sahip olmalarını ve Garanti Antlaşması’nın devamını kabul etmemiştir.

Rum tarafında yapılan Şubat 1993 Başkanlık seçimlerini Fikirler Dizisi’ne karşı çıkarak kazanan Klerides, iş başına gelir gelmez Fikirler Dizisi'ni müzakere etmeyeceğini, esas tercihlerinin AB üyeliği yönündeki çabalarını yoğunlaştırmak olduğunu açıklamıştır. Nitekim bundan sonra, Rumlar AB üyeliği yönündeki gayretlerini, Yunanistan'ın da yardımıyla geliştirmeye başlamışlardır. GKRY, Mart 1995’te AB’nin adaylık statüsü vermesiyle tamamen AB üyeliğine odaklanmış ve tek yanlı bir kararla Kıbrıs Türk tarafı ile diyalogu kesmiştir.

BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Temsilcisi aracılığıyla Mart 1997'de
başlatılan dolaylı görüşmeleri takiben, BM Genel Sekreteri'nin yüz yüze
görüşmeler için yaptığı çağrı üzerine 1997 yılının Temmuz ve Ağustos
aylarında yaklaşık birer hafta süreyle Denktaş ve Klerides, Troutbeck (ABD)
ve Glion'da (İsviçre) bir araya gelmişlerdir. Troutbeck görüşmeleri sırasında
AB Komisyonu'nun genişleme konusundaki "Gündem 2000" raporu ve
GKRY ile 1998 başında tam üyelik görüşmeleri başlatılmasına ilişkin13
tavsiye kararı basına sızdırılmıştır. Türkiye ve KKTC tarafından AB'nin bu
tutumuna karşı tepki gösterilmiş, bu bağlamda, 20 Ocak 1997 tarihli
Türkiye-KKTC Ortak Deklarasyonu'nda öngörülen çerçevede, GKRY'nin
AB üyeliği yönünde atacağı adımların KKTC'nin Türkiye ile bütünleşme
sürecini hızlandıracağı 20 Temmuz 1997 tarihli Ortak Açıklamada
kaydedilmiştir. Bu doğrultuda, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş tarafından 31
Ağustos 1998 tarihinde, soruna kalıcı bir çözüm bulunması amacıyla
Ada'daki iki devlet arasında bir Konfederasyon tesis edilmesi önerilmiştir.14
Öneri, Kıbrıs'taki iki devletin aralarındaki temel meseleleri çözmelerini
müteakip ortak bir yapılanma gerçekleştirmeleri temeline dayandırılmıştır.

3.3. Müzakere Sürecinin Kesilmesi ve Yeniden Canlandırılması

Kıbrıs müzakere sürecinin yeniden canlandırılması girişimleri 1999 yılının
ikinci yarısında hızlanmıştır. 3 Aralık 1999-10 Kasım 2000 tarihleri arasında
Cenevre ve New York’ta 5 tur aracılı görüşme yapılmıştır. Beşinci turda,
görüşmeler sürerken Cenevre'ye gelen BM Genel Sekreteri Annan 8 Kasım
günü taraflara “Sözlü İfadeler” adı altında bir kağıt sunmuştur.15Kağıtta yer
alan ifadelerin, sürecin içeriğiyle uyuşmadığı görülmüştür. 
Denktaş, Kıbrıs'ta iki ayrı egemen devlet, iki halk ve iki demokrasi bulunduğunu, aracılı görüşmelerin amacının kapsamlı görüşmelere geçilebilmesi için zemin
hazırlanması olduğunu, ancak beş turda bunun yapılamadığını, görüşmelerin
almış olduğu seyir nedeniyle ve Kıbrıs Türk tarafının ortaya koyduğu makul
ve gerçekçi parametreler kabul edilmedikçe aracılı görüşmelere devam
edilmesinde yarar görmediğini açıklamıştır.

Cumhurbaşkanı Denktaş 8 Kasım 2001 tarihinde, Kıbrıs sorununa bir
çıkış yolu bulunması amacıyla GKRY lideri Klerides’e mektup göndererek
Ada’da yüz yüze görüşme önerisinde bulunmuştur. Bu çerçevede Denktaş,
Klerides ile 4 Aralık 2001’de Ada’da ara bölgede bir araya gelmiştir.
Görüşmenin sonunda BM Genel Sekreteri temsilcisi De Soto tarafından
yapılan açıklamada, iki liderin 2002 Ocak ayı ortalarında Ada’da doğrudan
görüşmeyi kabul ettikleri kaydedilmiştir. İki taraf arasında 6 tur olarak
yapılan görüşmelerde, ağırlıklı olarak egemenlik, eşitlik, merkezi otorite ile
kurucu devletlerin yetkileri hususları ele alınmıştır. BM Genel Sekreteri
Annan, Cumhurbaşkanı Denktaş ve GKRY Lideri Klerides’le 3-4 Ekim
2002 tarihlerinde New York’ta bir araya geldi. Görüşmelerden sonra Genel
Sekreter’in yaptığı açıklamada Kıbrıs sorununun basit bir çözümü
bulunmadığı ve kapsamlı çözüme ulaşmak için taraflar arasında iki taraflı
“ad hoc” nitelikteki teknik komitelerin kurulmasına karar verildiği ifade
edilmiştir.

3.4. Müzakere Süreci ve Annan Planı

Annan, 11 Kasım 2002 tarihinde taraflara, Annan Planı olarak da anılan
“Kıbrıs Sorununa Kapsamlı Çözüm Temeli” başlıklı belgeyi sunmuştur.16 Gerek Denktaş’ın sağlık sorunları, gerekse Ankara’da yeni hükümetin kurulma çalışmaları nedeniyle Türk tarafının plana resmi bir yanıt vermesi gecikmiştir. Bu kritik şartlarda ortaya konan plan Türk kamuoyunda şiddetli tepki görmüştür. Planı müzakere zemini olarak kabul eden Rum tarafı ise, mevcut şekliyle kabul edilemeyeceğini belirtmiştir. BM, Kopenhag Zirvesi’nden iki gün önce, 10 Aralık’ta gözden geçirilmiş, üzerinde ufak-tefek değişiklikler yapılan planı taraflara iletmiştir.
Cumhurbaşkanı Denktaş, planının pek fazla değişiklik içermediğini, eski
plan olduğunu açıklamıştır. Son dakikaya kadar çözüm çabalarının sürdüğü
Kopenhag’da hem Rum hem de Türk tarafı plana imza atmayı reddetmiştir.
BM Genel Sekreteri Annan, 26 Şubat 2003 tarihinde gittiği Ada’da Annan Planı’nın üçüncü versiyonunu taraflara sunmuştur. Genel Sekreter söz konusu planı ve planda öngörülen süreci kabul edip etmediklerini bildirmek üzere iki tarafı 10 Mart 2003 tarihinde Lahey’e davet etmiştir.

Davet üzerine iki lider 10 Mart tarihinde Lahey’de bir araya gelmişlerdir.
Anılan toplantıya Garantör ülkeler olarak Türkiye, Yunanistan ve İngiltere
de katılmıştır. Görüşmeler öncesinde Papadopulos ve Denktaş, Annan
planında yapılmasını istedikleri değişiklikleri BM yetkililerine iletmiştir.
BM Genel Sekreteri, taraflara tadil edilmiş plan üzerinden 28 Mart tarihine
kadar müzakereleri sürdürmelerini ve planın 6 Nisan tarihinde referanduma
sunulmasını önermiştir. Görüşmelerde Denktaş, planla ilgili olarak Türk
tarafının kaygı ve beklentilerini gündeme getirmiş, iki tarafın mutabık
kalmasından sonra planın referanduma sunulabileceğini kaydetmiştir. 

Bu çerçevede, Denktaş, 28 Mart tarihine kadar görüşmelere devam etmeyi
kabul etmiştir. Papadopulos da plandaki mevcut boşlukların doldurulması
gerektiğini ifadeyle, görüşmelere devam etmeyi kabul etmiş, ancak Rum
kamuoyunun aydınlatılması bakımından referandum için iki aylık bir
kampanyaya ihtiyaç duyduğunu ileri sürmüştür. Yunanistan tarafından da
desteklenen bu taleple, Rum tarafının referandumu Güney Kıbrıs’ın 16
Nisan tarihinde AB’ye Katılım Antlaşması’nı imzalamasından sonraya
bırakmak istediği görülmüştür. Ancak Genel Sekreter, 11 Mart sabahı
konunun çıkmaza girdiği sonucuna vararak görüşmelere son vermeyi tercih
etmiştir.

BM Genel Sekreteri Annan 1 Nisan 2003 tarihli raporunda doğrudan
görüşmelerin sonuçsuz kalmasından Kıbrıs Türk tarafını sorumlu tutmuştur.
16 Nisan tarihinde, Atina’daki AB Zirvesi’nde diğer 9 aday ülkeyle birlikte
GKRY de AB ile Katılım Antlaşması’nı imzalamıştır. Böylece, Türk
tarafının uyarılarına rağmen, GKRY’i çözüme teşvik edebilecek önemli bir
unsur yitirilmiştir.

BM Güvenlik Konseyi’nin 14 Nisan 2003 tarihli toplantısında BM Genel
Sekreteri’nin 1 Nisan tarihli raporuna istinaden Kıbrıs konusunda bir karar
kabul edilmiştir. 1475 sayılı bu kararın işlem paragraflarında taraflardan
“BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde Annan Planı’ndan
yararlanarak kapsamlı bir çözüme ulaşılması maksadıyla müzakerelere
devam etmeleri” istenmiş ve Genel Sekretere iyi niyet misyonunu
sürdürmesi yönünde destek verilmiştir.

10–13 Şubat 2004 tarihleri arasında New York’ta yapılan görüşmeler,
Türk tarafının olumlu ve yapıcı tutumu sayesinde başarılı geçmiş ve Ada’da
müzakerelerin tekrar başlaması yolunu açmıştır. New York’ta varılan
mutabakat, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum taraflarının belli bir tarihe kadar
Annan Planı’nı müzakere etmelerini, üzerinde anlaşmaya varılamayan
noktalarda müzakerelere anavatan Türkiye ve Yunanistan’ın katılımıyla
devam edilmesini ve nihayet anlaşılamamış nokta kaldıysa bu alanlarda BM
Genel Sekreteri’nin yetkisini kullanarak formüller üretmesi ve ortaya
çıkacak nihai belgenin her iki tarafta ayrı ayrı, ancak eş-zamanlı olarak
düzenlenecek referandumlarla Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum halklarının
onayına sunulmasını içermiştir. Böylece, 1 Mayıs 2004 tarihinden önce
çözüme ulaşılması ve AB’ne birleşmiş bir Kıbrıs’ın katılımı hedeflenmiştir.
Müzakereler neticesinde nihai hale getirilen çözüm planı 24 Nisan 2004
tarihinde GKRY ve KKTC’de referandumlarla Kıbrıs’taki iki halkın onayına
sunulmuştur. Rum halkının %75.83’ü Planı reddederken,17 Kıbrıs Türk
tarafı kendileri için getireceği pek çok zorluğa rağmen %64.91 çoğunlukla
Plan’a “evet” demiştir.18 Rum tarafının Plan’ı büyük bir çoğunlukla
reddetmesinde GKRY lideri Papadopulos’un 7 Nisan 2004 tarihindeki halka
seslenişinde Rum halkını “güçlü bir hayır” demeye çağırması ve Rum
liderliğinin devlet eliyle sürdürdüğü “hayır kampanyası” da önemli bir etki
yapmıştır. Sonuçta, Rum toplumunun reddi karşısında, BM ve AB dahil tüm
uluslararası camianın desteklediği bu kapsamlı çözüm planı geçersiz hale gelmiştir.

3.5. Müzakere Süreci ve GKRY’nin AB Üyeliği

GKRY 1 Mayıs 2004 tarihinde, “Kıbrıs Cumhuriyeti” adı altında AB’ne tam
üye olmuştur. Türkiye tarafında aynı gün yapılan açıklamada, AB’ye
katılacak olan Rumların, Kıbrıs Türklerini veya Kıbrıs’ın tamamını temsil
etmeye yetkili olmadıkları, eşit statüye sahip Kıbrıs Türkleri veya Kıbrıs
Adası’nın tamamı üzerinde yetki veya egemenliklerinin bulunmadığı,
“Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Kıbrıs Türklerine zorla empoze edilemeyeceği,
kendi anayasal düzenleri altında ve kendi sınırları içerisinde örgütlenmiş
bulunan Rumların, Kıbrıs Türklerini veya Kıbrıs’ın tamamını temsil eden
yasal hükümet olarak kabul edilemeyeceği belirtilmiştir. Açıklamada ayrıca,
Kıbrıs Türklerinin kendi ülke sınırları ve anayasal düzenleri içerisinde
örgütlenmiş bir halk olarak, hükümet etme yetkisini ve egemenliklerini
kullanmakta oldukları, bu çerçevede Türkiye’nin, Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’ni tanımaya devam edeceği ve Güney Kıbrıs’ın AB’ye girişinin
Türkiye’nin 1960 Antlaşmalarına dayanan Kıbrıs üzerindeki hak ve
yükümlülüklerine hiçbir şekilde haleldar edemeyeceği ifade edilmiştir.
BM Genel Sekreteri, 28 Mayıs 2004 tarihli iyi niyet misyonu raporunda,
referandumlar sonrasında Kıbrıs Türklerinin durumunun uluslararası camia
tarafından ele alınması gereğine işaret etmekte ve Kıbrıs Türklerine baskı
uygulamak veya onları dünyadan tecrit etmek için hiçbir gerekçe kalmadığını kayda geçirmektedir. Bu çerçevede Kıbrıs Türklerine yönelik ambargo ve kısıtlamaların kaldırılması için uluslararası camiaya ve Güvenlik Konseyi’ne kuvvetli bir çağrıda bulunmuş, Kıbrıs Türk tarafının kalkınmasını engelleyen ve onları dünyadan tecrit eden uygulamalara son verilmesini istemiş, 541 ve 550 sayılı Güvenlik Konseyi kararlarının buna engel teşkil etmediğini vurgulamıştır.

Genel Sekreter raporunda ayrıca, Kıbrıs’ta kalıcı bir çözümün siyasi eşitlik ve ortaklık temeline dayalı olması gerektiğini vurgulamış, Çözüm Planı’nın başarısızlığa uğramasının sorumluluğunu Kıbrıs Rum tarafına  yüklemiş, Rum tarafının tutumunu sorgulamış ve gerçekten siyasi eşitliğe ve ortaklığa dayalı çözümü istemeleri halinde Rumların bunu dile getirmelerinin yeterli olmayacağını, aynı zamanda eylemleriyle de göstermeleri gerektiğini belirtmiştir. Rumların böylece Annan Planı’nı değil, esasen çözümü reddettiklerini de kayda geçiren Genel Sekreter, durumun kapsamlı bir değerlendirmeyi gerektirdiğini vurgulamış, Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk tarafının müzakereler öncesinde, sırasında ve sonrasındaki olumlu tutumunu takdirle karşıladığını beyan etmiştir.


***

13 Haziran 2019 Perşembe

ZORUNLU ASKERLİK VE PROFESYONEL ORDU. BÖLÜM 10

ZORUNLU ASKERLİK VE PROFESYONEL ORDU. BÖLÜM 10


B. Türkiye’deki Zorunlu Askerlik Uygulamasının Kısa Değerlendirmesi: 

ABD, Avrupa ülkeleri ve Türkiye tehdit değerlendirmesi ve güvenlik ihtiyaçları temelinde çok büyük farklılaşmalar göstermektedir. Bu anlamda, mevcut zorunlu askerlik sisteminin yeniden yapılandırılması da ülkenin şartları içerisinde kendine özgü olmak zorundadır. 

Dünyadaki uygulamalar ve ülke içinde yaşanan problemler, Türkiye’deki zorunlu askerlik sisteminin; süre, yöntem, görev garnizonunun belirlenmesi, erbaş ve erlere sağlanan haklar ve görev etkinliği yönünden yeniden yapılandırılması gereken bir uygulama olduğunu göstermektedir. 

Türkiye yaşanan terör faaliyetlerine rağmen, tehdit ve güvenlik ihtiyacı konusun da geçmişe göre daha avantajlı bir dönemi yaşamaktadır. Bu dönemin, TSK’nın kurumsal dönüşümü ve yeniden yapılandırılması için uygun zaman dilimi olduğu değerlendirilebilir. 

Mevcut zorunlu askerlik uygulamasının yeniden yapılandırılması konusunda tespitlerde bulunulmasına rağmen, tam profesyonel veya karma bir orduya geçiş TSK’nın mevcut problemlerinin çözümü anlamına da gelmemektedir. 

Ordu, mevcut sistem ve süreçlerini sorgulayarak, kültürel değişimi de içine alan, köklü bir yeniden yapılanmayı başaramadığı sürece, profesyonel/karma orduya geçiş ile ilgili adımların; 
Farklı yönetim problemlerinin, süreçlerdeki karmaşıklığın, kurumsal çatışmalar ın, iletişimsizliğin ve verimsizliğin artması sonucunu doğurabileceği de düşünülmelidir. Ancak bu tespitler, zorunlu askerlik uygulamasının veya profesyonel ordu seçeneklerinin doğruluğunu ya da yanlışlığını göstermez. 

Sadece zorunlu askerlik süresi ile sınırlı kalacak düzenlemeler, toplumsal bazı beklentileri karşılasa da, TSK’ya ait diğer problemler çözülmeden kurumsal etkinliğe olumlu bir katkı getirmeyecektir. 

Yükümlüler için tek tip askerlik süresini öngören modeller ise; zorunlu askerlik süresinin tüm yükümlüler için 6 ay veya daha kısa bir süreye eşitlendiği ve zorunlu askerlik sürecini tamamlayan yükümlüler arasından seçilenlere sözleşmeli profesyonel askerlik teklifi yapıldığı bir karma modelde sözkonusu olabilir. 

TSK’nın, askerlik sistemi dâhil, kendisini ve süreçlerini sorgulayarak yeniden yapılanmaya dönük adımlar atması ve problemlerin köküne ve nedenselliğine inerek, komutanların görev süreleriyle sınırlı olmayan projeler yürüterek çözümler üretmesi gerekmektedir. 

Alternatif olarak gündeme getirilen, 15 aylık askerlik hizmeti sonrası sözleşmeli er modeli, Almanya’nın 6 aylık hizmet sonrası uyguladığı sözleşmeli askerlik modeline benzemektedir. Karma ordu olarak adlandırılabilecek bu model, profesyonel yapılanma gerektiren terörizmle mücadele ve daha uzun hizmet süresi/uzmanlık gerektiren diğer kadrolar için uzman erbaş uygulamasıyla birlikte bir çözüm olarak görülebilir. 

Karma ordu yapılanmasını getirecek modeller, profesyonelleşme için bir adım olarak sunulsa da, bu modeller için şu değerlendirmeler yapılabilir: 

i. Askerliğini onbaşı veya çavuş olarak yapacak kişilere, yeni bir dönemde er olarak sözleşme önerilmesi, askeri hiyerarşi ve uygulama bazında sorunlar yaratacaktır. Kişilerin mevcut rütbeleri ile sözleşme döneminde göreve devam etmesi de benzer problemlere neden olacaktır. 

ii. Kıta çavuşu ve uzman onbaşılar arasında uygulamada var olan ve mahkemelere yansımış hiyerarşi çatışması örneği, karma askerlik modelleri olarak ortaya konulacak ve tartışılacak tüm yeni düzenlemelerde de problem alanlarından birisi olacaktır. 

iii. Sözleşmeli er statüsü, uzman erbaş uygulamasının tek kaynağı olarak aynı kanun içinde düzenlenmemesi ve statüler arası terfi ve geçişken lik sağlanma ması durumunda, askeri hiyerarşinin oluşturulması ve iki farklı statünün personel temininde aynı kaynağı kullanması gibi bir çarpıklık ortaya çıkacaktır. 

iv. Haklar temelinde de farklılaşan yeni bir statünün yaratılması yönetim problemlerini de beraberinde getirecektir. Kurum içinde mevcut statüler ve aynı statü içindeki farklı kaynaklar arasında halen yaşanan kopukluk ve sosyal mesafeye dönük sorunlar, yapısal olduğu kadar kültürel değişim temelli çözüm üretilmesini de zorunlu kılmaktadır. 

v. Sözleşmeli er statüsünün yaratıldığı karma model; mevcut zorunlu askerlik uygulamasının, şartları, süresi ve askerlere tanınan haklar itibariyle bu çalışmada önerilen bazı olumlu değişiklikleri de beraberinde getirmesi ve yukarıda belirtilen problemleri çözmesi durumunda olumlu olarak nitelenebilir. 

Dünyadaki ve Türkiye’deki mevcut şartlar, Türk insanının yaşam düzeyi ve aile yapısındaki değişimler; zorunlu askerlik modeli içerisinde dahi olsa, devletin hiçbir ücret ödemeden kişileri 2-3 aydan daha uzun süreli olarak silâhaltında tutmasının ve bu süreçte kişileri toplumdan ve ailelerinden kopuk ve yalıtılmış bir görev ortamına mecbur etmesinin, en azından barış dönemlerinde yanlış olduğunu göstermektedir. 

Toplumsal kültür ve TSK’nın kurumsal kültürünün statü ayrımı ve farklı kategoriler yaratma noktasında sergilediği olumsuz eğilim, askere alma ve personel temini için çıkarılan farklı kanunlar ve kaynak çeşitliliği nedeniyle artmaktadır. Dört farklı mevzuat düzenlemesine dayanacak dört farklı uygulamada (zorunlu askerlik, sözleşmeli erlik, uzman erbaşlık ve astsubaylık), statülerin en az ikisinde yer alan er-onbaşı-çavuş rütbelerinin gerekli mevzuat düzenlemeleri yapılmadığı takdirde rütbe hiyerarşisi temelinde yeni bir çatışmayı doğuracağı ve basitleştirilmeye çalışılan sistemi daha karmaşık hale getireceği de öngörülebilir. 

Bir çatışma doğurmasa bile düzenlemenin doğru temellere oturmadığı söylenebilir. 


C. Askerlik Modeline Dönük Öneriler: 

Profesyonel/karma ordu modeline dönük çalışmalarda, dünya örnekleri kadar, uzman erbaş ve sözleşmeli subay/astsubay uygulamalarındaki tecrübelerden de azami istifade edilmelidir. Özellikle Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda son beş yıl içerisinde yapılmış, bu statülerin etkinliğini ve problemlerini sorgulayan çalışmaların mevcut olduğu bilinmektedir. Bu konuda anket ve reel verilere dayalı yeni çalışmaların da yapılması gerekmektedir. 

Zorunlu askerlik uygulamasını yeniden yapılandırma çalışmalarında ve profesyonel/karma ordu modeline dönük arayışlarda, kamuoyu ve toplumun ihtiyaç, görüş ve beklentilerini ortaya koyacak araştırmalar da yaptırılmalı ve sonuçları dikkate alınmalıdır. Ancak, güvenlik ve askerlik gerekleri ile toplumsal beklentilerin her zaman örtüşmeyeceği de bir gerçektir. 

Bugün 6 aylık askerlik süresine tabi yükümlüler için daha uzun süreli bir askerliğin getirilmesinin toplumsal tepkilere neden olması ne kadar doğalsa; getirilecek yeni bir askerlik modelinde verilecek haklardan geriye dönüşün de, barış şartlarında o kadar zor olacağı tasarım aşamasında unutulmaması gereken bir konudur. 

Zorunlu askerlik modelini değiştirecek yeni bir yapılanmaya karar verilebilmesi ve uygulamaya geçilebilmesi için öncelikle asker ihtiyacının belirlenmesi gerekmektedir. Bu sebeple, öncelikle TSK’nın yeni bir tehdit değerlendirmesi yaparak, orta ve uzun dönem için büyüklük, kuvvet yapısı (teşkilat) ve konuşlanma hedeflerini ortaya koyması ve bu bağlamda asker ihtiyacını belirlemesi gerekmektedir. 

Askere alma sisteminde, geçiş dönemi, kısa dönem ve orta-uzun döneme yönelik alınabilecek tedbirler ile çalışılabilecek modellere dönük ipuçları aşağıda verilmiştir. 

Geçiş Dönemi İçin Öneriler (1 yıl içerisinde): 

Bu dönemde mevcut zorunlu askerlik hizmeti, aşağıdaki tedbirleri de alarak yeniden yapılandırılmalıdır. 

Yeni tehdit değerlendirmesi sonucunda küçüleceği ve yükümlü ihtiyacının azalacağı değerlendirilen TSK’da; 

i. 15 aylık askerlik günümüz şartlarında, kişisel yaşam ve kariyer hedeflerinin şekillendiği bir yaş döneminde çok uzun bir süre olarak değerlendirilmektedir. 
Bu sebeple yükümlü sayısı ihtiyacı karşılamasa dahi, zorunlu askerlik süresi beklentileri de dikkate alarak 12 aya indirilmeli. 

ii. Yedek subay adayı olarak seçilmeyenler için uygulanan 6 aylık kısa dönem askerlik ve yedek subaylık uygulamalarına aynı şartlarla devam edilmeli. 

iii. 12 aylık hizmet süresine tabi olan yükümlüler arasından; mesleki beceri, sağlık, gönüllülük, ailevi ve kişisel problemleri olmama gibi hizmete uygunluk şartlarını taşıyanlar, yükümlü hizmeti başlamadan önce askerlik hizmeti için seçilmeli. 

iv. 12 ay için askerlik hizmetine seçilenlere, bu statünün cazibesini artırmak ve yükümlülerin mağduriyetlerini ortadan kaldırmak maksadıyla temel eğitim sonrası dönemde, her ay için asgari ücret miktarında bir ödeme yapılmalı. Profesyonel askerlik anlamına gelmeyen bu uygulama kişileri hizmete teşvik yanında, askerlik için karar aldırma yaşını da daha öne alacaktır. 

v. Mevcut zorunlu askerlik uygulaması sorgulanarak, kişileri bu süreçte toplumdan ve ailelerinden yalıtan şartlar; yükümlüler temel eğitim için ikamet yerlerine yakın garnizonlara planlanarak ve askerlik dönemi izin hakları yeniden düzenlenerek kısmen ortadan kaldırılmalı. vi. Askerlik için seçilmeyenler toplam süresi 14 ay olan kamu hizmetine yönlendirilmeli. Bu kategoriye ayrılan kişiler iki aylık temel eğitim sonrası, ihtiyaç duyulan kurumlarda 12 ay süreli kamu hizmetini yerine getirmeli. (Kamu hizmetinin süresi, askerlik hizmetinin 
cazibesinin artırılması için bu hizmetten daha uzun belirlenmiştir.) 
vii. Ödemesi biraz yüksek tutulmak (15.000-20.000 TL) kaydıyla, gerektiğinde yaş, saklı/kaçak/evli/çocuklu olma vb. sınırlamalar da getirilmek kaydıyla, askere çeşitli sebeplerle gitmeyen kitleyi de önemli oranda eritecek, dar kapsamlı ve kısa süre müracaatlı bir bedelli askerlik uygulaması son kez yapılmalı. Uygulama ile birlikte bedelli askerliğe kaynaklık eden kanun maddesi yürürlükten kaldırılmalı ve bu sayede, gelecek dönemlerde beklenti yaratılması ve konunun suiistimali de engellenmeli. 
viii. Kamu hizmetine yönlendirilen ve bedelli askerlik yapan kişiler, ikametlerine en yakın askeri birlikte temel askerlik eğitimine (2 ay) alınmalı. Oluşturulacak yedeklik sistemi içerisinde ihtiyaç duyulması durumunda bu kişiler, her 4-5 yılda bir, yine ikametlerine en yakın birlikte, izin dönemlerine veya hafta sonlarına denk gelecek ve kişilerin sivil yaşamların etkilemeyecek şekilde yedekliğe dönük 15-20 günlük tazeleme eğitimine alınmalı. 

Kısa Dönem İçin Öneriler (1-5 yıl): 

Kısa dönemde Karma Ordu sistemine geçilmelidir. Bu sistem içerisinde: 

i. Askerlik süresi tüm yükümlüler için, öğrenim durumu dikkate alınmaksızın 6 ay olarak belirlenmeli. Türkiye şartlarında bu süre; kişilerin sivil yaşamlarını, öğrenim ve mesleki kariyer hedeflerini en az etkileyecek ve kişilerden TSK için kurumsal katkı beklenen en kısa askerlik süresi olarak değerlendirilmektedir. 
6 aylık sürenin belirlenmesinde kaynak ve kadro ihtiyaçları dikkate alınmamıştır. Çünkü bu statü karma orduda temel statüsü değil, sözleşmeli profesyonel er statüsünün bir tamamlayanı olarak öngörülmektedir. Bu statüdeki askerler 
orduda uzmanlık ve tecrübe gerektirmeyen kadrolarda kullanılabilecektir. 

ii. Altı ay askerlik yapacak kişiler, yükümlüler arasından; mesleki beceri, sağlık, gönüllülük, ailevi ve kişisel problemleri olmama gibi hizmete uygunluk şartları esaslarınca temel eğitim öncesi seçilmeli. 

iii. 6 aylık askerlik için seçilen kişilere, temel askerlik eğitimi dönemi dâhil, asgari ücrete yakın bir ücret ödenmeli. Sözkonusu ücretlendirme, bu statünün cazibesini artırmak ve yükümlülerin mağduriyetlerini ortadan kaldırmak maksadıyla yapılmalı. Profesyonel askerlik anlamına gelmeyen bu uygulama, kişileri 6 aylık hizmet sonrası sözleşme dönemi için orduda kalmaya da teşvik edecektir. 

iv. 6 aylık askerlik hizmetine tabi yükümlülerin bu sürenin tamamını (temel eğitim dönemi dâhil) aynı birlikte tamamlaması esas olmalı. Bazı istisnai sınıflara yönelik olanlar dışında acemi er eğitim birlikleri kaldırılmalı. Bu uygulama şu an bir yılda 8 celp dönemi olarak ve sevk süresi dâhil 45 günlük bir zamana sıkışan ve kişilerin askeri ortama adaptasyonu dışında fazla bir anlam taşımayan acemi er eğitiminin farklı bir birlikte uygulanmasını sonlandıracak ve her şeyden önemlisi de, kişilerin izin ve sevk süreleri haricindeki 5.5 aylık askerlik hizmetlerinde iki farklı şehir ve birliğe intibak ve oryantasyonu nedeniyle oluşacak sorunları ve maliyetleri ortadan kaldıracaktır. 

v. 6 aylık hizmet süresi sonrasında, askerlik hizmeti için uygun nitelikte bulunan kişilere, profesyonel er statüsünde sözleşme teklif edilmeli. İlk sözleşme süresi 1-2 yıl olarak belirlenmeli. Kişilere bu hizmeti sözleşme süresi içerisinde her hangi bir zamanda bırakma hakkı verilmeli. Sözleşmeli olarak orduda kalmayı tercih edenlerin azami hizmet süresi terfi etmeleri dışında 5-6 yıl ile sınırlandırılmalı. 
vi. Sözleşmeli erler için farklı görev bölgelerine göre değişen 1000-1.500 TL arasında bir aylık ücret ödenmeli ve kişilerin barınma ve iaşe giderleri karşılanmalı. 
vii. Sözleşmeli erler için, diğer yetkinlik şartları yanında, bekâr olmak bir seçim kriteri olarak belirlenmeli. Bu uygulama kişilerin ailevi problemlerini askerliğe taşımasını belirli oranda engelleyecek, terörizmle mücadele gibi fedakârlık gerektiren görevlere adanmışlığı artıracak ve bu görevlerdeki zayiatın yaratacağı mağduriyetleri ve tepkileri azaltacaktır. 
viii. Askerlik için seçilmeyenler temel eğitimi müteakip altı aylık kamu hizmetine (toplam hizmet süresi 2+6=8 ay) yönlendirilmeli. Kamu hizmeti, ihtiyaç olması durumunda kişilerin kendi kurumlarında, aksi halde ihtiyaç duyulan diğer kamu kurumlarında yerine getirilmeli. Kendi kurumunda kamu hizmetine alınanlar dışındakilere; altı aylık kamu hizmetini, tek seferde veya müteakip üç yılda ikişer aylık periyotlarla tamamlama imkânı verilmeli. Kamu hizmetine yönlendirilen kişiler ikametlerine en yakın birlikte/kışlada gece kalma şartı olmaksızın 2 aylık 
temel askerlik eğitimine alınmalı. 
ix. Kişilere yükümlülüklerini (6 aylık er veya kamu hizmeti olarak) 25 yaşı sonuna kadar tamamlaması zorunluluğu (sözleşmeli statüde askerliğe devam edenler hariç) getirilmeli. 

Tek rütbe sistemi profesyonel ordu için bir zorunluluk olmakla birlikte; karma ordu modeli içinde de sistemi basitleştirmek ve rütbe hiyerarşisini sağlam bir zemine oturtmak için aşağıdakine benzer bir düzenlemeye ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir. 

 TABLO 4



Orta ve Uzun Dönem İçin Öneriler (5-20 yıl): 

i. Orta ve uzun dönemde, tam profesyonel ordu modeli, içinde bulunulan şartlara göre değerlendirilmelidir. 

ii. Tam profesyonel orduya geçildiği durumda da, tüm sağlıklı erkek vatandaşlar için yedeklik amaçlı, 1-2 aylık temel askerlik eğitimi sistemde yer almalıdır. Bu eğitim kişilerin ikametine en yakın askeri birlikte mesai saatleri içerisinde verilmelidir. Yedeklik statüsünde ihtiyaç olması durumunda bu kişilere 4-5 yılda bir 15-20 günlük, izinli dönemlerine veya hafta sonlarına denk gelecek şekilde yedeklik tazeleme eğitimi planlanabilmelidir. 

iii. Zorunlu askerlik uygulamadan kaldırılsa dahi; pek çok ülkede olduğu gibi, bu konudaki yasal düzenlemeler muhafaza edilmelidir. 

iv. Farklı kanuni düzenlemelerle getirilen farklı statüler arası rütbe-hiyerarşi çatışmasının çözülmesi gerekmektedir. Bunun için, şu an mevcut olan ve askerlik sistemi ile (İç hizmet ve personel kanunları) askere alma faaliyetlerini düzenleyen farklı kanunları tek bir yasal düzenleme (kodifikasyon) temelinde birleştirilmeli ve erden orgenerale, statüler ve rütbeler arası geçişi de mümkün kılan tek rütbe sistemi oluşturulmalıdır. 

D. Zorunlu Askerliğe Alternatif Model Önerilerinde Parametreler 

Yukarıda nitel olarak verilen model önerileri ve ayrıntıları bu başlık altında tek bir tablo içinde temel özellikleri itibariyle özetlenmiştir. 


TABLO 5,

ÜÇ FARKLI ASKERLİK MODELİ İÇİN HİZMET ŞARTLARI VE YÜKÜMLÜLÜKLER 



KAYNAKÇA 

AKAY, Hale, ‘‘Demokratik Gözetim: Kuramsal Değerlendirme’’, Almanak Türkiye 2006-2008: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim (Ed.: A.Bayramoğlu, A. İnsel) TESEV Yayınları, Temmuz 2009. 

AKAY, Hale, ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri: Kurumsal ve Askeri Boyut’’, Almanak Türkiye 2006-2008: Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim (Ed.: A.Bayramoğlu, A. İnsel) TESEV Yayınları, Temmuz 2009. 

AMBROSE, Stephen E., ‘‘The End Of The Draft, And More’’ Natıonal Revıew/Augus R 9, 1999. 

ANDERSON, G.M., D. Halcoussis and R.D. Tollison, ‘‘Drafting The Competition: Labor Unions And 
Military Conscription’’, Defence and Peace Economics, 1996, 7, p.189–202. 

BRIEM, Christopher, ‘‘A 21st-Century Draft Will Not Work’’ Proceedings, September 2002. 

BRÖCKLİNG, Ulrich, ‘‘Disiplin: Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi’’, Çev.: Veysel Atayman, 
Ayrıntı Yayınları, İkinci Basım, 2008, İstanbul. 

DANDEKER, Christopher,‘‘The United Kingdom: The Overstretched Military’’, The Postmodern 
Military (Ed.: Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New 
York, s.21, 2000). 

DONNELLY, Thomas, “The Military We Need, Defense Requirements Of The Bush Doctrine”, 
American Enterprise Institute, AEI Press, (Washington D.C., 2005), s.60. 

FISHER, A.C. (1969) ‘‘The Cost of The Draft And The Cost of Ending The Draft’’, American Economic 
Review 59 239–254. 

FLECKENSTEİN, Bernhard, ‘‘Germany Forerunner of a Postmodern Military?’’, The Postmodern 
Military (Ed.: Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, 
New York, s.90, 2000. 

GAL, Reuven; Cohen, Stuart A., ‘‘Israel: Still Waiting in the Wings’’, The Postmodern Military (Ed.: 
Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.21, 
2000). 

HANSEN, W.L. and Weisbrod, B.A. (1967) ‘‘Economics of The Military Draft’’, Quarterly Journal of 
Economics, 81, p.395–421. 

HOFSTEDE, Geert, ‘‘Culture’s Consequences: International Differences in Work Related Values. 
(Abridged Edition), London, Newbury Park: Sage Publications, 1984. 

HOFSTEDE, Geert, Cultures and Organizations: Software of the Mind, London, McGRAW-Hıll Book 
Company, 1991. 

KANTARCI, Hasan Bülent, ‘‘Sosyal Devlet, Sosyal Güvenlik ve Türkiye’de Zorunlu Askerlik Hizmeti’’, 
Http://Sbe.Balikesir.Edu.Tr/Dergi/Edergi/C6s10/Makale/C6s10m5.Pdf. Erişim; 21 Ekim 2010. 

KELLER, Katarına, Panu Poutvaara And Andreas Wagener, ‘‘Mılıtary Draft And Economıc Growth In 
Oecd Countrıes’’, Defence And Peace Economics, 2009, Vol. 20(5), October, Pp. 373–374. 

KERSTENS, K. and Meyermans, E. (1993) ‘‘The Draft Versus An All-Volunteer Force: İssues Of 
Efficiency And Equity in The Belgian Draft’’, Defence Economics, 4, p.271–284. 

LAGENDİJK, J., ‘‘Zorunlu Askerliğin Sonu Görünüyor’’, Radikal Gazetesi, 28.04.2010. 

LEANDER, Anna, ‘‘Drafting Community: Understanding the Fate of Conscription’’ Armed Forces & 
Society/Summer 2004, p.573. 

LEE, D.R. and McKenzie, R.B. (1992) ‘‘Reexamination of The Relative Efficiency of The Draft and The 
All-Volunteer Army’’, Southern Economic Journal, 59, p.646–654. 

LEVY, Yagıl, ‘‘Socıal Convertıbılıty And Mılıtarısm: Evaluatıons Of The Development Of Mılıtary-Socıety 
Relatıons In Israel In The Early 2000s' ’’, Journal Of Political And Military Sociology, 2003, Vol. 31, No. 
1 (Summer):71-96 

LAU, M.I., P. Poutvaara, and A. Wagener, ‘‘Dynamic costs of the draft’’ German Economic Review 
2004, 5, 381–406. 

LUTZ, D.S. (1996), ‘‘Ist eine Freiwilligen-Streitkraft billiger? (Are all-volunteer forces cheaper?)’’ In 
Hamburger Beiträge zur Friedensforschung und Sicherheitspolitik, edited by J. Gross and D.S. Lutz. 
Hamburg, 39–54. 

MOSKOS, Charles C., John Allen Williams, David R. Segal, ‘‘Armed Forces after the Cold War’’, The 
Postmodern Military (Ed.: Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University 
Press, New York, s.1-13, 2000. 

MOSKOS, Charles C., ‘‘Toward a Postmodern Military: The United States as a Pardigm’’, The 
Postmodern Military (Ed.: Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University 
Press, New York, s.14-31, 2000. 

MOSKOS, Charles, "Time to Bring Back the Draft?", American Enterprise Online, December 21, 2001. 
Congressional Digest, September 2006 içinde özet, s.220-222. 

MOSKOS, Charles, Paul Glastris, ‘‘Now Do You Believe We Need a Draft?’’, Washington Monthly, 
00430633, Nov2001, Vol. 33, Issue 11. 

MOSKOS, Charles, book review, ‘‘The Culture of Defense (by Christopher D. Van Aller, Lexington 
Books, 2001.) US Army War College, 00311723, Fall2001, Vol. 31, Issue 3. 

MOSKOS, Charles C., ‘‘What Ails the All-Volunteer Force: An Institutional Perspective’’, US Army War 
College, 00311723, Summer2001, Vol. 31, Issue 2. 

MOSKOS, Charles, “Reviving the Citizen Soldier,” Public Interest 147 (Spring 2002), p. 2–3. 

MOSKOS, Charles, ‘‘Saving The All-Volunteer Force’’, Mılıtary Revıew, May -June 2005. 

NEVO, Baruch, and Yael Shor, '‘The Contract Between The IDF And Israeli Society: Compulsory Service." Baruch Nevo and Yael Shor (ed.) ‘‘The Contract Between The IDF And Israeli Society: 
Compulsory Service: The Army-Society Project of the IDF and the Israel Democracy Institute, Jerusalem’’, The Israel Democracy Institute (Hebrew), 2002. 

ÖZGEN, Cenk, ‘‘Türkiye’de Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu’’, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006. 

POUTVAARA, P. and Wagener, A. (2007) ‘‘Conscription: Economic Costs and Political Allure’’, Economics of Peace and Security Journal, 2, p.6–15. 

ROTH-DOUQUET, Kathy & Frank Schaeffer, ‘‘Awol: The Unexcused Absence Of Amerıca’s Upper Class 
From Mılıtary Servıce—And How It Hurts Our Country (2006)’’, Revıewed By Major Charles Kuhfahl 
Jr., The Army Lawyer, February 2007. 

SANDLER, T. and Hartley, K. (1995) ‘‘The Economics of Defense’’, Cambridge: Cambridge University Press. 

SHAVİT, Uriya, "To Serve or Not to Serve?’’ Ha 'aretz Supplement, May 26 2000. 

SORENSEN, Henning , ‘‘Denmark: From Obligation to Option’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles 
C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.121, 2000. 

STROUP, M.D. and Heckelman, J.C. (2001) ‘‘Size of The Military Sector And Economic Growth: A Panel 
Data Analysis of Africa and Latin America’’, Journal of Applied Economics 4 329–360. 

WARNER, J.T. and Asch, B.J. (1995) ‘‘The Economics of Military Manpower’’, In Handbook of Defense 
Economics, Vol. 1, edited by K. Hartley and T. Sandler. Amsterdam: Elsevier, 348–398. 

WILLIAMS, John Allen, ‘‘The Postmodern Military Reconsidered’’, The Postmodern Military (Ed.: 
Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.21, 2000). 

WRONA Richard M. Jr., ‘‘A Dangerous Separation The Schism between the American Society and Its 
Military’’, American Peace Society, Vol. 169 No. 1, Summer 2006 s.29-30. 

VAN ALLER, Christopher D., ‘‘The Culture of Defense’’, Lexington Books, 2001. 

YILMAZ, Sait, ‘‘ABD Silahlı Kuvvetlerinde Dönüşüm’’, Stratejik Araştırmalar Dergisi, Mayıs 2009, Sayı 13. 

http://www.asal.msb.gov.tr/er_islemleri/Gun.kadar%20askerlik%20hiz.htm Erişim; 27 Ekim 2010. 

http://en.wikipedia.org/wiki/... (military_service, conscription, compulsory military service, volunteer military) Erişim; 05 Ekim -10 Kasım 2010. 

https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/... Erişim; 05 Ekim -10 Kasım 2010. 

http://www.nationmaster.com/cat/mil-military Erişim; 05 Ekim -10 Kasım 2010. 
1111 Sayılı Askerlik Kanunu. 


***



Dr. Salih AKYÜREK  Hakkında;


Salih AKYÜREK 1965 yılında Kırşehir’in Mucur ilçesinde doğdu. 1982 yılında Mucur Lisesinden, 1986 yılında Kara Harp Okulundan mezun 
oldu. 2001 yılında Başkent Üniversitesinde ‘‘İşletme’’ Yüksek lisans programını ve 2009 yılında Gazi Üniversitesinde ‘‘Genel İşletme’’ 
doktora programını tamamladı. 

1986-1994 yılları arasında K.K.K.lığına bağlı birliklerde takım ve bölük komutanı, 1994-2007 yılları arasında K.K.K.lığı Karargâhında personel 
alanında proje subayı olarak görev yaptı. Bu süre içerisinde 2001-2007 yıllarında K.K. Sosyolojik ve Psikolojik Araştırmalar Kısım Amiri olarak 
hizmet verdi ve TSK’nın Personel Sisteminin yeniden yapılandırılmasına dönük projelerde görev aldı. Aynı dönemde personel alanında pek çok 
araştırma projesini bizzat yürüttü. 2002-2003 yıllarında Bosna Hersek’te Türk Taburu Görev Kuvveti’nde görev yaptı. 

2008 yılında TSK’dan albay rütbesiyle emekli oldu. Mart-2009 tarihinde BİLGESAM’da ‘‘Sosyo-Kültürel Araştırmalar Uzmanı’’ olarak çalışmaya başladı. 

Araştırma tasarımı, ölçek tasarımı ve veri analizi konularında teknik uzmanlığı bulunan Salih AKYÜREK’in toplumsal kültür, örgüt kültürü, örgütsel iletişim, askeri kültür, personel/performans 
değerlendirme, kimlik, toplumsal kutuplaşma vb. konularda çalışmaları bulunmaktadır. 
Bedensel Engelliler Spor Federasyonunda milli tabanca atıcısı, ulusal atış hakemi ve atış eğitim kurulu başkanı olarak görev yapmaktadır. 
Reyhan Akyürek ile evli olan Salih AKYÜREK, Elif ve Salim Can adlarında iki çocuk babasıdır ve İngilizce bilmektedir. 

Mecidiyeköy Yolu Caddesi, Celil Ağa İş Merkezi, No:10, Kat:9 Daire:36 
Mecidiyeköy / İstanbul / Türkiye 
Tel: 0 212 217 65 91 Faks: 0 212 217 65 93 
e-posta: bilgesam@bilgesam.org 
www.bilgesam.org 

DİPNOTLAR;

1 Dr. Salih Akyürek BİLGESAM’da Sosyo-kültürel Araştırmalar Uzmanı olarak görev yapmaktadır. 
2 Henning Sorensen, ‘‘Denmark: From Obligation to Option’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles C. Moskos, John Allen 
   Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.121, 2000. 
3 Hale Akay, ‘‘Demokratik Gözetim: Kuramsal Değerlendirme’’, Almanak Türkiye 2006-2008: Güvenlik Sektörü ve 
   Demokratik Gözetim (Ed.: A. Bayramoğlu, A. İnsel) TESEV Yayınları, Temmuz 2009, s.11. 
4 Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal, ‘‘Armed Forces after the Cold War’’, The Postmodern Military 
   (Ed.: Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.1-2, 2000. 
5 A.g.e., s.2-3. 
6 Charles C. Moskos , tarafından yazılan makalede {‘‘Toward a Postmodern Military: The United States as a Pardigm’’, The 
   Postmodern Military (Ed.: Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, 
   s.15, 2000} ABD ve AB Orduları için yapılan tanımlar da kullanılarak hazırlanmıştır. Tabloda yer alan Türk Ordusuna ait 
   tespitler bu çalışmanın yazarına ait görüşleri yansıtmaktadır. Tabloda ‘‘*’’ işareti ile gösterilen parametreler bu 
   çalışmanın yazarı tarafından orijinal tabloya ilave edilen başlıklardır. 
7 Hofstede tarafından ortaya konulan ‘‘Güç Mesafesi’’ toplumsal kültür boyutu ‘‘Toplumdaki bireyler arasında 
   eşitsizliklerin kabul derecesi’’ olarak anlamlandırılmaktadır. Bkz.: HOFSTEDE, Geert, ‘‘Culture’s Consequences: 
   International Differences in Work Related Values. (Abridged Edition), London, Newbury Park: Sage Publications, 1984. 
   ve ‘‘Cultures and Organizations: Software of the Mind’’, London, McGRAW-Hıll Book Company, 1991. 
8 Thomas Donnelly; “The Military We Need, Defense Requirements of the Bush Doctrine”, American Enterprise Institute, 
   AEI Press, (Washington D.C., 2005), s.60., aktaran: Sait Yılmaz, ‘‘ABD Silahlı Kuvvetlerinde Dönüşüm’’, Stratejik 
   Araştırmalar Dergisi, Mayıs 2009, Sayı 13. Donnelly makalesinde; 2004 yılı itibariyle, ABD Ordusundaki 33 tugayın 
   4/5’inin yurtdışında görev yaptığını, 10 tümeninden dokuzunun ise Irak ve Afganistan görev aldığını aktarmaktadır. 
9 Bu model içerisinde, subay ve astsubaylardan oluşan yönetim kademeleri çok büyük oranda profesyonellerden 
   oluşmaktadır. 
10 Çizelgedeki veriler; wikipedia ansiklopedik sözlüğün İngilizce sayfasından (http://en.wikipedia.org/wiki/...), military 
    service, conscription, compulsory military service, volunteer military madde başlıklarındaki bilgilerden; CIA’nın World 
    Factbook açık bilgi kaynağı (https://www.cia.gov/library/publications/the-world-factbook/geos/... .html) ve 
    http://www.nationmaster.com/cat/mil-military.   
    Sayfasındaki bilgilerden 05 Ekim-10 Kasım 2010 erişim tarihi itibariyle derlenmiştir. 
11 2006 yılı itibariyle Yunanistan Ordusunda 12 ay olan hizmet süresinin, sahip olunan çocuk sayısına göre düşürüldüğü görülmektedir. 
    Aktaran: Cenk Özgen, ‘‘Türkiye’de Zorunlu Askerlik ve Profesyonel Ordu’’, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve 
    Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006.
12 Stephen E. Ambrose, ‘‘The End Of The Draft, And More’’ Natıonal Revıew/August R 9, 1999.
13 Bernhard Fleckenstein, ‘‘Germany Forerunner of a Postmodern Military?’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles C. 
    Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.84,99, 2000. 
14 Charles Moskos, Paul Glastris, ‘‘Now Do You Believe We Need a Draft?’’, Washington Monthly, 00430633, Nov2001, Vol. 33, Issue 11. 
15 Baruch Nevo and Yael Shor, '‘The Contract Between The IDF And Israeli Society: Compulsory Service." Baruch Nevo and 
    Yael Shor (ed.) ‘‘The Contract Between The IDF And Israeli Society: Compulsory Service: The Army-Society Project of the 
    IDF and the Israel Democracy Institute, Jerusalem’’, İçinde, The Israel Democracy Institute (Hebrew), 2002. Aktaran; 
    Yagıl Levy, ‘‘Socıal Convertıbılıty And Mılıtarısm: Evaluatıons Of The Development Of Mılıtary-Socıety Relatıons In Israel 
    In The Early 2000s' ’’, Journal Of Political And Military Sociology, 2003, Vol. 31, No. 1 (Summer): p.80. 
16 Christopher Briem, ‘‘A 21st-Century Draft Will Not Work’’ Proceedings, September 2002. 
17 Charles Moskos, Paul Glastris, ‘‘Now Do You Believe We Need a Draft?’’, Washington Monthly, 00430633, Nov2001, Vol. 33, Issue 11. 
18 Charles Moskos, Paul Glastris, a.g.e. 
19 Charles Moskos, Paul Glastris, a.g.e. 
20 Charles Moskos, Paul Glastris, a.g.e. 
21 Christopher Briem, ‘‘A 21st-Century Draft Will Not Work’’ Proceedings, September 2002. 
22 Charles Moskos, "Time to Bring Back the Draft?"American Enterprise Online, December 21, 2001. Congressional Digest, 
    September 2006 içinde özet, s.222. 
23 Almanya Ordusu örneği için Bkz.; BakınıBernhard Fleckenstein, ‘‘Germany Forerunner of a Postmodern Military?’’, The 
    Postmodern Military (Ed.: Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, 
    s.84,99, 2000. 
24 Charles Moskos, "Time to Bring Back the Draft?"American Enterprise Online, December 21, 2001. Congressional Digest, 
    September 2006 içinde özet, s.222. 
25 Moskos, Charles, book review, ‘‘The Culture of Defense (by Christopher D. Van Aller, Lexington Books, 2001.) US Army 
     War College, 00311723, Fall2001, Vol. 31, Issue 3. 
26 Charles Moskos, Paul Glastris, ‘‘Now Do You Believe We Need a Draft?’’, Washington Monthly, 00430633, Nov2001, Vol. 
     33, Issue 11. 
27 Ayn Rand, ‘‘Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal (Kapitalizm: The Unknown Ideal)’’, Çev.: Nejdet Kandemir, Plato Yayınları, 
    İstanbul, 2004, s.299. 
28 Ulrich Bröckling, ‘‘Disiplin: Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi’’, Çev.: Veysel Atayman, Ayrıntı Yayınları, İkinci 
    Basım, 2008, İstanbul, s.379. 
29 Anna Leander, ‘‘Drafting Community: Understanding the Fate of Conscription’’ Armed Forces & Society/Summer 2004, 
    p.574-582. 
30 Katarına Keller, Panu Poutvaara And Andreas Wagener, ‘‘Mılıtary Draft And Economıc Growth In Oecd Countrıes’’, 
    Defence And Peace Economics, 2009, Vol. 20(5), October, Pp. 373–374. 
31 Christopher Briem, ‘‘A 21st-Century Draft Will Not Work’’ Proceedings, September 2002. 
32 Hale Akay, ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri: Kurumsal ve Askeri Boyut’’, Almanak Türkiye 2006-2008: Güvenlik Sektörü ve 
    Demokratik Gözetim (Ed.: A.Bayramoğlu, A. İnsel) TESEV Yayınları, Temmuz 2009, s.128. 
33 Katarına Keller, Panu Poutvaara And Andreas Wagener, ‘‘Mılıtary Draft And Economıc Growth In Oecd Countrıes’’, 
    Defence And Peace Economics, 2009, Vol. 20(5), October, Pp. 375–376. 
34 M.I. Lau, P. Poutvaara, and A. Wagener, ‘‘Dynamic costs of the draft’’ German Economic Review 2004, 5, 381–406. 
35 K. Kerstens, E. Meyermans, ‘‘The Draft Versus An All-Volunteer Force: İssues Of Efficiency And Equity in The Belgian 
    Draft’’, Defence Economics, 1993, 4, p.271–284. 
36 D.S. Lutz, ‘‘Ist eine Freiwilligen-Streitkraft billiger? (Are all-volunteer forces cheaper?)’’ In Hamburger Beiträge zur 
    Friedensforschung und Sicherheitspolitik, edited by J. Gross and D.S. Lutz. Hamburg, 1996, p.39–54. 
37 M.D. Stroup, J.C. Heckelman, ‘‘Size of The Military Sector And Economic Growth: A Panel Data Analysis of Africa and 
    Latin America’’, Journal of Applied Economics, 2001, 4, 329–360. 
38 Ayn Rand, ‘‘Kapitalizm: Bilinmeyen İdeal (Kapitalizm: The Unknown Ideal)’’, Çev.: Nejdet Kandemir, Plato Yayınları, 
    İstanbul, 2004, s.296-299. 
39 G.M. Anderson, D. Halcoussis and R.D. Tollison, (1996) ‘‘Drafting The Competition: Labor Unions And Military 
    Conscription’’, Defence and Peace Economics, 1996, 7, p.189–202. 
40 Anna Leander, ‘‘Drafting Community: Understanding the Fate of Conscription’’ Armed Forces & Society/Summer, 2004, p.573. 
41 Charles Moskos, Paul Glastris, ‘‘Now Do You Believe We Need a Draft?’’, Washington Monthly, 00430633, Nov2001, Vol. 33, Issue 11. 
42 Anna Leander, ‘‘Drafting Community: Understanding the Fate of Conscription’’ Armed Forces & Society/Summer 2004, p.574-582. 
43 Ulrich Bröckling, ‘‘Disiplin: Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi’’, Çev.: Veysel Atayman, Ayrıntı Yayınları, İkinci Basım, 2008, İstanbul, s.403-404. 
44 Charles Moskos, Paul Glastris, ‘‘Now Do You Believe We Need a Draft?’’, Washington Monthly, 00430633, Nov2001, Vol.33, Issue 11. 
45 CBC News/New York Times tarafından yapılan çalışma, 16 Eylül 2005, http://0-poll.orspub.com.usmalibrary.edu, 
    adresinde “Military.” Başlığı altında ulaşılabilir, aktaran: Richard M. Wrona Jr. ‘‘A Dangerous Separation The Schism 
    between the American Society and Its Military’’, American Peace Society, Vol. 169 No. 1, Summer 2006 s.29. 
46 Aktarılan üç farklı sonuç, PEW Research Center tarafından sırasıyla 2005, 2004, 2005 yıllarında yapılan telefon 
    anketlerine ait olup, online olarak ‘‘Polling the Nations Database’’ içinde ‘’Military’’ başlığı altında bulunmaktadır. 
    Aktaran; Richard M. Wrona Jr. ‘‘A Dangerous Separation The Schism between the American Society and Its Military’’, 
    American Peace Society, Vol. 169 No. 1, Summer 2006 s.29-30. 
47 Charles Moskos, Paul Glastris, ‘‘Now Do You Believe We Need a Draft?’’, Washington Monthly, 00430633, Nov2001, Vol. 
    33, Issue 11. 
48 Charles C. Moskos, ‘‘Saving The All-Volunteer Force’’, Mılıtary Revıew, May -June 2005. 
49 Charles Moskos, “Reviving the Citizen Soldier,” Public Interest 147 (Spring 2002). 
50 Richard M. Wrona Jr. ‘‘A Dangerous Separation The Schism between the American Society and Its Military’’, American 
Peace Society, Vol. 169 No. 1, Summer 2006 s.29-30. 
51 Shavit, Uriya, "To Serve or Not to Serve?’’ Ha 'aretz Supplement, May 26 2000. Aktaran; Yagıl Levy, ‘‘Socıal 
    Convertıbılıty And Mılıtarısm: Evaluatıons Of The Development Of Mılıtary-Socıety Relatıons In Israel In The Early 2000s' 
    ’’, Journal Of Political And Military Sociology, 2003, Vol. 31, No. 1 (Summer), 80. 
52 Bernhard Fleckenstein, ‘‘Germany Forerunner of a Postmodern Military?’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles C. 
    Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, 2000, s.84,99. 
53 Charles C. Moskos , ‘‘Toward a Postmodern Military: The United States as a Pardigm’’, The Postmodern Military (Ed.: 
    Charles C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.21, 2000). 
54 Charles C MOSKOS, ‘‘What Ails the All-Volunteer Force: An Institutional Perspective’’, US Army War College, 00311723, 
    Summer2001, Vol. 31, Issue 2. 
55 Bernhard Fleckenstein, ‘‘Germany Forerunner of a Postmodern Military?’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles C. 
    Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.90, 2000. 
56 Bkz.: Christopher Dandeker, ‘‘The United Kingdom: The Overstretched Military’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles 
     C. Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.21, 2000). 
57 Reuven Gal, Stuart A. Cohen, ‘‘Israel: Still Waiting in the Wings’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles C. Moskos, John 
    Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.21, 2000). 
58 John Allen Williams, ‘‘The Postmodern Military Reconsidered’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles C. Moskos, John 
    Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.21, 2000). 
59 Kathy Roth-Douquet & Frank Schaeffer, ‘‘Awol: The Unexcused Absence Of Amerıca’s Upper Class From Mılıtary 
    Servıce—And How It Hurts Our Country (2006)’’, Revıewed By Major Charles Kuhfahl Jr., The Army Lawyer, February 2007. 
60 Charles Moskos, Paul Glastris, ‘‘Now Do You Believe We Need a Draft?’’, Washington Monthly, 00430633, Nov2001, Vol. 33, Issue 11. 
61 HOFSTEDE, Geert, ‘‘Culture’s Consequences: International Differences in Work Related Values. (Abridged Edition), 
    London, Newbury Park: Sage Publications, 1984. ve ‘‘Cultures and Organizations: Software of the Mind’’, London, 
    McGRAW-Hıll Book Company, 1991. 
62 Kathy Roth-Douquet & Frank Schaeffer, ‘‘Awol: The Unexcused Absence Of Amerıca’s Upper Class From Mılıtary 
     Servıce—And How It Hurts Our Country (2006)’’, Revıewed By Major Charles Kuhfahl Jr., The Army Lawyer, February 2007. 
63 Anna Leander, ‘‘Drafting Community: Understanding the Fate of Conscription’’ Armed Forces & Society/Summer 2004, p.574-582. 
64 Anna Leander, a.g.e. p.574-582. 
65 Hofstede Türkiye bu kültür boyutunda, doğulu pek çok toplum ve Fransa ile birlikte yüksek güç mesafeli (eşitsizlikleri 
    daha olağan kabul eden) ülkeler grubunda yer almaktadır. Bkz.: HOFSTEDE, Geert, ‘‘Culture’s Consequences: 
    International Differences in Work Related Values. (Abridged Edition), London, Newbury Park: Sage Publications, 1984. 
    ve ‘‘Cultures and Organizations: Software of the Mind’’, London, McGRAW-Hıll Book Company, 1991. 
66 Bernhard Fleckenstein, ‘‘Germany Forerunner of a Postmodern Military?’’, The Postmodern Military (Ed.: Charles C. 
    Moskos, John Allen Williams, David R. Segal), Oxford University Press, New York, s.99, 2000. 
67 Anna Leander, ‘‘Drafting Community: Understanding the Fate of Conscription’’ Armed Forces & Society/Summer 2004, 
    p.573-577. 
68 CBC News/New York Times tarafından yapılan çalışma, 16 Eylül 2005, http://0-poll.orspub.com.usmalibrary.edu, 
    adresinde “Military.” Başlığı altında ulaşılabilir, aktaran: Richard M. Wrona Jr. ‘‘A Dangerous Separation The Schism 
    between the American Society and Its Military’’, American Peace Society, Vol. 169 No. 1, Summer 2006 s.29. 
69 Charles Moskos, "Time to Bring Back the Draft?"American Enterprise Online, December 21, 2001. Congressional Digest, 
    September 2006 içinde özet, s.220-222. 
70 Richard M. Wrona Jr. ‘‘A Dangerous Separation The Schism between the American Society and Its Military’’, American 
    Peace Society, Vol. 169 No. 1, Summer 2006 s.28.
71 Charles Moskos, "Time to Bring Back the Draft?"American Enterprise Online, December 21, 2001. Congressional Digest, 
    September 2006 içinde özet, s.220-222.
72 Christopher Briem, ‘‘A 21st-Century Draft Will Not Work’’ Proceedings, September 2002.
73 Stephen E. Ambrose, ‘‘The End Of The Draft, And More’’ Natıonal Revıew/Augus R 9, 1999.
74 Christopher D. Van Aller, ‘‘The Culture of Defense’’, Lexington Books, 2001. Aktaran; , Charles Moskos, book review, 
    US Army War College, 00311723, Fall2001, Vol. 31, Issue 3.
75 Charles Moskos, “Reviving the Citizen Soldier”, Public Interest, 147, Spring 2002.
76 Charles Moskos, a.g.e.
77 Anna Leander, ‘‘Drafting Community: Understanding the Fate of Conscription’’ Armed Forces & Society/Summer 2004, p.573-577.
78 http://www.asal.msb.gov.tr/er_islemleri/Gun.kadar%20askerlik%20hiz.htm adresindeki bilgilerle oluşturulmuştur. 
    Erişim tarihi 27 Ekim 2007. 
79 15 aya tabi erler için acemi er eğitim birliklerindeki temel eğitim sonrasında kalan askerlik süresi, sevk ve izin süreleri 
    hariç yaklaşık bir yıldır. 
80 Charles Moskos, “Reviving the Citizen Soldier”, Public Interest, 147, Spring 2002. 
81 J. Lagendijk, ‘‘Zorunlu Askerliğin Sonu Görünüyor’’, Radikal Gazetesi, 28.04.2010. 
82 Kantarcı; mevcut uygulamayı eleştirdiği makalesinde, bu konuda tedbir almanın sosyal devletin bir gereği olduğunu 
    vurgulamaktadır. Hasan Bülent Kantarcı, ‘‘Sosyal Devlet, Sosyal Güvenlik ve Türkiye’de Zorunlu Askerlik Hizmeti’’, 
    http://Sbe.Balikesir.Edu.Tr/Dergi/Edergi/C6s10/Makale/C6s10m5.Pdf 
83 Star Gazetesi, ‘‘Bugüne kadar kaç kişi bedelli askerlik yaptı’’, 16 Mayıs 2009. 
84 1987 tarihteki Bedelli Askerlik uygulaması, Kamu Hizmeti alternatifi ile birlikte, kişilere tercih hakkı verilerek 
    uygulanmıştır. 
85 Karma Ordu ile, zorunlu askerlerle birlikte, profesyonel erlerin de kurumda görev yaptığı yarı profesyonel olarak da 
    adlandırılabilecek yapı kastedilmektedir. 
86 Ulrich Bröckling, ‘‘Disiplin: Askeri İtaat Üretiminin Sosyolojisi ve Tarihi’’, Çev.: Veysel Atayman, Ayrıntı Yayınları, İkinci 
    Basım, 2008, İstanbul, s.403. 
87 Hale Akay, ‘‘Türk Silahlı Kuvvetleri: Kurumsal ve Askeri Boyut’’, Almanak Türkiye 2006-2008: Güvenlik Sektörü ve 
    Demokratik Gözetim (Ed.: A.Bayramoğlu, A. İnsel) TESEV Yayınları, Temmuz 2009, s.128. 
88 Anna Leander, ‘‘Drafting Community: Understanding the Fate of Conscription’’ Armed Forces & Society/Summer 2004, p.573. 
89 HOFSTEDE, Geert, ‘‘Culture’s Consequences: International Differences in Work Related Values. (Abridged Edition), 
    London, Newbury Park: Sage Publications, 1984. ve ‘‘Cultures and Organizations: Software of the Mind’’, London, 
    McGRAW-Hıll Book Company, 1991. 


***