25 Ekim 2020 Pazar

YENİ KIBRIS STRATEJİSİ “TANINMA” BÖLÜM 2

      YENİ KIBRIS STRATEJİSİ “TANINMA” BÖLÜM 2


KIBRIS, STRATEJİSİ, TANINMA,Doç. Dr. Atilla SANDIKLI,KKTC, GKRY, müzakere süreci, Annan Planı,



4. MÜZAKEREYE TARAFLARIN BAKIŞI VE GETİRDİKLERİ ÖNERİLER

GKRY Radyo Televizyon Kurumu tarafından 18-19 Mart 2006 tarihlerinde
seçmen niteliği taşıyan 1200 kişinin katıldığı bir anket gerçekleştirilmiştir.
Söz konusu anket, Kıbrıs Rum Halkının genel olarak Kıbrıs sorununa,
Kıbrıslı Türklere, ülkemizin AB üyeliğine ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimine
bakışına dair dikkat çekici ipuçları içermektedir. Anket sonuçlarından, başta
gençler olmak üzere Kıbrıs Rum halkının önemli bir bölümünün Kıbrıslı
Türklere sempati duymadığı ve onlarla tek bir çatı altında yaşamak
istemediği ortaya çıkmıştır. Başta ABD, AB ülkeleri ve diğer ilgili taraflarca
bile uzlaşmaz tutumuyla çözüme engel olduğu dile getirilen GKRY lideri
Papadopoulos'a ve izlediği Kıbrıs politikasına destek verdikleri görülmüştür.
GKRY'de yapılan anketlerde 18-25 yaş arasındaki Rum gençlerin %61’inin
Türklerle birlikte yaşamak istemediklerini beyan ettikleri göz önünde
bulundurulduğunda, Kıbrıs sorununa BM çerçevesinde kapsamlı bir çözüm
bulunması yönündeki çabalar açısından GKRY’de yerleşen “retçi” zihniyeti
açıkça sergilemektedir.

GKRY’de 21 Mayıs 2006 tarihinde milletvekilliği genel seçimleri
gerçekleştirilmiştir. Seçimler hem Annan Planı üzerinde 24 Nisan 2004
tarihinde düzenlenen referandumlardan sonra yapılan ilk genel seçimin
galibi “Kıbrıs sorununun çözümünü reddedenler” olmuştur. 2004 yılındaki
referandumlarda Annan Planı’nı savunan ana muhalefet partisi konumundaki
DİSİ’nin oylarında 2001 yılına oranla %3.67 civarında kayıp olması dikkat
çekicidir. Seçim sonuçlarının dikkat çeken bir diğer yönü, Rum lider 
Papadopulos’un başında bulunduğu DİKO partisinin oylarını % 3.07
oranında artırmış olmasıdır. Bu partinin seçimlerde oylarını artırması, anılan
retçi zihniyetin az da olsa GKRY’de tabanını genişlettiğine işaret etmektedir.
Referandumlar sonrasında KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile GKRY lideri
Papadopulos, 5 Eylül 2007 tarihinde BM Genel Sekreteri’nin Özel
Temsilcisi Möller’in de hazır bulunduğu bir toplantıda bir araya
gelmişlerdir. Cumhurbaşkanı Talat, toplantıda, 14 ayda 52 görüşme
yapılmasına rağmen gelişme sağlanamadığını, Rum tarafının teklifi
doğrultusunda bir-iki Teknik Komite ve Çalışma Grubu kurularak
çalışmalara başlanması ve sürecin oluruna bırakılması halinde kapsamlı
çözüm perspektifinden uzaklaşılacağını vurgulamıştır. Talat, iki tarafın
kapsamlı çözüm perspektifi üzerine yoğunlaşmalarının ve yükümlülük
üstlenmelerinin önem taşıdığının altını çizerek, iki-iki buçuk ay sürecek
hazırlık dönemini takiben müzakerelerin başlatılması ve 2008 yılı sonuna
kadar kapsamlı çözüme ulaşılması yönünde bir öneri getirmiştir. Talat
ayrıca, günlük yaşamı ilgilendiren Teknik Komitelerin de bu görüşme
sürecinden bağımsız olarak bir an önce faaliyete geçmesini teklif etmiştir.
Talat, ayrıca Ada’da kapsamlı çözümün, yerleşik BM parametreleri ve
müzakere sürecinde ortaya çıkan müktesebat zemininde gerçekleşmesi
gerektiğine dikkat çekerek, müzakerelere sıfırdan başlanmasının mümkün
olmadığını kaydetmiştir. GKRY lideri Papadopulos, Cumhurbaşkanı Talat’ın
önerilerini reddetmiş ve kısıtlı bir gündem çerçevesinde liderlerin belirli
aralıklarla bir araya gelmesi şeklinde özetlenebilecek bir tutum sergilemiştir.

KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, 16 Ekim 2007 tarihinde New York’ta BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’la bir görüşme yapmıştır. Talat bu görüşmede Papadopoulos’un uzlaşmaz tutumuna atıfta bulunarak, Kıbrıs Türk tarafının kapsamlı çözüme ilişkin yaklaşımını izah etmiş, ayrıca Genel Sekreter’e Kıbrıs’ta iki taraf arasında olumlu bir atmosferin tesis edilebilmesi için bir Güven Artırıcı Önlemler paketi sunmuştur.

AKEL lideri Hristofyas 17 Şubat 2008 tarihinde yapılan GKRY başkanlık
seçimlerinde ilk turunda oyların %53.37’sini alarak GKRY başkanlığına
seçilmiştir. KKTC Cumhurbaşkanı Talat 22 Şubat 2008’de BM Genel 
Sekreteri’ne muhatap mektubunda Kıbrıs Türk tarafının çözüm iradesini
muhafaza ettiğini ve yeni bir müzakere süreci başlatmaya hazır olduğunu
bildirmiştir. Başbakan Tayyip Erdoğan da BM Genel Sekreteri, AB
Komisyonu Başkanı, BMGK daimi üyeleri ve AB devlet ve hükümet
başkanlarına muhatap 6 Mart 2008 tarihli mektubunda esas olarak
KKTC’nin çözüme yönelik yaklaşımını desteklediğini vurgulamıştır.
KKTC Cumhurbaşkanı Talat ile GKRY lideri Hristofyas, 21 Mart 2008
tarihinde gerçekleştirdikleri görüşmede Teknik Komiteler ve Çalışma
Grupları kurulması ve üç ay sonra bir araya gelerek BM Genel Sekreteri’nin
‘İyi Niyet Misyonu’ çerçevesinde kapsamlı müzakerelerin başlatılması
hususlarında mutabakata varmışlardır. 23 Mayıs tarihindeki görüşmede
siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli, iki toplumlu federasyona bağlılıklarını teyit
etmişler ve ortaklığın eşit statüdeki Türk ve Rum Kurucu Devletleri’nden
oluşan, tek uluslararası kimlikli ve federal bir hükümete sahip olması
konusunda vardıkları mutabakatı, Ortak Açıklama’ya dercetmişlerdir.
Liderler, 1 Temmuz 2008 görüşmesi sonrasında yaptıkları Ortak
Açıklama’da tek egemenlik ile tek vatandaşlık konularını görüştüklerini ve
bu konularda prensipte anlaşarak uygulama detaylarını kapsamlı
müzakereler çerçevesinde değerlendireceklerini belirtmişlerdir. 

   25 Temmuz tarihli Ortak Açıklama’da, Liderler, üzerinde anlaşmaya varılacak 
çözümüneşzamanlı ayrı referandumlara sunulmasını ve kapsamlı müzakerelerin 
3 Eylül tarihinde başlatılmasını kararlaştırmışlardır.

   KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile GKRY lideri Hristofyas 3 Eylül 2008 
günü bir araya gelerek, Kıbrıs’ta BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde  kapsamlı çözüm müzakerelerini başlatmışlardır.

Liderler 3 Eylül’deki açılıştan sonra yapılan toplantılarda federal düzeyde
yasama, yürütme, yargı, kilitlenmeyi çözücü mekanizmalar ile bağımsız
kurumlar konuları üzerinde durmuşlardır. Yönetim ve yetki paylaşımı
konusunda üzerinde anlaşılan hususlar yanında, bazı esaslı konularda taraflar
ciddi görüş ayrılıkları içindedirler. Rum yönetimi, esas olarak güçlü bir
“Federal Devlet”in erklerinde Rum ağırlığını dolaylı ya da dolaysız garanti
altına alacak düzenlemelerde ısrar etmektedir. KKTC liderliği ise siyasi
eşitlik ilkesinin Federal yapıda aşındırılmasının önüne geçecek biçimde 
temsil ve karar mekanizmalarında Kurucu Devletlerin etkin katılımını
koruyacak ve kendilerini egemence yönetmelerini sağlayacak düzenlemeleri
BM parametrelerine uygun biçimde savunmaktadır. 

Bu bağlamda, Rum yönetimi ortak listeyle seçilecek “Başkanlık Ofisi”, Yürütme’de ortaya çıkacak tıkanıklıkların çözüm sürecinde daha uzun süre Rum tarafında
kalacak Başkanlık makamının oyunun belirleyiciliği, Yasama tıkanıklıklarında Rum ağırlıklı çözüm mekanizmasının karar alabilmesi gibi önerilerinde katı bir pozisyon benimsemekte, buna paralel olarak dış ilişkilerin yürütülmesi, hava ve deniz yetki alanları, hava ve deniz ulaşımı, liman ve hava alanlarının mülkiyeti gibi konularda da dayatmacı olmaktadır.

KKTC tarafı, Kurucu Devletlere kalacak artık yetkilerin mümkün olduğunca
geniş tutulması, Federal Yürütme’nin Annan Planı temelinde “Başkanlık Konseyi”  biçiminde oluşumu, Kurucu Devletlerin yetki alanlarına dahil konularda dış ilişkiler kurmaları ve yürütebilmeleri, Yasamada ve yarı yargısal yetkili kurumlarda siyasi eşitlik ilkesinin gözetilmesi gibi hususları savunmaktadır.

Diğer yandan, Rum yönetimi yeni ortaklığın hayata geçirilmesi ile ilgili
ilke ve prosedürlerin belirlenmesini müzakerelerin sonuna bırakma
eğiliminde ısrarcı görünmekte, KKTC tarafı ise bu noktanın bir an evvel
açıklığa kavuşturulmasının önemine dikkat çekmektedir. Ayrıca, “normlar
hiyerarşisi” konusunda KKTC tarafı, AB normları ve müktesebatının
çözümün diğer veçhelerini aşındırmayacak biçimde ifade bulmasını, Federal
yasalarla Kurucu Devlet yasaları arasında ise hiyerarşi bulunmamasını
savunmaktadır.
Rum tarafı, “mülkiyet” başlığı altında yürütülmekte olan müzakerelerde,
göçmenlerin mülkleri üzerindeki haklarını kullanma biçimlerine kendilerinin
karar vermeleri üzerinde ısrarcıdır. Kıbrıs Türk tarafı ise, mülkiyet rejimine
ilişkin kriterlerin belirlenmesini, iade, tazminat ve takas yöntemlerinin
belirlenecek ölçütlere göre iki kesimlilik ilkesini aşındırmayacak biçimde
uygulanmasını, dolayısıyla yerleşik BM parametreleri ve Annan Planı
düzenlemelerine riayet edilmesini savunmaktadır. Rum liderliği bu aşamada
BM Güvenlik Konseyi tarafından da tanımı yapılmış olan iki kesimlilik
ilkesini tanımadığı da dahil olmak üzere BM müktesebatı ve kapsamlı 
çözüm süreci prensipleriyle bağdaşmayan uzlaşmaz bir tutuma yönelmekte,
Kurucu Devletler de mülkiyet çoğunluğu ölçütünü reddetmekte, nüfus
çoğunluğu ölçütünü ise tartışma konusuna dönüştürmektedir.
GKRY lideri Dimitris Hristofyas ile KKTC lideri Mehmet Ali Talat,
Kıbrıs'ın bütünleşme sürecini hızlandırmak için 11-13 Ocak 2010’da
Lefkoşa'da yoğunlaştırılmış görüşmelere katıldı. Görüşmenin gündem
maddeleri arasında hükümet yönetimi, yetki paylaşımı, ekonominin
bütünleşmesi konuları yer aldı. Rum ve Türk kesimleri liderleri ilk tur
görüşmenin sona ermesinin ardından yaptıkları açıklamalarda görüşmede
somut gelişmeler sağlanamadığını belirttiler. Görüşmeden önce Rum
kesiminin, Türk kesimi liderinin ileri sürdüğü öneri paketini açık bir dille
reddettiğini açıklaması, yoğunlaştırılmış görüşmelerden olumlu sonuçların
çıkması yönündeki beklentilere gölge düşmesine neden oldu.

SONUÇ

Açıklamalardan anlaşılacağı üzere GKRY, AB’ye dahil olduktan sonra
KKTC üzerindeki ambargo ve izolasyonların devamı yönündeki
girişimlerine devam etmektedir. Türkiye’nin AB adaylık müzakerelerinin
çıkmaza girmesi19 ve kilitlenmesi için çalışmalarına ağırlık vermiştir. Ayrıca
adadaki görüşmelerin olumsuz sonuçlanması maksadıyla ince bir siyaset
yürütmektedir. Amacı KKTC ekonomisinin gelişmesini engellemek, Türk
halkını fakir ve GKRY’ye muhtaç duruma getirmek, ekonomik olarak kötü
durumda olan halkla devleti karşı karşıya getirerek KKTC yetkililerinin
azınlık statüsü içinde Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dahil etmektir. Bunu
gerçekleştirebilmesinin önündeki en büyük engel Türkiye’dir. Bu nedenle
19 Türkiye, 1963 Ankara Anlaşması’nı AB’ne 1 Mayıs 2004 tarihinde üye olan ve
aralarında GKRY’nin de bulunduğu on yeni ülkeye teşmil edecek olan Uyum
Protokolü’nü 29 Temmuz 2005’de imzaladı. Ayrıca bir deklarasyonla Uyum
Protokolü’nün imzalanmasının GKRY’nin siyasi olarak tanınması anlamına
gelmeyeceği kayda geçirildi. Halihazırda Uyum Protokolü paralelinde Türk liman ve
havaalanlarının GKRY gemi ve uçaklarına açılmasına yönelik baskılar, Türkiye’nin
üyelik müzakerelerine de yansıtılmakta olup, 8 Fasıl bu gerekçeyle askıya alınmış
durumdadır.

AB Müzakere sürecini kilitlemekte ve Türkiye’yi kendi beklentileri
doğrultusunda bir anlaşmaya yönlendirmeye gayret sarf etmektedir.
GKRY AB üyesi olduktan sonra yaşanan süreç bize açık bir şekilde
göstermektedir ki Kıbrıs’taki mevcut statüko GKRY’nin lehinedir. Bu
nedenle mevcut statükoyu bozmaya yönelik her girişimi engellemeye
çalışmaktadır. BM öncülüğünde bu güne kadar yapılan görüşme ve
müzakerelerde elde edilen zemini kabul etmemektedir. GKRY’yi barış
anlaşmasına zorlamak ve bebek adımlarıyla ilerlemekte olan Türkiye-AB
müzakere sürecine olumsuz etkilerini kırmak için stratejide değişiklik
yapmak gerekmektedir. Her zaman adil bir barış anlaşması peşinde gayret
sarf etmek ve bu yöndeki girişimlerine devam edeceği emareleri vermek
Rumların uzlaşmaz tutumunu kırmamaktadır. GKRY’nin uzlaşmaz
tutumunu ortadan kaldırmanın tek yolu barış anlaşmasıyla ilgili çalışmalara
devam ederken kararlı bir şekilde KKTC’nin tanınması yönündeki
girişimlere ağırlık vermektir. KKTC’nin tanınması yönündeki girişimler
barış anlaşması için yapılacak çalışmalara engel teşkil etmez. Tam tersine
KKTC’nin öne sürdüğü Annan planıyla da resmileşmiş iki kesimli, iki
kurucu devletli ve siyasi eşitliğe dayalı yapıya ve Türkiye’nin etkin
garantörlüğü tezine hizmet eder. Çünkü KKTC’nin bazı devletler tarafından
tanınması GKRY’nin en hassas tarafını oluşturmaktadır. Bu girişimler
GKRY’deki endişeleri arttıracak, stratejinin en önemli unsurlarından bir
tanesi olan ve kendi lehine işlediğini değerlendirdiği zamanın önemli bir risk
oluşturduğunu görecektir.

Tanınma Stratejisi BM Genel Sekreteri Annan’ın raporunda belirtildiği gibi “Rumlar gerçekten siyasi eşitliğe ve ortaklığa dayalı çözümü istiyorlarsa
bunu sadece dile getirmelerinin yeterli olmayacağı, aynı zamanda eylemlerle bunu göstermeleri gerektiği” vurgulanmış olacaktır. Bu sayede Rumların
görüşmelerde daha sonuç odaklı ve işbirliğine açık bir yaklaşım sergilemeleri sağlanabilecektir.

Tanınma stratejisinde; KKTC’nin hukuki anlamda bazı devletler tarafından tanınmasını sağlamanın yanında, bu mümkün olmadığı takdirde tanınma imajı yaratacak sonuçlar almak da önemlidir. Tanınma stratejisinin  amacı sadece KKTC’nin tanınmasının hedeflenmesi değildir. Esas olan oluşturulacak algıyla, Rumlar’ı makul bir anlaşma imzalamaya zorlamaktır.

Bazı devletlerde ve uluslararası örgütlerde temsilciliklerin açılması, uluslararası toplantılara gözlemci olarak da olsa katılımın sağlanması bu imajı yaratacak yollar olarak sayılabilir. KKTC’de yabancı yatırımların arttırılması, uluslararası ticaret ve direkt uçuşların sağlanması ve turizmin geliştirilmesi de tanınma imajının oluşturulmasında etkili olacaktır.

Rum Yönetimi 2006 yılında Katar’da büyükelçilik açmış, buna tepki gösteren Türkiye ile ilişkilerinin bozulmasını istemeyen Katar, KKTC’ye de büyükelçilik açma izni vermişti. Rum Yönetimi 2009 yılında Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Endonezya, Küba, Brezilya ve Bulgaristan'da olmak üzere 6 büyükelçilik açtı. Fakat bu ülkelere yönelik olarak benzer bir çalışma KKTC tarafından gerçekleştirilemedi. En azından bu ülkelerde temsilcilik açılabilirdi. Şimdi ise Anadolu Ajansı'nın Rum basınına dayandırdığı haberinde, Güney Kıbrıs hükümeti, bu yıl Umman ve Slovakya'da büyükelçilik açmayı planlıyor. 2011 yılında Kuveyt ve Kazakistan'da, 2012 yılında ise Kanada'da büyükelçilik açılması programlanıyor. Dolayısıyla KKTC’nin yapması gereken girişim ve açılımları Rum Yönetimi gerçekleştiriyor. Çünkü Kıbrıs Rum Yönetimi’nin en büyük hassasiyeti KKTC’nin uluslararası alanda tanınması anlamına gelecek gelişmeler meydana gelmesidir.

Kıbrıs Rum Mahkemeleri’ni adanın geneli için yetkili kabul eden ABAD’ın Orams davası hakkındaki görüşü, 05.03.2010 tarihli Demopoulos/Türkiye  ve diğer 7 dava hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararıyla geçersiz hale geldi. Bu karar hukuki yollarla yaratılan tanınma imajının en  yeni örneğidir. Karar KKTC’de Türkler tarafından oluşturulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nu etkin bir iç hukuk yolu olarak tanımış ve Rumlar’ın mülkiyet  meselelerini doğrudan AİHM’e getirmelerini engellemiştir. Bu elbette bir tanıma değildir, ancak Orams davasıyla Rumlar’ın lehine dönen ibreyi,  KKTC lehine çevirmiştir.

Mahkeme ‘bir yönetimin diğer devletler tarafından tanınmaması, o yönetimin yapmış olduğu idari ve hukuki tasarrufların tanınmayacağı anlamına gelmez’ demiştir. Yani KKTC’nin iç hukuk yolunu tanınmanın KKTC’yi tanımak anlamına gelmeyeceğini açıkça belirtmiştir.
 
Ancak karar bu haliyle bile GKRY üzerinde bir baskı oluşturmaya yetmiştir.
Sonuç olarak; KKTC ile GKRY arasında kalıcı ve adil bir barış anlaşması tesis etmek için mevcut statükonun değiştirilmesine yönelik yeni bir strateji
belirlenmesi gerekir. Bu stratejide KKTC’nin tanınmasına yönelik girişimlere ağırlık verilmelidir. Bu girişimler uluslararası kuruluşlar nezdinde yürütüldüğü gibi devletler nezdinde de sürdürülmelidir. Tanınma KKTC ve Türkiye üzerindeki baskıların yönünü değiştireceği gibi,  görüşmelerin ve müzakerelerin zeminini de değiştireceği için bir pazarlık marjı sağlayacaktır. Ayrıca GKRY’nin görüşme ve müzakere masasında belirli bir sonuca ulaşmak için yapıcı bir yaklaşım içine girmesi teşvik edilecektir.

Bilge Strateji, Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010
Yeni Kıbrıs Stratejisi “Tanınma”


KAYNAKÇA

“İslam Ülkelerinden KKTC’ye Darbe.” Gazete Vatan, 26.02.2010
“Terrorism In Cyprus.” The Grivas Diaries. H.M. Stationory Office: 1955. 1997 Yılı Sonu İtibarı İle Kıbrıs Sorunu. İstanbul: SİSAV Yayınları, 1998.
AGSK, AB ve NATO İlişkilerinin Geleceği, Türkiye’ye Etkileri Sempozyumu. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 2001.
Armaoğlu, Fahir. 20’nci Yüzyıl Siyasi Tarihi Cilt II: 1980-1990. Ankara: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1992.
Atun, Ali Fikret. İkinci Kıbrıs Seferi. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1999. 
Bağımsızlık Deklarasyonu’nun Metni: The Decleration and Resalution adopted by the Turkish Cypriot Parliament on 15 Novemder 1983-For The Liberty, Equality, Dignity and Security of our People. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yayını.
Cemal, Hasan. “Bir Saatli Bombanın Tik Tak Sesi.” Milliyet Gazetesi, 07.07.2001.
Cemal, Hasan. “Türkiye, Tuhaf Bir Çıkmaza Girmiş Durumda.” Milliyet Gazetesi, 08.07.2001.
Deliceırmak, Orbay. Yerinde Yeller Esen Anayasa. Ankara: 1997.
Denktaş, Rauf. Hatıralar, Toplayış. İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2000.
Dodd, Clement H. Cyrpus, The Need For New Perspectives. England: The Eothem Press, 1999.
Dodd, Clement H. Storm Clouds Over Cyprus. England: The Eothem Press, 2001.
Evcil, Cumhur. Yavru Vatan Kıbrıs’ta Zaferin Hikayesi. Ankara:
Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, 1999.
Gazioğlu, Ahmet C. Kıbrıs Tarihi İngiliz Dönemi. Lefkoşa: Kıbrıs Araştırma ve Yayın Merkezi Yayını, 1997.
Gazioğlu, Ahmet C. Enosis Çemberinde Türkler. Lefkoşa: Kıbrıs Araştırma
ve Yayın Merkezi Yayını,1998.
Gazioğlu, Ahmet C. Enosise Karşı Taksim ve Eşit Egemenlik. Ankara: Kıbrıs
Araştırma ve Yayın Merkezi Yayını, 1998.
Gazioğlu, Ahmet C. İngiliz İdaresinde Kıbrıs, Statü ve Anayasa Meseleleri. Lefkoşa: 1996.
Gazioğlu, Ahmet C. Two Equal and Sovereign Peoples. Lefkoşa: 1997.
Girit Oyunu ve Kıbrıs. İstanbul: Karadeniz Haber Ajansı Yayınları, 2000.
İsmail, Sebahattin. 10 Soruda Kıbrıs Sorunu. İstanbul: Kastaş Yayını, 1998.
Kabaalioğlu, Haluk. Avrupa Birliği ve Kıbrıs Sorunu. Yeditepe Üniversitesi Yayını.
Karluk, S.Rıdvan. Avrupa Birliği ve Türkiye. İstanbul: Beta Yayınları, 1998.
Kıbrıs Sempozyumu. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1998.
Kıbrıs’ın Dünü-Bugünü-Yarını. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1995.
Küresel ve Bölgesel Kapsamda Sorunlarımız. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1999. Bilge Strateji, Cilt 2, Sayı 2, Bahar 2010
Leloğlu, Duygu. “Ankara’ya Ağır Ceza.” Radikal Gazetesi, 11.05.2001.
Necatigil, Zaim M. The Cyrrus Question and The Turkish Position in İnternational Law. New York: Oxford Universty Press, 1998.
Sandıklı, Atilla. Türkiye’nin Dış Politikasında AB ve Alternatifleri. Harp Akademileri Yayınları, 2001.
Stavrinides, Zenon. The Cyprus Conflict, National Identity and Statehood. Lefkoşa: 1999.
Sürmeli, Merve N. “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Sözünü Tuttu: Yetkili Kurum Taşınmaz Mal Komisyonu.” 
http://www.bilgesam.org/tr.
Sürmeli, Merve N., Aslıhan P. Turan. “Kıbrıs’ta Mülkiyet Sorunu: Loizidou ve Orams Kararları.” 
http://www.bilgesam.org/tr.
Şenoğul, Nahit. “AGSK, AB ve NATO İlişkilerinin Geleceği, Türkiye’ye
Etkileri Sempozyumu Kapanış Konuşması.” içinde Sempozyum Kitabı.
Harp Akademileri Yayınları, 2001.
Torumtay, Necip. “Kıbrıs Sempozyumu Açış Konuşması.” içinde Kıbrıs
Sempozyumu Kitabı. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1998.
Turanlı, Rana. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Ülke Etüdü. İstanbul: İstanbul Ticaret Odası Yayınları, 1997.
Uçarol Rıfat. Siyasi Tarih. İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1987.

DİPNOTLAR;

1 Kıbrıs’ın Dünü - Bugünü-Yarını (İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1995), 1.
2 Cumhur Evcil, Yavru Vatan Kıbrıs’ta Zaferin Hikayesi (Ankara: Gnkur. Askeri
Tarih ve Stratejik Etüd Başkanlığı Yayınları, 1999), 1. Daha Geniş Bilgi İçin
Bakınız. Necip Torumtay, “Kıbrıs Sempozyumu Açış Konuşması,” içinde Kıbrıs
Sempozyumu Kitabı (İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1998), 15.
3 Rıfat Uçaral, Siyasi Tarih (İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1987), 592.
4 Ahmet C. Gazioğlu, Kıbrıs Tarihi İngiliz Dönemi (Lefkoşa: Kıbrıs Araştırma ve Yayın Merkezi Yayını, 1997), 76.
5 Sabahattin İsmail, 150 Soruda Kıbrıs Sorunu (İstanbul: Kastaş Yayınevi, 1998), 52.
6 Orbay Deliceırmak, Yerinde Yeller Esen Anayasa (Ankara: 1997), 17.
7 Fahir Armaoğlu, 20. Yüzyıl Siyasi Tarihi (İstanbul: Alkım Yayınevi, 11. Baskı), 801-804.
8 Ali Fikret Atun, İkinci Kıbrıs Seferi (İstanbul: Harp Akademileri Yayınları, 1999),113.
9 Faruk Sönmezoğlu, Türk Dış Politikası (İstanbul: Der Yayınları, 2006), 414.
10 Bağımsızlık Deklarasyonu’nun metni:The Declaration and Resolituon adopted by the Turkish Cypriot Parliament on 15 November 1983-For the Liberty, equality,Dignity, and Security of Our People, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yayını.
11 Armaoğlu, 20. Yüzyıl, 960. 
12 Melek Fırat, “Yunanistan’la İlişkiler,” içinde Türk Dış Politikası Cilt II, ed.
     Baskın Oran (İstanbul: İletişim Yayınları, 2002), 455-456.
13 Atilla Sandıklı, Atatürk’ün Dış Politika Stratejisi ve Avrupa Birliği (İstanbul: Beta Yayınları, 2008), 298; İsmail, 150 Soruda, 330-331.
14 Rauf Denktaş, Hatıralar, Toplayış (İstanbul: Boğaziçi Yayınları, 2000), 453.
15 Atilla Sandıklı, “Tarihsel Bir Perspektif İçinde Kıbrıs Sorunu ve Avrupa Birliği,”
     Harp Akademileri Bülteni Sayı 200
     (İstanbul: Harp Akademileri Basımevi): 16-17.
16 Sönmezoğlu, Türk Dış, 622. 
17 http://www.milliyet.com.tr/hem-hayir-dediler-hemkorkuyorlar/siyaset/haberdetayarsiv/19.01.2010/33335/default.htm?ver=07
18 http://www.milliyet.com.tr/yes-be-annem-/siyaset/haberdetayarsiv/19.01.2010/33332/default.htm?ver=12

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder