Beşar Esadın Türkiye Ziyaretinin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Beşar Esadın Türkiye Ziyaretinin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2019 Cumartesi

İŞİD - 2014 ORTADOĞU ESKİ SINIRLARINA TEKRAR KAVUŞAMAZ



İŞİD - 2014 ORTADOĞU ESKİ SINIRLARINA TEKRAR KAVUŞAMAZ



Yazarı Yuriy Mavaşev
19:59 24.12.2014


2014 yılının en önemli sonuçlarından biri, henüz 2013 yılında Beşar Esad güçlerine karşı savaşa giren IŞİD terör örgütünün hızlı yükselişi oldu.

IŞİD’in gerek ortaya koyduğu hedefleri gerekse bu hedeflere ulaşmak için seçtiği yöntemler açısından bilinen bütün uluslararası terör örgütlerinden farklı olduğu bilinen bir gerçek. Esir aldığı görevlilere ve sivillere yönelik kan donduran zalimlikleriyle bilinen IŞİD militanları 2014 yılının Haziran ayında Suriye ve Irak topraklarında İslam halifeliğini kurduklarını ilan etmişlerdi.

IŞİD nedir? Geleceği nasıl olur? Uluslararası toplum IŞİD ile etkili bir mücadele için hangi adımlar atabilir?

"IŞİD, 'ARAP BAHARI' UMUDUNA SON VERDİ"

Türk siyaset bilimci, etnik kriz uzmanı ve Uluslararası Stratejik Bakış Enstitüsü Başkanı Yusuf Çınar, Radyo Sputnik'e verdiği demeçte konuyla ilgili şunu söyledi:

"IŞİD sön dönemde ortaya çıkan bir örgüt olmakla birlikte kökünün finansmanının kim tarafından sağlandığı bilinmeyen, ama çeşitli iddiaların dolandığı bir yapılanma. Fakat burda önemli olan nokta nedir? IŞİD nelere sebep oldu? IŞİD bir nevi Arap Baharından faydalanmak isteyen ülkelerin umuduna da son verdi. Şöyle ki demokratik rejimlerin bölgede özellikle Orta Doğu'daki ülklerin hemen hepsi Müslüman ülkeler ve bu ülkelerin çoğunda demokratik olmayan bir yönetimler mevcut; çoğu krallık. Ve bu yönetim Arap Baharıyla birlikte bir değişime uğrayacaktı. Bu değişim demokratik biçimlerle olacaktı. Fakat IŞİD ortaya çıktıktan sonra örneğin Suudi Arabistan hemen IŞİD’in yok edilmesini önerdi. Yani krallıklar yaşma şansı buldu IŞİD’in ortaya çıkmasıyla. IŞİD'in Beşar Esad yönetiminin iktidarda kalmasına yardımcı olduğu da söylenebilir. Yani IŞİD bir terör örgütü olmaktan ziyade küresel aktörlerin ve bölgesel aktörlerin tamamen yeni stratejiler belirlemesine sebep olan bir harekettir diyebiliriz.

Gelecek dönemde burada IŞİD’in Irak toprakları üzerinde yaşama ihtimali çok yüksek. Aşırılık arttıkça IŞİD gibi bir örgütün o bölgede El Kaide aracılığıyla ulaslararası bağlarını kuvvetlendirerek yaşama alanı bulmuş olduğunu görüyoruz. İleride de ben bunun devam edeceğini tahmin ediyorum yani IŞİD ortadan kalkamaz. Bu örgütün yok edilme ihtimali çok zayıf. 

Ama marjinalleştirilebilir. 

21. yüzyılda terör örgütlerini tamamen bitirmek neredeyse imkansızdır.Fakat bunları toplumda marjinal koruma getirilebilinirse hem Irak toprakları üzerinde, Suriye toprakları üzerinde hem de küresel alanda marjinal bir boyut kazandırılırsa İŞİD zaten etkisiz hale gelecek. Sorunun asıl kaynağına yönelik çözümler üretilmeden bölgede istikrarın yakalanması mümkün değildir."

İSLAM DÜNYASI, IŞİD'İN HİLAFETİNİ TANIR MI?

Radyo Sputnik'e konuşan bir diğer isim, Rusya Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Moskova Devlet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (MGİMO) Kafkasya Sorunları ve Bölgesel Güvenlik Merkezi öğretim görevlisi, İslam uzmanı Ahmet Yarlıkapov’un konuyla ilgili görüşü ise şöyle:

"Aslında IŞİD baştan beri El Kaide’den ayrılan bir yapılanmadır. 2013 yılında militan liderlerinden biri El Bağdadi halifeliğini ilan etmişti ve böylece El Kaide’den ayrılmış oldu, İslam devletini kurma projesini gerçekleştirmeye başlamıştı. Dolayısıyla IŞİD’in 2013 yılında ortaya çıkması İslam ortamında tepkilere neden oldu. El Kaide ve birçok cihatçı bu projeye karşı çıkmıştı. Ama yine de bu proje çok çekici oldu çünkü IŞİD militanları belirli toprakları kontrol altına alıp petrol sayesinde kendilerine kesintisiz finansman sağlamayı ve Saddam Hüseyin’in Sünni askerlerini tarafına çekerek etkili bir devlet yapılanmasını kurmayı başardılar. Saddam Hüseyin’in askerlerinin IŞİD ile işbirliği karşılıklı yarar sağladı. Çünkü IŞİD’in onların tecrübelerine ihtiyacı vardı. Bu nedenle IŞİD, sadece sıradan bir terör örgütü değildir. IŞİD gerçek bir siyasi yapılanmaya dönüşmüş oldu. Bunu ciddiye almak lazım.

Burada önemli bir husus daha var. Halifelik tek bir kişi veya bir grubun  kararıyla kurulamaz. Halifelik, İslam’ın temel kavramlarından biridir. Ve onunla ilgili karar siyasetçiler tarafından değil, İslam alimlerinin oybirliğiyle alınır. Bu yüzden İslam dünyasının çoğunluğu IŞİD’i asla tanımaz. IŞİD’in Orta Doğu bölgesindeki etkisi konusuna gelince maalesef bugün itibariyle mevcut olan siyasi haritanın gerçeği yansıtmadığı ortadadır. Aslında şu an ne Irak, ne de Suriye var, çünkü onlar sömürgecilik döneminde suni olarak kurulan devletlerdir. Artık Irak ve Suriye’yi eski sınırlarında büyük bir ihtimalle bir daha göremeyiz. Uluslararası toplumun IŞİD sorununu çözmeye çalışırken son derece dikkatli davranması gerekiyor."

https://tr.sputniknews.com/columnists/201412241013256319/

***


IŞİD Karşı Mücadele koalisyonunda Türkiye kalacak mı?


ANALİZ.,

15:06 24.12.2014


Peşmerge” grupları tarafından kurulan güvenlik koridorundan binlerce Iraklı Yezidi Kürt faydalanarak Sincar dağının yamaçlarını terk etmiş oldu.

Dün Kürt silahlı kuruluşlarının yönetimi, uluslararası koalisyon güçlerinin havadan desteği sayesinde Sincar bölgesinde 100 km kare toprağı cihatçılardan temizlemeyi, göçmenlerin bulundukları toprak kesiminin ablukasını yarmayi, ayrıca 100 küsür savaşçıyı yoketmeyi başardıklarını açıkladı.
Irak Kürdistan’ı Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Masrur Barzani’nin bildirdiğine göre, bundan sonra “peşmerge” Musul istikametinde hareket etmek niyetinde, üstelik onlar Irak hükümet ordu birliklerinin yardımına ve büyük olasılıkla Arap güçlerinin katılışına bel bağlıyor. Bu demek ki, IŞİD karşı mücadele yapan uluslararası koalisyonun eylemleri, şimdilik ABD’nin önceleri seslendirdiği senaryoya göre gerçekleştirilecek: Batılı ülkeler IŞİD karşı kara operasyonuna katılmayı reddediyor, Irak ve Suriye’de bulunan mevzilerini bombalamakla yetiniyorlar. Batı ülkeleri “bu mücadelenin iki-üç yıl sürebileceğini” bildiriyor. Demek Türkiye ile sınırda şu anda Irak ve Suriye’yi kapsamına alan silahlı anlaşmazlık ocakları korunacak.

Yalnız havadan indirilen darbeler ile IŞİD üstesinden gelmeye olanaksız olacağını ikaz eden Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan NATO’lu müteffiklerinin stratejisini kesin şekilde eleştiriyor. Toprakları üzerinden Iraklı “peşmerge” Kürtlerini geçirmek zorunda kalması Türkiye’yi hiç tatmin etmiyor, çünkü bu sayede PKK savaşçılarının eylemleri aktifleşebilecek. Dahası da var. Amerika, IŞİD ile mücadeleye Türkiye’nin aktif katılması amacıyla Suriye havalarında uçuş için yasak bölgenin kurulması başta olmak üzere, sürdüğü koşulların hiç birini kabul etmedi. Ankara’nın fikrine göre, bu olay hiç olmazsa Türk topraklarına yeni göçmen akınını önliyebilecek.

Türk medyası bundan çok söz ediyor, “Washington’un Şam’da rejimin değişmesini koalisyonun başlıca amacı ilan edeceğine ilişkin Türkiyenin umutları boşuna” olduğunu yazıyor. Birçok Türk eksperine göre, IŞİD kendi omuzlarında Türkiye’ye “Al-Kaide’yi” sürüklememesi amacıyla Ankara standart olmayan siyasi manevralara hazır olmalı. Böyle şeylerin yer alması halinde, bu yeni tarihinde en ciddi siyasi ve jeopolitik meydan okuyuşu olacak.



The Daily News gazetesinin yazdığı gibi, “IŞİD karşı mücadelede kendi senaryosuna göre hareket etmeğe zorlamak için Batı Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’a şiddetli baskı yapmaya başladı”. Türkiye, IŞİD petrol satın almak ve petrol ürünleri kaçakçılığı yapmak, Türk sınırından Suriye’ye sızan yabancı cihatçıları yakalamak için önlemler almamakla suçlanıyor. Bu bağlamda Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “bunun Türkiye’yi olumsuz açıdan gösterme çabaları” olduğuna işaret etti.
Tek kelimeyle, IŞİD karşı sözüm ona mücadele devam edecek. Bu arada Dünya Bankasından eksperler, Suriye’deki içsavaş ve IŞİD karşı mücadelenin Ortadoğu’ya 35 milyar dolara mal olduğunu sanıyor. Dünya Bankası, istikrarsız durum, Türkiye de içinde, birçok bölge ülkesinin gelişmesini baltaladığını bildiriyor. Uzmanlar, savaşlar ile istikrarsızlığın bölge ülkelerinin ekonomilerine uzun süre içinde olumsuz etki yapacaklarını ikaz etti.


https://tr.sputniknews.com/analiz/201412241013253846/

***


12 Aralık 2017 Salı

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Türkiye Ziyaretinin Ardından Türkiye - Suriye İlişkileri

Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın Türkiye Ziyaretinin Ardından Türkiye - Suriye İlişkileri


Selen Tonkuş, 
ORSAM Ortadoğu Uzman Yardımcısı
05 MAYIS 2010 


Geçtiğimiz haftasonu Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İstanbul'a iki günlük bir çalışma ziyaretinde bulundu. Devlet Başkanı Esad’ın ziyareti, Suriye’nin Hizbullah'a Scud füzelerini vermekle suçlandığı ve ABD'nin yaptırımları bir yıl daha uzattığı bir döneme rastlaması nedeniyle bölge ve dünya ülkeleri ile basınının da oldukça ilgisi çekti. 

Ziyaretin böyle bir döneme rastlaması, ayrıca, iki ülkenin 12 yıl öncesinde savaşın eşiğinden döndüğü hatırlandığında Türkiye ve Suriye ilişkilerinin geldiği nokta ve bu noktanın anlamı ile öneminin anlaşılması açısından da önemli mesajlar içermektedir. Bu nedenle genelde konjunktürel şartların sağladığı geçici bir yakınlaşma olarak bakılan Ankara-Şam ilişkilerini doğru okumak için, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın son ziyaretine, Suriye ve dünya basınındaki yankılarını iki lider tarafından kullanılan söylem ve verilen mesajlar çerçevesinden inceleyerek bakmak faydalı olabilir.  Ancak bunun öncesinde görüşmelerde ele alınan konulara kısaca değinmek gereklidir.

Ziyaretin ilk günü olan 8 Mayıs 2010 cumartesi günü, Abdullah Gül ile Beşar Esad, Çırağan Sarayı'nda ilk olarak eşleri Hayrünnisa Gül ve Esma Esad'ın katılımıyla bir araya geldi. Daha sonra devlet bakanları ve başbakan yardımcıları Hayati Yazıcı ve Bülent Arınç ile Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Suriye Dışişleri Bakanı Velid El Muallim'in de katıldığı görüşmeye geçildi. 

Gül ile Esad’ın Çırağan Sarayı'nda birebir görüşmelerinin ardından düzenlenen basın toplantısında ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel konuların da büyük önem atfedilerek görüşüldüğü bildirildi.  Bakanların katılımı ile gerçekleştirilen görüşmede; "Türkiye Cumhuriyeti Devlet Bakanlığı ile Suriye Cumhuriyeti Enformasyon Bakanlığı arasında basın ve yayın alanında işbirliği anlaşması ve "Hükümetler arası Nusaybin ve Kamışlı kara hudut kapılarının ortak kullanımına dair anlaşma" imzalandı. 

İki Ülkenin Bölgesel Meselelere Bakışı 

Her iki lider de bölgedeki çatışmaların aciliyetle sona ermesi ve bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleşmesine ilişkin kararlılıkları belirtti. Türkiye’nin barış sürecine çok önem verdiğini belirten Gül, iki sene önce İsrail ve Suriye arasındaki Türkiye’nin kolaylaştırıcılığında oldukça yol kat edilen fakat İsrail’in Gazze saldırısı nedeniyle sonuçsuz kalan girişimi hatırlatırken, bölgenin bundan sonra yeni bir savaşı kaldıramayacağını ve bunun için de her ülkenin politikalarını bu gerçeğe göre tespit etmesi ve dikkatli davranması gerektiğine değindi. Gül, Suriye ile İsrail arasındaki, İsrail ile Lübnan arasındaki ve Filistin ile İsrail arasındaki bütün problemlerin barış ve diyalogla çözümü için Türkiye’nin olumlu bir rol oynamaya hazır olduğunu da sözlerine ekledi. (1)

Esad ise İsrail'in barışı istemediğini belirterek, İsrail’in bu yüzden Türkiye’nin arabuluculuğuna sıcak bakmadığını söyledi. İsrail’in Türkiye’nin çabalarına Gazze'ye saldırı ile cevap verdiğini söyleyen Esad ayrıca Türkiye’nin arabuluculuğuna bağlı olduklarını da vurguladı. (1)

İki lider de İran nükleer meselesinin barışçı yollarla, diplomasi yoluyla halledilmesinden yana olduklarını belirttiler. Bunun ötesinde Gül, İran ile Suriye’nin çok yakın ilişkiler içinde olduğunu belirtirken Türkiye’nin de iyi bir komşusu olduğunu söyledi. (1)

Gül ve Esad, her iki ülkenin de komşusu olan Irak'taki istikrarın önemine de vurgu yaptılar ve Irak'ta bir an önce Irak halkının görüşleri doğrultusunda hükümetin kurulmasının hem Irak'a hem de bölgeye çok hizmetinin olacağı kanaatinde olduklarını belirttiler. Ayrıca Gül ve Esad iki ülkenin bu doğrultuda Irak'a yapıcı katkılarda bulunmaya devam edeceği konusunda anlaştığını belirttiler. (1)

Ziyaretin ikinci gününde, 9 Mayıs 2010 Pazar günü ise Cumhurbaşkanı Esad, Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve Katar Emiri Şeyh Hamad Bin Halife Al Tani ile üçlü bir görüşmede bir araya geldiler. Sonrasında Erdoğan ve Esad’ın birebir gerçekleştirdikleri görüşmelerinde ikili ilişkilerin iki ülke ve bölge ülkeleri ile halklarına pozitif yansımalarının yanı sıra Türkiye’nin arabuluculuk rolü, İsrail’in barışa ilişkin ve Gazze’ye yönelik tutumu ve Irak’ın istikrarı gibi bölgesel konuları değerlendirdikleri bildirildi. 
  
Ziyaretin Basındaki Yansımaları

Suriye’nin resmi haber ajansı SANA ziyareti detaylı olarak ele alırken, Türkiye ve Suriye ilişkilerinin sağlam temellere dayalı olarak her alanda geliştiğini belirtti. Cumhurbaşkanı Gül’ün Ortadoğu barışı ile ilgili ve özellikle bölgenin bir savaşı daha kaldıramayacağı için herkesin ayağını denk alması gerektiğine ilişkin sözlerine, İsrail’in kast edildiğini vurgulayarak dikkat çekti. (2)

SANA Esad’ın İsrail’in barış istemediğine ve Türkiye’nin arabuluculuğunda ısrarlı olduklarına ilişkin sözlerine vurgu yaparken, Gazze’deki abluka konusunda Türkiye’nin olumlu çabalarına duydukları minnete ilişkin sözlerinin de altını çizdi. (2)

SANA ayrıca Bülent Arınç ile yaptığı röportajda Arınç’ın imzalanan basın anlaşmasıyla ilgili bu anlaşmanın iki ülkenin basın kuruluşları arasındaki ilişkide dönüm noktası olacağına ilişkin sözlerine yer verdi. Ayrıca Arınç’ın medyanın hem Türkiye ve Suriye arasındaki siyasi, sosyal ve ekonomik ilişkileri hem de Türkiye-Suriye ve İran arasındaki yakınlaşmayı ve işbirliğini sağlamlaştırma ve kuvvetlendirmede oynayacağı büyük role ilişkin sözlerine de vurgu yapıldı. (2)

Dün gerçekleşen Erdoğan-Esad ikili görüşmesine ilişkin olarak ise SANA iki liderin ülkelerinin ilişkilerinin bölge için hem karşılıklı çıkar hem iyi niyet ve güven üzerine inşa edildiği için model oluşturduğu yönündeki ifadelerinin altını çizdi. (3)

Sonuç olarak Suriye'nin resmi haber ajansı SANA, Esad’ın ziyaretini sağlam temeller üzerine kurulan, halkların rızasına dayanan ve kalıcılığı tartışmasız olarak gelişen Türkiye-Suriye ilişkilerinin ileri bir aşaması olarak yansıttı. 

İsrail’in önde gelen gazetelerinden Haaretz ise, Suriye Cumhurbaşkanı’nın İstanbul ziyaretine ilişkin haberinde, Esad’ın İsrail ile gelecekte olası barış görüşmeleri için Türkiye’nin arabuluculuk yapmasında kararlı olduklarına ilişkin sözlerine yer verdi.  Ayrıca Esad’ın “İsrail Türkiye’nin arabuluculuğunu istemiyor çünkü başarılı bir arabuluculuğun kendisinin istemediği gerçek bir barış ile sonlanacağını biliyor” sözleri de haberde yer aldı. (4) Diğer önemli basın kuruluşu olan The Jerusalem Post da benzer noktalara dikkat çekerken ayrıca Türkiye’nin İran ile yakınlaşmasına ve Türkiye-Suriye-İran olmak üzere bölgede üçlü bir işbirliğine açık açık gidilmesine dikkat çekti. (5)

Bölgede ve dünyada birçok haber ajansı tarafından da kullanılan Agence Fransa Presse’nin (AFP) haberinde Türkiye’nin son yıllarda geçtiğimiz on yılda yakın müttefiki olan fakat şimdilerde ilişkilerinin bozulduğu İsrail’e karşı kızgınlığından dolayı Suriye ile yakınlaştığı belirtildi. Ayrıca haberde Esad’ın ziyaretinin İsrail’in Suriye’nin Hizbullah’a Scud füzeleri sağladığına ilişkin ve Suriye tarafından reddedilen iddiaların gündemde olduğu döneme rastlamasına dikkat çekilerek, böyle hassas bir dönemde Türkiye’nin izolasyon altında olan Suriye’ye kucak açmasının anlamına işaret edildi. (6)

Sonuç

Cumhurbaşkanı Esad’ın eşi ile birlikte gerçekleştirdiği iki günlük İstanbul ziyareti, Türkiye-Suriye ilişkilerinin durumunu anlamak için önemli ipuçları taşımaktadır. Liderler tarafından yapılan resmi açıklamalar ve imzalanan anlaşmalar ilişkilerin geçen sene isimlendirildiği üzere Yüksek Düzeyli ve Stratejik İşbirliği olduğunu ve bu yolda ilerleme kaydettiğini açıkça göstermektedir. Bunun dışında yani görünenin ötesinde, yazının başında da belirtildiği üzere, ilişkilerin durumu ile ilgili gerçek bir kanaate varmak için ziyaret sırasında kullanılan söylemler ve mesajlar iyi irdelenmeli ve ziyaretin basına yansımaları da değerlendirilmelidir. 

Bu çerçevede Esad’ın “Biz artık kendimizi bir ülkeden diğer ülkeye geçmiş gibi hissetmiyoruz. İki ülkedeki halk düzeyindeki duyguların bir yansımasıdır bu duygular. Bu, iki ülke arasında siyasi, ekonomik ve benzeri her alandaki ilişkilerin ne kadar geliştiğini ve köklü ilişkiler oluştuğunu göstermektedir. Bu aramızdaki tarihi ilişkilerin bir yansımasıdır.'' şeklindeki sözleri ve Gül’ün de iki ülke arasındaki tarihi, kültürel ve insani bağlara, bunun yanında da ortak çıkarlar ile halkların yararına ortak projelerin varlığına ilişkin sözleri Esad ve Gül’ün ilişkilerin dinamiğinin yalnızca devlet çıkarı olmadığı, buna ek olarak sağlam temeller üzerine kurulduğu ve halkların rızasına dayandığı konusundaki fikir birliğini yansıtmaktadır. Liderler tarafından kullanılan ve sıklıkla tekrarlanan bu söylemler ise şüphesiz ki gelinen aşamanın dinamiklerine, mevcut durumuna ve gidişatına ilişkin bu ortak fikrin gerek Türkiye ve Suriye halklarına gerek bölge ülkelerine bu şekilde benimsetilmesi ve ilişkilerin her iki tarafın da yararına olacak şekilde geliştirilmesi amacını taşımaktadır. Suriye’nin resmi haber ajansı SANA da ziyarette gerçekleştirilen görüşmelerden bu yönde mesaj veren söylemleri vurgulayarak bu savı doğrulamaktadır. 

İsrail basını ise görüşmelerin İsrail’i ilgilendiren konularına dikkatle yer vermiş, yani barış görüşmeleri ve İran ile yakınlaşmaya vurgu yapmıştır. Bu da İsrail tarafından İsrail’de hâkim görüş olan; İsrail ile Türkiye’nin önceki on yılda ortak düşman saydığı Suriye ile Türkiye ilişkilerinin, artık kendisinin aleyhine ya da pahasına gelişmekte olduğu görüşünü yansıtmaktadır. Şüphesiz ki görüşmelerde İran’ın da müttefik ya da işbirliği içinde olunan iyi komşu olarak nitelendirilmesi İsrail tarafından Türkiye’nin bölgede İsrail karşıtı gruba yakınlaştığı hatta dâhil olduğu yönündeki düşünceleri göz önüne sermektedir. Benzer şekilde yabancı basın da Ankara-Şam yakınlaşmasının altında yatan faktörün ortak düşman olarak görülen İsrail olduğunu yansıtmaktadır. Esad’ın ziyaretine ilişkin olarak da ziyaretin İsrail’in Suriye’nin Hizbullah’a Scud füzeleri sağladığına ilişkin iddiaları ve bir yıl daha uzayan ABD yaptırımları ile aynı zamana denk gelmesine dikkat çekildi. Bu da dışarıdan bakıldığında Türkiye ve Suriye yakınlaşmasının altında yatan önemli sebeplerden birinin Suriye’nin dünya siyasetinde karşılaştığı izolasyondan kurtulup dünyaya entegre olmak amacıdır. Suriye’nin bu amaç için Türkiye’ye yaklaşmış ve bunun için Hatay ve su sorununa ilişkin kırmızıçizgilerinden bile vazgeçmiş olduğu düşünülmektedir. 

Özetle, uluslararası ilişkilerin doğası gereği, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’ın son ziyaretinde gerek iki ülke liderlerince kullanılan söylemler ve verilen mesajlar gerek Suriye basınının yaptığı haberler ikili ilişkilerde alınan yolu sağlamlaştırmak ve bu yolun temelini oluşturan düşünce sistemini halklara ve bölge ülkelerine yansıtmaktadır. İsrail basını ise görüşmenin doğrudan İsrail’i ilgilendiren noktalarına dikkat çekmiş ve bunları İsrail’in algısı ve bakış açısından yorumlayarak sunmuştur. Dış basın ise haberlerinde bölge siyasetinin dinamikleri açısından bir değerlendirme yaparak Esad’ın son ziyareti ve Ankara-Şam ilişkilerini yansıtmıştır. 

Sonuç olarak, Türkiye-Suriye ilişkileri, iki ülkenin iç dinamikleri, bölgesel ve dış dinamiklerin kesişmesinin yarattığı uygun atmosfer neticesinde gelişmeye başlamış ve günümüzde beklenmedik seviyelere ulaşmıştır. Suriye Devlet Başkanı Esad’ın son ziyaretinde liderler tarafından da vurgulandığı üzere, ilişkileri tetikleyen faktör ortak çıkarlar olsa da, iki ülke arasında karşılıklı etkileşim çerçevesinde tekrarlanan olumlu adımların yarattığı, söylemlere de yansıyan bir algı değişimi söz konusudur. Dolayısıyla her iki tarafın da tavrından çıkarılacağı üzere dostane ilişkilerin kalıcı olması hedeflenmektedir. 

Kaynaklar; 

(1) www.beyazgazete.com/.../esad-in-turkiye-temaslari-trtturk.html -

(2) www.sana.sy/eng/22/2010/05/08/287054.htm

(3) www.sana.sy/tur/237/2010/05/10/287153.htm -

(4) www.haaretz.com/news/diplomacy-defense/syria-s-assad
-says-still-interested-in-turkish-brokered-talks-with-israel-1.289082

(5) www.jpost.com/MiddleEast/Article.aspx?ID=175040

(6) www.france24.com/en/20100507-syrias-assad-set-turkey-talks -

http://orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=789

***