Şener Eruygur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şener Eruygur etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Ekim 2017 Cuma

Ses Kaydı Genelkurmay'a Soruldu




Ses Kaydı Genelkurmay'a Soruldu 


13 Şubat 2009 13:08 

Org. Şener Eruygur'un eşi Mukaddes Eruygur'a ait ses kaydı, Genelkurmay Başkanlığı'na soruldu. İşte Genelkurmay'ın cevabı... 

Haftalık Basın Toplantısında ayrıca Ergenekon Soruşturması sanıklarından eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'un eşi Mukaddes Eruygur'un Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nde yaptığı görüşmelere ilişkin gündeme getirilen ses kaydına yönelik sorulara Genelkurmay İletişim Başkanı Tuğgeneral Metin Gürak, "Nereden elde edildiği belli olmayan haberlerle ilgili yorum yapmayacağız" dedi. 

aktif haber 


***

31 Ocak 2017 Salı

İzler İzlenimler


İzler İzlenimler



Yekta Güngör Özden
01.12.2008

Sayı:214


Abartılı bir Barack Obama karşılanışı ve beklentisiyle rüzgârlanan siyaset ekonomik kriz tehlikesiyle zikzaklara başladı. Başkanlarının geleneksel ABD siyasetini kimi konularda sınırlı değişikliklerle uygulamaları dışında genelde ve temelde bir sapma olmadan yürütme gerçeğini gözardı eden lâfazanlar umut çiçekleri serpmeye başladılar. Ermenilere yakın duruşunu açıklayan Obama’nın Abdullah Gül’ü telefonla aramasını sıcak yakınlaşma olasılığına bağlamak yanılgıdır. Türkiye ABD yeni Başkanıyla yeni olmasa bile yenilenen-yinelenen sorunları yaşayacaktır. Bu bir kestirme (tahmin) değil, tutum ve davranışlarındaki belirtilerin verdiği izlere dayanan içtenlikli gerçekçiliktir. İstese Irak’ın kuzeyinden gelen terörü bir saatte durduracak ABD, ılımlı İslâm girişimini Fethullah Gülen’i beslemek ve kimi medyaya Türk Silâhlı Kuvvetleri’ne vermediği uydu görüntülerini sağlamakla sürdürmektedir. ABD’nin AB ile danışıklı dövüş biçiminde sergilediği, sözden ileri gitmeyen dostluğu ve stratejik ortaklığı Vatikan’ı bile etkilediğinden Hıristiyanlar arası Birlik Kurulu Başkanı (Papalığa bağlı) Kardinal Walter Karper Soykırım bir gerçektir ” diyerek Ermenileri okşamıştır. Ermenistan Dışişleri Bakanı’nın Abdullah Gül’ü ziyaretini “ bilgece ” nitelemesi de işlerine gelen açılımın övgüsüdür.

Barzani’nin silâhlandığı söylentileri önemsenmelidir. Bulgaristan’dan gizlice silâh alındığına ilişkin haberler öncelikle Türkiye’yi ilgilendirmektedir. Ne var ki Irak’ın kuzeyinde “Türk Üniversitesi” denilen kuruluşun açılışında bulunan AKP milletvekilleri, Fethullah Gülen’in ABD destekli yayılmasına katkının yeni bir izini göstermişlerdir.

Baskılar bunlarla sınırlı kalmıyor. Ekonomik kriz kapıyı çalmaya başlayınca IMF’le ilişki kurulamayacağını söyleyen Başbakan’ın kısa bir süre sonra dönüp ilişkiyi açıklaması da ilginçtir. Yerel seçimler nedeniyle halka yüklenen iktidar sunumlarının yarattığı ağırlık önümüzdeki yıl yakınmaları artıracaktır. Siyasal amaçlı giderlerin yükü geçim-yaşam koşullarını daha da güçleştirecektir. Durgunlukların yıkım durumunu alması da olasıdır. İşyerlerinin kapanması, işsizliğin artması, borçların ve açıkların büyümesi, alım gücünün düşmesi, üretimin azalması olumsuz belirtilerin kimileridir. Ama iktidarın gözü oydan başka bir şey görmemektedir. Deniz Feneri olayı umursamazlık sayılacak bir yavanlıkla sessizliğe gömülmekte, sorumlu tutulanlardan RTÜK Başkanı yerinde oturmakta, kadrolaşma ve partizanlık sürmekte, iktidar partisinin kimi taşra yöneticilerinin yolsuzluk olayları medyanın ilgisi oranında duyulmaktadır.

Başka neler

Hüseyin Üzmez olayında Adlî Tıp Kurumu’na yönelik eleştiriler sürürken bu kez İmralı’da yeni yapılar oluşturularak terör örgütü liderine tanınacak olanaklar tartışılmaya başlandı. AB ölçütleri gereği olduğu söylenen düzenlemeler cezalının esenliğine ilişkindir. AB Türkiye’de başka hiçbir tutukla ya da cezalı için bu ilgiyi göstermemektedir. Emekli 1. Ordu Komutanı, emekli Jandarma Genel Komutanı çok ağır sağlık koşulları içindeyken bile AB’nin kılı kıpırdamamaktadır. Yalnız komutanlar mı? Yazarlar, düşünürler aylardır iddianamesi yazılmamış bir soruşturma nedeniyle tutukevindedir. Değişik cezaevlerinde başka cezalılar, durumu kötü olanlar yok mudur? Ölenler için ne yapılmıştır? İşkence bir sorun değil midir? AB yoluyla sağlanan olanaklar gerçekte PKK’ya verilen ödünlerdir. Ülkenin her şeyi AB ve ABD için fedâ edilmektedir. İnsanî ve hukuksal yön elbet gözetilecektir ama herkes için olduğunda anlam taşır. Ayrıcalıklar bu anlayışla bağdaşmayan çözülmeler ve yitiklerdir. Apo, dışarıdakilerin çoğundan iyi durumdadır. Şimdi saltanat istemektedir. PKK’cı kişi ve kuruluşlarla görüşmek yanlıştır.

CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü’nün Ergenekon dâvasının iddianamesiyle ilgili olarak Adalet Bakanı’na yönelttiği sorular yargı-adalet-hukuk bağlamında kaçınılması zorunlu çok büyük sakıncaları gündeme getirmektedir. Ayrıca, tutukevinde bulunan emekli 1. Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit Tolon’un sağlık durumu da endişe vericidir. Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral ve ADD Genel Başkanı Şener Eruygur’un ivedi düzelmesini dilediğimiz sağlık durumu da hepimizi ilgilendirmelidir. Yargılamanın aydınlatma ve gerçeği saptayarak olumsuzlukları önleme yerine yıldırma, yıkma, önceden cezalandırma yöntemi olduğu düşünülemez.

Yunan u çaklarının Ege’deki tâcizi önlenemiyor ki yıl içinde 590.sına girişebiliyorlar. Bir yerde öyle, bir yerde böyle.

Almanya’da yönetim yargısı öğretmenin sıkmabaş yerine bere kullanmasına bile olur vermezken karaçarşafı çocukça savunan ve destekleyenlere şaşmamak elde değil. Ne günlere kaldık. Alman Düddeutache Zeitung gazetesinin 14 Kasım günlü sayısında yayımlanan hezeyanlara neden olan Mustafa Filminin sorumluluğu büyüktür. Yüzkarası denilecek tutum yazı okununca kınanacaktır.

Suçların, özellikle cinsel saldırı suçlarının artması toplum yaşamındaki bozuklukların kanıtıdır. Önemle ele alınması gerekirken kimi toplum kuruluşları dışında ciddî bir ilgi içlenmemektedir.

Maliye Bakanlığı’nın dernek ve vakıflara yaptığı yardımların gizli tutulması yandaşlık ve partizanlık kuşkusunu çağrıştırmaktadır.

CHP’nin kendini inkâr anlamındaki “çarşaflıları üye yaparak rozet takma” girişiminin eleştirileri sürmektedir. CHP’ne onun ilkelerini benimseyen, yanlışlarını bırakan, özveri gösteren katılabilir. Partinin ödüm vermesi istenemez. Ödüncülerin, destekçileri aymaz yazarların savunmaları gerçekleri değiştiremez.

Denizli’de padişahlığı öven öğretmen yakında yöneticiliğe yükseltilirse şaşılmasın. Böyle kötü örnekler çoktur ama duyulmamaktadır. Öğretmenler Günü’nün mutluluğuna gölge düşüren olumsuzluklara karşın sevindiren durumlar da yaşanmıştır. Ulusal Eğitim Derneği’nin Prof. Dr. Şerafettin Turan’a “ Eğitim Onur Ödülü ”nü, Anadolu Eğitim Sendikası’nın Denizli önceki milletvekillerinden Mustafa Gazalcı’ya “ Başöğretmen Onur Ödülü ” vermesi bunlardan ikisidir. İki saygıdeğer eğitimciyi ve ödül veren kuruluşları bu nedenle içtenlikle kutluyoruz. Gereken coşkuyla kutlanmama burukluğu değerbilirlik örneği yaklaşımlarla daha az üzmüştür.

Ayrıca

Anayasa Mahkemesi ilgillerinden kimilerinin Anayasa’nın değiştirilmesi önerilemez kurallarını tartışmaya açma zaman ve nedenlerinin yarattığı tartışma medya yönlendirmeleriyle çizgi dışına çıkmıştır. Konuşmaların yapıldığı etkinliği düzenleyenlerle sonuçta alınan karar gözetildiğinde bilimsel görüşlerden çok siyasal tutumun öne çıktığı saptanmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin yapısını, anayasa yargısını ilgilendiren kuralların ele alınmadığı etkinlikler beklenen yararı veremez.

Kitap

Başbakanlık önceki Müsteşarlarından Yaşar Yazıcıoğlu’nun Kripto yayınları arasında yer alan Bitmeyen Hesap adlı yeni kitabı günümüz iç ve dış olumsuzluklarımızın kaynaklarını, nedenlerini, sonuçlarını bilgece ve kapsamlı biçimde açıklamaktadır. Kişisel ve kurumsal sorumlulukları da değerlendiren kapsamlı yapıtı okurlarımıza salık veriyoruz.


http://www.turksolu.com.tr/214/ozden214.htm

***

24 Şubat 2016 Çarşamba

* GALEYANA GELMEMEK! *



* GALEYANA GELMEMEK! *
























Serdar Ant*
09 01 2009

 Ergenekon duruşmasında savunmasını yapan Doç. Dr. Emin Gürses'in şu iki saptaması özellikle dikkat çekici:

 * *

 *''Ben İhtilâlciyim… Kuvvetim olsa ihtilal yaparım.''*


 "Ergenekon operasyonu, Türk Silahlı Kuvvetlerini kışkırtma operasyonudur.TSK'ye darbe yapsın diye baskı yapıyorlar.
 'Teğmenleri aldım, orgeneralleri de aldım.' diyorlar. TSK galeyana gelmiyor. Bir yönüyle de TSK'yi toplumda
 küçük düşürmek istiyorlar."*
  * *

"Ergenekon davası" çerçevesinde bugüne kadar yapılan tutuklamalardan ve son gözaltılardan sonra Genelkurmay Başkanlığı'nın
 hâlâ sessiz kalmasını *galeyana gelememek* olarak değerlendirmek mümkün mü?


"Ergenekon davası" denilen şu hukuk rezaleti çerçevesinde tutuklanan ve gözaltına alınan komutanlara bir bakın:


 Eski Jandarma Genel Komutanı* E. Org. Şener Eruygur…*

 Eski Ege Ordu Komutanı* E. Org. Hurşit Tolon…*

 Eski MGK Genel Sekreteri* E. Org. Tuncer Kılınç…*

 Eski 2. Ordu Komutanı* E. Org. Kemal Yavuz… *



Şimdi söyleyin bakalım, TSK ve Genelkurmay bu tablo karşısında suskun kaldığı için mi *küçük düşer*, yoksa Emin Gürses'in iddia ettiği gibi bu
kışkırtmaya kapılıp tepki verdiği, galeyana geldiği zaman mı küçük düşer!

 Emin Gürses ve onun gibi düşünenlerin öncelikle açıklaması gereken şudur:


*TSK, neden Galeyana Gelmiyor?*


Türkiye'nin yurtseverleri, ulusalcıları, Atatürkçüleri bir bir tutuklanırken, suskun kalmak galeyana gelememek midir, yoksa bu tasfiye operasyonuna taraf olmak mıdır?



 Genelkurmay Başkanlığı, son operasyon için istenen izni bir saat içinde hemen veriyor! Galeyana gelmemek böyle mi oluyor?
  
 *Bugünkü TSK komuta heyeti, Ergenekon davasında taraftır! Çoğu yurtseverin söyleyemediği, söylemekten çekindiği GERÇEK budur!*

 Türkiye'de bir Saflaşma Yaşanıyor.

 Bir tarafta emperyalizmin, AB ve ABD'nin işbirlikçileri ve uzantıları var. Bu cephede Kürtçüler, şeriatçı gericiler, mandacılar, liboşlar, kısacası bütün Cumhuriyet düşmanları yer alıyor.

 Diğer tarafta da Kemalistler, yurtseverler, ulusalcılar, cumhuriyetçiler var.


  Bütün kurumlar içinde görüyoruz bu saflaşmayı… Basında, iş dünyasında, üniversitelerde, siyasette, sivil toplum örgütlerinde…


 Peki, *TSK bu saflaşmadan bağımsız mı? *Ordu içinde hiç mi emperyalizm işbirlikçisi, AB ve ABD hayranı komutan yok? Ordu bu
 saflaşmanın neresinde?


 "*Ergenekon davası*" çerçevesinde gözaltına alınan ve tutuklanan askerlerin ortak paydası *ABD ve AB'ye karşı olmaları*, emperyalizme karşı mesafeli bir
 çizgiyi savunmalarıdır! İşte bu nedenle, bugünkü TSK komuta heyeti bu kişilerin böyle bir hukuk rezaleti çerçevesinde gözaltına alınıp tutuklanmalarına ses çıkarmamakta, suskun kalmaktadır!

 Ortada, kışkırtmaya kapılmamak ve galeyana gelmemek gibi bir durum söz konusu değildir. Ortada, Türkiye'yi bölme, Atatürk'ün kurduğu Türkiye
 Cumhuriyeti'ni bir "*ılımlı İslam devleti*" haline getirme operasyonuna direnecek kişilerin, aydınların, lider pozisyonunda
 olanların tasfiye edilmesi ve cezalandırılması vardır!

 Bugünkü TSK komuta heyeti bu tablo karşısında suskun kalıyorsa, bu komutanlarımızın "* Terörist "* olarak itham edilmesi karşısında ses
 çıkarmıyorsa, bunun anlamı nedir? Galeyana gelememek mi?

 MGK Genel Sekreterliği yapmış olan Tuncer Kılınç mıdır "*terörist*"?
  
 PKK'ya karşı yıllarca savaşmış Kemal Yavuz mudur "* Terörist *"!

 Şener Eruygur, Hurşit Tolon! Bu komutanlarımız mıdır "*terörist*"!

 Bu komutanlarımız teröre karşı savaşmış kişiler,
 Cumhuriyet için hizmet etmiş askerlerdir! Bu komutanlarımızın hangisinin "Ağlama Duvarı" önünde çekilmiş fotoğrafı vardır? Hangisinin ABD tarafından takılan "Üstün Hizmet
 Madalyası" vardır?

 Bugün Genelkurmay Başkanı ya da herhangi bir yetkili asker çıksa ve bu gözaltına alınan ve tutuklanan komutanlarımıza yapılan muameleyi
 kınadıklarını açıklasa galeyana gelmiş, kışkırtılmış mı olur? Bir askeri yetkili bu tutuklamaların hukuka aykırı olduğunu söylese, hukuka müdahale
 etmiş mi olur? Başbakan değil miydi, "*ben
 Ergenekon savcısıyım*" diyen? Örneğin Genelkurmay Başkanı da bu tutuklanan generalleri savunsa, Başbakan'dan daha fazla mı hukuka müdahale etmiş
 olur?


 Ne acıdır ki, hâlâ gerçekleri görmemekte ısrar ediliyor. Sonra da deniliyor ki, "* Kuvvetim olsa ihtilal yaparım. "*

 * *

 *Hayır, Yapamazsın!*

* *

 Çünkü o ihtilal yapacağın kuvveti tasfiye ediyorlar!
 Cumhuriyet'in yıkımına direnecek olanları, Cumhuriyet'i savunacak olanları cezalandırıyorlar!


  Ve Genelkurmay hâlâ " * Galeyana Gelmiyor "*, " Kışkırtmalara Kapılmıyor*"!

  Ordu, seyirci, suskun ve destekçi…

  Türkiye Cumhuriyeti bu kadar kolay mı teslim olacaktı?

  1.7.2009

SERDAR  ANT

https://groups.google.com/forum/#!topic/turkculer/AVgBPysZl-8