10 Ekim 2021 Pazar

ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN PERDE ARKASI. BÖLÜM 2

ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN PERDE ARKASI. BÖLÜM 2





Bunları öğrendikten sonra insan, Kraliçe‟nin günlüğünü tutanın kim olduğunu ve ne 
yazdığını merak ediyor. Yıllar önce kraliçe hakkında şöyle bir fıkra ortaya çıkmıştı. Bir gün 
bir İngiliz hükümet memurunun kraliçe için “aptal” dediği duyulur. Memur hakkında, 
kraliçeye hakaretten değil, devlet sırrını ifşa etmekten dava açılır. Herhalde kraliçenin 
günlüğü de bu yüzden sansüre uğruyordur. 

Alan Duncan‟a dönecek olursak, İngiliz politikaları hakkında çok sır vermiyor, konuyu kişiselleştirmişe benziyor. Büyük ihtimalle kitap sansürden geçti ve zavallı İngiltere 
imajı yaratılıyor. Kanaatimce şu konulara girmedi veya girmesi engellendi; 

- Uluslararası finans piyasasını kontrol eden küresel sermaye ağı ile İngilizler ve “City of London” bölgesinin ilişkileri, 

- Kraliçenin başında olduğu Avrupa‟daki Karanlık Asalet‟in Yahudi aileleri ve Uzak Doğu‟daki uyuşturucu kaçakçılığı ile bağlantıları, 

- İngiltere‟nin Uzakdoğu, Orta Asya ve Rusya, Ortadoğu, Karadeniz ve Afrika‟da ABD ile nasıl bir iş bölümü yaptığı. 

Şimdilik, İngiltere zaman kazanıyor ve tarihteki büyük değişimler için bekliyor. Pek 
çok kişi İngiltere‟nin artık batmakta olan bir transatlantik köprü ya da uçak gemisi olduğu 
yorumunu da yapıyor. Krallık bir yandan oluşturucu devletlerin kendi kaderini tayin hakkı 
etrafında manevra yaparken, ulusal çıkar ve ulusun ne olduğu üzerinde kafa yoruyor. 
 
ABD’nin Büyük Planı.. 

Sovyetler Birliği‟nin çöküşü sonrası kendini küresel güç dengesinin en üstünde yalnız 
bulan ABD, dünyanın tartışmasız hegemon gücü olmuştu. Bunu sürdürebilmek için Amerikalı 
politika yapıcılar ulusal güvenlik konusunda proaktif olmak istediler. ABD‟nin büyük 
stratejisi üç adımlı bir rotada uygulanacaktı 8; 

(1) Hayati çıkarları belirlemek. 
(2) Bu çıkarlara karşı duran tehditleri belirlemek. 
(3) Çıkarları korumak ve tehditleri yatıştırmak için ülke kaynaklarını seferber etmek. 

Bu süreç, ABD‟nin sürekli yüksek derecede reaktif olmasına ve bir krizden diğerine 
koşmasına neden oldu. Kaçınılmaz hegemon öyle bir yolda yürümeye başladı ki her şeyi 
kaybedebilir ama çok az kazanabilirdi. Yürünen yolda hala ödül yerine risk daha çok. Hâlbuki 
stratejik rakiplerin nispeten kaybedecekleri pek çok şey yok ama kazanacakları çok şey var. 
ABD içinde “kuvvetler dengesi” anlayışı Trump ile birlikte siyasi bir paylaşım ve 
kurumlar arası çatışma alanına dönüştü. Örneğin ABD istihbarat kurumları son yıllarda 
yürütme ve yasamadan bağımsız çalışmaya başlamıştı. Trump‟ın özellikle yargı ve denetim 
mekanizmaları ile ilgili en üst düzeyde yaptığı tayinler, kendisine açılan davalarda yanında 
olabilecek kişilerden öte, ilgili kurumların içini de yeniden düzenlemeyi amaçlıyordu. 
Geçmişte yasama, yürütme ve yargı dengesinin dışında kalan Amerikan medyası daha çok 
yolsuzluk, çıkar çatışmaları gibi siyasi konulara duyarlılık gösterirken, şimdi onlar da iç 
kavganın bir parçası haline geldiler. Ama bütün bunların arkasında Trump‟ın aptallıkları 
değil, küresel elitin çıkar beklentisi var ve yeni dönemde hem ülke demokrasisine hem de 
kurumlara ilgili yeni bir şekil vermek istiyorlar. Ancak, bu şekillendirme kurumlar arası 
çekişme ve kutuplaşmaları daha da artırabilir. 

Özgürlük ve insan hakları şampiyonu görülen ABD, Freedom House‟a göre, küresel 
özgürlük sıralamasında ABD, 55. Sırada, siyasi haklarda ise 72. sıraya kadar inmiş durumda. 
Ülkede en büyük paranoyalarından biri seçimlere Rus müdahalesi olduğu. Trump döneminden 
kalan tek kanıt seçim kampanyası danışmanlarından birinin Rus istihbaratına çalışıyor olması. 
Gelinen aşama Amerikan siyasi hayatının “siyasi tarikatçılığa” dönüşmesi9. Yani kendi 
görüşünde olmayanı vatandaşa bile tahammül etmeyen bir güvensizlik ortamı ülkeye hâkim. 
Obama döneminde de dış politikada işler iyi gitmemişti. Libya, Suriye ve Yemen‟de 
üç askeri müdahaleye girilmiş ama daha çok kaos ve zarar yaratılmıştı. Ama asıl hata 
Ukrayna‟da düzenlenen renkli devrim ile yapıldı. Rusya, hazır beklemekteydi ve Ukrayna 
topraklarının doğusunu işgal ederken, Kırım‟ı ilhak etti. Bu şok, Rusya ile ilişkilerde yeni bir 
dönüm noktası oldu. 

ABD‟nin yeni başkanı Joe Biden, önceki yönetimlerde bütün yanlış dış politikaların 
içinde oldu. Gene de 2003‟de Irak‟a askeri müdahaleyi destekleyen Biden, Libya ve Suriye‟ye 

müdahaleyi desteklememişti. Afganistan‟a daha fazla asker gönderilmesini de istememişti. 
Bunların hepsi içgüdüseldi yani pek zeki biri değil. Ukrayna‟da felakete yol açan renkli 
devrimin destekçisi oldu. 

 Joe Biden‟ın dış politika ekibi büyük ölçüde konvansiyonel düşünen bir ekipten 
oluşuyor. Çoğu Obama döneminin kıdemsiz ya da genç ekibinden geliyor. Trump döneminde 
ABD‟nin dünyadaki statüsünün zarar gördüğünü ve bunu restore etmek gerektiğini 
düşünüyorlar. Biden‟ın Dışişleri Bakanlığı‟na seçtiği Antony Blinken, Libya ve Suriye‟de 
askeri yöntemlerin yanındaydı. Suriyeli isyancıların silahlandırılmasını istedi. Biden‟ın diğer 
tercihi Jake Sullivan, şimdi ulusal güvenlik danışmanı. Avril Haines ise Ulusal İstihbarat 
Direktörü oldu. Haines, ününü rejim değişikliği savaşları ve diğer şüpheli işler üzerine yaptı 10. 

Savunma Bakanlığı‟na seçilen emekli general Lloyd Austin, ABD Merkez Komutanlığı‟nın 
başı idi. Obama döneminin Ortadoğu‟nun altını üstüne getiren politikalarının yanındaydı. 
General, ABD‟nin askeri maceralarından en çok para kazanan Raytheon savunma şirketinin 
yönetim kurulunun üyesi. 

 Bu ekipten Obama dönemine göre yeni bir fikir çıkması beklenmiyor. Moskova‟ya 
karşı sert tutum birinci öncelik olacak. Yeni dışişleri bakanına göre, saldırgan Putin‟e karşı 
NATO ve caydırıcılığın güçlendirilmesi öncelikli gündem olacak. Ukrayna, Gürcistan ve Batı 
Balkan ülkelerine güçlü güvenlik yardımı yapılacak. Moskova‟ya verilecek küçük bir barış 
dalı dahi olmayacak. 

 Soğuk Savaş döneminde Avrupa‟da 400 bin kişilik askeri birliği olan ABD‟nin şu 
anda Avrupa‟da 34.500 kişilik bir askeri gücü var. Bunun 25 bini Almanya‟da. Rusya‟ya karşı 
1.000 kişi Polonya‟ya gönderildi. ABD 2018 yılından beri 85 ülkede sözde terörle mücadele 
ediyor (Harita 1)11. Pek çok askeri üssü kapattığını ilan etmesine rağmen hala ülke dışında 
yaklaşık 800 askeri üssü var. Başka ülkelerin topraklarında kendi adına sonu gelmeyen 
savaşlar yapıyor. Sonsuz savaşların gerekçesi her zaman olduğu gibi demokrasi, barış ve 
Amerikan çıkarlarını korumak. Aynı savaşlar Irak, Afganistan, Yemen ve Libya‟da 
tekrarlandı. ABD çarkı, bitmeyen savaşlar ve düşmanlarla dönüyor. 

Harita 1: ABD’nin Sonsuz Savaşları 



Kaynak: Kim Hijelmgaard, A Reckoning is Near: America Has a Vast Overseas Military Empire. Does It Still Need It? USA Today, (February 25, 2021). 

 ABD Afrika Komutanı Stephen J. Towsend‟a göre ülkesi Afrika‟da Çin, Rusya ve El 
Şaab iken mücadele halinde. Bu mücadele Somali, Mali, Orta Afrika Cumhuriyeti, Kongo, 
Güney Sudan, Uganda başta olmak üzere her yerde devam ediyor 12. 

Çin, Afrika Boynuzu‟nda Cibuti‟ye odaklanmış durumda. Ama genel resme bakarsak Sovyetler Birliği dönemi mirasını kullanan Rusya ile Çin, Afrika‟da özellikle orta ve güney bölgede daha etkili. Ruslar, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Mozambik‟e oynuyorlar. 

ABD ve Ortadoğu.. 

 Ortadoğu‟da şimdi planlar farklı. Öncelikle, Ortadoğu‟daki çekişme Suudi Arabistan-
İran bölgesel çekişmesine dönüştürülüyor. BAE-Bahreyn-Fas-Sudan-İsrail normalleşmesi ile 
İsrail düşman listesinden çıkarılıyor. Ortak düşman İran; Yemen, Irak ve Suriye‟deki iç 
savaşın sorumlusu olarak lanse ediliyor. 

 İkinci önemli değişim Suriye iç savaşında Türkiye‟ye yeni rol verilmesi13. Türkiye‟ye 
Sünni devlet havucu gösterilerek, Suriye‟de Rusya ve İran ile arasının açılması son birkaç 
yıldır devam eden bir Batı stratejisi. Projenin arkasında tabii ki İsrail var. Suriye‟nin 
bölünmesi; yani Alevi, Sünni ve Kürt devletleri kurulması İsrail‟in planı. İsrail, bütün Arap 
devletlerini tek tek zayıflatarak onların dini ve etnik üstünlüğünü eşitlemek istiyor. 
Üçüncü önemli değişim Doğu Akdeniz‟deki doğal gaz rezervleri kapsamında 
gelişiyor. Halen Türkiye‟nin Libya‟daki Ulusal Uyum Hükümeti ile ittifakı Yunanistan-Mısır-
İsrail cephesi ile karşı karşıya. ENI‟nin şirket çıkarları için İtalya da Türkiye‟nin yanında 
gözüküyordu. Ama Libya‟daki koalisyona Mısır, BAE, Rusya ve Fransa da katılınca Türkiye 
için şartlar çok değişti. Askeri gerilim sadece Libya‟da değil Doğu Akdeniz‟de de yaşandı. 
Şimdilik sular durulmuş olsa da her an ısınabilir. 

 Dördüncü önemli değişim, Karadeniz-Kafkasya ekseninde yaşanıyor. Dağlık-Karabağ 
Savaşı‟nda Türkiye ve İsrail‟in Azerbaycan‟a belirleyici askeri desteğinden sonra Türkiye‟nin 
Ukrayna‟ya askeri desteği bölgede Ukrayna-Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan eksenini ortaya 
çıkardı. Kiev ve Ankara, Rusları kızdıran askeri anlaşmalara imzalar attılar. Bu kapsamda, 
Azerbaycan‟dan Balkanlar ve Avrupa‟ya Trans-Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı‟nın 
tamamlanacak olması dikkate değer. Ancak, Ruslar Kafkasya ve Orta Asya‟da yeni oyunlar 
peşinde. Bunlara sonraki bölümlerde değineceğiz. 
 ABD‟nin stratejik ağırlığı küresel GDP‟deki yeri sadece %3.2 olan Ortadoğu‟dan 
küresel ekonomin yoğunluk merkezi olan Asya-Pasifik‟e kayıyor. Hegemonik güç 
mücadelesinde rakipleri Çin ve Rusya. Bununla beraber, bir yandan pandemi diğer yandan 
ülke içinde artan eşitsizlik ve ırkçı adaletsizlik alarm çanları çalıyor. Bunun anlamı, ABD çok 
fazla risk alamaz. Bu yüzden, askeri operasyonlardan çok örtülü yani karanlık işlere dönmek 
zorunda. İran ile yapılacak görüşmeler Ortadoğu için de çok önemli hale geliyor. ABD‟nin 
çok az hata payı var. 

 ABD, 2001 yılından beri süregelen savaşlara 6.4 trilyon dolar harcadı ama Ortadoğu 
artık eskisi kadar para etmiyor14. 
ABD‟nin kaya gazı Ortadoğu‟ya bağımlılığı azaltıyor ve Suudi Arabistan ile ilişkileri çehre değiştiriyor. Ortadoğu petrol ve doğal gazının %75‟i 
Asya‟ya (Çin, Japonya, Güney Kore ve Hindistan) gidiyor. 

Harita 2: Suriye’deki ABD Üsleri 

Suriye‟den çekilmekten bahseden ABD‟nin bu ülkede 10 yasa dışı askeri üssü var ve 
11‟ncisini Hasakah‟ta inşa ediyor (Harita 2). Hasakah‟taki petrol yataklarından her gün 140 
bin varil petrol çalınıyor ve tankerlerle Irak‟a taşınıyor15. Suriye‟de Esat‟ın kontrolünde 
olmayan yerlerde çalınan petrolün gelirleri PKK ve adına muhalif denilen cihatçılara gidiyor. 
 ABD, kendisini Suriye‟nin doğusunda marjinal bir askeri oyuncu konumuna düşürmüş 
gözüküyor. ABD‟nin rolü kaosun ve ülkenin imhasının devamını sağlamak. IŞİD‟i yaratarak 
Suriye‟nin içini oyan ABD, vekil gücü YPG/PKK ile işgalini sürdürüyor. 

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder