10 Ekim 2021 Pazar

ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN PERDE ARKASI. BÖLÜM 3

ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN PERDE ARKASI. BÖLÜM 3




 Çin’in Büyük Planı.. 

Çin, on yıllardır ABD ile rekabet konusunu derin derin düşünüyor. Xi Jinping‟in işlediği “ortak kader topluluğu” mottosu aslında ABD‟nin müttefik ağını diplomatik yollarla kırmak ve kendi yörüngesine çekmek için geliştirilmiş Çin Planı‟nın bir parçası. Xi‟nin vizyonunun tehlikesi, Batının özgürlük ve demokrasi değerlerini sahiplenirken kendi bindiği dalı kesecek olması. Çin Komünist Partisi, tabii ki ülkeye özgürlük ve demokrasi ya da evrensel insan haklarını getirmek istemiyor. Çin‟in yeni dünya vizyonunun merkezinde “Tek Yol Tek Kuşak (TYTK)” inisiyatifi var ve bu projeye dayalı dış politika ile ABD‟nin hegemon konumunun yerini alacaklarını hesaplıyorlar. Öte yandan Pekin, Tek Çin prensibi ile Tayvan ile birleşmek istiyor, ada devletini savunmayı ABD‟ye pahalıya getirmek istiyor. 

Avrasya coğrafyasını Çin pazarı haline getirmek için her limana her ulaştırma yoluna 
el atmak, kendi planlarına entegre etmek istiyorlar. Bunun için “21. Yüzyıl Marshall Planı” 
denilen bir fon ile para akıtıyorlar. TYTK üzerindeki ülkelere cömert yatırım projeleri sunarak 
para dağıtıyor ve etki sahasında yeni nüfuz bölgeleri açıyorlar. COVİD-19 nedeni ile ülkelerin 
mali sıkıntılar yaşaması Çin parasını daha cazip kılıyor. 

Tek Yol, eski İpek Yolu‟na benzer şekilde Çin‟den Avrupa‟ya uzanan güzergâhta Rusya, Orta Asya, Güneybatı Asya ve Ortadoğu‟ya da uğrayan rotalara sahip. Tek Kuşak adı verilen deniz rotası ise Güneydoğu Asya‟yı Batı‟ya bağlıyor. Son altı yılda TYTK kapsamında pek çok Avrasya projesi ortaya çıktı. Hatta bunların bazıları Afrika ve Latin Amerika‟yı da kapsamayı hedefliyor. TYTK ile Xi Jinping‟in izlediği yöntem ve dünyaya mesajı Çin‟in küresel hegemonya ya doğru yürüdüğüdür. Bu başarı Çin Komünist Partisi için tartışılamaz bir gerçektir. 

TYTK‟nın en büyük önceliği Hint Okyanusu‟na olan kara rotalarının güvenliğini 
sağlamaktır. Hint Okyanusu‟na Pakistan ve Burma üzerinden gidilerek Malakka Boğazı ve 
Hindistan by pass edilecektir. İkinci büyük öncelik Tayland Körfezi‟ni kontrole almaktır. 
Böylece Güney Çin Denizi‟nde çıkacak bir çatışmada Kamboçya‟da konuşlanan Çin Ordusu 
unsurları ile birlikte Tayland ve Vietnam etkisiz hale getirilecektir. Tek Kuşak‟ın diğer bir 
amacı da Hint Okyanusu‟ndan başlayarak ABD‟nin 5. ve 7. Deniz filolarının engellenmesidir. 
ABD ile tek tek güç kıyaslaması yapıldığında Çin‟in pek çok asimetrik hassasiyeti var. 
Çin Komünist Partisi her alanda yaratıcı ve saldırgan taktikler izliyor. Kendi stratejik 
avantajlarını artırmak için ABD‟nin zaaflarından faydalanıyor. Çin‟in Güney Çin Denizi‟nde 
suni adalar işgal ederek Vietnam, Filipinler ve diğer ülkelere egemenlik hakkı iddia etmesi 
doğrudan bir yaklaşım değil, salam taktiğidir. Böylece kendine karşı koymayacak güçlere 
karşı “de facto” münhasır ekonomik bölgeler inşa ediyor. 

ABD-Çin çekişmesi.. 

ABD ve Çin arasında bir yanda hegemonik rekabet diğer yanda ideolojik farklılıklar 
var. ABD içindeki milliyetçi ve küreselci kanat, bugüne kadar savunmacı olan anlayıştan 
“dayak atan” bir stratejiye geçme, tembelliğe ve tevazuya son verme konusunu tartışıyor. 
ABD‟nin TYTK ile başlayan Çin‟in uzun vadeli oyununa karşı politikası henüz netleşmedi. 
Çin‟in dolarına karşı dolar öne sürmek pek akıllıca değil, bunun yerine saldırgan bir yöntem 
seçilerek, Çin‟i masaya oturtmak ve albatros (yani avcı büyük kuş) konumuna düşürmek bir 
seçenek 16 olarak görülüyor. 

ABD‟nin öncelikli çıkarı, stratejik deniz yolları üzerindeki hâkimiyetini sürdürmek ve 
Avrasya‟dan bir hegemon güç çıkmasını önlemek. Şu anda Avrasya‟daki durum 19. Yüzyılda 
Orta Asya ve Güney Asya‟yı kontrol etmek isteyen İngiltere-Rusya “Büyük Oyun”una 
benziyor. Ancak, Çin bir de denizden kesintisiz bir deniz güzergâhı kontrolü (Tek Kuşak) 
istiyor. Bu, ABD Deniz Kuvvetleri‟nin uluslararası ticaretin güvenliğini sağlama görevine bir 
meydan okuma. Çin bu planda savunmacı değil, İran Körfezi ve Doğu Akdeniz‟de düzenli 
devriye uygulamaları yaparak ABD‟yi test ediyor. Pasifik‟te ise meydan okuma daha belirgin. 
ABD; Palau, Mikronezya ve Marshall Adaları ile yeniden masaya oturmaya hazırlanırken, Çin bölgeye para akıtmaya başladı, liman inşaatı planlıyor ve temaslarını sıklaştırıyor. 

Sonuç olarak, TYTK; ABD için jeopolitiğin ötesinde bir meydan okumayı temsil ediyor. Yani sadece ABD‟nin Asya‟da statüsüne değil küresel düzendeki değerlerine de rakip oluyor. Çin, kendisinin merkezinde olduğu, hem de fiziksel hem de entelektüel olarak yeni bir dünya kurmak istiyor. 

 ABD‟de Çin karşıtlığı anti-Çin ırkçılığına ve „Asyalı‟ hatta „Asyalı Amerikan‟ düşmanlığına dönüşüyor. Korona virüs döneminde bu daha belirgin hale geldi. Şimdilerde ABD‟deki Çinli öğrencilerin ülkeye nüfuz etmesinden duyulan rahatsızlık ve ülkelerine geri gönderilmesi konuşuluyor. Ülke içinde Asyalı Amerikalılara artık şüphe ile bakılıyor. İşin ilginç yanı Çinlilerle ayırt edilmesi güç olan Japon ve Güney Koreliler de bundan nasibini alıyor. Bunlara “ebedi yabancı” ya da “beşinci kol” gözü ile bakılıyor. Doğu Asyalıları güvenilmez, sırlı ve tuhaf gösteren karikatürler yayınlanıyor 17. 

ABD ve Çin hatta bütün dünya ile Çin arasındaki sorunun temeli aynı; 
“bilinmemezlik”. Tıpkı Kuzey Kore veya Soğuk Savaş döneminin Sovyetler Birliği gibi. Ve 
birlikte yaşamayı öğrenmek yerine, “bilinmeyen” problem olarak görülüyor ve yok edilmek 
isteniyor. Daha pragmatik ve daha az ırkçı çözümden gittikçe uzaklaşıyoruz. ABD; Çin, 
Kuzey Kore ve İran gibi ülkelerle birlikte yaşamak yerine yıllardır “havuç-sopa” stratejisi 
uyguladı ama sonuç yok. 

 Gelinen aşamada, ABD-Çin ilişkileri Korona virüs dönemi ile birlikte geçen 40 yılın 
ardından önemli bir dönemece geldi. Geçmişin görünüşte işbirliği ve “kazan-kazan” süreci 
Biden yönetimi ile birlikte hızla “karşı olma” ve “savaşçı kurt diplomasisi”ne dönüştü 18. 
Korona öncesi ABD, Çin ile ilgili itirazlarını insan hakları ve gümrük vergilerini artırması 
şikâyeti ile sınırlı tutuyordu. Kırılmanın nedenlerinden birisi Çin‟in Hong-Kong‟a olan baskısı 
ve şehrin otonomisi ile ilgili beklentiler. ABD tarafı artık Çin ile ilgili acemilik ve pasiflik 
döneminin bittiğini söylüyor. Trump yönetimi, Çin‟in eşit olmayan ticaret koşulları ve 
entelektüel bilgi hırsızlığı karşısında “karşılılık” politikası başlatmıştı. Ardından ilişkileri 
yeniden tanımlamak gündeme geldi. 2019‟da ABD, Çin‟i adil olmamak ve kötü niyetle 
suçlamaya başladı. Hedefte düşman olarak ifade edilen Çin Komünist Partisi var. Nixon 
döneminden beri süren ama arka plana itilen derin güvensizlik sözlere de yansıdı. 
 2020 yılında ortaya çıkan COVİD-19, stratejik kaymaya neden oldu. Çin‟in virüsün 
ortaya çıkışını saklaması ve devamında bilgi paylaşımını sansüre tabi tutması, kişisel koruma 
cihazlarını stoklayıp kar etmeye kalkması ve virüsün orijini hakkında dezenformasyona 
başlaması ABD tarafında sinirleri bozdu. Amerikalı politika yapıcılar hızla Çin‟e karşı iyi 
düşünülmemiş seçeneklere odaklandılar ve Çin‟e kapıyı göstermek istiyorlar. Biden ve 
danışmanlarının yeni Çin politikası, Çin Komünist Partisi‟ne karşılık verecek bir strateji 
üzerine kurulu. Bir yandan Çin ile olan tedarik zincirlerinin yollarının değiştirilmesi 
planlanıyor, diğer yandan Trump‟ın düşündüğü gibi Dünya Ticaret Örgütü‟nden de çıkmak tasarlanıyor. Amaç, Çin‟i uluslararası ticaret sisteminden dışlamak, izole etmek. Ancak, 
Çin‟in de kozları var. Örneğin dünya üzerinde az bulunan mineraller ve eczacılık maddeleri 
Çin‟de önemli miktarda var. Çin Komünist Partisi‟nden sonra ABD‟nin hedefinde Çin 
şirketleri ve Konfüçyüs Enstitüsü var. Kissinger‟ın Çin‟e yönelik pragmatik politikasının 
arkasında büyük planda Çin‟e angaje olmak vardı. Şimdi ABD bundan vazgeçiyor. 
ABD ve Rusya arasında gelişmeler.. 

 ABD ve NATO, dünyanın her yerinde Rusya ve Çin‟e karşı mücadele başlattı. 
ABD‟nin Rusya ile olan gerginliği artırma stratejisi Çin ile ilişkilerinde de izleniyor. ABD‟de 
2014 yılında Ukrayna darbesini planlayanlar iktidarda. Biden yönetimi dış politikada oldukça 
hırslı, Çin ve Rusya‟yı hedef listesine koyarak Washington‟un dünya liderliğini kanıtlamaya 
çalışan, şahinlerden oluşuyor. Bunların başında da Dışişleri Bakanı Antony Blinken geliyor. 
Böyle olunca da ABD, bildik örtülü işlere, sonsuz savaşlara yönelme eğiliminde. Biden‟ın 
Obama döneminden kalma özellikle Ukrayna‟da olanlarla ilgili Ruslara karşı özel bir hıncı 
var. Rusya, olabilecek her istikametten ve her yöntemle köşeye sıkıştırılıyor. Ve bu işte ABD 
ile işbirliği yapmayanları da hedef tahtasına konuyor. 

 ABD‟nin ekonomik yaptırımları Rusya, Kuzey Kore ve İran‟ı hedef alıyor. Rusya‟ya 
uygulanan yaptırımların arkasında şunlar var; 

 - ABD seçimlerine müdahale etmesi, 
 - Ukrayna‟nın doğusundaki örtülü işgali ve Kırım‟ın ilhakı, 
 - Suriye‟ye müdahale ve ABD‟nin desteklediği güçlere saldırı. 

 ABD ve Rusya ile arasında artan gerilim sadece Ukrayna değil Arktik bölgeden 
başlayarak tüm coğrafyayı geçip Doğu Avrupa ve Kafkasya‟ya oradan Ortadoğu‟nun 
derinliklerine ulaşıyor. Amerikan uçakları Rusya‟nın kanatlarında düzenli olarak uçuyor, 
denizaltıları çevreliyor ve NATO tatbikatları sınırları dibinde gövde gösterisi yapıyor. Rusya 
ise beş ana modernizasyon programı ile karşılık vermeye hazırlanıyor; nükleer saldırı 
kuvvetleri (yeni ICBM‟ler dâhil), bombardıman uçakları, drone‟lar ve taktik nükleer silahlar. 

    15 Mart 2021 tarihinde yapılan NATO Tatbikatında (Defender Europe 2021), 27 
ülkeden yaklaşık 28 bin kişi katıldı. Bunun yaklaşık 20 bini Amerikan askeriydi. Tatbikatın 
amacı Ukrayna‟nın savunulmasıydı ve bu tür tatbikatlara Polonya, Bulgaristan, Romanya ve 
Ukrayna‟da devam edilecek. 

ABD, Karadeniz‟de kıyısı olan NATO üyeleri Romanya ve Bulgaristan dışında 
Ukrayna için Karadeniz bölgesinde yeni ittifak arayışları içinde. Türkiye‟nin konumunun 
belirsiz olması nedeni ile Ukrayna, Gürcistan ve Moldova‟yı bir araya getirmeye çalışıyor19. 
Moldova‟nın Karadeniz‟de kıyısı olmamasına rağmen, Tuna Nehri‟ndeki Giurgiuleşti Limanı 
ile geçiş sağlıyor. Ancak, bu ülkelerin ateş gücü sınırlı olması nedeni ile beklenti daha çok 
NATO‟ya destek olmaları yönünde. 

Son gerilimde Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, eğer ülkesinin işgal altındaki 
Donbas bölgesine müdahale etmeye kalkarsa Ukrayna‟yı yok ederiz tehdidinde bulundu. 
Ardından iki ordu askeri Ukrayna sınırına gönderdi ve denizden kuşattı. 
 ABD, Montrö Anlaşmasına göre olması gerekenden 15 gün önceden Boğazlardan iki 
savaş gemisi için izin istedi ve Türkiye izni verdi20. Aslında ABD‟ni 6. Filosu rutin olarak 
Karadeniz‟e savaş gemileri göndermekte ve geçen ay Ukrayna‟ya destek gösterisinde 
bulundular. 15 Nisan 2021 günü Biden ve Putin‟in telefon görüşmesinden sonra transit geçiş 
isteği reddedildi. Bu gerginliği azaltan bir adım oldu. Rusya‟nın sözde Ukrayna sınırına 
tatbikat için gelen birlikleri çekilse de ağır silahlarını bıraktılar 21. 

 Montrö Anlaşması olmasaydı Ukrayna‟da bizi yeni bir Normandiya çıkarması ya da 
bizim de katıldığımız 1856 Kırım Savaşı gibi bir savaş bekliyor olabilirdi. Konuya diplomasi 
ile çözüm bulmak yani büyük pazarlıkta Rus tarafı Kırım‟a karşılık Ukrayna‟nın NATO‟ya 
girmesini kabul edebilir22. Ukrayna‟nın tarafsız kalması da iki tarafı rahatlatabilir. 

 ABD‟nin Rusya yönelik askeri planı, çoklu-ortam operasyonları dâhilinde Rus komuta 
merkezleri ve savunma birliklerini füze ve topçu ateşleri ile vurduktan sonra, teslim olana 
kadar Rusya‟da seçilmiş anahtar bölgeleri ve şehirleri işgal etmek23. Buna karşılık Rusya‟nın 
niyeti ise teslim olmamak, ABD ve müttefiklerine nükleer silahlarla karşılık vermek. Çin‟e 
karşı planlar da benzer şekilde öncelikle Pasifik‟teki gemiler ve üslerden atılacak füzeler ile 
Çin‟i vurmak. Çin‟den de nükleer reaksiyon bekleniyor. 

 Rusya ile çekişmede Avrupa’nın konumu.. 

 Avrupa Birliği (AB); Beyaz Rusya ve Kırım‟da renkli devrimler peşinde. AB, Kırım 
Tatarlarını melez savaşa ikna etmeye çalışıyor. Haziran 2020‟de AB; ABD ile işbirliği içinde 
Beyaz Rusya‟da bir renkli devrime girişti. Hollanda ve İngiliz istihbaratı kritik roller 
edinmişlerdi. Hollanda‟nın Minsk‟te bulunan büyükelçiliği İnsan Hakları Fonu ve Hollanda 
Bölgesel Ortaklık Fonu (NFRP-Matra) kapsamında gençliği eğitmek ve örgütlemek için 50 
bin Euro harcadı24. ABD tarafında ise Soros vardı. Renkli devrim girişimi başarılı olamadı 
çünkü seçilen muhalif lider Sviatlana Tsikhanouskaya yetersiz kaldı. Öğretmen olan 
Sviatlana, bir ülkeyi yönetecek siyasi birikime sahip değildi. Sokaklara çıkan gençlik ise 
Beyaz Rusya rejimini destekleyen Rusya‟yı korkutacak kadar kalabalık değildi. Bir tarafta 
melez savaş adı altında başka ülkelere ordusunu sokan ve işgal eden Rusya var, diğer tarafta 
hala rejim değişikliği ile etki ve kontrol sağlamaya çalışan Batı. Tabii ki zor oyunu bozuyor. 
 Rusya‟ya karşı Avrupa içinde de ABD ile dayanışma var. Bu özellikle son zamanda 
Rus diplomatların ABD‟den kovulması döneminde de yaşandı. Çek Cumhuriyeti 18 Rus 
diplomatı sınır dışı etti. Gerekçe Vrbteice bölgesindeki mühimmat deposunun uçurulması. 
Mühimmat deposunu patlatma işi Ruslara ait bir eylem tipi ve Türkiye‟de pek çok kez 
yaşanan bir olay. Suçluların GRU mensubu olduğu iddia ediliyor. Ancak, olay 2014 yılında 
meydana gelmiş yani zamanlama ABD-Rusya ilişkilerinin en gergin olduğu dönem. 
Rusya‟nın açıklaması daha da ilginç. Çekya‟nın Biden yönetimi ile birlikte Beyaz Rusya 
başkanı Alexander Lukaşenko‟ya yönelik suikast girişimini Rus FSB‟nin ortaya çıkardığını 
iddia ediyorlar. Bu da yeni bir girişim değil. Çekya‟nın Rusya‟ya yönelik suçlamalarının 
arkasında casusluk meseleleri var. Ruslara göre, Beyaz Rusya‟da darbe girişimine katılan iki 
kişiyi teslim etmedikleri için bunlar oldu. Bu arada Ruslar da 20 Çek diplomatı sınır dışı etme 
kararı aldı. Ancak, Ruslarla arası oldukça bozulan sadece Çekya değil, Bulgaristan ile de 
benzer durum var. 

ABD ve İngilizlerin karanlık gündeminde uzun vadede Rusya‟yı bölmek var ve bu 
olana kadar zayıflatmak ve provoke etmek stratejisi izleniyor. Avrupa‟da Rusya‟ya karşı 
Amerikan örtülü savaşında CIA‟nın yanında İngiliz MI6‟nında aktif rol aldığı örnekler 
çoğalıyor. Bu işbirliği en çok Avrupalıların Rusya ile yakınlaşmasını önlemeyi amaçlıyor. 
İngilizler, ABD‟den sonra Rusların ikinci en önemli düşmanı konumundalar. 
Avrupa Birliği‟nin lideri Almanya ise Rusya ile ilişkiler konusunda endişeli. Kuzey 
Akımı II projesine (Harita 3) getirilen yaptırımlar ABD ile Almanya‟nın arasında bir sorun olabilir. 

Harita 3: Kuzey Akım Doğal Gaz Hatları 


 Haziran‟da G7 ve NATO Zirveleri var. Biden ve Putin, bu toplantılar esnasında 
yapacakları görüşmenin detaylarına hazırlanıyorlar. Görüşme teklifi Biden‟dan geldi25. 
Hâlbuki Biden, yakın zaman önce Putin‟e “katil” demiş ve Rus siber saldırılarına karşı yeni 
yaptırımlar yürürlüğe koymuştu, Ukrayna krizinin tırmanması sonrası durum soğumuşken 
şimdi kartlar yeniden açılacak. ABD niyetini ilişkileri normalleştirme, çatışma ve tırmanma 
döngüsünden kurtarma şeklinde belli etti. Ama Yeni START, Açık Semalar ve Orta Menzil 
Nükleer Silahlar anlaşmaları konusunda bir gelişme olmadıkça gerilim hep olacak. 
Arkasından Ukrayna, Suriye ve İran konuları geliyor. Rusya tarafında ise masada canını uzun 
zamandır acıtan Amerikan yaptırımları olacak. İki ülke dünyanın en büyük nükleer silah 
envanterine sahip. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder