Türk Toplumsal Belleğinde 6-7 Eylül Olayları BÖLÜM 4
Toplumsal Bellek, 6-7 Eylül Olayları, Duygu Onay Çöker, Güz Sancısı,yüzleşme, Cumhuriyet Gazetesi, Kızıl Maske Düştü,İstanbul Ekspres Gazetesi,
Hürriyet Gazetesi,
6-7 Eylül olayları da yazar tarafından bu çerçevede ele alınmaktadır.
Türkiye’nin sancısını ifade eden bu film yazara göre tarihi normalleşmenin işaretidir. Yazısının üçüncü ve son bölümünde ise, Uluengin’e göre Türklerin tarihleri ile hesaplaşma, barışma, normalleşme işleminde ellerini çabuk tutması gerekmektedir:
Atik olalım ki eski yanlışı tekrarlamayalım... Güz Sancısı filmiyle kara sayfası az biraz aralanan 6-7 Eylül 1955 dehşetine ek olarak bütün bir resmi tarihin sancılarını da sorgulamaya başlayalım ki bu sorgulamayla birlikte ulus devletimizi artık son sürat normalleştirelim. 29
Soner Yalçın da “Vizyondaki bir film nedeniyle yakın tarihimizin karanlık ve utanç verici olayını anımsadık: 6-7 Eylül 1955. Olayın vahametini bilmeyenimiz yok. Nasıl olduğunu da biliyoruz.”30 ifadesi ile olaylara bakış açısını ortaya koymaktadır. Hürriyet Gazetesinin üç yazarı da olaylara aynı çerçeveden yaklaşmakta ve dönem filmlerinin tarihle yüzleşme açısından öneminin altını çizmektedirler.
Ertuğrul Özkök de Tomris Giritlioğlu’nun Güz Sancısı filmi için aynı düşünceleri paylaşmaktadır:
... film çok Çarpıcı bir sahne ile başlıyor. Ellerinde kırmızı boya kutuları taşıyan bir çapulu güruhu, gece yarısı bazı evlerin kapılarına haç işareti koyuyor. ... Meğer bizim sicilimiz de o kadar temiz değilmiş, bizim mazimizde de bu pespayelik varmış.... İnşallah 20-30 yıl sonra bugünlere ait benzer bir filmi yapmak zorunda kalmayız. Allah Türkiye’yi bu rezillikten korusun.31
Soner Yalçın da “Vizyondaki bir film nedeniyle yakın tarihimizin karanlık ve utanç verici olayını anımsadık: 6-7 Eylül 1955. Olayın vahametini bilmeyenimiz yok. Nasıl olduğunu da biliyoruz.”30 ifadesi ile olaylara bakış açısını ortaya koymaktadır. Hürriyet Gazetesinin üç yazarı da olaylara aynı çerçeveden yaklaşmakta ve dönem filmlerinin tarihle yüzleşme açısından öneminin altını çizmektedirler.
Ertuğrul Özkök de Tomris Giritlioğlu’nun Güz Sancısı filmi için aynı düşünceleri paylaşmaktadır:
... film çok Çarpıcı bir sahne ile başlıyor. Ellerinde kırmızı boya kutuları taşıyan bir çapulu güruhu, gece yarısı bazı evlerin kapılarına haç işareti koyuyor. ... Meğer bizim sicilimiz de o kadar temiz değilmiş, bizim mazimizde de bu pespayelik varmış.... İnşallah 20-30 yıl sonra bugünlere ait benzer bir filmi yapmak zorunda kalmayız. Allah Türkiye’yi bu rezillikten korusun.31
Yazar ayrıca 6-7 Eylül alçaklığının Türk Halkının tamamına yüklenemeyeceğini, bir avuç çapulcunun koskoca bir toplumun alın yazısına damga vurabildiğini, onların rezilliğinin koskoca bir toplumun alnına kara leke gibi yapıştığını ifade etmektedir.
Ayşe Arman, köşesinde Güz Sancısı filmini izledikten sonra Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis ile röportaj yapmıştır. Vasiliadis, Arman’ın “Film sayesinde Türklerin tarihleriyle yüzleştikleri sonucunu çıkartabilir, kendilerini eleştiriyorlar diyebilir miyiz?” şeklindeki sorusuna, böyle bir filmin yapılmasının aslında çok iyi olduğunu ancak eleştiri yapanın Türk halkı değil, sadece yönetme nin kendisi olduğu yanıtını vermektedir.32
Filmin Yunanistan’da da gösterileceğini belirten başka bir haberde, oyunculardan Beren Saat’in “Güz Sancısı Türkiye’nin tarihiyle yüzleştiği bir film” dediği vurgulanmaktadır. 33
Beren Saat bir başka röportajında da olayların bir gün tarih müfredatına gireceğini ve yapılan hataların kabullenileceğini belirtmektedir:
Ayşe Arman, köşesinde Güz Sancısı filmini izledikten sonra Apoyevmatini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mihail Vasiliadis ile röportaj yapmıştır. Vasiliadis, Arman’ın “Film sayesinde Türklerin tarihleriyle yüzleştikleri sonucunu çıkartabilir, kendilerini eleştiriyorlar diyebilir miyiz?” şeklindeki sorusuna, böyle bir filmin yapılmasının aslında çok iyi olduğunu ancak eleştiri yapanın Türk halkı değil, sadece yönetme nin kendisi olduğu yanıtını vermektedir.32
Filmin Yunanistan’da da gösterileceğini belirten başka bir haberde, oyunculardan Beren Saat’in “Güz Sancısı Türkiye’nin tarihiyle yüzleştiği bir film” dediği vurgulanmaktadır. 33
Beren Saat bir başka röportajında da olayların bir gün tarih müfredatına gireceğini ve yapılan hataların kabullenileceğini belirtmektedir:
“...evet, hata yaptık denilecek. Bundan sonraki nesiller de bu olaylarla, hatalarımızla yüzleşip, öğrenecek”34.
Hürriyet gazetesinin filme ilişkin haber metinlerinin sansasyona dayalı olduğu gözlenmektedir. Köşe yazarları ise olayları “kara leke” olarak adlandırmakta ve filmin olası bir yüzleşme için gerekliliğine dikkat çekmektedirler. Gazetenin yazarlarından özellikle Hadi Uluengin’in üç ayrı bölüm halinde kaleme aldığı yazısında muzaffer ideolojinin yıkılmaması için sorgulanmaması kuralının artık bırakılması gerekliliğini vurgulamaktadır. Yazar gayrı resmi tarihin kitaplar ve filmler sayesinde öğrenilmesinin gerekliliğini dile getirmektedir.
Radikal Gazetesi
Radikal gazetesinde filme ilişkin toplam 13 haber yayımlandığı gözlemlenmiş ve bunlar analiz edilmiştir. İlk haber film için düzenlenen basın toplantısına ilişkindir. Filmin hazırlık aşamasını konu eden bu haber, yönetmene sorulan “Tomris Hanım, 6-7 Eylül’de ne olmuştu?” sorusuna vurgu yapmakta ve manşete taşımaktadır.35
Radikal gazetesi genç neslin olaylar konusundaki bilgisizliğine dikkat çekerek, Hürriyet gazetesinin aksine, olaylara ve filme bambaşka bir noktadan baktığını ortaya koymaktadır. Filmin gerekliliği ve olayların bilinmesinin ve hatırlanmasının önemi, haberin alt metni olarak okunabilmektedir.
Aynı haberde gazete film için; “Kentin altını üstüne getiren, Beyoğlu çevresindeki azınlıklara ait dükkanların yağmalandığı .... milliyetçi saldırıları anlatan...” ifadelerini kullanmaktadır.
Bir başka haberde, 6-7 Eylül olayları “Türk siyasi tarihinin en yüz kızartıcı sayfalarından” ifadesi ile yer almaktadır.
Filmin aşk teması etrafında kurgulandığının belirtildiği haberde, Türk aydınının seyirci kalışı da eleştirel bir dille ortaya konmaktadır. Bu haberde film “bir özür filmi” olarak nitelendirilmektedir. “Atatürk’ün Selanik’teki evinin bombalandığı haberi ile galeyana gelen insanlık müsveddesi toplulukların neden olduğu 6-7 Eylül olaylarında .... yağmalandı.” ifadeleri kullanılmaktadır.
Görüldüğü gibi her açıdan oldukça eleştirel olan ve filmi bir özür filmi olarak niteleyen bir bakış açısı sergilenmektedir.36
Bir başka haberde de 6-7 Eylül olaylarının bu ülkenin hesaplaşmaktan korktuğu konulardan biri olduğu, Giritlioğlu’nun bu konuyu gündeme getirmesinin önemi anlatılmaktadır.37
Devletin değil ama toplumun kendi tarihsel ve sosyal sorunlarının üstüne gittiği, tüm farklılıklarına rağmen birlikte yaşamanın yollarını aradığı, toplumun artık seyirci kalmak istemediği belirtilmektedir. Filmin de bu değişim sancısına eklenmiş önemli bir katkı olduğunun altı çizilmektedir.
Görüldüğü gibi her açıdan oldukça eleştirel olan ve filmi bir özür filmi olarak niteleyen bir bakış açısı sergilenmektedir.36
Bir başka haberde de 6-7 Eylül olaylarının bu ülkenin hesaplaşmaktan korktuğu konulardan biri olduğu, Giritlioğlu’nun bu konuyu gündeme getirmesinin önemi anlatılmaktadır.37
Devletin değil ama toplumun kendi tarihsel ve sosyal sorunlarının üstüne gittiği, tüm farklılıklarına rağmen birlikte yaşamanın yollarını aradığı, toplumun artık seyirci kalmak istemediği belirtilmektedir. Filmin de bu değişim sancısına eklenmiş önemli bir katkı olduğunun altı çizilmektedir.
Radikal’de ayrıca Varlık Vergisinde olduğu gibi 6-7 Eylül olaylarının da devletin hesaplayıp kitaplayıp yürürlüğe koyduğu toplumsal ve ekonomik dönüşüm politikası olduğunun altı çizilmektedir.38
Ancak filme bir eleştiri getirilerek bu durumun filme yansıtılmadığı belirtilmektedir. Başka bir haberde ise filmin belli başlı problemleri konu edilmekte ancak 6-7 Eylül olayları “yakın tarihimizden vahim olaylar” olarak nitelendirilmektedir.39
Bu son iki haberde de film sanatsal açılardan eleştiriye tabi tutulmakta ancak filmin misyonunun önemine değinilmektedir.
Ancak filme bir eleştiri getirilerek bu durumun filme yansıtılmadığı belirtilmektedir. Başka bir haberde ise filmin belli başlı problemleri konu edilmekte ancak 6-7 Eylül olayları “yakın tarihimizden vahim olaylar” olarak nitelendirilmektedir.39
Bu son iki haberde de film sanatsal açılardan eleştiriye tabi tutulmakta ancak filmin misyonunun önemine değinilmektedir.
Ayşe Kadıoğlu 6-7 Eylül olaylarını Cumhuriyet tarihinin utanç verici olayları olarak nitelendirmekte, filmi demokratikleşmeye cesaretlendiren önemli bir katı olarak gördüğünü belirtmektedir.40
Kadıoğlu, Yeni Şafak gazetesinde Ali Murat Güven’in yönettiği sayfada çıkan Güz Sancısı filmine ait haberi eleştirmektedir. Yeni Şafak Gazetesinde çıkan haberde, filmde milliyetçi muhafazakar çizgideki Türklerin kötü insanlar olarak temsil edilmesi, birkaç bin gözü dönmüş insanla sınırlı olan sevimsiz bir olayın abartılması eleştirilmektedir.
Sanatçıların böyle olayları hatırlatmaya değil, unutturmaya yardımcı olmaları gerektiği iddiası bulunmaktadır. Kadıoğlu bu iddiayı reddetmektedir. Yazara göre bu vahim iddia, yüzleşmeleri tamamen bir kenara itmekte, sorgulamayı ve düşünmeyi yok saymakta, resmi olmayan tarihi bilmemeyi şart koşmakta ve olayların gelecekte de yaşanması riskini taşımaktadır.
Güz Sancısı filminin hazırlıkları sırasında yapılan çalışmaların konu edildiği bir başka haberde de olayların geçtiği günler için 1955’in iki kara günü ifadesi kullanmaktadır:
Başta Rumlar olmak üzere, memleketin gayrimüslim nüfusuna tarihlerinin belki de en ağır darbesini indiren, türlü kirli hesapların neticesi olan, o meşum iki günde 6-7 Eylül’de neler olup bittiğini belki tamamen çözmek için değil de en azından anlamaya ve bir daha unutmamaya çalışmak için birebir Güz Sancısı. Filmin izleyene en basit ifadesi ile utanç hissi veren talan sahneleri yağmayı en şiddetli yaşamış Beyoğlu’nda geçiyor.41
Kadıoğlu, Yeni Şafak gazetesinde Ali Murat Güven’in yönettiği sayfada çıkan Güz Sancısı filmine ait haberi eleştirmektedir. Yeni Şafak Gazetesinde çıkan haberde, filmde milliyetçi muhafazakar çizgideki Türklerin kötü insanlar olarak temsil edilmesi, birkaç bin gözü dönmüş insanla sınırlı olan sevimsiz bir olayın abartılması eleştirilmektedir.
Sanatçıların böyle olayları hatırlatmaya değil, unutturmaya yardımcı olmaları gerektiği iddiası bulunmaktadır. Kadıoğlu bu iddiayı reddetmektedir. Yazara göre bu vahim iddia, yüzleşmeleri tamamen bir kenara itmekte, sorgulamayı ve düşünmeyi yok saymakta, resmi olmayan tarihi bilmemeyi şart koşmakta ve olayların gelecekte de yaşanması riskini taşımaktadır.
Güz Sancısı filminin hazırlıkları sırasında yapılan çalışmaların konu edildiği bir başka haberde de olayların geçtiği günler için 1955’in iki kara günü ifadesi kullanmaktadır:
Başta Rumlar olmak üzere, memleketin gayrimüslim nüfusuna tarihlerinin belki de en ağır darbesini indiren, türlü kirli hesapların neticesi olan, o meşum iki günde 6-7 Eylül’de neler olup bittiğini belki tamamen çözmek için değil de en azından anlamaya ve bir daha unutmamaya çalışmak için birebir Güz Sancısı. Filmin izleyene en basit ifadesi ile utanç hissi veren talan sahneleri yağmayı en şiddetli yaşamış Beyoğlu’nda geçiyor.41
Radikal gazetesinin milliyetçi bir tavır gütmeden haber yapmaya çalıştığı gözlenmektedir. Gazetenin köşe yazarları da filmin sanatsal açıdan eleştiriye maruz tutulabileceğini ancak üstlendiği misyonun yadsınmaması gerektiğini vurgulamaktadırlar.
Zaman Gazetesi
Zaman gazetesinde filme ilişkin haberlerin, diğer gazetelere oranla çok daha düşük yoğunluklu olduğu ve yorum katılmadan, röportajlar üzerinden yapılmaya çalışıldığı gözlemlenmektedir. Genellikle, “1955 yılında geçen ve 6-7 Eylül olaylarını konu alan Güz Sancısı” ifadesinde olduğu gibi filme ve olaylara ilişkin yargı içermeyen tanımlamalar kullanılmıştır.42
Ancak köşe yazarları açısından durum farklıdır. Nihal Bengisu Karaca, ışık tutulması gereken, fakat ısrarla karanlıkta bırakılmış hadiseler olarak nitelediği olayların anlatıldığı Güz Sancısı filminin sanatsal olarak eleştirilmesi konusunda:
“Hadiseye ilişkin fotoğrafın ortaya çıkmasına bile ancak çeyrek yüzyıl sonra izin verildiği üzücü bir olayı anlatmanın, gündeme getirmenin, o araç sinema olacaksa bile iyisi kötüsü olmaz. Zira ortada erdemli olduğu tartışılmaz bir iş, borçluluk duygusu ile hareket eden diğerkam bir duruş vardır. Eleştirmen bile olsan el önce vicdana gider, on puanın ilk beşini hiç çekinmeden verirsin. Bu böyle bir film.”43
ifadesini kullanmaktadır.
“Hadiseye ilişkin fotoğrafın ortaya çıkmasına bile ancak çeyrek yüzyıl sonra izin verildiği üzücü bir olayı anlatmanın, gündeme getirmenin, o araç sinema olacaksa bile iyisi kötüsü olmaz. Zira ortada erdemli olduğu tartışılmaz bir iş, borçluluk duygusu ile hareket eden diğerkam bir duruş vardır. Eleştirmen bile olsan el önce vicdana gider, on puanın ilk beşini hiç çekinmeden verirsin. Bu böyle bir film.”43
ifadesini kullanmaktadır.
“Kurşunkalem”44 adlı köşe yazısında ise, filmden alınacak pek çok mesaj olduğu, bu ülkede nerede kötülük varsa, orada derin devletin olduğunun da bu mesajların başında yer aldığı belirtilmektedir.
Mümtaz’er Türköne, olayları kitlesel çirkinlik olarak nitelendirmektedir.
Türköne, dünden bugüne ışık tuttuğunu söylediği film için, derin devlet denilen, provokasyon yapan devlet cihazının ne kadar beceriksiz olduğunun da ortaya çıktığını belirtmektedir. Olayları planlı bir provokasyon olarak nitelendirirken sonunun da tam bir fiyasko olduğunu vurgulamaktadır. Türköne’ye göre organizasyonu yapanlar her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırarak, güya hizmet ettikleri devleti hem kendi vatandaşlarına hem de dünyaya karşı rezil etmişlerdir.
Türköne, farklılıkları birlikte yaşamak için birçok nedenimiz olduğunu, beceriksizler yüzünden astarı yüzünden pahalıya gelen faturalar ödenmek zorunda kalındığını belirtmektedir.45
Başka bir haberde de Güz Sancısı filminde aynı toplum içerisinde farklı kültür ve inançlara sahip kişilerin hayatlarını parçalayan bir dönemin, giderek çürüyen bir kentin anlatıldığı belirtilmektedir.46
Zaman gazetesinin haber metinlerinin oldukça yoruma kapalı olduğu, yalnızca filme dair teknik bilgilerin verildiği haberler yapıldığı gözlemlenmektedir. Bununla birlikte köşe yazarlarının filmin önemine değinerek devleti eleştirdikleri ortaya çıkmaktadır. Filme gelen eleştirilerin haksızlığına dikkat çeken Zaman gazetesi köşe yazarları, filmin bir yüzleşme filmi olarak ele alınması, toplumsal vicdan için
önem taşıyan bir yapıtın öncelikle misyonu üzerinden değerlendirilmesi, ardından filmin sanatsal eleştiri konusu yapılması konusunda hemfikirdirler.
Türköne, farklılıkları birlikte yaşamak için birçok nedenimiz olduğunu, beceriksizler yüzünden astarı yüzünden pahalıya gelen faturalar ödenmek zorunda kalındığını belirtmektedir.45
Başka bir haberde de Güz Sancısı filminde aynı toplum içerisinde farklı kültür ve inançlara sahip kişilerin hayatlarını parçalayan bir dönemin, giderek çürüyen bir kentin anlatıldığı belirtilmektedir.46
Zaman gazetesinin haber metinlerinin oldukça yoruma kapalı olduğu, yalnızca filme dair teknik bilgilerin verildiği haberler yapıldığı gözlemlenmektedir. Bununla birlikte köşe yazarlarının filmin önemine değinerek devleti eleştirdikleri ortaya çıkmaktadır. Filme gelen eleştirilerin haksızlığına dikkat çeken Zaman gazetesi köşe yazarları, filmin bir yüzleşme filmi olarak ele alınması, toplumsal vicdan için
önem taşıyan bir yapıtın öncelikle misyonu üzerinden değerlendirilmesi, ardından filmin sanatsal eleştiri konusu yapılması konusunda hemfikirdirler.
“Güz Sancısı” Filmine İlişkin Temsiller
Olayların Niteleniş Biçimi Gazetelerin Filme Bakış Açısı Köşe Yazarlarının Olaylara Bakış Açısı Haberlerin Olaylara Bakış Açısı Hürriyet Gazetesi Tahrik Gerekli (Olayların Tekrar Yaşanmaması İçin) Tarihte Kara Leke Dramatik Radikal Gazetesi Milliyetçi Saldırılar Gerekli Eleştirel (Sanatsal Açıdan Eleştilmiş) Türk Tarihinin En Yüz Kızartıcı Sayfalarından Biri Vahim Zaman Gazetesi Yorumsuz (Röportajlar Üzerinden) Gerekli Derin Devletin İcraatı Yorumsuz
Sonuç
Bu çalışmada Michael Schudson’un kuramından hareketle, belleğin yapısı gereği gerçekle birebir örtüşmesinin beklenemeyeceği, içkin karmaşasının göz önünde bulundurulması gerekliliği temel alınmıştır. Kültürel belleğin bir takım çarpıtma mekanizmalarına maruz kalabildiği ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu amaçla öncelikle üç ayrı gazete analiz edilmiş ve 6-7 Eylül olaylarının temsil ediliş biçimleri incelenmiştir.
Schudson’un dört çarpıtma mekanizmasının da analiz edilen gazetelerde etkili olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Bu bağlamda özellikle iki mekanizmanın işleyişinin önemli olduğu gözlemlenmiştir.
Bunlardan ilki araçsallaştırmadır. Dönem için tehlike arz ettiği düşünülen “kızıl düşman”, “komünist” olarak nitelenenler direkt olayla ilişkilendirilmiş ve suçlu ilan edilmiştir. Diğer mekanizma ise uzlaşımsallaştırmadır. Her üç gazete de incelenen haberlerde “yağmacı ve çapulcuların, elleri bayraklı asil Türk gençlerinin temiz duygularından yararlandıkları” temsilinin üzerinde uzlaşım sağlandığı gözlemlenmiştir.
Bunlardan ilki araçsallaştırmadır. Dönem için tehlike arz ettiği düşünülen “kızıl düşman”, “komünist” olarak nitelenenler direkt olayla ilişkilendirilmiş ve suçlu ilan edilmiştir. Diğer mekanizma ise uzlaşımsallaştırmadır. Her üç gazete de incelenen haberlerde “yağmacı ve çapulcuların, elleri bayraklı asil Türk gençlerinin temiz duygularından yararlandıkları” temsilinin üzerinde uzlaşım sağlandığı gözlemlenmiştir.
Çalışmanın ikinci bölümünde 6-7 Eylül olaylarını konu alan “Güz Sancısı” filminin seçilen üç gazetedeki temsilleri incelenmiştir. Filmin bir yüzleşme filmi olarak ele alınmasının mümkün olup olmadığı ve yüzleşmenin olanaklılığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Seçilen gazetelerde yer alan filme ilişkin haber ve köşe yazılarında olayların kara birer leke olarak kabul edildiği ortaya konmuştur. Filmin sanatsal
açıdan aldığı eleştirilerin haksız olduğunun dile getirildiği pek çok köşe yazısında, filmin bir yüzleşme filmi olarak kabul edilip, hakkının teslim edilmesi gerektiği yönünde fikir birliğine varıldığı saptanmıştır.
İlk bölümde yapılan çalışmada seçilen gazetelerde çarpıtma mekanizmaları kullanılarak, gerçekliğin kurgulandığı gözlemlenebilmektedir.
İkinci bölümde ise filmin misyonunun başarıya ulaştığı ve yüzleşmenin olanaklılığı köşe yazılarının analizinden ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda ilk dönemde kurgulanan gerçekliğin ikinci dönemde çözümlene bildiğini, aradan geçen zaman içerisinde gazete yorumlarının ve haberlerinin 6-7 Eylül olaylarının vahametini kavrayabildiğini, bir özür filmi olarak nitelenebilecek Güz Sancısı’nı taşıdığı misyonun değerini ortaya koyabildiğini söylemek mümkün görünmektedir. Filmin sanatsal açıdan eleştirisine olumlu bakılmakta ancak toplumsal bir yüzleşmeyi beraberinde getirebilme olasılığı düşünüldüğünde filmin varlığının bu eleştirileri aşması gerektiği üzerinde uzlaşılmaktadır.
açıdan aldığı eleştirilerin haksız olduğunun dile getirildiği pek çok köşe yazısında, filmin bir yüzleşme filmi olarak kabul edilip, hakkının teslim edilmesi gerektiği yönünde fikir birliğine varıldığı saptanmıştır.
İlk bölümde yapılan çalışmada seçilen gazetelerde çarpıtma mekanizmaları kullanılarak, gerçekliğin kurgulandığı gözlemlenebilmektedir.
İkinci bölümde ise filmin misyonunun başarıya ulaştığı ve yüzleşmenin olanaklılığı köşe yazılarının analizinden ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda ilk dönemde kurgulanan gerçekliğin ikinci dönemde çözümlene bildiğini, aradan geçen zaman içerisinde gazete yorumlarının ve haberlerinin 6-7 Eylül olaylarının vahametini kavrayabildiğini, bir özür filmi olarak nitelenebilecek Güz Sancısı’nı taşıdığı misyonun değerini ortaya koyabildiğini söylemek mümkün görünmektedir. Filmin sanatsal açıdan eleştirisine olumlu bakılmakta ancak toplumsal bir yüzleşmeyi beraberinde getirebilme olasılığı düşünüldüğünde filmin varlığının bu eleştirileri aşması gerektiği üzerinde uzlaşılmaktadır.
Film seçilen tüm gazetelerin yazarları tarafından gerekli ve önemli bulunmuş, hatırlattıklarının değeri vurgulanmış ve tarihin kara lekesi olarak kabul edilen 6-7 Eylül olaylarının tekrarlanmaması için bu filmin izlenmesi gerektiği vurgulanmıştır. Ayrıca çalışmanın ikinci bölümünde gazete taramalarından ortaya çıkan sonuçlar arasında, bu filmin varlığıyla geç de olsa, sancılı bir dönemin başladığına olan inanç da bulunmaktadır. Empoze edilen resmi tarih yanında, seyirci kalmayan, bilgi birikimi, vicdanı ve aklını kullanma kararını vermiş olan bir kitle bulunduğuna duyulan vurgu da yine ikinci bölümde ortaya çıkan sonuçlardandır.
Gazete haberlerine ve köşe yazarlarının yorumlarına göre, resmiyetle uyumlu kolektif hafıza yerine, özür filmi izleyen ve yorumlayan bir kitle söz konusudur.
Yüzleşmenin olanaklılığı ve gerçekleştirilebileceğine olan inanç seçilen gazetelerin ve köşe yazarlarının ortak düşüncesi olarak belirmektedir.
Son Notlar
1 Bu araştırma 2012 yılında tamamlanmıştır.
2 Michael Schudson, “Kolektif Bellekte Çarpıtma Dinamikleri”ni incelediği makalesinde, bireysel bellek diye bir şeyin olmadığını, belleğin toplumsal
olduğunu vurgular.
Buna göre, bireysellikten ziyade, kural, kanun ve standart kayıtlar söz konusudur. Bu kültürel uygulamalar aracılığı ile de insanlar geçmişe borçlu olduklarını
onaylayarak manevi bir devamlılık sağlarlar. Bunlar genellikle farkında olunmayan depolanmış bilgilerdir.
3 İstanbul Ekspres, 07.09.1955, s.1.
4 6 Eylül günü saat 14.00 itibariyle örfi idare ilan edilmiş, ertesi gün kaldırılmıştır.
5 İstanbul Ekspres, 07.09.1955, s.1.
6 İstanbul Ekspres, 07.09.1955, s.2.
7 İstanbul Ekspres, 09.09.1955, s.1.
8 İstanbul Ekspres, 09.09.1955, s.1.
9 İstanbul Ekspres, 09.09.1955, s.3.
10 İstanbul Ekspres, 10.09.1955, s.1.
11 İstanbul Ekspres, 11.09.1955, s.1.
12 İstanbul Ekspres, 11.09.1955, s.1.
13 İstanbul Ekspres, 14.09.1955, s.1.
14 Cumhuriyet, 07.09.1955, s.1.
15 Cumhuriyet, 08.09.1955, s.1.
16 Cumhuriyet, 09.09.1955, s.1.
17 Cumhuriyet, 10.09.1955, s.1.
18 Cumhuriyet, 13.09.1955, s.1.
19 Hürriyet, 08.09.1955, s.1.
20 Hürriyet, 09.09.1955, s.5.
21 Hürriyet, 10.09.1955, s.2.
22 Hürriyet, 01.09.1955, s.2.
23 Hürriyet, 12.09.1955, s.3.
Hürriyet, 13.09.1955, s.1.
Hürriyet, 31.07.2008.
Hürriyet, 20.02.2009.
Hürriyet, 27.01.2009.
Hürriyet, 28.01.2009.
Hürriyet, 29.01.2009.
Hürriyet, 08.02.2009.
Hürriyet, 24.01.2009.
Hürriyet, 08.02.2009.
Hürriyet, 03.05.2009.
Hürriyet, 14.08.2008.
Radikal, 01.08.2009.
Radikal, 23.01.2009.
Radikal, 24.01.2009.
Radikal, 27.01.2009.
Radikal, 29.01.2009.
Radikal, 01.02.2009.
Radikal, 02.02.2009.
Zaman, 22.01.2009.
Zaman, 23.01.2009.
Zaman, 24.01.2009.
Zaman, 25.01.2009.
Zaman, 03.10.2009.
Kaynakça
ASSMANN, Jan, Kültürel Bellek, Eski Yüksek Kültürlerde Yazı, Hatırlama ve Politik Kimlik, Çev. Ayşe Tekin, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 2000.
CONNERTON, Paul, Toplumlar Nasıl Anımsar?, Çev. Alaeddin Şenel, Ayrıntı Yayınları, İstanbul, 1999.
GÜVEN, Dilek, “Cumhuriyet Dönemi Azınlık Politikaları Bağlamında 6-7 Eylül Olayları”, Çev. Bahar Şahin, İstanbul, 2005.
SCHUDSON, Michael, “Kolektif Bellekte Çarpıtma Mekanizmaları”, Çev. Begüm Kovulmaz, Bellek: Öncesiz, Sonrasız, Cogito, Yapı Kredi Yayınları,
179-199. Bahar, 2007.
TRAVERSO, Enzo, Geçmişi Kullanma Klavuzu, Tarih, Bellek, Politika, Çev. Işık Ergüden, Versus Yayınları, İstanbul, 2009.
Gazeteler
İstanbul Ekspres 6 Eylül 1955 -15 Eylül 1955
Hürriyet 6 Eylül 1955 -15 Eylül 1955
31 Temmuz 2008 – 04 Ocak 2010
Cumhuriyet 6 Eylül 1955 -15 Eylül 1955
Radikal 14 Ağustos 2008 -2 Şubat 2009
Zaman 1 Ağustos 2008 -3 Ekim 2009.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder