12 Ekim 2020 Pazartesi

Hangi PKK?

Hangi PKK?

 

Serdar Akinan


       Leyla Zana'nın Başbakan Erdoğan'la yaptığı görüşme Oslo sürecinden bu yana çözüm adına yaşanan en önemli ve umut verici gelişmedir. 

Görüşme sonrası Zana'nın açıklamalarının satır araları iyi okunmalı.

'İdam gibi bir tabuyu yıkan bu ülkenin Sayın Öcalan'ı pekala ev hapsine alabileceğini ve bunun hayati bir önem taşıdığını belirttim'cümlesinin hemen ardından bir hükümet yetkilisinin çıkıp bu cümleye itiraz etmemesi çok dikkat çekiciydi. Zana'nın, seçmeli dersler arasında Kürtçe'nin yer almasının, olumlu bir gelişme olarak nitelemesi ve 'Dünyada hiçbir halk, kendi ana dilini para ödeyerek öğrenmez dedim ve ana dilde eğitim hakkı vurgusu yaptım. Yaralarımız açık ve kanıyor. Bu nedenle de gerçekçi olmayan talepler karşılık bulamaz. 'Silahları bırakın operasyonlar durur' söylemi gerçekçi olmayan taleplerden. Bunun altını çizdim' demesi diyalog açısından bir zemin teşkil eder. Başbakan'ın Zana ile görüşme iradesi başlıbaşına çok önemli.   

Leyla Zana'nın Kandil veya BDP içindeki şahin kanatla ayrı düştüğü yorumlarına ne yalan söyleyeyim kulak tıkayamıyorum. 

Zana ile Başbakan'ın görüştüğü saatlerde KCK Yürütme Konseyi Üyesi Duran Kalkan, Fırat Haber Ajansı'na uzun bir söyleşi verdi.

'Askeri Çözüm Sürecindeyiz' başlığı kafadan Zana'nın diyalog zeminine ters bir mesaj veriyordu. Duran Kalkan gibi çok önemli bir ismin şu ifadeleri ise nasıl okunmalı bilemiyorum:

'Sanal bir PKK yaratılıyor. Gerçekten PKK yönetimi, sorumluları, temsilcileri ne demişler, ne açıklamışlar, pratikte yaşananlar neler, ne anlama geliyor, buna hiç bakılmıyor. Bunlar elinin tersiyle itiliyor, görmezden geliniyor ve de üstü kapatılıyor. Bunun dışında sanal bir PKK gerçeği üretiliyor. 

PKK adına açıklamalar yaptırılıyor, PKK adına görüşmeler yaptırılıyor, PKK adına neredeyse silah bırakma kararı çıkartılıyor ve böylece kendi kendine sonuca gidilen bir ortam yaratılıyor ve bu topluma empoze ediliyor. Toplum bu biçimde yanıltılıyor, toplum belleği bu biçimde çarpıtılmaya çalışılıyor.'

Söyleşide 'Terörle mücadele, siyasetle müzakere' sloganı da Duran Kalkan'ın Kandil adına yaptığı açıklamanın omurlarından biri.

Bu çağrıyı müzakere çağrısı değil, teslim ol çağrısı olarak gördüklerini açıkladı Kalkan. AKP'nin, BDP direnince KDP ve Amerika'yı devreye koyduğunu hatırlatan Duran Kalkan, 'KDP Başkanı Mesut Barzani'yi Amerika'ya davet ettirdiler. Oradan Ankara'ya davet ettiler, saatlerce görüşme yaptılar. 

KDP eliyle acaba PKK'yı aktif savaş konumundan geriye çekemez miyiz diye çaba harcadılar. Bu da olmadı, zaten KDP kendilerine verebilecek desteği veriyordu. 

Daha fazla destek vermesi yani PKK ile savaşması mümkün değildi. Nitekim ne savaşı göze alabildiler ne de PKK üzerinde öyle bir etkide bulunabildiler' dedi. 

PKK yöneticisi Mustafa Karasu'nun birkaç gün önce Özgür Politika gazetesindeki yazısında ise Zana açıktan hedefti:

'Leyla Zana'nın konuşmaları çözümle de, barışla da ilgili olmayan konuşmalardır. Türkiye'nin Güney Kürdistan'daki siyasi” ilişkilerinin başka bir tezahürüdür. 

Leyla Zana bunları söylemeden çok kısa bir süre önce Güney Kürdistan'daydı. Zaten güneyli siyasetçiler AKP'lilerle ilişkileri gereği her zaman 'AKP iyidir' demişlerdir. - Dolayısıyla, Leyla Zana'nın söyledikleri de çözüm ve barış için bir değer ifade etmiyor. Sadece Kürdistan'da etkisizleşen AKP'ye bir nefes verme anlamına geliyor. 

 _ Kandil'den yansıyan '' Biz Devrimci halk savaşı çizgisinde çözüm istiyoruz.'' Silahlar konuşacak mesajı veriyor. 

   Bu tuhaf fotoğraf aklıma iki soru getiriyor. 

AKP sorunun çözümü için ya doğru bir matruşka buldu ki adı Leyla Zana.

Ya da gerçekten PKK içinde çözüm değil, savaş isteyen bir yapı var.

https://www.aksam.com.tr/yazarlar/serdar-akinan/hangi-pkk-7080y/haber-196457

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder