15 Haziran 2019 Cumartesi

1946-50 ARASI DÖNEMDE MÜFRİT MUHAFAZAKAR DEMOKRATLAR VE TÜRK DEMOKRASİSİNİN ALMIŞ OLDUĞU BİÇİM., BÖLÜM 4

1946-50 ARASI DÖNEMDE MÜFRİT MUHAFAZAKAR DEMOKRATLAR VE TÜRK DEMOKRASİSİNİN ALMIŞ OLDUĞU BİÇİM., BÖLÜM 4


V. MMD'NIN MP'Yi KURMASI VE MMD'NİN SİYASAL İDEOLO" İSİ 


DP' den tasfiye edilen MMD'nin, hem bizzat muhalefet partisi olan DP'ye hem de iktidar partisi CHP' ye karşı oluşmuş bir cephenin mümessilleri olarak 20 Temmuz 1948 tarihinde kurdukları MP, milletin ilk hakiki muhalefet partisi olduğu iddiasını taşıyarak siyasi hayatta yerini almıştır. Partinin fikir babası ve Kurucusu Kenan Öner, MP'nin, "İktisad ve siyasi sahada liberal, ictimai sahada ırkçılık ve Turancılığa kapılmadan milliyetçi ve inkılapçı sahada ihtiyacı, zaruretleri zorlamadan daima müterakki hamlelerle ilerleyen" bir parti olacağını söylemiştir (Tasvir, 6.5. 1948). MP'nin müssisleri, başta fahri genel başkan Mareşal Çakmak olmak üzere, Prof. Yusuf Hikmet Bayur, Prof. Kenan
Öner, General Sadık Aldoğan, Osman Nuri Köni, Dr. Mustafa Kentli, Enis
Akaygen ve Osman Bölükbaşı'dır (Kudret, 6.7.1948).

MP'nin kuruluşu, bir "mükemmelleşme" olarak nitelendiriimiş ve muhalefetin, DP Kurucularının vicdan ve adalet çerçevesinde yürümeyen vesayetinden kurtularak, MP sayesinde siyasi rüşde ve bağımsızlığa kavuşması biçiminde değerlendirilmiştir (Seviğ, 1950). MP Genel Başkanı Bayur, MP' nin kuruluş nedenlerini şöyle sıralamıştır: 

(1) CHP ve DP'nin programları ve ana çizgileri bakımından aynı olmaları ve DP'nin,  iktidara geçse bile, aynı yolu izleyecek olması, 
(2) DP Kurucularının iktidarla muvazaa haline düşmüş olmaları, 
(3) 12 Temmuz'dan sonra muhalefetin fiilen söndürülmüş olması, 
(4) DP Kurucularının iktidarla gizli temas halinde bulunmaları 
(Kudret, 22.6.1949).

Aynı şekilde Nurettin Ardıçoğlu da, muh~lefetin parçalanmasını iki etkenle
açıklar: Birincisi, iktidarla uzlaşma yolunda bazı grupların takip ettikleri
politika, yani muvazaa, ikincisi ise, yine aynı grupların "tahakküm saltanatı"
politikasıdır (Ardıçoğlu, 1948a ).

CHP ile DP'nin program ve siyasal ideoloji bakJmlarından birbirlerinden
çok da önemli bir farkları olmaması karşısında, MP, siyasi doktrin ve ideolojik
bakJmlardan bu iki partiden farklı bir özellik taşımaktadır. Progranunda iktisadi
ve siyasal alanlarda liberal, içtimai ve kültürel konularda ve özellikle de milli
örf ve ananeler bakınundan tutum olarak tam bir "muhafazakar demokrat" olan
MP Kurucuları, daha DP saflarında iken "Müfrit Demokrat Muhafazakarlar"
olarak tanınnuştır (Başgil, 1966: 62). MP'nin, Türkiye'de çok partili siyasal
hayatın tam anlanu ile kurulup, yerleşmesi ve yaşanunı sürdürebilmesi için,
hem ortaya koyduğu "büyük ve felsefi bir siyasi doktrin "e, hem de geniş
kitlelere dayanan siyasal partilerin kurulması gerektiği düşüncesiyle ortaya
çıktığı ve parti programının da bu düşünceleri içerdiği ileri sürülmüştür
(Ardıçoğlu, 1948b).

Progranunın birinci maddesinde, Cumhuriyet, adalet, liberallik ülkülerine
ve milliyetçilik esasına bağlı olduğunu belirten MP, insanların tabii ve
vazgeçilmez özgürlüklerinden hareket eden ve ferdiyetçi felsefeye dayanan
klasik demokrasiyi esas aldığını ifade etmiştir. Her biri hukuk devleti teşkil
eden ve ferdi hak ve hürriyetleri teminat altına alan Batı demokrasilerinin
yanında olduğunu, bir zümrenin ya da bir sınıfın diktatörlüğünü çağrıştıran
totaliter "Doğu demokrasileri"nin karşısında olduğunu beyan eden MP,
Anayasa'nın hakiki demokrasiye uymayan hükümlerini ve bilhassa CHP'nin
siyasi umdelerini (altı ok), devletin ana vasıfları haline sokan Anayasa'nın
ikinci maddesinin kaldırılmasını istemiştir (Millet Partisi Program ve Tüzük,
1948: 3-5; Millet Partisi'nin Proğramı, Milletin Sesi, 8.10.1948).
Partinin ana vasıflarından birisi de milliyetçiliktir. Dayandığı milliyetçilik,
muhafazakarlıkla yan yana ve birbirini tamamlar niteliktedir. O dönemde
ülkede dört çeşit milliyetçilik telakkisinin bulunduğu belirtilmiştir. Bunlar, (1)
Kemalist milliyetçilik, (2) Anadolu milliyetçiliği, (3) ırkçı-Turancı milliyetçilik,
(4) ananeci mutedil Türkçülük'tür. MP, ananeci mutedil milliyetçi bir
partidir. MP, Kemalist milliyetçiliği "tebaa milliyetçiliği" olarak yorumlayarak,
bu milliyetçiliğin CHP ve DP' nin programında yer aldığını belirtir. Ayrıca,
Kemalist milliyetçilikten ananeciliği ile, Anadolu milliyetçiliğinden de Anadolu
dışında ikinci bir ufuk var inancı ile ayrıldığı, ancak ırkçı-Turancı milliyetçilikle
hiçbir şekilde bağının olmadığı ve kana ve soya dayalı milliyetçilik
türünü reddettiği ileri sürülmüştür (Ardıçoğlu, ı948c; Alsan, 1950). 

Programda millet kavranunın ortaya koyduğu diğer unsurlar ise, din, milli ananeler ve aile kurumudur. Programın yedi ve onuncu maddelerinde, "Parti, içtimai nizamın teşekkülünde ilikatların, ahlakın, geleneklerin, ö,! ve adetin büyük hisselerini tanır... Aile müessesesi, cemiyetin temeli ve yüksek manevi bir kıymetidir" şeklinde izah edilen bu unsurlar, MP'nin milliyetçilik anlayışına muhafazakar bir renk vermektedir. Ayrıca sekizinci maddede, "Parti din müessesesine ve milli ananelere hürmetkardır" ifadesinin yer alması da, partinin muhafazakar milliyetçi bir kimliğe sahip olduğunu göstermektedir (Millet Partisi, Program ve Tüzük, 1948: 4-5; Millet Partisi'nin Programı, Milletin Sesi, 10.1948 ve 15. iO.i948). 

Muhafazakar milliyetçi-liğin hodbinliği ve şövenizmi çağrıştıracak olması karşısında, programda insaniyet ülküsü ve barışçılığı telif eden bir yaklaşım içinde bulunulması, dünya uluslarının birlikte tek medeniyete doğru gittiklerinin kabul edilmesi ve onlarla işbirliği yapılmasının salık verilmesi bir ölçüde şovenizme set çektiği söylenebilirse de, MP'nin, geleneksel milliyetçilik yapısı içinde dinsel öğeleri de içine katan bir tür Türkçü milliyetçilik anlayışını yansıttığı belirtilmelidir.

MP'nin muhafazakarlık anlayışı da, milliyetçilik anlayışına benzemektedir.
Daha önce değinildiği üzere, programın yedinci ve sekizinci maddelerde
geçen ifadelere bakıldığında, MP'nin hayli muhafazakar bir kimliğe sahip
olduğu belirtilebilir. Ancak, on üçüncü maddenin ikinci fıkrasında, "Her devrin
icabatını tesbit etmek, o devirde yaşayan neslin en mukaddes hakkıdır ve o
devirde yaşayan bir neslin milli ve içtimai faaliyetleri tanzim ve idare edebilir"
(Millet Partisi, Program ve Tüzük, 1948: 6) denmekle, katı muhafazakarlık
anlayışında bir yumuşamaya gidilmiştir. Bu bakımdan MP'nin "mutedil
muhafazakarlık" anlayışı içinde olduğu belirtilmelidir. MP'nin programı, o
dönemde muhafazakar-İslamcı cereyanların ortaya çıkışına önemli bir örnektir.
MP, çok partili düzene geçildikten sonra gittikçe ivme kazanan İslamcı ve
muhafazakar hareketler içinde, o zamanki havaya oranla daha İslami ve
muhafazakar bir görüşün ilk örneğini veren bir siyasal parti olarak dikkati
çekmiştir (Tunaya, 2003: 169).

Ayrıca MP, muhafazakar anlayışına uygun olarak, inkılapçılığı "tekamülcülük" olarak yorumlamıştır. Tekamülcülük, "insan tabiatını ve içtimai amil ve şartları zorlamadan daima ilerlemek" anlamında ele alınmaktadır. Ayrıca "Medeniyet icaplarına uydurmak...anmielere ve milletin iradesine uygun olmak ... hakiki ihtiyaca tekabül etmek.. .geriliğe yönelik olmadan istikbali göz önünde tutmak" biçimlerinde algılanan tekamülcülük (Millet Partisi, Program ve Tüzük, 1948: 6), aslına bakılırsa Kemalist inkılapçılık anlayışına alternatif bir tutum olarak ileri sürülmektedir. Bu konuda parti programının inşasında etkili olduğu bilinen Nurettin Ardıçoğlu' nun değerlendirmeleri hayli ilginçtir. Ardıçoğlu, Kemalist inkılapçılık devrinin kapandığını, o günün şartlarında ihtiyaçlanna gereken cevabı verdiğini, artık yerinı başka bir teze bırakması gerektiğini savunmuştur. Bu tezin, ulusun "kendi kendine düşünüş" tezi olduğu, Türkiye'de devrimler döneminin sona erdiği, artık "milli intibah devri "nin (ulusal uyanma devri) başladığı ileri sürülmüştür. Böylece, milletlerin kendi tarihine yöneleceği ve inkılaplarla benimsenen kurumların, tarihten gelen örf, adet, gelenek ve göreneklerle birleşerek, bizzat kendi ulusal kültürlerini yaratabilecekleri ve istikrara kavuşabilecekleri dile getirilmiştir (Ardıçoğlu, 1948ç).

Öte yandan parti, laiklik konusunda da farklı bir görüşe sahipti. Din
işlerinin devletten ayrı, özerk bir teşkilat tarafından idare edilmesini isteyen
MP'nin laiklik anlayışı, Türkiye'de o güne dek hakim olan laik düzene ters bir
mahiyetteydi (Tunaya, 2003: 169). MP programında da yansıttığı gibi, devletin
resmi laiklik anlayışından farklı, kendine özgü bir laiklik anlayışı getirmiştir.
Buna göre, din hayatı ve dini kurumlar tam anlamıyla "mü 'minler cemaatine"
bırakJimah, dinle ilgili her türlü işi bu cemaat görmeli ve Diyanet İşleri
Başkanlığı gibi kurumlar kalkmalıdır. Ayrıca MP, dini hayatı düzenleyen
kanunlann da kaldırılmasını istiyordu (Millet Partisi, Program ve Tüzük, 1948:
5-6). Onlara göre, ibadet şekillerini ve din adamlarının kılık kıyafetini
düzenleyen bu gibi kanunlar, vicdan özgürlüğüne aykınydı ve anti demokratik
kanunlar kapsamına giriyordu. Öte yandan, MP'liler din ve devlet konusundaki
bu türden görüşlerini, bütün uygar dünyada geçerli olan laiklik anlayışı olarak
sunmuşlardır. Laikliği bunun dışında anlayan CHP ve DP gibi partileri,
"devletleştiritmiş bir dini hayatı" savunan partiler olarak gören MP, bu
anlayışları laikliğe ay kın bir tutum olarak görmüştür (Ardıçoğlu, 1950).

Ayrıca MP, bir Anayasa Mahkemesi'nin kurulmasını ve halk tarafından
seçilmiş bir Ayan Meclisi (ikinci meclis) teşkil edilmesini (Madde 35)
savunuyordu ki, bu istekler o dönemin (1948) Türkiye'si için hayli ilginç idi.
Anayasa Mahkemesi ve ikinci bir meclisin teşekkülü fikri, çok daha geç
tarihlerde, CHP'nin 12-15 Ocak 1959 tarihleri arasında toplanan 14. Kurultay'ı
sonunda yayınlanan "İlk Hedefler Beyannamesi" adı verilen bir bildiri ile
gündeme gelecekti.

< Beyanname, partizanlığın kalkacağını, ikinci meclis, anayasa mahkemesi, yüksek hakimler meclisi ve yüksek iktisat şurası kurulacağını, seçim emniyeti ve üniversite özerkliğinin temin edileceğini ve sosyal adaletin Anayasa'ya gireceğini taahhüt ediyordu. Bkz. (Erer, 1964: 356-357). >

SONUÇ

CHP öncülüğündeki tek partici otoriter yönetim tarzı karşısında, elverişli
iç ve dış siyasal koşulların da yardmuyla, "1946 ruhu" adı verilen simgesel
siyasal söylemi kullanarak, bir tür "hürriyet" ve "demokrasi" mücadelesi içine
giren DP'nin, 1946-50 arasını kapsayan muhalefet yıllarında sergilemiş olduğu
siyasal tutum, Türk demokrasisinin gelişim seyri açısından önemli sonuçları / gelenekleri de beraberinde getirmiştir. 

Bir kere söz konusu dönem, Cumhuriyetin henüz başlarında tecrübe edilen çok partili demokrasiye geçiş doğrultusunda iki başarısız denemeden epey sonra ve Cumhuriyet devrimlerinin daha bir yerleşti ği bir dönem olması nedeniyle, ileride çoğulcu ve rekabetçi bir demokratik dönüşümü sağlayacak adımlar için iyi bir başlangıç zemini olabilmesi açısından önemliydi. Her ne kadar daha önceki denemelerde olduğu gibi, DP Kurucuları da yerleşik iktidar seçkinlerinden olsa da, iç ve dış siyasal gelişmelerin rüzgarını arkasına alarak, siyasetin merkezinde gerçek halk katmanlarının olacağı (soyut halk kavrarrunın değil), sağduyulu, ayağı yere basan ve en önemlisi de sorgulayan muhalefet geleneğini yapısında
barındırabilen bir demokratik siyasal kültürün yerleşmesi yönünde tarihi bir
adım atabilirlerdi. 1950-60 arası dönemde "milli irade" kavramına sığınarak
otoriter ve baskıcı bir yönetim tarzı gösteren DP iktidarı bir yana, 1946-50
arasında çok uygun koşullarda muhalefette bulunan DP Kurucularının siyasal
söylem ve eylem biçiminin, zaten otoriter siyasal kültür geleneğine sahip Türk
demokrasisinde bir özgürlükçü yarık açmak şöyle dursun, otoriteryenizmi daha
da pekiştirdiğini söylemek, DP içinde siyasete atılan ve adına "müfrİt
muhafazakar demokrat" denilen birtakım siyasi aktörlerin, iktidarla anlaşmalı
bir biçimde DP'den tasfiye edilmesi gerçeği göz önüne alındığında abartılı
olmasa gerektir.

Öte yandan, her türlü aşırı sağ ve aşırı sol akımlarla hilafetçi, saltanatçı
ve ayrılıkçı siyasal örgütlenmelerin yasak olduğu bir siyasal yasallık zemininde,
DP Kurucularının aksine tek parti döneminde aktif siyasette olmayan birtakım
siyasi aktörler de, dönemin "hürriyetçi" siyasal mücadelesine katılrruşlardır.
Ancak daha sonraları "müfrit demokratlar" olarak nitelendirilen bu kişiler, tek
parti ideolojisini sorgulamak ve her türlü siyasal-iktisadi haksızlığın üzerine
gidilmesini, yani geçmişin hesabının sorulmasını istemişlerdir. Bunun için de,
"milli şef' İnönü liderliğindeki CHP'yi iktidardan uzaklaştırmak için sert,
tavizsiz bir muhalefet hareketi başlatrruşlardır. Bu durum, iktidar çevrelerinde
tepkiyle karşılanrruş ve İnönü'nün telkinleri sonucu, DP Kurucuları parti
içindeki "müfrit"leri bir bir tasfiye etmişlerdir.

İşte bu açıdan bakıldığında, "]946 ruhu" diye adlandırılan ve o dönemden sonra gelmiş tüm muhafazakar sağ siyasal partilerin meşruiyellerini dayandırdıkları siyasal söylemin, bundan öte bir anlamı ve içeriği yoktur. "1946 ruhu"nun bir anlamı varsa, o da, toplumun "türlü-çeşitli" gruplarını, simgesel/ biçimsel düzeyde de olsa başlangıçta tek parti iktidarına karşı örgütlemesidir.
Sonraları bu "ruh"un içeriği doldurulamamış ve bu haliyle, "1946 ruhu"
simgesel düzeyde bir mitten ibaret kalmıştır. Bu durum, 1946'da DP içinde
siyasete atılan, daha sonra DP Kurucularının sergiledikleri muhalefeti yeterli
görmeyerek Kurucuları, "1946 ruhu"nu katletmekle suçlayan ve DP'nin CHP
ile yapılan bir muvazaanın ürünü olarak kurulduğunu iddia eden ve Kurucular
tarafından tasfiyeye uğradıkları için daha sonraları MP'yi kuran "müfrit
muhafazakar demokratlar"ın başlarına gelenlerden daha iyi anlaşılabilecektir.

Sonuç olarak, aşırı sol ve sağın temsiline izin verilmediği, sınırlı ve biçimsel çok partili demokrasiye geçişte, program açısından mahiyetçe CHP'den pek farkı olmayan DP'nin, iktidar döneminde sonu 1960 İhtilali'ne varan antidemokratik ve yetkeci yapısının, esasen, 1946-50 arası muhalefet yıllarında ortaya çıktığını söylemek yanlış olmasa gerektir. Tabir caizse, bu süreçte otoriter yönetim açısından DP'nin CHP'lileştiği, CHP' nin de DP'lileştiği, Taner Timur'un tabiri ilc bir tür "ikiz parti demokrasisi" (Timur, 1994: 63)32 kurumlaşmaya başlamıştır.

DİPNOTLAR;

< O dönemde DP'nin seçim platformu temelolarak, toplum üzerinde dini-kültürel
baskının ve ekonomİ üzerinde ezici devlet denetiminin eleştirisi üzerinde
odaklanıyordu. Bu konu ile ilgili değerlendirmeler için, bkz. (Keyder, 1992: 53-54).
Bu durum karşısında CHP, hem dini-kültürel alanda (laiklik politikası), hem de
iktisadi alanda o zamana kadar uyguladığı politikadan bir ölçüde ayrılmak gereğini hissederek, rakibi DP'nin elinden seçmenleri kazanmada çok etkili olabileceğini sandığı bir silahı almak istemiştir. Dönemin tanıklarından Yakup Kadri, 1946 seçim mücadelesinden sonra laik ve devrimci geçinen CHP yöneticilerinin geminin dümenini soldan sağa çevirmeye başladıklarını belirtir. DP'nin, halkın dini hislerini siyasal mücadelede kullanması karşısında, CHP'nin de bundan geri kalmamak için okuııarda din dersleri okutulması, Köy Enstitüleri'nin kaldırılması, eski usul imam ve sübyan mekteplerinin kurulması gibi bir çalışma içine girdiğini belirten Yakup Kadri, hatta 1950 seçim mücadelesinde CHP'nin Ticani tarikatıyla işbirliğine dahi gittiğini anlatır. Bkz. (Karaosmanoğlu, 1984: 192-193).>
< "Müfrit demokratlar"dan Bölükbaşı, bu süreci şu cümlelerle anlatmıştır: "CHP'nin çift parti maskesi altında devam ettirmek istediği demokrasi oyununun iltifat gören bir oyuncusu olmayı Demokrat Parti 'nin kabul edemeyeceği her halde anlaşılmıştır" (Kuvvet, 7. 4. 1947). >

   Gelinen aşamada, çok partili siyasal hayatın kuruluş süreç ve biçimi ile
DP'nin Türk siyasetine kazandırdığı "popülist politik söyleme" bakarak, 1946
ile birlikte Türkiye'de bir ölçüde "muhalefetsiz bir demokrasi "nin kurumlaşmaya başladığı yolunda bir değerlendirmede bulunmak pek de yabana atılabilecek bir yaklaşım tarzı olmasa gerek.

Kaynakça;

Adnan Menderes'in Konuşmalan, Demeçieri, Makaleleri CL (Aralık 1933.Mart 1950) (Ankara:
Demokratlar Kulübü Yay., Haz. Haluk Kılçık).
AGAOGLU, Samet (1992), Siyasi Günlük Demokrat Partinin Kuruluşu (istanbul: iletişim Yay.).
AHMAD, Feroz/AHMAD, Bedia Turgay (1976), Türkiye'de Çok Partili Politikanın Açıklamalı Kronolojisi, 1946-1971 (istanbul: Bilgi Yayınevi).
AKŞiN, Sina (1980), Jön Türkler ve ıttihat ve Terakki (istanbul: Gerçek Yayınevi).
ALSAN, Zeki Mesut (1950), "MP'nin Milliyetçilik Anlayışı," Kudret.
ARCAYÜREK, Cüneyt (1983), Demokrasinin Ilk Yı//an: 1947-1951 (Ankara: Bilgi Yayınevi, Birinci Basım).
ARDIÇOGLU, Nurettin (1948a), "Muhalefetin Bugünkü Manzarası," Kudret.
ARDIÇOGLU, Nurettin (1948b), "Millet Partisinin Program ve Felsefesi," Kudret.
ARDıçoGLU, Nurettin (1948c), "Millet Partisi Program ve Felsefesi: 5, Milliyetçilik," Kudret, 29.7. 1948.
ARDIÇOGLU, Nurettin (1948ç), "Millet Partisi Program ve Felsefesi: 6, Muhafazakarlık," Kudret.
ARDIÇOGLU, Nurettin (1950), "Sahte Laikler Bize Mürteci Diyorlar," Kudret.
ATAY, Falih Rıfkı (1946), Ulus.
BABAN, Cihad (1970), Politika Galeri: Büstler ve Portreler (istanbul: Remzi Kitabevi).
BAŞGiL, Ali Fuat (1966), 27 Mayıs ihtilali ve Sebepleri(istanbul: Çeltüt Matbaacılık) (Çev. M. Ali Sebük ve i. Hakkı Akın)
BAYAR, Celal (1969), Başvekilim Adnan Menderes (istanbul: Baha Matbaası).
BAYUR, Hikmet (1947), "Parti Mücadelelerimizde Müfritler ve Mutediller," Kuwet.
BAYUR, Yusuf Hikmet (1948), "Halkımız Hürriyet Misakını Suya Düşürenlerden Hayır Bekliyemez,"
Akın. BÖLÜKBAŞı, Osman (1947), "Tahrikçilere Zaruri Bir Cevap," Kuwet.
ÇAYLAK, Adem (2004), Türk Siyasal Hayatında Osman Bölükbaşı (A. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi).
Demokrat Parti Kuruculan Bu Davanın Adamı Değildirler (1949), Haz. Müstakil Demokratlar Grubu (Ankara: Yeni Matbaa).
DOGAN, Avni (1964), Kurtuluş, Kuruluş ve Sonrası (istanbul: Dünya Yay.).
ERER, Tekin (1964), On Yılın Mücadelesi (istanbul: Ticaret Postası Matbaası).
EROGUL, Cem (1992), "Çok Partili Düzenin Kuruluşu: 1945-71," IRViN, Cemil Schick / ERTUGRUL,
Ahmet Tonak (Der.), Geçiş Sürecinde Türkiye (istanbul: Belge Yayınları).
EROGUL, Cem, (2003), Demokrat Parti, Tarihi ve Ideolojisi (Ankara: imge Kitabevi, 4. Baskı).
ESiRCi, Şükrü (1999), Celal Bayar'ın Söylev ve DemeçIeri, 1946-50 (istanbul: Türkiye iş Bankası Yay.).
GOLOGLU, Mahmut (1982), Demokrasiye Geçiş: 1946-1950 (istanbul: Kaynak Yay.).
İNÖNÜ, ismet (2001), Defterler: 1919'1973, Haz. Ahmet Demirel, 2 CHt (istanbul: Yapı Kredi Yay.).
KARA, Nihal (1982), Türkiye'de Çok Partili Sisteme Geçiş Kararı: 1945 (A. Ü. Siyasal Bilgiler Fakültesi, Yayınlanmamış Doktora Tezi).
KARAOSMANOGLU, Yakup Kadri (1984), Politikada 45 Yıl (istanbul: iletişim Yayınları, ikinci Baskı).
KARPAT, Kemal H. (1996), Türk Demokrasi Tarihi (istanbul: Afa Yay.).
KENTLi, Mustafa (1948), "Demokrat Partide Buhranın Sebepleri I," Yeni Sabah.
KEYDER, Çağlar (1993), Türkiye'de Devlet ve Sınıf/ar (istanbul: iletişim Yay., Üçüncü Baskı).
KEYDER, Çağlar (1992), "Türkiye Demokrasisinin Ekonomi Politiği," IRViN, Cemil Schick
ERTUGRUL, Ahmet Tonak (Der.), Geçiş Sürecinde Türkiye (istanbul: Belge Yayınları).
METE, Orhan (1947), Bütün Tafsilat ve Akisleriy/e Demokrat Partinin Birinci Büyük Kongresi (İstanbul: Ticaret Dünyası Matbaası).Millet Partisi, Program ve Tüzük (1948), (Ankara: Millet Partisi Yayınları).
Millet Partisinin Programı (1948), Mil/etin Sesi.
NUTKU, Emrullah (1979), Demokrat Parti Neden Çöktü ve Politikada Yitirdiğim Yıl/ar 1946.1958(istanbul: Fakülteler Matbaası).
ÖNER, Kenan (1948), Siyasi Hatıralarım ve Bizde Demokrasi (istanbul: Osmanbey Matbaası).
SAÇllOGLU, Nahit (1990), Bir Özgürlük Savaşçısı Sadık Aldoğan (istanbul: Günlük TicaretTesisleri).
SADAK, Necmettin (1946), "Demokrat Partiye Hoş Geldin Deriz," Akşam.
SERTEL, Sabiha (1969), Roman Gibi (istanbul: Ant Yayınları).
SERTEL, Zekeriya (1977), Hatırladı k/arım (istanbul: Gözlem Yay., ikinci Basım).
SEViG, Vasfi Raşid (1950), "Büyük Millet, Büyük Allah," Kudret.
ŞENERErman (1987), Demokrasimizde DP Damgalı Dönemeç: 1946.47'nin Öyküsü," Milliyet.
TAHTAKILIÇ, Ahmet (1989), Dönüşü Olmayan Yol (Ankara: Akademi Matbaası).
TANRIÖVER, Hamdullah Suphi (1948), "Demokrat Parti," Tasvir.
TiMUR, Taner (1994), Türkiye'de Çok Partili Hayata Geçiş (istanbul: iletişim Yay., ikinci Baskı).
TOKER, Metin (1970), Tek Partiden Çok Partiye (istanbul: Milliyet Yayınları).
TUNAYA, Tarık Zafer (1952), Türkiye'de Siyasal Partiler 1859 - 1952 (istanbul: Doğan KardeşYayınları A. Ş. Basımevi).
TUNAYA, Tarık Zafer (1992), "Tarık Zafer Tunaya He Türkiye'de Çok Partili Hayatın 40. Yılı
Üzerine Bir Röportaj," Tarık Zafer Tunaya'ya Armağan (istanbul: istanbul BarosuYayınları).
TUNAYA, Tarık Zafer (2003), Islamcılık Cereyanl (istanbul: istanbul Bilgi Üniv. Yay.).
YALMAN, Ahmet Emin (1997), Yakın Tarihte Gördüklerim ve Geçirdiklerim (İstanbul: Rey Yay.,ikinci Baskı).
YALMAN, Ahmet Emin (1947), "Tek Çıkar Yol," Vatan.

***



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder