ALMANYA’DA FETÖ YAPILANMASI VE ALMANYA’NIN FETÖ POLİTİKASI BÖLÜM 6
“bağış” adı altında düzenli olarak FETÖ’ye verdikleri de unutulmamalıdır.
Alman gazeteci Maximilian Popp’a göre örgüt üyelerinin maaşları yüzde 10 ile
yüzde 70 arasında değişen oranda FETÖ’ye aktarılmaktadır.73 Örgüt bu yöntem
sayesinde bir yandan finansal yapısını güçlendirirken öte yandan da elemanlarının örgüte olan sadakatini test etmektedir.
Kimse Yok mu (Ist da Jemand) Derneği
Almanya’da FETÖ’ye ait kurumların en önemlilerinden biri de Ist da Jemand
adı altında hizmet veren “Kimse Yok mu” derneğidir. Örgüte aktarılan bağışlar
ağırlıklı olarak bu dernek aracılığıyla toplanmıştır. FETÖ’nün sözü edilen dernek
yoluyla topladığı paraları farklı amaçlar için kullandığı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan soruşturmalarda ortaya çıkmıştır. Buna göre Somali için toplanan yardım paralarının örgüte aktarıldığı tespit edilmiştir.74
Gelir Kaynağı Olarak Eğitim
Alman kamuoyu tarafından pek bilinmeyen fakat Türkiye ve Almanya’daki Türk
diasporasının pek yabancısı olmadığı bahsi geçen finansal araçların dışında FETÖ legal yollardan da kendine kaynak aktarmayı başarmıştır. Burada dikkati çeken en önemli gelir kalemi olarak eğitim sektörünü anmak gerekmektedir. Uta Rasche’nin belirttiğine göre Almanya genelinde örgüte bağlı olduğu düşünülen otuz75 civarındaki özel okulda öğrencilerden aylık 250-350 avro civarında ücret alınmaktadır.76
Bünyesindeki kreş, yuva, okul ve derslere destek kurslarından sağladığı
kaynağın dışında FETÖ’nün Almanya’daki yasal düzenlemelerden de istifade
ettiği bilinmektedir. Almanya’da geçerli olan düzenlemelere göre özel okullar kuruluşlarını takip eden üçüncü yılın ardından devlet desteği için başvuru hakkını elde etmektedir.77 Alman basınına yansıyan bilgilere göre FETÖ okulları devletin kasasından milyonlarca avro destek almıştır. FETÖ’nün aldığı devlet desteğinin miktarı hakkında da kesin bir yorumda bulunmak örgütün şeffaf olmayan yapısı sebebiyle mümkün değildir. Fakat bir örnek teşkil etmesi amacıyla Hamburg’daki Alsterring Lisesi’nin (Gymnasium) son beş sene içinde 2,5 milyon avrodan fazla devlet desteği aldığı söylenebilir.78
FETÖ Berlin, Böblingen, Freiburg, Hamburg, Hannover, Karlsruhe, Köln,
Ludwigsburg, Mannheim ve Stuttgart başta olmak üzere Almanya’nın birçok kentindeki eğitim kurumları aracılığıyla göçmenlerin topluma entegrasyonu çerçevesinde Alman siyasetçileri etkilemeye çalışmıştır.79 Eyaletlere göre farklı dernekler tarafından kurulup işletilen BiL Schulen, TUDESB ve Diyalog gibi eğitim kurumlarının FETÖ ile olan bağları yerel medya organlarınca sıklıkla ortaya konulmuşsa da Alman karar vericileri konu ile ilgili gözle görülür bir işlem yapmamıştır. Alman hükümetinin konuya dair attığı tek adım Thomas Lemmen ve Bekim Agai isimli iki araştırmacıyı FETÖ’ye ait finansal güç hakkında araştırma yapmaları için görevlendirmek olmuştur. Bahsi geçen uzmanlar yaptıkları araştırmaların neticesinde Almanya’nın tüm şehirlerinde örgüte ait okulların bulunduğunu raporlamıştır.80
Gelir Kaynağı Olarak Medya;
Almanya’da medya alanında öne çıkan FETÖ kuruluşu “World Media Group”
isimli çatı örgütlenmesidir. Bu grubun altında merkezi Offenbach’ta bulunan ve
Almanca yayımlanan Zaman gazetesi, Deutsch-Türkisches Journal adıyla yayım
yapan internet sitesi, aylık yayımlanan Die Fontäne dergisi ile Almanca yayın yapan Ebru TV ve Samanyolu TV yer almaktadır. Bu basın yayın ve medya kuruluşlarının yanı sıra FETÖ’nün “Tuwa Media GmbH” isimli bir medya pazarlama, “Sun Print und Vertriebs GmbH” isimli bir basım ve dağıtım, “Zukunft Medien GmbH” isimli bir yayın şirketi de bulunmaktadır.81
Zikredilen medya kuruluşları aracılığıyla FETÖ örgüt lideri Gülen’in konuşmalarını mensup ve takipçilerine ulaştırarak propaganda faaliyetlerini yürütmektedir. Söz konusu propagandalar aracılığıyla Gülen’in “diyalog” ve “ılımlı İslam” ile ilgili sözleri ön plana çıkarılarak potansiyel üyeler üzerinde etki yaratılmaya çalışılmaktadır. Ancak bu yayınlar arasında günlük olarak yayımlanan ve 30 bin tiraja ulaşan Zaman gazetesi 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında abone sayısında düşüş yaşadığı gerekçesiyle 30 Kasım 2016 itibarıyla yayın faaliyetlerini durdurmuştur.82
Gazetenin Almanya sorumlusu Süleyman Bağ yaptığı açıklamada
15 Temmuz darbe girişiminin ardından gazetenin abone sayısının 10 bin civarına kadar gerilediğini itiraf etmiştir.83
Türkiye’de TUSKON, Almanya’da BUV
FETÖ’nün daha çok esnafların sahibi oldukları küçük işletmelerden başlayarak
orta büyüklükteki işletmelerin sahiplerini öncelikli hedef olarak değerlendirdiği
uzun zamandır bilinmektedir. Adeta kapalı devre olarak çalışan örgütsel mekanizma sayesinde yapının iş dünyasındaki temsilcileri bulundukları her yerde benzer yöntemlerle hareket etmişlerdir. Alman makamlarınca da ifade edildiği gibi örgütün ülkedeki iş dünyası temsilcilerinden biri BUV’dur (Bundersverband der Unternehmervereinigung/Girişimciler Derneği Federal Birliği). Onun yanı sıra 2007’de yirmi sekiz Türkiye kökenli işletmecinin kurduğu ve sadece Brandenburg ve Berlin eyaletlerinden 150’nin üzerinde işletmeciyi etkisi altına alan Barex isimli dernek de adından çokça söz ettirmektedir.84 Tablo 2’de FETÖ’nün Almanya’daki finansal yapılanmasının çatı örgütlenmesi olan BUV’a üye olan derneklerin önemli bir kısmı listelenmiştir.85
Üç bin işverenin dahil olduğu bir yapılanma olan BUV ilki 2011’de Stuttgart’ta,
ikincisi 2012’de İstanbul’da “Türk-Alman Enerji Forumu” adıyla iki önemli
organizasyona imza atmıştır. İlki her iki ülkenin cumhurbaşkanlarının himayesinde gerçekleştirilen organizasyonun ikincisine Türkiye’den 250, Almanya’dan 100 katılımcı davet edilmiştir. Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Konfederasyonu’nun (TUSKON) da katkısıyla gerçekleştirilen programın iki ülke enerji bakanlıklarının desteklerini de alması bu tarihlerde örgütün etkisini giderek artırmış olduğunu göstermektedir.86
Benzer şekilde BUV Genel Sekreteri Önder Kurt ile Saarland Eyaleti Ekonomi
Bakanlığı Dış Ticaret Müsteşarı Axel Kampf ’ın öncülüğünde heyetler İstanbul
ve Bursa’da temaslarda bulunmuştur. FETÖ yapılanmasının bir başka işveren örgütü olan Marmara İşveren Dernekleri Federasyonu’nun (MARİFED) Türkiye’deki paydaş olduğu ziyaretlerde ZPT Saarland Teknoloji Merkezi, SELF ve AKTIV işverenler dernekleri de aktif katkı sağlamıştır.87
FETÖ’nün dünya genelinde en önemli ticari ağını oluşturan TUSKON Almanya’nın birçok eyaletinde açtığı ofisler aracılığıyla örgütün ülkedeki ticari
ağını genişletmiştir. Özellikle Barex Derneği’nin bünyesindeki 150 kadar şirket
TUSKON’un desteğiyle ticari faaliyetlerini ülkenin geneline yaymayı başarmıştır.
88 Bu destek karşısında FETÖ’nün Almanya’daki teşkilatlarına düzenli bağış yapan şirketlerin örgüt ile olan bağı 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yapılan soruşturmalarda ortaya çıkarılmıştır.89
TABLO 2. BUV ÜYESI DERNEKLER
http://buv-ev.de/netzwerk/mitgliedsvereine, (Erişim tarihi: 21 Ocak 2017).
FETÖ’nün İllegal Gelir Elde Etme Yöntemleri
Ticari faaliyet ve bağışların yanı sıra illegal bir yapılanma olması sebebiyle FETÖ
Almanya’da finansal kaynak sağlamak amacıyla meşru olmayan yöntemleri de
kullanmıştır. Bu yöntemler arasında sahte ve şişirilmiş faturalarla kara para aklamak, dünyanın değişik yerlerindeki serbest bölgelerde vergi kaçakçılığına imkan tanıyan bankacılık hizmetlerinden yararlanmak, mensuplarının bankalardan aldıkları promosyonların “haram” olarak gösterilmesi yoluyla bu paraları örgüte aktarmak ve miraslarının tamamının ya da bir kısmının FETÖ’ye bağlı işletmelere bırakılmasını teşvik etmek ve toplanan zekat paralarını amaç dışında kullanmak90 gibi gelirler yer almıştır. Ayrıca FETÖ özellikle kara para aklama amacıyla doğrudan kendine ait kurumların yerine çifte vatandaşlığı bulunan hukukçu ve ekonomist üyelerini kullanmıştır. Bu sayede FETÖ hem kendisine yeni bir gelir kaynağı yaratmış hem de kurumlarını olası cezai yaptırımlardan korumuştur.
Örgütün bir diğer mali kaynağı ise Gülen’in kitaplarından elde edilen gelirler
olmuştur. Bugüne kadar FETÖ lideri tarafından sosyal, dini ve siyasi konular
hakkında yazılan altmışa yakın kitap, makale ve şiir Almancaya çevrilmiş ve Almanya’da “Lichthäuser” olarak bilinen örgüte ait hücre evlerinde zorunlu olarak okutulmuştur. Bu sayede örgüt hem kendi elemanlarına ideolojisini aşılamayı sürdürmüş hem de mensuplarından bir nevi zorunlu gelir elde etmiştir.
Örgüt ayrıca bu yöntemi elemanlarının sadakatlerini ölçmek için kullanmıştır.
Alman Devletinin Tutumu
Yukarıda örneklendirildiği gibi BUV’un Türkiye-Almanya ticari ilişkilerindeki rolüne binaen Alman makamlarının bu yapılanmaya karşı tutumlarını bilmek önem arz etmektedir. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında FETÖ’nün yer aldığının bilinmesinin ardından örgütün Almanya’daki işveren dernekleri ile Alman makamlarının ilişkileri dikkat çekici bir hal almaktadır. Sol Parti’nin (Die Linke) 2014’te hükümete yapmış olduğu uyarılar yetkililerce BUV’un Türkiye’deki bakanlık, kurum ve ekonomi piyasasının aktörleri arasında çok sağlam ağlara sahip olduğu gerekçesiyle dikkate alınmamıştır. BUV ile ilişkilerin yanı sıra Alman hükümetinin TUSKON ile de iş birliği içerisinde olduğu bilinmektedir.91
Yine Die Linke milletvekillerinin Parlamentoda 19 Mayıs 2016’da vermiş
oldukları soru önergesini cevaplayan hükümet temsilcileri BUV ile ilişkilerin
bozulmasını gerektirecek herhangi bir sebep bulunmadığını aktarmışlardır.
Soru önergesinden ayrıca Ekonomi ve Enerji Bakanlığı Müsteşarı Iris Gleicke’nin
2 Mart 2015’te BUV’un yıllık toplantısının açılış konuşmasını yaptığı ve
yine BUV’un davetlisi olarak 30 Kasım 2015’te bir toplantıya katıldığı ortaya
çıkmaktadır. Aynı soru önergesinde Alman devletinin TUSKON ve BUV ile iş
birliğinin ülke ekonomisine etkileri ve BUV’un Türkiye’de sahip olduğu ağların
zarar görüp görmediği ile ilgili bilgi sahibi olmadığı da görülmektedir.92 Söz
konusu açıklamalardan bir ticaret devleti olan Almanya’nın bekle-gör politikası
izlediği anlaşılmaktadır.
Sonuç olarak FETÖ’nün aktif olduğu toplumsal alanların hepsinde olduğu
gibi ekonomi alanında da gerçek niyetlerini gizler aktiviteler içinde olduğu
görülmektedir. Örgütün finansal kaynakları legal ve illegal olmak üzere ikiye
ayrılmaktadır. Örgütün yapısal özellikleri nedeniyle illegal kaynaklarının yanı
sıra legal olanların da tüm açıklığıyla bilinemediği anlaşılmaktadır. Eğitim sektörü FETÖ’nün ideolojik olarak tüm dünyada kendisini meşrulaştırmasına yarayan başlıca araç olmanın yanı sıra finansal kaynak oluşturması açısından da
oldukça önem taşımaktadır. Almanya’nın birçok şehrinde bürolar kuran BUV
isimli çatı kuruluş FETÖ’nün ekonomi alanındaki en önemli organizasyonu
olarak göze çarpmaktadır. BUV Türkiye’de TUSKON’un oynadığı rolün benzeri
bir görev üstlenmiş olup üyelerini dünya çapında oluşturulan FETÖ ağlarından
yararlandırmayı hedeflemektedir. Söz konusu hedefin gerçekleştirilmesi
sırasında da üyelerin elde ettikleri gelirlerin bir kısmını örgütün faaliyetlerine
kaynak olarak aktardıkları açıktır.
FETÖ’NÜN MEDYA AĞI
FETÖ medyanın önemine binaen bu alana birçok yatırım yapmış, hem yurt içi
hem de yurt dışına yönelik medya faaliyetlerini büyük bir ihtimamla sürdürmüştür.
Genel olarak FETÖ’nün medya örgütlenmesine bakıldığında karşımıza iyi
planlanmış bir yapı ve strateji çıkmaktadır. Bu yapı sadece yurt içine değil yurt
dışına yönelik faaliyetleriyle de örgütün çıkar ve amaçlarını göstermektedir. Nitekim daha 90’ların başlarında yurt dışına yönelik medya faaliyetlerini başlatan yapı birçok ülkede kısa sürede örgütlenmiş ve FETÖ’nün tanıtım ve propagan- da faaliyetlerine başlamıştır. Aynı zamanda yerli ve yabancı gazetecilerle kurduğu ilişkiler ağıyla imaj faaliyetlerini yönetmiştir. 1979’da Sızıntı dergisiyle başlayan, 1986-87’de Zaman, 1993’te Samanyolu TV (STV) ve 1994’te Cihan Haber Ajansı’yla Türkiye örgütlenmesine devam eden yapı aynı zamanda da yurt dışına yönelik faaliyetlerini yürütmüştür. Darbe girişimi sonrası FETÖ soruşturması kapsamında kapatılana kadar 50’ye yakını yurt dışında olmak üzere yaklaşık 200 medya organı örgüt için çalışmıştır. FETÖ medyasının Almanya’da örgütlenmesi ve faaliyetlerine geçmeden önce genel olarak bu medya yapısının hedefleri, yurt içi ve yurt dışı stratejilerine bakmakta yarar vardır.
Medya gerçekliği, medyanın kendi gerçekliğini kurması ve gerçek hayattan
kopuk paralel bir medya gerçekliği teorisyenler tarafından çok tartışılan konular
arasındadır. Konu nörobiyoloji, kültüralizm, sosyokültürel yapı ve medya
kültürü yapısı gibi birçok açıdan ele alınmıştır. Temelde medyanın oluşturduğu,
ürettiği ya da farklı bir gerçekliğin temsil edildiği yapıda insanların nasıl
ve ne şekilde bu etkinin altında olduğu araştırılmaya çalışılmıştır. Bu meyanda
FETÖ medyasının oluşturduğu ya da ürettiği gerçeklik örgüt mensupları ve
potansiyel adaylara yönelik hayati öneme sahiptir. Nitekim FETÖ medyasının
mensuplarının örgüt içerisinde kalmaları ve zihni bütünlüğünün sağlanması,
yeni eleman kazanma noktasında propagandanın yapılması, mesafeli kesimlerin
ikna edilmesi ve sempatilerinin kazanılması amaçlarına hizmet ettiği
söylenebilir. Kendi gerçekliğini medya imparatorluğu aracılığıyla kuran örgüt,
mensuplarını söz konusu gerçeklik içerisinde tutma ve muhalifleri de buna
inandırma noktasında iş görmektedir.
FETÖ medyasının diğer bir işlevi de operasyonel amaçlarıyla ilgilidir. Medyanın
örgütün yanında olan kişi, yapı ve kurumların yüceltilmesi, karşısında olanların
ise itibarsızlaştırılması ve kamuoyunda gözden düşürülmesi gibi amaçlara hizmet ettiği söylenebilir. Bu konuyla ilgili Ergenekon ve Balyoz davaları iyi bir örnek teşkil etmektedir. FETÖ medyası yurt dışına yönelik çalışmalarında yukarıdaki stratejilerine ek olarak halkla ilişkiler meselesine ağırlık vermektedir. Örgütün tanıtımı, imajının oluşturulması, yapılan faaliyetlerin duyurulması, akademisyen, gazeteci, bürokrat ve siyasetçilerle irtibatların kurulmasında yardımcı olunması FETÖ medyasının özellikle yurt dışına yönelik çalışmaları arasında sayılabilir.
Her ülkenin sosyokültürel ve sosyoekonomik yapısı dikkate alınarak strateji geliştirilmesi esas alınmaktadır. Mesela Avrupa’ya yönelik mesajlarda özellikle de cami meselesi gündemdeyken Almanya, Avusturya ve İsviçre gibi ülkelerde minare yasağının getirilmesi için kampanyalar, protestolar düzenlendiği sıralarda FETÖ mensuplarının güttüğü strateji kayda değerdir. FETÖ mensupları basına verdikleri demeçlerde ve kendi medya organlarında Fetullah Gülen’in “Cami yerine okul inşa edin” sözünü sıklıkla vurgulamışlardır. Böylece bir meşruiyet devşirmenin yanı sıra kendilerini farklı bir yerde konumlandırma ve kamuoyu nezdinde sempati kazanmayı hedeflemişlerdir.
7.Cİ BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR.
***
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder