28 Temmuz 2017 Cuma

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI ÇOK PARTİLİ YAŞAMA GEÇİŞTEKİ DIŞ ETKENLER BÖLÜM 8

İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI ÇOK PARTİLİ YAŞAMA GEÇİŞTEKİ DIŞ ETKENLER BÖLÜM 8


3.2 DEMOKRATİKLEŞME SÜRECİNDE CHP’NİN UYGULAMALARI 


3.2.1 Milli Şefliğin Kaldırılması 

1946 yılına gelindiğinde CHP, demokratikleşme yolunda önemli adımlar atmaya başlamıştır. Demokratikleşme adına atılacak en önemli adım ise Milli şefliğin kaldırılması olacaktır. 

Milli Şeflik normal bir demokratik düzenin taşıyabileceği, kabul edebileceği bir oluşum değildir206. Özellikle, “Milli Şef” İsmet İnönü’nün CHP Genel Başkanlığı’na bile çeşitli adaylar arasında yapılan bir seçimle gelmemiş olması, tüm ulusu temsil ettiğinin ileri sürülmesinin hiçbir biçimde seçim ya da halk oylamasıyla ilgili olmaması, herşeyden önemlisi değişmezliğinin kabul edilmesiyle ileride bir seçim olanağını ortadan kaldırması nedenleriyle, anti-demokratik bir kurum olarak ortada durmaktadır 207. 

CHP’nde demokratikleşme bile, İsmet İnönü’nün etkisi ve sıkı denetimi altında yapılmaktadır. Bununla birlikle olağanüstü toplatılması düşünülen Kurultay’da bazı köklü değişikliklere gidileceği artık bilinmektedir 208. 

10 Mayıs 1946 günü toplanan Olağanüstü Kurultay’da söz alan İsmet İnönü, devlet başkanının seçimi, kazanan siyasal partiden olmasının doğal bulunduğunu belirterek, Milli Şeflikten vazgeçeceğini bildirmiştir209. 

İnönü’nün bu konuşmasından sonra, 25 kişilik bir Tüzük Komisyonu kurulmuş, öngörülen bir tüzük değişikliği ile Değişmez Genel Başkan ifadesi “Genel 

Başkan” olarak belirlenmiş, Genel Başkan’ın dört yıl süre için Parti milletvekilleri arasından seçilmesi ilkesi esas alınmıştır210. 

CHP’nin 13–14 Kasım 1947’de toplanan Yedinci Kurultayı’nda Parti Genel Başkanı’nın seçimle işbaşına gelmesi, Genel Başkan’ın Cumhurbaşkanı olması 
durumunda Parti’nin yönetiminin Genel Başkan Vekili’ne bırakılması bir tüzük değişikliği ile kabul edilmiştir. Bu Kurultay’da ayrıca Valilerin Parti İl Başkanı olması gibi uygulamalara da son verilmiştir211. 

3.2.2 CHP’nin Liberalleşme Atağı 

DP’nin vaad ettiği liberalizmin karşısında CHP’de uygun tavır almakta gecikmemiştir. Halk Partisi, Demokratların elinden liberalleşme silahını kapmaya 
çalışırken, öte yandan, herkese şirin görünmek için de elinden geleni yapmaktadır. 

Parti yıllardır iki dereceli olarak yapılan genel seçimin artık tek dereceli olmasını (Açık oy, gizli tasnif) benimsemektedir. Dernek kurma özgürlüğünü kısıtlayan 
maddeler kaldırılmaktadır212.13 Nisan’da yayınlanan tebliğde 21 Nisan’da ara seçimlerin yapılacağı duyurulmakta, seçimlerde ise CHP Genel Merkezi aday 
göstermeyeceğini açıklamaktadır. Demokratikleşme hareketleri İnönü’nün isteğiyle doğrudan merkez tarafından yürütülen üst kademe hareketi olmuştur.213. 

CHP’nin aldığı demokratikleşme kararları son derece önemlidir. Memlekette sosyal sınıfların bulunduğu ve bu sınıfların ekonomik menfaatleri üzerine siyasi 
dernekler kurulabileceğini kabul etmekle CHP, 25 yıldır savunulan sınıfsız toplum anlayışına taban tabana zıt karar almıştır. Tek dereceli seçim ise ilk defa Türk 
vatandaşına oyunu eskisi gibi aracı yoluyla değil doğrudan doğruya kendi anlayışına göre kullanmak imkanını veren esaslı bir reformdur214. CHP’ye göre seçimlerin bir yıl erkene alınması da hem CHP’yi iktidarda tutacak, hem de muhalefetin iktidar hevesini kıracaktır. 

DP’nin hızlı büyümesinden rahatsız olan CHP, DP’nin elindeki liberalleşme silahını alabilmek için kurultaydan sonra da liberalleşme atağını sürdürmektedir. 
Seçimlerin tek dereceli yapılması yönündeki kurultay kararı ve üniversiteye özerklik tanıyan yasalar 1946 ortalarında mecliste yasalaşmıştır. Hükümete gazete kapatma yetkisini veren Basın Kanunu’nun 50. maddesindeki hükümler kaldırılmış, ayrıca işçiler için sosyal sigorta sistemini öngören düzenlemeler getirilmiş, 1946 başlarında bu düzenlemeler hayata geçmiştir. CHP, DP’nin köylülüğe yönelik politik silahını da elinden alabilmek amacıyla, 1946’da Toprak Mahsulleri Vergisi’ni kaldırmış, ayrıca Çalışma Bakanlığı Kuruluş Kanunu kabul edilmiştir Basın suçlarının bir kısmına af getirilmiş, basın suçlarıyla ilgili karar vermeden önce suçun incelenip delillerin ibrazının istenmesi düzenlemesine gidilmiştir. Basın Birliği kaldırılarak, gazetelerin kendilerinin kuracakları meslek örgütlerine girmeleri serbest bırakılmış, ayrıca gazete çıkarabilme önündeki hükümler kaldırılmıştır215. Derneklerin hükümet kararıyla kapatılmasına yönelik düzenleme değiştirilerek, mahkeme kararıyla kapatılması düzenlemesine gidilmiştir. Dernek kurma hakkının Medeni Kanun’a göre düzenlenmesi kabul edilmiştir. Yine Seçim Kanunu’nda değişikliğe gidilmiş, değişiklik Demokrat 
Parti tarafından “oyun gizliliği ve emniyetin sağlanması” açısından yeterli bulunmamıştır. Zira seçimlerin denetlenmesi işi hükümete bırakılmaktadır. Muhalefetin istediği denetlemenin mahkeme tarafından yapılmasıdır216. 

Bu arada yeni dünya düzeninde kendine yer arayan Türk Hükümeti, ABD ile bağlantı kurmayı da ihmal etmemektedir. 5 Nisan’da Washington’daki Türkiye 
Büyükelçisi Münir Ertegün’un ölümünü fırsat bilen ve Türkiye’nin de kendisine yakınlaşmak istediğinin farkında olan ABD dönemin en büyük savaş gemisi sayılan Missouri zırhlısı ile cenazeyi Türkiye’ye gönderiyor ve yer yerinden oynuyordu. Olayı belgelemek için bir seri hatıra pulu bile çıkarılıyordu 217. 

Bu gayretlere bakarak, Halk Partisi’nin elinde, sadece bir “kadife eldiven” olduğu zannedilmemelidir. Aslında, bu parti, yılların çattığı çehresini bir türlü 
gerginlikten kurtaramamakta, kadife eldiven, bütün bütün altındaki demir yumruğu gizleyememektedir. Bir kere, savaşın başından beri süregelen sıkıyönetim hala kaldırılmamıştı. İkincisi ve 1946 yılı için en önemlisi, alınan tedbirler aceleye getirilerek muhalefetin bundan yararlanmasına imkan verilmemektedir. Nitekim tek dereceli seçim kabul edilip daha on gün olmadan, genel seçimler bir yıl önceye alınmış, muhalefete asgari bir örgütlenme süresi tanınmamıştır. Oysa yirmi üç yıllık iktidar partisi karşısında muhalefet, ancak altı aylık bir geçmişe sahiptir218. 



BÖLÜM DİPNOTLARI;

206 Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, 2. Basım, İstanbul: Remzi Kitabevi, 1968, s51 
207 Yetkin, a.g.e.,s.169 
208 Toker, a.g.e.,s.89. 
209 Yeşil, a.g.e.s.77. 
210 Tunaya, a.g.e.,s. 575. 
211 Bila, a.g.e., s.224-225 
212 Ali Gevgilili, Yükseliş ve Düşüş, İstanbul: Bağlam Yayınları, 1987, s.46 
213 Toker, a.g.e., s.89. 
214 Karpat, a.g.e., s.137. 
215 Karpat, a.g.e., s.137. 
216 a.g.e., s.137-138. 
217 Stefanos Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye, Babür Kuzucu (Çev.) 6.Basım, İstanbul: Belge Yayınları, 1992, s.163 
218 Cem Eroğul, Demokrat Parti Tarihi ve İdeolojisi, a.g.e., s.33-34 

9 CU BÖLÜM İLE DEVAM EDECEKTİR


***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder