9 Nisan 2016 Cumartesi

" Ergenekon "'dan Ötüken'e Çuval Şimdi F Tipinin Başında


" Ergenekon "'dan Ötüken'e Çuval Şimdi F Tipinin Başında 



Fatma Sibel Yüksek 
Açık İstihbarat
Tarih:15/04/2014 
Türü:İç Politika 


Hatırlayalım, " Ergenekon " ismi de Aslı Aydıntaşbaş tarafından gündeme getirilmiş, sonra Haham Tuncay Güney'in ifadeleri ortaya çıkmış ve Mehmet Eymür tarafından yazıldığı sanıklarca mahkemede ortaya çıkarılan "Lobi" adlı belgede yer aldığı görülmüştü.  Anlayacağınız, devlet içi gizli yapılanmalara " Tümden gidim " yöntemiyle ulaşılıyor. Önce çatı, sonra bina, en son temel...

....

Hatta, "Ergenekon" çöplüğünü deşerseniz orada Fetullah Gülen'e bağlı olduğu iddia edilen "Şahinler" isimli  özel bir ekibe yönelik Emniyet'in zamanında yaptığı bir araştırmanın belgesini bulacaksınız. Bu ekibi haber yapmak için bu belgeyi bulan yazarımız Behiç Gürcihan'ın bu belgeyi "ele geçirmek" suçlaması ile hapis yatacağı da cabası.O yüzden  yeni yetme AKP kalemşörleri gibi F tipi şebekeeden yeni haberdar olmuş değiliz. F şebekesini yıllardır deşifre ediyor olmanın ödülünü de kat-yalı olarak değil hapis cezası olarak almış durumdayız.


 
www.acikistihbarat.com
15.04.2014


Akşam gazetesine TMSF tarafından bir süre önce el konulduğunu ve kadrolarının AKP yandaşlarınca yağmalandığını sanırız bilmeyen yoktur. Kamu adına el konulup da birer parti aparatı haline getirilen bu tür medya yapıları sadece yandaşlara dolgun maaş bağlamaya yaramıyor, buralar aynı zamanda birer siyasi operasyon aracı olarak da kullanılıyor. 

Akşam gazetesi bu anlamda en dişe dokunur görevini dün yerine getirdi.

Balyoz davası hükümlüsü olarak Sincan F Tipi Cezaaevi'nde yatmakta olan Emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok, "Terör hükümlüsü" olarak yattığı cezaevinden Akşam gazetesine kapsamlı bir röportaj verdi. Röportajda üzerinde durulmaya değer pek çok bölüm var ancak sanırız en önemlisi, Üçok'un "Ötüken" adlı yeni bir devlet içi gizli odaktan bahsetmesi oldu. Albay Üçok, Alperen Ocakları'nı ele geçiren "Paralel yapının" devlet içinde "Ötüken" adlı gizli bir yapılanma kurduğunu ve hedefin bu kez Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyledi!

Üçok'un böyle bir bilgiye cezaevi şartlarında nasıl vakıf olduğu, önceden vakıf ise neden yargılandığı mahkemede değil de şimdi Akşam gazetesi vasıtasıyla gündeme getirdiği bilinmiyor ancak biz artık şunu biliyoruz ki bu tür operasyonlara,  önce ortaya bir isim atılarak start veriliyor. 

Hatırlayalım, "Ergenekon" ismi de Aslı Aydıntaşbaş tarafından gündeme getirilmiş, sonra Haham Tuncay Güney'in ifadeleri ortaya çıkmış ve Mehmet Eymür tarafından yazıldığı sanıklarca mahkemede ortaya çıkarılan "Lobi" adlı belgede yer aldığı görülmüştü.  Anlayacağınız, devlet içi gizli yapılanmalara "tümdengidim" yöntemiyle ulaşılıyor. Önce çatı, sonra bina, en son temel...

İsim ebeliğini kimin yapacağının fazla önemi yok;yeter ki bir yerde kayda geçsin, süreçler nasılsa arkadan gelecektir...

Ancak bu kez Albay Üçok'un seçilmesinin pek de  öylesine bir tercih olmadığını, yazının ilerleyen safhalarında açmak kaydıyla belirtelim..

Akşam gazetesinin haberi özetle şöyle: 

   <   "Emekli Albay Hakim Zeki Üçok, paralel yapının Ötüken adında gizli bir örgüt kurduğunu söyledi.Alperen Ocakları'nın paralel yapı tarafından ele geçirildiğini söyleyen Üçok, "Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi katliamlarının tetikçilerinin milliyetçi-muhafazakar olması tesadüf değil" dedi. Üçok, 'paralel yapı'nın Ötüken adlı örgütü Başbakan Erdoğan'a karşı kullanılabileceğini söyledi.

Üçok, şöyle konuştu:

"TSK tarihinin belki en çetrefilli davaları bizim savcılığımıza geldi. Heron ihaneti, Işık Evleri, Karargâh Evleri davaları. Türkiye Cumhuriyeti'nde hemen hiçbir savcılığa böyle davalar gelmemiştir. 100'e yakın ev araması, 1000 civarı telefon dinlemesi yaptık. Özellikle Işık Evleri soruşturması... Karargâh Evleri kumpasını MİT'in içindeki paralel yapı yaptı.

Cemaat mensupları sokak ve silahlı şiddet eylemlerine uygun olmadığı için paralel yapı, Alperen Ocakları'na çengel attı. Alperen Ocakları'nın büyük oranda ele geçirdiği bilgisi bana geldi. Muhsin Yazıcıoğlu'nun, 'Bizim tarlamız çoktan sürülmüş' sözünün asıl anlamı budur.Paralel yapı tarafından kurulmuş Ötüken adlı gizli bir örgütün bulunduğunu ve bu oluşum aracılığıyla eylemler yapıldığı ve yapılacağı bilgisine sahibim. Gezi'de de Ötüken kullanıldı. Rahip Santoro, Hırant Dink, Zirve, Danıştay cinayetlerinde tetikçilerinin milliyetçi muhafazakâr olması boşuna değil.Cinayetlerde azmettirenler konusunda ileri gidilememesinin nedeni paralel örgütün MOSSAD tarzı hücresel yapılanmasıdır. Soruşturmalarda en fazla 2-3 kişiye kadar gidilebiliyor.

Bu cinayetlerin arkasında paralel yapının bulunduğunu somut belgelerle bilen bazı büyük istihbarat örgütleri ve devletler, paralel yapıya şantaj yaparak onu hükümete ve TSK'ya karşı adeta bir kamikaze gibi kullanıyor. paralel yapı zarar göreceğini bile bile bu işe girişiyor.

Fethullahçı paralel yapı, Karargâh Evleri kumpasında belge düzenleyip MİT'i büyük bir oyuna getirdi. Karargâh Evleri soruşturması, MİT Müsteşarı Emre Taner 'in imzasıyla bize gelen çok gizli bir belgeyle başladı. Sırf gizli belgede adları geçtiği için 11 Harp Okulu öğrencisi okuldan, bazı subaylar ordudan atıldı. Oyuna getirildiğini sonradan anlayan Taner, belgeyi imzaladığı için büyük pişmanlık duydu.

Paralel yapı gözünü tamamen karartmış durumda. Gemileri her anlamda yaktı. Ötüken'e bu çerçevede çok iş düşebilir. 
Hatta ben Ötüken'in Başbakan Erdoğan'a karşı da kullanılabileceğini düşünüyorum"    >


Görüldüğü gibi Albay Üçok,ayran içip ayrı düştüğü iktidar ortağı Cemaat'e karşı büyük bir operasyona girişmek isteyen, ancak öyle sanıyoruz ki polis teşkilatı ve yargıya hâlâ güvenemediği için peşrev çekip duran AKP'ye hukukiliği her ne kadar tartışılır olsa da önemli kozlar veriyor.

Üçok, röportajı yapan muhabirin bile "adını ilk kez duyuyoruz" dediği "Ötüken" adlı devlet içi gizli örgütü hangi temellere dayandırdığını açıklamıyor ama dedik ya, bunun önemi yok..

Peki neden Türkçülüğü yansıtan bir kavram olarak " Ötüken" ismi seçilmiş?

Sanırız, Rahip Santoro ve Hırtant Dink cinayetlerinde olduğu gibi Alperen Ocakları ve kadroları kullanılacağı için bu ismin etki gücüne sahip bir isim olacağı düşünülmüş, ya da en azından böyle düşünmemiz istenmiş...

Yanlış anlaşılmalara meydan vermemek için Açık İstihbarat'ın "Ergenekon" davasından hüküm giymiş yazarları olarak devlet içinde Fettullahçı bir yapılanmanın var olduğuna, Ergenekon ve Balyoz davalarının bu yapılanma tarafından yürütüldüğüne inandığımızı, mahkemeye bu konuda deliller de sunduğumuzu belirtelim..

Hatta, "Ergenekon" çöplüğünü deşerseniz orada Fetullah Gülen'e bağlı olduğu iddia edilen " Şahinler " isimli  özel bir ekibe yönelik Emniyet'in zamanında yaptığı bir araştırmanın belgesini bulacaksınız. Bu ekibi haber yapmak için bu belgeyi bulan yazarımız Behiç Gürcihan'ın bu belgeyi "ele geçirmek" suçlaması ile hapis yatacağı da cabası.O yüzden  yeni yetme AKP kalemşörleri gibi F tipi şebeke eden yeni haberdar olmuş değiliz. F şebekesini yıllardır deşifre ediyor olmanın ödülünü de kat-yalı olarak değil hapis cezası olarak almış durumdayız.

Ona bakarsanız biz devlet içinde Gladyo yapılanmalarının olduğunu ancak bunun karşımıza " Ergenekon " adı altında getirilen muhalefet kakofonisi olmadığını da biliyorduk..

Mesele şu:

Türkiye, bu tür yapılanmalarla hukuk içerisinde ve gerçek suçlulara ulaşmak amacıyla mı mücadele edecek, yoksa herkesin sırayla birbirinin başına çuval geçirdiği bir kabile devletine mi dönüşeceğiz?

Bu nedenle İşçi Partisi lideri Doğu Perinçek'in, "Ergenekon"'da kullanılan yöntemlere sarılmış olan AKP ile saf tutmasını yadırgıyoruz. 

Devlet içindeki Fethullahçı yapılanmanın ortaya çıkarılıp yargılanmasını tabii ki isteriz ancak bunun Ergenkonvari yöntemlerle ve de cadı kazanları kurularak yapılmasına karşı çıkarız. Devlet içindeki Fethullahçı yapılanmanın günahlarından Recep Tayyip Erdoğan'ın sıyrılmasını ise hiç arzu etmeyiz. 

Albay Ahmet Zeki Üçok'a dönecek olursak...

Sanırız Üçok da biraz Doğu Perinçek gibi düşünüyor ve canınını yakmış olan Fethullahçılar'dan AKP ile paslaşarak intikam alabileceğini varsayıyor. Emekli bir askeri savcı ve hakim olarak Fethullahçı yapılanmaya ilişkin elinde bilgi ve belge varsa bunları kamuoyuyla tabii ki paylaşmalıdır ancak isim ebeliği yapmak ayrı bir sorumluluk...

Albay Üçok'un da tıpkı diğer subaylarımız gibi alçakça bir kumpasa kurban gittiğine hiç şüphe yok ancak Ali Fuat Yılmazer'in "Kimlerin tutuklanacağını isim isim Başbakan'a sorduk" şeklindeki itirafı da unutulmamalı.

Şu da unutulmamalı:

Ahmet Zeki Üçok, başına çorap örenlerin sadece Fethullahçılar olduğunu düşünmüyor. 

Mahkemede verdiği ifadelerden ve tutukluyken yazdığı yazılardan biliyoruz ki Albay Üçok, Balyoz operasyonuna Genelkurmay içinden de destek verildiğini, tutuklanan isimlerin bir "mutabakat" ürünü olduğunu biliyor...

Haksızlığa uğramış bir insan olarak da anlaşılır sebeplerle bir taşla iki kuş vurmaya çalışıyor...

Sözü uzatmadan diyeceğim Albay Üçok, yeni operasyonların hedef tahtasına Fethullahçı yapılanmanın yanı sıra Genelkurmay içindeki işbirlikçileri de oturtuyor!

Bu da demektir ki AKP-Cemaat savası sadece iki cenah arasında kalmayıp TSK'ya da  sıçrayacak..

TSK'yı işin içine çekmeden operasyonunun başarıya ulaşması da beklenemez zaten..

Diyelim ki Albay Üçok'un kişisel saiklerini anladık, peki bu operasyonel açıklamayı Akşam gazetesine yapmak için kimlere danıştı, kimlerden teşvik gördü?

Soruyu sorduğumuza bakıp da cevabı da bildiğimizi düşünmeyin, zira bilmiyoruz...

Ancak Balyoz ve Ergenekon sanıkları içerisinde hâlâ Genelkurmay'a olan güvenlerini kaybetmeyenler olduğunu biliyoruz...

Hem AKP iktidarının, hem de bir kısım Balyoz ve Ergenekon sanığınının güvenini bir arada kazanmayı başarmış olan Necdet Özel Paşa, Balyoz hükmü açıklanmadan önce Hasdal'daki tutuklu subaylara "Ben gerekeni yapıyorum, yeter ki siz savunmalarınızı uzun tutmayın" diye haber göndermemiş miydi?

Buna itibar eden subaylar, 500'er sayfalık savunmalarını bir kenara bırakıp tek tek ayağa kalkarak sadece "Beraatimi talep ediyorum" dememişler miydi?

Bunun  üzerine yargılama olağanüstü kısa bir sürede tamamlanmış ve herkes silme 16 yıl ceza almamış mıydı?

Oysa savunmalar uzun tutulsaydı, şimdi onlar da Ergenekon sanıkları gibi serbest kalmış olacaklardı..

Sözün özü, haksızlıklara uğramış bir Albay Üçok ile cüssesine bakmadan büyük iktidar oyunlarına girişmeye kalkışan ve bu uğurda her yolu mübah sayan bir İşçi Partisi bulunur..

Yeter ki " Ergenekon "dan " Ötüken " çıkarmaya,

Dün kalan Pilavdan Aşure Kaynatmaya karar vermiş birileri olsun...


Açık İstihbarat @ 2014

http://acikistihbarat.com/Sayfalar/haberdetay.aspx?id=10478


..


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder