BU NASIL GÜÇBİRLİĞİ?
17 Nisan 2011 Pazar
12 Haziran seçimlerinin dört büyük siyasi güç arasında geçeceği söylenebilir:
AKP, CHP, MHP ve Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku…
İlk üç partinin baraj sonunu olmadığı ortada… “Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku” isimli girişimin de ağırlıkla BDP öncülüğünde ve yönlendirmesiyle şekillendiği, BDP’nin yüzde 10 seçim barajına takılmadan Meclis’e girmesi amacıyla oluşturulduğu ve yaklaşık 20 civarında milletvekilini Meclis’e sokacak bir oy potansiyeline sahip olduğu görülüyor.
12 Haziran seçimlerine katılan bir de “Cumhuriyet için Güçbirliği”girişimi var. Ulusalcı adaylardan oluşan “Cumhuriyet için Güçbirliği”, Meclis’e girmeyi ve bir milli hükümetin kurulmasını sağlayarak AKP iktidarını yıkmayı amaçlıyor. “Cumhuriyet için Güçbirliği” çağrısı yapanlar, kamuoyuna yaptıkları “Atatürk’te Birleştik” başlıklı duyuruda birleşme nedenlerini şöyle sıralıyorlar:
Ulusal devletimizi yıkıcılardan kurtarmak… Ulusumuzu birleştirmek… Vatanımızı bütünleştirmek… Halkımızı özgürleştirmek…
“Cumhuriyet için Güçbirliği” girişimi, amacını “Cumhuriyet’i AKP’den kurtarmak” şeklinde formüle ediyor. Bu amaçla Meclis’e girmek ve AKP’yi iktidardan indirmek için Milli Hükümetin kurulmasında tayin edici rol oynamak hedefleniyor.
12 Haziran seçimlerinin dört büyük siyasi güç arasında geçeceği söylenebilir:
AKP, CHP, MHP ve Emek, Özgürlük ve Demokrasi Bloku…
İlk üç partinin baraj sonunu olmadığı ortada… “Emek Özgürlük ve Demokrasi Bloku” isimli girişimin de ağırlıkla BDP öncülüğünde ve yönlendirmesiyle şekillendiği, BDP’nin yüzde 10 seçim barajına takılmadan Meclis’e girmesi amacıyla oluşturulduğu ve yaklaşık 20 civarında milletvekilini Meclis’e sokacak bir oy potansiyeline sahip olduğu görülüyor.
12 Haziran seçimlerine katılan bir de “Cumhuriyet için Güçbirliği”girişimi var. Ulusalcı adaylardan oluşan “Cumhuriyet için Güçbirliği”, Meclis’e girmeyi ve bir milli hükümetin kurulmasını sağlayarak AKP iktidarını yıkmayı amaçlıyor. “Cumhuriyet için Güçbirliği” çağrısı yapanlar, kamuoyuna yaptıkları “Atatürk’te Birleştik” başlıklı duyuruda birleşme nedenlerini şöyle sıralıyorlar:
Ulusal devletimizi yıkıcılardan kurtarmak… Ulusumuzu birleştirmek… Vatanımızı bütünleştirmek… Halkımızı özgürleştirmek…
“Cumhuriyet için Güçbirliği” girişimi, amacını “Cumhuriyet’i AKP’den kurtarmak” şeklinde formüle ediyor. Bu amaçla Meclis’e girmek ve AKP’yi iktidardan indirmek için Milli Hükümetin kurulmasında tayin edici rol oynamak hedefleniyor.
Dile getirilen birleşme nedenleri de, ortaya koyulan amaçlar da çekici… Ama gerçekçi ve inandırıcı mı?
Öncelikle “Cumhuriyet için Güçbirliği” girişiminin sadece 28 ilde 31 seçim bölgesinde seçime katıldığını, diğer bir ifadeyle 550 milletvekilliğinden sadece 31’i için aday gösterdiğini belirtmek gerekiyor. Kısacası “Cumhuriyet için Güçbirliği” girişimi Meclis’teki sandalyelerin sadece yüzde 5,6’sı için aday gösteriyor. Eğer gösterilen bütün adaylar, yeterli oyu alıp milletvekili seçilseler bile, “Cumhuriyet için Güçbirliği” girişiminin 550 üyeli TBMM’de sadece 31 üyesiolacak!
Oysa “Türkiye partisi” olmak gibi bir iddiası bulunmayan, bütün politikasını ve siyasal stratejisini ayrılıkçı-Kürtçü hareketin taleplerine göre şekillendiren BDP’nin öncülüğü ve denetimindeki Blok bile 39 ildeseçimlere katılıyor ve 550 milletvekilliğinin 61’i için aday gösteriyor!
Ulusal devletimizi yıkıcılardan kurtarmak, ulusumuzu birleştirmek, vatanımızı bütünleştirmek, halkımızı özgürleştirmek gibi iddialı bir hedefle ortaya atılan “Cumhuriyet için Güçbirliği” girişimi, ayrılıkçı- Kürtçü hareketin ancak yarısı kadar aday gösterebiliyor!
Halkın karşısına bu tablo ile çıkıp, “Cumhuriyet için Güçbirliği” yapıyoruz, Atatürk’te birleştik, ulusal devletimizi yıkıcılardan kurtaracağız” denildiğinde, birileri çıkıp “bütün bunları gerçekleştirmek için ancak 31 kişi mi bulabildiniz? Türkiye’de bu amaçlar için mücadele edecek başka hiçbir yurtsever, ulusalcı, Atatürkçü kalmadı da 550 milletvekilliği için ancak 31 kişiyi mi aday gösterdiniz?” diye sorarsa ne yanıt verilecek acaba?
Madem amacımız Atatürk’te birleşmektir. Madem amacımız ulusal devletimizi yıkıcılardan kurtarmak, ulusumuzu birleştirmek, vatanımızı bütünleştirmek, halkımızı özgürleştirmektir. O zaman “Cumhuriyet için Güçbirliği” listelerinde, örneğin neden Banu Avar, Erdal Sarızeybek, Vural Savaş, Yılmaz Dikbaş, Bertan Onaran, Suay Karaman, Alpaslan Işıklı, Tansel Çölaşan, Osman Özbek, Talat Turhan gibi ulusalcı ve Kemalist kamuoyunun desteklediği isimlere de yer verilmiyor? Hatta başlarda bu girişime destek verdikleri kamuoyuna duyurulan Tarık Akan, Levent Kırca, Müjdat Gezen, Nihat Genç, Ferhan Şensoy gibi isimler de aday değil…
Yukarıdaki isimleri sayarken siyasi bir ayrım gözetmedim. Kuşku yok ki liste daha da zenginleştirilebilir. Ama eminim ki bu isimlerden birçoğu -12 Haziran seçimlerinde eğer sandığa gidip oy verirlerse- “Cumhuriyet için Güçbirliği” adaylarına oy vereceklerdir! Örneğin ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan, sürekli birlik çağrısı yapmıyor muydu? Peki, neden aday olmadı o zaman? Banu Avar, Erdal Sarızeybek, Alpaslan Işıklı gibi isimler birlik fikrinin savunucusu değil miydiler en baştan beri? Peki, seçimlerde neden aday değiller o zaman?
Bu yurtsever isimler için milletvekili adayı gösterilebilecekleri seçim çevresi mi bulunamadı acaba? Mesela Banu Avar, "Cumhuriyet için Güçbirliği" listesinden aday olan eski Burhaniye Ticaret Odası Başkanı, Balıkesirli işadamı Cemil Kartal Demir kadar halk desteğine sahip değil mi? Seçimlere girse bu işadamı kadar oy alamaz mı Banu Avar? Ya da Erdal Sarızeybek, "Cumhuriyet için Güçbirliği" listelerinden aday olan Bursalı Mali Müşavir Mehmet Alanbel’den daha az mı tanınıyor kamuoyunda? Mesala ADD Genel Yönetim Kurulu üyesiÜmit Ülgen aday oluyor da, ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşanneden aday olmuyor peki?
Bütün bu saydığım isimler ve akla gelebilecek diğer yurtsever- Kemalist kişiler, yoksa ulusal devletimizi yıkıcılardan kurtarmak, ulusumuzu birleştirmek, vatanımızı bütünleştirmek, halkımızı özgürleştirmek amacına ve ideallerine sahip değiller mi? Banu Avar, Erdal Sarızeybek, Vural Savaş, Yılmaz Dikbaş, Bertan Onaran, Suay Karaman, Alpaslan Işıklı, Tansel Çölaşan, Osman Özbek, Talat Turhan ve daha adı sayılabilecek birçok yurtsever-Kemalist aydın, “Atatürk’te Birleşme”yi kabul etmiyorlar mı acaba ?
Ve çoğu kişinin aklına gelen, ama sormaktan kaçındığı bir soru daha… AKP, CHP, MHP gibi partilerde milletvekili adayları parti üyelerinin fikri sorulmadan lider ve yakın çevresinin istekleri doğrultusunda tepeden belirlenirken, kısacası milletvekili aday listeleri bir liderler oligarşisinin istediği yönde şekillenirken, “Cumhuriyet için Güçbirliği” girişiminin 31 adayı kime sorularak belirlendi acaba?Bu 31 kişinin aday olmasına kim karar verdi? Eğer özgür iradeleriyle kendileri karar verdilerse, bugüne kadar her fırsatta birlik ve güçbirliği çağrısı yapan diğer yurtsever-Kemalist isimler de neden aynı şekilde davranmadılar o zaman?
Ulusumuz birleştirmek, vatanımızı bütünleştirmek gibi büyük amaçlarla ortaya atılanlar, daha kendi aralarında birleşip bütünleşemiyorlarsa, halk katında bir inandırıcılıkları olur mu?
Bugünkü haliyle “Cumhuriyet için Güçbirliği” girişiminin elde edebileceği iki sonuç var gibi görünüyor.
Birincisi, eğer 12 Haziran seçimlerinde başarılı olamaz ve Meclis’e giremezse, bu ülkede artık Cumhuriyet ve Atatürk için güçbirliği yapacak bir kitlenin bile kalmadığı düşüncesine hizmet etmiş olacaktır. Sadece 31 adayla, belli isimlerin siyasal anlayışlarına malzeme yapılan bu Güçbirliği girişiminin, bugünkü haliyle Kemalist, ulusalcı, yurtsever tabandan beklenen desteği alamayarak, sonuçta güçbirliği düşüncesinin yıpranmasına hizmet etmesi büyük olasılıktır ne yazık ki…
İkincisi, eğer 12 Haziran seçimlerinde başarılı olup -çok uzak bir olasılık olmasına rağmen- 31 adayın 31’i de Meclis’e girse bile, bu sayıyla milli hükümet kurmanın ve AKP’yi yıkmanın mümkün olmayacağı açıktır. Bu durumda da o 31 milletvekili, bol maaşlar alacak, iki yıl sonra süper emeklilik hakkı kazanacak, belki Meclis oturumlarında 5-10 dakika konuşma imkânı elde edecektir. Ama hepsinden önemlisi, varlıklarıyla AKP-Yeni CHP egemenliğinde şekillenecek bir Meclis’e meşruiyet kazandırmış olacaklardır. Yeni dönemde, Yeni CHP’nin de desteğiyle yapılacak yeni bir anayasa ile Cumhuriyet’in temel nitelikleri ortadan kaldırılır, “Türk milleti” ifadesi bile anayasadan silinirken, bu girişimlere karşı yapılan muhalefet muhtemelen şöyle yanıtlanacaktır:
“Bu değişiklikleri yapan, milletin yasal seçimlerde seçilmiş temsilcilerinden meydana gelen TBMM’dir. Milletin iradesi tecelli etmiştir. İşte en muhalif kesimler bile Meclis çatısı altındadır, istediklerini söylemekte, özgürce muhalefet yapmaktadırlar. Ama demokrasilerde en nihayetinde çoğunluğun tercihi yönünde karar verilir. Meclis’in tercihi de bu yöndedir. Yapılanlar yasal ve meşrudur!”
“Cumhuriyet için Güçbirliği” adaylarının seçimlerde başarılı olup Meclis’e girmeleri durumunda işlevleri işte bu olacaktır: Yeni anayasaya ve bir dönem daha sürecek AKP iktidarına meşruiyet kazandırmak!
“Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir” der bir Rus atasözü… Oysa iyi niyeti, sabit fikirlilik temelinde yükselen siyasal ihtiraslara kurban edeli çok oluyor. Güçbirliği, her koşul ve dönemde, her şeyin en iyisini bilip yaptığı iddiasında olanların siyaseten saplandıkları bataklığa diktikleri son tüydür.
http://bellek2009.blogspot.com/2011_04_01_archive.html
http://www.idealimforum.com/serdar-ant/14645-bu-nasil-guc-birligi.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder